BİR HADİS ' İN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ *** BİR' likte DÜŞÜNELİM

İslamiyet'de yaşanan tartışmalara açıklamalar
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BİR HADİS ' İN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ *** BİR' likte DÜŞÜNELİM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e soruluyor: “RABB’ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?” Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Üstünde ve altında hava bulunmayan bir “a’mâ” daydı” buyuruyor.”
(İbni Mâce, Mukaddime 13)

İmâm-ı Alî keremullâhi veche ise:El ÂN dahi öyledirbuyuruyor.

A’mâ ise körlüktür...
Sonsuz ve zifirî karanlıkta asla bir şey görememek oraya âit bir husûsu bilememektir...
İşte ALLAHU ZU’L-CELÂL’e âit bu bilinemezlik karanlığının adı AHAD’dır...
Koyu bir karanlığa benzetildiğinden câhilliğe de mecâzen “Ümmî” denilmiştir.
Hatta ledün ilminden nâsibsiz ve sözde ilim ehlince Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in “Nebîyyu’l-Ummî” oluşu, anasından nasıl doğmuş ise öyle kalıp okuma yazma öğrenmemiş (câhil) kimse sanılmıştır.
Böyle anlayış ve anlatış ahmakçadır.
Arapça’da anneye “UMM” denmesi, karnındaki bebeği için zifirî karanlık içinde emniyet yuvası ve bilinemezlik karanlığının benzeri oluşundandır.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e "Nebîyyil Ummî" buyurulması ise;
Nebî, haber getiren, Nebîyyil Ummi ise bilinemezlik a’mâsından haber getiren ezel haBBesinin (Habibîyyetten) zuhûru olan demektir.
Resim
Kullanıcı avatarı
aksiseda
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1147
Kayıt: 11 Haz 2012, 10:01

Re: BİR HADİS ' İN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ *** BİR' likte DÜŞÜNELİM

Mesaj gönderen aksiseda »

“Kendisiyle barışan, kimseyle küsmez” sözü düştü gönlüme…
Sabah sabah nerden düştü bilemiyorum ama düşündüm de çok doğru.

Otobüsten indim. Yolun karşısına geçiyorum ki sabah kahvaltısı için boyoz alayım diye…
Tam da o trafiğin içinde…

Tabi şimdi “Boyoz” deyince okuyan kimse İzmir’ e uğrayıp boyoz yememişse “Boyoz da ne ki?” diye soracak veya merak edecektir.
Anlatmak isterdim ama anlatabilmem için İzmir’ e gelip boyoz yemeniz lâzım. Kulihvani Hocamın dediği gibi, başka türlü sayfalarca anlatsam nafile… İllâ ki tadacaksın…

Bak şimdi tatmak deyince de;

“Her nefs, ölümü tadacaktır” (21/35)

Ayet-i Kerimesi geldi aklıma. (Konudan konuya atlamakta da üstüme yok yani…)

Bizler henüz ölümü tadmadık. Ama sanki tadmışız gibi bildiğimizi zannediyoruz.

O nedenle Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz;

“Uyku, ölümün ikiz kardeşidir”
diyerek ölümü, bildiğimiz bir şeyle tarif eder bize.

Uyku bildiğimiz bir şeydir çünkü;

“İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar”


Şimdi burada bir şey takıldı aklıma; “Uyku ölümün ikiz kardeşidir” Hadis-i Şerifinden anladığımız,
İkiz kardeşten her biri diğerine nasıl benzerse uyku da ölüme öyle benzer.

Bu derece bir benzerlik söz konusu ise
“İnsanlar uykudadır, öldüklerinde uyanırlar” Hadis-i Şerifi düşündürttü beni!

Neden? Denirse
Uyanmak uyumanın zıddıdır hâl olarak…
Ölüm uykunun aynı denecek kadar benzeri iken nasıl zıddına-yani uyanmaya- neden olabilir ki!!!!

Daha anlaşılır olması için nasıl bir misâl vermeliyim diye düşünüyorum ama şu anda da aklıma uygun bir misâl gelmiyor….

Bilen bilir lâkin bilmeyene tuhaf gelebilir diye belirtmek isterim ki ben bu yazıyı önce kafamda tasarlayıp sonra kağıda döküyor değilim.
Bilâkis hiç tasarlamadan tek bir sözle başlayıp devamında ve anında gelenleri yazabilmek için hızla yazıyorum.

Hâl böyle olunca şimdi “Misâl” ararken fark ettim de;
MiSâL > eMSâL’ dir…
İki kelime aynı anlamdadır yani ikiz kardeş gibi…

Geçenlerde Ankara’ da bir çay bahçesine oturdum. Ne istediğimi soran garsona;
“Bir gevrek bir de ayran” dedim. Şaşırdı garson; “Gevrek mi!!!! O da ne?” deyince Gevrek’ in eMSâL’ i olan “Simit” deyince hemen anladı garson… “Ha! Öyle söylesene!” dedi…

Gevrek’ e dair hiçbir aşinalığı olmayan kimse Simit deyince hemen anladı ne olduğunu…
Şimdi “Uyku” ile “Ölüm” için de aynı şeyi düşünebilir miyiz!
Evet düşünebiliriz der isek; O hâlde insanlar uykudadır… Ölüm de uykunun aynıdır… O hâlde aynılık devam ederken nasıl olur da tam tersine neden olabilir!

İnşirah Suresi’ ndeki
فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْ
Feizâ ferağte fensab.
- Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.
- O halde boşaldın mı yine kalk yorul.
-O halde boş kaldın mı, yine kalk (başka bir iş ve ibadetle) yorul. (94/7)


HÂLimce Sâllasam bu ayet için derdim ki;
“O hâlde, nasibinden feragat etme”

Yani şu anda gözüme/gönlüme öyle göründü ayet…

Neyse o başka konu. Asıl şimdi;

Yorulduğunda kalk başka işle yorul….

E dinlenmeyecek miyim!

Belki de dinlenmenin yolu budur…

Yorulduğunda başka işle yorul… Yani bir kitap okuyorsun ama “Sıkıldınsa / Yoruldunsa- Okumayı bırakmayı düşünme…
O kitabı bırakacaksan başka bir kitap al oku”
deniyor gibi.

Yani okuma işi kesintiye uğramış olmaz. Okuma işi açısından her kitap okunabilir ve kitap okuduğun sürece okuma işinin zıddı ortaya çıkmaz. Yani okumama…

Uyku, devam ederken -aynı ile- ölüm nasıl uyanmaya neden olabilir!!!!

Bunu çözemedim.

Sabah gelirken bir söz daha vardı içimde;
“Haddini aşan zıddına döner” diye…

Öyle sanıyorum ki puzzle’ ın parçaları gibi…
İlk başta alâkasız gibi görünen sözler gelip düşüyor gönlüme sonra böyle yazmaya başladığımda
Hepsi yerini buluyor…

“Haddini aşan zıddına döner” Nasıl yani? Denirse;

Yine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin;

“İnsanlara akılları ölçüsünce söz söyleyiniz”

Hadis-i Şerifinden yola çıkarak şöyle diyebiliriz;Sözler insanlara bir şey “Anlatmak” içindir.
Ancak aklının haddini/ hududunu aşan sözleri işiten kişi, hiçbir şey anlayamaz olur ve inkâra yönelir.

Ya da çocuğuna, terbiye maksadıyla bir iki ufak tefek ceza veren kimse bu konuda haddi/hududu aşarsa
çocuk iyice yoldan çıkar. Gayenin tam tersi bir sonuç çıkar ortaya yani...

Belki de ölüm uykunun haddini aşmış hâlidir diyorum HÂLimce...

Ben de şimdi aklımın haddini aştığım için bir şey anlayamaz/anlatamaz oldum…
O nedenle zıddına dönüyor iş ve burada susmam gerekiyor…

07.01.2014 - 14:37
Resim
Cevapla

“►Tartışmalı Konular◄” sayfasına dön