GARİB-AN ZEVK-LeriM

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Gariban yazdı:Resim

İNSÂN OL!.Mak!.

KİM-LiğimİZ,
KİŞİ-LiğimİZ,
bEN-sEN-O=>KimİZ?!.

KADERimİZ==>OKu-YORuz,
=>ALNımıza=>YAZILaNdAN!.
İLMek İLMek=>dOKu-YORuz,
ÖMRÜmüz’ü==>ÇİZİLeNdEN!.


KıLıç Gibi ZâLim OLma=> İpek Gibi Halîm OL,
KıLıç İpeği KESmez =>Fikret Sen de ÂLim OL,
Kendi Kozanı İpekLe ÖR,
Sonra DeL İpeğin Kendin GÖR,
OLACAKsan KıLıç =>İLLâ =>AdaLette TâLim OL!.


garibAN
31.01.2020..


İpek Arapça "Harir" demektir.
Münir Derman Kaddesallahu sırrahu Hocam derki, İpek böceğinin dişisi erkeği olmazmış.
İpek böceği başını binlerce kez çevirerek ürettiği iplik telleriyle kozasını örer ve vakti gelince kozasını deler ve kelebek olarak çıkar hayata.
Tırtıl haldeyken dut v.b. yaprakları yiyerek beslenen ipek böceğinin ürettiği bu yumuşak teller uyuz hastalığına iyi geliyor ki uyuz hastası olan birisine bir hadisi şerifte ipek gömlek giymesine Resulullah salallahu aleyhi ve sellem izin vermiştir..


عن أنس tقال : رَخَّصَ رسُولُ الله r، للزُّبَيرِ وَعَبْدِ الرَّحْمنِ بنِ عَوْفٍ رضي اللهُ عَنْهُما في لُبْسِ الحَرِير لحكَّةٍ بهِمَا.

Enes radiyallahu anhu şöyle demiştir.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Zübeyr ve Abdurrahman ibni Avf Radiyallanhuhüma’ya yakalandıkları uyuz hastalığı sebebiyle ipek elbise giymelerine müsaade etti..
(Buharî, Libâs 29, Müslim, Libâs 24)

İpek böceğinin emekleyerek yürüyüp kendi kozasından kelebek olarak çıkışı manevî olarak insanın tekrar dirilmesine, aklın olgunlukla hür kalışına, yahut yaşamda insanın bir evreden diğerine geçişine işâret olarak görülmüştür.

Dr. Münir Derman Kaddesallahu sırrahu Hocam bir yazısında.:

"Ruhun tapınağı cesettir.
Onun içindesin onu daima temiz tut.
İpek çok kıymetli bir nesnedir.
İpek böceği gibi ol!
Kıymetli kozanı ör! İçine gizlen!.
Ne olsa bir gün ya öldürülür yahut kanatlanıp kozayı deler çıkarsın!."
demektedir.

İpeğin yumuşak olması onun güzelliği ve bu yumuşacık güzel bir telin üretilmesi insan aklı için de kendi kozasını örerken güzellik ve iyiliklerle onu örmesi (Hak ve Hayr'da aklını kullanarak, bu âlemde bâtıl ve şerr'den kaçıp salih ameller işlemesi) durumunda, bu hayat kozasından bir şekilde çıktığında kelebek gibi hür olması ve manevî âleme kanat açmasını sağlayacaktır. İpek, akıl için yaptığı eser, geride bıraktığı güzelliklerdir. Ruhun tapınağı olan cesedin temizliği ve onun temiz tutulması , Kulihvani Hocamız'ın 4'lü sisteminde;

Beden =>Terbiye edilir,
Nefs =>Tezkiye edilir,
Kalb =>Tasfiye edilir,
Rûh =>Tecliye edilir,
Dediği dörtlünün birinci basamağıdır..

Beden, Nefs, Kalb ve Ruh için; Beden en dıştan içeri girildikçe yapılan işlemlerin birinci basamağıdır ki, amel bedenle işlenir. Terbiye edilmeyen Beden günaha meyillidir. Bedeni, MuhaMMedî Terbiyeye Tâlim ettiğinizde aslında Nefsinizide tezkiyeye başlamışsınız ve Kalbinizdeki kötü sıfatlarıda tasfiye etmeye başlamışsınız demektir. Bu nedenledir ki İslam'da Şeriat, meyvenin kabuğu gibi görünse de, biz ÖZün kabukla ilişkisinde meyve kabuğuyla olgunlaşır ANLAyışını düstur BİLiriz..

Kılıç insandaki öfke yahut celâlîyet özelliğidir. Celâlîyet adaletle kullanıldığında başarılıdır.
Hz. Ömer radiyallahu anhu'daki gibi. Nefsi olarak, benlik için kullanılırsa kişilere ve kendisine zarar verir.
Hilmîyet insandaki ipeklik, yumuşaklık özelliğidir.
ALLAH El-HaLîm'dir, kullarına karşı şefkatli, onların hatalarına karşı sabırlı (çabuk cezâ vermeyen, mühlet veren)dir.

Her özellik dengeyle kullanıldığında insan doğru yolda yürür. Kılıç keskin olduğu halde ipek yumuşaklığıyla onun kesme özelliğini örter (kötülüğü iyilikle bertaraf etmek v.b.).
Ateş yakıcı su ise söndürücüdür. Halîm olmak acizlikten dolayı oluşan yumuşaklık değildir, âcizlikten oluşan yumuşaklık halîm olmanın dengesiz kullanımı sonucu oluşur. Su gibi olmalıdır. Su yumuşaktır ama sertçe vurursan sana o sertliği geri yansıtır. Bir damla su, kayanın kovuğunda donsa kayayı çatlatır. Su yumuşaktır ama güçlüdür, sıkıştırılamayan bir elementtir!.

Rüzgar kuru dalı kırar, çimene bir şey yapmaz, çimen baş eğer. Kılıç ipeği kesmez: Burada ince bir nokta vardır. Yönetim sisteminde hükümdarın verdiği emir kılıç gibidir, emir demiri keserken ipeği kesmez. Emre itaat eden sertlik yapar da baş kaldırırsa demir olursa emir demiri keser. Ama kılıç gibi emir ipek gibi itaatkâr bir insana bir şey yapmaz, uyumlu olduğu için. Bu cümle HAKk’ın emirlerine itaat eden kullar için söylenen manevî bir cümledir. ALLAH en doğrusunu BİLir..


Es SeLâm ve SEVgiyle..
garibAN
Resim


Resim

KİM-LiğimİZ,
KİŞİ-LiğimİZ,
bEN-sEN-O=>KimİZ?!.

KADERimİZ==>OKu-YORuz,
=>ALNımıza=>YAZILaNdAN!.
İLMek İLMek=>dOKu-YORuz,
ÖMRÜmüzü==>ÇİZİLeNdEN!.


=>EZEL’in>EBED EVRE-si,
->NEFS-i LETÂiF DEVRE-si,
-TOHUM<->TARLA,
-HASAD<->HARMAN,
MERKEZin>MUHİt ÇEVRE-si!.


DÂRu’L- ULÂ DÂRu’L- SILÂ,
DÂRu’L- BELÂ DÂRu’L- VeLÂ,
ANA RAHMi==>MeZÂR TAŞI,
YARIM NEFES>DÂRu’s- SELÂ!.


KÛN feyeKUN=->DÂRu’L- KELÂM,
OLur!. OLmaz!.=>DÂRu’L- MELÂM!.
=>AŞKk KÂBEm==>SEkİZ KÖŞEsi,
CÂN’da->CÂNÂN=>DÂRu’s- SELÂM!.


ZEVK 9555

CELÂL’in =>KEMÂL ÇİLEsi=>CEM’de=>CEMÂL ÂŞIĞI’nda
=>EZEL<->EBED EŞİĞİ’nde=>NÛR-u MiM’in=>IŞIĞI’nda
RÛHum=->BEDEN KUYUsunda,
“HAKk’ı DUYup=>UY!.”usunda,
“EL HAYy HAYyat UYKUsu”nda=>TIRTIL KOZA BEŞİĞİ’nde!.


04.02.2020=>19:59
brsbrsm... tktktrstkkmdcvLÂNnn..


MİR’ÂCın=>URÛC-RÜCÛ’su,
ESFELîN-den=->İLLîYyîN-e!.
HeR SEBEBin=>SONUCu-su,
BAŞa SARAR->SONu=>YiNe!.


Resim

MESt-i MECNÛN MASALLARım,
LEYyLÂ YANGINı=>HALLARım!.
KUL İHVÂNi =>MELÂMîYyEmm,
=>TIRTIL BEŞİĞİm SALLARım!.


ResimEL HaMdu LiLLâHi RABBi’L- ÂLEMîN!.


DİNGİN Bir BEDENLe =>ZİKRet ve ÜZMe!.
SİNGİN Bir NEFSLe =>FİKRet ve ÜZÜLMe!.
YUNGUN Bir GÖNÜLLe =>ŞÜKRet ve SEVv!.
YANGIN Bir RÛHLa=>Sabret==>ve SEVİL!..



MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...

ResimKUL İHVÂNi
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL’in; İNSÂNa YÜKLediği KİMLik ve KİŞİLik ANA KARTı AKILdır..

NEFSimizi, bir âlet gibi düşünürsek;
İş yapmasını CÂN CERYÂNı-Elektriği OLan AKIL SAĞLar.
AKIL, Nefsin gerçeği BİLme Aracıdır.
AKIL, DERÛNda AŞKa DÖNüşür.
GÖZ için GÜNEŞ IŞIğı neyse ki =>GÖZ IŞIKLa GÖRür,
Nefs için AkıL da öyledir ve Nefs AkıLLa =>BİLeBİLir...

Ne var ki AKIL da NEFS gibi TeKeMMÜL Eder. ASLında BİRLikte EDERLer..

İLMî AKIL
İRÂDî AKIL
İDRAKî AKIL
İŞTİRAKî AKIL...

AKIL, bir NURdur. O NURdan, ancak yararlanma İsti'dâd ve Kabiliyetimiz Tekemmül eder.

İmâm Alî keremullahi veçhe.: "AKIL metbû' ve mesmû'dur." buyurmuştur.


Metbû': doğuştan sahib olunan VEHBÎ AKIL. (kabiliyet-isti'dâd)
Mesmû': sonradan elde edilen, duyulan, gelişen KESBÎ AKIL (yaşama-tecrübe)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KULLuğun>gEReği SEN-in,
HASBî HiZMet İÇin BEN-in!.
MUte KABLe =>en TeMUte,
ÇIKARma>BeYAZ KEFEN-in!.


NEdir =>DİLin MÜREKKEBi,
YAZdığın=->OKUmak İÇİn!.
BUNca SonUÇLar=>SEBEBi,
=>KEFENin dOKUmak İÇİn!.


ZEVK 9621

ÇOKk YAKIŞmış =>GARİBÂN’a!. =>GİYMİŞs de Ak KEFENiNi,
=>YILLARın =>AŞKk EMEğini==>ELEtMİŞş =>İNCE ELEkteN!.
=>SIRRını=>SALLmış SULTÂN’a!. BİZLemiŞş=>SENin-BENiNi,
İBREt<->HİKMEt SAHRASInda ÇOk ÇEKkmiş ÇARk-ı FELEkteN!.


06.05.2020. 06:05
Brsbrsam..tktktrstkkmzdTEYkoronavirüssensizshrLrimizz..


ÇOKk DOLar BOŞALıR>bU HAN,
GELENLeR GİDER=>GERÇEktiR!.
ÖMRü=>TEK-BİR GÜNLük OLAN,
CÂN==>ÇİÇEKte==>KELEBEktiR!..


Resim---Mukarreb Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.:
“Mûtû kable en temûtû.: ÖLmeden ÖNce ÖLünüz!.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)


M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »


İki KapıLı Şu Handa,
Hana TutkunLar Ziyanda,
Kapı İki AçıLmadan,
Aç Üçü KaLma Zindanda!.

Kervan EhLi Göçebedir,
YoLda Mekana TutuLmaz!.
Derdine Derman ÇiLedir,
Başı ÇiLeden KurtuLmaz!.


istnbuL..24.11.20..

M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim

garibÂN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Dün bir çiçek bahçesine gittim, ilk bahar geldi, bir kaç saksıda biz yapalım seyredelim içimiz açılsın dedik, biz çiçekleri severiz, sitemiz de renk renk çiçekler vardır, arılar vardır bal yapan. Girdik bahçeye şunu mu alsak bunu mu alsak, her yer renk renk türlü türlü çiçeklerle dolu. Münir Derman Hocam bu desen ve renkleri El-Bedî' Esmâsının tezâhürü olarak anlatır kitaplarında. Şu mu bu mu derken ve seyrederken bir Serâ'ya rastladım arkalarda bir yerde. Naylondan serâ yapmışlar. Bazı hassas çiçekleri sıcak tutmak lâzım, İstanbul'un soğuğu henüz tam geçmedi, Akdeniz İklimi'nin çiçekleri burada dayanamaz yoksa. Serâ'nın içine girdim ama hangi ayakla girdim bilmiyorum. İçeriye portakal ve limon ağaçlarını, begonvilleri yerleştirmişler. Güneş ısıtmış içeriyi, limon ve portakal çiçekleri kokularını sıcak havaya salmışlar, muhteşem bir koku içerde, Aman ALLAH'ım o ne güzel koku!. Ağaçlardan birinin dibinde papatyaya benzer karamel, pembe ve beyaz renkli çiçekler den saksıları limon ağacının dibine koymuşlar. Karamel renkte olanlara dayanamadım hemen saksıyı aldım elime kapıya doğru ilerlerken solumdaki mandalina ağacının üzerindeki mandalinayı sıvazladım , parmaklarımı kokladım. Saksı elimde son bir kez bu serânın kokusunu içime çektim , tam girdiğim kapının önünde duruyormuşum, sol yanım kapıya dönük. Elimde saksıyla kapıdan sol ayağımla çıkmak için yarım dönüş yapmamla kapının kiriş demirine toslamam bir oldu. Demir alnıma oradan da burnuma okkalı bir sopa çektim kendi kendime.. Serâ'nın Kapısını adam alçak yapmış, eğilerek girdik eğilerek çıkmak lâzımdı. Ben 1,87 olduğumdan dikkat etmeyince bodoslama çarptım tâbi. Seneler evvel Hacı Bektaş'ta Hocamla eğilerek girip çıktıydık kapıdan. Resimlerimiz vardı. Neyse hak etmişim demek ki...

M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim

garibÂN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Müfettiş polis değilsin, ne işin var senin copla,
Öfke ile yumruk sıkma, elin aç rahmeti topla,
Halkın işine karışma, haramla şerrle barışma,
Hasbî Hizmet sana kâfi, HaKk ile Hak'ta yarışma..

07.07.2021 SPR'da


M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim

garibÂN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

"Öfke ile yumruk sıkma, elin aç rahmeti topla"

Aziz Kardeşim, geçen gün Kore'li bir dövüş ustasının hayatını filme aktarmışlar, onu izliyordum , bu uzak doğu filmlerinin içine mistik bazı şeyler sokuyorlar hoşuma gidiyor. Filmde yağmur yağıyor küçük bir çocuk öfkeyle yumruklarını sıkmış karate yapmaya çalışıyor, hocası yanına geliyor, "Öfke ile sıkma yumruklarını, sıkarsan toprağı havayı nasıl avuçlayabilirsin" diyor, öfkeye karşı ne harika bir yaklaşımdı bu. Yalnız, yağmur yağıyordu orada , o anda bu yukarıdaki dörtlükteki cümle çıkı verdi içimden. Eskiden tepe olma çukur ol derdim, elin de tepesi ve çukuru var demek ki.

Bazen gün içinde bazı çıkarımlarım ve şahit olduğum enteresan şeyler oluyor bunlar yazılmazsa geçip gidiyor. Bu pandemi ile herkes eve kapanınca instagramdan oraya gittim buraya gittim şu pozum bu pozum diyen halk artık bunu yapamayınca, ev içi görüntülere, film dizi ve belgesel kanallarına ve youtube'dan dünya üzerindeki gelişmelere odaklanmaya başladı. Youtube, üyelerine tıklama sayısınca reklamlardan gelir elde etme yolunu açınca, insanlar farklı kategorilerden videolar çekip ya da sağdan soldan bir takım videoları kendi duvarına toparlayıp, üzerine radikal bir söz koyarak atmaya ve para kazanmaya başladılar. Bu arada filmlerin ortasına kumarı teşvik eden dijital kumar sitelerinin reklamları özellikle sokulmaya başlandı. Ekonomist adı altında bir grup insanda halkın şu anda kumar tutkusunu körükleyen altın -dolar -bitcoin yatırım tahminleri ile ilgili yarın ne olacak videoları çıkarmaya başladılar. Gençler borsa istatistik grafiklerini yorumlamada matematik profesörü oldular. Politik partilerin partizan trolleri de kendi gruplarını öne çıkaran videolarla bu pazarı bir birleri aleyhlerinde videolarla doldurmaktalar. Kimi sevilen müzikleri duvarına toplayıp ordan para yapıyor, kimi gezdiği yerlerin videosunu çekip duvarında paylaşıyor ve turizm rehberliği yapıyor. Bunların pozitif yönde insanların boş oturmaktansa bir şeyler yapıp para kazanmalarını sağladığı ve faydalı alanlarda yapılanları için bir nevi bir iş olduğu ve faydalı olanlarına bir lafım yok .

Din konusu da her zamanki gibi bu durumdan nasibini alıyor, herkes meşhur olmak istiyor. Küreselleşme, Yeni Dünya Düzeni, İlluminati, Çiplenen İnsanlar, Tapınak Şövalyeleri, Göbekli Tepe, Küresel Para birimi, Falcılar, Sümerliler ve Dinleri, Ananakiler, Atlantis, Piramitlerin Sırları, Çindeki Türk Piramitleri, Uzaylılar ve gizemli sloganlar eşliğinde çekilen yüzlerce videolar var, bunlar da insanın gizemli şeylere olan merakından faydalanıp, onları kişilerin iştahını kabartan gizemli söz, semboller ve sloganlarla kendilerine çekiyor abone yapıyorlar, bir çoğu da yurtdışındaki kaynaklardan ingilizceden Türkçe'ye çeviri ile yalan yanlış alıntılarla yapılıyor. Bunları Kur'an ile harmanlayan araştırmacı yazarlar Kur'an-ı nasıl bir duruma çektiklerinin farkında bile değiller. Kafası zaten karışık olan insanların kafası kalmadı artık.

- İbn Abbas (r.a)’ın "Devemin yularını kaybetsem Kur'an'da bulurum." sözü ifrat ve tefrite alet edilmemeli (bk. Suyuti, İtkan, 4/31; el-İklil,1/13; Alusi, Maide 67. ayetin tefsiri.)

Bu yukarıdaki söz git her konuyu Kur'an'da ara uymasa da ayetleri konuya uydur demek değildir...
Resulullah Salallallahu Aleyhi Ve Sellem'in aşağıdaki hadisleriyle bakarsak.:
"Allah'ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır; bana fayda sağlayacak ilim öğret, ilmimi artır." (Tirmizî, Daavât, 128);

"Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." (Tirmizî, Daavât, 68) buyurururdu.

İnternet araştırmacı yazardan geçilmiyor. Herkes araştırmacı yazar olmuş. Bu araştırmacı yazarlar her girdikleri konunun başında ben bu alanda uzman değilim diyerek söze başlıyorlar. O zaman yazmayın arkadaşım, şak şak alkış ve övgü dolu sözler olunca hoşunuza gidiyor, para da kazanıp belli bir kesimden itibar görüyorsunuz , bu hoş değil mi niye yazmayasınız !..

Din alanında araştırmacı bir yazar Prof.Dr. ünvanlı, 60 yaşında bir insan , bu kadar Kur'an okunup bu kadar yanlış yorumlamalar yapılır mı , çıkmış bayan spiker uzaylıları UFO'ları konuşuyor diye Zulkarneyn'ile ilgili ayetleri yorumluyor. Kelimelerin arkadaki anlamlarına giriyorum , tefsirleri tarıyorum böyle bir kelime yok nerden buldu şaşa kalıyorum. Bir de ayet numarası vereyim bunları araştıranlar baksınlar diyor. Hayret ediyorum nasıl bunu savunabiliyor. Kadın spiker gazı veriyor, bizim dede uçuruyor herşeyi. Uçan daire mi lazım hemen buluruz size bakın şimdi

Enbiya Suresi 96.ayette şöyle buyuruyor Allah :
حَتَّى إِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُم مِّن كُلِّ حَدَبٍ يَنسِلُونَ
Hattâ izâ futihat ye’cûcu ve me’cûcu ve hum min kulli hadebin yensilûn(yensilûne).
Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc açılıb da her tepeden saldırdıkları

1 hattâ izâ olduğu zaman
2 futihat açıldı
3 ye'cûcu yecüc
4 ve me'cûcu ve mecüc
5 ve hum ve onlar
6 min kulli hepsinden
7 hadebin taraftan, tepeden
8 yensilûne hızla koşarlar, saldırırlar

Spikere diyor ki burada hadeb kelimesi uçan daire diyor. Spiker diyor ki aman hocam o kelime tepe değil mi ?
UFO'ların çizgi resimlerinde camdan yarım küre tepe koyarlar ya hoca bu tepenin görüntüsünü Hadebin kelimesinde Yecüc ve Mecüc setlerinin açılıpta her tepeden saldırdıkları ayeti kerimesindeki hadebin yerine koydu, onların içine de uzaylıları koydumu buyrun istila'ya...Hoca geminin kamuoyundaki UFO fanusu şeklinde yorumladı gitti.

Eee hocam başka nerde var , Kehf Suresinde Zulkarneyn bahsinde. Öyle mi anlatın hocam ne bilgilisiniz.
Tabi bakın şimdi :
Zulkarneyn yolculuk yapıyor Kehf Suresi 85.ayete gidiyor hoca:

فَأَتْبَعَ سَبَبًا
Fe etbea sebebâ (sebeben).
Derken bir sebebi ta'kıb etti

1 fe etbea böylece tâbî oldu
2 sebeben sebep, vesile

Hoca burada sebeben kelimesini uzay aracı olarak yorumluyor. Sebep bir araçtır diyor !..
Bindi araca uzaya gitti diyor Zülkarneyn. Tabiya bu neden aklımıza gelmedi 89. ve 92.ayette yeniden bir sebebe tabi oldu deyince de aracı değiştirdi başka araca bindi diyelim aktarma yapıyor, Zülkarneyn'in uzay gemileri var orda değişim yapıyor nasılsa. Star Wars gibi . Sonra ? 86.ayeti yorumluyor ve diyor ki Hoca

حَتَّى إِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِي عَيْنٍ حَمِئَةٍ وَوَجَدَ عِندَهَا قَوْمًا قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ إِمَّا أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّا أَن تَتَّخِذَ فِيهِمْ حُسْنًا
Hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî aynin hamietin ve vecede indehâ kavmâ(kavmen), kulnâ yâ zel karneyni immâ en tuazzibe ve immâ en tettehıze fîhim husnâ(husnen).
Tâ gün batıya vardığı vakit onu balçıkla bir gözde gurub ediyor buldu, bir de bunun yanında bir kavim buldu, dedik ki: ey Zülkarneyn! ya ta'zib edersin veya haklarında bir güzellik ittihaz eylersin

Burada balçıkta bir gözde güneşin gurub etmesini açıklarken balçıktaki göz kara delikti diyor. Bu güneşte evrendeki güneşlerden birisi bu yanındaki kavimde orada yaşayan uzaylı varlıklardan oluşan bir toplulukmuş.

Sonra ?
93.ayette bahsedilen iki seddin arasına derken oradaki sedler sed değilmiş onlar gezegenmiş iki gezegen.
"Tâ iki sedd arasına vardığı vakit önlerinde bir kavm buldu ki hemen hemen söz anlayacak bir halde değil gibi idiler"

Sonra ? Hoca 96.ayeti açıkıyor:

"Bana demir kütleleri getirin, tam iki ucu denkleştirdiği vakit körükleyin dedi, tam onu bir ateş haline koyduğu vakit getirin bana dedi: üzerine erimiş bakır dökeyim"

Burada metal levhaları bu iki gezegenin arasına koymuş Zülkarneyn, bir tarafta güneş diğer yanda kara delik ve altına da odunları koydu nereye koyduysa ortada muhakkak bir alan var demekki, ateşi de yaktı eritti onları uzayda , bir set yaptı bu varlıklar oradan geçmesin diye...

Araştırmak güzel şeydir, insan araştırmalı fakat Kur'an-ı Kerim'imizi desteksiz şekilde fantezilerine alet etmek, anlamları saptırmak çok yanlıştır.

Sevgiyle
garibAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

KORKU:
Kişinin nefsinin ALLAH'tan uzaklaştığında, erişebileceği kendi açısından muhtemel olan yada zâten sahip olduğunu düşündüğü dünyevi (maddi) veya uhrevî (manevî) lezzet ve mükafatlardan mahrum kalacağını, veya acı, elem, çile, musibet, tehdit v.b. durumlar karşısında maruz kalabileceği emniyet belirsizliği dolayısıyla yaşadığı endişe hali ile kalpte duyduğu elem hissine korku denilir...

Korkunun bu Mahrumiyet ve Maruziyet İkili Sistemi üzerinde bir çok çeşidi mevcuttur, örneğin.:
-Can korkusu (ölmekten korkmak-maruziyet),
-Malını ve mülkünü kaybetme korkusu (mahrumiyet)
-Cehennem azâbı (azâba maruziyet)
-Cennete girememek ( ni'metlerden mahrumiyet)
-İşini kaybetme ile rızık korkusu ve aç kalma tehdidi (mahrumiyet ve maruziyet)
-eleştiriye maruz kalma korkusu (psikolojik -zelîl olma maruziyeti)
v.b.

İslam âlimleri Korku için Islah aracı demişlerdir. İnsan 5 duyuyla algılayıp kontrol altına alamadığı tehditlerden korkar.
Münir Derman Hocam (k.s) yazılarında.: "Bir kimse ALLAH ile olursa, onu kimse ürkütemez, ne cin tâifesi, ne de insanlar, ne yer haşeresi, ne de yırtıcı hayvanlar, hiç biri o zatı korkutamaz!."
"Hakk'tan gayrı olan varlıktan korkma da gizli bir şirkten başka bir şey değildir".

Kur'ÂN-ı Kerim'de bir çok âyette mahrum bırakma ile test edileceğimiz belirtilmiştir.: "Sizi korku, açlık, mallardan eksiltme ile imtihan edeceğiz." diye bir çok âyet mevcuttur. (Bkz.. Bakara 2/155)

Korkunun zıttıi emniyet hissidir. Nefis ALLAH ileyse emniyette hisseder.
ALLAH c.c. bazı ayetlerde.: "BEN'den korkun!." demektedir. Derman Hocam'ın.: "Varlıktan korkma da gizli şirk vardır." demesinin nedeni de buna dayalı olsa gerek. Burada nefsin bağlandığı şeyleri gizliden ilâhlaştırma ve tapınma durumu söz konusudur.

ALLAH c.c.'dan korkmak sonuçta yılandan kaçar gibi olmayıp, eksik bir ifâde ile HAKk Yolunda seyr eden kişinin HAKk c.c.'nun koyduğu yasakları çiğneyerek HAKk'a karşı gelmekten korkması ve HAKk ile arasındaki Muhabbeti zedeleme korkusudur..

garibAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim
Resim bU bENim İŞte..

Azîz Kardeşim;
"GÖRene VAR!. KÖRe=>Ne Var?." diye söyler dururuz sitemizde , bu âlemde bakışlarımızın artı ve eksi kutuplarını HAKk YoLu’nda yürürken ters bağlamazsak, baktığımızı göremeyiz. AKLın Kutuplarını değiştirmek gerekiyor ki şartlanmışlıktan çıkalım ve sıradan dediklerimizde bile farklı bir bakış açısı yakalayalım. Münir Derman Hocamın meşhur bir sözü vardır.: "Denizin bin metre aşağısında boğulmak ile bir karış aşağısında boğulmak arasında fark yoktur!." Bu sÖZ İÇimde başka bir sözü tetikledi bir zaman, ve.: "Deryâda damla olamadıktan sonra bir gram buz ile bin gram buz olmak arasında fark yoktur!." diye Günün sÖZü köşemize bir sÖZ attım. İki söz birbirinden farklı olsa da bu ikinci söz ne diyor diye düşündüm. Bu sözü resimle nasıl tanımlarım diye düşünürken aklıma okyanusta yüzen bir Buzdağı görüntüsü düştü. Buzdağının su üstünde kalan ve su altında kalan kısmı arasında bir mukayese yaparız, su yüzeyinden bakan göze su üstünde küçük görünse de, su altında 10 kat daha büyük bir kitlesi vardır Buzdağının. Bu mukayese kişisel eğitim seminerlerinde bazen problemin kök sebebi göründüğü gibi değil, yahut bir meseleye yüzeysel bakmayıp onun derinde başka sebepleri bilinmeyen kısımları vardır gibi yaklaşımlar için verilir ve çok doğrudur. Dün gece bu Buzdağı resmini bir arkadaşımıza gönderdim ve bana geriye.: "BİLmediğimi BİLiyorum!." yazdı. Bu aslında geçmişte onunla paylaştığım Konfüçyus'un meşhur.:
''BİLdiğini BİLenin, arkasından gidin!.
BİLdiğini BİLmeyeni, uyarın!.
BİLmediğini BİLene, öğretin!.
BİLmediğini BİLmeyenden, kaçın..!''
Dörtlü sistemine dâir resime karşı AKLının verdiği tepkiydi. Çünkü normalde bize AKLen bir pencereden farklı bakış açısı olarak hep Buzdağı ve bilinmeyen tarafı ifâde edilir. O kardeşimiz de, bunu birden bu şekilde yorumlayıp Hakikat ile ilgili BİLmediğimi BİLiyorum diye bunu çok güzel ve samimî bir şekilde egosunun başına çekiçle vurarak ifâde etti. O resmi gördü tepkiyi verdi kurtuldu, “ya sen ne diyeceksin farklı garibAN?.” dedim.
Hocamın meşhur sözleri vardır,: “Buzdağının üzerinde oturuyorsun bir damla suyun yok ki içesin!." sözü ne olacak dedim!.
"Deryâda damla olmadıktan sonra bir gram buz ile bin gram buz olmak arasında fark yoktur!." sözüyle bunu nasıl halledeceğiz?. Buzdağının yüzeyinden ve dibinden baksak da bir Kur'ÂN'ı yani NAKLi, ya da HaKiKati Buzdağı yerine koyamayız değil mi!.. Burada bir duralım , o ÂN’da İÇimde AKLın NAKLi ANlama çabası dank ediyor. NAKİL Deryâsında bir kalıp BUZ olan AKıL , fethetmek ister NAKLi ve öğrendikçe de, MuhaMMedî İlim ve Terbiyeden geçmediği müddetçe daha büyük bir buz kitlesine dönüyor bir Buzdağı oluyor. Çünkü NAKİL'onu değil o nakli okuyor. BUZ AKıL, BAHR-ı NAKLi ANlamaya çalışırken onu soğutup “BUZ”a çeviriyor ve kendi BUZ kitlesi büyüyor habirem ama ANlayamıyor. Ne olacaktı ki o zaman Buzdağının üzerinde susuz kalmayalım? NASRedDİN Hocayı bulması lâzım!? Niye? KıVaMını değiştirsin diye. Ahsen'i TaKVîM'di ya!.. Ne mayası çalacak ona Hoca?. ATEŞ mayası çalacak BUZa ki erisin NAKLe dönsün. Nasıl olacak o? "İzâ câe NaSRuLLahi ve’l- Feth." gelecek inşaeALLAH. AKıL ilim irade idrak iştirak yapabilmesi için ÖZünden bir ilahi AŞK ateşi, bir NAKiL kıvılcımına =>Muhtaç->Mecbur->Me’mur->Mahkum ki =>gÖZ yaşı döke döke eriye, NaKiLlene ve Bahr-ı Nakle ulaşa. Kur'ÂN onu okuya inşâeALLAH!. Ben hep dışardan Buzdağına bakıyorum=>ya Buzdağı bEN isem ?... 7. yönden ne zaman bakacağım!.
"Her AKLın NAKLi kendi İÇindedir!" [Kulihvani]

Resim Es SeLâm ve SEVgiyLe..

..garibÂN


إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
"İzâ câe NaSRuLLÂHi ve’l- feth (fethu).: ALLAH'ın nusreti/yardımı ve fetih geldiği zaman.” (Nasr 110/1)

NaSR.: SIRR NAhNuLuğu->BİZ BİR-İZLiği.. Yardım, üstünlük, yenme, galip kılma. * Yağmurun her yeri sulaması..

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
“Lekad halakne’l insâne fî AHSENi TAKVÎM (takvîmin).: Andolsun ki BİZ, insanı (nefsini), AHSENİ TAKVİM içinde yarattık..” (Tîn 95/4)

HüSN.: (Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. KemâL İle=>CemâL..
AHSeN.: En Hüsn..
TAKVİM.: KIVAMda OLuş.. Düzeltme. Doğrultma. Kıvamına koyma. Eğriyi doğru tutma. * Ta'dil etme. * Bir şeye kıymet tâyin eylemek. * Her gün güneşin doğuşu, batışı, ay ahkâmı ve süresi kaydedilmiş olan defter..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Aziz Kardeşim,
Geçenlerde bir arkadaşımız "Süluk (السلوك) " nedir diye sordu, düşündüm bir ÂN.: "BİZce nedir?" diye. Bu arkadaşımız sözlük anlamlarını pek sevmiyor.: "Ben diyor halkın târiflerini seviyorum, sizce ne demek?" diye soruyor.
SüLuK (السلوك).: Sözlüklerde yolda gitmek, bir yola girmek, gitmek, yol tutmak gibi ifâdelerle açıklanmış ve Tasavvuf'ta "Seyr-ü-Süluk" olarak manevî seyahat mânâsında kullanılmaya başlanmıştır.

Kelimeyi BİZ BİR İZ'de zevk edersek kişinin bile olduğu ÖZündeki RABB'ısının Kudret ve Kuvvet lütuflarına ALLAH için sahip çıkması ve RABB'ısından gelen çağrıyı duyup ona uymasıyla, bu lütuflarla girdiği Sırat-ı Mustakîm yoludur. Kişinin kevnîyyetin dokunuşunu İKRÂ Lütfu ile, Kelâmullah ve Resûlullah okuyuşudur. Bunun için iğne ucu gibi tek noktaya basa basa halden hale geçişidir. Resûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Efendimizin; Edeb, İlim, İrfan ve Erkan Okulunda , O'nun diliyle târif ettiği Şeriat Tarikat Marifet ve Hakikat Yollarında ilerleyiştir. SâLiK, bunu yapan kişiye verilen addır. SâLiK Seyr-ü-SüLuK edendir derler. SuL, SaLL v.b. kökleri sitemizde bir çok yazıda açıklanmaktadır. Bunlar bu kelimeye MuhaMMedî Merceğimizle baktığımızda bize harikulâde açılımlar yaptıracaktır..

Resim Es SeLâm ve SEVgiyLe..

..garibÂN
Resim
Kullanıcı avatarı
aksiseda
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1147
Kayıt: 11 Haz 2012, 10:01

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen aksiseda »

Gariban Canım,
Ben hatırlıyorum ki çocukluk yıllarımdan,
yara ve mikroptan dolayı biriken kirli kanı temizlemek için sülük yapıştırırlardı o bölgeye...
Sülük öyle bir yapışırdı ki o kirli kanı çekip te doyuncaya kadar bıçakla kazısan yapıştığı yeri bırakmazdı...

O halde böyle yapışmak lazım HaK YoLu' na... Bırakmamacasına... Tüm yara beremizden kurtulmadan da bırakmamak lazım...
Sonra SeYR etmek lazım neler oluyor...
Neler oluyor da gözümüzün önünde görmüyoruz/ göremiyoruz...
Gördüğümüz inancıyla geçiyor yıllar...
Görmüyoruz zira sağlıklı görme imkanlarından uzaklaşmışız dünyevi yara beremizden dolayı...
Ve ilahi imtihan gereği...

Seyr-i Süluk nedir diye soran kardeşimiz Halk ağzıyla bir tarif istemiş...
HaLK' çası da HaK' çası da budur HâLimce...

HâLimce' ye kalsa bu kadarla yetinmezdi ya... Sülük gibi yapışan dünya işleri bırakmaz...
Biz HaK YoLu' na yapışalım da varsın dünya da bize yapışsın...

Muhammedi Muhabbetlerimle...
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Halim Can: "O halde böyle yapışmak lazım HaK YoLu' na... Bırakmamacasına... Tüm yara beremizden kurtulmadan da bırakmamak lazım..."

وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrekû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ (ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufretin mine'n- nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn (tehtedûne).:
Topunuz bir ALLAH İpi'ne sım sıkı tutunun, biribirinizden ayrılmayın ve ALLAH'ın üzerinizdeki ni'metini düşünün, sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalblerinizin arasında ülfet husule getirip yanaştırdı da ni'meti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz, hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da o tuttu sizi ondan kurtardı, şimdi böyle size âyetlerini beyan ediyor ki ALLAH'a doğru gidebilesiniz [Âl-i İmrân (3/103)]

Halim Canım Es Selâm,
Hak söylersin, rahmetli Babaannemin şişelerde su içinde beklettiği bir sürü sülüğü vardı, onları çıkarır bacaklarına yapıştırır bu işlemi çok uygulardı ben çocukken..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim NEDEN?!.
SEVenin SEVgiyse asLı=->neden SEVgi oLmayasın,
MecNûN gibi tutuLup=>neden sen de yanmayasın,
Bırak kendini saL aşka===->ziyâdesi var mı başka,
BüLbüL gibi şakıyarak==>neden GüLe konmayasın!.

garibAN.. 19.01.2022..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Toprağında örtüsü var =>zaman zaman yağınca kar,
Kefenini giyer yatar =>beyaz renk her yeri kaplar,
Ölüm hak tadılan gerçek =>ne ektiyse onu biçer,
Eriyince açar çiçek==>ölüden diri mi çıkar?..


garibAN.. 19.01.2021.. SPR..


وَمِنْ آيَاتِهِ أَنَّكَ تَرَى الْأَرْضَ خَاشِعَةً فَإِذَا أَنزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاء اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ إِنَّ الَّذِي أَحْيَاهَا لَمُحْيِي الْمَوْتَى إِنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Resim---“Ve min âyâtihî enneke tere’l- arda hâşiaten fe izâ enzelnâ aleyhel mâehtezzet ve rebet, innellezî ahyâhâ le muhyî’l- mevtâ, innehu alâ kulli şey’in KADÎR(kadîrun).: Ve onun âyetlerindendir ki, arzı gerçekten kurumuş görürsün. Onun üzerine SU indirdiğimiz zaman hareketlenir ve kabarır. Muhakkak ki ona (arza) hayat veren (ALLAH), elbette ölülere de hayat verendir. Muhakkak ki O, herşeye KADÎR dir.” (Fussilet 41/39)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim SORU.:
Geçtiğimiz günlerde bir araştırmacı yazar, İslam Felsefesinde yıllarca yazılar yazmış, hizmet etmiş mütefekkir takip ettiğim birisi şöyle diyordu.: "Ben eskiden temelinde inançlarım olan bir yapı inşâa etmiştim. Bu yapıyı yıllarca o kadar güzel yaptım ki binâ çok harika görünüyordu sonra baktım ki temelinin zayıf olduğunu gördüm ve binâyı rüzgar gelmeden, yıkılmadan kendim yıktım, AKIL üzerine bir kulübe inşaa ettim!."...Siz buna katılıyor musunuz?.”


