Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kalesinin burcunda
Vazgeçilmez belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gözleri bir ret, bir davet
Gülce uzak uzak dolanır
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce semavi bir afet
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir beyaz sihir
Canıma bedel bir haz
Nar ve nurdan bir zehir
Gülce Araf`ta infaz
Bir tek bakışıyla suyum ısınır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Cahil cesaretimi alem tanır
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarzdan
Deccal`dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce`den
Ödüm patlıyor Gülce`ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum
"YA RABBİ ilim verdiklerinin sayısını arttır" Hz. Hızır
Uçurumun kenarındayım Hızır
- babzurger
- Üye
- Mesajlar: 24
- Kayıt: 04 Eyl 2007, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Gönlü coşan kardeşimiz babzurger ''KURBAN'' hazır demektesiniz ne güzel
KURBAN olmadan maalesef bu yollar çok ince geçilmiyor.
Yanıp yanıp HAKK için tutuşmak gerekmekte her saniye tekrar yanmak!
Bizlerde ÇİLE çöllerinin dar sokaklarında nefsani kirlerimizle kirlettiğimiz bir fenerin ışığı ile ilerlerken gözümüz kah görüyordu kah şaşıyordu anlam veremiyordu.
5 duyudan nasıl sıyrınılır diye!
YANDIM YANDIM nidalarıyla cayır cayır yanarken HIZIR a.s babamız elimizden tuttu HAKK YOLuna ulaştırdı.
Merak etmeyiniz her yaşadığınız kıvılcımınız alevlene alevlene size geri dönecektir çok güzel ki MUHAMMEDİNUR ailesine katıldınız.
"BİZ" "BİR" cemâatız ve İmamımız Muhammed Rasûlullah (sav) adına , hesabına ve şerefine duyarız, uyarız, anlarız, anlatırız ve yaşarız elhamdülillah...
Ailemizin her bir bireyi GAYRETlerimiz doğrultusunda NARda pişirdiklerimizle NUR yeme azmi içerisindeyiz.
GÖNÜL GEMİmize hoş geldiniz Sonsuz bereketler dileriz.
MUHAMMEDİ MuHABBetlerimİZle!....
KURBAN olmadan maalesef bu yollar çok ince geçilmiyor.
Yanıp yanıp HAKK için tutuşmak gerekmekte her saniye tekrar yanmak!
Bizlerde ÇİLE çöllerinin dar sokaklarında nefsani kirlerimizle kirlettiğimiz bir fenerin ışığı ile ilerlerken gözümüz kah görüyordu kah şaşıyordu anlam veremiyordu.
5 duyudan nasıl sıyrınılır diye!
YANDIM YANDIM nidalarıyla cayır cayır yanarken HIZIR a.s babamız elimizden tuttu HAKK YOLuna ulaştırdı.
Merak etmeyiniz her yaşadığınız kıvılcımınız alevlene alevlene size geri dönecektir çok güzel ki MUHAMMEDİNUR ailesine katıldınız.
"BİZ" "BİR" cemâatız ve İmamımız Muhammed Rasûlullah (sav) adına , hesabına ve şerefine duyarız, uyarız, anlarız, anlatırız ve yaşarız elhamdülillah...
Ailemizin her bir bireyi GAYRETlerimiz doğrultusunda NARda pişirdiklerimizle NUR yeme azmi içerisindeyiz.
GÖNÜL GEMİmize hoş geldiniz Sonsuz bereketler dileriz.
MUHAMMEDİ MuHABBetlerimİZle!....
- nisa77
- Aktif Üye
- Mesajlar: 133
- Kayıt: 01 Ağu 2007, 02:00
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Değerli yeni Muhammedinur üyesi kardeşimiz Babzurger, sizin göndermiş olduğunuz harika yazınızı okuduğumda içimden geçenleri sizine paylaşmak istedim. Hoşgeldiniz, HIZIR aleyhi's-selam ile beraber geldiniz, gönlümüze girdiniz...
HIZIR (a.s);
MUSA (a.s) ın beraber yürüyemediği...
MUSA (a.s) ın onunla olamadığı, ayrılmak zorunda kaldığı...
MUSA (a.s) ın ondan ayrılırken, öğrendiği şeyin, sadece sormamak, karışmamak, olduğu gibi kabul etmek olduğu...
MUSA (a.s) bu bilgi ile ayrıldı yanından. Alacağı başka şey yoktu anlaşılan. Ya da bizim alacağımız başka şey yoktu...
HIZIR (a.s)
Aramızda dolaşan, zorda-darda-sonda yetişen...
Paramız mı bitti, ölümün ucunda mıyız, göğsümüz daraldı tek çare= HIZIR (a.s)
Dilden dile dolaşır ne hatıralar vardır kendisi ile yaşanan, duyduklarım o kadar çok ki... Uğramadığı ev yok sanki...
HIZIR (a.s) ile hasbihal edenler, yürüyebilenler, görüşebilenler var, anlatılanlardan anladığımız. Münir DERMAN hazretleri gibi.
Derler ki yine halk arasında
"her gördüğünü HIZIR (a.s) her geceyi KADİR bil"
Hayatımızın en ortasındaki "arka-daş" HIZIR (a.s).
HIZIR (a.s) olmak kolay mıdır? Her başı sıkıştığında onun gelmesini can u gönülden isteyen onca insana yetişmek?
Her bahara girişte gül ağacının dibindeki dilekleri toplamak, bazılarını kabul edip yerine getirmek bazılarına da hayır demek...
HIZIR (a.s) olmak kolay mıdır? Musa akıllıların kaldıramayacağı emirleri yerine getirmede kayıtsız şartsız itaat içinde olmak, uygulamak.
HIZIR (a.s) ise her an çağırılmakta, imdat istenmekte, beklenmektedir. Herkese nasıl yetişecektir...
HIZIR (a.s) ile yürüyebilmek için susmak ve bağrını taş yapmak gerekiyor.
Ölü balığın canlandığı noktaya koşmak HIZIR(a.s) ile buluşmak için.
HIZIR (a.s)ı anlamak, bilmek bulmak kolay mıdır?
Onunla yürümek, onunla hasbihal edebilmek.
Yanında olmak, kolay mıdır?
HIZIR (a.s) kimdir? Nerededir? Niçin ölmez? Nasıl yetişir?
HIZIR (a.s);
MUSA (a.s) ın beraber yürüyemediği...
MUSA (a.s) ın onunla olamadığı, ayrılmak zorunda kaldığı...
MUSA (a.s) ın ondan ayrılırken, öğrendiği şeyin, sadece sormamak, karışmamak, olduğu gibi kabul etmek olduğu...
MUSA (a.s) bu bilgi ile ayrıldı yanından. Alacağı başka şey yoktu anlaşılan. Ya da bizim alacağımız başka şey yoktu...
HIZIR (a.s)
Aramızda dolaşan, zorda-darda-sonda yetişen...
Paramız mı bitti, ölümün ucunda mıyız, göğsümüz daraldı tek çare= HIZIR (a.s)
Dilden dile dolaşır ne hatıralar vardır kendisi ile yaşanan, duyduklarım o kadar çok ki... Uğramadığı ev yok sanki...
HIZIR (a.s) ile hasbihal edenler, yürüyebilenler, görüşebilenler var, anlatılanlardan anladığımız. Münir DERMAN hazretleri gibi.
Derler ki yine halk arasında
"her gördüğünü HIZIR (a.s) her geceyi KADİR bil"
Hayatımızın en ortasındaki "arka-daş" HIZIR (a.s).
HIZIR (a.s) olmak kolay mıdır? Her başı sıkıştığında onun gelmesini can u gönülden isteyen onca insana yetişmek?
Her bahara girişte gül ağacının dibindeki dilekleri toplamak, bazılarını kabul edip yerine getirmek bazılarına da hayır demek...
HIZIR (a.s) olmak kolay mıdır? Musa akıllıların kaldıramayacağı emirleri yerine getirmede kayıtsız şartsız itaat içinde olmak, uygulamak.
HIZIR (a.s) ise her an çağırılmakta, imdat istenmekte, beklenmektedir. Herkese nasıl yetişecektir...
HIZIR (a.s) ile yürüyebilmek için susmak ve bağrını taş yapmak gerekiyor.
Ölü balığın canlandığı noktaya koşmak HIZIR(a.s) ile buluşmak için.
HIZIR (a.s)ı anlamak, bilmek bulmak kolay mıdır?
Onunla yürümek, onunla hasbihal edebilmek.
Yanında olmak, kolay mıdır?
HIZIR (a.s) kimdir? Nerededir? Niçin ölmez? Nasıl yetişir?
- babzurger
- Üye
- Mesajlar: 24
- Kayıt: 04 Eyl 2007, 02:00
Hızır'ın Sana Ne Fısıldadı?
İsteyerek işlediğin hatalar yüzünden üstüne istemeden giydiğin bir elbise gibi değil midir pişmanlık? Yaptığın, yaptığını bildiğin, yaptığını unutmayacağın hataların elinde dikilir bu elbise... Bağışlanmış olduğunu bilmen bile pişmanlık gömleğinin düğmelerini çözmeye yetmez.
Aslında üstüne değil, içine giyersin bu elbiseyi... O kadar içeriden giyinirsin ki, sen onu değil de o seni giyinmiş gibidir. Astarı dışarı bakar; kumaşın görünen yüzü içine doğrudur. Başkalarına sevimsiz astarını gösterir; dikişlerinin sarkmış uçlarını sergiler, hatalı ve günahkâr olduğunu dillendirir. Sana gösterdiği yüzü ise daha sevimlidir; içindeki o kırgınlıkla seni yeni hatalardan alıkoyan, günahın sancısını hissedilir kılan aldatmaz bir nasihatçıdır. Sık sık kulağına eğilir, konuşur seninle. Kendini unuttuğun zamanlarda, usulca kenara çeker seni, yeniden yola koyar.
Yaptığın, yaptığını bildiğin ve yaptığını unutmadığın hata ile bir çeşit sözleşme imzalamış gibisindir. O hata, geçip gitmiş olsa da, bıraktığı pişmanlık yoldaşın olacaktır bundan böyle. Üzerinden hiç çıkaramadığın elbise gibi. Hep onunla yürüyeceksin.
Pişmanlık yanında bir Hızır gibi yürür. Baştan uyarır seni. Hızırın[as] Mûsayı[as] uyarması gibi: Benimle beraberliğe sabredemezsin.? Yoluna hiç ummadığın anda çıkan, anlamını bilemediğin işler yapan, her kertede şaşırtan, irkilten, yadırgatan bir yoldaştır pişmanlık...
Sen de Musânın Hızırın yanında yürümesi gibi yürürsün pişmanlığının ardı sıra. Önce kusursuzluk gemini deler pişmanlık; hata edebilir olduğunu gösterir sana. Sen de Mûsa gibi çıkışırsın hemen: Halkını boğmak için mi deldin onu?
Oysa çok sonraları farkedeceksin ki, kendini kusurlu bilmen, seni gururunun elinden kurtaracaktır. Kusursuzluk gemin delinince, nefsinin kalbini gasbetmesi önlenmiştir. Günahın ile öylesine mahçup olursun ki, kendini günahsız sanan nicelerinden daha büyük bir yakınlık kazanırsın Rabbinin katında. Hataların yakarışın kapısını açar, mahçubiyetin seni Rabbinin kapısında sabit tutar. Aklanmamışlığın rahmetin eteğine sımsıkı yapıştırır dudaklarını.
Sonra, tekrar kuşanırsın sabrını... Pişmanlığının koluna bir daha girersin. Yeniden yürürsünüz yan yana. Ama bu defa yaptığı affedilir gibi değildir. Görünür bir sebep yokken içinde büyüttüğün, cennetin bahçelerinde oynattığın masumiyet çocuğunu öldürüverir pişmanlık Hızırı. Masum değilsindir artık; günahkârsındır. Bak, kirlendin, karalandın! Çıkışırsın hemen: Tertemiz bir canı katlediyorsun ha! Gerçekten sen fena bir şey yapıyorsun!
Oysa, ancak sonradan anlayacaksın ki, hatadan dönmen hataya hiç düşmemenden daha sevimlidir Rabbinin katında. Günahkârlığın getireceği kârlar için günahsızlığının boynunun vurulması gerekmektedir. Aklığının peşine günahın ağına düşmeden düşemiyorsun işte... Öyle bir yangın ki yandığın, ancak kendi küllerinle söndürebiliyorsun yangınını...
Pişmanlığın bu sırrı bilmeyişini de yüzüne vurmaz. Yoldaşlığa yeniden kabul eder seni. Ancak bu defa hiç hak etmeyenlere yapılan iyiliktir itirazının sebebi. Hızırın kendilerine yiyecek vermeyi reddeden köylülerin yıkık duvarını hiç ücret istemeden onarmasına itiraz eder Mûsa. Oysa, bilmez ki, Hızır, duvarı onararak, duvarın altında saklı ve iki yetime ait hazinenin başkalarının eline geçmesini önlemiştir.
Yıkık duvarların altında günahlara rağmen içinde büyüttüğün, yetim bıraktığın masumiyetin rahmetten ümitlenme hazinesi saklıdır. Pişmanlık, sana hata edebilir olduğunu bildirerek, başkalarının hatalarını da affetmeyi, yıkık duvarlarını onarmayı öğretir. Pişmanlığının elinden tutarsan, dostunun bahçesindeki yıkık duvarları onarabilirsin. Kardeşinin hatasını örtüp kusur duvarını onarırsan, bir gün onun pişmanlıkla geri dönmesine yol olursun. Böylece, hatalarının altında saklı, günahlarının içinde gizli rahmet ümidini hem kendin için hem onun için korumuş olursun.
Öyleyse, pişmanlığının yoldaşlığına itiraz etme... Sessiz Hızırın ile yolunu ayırma!
Senai Demirci
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00