YaZz ihvÂNimm YaZz!..
SÖYLEnenler -> UÇtu ->GİTti!
->SÖZün SÖYLE CANcağızıMm!..
“OLsun!. OLmasın!.” lar ->BİTti
SıRr-ı SIFıRr SUSs EYy AĞızıMm!..
İŞ-te!.. -> ceheNNeMm ceNNeti!
“OLsun!. OLmasın!.” -> MiNneti!
“OL-AN”lar HaKk’ın HüKmü HAyy!
“SıRr-ı SIFıRr” da -> S ü N n e t-i!..
HaMm AKıLlar -> YERli-YURTlu >BAŞ-AyAKLı.. -> kAVvRuluyoRr!.
HaKk ÂŞIKlar -> YERsiz-YURTsuz >BAŞ-AyAKsız.. -> sAVvRuluyoRr!..
DOĞum KUŞum
ÖLüm gÖLgem!
>A Ş K UÇuşum
>İkİ bÖLgeMm!.
>İkİ ŞeY’im!. -> iKi ELim
gÖNlümle-gÖNül güzELim
ALdığım- VERdiğim NeFeS
E C E L -im iLe E M E L –im!..
MıŞş!. MiŞş!. Mâ-SALL-ıMıZz!..
AHD-im-İZ ->“İKRÂ-OKU!”nsun!
“BeLÂ!” GÜLüMüZz “KOK!”unsun!
“BİZ”e!. -> DEli-ler “DOKuN!”sun!
“EL-in DEĞ!”me!. ->NÂ-ÇÂR-e YaZz!..
“ŞE’EN”i --> “ŞeVK” EDenleri
“TAHT”ını -> “FeVK” EDenleri
“DERd”ini -> “ZeVK” EDenleri
YaZz kıtMÎRim!. NE ÇÂR-e YaZz!..
RÛHumuz DER-iM-İZ >YÂR-MiŞş!
ÖTEm-İZ >BERİm-İZ >YÂR-MiŞş!
KAÇacaK >YERİm-İZ >YÂR-MiŞş!
YiNE YÂR-MiŞş!.. -> Zî-ÇÂRE YaZz!..
KıRıK AYNa --> BiNn PÂRe-m-İZ!
“YÂR-i GöStER!” ir ->YÂRe-m-İZ!
DERdimİZ DERdi… -> ÇÂRe-m-İZ!
DERDi -> DELi!.. -> Kî-ÇÂRE YaZz!..
ÇATıKk KAL-ANn KAŞşlara ->YAZz!
GöVDesi AYRı -> BAŞşlara ->YAZz!
“YuVaR-l-AN-AN” TAŞşlara ->YAZz!
->YaZz ihvÂNimm -> Bî-ÇÂRE YaZz!..
16.10.13.. 14:44
istNbl..ayAZağa. 2.ci krbÂNbyrm...
sÖZüMm o ki;
AHD-im-İZ ->“İKRÂ-OKU!”nsun!
“BeLÂ!” GÜLüMüZz “KOK!”unsun!
“BİZ”e!. -> DEli-ler “DOKuN!”sun!
“EL-in DEĞ!”me!. ->NÂ-ÇÂR-e YaZz!..
“İkRâ!” İLK-i!..: “Yaratan RABB-inin İSMiyle oku!” …İLK İnen âYeT!..
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
---“Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka) : Yaratan RABB-inin İSMiyle oku!”
(Alak 96/1)
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
---“Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu bela şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin : Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.”
(A’raf 7/172)
---R a s û l u l l a h s a l l a l l a h u a l e y h i v e s s e l l e m : “Bir kimseye dELi DEnmedikçe onun îmanı TaMMam OLmaz!” buyurdu…
(İmam Rabbanî, 65 Altmışbeşinci Mektûb)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’ı öyle çok zikredin ki, tâ -insanlar- size mecnûn/deli desinler.” buyurdu.
(Ebu Said el-Hudrî radiyallahu anhu’dan; İ. Ahmed b. Hanbel, 3/68; Hâkim, 1/499; Mecmau’z-Zevaid, 10/16; Ebu Yâ’lâ).
Hasan Basri radiyallahu anhu: “Biz öyle insanları gördük ki (gördüğü sahabe ve büyük tabiini kastediyor), eğer siz onları görseydiniz, “bunlar mecnundu-deliydi” diyecektiniz. Şâyet onlar sizi görseydi, “bunlar şeytandır” diyeceklerdi." Buyurmuştur.
(İmam Gazalî, İhya, 3/217)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Münafıklar size mecnun diyene kadar, Allah’ı çok zikredin!” buyurdu.
(İ. Ahmed b. Hanbel, Müsned)
“ŞE’EN”i --> “ŞeVK” EDenleri
“TAHT”ını -> “FeVK” EDenleri
“DERd”ini -> “ZeVK” EDenleri
YaZz kıtMÎRim!. NE ÇÂR-e YaZz!..
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
---“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî ŞE’Nin.: Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe'n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir.” (Rahmân 55/29)
وَبَشِّرِ الَّذِين آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنْهَا مِن ثَمَرَةٍ رِّزْقاً قَالُواْ هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِن قَبْلُ وَأُتُواْ بِهِ مُتَشَابِهاً وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
---“Ve beşşirillezîne âmenû ve amilûs sâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min TAHTihel enhâr(enhâru), kullemâ ruzikû minhâ min semeretin rızkan kâlû hâzellezî ruzıknâ min kabl(kablu) ve utû bihî muteşâbihâ(muteşâbihan), ve lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun ve hum fîhâ hâlidûn: İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.” (Bakara 2/25)
إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
---“İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), yedullâhi FEVKa eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ: Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.” (Fetih 48/10)
Zâikatu’l- MeVT ZeVKi..
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
---Kullu nefsin zâikatu'l-mevt(mevti), ve neblûkum biş şerri ve'l-hayri fitneh(fitneten), ve ileynâ turceûn(turceûne): Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz. (Enbiyâ Sûresi, 21/35)
GöVDesi AYRı -> BAŞşlara ->YAZz!:
Şehid-i ŞÂH İmam HuseYN aleyhi's- seLÂMın MüBÂrek bedENi KÂR-ü-BeLÂ çÖLünde.. MüTâHHaRr BAŞı ŞAMda YAŞAmaktadır..EBeden.. es SeLÂM OLsun!..
Salâtı Nuri’l-Kıyâmeti salâvâtı
TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin bahri envârike Ve ma'deni esrârike Ve lisâni hüccetike Ve arusî memleketike Ve imâmi hazerâtike Ve tirâzi mülkike Ve hazâini rahmetike Ve tarîki şerîatikel mutelezzizi bitevhîdike İnsani aynil vucûdi vessebebin fi küllü mevcûdin Aynî a'yâni halkikel mütekaddimi min nûri ziyâike Salâten tedûmu bidevâmike ve tebkâ bibekâike la müntehâ leha dûne ilmike Salâten türdîke ve turdîhi ve terzâ bihâ annâ yâ Rabbel âlemin.
MÂNÂSI: "ALLAH'ım! Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, nûrlarının denizine, sırlarının aslına (ma'denine), delilinin diline (lisanına), memleketinin (kâinâtın) bir tanesine (cihân civanına, gönül güzeline), Zâtının İmâmına, mülkünün nakışına (naz-niyâz), rahmetinin hazinesine, tevhidinle tadlanan şerîatının çekici yoluna salât-ü-selâm eyle! (Rahmetini ihsân et!) Vücûdun "ayn"i olan insan (tek, ilk, örnek, prototip) ve bütün mevcûdatın tümünün varlık sebebi, senin nûrunun (Nûrullah) ziyâsından, en önce nûr (Nûr-u Muhammed, Nûr-u Mîm) olarak mahlûkatının "A'yân"ına "ayn" olana, Senin yok olmayan hayatın devâmınca ve sonsuz bekan (ebedîlik) sürdükçe süren bir salâvâtı bâki kıl! Senin ilmin dışında bu salâvâtın sonu olmasın! Öyle bir salâvât ki Sen'i razı eden, O'nu razı eden ve o salâvât sebebiyle bizden razı olacağın bir salâvât (ulaşım imkanı) ihsân eyle! Ey Âlemlerin RABBi!"
RÛHumuz DER-iM-İZ >YÂR-MiŞş!
ÖTEm-İZ >BERİm-İZ >YÂR-MiŞş!
KAÇacaK >YERİm-İZ >YÂR-MiŞş!
YiNE YÂR-MiŞş!.. -> Zî-ÇÂRE YaZz!..
ALLAHu Zü'l-Celâl: “Kâinâtı ben yarattım! Bedenini ben yarattım! Fiillerini ben yaratmaktayım! Düşüncelerinizi de ben yaratırım..” buyurmaktadır.
Sizi..
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûni.: Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.” (Zariyat, 51/56 )
Fiillerinizi..
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
---“Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm: Onları siz öldürmediniz (Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz), ama onları Allah öldürdü; (Ey Rasûlüm, bir avuç toprak) attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.” (Enfâl 8/17)
DÜŞÜNcelerinizi..
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
--- “Ve mâ teşâûne illâ en YEŞÂALLÂHu RaBBul âlemîn(âlemîne): Ve âlemlerin RaBBi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” (Tekvîr 81/29)
BAŞ/SON-UÇç..
“RABB-e RucÛ” SıRRın SAÇ-mak:
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
---“İRCİÎ ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten) : dön Rabbine, sen O'ndan O senden hoşnut olarak!”
(Fecr 89/28)
“Fe Firru!” ALLAH-a KAÇ-mak:
فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
---“Fe FİRRû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun) : (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen ALLAH’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, ALLAH tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim.” (Zâriyât 51/50)
*
KıRıK AYNa --> BiNn PÂRe-m-İZ!
“YÂR-i GöStER!” ir ->YÂRe-m-İZ!
DERdimİZ DERdi… -> ÇÂRe-m-İZ!
DERDi -> DELi!.. -> Kî-ÇÂRE YaZz!..
zÂHİRde.. hER DÜZ AYNA seN-in YÜZünü gösterir.. biN biR Parça OLsa da yiNe hER Parça KADARınca seN-in YÜZünü gösterir…
bÂTINda.. hER hER MıKNaTıS CeRr Eder ÇEKer.. biN biR Parça OLsa da yiNe hER Parça KADARınca ÇEKileni ÇEKer!..
DELilerin DERdinin ÇÂREsi yiNe DELİliktir.. hüLÂsa...
*
ÇATıKk KAL-ANn KAŞşlara ->YAZz!
GöVDesi AYRı -> BAŞşlara ->YAZz!
“YuVaR-l-AN-AN” TAŞşlara ->YAZz!
->YaZz ihvÂNimm -> Bî-ÇÂRE YaZz!..
KÂR-ü-BeLÂ ÇÖLünde “OLsun! OLmasın!..” KAŞları hep ÇATıktır..
OL-AN-> HüKm-ü HAKK ŞeHÎDi-ŞâHİDi İmam HUSeYN aleyhi's-selâm’ın GöVDesi KerBELÂ ÇÖLÜndeyken, Mübârek BAŞı ŞAM şEHRindedir…
Her İnsÂNın HaYyat cAN BAŞı DÜNyanın dönüş hızı 1600 km/saat hıZla MeYyit ÇUKURUna YuVaR-l-AN-arak GİTmektedir..
YaZz ihvÂNimm dOKUZz DELİMm.. YaZz Bî-ÇÂREMm.. ÇÂREsizim.. ÇÂRE -> SİZ..iMm.. HaYy DoST!..
*
Ve DE!.. kul ihvÂNi kıtMÎRin -> DERd-ü-DUÂ-SîNn:
BEDENen “ben” liğimin, HaLKıyın zÂHİRine MuHTaÇ-lığını ->
El HAKk’ın ZÂTı-na İLMen deVR EYyle >devrÂNın-da inşâe ALLAH!..
NEFSen “ben” liğimin, HaLKıyın zÂHİRine MeCBûR-luğunu ->
El HAKk’ın ZÂTı-na İRÂDEten seYR EYyle >seyrÂNın-da inşâe ALLAH!..
KALBen “ben” liğimin, HaLKıyın zÂHİRine Me’MûR-luğunu ->
El HAKk’ın ZÂTı-na İDRAKen ceVL EYyle >cevlÂNın-da inşâe ALLAH!..
RÛHen “ben” liğimin, HaLKıyın zÂHİRine MaHKûM-luğunu ->
El HAKk’ın ZÂTı-na İŞTİRAKen haYR EYyle >HaYyRÂNın-da inşâe ALLAH!..
Yâ El EVvelu!. Yâ El Âhiru!. Yâ El Zâhiru!. Yâ El Bâtinu!..
Yâ zü’l- CeLÂLu!. Yâ zü’l KemÂLu Yâ zü’l CemÂLu Yâ zü’l HeMm-HÂL ALLAH celle celâluhu!..
هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Huve’l- evvelu ve’l- âḣiru ve’z- zâhiru ve’l- bâtin(u)(s) ve huve bikulli şey-in ‘alîm(un): O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir.” (Hadîd 57/3)
“Allâhumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ Seyyidinâ Muhammedinillezî tenhallü bihi’l- ukadü ve tenfericu bihi’l-kürebü ve tukdâ bihi’l-havâicu ve tünâlü bihi’r-reğâibü ve hüsnü’l-havâtimi ve yustaska’l ğamâmu bivechihi’l- Kerîm ve alâ âlihî ve sahbihi fî külli lemhatin ve nefesin bi adedi külli ma’lûmin leke.”
MâNâSı:
“Allahım!
Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e;
Kâmil-kusursuz bir salâtla SALLımız sağla ulaştır!
TAMM bir teslimiyetle selâmetimizi lutfet!
O Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ki;
O’nunla çözülür bütün düğümler,
O’nunla genişlik-rahatlık-feraha kavuşur; tüm kerbler, gam, tasa, keder, endişeler.
O’nunla kaza edilir, yerine getirilir, karşılanır; hâcetler, ihtiyaçlar, gerekli ve lüzumlu şeyler.
O’nunla nâil olup ulaşılır çok istenilen ve rağbet edilen maksadlara.
Ve O’nunla nâil olup ulaşılır en güzel sonuçlara.
O’nun Kerîm-ihsan sahibi-şerefli yüzü suyu hürmetine bulutlardaki yağmur istenilir.
Allah’ım, Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in; aziz âilesine ehl-i beytine, ashabına da her göz kırpacak kadar zamanda (her an, saniye) her nefes alacak zamanda sana malum olan varlıklar sayısınca salât u selâm eyle ulaşımımızı sağla!.”
İnşallahurahman
Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..
Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.
"Eûzu billâhi’s-semî'il-alîmi mine’ş-şeytani’r-racîmi min hemzihi ve nefhihi ve nefsih:Kovulmuş şeytanın dürtmesinden, üflemesinden ve kötü nefesinden her şeyi en iyi işiten ve bilen ALLAH'a sığınırım."
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
---İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr(kadri):Elhak biz indirdik onu kadir gecesi
وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
---Ve mâ edrâke mâ leyletul kadr(kadri):Ne bildirdi ki sana? Ne kadir gecesi?
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
---Leyletul kadri hayrun min elfi şehr(şehrin) : Bin aydan hayırdır o kadir gecesi
تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
---Tenezzelul melâiketu ver rûhu fîhâ bi izni rabbihim min kulli emrin : İner peyderpey melâike ve ruh onda, izniyle rablarının her bir emirden
سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ
---Selâmun, hiye hattâ matlaıl fecr(fecri) :Bir selâmdır o tâ tan atana kadar
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi.''
İnşallahurahman
Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..
Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.
**
http://www.muhammedinur.com/forum/posti ... 85&p=75104 YANIYORUMm resim-yazı..