maSALL ZEVKLerim..

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
Vetlu aleyhim nebeebney âdeme bil hakkı....:
(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku.....


HABİL-KABİL maSALLımİZ!..

AYy IŞIğımda gÖNlüme bir maSALL DÜŞştü!.
maSALLımın Bir UÇ-u kAHkAHa bir UÇ-u GÜLüŞştü!.


İÇİmdeki ÇILgın ÇıĞLıK!
SıRRSıFıRımda SıĞLıK!
NOKTA MERKEZine >MUHiT
YÂR YAYIna >KULLuk >TIĞlık!..


ZEVK 5505

KûN feyeKûN!. -> Şe’ENuLLAH!.. -> HÂL-i HAZIR HABİL misin?
>ZIDların ZeVKi -> ZeHir mi?!.. -> kendi kendin KABİL misin?
TeVHiDuLLAH -> “TERCİHin” dir!. >ALTı YÜZ ->YEDi VeCHindir!..
HARUT Ve MARUT mAHhşeri!.. -> MeKKE misin?.. >BâBiL misin?..


15.08.13 14:40
Brsbrs..tktktrstkkmz..ylnzlgnyrgnd..


sÖZ o ki;

SıĞ: en az derin olan.. yufka yüreklilik.. en gevreklik.. vs.. vs…
TIĞ: Ok.. Atıldığı yere giden -> Muhtaç-Mecbur-Me’mur-Mahkum “ben!”..

*

KûN feyeKûN!. -> Şe’ENuLLAH!.. -> HÂL-i HAZIR HABİL misin?
>ZIDların ZeVKi -> ZeHir mi?!.. -> kendi kendin KABİL misin?
:

KABİL: Âdem aleyhi's-selâmın katil/öldüren, suçlu iLK oğlu..
HABİL: Âdem aleyhi's-selâmın ma’sum/günahsız, suçsuz İLK oğlu.

AKLen, anası babası olmayan Âdem aleyhi's-selâmın, kendi nefsinden yaratılan, anası ya da babası aklen meçhul EŞİ/ZeVcesi HaVVa aleyha's-selâm Anamız.. ve Âdem aleyhi's-selâmın ZAHRından ZâHiRE DÖKülmekte olan ÂDEMoğlu Zinciri SıRR SELi..

İbn-i İshak tarafından rivayet edilen ve sahihliği tartışılan bir hadise ve de her aklın inanacak bir sebeb araması gereğine göre Habil ve Kabil'in birer ikiz kız kardeşleri vardı ve birbirlerinin kardeşiyle evlenmeleri istenmişti ki zâten başka yol da yoktu aklen.. bir kız bir oğlan doğmaktaydı bir defada ve beraber doğanlar evelenenemmekteydi.. zikzak başlamıştı..
Kabil'in ikizi, ağabeyi Habil'in ikizinden daha güzel olduğu için Kabil bu değiştirmeyi kabul etmedi..

İlahî Hayat kurgusu çarkı dönmeye başladı.. ve de “İKİ-ŞEY” lik “ŞEY-tÂN”lığı ilk kanı kUSacaktı/İÇecekti.. ve nice maSALLar yazıldı.. AŞK ve kıskançlık üzerine o gündür bu gündür..

DÜNden, YARINdan ve BUGÜNden münezzeh ALLAHu zü’l- CELÂL bir ÂNda her ÂNda Şe’ÂNda Yeniden HALKedip durmakta şu her ÂN AYNen OYNAmakta Olduğumuz, baş rol oyuncaları insÂNların “AKLen/nAKlen SAHNesi”ndeki Zâlim/Mâzlum ->ZÜLM OYUNUnu..
Kabil, ağabeyi Habil'i öldürdü ve yeryüzündeki ilk cinayeti işlemiş oldu…Anasının-Babasının kanı olan tüm insanlığın TEK KANını döktü YERYÜZünü kÂNa boyadı..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Zulümle öldürülmüş hiç kimse yoktur ki, onun kanında Âdem'in ilk oğluna bir pay düşmesin. Çünkü adam öldürenlerin ilki odur!” buyurdu.
(Tirmizî, 2812)

ALLAHu zü’l- CELÂL KeLÂMuLLAH Kur'ân-ı Kerimimizdeyse;

Kur'an'da Kabil ve Habil'den Mâide suresinde bahsedilir. Kur'ân'da isimleri geçmez ancak diğer İslami kaynaklarda Kabil ve Habil olarak adlandırılır.

Hayat Denilen, temeli ÜREmeye ve bunun olmazsa olmazı BESLENmeye dayalı CANLIlık-DİRİlik ZİNzicri-SİLSiLesi.. ZITların ZEVKi EZVÂCı… ŞeHÂDEt GÜBREsinde AÇAN ŞeHÂDET GÜLLeri.. ve..
Her insanın; Bedenini, Fiilerini-İşlerini ve Kur'ân-ı Kerimdeki 2 âyete göre DÜŞÜNcelerini dahi mutlaka tek yaratan ALLAHu zü’l- CELÂL ve ÂDEMoğlunun AKLının YAPaBİLeceği tek ŞEY/İŞ;
HABİL giBi HAKKı ve HAYRı Tercih -> HizBuLLAHlığını YAŞAyıp ŞÂHİDi oluş..
KABİL giBi BÂTILı ve ŞERri Tercih -> HizBu’ş- ŞEY-t-ÂNlığını YAŞAyıp ŞÂHİDi oluş.. ŞE’ÂNuLLah.. ve Tercih KURB-ÂN-lıklarını.. Şahdamarlarından da nAKLen AKRAB OLana-KURB-YAKLAŞım-ÂNlığını AKLen ARZ EDişleri..


“HaBLi’l- VERîD”:

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha YAKINız.”
(Kaf 50/16)

Hayr el HAKK ALLAH celle celâluhudan, Şerr ise NEFSlerimizin tercihi..

مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولاً وَكَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا
Resim---“Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh(minallâhi), ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsike. Ve erselnâke lin nâsi resûlâ(resûlen). Ve kefâ billâhi şehîdâ(şehîden).: Sana iyilikten her ne gelirse minallâh/ALLAH'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir nefsike/NEFSindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter.”
(Nisâ 4/79)
Hasenetin: Ahsen olan en iyi, en doğru, en güzel olan tercih.
Seyyietin: Seyyi’, su-i ZANN olan, en kötü, en eğri, en çirkin olan tercih.

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ ابْنَيْ آدَمَ بِالْحَقِّ إِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِن أَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الآخَرِ قَالَ لَأَقْتُلَنَّكَ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّهُ مِنَ الْمُتَّقِينَ
Resim---“Vetlu aleyhim nebeebney âdeme bil hakkı iz karrebâ kurbânen fe tukubbile min ehadihimâ ve lem yutekabbel minel âhar(âhari) kâle le aktulennek(aktulenneke) kâle innemâ yetekabbelullâhu minel muttekîn(muttekîne): Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de:) "Allah, ancak korkup sakınanlardan kabul eder."
(Mâide 5/27)
Muttekîn: Takvâ sahibi olanlar..
Takvâ: Bütün günahlardan kendini korumak. Dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekinmek.. Elest Meclisi sözünün ERi olmak.. Kullukta ihlaslı ve razı olmak.. Hakk/Hayr Tercihini ÖZden DUYup ->YÜZden UYuş-Uygulayış Şefât-ı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ŞEREFİne İştirak ER-DEM-idir ve’s- selâm..

el El Kavîyyü Esmasının SıRRına müstehak ve TeCELLÎ AYNAsı oluş Şe’ÂN-Şefâat Şerefi..
Resim

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
Resim---“Yâ eyyuhen nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr(habîrun).: Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvâca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.”
(Hucurât 49/13)

لَئِن بَسَطتَ إِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِي مَا أَنَاْ بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لَأَقْتُلَكَ إِنِّي أَخَافُ اللّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
Resim---“Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktulek(aktuleke), innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne).: "Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım."
(Mâide 5/28)

NAKle Uyan SİLM Akıl sahibi Habil Nefs, kardeşi Kabile -> “EMRi bi’l- Ma’ruf Nehyi ani’l- Münker” Yapmakta;

إِنِّي أُرِيدُ أَن تَبُوءَ بِإِثْمِي وَإِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ وَذَلِكَ جَزَاء الظَّالِمِينَ
Resim---“İnnî urîdu en tebûe bi ismî ve ismike fe tekûne min ashâbin nâr(nâri), ve zâlike cezâûz zâlimîn(zâlimîne).: "Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur."
(Mâide 5/29)

İlk KuLLuK tercihi ve İLK Fitne.. ve her ÂN Yaşanmakta OL-Anlarının Habil-Kabil MaSALLı..

Ne idi İslâm DİNİnde “Emr-i bi’l- Ma’ruf ve Nehy-i ani’l- Münker”?..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Buyruklarınca candan gönülden bir göz atalım sahih hadis kaynağımız kütüb-i sitemizden inşae ALLAHu Teâlâ:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Ey mü’minler, yalvar yakar olmanıza rağmen dualarınız kabul olmayacak durumlara düşmezden önce iyiliği (ma’ruf’u) emir ve kötülükten de men ediniz." buyurdu.

(Müslim, İman 80, (50); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/376-377.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Benden önce Allah’ın gönderdiği her peygamberin mutlaka ümmetinden havarîleri ve arkadaşları olmuştur. Bunlar onun sünnetiyle amel ederler emirlerini de yerine getirirlerdi. sonra, bu peygamberlerin ardından öylesi kötüler zuhûr etmişti ki, yapmadıklarını söyleyip, kendilerine emredilmeyeni de yapmışlardır. Kim bu güruhla eliyle mücahede ederse mü’mindir. Kim onunla diliyle mücahede ederse o da mü’mindir. Kim de onlarla kalbiyle mücahede ederse o da mü’ mindir. Bunun gerisine, artık zerre miktar iman yoktur." buyurdu.
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/377.)

Resim---Yine İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İsrailoğulları bir kısım günahlar işlemeye başlayınca âlimleri onları bu işlerden menettiler. Ancak onlar dinlemediler, vazgeçmediler. Zamanla âlimler de onlarla oturmaya, dayanışmaya ve beraber içmeye başladılar. Allah da bunun üzerine, berikinin dalâletini öbürüne katarak, biriyle diğerinin küfrünü artırdı. "Dâvud’un ve Meryem oğlu İsâ’nın diliyle onları lânetledi..." (Maide: 5/78).Sonra, ayakta bulunan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) oturarak sözünü tamamladı: "Hayır, nefsimi kudret elinde tutan Zat’a yemin ederim, onları hak adına kötülüklerden men etmezseniz (siz de rızaya eremezsiniz)." buyurdu.
(Ebu Dâvud, Melâhim: 17, (4336); Tirmizî, Tefsîr, Mâide: (3050), İbnu Mâce, Fiten: 20, (4006); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/378.)

Resim---Kays İbnu Ebî Hâzım anlatıyor: "Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) Cenâb-ı Hakk’a hamd ve senadan sonra buyurdu ki: "Ey insanlar! Sizler şu âyeti okuyor ve fakat yanlış anlıyorsunuz: "Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez" (Maide: 5/105). Biz Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’in: "İnsanlar, zâlimi görüp elinden tutmazlarsa, Allah’ın, hepsine ulaşacak umumî bir belâ göndermesi yakındır" dediğini işittik." Keza ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın: "İçlerinde kötülükler işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdâhale etmezse, Allah’ın hepsini saran umumî bir belâ göndermesi yakındır" dediğini işittim." buyurdu.
(Ebu Dâvud, Melâhim 17, (4338); Tirmizî, Tefsir, Mâide (3059), Fiten 8 (2169); İbnu Mâce, Fiten 20 (4005); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/379.)

Resim---Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Nefsimi kudret elinde tutan Zat’a kasem olsun, ya ma’rufu emreder ve münkerden de yasaklarsınız veya Allah’ın katından umumî bir belâ göndermesi yakındır. O zaman yalvar yakar olursunuz da duanız kabul edilmez." buyurdu.
( Tirmizî, Fiten: 9, (2170); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/379.)

Resim---İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Sizler yardım görecek, ganimetler elde edecek ve birçok memleketleri fethedeceksiniz. Sizden kim bu vakte ererse, Allah’tan çekinsin, ma’rufu emredip, münkerden de nehyetsin. Kim de bile bile bana yalan nisbet ederse, ateşteki yerini hazırlasın." buyurdu.
(Tirmizî, Fiten 70, (2258); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/380.)

Resim---Urs İbnu Amîre el-Kindî (radıyallahu anh) anlatıyor Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şâhid olan bunu takbîh ederse (kötü olduğunu te’yîd ederse), o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şâhid olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şâhid olmuş gibi mânen zarar görür." buyurdu.
(Ebu Davud, Melâhim: 17, (4345); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/380.)

Resim---Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: " Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Zâlim sultanın yanında gerçeği söylemek en büyük cihaddandır." buyurdu.
(Ebu Dâvud, Melâhim 17, (4344); Tirmizî 13, (2175); İbnu Mace, Fiten 20, (4011); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/380.)

Resim---Zeyneb Bintu Cahş radiyallahu anhâ’dan gelen bir rivayette Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün uyanınca: "Yaklaşan bir şerden Arapların vay hâline -ve parmaklarını halkalayarak- bugün Ye’cüc ve Me’cüc’ün duvarından şu kadar delik açıldı" der. Zeyneb vâlidemiz (radıyallahu anhâ) sorar: "Aramızda sâlih kimseler olduğu halde toptan helâk mı olacağız " Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verir: "Evet, fenalık artarsa (hepiniz birlikte helâk olursunuz.)"
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/381-382.)

Emr-i bi’l- Ma’ruf ve Nehy-i ani’l- Münker için Kur'ân-ı Kerim HükümlerimİZ…

فَلَوْلاَ كَانَ مِنَ الْقُرُونِ مِن قَبْلِكُمْ أُوْلُواْ بَقِيَّةٍ يَنْهَوْنَ عَنِ الْفَسَادِ فِي الأَرْضِ إِلاَّ قَلِيلاً مِّمَّنْ أَنجَيْنَا مِنْهُمْ وَاتَّبَعَ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مَا أُتْرِفُواْ فِيهِ وَكَانُواْ مُجْرِمِينَ
Resim---“Fe lev lâ kâne minel kurûni min kablikum ûlû bakıyyetin yenhevne anil fesâdi fil ardı illâ kalîlen mimmen enceynâ minhum, vettebeallezîne zalemû mâ utrifû fîhi ve kânû mucrimîn(mucrimîne).: Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu günahkarlardı.”
(Hûd 11/116).

وَمَا كَانَ رَبُّكَ لِيُهْلِكَ الْقُرَى بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا مُصْلِحُونَ
Resim---“Ve mâ kâne rabbuke li yuhlikel kurâ bi zulmin ve ehluhâ muslihûn(muslihûne).: Halkı, ıslah eden kimseler iken, senin Rabbin o ülkeleri zulm ile helak edecek değildi.”
(Hûd 11/117).

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Benî İsrâil’den misâl vererek onların irşaddaki ihmalleri ve lâubalilikleri yüzünden felâkete uğradıklarını belirtir:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Benî İsrâil’in içine bozulma düştüğü zaman kişi, kardeşini günah üzere görür ve onu bundan men’ederdi. Ancak ertesi gün, bir gün önce yasakladığı şeyleri yapan kimselerle yemede, içmede, sohbette arkadaşlık yapmadan çekinmezdi. Bunun üzerine Allah onların kalblerini birbirlerine karıştırarak hepsini sapıttı, onların bu hâli hakkında Kur'ân-ı Kerim’ân’da şu âyet gelmiştir: "İsrâil oğullarından olup da küfredenlere Dâvûd’un da Meryem oğlu İsâ’nın da diliyle lânet olunmuştur. Bunun sebebi isyan etmeleri ve ifrata sapmaları idi. Onlar işledikleri herhangi fenalıktan birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Hakikat yapmakta devâm ettikleri (o hal) ne kötü idi... Eğer Allah’a, peygambere ve O’na indirilene îman etmiş olsalardı onları dostlar edinmezlerdi..." (Maide, 5/78-81). Ayakta duvara dayanmış durumda olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu âyetleri okuduktan sonra oturur ve ilâve eder: "Hayır, siz (haddi aşan) zâlimi elinden tutup onu hakka çevirinceye kadar (irşad işini bırakmazsınız)".
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/382-383.)

İbnu Abbâs radiyallahu anhu:

وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Resim---“Vettekû fitneten lâ tusîbennellezîne zalemû minkum hâssah (hâssaten), va'lemû ennallâhe şedîdul ıkâb(ıkâbi).: Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.”
(Enfâl: 8/25)
Âyetini tefsîr ederken şu netîceyi çıkarır: "Cenâb-ı Hakk burada mü’minlere, aralarında tek bir münkerin yer etmesine meydan vermemelerini emretmekte ve bu emre uymayanları azabla korkutmaktadır".

Muvatta’ın rivayetinde "...fenâlık açıktan açığa işlendiği takdirde hepsi cezâyı hak eder" denmektedir.
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/383.)

Elbette Emr-i bi’l- Ma’ruf ve Nehy-i ani’l- Münker;
Rabbu’l- ÂLEMîn ALLAH celle celâluhuyu DUYan ve de Rahmetenli’l- ÂLEMîn Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemle UYANların MuhaMMedî Hasbî HİZMET aNa Görevleridir.. ve HaKktır HaYydır hamdolsun!.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ عَلَيْكُمْ أَنفُسَكُمْ لاَ يَضُرُّكُم مَّن ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ إِلَى اللّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izehtedeytum ilâllâhi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn (ta’melûne).: Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doğru yola erişirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.”
(Mâide: 5/105)

İmam Fahreddin Râzî kaddesallahu sırrahu da, âyetten çıkarılabilecek muhtelif te’villeri kaydederken Abdullah İbnu’l-Mübârek’in anladığı şu mânayı daha uygun bulur: "Burada emr-i bi’l-ma’ruf, nehy-i ani’l-münker emreden âyet te’kid edilmektedir. Zira âyet "Kendinize bakın" tâbiriyle din kardeşliğinize bakın, kâfirlerin dalâleti size zarar vermez... Birbirinize va’z, iyiliğe, hayrâta teşvik, kötülükten, günahlardan men sûretiyle birbirinizi koruyun, gözetin... demek istenmiştir... "Kendinize bakın" tâbiri kendinizi koruyun mânasına da gelir, hakiki koruma ise emr-i bi’lma’ruf ve nehy-i ani’l-münkerle olur."
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/383-384.)

Emr-i bi’lma’rûf ve nehy-i ani’l-münker’in Râfızîler’in iddia ettikleri gibi, geleceği beklenen İmam’ın zuhûruna bağlı olmayan bir vâcib olduğuna dâir delil ise, Kur’ân, sünnet ve icmâ ile sâbittir.
Kur’ân’dan delilimiz Cenâb-ı Hakk’ın şu sözüdür:

وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---“Veltekun minkum ummetun yed’ûne ilel hayri ve ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munker (munkeri), ve ulâike humul muflihûn (muflihûne).: Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.”
(Âl-i İmrân 3/104.)

Ana HÜKüM -> Emr-i Bi’l-Ma’ruf Ve Nehy-i Ani’l-Münker Farz-ı Kifâyedir.
tÜMM ÜMMet-i MuhaMMede FARZdır.. İçlerinden bir kısmı omuzlarsa diğerlerinden bu YÜKümlülük kalkar HaKk Katında!.. MuhaMMedî Hizmetten kaçış ise HaKk’a kalır SON-Uçu..


Resim---"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor: "Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde, kulunu hesaba çakerken, bir de "münkeri gördüğün zaman ona müdâhale etmekten seni alıkoyan şey ne idi?" diye sorar. Eğer Cenâb-ı Hakk, kuluna hüccetini telkin edecek olursa şu cevabı verir: "Ey Rabbim (Senin keremine, lütfuna ümîd bağlayarak) insanları terkettim (çünkü onların şerrinden korkuyordum!)."
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/394.)

Resim---Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’a bir gün: "Şu kargaşa hengâmında evinizde oturup emr-i bi’lma’ruf ve nehy-i ani’lmünkerde bulunmasanız olmaz mı Zira Cenâb-ı Hakk: "Siz kendinize bakın, kendiniz doğru yolda bulununca, sapanlar size zarar vermez" buyuruyor" derler. İbnu Ömer şu cevâbı verir: "Bu âyet ne benim içindir, ne de arkadaşlarım içindir. Zira Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Benim tebliğ ettiklerimi, beni görenler (şâhid olanlar) görmeyenlere teblîğ etsin, duyursun." Bizler, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’i görenleriz, sizler ise görmeyenlersiniz, (biz size duyurmak zorundayız). Bu âyete gelince, o bizden sonra gelecek kimseler içindir ki onlara teblîğ edilse bile, onlar teblîği kabûl etmeyecekler!." der.
(İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/397-398)

Bize gelince bencileyin yersiz-yurtsuz başsız ayaksız MuhaMmedî gönül Rüzgârları MuhaMMedî HaKk YOLun KervÂN Kıtmiri, Kıratı ve SEVDÂlısıyız inşae ALLAHu TeâLâ.. hiç değilse DOĞmamış/GELecek nesillere Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “İZ”ini ve “BİZ BİR-İZ”ini; MuhaMmedî Şuûr, Nur, Sürur ve Onurla bırakmak inşae ALLAHu TeâLâ..

وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَى تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---Ve zekkir fe innez zikrâ tenfeul mû’minîn(mû’minîne).: Sen öğüt verip hatırlat! Çünkü gerçekten öğütle hatırlatma, mü'minlere yarar sağlar.”
(Zâriyât 51/55)

Habil-Kabil MaSALLımıza DEVÂm EDelim inşae ALLAHu TeâLâ..

Kabilin hAMm AKLı/Nefsi, “Fe tavveat” hemence fırsat vermeden kendini tavladı-tav etti, kandırdı, ikna etti ki kardeşini katlede/öldüre..


فَطَوَّعَتْ لَهُ نَفْسُهُ قَتْلَ أَخِيهِ فَقَتَلَهُ فَأَصْبَحَ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Resim---“Fe tavveat lehu nefsuhu katle ahîhi fe katelehu fe asbaha minel hâsirîn(hâsirîne).: Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.”
(Mâide 5/30)

Ve hüsrana uğradı.. cehennemden geçen her nEFS gibi Hüsrana/ kâr peşinde koşarken ana sermayeyide toz-duman etti..

Kulluk tercihi Kabilce/HaMM AKlınca olanlar:

وَالْعَصْرِ
Resim---“Vel asr (asri): Asr'a andolsun;”
(Asr 103/1)

Ki ZÂTen İnsÂNoğlunun KULLUK İmtihÂNıydı –mekÂNda İmkÂN İÇİnde.. hepsi de bu ceheNNeme-Esfeline İNndirilmişti.. ve HaSSrete “cuppp!” diye düşmüşlerdi..:

إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ
Resim---“İnnel insâne le fî husr (husrin).: insan gerçekten ziyan içindedir.”
(Asr 103/2)

Vede ancak ve ancak Habilce/ Akl-ı SİLMce MuhaMMedî Şuurla HaYyatlarını HaYylayanlar necât BULup Kurutlacaklardı ki:

إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Resim---“İllellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakkı ve tevâsav bis sabr(sabrı).: Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.”
(Asr 103/3)

Kabil, vurdu öldürdü kardeşini/Hakkı/Hayrı da nasıl ÖRTecek/kefere edecekti pis İşini?..
bir Garib Gurâb/ Karga Mürşidi oldu ölsünü ÖRTmeye..
Ve İŞ İşten GEÇtikten sonra bir “AHh!” çeketi derinden ve her suçlu NEFS bu “AHh!”ı çekmekteler hâlen.. pişmÂNdı kısacası..


فَبَعَثَ اللّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الأَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءةَ أَخِيهِ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءةَ أَخِي فَأَصْبَحَ مِنَ النَّادِمِينَ
Resim---“Fe beasallâhu gurâben yebhasu fîl ardı li yuriyehu keyfe yuvârî sev’ete ahîh(ahîhi) kâle yâ veyletâ e aceztu en ekûne misle hâzel gurâbi fe uvâriye sev’ete ahî, fe asbaha minen nâdimîn(nâdimîne).: Derken, Allah, ona, yeri eşiyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?" Artık o, pişman olmuştu.”
(Mâide 5/31)

Ve fitne denilen YOK Edişler bir bütündür ezel-ebed AYNı kapıya çıkar..
CANlar gibi.. ve bir CAN temelde TEK CANda Tüm cANdemektir..
Bir CANa kıyan ana çekirdekte tÜMM cANları Öldürmüştür!..
Bir cANI kurtaranda tÜMM cANları kurtarmıştır MuhaMMedî MuhaBBet Merhametiyle Hasbî Hizmetinde inşae ALLAHu TeâLâ!..


مِنْ أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا وَلَقَدْ جَاء تْهُمْ رُسُلُنَا بِالبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم بَعْدَ ذَلِكَ فِي الأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ
Resim---Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn(musrifûne).: Bu nedenle, İsrailoğullarına şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan bir çoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır.”
(Mâide 5/32)

*

TeVHiDuLLAH -> “TERCİHin” dir!. >ALTı YÜZ ->YEDi VeCHindir!..
HARUT Ve MARUT mAHhşeri!.. -> MeKKE misin?.. >BâBiL misin?..
:

yâ herru merru-sink or swim, hit or miss KULLuk kuyusu:

Resim

Elebette her AKL-ı SİLM Sahibi MuhaMMedî ÂŞIK BİL-BUL-OL-YAŞAr ki;
Her KUL/NEFSin SON-UÇ tERcihi ->“TeVHiDuLLAH” tır..

6 Yüzlü, 8 Köşeli, 12 AYRıtlı KULLUK KÂBEsinin YEDİ VECHi/yÖNü Merkezde RABBu’l-ÂLEMîn ve de Muhitte ALLAHu zü’l- CeLÂLdir..

Bu ise Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in MeKKe ve de MEDİNE devrÂN-seyrÂN-cevLÂn ve de hayrÂN HÂLini AYNen-ZÂTen İLİM-İRADE-İDRAK-İŞTİRAKle YAŞAyıp ŞÂHİDoLuş HİzbULLAH tÜMMLüğünde var/yok Oluştur..

Yoksa BâBiL beLÂ KUYUsunda İKİ Uçlu AKLın HATMsiz hakırış çığlıklarına Kulak verir çırpınır dururuz bir ömür ALLAH celle celâluhu korusun ay CÂNlarımız!..


وَاتَّبَعُواْ مَا تَتْلُواْ الشَّيَاطِينُ عَلَى مُلْكِ سُلَيْمَانَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَكِنَّ الشَّيْاطِينَ كَفَرُواْ يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولاَ إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلاَ تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُم بِضَآرِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلاَ يَنفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُواْ لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْاْ بِهِ أَنفُسَهُمْ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ
Resim---“Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân (suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût (mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcih (zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh (iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ yenfeuhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu fîl âhireti min halâkın, ve le bi’se mâ şerev bihî enfusehum lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).: Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiç bir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi.”
(Bakara 2/102)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi Özden DUYuş-UYuş ŞeÂN şefâat Şerefi HizBULLahta Hatm MuhaMMEdi Hakikatı..
ve le bi’se mâ şerev bihî enfusehum lev kânû ya’lemûn: ve kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kadar kötü;bunu bir bilselerdi!.”

HizBuş’- Şey-t-ÂNlığına EMÂNetini/Nefsini/AKLını her ŞEY’ini Peşkeş çekiş HüsrÂNı..

Ve şimdi >şu ÂNda >her ÂN yENiden Yaratıpı durmakta OLuş ŞeÂNuLLahında -> Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi ->Kur'ân-ı Kerimi ve de -> ALLAHu zü’l- CeLÂLimizi -> Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem NEFESİnden -> Kur'ân-ı Kerim SESinden DUYup UYaBİLme İmkÂNı içinde MuhaMMedî MuhaBBet-Merhâmet-Hakikatle Hasbî-Habîbî Hizmetle tüMM ÜMMet-i MuhaMMede;


Kendi NEFslerimizden MuhaMmedî GaYRet,
CeryÂN Direklerimiz-Hakk Dostlarımızdan HiMMet,
ASLen fASLımız Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemimİZden Şefâat,
Ve el VÂHiDu’l KaHHâR olan ALLAHu zü’l- CeLÂLimizden İnâyet-hakka Hidâyet ve de seLÂMet duâ EDerim!.


es seLÂMu aleykum! DERim aYyışığımda HaYy cÂNlar!..


Resim

4. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :

Bu salâvât-ı şerîfeyi uykuya yatacağı zaman okuyan kimseye
"cümle peygamberlerin ona şefâatçı olacağına dair" hadis-i şerîfe vardır.
Ve önemli bir salâvât olup
3 defa okunması tavsiye edilmiştir.


TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin Resim Ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhîme ve Mûsâ Resim ve İsâ Ve mâ beynehum minennebîyyîne ve'l-mürselin Resim Salâvâtullahi ve Selâmuhu Tealâ aleyhim ecmaîn.

MÂNÂSI: ALLAHım! Efendimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)’e salât-ü selâm et! Ve Âdem (aleyhisselâm)’a ve Nûh (aleyhisselâm)’a ve İbrâhim (aleyhisselâm)’a ve Musa (aleyhisselâm)’a ve İsa (aleyhisselâm)’a ve aralarında gelen tüm nebîlere ve mürsellere de! ALLAHU Tealânın salât ve selâmı cümlesinin üzerine olsun!”
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

SELL-ü-SALLım
AŞK maSALLım
>gÖZübENlimm
>DİLİ BALLımm!..


Resim

ZEVK 5605

LÂ İLÂhe İLLÂ ALLAH”… -> EhL-i KARmaKAR-IŞIĞım!
ESFELin ELimde çORBa!.. -> ÇİLE ÇARMIH-ı KAŞIĞım!
VARlıkYOKLuk>ŞEY-t-ÂNlığı! TEKe TEKte TEK KALsam da
YER GÖĞe KAPANsa BİLe!.. -> BîİZNiLLAH -> beN AŞIĞım!..


12.10.13.. 08:18
brsbrsbzr..aklmnnklmzÂRı..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim




bEN -> maSALLım!.
DE!DE!lere-BE-BE-lere
->ANnEleRe ->EbELere
DOĞurANA
->DOĞurtANA
En NeBîYyu
n- NEBE!lere!.
bEN -> maSALLım!. GÜLü ALLım
bENi SENlim!. ->sENi >BENlim!..
sENi BENlim!. ->bENi >SENlim!..
bEN/SEN -> maSALLım!.


UY-AN-ık bEN
UY
-uy-AN bEN
S
eBeBSONuÇ
KİM
den-NedEN?!.


bİR vAR iMiş bİR YOKk iş
HaKk’ın KULLarı ÇOKk iş
Lâ HuVe İLLâ HuVe” -> YaYy
hERr YÂRım NEfes -> OKk iş!.


ResimUY-AN-ık bEN!.

KENDİne gEL kul ihvÂNi
BiRr DaMMla sEL kul ihvÂNi
Leyyla mecNÛN maSALLı
-> MÎM-i MeSEL ->kul ihvÂNi!.


İnsÂNın SıRRı” nı SORma!
KORKU-SUzdan UMUT-SUzdan!
GÖNLÜ KÖR-ün DÜŞün YORma!
“cÂN SUyu”n TESTİsi -> “BUZ”dan!..


OLsun! OLmasın!”lar -> OL-ÂN
TEK
-BİR TEVHİD -> ELde KaLAN
M
eRKeZ-MuHiT.. İÇ-DıŞ -> AYNı
Şu ÂN YAŞA!.nmayan -> YALAN!..


ZEVK 5926

BİZ BİR-İZ! ->BİL-e SEVgili.. ->SEVen-SEViLen SıRrı Eş!
ŞeCeRril- AHDAR ->DİRİlik!.. ->NÛRun ANAsıdır ->AT-Eş!
KÛN feyeKÛN ŞeÂNı ->HaYy!. ->Mute KaBLe en Temute!.
İÇimdeki ->KARA SEVd ->GÖZLerimden DOĞ-ÂN ->GÜNEŞ!.


05.03.14 19:47
brsbrs..tktktrstkmd-ynyrğmycd..


sÖZ o ki;
Resim AYN-ı ÂNn..

el ÂN ->Şe’ÂN ->AYNGÜN-Eş
el ÂN ->OL-ÂN >OYN-u GÜN-Eş
>UYku->SU-z GEÇen ->GECEler
>NAZLı YÂRin ->KOYN-u GÜN-Eş!.. HaYy dE BiRree!..


ŞeCeRril- AHDAR ->DİRİlik!..:

الَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنتُم مِّنْهُ تُوقِدُونَ
Resim---
“Ellezî ceale lekum mineş şeceril ahdarinâren fe izâ entum minhu tûkıdûn(tûkıdûne).: Ki O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan yakıyorsunuz.- «O (Hâlık-ı Azîm) ki, sizin için yemyeşil ağaçtan bir ateş vücuda getirmiştir de şimdi siz ondan yakıveriyorsunuz.» (YâSîn 36/80)

KÛN feyeKÛN ŞeÂNı ->HaYy!.:

KÛN feyeKÛN:

هُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ فَإِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Resim--- "Hüvellezi yuhyi ve yümit fe iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun: O, hem dirilten hem de öldürendir. O, herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız «Ol!» der, o da oluverir.''” (Mü’min 40/68)

El ÂN ŞeÂNuLLAH: şu ÂN YENiden YARATış..
Şu ÂNdaki her ÂNdaki Yeniden Yaratış KeVniyyeti..

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---Yusebbihu lillâhi mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ardı’l- meliki’l- kuddûsi’l- azîzi’l- hakîm(hakîmi).: Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah'ı tesbih eder.” (Cumâ 62/1)

Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş-RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılarak ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâimindeyiz inşae ALLAH..


SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. Akl-ı Silm bilir ki ATOM yaratıldığı günden beri durmadan dönmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının “Kun feyekun” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım.

Sebehâ: yüzmek, Subhânallah demek.
Sebbaha (mübalağa ile) ALLAH’u Teâlâyı tenzih ve takdis etmek.
Zerrenin
(atomun) ve kürrenin (kâinâtın) bir saniye durmaksızın takdir edilen yörüngede ve şartlarda kimseye dayanmadan (mesnedsiz) parmak izleri gibi tek başlarına (RABB’larıyla başbaşa), sonsuz felekler içinde yüzüp durmaları...
Her hücrenin
"HAYY!" HAYY-kırışı...
Doğuştan-ölüme bir kere bile susmadan tevhid tıklayan kalbler...
Herşey; her zaman, her yerde ve her hâlde herkesle beraber sistemin sahibi
AZÎZÜ’R RAHÎMÜ’l-SUBHÂN ALLAH Teâlâ yı maddî
(somut) ve mânevî (soyut) noksanlık, benzetme ve zıddı var sanmalardan uzak kılıyorlar.
Canlı şâhidleriyiz diyorlar...

“Zâtında, sıfatında, esmâsında, fiilinde ve hükümlerinde münezzehtir!..” müezzinleri!..
Yu sebbuhu: Tesbih ederler hep yüzerler)
Yüsebbuhu!: Şimdi şu AN da Küllî ŞEY Yaratanını durmadan tesbih edip birbirine asla mesnedlenip dayanamadan tek başına boşlukta-fezada yüzüp-dönüp durmaktalar. Zerre-Atom ve Kürre-Kâinât DurmadAN Dost Raksında..
Yesebbihu: noksansızı El TAMM cc yu tesbih ve zikri ele yüzmekteler İlahî RAKSta hamd olsun!..

LiLLâhi:

ALLAH:
Resim

ALLAH ->LiLLAH -> LEHU ->HUuu!.. celle celâlihuu!..:

ALLAH ->LiLLAH -> LEHU ->HU!..:

Resim
HUVaLLAHullezî Lâ İLâHe İLLâ Huve: O ALLAH ki O'ndan başka El İLÂH yoktur


El İlâhu:
Resim

Resim

ALLAH


ALLAH
LİLLAH
LEHU..
HUUU!..
Celle Celâluhu…


ALLAH celle celâluhu İsm-i Şerîfi, İsm-i Zât, İsm-i Hass'tır. Lafzullahtır.
Sadece ALLAH celle celâluhu'ya aittir.
Harf-i Târifsiz tek esmadır ve târifi de yoktur ve tüm târifleri yutar.
Varlığı zorunlu, lâzım ve hamde lâyık olan Zât-ı Hakk'ın özel esmâlarının tümünü kapsayan ZÂT ismidir.
Tüm Sıfatları ve Esmâü'l-Hüsnâ'yı cem’ eden bohçadır.
Tercüme edilemez. Tefsir edilebilir.
Kur'ân-ı Kerimde 2697 defa geçmektedir.Allah lafzı Kur'ân'da ilk kez iniş sırasına göre beşinci sûre olan Fatiha süresinde zikredilmiştir.


ALLAH-LİLLAH-LEHU-HU...
Bütün sıfat-ı kemâliyeyi cem' eder.
ALLAH celle celâluhu, Kur’ân harfleriyle “Elif-Lâm-Lâm ve He” den teşekkül eder:
Zevk ediyoruz ve asla hükmetmiyoruz.
“Böyledir” demiyoruz da “böyle görüyoruz!” diyoruz:


1-) Dört harfin tümü beraber ALLAH celle celâluhu’dur.
“ALLAH” celle celâluhu lâfzının gerçek târifi hiç yapılamadı ve yapılamayacaktır da.
Çünkü
“ALLAH” celle celâluhu İsm-i Şerîf kelimesi tüm Sıfatullah ve Esmâ-ü’l-Hüsnâyı içinde toplayan câmi’dir.
Bohça gibi ve kapsayıcıdır.

ULUHİYYET ismi olup gerçek ilmi Zâtına mahsus ve bildirdiği kadar bilinebilmektedir.
Herkes kendi oturduğu yer ve yönden gördüğünü söylese de aynı yer ve yönde sen otursan çok başka şeyler görüp söyleyebilirsin.

Onun için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAH celle celâluhu’a ulaşan yollar, nefeslerin sayısınca çoktur.”
Anlamına hadis-i şerîfini okumuştum ama mesnedini şu anda bilemiyorum.

ŞERÎAT-ı Rasûlullah da yâni Şerîatullah’da
ALLAH celle celâluhu ismi şerîfi esastır ve âyettir.
Âyette; Elif, Elif ve Be, Be dir.
Yorum ve hikmet değil âyet esastır.
Bu ise sonsuz insan için ana ve yeterli şart olan şerîat kuralları için çok mükemmel bir yoldur ki sırât-ı müstakîmdir.


2-) Elifi kaldırırsak “LİLLAHi” (lâm-lâm-he) kalır.
Ki bu “Herşey
ALLAH için” anlamındadır.
Emânet ve İmânın esası olan şerîatten sonra halisen muhlisen
ALLAH Teâlâ için soyut-somut fiil işlemek erdemi olan Tarikat (yollar) bölümüne geçilmiş demektir.
Elbette anlatma zorluğu var...
Vites değiştirir gibi 1. vitesden 2. vitese geçmek gibi değil de: Delikanlı Mehmet’den aklı başında olgun Mehmet’e geçiş gibi düşünmeliyiz.
Zâten şerîat diğerlerini kapsayan “Kab” hükmünde olup, ağacın dış kabuğu gibidir ve mutlaka şarttır.


3-) Bir “Lâm”daha kaldırırsak “Lehû” kalır.
Ki “O’na ait,O’nun” demektir. Bu ise MÂRİFETtir...
Herşey ve herkes O’nun mülkü ve malıdır. Mahlûkatın Meliki (Sahibi) ve Mâliki (yöneticisi); Mâliki yevmi’ddin veyâ meliki yevmi’ddin dir... ^
İki okuyuş da caizdir. “Lehû” sırrını anlayan Âriftir.


4-) Son “Lâm”ı da kaldırırsak: “Hû-Hüve-O” kalır.
Ki
Hakku’l-HAKK’tır.
Biliyorsun günü gelince bu âlemde mahlûkat olup da muhatab olacak bir nefs kalmayınca
EL KAHHAR (Kahredici, gücü ile helâk edici, yok edici) olan ALLAHU ZÜ’l-CELÂL:

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim---“Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulkul yevm(yevme), lillâhil vâhidil kahhâr(kahhâri) :O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır."
(Mü’min 40/16)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “ALLAH kıyâmet günü arzı (yer tabakalarını) Kudret eline alır (kabzeder) semâyı (gök tabakalarını) da sağ eline (içine) dürüp büker, sonra (mahşer ehline) MELİK BENİM (Kâinâtın Mâlikiyim) ! Nerede yeryüzünün melikleri (kralları?)” buyurmuştur.
(Ebu Hureyre radiyallahu anhu dan; İbni Mâce, Mukaddime, 192; Buhârî, Zümer Sûresi tefsiri; Müslim, Sıfatü’l-Kıyâme babı)

El meliki’l- kuddûsi’l- azîzi’l- hakîm:

El Melikü :
Resim

El Kuddûsü :
Resim

El Azîz :
Resim

El Hakemü :
Resim

El Hakîmü :

Resim

*

e Lestu ÂHİDi ALLAH
ŞeHÎDi
- şÂHİDi ALLAH
Mahşeri NûR
-u MuhaMMed
KaHHâru
l- vÂHİDi ALLAH!..


celle celâluhu
sallallahu aleyhi ve sellem..


e Lestu ÂHİDi ALLAH :

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu BeLÂ şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin : Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.”
(A’raf 7/172)

ŞeHÎDi - şÂHİDi ALLAH:

أَقِمِ الصَّلاَةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآنَ الْفَجْرِ إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا
Resim---Ekımis salâte li dulûkiş şemsi ilâ gasakıl leyli ve kur’ânel fecr(fecri), inne kur’ânel fecri kâne meşhûdâ(meşhûden).: Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl, fecir vakti (namazda okunan) Kur'an'ı, işte o, şahid olunandır.” (İsrâ 17/78)

Eş Şehîdu:
Resim

KaHHâru’l- vÂHİDi ALLAH!..:

VâHiDu’l- KaHHaR: HaRRa KuDReti TEKliği.. YOK/ÇOKluksuzluk ıSSızlığı/SeSSizliği.. KİMMsesİZliği KİMMMliği.. LÂ HuVe iLLÂ HuVe…

Tek Şey… MekÂN..
İKİ ŞEY’in İlişkisinden-Münasebetinden OLAY..
İKİ OLAY’ın İlişkisinden-Münasebetinden ZamAN
İKİ ZamAN’ın İlişkisinden-Münasebetinden ZaNNlar doğmaktadır İnsan AKLı Algılamasında SANALken…
Gerçekte ise, VAHDETte Kahhariyet vardır, Kesrette Mahviyyet;
KüLLî ŞEY ASLına RüCÛ’ Edince ve de RABBu’l- ÂLEMîn ZÂTında SORusuna CeVÂB VERince:


يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim---Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulkul yevm(yevme), lillâhil vâhidil kahhâr: Onların bariz olduğu (ortaya çıktığı) gün onlardan (hiç)bir şey Allah'a gizli kalmaz. O gün mülk kimindir? -> Tek ve Kahhar olan Allah'ındır.” (Mü’min 40/16)

El Kahhâru :
Resim

El Vâhidu :

Resim

**

biRr SÖYLeŞİ->:

haYycÂN:
hocam nasılsınız....dün gece bir yazı okuduk elhamdülillah...
“Görmez misin ki, vücûd kadîmde kadîm, ve hâdiste hâdistir!.. Ente ilâhun ve ente me'lûhün!.. (İlahiyet ve kulluk sende biraradadır).."
Yani, sen ilâhsın: Sıfâtı ilâhîye’nin sende zuhûru ve ulûhiyete mazhar olman sebebiyle; ve sen me'lûhsun, mukayyedliğinden, taayyününden ve mahlûkiyetinden ötürü."
Mevlânâ Nizâmüddin Hâmuş...

