ALİ (kv) YÂR'dir!..

Hz Ali Keremeallahu Veche İle ilgili konular
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

ALİ (kv) YÂR'dir!..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALİ (kv) YÂR'dir!..

Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!

İmam Ali Keremullahiveche Efendimize;
Ehl-i Beytî
Muhammedî
Kur’ânî
Rabbanî
Salât, Selâm, Sevgi ve Saygılarımızı sunarız…


Elhamdülillahirabbilâlemin...



ZEVK 3331

Keremullahiveche’dir! ALİ ŞAH (kv) YÂRü’s-SELÂM HU!..
İLMin-EDEBin Kapısı! ALİ ŞAH (kv) DÂRü’s-SELÂM HUU!..
Nefes-Nefis, Naz-Niyazı! Kûn feyekûn AŞK Avazı
Vilâyetin TEVHİD SESİ! ALİ ŞAH (kv) KÂRü’s-SELÂM HUUU!..

23.09.08. 20:40
Çiçek camii


Kerem: Nefaset, izzet, şeref. Al-i-cenâbâne ihsan, inâyet. * Kıymetli şeyleri kemal-i rıza-i nefisle verme. * Mecd ve şeref. *Cenab-ı Hakk'a atfolunursa eltaf ve ihsan-ı İlâhî kasdedilmiş olur. * İnsan hakkında vasıf sureti ile zikrolunursa; mehasin-i ahlâk ve ef'âl kasdolunur.

Vech: (Vecih) Yüz, çehre, surat. * Tarz, üslub. * Her şeyin karşısına gelen ve karşısında olan. Satıh. Ön. Alın. Cephe. * Tarih. * Suret. * Sebeb. * Bir şeyin nefsi ve zatı. * Semt. Cihet. * Münasebet.

Keremullahiveche: Yüzünü-özünü Allah’tan gayrısına hiç zaman dönmemiş Sıddık-ı Ekber. Edeb-i Muhammed Bağının İlk ve Tek GÜLÜ
Aliyyü’l- Mürteza Aleyhisselâm..

YÂRü’s-SELÂM: Es Selâm cc Yâri
Dâr: Yer, mekân, konak.
Dâr: f. Sâhib, mâlik, tutan (mânasındadır.) Meselâ: Bayrakdâr $ : Bayrak tutan.
DÂRü’s-SELÂM: Cennet. Selâmet ve eminlik yeri.
DÂRü’s-SELÂM: Es Selâm’ın Bayrakdârı.

Vilâyet-Velâyet: Veli olan kimsenin hali. Velilik, dervişlik. * Dostluk. * Sadakat. * Başkasına sözünü geçirmek. Bir şeye kudret cihetiyle bizzat mutasarrıf olmak. Gerçek velâyetin anlatılması ve anlaşılması için Tasavvuf İlmi doğmuştur ve yaşamaktadır.
Anlatılamayan ve yaşanınca anlaşılan Hâldir..

Veli: Hayatını mücadelelerle ve azimet ve fevkalâde bir zühd ve takva ile ibadet ve taata sarfederek kendisinden Allah'ın (C.C.) izniyle gaybdan haber vermek ve gaybî ahvali keşfetmek gibi ilmî ve kevnî hârikalar zuhura gelen zât. Allah'a (C.C.) manevî yakınlık kesbetmiş olan şerif zât.

KÂRü’s-SELÂM: Es Selâm’ın kârı, hayatın sonundaki son sözün Hakk olması..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


EHL-İ BEYT (as)

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin zât-i âlîsi, soyu, ailesi, Ehl-i Beyti Aleyhimü’s-selâtü ve’s-selâm ecmâin hazretleriyle ilgili pek çok eserler günümüzde mevcûddur.
Hamd olsun ki her yerde ve heran bulunabiliyor.
Biz ise tasavvufun iliği hükmünde olduğuna inandığımız Ehl-i Beyt (Aleyhime’s-Selâm) hakkında kısa da olsa ma’lûmâtı yine Kur’ân-ı Kerîm ve hadis-i şerîf ışığında arz edeceğiz İnşâallahu Teâlâ.


وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا

Resim----Ve karne fî buyûtikunne ve lâ teberrecne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve ekımnes salâte ve âtînez zekâte ve atı’nallâhe ve resûleh(resûlehu), innemâ yurîdullâhu li yuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirekum tathîrâ:“Ey Ehl-i Beyt! (Peygamberin ev halkı) ! ALLAH sizden, sadece günâhı (kiri) gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzâb 33/33)

ذَلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى وَمَن يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَّزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ

Resim---- Zâlikellezî yubeşşirullâhu ibâdehullezîne âmenû ve amilûs sâlihât(sâlihâti), kul lâ es’elukum aleyhi ecren illel meveddete fîl kurbâ ve men yakterif haseneten nezid lehu fîhâ husnâ(husnen), innellâhe gafûrun şekûr: “İşte ALLAH’ın, imân eden iyi işleri yapan kullarına müjdelediği ni’met budur. De ki: Ben buna karşılık sizden akrabalık (yakınlık) sevgisinden başka bir karşılık (ücret) istemiyorum...” (Şûrâ 42/23)

Birinci âyet-i celîlede:
Açıkça Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ailesi olan annelerimiz, evlâdları ve evlâdı gibi büyüttüğü ve hiç ayrılmayan İmâm-ı Alî (keremullahi veche)’ye hitaben:
“ALLAH Teâlâ sizden (kulluk gereği hasbel kader oluşabilecek, dinin yasakladığı ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ehl-i Beytine asla yakışmayacak) ricsi (günâh, kir, pislik, murdarlık) gidermek ve sizi tertemiz yapmak diler.”
Tertemiz Ehl-i Beyt’e yakışan tertemiz Kerem Elbisesini giyebilmek için; nice çilelerle tertemiz olunduğuna ve hâlâ yaşayanlardan Muhammedî şuûru koruyanların aynı ve yüce akıbeti paylaştıklarını göreceğiz.

Âyet-i celîle sizden (ankûm) buyurarak erkeklere hitabla beraber kadınlar içinde geçerlidir.
Salâvâtı şerîfelerimizdeki ve âl-i Muhammed; bizzât Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in buyruğudur.
Âl-i Muhammed ise Ehl-i Beytidir.

İkinci âyeti celîlede:
“De ki; ben buna (tebliğime) karşı akrabalıkta sevgiden başka hiçbir mûkâfâat istemiyorum.”

İmâm Fahruddin Er Razi Tefsir-i Kebirinde; Kelbî’den ibn Abbas (Radiallahu anha)’ın;
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye hicret edince eli dardır diye bir şeyler toplayıp da arz ettiklerinde, bu âyetin nâzil olup: “Ben imân ettiklerinize karşılık, akrabalarımı sevmenizden başka bir ücret istemiyorum.” demek olduğunu bildirmiştir.
Kaldı ki sevgi, ücret değildir ve gönül bağıdır.


Resim---- Keşşaf sahibi (Zimahşeri) nin Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in:
“Dikkat edin! Kim Muhammed ailesinin (âl-i Muhammed) sevgisi üzere ölürse şehîd olarak ölmüş olur.
Dikkat edin! Kim Muhammed âilesinin sevgisi üzere ölürse tevbe eden birisi olarak ölür.
Dikkat edin! Kim Muhammed âilesinin sevgisi üzere ölürse îmân-ı kâmil mü’min olarak ölür.
Dikkat edin! Önce ölüm meleği sonra da Münker ve Nekir onu cennet ile mûjdeler.
Dikkat edin! Cennette tıpkı bir gelinin kocasının evine göçtüğü gibi göçer.
Dikkat edin! Kabrinde cennete doğru iki kapı açılır.
Dikkat edin! ALLAH onun kabrini, rahmet meleklerinin ziyâretgâhı kılar.
Dikkat edin! Ehl-i sünnet ve’l-cemâat üzere ölür.
Dikkat edin! Kim Muhammed ailesine buğz ederek ölürse kıyâmet günü iki başı arasına “ALLAH’ın rahmetinden ümitsiz” diye yazılmış olarak gelir.
Dikkat edin! Kim Muhammed ailesine buğz ederek ölürse kâfir olarak ölür.
Dikkat edin! Kim Muhammed ailesine buğz ederek ölürse cennet kokularından mahrum kalır.
” buyurduğunu rivâyet etmiştir. Mesnedini bildirmemiştir.
Ancak, içerik olarak doğrudur.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ailesi olan zâtlar onlar ki herşeyleri Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sevk ve idâresinde olan ve mütevâtir haberlerle bildirilenlerdir.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e uymak (A’râf 7/158; Nur 24/63; Âl-i İmrân 3/31) ve Onu ömrümüze örnek almak (Ahzâb 33/21) her ümmete farzdır.
Resûlullhah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sevdiğinden şüphemiz olmayan Ehl-i Beytini sevmek ümmetine en azından vâcibtir iman ve vicdan sahibiyse.

Salâvât şerîfedeki âl-i Muhammed’e saygının namazda ikinci teşehhüdde söylenmesini vâcib kılan İmâmı Şafiî (radiyallahu anhu)’yu devrin düzenbaz dalkavukları rafizîlikle suçlayınca şu şiiri okuyor:

“Ey binitli kişi, Minâ’daki o taşlıklı yerde dur ve taşlı yerin sakinleriyle, kalkıp gidenlere kulak ver!.
Seher vaktinde, tıpkı taşan Fırat ırmağının ahengi ile, hacılar Minâ’ya doğru dolup taştığında, bil ki eğer MUHAMMED (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ailesini sevmek bir rafizîlik (taşkınlık ve sapıklık) ise, ins ve cin âlemi şâhid olsun ki (o hâlde ben) bir rafizîyîm!
”



EHL-İ BEYTİN

Derdin zevki zikirdir
HAKK’ı Aşkla fikirdir
Şikâyetsiz şükürdür
Hayâsı EHL-İ BEYTİN...

Resim

FAHRın faslı MUHAMMED (sav)
Âşık aslı MUHAMMED (sav)
Aslı nesli MUHAMMED (sav)
Mayası EHL-İ BEYTİN...

Resim

Tecellî Hak... Taşlandı
Elâ gözler yaşlandı
Çile ile işlendi
Oyası EHL-İ BEYTİN...
Resim

Muhabbet gurûru DOST
SUBHÂN’ın sururu DOST
MUHAMMED’in Nuru DOST
Boyası EHL-İ BEYTİN...

Resim

Erenler kaşığı HAYY
Elestin aşğı HAYY
Mahşerin ışığı HAYY
Ziyâsı EHL-İ BEYTİN...

Resim

“KÂR-BEL” Aşk Kuyusu
Uyanıklık uykusu
İHVÂNİ’m HAKK kaygusu
Rüyâsı EHL-İ BEYTİN... (as)
En son kulihvani tarafından 19 Eki 2009, 15:17 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

NuruM yazdı:Resim
---- “Ey Ehl-i Beyt! (Peygamberin ev halkı) ! ALLAH sizden, sadece günâhı (kiri) gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzâb 33/3)

''ALİ (kv) YÂR’dir!.. ''
Hocam ALLAH razı olsun. Bizlere Ramazan-ı Şerif' günlerimizde ne güzel ziyafet çekmektesiniz. Çok şükür Elhamdülillahirabbilâlemin...

