Hz. Hızır (a.s)

Alt Forumda kotegarize edilmeyen diğer Hakk Dostları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Hz. Hızır (a.s)

Mesaj gönderen der-ya »

Resim

HIZIR Aleyhi's-selâm

Hz. Mûsâ aleyhi's-selâm döneminde yaşamış ve peygamber olması kuvvetle muhtemel, hikmet ve ilim sahibi bir şahsiyet.

Kur’ân-ı Kerîm’de, Hızır (aleyhi's-selâm)’in isminden açıkça bahsedilmez.
Ancak Kehf Sûresi’nin 60-82. âyetlerinde yer alan Hz. Mûsâ ile ilgili kıssadan “Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve kendisine ilim öğrettigimiz kullarımızdan bir kul…” (18/65) diye sözü edilen şahsın Hızır (aleyhi's-selâm) olduğu anlaşılmaktadır.
Çünkü bizzat Peygamber Efendimizden gelen sahîh hadislerde bu şahsın Hızır oldugu açıkça belirtilmiştir (bk. Buhârî, ilm 16, 44, Tefsîru’l-Kur’ân, Tefsîru Sûrati’l-Kehf 2-4; Müslim, Fedâil 170-174).

Bu rivayetlere göre bir gün Hz. Mûsâ isrâil oğulları arasında vaaz ederken ona kendisinden daha hikmet ve ilim sahibi kimsenin olup olmadığı sorulmuştu. Hz. Musâ: “Hayır, yoktur!” diye cevap verince Cenâb-ı Hak bir vahiyle Hz. Mûsâ’yâ Mecme’u’l-Bahreyn’de (iki denizin kavuşum yerinde) kullarından salih bir kul olan el-Hadir (Hızır)’in kendisinden daha âlim olduğunu bildirdi.

Bunun üzerine Hz. Mûsâ hizmetinde bulunan genç bir delikanlı ile Hızır’ı bulmak üzere uzun bir yolculuğa çıktı. ikisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca, yolculukta yemek üzere azık olarak yanlarına aldıkları balıklarını unutmuşlardı ve balık bir delikten kayıp denizi boylamıştı. Hz. Mûsâ oradan bir süre uzaklaştıktan sonra yemek için delikanlıdan balığı çıkarmasını istediği zaman balığın denize dalıp kaybolduğunu fârk ettiler. Hz. Mûsâ’nın Hızır’ı bulmasının alâmeti, bu balığın kaybolması olduğundan derhal oraya geri döndüler ve orada Hızır (aleyhi's-selâm)’ı buldular. Bundan sonra Hz. Mûsâ’nın Hızır ile, Kehf Sûresi 66-82. âyetlerinde anlatılan yolculuğu başladı.

Hz. Mûsâ’nın yolculuğunda azık olarak taşıdığı balığın Mecme’u’l-Bahreyn’de denize dalıp kaybolması, bazı rivayetlerde ve çeşitli islâm milletlerinin folklorunda, bu arada Türk folklorunda da bu suyun âb-ı hayat olduğu, ölüleri bile canlandıran, içenleri ölümsüzleştiren bir hayat iksiri olduğu şeklinde izah olunmuş, burada balığın canlanıp denize dalması meselesinde bir peygamberin hayatının ve Cenâb-i Hakk’ın kudretinin söz konusu olduğu unutulmuştur.

Buna bağlı olarak, Mecme’u’l-Bahreyn bölgesinde yaşayan birisi olarak Hızır (aleyhi's-selâm)’a da ölümsüzlük isnâd edilmiş ve kendisine beşer üstü güçler ve yetkiler verilmiştir.

Hızır aleyhisselâma verilen ilmin mahiyetini anlayabilmek için Musa (aleyhi's-selâm) ile olan yolculuğunu Kur’ân-ı Kerîm kısaca söyle anlatır: Hızır (aleyhi's-selâm), yolculukta karşılaşacakları olaylara Musa peygamberin sabredemeyeceğini kendisine hatırlatmış ve O’ndan sabır için söz almıştır (el-Kehf,18/66-70).

Önce deniz sahilinde, yolculuk için bir gemiye binmişlerdi. Hızır (aleyhi's-selâm) bir balta ile gemiyi delince kaptan tamir için geri dönmek zorunda kalmistir. Musa (aleyhi's-selâm) sabredemeyip söyle demiştir: “Gemiyi, yolcularını bogmak için mi deldin? Dogrusu çok kötü bir is yaptın” (el-Kehf; 18/71). Yolculugun sonunda, ilk bakista görünmeyen ve perde arkası bilgi niteliğindeki sebebi Hızır (aleyhi's-selâm) söyle belirtir: “O, deldiğim gemi, denizde çalışan birkaç yoksulundu. Onu kusurlu yapmak istedim.

