Muhammedi Melamette M harfi ile ilgili Kelimeler
Gönderilme zamanı: 18 Mar 2011, 22:55
MuhaMMedî Melâmet’in ÂNlaşılaBİLmesi ve ÂNlatılaBİLmesi için Kul İhvÂNi(Latif YILDIZ) tarafından KELİMElerin AÇılımları!
''M'' harfi ile ilgili KELİMElerin AÇılımları;
Ülûhiyyet ZÂTîyyettir, ELİF sanki bundan dolayı müstakildir.
Rübûbiyyet, SIFATiyyettir.
RABBü’l-Âlemin Teâlâ’nın İki Ana Vasfı:
1- Medârriyetî:
Küllî şeyi döndüren Merkez NOKTA oluşu (Sabit Nokta).
Medar: Sebeb, vesile. Bir şeyin etrafında döneceği nokta. Bir şeyin devredeceği, üzerinde hareket edeceği yer. Gezegenlerin gezerken hareket noktalarının çizdiği dâire. (Dünya, güneş etrafında seyrederken medar-ı senevîsi bir dâireyi andırır.)
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne): Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.” (A'râf 7/172)
2- Mürebbiyeti:
Tüm terbiye: Ortaya çıkarıp, besleyip, bakıp, büyütüp ne gerekiyorsa yapmak, çekip çevirmek, kaderini kadarınca yaşatıp sonunda kendine çağırmak kısacası Muhit NOKTA oluşu (Sebbaha-Dönen noktada Nurunun Oluşu).
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
---"Ya eyyetuhennefsu'l-mutmeinnetu: Ey, RABBine, itaat edip huzûra eren nefis!"
(Fecr 89/27)
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
--- "İrci'iy ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten: RABBine DÖN-üver, sen râzı, O da senden razı olarak."
(Fecr 89/28)
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
--- "Fedhulî fî 'ibadî: Gir kullarımın içine!" (Fecr 89/29)
وَادْخُلِي جَنَّتِي
--- "Vedhulî cennetî: Gir cennetime!"
(Fecr 89/30)
Bu BUYURulan RABBine DÖN-üveriş, şu ANda ve ŞE’ENULLAHta her AN Devam etmektedir çok şükür:
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ
الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
--- “Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm (hakîmi) :Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih etmektedir.”
(Cuma 62/1, Elmalılı sadeleştirilmiş meali)
Bu Zâhiri DÖNüşü GÖRemeyen NEFS-Akıl ve AN-layamayan KALB için Sevgili Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz:
“Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü'l-Hâfâ II/343 (2532)
RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem’in MÜREBBÎliği:
İlâhî El EDİB oluşu, Ekremiyeti, Muhabbeti Ve Merhametiyle ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL’in tek Halifesi-HALİFETULLAHı, HiDÂYETULLAH ve SELÂMETULLAHa NEFSleri RÜŞDe Erdirirek İrSALL edici MÜRŞİD-i MUTLAKı, İNANan İnsanlar için tek İmâm-ı Mutlakı ve Kısacası Her yerde, Her Zaman ve Her Hâlde rAHMET NOKTAmız:
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
--- “Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn (âlemîne) : (Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in MEDÂRLIĞI ise:
Sünneti seniyyesinin, gezegenlerin izlemek zorunda (mecbur ve memur) olduğu yörünge (ki bu yörüngelere de medâr denilir.) gibi oluşudur.
İZlenecek İz oluşudur.
Bunun İçin HAMD Olsun ve Çok Şükür BİZ-BİR-İZ…
Ham akıllılar, uydur kaydır yapıyoruz sanmasın...
Kur’ân-ı Kerîm’de (arz etmişiz ki) pek çok yerde:
“ALLAH’a ve Rasûlüne TESLİM Olunuz, İMAN Ediniz, TÂBİ’ Olunuz ve İTÂAT Ediniz.” buyurulmasının SUBHÂNÎ SIRRI budur.
Bu SIRR ise tek ve kesin olarak tasavvufun sırrıdır.
Sırrr-ı sıfırdır...
Abd olan her NEFS İnşaallah er-geç Bu Âlemden GÖÇmeden RABB’ısına;
Muhtaç, Mecbur, Me’mur ve Mahkum OL-duğunu AN-layacaktır…
“Be” de bast (açıcı, yayıcı) vasfı vardır.
“RABB” da böyledir...
Be’nin altındaki BİLELİK RIZASInı (nokta) bulan kendi NEFSni de RABB’ını da BİLir ve BULur.
Nereden nereye geldik yine!...
Ancak NOKTa deyip de geçemeyizki Muhammedî Melâmette..
İLK Nokta İLMULLAHta “ELİF” leşip iliM Şehri OL-unca,
Muhâmmedî Mâ-SiVÂda SEViyelenip “Be”leş-ince, 4 NOKTa Miktarın 1-Sîni, ESFELinden İLLİYYUNa ÇIK-İŞ Kapısı, EDEB Kapısı olarak ALTına ATar..
BİZ-BİR-İZ SIRRına Erdikçe İKİ-lik, ŞEY-tAN-lık kısacası İMKANla İMTİHAN Âleminde;
Her ŞEY ve Anlam; Nicelikten Niteliğe, Somuttan Soyuta, Fizikten Metafiziğe, HİÇten HEPe ve neticede Maddeden-Mânâya AK-ışlar BAŞlar ve ANalaşılıp YAŞAnır İnşaallah..
TEK ELİF-in 4 NOKTA Yansıması 4 ÂLEM;
DEVRÂN, SEYRÂN, CEVLÂN, HAYRÂN-da NOKTA ile Başlayış EN DOĞRU SAFFlardan Dâimi DÂİRE Merkezinde KÂBETULLAHda en İÇ Çemberde cAN OLUŞ..
Başlangıç NOKTAsında Bitiş..
DOĞum NOKTA, ÖLüm NOKTA ve Arasında “SÎN” “Ben” 1 NOKTA Üstünde 3 NOKTA...
Yüce SULTAN ALLAH celle celâlihu, nasılda En Küçük NOKTA KÜRREye MÜMKÜNü MÜMDEMİC edip tıpkı bir İNCİR ÇEKirdeği gibi “BEN “ diye sokuvermiş Hamdolsun..
http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... 9&start=30
''M'' harfi ile ilgili KELİMElerin AÇılımları;
Ülûhiyyet ZÂTîyyettir, ELİF sanki bundan dolayı müstakildir.
Rübûbiyyet, SIFATiyyettir.
RABBü’l-Âlemin Teâlâ’nın İki Ana Vasfı:
1- Medârriyetî:
Küllî şeyi döndüren Merkez NOKTA oluşu (Sabit Nokta).
Medar: Sebeb, vesile. Bir şeyin etrafında döneceği nokta. Bir şeyin devredeceği, üzerinde hareket edeceği yer. Gezegenlerin gezerken hareket noktalarının çizdiği dâire. (Dünya, güneş etrafında seyrederken medar-ı senevîsi bir dâireyi andırır.)
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne): Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.” (A'râf 7/172)
2- Mürebbiyeti:
Tüm terbiye: Ortaya çıkarıp, besleyip, bakıp, büyütüp ne gerekiyorsa yapmak, çekip çevirmek, kaderini kadarınca yaşatıp sonunda kendine çağırmak kısacası Muhit NOKTA oluşu (Sebbaha-Dönen noktada Nurunun Oluşu).
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
---"Ya eyyetuhennefsu'l-mutmeinnetu: Ey, RABBine, itaat edip huzûra eren nefis!"
(Fecr 89/27)
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
--- "İrci'iy ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten: RABBine DÖN-üver, sen râzı, O da senden razı olarak."
(Fecr 89/28)
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
--- "Fedhulî fî 'ibadî: Gir kullarımın içine!" (Fecr 89/29)
وَادْخُلِي جَنَّتِي
--- "Vedhulî cennetî: Gir cennetime!"
(Fecr 89/30)
Bu BUYURulan RABBine DÖN-üveriş, şu ANda ve ŞE’ENULLAHta her AN Devam etmektedir çok şükür:
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ
الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
--- “Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm (hakîmi) :Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih etmektedir.”
(Cuma 62/1, Elmalılı sadeleştirilmiş meali)
Bu Zâhiri DÖNüşü GÖRemeyen NEFS-Akıl ve AN-layamayan KALB için Sevgili Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz:
“Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü'l-Hâfâ II/343 (2532)
RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem’in MÜREBBÎliği:
İlâhî El EDİB oluşu, Ekremiyeti, Muhabbeti Ve Merhametiyle ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL’in tek Halifesi-HALİFETULLAHı, HiDÂYETULLAH ve SELÂMETULLAHa NEFSleri RÜŞDe Erdirirek İrSALL edici MÜRŞİD-i MUTLAKı, İNANan İnsanlar için tek İmâm-ı Mutlakı ve Kısacası Her yerde, Her Zaman ve Her Hâlde rAHMET NOKTAmız:
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
--- “Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn (âlemîne) : (Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in MEDÂRLIĞI ise:
Sünneti seniyyesinin, gezegenlerin izlemek zorunda (mecbur ve memur) olduğu yörünge (ki bu yörüngelere de medâr denilir.) gibi oluşudur.
İZlenecek İz oluşudur.
Bunun İçin HAMD Olsun ve Çok Şükür BİZ-BİR-İZ…
Ham akıllılar, uydur kaydır yapıyoruz sanmasın...
Kur’ân-ı Kerîm’de (arz etmişiz ki) pek çok yerde:
“ALLAH’a ve Rasûlüne TESLİM Olunuz, İMAN Ediniz, TÂBİ’ Olunuz ve İTÂAT Ediniz.” buyurulmasının SUBHÂNÎ SIRRI budur.
Bu SIRR ise tek ve kesin olarak tasavvufun sırrıdır.
Sırrr-ı sıfırdır...
Abd olan her NEFS İnşaallah er-geç Bu Âlemden GÖÇmeden RABB’ısına;
Muhtaç, Mecbur, Me’mur ve Mahkum OL-duğunu AN-layacaktır…
“Be” de bast (açıcı, yayıcı) vasfı vardır.
“RABB” da böyledir...
Be’nin altındaki BİLELİK RIZASInı (nokta) bulan kendi NEFSni de RABB’ını da BİLir ve BULur.
Nereden nereye geldik yine!...
Ancak NOKTa deyip de geçemeyizki Muhammedî Melâmette..
İLK Nokta İLMULLAHta “ELİF” leşip iliM Şehri OL-unca,
Muhâmmedî Mâ-SiVÂda SEViyelenip “Be”leş-ince, 4 NOKTa Miktarın 1-Sîni, ESFELinden İLLİYYUNa ÇIK-İŞ Kapısı, EDEB Kapısı olarak ALTına ATar..
BİZ-BİR-İZ SIRRına Erdikçe İKİ-lik, ŞEY-tAN-lık kısacası İMKANla İMTİHAN Âleminde;
Her ŞEY ve Anlam; Nicelikten Niteliğe, Somuttan Soyuta, Fizikten Metafiziğe, HİÇten HEPe ve neticede Maddeden-Mânâya AK-ışlar BAŞlar ve ANalaşılıp YAŞAnır İnşaallah..
TEK ELİF-in 4 NOKTA Yansıması 4 ÂLEM;
DEVRÂN, SEYRÂN, CEVLÂN, HAYRÂN-da NOKTA ile Başlayış EN DOĞRU SAFFlardan Dâimi DÂİRE Merkezinde KÂBETULLAHda en İÇ Çemberde cAN OLUŞ..
Başlangıç NOKTAsında Bitiş..
DOĞum NOKTA, ÖLüm NOKTA ve Arasında “SÎN” “Ben” 1 NOKTA Üstünde 3 NOKTA...
Yüce SULTAN ALLAH celle celâlihu, nasılda En Küçük NOKTA KÜRREye MÜMKÜNü MÜMDEMİC edip tıpkı bir İNCİR ÇEKirdeği gibi “BEN “ diye sokuvermiş Hamdolsun..
http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... 9&start=30