Resim CEVÂBen.:
Azîz CÂNım;
Bahsettiğiniz araştırmacı yazar yıllarını bu işe vermiş, bilgili, imanlı inançlı birisidir. Bu hususta hüsn-ü zann ederek kendisinin bu sözünü anlamaya çalışıyorum, bu tür insanların sözleri zor anlaşılır. Sözü duyduğunuzda kişinin İSLÂM İNANCI ve KUR'ÂN’ı kaldırıp.: “Yerine HAM AKLI koyduğum bir felsefik zemin üzerine kurulu mütev’azi bir kulübe yaptım, benim inançlarla işim yok, ben sadece AKLIMa inanır onu ön planda tutarım!.” anlayışına sahip olduğu algılanıyor lâkin ben hüsnü zann ediyorum. ALLAH celle celâlihu'nun KeLâmı Kur'ÂN-ı Kerîm’imiz bize aklımızı kullanmamız gerektiğini bir çok Âyet-i Kerimeleriyle ifâde etmektedir.

Biz Muhammedinur Sitemizde, NaKiL-aKıL ikilisinin birlikte çalışmasının aKLı NÛRLandıracağını belirtmekteyiz. Kur'ÂN-ı Kerîm'de.: “Hep birlikte ALLAH'ın ipine sımsıkı tutunun, Size şah damarınızdan daha yakınım!.” gibi Âyet-i Kerimeler’de Habli’l- Verînd'in =>TEKLİK İPİ OLduğunu, AKLımızın bunun bir ucunda olduğunu ve NAKLin (Kur'ÂN-ın, ALLAH'ın NÛRu'nun diğer ucunda olduğunu), Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellemin NÛRu’na SaLL etmemiz gerektiğini, bunu =>Sadakatle, Samimîyyetle ve Sabırla yaparsak mutlaka SeLÂMete erileceğini, BUZ gibi olan AKLImızın nakle ilerleyiş sürecinde eriyip SU olacağını, hâlden hâle geçerek BUHAR ve RAHMET BULUTU’nda OLacağını ve sonra RAHMet diye yağacağını, bu AKLın rücû’ ederek =>TÜMMLenip TAMMLandıkça NÛRLanacağını ve KEMÂLe ereceğini belirtmekteyiz. Bunu anlatmak için çok çeşitli semboller ve benzetmeler kullanılabilir..

Biz yine biliyoruz ki, BUZun ve TUZun üzerine ev inşâ edilmez, biri ilk yağan yağmurda diğeri ilk güneşi gördüğünde eriyip çökecektir!. İman ve Akıl, Kalp ve Beyin , Nakil ve Akıl, Mânâ ve Madde , Bâtın ve Zâhir bir DENGE-DÜZEN içerisinde uyumlu çalışılarak yüründüğünde yol tamamlanır.. Temelinde AKIL ve ZANN olan bir binâ vehimsel bir ev inşâa ettirir ki, bu kişiye çok güzel görünür ama sanaldır. “Evlerin en çürüğü Örümceğin Evi’dirç” âyettir..
Bizce en güzel ifâde evin temelinin Resulullah Salalllahu Aleyhi Ve Sellemin parmakları arasında, onun avucunda kurulu olmasıdır. İmam Ali kerremallahu vechehu, KÂBE içindeki en büyük putu kırarken Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem'in omuzuna çıkmıştır.. Çünkü temel Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellemdir..

Sadece akılla gidilen yol zannlara saplanır, vehim ve nefsin arzuları doğrultusunda insana iblis çelmesi takılır ve yolda ilerliyorum sanılır. Tek elle alkışlanmaz . İki türlü aşırılık vardır diyor Münir Derman Hocam kaddesallahu sırrahu.:
1-) Aklı, mantığı hiç hesaba katmamak,
2-) Akıl'dan mantıktan başka hiç bir şeyi tanımamak.
İfrat ve Tefrit =>Tevhid Köprüsü’nün iki tarafıdır. İslam Mütefekkirleri Kur'AN-ı tefsir ederken yahut bir Fıkhî Hususta hüküm verirken kimisi aklı çok güzel nakille birleştirmiş, akla önem vermiş örneğin Elmalılı Hamdi Yazır kaddesallahu sırrahu, Fahreddin Razî kaddesallahu sırrahu.
Kimisi de, biraz daha aklı geri planda bırakmıştır örneğin İbn-i Kesîr gibi. Akıl, ispat edemediği ve fehmedemediği şeyleri kabullenmekte direnç gösterir..

Bazı ilimlerde vardır ki onları akla uydurmaya çalıştığınızda akıl çâresiz kalır, hazmedemez. Bunları Keşf Sâhibi Kâmil İnsanlar idrak ederler. Kur'ÂN-ı Kerîm'de aklı temiz olan ULu’L- ELBÂB diye bahsedilen Kâmil İnsanlar bunlardır. Bunlar büyük harfle İNSÂN'dırlar.
Ebu Hureyre radiyallahu anhu.: “Resulullah'tan iki kap ilim aldım bunun bir kabını size gösterdim, diğerini de size açsaydım beni katle meylederdiniz!.” diyor çevresindekilere..
Fahreddin Razî kaddesallahu sırrahu, Necmeddin Kübrâ kaddesallahu sırrahu ile karşılaştığında Fahreddin Razî kaddesallahu sırrahu ona.: "ALLAH'ı nasıl bilirsiniz?" sorusuna.: "500 küsur delille!" der. "Siz nasıl bilirsiniz?." diye geri sorduğunda Necmeddin Kübrâ kaddesallahu sırrahu.: "Bana verdiği bir NÛR ile!" deyince gözleri dolmaya başlar. Çünkü burada Fahreddin Razî kaddesallahu sırrahu AKLı harika şekilde kullanıp en çetrefilli hususlara bile harikulâde çözümler üretse de negatif ters bir kutbun aklı şüpheye düşüreceğini bildiği için buna edeble saygı duymaktadır..

Kişi Dinü’l- İslâm'la müşerref olunca, içi dışı AKLI hemen tertemiz olmaz, bazen yıllar geçer bildiğini sandığı alanlarda bile yanlış çıkarımlar yaptığını fark eder, bu bulaşıklardan da zaman içerisinde fark ettiğinde kurtulması gerekir. Bu bulaşıklar yanlış inançları, kulaktan kulağa bulunduğu çevreden aldığı yanlış yorumlamaların bilinç altına yerleşmiş kalıpları da olabilir, bazı yanlış âyet yorumlamaları bile olabilir. MuhaMMedî YOLda kişi daimâ iyiden daha iyiye gitmelidir. Şe’N'de her şey her ÂN yenilenir, durağanlık yoktur. İnsan AKLının İlahî Vahye kulak vermesi, kemâle erebilmesi için bir gerekliliktir. “Ben bir yandan, tek başıma AKLımla yolumu bulurum, benim bunlara ihtiyacım yok!.” derse, ne aradığını bilemeden kıblesiz dolanır!. Kıble bir iken bin olur!. Akıl bir o yana savrulur bir bu yana savrulur!.

Kişiye elbette NakiLLi AkıL iLe kurduğu mütevâzi bir KaLb KuLübesi kâfidir!. ALLAH celle celâlihu, o’nun o kulübesini CeNNetin Köşkü’ne çevirir İnşâe ALLAH!.
ALLAH celle celâlihu en doğrusunu bilir. Biz, kimsenin Müfettişi Müftüsü değiliz, bahsedilen kişinin düşüncelerini de bilmeyiz, sözlerimizi genel mâhiyette söylüyoruz!.

Resim
=>AKıL=>NaKLin Türevidir.. ===>SıFıRa=>git!. =>SONsuz İLE YARışma!
Yerincedir OL-muş =>OL-ÂN.. “OL-Sun!. OL-Masın!.”la =>İŞE KARışma!
="CeheNNeN NÂRı”nda =>PİŞ-ER =>“CeNNetin AŞı.”
=>TeFLon Gibi =>AŞın pİŞir!. =>BAŞın TUtup YAPışma!.
garibAN..

Es SeLâm ve SEVgiyLe..
garibAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Güneş:

Her akşam hüzünle bakma,
Sıcak-Soğuk olmuyorum
Her dem diriyim özümde
Ben sararıp solmuyorum,
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen gullale »

Seninle doğup seninle batıyorum...
Sen, Vücûddan, benlikten geçene değin...
Her dem mânânı, ulyânı besliyorum...
Sen Hakîkat güneşini doğurana değin...

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

"Dünya'da yaşanan inanç bunalımına reçete, organize dinlerden kurtulmak adı altında ve spiritüalist akımların bu din değil çekirdek inanç diyerek insanlara pazarlamaya çalıştıkları şekilde lanse ettikleri sistemler değildir, bunlarda anlatılan sistemlerde bazı güzel hakikatler olsa da olgunlaşmamış akılların felsefik bakış açılarıyla da zehirlenmiştir ve nakıstır, farklı inanç sistemlerinden nefse ve akla hoş görünen sözlerin karışımından oluşturulan inanç akımlarıdır, farklı milletlerin içlerinden yetişmiş kimisi felsefik, kimisi manevi alanda yükselmiş bazı güzel insanların sözlerinden alıntılarla süslenerek nefislere ve akıllara hoş gösterilmektedir. Bunlar zayıf dimağların ayaklarını kaydırabilirler.

Bu inanç karmaşasına çağımızdaki insanların akıl seviyelerine en uygun çözüm diğer şeriatleri, peygamber ve kitapları kendi şemsiyesi altında toplayan ve kendilerini doğru çizgiye çekmeleri için onlara Kitabı ile hakemlik eden ve bir mihenk teşkil eden İslam dinine olan ALLAH c.c.'nun davetini kabul etmektir.

Resul-i Ekrem'in yolunda ilerlemek için azm etmiş bir müslümana İslam dini ve kaynakları kafidir. Onun kemalat semasına yükselmesine vesile olacak Kelamullah-Resulullah diye iki büyük kanadı vardır. Kur'an'ı Kerim, neyin zemzem neyin zehir olduğunu fark ettirecek ve başka milletlerin inanç zeminlerindeki sır kapılarını da açan bir kitaptır. Onda noksan yoktur. Şeriatı doğru anlamak ve kullanmak yerine ondan kurtulmak isteyen ve bunu kabuk olarak görüp bizim için öz önemlidir diyen ve İslam'ın yapısını eleştiren ve onu şeriattan soyutlamaya çalışan bütün Spiritüel akımlar, zaman içerisinde kendi sistemlerini takip eden akıllar adedince uydurulan form ve yapılarla gittikçe karmaşıklaşmaya ve TEK formu eleştirirken binlerce form ve kurallara bölünen uyduruk yapılara düçar olmaya mahkumdurlar. Meyve kabuğuyla büyür. Tek elle alkışlanmaz. Güneşli hava da yıldız aranmaz!. "
[garibAN]
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

=>NaKL'e termometre AKıL ==>BİR ısınır BİR üşürüz,
Hilkat gelir gider her ÂN ==>BİZ üstünde DÜŞÜNürüz,
BİLmeden hep Gaybı taşlar =>her sefer yeniden başlar,
=>İNSAN olmak zordur amma =>yavaş yavaş DÖNüşürüz…

garibAN 06.05.22 13:01 SPR
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Şehâdet âleminde eşyânın araz olduğunu aklın fark edebilmesi "zaman" kavramı ile mümkündür. Zaman değişkenliği ortaya koyar. Duyular ve akıl buna şâhidlik eder..

Araz.: İşâret, alâmet. Zâtî olmayan hâl ve keyfiyet. Herhangi bir cevherin varlığı için zarurî olmayan vasıf, mutlaka şart olmayan. Meselâ: Şekerin beyaz rengi şekerin varlığı için zarurî değildir.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

ZÂTından =>ZATına teceLLî =>ALLAH değil =>Sen Muhtaçsın,
Vâcibu'l- VüCÛD ZÂTı'yla =>Kâim.. Sen ZiLLette =>O'na AÇsın,
===>DiLEmek =->İNŞâ Etmek ====>KûN feyeKûN İŞLetmektir,
ÂLeM=>HAKk'a.. HAKk->ÂLeM'e.. HAKk NÛRU'nu NEre SAÇsın?.


31.05.2022 garibAN - Füsus Şit Hkmt..



ف۪يهِ اٰيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ اِبْرٰه۪يمَۚ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ اٰمِنًاۜ وَلِلّٰهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَب۪يلًاۜ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَم۪ينَ
Fîhi âyâtun beyyinâtun makâmu ibrâhîm(ibrâhîme), ve men dahalehu kâne âminâ(âminen), ve lillâhi alen nâsi hiccul beyti menistetâa ileyhi sebîlâ(sebîlen), ve men kefere fe innallâhe ganiyyun anil âlemîn(âlemîne).: Orada (Beytullah'da) açık beyyineler, Hz.İbrâhîm'in makamı vardır. Ve kim oraya girerse emin (emniyette) olur. Ona yol bulmaya (Hacc'a gitmeye) gücü yetenlere, Allah için o Beyt'in hac edilmesi, insanların üzerine (farz)dır. Ve kim inkâr ederse, artık muhakkak ki Allah, âlemlerden ganidir (hiçbir şeye muhtaç değildir)." (Âl-i İmrân 3/97)

ALLAH celle celâlihu ZÂT İsmidir, ZÂT'ın kendisine olan tecellîsi ihtiyaç ve muhtaçlık değildir. O halde iken henüz Eşyâ yok, Sıfat ve Esma henüz zuhûr etmemiş, Âlem yok, El-Ahad celle celâlihu Kendi ZÂTî TEKLiğinde, kim kime muhtaç olacak?

El-HAKk celle celâlihu İsmi ise Sıfattır, tecelli neticesi ZÂT'tan taayyün eder, Âlem Aynası'na HAKk'ın iştiyakı Esmaların bağıntısındandır, Esma çıkış taleb eder ve alem zuhur yeri olduğundan bu bağıntıdan dolayı gereklidir, Âlem ise varlık sürdürmek için HAKk'a muhtaçtır.

Dilemek şehâdete çıkarmak , inşa etmektir. OLuşların inşâsıdır. ALLAH celle celâlihu her ÂN yeni bir Şe'ENdedir. Yeni İnşâ eder. Eşyâ'da görülen yıkım, yıpranma ve eskime de eskimenin yeni zuhûratıdır. Bakan göz zaman içindeki değişmeyi ZaNN ile eskime olarak algılar halbuki eski görünen o ÂN'ın yenisidir...

Bu Şuunat Ezel ve Ebede yayılı olarak sonsuz buutta devam ederken, İmkan Âlemi (Şehâdet Âlemi) için de izâfî bir "ben"lik noktası, kendi aklı ile algıladığı kadarıyla , kendi menşe'ini ya da hakikati arama hususunda afakta yolculuk ederek bir SON-UÇ aramaya kalkıyor, bilimi ilerleterek Kevnîyyeti tarıyor ki kendini dayandıracağı UCU bulsun!. Ne UCU bulacak ki, ölçek ne ki?. Hangi yöne gitse ki?. Kaç km. gitse ki ?.. Bu yolculuk biter mi ki?. Biter tâbi, mezar taşında istese de istemese de bitecek ve hüsrânla ektiğini biçecektir. O UCUN her dönen noktanın ve zerrenin merkezinde olduğunu, şah damarından yakın ve dönmeyen bir nokta olduğunu, ve kendi İÇi'ne yönelmesi gerektiğini ne zaman anlayacak ki?. Bir nefeslik havaya, bir yudum suya muhtaç olduğunu itiraf eden nefse ALLAH celle celâlihu'ya olan muhtaçlığını i'tirafı neden bu kadar ağır gelir?. Savcı gibi ALLAH'ın aleyhine delil getirmeye uğraşır, güyâ çürütecek ya ALLAH'ın DİNi'ni!..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim Azîz Kardeşim;
Hep talebeyiz hayatta, vakit kıymetli, evde ders çalışıyordum. Bu aralar iş yerimde iş ile ilgili eğitimlere katılmaktayım. Liderlik v.b kişisel gelişim eğitimleri. Bazı kitaplar okutuluyor, bunları okurken bazı kavramların üzerinden geçiyorum. Eğer biz Kelâmullah ve Resûlullah'ı hayatımıza tatbik ediyorsak, yaşamımızın her ÂN'ında tefekkür edip =>İlim-İrade-İdrak-İştirak dörtlümüzü çalıştırmalıyız. Bu yüzden fırsat bu fırsat diyerek kitabı çalışırken ordan alıntılar yapıp manevî boyutta da bazı şeyleri düşünmeye çalışıyordum aksi takdirde hep iş, hep iş olmuyor, madde-mânâ bir gitmeli!.. Bu yüzden iki cümle arada buraya yazayım dedim..

Okuduğum bu kişisel gelişim kitabında bazı kavramların önemi üzerinden gidiliyor, bunlardan birisi de GÜVEN oluşturmak yani.: “Kurum Kültürü için GÜVEN önemlidir!” deniliyor. Şöyle diyor "Kuruma, Kültüre ve Ekip liderlerine güven!.."

Ben de, düşünmeye başladım sordum kendi kendime.: “İnsanlar Kim'e güvenirler?.” diye ve şöyle düşündüm.:

=>Dosdoğru, dürüst olanlara,
=>Sâdık olanlara,
=>Yalan söylemeyenlere,
=>Menfaati için kendilerini satmayanlara,
=>Kendisinden kendisine herhangi bir zarar gelmeyenlere,
=>Söz verdiklerinde sözünü tutanlara,
=>Düştüklerinde kendilerine el uzatanlara,
=>Gıybet etmeyenlere,
=>Emânete hıyânet etmeyenlere (Emîn olanlar, Sırr saklayanlar)
=>İçinde bulundukları zor durumlarda kendilerine empati gösterenlere,
=>İki kapılı (münâfık) olmayanlara,
=>Kendilerine nobranca değil hilm ile söz söyleyenlere,
=>Sevgi bağı kurabildiklerine,
=>Yaşamda kendilerinden daha bilgili ve deneyimli olanlara,
=>İkİ âleminde güzellikleri ve değerleri hissettiklerine,
=>Fitne fesad çıkarmayanlara,
=>Hased etmeyenlere,
=>Kendileri için vekil tâyin ettiklerine..

Güvenin insan yaşamındaki en üstün şubesi "ALLAH'a Tevekküldür". Güven i’timad etmektir. Emîn bulmaktır. Bir şeyi dayanak kabul etmektir. İnsanlar bu yukarıdaki saydığımız alanlardan birini veya bir kaçını hissettiklerinde diğerlerine yaşam içerisinde güven tahsis ederler. Bâzen bu imtihan dünyasında bağlar kopar, başka bir pencereden çürük bir bağ görürler . Bu olur.. Ne yazık ki!. Bu yüzden.: “Duvara dayanma yıkılır, ağaca dayanma kurur, insana dayanma ölür, ALLAH'a dayanan ne yıkılır ne kurur ne ölür!.” denilmiş özlü bir sözde. Güven istismar edilebilir bu yüzden Hocam’ın meşhur sözü gelir aklıma.: “Kimsenin şeytânına hizmet edilmez!.”
“ALLAH'la da aldatırlar!.” âyeti de meşhurdur. Peki biz başkalarını bıraktık da kendimize güveniyor muyuz?. Güveniyorsak nasıl güveniyoruz?.
“Ben ALLAH'a tevekkül ediyorum, kendime de güveniyorum!.” diyen kardeşim, imtihan dünyasında testler gelir. Nice köprüler yıkılır, yeniden imâr edilir. ALLAH hepimize yardım etsin!.

Münir Derman Hocam kitablarında şöyle diyor.:
"ALLAH sana güç verdi. Akıl verdi, irade verdi.
Kendi işini kendin yaparsan, ALLAH'ın verdiği malzeme ile yapmış olursun.
O hâlde onunla birlikte yapıyorsun demektir.
Aha bu son cümleyi anlayan bütün kâinat sırrını anlar.
Kendine güvenmek ALLAH'a güvenmek olduğunu bil!
Miskin olup başkasından yardım isteme!
ALLAH'ı unutup şirke girme!
Kendini bırak O'na!
O ne yaparsa güzel yapar. Böylelikle asıl DOst’un ile DOst OLursun. Bu hareketinle de her şeyi ALLAH'dan istemiş olursun.
ALLAH ne Lütuf ve İhsân etmiş ise sen o'sun o kadarsın...


Bu yüzden,
HasbunALLAH veniğme’l- VekîL,
HasbunALLAH veniğme’l- KefîL,
HasbunALLAH veniğme’l- Kâfi,
HasbunALLAH veniğme’l- Nasîr,
HasbunALLAH veniğme’l-VeLî,
HasbunALLAH veniğme’l- MevLâ,
Gufrâneke RABBenâ ve ileyke’l- masir,
====>Ve Huve aLâ KüLLî ŞEyyin Kadîr!.


BİZ BİR-İZ TEVEKKÜL DUÂmızLa =>EL =>ELe =>TEK TEVEKKÜL İPİ'ne tutunmuş olarak GÜVEN'de OLaLım İnşâe ALLAH!.

"Emr OLunduğun gibi dosdoğru OL!." âyettir...

SEVgiyle,
gariban..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

İlim ->Tohum.. AkıL ->TarLa.. İnsÂN =>EKtiğini ->BİÇer,
Hevâ'ya KöLeyse ->AkıL ->"Tohum"dur der Diken EKer,
Terbiye Ne - Tezkiye Ne?. BunLar ->Boş - Ham AkıL İÇin,
AkLı ŞeytÂN'a KuL OLur =>Nefsi CeheNNeme ÇEKer…

garibAN -SPR 24.08.22 17:47
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

SEN AŞK N'dir BİLir Mi-Sin?.

Bir gün biri bana sordu,
Soru ne kolay ne zordu,
Cevap içi yakan kordu,
Sen AŞKk nedir bilir misin?.

Yaşayan bilir mi desem,
Bitmez târife mi girişsem,
Bilmiyorum deyip te çekilsem,
Sen AŞKk nedir bilir misin?.

Âşığa AŞK. sorulursa,
Kelimeler yorulursa,
ÂŞıK dilin tutulursa,
Sen AŞKk nedir bilir misin?.

O bir damla göz yaşı
Deler geçer dağı taşı,
Yeksân eder yerle başı,
Sen AŞKk nedir bilir misin?.

Benlik putunu devirmek,
Gübreden gülü devşirmek,
Cehennemde aş pişirmek,
Sen AŞKk nedir bilir misin?.

HAKk YoLuna başın koymak,
Benlik Dağlarını oymak,
Yılan gibi derin soymak,
Sen AŞKk nedir bilir misin?.

garibAN 19.09.2022

Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Buğday toprağa GÖMÜLÜR, yedi başak filiz sürer,
Güneş kavurur başını, Rüzgâr okşar merhamet eder..

Orak gelir başın biçer, dâneler tınaz savrulur,
Değirmen dâneyi ezer, un olur suyla yoğrulur..

Hamurken kalıba konur, kızgın fırınlara girer,
Ekmek olur cana katılır, çilesi son bulur pişer..

Buğdayın çektiği derde, bakar mısın yâ GaribAN,
Mevtâlar niye gömülür, dirilsin diye mi GaribAN?.

12.10.2022 10:45 MSNV
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön