KuL İhvÂNi KİMdir?
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVANİ II ~
Dinle eren sözün muhanet muhtaç
Aşk-ı MUHAMMEDdir herderde ilac
Kelle gözün kapat gönül gözün aç
Burada kör olanlar orda da körmüş
Kimi başın eğip yere bakmamış
Su gibi eriyip aşka akmamış
Gaflet perdelerin aşkta yakmamış
Kendi elleriyle defterin dürmüş
Gönül gözünle gör kalma gümanda
Kainatta olan vardır insanda
Şah damardan öte Cânânım canda
Gönül dergâhına tahtını kurmuş
Bilmeyenler mahrum dert dünyasıymış
Erenleri nazlı haslar hasıymış
Âşıkların gönlü yâr aynasıymış
Nurun âlâ nurdan akseden nurmuş
Dinle ilk besteyi ruhun sesinde
MUHAMMED MUSTAFA aşk nefesinde
Bilinmek dilemiş And Meclisinde
Var etmiş varından damgasın vurmuş
Aslım toprak hava su ateş elbet
Bedenle nefs ile kalbî ruh vahdet
Bir ilâhi zevkmiş yâri ile sohbet
Âşıklar aşk atın seherde sürmüş
Böyle murad etmiş meşkini Mevlâ
Doğuş-batış, doğum-ölüm; güneşle ayla
Aşkın potasından koybolmuş Leylâ
Mecnuna Leylânın halini sormuş
Sîrette HAKK, hâlde Halk ile olmak
Gaflet var surette âhiri ahmak
Aşkın terazisi yanmakla yakmak
Yanan tezekle gül al kızıl kormuş
RABBın gelinleri nazlıları var
Omuzu silahlı sazlıları var
Eğri-büğrü gârip sözlüleri var
Yüzünü tüllemiş sevdasın sırmış
Eskiye püsküye bürünen derviş
Ateşin atmaya sürünen derviş
Yolunda yâr ile yürenen derviş
El etek eyleyip bağlarım kırmış
Cennet, kelebekte bir renkli yaprak
Cehennem, güneşte leke aramak
Ârifte ar-namus arınmış toprak
Câhilin amansız kibiri kirmiş
Kul İhvanî her an kayıp Sultanım
Hasretin hazıra sayıp Sultanım
Sen ayrı ben ayrı ayıp Sultanım
Damlalar deryada "BİR" likte birmiş
Kul İhvani
28.11.1986 19: 23
Daire Ev
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVANİ III ~
İhvânîden şikayetin var yâre
Başından sevdasın atma bilmiyor
Ömrümü düşürdü dost ah ü zâre
Yan gelip bir yana yatma bilmiyor
Gün güneşe gebe neylesem eyvah
Esiyor tanyeli geliyor sabah
İstikbâli kıble dolunayda mah
Sevda semasında batma bilmiyor
Aşk olsun erenler aşk azarına
Nevcihan nasipli naz nazarına
Niye girdi bilmem aşk nazarına
Almayı bilmiyor satma bilmiyor
Zamansız mekansız özgür, ışıktan
Almış nasibini nazlı kaşıktan
Bir söz eyle bin ah işit âşıktan
Aşkın zır delisi yetme bilmiyor...
Ha öldü ölecek ölüyor işte
O yana gitmemek diliyor işte
Tir-tir titreyene gülüyor işte
Hastalık bilmiyor, sıtma bilmiyor...
Gönül külhanında pişen köz ile
Aşk aşığa sırdır sevme söz ile
Bir yumaktır sevda çek çek çözüle
Sonucu elinde bitme bilmiyor
Halini Hak eyle hasların hası
Sabahtan akşama benlik kavgası
Şu yalan dünyanın ala kargası
Gözü çöplüklerde gitme bilmiyor
Yâri intizârim inleyen beste
Yüreğim umutta kulağım seste
Bülbül gibi beslediğimde kafeste
Gözüne bakıyom ötme bilmiyor
Cihanın cevrini eylemiş stok
İlmini inkâra itirazı çok
İki elin hikmetin öğreteni yok
Atmayı bilmiyor tutma bilmiyor
Hazzı tanımamış yol almış hoşa
Çile cevlânında cûş etmiş coşa
Demir leblebiyi geviyor boşa
Sanki boğazı yok yutma bilmiyor...
Sorsan cevabı yok kim anan baban
Âyet Hikmet bilmez yârine yaban
Kudrete vahdete olur mu çoban
Dostun dört davarın gütme bilmiyor
Testere: Bir sana bir bana! diyor
Rende Rıza bulmuş: Dost sana! diyor
Keserden de beter: Hep bana! diyor
Kaybetme bilmiyor, ütme bilmiyor
Kul İhvani
04.12.1986
19:00 Antalya ev
Önsöz sonsuz- onsuz olan ne?
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVANÎ IV ~
Sarma sofuya
İhvânîm gerekmez Ehl-i Beyte baş
Binbiri bir candır Cânâna yoldaş
Sayı sizin desen eylerler savaş
Tekke tesbihine dizerler seni
Âşıkım diyor da aşkla dolmuyor
Bu nasıl goncaymış açıp solmuyor
Ezilip büzülüp rahat olmuyor
Derler çileye çark çizerler seni
Her yerde herkese HAKK ı söyleme
Bilmediğin bilen ER olur deme
Ağyârın ağzını ayrık eyleme
Ağzını torba edip büzerler seni
HAK hicâbı hazır hazıra söyle
Eğri doğru, çirkin güzeli şöyle
Ne dedin neyledin ne yaptın öyle
Kör göz ucu ile süzerler seni
Sararlar zarara kârini senin
Yorarlar zâhire zârini senin
Sorarlar yabanlar yârini senin
Canından bezdirir üzerler seni
Kul İhvanî şaşkın nedir bu derdin
SUBHÂNın sırrını seyrana serdin
Söz ettin Sofuya derini verdin
Vallahi Billahi yüzerler seni
Kul İhvani
08.12.1986
19:40 Antalya
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVÂNİ ~
Kaderin bahtındır bağlama sakın
Enginleri doldur çağlama sakın
Denizler gibi dol, ağlama sakın
Aşk Dağını aşıyorsun İhvâni
Ârife arzeyle aşkın çağını
Agyâre uzatma aşk ayağını
Sol ayağın ile sağ kulağını
Çaktırmadan kaşıyorsun İhvâni
Suvarinin kırbaç, yuları vardır
Her zarda yazılı, turalı vardır
Oynanan her oynun kuralı vardır
Zılgıt yersen şaşıyorsun İhvâni
Elin yüzün kirli sînen pâk senin
Halka hâl'in meşhur özün Hak senin
Her ışığa yüzün yumuşak senin
Ateş görsen taşıyorsun İhvâni
İki üç bir nokta, noktada insan
İmkanı olmayan sınırda imkan
Cümle cihan cisim, sen Cânânda can
Yâd-i Yârle yaşıyorsun İhvâni
Kalsın gurbet elde pâremiz gayri
Derd-i derman bildik çâremiz gayri
Dokunma kaşıma Yâremiz gayri
Küllenmiş köz deşiyorsun İhvâni
Az geldi azığa aşımız diye
Otuz sekiz oldu yaşımız diye
Karlı dağa döndü başımız diye
Nûr-u nârsın üşüyorsun!...İhvâni
Zevk-i zâhir Lûtüf hep kâhir buldun
Damlaydın dünyada nev nehir buldun
Zehre müdaren yok panzehir buldun
Perhizinde pişiyorsun İhvâni
Hani, yolun engel, perdesi vardı
Ağyâre sırr demek âşıga ardı
RAHMAN'ın rahmeti zulmeti sardı
Sevincinden taşıyorsun İhvâni
Elde içe sende dışadır ala
Melâmîsin konuyorsun her dala
Işık gibi doğru yolda dört nala
Dört bir yana koşuyorsun İhvâni
Kul İhvani
31.01.1987
19:48 Ev.
Yâd-i yâr : Yârin zikri.
Müdare : Dost gibi görünme. Yüze gülme. * Başkalarının fikirlerine uyarcasına hareket etmek. * Sulh ve salâh üzere bulunmak.
Panzehir : Zehire karşı ilâç.
- Hakan
- Moderatör
- Mesajlar: 4965
- Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00
İhvANî
cANı Yitse ARAyamaz
DeRde DeRMaN YARAyamaz
BiR BaŞını TARAyamaz
YeDi TaRaKlı İhvANî
*
YâR YeLidir GeLir-GeÇer
SUyunu BULuttan İÇer
AŞK ÇöLünde EKin BİÇer
YeDi ORaKlı İhvANî
*
SıR-ATa SıRRın SERemez
SeHeR SeYRinde DERemez
SüRüsüne SU VERemez
YeDi ÇıRaKlı İhvANî
*
ALTı-ÜSTü, ARDı-ÖNdü
ALTı YüZü, YeDi YöNdü
NâRa yANdı Nûra DöNdü
BALlı-Börekli İhvANî
*
SEV-SEVili SÜZen BİLmez
ÜZÜLENle - ÜZen BİLmez
DeNGe BİLmez-DÜZen BİLmez
YeDi DİREKli İhvANî
*
YeDi YeLle ES Veriyor
YeDi YöN NeFeS Veriyor
YeDi DiLLe SeS Veriyor
YeDi YüReKli İhvANî
07.06.09 17:04
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVÂNİ ~
Kim anlar derdinden yalan dünyada
Kim bilir kadriniz sizin İhvâni
Mecnun mesel olmuş zülf-ü Leylâda
Çöllerde kaybolmuş izin İhvâni
Seven sefil olur, sen seviyorsun
Çile çarmıhında can çekiyorsun
Kapı yok gidecek, gitmem diyorsun
Çök olmuş, dergâha dizin İhvâni
Tomur goncaların gazeli güzün
Farkı fark edilir gece gündüzün
Silinir perdeden, perdesiz yüzün
Ağlar birgün oğlun - kızın İhvâni
Poyraz uğrağına uykuya yatma
Câhilden can alma sırrını satma
Cisme can diyene Cânân anlatma
Yalanını yorma yozun İhvâni
Kar beyaz saçların, yürek kırmızı
Yüce dağda hâzân altın yaldızı
Söyledi sordum da şafak yıldızı
Yârsiz seherdenmiş sızın İhvâni
Sırr-ı serdâr sebil senin soyunda
Agyâr eksik arar fidan boyunda
Zar civalı, hile belli oyunda
Kalmadı önemi kozun İhvâni
Elest ezelliğin aşı etti bizi
Önder özelliğin başı etti bizi
Binbir güzelliğin şaşı etti bizi
Özrü ölçüsüzdür özün İhvâni
Yolcu, yol, yoluna Durma boşuna
Aklın başa devşir yorma boşuna
Kim alır - kim satar sorma boşuna
Kurulmaz bazarı sözün İhvâni
Derdine yan âşık bakma kusura
Aşk ateşi neymiş, kim varmış TÛRa
Zemheri soğuğu çat ayaz bura
Batmanı parasız buzun İhvâni
Birliği, BİR likten içtiğin yollar
Sevgili sırrından seçtiğin yollar
Aşk kokuyor senin geçtiğin yollar
Anadan mı eksik tuzun İhvâni
UMUT BAĞIn gülmezlere söylesen
Ölecekken ölmezlere söylesen
Bildiğini bilmezlere söylesen
Niye yerde değil yüzün İhvâni
Geçen mahar gönül güllerin derdik
Dilbere destesin yâdigâr verdik
Kışı, garip kuşlar gibi geçirdik
Kavlimiz var Yârle yazın İhvâni
Bir nazarın kemendine kandığın
Anlatılmaz aşkla adın andığın
Yanardağlar gibi Yâre yandığın
Birgün söyler sırrın sazın İhvâni
Kul İhvani
10.02.1987
16:00 Ev.
Batman : Eski ağırlık ölçülerinden olup, iki okkadan sekiz okkaya kadar yeryer değişir. Ekseriya altı okkadır. Bu, hâlen kullanılan sekiz kilo kadardır.
Kemend : f. Eskiden idam için boyna geçirilen yağlı kayış. * Uzakta bulunan herhangi bir nesneyi yakalayıp çekmek için üzerine atılan ucu ilmekli uzunca ip. * Geyik ve benzeri hayvanların yuları. * Güzelin saçı.
- anlamak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 546
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
BİZ gerçekten Muhammedîyiz, hamdolsun!
Kurânî ve Rabbanîyiz. Açık seçik yani.
Birbirimizin oyun arkadaşı değiliz.
Birbirimizin tuzağı değiliz.
Birbirimizin yol keseni değiliz.
Birbirimizin eşkiyâsı değiliz.
Birbirimizin evliyâsıyız, velisiyiz, valisiyiz, dostuyuz.
Ruh kardeşiyiz. İşte bu.
6nisan 2008 sohbetinden alınmıştır. Çok hoşuma gitti paylaşmak istedim.
Kurânî ve Rabbanîyiz. Açık seçik yani.
Birbirimizin oyun arkadaşı değiliz.
Birbirimizin tuzağı değiliz.
Birbirimizin yol keseni değiliz.
Birbirimizin eşkiyâsı değiliz.
Birbirimizin evliyâsıyız, velisiyiz, valisiyiz, dostuyuz.
Ruh kardeşiyiz. İşte bu.
6nisan 2008 sohbetinden alınmıştır. Çok hoşuma gitti paylaşmak istedim.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/anlamak.jpg[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVÂNİ ~
Baharı bekledik Yâr gelecekti
Gönlümüzde güneş tomur çiçekti
Dediler sevdiğin senden el çekti
Garip gönlün gam yemesin İhvâni
Hasretin çektiğim Hasan Dağıdır
Yârsiz yenen ballar zehir ağıdır
Âşıklara ana seher çağıdır
Aşk ile em aşk memesin İhvâni
Bülbül derdin ne ki?.. Sevdâdır dedi
Güzel yüzlü güle aşkın söyledi
Yârimden ayırdı agyâr eyledi
Yad el bize dost demesin İhvâni
Eğ başını kaldırmaya aldanma
Cahil çocuk olma cevize kanma
İtiraz rızaya eklenir sanma
Kim dikecek aşk yamasın İhvâni
Eren elden aşk bâdesi işmişsin
Gönül tandırında yanmış pişmişsin
ŞAH-Ü-ŞEMSin aşk yoluna düşmüşsün
El Halebe sen Şama sın İhvâni
Kul İhvani
08.01.1988 11:43
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVÂNİ ~
Yok mu Yâre niyaz nazın nerede?
Sevdiğin söyleyen sazın nerede?
Hani ilk baharın yazın nerede?
Gazel gibi çürüyorsun İhvâni...
Eteğin taşını dökmüş gibisin
Sorusun sabr ile sökmüş gibisin
Omuzların düşük çökmüş gibisin
Dalgın dalgın yürüyorsun İhvâni...
Usülün bilenler vuslata varmış
Bilmeyen yolcuysa, yolun ararmış
Saçların kar beyaz benzin sararmış
Günden güne eriyorsun İhvâni...
Bal mısın zehir mi altın tastasın?
Bazen pür neşesin bazen yastasın
Belki yaralısın belki hastasın
Bir köşede duruyorsun İhvâni...
Burdaydı bu âlem, sen ne getirdin
Bir Tevhidle sonu başta bitirdin
Şu fâni âlemde neyin yitirdin
Döne döne arıyorsun İhvâni...
Miftahül- Muhabbet Yârin yâreni
Dile, Dostun versin çile çâreni
Yüreğinde kızıl kanlı yâreni
Sevdân ile sarıyorsun İhvâni...
Âşıksın, ebedi şimdi ezeli
Yâr alnıma çapraz çile çizeli
Gönül Ülkesinden gözü güzeli
Uçan kuşa soruyorsun İhvâni...
Verip Benliğinden Birlik borcunu
Bayrağa boğmuşsun Belâ Burcunu
Sarhoşken ayıkken aşkın harcını
Göz yaşınla karıyorsun İhvâni...
Bir başta bir sonda ayni şol günü
Şikayetin şükrü kahrın lutfünü
Seher tenhasında Yârin zülfünü
Kipriğinle tarıyorsun İhvâni...
Ahd-i Misak edip kavil kurmuşsun
Aşkın tel eyleyip mızrab vurmuşsun
Dostun Divânında deli durmuşsun
Aklın yere seriyorsun İhvâni...
