SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*II*

Resim Cezbe-i Hak varlığım mahv itmeden bî-irtiyâb
Eyledim nûr-ı ilâhî behresinde behreyâb


HaKK Teâlâ’nın cezbesi, meczub ederek istiğraka sokup, Allah'ı hatırlayıp Allah sevgisi ile kendimden geçer bir hale getirmeden, “ben izafî varlığım” ı yok etmeden,
Tereddütsüz, şüpheye düşmeden hemence Nur-u İlahî Durağında soluklandım!



Resim Sedd-i râh etmiş tarîk-i Hakda benliğim bana
Anın içün ortadan ref' oldu yetmişbin hicâb


“İzafî ben” liğim HaKK Teâlâ’nın Yolunda yol kesenim-yol kapayanım olmuş!
Onun için- Nur-u İlahî Durağına ulaşmamdan dolayı 70.000 perde ortadan kaldırıldı..



Resim Bana benliksiz tecellî etti bende benliğim
Olmadan mevt-i irâdî bana feth oldu bu bâ'b


Bana “İzafî ben”liksiz tecellî etti “İzafî ben” de “bende benden içieri BEN” olan “gerçek BEN” liğim..
Her canlının başına gelecek olan İradî ÖLüm gerçekleşmeden bu kapı- mevzu-hâl bana AÇıldı!..


“ben”deki “BEN” ise:
“BEN ALLAHım!”:

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa'budnî ve ekîmi's-salâte li zikri : Muhakkak ki ben, yalnızca Ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.””
(Tâ-Hâ 20/14)


Resim Ruh-ı kudsîdir tecellî eyleyen bende ayân
Sûretâ sana göründüm nâr u bâd u hâk u âb


Bende, aşikâr-belli-açıkça tecellî eyleyen bu hâl, Kudsî Ruhtur.
“Şekil-cisim olarak sana, Ateş-Hava-Toprak-Su 4 unsuru olarak göründüm!” demekte.



Resim Feyz-i lâhûtîmiz oldu cümle nâsût-ı cihân
Her dü-âlem zerrem olmış olmuşum ben âfitâb


Şu Cihandaki İnsanlık Anlayışı, insan aklının eşyayı bilişi,
Sır âlemi-Gaybî âlem-Ruhanî âlem Feyzimiz-ilim, edeb irfanla ANlayış bolluk bereketimizin tecellîsidir.
Her iki ÂLEM de sanki zeRRem olmuş ve görülen-görülecek en AHSEN en BİRRlik BENden BANAdır..


Burada gaybî BaBa, Hakikat-ı Hakktan haberler vermektedir.
Ben kul İhvÂNi Kıtmirin dediği: “SUyun Testisi BUZdan!” da budur..


Resim Hak lisanıdır lisanım tercümanıyım Hakin
Hakkı bilmek isteyen gelsün salâdır şeyh ü şâb


Konuştuğum-okuduğun liasan-dil HaKK Teâlâ’nın dilidir ve “İzafî ben” O’nun Tercümanıyım..
HaKK Teâlâ’yı BİLmek isteyenler ister ihtiyar ister genç olsunlar çünkü bu bir çağrıdır!



Resim Zât-ı Hakda vasfım oldu (kul huve'llahu-ehad)
Gaybîyim şanımda münzel indehu ümm-al-kitâb


HaKK Teâlâ’nın Zâtında, “Kul huvallâhu ehad: De ki: O Allah, birdir” vasfım-sıfatım-kesin inancım oldu..
Ben böylesine bir MuhaMMedî Melâmi Âşık Gaybî-yim ki,
Bulunduğum MuhaMMedî Mârifet-Hakikat Makamında şanımda inmiştir: “indehu ummu’l- kitâb: Kitabın anası O'nun katındadır”…


Resim

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Resim---Kul huvallâhu ehad(ehadun): De ki: O Allah, birdir.”
(İhlâs 112/1)

يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Resim---Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummu’l- kitâb (kitâbi): Allah, dilediğini ortadan kaldırır ve bırakır. Kitabın anası O'nun katındadır.”
( Ra’d 13/39)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*III*

Resim
Hakîkatte amel ey Hakka tâlib
Gönül olmalıdır pîre murâkıb


Ey HakK Teâlâyı DUYmaya Tâlib-istekli olan DERVİŞ!
Hakîkatte amel-fiil-HAYRa uyuş en baş iştir.
Bunun için ise Kalbini kemâlâta eredirecek gerçek KÂMİL Pîr kaddesallahu sırrahunun teftiş ve kontrolüne gönlünü daimâ açık tut!



Resim Kamu bildiğini kaldır aradan
Fenâ kesb eyle kalmasın meâyib


Hamm aklınla bildiklerinin tümünü aranızdan kaldır-at!
Cümlesini yok et-yokluk kazan ki kusurların, ayıbların, lekelerin varlıklarıyla perden olmasınlar!



Resim Mücellâ olsa dil levh-i kederden
Demâdem aks ura ilm-i mevâhib


Aşk çilesinden gönül levhası parlak-cilâlanmış olsa,
HakK Teâlâdan HİBE-karşılık ihsan İLMinin aksi durmadan, ard arda yansır vurur durur kalbine..



Resim Vücûdun zerresin aşk ile mahv et
Sana hâzır ola hep cümle gâib


Eğer ki sen gerçek VÜCÛD olmadığı halde, iğreti-izafî mevcûd gözüken zerrelerini ve düşünce kırıntılarını MuhaMMedî Mahviyyette harabedip yok edersen,
O zaman sana hazır hale gelir cümle Gaib-olduğu halde sana gözükmeyenler…



Resim Hakîkatte ledün tâliblerine
Meârifle hakâyıkdır menâsıb


Hakîkatte İlm-i ledün nasibi arayanlara, dileyenlere ve çalışanlara,
Lâyık olan rütbe-pâye-makama eriş, hakikatlerin Meârifi- MuhaMMedî tâlim ve terbiye ile mümkündür..



Resim Gönüldür çün tecellîgâh-ı Hazret
Siva-yı Hak olur mu hiç münâsib


Çünkü Hazreti ALLAH celle celâluhunun tecellî Merkezi-Mazharı Gönül Âlemidir.
HAKK’tan gayrısı-başkası hiç olabilirmi bu tecellîye münasib- uygun, lâyık, yakışır, yaraşır..



Resim Özün vahdette yeksan eyle Gaybî
Bir ola sana ta mağlûb u gâlib


Ey Gaybî!
Sen de Özünü Vahdetle daima birebir-değişmez TEVHİD yurdu eyle!
Öyle ki bu YOLda; gâlib gelenle mağlûb olan bir olsun!
ZIDların zevkine er, gübre-gül, çirkin güzel arama MuhaMMedî SEViyede BİRle..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Kafiyetu’l- Tâ Resim Te Kâfiyesi..

*I*

Resim
Hak budur kim vâcib-i bizzât olupdur mümkinât
Sûret-i mümkinde izhâr etti kendin ayn-ı zât


Şu ANda Şe’enullahta OLmakta olan-imkân bulduğu için sebebe dayalı varlık gösterenler Vâcibu’l- VüCûD’un, Zâtî VARlığının îcabı olarak “MevCûD”ları Yaratması haktır.
Zâtullah AYNen İmkan Âleminde Sûretlere bürünerek ASLenden AYNen tezâhuru sürmektedir ki:


SUyun TESTİsi BUZdandemekteyim İhvÂNice..

ZÂT..Sıfat..Esma..Eşya..
Zâtullah Nûrundan Eşya Nûrunun zuhûru kademelerini-aşamalarını iyi anlamalıyız..
En dış ZÂHİR Şehadet Âlemindeki EŞYâ-ŞEYler Bazarındakileri kendi başlarına buyruk nesneler sanmamalıyız:

ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

ALLÂHU NÛRU'S-SEMÂVÂTİ VE'L-ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu'l-emsâle li'n-nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NÛRUDUR. O'nun nûrunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da âit olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. ALLAH, kimi dilerse onu kendi nûruna yöneltip iletir. ALLAH insanlar için örnekler verir. ALLAH, her şeyi bilendir.
(Nûr 24/35)

Unutulmaması gerken ise Nûr-u MuhaMMedun Nûrullah'ın zuhûru..

--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir hadisi kudsîde: "ALLAH: "Seni kendi nûrumdan, diğer şeyleri de senin nûrundan yarattım."buyurdu" buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)

Resim
Mümkinâtın her biri âyine olup kendiye
Rûy-ı kesretten cemâlin gösterüpdür şeş cihât


Kâinatta her ŞEY-BİR ŞEYdir ki Kur'ân-ı Kerîm, sayısız kalemleri sâdece tek kaleme indirerek:Küllî ŞEYbuyurmaktadır.
Her Zerre-küllî şeyin her birisi Yaratanına AYNadır.
Kesret-Çokluklar Sûretinden-yüzünden, TEKlik-Vahdet yüzünü-Sîretini göstermekte 6 yönden.. alt-üst-ve 4 yandan..


Resim
Kesreti bu mümkinâtın ayn-ı vahdettir şehâ
Bahr-i zâtın aynıdır fehm eyle emvâc-ı sıfât


Ey Şahcan, İnsan AKLının kesret diyerek çokluk gördüğü bu İmkânlar Âleminde her şey VAHDET AYNıdır, AYNadaki AKSidir..
İyi ANla ki, her biri bir damla olan
ŞEYler, ZÂT Denizinin AYNıdır ve Sıfat Dalgalarındaki Esmâ Damlalarıdır..

Resim
Aşk-ı yâri bâis oldu zâtının emvâcına
Devr-i dâim tâ tecellî üzre ola kâinât


ZÂTından doğan bu Sıfat Dalgalarına Aşkullah-YÂRin AŞKı, Ne AYRı-Ne gAYRı ancak, BİLE olarak ZÂTen İÇinde gönderildi. devrÂN dönüşü Tecellî halinde her AN yeniden Yaratma-Şe’eninde Kûn feye Kûn-Kâinat-OLanlar olarak sürüp gitmektedir.
Bu nedenle ATOM yaratıldığından beri ve yok edilene kadar da DÖNecektir DEVRi sonsuzdur
SeBBaha RaKSında!.

Ve şu içinde Olduğumuz yaratılış fî târihinde olmuş bitmiş de şimdi bakım onarımı yapılmamaktadır.
ALLAH celle celâluhu yarattığını asla ikinci defa kullanmaktan, plan projeden vs. münezzehtir.
Her AN Şe’enullahta Sünnetullah yeniden YARATMA devam edip durmaktadır.
Geçmiş, şu an ve yarın insan AKLı içindir..
Nakle EREN Akıl ise Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile TaMMlanınca TüMMlenirde
ALLAH celle celâluhu'ya ŞÂHİD olur.


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ

Yes’ eluhu men fi's-semâvâti ve'l-ard (ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin : Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an YARATMA hâlindedir.
(Rahmân 55/29)

Resim
Her tecellîsi anın zevk-i cedîd ide atâ
Göstere her anda bir şan dâima bu muhderât


Her AN-ın tecellîsi ardından yeni bir lütf u ihsan bağışyla rahmeten; cûddan, cömertlikten TADışlar, Nesl-i Cedîdler, YENİ OLuşlar-her ANın kendine mahsus VARlığıyla zuhur etmektedir.
Her ANda yepyeni bir Şe’ÂN sunmakta ve bu Yaratan için hazırlıksız-palansız ancak, ANında şâhid olunanları insan AKLına göstermektedir.


Resim
Yok tecellîsine âhır devr ider zira ebed
Sırr-ı devri zevk idersen keşf ola bu müşkilât


Kûn feye Kûn-Kâinat-OLanlar Tecellîsinin sonu yoktur, çünkü ebedî olarak sonsuzca DevrÂNda DEVR sürer gider..
Eğer sen bu DEVR Ediş Sırrını çözebilirsen-zevk edersen-BiL, BUL, Olursan bu çözümsüz kördüğümün çözüldüğü sana açılır keşfedersin ve YAŞArsın in şâe
ALLAH!.

Resim
Sırr-ı devrin zevkidir âlemde ruh-ı ma'rifet
Tutalım malumun olmuş âlıyât u sâfilât


VARlıklar-Yaratıklar Âleminin kendinde kendi olarak DEVR Ediş Sırrı bu ÂLEMin Yaratılış sebebinin Özünü bilme İrfânının RÛHudur..
Öyleki şunu Anla ki, senin AKLın artık, yücelikten-alçaklığa, İLLiYYUndan ESFELİne İNDirilmiş olmak Sırrını ANladın say artık..

İLLİyiNden ESFeline İNDİRilen ve KULLUK İmkânla-İmtihanında AKIL;
A'lâ-yi illiyyîn;
yücelerin en yücesi; en ileri nokta; cennetteki üstün makam”,
Esfel-i sâfilîn iseaşağıların aşağısı, sefillerin en sefili, cehennemin en derin azap mahalliolarak algılayabilir.

Kur'ân-ı Kerîm'imizdeyse;


وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ

Ve mâ edrâke mâ ılliyyûn(ılliyyûne): "İlliyîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?
(Mutaffifîn 83/19)


كِتَابٌ مَّرْقُومٌ

Kitâbun merkûm(merkûmun): Yazılı bir kitaptır.
(Mutaffifîn 83/20)


يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ

Yeşheduhu'l-mukarrebûn(mukarrebûne): Ona yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar şâhid olurlar.
(Mutaffifîn 83/21)

Burada şah damarından da yakın-Karib-AKRABA olan RABB Teâlâmıza Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem BUYruğunu DUYup-Uyanlar olduğunu aslâ unutmamalıyız..

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsini Bilen, RABBini BİLir”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)


لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ

Lekad halakne'l-insâne fî ahseni takvîm(takvîmin): Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde-KIVAMda yarattık.(Tîn 95/4)

ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ

Summe redednâhu esfele sâfilîn(sâfilîne): Sonra aşağıların aşağısına indirdik.
(Tîn 95/5)

Resim
İlm-i rabbânîye ir kim kabil-i nash olmaya
Enbiya vahyi gibidir evliyaya vâridât


Rabbânî İlme MuhaMMedî İrfanla ER ki, bu şehâdetiyin kaybetme-geçersiz kalma imkânı kalmasın, âtıl olmasın..
Kendin BİLenlerin, Kâmilini BULanların ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selemde Olanların bu İÇ Doğuş-Şehâdetleri AYNen Nebî Vahyinden Veysî-Vehbî İlhamlardır..


Resim
Ehl-i vahdet sohbetine cân u dilden tâlib ol
Ma'adâ-yi ehl-i vahdet cümle söyler turrehât


Ey CAN onun için Vahdet Ehli Hakk Dostlarının Sırr Sohbetlerine candan gönülden istekli ol, ara-bul!
Vahdet Ehli HAKK Dostlarından başkalarının söylediği her şey uzaklaştırıcı, kula kulluğa çekicidir..


Resim
Ömrünü sarf eyle bunlar sohbetine bir nefes
Feyz-i sohbet tâ ki vire sana vahdette sebât


Bir nefesinde kalsa Ömrünü bu gerçek Vahdet Ehli HAKK Dostlarının sohbetlerine harca!
Bu sohbetlerden gelecek feyz- bolluk, bereket, ilim, ihsan, fazl u kerem sana TEVHİD TEKliğinde dayanma gücü, Sabırla Sadâkat İhlası versin in şâe
ALLAH!.

Resim
Nice bir mürde gezersin cehl ile âlemde zen
Kesb-i rûh et nutk-u Gaybîden içüp âb-ı hayât


Sen nasıl olur da henüz ER olmadan kendine câhilce, kadın kılıfında ölü olarak gezerdurursun!
Gaybî Babanın SıRR SÖZlerinden RuH bulmaya çalış-çabala da Hayat SUyu içip Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin;


Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!: Mûtû kable en temûtû: ÖLmeden önce ÖLünüz!
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ II-291-2669)
DUYurduğun ve DUYurduğunu Uygula da DİRil in şâe ALLAH!.

Resim
Bunları bilmek dilersen mürşide var sen yürü
Olmak istersen eger âlemde Gaybîyyu's-sıfât


Bunca Anlatılanları ANlayıp fiilen YAŞAmak dilersen sen hiç durma kendine bir MuhaMMedî Hasbî Hizmetçi KÂMİL ara-BUL ve hizmetinde ol!
Eğer sen de henüz yaşarken, GAîB-Olduğu halde gözükmeyen Er
RABB Teâlâ nın Rubûbiyet Tecellîleriyle sıfatlanmak istersen Kâmil Kalbinde,Cehâletinde öl! Kemalâtında diril!

Sun'ullah Gaybî BaBa burada nefis bir şiir sanatı kullanarak kendinsin ismen ve HÂLenGaybîyyu's- Sıfâtolduğunu beyan etmektedir..
HiMMeti var ve RAHMetler olsun in şâe
ALLAH!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »


*II*



Resim
Hakîkat zât-ı bârîdir mahabbet
Bu âlem şems u nûrudur mahabbet


Var gözüken izafî mevCÛDların Hakîkat-ı, el Bâriu ALLAH celle celâluhunun ZÂTından, Nûrullahtan halkedilen Nûr-u Muhammed HABBesinden NEŞ’et eden fışkıran ÖZ MuHaBBetidir.
El Bâriu : Lâzım ve lâyıkı, örneksiz-modelsiz yaratan (canı var eden)... Yaratıcı, aklın içinde ve ötesindeki tüm olumsuzluklardan münezzeh olan, münezzeh olarak modelsiz yaratan ve kulluk imtihanında salih kullarını berî' kılan ALLAHu Zu'L-Celâl.

Resim

Merkezde şahdamardan da ÖZ Rubûbiyyetin, şu AN ŞeÂNda yeniden Yaratılış Sünnetullah üzere tecellîlerinin SeBeB kaynağıdır MuHaBBet…
Ulaşılamayan MERKEZ-de
O RABBu’l-ÂLEMin celle celâluhu..


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ

Ve lekad halakne'l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l-verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.
(Kaf 50/16)

Muhitteyse; İnsan AKLına, Zat-Sıfat-Esma sonucu EŞYÂ-küllî ŞEY gözükenler-kendileri ve yaratılalı beri durmadan DevrÂN edişleri-Fiilleri-Sebbaha RAKSları da, ZÂTen MuHaBBeten Nûrullah Güneşi ve ışığıdır..

En dış ZÂHİR Şehâdet Âlemindeki EŞYâ-ŞEYler Bazarındakileri kendi başlarına buyruk nesneler sanmamalıyız:
ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

ALLÂHU NÛRU'S-SEMÂVÂTİ VE'L-ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu'l-emsâle li'n-nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NÛRUDUR. O'nun nûrunun misâli, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da âit olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. ALLAH, kimi dilerse onu kendi nûruna yöneltip iletir. ALLAH insanlar için örnekler verir. ALLAH, her şeyi bilendir.
(Nûr 24/35)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir hadisi kudsîde: "ALLAH: "Seni kendi nurumdan, diğer şeyleri de senin nurundan yarattım."buyurdu" buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)

Küllî ŞEY’in SeBaBâsı ise..
SeBBaha”:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ

YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksanı mûcib herşeyden pâk ve münezzeh, gâlib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet sâhibi ALLÂHı TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.
(Cuma 62/1)


Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..

Yerdeki göklerdeki ZeRReler yâni ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratınlara ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbihu Zikr-i Dâimindeyiz in şâe ALLAH MuHaBBeten...


Resim
Mahabbet olmasa olmazdı bir şey
Komu eşyaya sâridir mahabbet


Muhabbetullah olmasaydı hiçbir varlık olamazdı.
Tüm ŞEYlerde-EŞYÂdan Eşyâya babadan-oğula geçen Habbe çekirdeği MuHaBBet vardır.


AŞKı DUYan bir Kuyu
UYarır bin Kuyuyu
Şeker şerbet BAL Keser
BİN-BİR Kuyunun Suyu..

kulihvÂNi…

HaBBe nedir HaBBe?
ALLAH celle celâluhu Kur'ân-ı Kerimîn'de kâinâttaki varlıkları tek tek saymadan tümünü tek kalemde “Küllî ŞEY” buyurarak sanki tek “ŞEY” e indirmeketedir.
Nedir bu ilk NOKTA, İlk Eşyâ Çekirdeği-Tohumu-ANAsı-ÜMMü?..
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selemin Hakikat-ı MuhaMMediyyesini her varlık TEMELinde ÜMM-Analığını iyi ANlamalıyız inşallah!

MuhaMMedî Tasavvufta her esmânın da zâhiri ve bâtını vardır ki:
Muhabbetin çekirdeği olan “HaBBe” nin;
Zâhiri, tohum, asl ve anadır.
Bâtını ise; BİZ BİLEliğinin hak oluşudur.
Onun için MuhaMMedî Tasavvufta söz, CANlı bir tohumdur “HaBBe” ki, ehlini buldu mu vüCÛD bulur. Her HABBe, Dirilir-vücûda-mevcuda gelir de DaBBe olur!..
Ehlinden kasdımız muhatab olan kişi; Uyur, Uyurgezer veya Sarhoş değil de UYANık-AYIK bir AKLa sâhibse, mutlaka bu sözden bir nasîbi vardır ki kısmet olması için gayret göstermesi gerekir.


Habbe: Çekirdektir, tohum ve özdür.
Habîbullah: Kimsenin kimliği, varlık-yokluk yok iken, ALLAH Teâlâ’da Muhabbet Tohumu-Subhânî SEVgisi-HaBBesi olan, Seçilmiş Mustafa Aleyhi’s-Selâm’dır.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Evveli Habîbullah aleyhi's-selâm.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Bâtını MahMûdullah aleyhi's-selâm.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Zâhiri Abdullah-MuhaMMedullah aleyhi's-selâm.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Âhiri AhMedullah aleyhi's-selâm.


Habîbullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Evvelden, Zâhire zuhûru iseRahmeten li’l-âlemin: Âlemlere rahmet olarakgönderilen Rasûlullah MuhaMMed Aleyhi’s-Selâmdır.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Evvele mâ halakallâhu nûrî: ALLAH’ın en evvel halkettiği (yarattığı) Benim nûrumdur.Buyurdu.”
(Aclûnî, Keşfü’l- Hafa, c:1, shf:311)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Evvelu mâ halakallâhu nûra nebiyyike yâ Câbir: ALLAH Teâlâ herşeyden evvel senin Peygamberinin nûrunu yarattı ey Câbir!
(Câbir bin Abdillah tarikiyle Abdürrezzak’tan; el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:205, 2:129.)

Câbir bin Abdullah radiyallâhu anhu'’dan:Yâ Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)! Anam babam sana fedâ olsun, ALLAHın en evvel yarattığı şeyi bana söyler misin?” dedim. Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:Yâ Câbir! eşyâdan önce, kendi nûrundan (Nûrullah) senin Peygamberinin Nûrunu (Nûr-u MİM) yarattı.Ve şöyle buyurdu:O nur ALLAHın kudretiyle dilediği yerlerde devredip gezerdi. O zaman ne levh, ne kalem, ne cennet, cehennem, ne melek, ne gök, ne güneş, ne ay, ne cin ne de ins var idi.Ondan sonra buyurdu ki:ALLAH Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediği zaman, o nûru taksim edip 4 parça yaptı: İlk parçadan kâlemi yarattı. İkinci parçadan Levhi yarattı. Üçüncü parçadan Arşı yarattı. Dördüncü parçayı taksim edip dört parça yaptı: İlkinden gökleri yarattı. İkincisinden yeri yarattı. Üçüncüsünden cennet ve cehennemi yarattı. Dördüncü parçayı yine taksim edip dört parçaya ayırdı: Birincisinden mü’minlerin gözlerinin nûrunu yarattı. İkincisinden kalblerinin nûrunu yarattı ki o, ALLAHı bilmedir. Üçüncüsünden dillerinin nûrunu yarattı ki o da Kelimeyi Tevhiddir....””
(İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404)

Resim
Mahabbet cünbüşüdür cümle zerrât
Cihânın varidâtıdır mahabbet


Bu günkü teknik bilgiyle ilk okul çocuğu bile bilmektedir ki, cisimler elementelerden, moleküllerden ve neticede ZeRRe-ATOMlar KÜMEsidir, türlü şekil ve harket görüntüleri-yaratılalı beri döngü TİTREşimleri cünbüşünün SeBeBi ÖZlerindeki MuaHaBetullahtır..
Cisimler CEM’i CihÂNın her ÂN, Her YER ve Her HÂLde varlık göstermeye devamının kaynağı Yaratanın MuaHaBetullahıdır..


Resim
Hakîkat mucid u madum dürür ol
Hakk’ın nuru ve nârıdır mahabbet


İzafî MevCÛD Varlığı gösteren ŞEYlerin ilk İcadı-meydana getireni ve dilediğinde YOK edecek olanı Yaratanı O ALLAH celle celâluhudur.
ZIDlar Âleminin yaratıcısı el HAKK ALLAH celle celâluhunun;
İkrâr, İyi, güzel, doğru, hak, hayr, nur, CeNNetiyle,
İnkâr, Kötü, çirkin, eğri, bâtıl, şer, nar, CeheNNemi dahi MuaHaBetullahtandır..


Resim

Resim
Mahabbet tohm-ı mevcûdât olupdur
Kamûnun kesb u kârıdır mahabbet


Mahabbet, Vâcibu’l- VüCÛD ALLAH celle celâluhu ZÂTından, Sıfatından, Esmâsından EŞYÂSı olarak gözüken geçici MevCÛDların, çekirdeği-tohumudur.
Her varlığın bu ÂLEMde gösterdiği resim-isim-cisim-şekil ve fiillerinin de ANAsı, hayattaki kâr ve kazançları da yine MuaHaBetullahtır..


Resim
Uruk-u zât-ı pâk oldu mezâhir
Hakikat hûn-ı câridir mahabbet


İnsan AKLına zÂHİRde zuhur edip gözüken her şey, Yaratılış-Fıtrî KÖKünü-ÖRKünü tertemiz-pâk ZÂTullahtan almaya devam etmektedir.
Şu AN da ŞE’ÂNullahta-her AN yeniden Yaratıp durmaknın sanki demi-kanı-zamanı gibi her AN geçerlidir-süreklidir MuaHaBetullah…


Resim
Mahabbet kutb u sâirler devâir
Kamu şeyin medârıdır mahabbet


Mahabbet, MUHİTTe; ZeRR-Atomdan KüRRe dediğimiz Kâinâta kadar DevrÂNda, DEVR eden-dönenelerin, seyyârelerin kısaca Küllî ŞEYin,
Medârı, sebebi, vesilesi, etrafında döneceği, etrafında DAİREler Çizeceği MERKEZ Noktadır MahaBBet!..


Resim
Mahabbetten bulur Hakka bulan yol
Bu bâzârın ayârıdır mahabbet


El HALÎKça Halkedilen cümle halk, geri dönüşte-RÜCU’da YOLunu yine MahaBBetle bULur..
Bu BeLÂ Bazarının; denge-düzen ayarıdır, mutlu sona gidiş yoludur MahaBBet!..


Resim

Resim
Mahabbet menba'-ı irfân-ı Hakdır
Velîler bergüzârıdır mahabbet


Hak olan Mârifet-i MuhaMMediyyenin İrfÂN Kaynağıdır MahaBBet,
Kendilerine zâhirde korku, bâtındaysa hüzün olmayan Velîyyullahın-ALLAH DOSTlarının, elden ele-kalbeden kalbe-diriden-diriye aktara geldikleri,
Zikir-Fikir-Şükür-Sabır Taşı, Hatırlatma Armağanlarıdır MahaBBet!..


أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ

E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne): İyi bilin ki, ALLAH'ın dostları için korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de!
(Yûnus 10/62)

Resim
Mahabbet musıl-i zât oldu ancak
Husûsa zât-ı bârîdir mahabbet


Yaratılanların Yaratanlarına, SILAlarına ULAşım sebebi MahaBBet dedik doğrudur ancak,
Hususen ise Hakikat-ı MuhaMMediyyesini bizZZÂT yaşayanlara anlatılamayıp yaşanan bir SıRR- Sıfır olarak,
Sen sanki AYNısız-gAYRIsız, el Bâriu celle celâluhu ZÂTı gibi-dır MahaBBet!..


Resim
Hakikat cân alırlar cân verirler
Alana cân bâzârıdır mahabbet


Hakikatu’l- HaKK Bazarı CAN taşıyanların değil de can AL-Ver Bazarıdır..
Bu bazarda geçer akçe-para sadece “CAN” dır ve can verip ALaBİLenelerin Bazarıdır MahaBBet!..

Bendeniz böylesine kendimce-gönlümce karakucak dalıp giderken zevkle ara dabir soluklanıp: “Ne demekmiş can alıp vermek durmadan!” diye düşünmeliyiz derim…

Hakku’l-HaKK’ın Tek Tecellî NOKTAsı habîbullah Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemi DUYmak ve UYmaktır MuhaMMedî MeLÂmet..


RABB-u-BİRRÛN celle celâluhu;
İBRET Sahnesinde CELÂLîyyetini, HİKMET Sahnesinde CEMÂLîyyetini oynatır ki,
NûR-u MuhaMMed Mazharında GÖZüken Mâsivâ SEVİYE KEMÂLÂTı Bazarındaki CELÂLÎler yüzlerini, İbret Sahnesinde SeYRedip saçlarını tararken;
CEMÂLÎler (meşrebi) yüzlerini Hikmet Sahnesinde SeYReder de KeMâL bulurlar...
Hemhâlî”ler ise bilye gibi yüzsüz, baş ayaksız ve her zerresi yüz olan yüzsüzler...


Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemMûtû kable en temûtu!” Ölmeden önce ölünüz!
(Keşfu’l-Hâfâ II 291 hadis 2669)

ALLAH celle celâluhu'ya ve Rasûlu sallallâhu aleyhi ve sellem'eteslim olup inanan ve tâbi' olup itâat edenlere EMRedilen ve sonuçda MURAD edilen yol bu Sırât-ı mustakîm YOLU-dur...
MuhaMMedîoluş şuûruna eriş, MuhaMMedî yaşayış, MuhaMMedî diriliş ve MuhaMMedî CeNNet ve CEMÂL de budur...
Ve her nefeste her NEFSe açık bir KEVSER KAPISI-dır MahaBBet!..


Resim
Vücûd-ı âşıkı mahv îder âhır
Hudânın bir şirârıdır mahabbet


MahaBBet, Ahmedî ÂŞIKların beden-Nefis-Kalb-Ruh mevCÛDluk AYNlarını-vAYRı var gözükme BUZlarını ERitip-mahv-yok eder sonun da da kendi nefisleri kendilerinin yokluk ve Yaratanlarının Mutlak VARlık ŞÂHİDi olurlar..
Kul ihvÂNi Kıtmirin “SUyun TESTİsi BUZdan” SÖZü, muhtabını Bulduğunda elbette..
El Hüdâ ALLAH celle celâluhunun;
İmkaÂNla İmtihÂN Sahrasındaki “Yok-Çok” fitnesinde Eleme Eleği- ayırt edici hârika bir âdeti, sünneti, tavrı, tarzı, stilidir MahaBBet!..


Resim
Mahabbettir kamu eşyaya maye
Kamunun neş'edârıdır mahabbet


Kâinâttaki ŞEYlerin tümünün MAYAsı-Damızlığı-Devam zinciri-Esası-Temeli MahaBBet!..
Mevcudların tümünün her ÂN yeniden Yaratılış ŞE’ENullah süregenliğinin TUTamağı MahaBBettir!..
Neş’: Bir nesneyi zorla çekmektir. İlahî düşüncedeyse sürekli ŞE’Ndir.
Neş’e: Gönül açıklığı, sevinç. Yeniden meydana gelmek. Yeniden olan şey. Yiğit olmak. Yüksek olmak kullanılan kelime anlamlarıdır.


GEÇmişi-GELeceği insan AKLına Anlatımdır..
Şu ANlar ZİNcirindeyse MuhaBBet;


Şe’eNULLAH:


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ

Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin: Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, HER AN YARATMA HALİndedir.
(Rahmân 55/29)

Resim
Mahabbet râhat-ı rûh-ı cihândır
Veli can gamgüsarıdır mahabbet


MuhaBBet; Beden, Nefis, Kalb HaYYatı olan CihÂNda, EMR Âleminden olan insan RUHunun tek rahat olduğu haldir.
Ey Dost, CANın Gam-keder-tasada, dertlerinin yiyip bitiren DERT Ortağıdır MuhaBBet!..


Resim
Serâpâ cümle âlem bendelerdir
Bu âlem şehsuvarıdır mahabbet


Şu gördüğün MUHİT ÂLEMinde baştanaşağı ne görmeydeysen tümü yaratılanlar-resimler-eserler-kölelerdir..
İşte tüm bunların MERKEZde Yaratılış SeBeBi, devr-seyr-cel-hayr ceryÂNıdır MuhaBBet!..


Resim
Mahabbet nakşıdır cümle mehâsin
Hüsün perverdigârıdır mahabbet


Bu Kâinâtta gördüğün tüm muhteşem güzellikler sergisinin RESSam Fırçası MuhaBBettir!..
Bunca HÜSNün, AHSENin, Tammlığın, Tümmlüğün, LÂzımlığın ve LÂyıklığın sürekliliğini SAĞlayan-besleyen El Kerîm Kablosu gibidir MuhaBBet!..


Resim

Resim
Ezelden bir atiyye-i ilâhî
Hakın bir yâdigârıdır mahabbet


Varlığını MuhaBbetinden-Rahmetinden var eden ALLAH celle celâluhunun EZELden bir Hediyesi Bahşişi Lütfu ve İhsanı ve el HAKK celle celâluhunun EBEDî Yâdigarı-HaYYat Hartrasıdır MuhaBBet!..

Resim
Ser-i şerri serâpâ kat' eder ol
Ali'nin zülfikârıdır mahabbet


Bütün Bâtılın-Şerrin başını kesen bir, Ali kerremullahi veche ELİnden EREN ELLerine Kalbden Kalbe gelen, Velâyete DERCedilmiş Nübüvvet DİLLi İKİliği “TEK” leyen ZIDların ZEVKi Zülfikârıdır MuhaBBet!..

O zülfiKÂR ki, Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ve ERENler EDEBiyle Efkâr-FİKİRler Sahibliğidir..


AŞK CiM ki
AŞK MiM ki
Âşık-Mâşuk
KiM Resim KiM ki!..

ZEVK 4487

ZeRRe-yi KüRRe GÖR-ünce Resim YÂR-in SEÇ-ti Kul İhvÂNi!
GÖZündeki GÖZlük Değil Resim BÜYÜTEÇ-ti Kul İhvÂNi!
AV-ına AV OL-an AV-cı!.. Resim Tek Sen Değilsin ÂLEM-de
AŞKın KESkin Kılıcından Resim KİM-ler GEÇ-ti Kul İhvÂNi!..


21.05.11 15:00
gökkuşağı…


AŞKın KESkin Kılıcı:

Resim

Zülfikâr ذو الفقار

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem in İmam Ali kerremullahi vecheye Velâyet Hediyesi.
"sâhip" fakara "deldi" ya da Fakr demektir.
Kelimenin tamamı delici anlamına da gelir.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Bedir Muharebesinde Ali kerremullâhi vecheye verdiği ve ucu iki kısma ayrılan meşhur kılıç Uhud savaşında Kureyş’in önde gelen savaşçılarından dokuz kişiyi öldürdüğü bu savaşta bedeninden yetmiş yara alarak son ana kadar Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemi savunduğu bu sebeple de Cebrâil aleyhi's-selâmın:


Zülfikar'dan başka kılıç Ali’den başka da yiğit yoktur: Lâ fetâ illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikâr: لا فتى الا على لا سيف الا ذوالفقار "
Buyurduğu kılıcın üzerinde yazmaktadır. Zülfikâr Topkapı Sarayı'ndadır.


Zü’l- fikâr: MuhaMMedi Fakra Sâhib.
Zülf, iki uçlu kıldır. Akıl gibidir. İçten gelen Bâtınî Lütuf sahibliğidir.
Zülf-i kâr, Kıldan-Akıldan kâr etmektir.
Kıl, Ka’ldir Sözdür. Sözden kâr etmek, sağdan da, soldan da, yerden de, gökten de, kendinden üst makamda olandan da, kendinden alt makamda olandan da kâr etmektir. Söz-Sohbet Sahibi olmaktır.
Zülfikar
İNSANI KÂMİL in Sînliği-Benliğidir.
Dolayısıyle Zülfikarı eline almış, Benliğini Bilmiş-Bulmuş Eline almış olandır ki söz söyleme mârifetine sahip Kemale ermiş Zâttır.
Zülf-i kâr; Gerçek MuhaMMedî İmamîyyet ve Hilafet BİZ-liğinde Kabzası, Ali kerremullâhi veche de BİR-leşir ve Ali kerremullahi veche elinde Zülf-i kârdır.
Ehl-i Beyt aleyhumusselâm
EDEB-inin aslı; Beline Diline Elinde sâhib olmak Zülf-i kâr
Zülf-i kâr’ın KINsızlığına Kın OLaBİLenler Kâmillerdir..


Resim
Hakın bir gizlü gencidir bu âlem
Bu gencin gencdârıdır mahabbet


İçinde yaşadığımız geçici-gölge-izafî ÂLEM;
EŞYÂnın-kendinin Hakikatını-SıRRını ÇÖZmeye gelen İnsan AKLı için Zâhirde gizli, Bâtında Gaib-olduğu halde görülmeyen, NAKiL DEFinesi-Hazinesidir.
İşte bu Hazinenin VAR OLuş seBeBidir akıl için MuhaBBet!..


MeşhurKüntü kenzen mahfîKudsî Hadisi..
ALLAH celle celâluhu:Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlûkatı yarattımbuyurur.
(Aclunî,Keşfu'l-hafa II, 132)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e soruluyor:RABB’ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Üstünde ve altında hava bulunmayan bir “a’mâ” daydı” buyuruyor.
(İbni Mâce, Mukaddime 13)

İmâm-ı Alî keremullâhi veche ise:Elân dahi öyledirbuyuruyor.

Resim
Dil-i Gaybî ezel şehbazıdır kim
Anın dâim şikarıdır mahabbet.


Sunullah Gaybî DİLi-gönlü ve lisanı AŞKullahın ezelden-KâluBeLÂ-danberi MuhaMMedî meLÂmette İmam ŞAH Ali kerremullahi veche nin KOLunda, AV Alıcı DOĞÂN kuşu-Çağın Çağrı sesidir ki,
Her Hecesinde AVı dâima MuhaBBettir hamdolsun RaBBımız Teâlâya!..

Aziz Gaybî BaBamızın MahaBBet DestÂNını DERunî DUYuşla arz ederken Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin Şahsında, Ruhuna ve tüm MuhaMMedî Ruhlara sonsuz Rahmetenlilâlemin YAĞmurları YAĞmasını arz u niyaz ederim..
Ve DERim ki,
MuhaBBetullahtan MuhaMMedullah DOĞmuştur, MuhaMMedullahdan da her ÂN ŞeÂNda MuhaBBetullah Tecellîleri DOĞup durmakta CihÂN-Muhit-âfak ve CAN-Merkez-enfus EVlerimizde hamdolsun RaBBımız Teâlâya!..


Resim

ResimEs-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.

Eûzubillâhi's-semî'u'l-alîmu mine'ş-şeytânirracîm.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Es-selâtu ve's-selâmu aleyke Ya Rasûlullah '' Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ummetihi...''

Dâimen ebeden İn şâe ALLAH.
Subhâneke Allâhumme ve bihamdike eşhedu en Lâ ilâhe illâ ente vahdeke la şerîke leke estağfiruke ve etûbu ileyke.
Ve'l-hamdu li'llâhi RABBi'l-âlemîn.


MuhaMMedi MuHABBEtleriMle!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*III*

Resim
Gönül kim anda yok aşka itâ'at
Tamâm olmaz bilin anda ibâdet


Bir gönül ki eğer onda AŞKullaha itaat yoksa, o nefsin RABBu’l- âlemine Abdliği-ibâdeti-kulluğu nasıl TaMMam olacak!

Rasûlullah'ın Kavline-İnancına, Amelini-fiilerini, Ahlâkını ve Hâllerini;
RABB SÖZü-Rasûl SESi Kur'ân-ı Kerîm'ce DUY-UYuş olan
AŞK egemen değilsebenlik ülkesinde bu kulluk şeytana olmaz mı?..

GayBÎ BaBanın buyurduğu-duyurduğu
AŞKın ADInı iyi koyup iyi ANlamalıyız.. AŞKa iTÂATten öncesi de VAR!!!..

Şe’ÂNda her ÂN DİRİ Kur'ÂN-ı KerÎM’imizde;


1- ALLAH'A ve RASÛLUNE TESLİM OLUN!:
(Ahzâb 33/56) (Âl-i İmrân 3/20)

2- ALLAH'A ve RaSÛLUNE ÎMAN EDİN!:
(A'raf 7/158) (Nur 24/47, 62) (Fetih 48/9, 13) (Hucurât 49/15) (Hadid 57/7, 19, 21) (Mücâdile 58/4) (Saff 61/11)

3- ALLAH'A VE RASÛLUNE TÂBİ OLUN- istecibu!:
(Âl-İ İmrân 3/172) (Enfâl 8/24)

4- ALLAH'A VE RASÛLUNE İTÂAT EDİN!:

(Âl-İ İmrân 3/32, 132)(Nisâ 4/13, 59, 69, 80) (Mâide 5/92)
(Enfâl 8/1, 20, 46) (Tevbe 9/71) (Nûr 24/47, 52, 54) (Ahzâb 33/31, 33, 66, 71) (Muhammed 47/33) (Feth 48/17) (Hucûrat 49/14) (Mücâdile 58/13) (Tegâbûn 64/12)


Resim
ibâdetsiz Hakk’a olmaz takarrüb
Mahabbettir bize ayn-ı karabet


Şah damarlardan, Habli’l- veridlerden, TEK benlik bağı AKIlların özünden de Yakın-AKRABa olan RABBu’l-Âlemine ABD-KUL olmadan, Geliş gibi BİRe-BİR Geri GİDiş olmadan, en Yakın olmak için RÜCu’-DÖNüş Nasıl OLA-BİL-ecek!.

Yaratılıştaki Hakîkat-ı MuhaMMediyye Sırrının HaBBesi MuhaBBet..
ASLın ÂLEM AYNAsı, AKILdaki A’yAn-ı Sâbitesi, Yakınlık KURBunun fasl-ASL ARAKESiti HaBîBullah aleyhi's-selâm HaBbesi, MuhaMMed MuhaBBetidir BİLene…
Mesnedsiz söz kuru laftır elbet ve Kur'ân-ı Kerîm'imize bakmalıyız…

MERKEZ-den de YAKIN-AKRABA, RABBu’l-ÂLEMin celle celâluhu..


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ

Ve lekad halakne'l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l-verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.
(Kaf 50/16)

Ey ABD-KULRABBine DÖN!


ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً

İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten) : Dön RABBine, ondan râzı olarak ve rızâsını kazanmış bulunarak.
(Fecr 89/28)

Resim
Hüdâdan gayrı hep kaygu hadesdi
Mahabbet olmasa gitmez cenabet…


İKİlik-ZIDlık Âlemini, Zâhir-Bâtın AKL uçlarına mıknatıs gibi TüMM ESMâlarıyla YÜKleyen ve her “ben” e geri DÖNüş ROTAsını Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem SESindeki SÖZüyle BUYURup-DUYUR-ÂN yüce el HADî ALLAH celle celâluhu dan bu GuRBeT Ayrılığı ve KuRBeT Hasreti bile hades-Yaratılan geçici-izâfî ve AKLın vesvese-kuruntu-merak ve kısacası imtihAN soruları MâSİVÂ- Seviyelenmemiş AKIl Algıları ve AYRı-gAYRı ZANNedişleriydi..

İşte tüm HaYYatımızı dolduran CENÂB-ı ALLAH celle celâluhuya şimdi-şu ÂN Şe’ÂNda Yaşayarak ŞÂHİD Olamayış, ASLına FASLın çebre oluşu ama BİZ BİR-İze Eremeyiş cenÂBetliği-mecbûren çevresinde ama uzağında oluşun tek Açıklaması,
HaBBe-ilk Tohumun ZAHrına-NAKline, AKLın Karib-RuBûBiyyet Bileliği BULamayışıdır ki Bunun yolu tektir MuhaMMedî MuhaBBet elhamdu li'llâhi RABBu’l-Âlemîn!..


Resim
Kalursa kıl kadar benlik gönülde ;
Cüda olmaz özünden bu habaset…


Gönül Ülkesi ki, Kalbeden öte FUAD Diyârı Rızâ ARAkesitindeki kıl kadar Benlik YALITkanlığı, BİZ İletkenliğini yok edecektir…
Yaratılış SıRRı olan bu İKİlik ki, ŞEY-t-ÂNlık-
benliklekesi SİLinmeden SÂLLah SeLLah bulamaz o Nefs..

Resim
Yedi derya hakîkat eylemez pak
Gönül kim bulmaya aşkdan taharet…


Bu mâ-SiVÂ AYRılık AYNasındaki lekenin temizlenmesinde AKLın 7 deryası gerçekten paklayamaz bu İKİlik-KİRliliğini..
Bir Mânevî Âlem-Gönül-Enfûs ki, onu Aynen-ASLen yâni Aklen-NAKlen AŞK ATEŞİ mutahharrun-tertemiz ETmedikçe..


Resim
Gönül cem'iyyetin tahsil edene
Demâdem hasıl olmuşdur şecaat…


Kim ki NEFSini bildi, şahdamarından Yakın olan RaBBını Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem yüreğinde BİLdi-Buldu ve Olduysa CAN-CÂNÂN CEM’ini, ASLını-fASLını hASıL ederse,
Bu MuhaMMedî İrfÂNı eker-biçer mahsûlünü elde ederse,
İşte o zaman ebeden-durmadan KoRKuyu UMÛda döndüren Yiğit Yüreklilik Ömür boyunca sürer gider..
Câe.. gelişlerine şâhid oluşlar.. her AN yeniden DOĞuşlar.. canın her Anlığı.. Bir Anlığı.. Ölümsüzlükler…
İşte bu yüce Şefaat-ı Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemle Eriş cesâret yiğitliği ne mutluluk…

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!:Mûtû kable en temûtû: ÖLmeden önce ÖLünüz!
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ II-291-2669)

Resim
Gönül kim etti vahdette ikâmet
Revâdır eyler ise ol kerâmet…


Bir gönül ki Vahdetullahta KIYAM EYYledi ve kâimen Sabırda kalabildiyse,
ALLAH celle celâluhu SÖZüne;
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem SESinde Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm Nefesinde ve de Hakk ERENler ALLAH DOSTları Neş’esinde
AŞK Çeşmesi OLduysa Yüce RaBBımızın Kerâmetlerinin-İkramlarının şarıl şarıl akması hakkıdır, lâzımdır ve de lâyıktır..

Resim
Hüdadan gayrı görmezsen cihanda
Cihan başdan başa olur selâmet…


Ey can!
Sen de GÖZlüğündeki MâsivÂ-HaKK’tan AYRısın-gAYRısın PASını Silersen,
Kalb GÖZünle el BÂtın BAKar da, Kafa GÖZünle ez ZÂHİR ÂLEMİnde HaKK’tan başka görmezsen canlar cengindeki ÇOK-YOKluk Ülkesi cihÂNda İKİ-lik ŞEY-t-ÂNlığın MuhaMMedî SEViyede teSLİM-İSLÂM olur da Dâru’s- SELÂM ceNNeti keser ve Es SELÂM ALLAH celle celâluhu ESENliği-SeLÂm-et..liği esER de esER inşâe ALLAH!..



Zâtullah Nûrundan Resim Eşya Nûrunun zuhûru kademelerini-aşamalarını iyi ANlamalıyız..
En dış
-ZÂHİR-HaYYat-Şehâdet Âlemindeki EŞYâ-ŞEYler Bazarındakileri kendi başlarına buyruk nesneler sanmamalıyız:
ALLAH celle celâluhu, ez Zâhir ve el HaYY OL-AN ALLAH celle celâluhudur..


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

ALLÂHU NÛRU'S-SEMÂVÂTİ VE'L-ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ ğarbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu'l-emsâle li'n-nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NÛRUDUR. O'nun nûrunun misâli, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da âit olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. ALLAH, kimi dilerse onu kendi nûruna yöneltip iletir. ALLAH insanlar için örnekler verir. ALLAH, her şeyi bilendir.
(Nûr 24/35)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir hadisi kudsîde: "ALLAH: "Seni kendi nûrumdan, diğer şeyleri de senin nûrundan yarattım."buyurdu" buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)

Resim
Gönülde Gaybî aşkdan gayrı koma
Konula başına tâc-ı hilâfet…


Ey ÂŞIK Gaybî BaBa!
Sen bu ÂLEMde GÖNLünde
AŞKtan gayrısına yer koyma ki ZÂTen AŞK Ateşi gübreyi-Gülü bilmez kendine ÇEVirir..
İşte o zaman gERçekten BaŞına HALÎFETuLLaH Tacını takarsın ve melekler secde eder hamd olsun!..


وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ

Ve iz kâle rabbuke li'l-melâiketi innî câilun fî'l-ardı halîfeh(halîfeten), kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfiku'd-dimâ(dimâe), ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn(tâ’lemûne): Hatırla ki RABBin meleklere: Ben yeryüzünde bir halîfe yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halîfe kılıyorsun? dediler. ALLAH da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.
(Bakara 2/30)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Kafiyetu’s- Resim Sâ Kâfiyesi..

Nutuk nefes kelâmdır pîrden yâdgâr miras iyâs
Dinle işit hem oku Hakktan eyle el-gıyâs


Kişinin kendi aklıyla kendi başına buyruk söyleyişleri-sözleri kendi nefesinden kelâmıdır ve PÎRimizden bize bunun noksanlık üzüntüsü içinde yaşamak mîras kalmıştır.
Kâmilini iyi dinle ve gönülden DUY ve HAKK Teâlâ’dan meded edip Nusret İlâhî Yardıma ulaştırmasını dile!



Feminden her bir demine hulul etmek güzeldir.
Sen sanma kim sendendir bu nutuk bu mustegâs


Mürşid-i Mutlak Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin SESinden RABBımız ALLAH celle celâluhunun SÖZün DUYup-UYunca her ÂN Şe’ÂNda her ÂN yeniden yaratılış DEMlerine iştirak etmek güzeldir.
İşte o zaman sen sakın sanma ki senden çıkan kelimeler-deyişler sendendir. Bilirsinki hepsi de, Kendisinden yardım istenen ALLAH celle celâluhudandır..



Çünkü bildin bir şeyde yohdur senin medhalin
Yüzünü dergâha tut çağır ya gavs el-gıyâs


Çünkü Bildin ve Anladın ki;
Fakriyet-Acziyyet-Zillet ve de İllet KULLuğunla bu ÂLEMde hiçbir ŞEY’i ASLına ermek için sana bir açık kapı yoktur.
Sen de artık yüzünü HAKK Teâlâ DERgÂHına çevir, diz çök de: “Ey Meded edici-Nusret verici El Gıyâs ALLAH celle celâluhu yetiş!” diye



Ahmed-ü Mahmud Muhammed Mustafa aşk râhına
Sıdk ile girdin bu yola durma oku ya Gıyâs


O ki sen Hâlis-Muhlis-Sıddık MuhaMMedî bir kul olarak;
MuhaMMediyyet-MahMûdiyyet ve Ahmediyyet İrfÂNında AŞK YOLuna girdin!
Bundan sonrasında seyr u süluk eylerken durmadan tekrar edip oku “ ey tek kurtarıcımız El Gıyas celle celâluhu!”



Bu demde her gönülde yâr seninle yâridir
Lutf ile gelse dile ahseni ya gıyas el-mugâs


Böylesi AŞK DEMinde her bir gönül ki dâima HAKK Teâlâ ile-BİLedir ve o CANla cÂNÂN BİZ BİR-İZdir YÂRidir.
Tüm bunlar o kimsenin dilinden en güzellikle “Ey meded idici-yardım edici bataktan kurtarıcı el Mugâs celle celâluhu Yetiş!” dökülünce her ÂN yeniden yenilenir çeşme gibi yenisi akar aynı sanılır değildir tâzesidir…



Şeş cihetten eyle tenzih kendini sen kadıya
Hulk-ı Hakdır çünkü hâvr Gaybîya kıl yâ gıyâs


Ey hüküm veren Kadı, sen kendini 6 yönden suç ve noksanlıktan arındır!
HAKK Teâlâ’nın halkedip yaratıp durduğudur yaratıklarından verdiğini alıp eksiltip durmak!
EY Gaybî BaBa bu hâlde sen hiç durmadan “Yetiş ey Nusret verici el Giyâs ALLAH celle celâluhu!” de!..


وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ أَفَلَا يَعْقِلُونَ
Resim---“Ve men nuammirhu nunekkishu fî'l-halk(halkı), e fe lâ ya’kılûn(ya’kılûne)
: Bununla berâber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. Hâlâ akıllanmayacaklar mı?” (Yâ-Sîn 35/68)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Kafiyetu’l- Resim Cim Kâfiyesi..


Tâc mârifet tacıdır sanma ola gayri tâc
Taklîd ile tok olanın Ledünnîden ola aç


İmkanla İmtihan olan KULların Kemalat tekemmülü sonucu TeVHiD Tacın başına takmaktır. Tacdan kasdımız;
Kulun İlmullah ve Kâmil EDEBiyle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İRFÂNına SALL-Ulaşım elde edip Mârifet-i MuhaMMede kavuşmasıdır.
Sûreten AKLen kendisi ya da etrafındaki anlamsız-içi boş ibadet üsulleriyle taklidî imanla amel edenler manen tok değildir, Sîreten-Naklen-ledünnî-gaybî-Hakiki İmana açtırlar..



Düşe düş olma sakın düşe aldanıp kalma
Hakdan gayri ne var ki tabire olmaz muhtaç


Ey can, hakikati bırakıp haya âlemine dalma düşlerine düşüp kalma, zannına yenilip gerçeği-Hakikat-ı MuhaMMediyyeni ANla ve yaşa..
İyice akl-ı selimle fikredersen “Lâ huve illâ huve: O’ndan başka O yoktur” u anlarsın.. bunun ise bazı kelimelerle izahına gerek olmayan hak söz olduğu açık-seçiktir..



Sana âlem görünen hakikatte Allahdır
Allah birdir vallahi sanma olası birkaç


Senin kafa gözü basarınla Dışta-Muhitte-ÂLEM diye gördüğün küllî ŞEY sadece ve sadece Nurullahtır…
İçte-Merkezde ise en ÖZünden de yakın olan O dur..
Lâ ilahe İllâ ALLAH.. TEK olan el İLÂH, ALLAHtan başka ilâh yoktur..

Yerde-Gökte OL-AN SENin NÛRundan:

Zâtullah Nurundan Eşya Nurunun zuhuru kademelerini-aşamalarını iyi anlamalıyız..

En dış ZÂHİR Şehadet Âlemindeki EŞYâ-ŞEYler Bazarındakileri kendi başlarına buyruk nesneler sanmamalıyız:
ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)

Ve ASLa unutmamalıyız ki Nurulllahın Tecellî Teknesi Mazharı NûR-u MuhaMMed aleyhi's-selâm dır. NûR-u MîMMdir.

Âfak Akıl için, Ulaştıkça daha ilerisi OL-AN târifsiz Sonsuz UFUKlar, DIŞımız olup:
MUHiT-te O ALLAH celle celâluhu..


وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in MUHÎTâ(muhîtan) : Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatan-kapsayandır.” (Nisâ 4/126)

Enfüs ise dıştaki Kâinâttan Bedene Yöneldiğimizde ÖZ –İÇÂlemimizdir..
Beden
-Sadr-Kalb-Fuad-LüB-LüBb’ül-LüB, habl’il-Verid ve de AKDES..
Ama Ulaşılamayan MERKEZ-de O RABBu’l-ÂLEMin celle celâluhu..

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)


Bir ağacdır >bu âlem meyvesi olmuş âdem
Meyvedir maksud olan sanma ki ola ağaç


Sonsuz hikmetler kuşanmış bu şeceretu’l- KEVN kâinatı-ÂLEMleri AŞK Ağacıysa, bunun ASLın fASLI-meyvesi-Tohumu ÂDEmoğludur..
bahçıvÂNnın tek maksadı yetiştireceği meyve ağacıdır.. toprak-enerji-su hava hep hizmetçileridirler.. ASL olan Tohumdur ağaç değil ki!..



Bu âdem meyvesinin çekirdeği sözdürür
Sözsüz bu âlem âdem bir demde ola târâc


Âdem oğluna yüklenenen Nur-u MîM emâneti cüz’i AKIL- ilk söz AHdullah sadece bir SÖZ-den ibarettir.. İnsanoğlu AKLen imthan olmaktadır.. Hür AKLıyla, Hizbullahlık veya Hizbu’ş- Şeytanlık Tercihini yaparken;
RABBu’l ÂLEMîn SÖZÜ Rahmetenli’l- ÂLEMîn SESi Kur'ân-ı Kerimei DUYup-Uyması Fıtreen ve fiilen EMRullahtır.. İLK SÖZüne sadakatla şe’ÂN şehrinde yaşayarak Yaratanına ŞÂHİD olmasını son SÖZÜnde istemektedir ALLAH celle celâluhu..
SÖZ, Sohbetin, Zevkin ve HAZZın aASLı-Anasıdır, sahneden çekersek geride koskocaman bir kaos-belirsizliği kalır..
Akıl labirentlerinde kısır felsefik anlayışlarıyla akılları kandıranla,
MuhaMMedî Tasavvufla kendindekine kendi AKLını inandıranların SÖZleri iyice Anlaşılmalıdır..

“E LeStu?” “BeLâ” mız-ilk SÖZümüz:
ELeST BeZMi:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne) : Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.” (A'râf 7/172)

Ve son SÖZümüz: “Eşhedu en lâ ilâhe illâ ALLAH MuhaMMede’r- Rasûlullah!”
Bu ise insandaki MuhaMMedî Hakikatının, muHaMMedî FETHidir Sûrelere dikkat et!


فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ
Resim---“Fa’lem ennehu lâ ilâhe illâllâhu vestagfir li zenbike ve lil mu’minîne vel mu’minât(mû’minâti), vallâ hu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum: Bil ki, Allah'tan başka ilâh yoktur. (Habibim!) Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.” (MuhaMMed 47/19)

مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Resim---“Muhammedun resûlullâh(resûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alel kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd(sucûdi), zâlike meseluhum fît tevrât(tevrâti), ve meseluhum fîl incîl(incîli), ke zer’in ahrece şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr(kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfireten ve ecren azîmâ(azîmen): Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur. İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'd etmiştir.” (Fetih 48/29)


Bu sözlerin me'âli kişi kendin bilmekdir
Kendi kendin bilene hakikat ola miraç


Bu sözlerin, meydana gene neticesi son-ucu: “Kişi kendini-Nefsini bilmek, aklı aklını başına almaktır!”
Kendinde kendisinin gerçeği Hakikat-ı MuhaMMediyye SıRRına erenlere Hakkı DUYuş-HaYRa UYuş Hakatının meyvesi-tohumu, RÜCU’ ve ÜRUC Mİ’RACI mübârek olsun!..

Ah NEFSim BİLeBİLsem!.
RASÛLüm-RABBımı BULsam!.:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Kur'ân-ı Kerimimizin “ALLAH ve RESÛLüne; Teslim olunuz, İman ediniz, Tâbi olunuz, İtâat ediniz!” EMRine Teslimiyyet SELL ve İstkâmet SALLıdır Mi’RAC..
SALLın SALLatın, Salavatın Özünü görmek gerek..
Salatı sadece zâhiri namaz ve dua sanmak, onlarla birlikte SILAya vuslatı görmemek manen körlüktür..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Namaz müminin miracıdır buyurdu.
(İmam Fahreddin er-Razi, et-Tefsîru’l-Kebîr, c: 1, s: 226, Sûreden Çıkarılan Akli İncelikler bölümü; Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, c: 10, s: 453, Tevbe Sûresi 74. âyetin tefsiri)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise secdede duayı çok yapın. (Ebû Hureyre radıyallâhu anh dan; Müslim, Salât 215, (482); Ebû Dâvud, Salât 152.)

Hak denilen Özündür özündeki sözündür
Gaybî özün bilene rubûbiyet ola taç


MuhaMMedî Tasavvufta-MeLÂmette Hakk dediğimiz insanın LÜBBü’l- LÜBB Merkez Özünün Özündekinin SÖZü, Habli’l- Veridden Nur-u MîMden duyduğu SESidir, Kur'ân-ı Kerimdir kısaca..
Âşık Gaybî BaBa,
Şahdamarından AKKRABAsı RABBu’l-ÂLEMîni Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İrfÂNında Bilip-BULup-Olana zâhir-Bâtın Rububiyyet KûN feyeKûN teCELLÎlerini yaşamak TÂCı ALLAH celle celâluhunun VA’didir hamdolsun!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Kafiyetü’l- Ha Resim Ha Kafiyesi..

*I*



ResimLâzımdır mü'mine elbette silâh
Gönülde bulunur ise salah


Bir mü’min için kendini koruma silahı olmazsa olmaz lazımıdır.
Eğer gönlünde SALAHı-dinini duyuş-uyuşta sulh-iyileşme dileğini tercih edişi var ise..



Resimİki dürlü vechi var bil anın
Biri salah-ı silâh birisi felah


Hayatın bu zor zıdlıkları içinde salah ve felah silahları iki türlü zâhirde islah ve bâtında iflah oluş yollarının engellerini kaldırma araçları iki türlüdür..
Hayyeles’- Salah Hayyele’- Felah..



ResimOku ezber et bu virdi müdâm
Bulunur sana da bir Özge makam


Sen bu virdi-hergün okunmsı gerekenleri ezberleyip devamlı oku ki,
O zaman parmak izin-alın yazın gibi sana mahsus Makam-ı Hakikat-ı MuhaMMediyyeni BİLir-BULursun..



ResimSelâmet dârın hem selâmet nâm
Dest 'bedest ile gel ara felah


O zaman Ehl-i Selâmet olan kullarının MuhaMMedi Nâmına katılırsın ve Selâmet diyârına girersin- içinde Olursun ve YAŞArsın..

Bunun için cAN CeRRyÂNı taşıyan elektirik direkleri gibi HaKK ERENlerin elden ele ellerini tutarak İlim-Edeb-İrfan-Erkanla ara Felahını..


لَهُمْ دَارُ السَّلاَمِ عِندَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Resim---“Lehum DÂRU’S- SELÂMi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne): Onlar için Rableri katında barış yurdu vardır ve O, yapmakta oldukları dolayısıyla onların velisidir.” (En’âm 6/127)

يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ

“Resim---Ya eyyetuhennefsu'l-mutmeinnetu: Ey, RABBine, itaat edip huzûra eren nefis!”” (Fecr 89/27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً

Resim---İrci'iy ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten: RABBine DÖN-üver, sen râzı, O da senden razı olarak.””
(Fecr 89/28)

فَادْخُلِي فِي عِبَادِي

Resim---“Fedhulî fî 'ibadî: Gir kullarımın içine!”” (Fecr 89/29)

وَادْخُلِي جَنَّتِي

Resim---“Vedhulî cennetî: Gir cennetime!””
(Fecr 89/30)


ResimFelahın bedâyinde buldum felahı
Nİyyet-i hayr ile hem de salahı


Eşi, benzeri olmayan, benim için her AN yeniden yaratılış içinde MuhaMMedî Mârifetle Buldum; iman-ı Hakk Felahı hemde hayr niyetiyle buldum Salahı..


Resimİbn-al-zaman bilmez olur fettâhı
Anınçun dilinde bulunsun ya fettah


Zamanın zamâne çocuğu olmuş dünyaperstler bilemezler Salah ve Felah fethin yaratan el Fettâh ALLAH celle celâluhuyu bilmez-bilemez ham aklıyla tek başına..
Onun için gönlünde ve dilinde sürekli virdin-zikrin olsun Yâ fettâh celle celâluhu..


El Fettâhu :

Resim


ResimMerkez-i Hakda sabit olursan eğer
Amel makamı olur sana makar


Eğer ki senin hayat tercihiyin ayaklarından birisi İçindeki Şahdamarından da yakında er RABB-el HAKK Merkezinde olursa,
Dışındaki ayağın daima amel-i Salih işleyen-dairesi içinde kalan pergel gibi karar yeri eder ömrünü…



ResimSubh-ı salâtı irken edince eda
Mev'ud olur sana felâh-ı sabah


Sabah namazını zamanında erkence yerine getirirsen,
Sana ALLAH celle celâluhu gönlüne Nur-u MuhaMMed güneşi sabahının felahını vaad eder–söz verir..



ResimMurg-ı dile ta'rif olundu dersi
Âyet u hadîsle arabi farisî


Gönül kuşuna anlayacağı şekilde Ârifçe anlatıldı hayatın maddî-manevî dersi,
Âyetlerle, hadîslerle Arabça, Farisça olarak..



ResimVaiz u nâşının mahalli kürsi
Kulağına girer söyler o büyük nassâh


Dinin dış ve iç meselelerini va’z eden vaizlerle Neşreden Nâşirlerin mahalleri- yerleri Kürsîdir- öğretici makamdır,
O büyük nasihatçinin, satırdan satıra değil de sadrdan sadra girerek sana ulaşan sözleri ana kaynaktandır ve haktır..



ResimKadı bu sözlerin senin değildir
Pîran eşiğinde öğrendiğidir


Bu sözleri sakın hüküm kesen bir kadıyım sanıp benden bilmeyesin ki,
Hazreti PÎRler eşiğinde-huzurunda öğrenegeldiğim irfânlardır..



ResimGaybî divanında bulunan sırdır
Duyanın sadrına virür inşirah


İşte bu güzellikler Sunullah Gaybî baba Divanında açıklanan SıRRlardır ki,
Duyanların SÎNElerien-NEFSlerine ferahlık ve muhaMMedî MUTluluk verir inşae ALLAH!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*II*

ResimEhl-i imâna pâk-i gönüldür silâh
Zâhiri savm u salât batını nur-ı salâh


Îman ehli olanın Îmânın tadını alanın küfre karşı korunma islah hânesi tertemiz kalbidir.
Zâhirî hayâtında Emrullah olan oruç tutup namaz kılmak gözükenlerin Bâtın-içteyse Nûr-u salah, islah oluşu koruma nûru olduğu açıktır.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:İnsan vücûdunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücud düzelir, o bozulduğunda bütün vücud bozulur. İyi bilin ki, o et parçası kalbdir.
(Buhârî, İmân, 39; Müslim, Musâkât, 107)



ResimBoş durma yürü zikr ü fikrinle müdam
Hakkın zikri dilde bula irtibâh


MuhaMMedi şuuru bilip nûrunu bulanların her AN durmadan zikr-i dâim, fikr-i dâim olduklarını unutma.
Öyleki HAKK Teâlâ’nın zikri zâhir dilde (lisanda) bâtın dilde (kalbde-gönülde) devamlı yükselmeli..



ResimSelâm ile selâmettârın açılır
Dembedem okudu ki silâh u felah


Es selâm esmâ zikrini yaşamakla seni selâmete ulaştıracak yol-sebeb-kâmillerin elde edersin..
İslah ve iflah olmanın yolu durmadan okumaktır zikrullahı..



ResimGaflet uykusundan kaldır başını
Sükûtun zikr olsun akşam u sabah


Aklın karanlık örtüsü kalkar da Nakille buluşursa, dünyâ uykusundan uyanırsa,
Söz-sohbet-zevk-hazz almaları aşar da Hakîkat-ı MuhaMMediyyesinde devrÂNda; sözsüz-harfsiz seyrÂNa, hayret cevlÂNına ve de dehşet hayrÂNında sukutta kalakalır… Zikir de âletsiz ettirence edenede edilir gece-gündüz- durmadan…



ResimAkşam u mesâ gönlün Hak ile olur resâ
Tercemân-ı Lisan söyler ya Rezzâk ya Fettâh


El Hakk zikrin Anlayışla gönlün-manevî hayâtın erginleşir-yetişir-kemâl bulur..
O zaman benliğiyin tercümanı dilin durmadan Yâ Rezzâk ALLAH celle celâluhu Yâ Fettâh ALLAH celle celâluhu söylesin gezsin..



ResimNİyyet eyle merkez-i Hakda olur
Murg-ı dil Hak Hak demekle olur sabah


Amellerin kalbdeki niyet HAKK ile olunca,
Dil kuşu her yerde her zaman her halde durmadan el HAKK ALLAH celle celâluhu zikri öter gezer iklimlerde inşâe ALLAH...



ResimArş u kürsiyi makam edince gönül
Vaiz-ı Hak olur va'âz u nassâh


İnsan gönlü kemâlat dergâhına dönüp de Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ELLi Hakk EREN Kâmil bulanlar kürsîye, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemle SALL edenlerse ARŞı makam etmiş gibi durmadan MuhaMMedî Hasbî Hizmet vâizi ve nasihatçısı olarak dâimâ HAKKı DUYup HAYRa Uymayı Anlatır anlatır…


ResimHükm-i Hak kaza ederse kadı olur
Gayb divanında şad sadr-ı inşirah


Muradullah kazsı Hükmü Hak OL-AN olunca HAKKın Kadısı olur, hükmün uygulanmasına hizmetçidir..
Âşık Sunullah Gaybî’nin olduğu halde gözükmeyen derûnî zevkleri sunması gögüslere sürur ve mutluluk yayar ve bahtiyâr kılar…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Kafiyetü’l- Hı Resim Ha Kafiyesi..

Resim Ledünnî ilmidir bil ilm-i râsih
Bulur andan on iki ilmi râsih


İlm-i râsih, ledünnî bir ilimdir.
Akla-mantığa ve nakle-mesnede dayalı temeli kuvvetli ve sağlamdır.
Bu ilimden doğar 12 ilm-i râsih, temeli sağlam ilim..


لَّكِنِ الرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ مِنْهُمْ وَالْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَالْمُقِيمِينَ الصَّلاَةَ وَالْمُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَالْمُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ أُوْلَئِكَ سَنُؤْتِيهِمْ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---“Lâkinir râsihûne fîl ilmi minhum vel mu’minûne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablike vel mukîmînes salâte vel mu’tûnez zekâte vel mu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri). Ulâike se nu’tîhim ecran azîmâ(azîmen): Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler; Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz.” (Nisâ 4/162)

هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ
Resim---“Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb: Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” (Âl-i İmrân 3/7)

12 İliM.. 6 yüzü, 8 köşesi 12 AYRıtı olan “benlik KÂbemiz” in kara TAŞına izafî-iğreti Sahiblik AYNıyyeti ASÂmızla VURduğumuzda 12 AYRılık Çeşmesinden NUR-u MiM AYNen fışkıracaktır inşae ALLAHu Teâlâ!.

وَإِذِ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناً قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَّشْرَبَهُمْ كُلُواْ وَاشْرَبُواْ مِن رِّزْقِ اللَّهِ وَلاَ تَعْثَوْاْ فِي الأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Resim---"Ve izisteskâ mûsâ li kavmihî fe kulnâdrib bi asâkel hacer(hacere) fenfeceret minhusnetâ aşrete aynâ(aynen), kad alime kullu unâsin meşrebehum kulû veşrebû min rızkıllâhi ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne): Ve bir vakit Musa, kavmi için su dilemişti, biz de asan ile taşa vur demiştik, onun üzerine ondan on iki pınar fışkırdı, her kısım insanlar kendi su alacağı menbaı bildi, Allahın rızkından yeyin, için de müfsitlik ederek yer yüzünü fesada vermeyin” (Bakara 2/60)


ResimAnasından müşaheddir o mutlak.
Bilir misin nedir ol ruh-ı nâsıh


O, temelinden mutlak şahiddir.
Bilir misin o içi temiz-pâk nasihatçi-öğütçünün RUHu nedir?



Resim İzafet kesb ide Men ruh-ı Hakka
Biziz mümtaz u müstesna vü samih


Kim ruhunu, ruh-u HAKK’a yakinlik kazandırırsa,
İşte o zaman BİZcileyin, seçkin, ayrılmış sahavet sahibi cömert yiğtlerden olur..



Resim Cemâl-i âlemi makbul edindi
Dü-âlem nüshasın cem' etti nâsıh


Böylece tüm Âlemin cemâlini kabul etti de,
İki âlemin kopyasını özünde topladı bu Kâmil nasihatçı..



Resim Cemâline muvafık âyetullâh
El uzâtma ki Gaybî devr-i masıh


Cemâline bakarak “ALLAH celle celâluhu âyeti” dense uygundur.
Ancak ey Gaybî bu işin derinin açma ki devir-zaman "MuhaMMedi Mahviyyete belirsizlik zamanı" dır bu kimseler için...