Çünkü gemi yolculuğa devam ederse, ileride her sağlam gemiye el koyan bir kral (deniz korsanları) vardır” (el-Kehf, 18/79). Yolculuk sırasında, diğer çocuklarla oynamakta olan bir çocuğu öldürdü. Musa (aleyhi's-selâm): “Kısas olmadan, masum bir cana nasıl kıyarsın? Doğrusu çok kötü bir iş yaptım, dedi” (el-Kehf,18/74). Küçük çocuğun bu erken yaşta vefat ettirilme sebebi Hızır (aleyhi's-selâm) tarafından şöyle açıklandı: “Öldürdüğüm erkek çocuğa gelince; onun anne ve babası mü’min kimselerdi. ileride onları isyan ve inkâra sürüklemesinden korktuk istedik ki, Rableri bu ölen çocuk yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametli birini versin” (el-Kehf, 18/80,81).

Burada Cenâb-ı Hak’kın, anne-babanın hayırlı kimseler olması sebebiyle, ileride kendilerini üzecek, büyük sıkıntılara sokacak bir çocuğu erken yaşta vefat ettirip, onun yerine daha hayırlı bir evladın verilmesinin, gerçekte o aile için ” hayır” olduğuna işaret ediliyor.

Yolculugun üçüncü merhalesi Kur’an’da söyle anlatılır: “Musa ve salih kul yollarına devam ettiler. Sonunda bir köye varıp, halkından yiyecek istediler. Halk ise onları misafir etmek istemedi. Musa ve salih kul, orada yıkılmak üzere olan bir duvar gördüler, Salih kul hemen onu doğrultuverdi. Bunun üzerine Musa: “isteseydin buna karşılık bir ücret alırdın” dedi. Salih kul söyle dedi: işte bu seninle benim aramizin ayrılması demektir. Sabredemediğin şeylerin içyüzünü sana anlatacağım” (el-Kehf, 18/77,78).

Evi, ücretsiz tamir etmesini salih kul (Hızır) söyle açıklar: “Bu ev, şehirde iki yetim çocuğun idi. Duvarın altında kendilerine ait bir hazine vardı. Bunların babaları salih bir kimseydi. Rabbin, onların rüşdlerine erip, hazinelerini bizzat kendilerinin çıkarmalarını istedi. Bu Rabbinden bir rahmettir. Ben bunları kendiliğimden değil, Allah’ın emriyle yaptım. işte, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur” (Kehf 18/82).

Bu hikmetlerle dolu yolculuktan, insanların günlük hayatta karşılaştıkları bir takım olayların, bazan büyük felaketlerin bir görünen yüzünün bir de asil perde arkasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bazan şer olarak görülen olayların arkasından büyük hayırların ortaya çıktığı görülmektedir.

Âyet-i Kerîmelerde şöyle buyurulur: “Hoşumuza gitmediği halde, savaşmak size farz kılındı.
Belki de hoşumuza gitmeyen bir şey sizin için daha hayırlıdır. belki hoşunuza giden bir şey de sizin için daha kötüdür. Allah bilir siz ise bilmezsiniz (el Bakara, 2/216). “… Eğer karılarınızdan hoşlanmıyorsanız. olabilir ki, hoşunuza gitmeyen bir şeyde Allah, sizin için çok hayır takdir etmiştir. ” (en-Nîsâ, 4/19).

Rasûlullah (s.a.s.), Hızır (aleyhi's-selâm)’ın ilmiyle ilgili olarak, gemi yolculuğu sırasındaki bir konuşmayı şöyle nakleder: “Bir serçe, denizden gagasıyla su alıp, gemiye konmuştu. Hızır (aleyhi's-selâm) bunu Hz. Musa’ya göstererek söyle dedi: Allah’ın ilmi yanında, benim ve senin ilmin, şu serçenin denizden eksilttiği su kadar bir şeydir”
(Buhârî, ilm, 44, (el-Enbiyâ, 27, Tefsîru Sûre 18/2; Müslim, Fezâil, 180; Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 311, V, 118; bilgi için bk. Ibn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, istanbul 1985, V,172-185).

Kaynak: Şâmil Islam ansiklopedisi
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Hz. Hızır (a.s)

Mesaj gönderen der-ya »

İlimde Âb-ı Hayat, "El Hayy" ismini anlatır.
Onun sırrına ermiş olmak, öz varlığında ebedi yaşam suyu içmekle bir görülür. Mevlânâ Rumî Hazretleri, "Hızır, Tanrı keremiyle Âb-ı Hayat'a kavuştu" der.

Ve ekler; ''Sen ya baştan başa cansın, veya zamanın Hızır'ı, yahut ab-ı hayat; onun için halktan gizlenmektesin"

Elbette, Ledün, bâtinî ilimlerle, insanın âb-ı hayat'ı içmesinin anlamı derin.

Hıdırellez ritüelleri Bu haldeki kimsenin gönlüne, sırların, ilahi rahmetin dolması ve özünde bunu olgunlaştırması gerekir.
Çünkü bilinir ki, böyle tecellî bulan gönüller, ebediyet evine ait olur.

Farsça Âb, su olsa da, bu ''Su'' artık, içrek ilmi anlamı ile; Mârifet, Feyz, Tümel Akıl haline gelmelidir ki; esmaların gerçeğine varmakla, ebedî hayatiyeti veren bir niteliğe bürünür.