Bildiğin perdedir, bilmediğin bil!
Tüm eşya şeffaftır, gözün zarın sil!
Halka hizmet, HAKKın aşkını sebil
Bâde bâde veriyorsun İhvâni...
Ak Deniz hasret mi Kara Denize?
Kırk düğüm gırtlakta su yok mu size?
Her haltı yiyip de taşını bize
Aşk Dağında vuruyorsun İhvâni...
Her zaman her yerde Yârle bilesin
Dost Muhammed Ehl-i Beyti ilesin
HANNAN ü MENNANın çekip çilesin
Sefâsını sürüyorsun İhvâni...
Aşk ü Cezbe Sekr-i seherde sesin
Bülbülüsün Ehl-i Beytin Bahçesin
Resûlü Ekremin Birlik Bürdesin
Cümle âleme bürüyorsun İhvâni...
Derviş derdin söyle, sofu sorsun da
Yiyip içip yatıp, düşün yorsun da
ALLAH-Lillah-Lehu-Hu!.. diyorsun da
Dört âlemi dürüyorsun İhvâni...
Meyle meyhânede görmüşler ayıp
Bir değil bin değil seferin sayıp
Kul İhvâni Kıtmîr kervanda kayıp
Ağzı yaban ürüyorsun İhvâni...
Kul İhvani
26.08.1988 14:15 Dr.
Sorusun sabr ile sökmüş gibisin : Elestü birabbiküm? Sorusu. RABBınız değil miyim? Belâ : Bilakis RABBımızsın!.
Pür neşesin : Neşe dolusun.
Yas : Matem, üzülüp neşelenmemek.
Miftahül- Muhabbet : Muhabbet anahtarı.
Yâren : f. Dostlar. Sâdık arkadaşlar. Sevgililer.
Çapraz : karşı kesişen, zor durum.
Sebil : HAKK için sebestyol, su vs.
Halt : Karıştırmak. Münasebetsiz söz söylemek. Bir şeyi bir şeye karıştırmak. Hatâ etmek.
Sekr : (Sekir) Sarhoşluk.
Sofu : Tasavvufla uğraşan ala câhil ham kişi.
Sufî : Gerçek tasavvuf adamı.
Ahd-i Misak : Söz alıp verme. Sözleşme.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
ZEVK 1410
Sünnetleri âdet eyle! Sakın terk etme VİRDini!
İmam Muhammed Mustafa (sav)! DUYmak Uymak Tevhd Dini
Hep eser bu HAYAT YELİ, geleni komaz götürür
Her yerde her hâlde HAKK var! HAKK ile DOLDUR VAKTini!..
14.03.1998 15:03
Mubarek ellerinizden öperim. Sağlık ve mutlulukla kalmanızın duacısıyım.
Her yerde, her HALde, HAKK ile doldurdunuz vaktimizi zamANın içindeki ANda! Elhamdülillah
MUHAMMEDİ MuHABBEtlerimİZle!....
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12883
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
candacanlarımız,ankakusu yazdı:
nurye-sevgüzel anka çiçeklerimiz!
Sevgi Çiçekleri ÇÖLümüzde,
Ben de sizler gibi Resûlullah sav Adına hesabına ve şerefine
sadece ve sırf hasbi Hizmetçi Kıtmirim hamd olsun!
cANdan teşekkür ederim...
RUHumuz fedâ olsun Yâ Resûlullah!
Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi...
ZEVK 3708
YERin Göğün SIRRı SEVgi! SEVen-SEVilen MEVLÂ dır!
Üzme! Üzülme! SEV! SEVil! RABBını BİLen DİRİ dir!
Resûlullah (sav) SALLat SIRRı! Her ŞEYimizden EVLÂ dır!
DUYduk-UYduk Esselâsın! Kul İhvÂNî Kıtmiri dir!..
22.06.09 11:11
SıLa da..
النَّبِيُّ أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ وَأُوْلُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ إِلَّا أَن تَفْعَلُوا إِلَى أَوْلِيَائِكُم مَّعْرُوفًا كَانَ ذَلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
" Ennebiyyü evla bil mü'minine min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm ve ülül erhami ba'duhüm evla bi ba'din fi kitabillahi minel mü'minine vel mühacirine illa en tefalu ila evliyaiküm ma'rufa kane zalike fil kitabi mestura: Peygamber, müminlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de müminlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bağı olanlar, Allahın Kitabına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) müminlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız başka. Bu (hüküm) Kitapta yazılıdır.
(Ahzab 33/6)
--- Abdullah İbni Hişam (radiyallahu anhu): Resûlullah (sav) ile beraberdik. Hazreti Ömer'in elinden tutuyordu. Ömer: "Yâ Resûlullah! Nefsim hariç seni herşeyden daha çok seviyorum!" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav): "Hayır! ALLAH'a yemin olsun ki beni nefsinden de daha çok sevmedikçe imân sahibi olamazsın!" buyurunca Ömer: "Şimdi seni nefsimde dahil herşeyden daha çok seviyorum" deyince Resûlullah (sav): "Şimdi imân sahibi oldun!" buyurmuştur.
(İmâm Ahmed, Müsned V-293)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
SEVGİLİ KUL İHVANÎMİZ
BU "YOL"DA HİZMETÇİLİĞİ ŞEREF BİLİP
HİZMET ETMEKTEN MUTLULUK DUYUYORUZ...