Resim---Kudsî Hadisinde Cenâb-ı ALLAH buyuruyor: " Evliyâi tahte kubâbi lâ ya’rifuhum ğayri : Benim gök kubbemin altında öyle dostlarım vardır ki onları benden başka kimseler bilmez! "
Niyâzi Mısrî (ks) Hazretleri bunu açıklamıştır.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Kafiyetü’l- Dal Resim De Kafiyesi..

*I*


ResimÂteş-i şirke düşüp olma muazzeb ey hasûd
Hakkı birle birden artık yokdurur hergiz vücûd


Ey bütün kötülüklerin anası olan Hasedin hastası!
O seni ergeç şirke kadar götürür ve seni azaba düçâr eder sonunda.

HaKK Teâlâyı TEK-BİRle ki gördüğün bu gölge mevCÛDlar izafîdir ve ASL olan Vâcibu’l- VüCÛD ALLAH celle celâluhudur..

Hased, nimet verilmiş olan kimseden o nimetin elinden çıkmasını-yokolmasını istemek, yani nimetten o kimsenin mahrum kalmasını temenni etmektir.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Hased hasenatı yer tüketir, tıpkı ateşin odunu yiyip tükettiği gibi. Sadaka da hataları söndürür, tıpkı suyun ateşi söndürmesi gibi." buyurmuştur.
(Enes radıyallâhu anh'tan; İbnu Mâce)

ـ4ـ وعن الزبير رضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسول للَّه #: دَبَّ إلَيْكُمْ دَاءُ ا‘مَمِ قَبْلَكُمُ: الحَسَدُ وَالْبَغْضَاءُ، وَهِىَ الحَالِقَةُ)ـ1(، أمَا إنِّى َ أقُولُ تَحْلِقُ الشَّعْرَ، وَلكِنْ تَحْلِقُ الدِّينَ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ َ تَدْخُلُونَ الجَنَّةَ حَتَّى تُوْمِنُوا، وََ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا، أَ أدُّلُّكُمْ عَلى مَا تَحَابُّونَ بِهِ؟ أفْشُوا السََّمُ بَيْنَكُم[. أخرجه الترمذى
Resim---.4. (1665)- Hz. Zübeyr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Size ümem-i kadime hastalığı sirayet etti: Bu, hased ve buğzdur. Bu kazıyıcıdır. Bilesiniz; kazıyıcı derken saçı kazır demiyorum. O dini kazıyıcıdır. Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin ederim, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi: Aranızda selâmı yaygınlaştırın." buyurmuştur.

(Zübeyr radıyallâhu anh'tan; Tirmizî, Sıfatu'l-Kıyâme 57, (2512).

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ümem-i kadime hastalığı ile önceki ümmetlerin yıkılmasına sebebi bildirmiştir.

Ancak Hasedin sebebi, insan fıtratından gelir ve zaten fıtrî yapısında mevcuddur. Beşerî hayatın temeli “benlik” tir. Daima herkese karşı üstün olmak arzusu vardır. Ancak ifrat ve tefritten itidale Resulî SEVİYEsi şarttır.
İşte o zaman bu SEVİYE hased GIBTAya dönüşür.

GIBTA: İmrenme. Aynı iyi hâli isteme. Şiddetle başkasının güzel bir halinin kendisinde de olmasını arzu etmedir.

ـ1ـ عن ابن مسعود رضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسُولُ اللَّهِ #: َ حَسَدَ إَّ في اثنَتَيْنِ رَجُل آتَاهُ اللَّهُ الحِكْمَةَ فَهُوَ يَقْضِى بِهَا وَيُعَلِّمُهَا، وَرَجُل آتَاهُ اللَّهُ مَاً فَسَلّطَهُ عَلى هَلَكَتِهِ في الحَقِّ[. أخرجه الشيخان
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Şu iki kişi dışında hiç kimseye gıbta etmek caiz değildir: Biri, Allah'ın kendisine verdiği hikmetle hükmeden ve bunu başkasına da öğreten hikmet sahibi kimse. Diğeri de Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolda sarfeden zengin kimse." buyurmuştur.

(İbnu Mes'ud radıyallâhu anh'tan; Buhârî, İlm 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ'tisam 13; Müslim, Salâtu'l-Müsâfirin 268, (816)


ResimDü zamanın hassasıdır garka-i fakr u fenâ
Kabiliyette Ölürsen 'bulasın sen feyz u cûd


Dünya-Zâhir-geçmiş ve geçmekte olan ile Âhiret-Bâtın-gelecek iki zamanının, iki ÂLEMin ARAkesiti, şu ÂNda ŞeÂNda kul Nefsini bilirse Fakriyyet-Acziyyet-Zillet ve İlleti ANlar yaratan Rabbını bilir.
İnsanoğlunun mutlak Muhtaçlık Fakriyyetini Anlaması için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i DUY/Uyması gerekir:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: Mutü kable en temutü: Ölmeden önce ölünüz! buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Fakrım benim fahrımdır. Ben onunla iftihar ederim. buyurmuştur.
(Aclunî, Keşf-ül Hafâ, 2-87)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: "Fakrımla fahrederim: fakir oluşumla övünürüm" buyurduğu,
Kulluğun 4 ana sıfatları olan : Acziyet, Fakriyet, Zillet ve İlletten en önemlisi olan Kulluk Fakriyetini anlamak ve yaşamakla övünmemize örnek olup emretmiştir.
Kul olan Fakriyette iken, kulu yaratan elbette Ganiyettedir.
Kulunun kendisini, fiilerini ve hatta dilemelerini dahi yaratan Rabbülâlemin elbet gerçek zengindir.
Yarım nefesle bir an için var gözüken insanoğlu fakirliğini anlarsa kendini bilmiş olacaktır ki Rabbini de bile bile..


يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ

Resim---"Ya eyyühen nasü entümül fükaraü ilellah vallahü hüvel ğaniyyül hamid : Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur." (Fatır 35/15)

İşte bu KULluk fakriyyetinde FENÂ buluş gark oluşu, denizde eriyen BUZun geri-benliğine dönemeyiş FENÂsıdır.. Vardır ama yoktur.. Yoktur ama vardır denizde damlası..

Ahsen-i takvim kıvamında ki insanın Tevhid tercihiyle gerçek VAR-da YOK oluş fakr u fenâsında gark oluş kabiliyetini çalıştırıp ölmeden önce cehaletinde ölür, MuhaMMedî Kemalatında DİRİlirse;

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin FAHR Fazlından Kevser FEYZinde vüCÛD bulur ebeden..
Kulluk Fakrının, ihtiyaç, yoksulluk, azlık, muhtaçlık derdi, Cenab-ı Hakk'a karşı fakrını, ihtiyacını hissetmeye yönelir deİlahî-Resulî Feyze- bolluk, bereket, irfan, ihsan, kerem, rahmet Kevserine kavuşur da El CeVVâd olan ALLAH celle celâluhunun sonsuz CÛDuna erer..



ResimGörmemişin cümle istidadımız mecburîdir
Kendimidir tairin ider hubut ile su"ud


İnsanoğlunun İmkÂNla İmtihÂN olduğu esastır.
Her kul her türlü istidadını kullanmalıdır. Ve buna da mecburdur-icbar edilmiş-zorlanmıştır. Ana sorun EREN EDEBİ ile ÜSULünü öğrenip de VÂSIL olmaktır Muradullah Menziline..
Yoksa KUŞların alçalıp yükselmeleri kendi icadları akılları vs değildir.
Onlarda uçarak kaçma özelliği ve âleti ve de kullanma kabiliyeti iç güdü olarak kaderince-kadarınca kendi benliğinde mevcud ve mecburîdir.
Onlar da uçacakken kaçmaya kalkarsa Tilkiye yem olmaktalar!.
Doğduğum köyde dağlarda ekinler yeşilken Keklikler bir sürü Farıç-civciv çıkarır.. hemen çıkmıştır çok küçük.. ama yakalamAk istediğimiz de o yavrular yerde ne bulursa anında toplar ayaklarıyla kendini gizlerler, çünkü uçamamaktlar ama İlahi Kabiliyeti kullanmaktalar…



ResimGel kazaya razı ol halkı çıkar sen aradan
Sanma kim halkın yüzünden ola nabud ile bud


Muradullah Kazası, EmrullaH kaderi-takdiri, Sünnetullahın işleyiş tavrı-tarzı ve Şe’Nuluhhta her yeniden Yaratış Oluşumları..
İnsan AKLı halk içinde hükmeder ve onlara yönelir durur haliyle..
HaKK celle celâluhu NAKLi ise kendine çağırıcıdır.
Her şey-olay-zamanın var oluş “Bûd” u, boyutu ile olmayış “Nâ-Bûd” u Yüce yaratanın her AN daki ŞEÂNıdır şu ÂNda..
Hlkın her birisi benzer beşerdir ve sınırlı sorumlu KULdur..
Kral da olsa Köle de olsa ACZİYYET içindedir, mutfak-Tuvalet arasında AYNı işe Mecburdur..
Bu Âlemde filin FÂİLi de ALLAH celle celâluhudur daima..


ResimSenden ednaya nazar kıl müsterih ol her zaman
izzet ehline bakuben dâim itme âh u dûd


İnsan Nefsine yüklene Heves ve Hevâ Kibri büyüklük taslamasının tek çâresi, kendinden aşağı hayattakilere bakıp rahatta olmasıdır.
Zâhiri Benlik İzzetine dolaşmış geçici bir dönemde imrenilecek hayat yaşayanlara bakarak ah çekmeye dûd etmeye-elem, gam, keder, tasaya gerek yok!.


Buradaki incelik şu ki KULLUK Zilletini hazmedenler EREN edebi görenler sonunda gerçek İZZETe kavuşurlar ve tek âyettir mü’minler de İZZET sahibidir buyuran:

يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---“Yekûlûne le in reca’nâ ilel medîneti le yuhricennel eazzu min hel ezell(ezelle), ve lillâhil izzetu ve li resûlihî ve lil mû’minîne ve lâkinnel munâfikîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne): Derler ki, "Andolsun, Medine'ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp çıkaracaktır." Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah'ın, O'nun Resûlü'nün ve mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.” (Münâfikun 63/8)


ResimÂrifin katline dendân bilemek âdet durur
Hazret-i Isayı çarmıh etmediler mi Yahud


Bu âlemde Âlimler, Kâmiller, Ârifler ve Âşıklar için BİLdikleri-BULdukları-Oldukları ve yAŞAdıkları,
MuhaMMedî Şuur-Nur-Sürur ve Onurdan dolayı halk ile işleri zordur.
Onlar için:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Lâ rahate fi’d-dünya: Dünyada rahat yoktur” buyurmuştur.
Cehâletin kılıcı-çile çarkı dişlileri sürekli kesin bileyilenmiş bekler durur ki Kâmillerin-âriflerin söyledikleri her söz katllerine sebebdir..
çharMIHa gerilen Mansurlar Dersi yüzülen Nesimîler vd..

iSÂ aleyhi's-selâm’ı, çharMIHa-dörtMIHa gerdiren de güya sadık Havarilerinden YAHUD idi ya…
İsâ-Meryem aleyhume's-selâm’a bunu yapan bu halk sıaradan Âriflere neler etmezler..
Niyazî Mısrî Babamızın da başına gelmedik kalmamıştı Gaybî Baba gibi MeLÂMet yolunda bir zamanlar dost!..



ResimAşk ile mahv-ı vücûd it geç geçenden fariğ ol
Aşk-ı Hakdan gayrıda yokdur baka ile hulûd


Bizce AŞK o ki; NAKLe kavuşan AKIL bu ÂLEMdeki ÂDEMlik gömleğinin izafî-geçici-iğreti KULLUK âleti gölge bir MEVCÛDluk olduğunu ANlar, İnANır, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İRFÂNında şeytanını MüslümÂN eder de toprak Testi BEDEN ve RaBBlığa kalkışan NEFS BEN-liğini-BUZluğunu, MuhaMMedî MaHViyyette Eritir ve ASLa DÖNer, buraya ise asla dönemez ve’s- seLÂM!.
Artık terk edip boşaldığı REDDedilen Şaytanî benliğe dönmez.
Bu Resulî SEVİYe Seyr ü Sülukunun adı kısaca AŞK dersek bu Fırka-yı Nâciyye YOLUndan başka da bir Fenâmızı Bekâya, seYYâreliğimizi ebedî HALLedilmişiğe çıkaracak halk yolu yoktur ve yol HAKK Teâlânın ve MuhaMMed aleyhi's-selâmındır..
Bu ise Huldiyyete- Ebediyyete-fASLın ASLına-SILAsına İSALi-İrSali ve sonuçta ASLî HÂLde kalıştır.


قَالَ اللّهُ هَذَا يَوْمُ يَنفَعُ الصَّادِقِينَ صِدْقُهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللّهُ عَنْهُمْ وَرَضُواْ عَنْهُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Resim---“Kâlellâhu hâzâ yevmu yenfeus sâdikîne sıdkuhum, lehum cennâtun tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden) radiyallâhu anhum ve radû anh(anhu) zâlikel fevzul azîm(azîmu): Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur."” (Mâide 5/119)


ResimBu vücûdun lutf ile kahrını çünkim bir görür
Gaybîyâ görmez anın içün azâb ehl-i suhûd


Kim ki ÂDEM ÂLEMindeki mevCÛDiyyetini mutlak VüCÛDda TEVHİD eder,
Vahdet-i vüCÛD, Vahdet-i ŞüHÛD, Vahdet-i süCÛD, Vahdet-i uHÛD NURuyla yıkanırsa, Filin FÂİLini ALLAH celle celâluhu BİLir buna canlı ŞÂHİD olur, “Lütfunda hoş Kahrında hoş!” der ki zâten ZIDların ZEVKine Ermiştir Hikmetini İBRET Âleminde yaşamıştır..
Gübreye “yuhh!” GÜLe “ohh!” çekmez de ARAdan ÇIKan cANa şükreder..
Ey Gaybî BaBa sencileyin canlı-yalansız ŞÂHİDler Yokluk-Çokluk azablarını-CeheNNemlerini SEVİYEleyip CENNET etmişlerdir..
İKİlikler Müslüman olmuş TEK-BİRdir..
Eş ŞEHÎD olan ALLAH celle celâluhu’ya ŞeHÂDette elAN CeNNetir MuhaMMedî CANlar inşae ALLAH..
El hamdu lillâhi rabbil âlemîn…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*II*

ResimMerhaba ey talib-i kabil-vücûd
Kıble-i ma'naya etmişsin sucûd


Merhaba, hoş geldin ey kendini/nefsini Bilerek YARATILANlar Vahdet-i mevCÛDu içinde VARlığının/Kimlik-Kişiliğinin KULLuğunun kadir kıymetini Bilerek gerçek YARATANın Vahdet-i vüCÛDunu ANLAmaya çok istekli olan,
Ve bunun için ANA şart olan Vahdet-i şuHÛD TeSLimiyyetinde Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm EDEBiyle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Vahdet-i süCÛD İrfÂNına istiKÂMet MÂNÂ KıBLesine BAŞ KOYup MuhaMMedî MÂNÂ meCRRâsına kabul olunan baht-ı YÂR cÂN!.

Nefsini BİLişte MuhaMMedî Gayreti,
Nefsini BULuşta MuhaMMedî Merhmeti,
RABBinde OLuşta MuhaMMedî MuhaBBeti ve
RABBıyla YAŞAyışta MuhaMMedî Hakkatını ispat edip eş ŞÂHİD olan ALLAH celle celâluhu ya ŞÂHİD olur:


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir” buyurmuştur.(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

ResimDoğru yola kalbiniz sevk eylemiş
Hamdülillâh buldunuz aşk-ı Vedûd,


zÂHİRde “seBBaha”, Bâtında “KaDDesâ” nı inkÂR/İkrÂRı Şe’ÂNullahında tek Sırat-i Mustakîm olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemi DUYmak/UYmak ŞehADEt şerefinin UYgulamasında Bedenî ve Nefsî AMELe İMAN MERERKEZİ yâni Pay-i tAHTın olan KALBin seni SEVK etmiş..
ve bÖYLEce AŞK-ı veDÛD Dâimiyyetini BULdunuz/OLdunuz ve de YAŞAdınız elhamdulillahi!..



ResimDide-i imanınız bina ola
îctesiz mir'at-ı tevhide su'ûd


İman ÖZünüzün gÖZü Bâsiretiniz, sanki bir DOSTu GÖRüş DÜRBÜNünün Okuleri olarak Bâtında binâ EDişiniz-Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem Teslimiyyetiniz/ ile RaBBdan RAZI Oluşunuzun gERçekleşmesi TaMMlanmasıdır.
İşte o zamÂN enfüsünüzde-İÇinizde İSTEye BİLirsiniz ki MuhaMMedî İstiKÂMEte İştiraktesiniz. Ve MuhaMMedî Mir’atta/ AHMEDî AYNada TevhiduLLAHı YAŞAmaya su'ÛD-derece yücelişi YAŞAnan şeHÂDEtiz olur inşâe ALLAH!..



ResimNûr-u istidâd eğer kuvvet bula -
Hemdeminiz ola erbâb-ı şuhûd


İlahî AŞKın MuhaMMedî mEŞKi ve Kulluk İmtihanına esası Olan Rububiyyet MERKEZi ile Uluhiyyet Muhitli NURULLAHın, Nur-u MuhaMMed MenBAĞına ULAŞım kabulüne ve kazanılmasına olan ezelî/fıtrî meylinizi TERCİH eder, TERCİHinizi “TEK”lik TEVhidullahına ERdiriseniz, Kuvvetten HAVLe ER-ER-siniz..
Ve böylece Her ÂN HeMDeM HÂL-i HAZIRda/HUZUrda HıZıR OL-ANlar, ResSÛLî SEViyede RABBÂNîlik Şerefi Şefâatına Şâhid Olmuş Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ERENlerine/ ki, kerem KULLarı İÇİne “BİZ BİR-İZ” Der-yâ-SÎNda damla olarak VAR/yok OLursunuz inşâe ALLAH!..

İlliYYinden eSFeLine URuCun, eSFeLinden İlliYYine RüCû’u ReSÛLî RÜŞde ER-ERsiniz Mürşid-i MUTLAK MuhaMMed aleyhi's-selâm KeVSeRinde inşâe ALLAH!..

İlliyyinden Esfeline inen insana en Yakın AKRABa RABBu’l-Âlemîn olup cAN CeryÂNı gibidir.
Bunu ANlayış, RABBımıza Her ÂN “Rucû’ et: DÖN!” EMRini YAŞAmakladır İnşâallah!


يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ

Resim---“Ya eyyetuhennefsu'l-mutmeinnetu: Ey, RABBine, itaat edip huzûra eren nefis!”” (Fecr 89/27)

ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً

Resim --- “İrci'iy ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten: RABBine DÖN-üver, sen râzı, O da senden razı olarak.””
(Fecr 89/28)

فَادْخُلِي فِي عِبَادِي

Resim--- “Fedhulî fî 'ibadî: Gir kullarımın içine!”” (Fecr 89/29)

وَادْخُلِي جَنَّتِي

Resim --- “Vedhulî cennetî: Gir cennetime!””
(Fecr 89/30)

Gerçi “ben” liklerinin gölgesi/esir/kölesi niceleri kervÂN köpeği kul ihvÂNi SultÂNımızı taşa tutacaktır ama Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm Nefesimiz RAVZA RuziĞÂRıdır TAŞları Gül olarak onlara dönsün DUÂsı EDeriz inşâe ALLAH!..

Şu ÂN, şe’ÂNullah ŞeHÂDEtini cÂN ceNNetinde fiilen YAŞAyışta, RABBü’l-Âleminin;
Medârriyetînde “SeBBaha” DevrÂNı/seyrÂNı ve de,
Mürebbiyetindeki “KaDDesa” CevlÂNı/hayrÂNıdır DÂRü’s seLÂM gerçekte, ez ZÂHİR OL-AN ALLAH celle celâluhu DÜNyasında BİLene-BULana-Olana-YAŞAyana inşâe ALLAH!..


اَللّٰهُمَّ أَنْتَ السَّ مَالُ وَمِنْكَ السَّ مَالُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَ لَالِ وَالْإِكْرَامِ
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ السَّ مَالُ وَمِنْكَ السَّ مَالُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَ لَالِ وَالْإِكْرَامِ


“Allahümme entes-selâmü ve minkesselâmü
tebârekte yâ zel-celâli vel-ikrâm:
"Allahım! SEN Selâmsın. Ve Selâm SENden
beRReketli kıl ey CELÂL ve İKRAM sahibi olan ALLAH celle celâluhu!”


Resim---Sevban radiyallahu anhu: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem selâm verince -bir rivayete göre namazını bitirince- üç kere: "estağfırullah!" der ve şöyle söylerdi: "Allahumme entesselâmu ve minkesselâm tebârekte ya ze’l- celâli ve’l- ikram." (Buharî , Neylü'l-Evtâr, II/ 300; Ahmed, Müslim, Tİrmizî)
Resim---Aişe radiyallahu anha: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem selam verince ancak: “Allahumme entesselamu ve minkes-selam tebarekte ya zelcelali veikram” diyecek kadar otururdu."
(İbni Mâce, es-Sünen, 305)
DÂRü’s- seLÂMı, maSALL sanmayıp Es seLÂMa MeLÂM et kul kıMÎRim inşae ALLAH!..


ResimAteş-i aşk u muhabbette yanup
Kalbinizde kalmıya na-bûd u bûd


zÂHİRde AT-EŞ, BÂtında AŞK İLLeti/ SON-UÇa UÇuran ve ASLa geri döndürmeyen seBeBi ANLaşılması gereken öyle bir gERçektir ki, YAŞAnması ŞARTsız ŞART olan, yoksa yalan olan bir “OL!” uştur.

Lise yıllarımda köye izinli olarak Adana’dan gelince, nerde ekmek yapılıyorsa kokusu duyulur da anam bana yumurtalı börek yapardı.
Sac ekmeği tandırına atılan koyun kığının kokusu burcu burcu kokardı..
Oysa bu YANgına GÜBREde Atsam GÜL de Atsam Kokuları DUYulur ancak 4 saniye sonra sorsam ATEŞe ki: “GÜBREM-GÜLüm Nerede?” DEsem: “câhillik etme burada MUTLAKa BEN VARım duyduğun Koku, gördüğün Duman ve KüLL sadece İKİlik AKL ŞEY-tÂN-lğın!” der!

İnsan AKLının KEREM Kolonları, Beden-Nefis-Kalb-RuHun;
Zâhirdeki Bedenî-Nefsî yaratık AŞKı ile Bâtındaki Kalbî-Ruhî YaRaTaN AŞKını, fARK ETmek-ARK ETmek-gARK ETmek MuhamMMedî MuhaBBettir MeLÂMette..

İşte İLK NOKTAdaki Naz-Niyaza İştirak VARsa/ERse/dERse/Yaşarsa ASLın-fASLın ARAKESiti KaLBinde ne Ba’d-Baid-Bu’d-Boyut- ERcesi ise en AKRABaya YaKîNde IRAKlık kalmaz!..

“B” SıRRını sakız yapan AKILperestlerin; Beyin-Bilinç-Bilgi-Boyut BOZukluğundan ÇIRPINış ÇIKışını;
MuaMMedî MeLÂMet ERlerinin EREN-i Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ER-DEMinde B-İLElik-BİZlik-BİRlik “BİZ BİR-İZ” liğini, BİLip-BULup-OLup-YAŞA yarak ŞeÂNullahta şu ÂN şâHÎDi OLuş Şefât Şerefi ŞUÛRUnu-NÛRunu-Sürûrunu ve O-NÛRunu YAŞAmalarını, her cÂNa DUÂ Ederim kervÂNın “KÛN feye KÛN” KıtMÎRi olarak inşâe ALLAH!..



ResimMerkez-i vahdette olasız mukîm
îrmiye kalbinize ta'n-ı hasûd


Habibullah Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin el HaYYu’l- KaYYum KEVSERinde bir DAMlacasına MuhaMMedî MâveRÂ Merkezinde Mutlak VAHDETin İLK NOKTA deVRcisi-seYRcisi-ceVLcisi-haYRcısı olarak hABLi’l- VerÎDde AKLın en son kendi Dâimiyyet-Kâimiyyetinde MüKeRRem OLunca,
Artık hâSEDD İblisliği ÖRTüsünden, İKİ-ŞEYlik ŞEY-t-ÂN-lığından “BİZ BİR-İZ” BİLElik BezÂHınız TaMM TeSLim-müSLümÂN olmuş, GEL-GEÇ-Açıklığına SALL olmuş ve SILAya İSÂL BAŞlamıştır inşâe ALLAH!..

Halkın kendi sÜNnetinde-İşlerinde Tavır-Tarz-Sitili seni etkilyemez, tıpkı GÖKlerdeki UMut BULutu gibi SaFF-SıRF Sadakat-Samimiyyet SıRRıSîn inşâe ALLAH!..



ResimIresiz imân-ı Gaybî'ye yakîn
Şahid-i Gaybî olursa ruh-numûd


Eyy MevLÂ ARAyan MeLÂMi cÂNlarımız!
Eğer sizler MuhaMMedî MeLÂMette Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm EDEBİ Edinmekte Hasbî-Habibî Hizmetçiniz ÂŞIK GAYBÎ kaddesallahu sırrahu BaBamızı, RaBBa ve de ReSÛLüne İRSÂLLde-RÜŞDe-Erişinizde, siz de O’nun MuhaMMedî İmanı olan “İmân-ı Gayb” e İNANırsÂNız,
OLduğu halde gÖZükmeyen cÂN CeRRyÂNımız RaBBımız Teâlâ’ya Yalancı değil/ YAŞAyan ŞÂHİDi oluruz,
Ve de RUHî Nefsimiz ki mutmaÎNdir RUHen “NüMÛDD” görüneni gösterici-benzetici hÂLleri hallederiz inşâe ALLAH!.. vs. vs.. denemezleri inşâe ALLAH!..


الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ
Resim---“Ellezine yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun:Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.” (Bakara 2/3)

Bunlar ÂCİzÂNe Öz ZeVKlerim olup AKLen-nAKLen Gönül GÂRımda Gaybî BaBayı GayBÎ ANLAyışımdır.
En doğruyu bilen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ALLAH celle celâluhu dur!..

MîM MuhaBBetlerimle!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Kafiyetü’l- Zal Resim Ze Kafiyesi..


ResimAyb ile huzura gel canına olsun leziz
Aybı gider kendinden irfanın olsun leziz


Dehrin-Zamanın-vaktin ANın dilimlerinde gelip-geçen CAN sahibi her insan ki sen;
Her AN yeniden yaratımakta/yaratılmaktalık hÂL-i Hazırında HUZURdasın, AKLen AYIPlarınla;
KULLukta eksik, noksan, kusur, leke. Bâtıl ve şerde OLuşun utandıracak hallerini soy sırtından da Şah damarından da yakının-AKRABAn olan RaBBu’l- ÂLEMîn HUZURUnda hazır ol ki cÂN-cÂNÂN “BİZ BİR-İzliği LeZZetinde OL-YAŞA!
MuhaMMedî İLİM ve EDEBle AYBını kAYBet ki MuhaMMedî İrfÂN LeZZetinde OL-YAŞA!..



ResimSeyr-i suluk sadedir Abdullah'a göre
Çünki Hak seni sevdi gelür imâna leziz


Her ABDullah için, bu şeHÂDet Şehrindeki devrÂN devrin-seyrÂN seyrin fıtraten sana yüklenmiş İlahî birproğramdırki SÂDEcedir; asit, karışık olmayan, katıksız, saf, gösterişsiz, lüzumsuz bulunmayan, tek katlı ve tek yönlüdür..
Sistemini Sünnetullah kurallarınca MuHABBetullah üzere kuran/yürüten HaKK Teâlâ MuHABBetinin HABBesini HaBiBullahta ve Nur-u MîMle her Nefs/Akılda SEVgi NEŞ’esi NeŞRi olarak İMANda yaşatma/YAŞAmak LeZZetini Murad/EMReder..



ResimMüşteri mebiyunda La ile illa olan
Nefy u istisnayı geç gelsün vicdana leziz


“Lâ -> Hayır.. İLLâ -> Ancak .. Hariç” Satış Pazarındasın,
Bu Alış-VERişe Muhataç-Mecbur-Me’mur ve Mahkumsun ki KULsun!
“Lâ İlâhe -> Hayır, NEFYini-İnkârını ANLa da “İLLâ ALLAH -> Ancak ALLAH celle celâluhu hariç ilâhlar yoktur çünki El İLÂH tektir ve ALLAH celle celâluhudur ayrıcalık müstesnalığını koy ortayada LüBLüBün ÖZün-ÖZün VicdÂNın LeZZet DUYsun!.



ResimRay-i hakikat beğim say ile bulunur bil
Mahabbet bir badedir gelür insana leziz


İmkÂNla imtihÂN ÂLEMinde her Akıl sahibi Mükellef KUL şeriat kurallarınca SA’Y ederek, çalışıp çabalayıp gayret sarfederek KULLuk maksadının meydana gelmesi için elinden geleni yapması ile HAKİKATı SEÇme NOKTAsına Ulaşır.. MuhaMMedî İLİM-İRADE-İDRAK-İŞTİRAK budur..
Bu İşlerin cAN CERRyÂNI muHABBet BÂDEsi ise HaBiBuLLAH-MuhaMMed aleyhi's-selâm ELinden ALınınca GELir İNSÂNa AŞKullah LeZZeti…



ResimKadı bu ışk yolunda yorulup kalma sakın
Gaybîya feyz-i Hudâdır mahza bu rey-i leziz


Ey Kadî; Şeriat Hükümlerince suçlu/suçsuz ayırıcısı AKIL, ŞeÂNda Her ÂN icra edilip durmakta olan AŞKuLLAH yolunda, OYun/EĞelence DÜNyasına dalıp, YOL YOKuşlarında yorulup ceheNnemini ceNNet sanıp kalmayasın haa!..

وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Resim---Ve mâ hâzihil hayâtud dunyâ illâ lehvun ve laib(laibun), ve inned dârel âhırete le hiyel hayevân(hayevânu), lev kânû ya’lemûn: Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi.” (Ankebût 29/64)

Gerçek Hakk ÂŞIĞı Gaybî BaBamıza bu ASLından AYNen, Aklen, nAKLen ALdığı AŞKuLLah Lezzeti-Zevki-Hazzını seçiş rey’i-Tercihi;
ALLAH celle celâluhunun feyzi, Muhammedi berket kevseri AŞKı kendine mahsus, hâlis muhlis sıdık ve âdil MuhaMMedî OLuş NEŞ’esidir..


ResimMeşreb-i pak gelenler neyler talim u telkin
Gaybî'ya divâna dur gelsin divana leziz.


Yaratılıştan inancı, ameli, ahlâkı ve hâlleri katıksız MuhaMMedî meŞReBde olanlar, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemden başkasının öğretmesini ve de fikir aşılamasını ne etsin! Ki onlar RABBu’l-Âlemin SÖZü Kelamullahı Rahmetenli’l- Âlemin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SESinden DUY/UYarlar ZÂTen-nAKLen elhamdulillah!..
Gaybı AYNen-ASLen Yaşayan Ey MuhaMMedî meLÂMî Gaybî BaBam!
Durunî DivÂNımıza hİMMet Buyur/DUR da ÖMRümüze Lezzetullah, Nur-u Mîmullah ve Nurullah Dolsun İnşae ALLAH!.. Huuu!..


MîM MuhaBBetlerimle!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Kafiyetu’r- Râ Resim Re Kâfiyesi..

*I*


ResimOn sekiz bin âlemin cana misâli sendedir
Belki sensin ferd-i câmi' Hak kemâli sendedir


Ey insanoğlu, ham aklıyın asla kapsayamayacağı sayısız anlamında 18.000 âlemin en üst mertebesi el Hayy Esması mazharı canlıların AKLedeni olarak tek örneksin!
Bu sonsuz VARlık-mevCÛDlar cemaatinin tek FERDi ÂDEMoğlu sensin ve el HAKK ALLAH celle celâluhu kendisini BİLiş, BULuş, OLuş ve ŞÂHİDliğini YAŞAyış şerefini sana bahşetmiştir..



ResimHakk kemâliyle cemâlin eyledi sende ayan
Sensin ol Sun'-ı İlâhî Hak cemâli sendedir


HAKK celle celâluhu, HüKMünü Sünnetullahı içinde Şe’enullahında kendi cemÂLini-ferdî lütuf ve ihsan güzelliğini, en üst seviyede insan olarak sen de tecellî etmektedir her an..
El Halik ALLAH celle celâluhunun sanat şaheseri, cemâlini syr AYNası sendedir..



ResimHâsılı sensin bilirsin ol hümâ-i lâ-mekân
Kim bu eşyanın serâser hep hayâli sendedir


Hülasa-netice şu ki, bu Zâhir MekÂN âleminin Bâtını MekÂNsızlık-ŞEYsizlik âleminin, izzet-devlet-cennet Kuşu Hümâ sensin ve bunu bilecek Nurullah AKILı var sende..
Bu Mevcûdlar gölge varlıklar şehrindeki küllî ŞEYin hayalî-özet projesi-eşya olmadan önceki baştan başa, bütün, hep, külliyeni sendedir el ÂN..
Âlemde NE varsa ÂDEMde de vardır!..



ResimSana vasıl olmak için seyr eder bu kâ'inat
Bildi ilham ile bunlar Hak visali sendedir


Bu Tevhid Tiyatrosundaki Maddî-Manevî tüm varlıklar tıpkı sahne aksesuvarı gibi lâzım ve lâyık malzemeler olup İnsanoğlunun hizmetine sunulmuştur..
Bütün varlıklar bunu bilir ve kendilerine yüklenen proğram dışına çıkıp itiraz edemezler.. İnsandan Akıllı hayvan, hayvandan ilerde iç güdüsü olan bitki bulamazsın.. varlık pramidinin tepesindeki TEVHİD Bayrağı iman etmiş Naklî AKILdır..
Bu varlılara fıtrî işlenmiştir ki ASLa-HaKKa dönüş yolları insandan geçmektedir..


وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Resim---“Ve sahhare lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minh(minhu), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn: Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.” (câsiye 45/13)


Resimİsm-i a'zam rûh-u âlemsin hakikat Gaybîya
Zâhir u bâtın bu dehrin hep misâli sendedir


Gaybî BaBa, hakikat-gerçek şu ki, Âlemlerin ÖZü-RUHU senden geçer, sana yüklenen TüMM EsmaULLAH la, Esmau’l- Hüsnânın Azameti sende tecellî etmektedir Hilafetin mükerremliğiyle..
Zâhir MekÂN-şeYlik-Maddî âlem ile Bâtın MekÂNsızlık-ŞEYsizlik- Manevî âlemin ZamaN dehlizinin tek Anının farkında OLuş misali İNSAN olarak sendedir..


Allâme’l- Esmâ :

وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَـؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Resim--- “Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale embiuni bi esmai haülai in küntüm sadikiyn : Allah Âdem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.” (Bakara 2/31)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*II*

ResimEhl-İ vahdet zümresinin cism u canı nur olur
Her neye baksa tecellî durduğu yer Tûr olur


“Olsun!” derdiyle YOKluğun, “Olmasın!” derdiyle ÇOKluğun çâresizliğinde kıvranan KESRET ehli Rabbu’l- Âlemin SÖZünü, Rahmetenli’l- Âlemin SESinden- KeLÂMuLLAHtan DUYar/UYarsa,
OL-AN HükM-ü HAKK Teâl “TEK”lik VAHDETine ulaşır da ÖZde CAN NÛRunun şahdamarından AKRABA OLuşunu,
YÜZde ise cihÂN cİSMinin NÛrun alâ NÛR OLduğunu görür.


MERKEZ-de O..:

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)


Muhitte de ALLAH celle celâluhu Ez Zâhir ALLAH celle celâluhu..:
.
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Resim---“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)

İşte o zaman Her ZERRedeki Şe’Enullahtaki şu ANda OLup durmakta OL-AN TeCELLÎyi ve de bastığı yerin SîNe TÛRu olduğunu görür/ANLAr ve YAŞAr Şehâdetini NûR-u MîM içinde..

Tıpkı bir Cep Telefonu gibi çalışır SîNe DAĞı-Kalbi ve DUY/UYar Vahyin İlhamına..


وَطُورِ سِينِينَ
Resim---“Ve tûri sînîn: Tûr-i Sînâ’ya andolsun!” (tîn 95/2)

وَنَادَيْنَاهُ مِن جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا
Resim---“Ve nâdeynâhu min cânibit tûril eymeni ve karrebnâhu neciyyâ: Ona, Tur'un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.” (Meryem 19/52)

وَمَا كُنتَ بِجَانِبِ الطُّورِ إِذْ نَادَيْنَا وَلَكِن رَّحْمَةً مِّن رَّبِّكَ لِتُنذِرَ قَوْمًا مَّا أَتَاهُم مِّن نَّذِيرٍ مِّن قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
Resim---“Ve mâ kunte bi cânibit tûri iz nâdeynâ, ve lâkin rahmeten min rabbike li tunzire kavmen mâ etâhum min nezîrin min kablike leallehum yetezekkerûn: (Musa'ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için (gönderildin). Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.” (Kasas 28/46)


ResimCümle eşya heb cemâline mezâhirdir anın
Bunda Hak'dan dür olanlar yarın anda dür olur


İnsanoğlu AKLının mevCÛD gördüğü tüm EŞYÂ-ŞEYler, ASLına AYNa FASıLLardır. EsMÂların Zuhur yerleridir. NûR-u MîM GÖRüntüleridir.
Zuhur yeri olan ZERRElerin cÜMMlesinin CEM’i, CemÂLullahı göstermekte ez ZÂHİR ALLAH celle celâluhu ya ŞÂHİDlik EDip DURmaktalar.
Bu izafî iğreti-geçici ve gölge OYUN ve EĞLENCE DÜNyasında el HAKK ALLAH celle celâluhunun Somut-soyut maddî-manevî ÂYETlerini OKUmamayı TERCİH edenler,
Ölümü öldürüp kabir kapısını kapatamadıklarından mutlaka düşecekleri Kıyamet Kuyusunda HAKK bir sonuçtan mahrum kalacaklardır!

Ez Zâhiru :
Resim
El Hakku :
Resim


ResimLevh-i mahfuz-u Huda oldu kulübü bunların
Cümle esrâr-ı hakayık anda hep mastur olur


İnsan AKLının SON-UÇta gördüğü bu ESERlerin KALBlerinin ATTığı, Oluşmadan önceki sanki plan-projeleri Korunmuş bir LEVHAda, ALLAH celle celâluhuunun Levh-i mahfuzundaki TEK NOKtada ki, “KÛN!” EMRinin MERKEZidir. ki o, Her ŞEYlerin HaYYatının ind-i İlâhîde geçmiş-geleceksiz Şe’ÂNda, şu ANda “TEK” “OL!” Hıfzıdır, el Hâfiz ve de el Hafîz ALLAH celle celâluhunun.
İnsan AKLına devrÂN seyrÂNa sunulan cevlÂN edip durn ve BİZi hayrÂN bırkan Eşyâ-Olay-Zaman Sırlarının Hakayık-Hakikatleri ile Dekayık-İncelikleri işte bu Kaderullah LEVHAsında el ÂN Mesturdur-Akıllara gizlenmiştir ama BİLdirilmişti. BULunup-Olunup da YAŞAnması için RaBBanî Rehber ReSûLLuLLAH sallallahu aleyhi ve sellem hayy olarak yüreğimizde ve de yüreğindeyiz inşae ALLAH..
Es Settar: Örten, kapayan gizleyen. En çok gizleyen ve örten ALLAH celle celâluhu.


El Hâfizu :
Resim
El Hafîzu :
Resim


Resim(Li ma'Allah) remzi ancak bunlara da 'im durur
Sanma bunlar bir nefes tevhidden mehcür olur.


“ALLAH ile BİR-likte oluş için mevCÛD Oluşları” İnanç mutmainliklerinin imtihan sahası Hayatlarında sürekliliği Ellerini Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Elinde ki YeDullahta oluşları Remzi-akla anlatış tarzı bunlara mahsustur.
Sakın sanmayasınız ki bu MuhaMmedî Tevhid ŞEHÂdetinden tek nefes dahi AYRılabilirler, hicran düşüp mehcur olurlar. (Hicr. den) Uzaklaşmış, ayrı düşmüş, bırakmış, bırakılmış, unutmuş, unutulmuş olabilirler zannetmeyesiniz!
Ki onlar sürekli Keban Kaynağından her ÂN Elektirik alan AHMEDî Ampuller gibi ebeden YANar IŞIK saçarlar.. Zikr-i DÂİM EREN ERleridrler.


رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ
Resim---“Ricâlun lâ tulhîhim ticâratun ve lâ bey’un an zikrillâhi ve ikâmis salâti ve îtâiz zekâti yehâfûne yevmen tetekallebu fîhil kulûbu vel ebsâr: (Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.” (Nûr 24/37)


ResimCâmi'ül-ezdâd olur bil bunlara feyyaz-ı Hak
Nice bilinür bunlar kim zâkir u mezkûr olur


Hakk Teâlânın İlim İrfÂN, İhsÂN bolluk berketi feyzinin kesintisiz oluşu, Ezel Ebed ZİKR SeBBAHasındaki Bu Âşık DERvişlerin, şu HAYYattaki ZIDların ZEVKi Âlemindeki cÜMMle ZIDları TEK TEVHİDde CEM’eden el CÂMiuya fiilen İŞtirakte Oluşlarını;

El Câmiu :
Resim
Zâkir-dâima ZİKReden ile Mezkûr- dâima ZİKRedilen “BİZ BİR-iZ” liğini sana nasıl anlatalım ki bu İŞ ancak;
MuhaMMedî Şuurla BİLinir,
MuhaMMedî Nûrla BULunur,
MuhaMMedî Sürurla OLunur ve de,
MuhaMMedî O-Nûrla YAŞAnır..

Yanan her Lamba sana “Kebanla BİZ BİR-iZ”liğini harfsiz sözsüz ANLAtacaktır Kafa-Basar ve Kalb-Basîret Gözleri kör değil de GÖR ise.. gerisi boş lakırtılardır…



ResimKavlu fi'li pak evsâf oldu bunlar dâima
Anın içün zâhir u batınları ma'mûr olur


Bu Âşıkların Özlerinin Bâtınî inançlarının ortaya ÇIKış SÖZleriyle Yüzlerinin Zâhirî Amelleri-işleri- fiilleri pâk-tertemiz sıfatlarla güneş gibi ortadadır her yerde her zaman ve her HÂLde..
Onun için Zâhir-DIŞlarında küllî Şeyi “AllahuNÛRu’s- Semavati ve’l- ARZ” görürler.
Onun için Bâtın-İçlerinde şah damarlarından da yAKÎN-AKRABa RABBu’l- Âlemîn BİL-BUL-OL-YAŞAdıklarından MuhaMMedî Ma'mûrlardır. Onları MuhaMmed aleyhi's-selâm imÂR edip Hayatın Harabîlik ve Issızlığından kurtarıp KEVSERinde “BİZ BİR-iZ” damlası eyledikleri, SILAlarına SALL seBeBi olduklarıdır..




ResimRaz-ı tevhidi bular çün açmadılar âleme
Vahdet-i Hak cümle halkdan da'ima mestur olur


“YAŞAnmayan Yalandır” ı çok iyi bilen bu Hakk Dostları TEVHİDin gizli SıRRlarını herkese rastgele açıp saçmadılar elbette,
İmkanla İmtihan diyarı yalancı DÜNyada hakk TeÂLÂnın Vahdeti, Kesret-Halkından diama setr edilip BULmaları istenmiştir, “OLduğu halde gözükmeyen VAR”dır.. ETTiğiyle belli CERYÂN-ELektirik gibi ve’s- seLÂM!.



ResimNeyler isen eyle cânın âşık eyle bunlara
Bunlara âşık olanlar da'ima mesrur olur


Ey can!
Sen kendine ne edersen et amma bu hayatta en son işin canını bunlara ÂŞIK et de YOLLarında YOLcu ol, YOLluk ve YOLdaş bulursun da Sürur-u MuhaMMedîde mesrur olursun! SEVgi SEVincine kavuşursun.. ResûluLLAHI bulan ALLAHı BULmuştur.. HâKK’a giden YOL HaKK Dostlarının KALBlerinden Geçer..
SENde DEL yüreğini SEBBAHa TESBİHine dİZil İnşae ALLAH..



ResimBunları her kim ki sevmez oldu şeytan-ı lâ'în
Kim ki Hakdır diye bunlar akıbet mansûr olur


Bu Gerçek Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm EDEBiyle İRfÂN-ı MuhaMMed aleyhi's-selâmKEVSERinde var-yok olanları sevmezse sonları lânetlenmiş-İKİliği tercih edip Tevhidsiz kalmışlık olan Hizbu’ş- Şeytan EHLi olurlar ki..
Kendi başlarıan “ENE’l- HAKK” dahi deseler sonları-akibetleri dediklerinin ELLeriyle Hallac-ı Mansur gibi DÂR Ağacı olur..


"Bunlar" deyip durduğumuz ZÂTlar ki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemle İLKinden BAĞsız Bağlı RaBbâNî- Kur'ÂNî-MuhaMMedî Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm başta gelir. Bu sünnî-şiiî çatışması vs. çok DIŞındadır, MuhaMMedî ŞUURdaki AKL-ı SİLM Sahibleri için..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : "Ali'yi sevmek iman, onu buğzetmek nifaktır"
(Sahih-i Müslim c.1, s.61 / Sünen-i Tirmizi c.8, s.306 / Sünen-i Nisai c.6, s.117)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hanımı Ümmü Seleme radiyallahu anha'dan naklen, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu :"Ali Kur'ÂN’ladır, Kur'ÂN da Ali'yledir, ikisi havuz başına varana dek birbirinden ayrılmazlar"
(el-Hakim'in "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.124; Tabarani'nin "Mucem el-Sağir" c.1, s.55; el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.153; el-Münavi'nin "Fayd'ül Kadir" c.4, s.358 / eş-Şeblenci'nin "Nur'ül Absar" s.73; el-Suyu-ti'nin "Tarih'ül Hulefa" s.173 / el-Suyuti'nin "Cami us-Sağir" c.2, s.66

Resim---Cabir bin Abdullah el-Ansari ve Hüzeyfe'den naklen, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : "Ali insanların en hayırlısıdır, her kim bunu kabul etmezse kafir olur"
(Hanbeli mezhebinin imamı Ahmet bin Hanbel’ in “el-Fadail” s.46, Hadis No: 72; el-Askalani'nin "Tehzib et-Tehzib" c.9, s.419; ed-Deylemi'nin "Firdevs" c.3, s.62 ; İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.445 ; el-Müttaki el-Hindi'nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.159, c.12, s.221 Hadis No: 1286; el-Suyuti'nin "Leali" c.1, s.170; el-Tabari’nin “Riyad’ul Nadara” c.2, s.220, “Zehair’ul Ukba” s.96, “Beşaret’ ül Mustafa” s.246 ; “Tefsir-i Tabari” c.30, s.171 ; Fahrettin Razi’ nin “Nihayet’il Ukul” s.114 ; “Ramuz’ ül- Ahadis” s.442 ; el-Askalani’ nin “Lisan’ ul- Mizan” c.3, s.166)


ResimSohbetini bunların her kim ki başa tâc eder
Gün gibi başa çıkar ol âleme meşhur olur


Kim ki RaBB SÖZün ReSÛL SESİNden DUYarsa ve de Fırka-yı NÂCiye YOLUna Uyarsa, Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm EDEBi SOHBetini ZEVK Eder Başına TAÇ takarsa,
Yüreğindeki Hakikat-ı MuhaMMediyye GÜNEŞİ doğar, ne şirk kalır ne şüphe, ne karanlık ne gece, KÖRler bilr Görür, BİLinmek istmez BİLindirilir artık bu Nurun alâ NURU inşae ALLAH!..



ResimBunların yüzin görüp sözün işiden can ile
Gaybîya dergâh-ı Hakda şüphesiz mağfur olur


İşte bu Hakk Dostların YÜZündeki NûR-u MuhaMMedde zuhru eden NÛRuLLAHI AYNen AKSettiriler SÖZleri Keban gibi Merkezdendir, musluklarında akan Suları MuhaMMed aleyhi's-selâmın Kevserindendir.
Cenâb-ı ALLAH celle celâluhunun şu içinde yaşadığımız ve İMKANla İMTiham Olduğumuz HaYYat DERgÂHında Kulluk gereği olan hasbelbeşer noksanları TAMMlanır, günahları bAĞışlanır ey GayBÎ BaBamız kaddesallahu sırrahu!..


Resim---Cabir bin Abdullah el-Ansari, Ayşe, İmran bin Husayn, Muaz bin Cebel ve Abdullah bin Mesud'dan naklen, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : "Ali'nin yüzüne bakmak ibadettir"
(el-Hakim'in "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.142 / İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.394 / el-Bağdadi'nin "Tarih-i Bağdat" c.2, s.51 / el-Zehebi'nin "Mizan'ül İtidal" c.3, s.483 / Ebu Naim'in "Hilyet'ül Evliya" c.2, s.182 / el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab' ul Kenz" c.5, s.30 ve "Kenz'ul Ummal" c.11, s.601 /İbn-i Kesir'in "el-Bidaye ven-Nihaye" c.7, s.357 / İbn-i Hacer'in "Sevaik'ül Muhrika" s.175 / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s. 34 / Tabari'nin "Riyad'ul Nadara" c.2, s.219 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 90 / Suyuti'nin "Tarih'ül Hulefa" s.66)

Resim---İbn-i Abbas'tan naklen, Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu :
"Ali bin Ebi Talip mağfiret kapısıdır, her kim içinden geçerse mümin, her kim dışında kalırsa kâfirdir."

(el-Suyuti'nin "Cami us-Sağir" c.2, s.56 / el-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.153 ve "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.20 / el-Nebehani'nin "Feth'ül Kebir" c.2, s.242 / İbn-i Hacer'in "Seva-ik'ül Muhrika" s.75 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Meved-de" s.247,284 / el-Bedhaşi'nin "Miftah'ün Neca fi Menakıb al Aba" / Esn'el Metalip s.37 / ed-Derakutni'nin "el-Afrad" / ed-Deylemi'nin "Firdevs'il Ahbar" )

MîM muhaBBetlerimle..
külihvÂNi
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*III*

ResimBu sûretler kamu bir bir bozulur
Varır ma'nâ denizinde düzülür


Bu Eşya Bazarında gördüğün izâfi-iğreti-geçici-gölge Maddî ŞEY görüntülerin tümü de VAKTi gelince bozulur, erir akar da Mânâ-ASLî Denizinde var/yok olur gider..


ResimNe sûret huyı kesb ettinse bunda
Tamam olur o devrin hep gezilir


Bu âlemde hangi yaratık gibi yaşadın ve vasıflarını kazandınsa, o âlemde de o huyun hâline dönüşür karşılığını yaşarsın..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” buyurmuştur.
(Aliyyülkârî, Mirkâtü’l-mefâtîh 1/332, 7/375, 8/431)


ResimKülle gide olasın çünki insan
Bu sözden gayrısı sende üzilir


İnsan AKLı gereği her ZeRRenin Küllîsine-TaMMına-TüMMüne döneceğini teknikle tasavvufla bilecek dizayndadır.
Bu sonuçtan gayrısı her iki âlemde insanoğlunu üzecektir..



ResimBu ger bir söz okursan olmuşu yok
Eyü meleğin bu insanlık yazılır


Bu gerçek bir söz ki okur anlarsan, olmayacak bir şey değildir.
Sonucu iyi olmayacak sözleri fiile dökmemek doğruluğuna ulaşırsan bil ki bu melekeyin adına İNSANlık denir..



ResimGelür gider heman insan olursun
Nihâyet her libâs-ı gayr sızılır


Bu meleken hayata yetenek olarak yansır da her zaman her hususta-işinde “İnsan” olursun da,
İnsanlık dışı kötü huy-gayrı oluş elbiselerin iç/dışından sızar çıkar gider..



ResimSenin her bir libasın ey dilârâ
Kıdem garbinde bu gice bozulur


Ey gönül verip-gönül alan Âşık, senin bu sahte “ben”lik elbiselerin,
Sana tanınan ÖMÜR batışında en kıdemli kemâlaltında-olgunluğunda bu seherde SILAda vASLda bozulur buz gibi Erir gider de,..



ResimBu zevke itişince kişi Gaybî
Vücûdundan deri gibi yüzülür.


İşte gerçek Hakk Dostu Tâlib kişi sözü, sohbete, sohbeti ZEVKe Erdirdikçe Haihat HAZZına iter “ben”liğinde kendinden kendi ben TENini derd DERİsini yüzer atar, Hayrette HAKKa KUL olur ebeden…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

IV

ResimEy kitâbullahı münkir Hak Ta'âla sendedir
Sûretin Arş-ı Hudâdır zât-ı mevlâ sendedir


Eyy ham AKLının kısır labirentlerinde RAB SÖZü-Rasûl SESi keLÂMullahı tanımayan ahmak inkârcı!
İnkâr ettiğin RaBBu’l-ÂLEMîn senden de sana yakın olandır, sende gibidir.


MERKEZ-de O:

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)

Muhitte O:

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in muhîtâ: Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.” (Nisâ 4/126)

Senin kafa gözüne GÖRdüğün DIŞın-Sûretin Yaratanın ARŞ ATLasıdır, tüm EsmâULLAHın nakışları İşlenmiştir, SEViyelenişin muhteşemdir ve,
Kalb gÖZünle GÖReBİLeceğin İÇin-Sîretinde ZÂTullah var ve tüm VARlığın O’nun NÛRu ZÂTen..


وَلَقَدْ خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ لَمْ يَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ
Resim---“Ve lekad halaknâkum summe savvernâkum summe kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs, lem yekun mines sâcidîn: Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.” (A’râf 7/11)

Tüm esmâlardan ibâret AKL Nûrun ve şe’ENullahta, şehâdet RÜŞDünü AYNen Yaşayabilen tek ARŞullah sensin!.. ANLArsan eğer.. yoksa en pis leşsin!..

El Musavviru :
Resim


ResimAsuman-ı ma'rifetten zat-ı pake kıl urûc
Leyle-i esrâda me'ri ve vech-i âlâ sendedir


SiLM akıl sahibleri gibi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi BİLir-BULur- yüreğinde Olur da,
İnancını, amelini, ahlâkını ve HÂLLerini YAŞArsan, Mârifet-i MuhaMMediyye SEMÂlarında, ESMÂ Maverâsında URUC-RÜCU’ Mi’RaC-ı MÎM-in, ASLa-SıLAya iRSALLin Resûlla ALLAHadır..
Bu her AKLa, LUTFullah olarak, LeYL SıRRı kadarınca-kaderince vardır, mer’îdir- riayet edilen ve hükmü geçerli olan bir Nimetullahdır her NEFS için RÜŞDe ermişse..
6 yönün kAYBedip ÖZündeki vech-i âlâya- en yüce cihetsiz cihete 7.inciye yok olursun ve’s- seLÂM..


EL A'LÂ:
Resim


ResimKâdir-i mutlakdır ol kim sende kendin gösterir
Kaf-ı dilde sakin olan ruh-u anka sendedir


Zâhirde Azamet Kuvveti Bâtında potansiyel HaVL Kudreti ZÂTına-ALLAHlığına mahsusluğu mutlak-şüphesiz serbest olan ALLAH celle celâluhu ne AYNı nede gAYRı SENdedir.. NUR de ne dersen de.. SUyun TESTisi BUZdan de bence-sence ÂŞIKsan..

El Kâdiru :
Resim
El Kadîru :
Resim

Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm EDEBinden GEÇmiş MuhaMmedî MüEDDib bir KÂMİL KALbinde DOĞarsan GÖReceksin ki,
Patlamaya hazır bir YANar DAĞ gibi dizayn edilen KALB DAĞında sessiz-sakin bEKleyen RUH anNKa KUŞUn da sendedir.
KıRK Kanatla m’iRaC-ı MÎMine Uçuş hasretinde Hakikat-ı MuhaMMediyyen eyy sefîl KUL ihvÂNi!..



ResimGice gündüz sa'y idüp kendinden agâh olagör
Yire göğe sığmayan nur-ı tecellâ sendedir


İyice düşünürsen gece-gündüz-her ÂN, FITRî olarak KULLUK imtihanın gereği DONduurlan AKIL BUZunu eritmeye, BUZ-SU-Buhar-BULut “ben”liğiyin zİNCİrlerin çÖZmeye MuhaMMedî gAYRet gösterir de NÛR-u MÎM GÜNeşin DOĞarsa, geclerin ebedî GÜNdüz olursa YAŞAyarak ANLArsın ANLAtılamaz teCELLîyyuLLAHda Nurlaşan AKLın NAKL OLUŞ şeHÂDiyyetini inşae ALLAH!..

En Nûr :
Resim


ResimGayb-ı mutlak zâtını âdemde izhâr eyledi
Ayn-ı Haksin cümleten dünya vu uk'ba sendedir


ÂDEMoğlu AKLınca her yerde, her zaman, her halde OLduğu halde GÖRemediği GAYBî MUTLAK Vâcibu’l- VüCÛD ZÂTını-Sıfatını-EsmÂsını-EŞyâsını ÂDEM Sûret-Sîretinde ÖZetledi, AKL etti Maddî-Manevî..
HAKK’ın AYNAsı AKLın.. “ben”liğin- A’YN-ı Sabiten -> İlm-i İlâhideki “izafî ben”liğiyin ezelden beri sâbit olan sûret ve hakikatları.. Hakikat-ı MuhaMMediyyeti.. AKLın iki Ucunda, zÂhir-Dünya, bÂtın-UKBÂ sende CEM’ cÂNdır.. şu ÂNda ve de şe’ÂNda..

Aziz efendim GayBî baBam!
Demekte ki Açıkça.. MuhaMMedî MeLÂMetin EREN Ocağına Eren ham AKILların ŞEY-t-ÂNlıkları MüSLiMÂN olunca TESLİMiyyet Olmuş SİLM AKIllar olup NAKLen MuhaMMedî İSTİKÂMETe şehÂdet İştirakine HAKK kazanırlar.. kısacası KEVSErinde damla VAR/yoK Olurlar…

Ondandır ki daha Kur'ân-ı Kerimin BAŞında GAYBe iman EMRedilir:


الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn: Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.” (Bakara 2/3)

KemÂL ehli olan MuhaMMedî KÂMİL İNSANların;
Oldukları Gaybî İmanları, BULdıkları–AKIş ARKı- ReSuLî İSÂLe SALLeri ve BİLdiklerini;
MuhaMMedî Merhamet- MuhaMMedî MuHABbet gereği DAĞıtmak MuhaMMedî Hasbî Hizmet İnfÂKları Kur'ân-ı Kerimcedir.. gÖZün Aççç!.. Demekte bence, Eren BaBamız Gaybullah kaddesallahu sırrahu..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*V*


ResimEhl-i küfrün devri geçdi şimdi imân devridir
Yani yokdur zühde rağbet ehl-i irfan devridir


Hakkı ve Hayrı, Bâtıl ve Şerrle örtücülerin devri geçti artık, İman devri başladı,
Basit masal alışkanlıklarına bağlı uydurmaca ve hayalî inançla zühd adını vererek, dünyadan el çekip, cennete çağrılan nefsini öldürme peşinde nefsî zevk ve arzuları toptan yok edemediği halde etmiş gözükenler devri kapandı,
Artık MuhaMMedî İlim-Edeb-İrfÂN Devri BAŞladı,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle Hasbî Hizmette ve ALLAH celle celâluhuya İbâdette Hakikat-ı MuhaMMedîyye devri ERkÂNda..



ResimUyma deccal-ı lâ'îne şirki ko tevhide gel
Geldi Isi-i zaman mehdi-i devrân devridir


İlahî teCELLîyi kendi azgın NeFsine maledip de herkesin kınadığı akl-ısilmin reddettiği her türlü kisevede, cüBBeli cüBBesiz, Hakkı bâtıl, bâtılı hak olarak gösteren deCCÂLLerin kandırmacasına uyma! Yaradan HaKk teÂLÂ şirket kurmuşluk kendini kandırmışlıktan Mutlak TEK Vâhidu’l- KaHHâR TEVHİDine gel!
Şimdi artık, zamANın İSÂ’sının MeHDî-yi DervrÂN deVRi Başladı MuhaMMedî MeLÂMette inşae ALLAHu Teâlâ!..

DaLLalet deCCÂLLerin BİLenler KeFeRelik bataklığından MeHDi Hidâyetiyle Çıkarlar NÛr-u MîM Hakikatleriyle ki, her ÂN bu HÂLdedirler..


Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Alnının ortasında K-F-R "kâfir" yazılıdır. Her ehl-i iman onu okur." Buyurmuştur.
(Müslim, Fiten, 103)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: " Alnının ortasında K-F-R "kâfir" yazılıdır. Okuması olan ve olmayan herkes o yazıyı okur." Buyurmuştur.
(İbni Mâce, Fiten, Hadis No: 4077)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ben, Deccal ile beraber olanı ondan daha iyi bilirim. Onun yanında akar iki nehir vardır. Onlardan biri dış görünüş itibarıyla beyaz bir sudur, diğeri alevlenmiş bir ateştir. Sizden biri ona yetişirse ateş olarak gördüğü nehre gelsin. Sonra başını daldırıp ondan içsin, çünkü o, soğuk bir sudur. Deccal’in sol gözü yoktur, üzerinde kalın bir perde vardır. İki gözü arasında kâfir yazılıdır. Okuması olan olmayan her Müslüman o yazıyı okur.” Buyurmuştur.
(Müslim 2934/105)

MuhaMMedî Şuuru BİLirsen, MuhaMMedî Nûru BULursan, MuhaMMedî Sürurda Olursan, MuhaMMedî O-NÛRu YAŞArsın ve gönül gÖZün görür ki,
zamANın İSÂsı ve de devrÂNın Mehdîsi gelmiş de her İnanÂNın cÂNı CeRRyÂNa kavuşmuş.. zAHMET geceleri R-AHMet GÜNdüzü olmuş ebeden..


Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Deccala karşı Mehdi mücadele edecektir. Mehdi Âl-i Beyt'ten olacak, Allah onu bir gecede ıslah edecektir.” Buyurmuştur.
(İbni Mâce, Fiten, Hadis No:4085)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mehdi Zamanında üMMet bolluk içinde yaşayacaktır.” Buyurmuştur.
(İbni Mâce, Fiten, Hadis No:4083)


ResimCehl ile sûret-perestân kaydına olma esir
Aç gözün şimdengeru siret-perestân devridir


Cehâlet zindanında Baş Basarınla, benlik postu EŞyâ Sûretperestliği Zincirinden, Kalıp Kelepçesi Esirliğinden kurtul artık!
Şimdi bundan gerisi, Gönül gÖZün Basîretiyle Sîret SıRRın seyr seyrÂNı devri-seyridir..


AKRABAna AKREB Ol!..

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi :Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKÎNız.” (Kaf 50/16)


ResimRâh-ı vahdet ihtiyar et kesretin kaydını ko
Cezbe-i aşk-ı ilâhî ile ihsan devridir


Artık istek, arzu, rıza ve ihtiyarın VAHdete-TEKliğe olsun da Kesret-YOKluk ÇOKluk Zincirlerin Kır şu “ben BUZu” yun!
Ki artık bu meLÂMet dEVRi, AŞKuLLah çekiciliğine kapılanların gönül girdabında düştükleri İHSÂN ANAforu devridir..


El Vâhidu :
Resim


ResimRâh-ı esmayı bırak sırr-ı müsemmâ kıl taleb
Ko Huda-hanlığı sofi gel Huda-dân devridir


Şu EŞyânın miSÂLL Âlemi olan EsMÂ yolunu GEÇ artık ki, İsmi VERen- cİSMi Yaratının Niçin Yaratış Sıırını dile-ARA!.
Ey hamm sofucan, şu Hudahan- Şehâdet parmağı oyununu bırak da artık,
Şu ÂNIn YENİden Yaratış ŞE’ÂNındaki “Huda-dân: HüDÂ KABI” OLduğunu;
BİL-BUL-OL-YAŞA da Adam gibi Şâhidi ol eş ŞEHÎD ALLAH celle celâluhunun inşae ALLAH!.. bu devir o dEViR işte…



ResimGel beni keynûnetin aynunete eyle bedel
Devr-i Mervân geçti şimdi şah-ı Merdân devridir.


En iyisi sen gel de şu iğreti-gölge-buz “ben”lik varını, varlığı- keynûnetini, gerçek “BEN”in ASLın AYNen AYNası oluş bedeliyle değiştir gitsin!
Söz ERİysen elbette anlarsın ki;
Zahmet-Lânet insanı Yezidin babası Mervân’ın Devri geçti gitti,
Şimdiyse, Kur'ân-ı Kerim ve Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem eMÂNeti, Rahmet-SeLÂmet İNSANı HuSeYNin BaBası Şah-ı Merdân Ali kerremullahi veche Devridir..

İyi bil ki EDEBsiz İLİM ancak İblis’inkidir… EDEBsiz-ÜSuLLsuz vUSLat, Ham Hayyaldir..

Nesillerden beri mesnedsiz ALışkanlıklarını DİN edinmiş, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi ölmüş-gitmiş sanıp Kur'ân-ı Kerim ve Sahih Hadisleri kör akıllarıyla örten dinDÂR-kinDÂRlar ZANNederler ki,
Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâmı abartıyoruz!!..

Oysa hâşâ ne Gaybîlerimiz, ne EMRelerimiz ne de BİZ KıtmÎRler, buna asla ihtiyaç duymayız Hakkı Hakça ortya koyarız Hamdolsun RaBBımız Teâlâ'ya!..
RaBBÂNî, Kur'ÂNî ve MuhaMMedî İman-Amel-Ahlâk ve HÂL İÇİnde bir Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ZEVKü’l- ZeHeBinden ANLATmaktayız…

Kaynak-Mesned, temeldir her işte, yoksa her söz ve iş hayâlen askıda kalır..
MuhaMMedî MeLÂmette her Akl-ı Silm Sâhibi Nefs bilir ki, İsLÂm Dînimiz;
Zâhirde-Teknikte AKIL-MANTIK,
Bâtında-Tasavvufta ise NAKİL-MESNED dînidir.
NAKİL-MESNED: dâimâ ve mutlaka Kur'ân-ı Kerîm ve Hadis-i Şerîflerdir.. Nassdır.

Normal Hayatta, İNSAN-bİLİM-SAN’AT-DİN, CEM’dir ve her ŞEYde AYNı Noktada mevCÛDDur..

Her Nefs;
Bâtınî ALLAH Celle Celâlihu NûRu olan Nakli DUYmaya fıtraten Me’mur ve Mahkûmdur.
Zâhirî ALLAH Celle Celâlihu NûRu olan Akla UYmaya fıtraten Muhtaç ve Mecburdur…

Bunu, KULLuğun ANA vasıfları olan;
Fakriyyetini, Acziyyetini, Zilletini ve İlletini, BİLen, BULan, OLan ve YAŞAyan her NEFS kendinde bilir ve ANlar..
Önemli olan ham AKLın, MuhaMMedi İlim, Edeb, İrfÂN ve ERkÂNla Tâlim-Öğretim ve Terbiye-Eğitimi meselesidir..


Şeriat-ı MuhaMMediyyenin,
Târikat-ı MuhaMMediyyenin,
Mârifet-i MuhaMMediyyenin ve
Hakîkat-ı MuhaMMediyyenin İç İnancında ve Dış Fiilinde temel,
Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm EDEBİ ve USÛLÜ esastır. Usulsüz Vüsul ise, sonuçta sadece safsatadır..
Bir YERe VARamayış, YOLu BİLemeyiştendir.. ReHBeRi ReSûL aleyhi's-selâm OLmayanın Rehberi, kendi ŞEYtanıdır..

Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin canını, kanını, îmânını, amelini, ahlâkını ve HÂLLerini kıyâmete kadar taşıyan ANA İSÂLE HATTIdır.

MuhaMMed aleyhi's-selâm'ın, Rasûliyyet-Nübüvveti Tebliği, Kur'ân-ı Kerim Emâneti, SÖZe SES Hilâfeti kıyâmete kadar câridir.. Bâtınîdir..
MuhaMMed aleyhi's-selâm'ın Velâyet-Beşeriyyeti uygulaması, Sünneti, Fiiliyyat İmâmeti kıyâmete kadar câridir.. Zâhirîdir..
NübüVVet Nûrunun Velâyete dercolup-içinde yok-var olup, ebeden CÂRİ-CerryÂN oluşunu ANlayış, Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm'ı ANlayıştır.
Bu, Keban Merkezinden bütün ÂLEMlere Rahmet CeRRyÂNı taşıyan iki TEL Kablosu gibidir…
Kur'ân-ı Kerim ve Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm AYRılamaz İKİnin TEVHİDidir.. “OLmazsa OLmaz!” ıdır..

Öyleki sanki Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm;
İÇinde derc olmuş Diri Kur'ân-ı Kerîm elektiriğini her eve/cana taşıyan elektirik kablosu gibidir.

Bunun her NEFS için ne denli önemli olduğunu iyi ANlamalıyız ki, Rahmetenli'l- Âlemîn BUyruğudur;


Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Ey insanlar, ben size iki şey bırakıyorum. İkİsine sımsıkı sarılırsanız sapmazsınız. Birincisi, ALLAH’ın Kitabıdır. İkincisi Ehl-i Beyt’imdir.”
(Hâkim, Müstedrek ala’s-Sahihayn, tah. Mustafâ Abdu’l-Kâdir Atâ, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1990, III, 118.)

Resim---Zeyd b. Erkam (öl.68/687-88)'dan hadis rivâyet etmesi istenir. O da yaşlandığını, bâzı şeyleri unuttuğunu belirttikten sonra anlatmaya başlar: " Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir su başında bulunurken bir gün Rasûllullah hutbe îrad etmek üzere ayağa kalktı. ALLAH'a hamd u senâ etti, va'z ve hatırlatmalarda bulundu sonra: “Haberiniz olsun ki ey insanlar, ben ancak bir insanım, RABBımın elçisinin gelmesi ve benim ona icâbet etmem yaklaşıyor. Ben size iki ağır emânet bırakıyorum. Bunların birincisi ALLAH'ın Kitabı'dır, onda mutlak hidâyet ve nur vardır. Binâenaleyh sizler ALLAH'ın kitabına tutununuz ve ona sımsıkı sarılınız!” buyurdu. Böylece ALLAH'ın kitabına teşvik edip gönülleri ona rağbet ettirdi. Sonra da şöyle buyurdu: “Diğeri de Ehl-i Beytimdir, BEN EHL-İ BEYTİM HAKKINDA SİZLERE ALLAH'I HATIRLATIYORUM!”
(Müsli, Sahih-Fazailu's-Sahabe, 36)

Resim--- Zeyd iİbn-u-Erkâm radiyallâhu anhu'’dan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Ben size temessük edip (tutunup) sıkı sarıldığınız takdirde dalâlete (sapıklığa) düşmekten korunacağınız iki şey bırakıyorum: Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür: Kitâbullah. Bu, semâdan arza uzanan ALLAH’ın ipidir. Diğeri Ehl-i Beytim olan yakınlarımdır. Bu iki şey, Kevser Havzının başında buluncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaktır. Bu iki şey hakkında benden sonra nasıl davranacağınıza iyi bakın.””
(Kütüb-i Sitte, Muhtasar C.12/499)

Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “" İnnî târikûn fikumu'’s-sakaleyni kitâballahi ve ıtretî: Ben sizin içinizde iki ağırlık bıraktım biri ALLAH’ın kitâbı biri de ıtretim (zürriyetim,ehli beytim)"” buyurmuştur.
(Müslim Fezailü’s- sahabe 36,37; Darimî, Fezâilü’l-Kur’ân 1; İ. Ahmed, III/14,17-4/367,371;Şeybe;Hatîb)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Size iki şey bırakıyorum. (Bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve sünnetim. Bu ikisi (kıyâmette) havza kadar ayrılmadan beraberce geleceklerdir.” buyurmuştur.
(Hâkim,1/93).

Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Size iki şey bırakıyorum; onlara temessük etseniz necat bulursunuz: biri Kitabullah / Kur’an, biri Âl-i Beytim." buyurmuştur.
(Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3:14, 17, 26)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Aranızda bulunan Ehl-i Beytim, Nûh aleyhi's-selâm'ın gemisinin misâlidir. Ona binen kurtulur, binmeyen boğulur.” buyurmuştur.
(İbn Abbas (ra) dan; Darimî, Tabaranî-Kebirinde; Ebi Zerr (ra) dan; Hâkim-Müstedrekinde ve Hatîb târihinde)


ResimKendi kendin bilmenin derdi ile hasta olan
Derdmendân-ı kulûba bil ki derman devridir


Eyy “Kendinde Kendin BİLememek” Hastası zavallı derdli Tâlibcan!
“Kendinde Kendin BİLeBİLmek, DERmÂNının KABı KALBlerdir!” Âşıklar AnA yAsAsını bil ki MuhaMMedî MeLÂMette İrfÂN-DERmÂN devri BAŞladı..
RUHun/muz ŞÂD olsun Mahvî MeLÂMî MuNîr dermÂN kaddesallahu sırrahu Hocamm!..


Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsini Bilen -> RABBini BİLir”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)


ResimTâc u tesbih u asa pazarına irdi kesâd
Rind-i rüsvâ-yı melâmet bâde-nuşan devridir


Geçmişin kör câhil kırılamaz hayalî şuculuk-bucuculuk alavere alışkanlık Tarikatçılığı.. cemaatçılığı.. Zâlim de olsa âlim de olsa, Dedesinden Babaya, Babasınan Torununa oy birliğiyle akatrılan tâc, tesbih, takke, tekke, asâ, bastonla kerâmet Bazarına KITlık düştü kurudu gitti..
Şimdiye, şu ÂNda, Şe’ÂNda, Kader Kalenderi, Benlik Derilerin YÜZdürünce POSTperestlerce rezil-Rüsvay olmuş gözüken, gERçek MuhaMMedî MeLÂMetin “BİZ BİR-İZ BÂdeSîN” her ÂN İÇerek her nefes ŞeHÂDet Şerefin ŞÂHİDi OL-AN-lar devridir..
MuhaMMedî şeFÂattir YAŞAnan ÂN, DEM bu DEM de kul ihvÂNi Kıtmirim!..



ResimÇille-i halvet için ta'yîn-i vakt lâzım değil
Şimdi gel kim küllü yevmin hüve fî şan devridir


TEKe TEKle, HâL İÇİnde HÂLde TEKe TEKlik HÂLVEt-i içün bir Vakit belirleyip/ayırmaya ne hacet, ne gerek ne lâzım bu ŞAŞkınlık-TAŞkınlık BİTeli çoook Oldu!

Taptığını-YAPtığını VAKTını Bilen MuhaMMedî MeLÂMî,
TEKe TEK tERas YÜRekler YUVasına GEL ki,
“herÂN -> şeÂN” AŞKınlığı BAŞladı, NûR-u MîM GÜN-Eşinin gÖNül GÜNdüzlerinde..


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin: Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe'n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş)” (Rahmân 55/29)


ResimCümle a'mal oldu ten ruh-ı ameldir aşk-ı Hak
Ömrünü tende geçirme şimdi bil can devridir


Senin amellerim dediklerin tüm dünyaya dönük bedensel-ten hareketleridir.
Oysa Aşk-ı Hak, ruhî amellerdir..İçteki niyetin sadakakat ve ihlası gerekli.
Kalan ömrünü olsun bedene hizmet ve onun için bir şeylerden korkmak ve bir şeyler dilenmekten vaz geç artık anla ki için dışınla BİZ-BİRlik cAN Devri başladı MuhaMMedî Melâmette inşae ALLAHu Teâlâ!..



ResimKıble-i eşya hakikat her zaman Âdemdurur
Uyma şeytana sakın kim devr-i insân devridir


Bu cihÂNda gördüğün EŞYÂ-Tüm ŞEYLerin Merkez-Kıblesi her zaman ÂDEMdir.. bu âlemin yaratılması ÂDEMin denemesinde aksesuvar gibidir. Sanki tiyatroyu oynayan Âdem-Havva da geri kalan canlı-cansız her şey oyunun gereçleri gibi..
ÂDEMoğlunun yaratılma sebebiyse İKİlik-Şey-tÂNlığından kurtulup TEKlik VAHDETine DÖNmesi DENEmesisidir ki sende NEFSindeki ŞEYtANlığa uyma çünkü, DermÂN'ımın: "insanı İNSAN, İNSAN eder!" Devri başladı MuhaMMedî Melâmette inşae ALLAHu Teâlâ!.



ResimMa'rifet kesb eyleyüp devrini İtmam eyle gil
Devr-i insân hatm olıcak sonra hayvan devridir


Yaratanını-Rabbını BİLmek için gerken MuhaMMedî İrfÂNI kazanmaya çalış nefsin kemâlat DEVRelerini Tamamla ki,
DEvr-i İnsan hatm-tamlanınca sonra HayyvÂN DEVRi başlayacak!..
Ne var ki hele Türkçede hayvan dersem at-eşek anlarım ne kadar yanlıştır.
Gaybî Babamızın buyurduğu kisisel HAYYlıktan BİZ BİR-İZ hayylığına geçiş devresi başladı demektir..
O zaman Türkiyedeki tüm elektirikli âletlerin Keban Anan ELektirik Merkezinde BİZ BİR-İZ olarak kesintisiz AYNen-ASLen BULuştuğu gibi MuhaMMedî MeLÂMette de yaratıldığı günden beri anlaşılamayacak hızla dönen DİRİ ATOMdan Kânâta, GÜLün yaprağına Kedinin kulağına ve BeNim göz bebebğime tümü AYNı merkezde el HAYY Hareketinde berketinde Hayy-v-ÂN DEVResinde CEVlÂNda..


hayyvÂN: Canlı şey, insanla beraber her canlı. İnsan olmayan idraksiz canlı yaratık. Yük kaldıran, araba çeken ve binilen hayvan, beygir, katır v.s. * Mc: Akılsız ve idraksız insan, ahmak. (Aslı "Hayevan"dır)

El Hayy :
Resim


ResimZikr u fikrin âdem olsun âdemi bil sen heman
Nusha-i câmî'dir âdem yani Kur'an devridir


Ey cAN!
Bu mârifetten sonra artık senin aklın, zikrin, fikrin ÂDEMİYYETinde olsun, ve iyice öğren bunu!
ÂDEMİYYET, tüm CEMM’iyyetin ANA sayfası-il NOKtasıdır ki bu Kur'ân-ı Kerimin “KÛN!”unun “fey KÛN!” yani Kur'ÂN devridir.. HayrÂN devridir..

Geçmiş gelecek tüm âdem oğullarını göbekBAĞlarından geri çekersen tÜMMünün HaVVa Anamızın RAHMinde CEMM’ Olduklarını görebilirsin.. hem de tüm Yaşantıları ve kaderleri İLE-BİLE..
HaVVa Anamız ise ÂDEM Atamızın rahimiyyetidir.. Onun NEFSinin CÜZ’idir.. tAMMlayanıdır..
ÂDEMin Yaratılması ANA Unsurdur ve Kur'ân-ı Kerimi muatahharun olarak OKU!-mak gerek…



ResimGerçi mestur eylemiştir vahdet esrârın selef
Nice bir mestur olur keşf ile irfan devridir.


Gerçi bizden evvelkiler-öncekiler bu gibi VAHDET Esrarını-SıRRlarını gizlemişlerdir.. “Ârif olan analsın!” gibi..
Nasıl daha da gizli kalacakmış ki artık MuhaMMedî MeLÂMette KeŞF ile İRfÂN-ı MuhaMMedi ANLAma-YAŞAma devri başladı inşae ALLAHu Teâlâ!.



ResimZulmet-î cehl içre teşne zayi etme kendini
Hızr-u- îsâya eriştin Ab-ı Hayvan devridir.


Cehâlet BATaklığında-karanlığına hasretmiş-dadanmış gibi dalıp kalma ve kendi nakilsiz AKIL Karanlığında kendini kaybetme-yitirme!
Hakikat-ı MuhaMMedîyyenin Hızır aleyhi's-selâmın HIZRîlerine, İsâ aleyhi's-selâm ın İSEVîlerine ulaştın ve âb-ı hayy-ev-ÂN ÂB-ı Hayyat Ebedî DİRİlik Pınarları, MuhaMMedî MeLÂMet çEŞmeleri fışkırmakta..

Hele sen bir önce kendini BİL de!..
Ondan önce olmazsa olmaz İŞİn Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi DUYup UYmak Unutma:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen nur-ye »

Seyyid Muhammed Nurul Arabi kaddesallahu sırrahu BaBa PÎRimİZ tevhidin tarifinde ilme önem veriyordu. Konuşmalarında, "Bu devir, kerameti kevniye devri değil, kerameti ilmiye devridir!." diyordu ve not etmişim seneler önce!

Sabah ta SUNULLAH GAYBİ BaBa kaddesallahu sırrahu PÎRimİZin DivÂNına bakmam içime gelince uyandım!
Ne demek istiyor DivÂNında acaba BaBa PÎRimİZ!

Açtım sayfasını HAYY aleyhisseLÂM'dan İLİM fışkırmakta BAKıp/GÖRmüyormusun, AB-ı HAYYat SUyundan İÇ önce ÇEŞMe BAŞında!
''Hele sen bir önce kendini BİL de!..
Ondan önce olmazsa olmaz İŞİn
Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi DUYmak!/ UYmak! UNUTMA! diyordu.


EYV ALLAH PÎR BaBacığım Sonsuz OL-ÂN RAHMET damlaları üzerinize yağsın إِن شَاء اللَّهُ


kulihvani yazdı:

ResimGerçi mestur eylemiştir vahdet esrârın selef
Nice bir mestur olur keşf ile irfan devridir.


Gerçi bizden evvelkiler-öncekiler bu gibi VAHDET Esrarını-SıRRlarını gizlemişlerdir.. “Ârif olan anlasın!” gibi..
Nasıl daha da gizli kalacakmış ki artık MuhaMMedî MeLÂMette KeŞF ile İRfÂN-ı MuhaMMedi ANLAma-YAŞAma devri başladı inşae ALLAHu Teâlâ!.



ResimZulmet-î cehl içre teşne zayi etme kendini
Hızr-u- îsâya eriştin Ab-ı Hayvan devridir.


Cehâlet BATaklığında-karanlığına hasretmiş-dadanmış gibi dalıp kalma ve kendi nakilsiz AKIL Karanlığında kendini kaybetme-yitirme!
Hakikat-ı MuhaMMedîyyenin Hızır aleyhi's-selâmın HIZRîlerine, İsâ aleyhi's-selâm ın İSEVîlerine ulaştın ve âb-ı hayy-ev-ÂN ÂB-ı Hayyat Ebedî DİRİlik Pınarları, MuhaMMedî MeLÂMet çEŞmeleri fışkırmakta..

Hele sen bir önce kendini BİL de!..
Ondan önce olmazsa olmaz İŞİn Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi DUYup UYmak Unutma
:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*VI*

ResimSen seni bildinse geç kim sende senden yok eser
Hak ile Hak olasın hem alasın Hak'dan haber


Ey cAN!
Eğer ki, gerçekten sen “senliğini-benliğini” MuhaMMedî Şuûrla BİLdinse ozaman senin senliğinden-kimliğinden-İKİliğinden-ŞeytÂNlığından bir eser-İZ kalmamış demektir,
Kendi MuhaMMedî Gayretin-İLMinle BİLdiğin, Pîrin kaddesallahu sırrahu HiMMeti-EdEbiyle BULduğun ve MuhaMmed aleyhi's-selâmın MuhaMMedî Merhameti-MuhaBbetinde OLduğun-İrFÂNıyla artık MuhaMMedî Hakikat ErkÂNını YAŞAyaBİLirsin ki,
Hakk’ta -> Hakk’tan-> Hakk’a-> Hakk’la -> Hakk’tan al Haberi-< Habli’l-VERÎD Merkez YAYınından, RaBBu’l- ÂLEMîn SÖZün, RaHMetenli’l- ÂLEMîn SESinden inşae ALLAHu Teâlâ!..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi :Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)


ResimSen sen olsan itibâr olurdu her şeyde sana
Çünkü yokdur sende senlik sen sana çün kıl nazar


Eğer ki hâlâ sen, sen olup da “sana” sahib çıkıp: “Yâ RaBBî ban şunu yap! Bana bunu yapma!” deseydin, o zaman sana itibâr edilir ve sen muhatab olurdun ve de her şeyden-yaptığından hesaba çekiliridin.
Şimdiyse, MuhaMMedî keMÂLÂTın sonucu senin senliğin-benliğin, Yaratanıyın SEN-BENliğinde ER-İmiş gitmiş.. bakGÖR!..

Bu ÂLEMde;
1- Mütekellim: Sözü söyleyen-BEN
2- Muhatab: Sözü dinleyen-SEN
3- Gâib: Hakkında konuşulan, var olduğu halde orada gözükmeyen-O
4- Umumî: Herkesi bağlayan (konuşan, dinleyen, gaib ve herkes)-Onlar.. vardır..

Yaratıkların ve İnsanın KULLuk DENEmesinde, İmkÂNla imtihÂN DeVResinde; izafî-iğreti-geçici-gölge “ben-sen-o” ları,
YARATANın Kur'ân-ı Kerimdeki: “BEN-SEN-O” BUYruğu yanında solda sıfırdır..

Kur'ân-ı Kerimde BEN:
“Lâ İlâhe İllâ Ene: Nahl /2; Tâhâ /14; Enbiyâ /25 Sûrelerinde geçmektedir.


إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---“İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî: Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.” (TâHâ 20/14)

Kur'ân-ı Kerimde SEN:

“Lâ İlâhe İllâ Ente: Enbiyâ /87 Sûresinde geçmektedir.


وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn: Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.” (Enbiyâ 21/87)

Kur'ân-ı Kerimde O:

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Resim---“Kul huvallâhu ehad: De ki: “O Allah, Bir'dir (Tek'tir).” (İhlâs 112/1)

lâ ilâhe illâ Hu!.: çok yerde geçmektedir..

فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Resim---“Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm: Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki: "Bana Allah yeter. O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O'dur." (Tevbe 9/129)


ResimSen seni bu neş'ede buldun ise bildin ise
Sen seninle sen olup sen sende bul Hakka sefer


Sen gerçekten EL ELe EREn Eliyle MuhaMMedî sendeki SEN NEŞ’sini BİLdin-BULdun-OLdun ise,
Teslimiyyette Tevhidine ŞeHÂDEtin MuhaMMedîyse “TEK SEN” de sensin demektir ki artık Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin Kevser Havzında bir damlasın ve Resûliyyet İsti KÂMetinde HAKK Teâlâ’ya sefERe buyur inşae ALLAHu Teâlâ!.



Resim Kendüyü kendinde kendi ile bulmayın diye
Ruz-ı haşr oldukda feryâd eyleyüp (eyne'l-mefer)


Ne acıdır ki Resûlsüz, ALLAH arayanlar, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemim RUSÛliyyeti geçti-gitti sananlar ham ve gafil-câhil Akıllarının karanlık labirentlerinde “kendilerinde, kendileriyle kendilerini” aramaktalar ve de bulmaktalar ki;
Ya Firavyn gibi nefsini RABB zannetmekte sonUÇta:


فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
Resim---Fe kâle ene rabbukumul a’lâ: Sonra da (firavun) dedi ki: “Ben sizin çok yüce Rabbinizim.” (Nâziât 79/24)

Ya da Azgın Nefsinin HeVâsını İlâh edinmekte:

أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Resim---E raeyte menittehaze ilâhehu hevâh(hevâhu), e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ: Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” (Furkân 25/43)
İşte bu anud nefislerdir ki elbet gelecek olan mahşer Günününde: “Firar edecek bir yer nerde var?” diye feryad edecek olanlar:

يَقُولُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ
Resim---Yekûlul insânu yevme izin eyne’l- meferr: İzin günü-o gün, insan: “Firar edilecek yer nerede?” diyecek.” (Kıyâme 75/10)


Resim Gaybî kendin kendi ile kendide buldu yakın
Hakla anın arasında anın içün yok sefer


Gaybî BaBam kaddesallahu sırrahu,
Bu âlemde Abdullah olarak Kendini-nefsini BİLdi ki;
Kendi, HaKK’ın Kendinden Kendi İMİş hak olan YAKÎNe Erince, MuhaMMedî SüRURda OLupta RABBinin SıRRını Anlayınca..
Her yerde ARAnanın kendinde KENDİ olduğunu MuhaMMedî O-NÛRda YAŞAyınca ne SEYR kaldı ne de SEFER!..

Meğer ki der kul ihvÂNi kıtMÎRim: “SUyun TESTisi BUZdanmış!”
ER-imek SEYR ü SEFERiyse Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin R-AHMET Nefesiymiş BİLene-BUL-ana OL-ana ve de şu yalancı DÜN-ya da YAŞAyana ve's- seLÂM!..


MiMM MuhaBBETlerimle...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*VII*

ResimFerd-i câmi'dir vücûdum cümle eşya bendedir
Yani ism-i a'zam-u- sırr-ı müsemmâ bendedir


El CAMi’ Esamasının Ferdiyyet zuhuru CÛDuLLAHı, ALLAH celle celâluhu Cömertliğini vücûda getirip küllî ŞEY’i-Şeylerı-EşYâyı bende zâhir kıldı..
Sözüm o ki “küllühum ESMÂ ile birlikte ism-i a'zam ve sırr-ı müsemmâ/ isimlendirilmiş her şeyin SIRRı da bendedir…


El Câmiu :
Resim
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Resim---
Ve alleme âdemel esmâe kullehâ summe aradahum alel melâiketi fe kâle enbiûnî bi esmâi hâulâi in kuntum sadikîn(sadikîne): Ve (Allah), Âdem'e, (Allah'ın) isimlerinin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere arz ederek dedi ki: “Haydi sadıklardan iseniz bunları isimleri ile bana haber verin (söyleyin).” (Bakara, 2/31)


ResimNefha-i vahdet benim maksudu benden istegil
İstivâ-yi zât olan Arş-ı mu'allâ bendedir


Âdem aleyhi's-selâm’a üfürülen Vahdet Nefhası ki “KÛN feye KÛN” OLgusu benim “yaratışıtan gaye nedir?” soruyun maksadını ve de cevabını benden iste!.
ZÂTullahın SEViyelediği Arş-ı mu'allâ/ Yüksek, yüce, âli ARŞullah bendedir..


فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ
Resim---“Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fekaû lehu sâcidîn(sâcidîne): Artık onu dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın!” (Hicr15/29)

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
Resim---
“Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn(sâcidîne): “Böylece onu sevva ettiğim ve onun içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal ona secde ederek yere kapanın!” (Sâd 38/72)

الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى
Resim---“Er rahmânu alel arşistevâ: Rahmân arşın üzerine istiva etti.” (TâHâ 20/5)


ResimAşk burakına suvar ol gel yüzüm mi'râcına
Kıl temaşa kabe kavseyn-i ev ednâ bendedir


AŞK BURAĞına suvari ol da yüzüm görmek için Mi’racıma çık göklere..
“kabe kavseyn-i ev ednâ” sıRRını AKLen-Naklen benden seyret/dinle!.


ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى
Resim---“Summe denâ fe tedellâ: Sonra yaklaştı ve böylece indi.” (Necm 53/8)

فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى
Resim---“Fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ: Böylece iki yay mesafesi kadar, (hatta) daha yakın oldu.” (Necm 53/9)

Kavseyni ev ednâ: iki yay (bir yaydaki kabza ile uç arası) veya, yahut, hatta daha yakın..


ResimSûretimle fâni isem zâtım ile bâkiyim
Ayn-ı tevhidim ki ma'ni-i lâ ve illâ bendedir


Yaratık olan ÂDEMoğlu kılığım ki-ŞEYim fâni ise de ZÂTen bâkiyim.
TevhiduLLaHın AY’AN-ı Sabite AYNAsıyım ki “LÂ ilâhe” engeli/KULLuk İmtihanı olan“nefs/ben”liğim ile “iLLÂ ALLAH felâhı bendedir..


كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
Resim---“Kullu men aleyhâ fân(fânin): Bütün kişiler (insanlar ve cinler) fânidir (yok olucudur).” (Rahman 55/26)

وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Resim---“Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm(ikrâmi): Ve celâl ve ikram sahibi Rabbinin Vechi (Zatı) bâki kalacaktır.” (Rahman 55/27)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi: Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)


ResimKünhüm İdrâkinde âciz âlemin ârifleri
Kibriya-yı akl irmez (ma arefnâ) bendedir


Zahirî Âlem ârifleri KÜNHümü/ aslımı, cevherimi, özümü, vechimi idrak etmekten âcizlerdir.
nAKLi BİLip-BULup-OLup Yaşayıp da Şâhidi OLmamış Ham Akılların kendi kibirleri yüzünden Eremez oldukları BİLinemezlik perdesi de bendedir..



Resim(Ena Nahnu Ente hû) oldu hicâb-ı izzetim
Zâhir u bâtın benim ula-vü-uhra bendedir


Yaratan olan Rabbu’l-ÂLEMîn’in “Ben-Biz-Sen-O” zamirleri ile “ben”imkilerin arasında İzzet perdesi vardır..
“Şahdamarımdan da Yakın” olanla Zâhir ve bâtın benim.. ulâ/ birinci, ilk, evvel ve de uhrâ/âhir, gayr, son da bendedir…



ResimKesretimdir vahdetin yüzünü mestur eyleyen
Zâhir iken göz göre a'maya ihfâ bendedir.


Küllî ŞEY Kesretim/ÇOKluğumdur VAHDETin TEKlik Yüzünü setreden/ÖRTen!
İnsan aklının gÖZleriyle görüp durduğu ŞEYin fASLını, ASLIna-a’mâya en GİZli kılış-saklayış da bendedir..


Resim---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e soruluyor: "RABB'ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?"
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : [/color]"Üstünde ve altında hava bulunmayan bir "a'mâ" daydı" buyuruyor."

(İbni Mâce, Mukaddime 13)

Resim---Ebu Rezîn el Ukaylî (Radyallahu anhu) : "Yâ Rasûlullah! Mahlukatını yaratmazdan önce Rabbımız nerede idi ?" dedim. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "a'mâ da idi. Ne altında hava (hevâ) ne de üstünde hava vardı. Arşını su üzerinde yarattı." buyurdu.
(Tirmizî, Tefsir, Hûd, (3108)

İmâm-ı Alî keremullahi veche ise: "El ân (şu anda) dahi öyledir" buyuruyor.
A'mâ ise körlüktür... Sonsuz ve zifirî karanlıkta asla bir şey görememek oraya ait bir hususu bilememektir...


Resim(Kuntu kenz) in sırrı olan âdem-i evvel benim
Mahrem-i raz-ı nihânım ilm-i esma bendedir


“Ben gizli bir hazine idim”in SıRRı olan en evvelki Âdem benim..
Esmâların İlmi bendedir ki ben Mahremim-hürmete değer gizli/Râzım- gizli sırrım, saklı şey’im/ nihânım-bulunmayan sırrım..

Meşhur “Küntü kenzen mahfî” Kudsî Hadisi..


” Resim--- ALLAH celle celâluhu: “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım” buyurur.
(Aclunî,Keşfu'l-hafa II, 132)

Resim---”Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e soruluyor: “RABB’ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “
''Üstünde ve altında hava bulunmayan bir “a’m┠daydı”.'' buyuruyor.”

(İbni Mâce, Mukaddime 13)

ResimMürselin-ü- enbiyâdan zâtım izhar eyledim
Akıbet hâtem olan mir'ât-ı eclâ bendedir


İrsal edici Mürselin ve enbiyâ-Nebîlerden Zâtımın bilgisini bizzât öğrenip açığa çıkardım.
Son-UÇta Hatem olan DÂiREyi TaMMamlayan en CİLÂlı TeCELLî AYNası Ayan-ı Sabite bendedir..



ResimGeh cemâl u geh celâldir cilve-gâhı zâtımın
Cümle eşyayı muhitim Kaf u Anka bendedir


“ben” “BEN” de “ben”den geçince “ÖLmeden ÖL!”üp DİRİlince, CelÂL ve CemÂL teCELLîlerini KemÂLi, cilve-gâh/cilve edilecek yer, cilve yeri cilve-gâhı ZÂTen “ben”dedir.
nAKLe ulaşmış KemÂLe ulaşmış MuhaMMedî AKLıma YÜKlü Olanı Okudum ki küllî ŞEYi Muhitim ve “KûN” Kâf’ıda “NûN” Nûruda bendedir..


Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!: “Mutü kable en temutü: ÖLmeden önce ÖLünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in muhîtâ(muhîtan):Ve, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Ve Allah, (ilmiyle ve rahmetiyle) herşeyi kuşatandır. (Nisâ 4/126)

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)


ResimHızr-ı vaktim Âb-ı Hayvan isteyen gelsün berü
İsî-i dehrim demâdem sırr-ı ihyâ bendedir


VAKTin Hızırı benim Âb-ı Hayvan-Âbı Hayat ki, ebedî DİRİlik SUyu isteyen bana gelsin!
Dehrin/ çok uzun zamanın ebed İSÂ’sı aleyhi's-selâmı benim durmadan/her vakit DİRİLtİŞ SıRRI bendedir..


وَرَسُولاً إِلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنِّي قَدْ جِئْتُكُم بِآيَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ أَنِّي أَخْلُقُ لَكُم مِّنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ فَأَنفُخُ فِيهِ فَيَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِ اللّهِ وَأُبْرِئُ الأكْمَهَ والأَبْرَصَ وَأُحْيِي الْمَوْتَى بِإِذْنِ اللّهِ وَأُنَبِّئُكُم بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَ فِي بُيُوتِكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Resim---“Ve resûlen ilâ benî isrâîle ennî kad ci’tukum bi âyetin min rabbikum, ennî ehluku lekum minet tîni ke heyetit tayri fe enfuhu fîhi fe yekûnu tayran bi iznillâh(iznillâhi), ve ubriul ekmehe vel ebrasa ve uhyîl mevtâ bi iznillâh(iznillâhi), ve unebbiukum bi mâ te’kulûne ve mâ teddehırûne, fî buyûtikum inne fî zâlike le âyeten lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne): Ve onu (Meryem oğlu Îsâ Mesih'i ), "Benî İsrâîl'e (İsrailoğulları'na)" resûl olarak gönderecek. (Onlara şöyle diyecek): "Muhakkak ki ben size Rabbiniz'den âyet (mucizeler) getirdim. Ben gerçekten size nemli topraktan kuş heykeli yaparım, sonra onun içine üflerim. O zaman o, Allah'ın izniyle kuş olur. Doğuştan kör olanı ve abraş hastalığını iyileştiririm. Ve Allah'ın izniyle ölüyü diriltirim. Yediğiniz şeyleri ve evlerinizde biriktirdiğiniz şeyleri size haber veririm. Eğer siz mü'minler iseniz muhakkak ki bunlarda sizin için elbette âyetler (deliller) vardır.” (Âl-i İmrân 3/49)

ResimGel zamirin gayre irca eyleme hu hu deyü
Cümle-i eşyada gayb olan müsemmâ bendedir


“Gel!” zâmirini-emrini başka birisini çağırıyor gibi kendi dışına irca’ etme/ geri döndürme “hu!. Hu!. O!. O!.” diyerek..
Eşyların CEMM’inde/tÜMMünde Gaib/OLduğu HÂLde bu HÂLimizle göremediğimiz el HAKK ALLAH celle celâluhu ki, küllî ŞEYin Şahdamarından da YAKÎN iken, Zâhiren küllî ŞEYce İSİMlenmiş bende CEMM’dir bendedir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*VIII*



ResimAşka heves etme sakın
Aşk âdemi rüsvây eder
Rüsvalığa olma yakın
Aşk âdemi rüsvây eder...


Âşıklara imrenip de sakın aşka heves etme!
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!
Rüsvâylığa sakın yaklaşma ki,
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!.



ResimGece vü gündüz ağladır
Cân-u ciğeri dağladır
Zencirler ile bağladır
Aşk âdemi rüsvây eder...


Aşk insanı gece vü gündüz ağlatır!
Canını ciğerini aşk ateşiyle dağlatır!
Zırdeli eder zincirlere bağlatır!
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimHer ne gelirse şöyledir
Aşk hâli zira öyledir
Dipsiz denizler böyledir
Aşk âdemi rüsvây eder...


Pek çok iş gelebilir insanoğlunun başına her birisi şöyle-böyledir,
Aşk hâli ise ancak yaşanınca anlaşılır ki öyledir,
Sanki dibsiz denizlere düşmüş de çıkamaz olmuş gibidir.
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimGeh güft-ü-guyâ düşürür
Başına halkı üşürür
Tufan olup geh taşırır
Aşk âdemi rüsvây eder...


Bâzen öyle olur ki gâh dedi-koduya düşürür,
Başına öylesine işler gelir ki cümle halkı başına toplar,
Başına Nuh Tufanı koparır da gâhi zaman da taşar yutar,
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimGeh cümle şeyden boş olur
Geh zevk ile sarhoş olur
Mecnûn gibi bihuş olur
Aşk âdemi rüsvây eder...


Gâhi zaman her bir işten el çektirir, boşa çıkarır,
Bâzı zamansa zevkinden sarhoş eder de insanı,
Mecnûn-deli gibi, bir hoş eder,
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimGeh diri olur gah ölü
Geh uslu olur geh deli
Aşıkların budur yolu
Aşk âdemi rüsvây eder...


Bâzı zaman dipdiri eder, bâzı zamansa ölü eder,
Bâzı zaman akıllı eder, bâzı zamansa deli eder,
Gerçek ALLAH Âşıklarının hayat yolu budur,
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimÂşık olan olur harik
Deryâ-yı aşk içre garik
Sarhoş olur bilmez tarîk
Aşk âdemi rüsvây eder...


Âşık olan olan harik-yangına düşmüştür,
Ve de Aşk Denizine gark olur, batar çıkamaz,
Öylesine zilzurna sarhoş olur ki, yol yordam bilemez,
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimTaklidleri tahkik eder
Mülhidleri sıddik eder
Âşıkları zındık eder
Aşk âdemi rüsvây eder...


Aşk, aşk iddia edenlerin taklidçilerini- tahkik eder- doğru olup olmadığını araştırmak veya doğruluğunu, yanlışlığını meydana çıkarır.
Mülhidleri- dinden çıkmış, dinsiz, kâfir, imânsızları sıdık- çok samimi, dâimâ doğruluk üzere ve Allah'a ve Peygamberine çok sâdık olan erlerden eder.
Bâzen de Âşıkları zındık-dinsiz eder!
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimAşk hâlini bilen bilir
Aşksız kişiden ne olur
Ne âr-u ne namus kalır
Aşk âdemi rüsvây eder...


Aşk yaşamayan yalan sanır ancak AŞK HÂLini yaşayanlar BİLeBİLirler!
AŞKı YAŞAmamaış kişi insan bile değildir daha ne olur?
AŞKa düşenin ar u namusu kalmaz,
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimGeh hark-ı âdet ettirir
Terk-i ibâdet ettirîr
Halka melâmet ettirir
Aşk âdemi rüsvây eder...


Gâhi zaman zaman aşk ateşine düşürür,
Bâzen olur ki ibâdeti terk ettirir,
Ve böylece halka melâmet ettirir-halk içinde kınananlardan eder,
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimEsrâr-ı Hak gelse dile
Tutar cihanı velvele
Aşk koparır hep gulgule
Aşk âdemi rüsvây eder...


Eğer ALLAH celle celâluhu’nun SıRRları dile gelip de ANLAtılıp da ANLAşılaBİlse,
Tüm cihÂNı bir velvele-gürültü, patırtı, bağrışmalar, şamata kaplar,
AŞKın Kanunu böyledir ki, nereye aşk gelirse bir gulgule-bağrışıp çağrışma koparır..
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!



ResimGaybî edelden sırrı faş
Atılmada binlerce taş
Kaldırdı a'dâ cümle baş
Aşk âdemi rüsvây eder...


Âşık Gaybî Baba kaddesallahu sırrahu, SıRRullahı faş edeli-meydana çıkarıp yayalıdan beri,
Ne kadar aşk düşmanı varsa başkaldırdı da Başına binlerce taş atılagelmiştir..
Aşk adamı-insanı rüsvây- rezil-itibarsız eder!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*IX*

ResimRaks edenler feyz-i aşkdan cennete tavus olur
Tura kail olmayanlar duzaha câmus olur


AŞKuLLAHın yürekten kabarıp taşmasıyla kendinden geçerek, KüRRenin-ZeRRenin yani Atomların SeBBeha-ile’l- EBED DÖNüş RAKSına İştirak Edenler, CÂN CENNetlerinde YEDi renk GİYinmiş Tavus Kuşları gibi fırr dönerler!
Mukaddes TUVÂdan GEÇerek TÛR Dağında Musâ aleyhi's-selâm DİLinden Hakk’a hitabı DUYup-UYmayanlar ise Akılları Nakilden habersiz cAN Cehennemlerinde ateş mandaları-camusları gibi yatarlar!..

Feyz-i aşktan raks eden TüMM Sistem:
Demiştik demesine ancak Teknikle BİRlikte Tasavvuf GÖZüyle de bakarsak,
Kâinâtta mevcud ZeRRe ve KüRRelerin TÜMü de yusyuvarlak KÜREdir.
Her ZeRRe ve KüRRenin Kendi Özünde-Çekirdeğinde;
kendi DEVR-ÂNI-SeBBeHA-sı,
kendi Merkez ÇEK Kuvveti,
kendi Merkez KAÇ Kuvveti
kendi kader yolu-yörüngesi vardır.

Ey Cân,
Bu mevCÛDlar-gölgeler Âleminde her ne ki görmektesin, cansız sandığın dağlar-taşlar ŞEYler, bitki, hayvan ve de insan.. Her birisi her AN şeÂNullahta “seBBaha zikrinde OLmakta sürekli ki, sen ham aklından dolayı zeval bulup yok olup gideceğini sanmaktasın..


Şe’ÂN-Şe’eNULLAH:

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---
“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin: Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.” (Rahmân 55/29)

RABBimizden her ÂN, GELiş-DÖNüş zannedilen YENiden YARATış ŞE’Nliği,
şu ANda ve ŞE’ENULLAHta her AN Devam etmektedir çok şükür..


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ
الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ

Resim---
“Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm (hakîmi) : Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih etmektedir.” (Cuma 62/1)

İşte bu SONsuz DÖNüşe İştirak eden BahtıYÂRlar için;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Kim ki NEFSini BİLdi, kesinlikle RABBını da BİLdi”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)


ResimDurmak u dönmek yürümek Hakdan ise ey fakîh
Hak için dönmek sofi neden namus olur


Ey Aklen Fıkıh Hükmü söyleyip duran, Nakilden habersiz ham sofu fakîhler- İslâm hukukçuları;
Durmak, dönmek ve yürümek dediğimiz hareketlerimizin ötesinde küllî ŞEYi-OLAYı-Zamanı, Zannlarımızı ve Düşüncelerimizi dahi her ÂN Şe’ÂNuLLaHta Yeniden yaratıp duran el HaKK ALLAH celle celâluhu iken;
Her ÂN DÖNdürenin DÖNgüsünü İdrak EDip, İlahî RAKSına İŞtirakimİZ-Ezelî-Ebedî EDEBimiz, neden Ar-Namus EDEBsizliği olsun!.


RaBBımız HaKK teâlâ!
Bizi, fiillerimizi ve düşüncelerimizi dahi ŞE’NuLLAHta her ÂN yaratan Fâil-i Mutlaktır:


يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---
“Yes’ eluhu men fi's-semâvâti ve'l-ard (ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin : Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an YARATMA hâlindedir.”
(Rahmân 55/29)

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim---
“Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm: Onları siz öldürmediniz (Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz), ama onları Allah öldürdü; (Ey Rasûlüm, bir avuç toprak) attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.” (Enfâl 8/17)

El Hakku :

Resim

ResimSûreta raks etmez isek ma'nîde raks üzreyiz
Biz hayâl-i âlemiz âlem bize fanus olur


Ham akıllı BİZi Sûreten-görünüşte-zâhiren raks eder görmese de Biz Sîreten-gaybî-bâtınen bütün Sistemullah’ın SeBBeha RAKsına iştirak idrakindeyİZ!.
BİZ Hayâl-i Âlemiz ki; ham akılların, zihnen-aklen tasarladığı, gölgeli gördüğü fASLın ASLını MuhaMMEdî nAKLen Anlayan, NÛRun alâ NÛR olan Özleriz ki Rahmetenli’l Âlemîn BİZe Fanustur..

Şu İzafî MevCÛDlar O’ndandır ve O’nun NûRudur..
BİZe gözküne NÛR-u MuhaMMed ise NûRuLLAHın Fanusu ÜSTünü ÖRTen KÂBı gibidir MuhaMMedî CÂNlar için inşae ALLAH!..


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---
“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), NÛRUN ALÂ NÛR (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun): ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) NUR ÜSTÜNE NURdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)


ResimCezbedir tahrik eden sofiye feryâd ettiren
Deyr olupdur işbu âlem aşk ana nâkus olur


HaKK ÂŞIKlarını ki, SıRR-ı Sıfır SUFÎleri, Özlerinden tahrik eden- FıRrlatan AŞKa gark edip mezczub eden, Muhabbetullahla COŞturan, feryâd ettiren, CEZB-Merkezkaç kuvveti AŞKuLLAHtır..
Sanki bu ÂLEM DeYR-kilise, manastır gibi de, AŞK ise O’nun nâkusu- kiliselerde asılı bir vaziyette durup belirli vakitlerde çalınan-AŞKa ÇAĞıran kilisenin büyük çanı gibidir..



ResimBahre irmez su gibi çağlamayınca âşıkan
Sakin olan evliyan Gaybî heman kamus olur


İlahî HaKK Âşıklarının BUZ-Benlikleri; ALLAH Dostlarının-ERENlerin AŞK Ocağında ERiyip Akmadan ÇİLEsini ÇAĞlamadanRasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin Rahmetenli’l- ÂLEMîn’in BİZ BİR-İZ DEnİZine İSALL Edemez-Ulaşamaz..
Ey Gaybî kaddesallahu sırrahu,
İşte bu ŞeHÂdetuLLAH Âleminde, BİZ BİR-İZ DEnİZinde DaMmla olan Evliyâ-Velîler, hemen-ÂNında AŞK DEniZinin kamusu-en derin yeri-ortası-kendisi Okyanus OLurlar.. KüLLî ŞEY’in Muhitte GARK olurlar..

Kur’ân-ı Kerimimizde ALLAHU Zü’l-CELÂL:


وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---
“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı) ve kânellâhu bi kulli şey’in muhîtâ(muhîtan) : Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.” (Nisâ 4/126)
BUYurur ve de DUYurur ElhamdulillahiRABbilÂLEMînn..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*X*

Resim

Hakdan bize haber viren erenler
Gönülde iste var Hakkı dediler
Hakkın cemâlini ayan görenler
Gönülde iste var Hakkı dediler


Bizi Yaratan ve bu imkÂNla İmtihÂN DÜNyasından geri götürecek olan el HAKk ALLAH celle celâluhu dan bize haber veren HaKk ERENler, Hakkın cemâlini ayan- herkesin bilebileceği ve görebileceği şekilde açıkça görenler, şahdamarından da yakın-AKREB olan RABbu’l- âlemini kalbinde ara bul dediler!. El HAKk ALLAH celle celâluhu’yu sen kendi Şah damarından da YAKÎNde iste dediler!

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir ” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim

Gönül imiş çünkü Hakkın durağı
Anda yanar imiş zâtı çerâğı
Bine gör aşk imiş Hakkın burağı
Gönülde iste var Hakkı dediler


Gönül ülkesinin Kalb payitahtı, Habli’l- Verîdin de ÖZünden akraba el Hakk RABbu’l- âleminin Sıla Kapısı-Ulaşım Yolu gönülmüş.
Deniz feneri gibi bu fırtınalar Dünyasından, ZÂTuLLAHa Çağrı Işıkları saçan Nûr-u MuhaMMed aleyhi's-selâm kandili, en iç merkez Nûr-u MîM MuMu gönülde yanmaktaymış ŞeÂNuLLAHta her ÂN!.
Uruc ederek geldiğimiz İmtihan âleminden Rücu’ edebilmek için, MuhaMMedî Mi’rac için SahibimİZ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin
BİZ BİR-İZ Burağına-AŞKuLLAHa atla-bin!
El HAKk ALLAH celle celâluhu’yu sen kendi Şah damarından da YAKÎNde iste dediler!


Resim

Maksûd olan bu âlemde insandır
İnsan dedikleri gönülde candır
Can değildir hakikat o cânândır
Gönülde iste var Hakkı dediler


Bu âlemin yaratılış sebebi-gayesi, İnsÂN ve onun Kulluk imkÂNıyla İmtihÂNıdır!
İnsÂN denilen ise ÖZündeki kimlik kişilik-İYElik yoğunu ve yarım nefeslik gel-geç, izâfi “ben”lik “cAN”ından ibâretttir.
Oysa İnsÂNın hakikatı, Nefsine-Aklına EmÂNet olarak giydirilen “cÂN” elbisesi değildir ve içinden de içerdeki, şahdamarından da yakın AKREBası “cÂNÂN”ı olan zü’l- CeLÂL ü zü’l- CeMÂL olduğunu ANlayış Hakikat-ı MuhaMMedîyyesidir!
El HAKk ALLAH celle celâluhu’yu sen kendi Şah damarından da YAKÎNde iste dediler!


Resim

Bir noktadır yerden göğe bu âlem
Sıfat olan zâtıdır canı âdem
(Nefahtü) den geldi bize gelen dem
Gönülde iste var Hakkı dediler


Küllî ŞEY gibi ALLAHu zü’l- CeLÂL’in NûRu olan bu ARZdan Arşa, Yerden Göğe bu İmtihÂN Âlemi fASLının ASLı bir tek Nûr-u MuhaMMed NOKtasıdır.
Âdemoğlunun her ŞEYinin Özeti olan cANın ZÂTlığı Yaratan ALLAHu zü’l- CeLÂL’in Tekvîn Sıfatıdır.
İçine düştüğümüz şu HAYyatta, zamanın-DEMin DEMinde DEMlenmemiz, AN ve AN diri oluşumuzun ki sürekli nefes alıp vermelerimizin, ASLı-fASLı ilk ve TEK üfürülen NefhatuLLAHtır KûN feyeKÛNda her ÂN ve el ÂN!.
El HAKk ALLAH celle celâluhu’yu sen kendi Şah damarından da YAKÎNde iste dediler!


Şe’eNULLAH:

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---
“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin : Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.” (Rahmân 55/29)

ZÂT Resim Sıfat Resim Esma Resim Eşya..

Zâtullah Nurundan Resim Eşya Nûrunun zuhuru kademelerini-aşamalarını iyi ANlamalıyız..

En dış-ZÂHİR-HaYYat-Şehadet Âlemindeki EŞYâ-ŞEYler Bazarındakileri kendi başlarına buyruk nesneler sanmamalıyız:
ALLAH celle celâluhu, ez Zâhir ve el HaYY OL-AN ALLAH celle celâluhudur..



اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Resim---
“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisi kudsîde: "ALLAH: "Seni kendi nurumdan, diğer şeyleri de senin nurundan yarattım."buyurdu" buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)

Nûrullah HaYYdır Resim Nûr-u MîM Hayydır Resim Küllî Şey HaYYdır..

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---
“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min HABLİ’L- VERÎDi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona ŞAHDAMARINDAN DAHA YAKINız.” (Kaf 50/16)

Nefahtü:

ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِنْ رُوحِهِ ۖ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۚ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ
Resim---
“Śumme sevvâhu veNEFEḣA fîhi min rûhih(i)(s) vece’ale lekumu-ssem’a vel-ebsâra vel-ef-ide(te)(c) kalîlen mâ teşkurûn(e): Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?” (Secde 32/9)

Resim

Gönül ili Hakkın gizli eli'dir
Andan haber viren gerçek velidir
Gaybî Hakka giden gönül yoludur
Gönülde iste bul Hakkı dediler


Gönül diYÂRı-İli-Ülkesi-İlkesi Dediğimiz, El HaKk ALLAH celle celâluhu’nun insÂNın kendi ÖZünden UZanan gizli bir ALLAH Eli-YEDuLLaHtır. Ve tıpkı elektrik direkleri gibi Zâhir-Bedensel Somut DİRİlik, Bâtın-Ruhî-Nefsî-Aklî Soyut DİRİlik Elden ELe.. El Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle ve YEDuLLaHa SALL ULAŞımıdır her ÂN ŞeÂNuLLAHta hamdolsun!.

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---
“İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ: Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.” (Fetih 48/10)

İşte bu her ÂN her yönden DİRler olan Velîyuulah ALLAH DOSTları Hasbî Hizmetçiler bundan haber verip Hizmet etmekteler.
Ey Gaybî kaddesallahu sırrahu, Bİlirsinki HAKK’a giden YOL GÖNLünden geçer!
HaKk Dostları bu yüzden, El HAKk ALLAH celle celâluhu’yu sen kendi Şah damarından da YAKÎNde iste dediler!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

*XI*

Cânile ten dopdolu hep Hakdurur
Sanki sudan dolu buz bardakdurur


Bu beden teni öylesine CAN-RUH ile dopdolu ki,
Sanki İÇİndeki SUYun Kabı da kendinsinin donmuş hâli olan BUZ bardak gibidir.. küllî ŞEYin- NURullahın ASLı ALLAH celle celâluhudur.. Zât->Sıfat->Esmâ->Eşyâ.. DiYâRı..


Resim

Can latîf-u-ten kesif olduğun bil
Câmi'iyyet sânına elyakdurur


Can dediğimiz soyut-mânâ-latîf hissedilen iç kısım ile, somut-madde- kesif elde olan kısımdan ibâret olduğunu bil!
Bı ikisinin Câmi'iyyet sânına- pek çok şey ve hususu toplayıcı sanatı anlaman gerçekten senin için çok elyaktır-daha münâsib ve daha lâyıktır!.


Resim

Vahdetin mir'âtıdır kesret kamu
Lik nadan olana muğlakdürür


Bu senin kafa gözüyle görüp durduğun eşya bazarının Kesret-çokluk âlemi, ASLında Vahdetin-Mutlak TEKliğin AYNasıdır..
Lâkin-ne çâre ki AKLı, nAKLini bulamamış-Rüşde erememiş yoz-ham kalmışsa, nadansa-haddini bilmez bir câhilse bu söylediğimiz söz ona muglak-kapalı, kilitli, anlaşılmaz, çapraşık bir söz gibi olur ona..


Resim

Kayd-ı mutlak itibâr-ı akldır
Aşka nisbet cümleden mutlakdurur


Bu hayatın olmazsa olmaz ve şart olan kayd-ı mutlakı aklın i’tibarıdır ki, kadarınca kaderince akıl ne anladıysa ne karar verdiyse o doğrusudur ve onu işler artık..
Ancak akıl, ilahî aşka bağlılık kurarsa işte bu tercihi her türlü düşünceden mutlaka daha değerlidir..

Resim

Şekl ü renge bakma zât-ı cana bak
Bir denizde nice bir zevrakdurur


Sen içinde bulunduğun sanki SANAL-Hayal-gölge Âlemi olan bu Dünyada kafa gözüyün gördüğü şekil-renk-cisim-resim-isimle uğraşma.. Eşyâ DiYâRından->Esmâ-> Sıfat-> Zât ANLAyışına- Mârifeullaha geç!
Bu KULLUK İmtihanı Denzinde fırtınalardan kurtaracak nice zevrak-kayık, sandal ve Kâmil Yüreği gönül gemileri vardır.. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin Hasbî Hizmetçilerini bul!.


Resim

Âlem-i vahdet zebanın bilmeyen
Sûret-i tutîde o laklakdürür


Vahdet Âleminin zebanını-dilini, lisanını, lügatını, lehçesini yâni ÂŞIKÇAyı bilmeyen,
Görünüşte kara karga, dudu kuşu, dilli papağan gibi sadece “laklak” yapar ve asla AŞK Bahçasının BİZ BİR-İZ BüLBüLü olamazlar!..


Resim

Sohbet-i nadanı terket Gaybîyâ
Ahmakı yâr eyleyen ahmakdurû


Ey Gaybî BaBa kaddesallahu sırrahu sen bu boş boğaz haddini bilmez Hakk’ nadânların kuru laf sohbetlerini terk et!.
AŞKın anayasasıdır ki: “Çâresi olmayan tek derd olan ahmaklıkta, ahmağı kendine rehber-yâr eden en kısa zamanda kendisi de ahmak olur!”
Resim
Cevapla

“►Allah Dostları Divan Şerhleri◄” sayfasına dön