-Bu âlemde ve bütün âlemlerdeki mevcûdât ve a'yân, hakikata ermişlerin indinde, esmâi ilâhîyye icabı zuhûra gelmiş şuûru ilâhiyyeden başka bir şey değildir!.. Ve, Muhyiddin A'râbî`nin "â'yan vücûd kokusunu koklamadılar" sözü gereğince, kendi vücûdları yoktur; bizâtihi "yok"turlar!..

Bu takdirde, herkeste, her şeyde zâhir olan cemâl ve celâl kemâlâtı, tamamiyle nısbî ve izâfîdir.

Hakikatte, bunlar, ilâhî hakikatlerdir ki, ezelî ilim sûretleri muktezâsınca zuhûr etmiştir!..


kulihvÂNi:
bunlar haktır ancak herkesin oturduğu ve karşısında gördüğünce HAKtır..
ancak 3600 derece dönen/TÛRLayAN/TaVaF Eden MuhaMMedîler için her ÇAĞın ÇAĞrısı vardır..
Muhyiddin ARABÎ kaddesallahu sırrahu, hocamdır canımdır..
Hamuş kaddesallahu sırrahu .. sessiz kalmış Babam da öyledir..

ne varki ÂLEM şu AN -> Şe’ÂNuLAH ki -> ALLAHu zü’l- CeLÂL NURudur -> Hayydır, Hakikattir ve ZÂHİRdir.. ve de TEK-BİR şehÂDEt ALEMİ dir..
nisbî-izâfî olan ise uyuyan akıldır.. Ham Akıl, UYanık/UYulan NAKİL değildir.. vs vs..
çocuk tez doğmaz!. zamanı gelince değil mi?. her İŞin/ÂNın şe’ÂNuLLAH-da belirli/A’yan-ı Sabit bir vAKTi/AKTi vardır ki:


وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ
Resim---
“Ve kezzebû vettebeû ehvâehum ve kullu emrin mustekırr(mustekırrun).: (Habîbim, yâ Muhammed!) Celâlim hakkı için, senden önce de nice peygamberler gönderdik; onlara da zevceler ve çocuklar verdik. Hâlbuki Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamberin bir mu'cize getirmesi mümkün değildir! Her zamânın yazılmış bir hükmü vardır.” (Kamer 54/3)

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلاً مِّن قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَن يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ
Resim---“Ve lekad erselnâ rusulen min kablike ve cealnâ lehum ezvâcen ve zurriyyeh(zurriyyeten), ve mâ kâne li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), li kulli ecelin kitâb(kitâbun).: Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah'ın izni olmaksızın (hiç) bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi. Her ecel (tesbit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır.” (Ra’d 13/38)

Herşeyin yazılı bir vakti vardır.
Her devrin bir hükmü vardır.
Her işin bir vâdesi vardır. Her ecel bir yazgıdır.
Her müddetin (yazıldığı) bir kitabı vardır.
Her çağa özgü vahyi bir mesaj vardır.. her ÂNın “k-t-b”si.. BİLelik sENliği keVNiYyeti..


haYycÂN:
hocam...eyvallah...ne varki ÂLEM şu AN, ALLAH cc NURUdur ve Hayydır Hakikattir ve ZÂHİRdir.. ve Şehâdet ÂLEMİ dir....şehadet eden kim hocam....kime şahid oluyoruz....kendi kendimize kendi hakikatimize şâhid olup, ben sANdığımızı "şehid" etmiyor muyuz?...

***

ResimAYakta UY-uy-AN bEN!.

gÖNLümdeki GÜL kOKusu
UMUDa >UYku DÜŞümde!.
İLKe >SONİKRâ!.” OKU!su
KehriBÂRî GÜLüş” ümde!..

biRr SEVd maSALLı giBi
UYkuSUz UYkumda SEVgi
ISsız-SESsiz ->TEKe TEKte
SEVen SEViLen -> SEVgiLi!.


KehriBÂRî: Cevher saçan. Güzel sözler söyleyen..

İLKe >SON “İKRâ!.” OKU!su:

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim---“Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka).: Oku O yaratan Rabbinin adıyla!” (Alak 96/1)

er RABB:
Resim

“KehriBÂRî GÜLüş” ümde!..:

El Bâriü :
Resim

El Bârru :

Resim


SeLLü-SALLın ÜMMü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemimİZe sonsuz sınırsız İLMULLAHça es SeLÂM OLsun!..


Resim

Resim

5. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
Hadis Hafızı Celâleddin Suyutî "Amelü’l-leyli ve’l-leyl" isimli eserinde
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in :
Her kim bu salâvât-ı şerîfeyi devamlı olarak okursa rüyasında beni görür.”
buyurduğunu bildirmiştir. Bu hususta başka hadisler de mevcûddur.


TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ ruhi Seyyidinâ Muhammedin fil-ervâhi Resim Ve salli ve sellim alâ cesedi seyyidinâ Muhammedin fil-ecsâdi Resim Ve salli ve sellim alâ kabri seyyidinâ Muhammedin fil-kubûri.

MÂNÂSI: ALLAHım! Ruhlar içinde (arasında) Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ruhuna salât-ü-selâm eyle! Cesedler (cisimler) içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in cesedine salât-ü-selâm eyle! Kabirler içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kabrine salât-ü-selâm eyle!”


nOt:

Seyyid Şerîf Cürcanî kaddesallahu sırrahu..:

Büyük âlim ve velî. İsmi Ali bin Muhammed bin Ali Cürcânî, künyesi Ebü’l-Hasan’dır. Soyu Peygamber efendimize ulaştığından Seyyid Şerîf ismiyle tanınıp meşhur oldu. 1339 (H.740) târihinde Cürcan şehrine bağlı Tâku nâhiyesinde doğdu. 1413 (H.816) tarihinde Şîrâz’da vefât etti. Türbesi, Savahan mahallesinde Vâkib Kabristanında olup, ziyâret mahallidir.

Seyyid Şerîf Cürcânî küçük yaşından îtibâren Cürcan’da ilim öğrenmeye başladı. Nûreddîn Tuvâsî, Ömer el-Buhaymânî, Muslihiddîn bin Ebi’l-Hayr Ali ve başka âlimlerden okudu. Tahsîlini devâm ettirmek üzere seyâhatlere çıktı. Bu maksatla Hirat, Anadolu ve Mısır’a gitti. Hirat’ta Mevlânâ Kutbuddîn Şîrâzî, Mevlânâ Ebû Abdullah’ı ziyâret etti. İlim öğrenmek ve talebe olmak arzusunu bildirince, kendisini Mısır âlimlerinin en üstünlerinden Mübârek Şah’a gönderdiler.

Seyyid Şerîf Cürcânî’nin yolu Anadolu’ya uğradığında zamânın büyük âlimlerinden Muhammed Aksarâyî hazretlerini ziyâret etmek istedi. Aksaray yakınlarına geldiğinde onun vefât haberini aldı. Lâkin talebeleriyle tanışıp sohbet etti. Sonra da Aksarâyî hazretlerinin en meşhûr talebesi olan Şemseddîn Muhammed Fenârî (Molla Fenârî) ile de tanışıp, birlikte Mısır’a gittiler.

Mısır’a varınca, Mübârek Şah’ın medresesini arayıp buldu. Mübârek Şah’a hâlini ve maksadını anlatıp, hocasının gönderdiği mektubu verdi. Mübârek Şâh, hürmetle ayağa kalkarak, mektubu alıp öptü. Sonra; "Seni okuturum. Fakat sâdece dinlemekle iktifâ edeceksin. Derste soru sormana ve konuşmana müsâade yok" dedi. Seyyid Şerîf Cürcânî buna râzı oldu. Bu sırada Mübârek Şah, Mısır’ın ileri gelenlerinden birinin çocuğuna Şerhu Metâlî’yi okutuyordu. Böylece o da derse katılıp, dinlemeye başladı. Mevlânâ Mübârek Şah, bu kitabı gâyet iyi ve üstün bir mahâretle okuyor, ağır mevzûları açıyor, mevzûları derinlemesine îzâh ediyor ve talebeye öğretiyordu.

Derslere bu şekilde devâm eden Seyyid Şerîf Cürcânî, geceleri kendisine ayrılan medrese odasında derslerine çalışıyor, çok az uyuyordu. Mübârek Şah, geceleri medresede dolaşarak, talebelerinin durumunu teftiş ediyordu. Bir gece medresenin avlusunda dolaşırken, Seyyid Şerîf Cürcânî’nin odasından gelen sese kulak verdi. Okudukları Şerhu Metâlî kitabı üzerinde; "Şerhte şöyle yazılı, hoca böyle söylüyor, ben de şöyle diyorum." diyerek, meselenin incelemesini yapıyordu. Hocası Mübârek Şah bunları işitince, çok sevindi ve son derece memnun oldu. Şâhid olduğu bu hâdiseden sonra, Seyyid Şerîf Cürcânî’nin artık bundan sonra derste konuşmasına ve soru sormasına müsâade etti. Bu husûsa Seyyid Şerîf Cürcânî çok memnun oldu. Derslere şevkle devâm edip, okuduğu Metâlî Şerhi'ne, genç yaşında mükemmel bir hâşiye, açıklama yazdı.

Seyyid Şerîf Cürcânî, Mısır’da Mübârek Şah’dan Metâlî Şerhi'nin yanısıra, aklî ilimleri de öğrendi. Ayrıca o sırada Mısır’da bulunan devrin meşhûr âlimlerinden naklî ilimleri okudu. O zamânın en meşhûr âlimi olan Ekmelüddîn Bâbertî’den de din ilimlerini öğrendi. Seyyid Şerîf Cürcânî, bu şekilde Kâhire’de dört sene kaldı.

Seyyid Şerîf Cürcânî, ilim tahsîlini tamamladıktan sonra memleketine döndü. Hükümdar Celâleddîn Şah Şücâ bin Muzaffer, onu Şîrâz’da bir medreseye müderris tâyin etti. Sonra hükümdâr Şah Şücâ ile yakından tanışıp, çok hürmet ve ikrâm gördü. Şah Şücâ ile tanışması şöyle nakledilmiştir: "Şah Şücâ ordusuyla Esterâbâd’daki Kasr-ı Zerd’e gelip, bir müddet orada kalmıştı. Bu sırada Seyyid Şerîf Cürcânî, kendi eserini hükümdâra takdim etmek üzere bir asker elbisesi giyip, hazırlandı. Şah Şücâ ile iyi görüşen ve zamânın en meşhûr âlimi olan Sâdüddîn-i Teftâzânî'nin yanına giderek; "Ben garib bir kimseyim. Ok atmakta mehâretliyim. Sultan ile görüşmemi sağlamanızı ricâ ediyorum." dedi. Bunun üzerine Sâdüddîn-i Teftâzânî onu yanına alıp, sultânın otağına götürdü. Kapıda beklemesini söyleyip, içeri girdi. Onun hâlini sultâna anlattı. Sultan, Seyyid Şerîf Cürcânî’yi huzûruna çağırdı. "Ok atmakdaki mehâretini göster bakalım" dedi. Sultan böyle söyleyince, Seyyid Şerîf Cürcânî koynundan yazdığı kitabı çıkararak; "Benim oklarım ve mehâretim budur." diyerek, eserini sultâna verdi. Aynı zamanda ilim ehli olan Sultan Şah Şücâ, eseri alıp inceledi. Onun ilimde yüksek derecede bir âlim olduğunu görerek, çok tâzim ve hürmet gösterdi. Çok mikdarda para verip, elbise ve binek hayvanı hediye etti. Sultan Şah Şücâ, Kasr-ı Zerd’den Şîrâz’a dönerken, Seyyid Şerîf Cürcânî’yi de yanında götürdü. Onu Şîrâz’da yeni yaptırdığı Dâr-uş-şifâ Medresesine müderris tâyin etti. Seyyid Şerîf Cürcânî, bu medresede on sene müderrislik yaptı. Bir taraftan da kıymetli eserlerini yazdı. Zamânının en meşhûr âlimi olarak tanınıp sevildi.

Tîmûr Hân, 1387 târihinde Şîrâz’ı fethedince, Seyyid Şerîf Cürcânî’ye çok hürmet gösterdi. Kapısına bir ok astırmak sûretiyle, emân alâmeti koydu. Onun evine sığınanlara da emân verdi. Tîmûr Hân’ın bir vezîri, Seyyid Şerîf Cürcânî’nin fazîletli büyük bir âlim olduğunu Tîmûr Hân’a anlatmıştı. Tîmûr Hân onunla karşılaşınca, kendisine bahsedilenden daha üstün bir âlim olduğunu görerek, hürmeti ve sevgisi arttı. İlminden istifâde etmek için, onu Semerkand’a dâvet etti. Bu dâvet üzerine Semerkand’a gitti. Tîmûr Hân, fethettiği; İran, Irak, Sûriye ve Anadolu gibi İslâm bölgelerinde bulunan zamânın seçkin âlimlerini Semerkand’a topladı. Başta Teftâzânî ve Seyyid Şerîf Cürcânî olmak üzere, çok değerli âlimler orada bulundu.

Tîmûr Hânın âlimlere büyük sevgisi olduğundan, Sa’düddîn-i Teftâzânî ile Seyyid Şerîf Cürcânî’ye huzûrunda ilmî münâzaralar yaptırırdı. Tîmûr Hân, Seyyid Şerîf Cürcânî’yi daha çok sevdiği için, münâzaralardan sonra; "Kabûl edelim ki, ikisi de din ve mârifet bilgilerinde aynıdır. O zaman Seyyid’in nesebi üstündür. Çünkü Resûlullah’ın soyundandır." derdi. Seyyid Şerîf Cürcânî, on sekiz sene Semerkand’da kalıp, Tîmûr Hân’dan çok büyük alâka ve hürmet gördü. Semerkand’da kaldığı müddet içinde, medreselerde ders verip, yüzlerce kıymetli âlim yetiştirdi. Ayrıca çok değerli eserler yazdı. Tîmûr Hânın vefâtından sonra, Semerkand ve Mâverâünnehr’de çıkan karışıklıklar sebebiyle, Semerkand’dan ayrılıp, Şîrâz’a döndü. Vefâtına kadar Cürcân’da kalıp, ders vermek ve eserlerini yazmakla meşgûl oldu. Burada da, vefâtına kadar pekçok âlim yetiştirdi ve kıymetli eserler yazdı.

Seyyid Şerîf Cürcânî, evliyâlık yolu bilgileri adı verilen tasavvuf ilmini, evliyânın büyüklerinden olan Alâüddîn-i Attâr hazretlerinden öğrendi. Semerkand’da Tîmûr Hân’ın medresesinde ders verdiği sırada, Alâüddîn-i Attâr’ın sohbetine devâm ederek, tasavvuf ilmini öğrenmeye başladı. Alâüddîn-i Attâr’ın sohbetlerinde bulunmak için, soğuk, şiddetli kış günlerinde dahî, seher vaktinde kalkıp onun medresesine gider, kapıda bekler, müsâade edilince içeri girerdi. Ona büyük bir sevgi ve derin bir muhabbetle bağlı idi. Alâüddîn-i Attâr hazretlerinin teveccühleri ile kısa zamanda kemâle gelip, olgunlaştı. Tasavvuf hâllerinde daha da ilerlemek için, hocasından bir sohbet arkadaşı istedi. Alâüddîn-i Attâr da onu, en başta gelen talebelerinden olan Nizâmüddîn Hâmûş’a gönderdi. Bu zâtın sohbetlerinden de çok istifâde etti.

Bir gün Nizâmüddîn Hâmûş'un huzûrunda iken, tasavvufta murâkabe denilen hâle dalıp, kendinden geçmişti. Bu hâlde iken, Seyyid Şerîf Cürcânî’nin başından sarığı düşmüş, Nizâmüddîn Hâmûş kalkıp sarığını alarak başına koymuş, hâlini sormuştu. Bunun üzerine Seyyid Şerîf Cürcânî; "Çok zamandan beri levh-i müdrikemin (hâfızamın) nukûş-i ilmiyeden (ilimden) pak ve temiz olmasını istiyordum. Allahü teâlâya hamdolsun buna sohbetiniz bereketiyle kavuştum. Az zamanda mâlûmât endişesinden halâs olup, murâdım hâsıl oldu. Onun lezzet ve zevkinin galebesinden kendimden geçtim ve benden böyle bir hâl sâdır oldu." demiştir.

Seyyid Şerîf Cürcânî, ilimdeki çok yüksek derecesine rağmen, asıl kemâlâta, Alâüddîn-i Attâr hazretlerinin sohbetinde bulunduktan sonra, ondan feyz alarak kavuşmuştur. Bu hâlini bizzat kendisi şöyle anlatır; "Hocam Alâüddîn-i Attâr’ın sohbetine kavuşunca, Rabbimi tanıyabildim."

Seyyid Şerîf Cürcânî, talebelerine verdiği dersleriyle ve yazdığı eserleriyle, Selef-i sâlihînin yâni Eshâb-ı kirâm ve onları gören tâbiînin yolunu ihyâ etti. Selef-i sâlihîne halef-i sâdıkîn oldu. Hem yaşadığı asırda, hem de sonraki asırlarda eserlerine mürâcaat edilen bir âlimdir. Sonraki asırlarda yetişen âlimler, onun talebelerinden ilim almakla iftihâr etmişlerdir.

Talebelerinin en meşhûrları şunlardır: Başta kendi oğlu Nûreddîn Muhammed gelmektedir. Diğer bir talebesi de, din ve fen ilimlerinde âlim olan meşhûr Osmanlı âlimi Mûsâ Paşa Kâdızâde Rûmî’dir. Fethullah Şirvânî; Kastamonu medreselerinde müderrislik yapmıştır. Seyyid Ali Acemî; bu zât da meşhûr talebelerindendir. Aslen İranlı olup, ilim tahsîlini tamamladıktan sonra Anadolu’ya gelmiş, Bursa’daki Yıldırım Hân Medresesinde müderrislik yapmıştır. Fahreddîn Acemî; bu talebesi de, sonradan Anadolu’ya gelip, meşhûr Osmanlı âlimi Molla Fenârî’ye muîdlik, ders vekilliği yaptı. Ayrıca çeşitli medreselerde ders verdi. Sultan Murâd devrinde de Şeyhülislâm oldu. Hâce Alâeddîn Ali es-Semerkandî; bu talebesi de, ilimde yetiştikten sonra; Semerkand, Türkistan ve Hirat’ta müderrislik yaptı. Sonra Anadolu’ya gelip, Lârende adı ile anılan Karaman’a yerleşti.

Seyyid Şerîf Cürcânî’nin talebelerinden Afîfüddîn el-Cerhî, onun hakkında şöyle demiştir: "Asrının bir tânesi, âlimlerin sultânı, müfessirlerin iftihârı, ahlâk ve fazîletin nümûnesi, çok mütevâzî ve fakirlerin hâmisi idi."

Yine talebelerinin meşhûrlarından Kâdı-zâde Rûmî ve o devrin meşhûr âlimlerinden Gıyâseddîn Cemşîd, Uluğ Bey, Muînüddîn-i Kâşî ve Alâüddîn-i Tûsî gibi âlimler, Seyyid Şerîf Cürcânî’ye, insanların üstâdı mânâsına gelen "Üstâd-ül-beşer vel-akl-ül-hâdî aşer" ünvânını vermişlerdir. Yine âlimler arasında, ilimdeki üstünlüğünü ve îtimâd edilen bir âlim olması sebebiyle "Es-Seyyid-üs-Sened" ünvânıyla tanınmıştır.

Seyyid Şerîf Cürcânî hazretleri buyurdu ki:

"Evliyânın sûretleri, öldükten sonra da talebesine gözüküp feyz verirler. Fakat, bunları görebilmek ve rûhlarından feyz alabilmek kolay değildir. Ehl-i sünnet îtikâdında olmak, İslâmiyet’e uymak ve onları sevmek, saygılı olmak lâzımdır."

"Aklı olan, iyi düşünen bir kimse için, astronomi ilmi, Allahü teâlânın varlığını anlamağa çok yardım eder."

Âlim ve velî bir zât olan Seyyid Şerîf Cürcânî hazretleri yazdığı eserleriyle insanlara hak yolun bilgilerini öğretti.


Eserlerinin sayısı yüzden fazla olup, bâzıları şunlardır:

1-) Tercümân-ül-Kur’ân,
2-) Mişkât-ül-Mesâbîh Hâşiyesi,
3-) Muhtasar-ül-Câmi,
4-) Telvîh Hâşiyesi,
5-) Şerh-us-Sirâciyye,
6-) Hidâye Hâşiyesi,
7-) Hâşiye alâ Şerh-it-Tecrîd,
8- ) Şerh-ul-Mevâkıf vb.

dip nOT:
1-) Mu’cem-ül-Müellifîn; c.7, s.216
2-) Bugyet-ül-Vuâd; c.2, s.196
3-) Ed-Dav-ül-Lâmi’; c.5, s.328
4-) Fevâid-ül-Behiyye; s.125
5-) Miftâh-üs-Se’âde; c.1, s.167
6-) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s.1143
7-) Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.728
8-) Şakâyik-ı Nu’mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.41
9-) Keşf-üz-Zünûn; s.12, 41, 139, 193
10-) Kâmûs-ul-A’lâm; c.4, s.2857
11-) Rehber Ansiklopedisi; c.15, s.186
12-) Reşehât; s.160
13-) Hadâik-ül-Verdiyye; s.149
14-) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.33
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ÇiLLe ÇAĞı maSALLımİZ
gÖNüL BAĞı maSALLımİZ
SES-sİZ SEDâ-sİZ BİTecek
KeŞiŞ DAĞı ->maSALLımİZ!..


ZEVK 6052

imkÂNLa imtihÂN HaYyat.. YAŞAnAN ->bENim kaDERim!
İLMek İLMek NEFes nEFes... dOKUnAN NEŞem keDERim!
ATbAŞı KORKUm-UMUDum! ->YAŞIyorum YUdum YUdum!
"HasbunALLAH veniğmel Vekîl!. ->ve niğmel Nasîr!" DERim!.


11.04.14 11:11
brsbrsbzr..tktktrsttkmddrmdmndrdykl..



GÖKteki B U L u t -Lar giBi
S E V -en SEV-ilen >SEVgili
YersİZ-yurtSUz b-Ayaksız
YÜREĞİM” de >YÜZ-eN SEVgi!..


*

الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُواْ لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُواْ حَسْبُنَا اللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ
Resim---
Ellezîne kâle lehumun nâsu innen nâse kad cemeû lekum fahşevhum fe zâdehum îmânâ(îmânen), ve kâlû hasbunâllâhu ve ni’mel vekîl(vekîlu).: Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.”(Âl-i İmrÂN 3/173)

حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ ٱلْمَصِيرُ

ResimResimResim---Hasbünallahu ve ni'mel vekil, ni'mel mevlâ ve ni'mennasîr, ğufrâneke Rabbena ve ileyke'l masîr.: Allah bize yeter, O ne güzel vekildir, ne güzel yardımcı ve ne güzel dosttur! Bizi bağışlamanı diliyoruz, Ey Rabbimiz dönüş yalnız sanadır!.

nOt: İbrahim aleyhi's-selâm ateşe atılırken, Cebrâil aleyhiisselâm'ın yardımını istememiş ve böylece TeVeKküL ve DUÂ ETmiştir!..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Büyük bir güçlüğün içine düştüğünüzde “hasbunallah ve ni’me'l- vekil” deyin!”buyurdu.
(İmam Suyutî, Camiüs Sağir)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünyaya önem verme ki, Allah seni SEVsin. İnsanların elindekine göz dikme ki, insanlar seni SEVsin.!” buyurdu.
(İmam Suyutî, Câmiü’s- sağir, No.546)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kıyamet yaklaştı. Halbuki insanlar dünyaya karşı ancak hırslarını artırıyorlar, Allah'tan da uzaklaşıyorlar. (Kıyamet yaklaştı. Halbuki insanlar dünyaya karşı ancak hırslarını artırıyorlar, Allah'tan da uzaklaşıyorlar!.)" buyurdu.
(İmam Suyutî, Câmiü’s- sağir, Hadis No.773)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "ALLAH'ım (haktan) ayrılmaktan, iki yüzlülükten ve kötü ahlâktan sana sığınırım!." buyurdu.

(Ebû Dâvûd, Vitr, 32)


Hadis İmamı Celaleddin Suyutî kaddesallahu sırrahu:

İmam Celaleddin Suyutî kaddesallahu sırrahu(d. 1445, Asyut - ö. 1505, Kahire), Mısır'lı muhaddis, müfessir, mutasavvıf ve İslam düşünürümüz.
Bazı kaynaklarda, olağanüstü bazı hallere tanık olmasından dolayı evliyanın büyüklerinden şeklinde anılır. Asıl adı Abdurrahman'dır. Tam ismi Celâleddin Ebü'l-Fazl Abdurrahman bin Kemaleddin Ebi Bekr bin Muhammed el-Huzayrî es-Süyutî şeklindedir.
Küçük yaşta babasını kaybetti fakat iyi bir eğitim aldı. 17 yaşında ilk eserini yazdı. Hadis alanında, o zamanlar otorite kabul edilen Takiyüddin Şiblî el Hanefi'den dersler aldı. Hadis alanında kısa sürede büyük başarılar elde etti ve zamanın müderrisleri tarafından dersleri takip edilmeye başlandı. Daha sonra Şam, Yemen, Hindistan, Sudan ve hac için Mekke'ye seyahatler yaptı. Kahire'ye dönüşünde Nil Nehri'ndeki bir adaya çekilerek kitaplarını yazdı.
Suyutî'nin ikiyüzbin civarında hadisi ezberlediği söyleniyor. Ayrıca, Celaleddin Muhammed bin Ahmed Mısrî'nin, h.864'de vefat edince yarıda bıraktığı tefsiri tamamlamıştır ve Celaleyn Tefsiri adıyla yayınlanmıştır.


Eserleri:

İmam Celaleddin Suyutî kaddesallahu sırrahu, altı yüze yakın kitap yazmıştır.
Eserlerini; Kur’ÂNi ilimler, hadis, fıkıh, dil ve edebiyat, usul beyan ve tasavvuf ile muhtelif meseleler olmak üzere altı sınıfa ayırdı. Süyutî bunların dışında tarih, ahlâk, tıp ve daha birçok alanda önemli eserler yazmıştır. Bunlar arasında İslam dünyasında isim yapmış olanlar şunlardır:


Celaleyn Tefsiri
Tercumanu'l- Kur’ÂN fi Tefsiri'l- Müsned, Tefsir kitabıdır
Ed Dürrü'l- Mensur, Tefsir kitabıdır
Lubabu'l- Nukul fi Ashabi'n- Nuzul, Tefsir kitabıdır
Camiu's- Sağir: İslam dünyasında tanınmış bir hadis kitabıdır.
El Muzhir fi Ulumi'l- Luğat: Dil bilgisi ve lügat çalışması ile ilgili alanlar için zengin içerikli ve ansiklopedik bir eserdir…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AL-ın MORu
ReNgin ZORu
>AŞK AHeNgi
->HIZLı SORu!.


HAL İÇinde -> ki HALımız
ÖZünde >ÖZ-ET BALımız
BİN>BİR ÇİÇEK-Li DALımız
>İŞ-te BİZim ->maSALımız!.

AKLen ->A L L a n m a ihvÂNi
N-AKLen B A L L a n m a ihvÂNi
ALLAH gERçek hER ŞeYy SANaL
S A K ı n S A L L a n m a ihvÂNi!..

ZEVK 5584_1

“KüLLî ŞEY” in “SeBBeHa” sı -> SeBEB->SON-UÇuna İTmiŞş!
“OLur!. OLmaz!.” OMuZumda!. KoRKumda UMUDum BİTmiŞş!
SENsiz
-> ÖKSÜZ kALan “SEV” gi.. -> UYkuSUz GeCeler GiBi..
->sEHeri SALLamış ->POYRAZ!.. ->“DÜŞş” lerimi ALıp GİTmiş!..


21.09.13. 06:18
brsbrs..tktktrstkkmİZ..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

BEDELsiz–KIYASsız SEVgi
ŞARTsız SEBEBsiz SALLarım
SıRF SIR-sız AYN A”-Lar giBi
S ı R R S ı F ı r MaSALLarım!.

Şu ÂNın ŞeVKinde SEVdÂ
ZITLarın ZeVKinde SEVdÂ
CeNNeTLerin TAHTında da
SÖZLerin FeVKinde SEVdÂ!.


Resim

ZEVK 5481

İÇimdeki ÇILGIN ÇoCuK!. -> SEVinmez YÂRim ne VERse!
SEVen – SEVilen
-> SEVgili!.. ->İnsÂN YÜRekten SEVerse!
cANım “İT TAŞLamak” İSTer!. “İT VAR-TAŞ VAR!”
>İP Kralın!.
BAĞdan BOŞanır gÖZ YAŞIm!..
>MaKASım KESmez >GEVerse!..


06.07.13 13:17
brsbrs..syr-iâlemm…tktktrstkks…


ŞeVK: Çok istek, şiddetli arzu. Neş'e.
FeVK: Üst. Üst taraf. Yüksek derece. Yukarı.
ZeVK: Lezzet alma, hoşa gitme, tatma. Hoş, hoşa giden. Mânevi haz.
TaHT: ALT.. f. Hükümdarların oturduğu büyük koltuk. Hükümdarlık makamı..

Çook eski bir ÇİN ata sözüdür ki bENce-sENce;

cANım İT TAŞLamak İSTiyor!.
İT var ->TAŞ Yok.. TAŞ var ->İT yok!
İT de var TAŞ da var!. Ancak İTin TASMAsı KRALIn!.."

De BUyur TAŞla BAKalım HAKANcÂNn!?..-
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

SEVgi maSALlım!.

GÖNLüm YÂR HÂLında GEÇti
ÖMRüm
>GÜL DALında GEÇti
bİR ZıRr DELi BüLBüLüm
->ki
->
SEVgi MaSALı-nda GEÇti!.

ZEVK 6224

yiNE GuRBet SıLAm OLdu!. ->yiNE SıLAm GuRBet GÖNLüm!
dÜŞünceLer >ÇıLgın ÇoCuk!. -> SAVruLuyor ELbet GÖNLüm!
->“Tâa ciğerden ISsLık” -> giBi -> İÇimde “Ç i Ğ A N MüZiği!.”
TEKe TEK >TEKLik KaDERi” >sabret GÖNLüm! sabret GÖNLüm!.


16.08.14 >11:22
brsbrs..tktktrstkkdsszısszz…


Resim
Çigan Müziği ve Tarihçesi:
Çingenelerin (ki Âdem aleyhi's-selâmdan beri akrabayız) geleneksel müziği.
Çigan müziğinin kaynağı, değişikliğe uğramış geleneksel yerli müzikleri ya da özgül ve otantik müziklerdir. Orta Avrupa Çingeneleri'nin müziği, halk müziğinden doğmuş olmayan, batı (Viyana klasik müziği), balkan ve türk müziklerine dayalı macar ve rumen müziğidir Vokal çigan müziği, rapsodi tarzındaki duygulu halk şarkılarından oluşur.
Liszt ve Brahms bu rapsodilerden esinlenmişlerdir. Modal bir müzik olan çiganın başlıca özellikleri, virtüozluk gösterilerine önem verilmesi, keman ailesinden yaylı çalgıların ve cymbalum gibi vurmalı çalgıların kullanılmasıdır.
Rusya'da Çingeneler, kabarelerde koro halinde şarkı söyler, gitar, akordiyon ve balalayka eşliğinde dans ederler. Batı Avrupa Çingeneleri (ispanya'da gitano'lar, Fransa'da gitan'lar), eski ispanyol müziğini, özellikle de flamenco'yu sürdürürler. Bunların, yaşadıkları yöreye özgü bir repertuvarları vardır.
Çigan müziğini yayanlar, tüm kıta Avrupası'na ve Amerika'ya dağılmış Balkan kökenli çingene topluluklarıdır. Dillerini ve inançlarını gittikleri yere götürürler ve soyadlarını mesleklerinden alırlar. Her kastın kendine özgü bir lehçesi, sözlü ya da sözsüz bir repertuvarı vardır.
Bu repertuvar, kıtalar halinde doğaçlanmış şarkılardan, dans havalarından ya da son derece süslü ezgilerle kurulmuş çoksesli şarkılardan oluşur. Bunlara gitar ya da akordiyon eşlik eder. Değişik kaynaklardan devşirilmiş çeşitli öğelerin zenginleştirdiği çigan müziği, birliğini ortak çalış ya da söyleyiş biçiminde bulur: doğaçlama, uzun seslerden oluşan ağır bölümlerle hızlı bölümlerin birbirini izlemesi, aşırı duygusal anlatım, göğüs sesi, virtüözlük.




ve de EHLine bir HAYydÂR!. HAYydÂR!.

Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

gonCA DALı
>ÂŞıK HALı
CiMdeki KiM?
MîM MaSALı!.


BUZ DAĞı SU-SUzum YÂRim
UMUT
-KORKu-SUzum YÂRim
-> “USLu UYkumu UYuttum
->yiNE UYku-SU-zum YÂRim!.


ZEVK 6232Resim

mAHşeR-i MuHaBbet İMiŞş! ->mEŞK-i MeVLâ MîMmiş LeYyLâ!
cÂNdaki >cÂNÂN-ın >CeMi -> cEVR-i cihÂN ->CîMmiş LeYyLâ!
ZiyNEt-i ZüLF-ü ZeVK İMiŞş!. -> ZER-ü-ZiBÂ -> SîMmiş LeYyLâ!
ÇiLLe çÖLü.. mEST-i MecNÛN >SEVd bENem!.->KiMmiş LeYyLâ?!.


19.08.14 >08:45
brsbrs..uzunsokktmydÂNTÛru..


Resim

AŞK: târifsiz târiftir YAŞAyan ÂRiftir..
mEŞK: AŞKın isbatındaki EŞK-i Âşıkmış..
EŞK: f. Gözyaşı. Dem.
ZiyNEt: Süs. Bezek. Kadınlara mahsus kıymetli eşya..
ZERr: Altın, akçe.
ZiBÂ: f. Güzel, süslü, yakışıklı.
Sim: f. Gümüş. Gümüş para. Gümüşten. Sırmadan.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim bİZz!.

Resim
MıŞş!. MiŞş!. Mâ-SALL-ıMıZz!..

MîM maSALL-ım
>CîMde HALL-ım
->“B”de ->BEŞik
Yâ-SîN ->SALLım!.


Bir VAR İMiş bir de YOKmuş!
çiLe çÖLü.. ->asLan ÇOKmuş!
biNBir HÂLmışş>bİR maSALLmış
AVcı ->AVmışş!?. NEfesi >OKmuş!..


ResimResim

Bu Âlemde "tEK gERçEK"te
->AŞKın BAŞına BÜRÜmek!.
ZITLar ZeVKi >“TEKe TEK”te
“cÂN”-ı -> AĞzında YÜRÜmek!.


ÇAĞ ÇiLesi
Hak hİLEsi
TeK KURtuLuş
“BİZ bİLE”-si!.

PaRa PUTun
KaRa KUTun
herKES kÖLe->
Nefs Nemrutun..


ZEVK 6247

İÇimdeki ->“ÇILgın ÇoCuk” ->ÇAĞın ÇIĞLığın ÇAĞırır!
SAĞırLara -> “VURun ULan VURun bEN kOLAY ÖLmem!”
BeLhum e DALLûn mAHşeri!. -> Bezm-i ELestten BAĞırır!
İNAT dEĞİL ->İNANCımdan -> tAHkikî TEVHİDim bÖLmem!.


26.08.14 >11:21
brsbrs..tktktrstkkmİZdessİZvedeIsszz..




ResimResimResim

HiSsettiği -> MaDDe LEŞi
KÖRe ne VARdır GaribÂN?!.
NÛR-u MuhaMMed GünEŞi->
->GÖRene VARdır GaribÂN?!.


Resim
HaYyat ve HaYyaL!..

ve de kuL ihvÂNim DER ki;

Şu KÂiNÂtta KULLuk KÂBEsi ->HaKk ÂŞIKLarın keReM KaLBidir!.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

maSALL dİNLe
>ki -> sENinLe
>”ANA RAHMin
->KEFENin”-Le..


HaYy DE BiRre!.

ToMuRa geBE DALLar var
HÂL İÇİndeki >HÂLLar var
>GÖZümün ÖNÜnde SANki
bENde Nİce maSALLAR var!.

SıRR-ı SıFıR ->SATIRLarım
HÂL-i HAZIR ->HATIRLarım
DÖKüLür İNeR >GÖZLerdEN
>SALkım SAÇak HATRALarım!.


ZEVK 6254

ŞEY-tÂN-Lık.. >İKİ-Lik.. >ÂLeM.. -> sENinkiLer -> bENimkiLer!
NAsıL “bEN”de >“BİZ” OLuyor?!. ->“MiDEm-KaLBim-tENim”kiLer
->BATakLık -> AKLın kENdinDE!. -> SeLÂMeti ->“NAKLen DÎN”de
YOKLuk - ÇOKLuk ->“TEK”Lik TEZi.. ENÂ ->NAHNu->“BİZ”imkiLer!.


28.08.14 >12:54
brsbrs..tktktrstkkmİZdebİZBİR-İZz..



MERKEZ-de.. ->AKRAB.. ->RABB’ı!. BİZliği..:

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve le kad halakne’l- insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu AKRABu ileyhi min HABLİ’l- VERîD :Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)

MuHitte..“ENâ!.” >“BEN ALLAH’ım!.” “feyeKÛN >sİZ”i:

“EnALLAH!”:


إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---“İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî: Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.” (TâHâ 20/14)

“feyeKÛN OYUNu”:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu).: Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yâsîn 36/82)

Resimve DE maSALLımİZz!..

ilkokul 4.cü sınıftaydık teneffüs zili çaldı.. birbirimizi tepeleyerek ve de koşturarak okul bahçasına çıktık ki, köyde bir yaman telaş var. bağrış çığrış gırla gidiyo.. hemen çeşme başına koştuk anladık ki “Sülüman Emminin ahırı göçmüş!.”
dururmuyuz dörtnala koştuk.. hasan dağının kesme granit taşlarından yapılan, bir ucu seki denilen insanların kışın sıcak diye hayvanlarla iç içe yaşadığı yükseltili, çamur harçlı ve de kapkaranlık, yere gömülü garib yapının 4 kemeri göçmüş.. yıkıntıların arasında, yarısı enkaza gömülü Adive Ninenin sarı ineği can çekişiyo.. toz duman içinde gomşular yardıma koşuyo bağrış çığrış..


*

Sülüman Emmi seferberlik teberiği eliyüzü jileti tanımamış karmakarışık aksakallı ve de dağ kedisi gibi biriydi.. gül gibi taptaze ve gülen yüzü hep gülümserdi.. ilk zamanlarda sığırtmaçtı köyde.. göl başında ince-tiz sesiyle: “hooo hahhh!” derdi sığırlara yol verirken dağlara dağlara..

Adive Nine benim bildiğim hep iki eli belinde, geriye yamuk ahlaya tıslaya ve duradura yürürdü.. sanki kaybolmuş gibi olan gözlerine elini siper eder bakar da: “lan anam sen kimin çocuğusun tanıyamadım ülenn!” derdi çırtlak boğuk sesiye..


**

anam anlattıydı maSALLımızı..

bir varmış da.. bir yokmuş da.. Sülüman Emmi evliymiş de suna boylu gelini Haççe aba çocuk üstüne doğururken ölmüşde.. iki bebesi kamışmış da.. Iramazan ile Abdılla..

gine bir varmış da.. bir yokmuş da.. Adive Nine daha alduvaklı gelin sayılırmış da kocası “İbraham”ın yemen çölünden şehit habarı gelmiş de yıllar sonra.. İrebiye kızıyla Memmed oğlu kalakalmışlar ortada da..
gonugomşu girmişler araya da, ikisini başgöz etmişler elbirliği yörükçe de.. iki BeBeleri doğmuş el çabukluğuyla da Ahmed ile Firdevsleri..


iki oda yapmışlar avluya derme çatma.. -öğle vakti sığırlar suya gelirdi köy yerinde o zaman-.. Sülüman Emmi koşmuş eve bişeyler atıştıracak.. içeri girmiş amma!. yan odada kavga-kıyamet kopuyor.. Adive Nineye haylamış:“ulaa karııı git bak şu veletlere nidiyolar?” demiş..
aradan bir zaman geçmiş.. yine eli belinde Adive Nine gelmiş canhıraş: “Adam! Adammm! "seninki"lerle "benimki"ler BİRLeşmişler “BİZ”imkilere veriyolarrr dayağı yetişşş amanınnn!” demiş.. mişş.. mışş..


***

..affiyyet OLsun ->“BİZ BİR-İZ”imkiler!.

bîÇÂResiyim BÜLBüLüm
DELiliğim >AŞKa TÜLüm
->YAKışır AŞKa ihvÂNim
KıpKırmızı gÖL GÜLüm..


ResimMuhaMMedî MuHABBetLerimle..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KÂL EHLi: bOŞ konuşanlar..
HÂL EHLi: hOŞ YAŞAyanlar..


KaLBe DERi.. TEVHİD TEFtir!
->İNCİye AnA ->“SEDEF”tir!
“OLsun!. OLmasın!.” kAVgası
“OL-ÂN”->TEVHİD”e HeDeFtir!.


ZEVK 6273

ŞÂHDAmaRdan dAHa ->YaKîN ->CÂN DEDiğin >cÂNÂN cÂN-ı!
->SıRR-ı SIFIR SeBBehÂsı -> şİMdi.. ->şu ÂNn-da.. ->ŞeÂN-ı
->KıtMÎR giBi ÜRme ihvÂNi! -> AŞK DEFTERİn dÜRme ihvÂNi!
->Bu NAsıL “İBRAHÎM EDHEM”?!. ->UNUTmamıŞş “HORSÂN”-ı!..


03.09.14. >17:21
brsbrs..tktktynylnzBZBRZde..cmmLcmde…



Rahmetli Kalaycı YaHya BaBa kaddesallahu sırrahu,
Yedi renkli göz bebeklerini gözüme dikti ve: “Hayy ERENLer bakarmısın büyüklerimiz bu ÇÖLLeri nasıl geçmişler!” diye başladı söze… İBRAHÎM EDHEM HorasÂN Padişahı.. Bir gece ipek-atlas yatağının üzerinde uyuya kalmış mübârek. Gece bir gürültü ile uyanmış. Tavan sallanıyormuş. seslenmiş: "Kimdir o ki?"
Damdaki: "DeRd etme!.Tanıdık biriyim, devemi kaybettim de onu arıyorum!" demiş.
BİZim padişâh İbrâhim Edhem: "Hey bire şaşkın adam, ne diye damda arıyorsun deveni git çÖLde ara!?." deyince, damdaki BİZimkisi: "Biree ey gâfil, sen AllahU Teâlâ’yı; altın taht üstünde, kuş tüyü yataklarda ve süslü elbiseler içinde arıyorsun da ben ALLAHın damında devemi aramama mı şaştın!." demiş..demiş de BİZimkinin harmanına çıngıyı atmış ve de AL-EV ALıVERmiş.. BAŞLamış derince düşüncelere..
Sonunda terk-i diYÂRa karar etmiş.. "HicÂZa tebdil-i kıayfet gicedeğim gİZLice Hacc edeğim!"diye tahtını oğluna bırakıp çıkmış AŞK ÇÖLLerine yapayalnız ve parapulsuz! tAMM-tÜMM DERviŞçesÎNe..

*
“Bagdad’ı tezce geçsem” derken Hazratı ŞİBLî kaddesallahu sırrahu'nun Tevhid Tuzağına TUTuLmuş HÂLiyle.. ANLAmış ki bu YOL HAKk ERENLer KALBinden GEÇmekte.. hemen KAPILanmış.. “Hizmete Hazırım EFendim!.” demiş..
Hazratı ŞİBLî kaddesallahu sırrahu: “OğulcÂN sen canlı kanlısın maşallah, karşı dağlardan odun topla sırtlan gel.. sana tekke yaraşmaz!” demiş..
“Baş üstüne!” demiş çıkış o çıkış, tamm 7 yıl geçmiş git-gel dağlara.. ses sedâ yok Efendiden.. bir gün sırtında bir ton odun zihninden düşünüyor ki: “bunca 7 yıldır odun taşıdım emre uydum! Zâhir bir yere geldim!. Ha bugün ha yarın Hocam bana Mekke’ye yol verir!” derken kapıda karşılamışlar dervişler: “Hemen at sırtındakileri Şeyhimiz çağırdı yetiş aceleymiş!” demişler..
“Tamam bak işte oldu!” demiş.. sevinçle koşmuş..
Varmış ki.. tekke avlusunda baş derviş.. ayağında, burnu kancalı imtihan çizmesi.. “İbrahim cÂNımız, donunu dizden yukarı çekk ve yürü, asla durma ve konuşma!. bu imtihÂNı başarırsın inşae ALLAH!” demiş..
Şafak atmış aklında BİZimkinin: “eyvah ki ne eyvah! Şeyhim KaLB EKRANIndan İZLer imiş meğer!” demiş..
Mürşid-i KâmiL Hazratı ŞİBLî kaddesallahu sırrahu yukarda, dervişler aşağıda seyre durmuşlar..
komut VERilmişş: “Yâ ALLAHhh!” ile yürümüş.. her adımda arkadan ökçesine bastıkça baldır etlerini sıyırp indirmiş imtihÂN ÇİZmelerinin acımasız DİŞLeri.. aldırmamış.. aldırmamış.. ancak “SU Uyur DÜŞman UYUmazmış”..miş..mış..
içinden: “SİZ bENde “bEN”lik arıyorsunuz oysa ben onu “HORSÂN”da bıraktımm!.” diye mırıldanınca,
Hazratı ŞİBLî kaddesallahu sırrahu: “gELL oğLumm İbrâhim Edhem geLL! Sen daha değil “sEN”i, “HORSÂN”ı biLe unutmamışsın!.. SİL yENi BAŞtan 7 YIL dAHa!.” DEmiş.mışş..mişş.. maSALLmış..


RÛHLarınız ŞÂD OLsun ve de RAHmet dOLsun Hakk ERENler HUu!..



Resim

36. SALÂVÂT-I ŞERÎFE

Gavsı Azam Abdulkadîri Geylânî (kaddasallahu sırrehu)'nun salâvâtı (1)

TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin essâbiki lil-halki nûruhu Resim Ve rahmeten lil-âlemîni zuhûrûhu Resim Adede men medâ min halkike Resim Ve men beka ve men saîde minhum ve men şekâ Resim Salâten testâgrikul-adde ve tuhîtu bil- haddi Resim Salâten lâ gâyete lehâ velâ mühteha velâ inkidâe Resim Salâten dâimeten bi devâmike Resim Ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim teslimen kesiren misle zâlike.

MÂNÂSI: ALLAH'ım! Nûru mahlûkattan önce yaratılan (ilk halk), zuhûru âlemlere rahmet olan Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e; geçmiş ve gelecek mahlûkatın sayısınca, kullarından saîd (ehli tevhid, mutlu) olanlar ve şâki (inkârcı, bedbaht, mutsuz) olanlar sayısınca salât-ü-selâm getir! Rahmetini ihsân eyle, teslimiyet ve istikamet ulaşımımıza vesile kıl! Öyle bir salât ki sayılar, içinde gark olsun (sayıları, adedleri yutsun) ve hadleri (hudud, sınır) ihata etsin (kapsasın, içine alsın). Öyle bir salât ki sınırı (gayesi) ve sonu (nihâyeti) olmasın, asla kesilmesin! Senin sonsuz ebedîliğiyin devâmınca bir salât! Ailesine ve ashabına da böylece, çokca, tam bir şekilde selâmla, selâmette kıl rahmet ihsân eyle!

ÂMİN YÂ MUÎN ALLAH CELLE CELÂLUHU
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AŞK YATağın YATan Gün-EŞ!
zamAN zANnın SATan Gün-EŞ!
“OL-ÂN”-dAN HAbarın VAR mı?
gÖZde >DOĞup-BATan Gün-EŞ!.

*

ASL-ı ASLAN -> dİŞ-e BAKın!
->SEViLip -> SEV-İŞ-e BAKın!
DÜŞşmeye GÖResÎN HaYy dOStt
->DÜŞ-ER-iSEN ->“İŞe BAK!.”ın!.

ZEVK 6284

TOHUMu ->“TEVHİD OL!”an-ın.. ->YEDİYÜZ YÂR BAŞAKLarı!
ÂDEM zAHRından -> HAVva’ya.. -> KÛN feyeKÛN KUŞAKLarı!
->DÂReLenmişSÎN ihvÂNimm!. ->YÂReLenmişSÎN ihvÂNimm!.
->“DELik DEŞik EttmİŞş ->SENi!.” ->“TOSBAĞAnın UŞAKLarı!.”


09.09.14. >09:09
brsbrssbhıı..hlmİZaynyÂRimearzHÂLmNEhctt..


UŞşAK: Hakçacada hakÂŞIKlar.. Halkçadaysa çoluk-çocuklarmışş.
TOSBAĞA: bİZim yörükçede EVi sırtında kaplumbAĞa kerdeşimİZdir..


bİRr maSALLmışş.. mişş ki;
evvel zaman içindeykenmiş.. kalbur saman içindeykenmışş.. bir varmışşken bir de yokmuşşken.. ALLAhımızın kulları çokmuşşken.. şu bizim yürek dağı keŞiŞte aslanlar çaktırmadan yaşarkenmışmiş.. ASLı ASLAN BaBamız da HÂL-i HAZIRkenmiş.. mışken..
ASLAN hâli, işte İMişkenmişş.. çakalların tuzağına düşüvermişkenmişş..
7->yÖNden->alttanüstten->arkaÖNdenmiŞşken.. dİŞlenmiŞşken.. ve de cÂNcağızını yüce MevLÂmızın yardımıyla güçbeL kurtarmışkennmişŞş..
Ve de 3 KOLLu çınarcığımİZin gövdesÎningÖLgesÎne yorgun-kırgın-sürgün-bedenini dayamışmişşken.. bOğuk bOğuk nefeslenirkenmiŞşken..

“tosbağa beği”nin yolu oracığa çaktırmadan düşmüŞşken ve de görmüŞşkenmiŞş ki ->keŞşiŞş dağın sultÂNi pÂRemPÂRçe EdilmiŞşmişkenmiŞş.. ŞşöööYyLe bir TÛR etmıŞşkenmiŞşken SÛR Dağının etrafında ve de sırıtarak DEmiŞşkenmiŞşken:
“eyy KENDİni bu-şu-o DAĞLarın SultÂNi sanan sen zavaLLı ASLANcikk!. sakın SENi bu HÂLe.. Sabah erkenden keŞşİŞş dağcığımıza AVa çıkmıŞşmiş oLÂN şu bizim UŞşAKLar getirmiş Olmasınlar!.. ki ben o yiğİT-Lerime demiştim de defalarca AVva giderlerken de: “eğer OLur ya rastlarsanız ASLAN-cığa dOKUnmayın sakınnn haaa!” deyüü hergeLelere bakk ne Hâle getirmiŞşLer seni asLanciKk!. çoooKk yaZzıKkk oLmuşşş!.” DEmişş. miş.. mışkennmiŞş..

Ayy IŞIĞında bİRr maSALLcıkmışş..
ki DUYymuştum “ASLAN BABa”nın nefeSÎNden SeSÎNden NE DEdiğiniyMiŞş!.. aMMa diyemeyecekmİşşimm-mıŞşımmm.. LeŞş YÜKLü gÖNüLsüzLere!.

HaYy doStt ERENLer HUuuu!..
..bumaSALLkarnındankonuşanvedeDUYanlaraUYmazzmışş..mişş!..

..-..vedekupkurududaklarımdaıssızvesesszibirmırıltıvarmışştâaoartamdan..-..


sALLa GELlsÎn:


Söyleyemem derdimi kimseye, dermân olmasın diye
inleyen şu kalbimin sesini ağyâr duymasın diye
Sakladım gözyaşımı vefâsız o yâr görmesin diye
inleyen şu kalbimin sesini ağyâr duymasın diye!..


Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim BUrası BUrsa!..

yiNE bir GÜN daHA gönLüm
GECELer ->sabAHA gönLüm
YALNIZLIK ->YARATan YÂRi
>YALVAR ki ALLAH’a gönLüm!.

HÂL İÇİnde BiNBiR HÂLin
MîM maSALLın ANLAt BİZe
CeLÂL’in >KemÂL CemÂLin
“CîM maSALL”ın ANLAt BİZe!.


“AŞK”ı ANLAyana “ARZ-ı HÂL”imdir!
cÂNda cÂNÂN CEM’i CîM CemÂLimdir
feyeKÛN şu ÂNda >KÛN> KemÂLimdir
“SAĞIR”a HARAMdır!. HÂL HeLÂLimdir!.


Resim


DE BUyur HaYY doSTt!.
biRr VARmıŞş!. biR DE YOKmuŞş!..


Bu GÜN HAKk ERENLer GELdi
GÜL BAĞım >dERENLer GELdi
->DERmÂNım vERENLer GELdi
“DERd DELi dALmaz!.” DEDiLer!.


*

ÇALıp-OYNuyorsun ->gAMMLa!
tAMM OLmamıŞş AKLı hAMMLa!
bU NAsıL ->“ZıRr DELi dAMMLa?”
“DERyÂ-sın dALmaz!.” DEDiLer!.


*

kuL ihvÂNim ->AŞKta LEŞin
ÂLEMde ->AŞK BAĞı ->EŞin
“AKILLıLar -> AŞK AT-EŞ-in
“YÜREĞine ALmaz!.” DEDiLer!.


*

KâF KÂLesi ->biR HoŞş OLmuş!
ÂNKA-sı “ÂN”da >KUŞş OLmuş!
kuL ihvÂNim SER- HuŞş OLmuş!
>“SıRr SAZın çALmaz!.” DEDiLer!.


*

SEVenLer >YÂR SEÇti BUrdan
->AŞK ŞARÂBın ->İÇti BUrdan
KİMLer GELdi -> GEÇti BUrdan
“SANA da ->kALmaz!.” DEDiLer!.


*

BULut-BUhar-SU >BUZLarda
->ACı ->TATLısı ->TUZLarda
SEVen gÖZü -> SONsUZLarda
“SIFIRa ->sALmaz!.” DEDiLer!.


*

AŞK -> ÂŞIĞInı >SOYar da
“ÇıRıLÇıPLak” da >KOYar da
gÖZ YAŞı ->MeRMeR OYar da
“YÜREĞİn >dELmez!.” DEDiLer!.


*

TEKe TEKte ->“TEK”Lediğin
UMUT-KORKUya ->EKLediğin
->“GELir!” DEyii >BEKLediğin
“vALLAHi >gELmez!.” DEDiLer!.


*

ŞeHÂDEt -> şu ÂN -> Şe’ÂN’ın
“OL-ÂN>CEM>cÂNda cÂNÂN’ın
->DOĞuşta ->OKUnAN eZÂN’ın
“NAMAZın ->kILmaz!.” DEDiLer!.


*

ÂğYÂR ->YÂR SEVeLi OLmaz!
->ESen ->SehER YELi OLmaz!
DELi Olmayan -> VELî OLmaz!
“NEFSîni -> bİLmez!.” DEDiLer!.


*

SEV-ER ->SEV-EL-i >kıtMÎRim
->“ERENLer EL-i” ->kıtMÎRim
SÖZ DUYmaz ->dELi kıtMÎRim
->“DİLini -> dİLmez!.” DEDiLer!.


*

“TEK NEFes’te ÖL!”-üştüLer!
“DİRİLeşip ->bÖL!”-üştüLer!
->HÂLim BAKıp >GÜLüştüLer!
“BU ->ADam OLmaz!” DEDiLer!.


*

USTA kİMdir?. kİMdir ÇıRAk?
“OL-ÂNLar >İKLİMi” ->IRAk!
“OLsun!. OLmasın!.”ı ->BıRAk
->“KeYFince OLmaz!” DEDiLer!.


*

KaLB KeVSeRi ->DERûn-DERin
->“HaKk’a ÂŞIKLık” ->KaDERin
->“İKİ YÜZLü ->KALLeŞ”-LeRin
->“gÖZ YAŞI dOLmaz!” DEDiLer!.


*

“HASAN DAĞI ->ANAn”>sENin
-> KÖKü DERİNde -> KEVEN-in
->“cÂNda ->cÂNÂN”ı >SEVeNin
“GÜL BAĞı -> sOLmaz!” DEDiLer!.


*

AKLı ->FiKRi ->YÂRda OL-ÂNLar
GECE-GÜNdüz->ZÂRda OL-ÂNLar
->GÖZü ->Âğ-YÂRda ->OL-ÂNLar
>“bEN BAĞI”ın yOLmaz!” DEDiLer!.


*

MuhaMMedÎ NÛR -> IşIyAN
->EBED’e ->EZEL >TAŞıyAN
ÖLenLer>HayvAN! ->YAŞıyAN>
“ÂŞIKLar -> ÖLmez!.” DEDiLer!.


*

kAVga-GÜRüLtüyü >KOy ki!
TEKe TEK TENEŞiR-> SOy ki!
>YiĞit OLÂN ->YiĞit >TOy ki!
TEVHİD’in ->bÖLmez!.”DEDiLer!.


*

ALLAH>TEKBİR!. RASÛLü >BİR
->ŞÂH-ı MerdÂN MurteZÂ ->PÎR
->bU ÂLEMde ->KIRAT ->KıtMÎR
->“YÂR-ini ->BULMaz!.” DEDiLer!.


celle celâluhu
sallallahu aleyhi ve sellem
kerremullahi veche..

14.09.14. >05:54
brsbrstktktrstkkmdsszlkky...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BiL ki!.
BeL ki!.
GEL ki!..

BeLki bEN DEğiLim -> ÇİLE-yi ÇEKen
BeLki de "BİLe"dir ->ÇEKen ->ÇEKtiren
gÖZlerimden bONcuk bONcuk DÖKtüren
BeLki de YÂR dEĞİL -> AĞYÂR kİM BİLir!.
BeLki de AĞYÂR dEĞİL -> O YÂR kİM BİLir!.


*

BeLki HaYyat SANaL >AKıL OYUNu
BeLki de AYNı cÂN >Kurdu-kOYUNu
BeLki de SıFıRın -> SONSUz sOYUNu
SOYdu da DELİrtti ->O YÂR kİM BİLir!.
DEHRinde DELİrtti -> AHRÂR kİM BİLir!.


*

KaDERimdi >HaKk DOSTLarLa YAŞADım
->“k u L NizaMΔ ->OLdu ->ihvÂNi ADım
“KüLLî ŞEY”-yin BİLmek İdİ -> MuRADım
“SıRR-ı SIFIR”ı-mda -> ESRÂR kİM BİLir!.
->“EbDÂL”ın İÇYÜZÜ ->EBRÂR kİM BİLir!.

*

bEN biRr dAMMLa SU’yum ÇAĞLıyor GÖRdüm!
-> “KENDİ YÜREĞİ”-mi ->DAĞLıyor GÖRdüm!
->YÂR-indEN “AYR”ıLmışş >AĞLıyor GÖRdüm!
->BeLki ->“BİZ BİR-İZ”di -> O YÂR kİM BİLir!.
->Â Ş I K -Ların “AHh!.”-ı -> AHYÂR kİM BİLir!.

*

kuL ihvÂNi seFÎL -> HÂL İÇi ->HÂL-ın
CİM-in mAHşeRinde >MuHABBet FALın
BeLki ANLAtıLır biRr GÜN ->“MaSAL”ın
NAZLı YÂR DİLİnden.. -> O YÂR kİM BİLir!.
GÖKLere YAZILır >“YÂR!. YÂR!.” kİM BİLir!.


01.10.14. >11:22
brsbrstktktrstkkmdsszısszvdsenszz..

EBDÂL: en bedel olan.
EBRÂR: en iyi olan.
AHRÂR: en hürolan.
AHYÂR: en hayırlı olan.
ESRÂR: en gizlii SIRRlar..
YÂR: hER zamAN HEP YÂR OLan.
AĞYÂR: HİÇ bir zamAN HİÇ YÂR OLmayan.
SANAL: gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî. sıfat..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimDARBMaSALL!.Resim


BU ki NE İŞş
diŞş GELiŞş
Hâdi >KONuŞş
NÛRye >NÛRiŞş!.


Şu ÂN Şe’ÂN ŞARABîyİZ
KÛN feyeKÛN TÜRABîyİZ
KIRAT-KıtMÎR-kuL ihvÂNi
HÂL-i HaZıR ->HARABÎyİZ!.



KİM/NE ki?!.Resim

devrÂNın Dİreği ->NEdir?
seyrÂNın YÜreği ->NEdir?
cÂNda cÂNÂN gaiB OLmuş
->hayrÂNın KÜreği >NEdir?.


Resim

BİZ BÜrgüsün kiM BÜrüyor?
SîN SıRRını -> kiM SÜrüyor?
ANA RAHMi-nden >MeZÂRa!
KÛN feyeKÛN >kiM YÜrüyor?.

Resim

HİdroJEN-Le ->OKsiJENin
YANıcı <-> YAKıcı “GEN”in
"TEKe TEK"kEN ÇiFTLEŞmesi
“biRr daMLacık SU”yun sENin..


Resim

BAKmak!. GÖRmek?. gÖZün tANı!
DUYmak!. >UYmak?.. sÖZün tANı!
->ASL-ın >fASLı! >hASLın >vASLı!
->cÂN-da ->cÂNÂN!. ->ÖZün tANı!.


Resim

GEÇmiŞş! ->GELeceKk.. ->şu ÂN-da!
->“KÛN ->feyeKÛN”-dur ->Şe’ÂN-da!
->GÖNÜL GÖZün >AÇç! ->ihvÂNimm!
->cENnet <->ceheNNem ->İnsÂN-da!.


30.10.14. 17:53
6.mHRRm.1436..
brsbrsmd..tktktrstkmde..mhrrmsAVmı..

gaiB: OLduğu HÂLde ÖZü KÖRLere GÖZükmeyen..
kaiB: Hiç OLmamış ve OLmayacak HaYyaL Ürünü sAÇmalık..


ResimVe.. DE;

DikENin DERDin ->TÜL BİLir!
GÜLün KADRin BÜLBÜL BİLir!
bELhum eDALLunANLAmaz!
BÜLBÜLün GÖNLün >GÜL BİLir!.

ANLAr BİZi >heYyYÂReLer!
Sırr-ı SIFIR >seYyYÂReLer!
->ANLAmad!.. ANLAyamaz!.
YeLLenmeden >teYyYÂReLer!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

"BULut"umuz ->KOYup GiTmee!.
"UMut"umuz DOĞuruyor!. ->ETmee!.


eYy
YÂRr
BİL kii
BEL kiii
KEŞDaĞım
DErt ORtaĞım
GÖKçe DEREmde ÇAĞLayan
GEÇen Ömrüm!. ÇİLE ÇaĞım!..

kuL ihvÂNim KÛN KemÂLim
cÂN-cÂNÂN CeNNet CemÂLim
GURBetteyİZz! HaSsretteyİZz!.
V e F Â -sız”a -> ARZHÂLim!.

OYysa
YÂRrrr!..




fARZ-ı HÂLimİZz!.

ihvÂNim son-UÇun ->seBeBi ->NErde?
bEN de Bilmiyorum >DÜŞtüm bu Derde!
“Neyleyim ÂŞIKLık vaRr!.” deme “Serde!”
->ANLAT!.ma AŞKımız ->ÂR DELi GÖNÜL!.


*

“ÖKSÜZ GÖZ YAŞI”nda ->SELLere DÖNdük
“Y E T İ M B A K-ışı”nda -> ELLere DÖNdük
->“K e Ş i ş DaĞLarı”nda ->YELLere DÖNdük!
“Y  D”e ->GENİŞ DÜNy ->dÂR DELi GÖNÜL!.


*

->“KULLuk KeMENDi”dir ->YÂRin tAKtığı
gÖZden >gÖZe.. ->ÖZden >ÖZe.. Aktığı
BIRAKıp GİDerekENn >sONn kEZz bAKtığı
“HÂRMAN”ımız YAKan ->hÂR DELi GÖNÜL!.


*

“cÂNım AL!”aN YÂR’im! ->SıRra >es SELÂ
->A L e v A L e v Z ü L F ü!. ->gÖZleri ELÂ
hER NEFESs NÂZ-NiYÂZ>hER yER kER-bELÂ
“YÂR”i -> ZÂR’de SEVdik ->kÂR DELi GÖNÜL!.


*

sEN ki ->HaKk KıtMÎRi ->HaLKına ÜRme!
ÜRKüTüp “KIRAT”ım ->“SIRAT”a sÜRme!
“ihvÂNi SeFîLim ->ÂŞIK” ->çOKk GÖRme!
“SEVen ->SEViLen”-dir ->YÂR DELi GÖNÜL!.


18.11.14 07:39
brsbrsbls..tktktrstkksi..


ÂR: Utanma, mahcubiyet. Utanılacak şey. Ayıp. Şiyb. Şerm. Haya. HaKk ÂŞIKLarın el kiri..
dÂR: cÂN ALIcı DÂRAĞAÇı.. Yer, mekân, konak. HaKk ÂŞIKLara DÂRü’s- SeLÂM YÂR SÎNesi..
hÂR: Hararetli. Kızgın. Çok sıcak. Yakıcı. HaKk ÂŞIKLarın GÜL DOĞuran DİKeni..
kÂR: SERmâYEnin SEVdÂsı.. KuLLuk kAZancı.. HaKk ÂŞIKLarın bELÂ DOĞuran KAZANın KÂR TASı.. bir daMLa kÂNdaki >cÂN kÂR-ü-beLÂsı..
YÂR: KiM OLduğu ASLa BİLinmeyen ANcak ETTiğiyLe BİLinen, CeRryÂN giBi.. cÂN giBi.. bir ŞEYy OLmayÂN YÂR.. bENdeki “BEN” ve intiZÂR!.


HÂLİmce mâSALL:

A-cıktım, çocuktum çok ufacıktım sap çekerken çok acıktım..
Ş-afakla çıktık ki boğaz ağıldan sap çekiyoduk kır eşşekle ben, anamın can yoldaşı..
K-ır EŞŞEKte eşşekti haaa!. Deki KIRAT.. bir kağnı sap yüklerdi babam da bana mısın demezdi..
bir gün çolakların çığşakta kependi atlarken çöktü kaldı kır eşşek.. anam ağlamaklı bakındı durdu etrafa gele-giden yoktu..
çâresiz yükü çözdü.. “bu eşşek oğlu eşşek böyle itmezdi katır gibi hayvan!. bir DERdi var bunun! dEĞen YİRi var herHÂLde!" dedi..
kolanı-palanı çözdü çulu çıkardı ki: “abuvvv eşeğin sırtı can ciğer olmuş çiçek gibi açmış vahh ki vaahh!” dedi hüzünle.. kır eşşek kalkerken içLi içLİ İNLedi!.
!!.-keşke o günler hİÇ gitmeseydi.. ya da giden YÂR beni de götürseydi.. HÂLimce..-niye sustu "darmaduman"la "derdiyok" > DUT YUTmuş büLbüL gibiLer!.-
-maSALL bİTmiŞşş!.-


“HaYy!.” DEe BiRre!.

DErt DEgiL >YÂD-ELLer >“DELi” DEsÎnLer
->E S i Y O R S E R S e R i >YELİ DEsÎnLer
-> “G Ü L BAĞ ı-m VirÂNe YÂR’in ELİndenn
->yiNE YAKmıŞş -> “GurBet E L i” DEsÎnLer!.


Ve DE DEee!. DEe-MiŞş!. MıŞş!.
ÂŞIKk ÖMRü biRr maSALLmıŞş!.:




GÜNdüz masALL.. beLÂ GECE.. geLL!
KULakLarım yoKk.. heCE heCE.. geLL!
“GÜNEŞ’e GÖSTERME!.”m -> “ÖLÜ”m
->“ON İKİ”yi -> BEŞŞ” GEÇe.. ->geLL!.. vefÂsızım!..



ALdı İÇİMdeki çılgINn çocuk!.:




ve DE beN:

YÂRim BÂKi ->bEN fÂNiyem
YÂRLe BİZ BİR-İZ >KÂNİyem
YANıp SÖNen ->GÜLün >KÜLü
GÜL GÖNLÜndeResim yemm!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ÇÇÇ Ç Ç Ç Ç ÖGÖÇÇÇÇÇÇÇ
GÖÇÇÇÇÇÇÇ
MaSALLı-y-MıŞşş!..


“A” dan “Z”ye ->TEK AK IŞIK
->“VELΔ-Likte >YÜZbiR DELi
->ÜZme! >ÜZÜLme! sEN ÂŞıK
->“SEVİLdin!.>iSe ->SEV!.eLi!.”

biRr DÜŞ GÖRmüşdüm DÜŞümde
K E Ş İ Ş D A Ğ -a ->DÜŞÜŞümde
KARDELenLer ->AĞLAmış.. >mışş!
->DÜŞtüğüM-e ->G Ü L Ü Ş –ümde!.

bENim bANa maSALLımmışş
BeŞikte ->BeBe >SALımmışş
BİLMezMİŞiz “ÖLÜM NE?”dir!.
BİLene -> ARZ-ı HALLımmışş!.


ZEVK 6476

UYKULarım UYUTmuştum ->ki bEN ->UYKuLara KÖRDüm!
“ZITLarın ZeVKi” ->VAR iDi ->GÖZ YAŞIma >GÜLÜŞümde!
KIRAT giBi >AYAK ÜSTü!. >UYUKLarkEN bİR DÜŞ GÖRdüm!
HASAN DAĞdan <->KEŞİŞ DAĞ’a ->DELİ TAŞIdık DÜŞÜMde!.


25.11.14. 07:28
3.SafeRr.1436..
brsbrsmm.. tktktrstkkmdzmÂNszlkk..


HaYyat ->HÂL İÇİnde HALmışş
KULLuk >AKILmış->KeMÂLmışş
LeYyLÂ’sÎn NEFesi -> mecNÛNn
ASLı<->fASLI >BiRr maSALLmışş!.

cÂNda ->“cÂNÂN CÜNBÜŞü”mde
->GÜLe ->“BÜLBÜL GÜLüşü”mde
“GÖZsüzLer AĞLamaz!” GÜLÜmm!
“BiRr maSAL” >GÖRdüm DÜŞümde!.


Bir YOKmuşş!. Yok!.Yok!.. VARmış!
HASAN DAĞda >DELiLer YAŞArmış!
Sonram..ki… KaDER İLLeti SARmış!
HiCReTT BoRUsu ÇALınmış..
Her TÜRLü TEDBir ALınmış..
DELİLerin -> NAKLindeyse
Bir ŞEYy Dİyememiş KİMse!.

KervÂN KıtMÎR’imİZ ise,
maSALL mAĞaramızın OLmayan ama OL-ÂN Kapısında,
Ashab-ı Kehfin KıtmÎRince yANGELip yatAN Kapı Köpeği yine pardon BekçisiyimiŞş..
İÇerden “çıtt!” çıkmıyomuş oysam..mış.. KırkLar Meclisinde sankim mâtem varmış..miş.. gibiymiş.. oysam zaman azmış..yokmuş.. dert çokmuş.. GÖÇ ise ALEVLi OKkmuş.. KırkLar BaBaLarın Kırk kanatları kırk kat olmuş kırıkmış.. habirem DÜŞünüyorlarmışş..
DERken ve de ERken kapıdan HüDHüD Çavuş Babam dışarı çıkmış silkinerek ve de rengarenk telek.. çıkmış amma sankim canından bıkmışş.. habiremm burnundan pardon şeyinden soluyup ortalığı pis gaza boğuyomuşş.. mişş..

KıtMÎR’imİZ gaçırır mı bu durumu.. hemen ŞEYini atmış.. Lafını..:
“Ne o, çAVuşum şeyini yutmuş garga gibi düşüncelisin amma Olsun varsın.. zaten SEN de DELisin!.” demiş..miş..
İBİBiK BaBa Gagasını sıvazlayaraktan BİLmiş BİLmiş: “sorma gitsin, KıtMÎR’imİZ cÂNımız, 99 DELiLerin BAŞ ŞeHhri HASAN DAĞdan <->KEŞİŞ DAĞ’a TAŞınacamışş da.. bu zır-zırzır-hınzır vs. DELiLer nasıl götürürüleceğimişş. mış.. miş.. de..hepsi de zincir-ŞİKEN yani zincir-kıran zırtaboz zırdeliymiş..de.. bunların hepsi de şeymiş de!. Kara yolu çok uzakmış da.. töbeler olsunmuş da.. eğer bunlar AĞSARAYa inmeden çil keklik yavrusu gibi dağılı verirlermiş vallaahaymış.. da.. DENiz YOLu desen de.. DENİZin kendisi burada yokmuş ki, Deniz YOLU olaymış!..da.. Hava YOLU varmış mış.. mışş amma TeYYÂRemİZ yokmuş..muş!..” demiş.. mişş..mişş..guguklayaraktan..

KıtMÎR’imİZ durur mu..hemence itin ön ayağı gibi patadan atlayıVERmiş Lafa: “çokk GOLeyy Çavuşum, Kuşum, pardon İbİbiğim, yani Babamm!.. sen hemen içeri duhul edip BAŞ BABAmız Hazretlerine İLet ki bEN BİLiyom Taş Taşımayı, pardon ne taşı yavv!.. DELi TAŞıma İŞİni ki!.” demişş..
HüDHüD BaBa HiDDetleniVERmiş birden.. belkim de: “ulan kapı itimİZZ bennen dalgamı geçiyonn senn!” diyeceğimiş miş.. miş..amma daha ağzını bilem açamadan BİZimkisi lafı yetiştiriVERiVERmiş.. mişş..demişmiş ki..
“çokk goleyy ÇUNku, iRAHMETlik DERbendLim DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”si ne güne dürüyo Hasan DAĞın depesinde gardaşım Yavvv!.. iştem bu günler içinmiş!.” demiş.. miş..

KırkLarın Habarcı BAŞı HüDHüD çAVuş KuŞu BaBa, MAL BULmuş Mağribi gibi DALmış mış.. hatta miş..miş.. İÇERiye..
GİRişi-ÇIKışı bir olmuş.. kanter içinde: “tamam KervÂN KıtMÎRimiz sEN Kaptan KÖŞKüne KURuL hemencem.. ZÂTen DELi DOKTORumuzun Ashab-ı Kehf FİLİKesinde de kürekçilerin hani var ya o KeHf ASHabının DÜMENcisiymişmişsin.. şimdi de DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”sinin KervÂN KıtMÎRi yanim, KaptÂNısın İZin Çıktı da İZİ iyi sür haaa.. Burnunu filan temizle!.. Hakk kOKUsunu bOK kOKusunu ayırt etsin burun DELİklerin!. SALLanma SALL ett!. Bak bak şincik;
YOL ->var.. Hava-cıva YOLu..
YOLCular ->var.. ANAdan 99 DELiler..
YOLluk ->goley ZÂTen YÂRım NEFesLik yOL ama KULLuk Kumanyası çantada keklik.. hazır..
YOLdaş->ı da düşündük KıtMÎRimİZ yani Kapı köpeğimİZ!. Sen kaptÂNLık İŞİni idÂRe iderken bu 99 DELİLerimİZin başına EN AKILLIsından bir BAŞ GARDıyan KOYduk.. etti mi 100.. eee sen de HIRLı değilsin 101 Oldunuz çaktırman haaa!. 101 keRRem mâşe ALLAHhh!.. tüff!.. tüff!..” demiş. miş..de KıtMÎRimİZin yüzüne tükürmüş müş.. nazar olmasınmış.. diyey imiş..miş..

Beş dakkada DOLuşmuş TeyyÂreye 99 DELİlerimizz.. ilk okulda teneffüse koşan çocuklar gibi şenşakrak şamatayla sankim bAYrama gidiyolarmış gibiymiş.. oysammış KeşİŞ Dağınaymış gidişş.. miş.. HÂLbuKİMm, BUrasu BURSa BeL bÂZÂRıymış..da.. SUyu Meymiş.. Ahı HeYy mişş. NEYse NEYmiş.. miş de..mış da..

KıtMÎR KaptÂN KerÂMeti Kendinden menkuL ÇALImıyLa MeLÂMet “hAVva”sını ve de seLÂMet “ÂDEm”ini okuyup da DELİlere ÜffFffleyerek geçmiş Kaptan ŞEyyine.. Köşküne yavv..
BAŞ GARDiyan Babaya TeLLim TELsizle sormuş hemenceymiş.. kalkacakmış.. DeLİlerimiz 99 muymuş..mış.. TAMmıymışş.. TÜMMüymüşş..
vazifeşiNÂş BAŞ GARDiyan BaBa, TeLLim TELsizle, uzaydan geliyo gibi çok kabaca ve de boğuk sesiyle: “TaMaMdır KıtMÎR kaptanım!..HEPsÎni oturttum KULtukLarına.. BAĞsız BAĞLa da iyice bii bağladım kerem kemERLerini.. guzu guzu ve de sus pus bakışıyolar pürmeLÂL.. vaziyet berkemÂL!. KALka BİLirSEN helbette KALka BİLirSîN ” demiş miş.. iki ayağındaki ahı gitmiş vahı kalmış postalaların “SeLÂM DUR!”uş sesi ta nireden duyulmuş… mışş.. da..

DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”si,
ÇÖKeKALmış ÇÖL dEVesi gibi İNim İNim İNLEyerek..Yeri göğü DİNLeyerek.. yiNE pardon.. yani sarsarak-SALLayarak-ELLeyerek.. yanmış da sönmüş HASAN DAĞımızın AT-Eşini YELleyerek .. havalanmış.. DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”si.. apak yeleli, yaşlı bir aslan gibi kükreyerek kalkmış uçsuz bucaksız gök yüzüne.. gecesine gündüzüne.. İNiş-ÇIKışsız DÜZüne..imişş yavv..

KIRKlarımız ki, “BİZ BİR-İZ BaBa”-Larımız.. ELL sallamışlar aşağıdan yukarı.. “EL ELe EL YeDULLAH”a diyerek ALkışlayararak ve de GÜLümseyerekten.. “GüL’e!. GÜL!e!. GÜLden GÜLe >güLe güLe!.”diyerekten herhâldeymiş.. miş....

“YOL AL!”maya “BAŞLA!”mışlarmışş.. YOLsuz hAVa YOLunda YÂR SESİne.. AŞK KıBLesine.. OLsun!-OLmasının tAMM Ortasına ki, RaSÛL aleyhi's-selâm ROTAsına tAMM gAZmış..yok yavv mişş..mişş..

ve de.. DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”si tAMM YOL AL!.ırkenmiş.. ve “birdEN DEM ki, bu DEM ki” DEMe!. kopmuş mu bir hENgAMe!..KıtMÎR kaptÂNımİZz KULak Kabartmış İÇERİye.. öteye-beriye.. –ki- 99 DELiye.. sonram ivedilikle kıpKIRmızı DÜĞmeye basaraktan.. BAŞ GARDiyan BaBaya surat asaraktan.. “N’OLuyo ORAda gardaşım yaVvvv!. Hemen GELL izahat verr!. GÖYNüm bÖYLE derr!” DEmiş.. miş..
BAŞ GARDiyan BaBa YÜZünü ALLayarak ve de BAŞını SALLayarak süklüm ve büklüm duhul etmiş kaptanımızın kÖŞKüne sırtından SOLUyarak..: “KıtMÎR KaptÂNımız!. YÂRım NeFes cÂNImız!. KUL iken SultÂNımız!. Bu taaa ANAdan 99 DELiLerimiz.. kerem kemerLeri takılıyken.. şeyleri koltuklarına çakılıyken.. öfkem başıma ÇULLanırken.. bu ANAdan 99 DELiLerimİZ ağızlarını KULLanırken.. kimi DAVULcu.. kimi DÜNbeLLekçi.. kimi ZURNAcı..kavaLcı.. kimi de olmadı CÜNBÜŞçü.. OLmuşlar..
Valla şaşa galdım GAŞla GÖZ ARAsında.. SIRAT SIRTı SIRAsında.. BEN Şeyimi Şeyy ederken ve de: “ETmeyinn UlaNnNn ŞeyylerimİZz!” derken.. Yerimden Kalktım ki ve birden BAKtım ki..YÂRısı Çalıyoo!.. öteki Yarısı da habiremm “angaranın BAĞLarı” OYuN hAVasını OYNuyorlar..ZiLLer şeyinde.. yani KOLunda.. Hava YOLunda..
Hava Gazıyla çalışan zavallı yaşLı yorgun ve de DURgun.. DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”sinin hem de İÇİnde.. HEPinde!.. HİÇinde!.. Nasılda!. NİÇİNde!. Arz iderim DURumu şeyime.. yani KıtMÎR KaptÂNımİZe!.” DEmişmiş.. miş..de..

EZELden KıtMÎR KaptÂNımİZz, o meşhur çoookkk BİlmiŞŞŞşş HaVvasıyLa: “çuukkk gözEL!.. çoookkk gözEL!. Sakın dOKUnma OYNasın her-GELe-LerimİZ!.. sen şu ELLerini bir güzel YIKa!.
ve de KULaklarına pamuk TIKa!..
sabret ya da ne edersen et!.. AZ KALdı.. İNe-ÇIKa..
bu KEŞİŞ DAĞı giNE DUMANLıysa.. ya da.. DeğiLse.. DARmaDUManla DERdiYOK GELdiğimiz BİLirse..
ve de BİZe KARşı GELirse!.” DEmiş. miş..

AMma daham 5 dakka geçemeden.. sankim NUH Tufanı kopmuş DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”sinde. Hem de İÇİnde.. Sorma Niçinde.. DERvİŞşLerin TEVHİD TÜRbüLansına DÜŞtüğü gibi.. ne tepesi beLLi ne DiBi.. bi o yana.. bi bu yana.. bi sağa.. bi sola.. ha gitti.. haaa gidecek.. KaptÂN KıtMÎR de şaşa KALmış.. ince ince birr ŞEYye dalmış.. NE idecekmiş?.. Nİdecekmiş?..NİreLere Gİdecekmişş!.
Habirem kıpkızıL düğmeye basıp.. kaşLarını da asıp.. en BAŞ GARDiyan BaBayı çağırıyomuş.. ve de kendi kendine bağırıyomuş habirem deli gibi.. bağırıyomuş da habirem keşiş dağı yeli gibi.. amma duyan.. DUYduğuna UYan kimmiş?..mişşş??!..

Ve birden daLmışş mışş.. içeri en BAŞ GARDiyan BaBam.. KıtMÎRin KaptÂN kÖŞküne.. hemde ZitLar zevki meşkine.. hemi de eşekten düşmüş şey gibi.. eLi yüZü yaRa beRe moSMor oLmuş bir suraTLa: “GuLL GıtMÎRim!. Gâff GaptÂNımm!. GıymatLımm!.. bu sENin zincirŞİKEN olan, ANA-dan hınzır 99 DELiLerin varya!.. bir DELİğe TIKıLdılar diyeymiş.. bAŞKasına KULLUktan SIKILdılar diyeymiş.. BUZdan ZİNcirlerini KIRmışlarmış da.. BAĞsız BağLarını ÇÖZmüşlermiş dee.. eeee?..
ŞİMdi iseymiş de.. DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”sinin ALTını ÜSTüne GETİRip DURmadan “BİRdir!. BİRr!.” OYNuyolarmış da!.
Ve de HİÇi-HEPi BEraBEr: “BİZ BİR-İZ!. DE.. BİZ BİR-İZ!.” Deyip “o Tarafa KOŞ!”unca ŞeYyimiz.. yani -UÇ-AĞ-ımız da o tarafa.. “bu Tarafa KOŞ!”unca ŞeYyimiz yani -UÇ-AĞ-ımız da bu tarafa kaYKıLıyomuş.. mışş da!.. bEN zavaLLım isem habirem.. havada TAKLa atmasak deyü DUÂ BUYURuyom..muş da.. sana DUYuruyom..muş da.. gürüLtüden biLmiyom ben nediyomm.. ama ben vargücümLe şeyy ediyom.. vaLLa.. Mağara ŞEYyimiz.. pardon KıtMÎrimİZz.. yani Kaptanımız EFffendimİz!.
AYNen bÖyLeymiş.. yavvv mışş.. Siz ki ne fırtınaLar atlatmış..mışş.. nice kafa patLatmış.. mışş da.. kafasız KALaKALmışsınız da.. çook TEcrüBeLİymiş mişşsiniz de.. ve de, SıRR-ı SIFIrdan DELiymiş.. mişsiniz de..bir ÇÂRe BULurmuşsunuz da inşaALLAH!.” demiş.. mişş..mışş.. da..
ve de.. şaşkınLıktan bir Me’mUR seLÂMı da çakmış mış da..
ki o ZÂtt.. üsteLik bi de tAMm TeçhiZâtt..
sonramm, biLÂkis kendizi BizzZÂT..
kıtMÎRimİZ de ona.. YAN BAKkmış mış da..
Uçağımızı da.. vitese de Tamm TAKkmış mış da..
DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”sini.. ve de SıRR-ı SıFıR SeYyÂREsÎNi..
yine sonramm, ARA KESitte KALıVERmiş de.. OLmadıysa OTOmATİKe ALıVERmiş de.. miş.. de..

ve HaşmetLe ki HiddetLe... İçeri GİRiVERmiş.. miş..de.. Komutunu da VERiVERmiş..de..
“Çabukçaa DIŞARıııı!..uLan topunuzzz!..” sesi yürekleri hopLatmış.. yine sonramm, yerden şeyy topLatmış.. NAL topLatmışş da!.. bi dakka Ne NALı yavvv?!. mışş da.. mişş..
BİZim 99 DELİler kızıp üzülecekLeri ve de büzülecekLeri yerdeymişşş.. sankim Mus aleyhisseLÂM'ın KısAS yerini BULmuş gibi haVvaLara uçağın içinde -tabi- fırLayaraktan SEYyLerini SıRRLayaraktan mış..
yine sonramm, hepp bir ağızdan “gOLeyy!.. OLLeyy!” deyü deyü bağrışmaya başLamışlar mış..mış da..
hÂNi şu bizim KıtMÎRimİZ vardı ya ak tepesi atıktı da.. kaşları da çatıktı da.. bir meşeLer göğermiş türküsü çağırmış da.. -hopp hopp!.. ne meşesi yavv- iyi bee tamam tamam yavv şeyy etme hemen..- kaLdığımız yerden şeyy ederizz.. devam da.. yok yok dee..
neysemm KıtMÎRimİZ, var gücüyle bağırmış da: “Ne o uLann Hasan Dağında ANAsını görmüş GUZULar gibim, ne MeLeşip de, kıç atıp da, ahbiremm mertLeşiyonuz.. hem de bi o yana bi bu yana!.. burası KOYUNMu.. istediğiniz OYUNmu?.. OYUNsa eğer..dünyaLara değer.. bak işte bu feyeKÛN OYUNU çokk GOLLeyyy!. haydi bakaLım arka arkaya atLayın guzu gibim!. OLLeYyyy!.” Dİyecekken DEmemiş YUTmuş da..da.. ÇUNku KİLİTLeri AÇmayı UNUTmuş da.. mışş.. da.. miş.. de..
BELindeki –pardon- bOYNundaki TASmasından.. KıRK KAPının kırk KİLidinin Kırk ANAaHtarLarını çıkarmış..mış da.. SAĞdan SOLa hem de.. "TEK-BİR"Le.. TEK TEK KAPILarı AÇmış.. mişş de:
“ÇIKın ULann Dışarda OYNayın 99 DELiLerimİZz Sizi beee.. reziL ettiniz BİZi beeeee!.” DEmiş miş..deeeee..

Onlar da, ki -99 DeLİlerimiz de-, teneffüse çıkan iLk okuL 2. Sınıf öğrenciLeri giBi ardı ardına atLayan atLayana gitmişLermiş miş de.. MasMavi BULutLarın kucAĞınaymış..da.. KeŞİŞ dAĞınaymış..da..GÜLLer SultÂNı’nın CÂN BÂĞınaymışş!..da..
-geçmiş zamanın mişLİ geçmişLisi ya da DiLi geçmişLisiymiş de..-
Sebebe.. SONU-UÇa.. NEdene.. NiÇine..
BULutLarın İÇİne de İÇİne.. 99 YILDIZ Kaymışmış da..
KaptÂNımız ŞeYyimiz de.. USanmadan tek tek SAYmışmış da..

yine sonram, DERin ve de SERin bir SEssizLik ÇÖKmüş DELi Hasan BaBamın “YELLenmeden TeyYÂRe”sÎnin İÇİneymiş..ya da mışş mışşş da..
BAŞLarın BAŞI BAŞ GARdiyanımız da isem, bedbeniz safran sarısıymış.. koNuya GİRememiş AKLı gece yarısıymış.. miş. De.. NEDEN?.e-ymiş-NİÇİN?.e-ymiş!..de.. "hösttt!" DEdikçe Lahananın İÇİNe!"y-miş de..
Ondan dOLAYım da DERin DERin DÜŞÜNmüş de..ve de gün bu GÜNmüş de.. hemen ATLamışş da.. göbeğinden ÇATLamış da YEmemiş de İÇmemiş de:
“vAHh ki AHh!!.. KıtMÎR’imİZ DEseydin ya bİZe ki, sEN bu 99 DELimizin tAMMlayanı-TÜMMLeyeni-GÜMMLeyeni yanim, "100. üncü"-Leriymişsin!. hem de EzeLberiymişsin!. ŞÂHı MERDÂN ERiymişsin!.. bEN de bu küllühumm DELİlerin pİŞi Sıram ATLarım da.. amma, veLÂkinn AKLım çokkk.. zâten vaLlaa biLLa şeyim de yok!.. neyidi o şiyy yavv?. haa buLdumm, paramşütüm da yoKk.. karnım da çok toKk.. içindeyse bi batman şiyy..neydi yavv?.. hahh onu da buLdumm b.kkk.. gözü kafayı SİLmiyommmuşş!. ve de havada YÜZmeyi de BİLmiyommmuşş!. da!.. de!.” Demiş..miş.. ve de "şeYy"ini yemiş miş..mişşş..de..

İşte tAMm O zamANda.. ve de bir ÂNda.. şu meşhurr Şe'ÂNda.. her şEYy ve HERKES DİRİykenmiş..
ve de KervÂN KıtMÎRiykenmişş ->“ULU DAĞ”a DOĞru aCı aCı ULUmuşş!. KıtMÎRce.. ve de PÎRce..
ECELmiş.. EMELmiş.. ve de bu ULU-masına, ULU DAĞ’dan bir SESs GELmiş.. hemi de meSELLmiş..
“KıRK KANatLarınızı AÇın!. GÖKLere RAHmet SAÇın!.” DEnmiş.. miş..
O SeSs.. NEFeSs NEFeSs.. DUYmuş hERkESs!.. sÖZü KeSs!.

yine sonram SIRRa SEREm de, "OKU!"muş TÜMM "OKU!"ları KâRmış.. RABbın SÖZünü..
Ve de sonram, adres VEREm de.. Somuncu BaBamın Somun KOKULarı SARmışş göKk YÜZünü..
ve de her SEHER GÖKÇE DERE'mde.. BUrası BURSAmİZin gündüüz-gecesini gecesi-gündüzünü.. müş..mışş.. mişşş..

İşte, Keşiş DAğına düşen Rahmet DAMLalarının hepsi de,
O DELiLerin göz yaşıymışLarmış.. seher yeLiLeriymiş.. tohumLarın yüreğinde yiNE DELiLeriymiş.. KarDELenlerin târifsiz gözLerindeki ELÂsıymışLarmış..
ve her zamAN her YERde Burada, BUrası BUrsada beLÂsıymışLar..mışş..
BİZ BİR-İZ DELİLerimİZ.. TEKe TEK VELÎLerimİZ.. TeYyÂRemİZ.. SeyYÂremizzz!..

"TENEM YERİ"nde, ergüvÂNLarın mosmor Renginde,
ÂŞIKLarın mecNÛN mihenginde-LeYLâsın NÂZÂRında yaNİ- ki BURası BURSA BÂZÂRInda..
tıpkı Rüzgar giBi Yersiz Yurtsuzmuşş.. ve de BuLut gibi Baş-Ayaksızmış.. sepetçiymiş.. boncukcuymuş.. tesbihçiymiş.. de.. yok efendim zurnacıymış.. bıçakçıymış.. baltacıymışş ..da.. mişş. mışş..mışş..da..

İşte bÖYLesine GELmişş zamÂNmış.. GİTmişş zamÂNmış.. ve de BİTmişş zamÂNmış..
TEKliğin TEK-ELinde KÛN feyeKÛN KervÂN KıtMÎRimİZin ÖZü gÖZünden DÖKüLürmüş miş de.. Güvercinler sorarmışlar mış.. mişş.. da DARmaDUMan ve de DERDiYOK’una: “BaBa NEden AĞLıyor ve de YÜRek DAĞlıyor!” derlermiş..
KANaryaca GÜLERLERmiş BİZimkLER, YEMciLEre ve de DEMciLere ki DERLermiş: “O ki, KıtMÎR Babamız NEŞ’miZe NEŞ’e Katıyor.. İnsancıkLar ANLAmaz deyü, BİZe MaSALL ANLatıyor!” DERLermiş.. miş de.. ASPÎRLerini YERLermiş.. miş..de.. yok yokk YULAFtı.. aMMa iyi Lafftı..




nOt-muŞş-:
-Kul ihvÂNi ŞeYyimiz de.. her sabah gün doğarken salkım-saçak ve de saçları gibi ap-ak BULutlardan GÜLen DELİLere GÜLermiş.. onlar da GÖZ YAŞI DÖKenedek GÜLerler de: “DELİye Bakın ZıpZırRr DELiye!” DER-LERmiş.. mişş..- ve de o BULutLardan bir YAĞmur YAĞarmış... ve de herkesin UMUTLardan bir TeYYÂresi VARmışş...-



Resim

keŞİş DAĞda
ÇiLe ->ÇAĞda
BüLBüL KARTAL
>BU GÜL BAĞda!..

ODUN - Kibrit iLe ATEŞ
e-DOSTa ARZHALım!.
KanatLarında >AK GÜNEŞ
FeyeKÛN KÂFı >KARTALım!.


ResimMMM MuHABBetLerimLe..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim "AŞK'ta DUR!."a-BİLmek!.

"AŞK" -> maSALLdır
->"HÂL"de ->HALLdır
"AŞK" KÖKtür ve de ÇİÇEKtir
"AŞK" YAPraktır ve de DALLdır!.


SEVmek=>GÜLü
=>BÜLBÜL İÇİn!.
KULLuk TÜLü =>
NEden?!. Nİçin!?.


"ASL” OL-ÂN => “ALLAH AŞKı”dır
"ÜZME!.”k >“ÜZüLME!.”k ->ESâret!.
“SEV!mek!. >SEViL!.mek MEŞKi”dir
->“SEVeBİL!..”meKktir -> CESâret!..


ZEVK 6559Resim

“AŞK ÜLKEsi”n =>“İLKE”sidir.. =>“AV”ın ->“AVCI”sını VURuş!.
AŞK EVi”nde ->cÂNda<=>cÂNÂN.. =>KULLarına TUZAK KURuş!
“DOĞum -> “ÖZ”den ÇIKarmak”tır!.”
“ÖLüm -> “gÖZ”den >ÇIKarmak”tır!.”
SEVmek =>SEVGiLi<= SEViLmek =>"SIRAT’ın SıRTı”nda DURuş!.


04.01.15 11:52
brsbrs..tktrstkkmdçlçlnortsnda..
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim


ResimBİZ-BİR-İZ SAFımİZ bELLi Olsun!.. mâ-SALLı...

ResimZEVK 4433

KüLlî ŞEY ÖZ-ünde TEK GÖZ!.. Öyle İÇ-ten BAK-ıyor Ki!
Her AN “KûN feyeKûN” ŞE’EN!.. HIZlı HâLde AK-ıyor Ki!
Bil-mek BUL-mak OL-mak Neyse! YAŞA-mak ATEŞ İÇ-inde!
ÇıRıLÇıPLaK “BİZ BİR-İZ” de.. CAN-ı, CÂNÂN YAK-ıyor Ki!..


30.04.11 12:57
çlçlmd..

Bir SeBBaha SehERinde, SeSSiz-ıSSız-ıSSlığıyla yalarken çİLE çÖLünü YÂR RuZiĞÂRı.. DUYulmuş deVrin ah Ü zÂrı...

---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dört hayvanın öldürülmesini yasaklamıştır. Bunlar, Karınca, An, Hüdhüd Kuşu (Çavuş Kuşu) ve Göçeğen kuşudur.
(Ebu Davûd K. el-Edeb, bab: 164, Hadis No 5267/İbıı-i Mâce K. es'-Sayd bab: 10, Hadis No 3223/Ahmed b. Hanbel, Müshed, C 1 S. 332)



“eyy Ehl-i çÖLL!. -MERD NeMRûD, eBu RaHîM-İbraHÎM aleyhi's-selâmı NÂRına BANndı!” deyü İNNlemiş feyeKÛN kervÂN kıtMÎRi -> cÂN-EViden DERûNî DERince..

...

ALT-ÜST OLuVERmiş koskoCa çÖLL!.. dİNlemiş kervÂN kıtMÎRiciği -> YERli YERince-kadERince..

*

HüDHüDRRlamış yerinden kanat ÇIPRmış KALKmaya..
KıtMÎRimİZ Gülümsemiş HÂLine ve: “Nereye ey HüDHüDCAN?!..DEmiş.. miş..
HüDHüD-ÇavuŞ KuŞu-nâm-ı diĞer iBiBik: “NeMRûD NÂRından İbraHÎM’i PenÇeme TaKıp-ÇeKip ÇIKaracağımm!” DEmiş.. miş..
KıtMÎRimİZ GülümseyinCe -> HüDHüD: “hiÇ dEĞİLse SAFFımm bELLi OLsun!” DEmiş.. miş..

**

Kum kERtenkelemİZ durur mu SUlağa koşarken ona da sormuş KıtMÎRimİZ AYNı soruyu..
Kum kERtenkeleSi emince gülmüş: “bir Ağız dolusu SU götürüp NeMRûD NÂRını SÖNdüreceğiM.. ya da yolda ÖLeceğim ki, SAFFımm bELLi OLsun!DEmiş.. miş..

***

KaRaKaRınca Kaderince-Kadarınca DÜŞmüş yola sırtında ÇÖPLük SÜPürgesi..
Sen Nereye bu ayaklarla ey KaRaKaRınca-KararıncaCAN?!..DEmiş.. miş.. KıtMÎRimİZ
KaRaKaRınca bir “hayyy!” çemiş ve de: “NÂMERDin NÂRını Süpüreceğim.. HaKK YOLda ÖLüm VARsa, SAFımm bELLi OLsun!DEmiş.. miş..

****

bir ANA.. bir BaBa.. bir Oğul.. tÜMMü kÖLe ÂiLe..
kum kızgın.. GÜN--BAŞta... BAŞlar dışarıda..
cehÂLetin BaBası kUMMa gÖMMüş belli ki… cAN ÇarMIHı az ilERde.. cÂN BÂzarı KURulmuŞş..

ResimRAHmetenli’l-Âlemin aleyhisselâm teŞRiF ETmiş BİZ BİR-İZ BÂyramının ÂRiFesinde, teBŞÎR ETmekte kUMMdan ÇIKmış BAŞları:
ceNNet YAKîNizde.. SABredin SAFFım-İZz bELLi OLsun!DEmemiş.. miş.. BUYurmuş ve de DUYurmuş ÜMMete.. sallallahu aleyhi ve sellem...

*** **

O gündür bu gündür 7 kat GÖKlere ULUyan, kervÂN kÖPeği bir KıtMÎR SESi DUYarmış UYanık-AYık OL-ÂN Yürekler dERler ERENler ki;
SeBBaha SehERinin SeSSiz-ıSSız-ıSSlığında, ÇAĞın ÇİLe run “Üfff!”leyenin NefeSinden SeSinden -> “BİZ BİR-İZ SAFFımİZ bELLi OLsuN!” DERmiŞ.. miŞ.. miŞ.. Ne İŞŞŞ

ResimMuhaMMedî MuhaBBetle..

nOt:
-> ondandır ki kul ihvÂN serseFîl de -> “ah!-Mak NefSim!.” -> “Takdirin TeCELLîsi -> tERcihinle -> sen de SeÇ ARTIk -> istER NÂR-yeKKım Olsun!. -> istERsen de NÛR-ye ZeVKim OLsun!..” DEmekteymiş. Miş.. şeÂN-da.. şu ÂNda.. mıŞ.. miŞ… mâ-SALL-mışş..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

DÜŞümde..
HÂLde HÂLıMm!.
DÜŞüŞümde..
MiMM MaSALLıMm!..

Resim

deVRi DEli devrÂN-ımda,
keŞiŞ dAĞın göğsünde bir öksüzün SESi dAĞları DELer!
hER sehER-i
seyrÂNımda,
uLu dAĞın nefesinde bir yetim “aHh!” çeker.. bin yetim MELer!
cÂN Evimde
cevlÂNımda,
gÖNül gÖZüm ÖZün ÖZer.. SÎNemin ACI SUyunu ->YÜZüme ELer!
HÂL-i Hazır
hayrÂNımda,
Çıkarım SırAT SıRtına ve KOPar İÇimde Fırtına.. ben NEler YAŞarım NELer!..


*

YEDi GÜNlük ÖKsüz NeFSim.. kesik NEFes,
İKLim-i EMR YEtimi RÛHum.. YEVMü’s- SEB’Â!.
İÇim YUVA->YÜrek.. DıŞımdaki kANlı KÂFes,
SıRR-ı ZaHRımdaki heVÂ.. SıRR-ı Sıfırmda heBÂ!.
ANNeleri ReSÛL-Kur'ÂN.. hER sehERde SÜTt VERirler!
“OLsun! OLmasın!”da OL-ÂN!.. ÜMM MeMe-SîN EMmzirirler!..
sallallahu aleyhi vesellem..

*

hER GeCe İÇimi YAKar.. bir YEtim bir ÖKsüz SeSi,
->YANgınLar Sarar SARAYım!.. ->VaYy LeYLî VaYy!.
DİLden DİLe ->DiLden AKar.. Kur'ÂNLa ReSÛL Nefesi,
HAYykırır Hâ-MÎM MA’ŞERim!. HÂL-i Hazır HÂLimde HaYy!.
ACIkır-SUsar-AĞLarLar.. SARSARLar cAN ->kANlı KÂFesi
Naz Yetimim.. Niyaz ÖKsüzüm.. NÛRun İSTer GüneşLe AYy!..

**

devrÂNdaki divÂNayım.. seyrÂNdaki seyrÂNayım.. İkİ MEMem->İkİ ANAyıMm!.
ÖksüzüM >NÛR-u MuhaMMed.. ->saĞ GÖĞsümü EMMziririMm!. cevLÂNayım..
YEtiMiM >Kur'ÂNu’l- EbEd.. ->sOL SÎNem SÜTün VERiriMm!. hayrÂNayım..

NE BÜYÜrler NE BÜYürüMm.. NE ESÎRLer NE bEN HÜRüMm.. divÂNayım..
->"İÇ İÇe"-yİZ ve ->BİZ-BİR-İZ.. ->Hep HASsretİZ!.. ->peymÂNayım!.
KaRÎBu’L- VeRÎD GURBetİZ.. SıRR-ı SaHÎB NEFesiyİZ!.. MeYyhÂNayım..
ÖKsüz >YEtim ->BeBelerim.. ->UYkuSUz gECELer UYkumu UYUTurum..
OLmuş! Olacak!. >OL-ÂNda >şe’ÂNda.. TEK ÂNda.. AKLım BÜyütürüm!.

***

ZavaLLım >ÖKsüzüm >NEfsim!. ->NeBiYyü’l-ÜMM.. >ANNe ARıyor!
YÂDeL Yetimi RUHum!. ->KÂF-NûN-Kur'ÂN’a >“ANAm!” diyor-yaLVARıyo!
VE her gece >bir BİLmece >HeCe HeCE.. AT-EŞ Yiyor>YÂReme AT-EŞ SARıyor!.
AT-EŞten SıRr ->SÎNe SAZım.. ->AT-EŞ Yürek TELLerimi >AT-EŞ KUŞları TARıyor!..

Muhitte KESiLir NEfeSim.. ->KâF KÂLesi -> feyeKÛN KÂFESim..
MerkeZin yANkısı SeSim.. HİÇ bir ŞEYim.. bEN HAKk’ta herKEsim..


**

hEMm Öksüz HeMm Yetim de KiMm?!.
NEFSim – RûHum –> ReSÛL - Kur'ÂN!
->İkİ MeMem ->CiMm-deki -> MiMm!.
“KÛN -> feyeKÛN!.” -> SÜTü -> Şe’ÂN!..


*

İLİM->İRÂDE->İDRAK-La
->Şe’ÂNuLLah ->İŞTİRAK-La
“LÂ HUve >İLLÂ HUu!” ->HAYyat
HAKk’ta>HAKk’tan>HAKk’a>HAKk’La..


*

Kul ihvÂNi’m -> maSALLın KESs!.
“cÂN!” DEDİğin >TEKk-BiRr NEfeSs!
-> “T E K k NEfeSs-Lik NASÎB” ini>
-> GüNü GELiRr BULur -> hER KESs!.. miŞş.. mıŞş!..


04.12.13.. 06:42
01.SaFER 1435
brsbrsbzrm.. tktktrstypylnzlğnhcrsinde
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

gERçek Aşk>maSAL MisÂLi
cÂNda
->cÂNÂN-ın CemÂLi
AHmakLara SÖZümüz YOkKk
HAKk ÂŞIKLar
>AŞK KemÂLi!.

SEVgi SıRRdır ->SEViLene
->“SEViLdiğini ->BİL!”ene
CÜMMLe cihÂN CAM giBidir

->AYNA-sın>SIRRın SiLene!.

ZEVK 6301

AŞK maSALLı Hacer-Ramazan.. bEN de BAŞtan SONa TANıK
SEVen->SEViLen->SEVgiLi.. -> SEVgi-> SAYgı SıRR-ı SÂdıK
V e F Â-nın -> AÇtığı ÇİÇEK.. ->KıRKı GEÇti -> OLdu GERÇEK
ÜZme!. ÜZüLme!. SEV!. SEViL!. ->BİZ BİR-İZim-İZ YAŞAdıK!..


17.09.14. >09:49
rsbrstktktrstkkmdsszlkk..byldgçrzmÂNn...




Resim


AHMed BaBa“gÖgO” DERdi
->hER BaBa giBi ->SEVerdi
“SEVgi ->SADAKAt”ın SıRRı
->SiiRTLi HOCAm>CÖMERdi!.


*

SEVgi ->CeNNet >TûBâ AğaCı
->Ç İ Ç E K L-eri ->AŞKın TÂCı
AHmakLar ANLAmaz ->AŞKtan
->HAKk ÂŞIKLar >AŞK Mi’RÂCı!.


*

HAKK SÖZün ->RaSûLî SESi
->S E V gi ->ÂŞIKLar NEfeSi
YAŞAnmayAN AŞK >YALANdır
->YAŞAnAN >AŞK-ın BESTESi!.


*

HAKkta HAKktan HAKk iLe Hak
->H A L İ F E Si ->KULu OLmak
BedEN>NEFis>KALB Le>RÛHLa
SEVgi ->HAKk AŞKı’n YAŞAmak!.


*

NEFSimiz ->SİLdik ->ÂLEMde
->RABBımz >BİLdik >ÂLEMde
->TAŞLasınLar Resimmm
->SEVdik ->SEViLdik ->ÂLEMde!.


23.06.15. >00:22
rsbrstktktrstkkmdsszlkk..byldgçrzmÂNn...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

TEKe TEK”ten bAŞKa TEK Yok!
AŞKı”ndan bAŞKa GERÇEK Yok!
YAŞAnmayan ->YALAN!.” İM
->“ÂŞıK”a -> SÖZe GEREK Yok!.

ZEVK 6926

şU ->cihÂN ÇiLe ÇÖLÜnde.. ->KuL İhvÂNî OLdu ADım!
NÂZ-NiYÂZda ->KuL NiZÂMî.. MîM-i EMRuLLAH MuRADım!

GÖNLÜmün BAŞ TÂCı ->GÜLüm
->SEVdi -> SEViLdi >BÜLBÜLüm

ARŞın >KÂF DAGı KÖŞKünde.. SEVd MaSALLın YAŞAdım!.


14.07.15 23:04
brsbrs..maksemcÂMimzddvrÂN..


Meste >MevLÂ Müjdesi Var!
->Er RAHMÂNın NEFesi Var!
ELEStten ->MAHŞERe ÇAĞrı
->ReSûLULLAHın SESi ->Var!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..


Resim Resim

AğYÂRına MÂNi EFrÂDına CÂMi’dir.
bU bir BİZ BİR-İZ MaSALL MekTÛBudur..
bEN de “BİZ BİR-İZ” DEyu PAYyLaştım İnşâ ALLAHu TeÂLÂ!.


“Sevgili Latif Hocam,
Kalbiniz şahiddir ki, SİZİ ALLAH C<C İÇİN SEVmekteyim,
Zevkle gönlünüzü anlayabildiğim kadarıyla takipteyim,

GEL-GEÇ Dünyanın yolcuları arasından nefsini bilenlerden, Rabbini sevenlerden oluruz inşaAALLAH..
BİZim için buyurduğunuz HAYR dualarınız NÛR olup YOLumuzu AYdınlatmaktır elhamdülillah..

Gönlüm-mü konuştu..yoksa gönlümden mi konuştu bilemedim
İçim den bir ses duydum Hocam benden başka, Yeni uyanmış bir bebek halinde,
tertemiz beleğinin için den ses verdi.. Bir güzeldi ki sevilesi güzel
“...herşeyin değişme zamanı geldi!.” dedi sessizce..
O an da yeryüzünün üstüne bembeyaz bir çarşafla etrafında meleklerin olduğunu hissettiğim bir bez serildi,
Güzel bir yere misâfir gelmiş gibiydim
Bir başkalık duydum içim de..
Yeni uyanan bir bebeğin etrafına bakışı gibi,
Bebeği konuşturan İLAHî bir Kudret tecellîsi
Kim anlar ki içimi.. bu ikramdı besbelli,
Size dökeyim dedim garib zevkimi..
Ebedî huzurla inşaAllah gönlü-sevgi Hocam..”


Resim ResimResim

Ve'l-hamdu li'llâhi RABBi'l-âlemîn.


MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HÂL İÇİnde >HALdır ÖMRüm
HAK KÖKÜne DALdır ÖMRüm
ANLATıLMAZ ->YAŞANmadan
->YAŞAnAN MASALdır ÖMRüm!.


ZEVK 6925

KıZıL KORda ->ALıN TERim.. ->YÂRım LOKma Ekmek İÇin
EMEKçiyim >guRBet ELde.. ->HAYAT YÜKün ÇEKmek İÇin

RABBım ŞAHdamardan YAKın..
KULu->SuLtÂNıyım ->HAKk’ın..

VARım-YoKum->RABbım ALLAH.. TEK “GöGo”su>HEPin-HİÇin..


28.07.15 11:47
aksaray..hcrlbrlkte..


GöGo: RahmetLi Ahmed BaBasının, Ramazan cÂNımıza koyduğu, o zamandaki Gögo PEHlivÂNın İsimi..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

EN İÇerdEN AŞKı DUYmak
->İNce SIZı >KuL İhvÂNim
DUYup AŞKı
>MEŞKe Uymak
AŞK YILDIZı
->KuL İhvÂNim!.

ZEVK 7112

kANI DİNMez YÂRem VAR YÂR!. DEĞme!. KaLBim kANar Dİye!.
->DIŞım SARar ->İÇ ALEVim!. “VAR”ım “YOĞ”um yANar Dİye!.

->AK ATEŞLer İÇindeyim
IYD-i KuRbÂN ARİFesÎnde
>KıZıL KANLar HİÇindeyim
GÖNLümün soN NEFesÎnde

“KULağım ->YÂRin SESİ”nde ->“BELki YÂRim ->ANar!.” >Dİye!.


21.09.15 06:23
brsbrsa..tktktrstkkmdcvLÂNn..

SÖZüm DiNLe KuL İhvÂNim
RABB
'ı BÂKi ->kENdi fÂNim
HALkı ki
->TAYyr-ı TeyYÂRe
ALLAH ve NÛRuna >KÂNim!

SAĞa SOLa ÇARPma SAKın!
->KİMse ->TANI-masın SENi!
->“MeLÂMet EDEBin >TAKın!
SEYyReYyLe >GELip-GiDe-ENi!.


Resim

DERbendLim DELi HaSAN BaBam kaddesallahu sırrahu.

GEÇmiŞş zamÂN OL!.ur ki ->
->HAYyÂLi ->cihÂN DEĞer!.:


Aksaray ULU CÂMi ÖNü.. SABAHın KÖRü.. DERBENd-Lim bir bANka bANkına KÖSeLmiŞş.. ÇAKtırmadan bodosladım!.. hİÇ YÜZüme BAKmadan bANa: “ULâ ÇobANoğuL!. SAĞından SOLundan GEÇç de, şu ÂDEMoğLuna BULaşma HaAa!.” DEdi..
yıL 1977.. efkâr DİZ bOYU!. AL BUrdAN YAKk!.
bEN o meşhÛr hAVamLa:
“hİÇ bi ŞEYy ANLAmadım ki?!.” DEdim yAVaŞşça!.
maSALL ASLanı gibi KÜKredi DERBENd-Li DELi HAsÂN BaBam:
“bEN bU Sabah Erken, GÖĞe SIĞmayAN ve de YERe KONmayAN ANaç KIRLANgıç’a SORdum ki: “HAYyat NAsıL GİTmekte GÜLüm!.” DEyüü..
O BİLmiş KUŞş HINZIRca GÜLümsedi ve:
“şU İNsÂN VELeDLerinin KİMinin ALTından KİMinin de ÜSTünden UÇuYOMm!. EMMÂ ve LÂKinn şU AHmak OL-ÂNLarı YOK mu!. DÖNüp-DOLaşıp kANatLarıma ÇARPıYOoLaRr!.” DEdi..” DEmiŞşti!.. meğer biRr maSALLmıŞş..
RÛHu ŞÂDümÂN OLsun İNŞâe ALLAHu TeÂLÂ!. HAYy DOST ALLAH celle celâlihu!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: maSALL ZEVKLerim..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

YAŞAnmamış HikÂYe ->YOKk!
YAŞAnan ÇOKk MaSALL Vardır!.
AVcısı ->YAYy.. AŞK AVı ->OKk!
HÂL İÇİnde -> BiN HÂLL Vardır!.


Resim

BU ->ÂLEM ->ÂLEM >İHVÂNİM!
->ENTE LÂ TA’LEM!. >İHVÂNİM!.
GEÇMİŞ<->GELECEĞİ -> ŞU ÂN
DEM BU DEMDE ->DEM İHVÂNİM!.


ZEVK 7396

NiYÂZa NÂZ BAŞLAngıcı ResimNÂZ <-> NİYÂZ-ın NihÂYesin
“Şe’ÂNda ResimşU ÂN ŞÜKÜR!.”dür ResimÂŞıK-ı ŞÂH ŞikÂYesin

“ÜÇ KOLLu ÇINAR”a ResimSORsAN
ANLAtır!. Resim "ANLAt!." DiYORsAN!

ResimASIRLardır ResimANLAttığı ResimGÖKÇE DEREm ResimHikÂYesin!.


13.01.16 15:45
brsbrsmd..tktktrstkkmdzmÂnnn..


NihÂYesi: Nihâyeti.
ŞikÂYesi: Şikâyeti.
HikÂYesi: HiKâyeti.. YAŞAnanı..



BULutLarın GÖZ YAŞı Dost!
CAMLardaki>SİYim! SİYim!.
ÂŞK-Ların ResimAŞK AŞI Dost!
bEN de ResimGÖZ YAŞI GiBiyim!.



bU biRr ma-SALLdır..Mâ-SİVÂda..

“ÜÇKOLLu ÇINARA”a SORsAN
ANLAtır!. ->ANLAt DiYORsAN!
ASIRLardır ->ANLAttığı ->GÖKÇE DEREm ->HikÂYesin!.:


Resim

HASAN DAĞdan KEŞİŞ DAĞa.. Yeni yuva kurmuştum "ÜÇ KOLLu ÇINAR"da.. bir garib zamandı bir altta yuva komşum olan bir kumru bana "ÜÇ KOLLu ÇINAR"ın acı bir mâSALLını fısıldadı..
DEdi Ki: Resim “Zaman zaman içindeyken.. kalbur saman içindeyken.. ceyLÂN güzeli bir kumurcuk ALamanyada yaşarmış annesiyle.. anne kumru: “gün olur da dönersin” deyü kumurcuğa bir yuvacık ALmış..mış.. hİÇ görmeden BUrası BURSAdan.. bir bayram tatili atlamışlarmışlarmış sıla yelli kanatlarına.. uçmuşlarmış.. uçmuşlarmış SILÂya DOĞru.. yurda girip de, yorulup da, EdirNE’de bir YEMLikte mola vermişlermiş.. vermişlermiş de, dünya güzeli yavru kumurcuk, yakışılı mı yakışıklı bir garson kumurcuğa kara SEVdÂLanıvermiş miş.. ve de hemencecik!.cikk!..cikk!.. DÜŞüVERmişLer miş AŞK UÇurumuna.. AŞK felâketini farkeden.. ve dahi.. "ÂŞIKLarın GÖZLeri KÖRdür"ü ÖNceden YAŞamış.. mış.. olan yaşlı anne kumru, hemence pırıyı pırtyıyı toplayıp Resim “Pırrr!.” deyü uçuruVEReyimm yetim kumurcuğumu bir solukta buralardan kartal kapmadan!." DEmişş.. miş..
DEmişş.. miş..ammaa.. ALamanya görmüş yaman yavru kumrucuk bakmış ki Resim bir daha göremeyceği YÂRi yakışılı garson kumrucuğuna hemence: “Üç koLLu Çınar-MAKSEMmm-BUrası BURSAda…” deyü yazı vermiş hesap pusulasına çaktırmadan anne kumruya..

Soluğu BUrası BURSAda almışlarmış yeni muhteşem yuvalarında.. yaşlı anne kumru çok beğenmiş Keşiş Dağlarının kucağındaki teras sarayını.. hemence dayamış döşemiş, ıncık-boncukla ve de ayakboyu deve tüylü halılarla..

anne kumru şen-şakrakken karşısında, gamlı baykuş gibi gördüğü kumrucuğuna: “yavru kumrucuğum sıkıldın mı BUrası BURSAdan?” DEmiş.. miş.. yavru kumrucuğu da: “yok!. yok!. sağolasın bana yuva aldın ve de, bu yuvamın yapısına-tapısına bunca ALaman yemi döktün.. amma ben günlerce-gecelerce düşündüm de, artık ALamanyalara gitmeyeceğim!.” DEyiVERmiş.. Miş.. Miş.. Miş..de, anne kumrunun başından kaynar kazanlar DÖKüLüVERmiş.. Miş..tüyleri Diken DİKen OLmuş..muş..

ve de bir gün sonrasıymış..mış.. garson kumruyu görmüş.. müş.. köşe başında anne kumru, ve hemence tanımış.. mış.. ve de, bakmış.. mış.. ki garson kumrunun gözleri ÜÇ KOLLu ÇINARda ve de, yavru kumrucuğuyla işaretleş miyor muymuş muş.. muş..?.. İçini hemence bir alev sarmış.. mış.. ve hemence bir “EYyyvAHhh!.”çekmiş.. miş.. yürekten.. ve hemence yavru kumurcucuğuna: “dünyalar güzeli kumrum hemence ALamanyamıza UÇuyokk!” demiş..miş.. ve de "ne olur ne olmaz!." deyü.. UÇmak iÇin bilet almak iÇin yuvaya kitlemiş.. miş.. veya da bağlamış..mış.. yavru kumrucuğu.. bir İKİndi vaktıymış.. mış.. zamÂNn..

anne kumru gidince BİZim kumrucuklar; altta biri, üstte biri konuşup ANLAşmışlar..mış.. ve de demiş miş ki YÂRine kınalı kumurcuk: “Kanatlarımı anam kesti.. ama ben dişlerimle bu bağları kırarak, ayaklarımla sıyrılır inerim ÜÇ KOLLu ÇINARın DALLardan ve UÇar gideriz bAŞKa diYÂRLara Resim "BİZ BİR-İZ!.” DEmiş.. miş..
DEmiş.. miş.. DEmesine de, ve ancak.. birinci DALı geçmiş.. İKİnci DALdan AŞağı kayamamış..mış.. ayakları.. ve de, yukarı da çıkamamış.. mış.. ve.. bir süre asılı kalakalmış.. mış.. DALda.. aşağıdaysa kıyametler kopmuş .. muş.. ÜÇ KOLLu ÇINARın altında.. sonra YORulmuş.. muş.. yüreği.. ve de tırnakları kopmuş..muş.. ASıLdığı DALdan birdENBİRe.. ve de.. salkım saçak inmiş..miş.. aşağıdan yükselen çığlıklar arasında.. YOKuş BAŞındaki, Osman BEY ÇIKMazına serile kalmış..mış..da.. çırpnarak cÂN VERmiş.. miş...

ve de.. o yıldır bu yıldır.. tek kalan garson kumru her yıl, o günde gelir ResimYÂRinin kAN-cÂN VERdiği o yere GÖZ YAŞı DÖKermiş.. miş…miş.. .

ve.. KİMseler uğramamış o yuvacığa bir daha.. aradan yıllar geçmiş..miş..
ve bir sabah bir başkaları.. İsveç-ten UÇmuş gelmişlermiş.. miş.. ÜÇ KOLLu ÇINARdaki o yuvaya “BİZ”imdür satın aldık ki.. deyü.. Gelmişlermiş.. Geçmişler.. miş.. miş…

ŞİMdilerdeyse.. DERDiYOk ve de DARmaDUMan deyü İkİ kanarya’nın sesi GELirmiş.. miş.. ISSız-SESsiz seherlerde Burası BURSA MaKSeMinde o yuvacıktan..” DEmiş.. miş…

ResimDemesine DEdi de.. bEN de oNa Resim“Çokk güzel bir Hikâyeymiş.. miş!.” DEmiş..miş..mişim..

komşum olan yaşlı kumru da bANa Resim “yok yok!. bu OLay AYNen YAŞAnandı!. ama sen, gel-geç kirÂcısın bu DALda.. DUymazsın-DUyamazsın çunkuu hiç bir kimse bahsetmez bu ACIkLı maSALLdan.. ama..eğer.. sen bi-zahmet edip de.. şu ÂNda komşun olan 18 adet yerli yuvalı kumruLara sorarsan sana: “evvett gerçekk bUu!.” DİyecekLer!.” DEdi..
ResimBAKa KaLdım KEŞİŞ DAĞLarının BuLutLu GÖK YÜZüne ŞAŞkınca!..

ve.. O gündür bu gündür.. ResimTEKe TEK TEKKemin tERasında bENn.. İKİ KUMruya ÜÇ Öğün BUgday YEMi VERir.. bir köşeye ÇEKilip Resim “KuKuRiKUuu!” mâSALLını KUMruca DİNLerim.. SEVdâ HALKaLarı boyunLarında takıLı iKi KUMrucukLarımdan.. ve de İÇim KAYnar HİÇkırarak İNLerim!. ve ISSızca-SESSizce-KİMsesizce.. DÖKüLür GÖZ YAŞLarım DEM bu DEMde.. BUrası BURSAm MAKSEMde!.
Resim HAYy DOstt celle celâlihu…


BU ÂLEM -> ÂLEM İHVÂNİM!
->ENTE LÂ TA’LEM!. İHVÂNİM!.:


كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---“Kutibe aleykumu’l- kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrahû şey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn (ta’lemûne).: Savaş, o sizin için kerih olsa da (hoşunuza gitmese de) üzerinize farz kılındı. Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerdir. Ve (bütün bunları) ALLAH BİLir, siz BİLmezsiniz.”
(Bakara 2/216)

Resim

SEVd biRr DELi DUYgUdur
UMUttur >KoRKu KAYgUdur
İĞNEnin UCUnda ->SEVMEK
“SEVgi” DEnEN >İŞte BUdur!.

BUrası BURSA İhvÂNim!
BUrada SEVd SESi VaR!
NâsiB OLUR!.sa İhvÂNim!
ResimSEVgiLinin NEFESi VaR!.
ÇALsÎn-OYNasÎn ResimCEFâKâR!
Resim “KADİFEden KESEsi” VaR!.



Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön