NASİHAT

Cevapla
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

NASİHAT

Mesaj gönderen katre-iNur »

NASİHAT

Kimseye ne derdini,
Ne acını,
Ne ızdırabını,
Açma... Melek bile bilmesin...
ALLAH’a aç her derdini. Arzularını... Utanmazsan eğer...
“Yan, ama tütme!..”
Yazılandan gayri gelmez.
İyisi de gelir fenası da.
Hepsini hoş gör!..
Kadere boyun eğ!..
Elde olmayan birşey vardır.
Kader.
Onunla mücadele edilmez...


Dr. Münir Derman (KS)
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

DEĞERLİ KUL,

Münir hocamdan aktardığınız sözü tekrar tekrar okudum..
O güzel ve anlamlı sözleri okudukça bir şeyler hatırladım..
Siteye yeni geldiğim zamanlardaki halimi, yazdıklarımı..
Dayanamadım haber arşivine gittim eski yazdıklarıma bir göz gezdirdim..
Bakın neler yazmışım..




"Adı Kul İhvani olan değerli büyüğüm “Ruh kardeşi “ nin inanç, iman birliği, hiç bir sözünün, kelimesinin boş çıkmaması kendisinde gördüğümdür..
Kul ihvani içinde bulunduğu hizmet aşkı ve sevgi deryası gönlüyle yolunda herkesi muhabbetle kucaklıyor...


KUL İHVANİ'nin her zaman söylediklerini tekrar tekrar düşünüp anlamaya gayret ederim.
Geçen bir sohbetimizde dedikleri beni ciddi ciddi düşündürdü.. Kendimi bildim bileli ciddiyimdir zaten.. Her söz her kelime her davranış düşünülecek bir unsurdur benim için..
Bu vesile ile söylenilen sözlerin iyice anlamını bulması için kendimi didiklemeye karar verdim.. Şöyle ciddi bir bakış ile kendime bakacaktım..


“Hemen üzülen, sevemeyen, sevilmeye yol aramayan hizmete muhtaçtır “ demişti
Düşünmeye başladım hemen üzülüyor muyum..... Üzülürüm, hemen olmasa bile üzüntüye bir meylim var bu belli...

Sevemeyen diyor.. Bana diyor tabiii..gelişi güzel konuşmadığına göre bana..!!.
Sevemeyen...,
Sevilmeye yol aramayan...,
Hizmete muhtaç....
Gene beni bir düşünce aldı.. Ben sevmiyor muyum... Sevilmeye yol aramıyor muyum...
Bana göre ben seviyordum her şeyi....çiçeği, böceği, alemi, insanları
Sevilmeye yol arıyor muyum umursuyor muyum işte onu bilmiyorum, emin değilim bu konudan....

Büyüğüm devam ediyor ;
“Yol lazım, yolcu lazım, sadık yoldaş lazım, yeterli azık lazım” diyor
“Teslim olsa da sürülüp hazırlanmamış tarlada tohuma yazık istese bile” diyor...
Sanki yüreğim duruyor...
Ben sürülüp hazırlanmamış tarla mıyım ...
Ah...... O bende ne görüyor da ben kendimde göremiyorum...dese ki şu eksik hemen anlayacak, yapacak mışım gibi geliyor..

Kulaklarım da
“bu yolda noksan arayan, mükemmele hasret kalır..bu yol denklik yoludur” sözleri çınlıyor..
Evet...bu lafta bana...!! ben kendimi sürekli kınarım..(DIM).. Ben bunu yaptıkça noksanlık çıkarıp ÖZ Benliğime eziyet ediyordum demek ki..
İnsan her an yeni bir şey öğreniyor ve şükrediyor.. Farkında olmak ne büyük bir nimet....
ALLAH hatalarımızı affetsin..


Adı “Ruh kardeşi” olan değerli büyüğüm devam ediyor

“Kendine
Erenlere
SAV'e
Rabb'ına
SADAKAT gerekiyor..”
diyor... Erenlere, SAV'e, Rabb'ına sadakati benim inancım var diyerek ve öncekini yapamazsan sonrasına geçemezsin şeklinde düşündüğümden birinci madde olan kendine sadakati düşünmeye başladım... Çünkü bu zamana kadar düşünmemiştim... Ben bendim ve yetiyor idi..
Ve takıldım kaldım...
Düşünüyorum..düşünüyorum kendine sadakat nedir..
Kendini sevmek mi..kendini değerli bilmek mi...hayatı yaşamak mı, düzgün duruş edep ve ahlâk mı..Özündeki ruha saygı mı...

“Önce kendini bilsin, zaten kaderini yaşar merak etmesin nefsin” dendi

“Kendini bilip huzura gelmek” ne demek acaba...
Ben kendimi bildiğime inanıyorum..ayrıca herkes kendini bilmez mi.. Ne istediğini...
Hayata bakışını, durduğu noktayı bilmez mi... Bildiğime inandığımdan bir eksiklik hissetmiyorum...fakat söylendiği içinde derin derin düşünüyorum.. Sanki bir şeyi çözemedim .... İçim rahat değil...
Tekrar tekrar soruyorum...ve başka ne anlamı var merak ediyorum..
Nedir bu kendini bilmek... Okurken okurken bir cümle çıktı önüme..
KENDİNDE OLANIN FARKINDA OLMAK

Arayış sürüyor.. Devam ediyorum okumalara.. Biri dile gelsin anlatsın istiyorum.. Akıl gözüyle bir anlayayım istiyorum....
Gönlüm bildiğini hatırlasın istiyorum... Biri hatırlamama yardımcı olsun istiyorum... Yana yakıla gece geç saatlere kadar okumaya kendimce aramaya çalışıyorum...

İçimdeki huzura bir uzağım, bir yakınım... ALLAHım koruyor seviyor..gösteriyor ..öğretiyor.. Lakin ben hala gene hiçbir şey bilmiyorum

Arayış sürüyor......
Sonunda Münir Hocam (k.s) yetişiyor...
Bilmiyorum benim gibi olanınız var mı...

Bu yol"BEN" lik değil "BİZl"ik yolu der KUL İHVANİ...ve önemle bu konunun üzerinde ısrarla durur..
Ben sizinle paylaşmak istedim.. Münir Hoca (k.s) 1958 yılında yazmış olduğu yazısında diyor ki.....





Ben lisanımla Ene'l-Hakk lafzı etmem bir an
Halimi canım bilsin lafz-ı üryân istemem.

Münir DERMAN


KENDİMLE BERABER

Bir gün hocamı ziyarete gitmiştim. 17 yaşında idim. Odası tavanında yalnız penceresi olan geniş yüksek tavanlı idi. Odası çıplak. Bir post. Bir de yerde yatak... Desti. Leğen. İşte o kadar...
Çok güzel koku vardı havasında...
Kendisi oturmuş, uzun saçları yele gibi omuzlarına sarkıyordu. "-Gel bakalım." dedi. Elini öptüm. "-Ben artık gidiyorum mektep bitti." dedim.
Dua etti, nasihat şeklinde emirler verdi: "-Ara sıra kendi kendine bir odada kal..." Bunu adet edindim, ara sıra bunu yaparım... Tahsil için Fransa'ya gittim. Aradan 5-6 sene geçti...
Bir gün bu nasihat ve emri yapmak için odama girdim... Odamda iki zat gördüm. Birdenbire şaşırdım. Nereden girdiler bunlar... Beni görür görmez yürüdüler, duvarın içinde kayboldular. Şaşırdım kaldım. Bir kağıt bıraktılar yere, küçük... Hala saklarım o kağıdı... Ve hayretim hala devam ediyor. Otuz küsur sene oldu. Son nefesime kadar bu hayret devam edecek... Halledemedim...

Bu hadiseden 1 sene sonra yurda tatile döndüm. Doğru hocama gittim... Yaşlanmış...Elini öptüm. Bana halimi sordu... Ağabeyimi sordu. "-Gelsin.." dedi. (...) Yanında oturduk... Hocam hastalanmıştı. Yanında idik... Bize nasihat etti, dua etti, bizi okşadı...
Bir aralık "O kağıt sende mi?" dedi. Birdenbire anlayamadım. "-Ha..." derken baş parmağını ağzıma uzattı. "Sus" dedi... "Öyle yap..." (...)
Bir gün sonra hocamızdan ayrıldık, ağladık... (...)
Hâlâ hocam bizi bırakmamıştır. Bunalırsak yetişir... Yalnız 15 sene evvel ağabeyim 47 yaşında hocamın yanına gitti... Nur içinde yatsın...


O kağıttaki yazı şu, size de söyleyim, böyle hareket edin:


"Vesveseyi bırak!..
Ne kadar işin ve arzun, dileğin varsa hepsini kaza ve kadere teslim et!..

Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah'a bırak... Ve bekl!..
Telaşı terket! Izdırabı, üzüntüyü kaldır! Murat yolu kendi kendine görünür, o yola düşersin.

Aç kal, kimseye söyleme!
Dertlerini, yoksulluklarını, ızdıraplarını söz haline geçirme! Melekler bile duymasın...

Derdin olursa Hakk ile konuş, her şeye yeter.
Sefalete düşersen vakur ol! Sabret!

Hak'ka bile ellerini istek için kaldırma! Yalnız hamd için kaldır!
Allah seni senden iyi bilir...
Hakk'da erimek dünyada budur..."


...................


Ya HU!”
ALLAHım... ALLAHım...

Munir Hocam aracı oldu..RABBIM konuştu



“Kendi nasıl dilerse öyle iş gören Allah'a bırak... Ve bekle...
Hak'ka bile ellerini istek için kaldırma. Yalnız hamd için kaldır!....”



Ya RABBİ sana şükürler olsun!..


Şükrümü sizlerle paylaşmak istedim..

ALLAHA EMANET OLUNUZ DEĞERLİ ARKADAŞLAR"


(29.07.2007-20:54)


............................

KIYMETLİ KUL,


Ben sayenizde yeniden düşündüm..
Ne heyacanlı ve öğrenmeye açık olduğumu hatırladım.
Münir Hocam gene yetişti, her zaman ki gibi varlığını gösterdi..


“Yan, ama tütme!..”
Yazılandan gayri gelmez.
İyisi de gelir fenası da.
Hepsini hoş gör!..
Kadere boyun eğ!..


YAN AMA TÜTME..
Ne kadar önemli.
Sessizden, derinden
ama susarak ve RAZILIKLA
Amiin.. Amiiin


Resim
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »



BİZliğimize sebeb,
BİRliğimze sonuç olan
Resûlullah sav'e salât ü selâm Olsun!..

Allahümme!
Salli ve sellim ve bârik
Alâ seyyidinâ Muhammedin,
Abdike ve,
Nebîyyike ve,
Rasülûke ve,
Nebîyyi’l-Ümmiyi ve
Alâ âlihi ve,
Ehl-i beytihi ve;
Ashabihi ve,
Ümmetihi...

Âmîn!..

Elhamdülillahirabbilâlemîn...
Resim
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen katre-iNur »

Sayın Kardeşim,

Sizlerdeki bu güzel hissiyatları hatırlamanıza vesile olduğum için çok bahtiyarım

Yüce Rabbimiz ol dedi ve oldu. Bazen kul' u kisvesiyle bazen bir seher vakti kuş sesiyle , bazen yağan yağmur veya kar taneleriyle...
Dilediğine hidayet eder hemde hiç ummadığı bir anda. Ummadığın biçimde...

Münir Derman Hocamız benim için denizin bittiği suyun bile tadının kalmadığı bir anda karşıma çıktı. Allah cc kendisinden ve vesile olanlardan...


Allah cc Yar ve Yardımcınız olsun. Sayın Dr Münir Derman hocamızın mekanı püru cennet olsun. Allah Razı olsun.
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen katre-iNur »

Bişr-i Hafi buyurdular ki:

* İki şeyden kaçın: “Çok yemekten ve çok konuşmaktan”

* Dünyada aziz olmak isteyen diline sahip olsun. Şahitlik yapmasın, imam olmasın, ziyafetlere katılmasın.

* Sabır Allah-ü teala’yı kullara şikayet etmemektir.

* İnsanlar arasında tanınmak isteyen ahiretin tadını alamaz.

* Şöhreti seven Allah’tan korkmaz.

* Övülmekten hoşlanmak ahmaklıktır.

* Sabır susmaktır. Konuşan, susandan daha fazla vera sahibi olamaz.

* Kötü insanlarla arkadaşlık yapan iyi kimselere sui zan eder.

* Dün öldü, yarın doğmadı, bugün can çekişiyor. Sen bu anı değerlendir.

* Topal bir karınca düşünün. Bir buğday için saatlerce uğraşır, didinir, tam yuvasının ağzına getirir ki taneyi kuş kapar. Ölüm kuşu da böyledir. Kimse dünyadaki emeline kavuşamaz
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen katre-iNur »

İmam Gazali'den Nasihatler

Oğlum! Şu üç ibadetinde mutlak surette kalbini teyakkuz halinde bulundur, aklın ve kalbin başka yerde olmasın!

Bunlar, Kur'ân-ı Kerîm okurken, Rabbini zikrederken ve namaz kılarken. Bu üç halde bir an bile aklını ve gönlünü başka yere verme.

Allah'ın huzurunda olduğunu unutma! Yoksa yönünü kıbleye çevirip de, aklın başka şeyler peşinde olursa, bunun değeri zaafa uğrar.

Yönünü İslâm'ın doğduğu ilk mâbed olan Kâbe'ye, kalbini de Hazreti Allah'a bağla! Ayrıca âriflerden olmak istersen; sükûtun fikir, bakışın ibret ve dileğin tâat olsun. Zira bu üç haslet, âriflerin alâmetidir.

Oğlum! Kul borcundan son derece sakın! Bir kuruş borç yüzünden, kabul olmuş pek çok ibadetin sevabı gider.

Rasûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem, borçlu olarak ölenlerin namazını kılmazdı. Bundan maksadı, zengini merhamete getirip alacağını bağışlatmaktı.

Mümin, borç yaparken fuzuli yere borca girmez. Lâkin zarureten borçlanırsa ve ödemek niyetiyle alırsa, Allah Teâlâ ona yardımcı olur.

Hattâ ödemenin gayreti içinde olup da borcunu ödeyemeden ölürse, kıyamette de Allah yardımcısı olur.


Belaya da şükretmek lazımdır. Çünkü küfür ve günahlardan başka belâ yoktur ki, içinde senin bilmediğin bir iyilik olmasın! Allah, senin iyiliğini, senden daha iyi bilir.

Şer zannettiğin çok şey vardır ki senin için hayırdır. Hayır zannettiğin çok şey vardır ki senin için şerdir.
En selamet yol, ilâhi takdire razı olman, her hale şükür diyebilmendir.

Oğlum! Son derece dikkat edeceğin bir cihet varsa, o da kimler ile düşüp kalktığındır.

Şunu iyi bil ki bir sepet sağlam elma, içindeki bir çürük elmayı sağlama çıkartamaz. Fakat bir çürük elma, hepsini çürütür.

Bunun için daima salihlerle düşüp kalk!

İyi arkadaş da, gül yağı satana benzer, ya satın alırsın, ya o sana biraz sürer veya hiç olmazsa yanında bulunduğun müddetçe güzel koku taşırsın.

Kişi sevdikleri ile beraberdir. Dünyada kimi sever ve kim ile düşüp kalkarsan kıyamette onunla haşrolunursun.

O halde ilmi ile amel eden alimlerin ve salihlerin sohbetine devam et!

Oğlum! Hayatta her şey Allah'ın taksimi iledir. Allah; kimini zengin, kimini yoksul, kimini sağlam, kimini sakat, kimini alim ve kimini cahil kılmıştır.

Dünyanın düzeni ancak böyle sağlanır. Kendinden düşük kimseleri gördüğün vakit, böbürlenip onları hakir görme! Sen onların yerinde, onlar da senin yerinde olabilirdi. İşte bunu düşünerek yoksullar ile arkadaş ol!

Onlara karşı daima alçak gönüllü olmaya çalış! İnsanlık ve İslâmlık vakarını koru! Saadet ancak böyle elde edilir.

Dünya ve ahirette huzur istersen, kimseyi incitme!

Senden gencini gördüğün vakit; "Bunun günahı benden az", senden yaşlısını gördüğün vakit; "Bunun sevabı benden çok, bilmediğim tarafları ile benden daha faziletlidir" düşüncesi ile onlara bak!

Bir alim gördüğünde; "Bunun ilmi var, kendisini kurtarır", senden cahilini gördüğünde; "Bu bilmez, Allah onu bağışlar", diye düşün!

Hattâ bir kâfir gördüğün vakit, son nefes belli olmadığından; "Allah Teâlâ buna hidâyet nasip ederse, bütün günahları bağışlanmış ve tertemiz olarak ilâhi huzura çıkabilir.

Acaba benim son nefesim ne olur?" diye akıbetini düşün! Kendini ne kadar tanır ve ne kadar düşük görürsen, Allah katında o nisbette mevki kazanırsın.


Oğlum! Elinden geldiği kadar din kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşıla! Zira Rasûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Kim mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah Teâlâ da onun bir ihtiyacını giderir." (Buhârî, Mezâlim, 3)

Diğer bir hadîs-i şerîfte Rasûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

"Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah Teâlâ da dünya ve âhirette onun ayıbını örter." (Müslim, Birr, 72)

Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: "Benim sermâyem, yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur.
Bu sermâye, o kadar kıymetlidir ki, verilen her nefes, artık hiçbir şekilde ele geçmez. Nefesler sayılıdır ve azalmaktadır." O halde, nefeslerini iyi değerlendir ve bu fânî dünyaya yarın ölecekmiş gibi nazar et.

Bütün azâlarını haramdan koru ve takvâya sarıl.
Allah'ım! Ömrümüzü saadetle sona erdir. Rıza-yı ilâhiyyene ve Cemâlullâha nâiliyet nasib eyle! Sabah-akşam bizi afiyetten ayırma! Takvâyı bize azık kıl, tevekkül ve güvenimizi sana yönelt!

Bizi hak yolda sabit kıl! İbâdete lâyık ancak Sen'sin. Sen'i noksan sıfatlardan tenzîh ederim. Sana lâyıkıyla kulluk edemediğim için zalimlerden oldum.

Hamd, alemlerin Rabbi Allahu Teâlâ'ya; salât ü selâm, Fahr-i Cihan Efendimiz Muhammed Mustafa'ya olsun!


Esselam
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/katreimza.jpg[/img]
Cevapla

“Münir Derman (k.s) Eserleri” sayfasına dön