VE DE
BİZ ZATEN SİZİ İŞTE BUNUN İÇİN SEVİYORUZ:
~ İHVÂNİ ~
HAKKa kul ol başın yad ele eğme
Nimete şükreyle dizini döğme
Seyreyle sûretin sîrete değme
Arı iğnesi bal değil ki İhvâni...
Nefsine eteğin taşını döktür
Ağzına gemin vur dişini söktür
Toprağın tanışı anadan köktür
Gül gönderen dal değil ki İhvâni...
Kahrın çekip kadrin bilseydin nola
Âşıklar Kervanın yükü aşk ola
Demir asâ, demir çarık çık yola
Menzil alan nal değil ki İhvâni...
Geldik gidiyoruz ne geçti ele
Ölmeden dirilmek budur mesele
Sen de koş bir uçtan omuzla hele
Ölen ölü, sal değil ki İhvâni...
Hamrını halleder, her haltı yersin
Melâmî meşrebim affeyle! dersin
Kendini bilene hürmet edersin
Bilmeyenler el değil ki İhvâni...
Dönüyor Devranı çileyle gamla
Olduğun da olur, yoldaşız hamla
Kerbelâ Çölüne ne kâr üç damla?
Gözün yaşı sel değil ki İhvâni...
Dostun Divanına durdun bir kerre
Aldığın gül gonca, sattığın tere
Bâd-ı Sâbâ nere nefesin nere
Üfürdüğün yel değil ki İhvâni...
Gönül gözün âmâ, kör geziyorsun
Buldun mu basıyor, aşk eziyorsun
Her adım aksıyor, tökeziyorsun
Yürütmeyen yol değil ki İhvâni...
Didârı lâl etti, dilimiz dildik
Eren elleriyle, cehlimiz sildik
Kırgıl Ovasını gülistan bildik
Çark-ı Çile... Çöl değil ki İhvâni...
Seher sînesinde sazın çalmaya
Âşık Bazarından ateş almaya
Ördek değil kaz değilsin dalmaya
Koca Ak Deniz göl değil ki İhvâni...
Sıratla ayırdın, ikrâr inkârı
BİR liğini bilmek bilenin kârı
Sudan ucuz verdim deme esrârı
Tarttığın turp, gül değil ki İhvâni...
Sevilene sayğı sevenler safı
Her secdede aşk ü cezbe tavafı
Bastın palavrayı laf-ı güzafı
Savurduğun kül değil ki İhvâni...
Kıyam Rüku Secde yerde dizledin
Emek verdin emekledin izledin
Kendini bilmeden sırrın gizledin
Yüzündeki tül değil ki İhvâni...
Tahammülün olmaz azara senin
Nerde naz niyazın nazara senin
Süreriz ipliğin bazara senin
Atlas ipek, çul değil ki İhvâni...
İtirazı olanın rızası yoktur
Şükürde şikayet ettiğin çoktur
Yüreğin yıkasın Dosta Dost doktor
Kul İhvânim Kul değil ki İhvâni...
Kul İhvani
30.07.1988 21:13
Sûret : (C.: Sur - Suver) Biçim, görünüş. * Kılık. Tarz. * Yol. Gidiş. Hal. * Tasvir. Dıştan görünen şekil. * Çare.
Sîret : Bir kimsenin içi, hâli, hareketi, ahlâkı. * İnsanın tutmuş olduğu mânevi yol.
Tere : Yeşil sebze.
Didâr : Yüz. Çehre. *
Lâl : Dilsiz.
BU "YOL"DA HİZMETÇİLİĞİ ŞEREF BİLİP
HİZMET ETMEKTEN MUTLULUK DUYUYORUZ...
VE DE
BİZ ZATEN SİZİ İŞTE BUNUN İÇİN SEVİYORUZ:
~ İHVÂNİ ~
HAKKa kul ol başın yad ele eğme
Nimete şükreyle dizini döğme
Seyreyle sûretin sîrete değme
Arı iğnesi bal değil ki İhvâni...
Nefsine eteğin taşını döktür
Ağzına gemin vur dişini söktür
Toprağın tanışı anadan köktür
Gül gönderen dal değil ki İhvâni...
Kahrın çekip kadrin bilseydin nola
Âşıklar Kervanın yükü aşk ola
Demir asâ, demir çarık çık yola
Menzil alan nal değil ki İhvâni...
Geldik gidiyoruz ne geçti ele
Ölmeden dirilmek budur mesele
Sen de koş bir uçtan omuzla hele
Ölen ölü, sal değil ki İhvâni...
Hamrını halleder, her haltı yersin
Melâmî meşrebim affeyle! dersin
Kendini bilene hürmet edersin
Bilmeyenler el değil ki İhvâni...
Dönüyor Devranı çileyle gamla
Olduğun da olur, yoldaşız hamla
Kerbelâ Çölüne ne kâr üç damla?
Gözün yaşı sel değil ki İhvâni...
Dostun Divanına durdun bir kerre
Aldığın gül gonca, sattığın tere
Bâd-ı Sâbâ nere nefesin nere
Üfürdüğün yel değil ki İhvâni...
Gönül gözün âmâ, kör geziyorsun
Buldun mu basıyor, aşk eziyorsun
Her adım aksıyor, tökeziyorsun
Yürütmeyen yol değil ki İhvâni...
Didârı lâl etti, dilimiz dildik
Eren elleriyle, cehlimiz sildik
Kırgıl Ovasını gülistan bildik
Çark-ı Çile... Çöl değil ki İhvâni...
Seher sînesinde sazın çalmaya
Âşık Bazarından ateş almaya
Ördek değil kaz değilsin dalmaya
Koca Ak Deniz göl değil ki İhvâni...
Sıratla ayırdın, ikrâr inkârı
BİR liğini bilmek bilenin kârı
Sudan ucuz verdim deme esrârı
Tarttığın turp, gül değil ki İhvâni...
Sevilene sayğı sevenler safı
Her secdede aşk ü cezbe tavafı
Bastın palavrayı laf-ı güzafı
Savurduğun kül değil ki İhvâni...
Kıyam Rüku Secde yerde dizledin
Emek verdin emekledin izledin
Kendini bilmeden sırrın gizledin
Yüzündeki tül değil ki İhvâni...
Tahammülün olmaz azara senin
Nerde naz niyazın nazara senin
Süreriz ipliğin bazara senin
Atlas ipek, çul değil ki İhvâni...
İtirazı olanın rızası yoktur
Şükürde şikayet ettiğin çoktur
Yüreğin yıkasın Dosta Dost doktor
Kul İhvânim Kul değil ki İhvâni...
Kul İhvani
30.07.1988 21:13
Sûret : (C.: Sur - Suver) Biçim, görünüş. * Kılık. Tarz. * Yol. Gidiş. Hal. * Tasvir. Dıştan görünen şekil. * Çare.
Sîret : Bir kimsenin içi, hâli, hareketi, ahlâkı. * İnsanın tutmuş olduğu mânevi yol.
Tere : Yeşil sebze.
Didâr : Yüz. Çehre. *
Lâl : Dilsiz.
- anlamak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 546
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
--- "ALLAH'ın rengiyle boyandık. ALLAH'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz" (Bakara 2/138)Beyânıyla uyananlar ve boyananlar!..
Aşk : Muhammedî Makam-ı Mahmud meziyetine haiz oluştur.
Aşk : Sevgi ve fazîlet frekansını Muhammedî kılıştır.
Aşk : Zerrelerdeki zuhûrat zevkini meşktir.
Aşk : Parmak izi gibi zâtîdir.
Aşk : Dâirenin adıdır. Çaplar değişik de olsa 360º olduğunu anlayıştır.
Aşk : Çapı sıfır olan Akdes Noktasındaki sırr-ı sıfır serüvenidir.
Aşk : "ASL"a duyulan sonsuz arzu ve sızısıdır.
Aşk : Gönüldeki gölgesizlik güzelliğidir
Aşk : "AN"ın "zaman" oluş şe'eni neş'esini yaşayıştır.
Aşk : Yedi cehennemin pişirdiği sekiz cennet aşıdır.
Aşk : "HEP"in nişansız "HİÇ"e İlâhî ve fıtrî iltifatıdır.
Aşk : Tevhid tavafında, dönendeki niyâz döngüsü ve dönülendeki naz dengesidir.
Aşk : Çekirdeğin çevresindekilerin çilesidir.
Aşk : Arzuyla alış-veriş ve rızayla gidiş-geliştir.
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... 89bc422729
Aşk : Muhammedî Makam-ı Mahmud meziyetine haiz oluştur.
Aşk : Sevgi ve fazîlet frekansını Muhammedî kılıştır.
Aşk : Zerrelerdeki zuhûrat zevkini meşktir.
Aşk : Parmak izi gibi zâtîdir.
Aşk : Dâirenin adıdır. Çaplar değişik de olsa 360º olduğunu anlayıştır.
Aşk : Çapı sıfır olan Akdes Noktasındaki sırr-ı sıfır serüvenidir.
Aşk : "ASL"a duyulan sonsuz arzu ve sızısıdır.
Aşk : Gönüldeki gölgesizlik güzelliğidir
Aşk : "AN"ın "zaman" oluş şe'eni neş'esini yaşayıştır.
Aşk : Yedi cehennemin pişirdiği sekiz cennet aşıdır.
Aşk : "HEP"in nişansız "HİÇ"e İlâhî ve fıtrî iltifatıdır.
Aşk : Tevhid tavafında, dönendeki niyâz döngüsü ve dönülendeki naz dengesidir.
Aşk : Çekirdeğin çevresindekilerin çilesidir.
Aşk : Arzuyla alış-veriş ve rızayla gidiş-geliştir.
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... 89bc422729
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/anlamak.jpg[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVÂNİ ~
Diyorlar ki sana neden?
Gidiyorsun yol bilmeden
Anlatılmaz aşkın yolu
Bir kerre gidip gelmeden...
Sevmeyene zır demişsin
Sevenlere sırr demişsin
Sîretin sırrın sorana
Sûret şişen kır! demişsin...
Göz göze gözde görmüş Yâr
Seni ocağa sürmüş Yâr
Al kızıl korlar kesmişsin
Aşkına koza örmüş Yâr...
Neylesen nitsen nafile
Yol almış gider kafile
Kelb-i Kervanım! demişsin
Boynuyun borcu bu çile...
Şükrün nasıl şükür öyle?
Şikayetin Yâre söyle
Diz çöküp de derdin deme
Yad el kapısında böyle...
Az uğrasan meyhâneye
Bab-ı Vuslat virâneye
El akıllı el uzatmaz
Derdi deli divâneye...
Daldın Devranın devrine
Seyranın sahte seyrine
Muhabbet mârifet bildik
Cevlan ü Hayran cevrine...
Bin bir hâlde sular gibi
Dost derin uykular gibi
Nefes nefes döküyorum
Cennet Gülün sular gibi...
Serseri mihmanımızsın
Cânân hatrı canımızsın
HAKKa kul olmak devlettir
Dosta Dost Sultanımızsın...
Çölü kim miş? Vâhâsı kim?
Yâ Sîni ne? Tâ Hâsı kim?
Eren Elden deli esme!
Söyle, sözün dahası Kim?...
Kaldım sahilde demişsin
Bir söz, bin dilde demişsin
Dil esnektir yalar yutar
Hak gevmiş, neler yemişsin...
Hem can hem Cânan olur mu?
Aşkta ah harman olur mu?
Ha dua, ha ah! Demişsin
Fî sebil ferman olur mu?...
Paran pulun yok fakirsin
HAKK ile halka hakirsin
El bezi isterler kızma!
Eren ellerinde kirisin...
Renk sormuşsun çiçeklere
Sevdâdan su içeceklere
Kelleni kes kalbini aç
Göğsünü ger gerçeklere...
Rahat süzül kuşlar gibi
İpek parmak tuşlar gibi
Sarsın sesin semâları
Bağırma berduşlar gibi...
Bir nalına bir mıhasın
Bir çekiç yere ıkasın
Küfrü kebir kokmuş kalbin
Var Mustafamız yıkasın...
Uzatma âyet hikmeti
Yâr kudretin var vahdeti
Kıtmîrin gözetsin gayrı
Âl-i âba Ehl-i Beyti...
Kul köledir, Sultan Hacı
Takmıştır tahtında tacı
Âşıktır sor ar eyleme
Ne imiş aşkın ilacı...
Hacı Osman Baba vardı
Yürek yaramızı yardı
Ne ettik hâlin sormadık
Unutmak âşığa ardı...
Eğ Başın Deli Dânâya
Bin bir dava, bir mânâya
Âşık alır aşk kokusun
Şems-i Tebriz Mevlânâya...
Hakikat-ı Eşya kimdir?
İnsan ise ne biçimdir?
Mestler meyi bir bâdede
Bir yer, bir ân, bir içimdir...
Kul ihvâni serserisin
Âşıksın akıl berisin
Kıtmir-i Kuddûsi duyduk
Gavs-ı Azam neferisin...
Kul İhvani
27.08.1988 00:47
antly.
Kafile : (A, uzun okunur) Birlikte sefere çıkanların cemaatı. Kervan.
Kelb-i Kervan : kervan köpeği.
Bab-ı Vulat : Vuslat, buluşma kapısı.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVÂNİ ~
Dinle muhabbetim şerhedem mîrim
Kuddusi Mürşidim Geylâni Pîrim
Gerçi gedâsıyım garib Kıtmîrim
Latifine lûtfü erdi İhvâni...
Âşık naz-niyazda eylemiş nazar
Cânâna canların yolu bu Bazar
Alıp satan ile dolu bu Bazar
Yâr yüzü dervişin derdi İhvâni...
Gam yeme dervişim gönül erisin
Âşık ordusunda aşk neferisin
Tevhid Bıçağıyla yüzdü derisin
Postunu Bazara serdi İhvâni...
Yüce dağ başında sarı çiğdemin
Bâdesi beleştir Dostlara demin
İmkân Âleminde, Bâtın Âlemin
Bahasını peşin verdi İhvâni...
Gurbet hasret, Yârin Yâdın yazanda
Yârin adın okur, Âşık ezanda
Gâhi dut dalında, gâhi kazanda
Âşık Kozasını ördü İhvâni...
Ağyâr gecesine Yâr gündüzü var
Baharı yazı var, kışı güzü var
Dört Âlemin eşiğinde yüzü var
Dâimi Dost etti dördü İhvâni...
Sordu ele güne: Yârim nerdesin?..
Dört unsur içinde hangi yerdesin
Kavurdu tevhidle Benlik perdesin
Gönül gözü ile gördü İhvâni...
Bin bir tufan koptu sazın telinden
Yol yönün kaybetti sevdâ telinden
Bir Hakk Dostu geldi tuttu elinden
Neylesin bîçâre kördü İhvâni...
Akıl kâr etmedi aşk tuzağında
Aşktan aşka düştü gençlik çağında
Yine bahar geldi gönül bağında
Dualar çiçeğe durdu İhvâni...
Muhabbette Mecnun oldu Leylâya
Sevgi sürüsünde çoban sevdâya
Eğdi de boynunu hükm-ü Hüdâya
Güttü kuzu ile kurdu İhvâni...
Boşalttı dükkanın, Yâr adın astı
Murad edilenmiş emirden kastı
Selsefil sazını bağrına bastı
Aşk ile tellere vurdu İhvâni...
Nereden nereye niçin nolacak?
Yaşanan bir nefes oldu-olacak
Zaman, aşk ü cezbe, defter dolacak
Altı altın soru sordu İhvâni...
Çok gelmiştir nâçar, nefis oynuna
Dört nala koşturmuş binip boynuna
Gül naz edip almamıştır koynuna
Bülbülün tüneği hârdı İhvâni...
Sevdâ seherinde Sevgi Sultanı
Allamış pullamış bize bu Hanı
Cevr-i Cihan ile cânâna canı
Yarasın yarayla sardı İhvâni...
Girdi zevk bağına zevkin zikretti
Âşık oldu ALLAHına şükretti
Düşündü taşındı akl ü fikretti
Vuslat Vâdisine vardı İhvâni...
Kul İhvani
19.10.1988 21:47
Mîr : Amir. Bey. Baş. Kumandan. Vâli.
Gedâ : f. Fakir. Kimsesiz. Dilenci.
Hâr : f. Diken.
TüneK : Kuşun gece uyku yeri.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVÂNİ ~
Niyaz kâr etmedi naza nafile
Attı gurbet ele Yâr bile bile
Çile çadırını kurmuş sahile
Aşk ile ah eder ağlar İhvâni...
Âşık ahla anar kaşı karasın
Ayrılık ayırıp açsa arasın
Gurbet ellerinde gönül yarasın
Yârin yazmasıyla bağlar İhvâni...
Cevr-i Cihan çark-ı çile dönünce
Koyup gurbet elde ele dönünce
Gönül göz yaşımız sele dönünce
Akar boz bulanık çağlar İhvâni...
Âşığız ezelden deli bâzımız
Azgın Ak Denizde Yâre nazımız
Çubuk Belde çal ki sefil sazımız
Dinlesin derdimiz dağlar İhvâni...
Murad muhabbettir... Bir gün gelecek
Birlik bahçesinde güller gülecek
Tevhid tanımazın tümü ölecek
Aşk ile âşıklar sağlar İhvâni...
Kul İhvani
05.11.1988 06:17 shr.
Yârin yazması : Yârin baş örtüsü, yemenisi.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
~ İHVÂNİ ~
Bağlasalar bir gün durmaz gurbette
Kallaş ile kavil kurmaz gurbette
Mızrab hasret, tele vurmaz gurbette
Sazını duvara astı İhvâni...
Ne dese yâd ele sözleri boşa
Kargaşada adı çıkmış sarhoşa
Tükendi mecâli çağlaya coşa
Bağrına taşları bastı İhvâni...
Var ise cihanda aşkı anlayan
Gönül yakîninde tevhidi ayan
HAKKa hürmet edip halkını sayan
Bir nefes duaydı esti İhvâni...
Niyaz kâr etmedi ol Nazlı Yâre
Şafakta şeydâsın düşürdü zâre
Ahdetti âşıklar artık ağyâre
Selamı sabahı kesti İhvâni...
Gurbet el garibi hasret çekene
Kara gözden kanlı yaşlar dökene
Hem bülbülle güle, bir de dikene
Sevdâya, sehere küstü İhvâni...
Kul İhvani
22.11.1988 05:48 shr.
Kallaş : Kalleş. Hileci, dönek.
Kavil : Kavl. Anlaşma. Sözleşme. * Konuşulan söz. Söz cümlesi
Mecâl : Tâkat. Güç. Kuvvet. * İktidar. İmkân. * Fırsat.
Ayan : (İyân) Aşikâr. Belli. Herkesin bilebileceği ve görebileceği
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
ES SELAM!
"Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin bahri envârike Ve ma'deni esrârike Ve lisâni hüccetike Ve arusî memleketike Ve imâmi hazerâtike Ve tirâzi mülkike Ve hazâini rahmetike Ve tarîki şerîatikel mutelezzizi bitevhîdike İnsani aynil vucûdi vessebebin fi küllü mevcûdin Aynî a'yâni halkikel mütekaddimi min nûri ziyâike Salâten tedûmu bidevâmike ve tebkâ bibekâike la müntehâ leha dûne ilmike Salâten türdîke ve turdîhi ve terzâ bihâ annâ yâ Rabbel âlemin."
"ALLAH'ım! Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e, nûrlarıyın denizine, sırlarıyın aslına (ma'denine), deliliyin diline (lisanına), memleketiyin (kâinâtın) bir tanesine (cihân civanına, gönül güzeline), Zâtıyın İmâmına, mülküyün nakışına (naz-niyâz), rahmetiyin hazinesine, tevhidinle tadlanan şerîatının çekici yoluna salât-ü-selâm eyle! (Rahmetini ihsân et!) Vücûdun "ayn"i olan insan (tek, ilk, örnek, prototip) ve bütün mevcûdatın tümünün varlık sebebi, senin nûruyun (Nûrullah) ziyâsından, en önce nûr (Nûr-u Muhammed, Nûr-u Mîm) olarak mahlûkatıyın "A'yân"ına "ayn" olana, Senin yok olmayan hayatın devâmınca ve sonsuz bekan (ebedîlik) sürdükçe süren bir salâvâtı bâki kıl! Senin ilmin dışında bu salâvâtın sonu olmasın! Öyle bir salâvât ki Seni razı eden, O'nu razı eden ve o salâvât sebebiyle bizden razı olacağın bir salâvât (ulaşım imkanı) ihsân eyle! Ey Âlemlerin RABBi!"
"ALLAH'ım! Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e, nûrlarıyın denizine, sırlarıyın aslına (ma'denine), deliliyin diline (lisanına), memleketiyin (kâinâtın) bir tanesine (cihân civanına, gönül güzeline), Zâtıyın İmâmına, mülküyün nakışına (naz-niyâz), rahmetiyin hazinesine, tevhidinle tadlanan şerîatının çekici yoluna salât-ü-selâm eyle! (Rahmetini ihsân et!) Vücûdun "ayn"i olan insan (tek, ilk, örnek, prototip) ve bütün mevcûdatın tümünün varlık sebebi, senin nûruyun (Nûrullah) ziyâsından, en önce nûr (Nûr-u Muhammed, Nûr-u Mîm) olarak mahlûkatıyın "A'yân"ına "ayn" olana, Senin yok olmayan hayatın devâmınca ve sonsuz bekan (ebedîlik) sürdükçe süren bir salâvâtı bâki kıl! Senin ilmin dışında bu salâvâtın sonu olmasın! Öyle bir salâvât ki Seni razı eden, O'nu razı eden ve o salâvât sebebiyle bizden razı olacağın bir salâvât (ulaşım imkanı) ihsân eyle! Ey Âlemlerin RABBi!"