Hızır aleyhi's-selâm'ın temiz ruhuna; insanlara insan olarak görünmek, haşre değin de, yardım isteyen arı niyetli ve iyi kullara ulaşmak, ilim öğretmek özellikleri bağışlanmıştır. Oturduğu kuru bir yerse, ardından yemyeşil olması; -Ölülüğü ve Diriliğinin Eşit Olması- ile devam etmiştir.
Hızır, Kehf Sûresinde anlatılan, kendisine rahmet ilmi verilmiş kullardan bir kuldur.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Hz. Hızır (a.s)

Mesaj gönderen der-ya »

Kehf Suresi 65 ila 82. ayet mealleri Hz.Musa ve Hz.Hızır'ın meşhur kıssası




65. Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.

66. Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi.

67. Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.

68. (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?

69. Musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem.

70. (O kul:) Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi.

71. Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.

72. (Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.

73. Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi.

74. Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!

75. (Hızır:) Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.

76. Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın.

77. Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi.

78. (Hızır) şöyle dedi: "İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."

79. "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı."

80. "Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk."

81. (Devam etti:) "Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin."

82. "Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur."
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Hz. Hızır (a.s)

Mesaj gönderen der-ya »

Hızır aleyhisselam

Sual: Bazıları, "Hızır gibi efsanevi kimseler, uydurmadır" diyor. Hızır aleyhisselam hakkında hadis yok mudur?

CEVAP
İslam âlimleri, Hızır aleyhisselamın varlığı hakkında değil, Peygamberliği hakkında ihtilaf edip, kimi nebi, kimi de veli demişlerdir.

İmam-ı Rabbani hazretleri, Hızır aleyhisselam ile görüşüp konuştuğunu; fakat, vefat ettiğini, ruhunun insan şekline girdiğini bildirmektedir. [M. 282]

Hazret-i Hızır’ın, birçok evliya ile görüştüğü bilindiği için hayatta olduğunu söyleyenler olmuştur. Fakat ehl-i sünnet âlimlerinin hiçbiri "Hızır diye biri yok" dememiştir.

Kehf suresinin 60-72. âyetlerinde, Musa aleyhisselamla Hazret-i Hızır’ın arkadaşlıkları anlatılmaktadır. Tefsir ve hadis kitaplarında, Musa aleyhisselamın arkadaşının Hazret-i Hızır olduğu bildiriliyor. (Beydavi, Celaleyn, Medarik, Buhari),

Hazret-i Hızır hakkındaki hadis-i şeriflerden biri şöyle:
(Hızır, kuru bir yere beyaz bir post serip üstüne oturunca, kuru yer birden yeşillenir. Biten yeşil otlar, arkasında sallandığı için ona Hızır denmiştir.) [Buhari] (Hızır, yeşil demektir.)

Kıssanın hikmeti
Sual: Kur’anda geçen, Hızır’la Hazret-i Musa’nın kıssasının hikmeti nedir?
CEVAP
Her kıssada ibret alınacak dersler vardır. Hazret-i Hızır’la Musa aleyhisselamın kıssasından, âlimlerin çıkardığı hükümlerden bazıları şunlardır:

1- Yolculukta hizmetçi bulundurmak caizdir. Sefere arkadaşla birlikte de çıkılabilir. [Yolculukta birini emir [başkan] seçmek sünnet, buna tâbi olmaksa vacibdir.]

2- İlim öğrenmek için, gerekiyorsa uzaklara gitmek müstehabdır.

3- Sefere çıkarken yiyecek almak caizdir ve tevekküle mani değildir.

4- Talebe, rütbe itibarıyla hocasından üstün olsa da, hocasına tevazu göstermelidir. [İnsan bildiğinin hocası, bilmediğinin talebesidir. Bilmediği bir şeyi bilen birinden öğrenirken, ona karşı tevazu göstermelidir.]

5- Talebe, kaldıramayacağı bir şey sorarsa, hocası öğretemeyeceği için özür dilemelidir.

6- Yapacağı bir işi söylerken inşallah demelidir.

7- Metbu [tâbi olunan], tâbi olana şart koşabilir.

8- Şart edilen şey yapılmalıdır.

9- Kişi, unuttuğu şeyden dolayı ayıplanmaz.

10- Tekrar, üç defa yapılır.

11- Yolcunun, ihtiyaç halinde yiyecek istemesi caizdir.

12- Yapılan iş için ücret alınabilir.

13- Fakir, geçimini karşılayan bir vasıtası olsa da, fakir olmaktan çıkmaz.

14- Gasp etmek haramdır.

15- Yetimin malını veya emanet olan bir malı kurtarmak için, bir kısmına zarar verilebilir.

16- İki zarar karşı karşıya gelince, büyüğünden kurtulmak için, küçüğünü işlemek gerekir.

17- Binayı tamir gerekir. Yıkılıncaya kadar ihmal edilmez.


Dinimiz İslam
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Diğerleri k.s.◄” sayfasına dön