ÖR/kÖR/gÖR-müşüz!.. şiir zevki

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

ÖR/kÖR/gÖR-müşüz!.. şiir zevki

Mesaj gönderen nur-ye »

ÖR/kÖR/gÖR-müşüz!..

Resim

AKLımız HAKLı sanmışız
YANdıkça NÂRa yanmışız
kurttan
-kuştan utanmışız
AŞKın ÂR
-ını gÖRmüşüz!..

ÂR: Utanma, mahcubiyet. Utanılacak şey. Ayıp. Şiyb. Şerm. Haya.

*

EL Berru BİRLik BeKKesin
CİM mAHşerin MîM MeKKesin
TEKeTEK TERas TEKKesin
BİZLik BÂR
-ını gÖRmüşüz!..

BeKKe: Mekke

إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِّلْعَالَمِينَ
Resim---“İnne evvele beytin vudia lin nâsi lellezî bi bekkete mubâreken ve huden lil âlemîn(âlemîne): Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke'deki (Kâbe)dir.” (Âl-i İmrân 3/96)

BÂR: f. Yük. Zahmet. Eziyet. Sıkıntı. * Def'a. Kerre. * Yemiş, meyve. * Sebeb-i masraf ve ıztırab olan şey. Kale duvarı. * İzin.

*

EhL-i Beyt ü ÂL-i ÂBÂsın
MîM
-i Mikat MücteBÂsın
kûN feyekûN AKRABAsın
cANda CÂR
-ını gÖRmüşüz!..
aleyhumu's-seLâm


ÂL-i ÂBÂ: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kendisi ile beraber, kızı Hz. Fâtıma Validemiz, damadı Hz. Ali ve torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin aleyhumuselâm'dan müteşekkil hey'et. "Hamse-i âl-i abâ" da denir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in giydiği abâsını üzerlerine örterek hususi dua ettiğinden bu isimle anılmaları meşhurdur.
Mikat: Bir iş için tayin edilen zaman veya yer. * Mekke-i Mükerreme yolu üzerinde hacıların ihrama girdikleri yer.
MücteBÂ: Seçilmiş. Kıymetli, ihtiyar olunmuş Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.
kûN feyekûN AKRABAsı: Şahdamrımızdan da AKRaBa-yakın olan RaBBu’l- Âlemîn ALLAH celle celâluhu…
CÂR: Çeken, sürükleyen. * Komşu. * Medet eden, yardımcı. * Müşteri.

*

DÖRDünde TEK Unsuru Kim?
SıRR-ı Sıfır SanSURu Kim?
HaLLÂcı KiM? MÂnsuru Kim?
divÂN DÂR-ını gÖRmüşüz!..

TEK Unsur: incir çekirdeğin olmazsa olmazı Toprak-Su-Ateş (enerji)-Hava..
SıRR-ı Sıfır SanSURu: Ahadiyyet BİLinemezlik tekliği..
DÂR: idam sehpası-ağacı.
HaLLÂc: Pamuk atan. Pamuğu didik didik eden.
HaLLÂcı MÂnsur: Asıl adı Hüseyin olan bu zat, tasavvuf mesleğinde meşhurdur. Manevi istiğrak hallerinde hissettiklerini, şeriata zâhiren zıd düşen ifadelerle söylediği için, Hicri 306 senesinde idam edilmiş-dâre çekilmiştir-asılmıştır.
divÂN DÂR: idam edilen meydan ve işlem yeri..

*

AKLın Âhir GERİsiyiz
NAKLin EvveL BERİsiyiz
NeSiMÎ
-nin DERİsiyiz
HaLLÂc DÂR
-ını gÖRmüşüz!..


NeSiMÎ:
gâh çıkaram gök yüzüne seyreder âlem beni
gâh inerem yer yüzüne seyrederim âlemi..

Anlaşılması zâhiren güç sözlerinden dolayı derisi yüzülmüş HAKK âşığı Nesimî..
Dîvan şâiri. Azerî sahasında yetişen Türk şâiridir. Asıl adının Imâdeddîn olduğu, Bağdat civarında Nesîm kasabasında doğduğu söylenir. Hayâtı hakkında verilen bilgiler çelişkilidir. İran’da Hurufilik mezhebini kuran Fazlullah’ın (Öl. 1401) halîfelerinden olduğu, şeriata aykırı inançları propaganda ettiği için Halep’te derisi yüzülerek Öldürüldüğü bilinmektedir (1404)


*

ŞeÂN Şehrin kuL ihvÂNi
ZeMZeM Zehrin kuL ihvÂNi
BİZ bu Dehrin kuL ihvÂNi
Bâd ü HÂR
-ını gÖRmüşüz!..

ŞeÂN:
ŞeeNULLAH:
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Resim---“Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin: Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.” (Rahmân 55/29)

Dehr: Zaman, çok uzun zaman, ebedi. * Bin yıllık zaman. * Dünya.

DEHR indeki DEHLiz idik:

هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا
Resim---Hel etâ alel insâni hînun mined dehri lem yekun şey’en mezkûrâ(mezkûren) : Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip geçti.” (İnsan 76/1)
Bâd ü HÂR: bu BAĞdaki fırtına ve diken zorlukları..
Bâd: f. Yel. Rüzgâr. Soluk. Nefes.
HÂR: f. Diken.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: ÖR/kÖR/gÖR-müşüz!.. şiir zevki

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

kûN feyekûN KaFEsinde
NAZa NİYAZ NeFesinde
ÖTTmüşüz EFEM SESinde
AŞK bAHarını gÖRmüşüz
!..


kûN feyekûN KaFEsi: KûN Ruhuna-canına, feyekûN kanlı-KaFEsi BedeN..
OL-AN, KûN feyeKûN TeceLLîsi:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Resim---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (Yâsîn 36/82)


EFEM: cAN YOLdaşım güzel kanaryammm..

*

BiNBiR KÜPünde HAŞlanıp
bendeBEN ile TAŞlanıp
Bir GÜNde binkez YAŞlanıp
DAĞlar KARını gÖRmüşüz
!..

*

ELİFi LâM, MİM-i LÂ da
BİZ BİR
-İZ el ÂN be-LÂ da
KeVN
-i Kerem KerBeLÂ da
Kisb ü KÂRını gÖRmüşüz
!..


ELİF-LâM-MİM: gerçek mânâsı- bilinemez, düşünülür Kur'ân-ı Kerimde harf-i mukatta.. ALLAH celle celâluhunun LUTFu MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi..
KeVN-i Kerem: Mükerrem yaratılışın, Kerem oluşun denendiği Kâr u BeLÂ..
Kisb ü KÂR: Çalışma ve kazanç..

*

VARı-YOK-u YAKmışız da
AŞK ARKInda AKmışız da
YERe
-GÖĞe BAKmışız da
NÛRun NÂRını gÖRmüşüz
!..


Yer-gök ALLAH celle celâluhu NURu iken İkİlik Bazarında NâR gözükmekteki İmkÂNla İmtihÂN KULLuk HÂLi..

*

NUH ile LÛTun EŞ-inde
GABİRUN Olduk PEŞinde
TÛRda MÛSA ATEŞinde
Firavn NÂRını gÖRmüşüz
!..
aleyhumu's-selâm


NUH ile LÛTun EŞ-inde
GABİRUN Olduk PEŞinde:

GABİRUN: geride kalan, sözünde durmayan ve dönen.

قَالَ إِنَّ فِيهَا لُوطًا قَالُوا نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَن فِيهَا لَنُنَجِّيَنَّهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ
Resim---Kâle inne fîhâ lûtâ(lûten), kâlû nahnu a’lemu bi men fîhâ le nunecciyennehu ve ehlehû illemreetehu kânet minel gâbirîn(gâbirîne) : Dedi ki: "Onun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "Onun içinde kimin olduğunu biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır."(Ankebût 9/32)

ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِّلَّذِينَ كَفَرُوا اِمْرَأَةَ نُوحٍ وَاِمْرَأَةَ لُوطٍ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللَّهِ شَيْئًا وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ
Resim---“Dareballâhu meselen lillezîne keferûmreete nûhın vemreete lût(lûtın), kânetâ tahte abdeyni min ibâdinâ sâlihayni fe hânetâhumâ fe lem yugniyâ anhumâ minallâhi şey’en ve kîledhulen nâre mead dâhılîn(dâhilîne) : Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lût'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin! denildi.” (Tahrîm 66/10)


TÛRda MÛSA ATEŞinde:

فَلَمَّا قَضَى مُوسَىالْأَجَلَ وَسَارَ بِأَهْلِهِ آنَسَ مِن جَانِبِ الطُّورِ نَارًا قَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَّعَلِّي آتِيكُم مِّنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
Resim---“Fe lemmâ kadâ mûsel ecele ve sâre bi ehlihî ânese min cânibit tûri nârâ(nâren), kâle li ehlihimkusû innî ânestu nâren leallî âtîkum minhâ bi haberin ev cezvetin minen nâri leallekum testalûn(testalûne) : Sonunda Musa süreyi doldurup ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafından bir ateş gördü. Ailesine: Siz (burada) bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir ateş parçası getiririm, dedi.” (Kasas 28/29)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: ÖR/kÖR/gÖR-müşüz!.. şiir zevki

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

El MÂliki yeVMid- DİNde
İns ü CiN OLUnca SîNde
ESfelinde İLLiYYinde
YÂRle YÂRini gÖRmüşüz
!..


El MÂliki yeVMid- DİN: Din gününün, tek ÂNın-şu ÂNın ve de ŞeÂnın Sahibinin her yeniden yaratış AN ANlatımı..
ESfelin: AYNın-fASLın, en alt BEDEN diyarı alçaklığı NÂR ülkesi..
İLLiYYin: ASLın en üst RUH iklimi yüceliği NûR İklimi..

YÂRle YÂRini gÖRmüşüz!.:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle habibiyle mahbubunu
Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “RABBımı RABBımla tanıdım. Eğer RABBımın yardımı olmasaydı Onu tanıyamazdım! (bulamazdım.)'' buyurmuştur.
(Gürüzânfer, Ehadis-i Mesnevi shf. 2)

*

TEVHİDin TACını TaKtık
HaKKta HaKKtan HaKKa HaKtık
Göğsünde gÖZünden BaKtık
YEZDÂN YÂRini gÖRmüşüz
!..

*

ATEŞ ile Hesap KESip
TOPRAK OLup Suya KÜSüp
RÜZGÂR ile BİRlik ESip
BİZ AH
-ZÂRini gÖRmüşüz!..

*

zamANı zÂHİR AN-ıyla
devrÂNıyla seyrÂNıyla
kanı
canı - imÂN-ıyla
BEYT
-in ERini gÖRmüşüz!..

Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm ŞAHı Ali kerremullahi veche..

*

AŞKın ASLı ÂRîsini
cİSİMde cAN CÂRisini
El BâKiyye
l- BÂRisini
BİRRun BERRini gÖRmüşüz
!..


Ârî: pâk.tertemiz.
Cârİ. Geçerli. Geçmekte olan. * İnsanlar arasında mer'i ve muteber ve mütedavil olan.


Resim

CeBERRutul- CEBRâile
TÛR
-u SÛRduk İSRâFile
HİCRi OLup İSMâile
HaCeR CERRini gÖRmüşüz
!..
aleyhumu's-selâm


CeBERRut: Azametin daha dâimîsi ve bâtınîsi. Büyüklük. Hâkimlik. Kudret, celadet. Fart-ı kibir ve azamet.
TÛR: Dağ. * Had ve mikdar.
SÛR: (Suret. C.) Kıyamet günü İsrafil Aleyhisselâm'ın çalacağı boru. Buna Sur-u İsrafil de denir. * Boynuzdan yapılan düdük.
HİCR-i İSMâil: Kâbenin kısmı iken dışarıda kalı İSMâil ve Hacer aleyhumusselâmların yattığı yüce makam özel hücrre..
HaCeR CERRi: Rahimiyyet ÇEKiciliği ya da manevî Şehvett duygu-olgusu..

*

Kevn-i Kâinât-ı KüRRe
Zıtlar zevki zÂHİR ZeRRe
Beşik
-MezÂR binBiR KeRRe
MeşKuK MERRini gÖRmüşüz
!..


Kevn-i Kâinât: Kâinât OL-uşumu-her ÂN yaratılışı..
MeşKuK: şekli, şüpheli. Kendinden şüphe edilen.
MERR: Def'a. Kerre.

*

Gönül gurbet GELdi gAYRı
ASLın fASLı
AYNa AYRı
TEK NOKTAda ŞeRRi
-hAYRı
ŞeDDe ŞERRini gÖRmüşüz
!..


ŞeDDe: Bir şeyi kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak. tek sessiz harfin iki defa okunmasına yarayan işaret.


*

YOK iken VARı İÇinde
KOR OLup KAR ı İÇinde
Nemrud
un NAR ı İÇinde
RAHîm TERini gÖRmüşüz
!..


Nemrudun NAR ı İÇinde
RAHîm TERini gÖRmüşüz!..:


قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
Resim---“Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme): Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol! Dedik.” (Enbiyâ 21/69)

وَاللّهُ يَدْعُو إِلَى دَارِ السَّلاَمِ وَيَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---“Vallâhu yed’û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin) : Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.” (Yûnus 10/25)


Nemrud: Zâlim ve gaddar olarak tanınmış ve Allaha karşı kibir ve isyan ile büyüklük taslamış bir kralın ismidir. Milâddan evvel 2640 yılında yaşadığı sanılmaktadır. Peygamber İbrahim Aleyhisselâm zamanında yaşamış ve onu ateşe atarak yakmak istemiş, mu'cize ile İbrahim Aleyhisselâm ateşten kurtulmuştur. Bâbil'in müessisi ve hükümdarı olup, en evvel hükümranlık ve tecebbür eden bu olduğu mervidir.

*

Kalb Kazan Kafa TASInda
mecNûN’unda leyl
-LÂsında
ELESTÜ sün BeLÂ sında
MÎm mAHşERini gÖRmüşüz!..


ELESTÜ sün BeLÂ sında:
ELeST BeZMi:


وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne) : Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.” (A'râf 7/172)



Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: ÖR/kÖR/gÖR-müşüz!.. şiir zevki

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

deLi DALLga DİNdirilip
SîNeSîNde SİNdirilip
GÖKten YERe İNdirilip
SeCDe YERini gÖRmüşüz
!..

*

Kır! At!” OLup OKluğunda
KIRAT OLup YOKluğunda

SIRAT OLup ÇOKluğunda
SIFIR SıRRını gÖRmüşüz!..

*


ASLa perde AYN CAMI
TaMM
-TüMMe Tekmil HAMını
SONsuz SAY dık RAKAMını
TEK-BİR BİRini gÖRmüşüz!..


Tekmil: Bitirmek, tamamlamak. Kemâle erdirmek. * Tam, bütün, eksiksiz.
TEK-BİR: tek bir tane SAYI.. "Allahü ekber" demek. Allah'ın her hususta en yüksek ve en büyük olduğu ifâde etmek.

*

Şu YAŞAyıp Bu YAŞAyıp
Bir Damlacık SU YAŞAyıp
Her HüCRRede HUu YAŞAyıp

BİZ-BİR BİRini gÖRmüşüz!..


BİZ-BİR-İZ: hüCReler-âletler çok-farklı cerryÂN TEK

*

ÇEKildi ÇİLEmİZ DOLdu
Yedi Rengin SıRRı SOLdu
ŞEYtÂN
-ımız TESLİM OLdu
GERİ KİRİni gÖRmüşüz
!..


ŞEYtÂN-ımız TESLİM OLdu:

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)


Resim

SıRR-ı SıFıR SultÂN iken
TEKe TEKte TEK
-CÂN iken
NâRa-NûRa MekÂN iken
MevLÂ MîRi ni gÖRmüşüz!..


NâRa-NûRa MekÂN: NâRın-NûRun HüKMün BİLdiren NAKLe Muhatab AKLa mekÂN>BEDEN..
MîR: Amir. Bey. Baş. Kumandan. Vâli.
MevLÂ MîRi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

*

Avcı ŞeMsin, AVı AY ın
Bir nefes cÂN
, TAVı HAYın
Kalem KAŞın
, VaV-ı YAYın
KİRPİK TÎRini gÖRmüşüz
!..


TAV’: İsteyerek uymak. Bir şeyi istekle yapmak. Muti' olmak. * Mer'anın genişliğinden dolayı davarın her tarafta otlamasının mümkün olması.
TaVlamak: Yemleyerek yakalamak.. dünbelek vs ısıtarak tam ses vermesi işlemi.
TÎR: f. Ok.

*

ceheNNemde YÜZün YUYup
CeNNeti cÂNında DUYup
Tebliğ
-Tebşir-Teşhid UYup
Nefs Münzirini gÖRmüşüz
!..


Tebliğ-Tebşir-Teşhid UYup

Nefs Münzirini gÖRmüşüz!..:

Tebliğ-Tenzir-Tebşir-Teşhid Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin 4 ana Resûlluk görevi.


*

BİZ-BİR idik ben SESinde
AŞK PİŞİRip ENsesinde
KuDDûsî BaBa SESinde
BeLÂ BOR’unu gÖRmüşüz
!..


AHMEDi KUDDÛSÎ kaddesallahu sırrahu BaBamız atalarımıznda KÂMİLi HaKK Âşığı, Niğde ili BOR ilçesinde (1769 – 1849) yaşamış, Medinede Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem huzurunda mücavir kalmış. Kadirî Abdullatif kolunu kurmuş, sadece TEVHİD esaslı yol İzlemiş, İZin İzlediğimiz Aziz HaKK Dostu..



Resim

BİZ BEŞİKte YAŞlanmışız
Mezar OLup HAŞlanmışız
EN Yakından TAŞlanmışız
Hakir HORunu gÖRmüşüz
!..


Hakir : Küçük. Ehemmiyetsiz. Kıymetsiz. İtibarsız. Kudretsiz.
HOR: f. Kıymetsiz, ehemmiyetsiz.

*

Kuru LAFa Karnımız TOK
LaF ile Sevenlerse ÇOK
YANmayANa SÖZümüz YOK
AŞKın KORUnu gÖRmüşüz
!..

*

Sâlihin geBE NÂkasın
Nar ile Nura TAKAsın

Me-Le-Me-Ye-Se-Te-Kasın
Kara MOR
-unu gÖRmüşüz!..
aleyhi's-selâm


Sâlihin geBE NÂkasın:

قَالَ هَذِهِ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ
Resim---“Kâle hâzihî nâkatun lehâ şirbun ve lekum şirbu yevmin ma’lûm(ma’lûmin): Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi.” (Şuârâ 26/155)


Nar ile Nura TAKAsın:

إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ
Resim---“İnneş şeytâne lekum aduvvun fettehızûhu aduvvâ(aduvven), innemâ yed’û hızbehu li yekûnû min ashâbis seîr(seîri): Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır.” (Fatır 35/6)


Me-Le-Me-Ye-Se-Te-Kasın:

Adana erkek Lisesin leyl-i meççâne-parasız yatılı okurken patron lakaplı 130 cmlik 100 kiloluk topucuk bir coğrafya hocamız vardı. Astronomi dersimiz de girerdi Adanalı deli-dolu genç kültürü hiç rahat vermezdi. O ise kızınca olmayacak imtihan yolları bulur arka arkaya basardı sıfırları ve sınıfta da çaktırırdı ve meşhurdu.
1.inci ders tam bitecekken arkadan birisi “tombişimm!” dedi.
Hoca döndü teneffüs sonu güneş ışığı tayfının 7 rengini saymayana “1” dedi.
5 dakikada ne yapmalıydı.. renklerin baş harflerini ezberleyim dedim ezberledim ve bir tek ben “10” almıştım..
Me:Mor-Le: Lâciverd-Me: Mavi-Ye: Yeşil-Se: Sarı-Te: Turuncu-Ka: Kırmızı


*

Dört KUŞ idik ben dağında
AV OLduk AVcı AĞInda
cÂN
-cİSİM ÇİLE ÇAĞInda
RaHMi SOR?” unu gÖRmüşüz!..
aleyhi's-selâm


Dört KUŞ idik ben dağında:

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Resim---“Ve iz kâle ibrâhîmu rabbî erinî keyfe tuhyil mevtâ kâle e ve lem tu’min kâle belâ ve lâkin li yatmainne kalbî kâle fe huz erbeaten minet tayri fe surhunne ileyke summec’al alâ kulli cebelin minhunne cuz’en summed’uhunne ye’tîneke sa’yâ(sa’yen), va’lem ennallâhe azîzun hakîm(hakîmun): İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu. (bakara 2/260)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: ÖR/kÖR/gÖR-müşüz!.. şiir zevki

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

RüzGÂR UĞRAgın Yatanın
Battıkça DİBe Batanın
SAĞa
- Sola kıç Atanın
TAY
-ın TORunu gÖRmüşüz!..


TOR: İşe koşulmamış geme dizgine alışık olmayan vahşi genç atın tayın hali

*

SüleymÂNa BeLKiS TaY-dık
MeryeM
in SuS Payın Saydık
YûSUf idik
ZüleyHÂydık
DÜŞüm YOR!”unu gÖRmüşüz!..
aleyhumu's-selâm


SüleymÂNa BeLKiS TaY-dık:

HüDHüD kuşumuz habercidir Belkisten Süleyman aleyhi's-selâma:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dört hayvanın öldürülmesini yasaklamıştır. Bunlar, Karınca, An, Hüdhüd Kuşu (Çavuş Kuşu) ve Göçeğen kuşudur.
(Ebu Davûd K. el-Edeb, bab: 164, Hadis No 5267/İbıı-i Mâce K. es'-Sayd bab: 10, Hadis No 3223/Ahmed b. Hanbel, Müshed, C 1 S. 332)

إِنِّي وَجَدتُّ امْرَأَةً تَمْلِكُهُمْ وَأُوتِيَتْ مِن كُلِّ شَيْءٍ وَلَهَا عَرْشٌ عَظِيمٌ
Resim---“İnnî vecedtumreeten temlikuhum ve ûtiyet min kulli şey’in ve lehâ arşun azîm(azîmun): "Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var." (Neml 27/23)

قَالَ نَكِّرُوا لَهَا عَرْشَهَا نَنظُرْ أَتَهْتَدِي أَمْ تَكُونُ مِنَ الَّذِينَ لَا يَهْتَدُونَ
Resim---“Kâle nekkirû lehâ arşehâ nenzur e tehtedî em tekûnu minellezîne lâ yehtedûn(yehtedûne): Dedi ki: "Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?” (Neml 27/41)

قِيلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَ فَلَمَّا رَأَتْهُ حَسِبَتْهُ لُجَّةً وَكَشَفَتْ عَن سَاقَيْهَا قَالَ إِنَّهُ صَرْحٌ مُّمَرَّدٌ مِّن قَوَارِيرَ قَالَتْ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي وَأَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمَانَ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---“Kîle lehadhulîs sarh(sarha), fe lemmâ raethu hasibethu lucceten ve keşefet an sâkayhâ, kâle innehu sarhun mumerradun min kavârîr(kavârîra), kâlet rabbi innî zalemtu nefsî ve eslemtu mea suleymâne lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne): Ona: Köşke gir! dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti. Süleyman: Bu, billûrdan yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi. Melike dedi ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleymanla beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.” (Neml 27/44)

MeryeMin SuS Payın Saydık:

وَهُزِّي إِلَيْكِ بِجِذْعِ النَّخْلَةِ تُسَاقِطْ عَلَيْكِ رُطَبًا جَنِيًّا
Resim---“Ve huzzî ileyki bi ciz’ın nahleti tusâkıt aleyki rutaben ceniyyâ(ceniyyen): Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş taze hurma dökülüversin." (Meryem 19/25)

فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنسِيًّا
Resim---“Fe kulî veşrabî ve karrî aynâ(aynen), fe immâ terayinne minel beşeri ehaden fe kûlî innî nezertu lir rahmâni savmen fe len ukellimel yevme insiyyâ(insiyyen): Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.” (Meryem 19/26)

YûSUf idik ZüleyHÂydık:

قَالَ هِيَ رَاوَدَتْنِي عَن نَّفْسِي وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِّنْ أَهْلِهَا إِن كَانَ قَمِيصُهُ قُدَّ مِن قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الكَاذِبِينَ
Resim---“Kâle hiye râvedetnî an nefsî ve şehide şâhidun min ehlihâ, in kâne kamîsuhu kudde min kubulin fe sadekat ve huve minel kâzibîn(kâzibîne): (Yusuf) Dedi ki: "Onun kendisi benden murad almak istedi." Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti: "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir.” (Yûsuf 12/26)

DÜŞüm YOR!unu gÖRmüşüz!..:

إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ
Resim---“İz kâle yûsufu li ebîhi yâ ebeti innî re eytu ehade aşere kevkeben veş şemse vel kamere re eytuhum lî sâcidîn(sâcidîne): Hani Yusuf babasına: "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) onbir yıldız, güneşi ve ayı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti.” (Yûsuf 12/4)

وَكَذَلِكَ يَجْتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلَى آلِ يَعْقُوبَ كَمَا أَتَمَّهَا عَلَى أَبَوَيْكَ مِن قَبْلُ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبَّكَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Resim---“Ve kezâlike yectebîke rabbuke ve yu allimuke min te’vîlil ehâdîsi, ve yutimmu ni’metehu aleyke ve alâ âli ya’kûbe kemâ etemmehâ alâ ebeveyke min kablu ibrâhîme ve ishâk(ishâke), inne rabbeke alîmun hakîm(hakîmun): İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Yûsuf 12/6)


Resim

BUZ DAĞIn SU-yun İÇmesi
Baht
-ı BULutu SEÇmesi
İğne DELiğin GEÇmesi
KOLAY ZORunu gÖRmüşüz
!..

İğne DELiğin GEÇmesi:

إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُواْ عَنْهَا لاَ تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاء وَلاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِمِينَ
Resim---“İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczîl mucrimîn(mucrimîne) : Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!” (A’raf 7/40)

*

çARK-ı ÇİLLesiydik CeVRin
DeVRÂNında deli DeVRin
GÂRındaydık DeVR
-i SeVRin
ÖRMcek ÖRünü gÖRmüşüz
!..


Cevr: (Cevr) Cefa, eziyet, sıkıntı, üzüntü. Zulüm. * Tas: Tarikat adamının ruhen ilerlemesine mâni olan şey.
DeVR: OLuşlar algısı..
Sevr: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in hicrette sığındığı mağara dağı..
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem , Ebu Bekir radiyallahu anhu ile Sevr mağarasında üç gün geçirdi.
Bu sırada Mekkeliler, her tarafta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i arıyordu.
Becerikli bir iz sürücüsü, Mekkelileri Sevr mağarasına kadar getirmişti.
Ancak bu sırada bir mucize olmuş, bir örümcek mağaranın ağzına ağ örmüş ve bir güvercinde yuvasını mağara girişine kurmuştu.
“İki dağ güvercini de, gelip mağaranın ağzında, örümcekle ağaç arasında yuvalandı.

(Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 325, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c.2, s. 482; Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 325, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c.2, s. 482)
Askerler mağaranın yanına gelince, Ebu Bekir radiyallahu anhu endişelenmeye başladı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem , onu teselli etti :

إِلاَّ تَنصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُواْ ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُواْ السُّفْلَى وَكَلِمَةُ اللّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Resim---“İlla tensurûhu fe kad nasarahullâhu iz ahrecehullezîne keferû sâniyesneyni iz humâ fîl gâri iz yekûlu li sâhibihî lâ tahzen innallâhe meanâ, fe enzelallâhu sekînetehu aleyhi ve eyyedehu bicunûdin lem terevhâ ve ceale kelimetellezîne keferûs suflâ, ve kelimetullâhi hiyel ulyâ vallâhu azîzun hakîm (hakîmun): Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.” (Tevbe 9/30)


*

ELestu-mAHşer YERİnde
Ehl
-i Beyt EReN ERİnde
HaBLi
l- VeRîD Çenberinde
Gönül GÖRÜnü gÖRmüşüz
!..


MERKEZ-de O..
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: ÖR/kÖR/gÖR-müşüz!.. şiir zevki

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

Niçin? Nasıl? Nerde?” lenmiş
BiN
-BiR ELek DERD ELEnmiş
Gaflet ile PERDElenemiş
KULun KÖRÜnü gÖRmüşüz
!..

*

DerÛNumuz Düştü DErDE
Seher SıRRı Perde Perde
Yedi İKLİM GÖKte
-YERde
MîM
-de NûRUnu gÖRmüşüz!..


DerÛN: f. İç taraf. Dâhil. * Kalb.

*

cÂN KUŞUna Kanlı KâFes
RaBBÂNî SÖZ
- RASûLî SES
ALınan
VERilen NEFES
İsRAF SÛRUnu gÖRmüşüz
!..


cÂN KUŞUna Kanlı KâFes: beden tamm benliği..
RaBBÂNî SÖZ- RASûLî SES: Kur'ân-ı KerimimİZ..

وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَصَعِقَ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَن شَاء اللَّهُ ثُمَّ نُفِخَ فِيهِ أُخْرَى فَإِذَا هُم قِيَامٌ يَنظُرُونَ
Resim---“Ve nufiha fîs sûri fe saıka men fîs semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâh(şâallâhu), summe nufiha fîhi uhrâ fe izâhum kıyâmun yanzurûn(yanzurûne) : Sûr'a üflenince, Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!” (Zümer, 39/68)


Ebu Davud ve Tirmizi İbn Amr b. As’tan rivayet ediyorlar. Dediğine göre, Allah Resulüne Sur hakkında soru sorulmuş, o da şöyle buyurmuştur:
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: O, üflenilen, çalınan bir boynuzdur.
(Tirmizi, Sıfatul Kıyame, h:2431/2548. Tirmizi, bu Hasen bir hadistir, demiştir.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Böyle bir durumda, Hasbunallah ve Nimel vekil, tevekkelna Alallahi= Allah bize yeter, o ne güzel vekildir. Biz Allah’a dayanıp güvendik, deyin.”buyurmuştur.
(Tirmizi, Sıfatul Kıyame, h:2430/2547. Tirmizi bu hadis için Hasen-Sahihtir, demiştir.)

*

CÜMMle benler BİRdir BİZde
MuhaMMedî
BİZ BİR-İZ de
KALB DAĞı OLup SîNemİZde
TEVHİD TÛRUnugÖRmüşüz
!..

*

KItMÎRine NEyyledi DOST
ASL
-ın fASLI ŞEYYledi DOST
KervÂN KELBi EYYledi DOST

Her YÖN ÜR!”ünü gÖRmüşüz!..


KItMÎR: kervÂN kelbi..
ÜRmek: havlayarak tehlikeyi haber vermek.. İYİleri tek kervÂNa ÇAĞırmak..

وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Ve lillâhil meşriku vel magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh(vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm(alîmun): Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir.” (Bakara 2/115)


*

HaYYda OL, BULduğun Bil DOST
DOSTa DOST OLup Eğil DOST
KULLara KULluk Değil DOST
Hûr
-i AYN HÜRÜnü gÖRmüşüz!..


Hûr-i AYN HÜRÜnü gÖRmüşüz!..:
كَذَلِكَ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ
Resim---“Kezâlik(kezâlike), ve zevvecnâhum bi hûrin în(înin) : İşte böyle; ve biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.” (Duhân 44/54)

hûrin în: (BİZce) AYNın Hürriyeti..sonsuz ebedî.. Hürr-ün GÖZeği.. kaynağı..

*

Kul ihvÂNi cÂN cihÂNda
gör KIRAT Kapısız HANda
GEÇmiş
-GELecek TEK ÂNda
SIRAT SÜR!”ünü gÖRmüşüz!..


KIRAT: yaşlanmış ak YELeli kıtmirİM-iz..
SIRAT kÖPrüsü: Cennet'e gidebilmek için herkesin üzerinden geçmeğe mecbur olduğu ve Cehennem üzerine kurulmuş olan köprü..fASLın ASLına dönüşte ARAKEsit..


Resim

25.05.12 05:22
brsbrs.. tktktrstkks


Resim
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ŞİİRleri◄” sayfasına dön