Bismillâhirrahmânirrahim.
Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



Azîz kardeşlerim!

Birçok hadis-i şerîf içinden şu günlerde denkleştirebildiğim bir Ehl-i Beyt (Aleyhi’s-Selâm) güldestesi:


Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Ni’metleriyle sizi beslediği (gıdalandırdığı) için ALLAH’ı sevin. Beni de ALLAH sevgisi için sevin. Ehl-i Beytimi de benim sevgim için sevin.” buyurmuştur.

(İbni Abbas (ra) dan; Tirmizî, Menâkib 3792;Taberanî, Kebir;İbn Hibban)

İlâhî, fıtrî, kevnî ve Muhammedî sevgi zinciri!

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “ALLAH (cc)’yu kendi ni’metleriyle sizi beslediği için seviniz, beni ALLAH’a olan muhabbetinizle seviniz. Ehl-i Beytimi de bana olan muhabbetiniz sebebiyle seviniz.” buyurmuştur.

(İbn Abbas (ra) dan; Hasen olarak; Taberani-Kebir; İbn Hibban ve Tirmizî)


Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hayber günü: “Yarın sancağı öyle bir kimseye vereceğim ki o, ALLAH’ı ve Resûlünü sever, ALLAH ve Resûlü de onu sever.” buyurunca Râvi devâmla derki: Bu söz üzerine (kendilerini seçsin diye sahabe) boyunlarını uzattılar. Ama, Resûlullah (sav): “Bana Alî’yi çağırın!” buyurdular. Alî (kv) getirildi ama gözlerinden rahatsız idi. Hemen gözlerine tükürdü ve sancağı ona verdi.ALLAH Teâlâ Hazretleri onun eliyle fethi müyesser kıldı. Râvi devâmla Âl-i İmrân 3/61 âyeti indiği zaman “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı çağıralım...” buyurup hemen Alî’yi, Fatıma’yı, Hasan ve Hüseyin (Aleyhi’s-Selâm)’ı çağırdı ve “ALLAH’ım bunlar benim ailemdir (ehlimdir).” buyurmuştur.

(Müslim, Fezâilü’l-Ashâb 32 (2404); Tirmizî, Menâkib (3726))


Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e: “Sana bu ilim geldikten sonra kim seninle bu hususta mücâdele edecek olursa de ki: “Gelin, çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendinizi ve kendimizi çağırıp toplanalım, sonra niyet edelim ki ALLAH’ın lâneti yalancılar üzerine olsun!” (Âl-i İmrân 3/61) âyet-i celîlesi indiğinde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Alî (keremullahi veche)’yi, Fatıma (Aleyha’s-Selâm)’ı, Hasan (Aleyhi’s-Selâm) ve Hüseyin (Aleyhi’s-Selâm)’ı çağırdı ve: “ALLAH’ım bunlar da benim ehlim (ailem) “ buyurmuştur.

(Sâd İbn Ebi Vakkas (ra) dan; Tirmizî, Tefsir Âl-i İmrân 30021)


Aklı olan anlar ki hazreti Alî (keremullahi veche) ve evlâdları Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in evlâdı hükmündedir.

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Her peygamberin, mensub olduğu yakınları vardır. Fatıma evlâdı böyle değil (onlar benim mensubum). Ben onların velîsiyim ve yakınlarıyım (Bir ağaç ve dalları), onlar benim ıtretim (neslim-zürriyetim) dir. Benim tıynetimden (tabîat, huy, cibillet, yaratılış) yaratılmışlardır. Onların fazlını (iyilik, fâzilet, erdem, lütuf) yalanlayanların vay hâline. Onları seveni ALLAH (cc) sever. Onlara buğz (kin, nefret, sevmeme) edenlerden ALLAH (cc) de nefret eder.” buyurmuştur.

(Câbir (ra) dan; Hâkim-Müstedrekte ve İbn Asakir)


Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “İnnî târikûn fikümü’s sâkaleyni kitâballahi ve ıtretî: Ben sizin içinizde iki ağırlık bıraktım biri ALLAH’ın kitâbı biri de ıtretim (zürriyetim,ehli beytim)” buyurmuştur.

(Müslim Fezailü’s- sahabe 36,37; Darimî, Fezâilü’l-Kur’ân 1; İ. Ahmed, III/14,17-4/367,371;Şeybe;Hatîb)


Resim---- Zeyd ibn-ü-Erkâm (radiyallahu anhu)’dan Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Ben size temessük edip (tutunup) sıkı sarıldığınız takdirde dalâlete (sapıklığa) düşmekten korunacağınız iki şey bırakıyorum: Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür: Kitâbullah. Bu, semâdan arza uzanan ALLAH’ın ipidir. Diğeri Ehl-i Beytim olan yakınlarımdır. Bu iki şey, Kevser Havzının başında buluncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaktır. Bu iki şey hakkında benden sonra nasıl davranacağınıza iyi bakın.”

(Kütüb-i Sitte, Muhtasar C.12/499)


Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Aranızda bulunan Ehl-i Beytim, Nûh (as)’un gemisinin misâlidir. Ona binen kurtulur, binmeyen boğulur.” buyurmuştur.

(İbn Abbas (ra) dan; Darimî, Tabaranî-Kebirinde; Ebi Zerr (ra) dan; Hâkim-Müstedrekinde ve Hatîb tarihinde)


Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Biz Abdul Muttalib’in çocukları cennet halkının büyükleriyiz: Ben, Hamza, Alî, Ca’fer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi” buyurmuştur.

(Enes bin Mâlik (ra) dan; İbni Mâce, Sünen-Fiten 4087)



ZEVK 2192

Yâ RABBIM!
Sırr-ı Kur’ân hakkı için, ihsân eyle ilme’l-haifin
Hûbb-i Habib hakkı için, ikrâm eyle ihlâse’l-mûkînin
El-i Ehl-i Beyt hakkı için, lûtfeyle tevbete’s-sıddîkin
HAKK’ı bilir halk hakkı için, inâm eyle şükre’s-sabîrin...




ZEVK 2197

Yâ Rabbenâ. Salât-ü-selâm et, MUHAMMEDܒl-Melce’-i Fukara’ya.
Muhtarü’l- Seyyidü’l- beşer, Şefi’-i Rûz-i cezâya!
Efsahü’l- Kelâma-Server-i Enâma, Ecmelü’l- Enbiyâya
Bâis-i Hilkat-i Kâinât’a, DOST Muhbub-i Kibriyâ’ya!



ZEVK 2198

Yâ Rabbenâ! Salât-ü-selâm et, Habibin MUHAMMEDܒl-Mustafa’ya
Fâtimâtü’z- Zehra anama, AŞK’ın “ÂSL”ı Ehl-i Beyt-ü-âl-i Abâ’ya
Keremullahi Veche’ye, Alîyyü’l- Haydârü’l- Mûrtezâ’ya
Ahsenü’l-hülûk Hasan’a, Hüseynî Şehîdü’l-Şah-ı Kerbelâ’ya...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İmam Ali (keremullahi veche) için çok söze hacet yoktur.
Mübarek annesi Fatıma (radiyallahu anha) annemiz onu Haram içinde Kâbe önünde doğurmuş ve kendisini doğar doğmaz Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yıkamıştır.

Dünya devranı dönmüş Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in Abdullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dönemi, Kulluk görevi tamamlanmış Sevgilisi Rabbımıza yürüdüğünde kendisini 5 kişi ile birlikte İmam Ali (keremullahi veche) yıkamış kefenlemiş ve toprağa kudsal Emânetini teslim etmiştir.

İmâm-ı Alî (keremullahi veche), Abbas (radiyallahu anhu) ile iki oğlu Fazıl ve Kûsem (radiyallahu anhu), Usâme B. Zeyd (radiyallahu anhu) ve Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) azadlısı Şükrân (radiyallahu anhu)...
İmâm-ı Alî (keremullahi veche) yıkamış, Abbas (radiyallahu anhu) nezâret etmiş, Fazl ve Kûsem çevirmiş, Üsâme ve Şükran (radiyallahu anhu) su dökmüşler...
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Pazartesi vefât etmiş, Salı’yı Çarşambaya bağlayan geceyarısı defnedilmiştir.
Sonsuz ve İlmullah kadar salât ve selamlarımız olsun inşâallah..

Muhammedi Sadakatin, Samimiyyetin, Sabrın ve Selâmetin ilk ve tek temsilcisi Aziz Efendimiz İmam Aliyyü’l- Mürtezâ (keremullahi veche) şöyle buyurmuştur :


Resim---- Abbâs bin Abdillah (radiyallahu anhu) Alî bin Tâlib (radiyallahu anhu)’nun: “Ben ALLAH’ın kuluyum, O’nun Resûlü’nün kardeşiyim. Sıddık-ı Ekber de benim. Benden sonra kezzab (çok yalancı) adamdan başka hiç kimse bunu (Sıddık-ı Ekber olduğunu), söyleyemez. İnsanlardan 7 yıl önce namaz kıldım.” buyurmuştur.

(İbni Mâce, Mukaddime isnad sahih raviler sika Hâkim, Müstedrek’inde bu hadisi El Minhal’den rivâyetle Buhârî ve Müslim “şartları üzere sahihtir”demiştir. Nesâî, Fezail-i Alî de)



Resim---- Zirr İbnu Hubeyş (radiyallahu anhu) anlatıyor: Hazreti Alî (keremullahi veche)’den şöyle söylediğini işittim: “Daneyi açan, canlar yaratan Zât-ı Zülcelâl’e yeminle söylüyorum: Ümmî Peygamberin Aleyhi’s-salâtı ve’s- selâm, bana şu hususu garantiledi: Beni mü’min olan sevecek, münâfık olan da bana buğz edecek.” buyurmuştur.

(Müslim, Îmân 131, (78); Tirmizî, Menakib (3737); Nesâî, Îmân 20 (8,117))



Resim---- Sâd bin Ebi Vakkas (radiyallahu anhu)’dan: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Tebük savaşına çıktı ve Alî (keremullahi veche)’yi (Medine’de) vekil bıraktı. Bunun üzerine Alî (keremullahi veche) “Yâ Resûlullah! Beni çocuklar ve kadınlar arasında vekil mi bırakıyorsun?” dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem)’de: “Yâ Alî! Bana nisbeten sen, Musa’ya nisbeten Hârun mevkiinde olmaya razı olmaz mısın? Şu farkla ki benden sonra peygamber yoktur.” buyurmuştur.

(Buhârî, Megazi 78; Mülim, Fezâilü’l-Ashab 31-2404; Tirmizî, Menakib-3731; İbni Mâce, Mukaddime 115)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Alî, benden, ben ondanım. Alî’den başka hiç kimse (yapmak durumunda olduğum şeyi) benim yerime edâ edemez.” buyurmuştur.

(Hubşiy bin Cenâde (ra) dan; İbni Mâce, Mukaddime 119)



Resim---- Abdurrahmân İbn-i Sâbit (radiyallahu anhu), Sâd Ebi Vakkas (radiyallahu anhu)’dan nakleder ki: Hac seferlerinden birisinde Muaviye (Şam Meliki) gelince, Sâd (ra) onun yanına vardı. Bir ara Alî (kv) dan bahsettiler. Muaviye, Alî (kv) nin aleyhine konuştu. Sâd (ra) buna öfkelenip: “Sen! (nasıl) bu sözü öyle bir kimse için söylüyorsun? Ki ounun hakkında Resûlullah (sav)’den şöyle buyurduğunu (bizzât) işittim: “Ben kimin Mevlâsı (Efendisi, Sahibi) isem, Alî de onun Mevlâsıdır.” (Resûlullah (sav)’in şöyle buyurduğunu da işittim: “(Yâ Alî!) Harun (as)’ın Musa’ya bağlılık derecesi (menzilesi) nde Sen Bendensin. Ancak şüphesiz Benden sonra nebî yoktur” Resûlullah (sav) dan şunu da işittim: “Bugün sancağı öyle bir adama vereceğim ki ALLAH’ı ve O’nun Resûlünü sever.” buyurmuştur.

(İbni Mâce-Mukaddime 121)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Ben kimin mevlâsı (dostu) isem, Alî de onun dostudur.” buyurmuştur.

(Zeyd ibn Erkam (radiyallahu anhu)’dan; Tirmizî, Menâkib 3714)



Resim---- Zeyd bin Erkam (radiyallahu anhu): Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Alî, Fâtime, Hasan ve Hüseyin (as)’e hitâben:”Ena silmün limen sâlemtüm, ve harbun limen harab tüm.: sizin barış (silm, sulh) hâlinde olduğunuz kimse ile ben de barış hâlinde olurum ve sizin harb hâlinde olduğunuz kimse ile ben de harb hâlinde olurum.” buyurmuştur.

(İbni Mâce, Mukaddime 145)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Şüphesiz ALLAH (cc) dört kişiyi fazla sevmemi emretti ve şüphesiz onları çok sevdiğini bana haber verdi.” buyurmuştur. Ashab tarafından: “Yâ Resûlullah! Onlar kimlerdir? denildi. Resûlullah (sav): “Alî onlardandır! Alî onlardandır! Alî onlardandır! Bunu üç kere söyledi ve Ebu Zer (-i Caferî), Selmân (-ı Farisi) ve Mikdad (bin Esved) dir” buyurmuştur.

(İbni Mâce, Mukaddime 149 ve Ebu Hureyre (ra) dan; Tirmizî)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Ehl-i Beyt doğrusu BİZim, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den sonra BİZ BİRliğinde en çok sevdiklerimizdir.

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “(Alî (kv) nin kendisine:”Seni ancak mü’min olan sever. Münâfık olandan başkası da sana buğzetmez. “ buyurmuştur.

(Alî (kv)’den; Nesâî, İbn Mâce, Tirmizî-hasen ve sahih kaydıyla)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Erkeklerinizin en hayırlısı Alî, gençlerinizin en hayırlısı Hasan ve Hüseyin, kadınlarınızında en hayırlısı Fatıma’dır.” buyurmuştur.

(İbade (ra) dan; Deylemi; İbn Mâce; Tabarânî-Kebirinde; Hâkim-Mustedrekinde; İbnu Mes’ud (ra) dan İbn Asâkir; Hatîb, tarihinde)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Dikkat ediniz! (Ey Alî ve Fatıma) bana sorduklarınızdan daha hayırlısını bildiriyorum. Cebrâil bana onları öğretmiştir. Her namazın ardında, on kere “Subhânallah”, on kere “Elhamdülillah”, on kere “Allahü ekber” deyiniz. Yattığınızda da 33 kez “Subhânallah” 33 kez “Elhamdülillah” 34 kez “Allahü ekber” deyiniz.”

(Alî (kv)’den İmâm Ahmed Süneninde)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Hasan (as) ve Hüseyin (as)’a (şifâ ve koruma için) şu duayı okudu: “Eûzü bi kelimettâhi’t-tammeti min küllî şeytânin ve hâmmetin ve min küllî aynîn lemmetin: her şeytândan, haşarattan ve dokunan gözden (nazardan) ALLAH (cc)’ın mükemmel olan kelimelerine (Kur’ân, esmâü’l-hüsnâ, tevhid v.d.) sığınırım. Babamız İbrâhim (as)’in; İsmâil (as)’a ve İshak (as)’a duasıdır” buyurmuştur.

(İbni Abbas (ra) dan; İbni Mâce-Sünen, tıb 3525)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Hasan ve Hüseyin’i seven kimse şüphesiz beni sevmiş olur. Ve onlara buğz eden kimse şüphesiz bana buğz etmiş olur.” buyurmuştur.

(Ebu Hureyre (ra) dan; İbni Mâce-Mukaddime 143)



Resim---- Sâd bin Ebi Râşid (radiyallahu anhu), Yâ’lâ bin Murre (radiyallahu anhu)’dan: Resûlullah (sav) ile dâvet edilen bir yemeğe giderken yolda oynamakta olan Hüseyin (ra) ile âniden karşılaşınca peygamber (as) cemâtın önünde ilerleyerek iki kolunu açarak yakalamak istedi. Çocuk yakalanmamak için şuraya buraya kaçıyor. Resûlullah (sav) da çocukla gülüşerek (onu kovalıyordu). Nihâyet onu yakaladı sonra bir elini çocuğun çenesinin altına diğer elini de onun ensesine koydu bunun akabinde öptü ve şöyle buyurdu: “Hüseyin bendendir. Ben de Hüseyin’denim. Kim Hüseyin’i severse ALLAH’da onu sevsin. Hüseyin asbat (torunlar)’dan bir sıbt (torun) dır.” buyurmuştur.

(İbni Mâce-Mukaddime 144 senedi hâsen-râvileri sika)

Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Gönül İZİ
BİR eden BİZİ
HAYY Dost!.. (cc)



Çok aziz kardeşim 786 rıza rumuzlu can,

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Biz Abdul Muttalib’in çocukları cennet halkının büyükleriyiz: Ben, Hamza, Alî, Ca’fer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi” buyurmuştur.

Bu yüce müjdenin İslam Âleminde az tanınan Ca’fer (ra) için de buyurulması hangi amellerinin birebir bedeli bakınız:
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)den bir gül desdesi sunalım ki
7 Cennetteki 7 CAN dan birisi Ca’fer (ra)ı tanıyabilelim şefaatini dileyelim inşallah:


عن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: رَأيْتُ جَعْفَراً يَطِيرُ في الْجَنَّةِ مَعَ الْمََئِكَةِ[. أخرجه الترمذي .

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Caferi gördüm, cennette meleklerle birlikte uçuyordu."


[Tirmizî, Menâkıb, (3767).]


Berâ (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Cafer İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh)'a dedi ki: "Sen bana hem huy ve hem de yaratılış yönüyle benziyorsun."


[Buharî, Megazî 43;0 Müslim, Cihad 90, (1783); Tirmizî, Menakıb, (3769).]



ـ4423 ـ2ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كُنْتُ ألْصِقُ بَطْنِي بِالْحِصْبَاءِ مِنَ الْجُوعِ وإنْ كُنْتُ ‘سْتَقْرِئُ الرّجُلَ اŒيَةَ وَأنَا أعْلَمُهَا كَىْ يَنْقَلِبَ بِى فَيُطْعِمُنِى، وَكَانَ أخْيَرُ النَّاسِ لِلْمَسَاكِينِ: جَعْفَرَ بْنَ أبِي طَالِبٍ، كَانَ يَنْقَلِبُ بِنَا فَيُطْعِمُنَا مَا كَانَ في بَيْتِهِ، حَتّى إنْ كَانَ لِيُخْرِجُ إلَيْنَا الْعُكَّةَ الَّتِى لَيْسَ فِيهَا شَىْءٌ فَيَشُقُّهَا فَنَلْعَقُ مَا فِيهَا[. أخرجه البخاري والترمذي.»الْعُكَّةُ« ظَرْفُ السَّمْنِ.و»اللَّعْقُ« أخْذُ الطَّعَامِ بِا‘صَابِعِ وَلَحْسُهَا، وذلِكَ لِقِلَّةِ الشَّىْءِ .

Yine Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Açlıktan karnımı yere yapıştırdığım, yönlerini dönüp de halimi anlarlar da yiyecek ikram ederler umuduyla bildiğim ayetleri bana okumalarını taleb ettiğim zamanlar olurdu. Fakirlere en çok hayrı dokunan kimse Ca'fer İbnu Ebî Talib idi. Gerçekten (söylediğim durumlarda) o bizimle ilgilenir, evinde ne varsa ondan bize ikram ederdi. Öyle ki, bazan içi tamamen boşalmış olan yağ kilesini bize çıkarıp açıverir, biz de onun içinde kalan (bulaşığın)ı yalanırdık."

[Buhârî, Fezailu'-Ashab 10; Tirmizî, Menâkıb, (3770).]

Bu üç hadis, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın amcalarından Hz. Cafer (radıyallahu anh)' ın menkibesi ile alakalıdır.
Hz. Cafer, Hz. Ali'nin anababa bir kardeşi idi.
Hz. Ali'den hemen sonra müslüman olduğu için de ilk müslümanlardandı.
Bazı kaynaklar 32. müslüman olduğunu belirtir.
Habeşistan'a hicret edenlerdendi.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onunla Necaşi'ye mektup göndermiş, hem oradaki muhacirlere başkan ve hem de Necaşi nezdindeki elçisi kılmıştı.
Hayber'in fethedildiği gün, Habeşistan'dan Medine'ye gelir.
Aleyhissalâtu vesselâm büyük sevinç izhar eder: Kucaklar, alnından öper ve:

"Bilemiyorum, Cafer'in gelişi sebebiyle mi, Hayber'in Fethi sebebiyle mi daha çok sevinmeliyim!" der.
Birinci hadiste, Resulullah onu cennette uçar gördüğünü söylemektedir.
Bu sebeple ona Caferu't-Tayyar da denilmiştir.
Bu lakabı Mu'te savaşında şehid düştüğü zaman almıştı.
Zeyd İbnu Harise'den sonra bayrağı ve komutanlığı alan Hz. Cafer, ellerini kaybeder.
Savaşı, anında Ashab'a, Medine'de
safha safha haber veren Aleyhissalâtu vesselâm, Cafer'in şehadetini:
"Kolları kesildi, ancak Allah onlara bedel iki kanat verdi, cennete uçuyor" diye müjdeler. Ölünce vücudunun ön kısmında 70'ten fazla yara sayılır.
Hz. Ebu Hureyre, ikinci hadiste onun cömertliğini, fakirlere karşı alakasını takdirle yâd eder.
Bu onun mümtaz yönlerinden biridir.
Öyle ki, Aleyhissalâtu vesselâm ona Ebu'l-Mesakin yani Fakirlerin Babası lakabını takmıştır.
Resulullah şöyle demiştir:

"Benden önce her peygambere yedi tane seçkin vezir verilmiştir, bana ise ondört tane verildi: Hamza, Cafer, Ali, Hasan, Hüseyin, Ebu Bekr, Ömer, Mikdad Huzeyfe, Selman, Ammar ve Bilal."
Resulullah Cafer'in ölümüne üzülmüş, gözlerinden akan yaşları tutamamıştır.

Hz. Aişe demiştir ki:
“Zeyd b. Harise ile Ca'fer ve Abdullah öldürüldükleri zaman, Rasûlullah (s.a) mescide oturdu, üzüntü(sü) yüzünden anlaşılıyordu.”
Bu hadisi Amre vasıtasıyla Hz. Aişe'den nakleden Yahya b. Sfaid, rivâyetine devam ederek Hz. Zeyd, Ca'fer ve Abdullah'ın ölümü ile ilgili olayı anlattı.


( Buhârî, cenaiz 41; Müslim, cenaiz 30; Nesâî, cenaiz 14.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 11/501-502.)



Abdullah İbnu Cafer der ki: "Hz. Ali'den bir şey istediğim zaman yerine getirmezse "Cafer hakkına!" derdim ve o vakit mutlaka yapardı."
Hz. Cafer şehid edildiği vakit 41 yaşında idi.
Başka rakamlar da söylenmiştir, (radıyallahu anh).


(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 12/489-490.)

Cabir (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kıyamet günü Allah katında şehidlerin efendisi Abdülmuttalib'in oğlu Hamza ile zalim bir idareciye, ayağa kalkarak ona iyiliği emredip
kötülükten sakındıran ve bu yüzden o idarecinin öldürdüğü kimsedir.”

(Hâkim'in Müstedreklnden.)


Ali'den (kv) rivayetle:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Şehidlerin Efendisi Ebû Talib'in oğlu Cafer'dir. O meleklerle birliktedir.” buyurdu.


(Ebûl-Kâsımii'l-Harkl'nınEmâiye'sinden.)

Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ümmetimin malı ve bedeniyle en fedakâr olanı Cafer-i Tayyardır.” buyurdu.


(İbni Asakir’den.)


Abdullah b. Cafer'den demiştir ki:
“Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Caferin (ev) halkına yemek hazırlayınız. Çünkü onlar (in ba-şın)a kendilerini meşgul eden bir iş gelmiştir." Buyurdu.


( Müslim, fedail, 62.)

Abdullah bin Ca'fer rivayet ediyor:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Cafer ailesi için yemek yapınız. Çünkü başlarına kendilerini bundan alıkoyacak bir musibet gelmiştir." Buyurdu.


(Timizi, Cenâiz: 21; Ibni Mâce, Cenâiz: 59.)

Hz. Cafer vücutça ve ahlakça Peygamberimize en çok benzeyen Sahabî idi. Onun peygamberimizin yanında apayrı bir yeri vardı.
Hz. Cafer için "fakirlerin babası" derdi.
Çünkü Hz, Cafer son derece cömertti.
Peygamberimiz, Hicretin 8. yılında Bizanslılara karşı yapılan Müte Savaşın-da Zeyd bin Hârise'yi (r.a.) kumandan tayin etmiş, o şehid olursa kumandayı Hz. Cafer'in alması talimatını vermişti.
Hz. Cafer bu savaşta çok büyük kahramanlıklar gösterdi.
Sonunda şehid oldu.
İki kolu da kesilmişti.
Vücudunda doksanın üzerinde kılıç ve mızrak yarası vardı.
Cenâb-ı Hak zaman ve mekân mefhumlarını kaldırarak harp meydanını Peygamberimize gösterdi.

Peygamberimiz harbi bütün safhalarıyla Ashabına haber verdi. Cafer hakkında da şöyle buyurdu:
"Allah ona kesilen iki koluna bedel iki kanat verdi. Onlarla Cennete uçtu."


Bundan sonra Hz. Cafer Sahabîler arasında iki kanatlı mânâsında "Zülcena-heyn" ve 'Tayyar" ünvanlarıyla anıldı.
İşte Peygamberimiz bu hadislerinde Hz. Cafer'in malıyla ve vücuduyla yaptı-ğı fedakârlığına dikkat çekmektedir.


Sevgili 786 kardeşim!
Görüldüğü gibi İslam Dininde,
Şeriat-ı Garra şehadetinde,
CENNET Lütfü Listesinde ve
BİZ de BİR Olmakta bedel budur!..

Mehdi (as) la ilgili de bir deste gülü de sunar,
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)den dinleriz yakında inşâallah..
Muhammedi Muhabbetle..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »



MEHDİ (as)

Mehdi, ahirzamanda gelip, Müslümanların dinlerini tecdid edeceğine inanılan zata denir. Kelime olarak hidayet kökünden gelir. Allah'ın hidayetine ermiş manasını taşır, ancak hidayete erdirecek manasını da ifade eder.
Mehdi üzerinde çok sayıda hadis gelmiştir. Alimler bunu mütevatir kabul eder. Sadece İbnu Haldun bu hadislerin zayıf olduğu iddiasını ileri sürmüştür. Onun bu görüşünü İslam uleması kabul etmemiş "batıl"lıkla damgalamıştır. Ebu Davud şarihi Azimabadi'nin belirttiği üzere, Resulullah'tan beri, "Müslümanların kâffesi" ahirzamanda, Ehl-i Beyt'e mensup bir zatın çıkıp dini güçlendirebileceğine, adaleti hakim kılacağına, Müslümanların ona tabi olup İslam beldelerinde hakimiyet kuracağına, bu kimseye Mehdi deneceğine inanmıştır. Bu inanç meşhur olmuştur.
Deccal'in, Mehdi'nin çıkması ve bunlardan sonra kıyamet alâmeti olarak bazı hadisatın zuhuru sahih rivayetlerde gelmiştir. Bazı rivayetlere göre Mehdi'den sonra Hz. İsa inecektir. Bazılarına göre de, ikisi aynı zamanda çıkacak ve Hz. İsa Mehdi'ye yardımcı olacak, birlikte Deccal'i öldürecekler, Hz. İsa, Mehdi'nin arkasında namaz kılacaktır.
Zikri geçen ve mütevatir derecesine ulaştığı kabul edilen hadisler Ebu Davud, Tirmizî, İbnu Mace, Bezzar, Hakim, Taberânî, Ebu Ya'la el-Mevsılî gibi meşhur imamlar tarafından tahric edilmiştir. Bu hadisleri Hz. Ali, İbnu Abbas, İbnu Ömer, Talha, İbnu Mes'ud, Ebu Hureyre, Enes, Ebu Said el-Hudrî, Ümmü Habibe, Ümmü Seleme, Sevban, Kurre İbnu İyâs, Ali el-Hilâlî, Abdullah İbnu'l-Haris İbni'l-Cez' radıyallahu anhüm ecmain gibi Ashab'ın en tanınmış kişileri rivayet etmiştir.

"Mehdî" sözlükte, "kendisine rehberlik edilen" demektir. Bütün istikâmetler Allah'dan geldiği için, bu kelime, kendisine Allah tarafından yol gösterilen, yani hususî ve şahsî bir şekilde Allah'ın hidâyetine nail olan mânâsını almıştır.
Terim olarak, Hz. Peygamber (s.a)'in kıyamete yakın bir zamanda ge-leceğin haber verdiği sâlih kuldur.



وعن أم سلمة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ
: الْمَهْدِيُّ مِنْ عِتْرَتِي مِنْ وَلَدِ فَاطِمَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه[. أخرجه أبو داود .

Resim---Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Resululah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Mehdi benim zürriyetimden, kızım Fatıma'nın evladlarındandır."

[Ebu Davud, Mehdi 1, (4284); İbn Mâce, Fiten 34.]


Resim---Abdullah (b.Mes'ûd (r.a) vasıtasıyla Rasûfullah (s.a)'den rivayet etmiştir;
Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"Dünyada sadece bir gün kalsa, -Zaîde, hadisinde şöyle dedi - Allah o günü uzatır da - sonra bütün râvîler ittifak ettiler. -O günde Benden veya ehli beytimden, adı adıma, babasının adı da babamın adına uyan bir adam gönderir"
Fitr hadisinde şu ilâve vardır:
O şahıs "dünyayı, zulümle dolduğu gibi, adaletle dolduracaktır" Süfyân hadisinde şöyle dedi. , Araplara, adı adıma uyan ehl-i beytimden biri hakim olmadıkça dünya son bulmayacak, - Veya gitmeyecektir -
Ebû Davûd der ki, Ömer ve Ebu Bekr'in (rivayetleri) Süfyân'm (rivayetinin) aynıdır, (yani son ilâve, bunların rivayetinde de vardır.

(Tirmizî, Fiten 52; Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/399-400.)


Resim---Ebû Saîd El Hudrî (r.a)'dan rivâyt edildiğine göre, Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"Mehdî ben (im neslim) dendir. O açık alınlı ve ince burunludur. Dünyayı zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir."

(Ahmed b. Hanbel II-291, 111-17.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/403-404.)



Resim---Cabir b. Semûre (r.a) şöyle demiştir.
Rasûlullah (s.a)'i şunları söylerken işittim. "Oniki halife (gelince)ye kadar bu din aziz olarak devam edecektir."
Bunun üzerine insanlar, tekbir getirdiler, feryad ettiler. Sonra Rasûlullah sessizce bir şey söyledi, Babama: "Babacığım, Rasûlullah ne dedi?" dedim "Hepsi Kureyş'ten (buyurdu) dedi.

( Müslîm. İmare 7; Ahmed b. Hanbel V-90,93; Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/395.) İbn Mâce, Fiten 34.)

Resim---Esveb. Saîd el Hemedânî, Cabir b. Semûre (r.a)'den bu (önce-ki) hadisi rivayet etti ve şunu ilâve etti:
Rasûlullah evine dönünce, Kureyşliler ona gelip "Sonra ne olacak?'' dediler. "Fitne ve iç savaş" buyurdu.

(Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/395.)


Resim---Müslim'in bir rivayeti de "İnsanların işi, kendilerine oniki zat hükmettiği müddetçe yürümekte devam edecektir" şeklindedir.
(Müslim, İmare 6.)

Resim---Rasûlullah (s.a)'in hanımı Ümmü seleme (r.a)'dan Rasûlul-lah'm şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.
"Bir halife öldüğünde kargaşa çıkacak. Medineliler'den birisi, Medine'den çıkıp, Mekke'ye kaçacak. (Ama) Mekke'lilerden bazı insanlar, onu (bulunduğu yerden) çıkarıp, istemediği halde (Kabe'de) Rükün ile Makam-ı İbrahim arasında ona bîat edecekler. Şam'lilarda Onun üzerine bir ordu gönderilecek, ama o ordu Mekke ile Medine arasındaki Beydâ denilen yerde yere batacak. [20] İnsanlar bunu görünce, Şam'ın ebdâli ve Iraklıların asâîbi (şam ve Irak'ın hayırlı salih kulları) ona gelip, [21] bîat edecek. Sonra Kureyş'ten, dayıları Kelp (kabilesinden) olan bir adam çıkıp, o biat edenler ü/erine bir ordu gönderecek. Fakat bîat edenler, Ben-î Kelb'linin gönderdiği orduya galip gelecekler. Bu ordu Kelb'in gönderdiği ordudur, (o zaman) Kelb'in ganimetinde hazır bulunmayana yazık!... Halife olan zat (Mehdî) malı taksim edecek. İnsanlardan bir kısmı, Peygamberlerinin Sünneti ile amel edecek, İslâmiyet yeryüzüne tamamen yerleşecek. (Mehdî) yedi sene kalıp, sonra vefat edecek ve Müslümanlar onun namazını kılacak"
Ebû Davûd derki:
"Bazıları Hişâm'dan rivayetle, dokuz sene" bazıları da "yedi sene" dedi.

( Ahmet 6/316.; Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/404-405.)


Resim---Ebû İshak'tan rivayet edildiğine göre;
Hz. Ali (r.a) oğlu Hasan'a bakıp şöyle demiştir:
"Benim şu oğlum Rasûlullah (s.a)'in isimlendiği gibi seyyiddir. Onun sulbünden, adı Nebimizin adından olan, ona yaratılışta değil, huyda benzeyen bir adam gelecektir."
Hz. Ali kıssayı zikretti, "Dünyayı Adaletle dolduracak..." dedi.
Harun şöyle dedi: Bize Amr b. Abi Kays Mutarrıf b. Tariften o Ebî Hasen'den, o'da Hilâl b. Amr'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Maverâünnenehir'de el-Haris b. Harras [29] adında bir adam çıkacak. Onun (ordusunun) önünde Mansur denilen birisi bulunacak, Kureyş'in Rasûlullah'a imkan verdiği gibi âl-i Muhammed'e (Hilâfetine) imkân verecek - veya hazırlayacak. Her mü'minin ona yardım etmesi veya onun davetini kabul etmesi vaciptir.”

(İbn Mâce, Fiten 34.)


Hz. Ali (r.a) oğlu Hasen (r.a)'in, Rasûlullah'm dediği gj seyyid olduğunu söylemiştir. Bu sözü ile Efendimiz'in, Hz. Hasen hakkında söylediği, "Şüphesiz şu oğlum seyiddir. Umarım ki, Allah onunla Müslümanlardan iki büyük topluluğun arasını İslah edecektir” Hadisine işaret etmiştir.
Hadis, Mehdî'nin Hz. Hasen'in soyundan geleceği konusunda açık delildir.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »



Resim---- Abbâs bin Abdillah (radiyallahu anhu) Alî bin Tâlib (radiyallahu anhu)’nun: “Ben ALLAH’ın kuluyum, O’nun Resûlü’nün kardeşiyim. Sıddık-ı Ekber de benim. Benden sonra kezzab (çok yalancı) adamdan başka hiç kimse bunu (Sıddık-ı Ekber olduğunu), söyleyemez. İnsanlardan 7 yıl önce namaz kıldım.” buyurmuştur.

(İbni Mâce, Mukaddime isnad sahih raviler sika Hâkim, Müstedrek’inde bu hadisi El Minhal’den rivâyetle Buhârî ve Müslim “şartları üzere sahihtir”demiştir. Nesâî, Fezail-i Alî de)


Bu Hadis-i şerif çok açıktır.
Ali keremullahiveche, İmam iken buyurmuştur ve ne dediğini bilerek.
Kendisinin İlk Müslüman erkek olduğunu, 7 yıl sürdüğünü ve Sıddık-ı Ekber olduğunu, yalanlanmasını ağır bir dille reddetmektedir.

Dört halifenin ikisi Resûlullah sav in kayınbabası ikisi de damadıdır.
Ancak keremullahiveche, vechini El Kerîm cc dan başkasına dönmemiş, kendisi bizzat Resûlullah sav tarafından yetiştirilmiş, Hatice validemizle birlikte uzun yıllar ardında namaz kılmıştır.

İmam Ali kv böyle buyurmaktadır.
Kütüb-i sitte imamlarından yalanlayan var mıdır?..
Yoktur..
Es Selâm Resûlullah sav'e ve duyup uyanlara olsun..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

dostemin yazdı:Resim

ALİ (kv)

Ali neden koşar böyle
Koşar gelir girer kalbe
Kalbde kim var bana söyle
Ali gelir girer gönle...

Hakk nerede, mü'min kalbde
Ali koşar mü'min kalbe
Tavaf eder odur Kâbe
Ali rehber mü'minlere

Mü'min kullar Kâbe sizde
Hakk sizdedir kalbinizde
Ali sizin gönlünüzde
Tavaf eder sizi sizde

Mânâlarda vardır Ali
Velilere şahtır Ali
Yol gösteren mahtır Ali
Hakk’a giden rahtır Ali

Ali der ki Dost Emine
Sen de gel gir mü'min kalbe
Hakk gönülde, gönül Kâbe
Gönülleri tavaf eyle...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim---- Müslim ise Sahihinde 4 sened ile; Ebu Hüreyre (ra) dan: “Peygamber (sav) (bir kere) gündüz bir ara (evinden) çıkıp ne o bana, ne de ben ona bir şey söylemeyerek Kaynuka’ çarşısına varıncaya kadar (yürüdü) sonra dönüp Fatime (as)’ın evinin önünde bir kenara oturdu ve (Hz. Hüseyin’i kasdederek):”Küçük! orda mısın, küçük! orda mısın?” diye sordu. Fâtime (as) çocuğun hemen evden çıkmasını durdurdu. Bu esnâda ya çocuğu giydiriyordu, ya da saçını başını yıkayıp tarıyordu, sanıyorum. Sonra çocuk koşarak geldi. Peygamber (sav) çocuğu kucakladı ve öptü. Daha sonra: “ALLAH’ım! Sen bu çocuğu sev, bunu seveni de sev!” buyurmuştur.


Resim---- Bera (radiyallahu anhu) anlatıyor: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i gördüm. Hz. Hasan (as)’ı omuzunda taşıyordu ve de: “ALLAH’ım! Ben bunu seviyorum, onu Sen de sev!” buyuruyordu.

(Buhârî, Megazi-78; Müslim, Fezailü’s- Sahabe 58-59 (2422); Tirmizî, Menâkib 3784)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz Hasan ve Hüseyin (as)’a bakarak: “ALLAH’ım! Ben bunları seviyorum, Sen de sev!” buyurmuştur.

(Tirmizî, Menâkib 3784)



Resim---- Enes (radiyallahu anhu) anlatıyor: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e: “Ehl-i Beytinden hangisini en çok seviyorsun? Diye sorulmuştu. “Hasan ve Hüseyin!” diye cevap verdi ve Hz Fatıma (as)’a “Benim oğullarımı bana çağır!” diye emreder, onları getirtip koklar kucaklardı.”

(Tirmizî, Menakib-3774)



Resim---- Yâ’lâ İbn Mürre anlatıyor: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Hüseyin bendendir, bende Hüseyin’denim. ALLAH Hüseyin’i seveni sever. Hüseyin “esbat”tan biridir.”

(Tirmizî, Menakib 3777; İbni Mâce, Mukaddime 144)
Esbât: sıbt (torun) ın çoğulu olup hayırlı torunlar zinciridir...



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Hasan ve Hüseyin cennet ehlinin iki gencidir.” buyurmuştur.

(Ebu Sa’îd Tirmizî, Menâkib 3778)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Hasan, Hüseyin cennet gençlerinin seyyididir.”

(Hasen ve sahih olarak Şeybe; İmâm Ahmed; Tirmizî; Tabârâni-Kebir; Ebu Nuaym; İbn Adiyy; Ebu Asakir; Ebi Saîd (ra); Ömer (ra); Enes (ra); ve İbn Mes’ud (ra) dan)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Mehdi benim ıtretimden, Fatima evlâdındandır.”

(Ümmü Seleme (ra) dan Deylemî; İbn Mâce; Hâkim-Müstedrek’te; Tabârânî-Kebir)

Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALİ (kv) YÂR’dir!..


Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!



Resim---- Abdullah İbnu Şaddâd babası (ra)’dan rivâyet ettiği hadis-i şerîfte Resûlullah (sav)’ın Hasan ya da Hüseyin’i yere bırakıp tekbirle namaza durduğunu ve secde uzayınca başını kaldırıp baktığında Resûlullah (sav)’in sırtında çocuğu gördüğünü ve namaz bitince: “Ey ALLAH’ın Resûlü! namaz sırasında öyle uzun bir secde yaptınız ki bir hadise meydana geldi zannettik veya sana vahiy indi zannettik”diye soranlara:” Hayır, bunlardan biri hiç olmadı. Velâkin oğlum sırtıma bindi. Ben, acele edip hevesi geçmeden sırtımdan indirmeyi uygun bulmadım (kendisi ininceye kadar bekledim). buyurdu” demiştir.

(Nesâî, İftitah 2,229,230)



Resim---- Selmân (radiyallahu anhu) anlatıyor: Ubeydullah İbn Ziyad keferesine Hz. Hüseyin (as)’ın başı getirildi. Elindeki çubuğun ucuyla burnuna dürtüyor ve: “Bu kadar güzelini de hiç görmedim!” diyordu. Ben de: “O (Âl-i Beyt arasında) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e en çok benzeyen idi” dedim.

(Buhârî, Fezâiü’lü’l-Ashâb 22; Tirmizî, Menâkib 3780)


İsimlerine yazık ya, Ubeydullah denilen kâfir, Yezid denilenin kâfirin Kûfe valisi idi.
Hepsine yazıklar olsun...

Tecellînin garib cilvesi ki Aşare-i Mübeşşireden Sâd İbnu Ebi Vakkas (radiyallahu anhu)’nun oğlu Ömer; Rey şehrine vali olabilmek için, 72 kişilik İmâm-ı Hüseyin (as)’in aile ordusuna karşı binlerce kişilik ordunun komutanı olur.
Hz. Hüseyin (as) la beraber ailesinden 19 kişi ve toplam 72 baş keser, çuvallara doldurup, kadınları zincire vurdurup sürüklerken, Hz. Hüseyin (as) kızı Zeyneb vâlidemiz: göklere bakarak:

“Sana salât-ü-selâm olsun yâ Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) oğulların katledildi, kızların zircirlere vuruldu!” diye ağlamıştır...
Bu acı ağıdın Arapçası var idi ancak bulamadım.

İbn Ziyad denilen (veled-i zinâ) elindeki çubuğu Küfe’de, yerlere dökülmüş başlardan Hz. Hüseyin (Aleyhi’s-Selâm)’ın dudakları arasına sokarak kaldırmak isteyince, Zeyd İbn Erkam (radiyallahu anhu):

“Kaldır o çubuğu, kendisinden başka ilâh olmayan Zât’a yemin olsun, ben Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in dudaklarını bu dudakların üzerinde onları öperken gördüm!” der ve ağlar.
İbn Ziyad ise:
“Allah gözlerini ağlatsın! yemin olsun ki bunak bir ihtiyar olmasaydın kelleni uçururdum” der.
Zâlim oğlu zâlimin yanından ayrılan Zeyd İbn Erkâm (ra):

“Ey Arab cemâati! bugünden sonra artık kölesiniz! Hz. Fatıma oğlu Hüseyin (Aleyhi’s-Selâm)’ı katlettiniz. Başınıza Mercâneyi (Ubeydullah İbn Zeyd) emir yaptınız. O ise sizin hayırlılarınızı öldürecek, şerlilerinizi de köle yapacaktır.” demiştir.
Asırların ardından ve asırlaarca o topraklarda olanlara bir bakın Allah aşkına...

Bu hâinlik ve zulmün sonucu, o topraklarda ilâhî intikamın ateşi ve dumanı hiç susmadı.
Hâlen de öyle.
Kıyâmete kadar da...
Şu günlerde ise iyice azdı azgınların ateşi!
Kan gövdeyi götürüyor o topraklarda...
ALLAH (cc) ümmet-i Muhammed’e acısın ve yardım etsin....
Âmin!

Bu vahşi ve alçakça cinâyete kimse kılıf bulamamıştır.
Ve bu zalim Emevî yarasının kanı hiç dinmemiştir, gönüllerimizde...
Irak ehlinden bir adam gelip Abdullah İbn. Ömer (radiyallahu anhu)’dan, elbisesinde öldürdüğü sivri sineğin kanının hükmünü sorunca:

“Şuna bakın, neden suâl etmekte! Resûlullah (sav)’in oğlunu öldürdüler, sivri sineğin kanından süâl ediyorlar. Ben, Resûlullah (sav)’in “Hasan ve Hüseyin, dünyadaki iki reyhanım (kokulu çiçeğim) !” buyurduğunu işittim” demiştir.

Cihânın en büyük cinâyeti hilâfeti, krallık tahtı yapmak için işlenmişti, oysa;



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Hilâfet Medine’de, saltanat (meliklik) ise Şam’dadır.” buyurmuştur.

(Ebu Hureyre (ra) dan; Buhârî-Tarihinde; Hâkim, Müstedrek’inde ve İbn Asakir; Ebu Nuaym)


Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Benden sonra ümmetimde hilâfet 30 sene sûrecektir. Bundan sonra saltanat (melikler) devri gelecektir.”

(Sefine (ra) dan; İmâmı Ahmed; Taylâsî; Nâim; Ebu Yâ’lâ; Begavî; İbn Hibban; Tirmizî)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALİ (kv) YÂR’dir!..


Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!



Azîz kardeşim,
Bu âciz kardeşinize yüce RABB’im (celle celâluhu) nâsib buyurdu da iki kere Bağdad-Kerbelâ üzerinden Ümre Haccını nasib oldu.
Bu acıyı dağında taşında yaşadım.
Canımda kanımda yaşadım ve asla dinmedi..
Es Salat ü es Selâm olsun!..
SILAmız ve DÂRü’s- Selâmetimizdir aziz yürekleri…

O topraklarda ve makamlarda ayak izi ve göz yaşı bıraktık, şükürler olsun.
Anlatılması doğru olmayan güzellikler yaşadık.

Rahmetli Hoca Amcam, bir Ehl-i Beyt görürsen gözünün içine bak çok güzeldir ve rengini seçemezsin, ışık saçar demişti.
İlk seferde iki oğlum ve eşimle idim.
Kâr-ü-belâ Karargâhından (Kabr-i Şerif Türbesinden) çıktım ki ileride bir köşede herkesten uzakta örtülere bürünmüş bir hatun elindeki küçük çıkını gösterip salladı.
Ben ise anlayamadım, satıcı sandım ve ilgilenmedim.
Yola çıktık Ümre Haccı görevini yaptık.
Ancak; hâl içinde hâl oldu, şiddetle uyarıldık ki tekrar Kerbelâ’ya uğrayıp o şahsiyeti bulmam gerekti.
Ancak otobüs şöförü ve içindekiler:
“Olmaz kardeşim geç kaldık! Zâten gelirken ziyâret oldu, bitti!” diyorlardı.
İsrâr ettim.
Neticede bana 10 dakika süre verildi.
Dört bir yana koştum, aradım ama bulamadım!
“Umudum ve zamanım bitti!” deyip dönerken hemen önümde dış kapıya yakın, örtülere bürünmüş bir elde, aynı çıkın havada sallanıyordu.
Çıkını aldım ve biraz yardım olsun diledim.
Parayı almadı.
“BİZden BİZe sadaka olmaz, hediyedir!” deyip önüne atarken sadece gözlerini gördüm ki hârikaydı ve ışık saçıyordu...
Gerçekten; babası Ehl-i Beyt olan genç bir hanımdı...
Çıkının içinde her kokudan konulmuş hârika bir kokteyl vardı ve ben önünde veya yanında başka çıkınlar da görmedim...
Bu bahar buhuru eşim Fatma anadadır..


Es Selam Hakk’ı Kaynağından DUYup UY-Anlara olsun!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALİ (kv) YÂR’dir!..


Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!

İkinci Kâr-ü-Belâ kervanında Lisede okuyan kızım Ahsen’de var idi. Gök mavisi hac elbisesi ile Kâbe’yi beraber tavaf ederken her dönüşte yüz yaşından fazla tamamen çökmüş ve bir iplik çeksen kırk yaması dökülür bir nineye yardım etmek istiyor, ben ise “bırak, o kendisi tavafını yapıyor!” diyordum.
Görevli Arablar ise ona çok hürmet ediyorlardı.
Sonra; Ahsen, hacca beraber gittiğimiz insanlarla buluşma yerine gitti.
Ben bir tavaf daha yapıp, merdiven başına vardığımda, o ninecik, Ahsen’i kolları arasına almış Kâbe’ye karşı dua ediyordu.
Beni görünce “Ehlen sehlen (oğul) !” dedi.
Bende içimden “Ehl-i Beyt midir, gözüne bakayım...” derken:
ALLAH Teâlâ ve eliyle gösterdiği Kâbe üzerine yemin edip Ehl-i Beyt kızı olduğunu söyledi.
Biz, Ehl-i Beyt (Aleyhi’s-Selâm)’ın feraset ve basîretini kitâblarda okumadık bizzât yaşadık hamdolsun!..
Ayrılırken koluna girmek isteyince önce irkildi ve sonra “oğlum, oğlum!” diyerek sol koluna girmemi istedi.
Birlikte Kâbetullah’a yürürken üç beş riyâl vermek istedim de “Haram, haram!” dedi.
Ben ise “Sadaka değil ki oğlundan annesine hediye!” deyince fakîrlere benim için vereceğini söyledi ve candan bir dua daha buyurmuştur..

Azîz kardeşim,
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) meclisinde ve evinde kimse için ayağa kalkmaz idi.
İstisnâsı Fatıma (Aleyha’s-Selâm) vâlidemiz olup; o girince kalkar, alnından öper ve kendi yerine oturturdu.
Fatıma vâlidemiz elini öperken aynı anda (sağ eller birleşik iken) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’de Fatime annemizin elini öperdi ki bunun tasavvufi adı “naz-niyâz”dır.
Bazen de alnından öperdi ki sünnet olan budur.
Ben de çok yakınım olan kızımı, gelinimi, kız kadeşimi alnından öperim.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bu ilgisine sebeb; Fatıma vâlidemiz; kıyâmete kadar bedenen-nefsen-kalben-ruhen ve diğer letâifleriyle birlikte saf, arı ve korunmuş Muhammedî zinciri, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e bağlayan ilk halka olmasıdır.
Seyidlik ve Şerîflik sebebi Fatımatü’z-Zehrâ vâlidemizdir.
İmâm-ı Alî (keremullahi veche) ise tevhidin tamamlayıcısıdır. Kâinâtta; mübârek neslin annesiyle anıldığı bir Meryem (Aleyha’s-Selâm) ve İsa (Meryem’in oğlu) (Aleyhi’s-Selâm) vardır, bir de Fatimatu’z-Zehrâ validemiz (Fatıma’nın oğulları) Halifetu’r-Resûl Hasan (Aleyhi’s-Selâm) ile İmâmü’r-Resûl Hüseyin (Aleyhi’s-Selâm) dir.
Dikkat buyurunuz ki biz; meliklerin, padişahların, kralların devlet politikası hırsı ve emeliyle oluşturduğu ve devâm ettirdiği hilâfet ve imâmetten bahsetmiyoruz.
Hava, su, toprak ve ateş gibi, o gün de, bugün de ve yarın da var olacak Muhammedî sistemin zâhir ve bâtınından anlatıyoruz.
Devletlerin kurduğu hilâfetler, imâmlıklar ve tarikatlar ne acıdır ki onların oyuncağı olmakla kalmayıp güzelim dinimizi de oyuncak ettirdiler...
Söyleyecek çok ama, insaf ve vicdan sahibi yok...
Bilemiyorum, ne demeli...



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Fatıma benden bir parçadır, onu öfkelendiren beni öfkelendirmiş olur!” buyurmuştur.

(Buhârî)



Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Fatıma, benim bir parçamdır. Onu sıkan beni de sıkar, onu ferah tutan beni de ferah tutar. Şüphesiz ki kıyâmet günü; benim nesebim, sebebim ve sıhrımdan başka nesebler kesilecektir.”

(El Mesur (ra) dan; İmâm Ahmed; Tabâranî-Kebirinde; Hâkim-Müstedrek’inde; Beyhakî- Sünen’inde)


Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Kıyâmet günü olunca, bir münadi şöyle seslenecek:”Ey Mahşer halkı gözlerinizi kapayın, Fatıma Bintü Muhammed (as) geçecek!” buyurmuştur.

(Kütüb-i sitte şerhi 13/44)


Resim---- Aişe (Radiallahu anha) anlatıyor: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), üzerinde siyah nakışlı bir kumaş olduğu hâlde sabahleyin (evinden) çıktı. O sırada Hasan geldi, onu örtünün altına soktu. Sonra Hüseyin geldi, onu da soktu. Sonra Fatıma geldi onu da soktu. Sonra Alî geldi onu da örtünün altına soktu ve sonra da: “Ey Ehl-i Beyt ALLAH günâhlarınızı (kulluk kirinizi) giderip sizi tertemiz yapmak istiyor!” âyetini okudu. (Ahzâb 33/33) buyurmuştur.

(Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe 6/ (2424)


Resim---- Cemî’ İbn Umeyr et Teymi anlatıyor: Halamla birlikte Hz. Aişe (Radiallahu anha)’nın yanına gittim. Hz Aişe (Radiallahu anha)’ya: “Hangi kadın Resûlullah (sav)’e daha sevgili idi?” dedim. “Fatıma” dedi. “Ya erkeklerden?” dedim. “Fatıma’nın kocası! Zirâ bildiğim kadarıyla (Alî (kv)) çok oruç tutar. Çok namaz kılardı!” dedi.

(Tirmizî, Menakib-3873)

Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALİ (kv) YÂR’dir!..


Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!



Fatımatü’z-zehrâ aleyhasselâm

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâm her kötülükten beri, cehennem ateşinden uzak, yüce ilim ve kemali ile diğer kimselerden ayrıldığından dolayı ona Fatıma denilmiştir.
Fatıma “feteme” kökünden türeyip kesti ve ayırdı anlamına gelmektedir.
Fatım” kesen ve ayıran demektir.


Resim----İbn Abbas, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Kızım Fatıma beşerî bir huridir. Hayız kanı görmez, Allah onu ve sevenlerini ateşten koruduğu için “Fatıma” adını almıştır."

(Tarih-i Bağdad, 12/331, Hadis no: 6772; Kenzü'l-Ummal, 12/109)

Resim----Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir diğer hadiste de şöyle buyuruyor:
"Fatıma, insan hurilerdendir. Cenneti özlediğimde, onu öperdim."

(Tarih-i Hatib el-Bağdadî, 5/87; el-Gadîr, 3/18)

Resim----Enes b. Malik'in annesi şöyle der: "Fatıma, on dördünde ay gibiydi. Ya da bulutların altından çıkan güneş gibiydi. Kızıla çalan bir beyazlığı vardı. Saçları simsiyahtı. İnsanlar içinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e en çok benzeyen oydu."
(Hakim, el-Müstedrek 3/161)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, sevgili kızına "Ümmü Ebîha" yani "Babasının anası" künyesini takmıştı.
Mescid-i Haramda secde hâlindeyken müşrikler her zamanki vahşetleriyle deve barsaklarını ve işkembesini başına atarak kahkahalarla eğlenirken, Fâtıma o pislikleri kendi elleriyle temizler ve babasını alıp eve götürür.
Hz. Peygamber Fâtıma'ya hem babalık hem analık yaparken Fâtıma da o zorlu ortamda hem "babasının kızı" hem de "babasının annesi" olmuştur.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâma ayrıca: "Baban sana fedâ olsun", "Alemlerin kadınlarının ulusu" diye çokça taltif buyurmuştur.

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâmın başka künyeleri ise: Ümm'ül- Hasaneyn, Ümm-ü Ebiha, Ümm'ül- Eimme, Ümm'ül- Muminin, Ümm'ül- Muhsin.

Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in oğlu Abdullah da vefat edince câhiliye mensupları: "Muhammed'in soyu kesildi" diye sevinip:
"O artık ebter, yani soyu kesiktir" diye Peygamberimizi alaya aldıklarında onu bizzat yüce Allah (cc) savunmuş ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i teselli eden Kevser Sûresi nâzil olmuştur: ''Biz sana kevser'i verdik. O halde namaz kıl, kurban kes. Senin şanın yücedir. Asıl ebter ise o (sana ebter diyen)dir."
Buradaki "kevser"i İslâm âlimleri Peygamberimizin hadislerinden yola çıkarak:
"Bol hayır", "sonsuz", "sayısız ümmet", "çok sahâbe", "şefaat" anlamlarında tefsir etmişler, Aslında "kevser" kelimesiyle Hz. Fâtıma'nın kastedildiğini de bildirmişlerdir.

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâmın isimlerinden bazıları:
a) Fatıma.
b) Zehra.
c) Sıddika.
d) Mübareke.
e) Tahire.
f) Raziye.
g) Merziyye.
h) Zekiyye.
i) Muhaddese.

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâmın Doğum tarihi ihtilaflı olup Milâdî 605 daha doğru gözükmektedir.
Cemadissani'nin yirmisinde Cuma günü şafak sökmek üzereyken SEHERde Mekke-i Muazzama'da dünyaya geldi.
Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâm sekiz yaşında, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Kûba'ya ulaştıktan sonra Hz. Ali, Hz. Ali'nin annesi ve Ümmü Eymen'den oluşan bir kafileyle Medine'ye hicret etti.
Hicretin 2. Yılı Zilhicce'nin 6 sında İmam Ali (kv) ile evlendiler.

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâm’ın mihri için Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Senin nikahını Ali'ye kıydım, mihriyen 480 dirhem (400 miskal gümüş) kararlaştırıldı.”

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâmın çeyizleri şunlardı:
1- Bir beyaz gömlek.
2- Büyük bir başörtüsü.
3- Hayber malı siyah bir kadife (siyah aba).
4- Hurma lifinden olan yaslanmak için bir yastık.
5- İki adet Mısır malı yorgan.
6- Kuru otla doldurulmuş dört adet yastık.
7- Yünden olan ince bir perde.
8- Bahreyn köylerinin dokumalarından olan hasır.
9- İki adet saksı testi.
10- Bir adet saksı ibrik.
11- Bir adet el değirmeni.
12- Bir adet bakır leğen.
13- Su getirmek için deriden yapılan bir kırba.
14- Suyu serinletmeye mahsus olan bir tulum.
15- Saksıdan olan bir adet kase.

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâm’ın beş çocuğu olmuştur:
Hasan, Hüseyin, Zeyneb, Ümmü Gülsüm, Muhsin aleyhumusselâm..

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâm 28 yaşında H: 3 Ramazan 11/ M: 22 Kasım 632 de akşamla yatsı namazı arası Medine-i Münevvere'de Mescid-i Nebevî'ye bitişik odâsında şahadete erişmiştir.
Gecenin Seherinde İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin, Ammar, Mikdad, Akil, Zübeyr, Ebuzer, Selman, Bureyde ve Beni Haşim'den iki kişi Hz. Fatıma'nın cenazesini evden dışarı çıkarıp kilimlerden sütre yaptılar İmam Ali (kv) gerkeni yapıp hazırladı, İmam oldu namazını kıldılar, daha sonra gece karanlığında SEHERde ana toprağa verdiler.
Tıpkı Babası Aziz Efendimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem gibi garipçe kavuştu Rabbülâlemine..
Allahuzülcelâl, Ruhu ebediyen Rahmet kaynağımız olan Aziz Annemizi şefaatçimiz ve BİZi de yaşayan Hizmetçisi kılsın İnşaallah..

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâm kefeninin kenarlarına şu cümleyi yazdı:

“Teşhedu en la ilahe illellah ve enne Muhammed'en resulullah : Fatıma, Allah'tan başka bir İlahın olmadığına ve Muhammed'in O'nun elçisi olduğuna şahadete ediyor…”

Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâmın Vasiyyeti:
“Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla.
Bu, Resulullah'ın kızı Fatıma'nın vasiyetidir.
Fatıma, Allah'tan başka bir İlahın olmadığına, Muhammed (sav) 'in O'nun kulu ve elçisi, cennet ve cehennemin hak ve kıyametin kopmasında şüphe olmadığına ve Allah'ın ölüleri dirilteceğine şahadet ediyor.
Ey Ali!
Ben Peygamber'in kızı Fatıma'yım,
Allah Teâlâ, dünya ve âhrette seninle beraber olmam için beni seninle evlendirdi.
Sen diğerlerinden bana daha layıksın.
Geceleyin bana gusül ver, beni kefenle, bana namaz kıl!
Hiç kimseye haber vermeden beni toprağa ver!
Seni Allah'a ısmarlıyor ve çocuklarıma kıyamete dek selâm gönderiyorum!”



Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

MBurak yazdı:
Allahuzülcelâl, Ruhu ebediyen Rahmet kaynağımız olan Aziz Annemizi şefaatçimiz ve BİZi de yaşayan Hizmetçisi kılsın İnşaallah...
AMİN AMİN AMİN
...

bu güzellikleri okuyunca insan ehl-i beyt sevilmez mi?
ehl-i beyt için canlar feda edilmez mi?...diyor...

Cenab-ı Hakk Muhammedi çizgimizden BİZi ayırmasın

Ehlibeyt ile de hem dem eylesin, Muhabbetlerine mahzar kılsın...

Cenab-ı HAKK sizden razı olsun HoCaM HAKKça bakmayı, duymayı öğretiyorsunuz, gösteriyorsunuz hasbi hizmetleriniz ile biz gençlere...

Es-Selam BİZ'e Olsun İNŞALLAHURAHMAN

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Hakan yazdı:Rasulullah sav. in göz bebekleri, örnek yaşamlarıyla insanlara ışık sunan Ehl-i Beyt efendilerimizin sevgisi kalbimizde dâimdir inşallah.
Âhir zamanda bu sevgi ve sadakata lâyık olmak için çaba içerisindeyiz.
Rasulullah sav. eğitim ve öğretimiyle yoğrulan Ehl-i Beyt'ten bize güzellikler sunularak yetiştirilmemizde can damarımız olmuşlardır.
Dost Muhammedi Kulihvani Can'ımızın Rasulullah sav. eğitim ve öğretimindeki incelikleri ile bizleri âhir zamanda yetiştirerek, bulmayı, olmayı, yaşamayı ve yaşatmayı gaye edinerek hizmetkâr yetiştirmektedir.
Rasulullah sav. in hizmet kervanında hizmet etmekten şeref duymaktayız.
Salat-u Selam olsun Rasulullah sav.'e, Ehl-i Beyt'e, tüm hizmetkârlara...

Muhammedi Muhabbetlerimizle...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

MINA yazdı:BİR OLAN YÜREKLERİN BİRBİRİNE böylesi akması ne kadar güzell...
daim olsun...daim olana C.C doğru yol bulsunnn..inşaAllah...

ne desek hiç kalır..
Rabbi Rahimm sevginizi, muhabetinizi, içtenliğinizi BİZCE HAL-İYLE BİRE ULAŞTIRSIN kalbi duası ile..

Gönül İZİ
BİR eden BİZİ
HAYY Dost!.. (cc)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALİ (kv) YÂR’dir!..


Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!



Fatımatüz-zehrâ aleyhasselâm

Resim----Ûmmi Seleme (Radiallahu anha) anlatıyor: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Fetih senesinde Fatıma’yı çağırarak hususî (sır) konuştular. Fatıma ağladı. Sonra tekrar hususî konuştular.
Fatıma bu sefer güldü. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) vefât edince, Fatıma’dan o ağlama ve gülme hususunda sordum. Dedi ki: Önce Resûlullah (sav) bana öleceğini haber verdi, ben de ağladım. İkinci konuşmamazda benim İmran Kızı Meryem hâriç diğer kadınların cennette efendisi olacağımı müjdeledi, bunun üzerine güldüm.”

(Tirmizî, Menâkıb 3872)

Resim---- Bu hususta en kavi delil ise şu hadis-i şerîftir: Fâtıma, Meryem hariç cihân kadınlarının efendisidir.”


Fatımatüz-Zehrâ vâlidemizden Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in nesli devâm etmiştir. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den önce vefât eden kızı Rukiye (Radiallahu anha)nın oğlu Abdullah ile, Zeynep (Radiallahu anha)nun oğlu Alî çoçukken ölmüşler, Ümmü Kûlsüm (Radiallahu anha) ise hiç doğum yapmamıştır.

Fatımatüz-Zehrâ vâlidemiz; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in ilk zevcesi olan Hz. Hadîce validemizden doğan dört kızının en küçüğüdür.
Hicretten 18 yıl önce miladî 605’te Mekke’de doğmuş ve hicretten 11 yıl sonra m. 632’de HAKK (cc)a yürümüştür.
18 yaşında evlenmiştir.
Hasan, Hüseyin, Ümmükülsüm ve Zeyneb (aleyhumüsselam) ın anneleri olan validemizin kabri Cennetül - Bâki’nin girişindedir.
Hepsine salât-ü- selâm olsun.

Fatıma (Aleyhas-Selâm) vâlidemiz hayâ timsâli olup vasiyeti üzere;
Esmâ binti Ümeys ile Hz Alî (keremullahi veche) küçük bir çadır içinde yıkanmasında bulunmuş ve geceleyin görülmeden defnedilmiştir.
Bu inceliğe dikkat çeken Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Kıyâmet günü olunca, perde gerisinden bir münâdi şöyle seslenecek: “Ey Mahşer halkı gözlerinizi kapayın Fatıma binti Muhammed geçecek!” denileceğini buyurmuştur...
Namazını İmâm-ı Alî (keremullahi veche) kıldırmıştır.
Hicretin 11. yılı Ramazanın üçünde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den 6 ay sonra Hakka yürümüştür.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e, Ailesine, Ehl-i Beytine, ashabına ve ümmetine selâm olsun!


Burada iki hatıramı yâd etmek isterim:

1989 ümre haccımızda yanımda İmam Hatibin Arapça öğretmenleri var, Ravza-yı Şerifte konuşurken ben: Fatıma (Aleyha’s-Selâm) vâlidemi ziyaret gideceğim!” dedim.
Fatin Hoca da: “Şu Araplar Cennetü’l-Bâki’ye girmeyi yasaklamışlar ve zaten kadınları hiç sokmazlar içeri!” dedi.
Biz misafiriz Arap marap bilmem Anam bizi sokar!” dedim.
Eşim Fatmaana ve Fatin Hoca Cennetü’l-Bâki’ye vardık ki kapalı.
İnsanlar dışarıdan duvarlara dayanmış dua edip Kur’ân okumaktalar.
Büyük demir giriş kapısı zincirli-kilitli.
Bir anda: “Esselâtü vesselâmı aleyki ya ümmî!” diye gayr-i ihtiyârı bağırmışım.
Epey ilerde ve içerde görevli 50-60 yaşlarında nur yüzlü bir zât koşarak geldi.
Fatin Hoca: “Kızdı adam!” derken.
O zât kapıyı açtı:Ehlen ve sehlen!” dedi.
Hanımım da dahil girdik ama içime sığmadı bu hal dışarıdakileri de göstererek: Bir saat izin lütfen!” dedim.O mübarek zât: “Yarım saat ancak, zira ben mes’ulüm!” dedi herkesi aldı içeri.Biz hemen kapıya çok yakın olan Fatıma (Aleyha’s-Selâm) vâlidemize koştuk.
Târifi asla mümkün olmayan gizli, net ve muhteşem hoş bir koku yayıldı etrafa.
Ağlamaya başladık çok cömert olan Anamızın Reyhanla buyur etmesine!..Baktık ki o zât da gelmiş.Bize rehber oldu.annesi Fatıma (Aleyhas-Selâm) vâlidemizle bir arada olan İmam Hasan (Aleyhas-Selâm) ın, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in 7 eşi annelerimizin kabirlerini ve bir çok meşhur kimselerinkileri tek tek gösterdi bilgiler verdi, sona kadar götürüp dönerken bir yandan ağlamakta bir yandan da bana:Çıksınlar artık yasaktı!” demekteydi…

İkincisi;
Gidenler bilir ki Ravza-yı Şerifte Ashab-ı Suffe’nin oturup çalıştığı ve şimdi de Âşıkların buluşma adresi olan bir kısım vardır,
Etrafı parmaklıklarla çevrili ve önünde-kıblesinde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in kabr-i şerifi bulunur.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kabr-i şerifinin kıbleye bakışta sol tarafında dar bir koridor olup buradan Türbe içine giriş kapısı vardır.
Ve her zaman kilitlidir haliyle.
İkinci Ümre haccımızda oğlum Alper Vahitle Ashab-ı Suffe’nin yerinde namaz kıldık ve bekliyoruz.
O kapıdan girmek istemekteyim ama zor iş..
Kalktık kapıya yaklaştık nafile.
Bir zât geldi kırmızıya yakın renkte sakalı olan giyimi çok düzgün Arap.
Başkaları da var hizmetinde.
Bendenize de eliyle işaret ederek Arapça: “Siz de buyurun!” dedi.
Koridorun sonu sağa açılan ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kabr-i şerifine giriş kapısında bitti.
Ancak kapı yarıdan yukarı camlı ve perdesizdi.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kabr-i şerifini,
Dizi hizasından Ebu Bekir (radiyallahu anh)ın kabr-i şerifini,
Onun dizi hizasından Ömer (radiyallahu anh)ın kabr-i şerifini huşu’ ile SEYR ettik..
Ancak içerde kapının önünde ve yakınında başka mezarlar vardı ben üçünü net saydım.
O zâta: “Bunlar kim?” dedim.
Birden yanıma geldi elini ağzına götürüp “sus!” işareti yaptı.
Sonra kulağıma: “Ehl-i Beyt aleyhisselâm bunlar!” dedi.
Soru yok anlamında başını sallayarak ayrılırken bu zâtı tanıdım:Ben seni geçen sene görmüş müydüm?” dedim..Gülerek: “Ömrümüz HAYR olsun!” dedi…

Burada yatmakta olan Ehl-i Beyt aleyhisselâmın SIRRda olduğu içime doğdu..

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e, Ailesine, Ehl-i Beytine, ashabına ve ümmetine selâm olsun!


Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

nur-ye yazdı:Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Ailesine, Ehl-i Beytine, ashabına ve ümmetine selâm olsun!

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALİ (kv) YÂR’dir!..


Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!




EHL-İ BEYTTE HU…

HAKKın âşığı
Aşkın kaşığı
İlim ışığı
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Tevhidin Tacı
Belâ Miracı
Derdin ilacı
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Fasl-ı Muhammed
Asl-ı Muhammed
Nesl-i Muhammed
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

HAKKın tâhiri
Evvel-âhiri
Mevlâ mâhiri
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Zevkin Zehrası
Lütfun Leylâsı
Aşk Kerbelâsı
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Özleri duru
Subhânın Sûru
Muhammed Nuru
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Kerrâr-ı Ali
Serdâr-ı Ali
Esrâr-ı Ali
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Subhân Seferi
Sevdâ kevseri
Aşk peyğamberi
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

HAKKın gerçeği
Aşkın merceği
Çile çiçeği
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Aşkta âlâmet
Sırr-ı selâmet
Külli melâmet
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Canlar Cevheri
Mestler Mihveri
Sevdâ Serveri
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Aşk arkadaşı
Yolcu yoldaşı
Yolların başı
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Şüphesiz şükür
Kâimen fikir
Dâimen zikir
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

Mecnuna Leylâ
Damlada Deryâ
Sırr-ı Süveydâ”
Ehl-i Beytte Huu!..

Resim

İhvânim Kıtmir
Sever – Sevilir
Kâmil-Mürşid-Pîr
Ehl-i Beytte Huu!..


04.11.1990 17:03
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

safa-merve yazdı:Resim
Hazreti Şah'ın avazı
Turna derler bir kuştadır
Asası Nil deryasında
Daha Düldül savaştadır...


Pir Sultan Abdal
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

habibi yazdı:Resim


RAHMAN RAZI OLSUN.....SEVGİ YAGMURLARI DAİM OLSUN EBEDEN İNŞALLAH...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Ali Keremullahiveche Efendimiz Buyuruyorlar;
"İnsanların evveli bir damla su, sonu ise toprak olmaktır. Asıllarındaki bir şeyle övünenler ancak su ve toprakla övünmektedirler."

Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALİ (kv) YÂR’dir!..


Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)…

Âmin! Âmin!



Hadicetül-Kübrâ aleyhisselâm

Konumuzu kapatmadan asil ve vefâkâr annemiz Hatice binti Hüveylid (Aleyhis-Selâm) dan da bahsedelim:

Resim---- Ebu Hureyre (radiyallahu anhu) anlatıyor: Cebrail (Aleyhis-Selâm) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e gelerek: “Yâ Resûlullah” dedi. “İşte Hatice geliyor. Beraberinde bir kab var, içerisinde katık mevcûd. O yanınıza ulaştığı vakit, Ona RABB’inden selâm söyleyin ve onu gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennette, içerisi oyulmuş inciden mâmul bir evle müjdeleyin...”

(Buhârî, Menakibü’l-Ensâr 20; Müslim Fezailü’s- Sahabe 7 (2432)


Resim---- Aişe (Radiallahu anha) anlatıyor: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in hanımlarından hiçbirine Hz. Hatice’ye karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Hâlbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, Aleyhis-salâtü ves- selâm onun yâdını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice’nin dostlarına da gönderirdi. Bazen Ona: Sanki dünyada Hatice’den başka kadın yok!” derdim de bana: “Onun gibi var mıydı, o şöyleydi, o böyleydi! Benim çocuklarım ondan oldu” diye karşılık verirdi. Aişe (Radiallahu anha) devâmla: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Hatice’den üç yıl sonra benimle evlendi.”

(Buhârî, Nikah 108; Müslim, Fezailu’s- Sahabe 73 (2434); Tirmizî, Menakib 3885)



Resim---- İmâm-ı Alî (keremullahi veche) anlatıyor: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Âhiretin en hayırlı kadını Meryem bintu İmrandır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice bintu Hüveyliddir.” Ravi bunu söylerken eliyle semâya ve Arza işaret etti.”

(Buhârî, Menakibü’l-Ensar 20; Müslim Fezailü’s- Sahâbe 69 (2430)



Hatice vâlidemizin dünyadaki fâzileti Ehl-i Beytin devâmı,
Meryem (Aleyhas-Selâm)ın âhiret fâzileti ise İsa (Aleyhis-Selâm) ile âhiret mükâfâtıdır.
Hatice vâlidemiz Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile 25 yıl birlikte yaşamış ve ilk imân eden olup dört yıl tek başına onun yanında çile ashabı olmuştur.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ise Onun üzerine hiç evlenmemiştir.
Salât-ü-Selâm olsun!




EHL-İ BEYT’İN

Seyrin sahil sal Âşık
Aşk Ummanın dal Âşık
Binbir çile çal Âşık
Sazını EHL-İ BEYT’İN...


*

Yaşa, YÂR bakışını
Sineye akışını
Bezmi bahar kışını
Yazını EHL-İ BEYTİN...


*

CANda CANAN cem eyle
Aşk-i pâkin dem eyle
Yârene merhem eyle
Tozunu EHL-İ BEYTİN...


*

VEDÛD vuslât dilemiş
Rızasına belemiş
Dost MUHAMMED elemiş
Tuzunu EHL-İ BEYTİN...


*

RABBın pâk-ü tâhiri
Nesl-i necib mâhiri
Sür, gel... Bâtın- zâhiri
İzini EHL-İ BEYTİN...


*

FATMA ANA aşına
Kan ol gözün yaşına
Yastık eyle başına
Dizini EHL-İ BEYTİN...


*

BELÂ! ne? Ahide sor
Şeende şâhide sor
Şüphesiz ŞEHÎDe sor
Özünü EHL-İ BEYTİN...


*

Kör, köre kandil sorar
Uyanmayan bîkarar
Uyanan sırla sırar
Gözünü EHL-İ BEYTİN...


*

HASAN- HÜSEYİN deme
ŞAHa kusur eyleme
Salâvâtsız söyleme
Sözünü EHL-İ BEYTİN...


*

İHVÂNİ dört âlemde
Cümle cihânla cemde
Göster, derunî demde
Yüzünü EHL-İ BEYTİN...
Resim
Cevapla

“►Hz. Ali Keremallahu Veche◄” sayfasına dön