LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

=>YÂRimin AĞZInda=>DİLim
bEN KİMim YÂR>KİM DEğiLim
=>KUL İHVÂNim =>DİVÂNEsi
=>SIĞMAZ SEMÂ’ya SEVGİLim
MECNÛNn<->LEYyLÂ EFSÂNEsi!.


ZEVK 9341


=>FIRTINALar ORTAsı-nda.. =>TERk Ettin Gittin YÂR bENi!
KALB KAZAN-KAFa TASı-nda..=>GeL-GÖR Netti EFKÂR bENi!
KİMSELere SIRR SÖYLeMeMem
DERDimin DERMÂNın=>DeMem
=>SONSUZdan UZat>ELLerin..=>YÂR YÜREĞİNLe SAR bENi!.


26.07.19 01:03
brsbrsmm..teketekterastekkemdegnlmm..



YÂR MEŞELer GÖğERmiş =>VARsın GÖğERsÎn!
=>SON BAHARda =>GAZELİ-ni=>GÖRmüşüm!.
=>SEVgi BİLmez ==>AŞK-ı ==>Nİye ÖğERsÎn!
=>bEN =>GÖNÜLLer GÜZELİ-ni =>GÖRmüşüm!.



Resim
ResimDEe!.
BUYur!.
KUL İHVÂNim!..




Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
HAVVA ANA-m ve KIZLarı!.

TARLA-TOHUM=>ASLın NÛRu
ÂDEM-HAVVa =>fASLın NÛRu
GÜBREden =>GÜL
İNKÂR ===>İKRÂR
ŞEHVet ===>ŞEHÂDet ŞÛURu!.


Resim

ŞECERetü’L- KEVN CÂN-CEM’i
==>ŞECERetü’L- AŞKk ÂLEMi
YEDi RENk=>TEVHiD TARLAsı
>ŞECERetü’L- KEMÂLÂT DEM’i!.


Resim

KUL İHVÂNim SÖZ USTAsı
RAVZA-sında ZEMZEM TASı
>REHBERim SORan VaR İSe
>HABÎBULLAH HASLar HASı!.


Resim ZEVK 9180

ZÜLEYHâ - YÛSUF’u BİLmez!. KUYUsundan DEM VURANLar
NEFS-i EMMÂRE-sin KULu!. =>HEVÂ-sına KIYAM DURANLar
->EŞKû BESSî HÜZNî DİLi
YÂKÛB’un SABRun CEMÎLi
KÖR>KÖRe KANDİL TUTUcu=>HAYyatta HAYAL=>KURANLar!.


24.03.19. 04:28
brsbrsam..tktktrstkkmzthremrsrrrseherlerimm..


GECELer->YiNE DELi
GÜNDÜZ>GECE EDELi
SENİN OLAN CÂN İMiş
SENi SEVmek=>BEDELi!.


Resim

ÇİLLe SİLer =->SÎNE PASın
MECNÛNLar BULur LEYLÂsın
MuHABBetten->MuhaMMede
MuhaMMed İLe =>MEVLÂ’sın!.


Resim

BİLen VAR mı AŞk MAKASIn
CÂN İLe =>CÂNÂN TAKASIn
TEFRİT-İFRAT=>İ’TİDÂL NE?
=>TEVHİDin =>İKİ YAKASIn!.


Resim

KUL İHVÂNim SÖZüm SANA
ALıp SATma =>Ona =>BUNa
ÖZün YIKa!. =>SAKın DEĞme
=>NE SUya =>NE de SABUNa!.


celle celâlihu..
aleyhumusselâm..


RAVZA.: Sulu yer, bahçe, bostan, çimenlik yer.
RAVZA-yı MUTAHHARe.: Fahr-i Kâinât Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin Kabr-i Şerifiyle Minberi arasındaki saha..



Resim
ResimDEe!.
BUYur!.
KUL İHVÂNim!..



TARLA-TOHUM=>ASLın NÛRu
ÂDEM-HAVVa =>fASLın NÛRu
GÜBREden =>GÜL
İNKÂR ===>İKRÂR
ŞEHVet ==>ŞEHÂDet ŞÛURu!.:


Resim

ŞECERetü’L- KEVN CÂN-CEM’i
==>ŞECERetü’L- AŞKk ÂLEMi
YEDi RENk=>TEVHiD TARLAsı
>ŞECERetü’L- KEMÂLÂT DEM’i!.:


Resim

HAVVA ANA-mın ==>ELMÂ-sı
ÇİFt ÇATLAk'ın=>TEVHiD TASı
===->MuhaMMEdî MELÂMette
SÖZüm ANLA!.r=>HASLarHASı!.:



Resim

Şecere.: Ağaç. Sülâle. Yaratılış Ağacaı.. Bir soyun bütün fertlerini gösterir cetvel..
Şecere Arapçada ağaç manasına geliyor. Ancak bu kelime sadece ağaç şeklinde tanımlanmamış.
“Bir kişinin ya da bir ailenin en uzak atasından başlayarak bütün bireyleri gösteren çizelge, soy ağacı. Hayat ağacı. Bir neslin soyunun yazılı olduğu çizelge” şeklinde de tanımlar yapılabiliyor.


ŞECERetü’L- KEVN =>OLUŞum/VÂRLık Ağacımız..

HUZUR-u BEYtü’r- RABB’ımızda;
TABANımızdaki, EVVELimizde BAŞLağıçta MuraduLLAHtaki AHDuLLAH ki, MuhaMMedî NÛRuLLAHımız ki BEZM-i ELEstimiz BeLÂ BÂZÂRımız..
TAVANımızdaki, ÂHİRimizde SonUÇta EmruLLAHtaki ki, MuhaMMedî ONÛRuLLAHımız ..
SAĞımızdaki; KAZA-KADERuLLAH feyeKÛN, İLiM, İnsÂN, İmÂN, İBÂDet, İtâat, İrfÂN, İkÂN, İhsÂN MuhaMMedî ŞÛURLarımız..
SOLumuzdaki; İRÂde-MEŞiYyetuLLAH NûN-KÛN, EDeb, ENfûs, EMÂNet, İHLâs, İTtikâ, ERkÂN, İZÂN, RIZA MuhaMMedî SÜRÛRLarımız..

Kısacası DOĞum ÖLüm ARAsında YAŞAdığımız İLMuLLAH-HAŞyetuLLAH-MuhaBBetuLLAH-RIZAuLLAHtaki ->URÛC <-> RÜCÛ' ->MuhaMMedî Mİ'RÂC MAHŞERimiz..
BİZ BİR-İZ ->NAHNU ->NÛRun aLÂ NÛRumuz.. MuhaMMedî ONÛRumuz..
RESÛLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem Efendimize BİZE OLAN Şehâdet Şerefi ve Şifâat Şifâsı için her nefeste BİZ BİR-İZ Teşekkürlerimiz..
ALLAHu zü’L-CELÂL’imize, SONsuz ve SINIRsız İLMuLLAHça ŞÜKÜR ve EL HAMDu LiLLÂHi RABBi'L- ÂLEMîNnn!.

Bir Atomda/ZERREde, Kâinâtta/KÜRREde, bir mikrop canlısında, tek hücreli amipte dahi böyledir. Yaratılış; ALLAHu zü’L-CELÂL’de Mutlakiyyet Ulûhiyyeti gereğidir. Evveli, Âhiri, Zâhiri, Bâtını kendisidir ve Zâtîdir..
Her husus ZÂTına mahsus ZÂTuLLAHtır..

Kur'ÂN-ı Kerîmimizde ALLAHu zü’L-CELÂL’de.:


وَقُلْنَا يَٓا اٰدَمُ اسْكُنْ اَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا حَيْثُ شِئْتُمَاۖ وَلَا تَقْرَبَا هٰذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِم۪ينَ
Resim---“Vekulnâ yâ âdemu-skun ente vezevcuke-lcennete vekulâ minhâ raġaden hayśu şi/tumâ velâ takrabâ hâżihi-şşecerate fetekûnâ mine-zzâlimîn(e).: Ve dedik ki: “Ey Âdem, sen ve eşin ceNNette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zâlimlerden olursunuz.” (Bakara 2/35)

فَاَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَاَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا ف۪يهِۖ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّۚ وَلَكُمْ فِي الْاَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ اِلٰى ح۪ينٍ
Resim---“Fe ezellehume-şşeytânu ‘anhâ feaḣracehumâ mimmâ kânâ fîhi(s) vekulna-hbitû ba’dukum liba’din ‘aduvv(un)(s) velekum fi-l-ardi mustekarrun vemetâ’un ilâhîn(in).: Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: “Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır!” dedik.” (Bakara 2/36)

وَلَقَدْ خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَۗ فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ لَمْ يَكُنْ مِنَ السَّاجِد۪ينَ
Resim---Velekad ḣaleknâkum śümme savvernâkum śümme kulnâ lilmelâ-iketi-scudû li-âdeme fesecedû illâ iblîse lem yekun mine-ssâcidîn(e).: Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size sûret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: “Âdem'e secde edin!” dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.”(A’râf 7/11)

قَالَ مَا مَنَعَكَ اَلَّا تَسْجُدَ اِذْ اَمَرْتُكَۜ قَالَ اَنَا۬ خَيْرٌ مِنْهُۚ خَلَقْتَن۪ي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ ط۪ينٍ
Resim---“Kâle mâ mene’ake ellâ tescude iż emertuk(e)(s) kâle enâ ḣayrun minhu ḣalaktenî min nârin veḣalaktehu min tîn(in).: (ALLAH): "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan ne oldu?" dedi. O da: "Ben ondan üstünüm. Beni ateşten yarattın onu ise çamurdan yarattın!" dedi.” (A’râf 7/12)

وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ اَبٰى
Resim---“Ve-iż kulnâ lilmelâ-iketi-scudû li-âdeme fesecedû illâ iblîse ebâ.: Hani biz meleklere: “Âdem'e secde edin!” demiştik, İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi, o, ayak diremişti.” (Tâhâ 20/116)

فَقُلْنَا يَٓا اٰدَمُ اِنَّ هٰذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ فَلَا يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقٰى
Resim---“Fekulnâ yâ âdemu inne hâżâ ‘aduvvun leke velizevcike felâ yuḣricennekumâ mine-lcenneti feteşkâ.: Bunun üzerine dedik ki: “Ey Âdem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra zahmete uğrar, perişan olur, mutsuz olursun!.” (Tâhâ 20/117)

اِنَّ لَكَ اَلَّا تَجُوعَ ف۪يهَا وَلَا تَعْرٰىۙ
Resim---“İnne leke ellâ tecû’a fîhâ velâ ta’râ.: Şüphesiz, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır.” (Tâhâ 20/118)

وَاَنَّكَ لَا تَظْمَؤُ۬ا ف۪يهَا وَلَا تَضْحٰى
Resim---“Veenneke lâ tazmeu fîhâ velâ tadhâ.: Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve (yakıcı sıcakta) yanmayacaksın da.” (Tâhâ 20/119)

فَوَسْوَسَ اِلَيْهِ الشَّيْطَانُ قَالَ يَٓا اٰدَمُ هَلْ اَدُلُّكَ عَلٰى شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ لَا يَبْلٰى
Resim---“Fevesvese ileyhi-şşeytânu kâle yâ âdemu hel edulluke ‘alâ şecerati-lḣuldi vemulkin lâ yeblâ.: Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: “Sana sonsuzluk ağacını/ebedîlik ieceresini ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?” (Tâhâ 20/120)

فَاَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْاٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِۘ وَعَصٰٓى اٰدَمُ رَبَّهُ فَغَوٰىۖ
Resim---“Feekelâ minhâ febedet lehumâ sev-âtuhumâ vetafikâ yaḣsifâni ‘aleyhimâ min veraki-lcenne(ti)(c) ve’asâ âdemu rabbehu feġavâ.: Böylece İKİsi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini ceNNet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.” (Tâhâ 20/121)

Ve Hadis-i Şerifinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH celle celâlihu, Âdem aleyhisselâm’ın bedenini yaratıp bıraktıktan sonra İblis dolaşıp ona bakmaya başladı. Vaktaki onu içi boş gördü: “Bu kendine sahib olamaz, benim için kolay ele geçirilebilir bir yaratık” dedi.” buyurdu.
(Ramuzu-l Ehadis, s.352)



Resim

ZÜLEYHâ - YÛSUF’u BİLmez!.
KUYUsundan DEM VURANLar.:
=>EŞKû BESSî HÜZNî DİLi
YÂKÛB’un SABRun CEMÎLi.:


Kur'ÂN-ı Kerîmde, Nefs-i EMMÂRe sadece 1 âyette ve YÛSUF aleyhisselâm ileilgili geçmektedir.. Ve Şehvet ve Şehâdet anlatılmaktadır..:

وَمَٓا اُبَرِّئُ نَفْس۪يۚ اِنَّ النَّفْسَ لَاَمَّارَةٌ بِالسُّٓوءِ اِلَّا مَا رَحِمَ رَبّ۪يۜ اِنَّ رَبّ۪ي غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Resim---“Vemâ uberri-u nefsî(c) inne-nNEFSE LEEMMÂRAtun bi-ssû-i illâ mâ rahime rabbî(c) inne rabbî ġafûrun rahîm(un).: Ben nefsimi temize de çıkarmıyorum. Çünkü nefis, gerçekten kötülüğü şiddetle emreder. Ancak Rabbimin esirgediği nefis müstesnâdır, çünkü Rabbim Gafûr'dur, Rahîm'dir.” (Yûsuf 12/53)

قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْرًاۜ فَصَبْرٌ جَم۪يلٌۜ عَسَى اللّٰهُ اَنْ يَأْتِيَن۪ي بِهِمْ جَم۪يعًاۜ اِنَّهُ هُوَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ
Resim---“Kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(an)(s) fesabrun cemîl(un)(s) ‘asa(A)llâhu en ye/tiyenî bihim cemî’â(an)(c) innehu huve-l’alîmu-lhakîm(u).: (Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o: “Hayır!” dedi.”'Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki ALLAH (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir.” (Yûsuf 12/83)

قَالُوا تَاللّٰهِ تَفْتَؤُ۬ا تَذْكُرُ يُوسُفَ حَتّٰى تَكُونَ حَرَضًا اَوْ تَكُونَ مِنَ الْهَالِك۪ينَ
Resim---“Kâlû ta(A)llâhi tefteu teżkuru yûsufe hattâ tekûne haradan ev tekûne mine-lhâlikîn(e).: “ALLAH adına, hayret!” dediler. “Hâlâ Yûsuf'u anıp duruyorsun. Sonunda (ya kahrından) hastalanacaksın ya da helâke uğrayanlardan olacaksın!.” (Yûsuf 12/85)

قَالَ اِنَّمَٓا اَشْكُوا بَثّ۪ي وَحُزْن۪ٓي اِلَى اللّٰهِ وَاَعْلَمُ مِنَ اللّٰهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Resim---“Kâle innemâ eşkû beśśî vehuznî ila(A)llâhi vea’lemu mina(A)llâhi mâ lâ ta’lemûn(e).: Dedi ki: “Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca ALLAH'a şikâyet ediyorum. Ben ALLAH'tan (bir bilgi olarak) sizin bilmediğinizi de biliyorum.”(Yûsuf 12/86)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


vAYy=>HAYy LEYyLÂ!. LEYyLÂ!.


SEHER GÜNEŞİmdEN LEYyLÂ IŞIğım,
=>BİZ BİR-İZ =>MecNÛN=>ÂŞIğım!.
=>“Lâ RAHAte ===>Fi’d- DÜNY”da,
=>“DAMLA”-ya=>HSsREt=>KAŞIğım!.


ZEVK 9468

MÎM-i MuHaMMed MAHŞERde=>“ELEStü?.”=>“BELÂ!.”Lar GÖRdüm!
SUBHÂN’ın =>SEBBAh SEMÂsı’n =>SIRR-ı SIRf SEVDÂLar GÖRdüm!
SERÂB’ı =>SU SANANları
>NEFS ATEŞİ’n YANANları
>ÇİLLE ÇÖLÜ =>MECNÛN’u =>YOKk!. bEN Nİce LAYLÂLar GÖRdüm!.


14.11.19 04:14
brsbrsmmm.. tktktrstkkmdseherseyriii..



ÂŞIKmış =>SEVDÂsın BİLmez!
MECNÛNmuş LAYLÂsın BİLmez!
=>Bu NASıL İŞ=>KUL İHVÂNim
LAYLÂymış=>MEVLÂsın BİLmez!.

KUL İHVÂNim =>Gİt İŞİNe,
==>AHMAğı TAKMa PEŞİNe!.
YARASALar>HASsREt YAŞAr,
===>İLAHî AŞKk GÜNEŞİNe!.


celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem..



Resim

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Lâ rahate fi’d- dünyâ.: Dünyâda rahat yoktur!. Mü’mine, RABB’ine kavuşuncaya kadar rahat yoktur!." buyurmuştur.
(Hâtib, İbni Nasr)


Resim
ResimResim

SıRR-ı SıFıR =>SeBBeHası..EL ÂN Şe'ÂNuLLAH.: şu ÂN =>YENiden YARATış..
Şu ÂNdaki =>hER ÂNdaki Yeniden Yaratış KeVniyyeti..:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---"Yusebbihu lillâhi mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ardı’l- meliki’l- kuddûsi’l- azîzi’l- hakîm(hakîmi).: Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah'ı tesbih eder.” (Cumâ 62/1)

Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş-RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılarak ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILLarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâimindeyiz inşae ALLAH..


SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AkL-ı SiLm BİLir ki ATOM yaratıldığı günden beri durmadan DÖNmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının =>“KÛN feyeKÛN” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım!.

Sebehâ: yüzmek, Subhânallah demek.
Sebbaha (mübalağa ile) ALLAH’u TeÂLÂyı tenzih ve takdis etmek.
Zerrenin
(atomun) ve kürrenin (kâinâtın) bir saniye durmaksızın takdir edilen yörüngede ve şartlarda kimseye dayanmadan/mesnedsiz parmak izleri gibi tek başlarına /RABB’larıyla başbaşa, sonsuz FeLeKLer içinde YÜZüp DURmaLarı...
Her hücrenin
"HAYY!" HAYy-kırışı...
Doğuştan-ölüme bir kere bile susmadan TEVHiD tıklayan KALBLer...
Her ŞEYy =>Her YERde, Her zamÂN, Her HÂLde ve Her NEFESte =>HeRKeSLe NAHNU=BİZ BİR-İZ BİLELiği İLE Beraber =>Sistemin Sahibi
AZÎZÜ’r- RAHÎMÜ’s-SUBHÂN ALLAH TeÂLÂ yı Maddî
/somut ve Mânevî/soyut noksanlık, benzetme ve zıddı var sanmalardan uzak kılıyorlar..
Canlı şâhidleriyiz diyorlar...

“Zâtında, Sıfatında, Esmâsında, Fiilinde ve Hükümlerinde Münezzehtir!..” MüezzinLeri!..
Yu sebbuhu: Tesbih ederler hep yüzerler..
Yüsebbuhu!: Şimdi şu ÂN da KüLLî ŞEYy =>YARATAN'ını durmadan tesbih ederken birbirine asla mesnedlenip, dayanamadan tek başına boşlukta-fezâda yüzüp-dönüp durmaktalar. Zerre-Atom ve Kürre-Kâinât =>DurmadAN Dost Raksında..
Yesebbihu: Noksansızı Et TAMM celle celâlihu'yu tesbih ve zikri ele yüzmekteler İLâHî RAKSta hamd OLsun!..


Resim
ResimResim
ResimResimResim

“KUL”un->“ELESt”te > ÂHiDi.:

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim---"Ikra’bismi rabbikellezî halak (halaka) : Yaratan RABB-inin İSMiyle oku!(Alak 96/1)

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---"Ve iz ehaze rabbüke mim beni âdeme min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm alâ enfüsihim elestü bi RABBiküm kâlû belâ şehidnâ en tekulu yevme’l- kiyameti innâ künnâ an hazâ ğafilin : Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye RABBin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki: BEN sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhid olduk, dediler.(A’râf 7/172)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---"Ve lekad halakne’l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli’l- verîdi.: Andolsun, insanı BİZ yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından-cÂN Damarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)

Kendinden de kendine Yakîn ve AKREB OLan RABBını MuhaMMedî GönüLLe görenler kendinen fen olur RABBına bekâ BULup ALLAHta fÂNi Olup kaybolur AKLen-nAKLen!.


Resim
ResimResim
ResimResimResim

“YÜReği => Kur'ÂN OLÂN”-ın
Kur'ÂN’dır =>MAHŞeR ŞÂHiDi!.:


Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Kur’ân şefâat edicidir, şefâati kabul edilendir, şereflidir, tasdik edicidir. Kim O’nu önder edinirse O’nu cennete götürür. Kim de O’nu arkasına atacak olursa, cehenneme gönderir!.”buyurmuştur.
(Süyûtî, el-İtkan fî ulûmi'l- Kur'ân; Keşfü'l- Hâfâ, II, 94)


Resim
ResimResim
ResimResimResim
ResimResimResimResim

ZÂTuLLAH Resim SıFaTULLAH Resim ESMÂuLLAH Resim EŞYÂuLLAH..


MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...

ResimKUL İHVÂNi
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

MiM-i MecNÛN>LEYLÂ AŞKı
MiM-i MeRYEM->İSÂ MEŞKi
MiM-i MaHŞER BEZM-i ELESt
MiM-i MevLÂ>KEMÂL KÖŞKü!.


ZEVK 9142

“Ye”si>KÂR-ü-BELÂ ÇÖLü =>LEYLÂ “LÂM”ın =>“MiM”i>MecNÛN
RABBım hER ÂN YARatmakta =>MURAD=>EMRi =>KÛN feyeKÛN
NÛN HOKkası->ELde KALEM
KUDREt TECELLîsi =>KELÂM
=>ZITLarın ZEVKi=>Bu ÂLEM =>KİMi->LEYLÂ =->KiMi>MecNÛN!.


02.02.19 02:22.
brsbrsm..tktktrstkkmdeSEVDÂ..


Resim

KUL İHVÂNim =>DEVRÂNı BİL!
SEYRin EYyLe =>SEYRÂNı BUL!
MiM-i MAHŞER =>BEZM-i ELESt
=>HAYyREtte=>HAYRÂNı YAŞA!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HAYy LEYyLÂ!. LEYyLÂ!.

SIRR-ı SIRf*>SUBHÂN SEvDÂsı,
MaSALLdır->MecNÛN-LEyLÂsı,
==>ALLAH AŞKı’nı=>ŞAKıYOR,
==->ÇİLLe ÇÖLü’nün ŞEYDÂsı!.

SAKıN ÇIKma=>ÇÖL’e DEDim,
AHh!.=>LEyLâ! LEyLâ! LEyLâ!.
->ÇIKmayanLar=>ÖL’e DEDim,
VAHh!.=>LEyLâ! LEyLâ! LEyLâ!.
=>“BİZ BİR-İZ”i ->BİLe DEDim,
ŞÂHh!.=>LEyLâ! LEyLâ! LEyLâ!.

=>UYma>LEYyLÂ’ya İHVÂNi,
SALAR==->SEVDÂ’ya İHVÂNi,
MAHŞERini=->DİZ ÇÖKtüRüR,
>“KÂLû->BELÂ!.’’ ya İHVÂNi!.

GEÇmiŞş<->GELecek HEYBEsi,
==>EHL-i DÜNYâ OMUZU’nda!.
TAŞş DOLDURması=> HAYBEsi,
DAMLA”sı->ESîR>“BUZ”unda!.

Resim
ZEVK 10.471

RAHMÂN NEFHÂsı=>NEFEste==->SÖZde KELÂM=>KİTÂB OLuR,
KULu=>AZîZ=>KANLI KAFEste===>“İKRÂ/OKu!.HİTÂB OLuR,
DUYuLduKkça=>KELÂMULLAH,
=>UYuLduKkça->RESÛLULLAH,
DOĞum<=>ÖLüm=>TEKk NEFEstir=>NEFEs NEFEs ŞİTÂB OLuR!.
=>CÂNLı-CÂNsız=>KÜLLî ŞEYy’i=>KUL İHVÂNim=>Bî-TÂB OLuR,


Resim DE BUYur!.

MecNÛN’a=>HEDEFin SORdum,
LEyLÂ! LEyLÂ! LEyLÂ!..” dEdi!.
ÇİLLe<>ÇÖLL DÜŞÜnü YORdum,
SEvDÂ! SEvDÂ! SEvDÂ!.” dEdi!.
SONSUz yÖNde YOL! DİYORdum,
MEvLÂ! MEvLÂ! MEvLÂ!.” dEdi!.

İHVÂNi’m==>BU HÂL==>NEDEN,
Az GÜL-SEN>ÇOk AĞLAsan SEN,
=->NE GETiRdi<=>NE GÖTüRdü,
Bu ÂLEM’de=>GELEN<=>GİDEN!.



10.09.2022.. 13:08
voicibrsbrsm..tktktrstekkmddörtâlemdecevlânımızzz..


Resim


ŞÂHh.: Hakikat-ı MuhaMMedîyyesine Şâhid OLan Hakk ÂŞIKk..
SEVDÂ.: f. Fazla SEVgi sebebiyle meydana gelen bir çeşit hastalık. AŞKk!.
HEYBE.: İçine öteberi koymaya yarayan, genellikle kıldan, pamuk ipliğinden ya da yünden dokunmuş, birbirine kendinden bir parçayla bitişik iki gözü bulunan, DERVİŞLerin Omuzlarında SU ve AZık TAŞıdığı YOLuk Kabı...
HAYBE.: Hiç emek vermeden, hiç çaba harcamadan, kolayca, yok yere, hiç yoluna, boşuboşuna..
ŞİTÂB.: (şitâften: Koşmak fiilinin kökü) Seğirtmek, acelece koşmak. Çabukluk, acele etmek..
Bî-TÂB.: Yorgun, takatsiz, güçsüz..



Resim “İKRÂ/OKu!.”.:


اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim---“Ikra’bismi RABBikellezî halak (halaka).: Yaratan RABBinin İsmi ile OKu!.” (Alak 96/1)

Resim
İHVÂNi’m==>BU HÂL=->NEDEN,
Az GÜL-SEN<>ÇOk AĞLAsan SEN.:


GÜLmek, bu ÂLEMde insana mahsus bir mutluluk yansıma davranışı olarak o insan karakterini belirleyici bir nitelik ve beşerî ilişkilerde sıkça görülen bir tavırdır..
Haddini aşan tefritte-ifratta herşey ve her husus gibi GüLmenin de =>KeLâMuLLAH’ta ve ReSûLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem’de =>Orta YOLu/İ’tidalli GÜLümseme vardır İslâm DİNimizde.:


فَلْيَضْحَكُواْ قَلِيلاً وَلْيَبْكُواْ كَثِيرًا جَزَاء بِمَا كَانُواْ يَكْسِبُونَ
Resim---“Fel yadhakû kalîlen ve’l- yebkû kesîrâ (kesîran), cezâen bi mâ kânû yeksibûn (yeksibûne).: Artık kesbettikleri (kazandıkları) şeyler dolayısıyla cezâ (bedel, karşılık) olarak az GÜLsünler ve çok AĞLAsınlar!.” (Tevbe 9/82)

وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ
Resim---“Ve tedhakûne ve lâ tebkûn (tebkûne).: Ve siz GÜLüyorsunuz ve AĞLAmıyorsunuz!.” (Necm 53/60)

Resim---Câbir bin Semûre radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, çok SUSar, az GÜLerdi.” buyurmuştur.
(İ. Ahmed, Müsned, 5/86,88)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Siz BENim BİLdiğimi bilseydiniz az GÜLer çok AĞLArdınız. Yüksek dağlara çıkar, sızlanarak ALLAH’a yalvarırdınız. Çünkü kurtulup kurtulamayacağınızı bilemiyorsunuz!.” buyurmuştur.
(Süyûtî, Süyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 4/1427)


Resim---Enes İbni Mâlik radıyallahu anhu.:Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir benzerini daha önce asla duymadığım pek etkili bir hitâbede bulundu.: “Eğer siz, benim bildiklerimi bilseydiniz, mutlaka az GÜLer, çok AĞLArdınız.” buyurunca Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbı, yüzlerini kapatıp hıçkıra hıçkıra AĞLAdılar,” buyurmuştur.
(Buhârî, Küsûf 2, Tefsîru sûre (5), 12, Nikâh 107, Rikak 27, Eymân 3; Müslim, Salât 112, Küsûf 1, Fezâil 134. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 9; Nesâî, Sehv 103, Küsûf 11. 23; İbni Mâce, Zühd 19)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Zevkleri bıçak gibi keseni -ÖLüMü- çok hatırlayın!.”buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan; Tirmizî, Zühd 4. Ayrıca bk. Nesâî, Cenâiz 3; İbni Mâce, Zühd 31)


Resim---Abdullah İbni Ömer radiyallahu anhu.: “Bir gün Resûl-i Ekrem’in yanında bulunuyordum. Ensardan bir adam gelip selâm verdikten sonra.: “Yâ Resûlallah! Hangi mü’min daha faziletlidir?” diye sordu.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem de.: “Ahlâkı en iyi olan mü’min” diye cevab verdi.
O zât yine.: “Yâ Resûlallah! Hangi mü’min daha zekidir?” diye sorunca:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ÖLüMü en çok hatırlayıp ÖLüMden sonrası için en iyi hazırlık yapanlar Zekî Adamlardır” buyurdu."
buyurmuştur.
(İbni Mâce, Zühd 31)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Az GÜL. Çünkü çok GÜLmek kalbi ÖLdürür (katılaştırır)!.”buyurmuştur.
(Tirmizî, Zühd, 2; İbn Mâce, Zühd, 19)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim GÜLerek günah işlerse, AĞLAyarak CeheNNem Ateşi’ne girer!.”buyurmuştur.
(Süyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 4/1534)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
* ÖLüM kendisini kovaladığı halde =>Dünyâ’yı kovalayan kimseye şaşarım!.
* Kendisinden gâfil olunmadığı halde =>Gaflete dalan kimseye şaşarım!.
* ALLAH kendisinden râzı mıdır, kızgın mıdır bilmediği halde kahkahayla GÜLen adama şaşarım!.”
buyurmuştur.
(Süyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 3/1174)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Acıkmadan yemek, uyku gelmeden uyumak, şaşkınlık yaşamadan yapmacık olarak GÜLmek, musîbet ânında feryad etmek, nî’met ânında gayrimeşrû şekilde çalgı çalmak ALLAH KATı’nda büyük gazâba sebeb olan şeylerdendir!.”buyurmuştur.
(Süyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 3/1313)

GüLmenin de =>KeLâMuLLAH’ta ve ReSûLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem’de =>Orta YOLu/İ’tidalli GÜLümseme vardır İslâm DİNimizde.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “GÜLer yüzle insanlara SELÂM VERmen sadakadır.”buyurmuştur.
(Süyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 4/1513)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH, yumuşak ve GÜLer YüzLü kimseyi SEVer.”buyurmuştur.
(Süyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 2/503)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Siz mallarınızla bütün insanları memnun edemezsiniz. Öyle ise, GÜLer YüzLüLüğünüz ve GÜZEL HUYunuzla onları memnun ediniz!.”buyurmuştur.
(Süyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 2/661)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH, Müslüman kardeşine surat asan kimseye buğz eder!.”buyurmuştur.
(Süyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 2/500)


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’tan kork ve hiçbir iyiliği küçümseme!. Bu, SU isteyen birisine kovandan SU vermek veyâ Müslüman kardeşini GÜLer YüzLe karşılamak dahî olsa!.”buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 144; Tirmizî, Et’ime, 30)

Resim MAHŞERini=->DİZ ÇÖKtüRüR,
>“KÂLû->BELÂ!.’’ ya İHVÂNi!.:


UYuLan=>BEZM-i ELESt BESTEsi,
DUYuLan====>“BELÂ!.”sın SEsi.:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---"Ve iz ehaze RABBüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi RABBiküm kâlû belâ şehidnâ en tekulu yevme'l- kıyâmei inna künna an haza ğafilin.: Kıyâme gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye RABBin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki.: BEN sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhid olduk, dediler.” (A’raf 7/172)

BEZM-i ELESt MECLisi.:
ALLAHu zü’L- CeLÂL, Dünyâyı yaratmadan önce Dünyâya gelecek olan bütün Akıl Sâhibi İnsÂNlarınve Cinlerin RÛHlarını –sonraları âyetin lafzından hareketle ->“Rûz-i Elest, Bezm-i Elest” şeklinde terimleşen– RÛHLar ÂLEMİ’nde bir araya getirerek onları ZÂTî/Kendi VARLığına şâhid tutmuş; KENDİsinin onların RABB’i OLduğunu yine onlara onaylatmış; bu gerçeği tasdik ettikleri yönünde onlardan söz almış ve böylece kendisi ile Dünyâ’ya gelecek bütün KuLLarı arasında bir tür AHD/SÖZLeşme akdetmiş; ayrıca bu sözleşme yahut taahhüde onların bizzât kendilerini şâhid tutmuş veyâ bir kısmını diğerleri hakkında tanık/şâhid göstermiş ya da –bir başka yoruma göre– bizzât KENDİSİnin ve Meleklerin bu sözleşmeye ŞÂHİD OLduklarını onlara bildirmiştir..
Böylece İnsÂNların.: “Bizim böyle bir sorumluluğumuz olduğunu bilmiyorduk!?.” diyerek yahut.: “İnkârcılık veyâ putperestliği kendilerinin icâd etmediğini, bunu atalarından miras aldıklarını, başka türlü bir bilgiye sâhib olmadıkları için kendilerinin de bu inancı sürdürdüklerini, dolayısıyla bu hususta kendilerinin bir günahı ve sorumluluğu olmaması gerektiğini.” belirterek sorumluluktan kurtulmaları da önlenmiştir..
KULLuk İmtihÂNı Sorumluluğu ise KÛN feyeKÛN=>KÂiNÂtı’nın YARATıLma SeBeB ve Son-UÇudur..


Resim RAHMÂN NEFHÂsı=>NEFEste.:

Biz RABBu’l- ÂLeMîNden ne isteriz?. Yâ RABBi!. Biz, ancak SENin bildiğin Hakk ve Hayrdan istiyoruz. Hakk ve Hayr olandan istiyoruz.. Aklen değil naklen istiyoruz.. Ben, aklen bir insan olduğumu biliyorum, üç boyutluyum çünkü. BeDeN-NEFS-KALB dediğimiz üçlü içinde kalmışım.. "RûH, Emr Âlemindendir" diye âyet vardır.. Emr Âlemi =>Emir Veren Âlemdir..


Resim---İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Yahudilerden bir gruba uğradı. Onlardan bazısı.: "MuhaMMed'e RûH hakkında sorun!" dedi; bazısı da: "Sakın sormayın, hoşunuza gitmeyecek şeyler işitirsiniz!" diye aralarında konuştular. Sonunda kalkıp.: "Ey Ebu'l-Kâsım bize RûH'tan anlat, (RûH nedir?)" dediler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir müddet sessiz durdu. Ben anladım ki kendisine vahiy inmektedir. Sonra okudu.: "Sana RûHtan sorarlar; de ki, RûH, RABBimin Emrindendir. Size o'nun hakkında az bir ilim verilmiştir" (İsrâ 17/85).
Bir rivâyette: "O'nun hakkında az bir ilim verilmiştir." denmektedir. A'meş: "Bizim kıraatımızda böyledir" demiştir..
(Buhârî, İlm 47, Tefsir, Benû İsrâil 13, İ'tisâm 3, Tevhid 28, 29; Müslim, Münâfıkûn 32, (2794); Tirmizî, Tefsir (3140))


وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
Resim---"Ve yes’elûneke anir rûhı, kulir rûhu min emri rabbî ve mâ ûtîtum minel ilmi illâ kalîlâ(kalîlen).: Sana ruh'tan sorarlar; de ki: "RûH, RABBimin Emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir." (İsrâ 17/85)

Emr Âlemi neresi?. ALLAHu zü’L- CeLÂLin Kendi ÂLEMidir..

“RûHumuz'dan üfürdük” ne demek?. Hangi ruh?.:


فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ
Resim---"Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn (sâcidîne).: Artık onu dizayn edip- biçim verdiğim, içine RûHumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın!” (Hicr 15/29)

Şu ÂNda, Şe’ÂNuLLAHta SüNNetuLLAH üzere her ÂN bendeki RûH sendeki RûH!. Kaç tane?. TEK-BİR tane!. CeRRyÂN gibi.. Biz çoğuz diye çoğuzda birleşmeye çalışıyoruz ve onun için “BİZ BİR-İZ” diyoruz zâten!.
Nerde “BİZ BİR-İZ”?.

Emir veren kimdir, yâni ALLAH'tandır.. "Bundan ne çıkar, ne anlayalım?" diye sorulduğunda Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Aklınız kadar anlayın, herkes aklı kadar anlasın!.” buyuruyor. Ne güzel cevâb değil mi..

Koca İmâm Fahreddin Râzi Efendimizin bildirdiği bir hadis-i şerîfte.:
Sahabe-yi Güzin.: “Yâ Resûlullah! "RûH, RABB'imin emrindendir."den ne anlayalım?" diye sorduklarında;
Cenâb-ı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: "Aklınız kadar anlayın!" buyurmuştur...

(Fahreddin Râzi, Mefatih'ul Gayb-Tefsirü’l- kebir- gaybın anahtarları İsrâ Sûresi)


Resim

MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...

KUL İHVÂNim=>AŞKk DERVİŞi,
==>İPe-SAPa GELmez==->İŞi,
GEÇmiŞş<=>GELeceği=>Şu ÂN,
HeR NEFEs=>GİDİŞ<=>GELİŞi!.


YEDi RENKLi HUUuuuuu!.

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim AŞKk..

bEN MecNÛN’um=>bEN LEYLâ’yım,
=>MAHŞER’im!. KÂLû==>BELÂ’yım,
=>YEDi RENğin TÜMMün==>YUtAN,
=>AŞKk ANAm==>KARA SEVDâ’yım!.

Resim

ÇARk-ı ÇİLLe BİÇiM BİÇiM,
NEYy GiBi BOŞALttı->İÇiM,
AŞKkın AYN’ında HEP İkEN,
ŞIN’ın NOKTASında>HİÇiM!.

SESsİZLikteki==>ISsIZLık,
KULak ÇINLaması HASsREt!.
NEFESsİZLikteki YALNIZLık,
DiŞ AĞRısı sANki=>GURBet!.

Bİtmek TÜkenmek BİLmeyen,
SESsİZLikteki==>SENsİZLiKk!.
Hep BEKLEnip de=>GELmeyen,
=>İÇİMdeki=->GÜŞENsİZLiKk!.

==>yiNE ZIRR DELide İÇim,
ÇILGıN ÇİLLe=>bİÇim bİÇim,
SIRR-ı SıFıR’da=>SONSUZum,
ARŞ’ta=>HEPim ARZ’da hİÇim!.

=>AKLımız===>İkİLİk BAĞı,
=>CÂNımız=>ÇİLLeLeR ÇAĞı,
SOL’a>NEFiS=>SAĞ’a>KALBdir,
=>BEDENimiz==>DERt ORTAĞı!.


ZEVK 10.248

=>ZıR DeLice ESER PoYRaz=>TERas TEKkemİZ KARAKIŞş,
=>YÜREğime=>KARLaR YAĞaR=>YaPaYALNıZda=>ÜŞÜRüz!.
GÖĞü KAPLaR=>KELEBEKkLeR=>KAR BEYAZı NAKış NAKıŞş,
CeHeNNeMden->CeNNet ÇIKaR=>GÖZ YAŞımda GÜLÜŞÜRüz!.


04.02.2022.. 07:47..
brsbrsm...tktktrstkkmzdekarrsükûtttt..


SEN>BENde.. BEN>SENde İkEN,
==>İkİ CÂN==>BiR TENde İkEN,
==>ZITLARın ZEVKinde HAYyat,
SARMAş-DOLAş GÜLLe<>DİkEN!.

YÂRım NEFESLik=->“bEN”Liğim,
SANAysa=>“bEN->şu”sEN”Liğim,
=>SÛREtim=>NûR SÎREtim->NûR,
RÛh-KALb-NEFEsim>“tEN”Liğim!.

==>İÇİMi=->YALNIZLık BüRüR,
BURSA MoSMoR AkŞaMLar’da!.
DÖrt DUvaR=>Üstüme YüRüR,
=>RÜZGÂR İNiLeR CaMLar'da!.
==>AKLımı ALıR==>GöTüRüR,
BIRAKır====>TaSa-GaMLarda!.

=>KuL İHVÂNİm=>Şu İŞe BAKk,
YERden=->GÖğe DÜŞüYORum!.
=>BAŞş AŞAğı=>TEPETAKLaKk,
YAPaYALNıZ<==>ÇıRıLÇıPLaKk,
ISsıZ<->SESsiZ==>ÜŞüYORum!.
HAKk’tan=>HAKk’a,
HAKk İLe==>HAKk!.


celle celâlihu..

Resim


كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Resim---”Kullu nefsin zâikatu’l- mevt (mevti), ve neblûkum biş şerri vel hayri fitneten, ve ileynâ turceûn (turceûne).: Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şer fitneleri ile imtihân ederiz. Ve Bize döndürüleceksiniz.” ).” ( Enbiyâ 21/35)

كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
Resim---”Kullu men aleyhâ fân (fânin)..: Bütün kişiler (üzerindeki herkes insÂNlar ve cinler) FÂNİdir (yok olucudur).” (Rahmân 55/26)

وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Resim---” “Ve yebkâ vechu RABBike zû’l- CELÂLi vel İKRÂM (ikrâmi).: Ve CELÂL ve İKRÂM Sâhibi RABBin’in Vechi (Zâtı) BÂKi kalacaktır.” (Rahmân 55/27)

FÂNî OLan VARLIKLarın VasıfLarı da FÂNîdir. Bu keyfiyetin bir neticesi OLarak da hepsi EBEDî bir değişime ve YAŞLANmaya Mahkûmdur. Hiçbiri, Hiçbir hâl üzere BÂKî OLamaz!.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz!.” buyurmuştur.
(Münâvî, Feyzü’l-Kadir, Şerhu’l-Câmii’s-Sağîr, V, 663.)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.: "Kimin ölmeden önce en son sözü.: “لا اله الا لله.: Lâ İLâHe İLLâ ALLAH.: ALLLAH’tan başka El İLÂH YOKtur!.” olursa =>CeNNete gider!.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvud, Cenâiz, 15-16/3116.)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: ”Bir kimse ölmeden önce son nefeste (hâlis bir kalb ile) Kelime-i Tevhîd getirirse =>CeNNete girer!.” buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek, I, 503..)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Ölmek üzere olanlarınıza.:
لا اله الا لله.: Lâ İLâHe iİLLâ ALLAH.: ALLLAH’tan başka El İLÂH YOKtur!.” demeyi telkin ediniz!.” buyurmuştur.
(Müslim, Cenâiz 1, bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 16; Tirmizî, Cenâiz 7; Nesâî, Cenâiz 4; İbni Mâce, Cenâiz 3.)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Dünyâ’da sanki bir GaRiB veyâ bir YOLcu gibi OL!.” buyurmuştur.
(Buhârî, Rikâk, 3.)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “ALLAH’ım! Gerçek hayat sadece Âhiret Hayâtıdır.” buyurmuştur.
(Buhârî, Rikâk, 1.)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Kabir, (kulun amellerine göre) ya CeNNet Bahçelerinden bir Bahçe veyâ CeheNNem çukurlarından bir çukurdur!.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Kıyâmet, 26/2460..)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Ölüp de pişmÂNLık DUYmayacak hiçbir KİMse yoktur!.” buyurunca,
“O pişmÂNLık NEdir yâ Rasûlallah?” diye sorulduğunda,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “(ÖLen), Huhsin/(ihsân sâhibi, sâlih) bir kişi ise, bu HÂLİni daha fazla artıramamış OLduğuna; şâyet kötü bir kişi ise, kötülükten vazgeçerek HÂLİni ıslah etmediğine pişmÂN OLacaktır.” cevâbını vermiştir.
(Tirmizî, Zühd, 59/2403..)


Resim HİÇçç!.

HAYy DOStt!.


Sen, ey ilkbahar güzelliğine karşı dudak ısıran, hayran olan kimse!
Bir de sonbaharın sararmış hâline ve soğukluğuna bak!.

*

Şafak vaktinde, güzel güneşin doğuşunu görünce, gurûb zamanı, onun ÖLümü demek olan batışını hatırla!.

*

“İnsÂN da aynı bu mâcerayı yaşar.. Kemâli ve Cemâli =>Zevâle mahkûmdur!.

*

Güzel bir çocuk =>bakarsın, güzelliği ile halkın SEVgilisi olmuştur.
=>Bir müddet sonra, ihtiyar bir bunak haline gelir ve halka rezîl olur!.

*

Eğer gümüş tenLi GüZeLLer sENi =>AVLadıysa,
İhtiyarlıktan sonra =>bir de pamuk tarlasına dönen o bedene bak!.

*

Ey yağlı-ballı yemekler ve nefis gıdalar görüp imrenen!
=>Kalk helâya git de, onların akıbetini orada gör!.


(CeLâLeddîn-i Rumî/MevLânÂ, Mesnevî, c.4, 1596-1601)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim NahNu..

====>ER RAHMÂN NEFESi YÂRim,
===>AŞKk NEFESim=>SESi YÂRim,
CEMMü’L-CEM’de>NahNu SIRRım,
=>KÜLLî ŞEYy==>HERKESi YÂRim!.


ZEVK 10.281

=>bEN =>“İKRâ!”sın OKU!.yanım==>NEFes NEFes YAZAR KALEM,
==>“Me-Le-Me-Ye-Se-Te-Ka”sın==>YAŞıYORum==->BiNBiR ÂLEM,
Bî-İZNİLLAH TÜMMLeyENim,
SEBİLİLLAH>TAMMLayANım,
Lî-VECHİLLAH=>AHMEDî AŞkım=>MuHABBet MEŞkim MOR LÂLEM!.


10.03.2022.. 06:47
brsbrsm...tktktrstkkmzdehayyrettt..


KuL İHVÂNi’m GÖNLün GİZLe,
bEN’i=>sEN’i->o’Nu==>BİZLe,
=>Bu ÂLEM’de->“İZi”n->İZLe,
NÂZ’a>NiYÂZ->BİZ BİR-İZ-Le!.
İHVÂNİ’m=>DAMLa=>DENİZLe,

=>KuL İHVÂNim KiMdir==>LÂLE,
=>CELÂL’den->KEMÂL=>CEMÂLe,
BİZ BİR-İZ=>SIRR-ı NÛN MEŞÂLe,
=>İStER TAV'AN=>İStER KERHEN!.
=>KÜLLî ŞEYy=>TESLiM->EGLÂLe!.

MîM>NÛN’dan->MEŞÂLE İHVÂNim,
=>CEVR-i CİHÂN===>ÇİLLE BAĞLı!.
=>EGLÂL DEğiL=->LÂLE.. İHVÂNim,
ÂŞIKk<->MÂŞUKk..->BAĞsız BAĞLı!.


Resim

IŞIKın/NEFsiN/AKLıN=>TAYFı..
Me-Le-Me-Ye-Se-Te-Ka.:
MoR<-LâCiVeRt<-MaVi<-YeŞiL<-SaRı<-TuRuNCu<-KıRMıZı.:

NEFS-i EMMâre =>BeDeN/kan=>Kırmızı..
NEFS-i LeVVâMe =>NEFS=>Turuncu..
NEFS-i MüLHiMe =>KALB=>Sarı,
NEFS-i MUTMAÎNNe =>RÛH=>YeşiL..
NEFS-i RâZîYye =>SıRR=>Mavi..
NEFS-i MeRZîYye =>HaFî=>Lâcivert..
NEFS-i SâFiYye =>AHFâ=>Mor..
NEFS-i KâMiLe =>AKDeS=>SimSiyah..
=>RaSûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem'e ait MuKaDDes NEFS=>SimSiyahtır..


Resim ---Resûlullah sallALLAH u aleyhi vesellem.: Men arefe NEFSehu =>fekad arefe RABBehu.: NEFSini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236.)


Resim

أَفَغَيْرَ دِينِ اللّهِ يَبْغُونَ وَلَهُ أَسْلَمَ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَإِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
“E fe gayre dînillâhi yebgûne ve lehû esleme men fî’s- semâvâti ve’l- ardı tav’an ve kerhen ve ileyhi yurceûn (yurceûne).: Onlar, hâlâ ALLAH'ın DÎNİnden başkasını mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde kim varsa, hepsi TAV'AN ve KERHEN (isteyerek ve istemeyerek) O'na teslim oldular ve onlar, O'na (ALLAH'a), geri döndürülecekler.” (Âl-i İmrân 3/83)

أَفَغَيْرَ دِينِ اللّهِ يَبْغُونَ وَلَهُ أَسْلَمَ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَإِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
“İnnâ cealnâ fî a’nâkıhim AGLÂLen fe hiye ile’l- ezkâni fe hum mukmehûn (mukmehûne).: Gerçekten BİZ onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.// Şüphe yok ki BİZ, boyunlarına LÂLELer vurduk, elleri, âdeta çenelerine kenetlendi LÂLELerle, bu yüzden onlar, başlarını dimdik tutarlar!.” (Yâ-Sîn 36/8)

Resim LAFZÂTULLAH.. ALLAH celle celâlihu Lafzı iLe LÂLE İLGİsi..

Ebced hesabında bir durum var LÂLE ile LAFZÂTULLAHın Ebced değeri ikisi de =>66 ya tekâbül ediyor; bu nedenlede LÂLE'yi Cenâb-ı HAKk'ın Simgesi olarak sayanlar vardır. Bazı yörelerimizde =>"İŞi 66/altmış altı’ya BAĞLAmak." deyimi hâlâ kullanılır.
Biz millet olarak "HİLÂL"i İslam'ın Simgesi, "HAÇ"a karşı bizim simgemiz olarak görmüşüzdür. HİLÂL kelime olarak ebced hesabına göre 66 ediyor.
Yani HİLÂL, LÂLE ve Cenâb-ı HAKk'ın en Muazzam ismi olan ALLAH Lafzı, aynı sayı =>66/altmış altı değerindedir..
LÂLE, HİLÂL ve ALLAH celle celâlihu Lafızlarının ebced değerinin aynı olmasından dolayı, kültürümüzde LÂLE'ye apayrı bir değer verilip SEVgi beslenilmiştir.
Bir Devre adını veren bu tefekkür simgesi çiçek, o dönemde 1108 çeşit renkte üretilmiştir..
LÂLE’nin Osmanlılar tarafından çok SEVilmesi sâdece çok güzel bir ÇİÇEK olmasından dolayı değildir. Arapça harflerle yazıldığında “LÂLE” Kelimesiyle =>“ALLAH” Lafzında aynı harfler kullanılıyor olmasındandır. Bir de Arap harfleriyle yazılan "LÂLE"yi tersten okursanız =>"HİLÂL" Kelimesi ortaya çıkıyor ki bu da biliyorsunuz Osmanlı Bayrağının Ambleminin Sembolüdür..

Resim

LÂLE, kelime olarak ele alındığında Arapça “ALLAH” Lâfzına âit harfleri taşımakta olduğu görülür. “EĞLÂL” Kelimesi de “LÂLE” Kökünden gelir.
EĞLÂL ise Yâsin Sûresi'nde “eğLÂLEn” şeklinde geçmektedir. Mânâsı ise; “boyunduruk”tur.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz hicret edecekleri vakit kapıdaki müşrikleri etkisiz hâle getirmek için Yâsin Sûresi'nin bu âyetini okuyarak onlara bir avuç toprak atmıştı. Müşrikler bunun etkisiyle sanki boyunlarına boyunduruk geçirilmişçesine başlarını aşağıya indirememiş ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'i görememişlerdi. Onlar Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz'i göremedikleri gibi gözleri kâinatın bütün hakîkatlerine a’mâ/kör olmuştur.
Bunun mukâbili olarak kalblerine ALLAH Lafzını yerleştiren ve istîdâdınca idrak etmiş olan HAKk ÂŞIKLarı da sanki boyunlarına NûRdan bir halka geçirmişcesine başları yukarıda İlâhî Cezbeye gark olmuş, onun neşvesiyle müstağrak bir hâldedirler. Aşağının kötülük ve pisliklerinden uzak, mâsivâdan arındırılmış bir gönülle herşeyden mahrûm olanlar için DUÂ ve İLTİCÂ hâlindedirler.
LÂLE'nin harfî mânâsı “HİLÂL”e de ulaşmaktadır. Onlar semâdaki HİLÂLin parıltılarıyla yol alır, yıldızlarla semâya dururlar. Bir semâzenin en makro hâlidir, HİLÂLi çevreleyen yıldızlar…
LÂLE'nin ebced hesabı 66′dır. Altmış altı “Elhamdülillâh”a denk gelir. Onlar o Hayret Makamının coşkusuyla yaşadığı istiğrak hâline hamdederek “Elhâmdülillâh!” derler.
'LÂLE'nin içi ->Kömür gibidir. Ancak dıştan görünmez. Dışı ise ->İçinin tam tersine pasparlak, canlı ve rûha sekînet verici bir görünüme sâhibtir. Onun bu hâli tıpkı bağrı yanık bir DERVİŞin mütebessim Nûr Hâleli yüzüne benzer.
Gerçek LÂLElerin hepsinde renkli 6 yaprak bulunur. Bu ise ÎMANın 6 NûRunun libâsına bürünen DERVİŞin İmân ve İhsân Potasında erimesi ve daha sonra bu NûRun Şualarıyla derinden bir yanışa gark olmasının da bir simgesidir.
Bununla beraber Kur’ÂN-ı Kerîm'in (aynı zamanda Fâtihâ Sûresinin) 6.ncı âyeti de.: “İhdinas sırâtel mustakîm.: Bizi dosdoğru yola/Sırât-ı Müstakîm'e hidâyet eyleilet” Âyet-i Kerimesidir. Bu âyet aynı zamanda bir DUÂ vasfı taşımaktadır.
LÂLE'nin ->Renkli Yapraklarının yukarıya doğru olması da tıpkı bir DERVİŞin DUÂ edişindeki edâyı andırır. Zirâ DERVİŞ bu hâl ile Sırât-ı Müstakîm üzere olmayı murâd etmiş ve “İfrat-Tefrit Noktaları”nı törpüleyerek İ’tidâle/Hakîkate, yani İSTİKÂMEte ermiştir. Ve tıpkı LÂLE'nin derûnundaki siyahlığı göstermemesi gibi o da içinde yaşadığı YANış hâlini gizlemiş ve kendine her nazar edene o güzel rengini sunarak ona ferahlık vermiştir. Nitekim LÂLE'nin en revaç bulduğu dönemlerden biri olan Osmanlılar zamanında ona, “ferâhâver/ferahlık veren” denmiştir. İşte bu vasıflarla vasıflanan DERVİŞ de tıpkı LÂLE'nin bu adını alarak etrafına Letâfet ve Zerâfet saçmış, gönüllere Âb-ı Hayat sunmuştur.
Hülâsa; LÂLE'nin EĞLÂL OLuşu =>LÂLE'nin Hakîkat Deryâsına DALış HÂLİdir..
LEYL =>GeCe demektir.
LEYLÂ=>Çok KaranLık GeCe=>SEVD demektir. “SEVD”nın asıl mânâsı “siyah”tır.
GeCe =>Kıymetin BİLene =>“KARA SEVD”nın YAŞAndığı ÂNLardır.. Eğer sen geceyi kopkoyu bir boşluk olmaktan çıkarmak istersen =>GöNLündeki YÂRLarı ve AĞYÂRLarı YOKk ETmeLisin!. İşte o zaman her yer sana âyân olur. Sanırsın ki gece bitmiş de gündüz oluvermiştir. Böylece Fânî Muhabbetler silinerek KaLB =>SEVDÂnın Deryâsının Derinliklerinde YOLculuğa ÇIKmıştır..
Burada bahsedilen “LEYL” temsîlî olup, asıl kasdedilen =>“MEVL celle celâlihu”dur. Her yerin âyân oluşuyla kalb kâinâtın esrârını okuyucu ve alıcı bir hâle gelir. Ve Cebrâil aleyhisselâm'ın “İKrâ.: Oku!” Emrini müteâkiben örtüsüne bürünen ürkek yürek, artık serpilip açılır ve her yanda LEYLÂ'yı =>“MEVL” GÖRür HÂLe GELir!.
Ey GöNüL!.
CÂNına üflenen nefhâyla yan da kavrul!.
Amma LÂLE gibi ol ki =>HÂLinden sâdece =>“YÂR” haberdâr OLsun!.
Öyle ki, Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem =>ÜMMeti için Mübârek GöNLü dâim hüzne gark olurken dahî, yüzü her lahzâ beşuş/mütebessim idi…

SEVgiLinin, yüzlerce ilkbaharın GÜL Bahçelerine benzeyen yüzünü görmezsem =>LÂLE gibi gönlüme ateş düşer yanar, kararırım..
Ecel gelip çattıgı için yüzün safran gibi sararıp soldu ise üzülme =>Ötelerde erguvan renkli LÂLE'likte oturmaya başlarsın!.
MeVLâNâ kaddesallahu sırrahu..

BÜLBÜL GÜL için ->Kılınca nâle.
DeRdine DeVâ OLur mu ->LÂLE?”
FuZûLî kaddesallahu sırrahu..

Yağmurun temiz tabiatında yokken aykırılık =>Bahçede ->LÂLE biter.. Kıraç Toprakta ->DİKEN.
Sâdi ŞİRAZİ..

LÂLE Haddin göricek ->Âh edüben ağLadığım,
Bu ki ->GÜL Mevsimidir Bâd ile Bâran dökülür..
Ahmed PaŞa..

Mazhar-ı İsm-i CeLâL oLmasa ->HAKk’a LÂLE,
BuLamazdı bu kadar Rütbe-i VâLâ =>LÂLE..
İzzet Ali PaŞa..


Resim

إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ
“İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbı).: Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulûl elbab için elbette âyetler (deliller) vardır.” (Âl-i İmrân 3/190)

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).: Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru.” (Âl-i İmrân 3/191)

LÂLE =>ALLAH celle celâlihu’a =>AÇILır..
GÜL =>Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e =>AÇILır..

LÂLE gibi SUSsam =>Kendimi LEYLÂ’da BULsam.


SaNa =>KARANFİLin Sadakatini ->SÜMBÜLün Bağlılığını ->MENEKŞEnin Tevâzu’sunu ->GÜL’ün Güzelliğini ->LÂLE'nin Gururunu ->LEYLÂğın Saadetini VERsek =>bİZe de DUÂ eder misin?. GÜL-LÂLE’mİZz..


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...


...M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim İHVÂNİmResim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: LEYyLÂ!. LEYyLÂ!. ZEVKLerim!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HALkın BÂZÂRI’nda>LEYyLâ,
->MîM-i MECNÛNu’n ARıYOR!.
HAKkın NÂZÂRI’nda>LEYyLâ,
=>NiYÂZın ZÜLFÜn TARıYOR!.


ZEVK 10.760

MELÂMEtin=>AHMEDî ASLı==>NEFSi/AKLı==->TENKiD-TEFTİŞ,
OLur!. OLMAz!.=>OLÂN fASLı=>NEFSi/AKLı=>TAHDiD-TEHDİd!.
=>yuSEBBİHu=>KaDER->KaDAR=>VAKtin=->BiR ÂNı’nda HeR İŞ,
KELÂMın DUYy! RESÛLün UYy!. ÖZde-SÖZde=>TAHMiD-TEVHid!.


07.12.2023.. 06:37
brsbrsm.. tktktrstkkmdcevlimizzz.
.

KuL İHVÂNİ’m=->HASeD-İNAt,
HAKkın-HAYR-n=>YoL KESENi!.
ZERRe-KÜRRe..=>KuL-KÂİNAt,
=>AMEL<->İMÂN=>YELi ESENi!.


Resim

TENKiD.: Bir kimse veya şeyin iyi veya kötü taraflarını bulup meydana çıkarmak.Tenkid yapıcı veya yıkıcı olabilir. Tenkidden maksad, doğrunun ve yanlışın iyi niyetle ortaya konulması, hakikate ulaştıracak yolun ve imkânların gösterilmesidir. Sadece yanlışı söylemek, doğruyu göstermemek yıkıcı bir tenkiddir. Tenkid edenin, tenkid edeceği mesele hakkında bilgili olması gerekir. Tenkide his, ihtiras, menfaat, peşin hüküm araya girmemeli, tenkid konusunda:
İmâm Ali kerremâllahu vechehu.: "Sen HaKiKatı ->İnsÂNla BİLemezsin =>ÖNce HaKiKatı taNı ->SONra EHLini de tanırsın!." buyruğu unutmamalıdır..
TEFTİŞ.: Kontrol etmek. İşlerin alâkalı vazifeliler tarafından ele alınıp iyi ve tamam yapılmasına çalışmak..
TAHDiD.: Hudutlandırmak. Sınırlamak. Sınırı belli etmek..
TEHDİd.: Göz dağı verme, birisini korkutma. Korkutulma..
TAHMiD.: (Hamd. den) Hamdetmek. * Medhetmek, övmek. * “Elhamdülillâh" kelâmının mânasını ifâde etmek..YAŞA!.mak.
TEVHid.: Birleme. Bir ALLAH'tan başka İlâh olmadığına inanma. “Lâ ilahe illâ ALLAH” sözünü tekrarlama. Her yerde ve her şeyde ALLAH'tan başkasının te'sir hâkimiyeti olmadığını anlamak, bilmek ve bilerek yaşamak. * Edb.: ALLAH'ın Varlığına ve Birliğine dair yazılan manzume. İnsÂNlar, ALLAH'ın Birliğine inananlar ve birliğine inanmayanlar olarak ikiye ayrılır. ALLAH'a inanmayanlar sözü, aslında ALLAH'ın Birliğine ve Sıfatlarına inanmayanlar sözünün kısaltılmış şeklidir. Çünkü insÂNı ve kâinatı kim yaratmıştır? Sorusuna inananlar da inanmıyanlar da cevap vermektedir. İnanmayanların verdikleri cevaplardan.:
* "Kendi kendine olmuştur!" sözü hem mantıksızlık, hem de varlığı bir ilâh gibi tasavvur ettiklerinden kâinatta mevcud varlıklar kadar ilâh edinmiş olurlar.
* "Muhtelif sebebler ve şartların bir araya gelmesiyle yaratılmıştır!." diyenler, sebebleri ilâh olarak kabul etmiş ve kendisine kâinattaki sebeblerin sayısı kadar ilâhlar edinmiş olur.
* "Tabiat yaratmıştır." diyenlere gelince.: Tabiattaki varlıklar atomlardan meydana geldiğinden hem atomu bir ilâh yerine koymuş olur ve atomlar sayısınca ilâh edinmiş olur.
Demek ki ALLAH'ın Birliğine inanmayan inkârcılar, kendi düşüncelerinin ürünü olan İlâhlara tapan Putperestlerden başka birşey değildir..
HASeD.: Başkasının iyi hallerini veya zenginliğini istemeyip, kendisinin o hallere veya zenginliğe kavuşmasını istemek. Çekememezlik. Kıskançlık. Kıskanmak..
İNAt.: Israr, muannidlik, ayak direme, dediğinden vazgeçmeme..


Resim

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
”YUSEBBİHU lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ardı'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm(hakîmi) .: Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gâlib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet sâhibi ALLAHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
YERdeki GÖKLerdeki ZeRReler yâni ATOMlar;
“NeŞR”lerinden “HaŞR”lerine kadar DÖNdüler, DÖNmekteler ve DÖNecekler. RABBlarına DÖNene kadar..
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek, her ÂN yeniden Yaratılanlara ŞE’ÂNULLAHta..
Ve ne zamÂN AKILlarımız DEVR-ÂNı ANLArsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbihu Zikr-i Dâimindeyiz İnşâe ALLAH..


KuL İHVÂNİ’m=->HASeD-İNAt,
HAKkın-HAYR-n=->YoL KESENi!.:


Sözlükte “uzaklaşmak, topluluktan ayrı durmak, yoldan çıkmak, haktan sapmak” gibi anlamlara gelen “inâd” ve aynı kökten “muânede”, birer ahlâk kavramı olarak genellikle.: “kişinin bir görüş, inanç ve davranışı doğru olduğunu bilmesine rağmen reddetmesi, aykırı davranmakta direnmesi.” şeklinde açıklanmaktadır. Kaynaklarda kavramın bu anlamına, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in amcası Ebû Tâlib’in İslâm’ın Hak Din olduğunu vicdânen kabul ettiği halde.: “Yeğeninin peşine takıldı” şeklinde kınanacağı korkusuyla ölünceye kadar inkârcılıkta direnmesi örnek gösterilir. (Lisânü’l-ʿArab, “ʿand” md.; Tâcü’l-ʿarûs, “ʿand” md.).

Kur’ÂN-ı Kerîm’de dört âyette “anîd/inatçı” geçmekte olup tefsirlerde bu kelime.: “Gerçeği kabul edip ona teslim olmamakta direnen isyankâr kişi” diye açıklanmaktadır. (Kurtubî, IX, 57; Şevkânî, II, 574).
Bu âyetlerin birinde, ısrarla iyiliği engelleyen ve ALLAH’tan başka İlâh edinen inkârcı kişi bu sıfatla anılmakta.:

أَلْقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ
“Elkıyâ fî cehenneme kulle keffârin ANÎDin.: (Nihâyet mahkemeyi kaybedince, meleklere:) Siz ikiniz, her İNATÇI NANKÖRü atın cehennemin içine,” (Kâf 50/24)

مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ
“Mennâın li’l- hayri mu’tedin murîbin.: (Her) Hayra engel olan, azgın ve saldırgan şüpheciyi (de),” (Kâf 50/25)

الَّذِي جَعَلَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّدِيدِ
“Ellezî ceale meallâhi ilâhen âhara fe elkıyâhu fî’l- azâbi’ş- şedîdi.: Ki o, ALLAH’la beraber (güâa kurtarıcı ve şefaatçi) başka bir ilâh edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azâbın içine atıverin! (Emri verilecektir.)” (Kâf 50/26)

Kur’ÂN-ı Kerîm’de İki âyette de kelime, “cebbâr” nitelemesiyle birlikte önder ve Yönetici konumundaki kimseler için kullanılmaktadır.:

وَتِلْكَ عَادٌ جَحَدُواْ بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْاْ رُسُلَهُ وَاتَّبَعُواْ أَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ
“Ve tilke âdun cehadû bi âyâti RABBihim ve asav rusulehu vettebeû emre kulli Cebbârin Anîd (anîdin).: (Ancak) İşte Ad (kavminin kâfir ve zâlim kesimine gelince): RABBlerinin âyetlerini tanımayıp reddetmişlerdi. O’nun Elçilerine isyân ve i’tiraza yönelmişler ve (bir aşağılık ve bayağılık kompleksiyle) her İNATÇI ZORBAnın emri (ve Şeytanî sistemi) ardınca yürüyüp gitmişlerdi.” (Hûd 11/59)

وَاسْتَفْتَحُواْ وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ
“Vesteftehû ve hâbe kullu cebbârin anîd(anîdin).: (Elçiler ve mü’minler ALLAH’tan) Fetih istediler; (Hakk Yolda sabır ve sadakatlerinin ardından da zafere eriştiler, sonunda) her ZORBA VE İNATÇI (kimseler) ise bozguna uğrayarak yok olup gitmişlerdir.” (İbrâhîm 14/15)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem DUÂsında.: “Yâ RABBî, beni zorba ve inatçı olmaktan koru!.” buyurmuştur.
(İbn Mâce, “Etʿime”, 6; Ebû Dâvûd, “Etʿime”, 17)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, böyle buyururken zorbalıkla inatçılık arasındaki ilişkiye ve bu huyların ahlâkî tehlikesine dikkat çekilmiştir. .

ALLAH celle celâlihu’nun kendisine birçok ni’met vermesine rağmen yine de O’nun âyetlerini tanımamakta direnen inkârcı kişi de anîd sıfatıyla nitelenmekte ve kınanmaktadır.:

كَلَّا إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا
“Kellâ, innehu kâne li âyâtinâ anîdâ (anîden).: Hayır (bu tıynetteki kimse Rahmetime lâyık değildir); çünkü o, BİZim âyetlerimize karşı “kesin bir İNATÇI VE İTİRAZCI” kesilmiştir.” (Müddessir 74/16)

DİRENip-İNAt Edip KİBİRLenmek.:

وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ
“Ve iz kulnâ li’l- melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblis (iblîse), EBÂ veSTEKBERe ve kâne mine’l- kâfirîn (kâfirîne).: Ve BiZ bütün meleklere.: "(O halde şimdi emrime itaaten ve hürmeten) Âdem’e secde edin! (O’nun üstünlüğünü kabullenin!)” demiştik. Onlar da hemen secde etmişlerdi. Yalnız İblis diretmiş, kibirlenmiş ve kâfirlerden (inatçı ve inkârcı nankörlerden) olup (gitmişti).” (Bakara 2/34)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:HASEDden sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi HASED de iyi amelleri yakar, bitirir!.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İbn Mâce, Zühd, 22)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “MuhaMMed’in Canı elinde olan ALLAH’a yemin ederim ki bir kişi iyilik namına kendisi için istediğini, Müslüman Kardeşi için de istemedikçe imân etmiş olmaz!.” buyurmuştur.
(Enes b. Mâlik radiyallahu anhu’den; Nesâî, Îmân ve şerâiuh, 19)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ancak iki kişiye gıpta edilir. Bunlar, ALLAH’ın kendisine verdiği malı HÂKk YoLu’nda harcayan kimse ile ALLAH’ın kendisine verdiği İlim ve Hikmete göre karar veren ve onu başkalarına ÖĞRETen kimsedir.” buyurmuştur.
(İbn Mesûd radiyallahu anhu’den; Buhârî, Zekât, 5.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kulun kalbinde imân ile HASED bir arada bulunmaz.” buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radiyallahu anhu’den; Nesâî, Cihâd, 8.)

Enes b. Mâlik radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana.:
“Yavrucuğum! Kalbinde herhangi birine karşı (zerre kadar) bir aldatma, bir samimîyyetsizlik hissi bulunmadan sabahlayabilecek ya da akşamlayabileceksen, bunu yap!.
Yavrucuğum! İşte bu Benim Sünnetimdir. Kim Benim Sünnetimi yaşatırsa, Beni SEVmiş demektir. Kim Beni SEVerse =>CeNNette Benimle BİRLİKte OLur.”
buyurdu.

(Tirmizî, İlim, 16)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:HASEDden sakının! Çünkü ateşin, odunu yediği gibi HASED de İyi Amelleri yer bitirir.” buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radiyallahu anhu’den; Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İbn Mâce, Zühd, 22)

=>Bu konuda çalışmama vesîle olduğun için LEYyLâ’ya teşekkür ederim..
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön