Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin inşallah ...

Bizi silkeleyip kendimize getirecek nasihat ve sözler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
alaimisema7
Üye
Üye
Mesajlar: 43
Kayıt: 04 Nis 2008, 02:00

Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin inşallah ...

Mesaj gönderen alaimisema7 »

Pek tatlı bir nezaket cümlemiz vardır. Birisinin yanında bir başkasını
övüyorsanız, "Senden iyi olmasın!" dersiniz! Sadık Şanlı kardeşimin o
incelik dolu anlatısını okuduğumdan beri bu iltifata itiraz ediyorum:
"...kapının zili çaldı. Karşımda uzun zamandır görmediğim bir dostum.
Selamlaşıp, kucaklaştık. Çay eşliğinde uzun bir sohbet için salona
geçtik. Nasıl geçtiğini anlayamadığımız üç koca saatin ardından
misafirim 'Geç oldu, bana müsaade' diyerek noktayı koydu ve kalktı.
Ona eşlik ettim. Sokağın başına vardığımızda 'Şimdi ayrılık vakti. Ben
gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin inşallah' diyerek elini
uzattı. Kucaklaşırken, dostumun ettiği duaya alışkanlıkla 'amin'
dedim. Eve dönerken, arkadaşımın veda sözleri takıldı aklıma.
Düşündüm, düşündükçe ürperdim. Bu bir dua idi. İlk kez duyduğum yaman
bir dua. Gayri ihtiyari birkaç kez tekrarladım. Sıcacık duygularla
doldum. Bir şey tarafından kuşatılmıştım. Bütün benliğimi dolduran
güzel bir şey.
Ertesi gün ilk işim arkadaşımı telefonla aramak oldu. Nedir, nereden
duydun diye sordum. Bu özlü duadan çok etkilendiğimi anlayan dostum,
'Hz. İsa Aleyhisselam'ın, Peygamber Efendimizin (asm) geleceğini
müjdelediği sözmüş bu' dedi. Ne güzel dua imiş! 'Tuttum bu duayı'
dedim. Güldü ve 'o halde hiç bırakma.'
Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin inşallah."

İsâ'ya (as) ve O'nun müjdelediği En İyi'ye (asm) hürmeten: Kalktığım
koltuğa benden iyisi otursun. Sustuğum anda benden iyisi konuşmaya
başlasın. Olmadığım odaları benden iyiler doldursn. Yetişemediğim
yerlere benden iyiler yetişsin....

"Senden iyi olmasın!" diyen dostlarımın bu duasına, İsa Aleyhisselâmın
duasına "amin" deme hatırına "amin" diyemeyeceğimi söylüyorum. Şaka
yollu, "Bana beddua ediyorsun galiba!" diyorum. "Ya benden iyiler
olmasa, ne ederim ben bu dünyada? Kim beni şaştığında uyaracak? Kim
beni hüzne düştüğümde teselli edecek ki... Sonra peygamberlerin
kavimleriyle yaşadıkları imtihanları hatırlıyorum. O toplulukta o
peygamberden iyisi yoktu! Ama nasıl acılar çekti? Ne dayanılmaz
sıkıntılara göğüs gerdi?
"Benden iyi(ler) olsun elbette.. Bende peygamber yalnızlığına
sabredecek iyilik yok ki!"

SENAİ DEMİRCİ
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen katre-iNur »

Sağolunuz Gökkuşağı Kardeşim emeğinize sağlık. Yazınız bize bir süre önce başımızdan geçen bir olayı hatırlatmıştır. Paylaşalım isteriz müsadenizle:

Bir gün Kıymetli Gariban Can ile sohbetteydik.
Acizane ben bir kişiyi anlatıyordum kardeşime. Alışkanlık gereği "Senden iyi olmasın çok sevdiğim bir insandır" dedim.
Gariban Can hemen sözümü kesti "Aman Can bırak benden iyi olsun. Bizim bizden iyi olanlara ihtiyacımız var öyle söyleme."dedi. Çok hoşuma gitmişti söylediği. İlk bakışta basit bir cümleydi benimkisi. Ancak altındaki derin anlama bakıldığında gerçekten de söylenmemesi söylenmesinden daha hayırlıydı.

O gün bu gündür hiç kimseye "Senden iyi olmasın" demiyorum. Bazen "Senden daha iyi olsun"demek geliyor içimden ancak yanlış anlaşılırım, kırabilirim diye susuyorum.
Ancak biz bütün içtenliğimiz ile deriz ki: "İnşaAllah Hepiniz bu edna kul'dan iyi olunuz."

Es Selam
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/katreimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
anlamak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 546
Kayıt: 12 May 2008, 02:00

Mesaj gönderen anlamak »

Çok güzel bir dua...Benden ve senden iyi olsun... Düşündüğümde gerçekten benden iyilerin olmayacağı bir dünyada yaşamak istemezdim...Çok etkilendim bu sözden...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/anlamak.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Dostlar Allah razı olsun,
Kurban bayramınız mübarek olsun.

Alaimisema7 kardeşimizin bahsettiği husus günümüz incillerinde İsa as'ın şu sozlerine atfedilmektedir:


"Şimdiyse beni gönderene gidiyorum... Benim gitmem sizin için hayırlıdır. Çünkü gitmezsem tesellici size gelmez. Fakat gidersem onu size gönderirim. O geldiği zaman, günah için, salah için ve hüküm için dünyayı ilzam edecektir..." (Yuhan­na'ya göre İncil, Bap 16: 515.)

Burada bahsedilen Tesellici yunanca paraklit kelimesi adı altında rahatlatıcı, tesellici v.s manalarında kullanılmıştır. Ne olursa olsun bu kişinin Ahmed ismiyle Muhammed A.S oldugu açıktır, lakin bu gibi isimlerle bunu ort bas etmek isteyen Hristiyan propağandacıları bu isme tesellici, rahatlatıcı, Isa a.s kendisi olarak Hakikat Ruhu v.s demekteler ve bu isimleri hep bir şekilde Muhammed AS'ın olmadığı yonünde manalara yorumlamakta ve bizim tesbitlerimizide yalanlamaktalar. Halbuki hep birlikte incilin başka bir ayetine bakıyoruz ki burada her şey acık zaten:

Yuhanna 16.Bolüm:

12 «Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız.

13 Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek.

14 O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alacak ve size bildirecek.

15 Baba'nın her nesi varsa benimdir. “Benim olandan alacak ve size bildirecek” dememin nedeni budur.


Burada açıkça Allah'tan vahiy getirecek bir peygamberin müjdesini vermektedir. Gelenin kendinden konuşmayacağını söylemekte, işittiği vahyi bildireceğine işaret etmektedir. Kur'an-ı Kerim ve Resulü müjdelemektedir. Şu ayete işarettir:

Necm [53/3].O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.
[53/4].O sade bir vahiydir ancak vahyolunur.


Şimdi bu paraklit, rahatlatici, teselli edici v.s kelimelerinide iyice açalimda bakalim bundan sonra bu kelimeyi başka ne şekilde açiklayacaklar:

Paraklit yunanca hayri ve şerri ayirim edebilen demektir ki bu peygamberimizin nuru ile olur. Nurullah'ta zaten Nurumimde tecelli eder. Kendisine verilen Kur'anda Hakk'i ve Batili ayiran bir Nur'dur.


Maide [5/15]. Ey Ehli kitab, şimdi size Resulümüz geldi, kitabınızın gizlemekte olduğunuz bir çok yerlerini sizlere beyan ediyor, bir çoğundan da geçiyor, işte size Allahdan bir nur, bir parlak kitab geldi

Araf 157: Onlar ki yanlarında Tevrat ve İncilde yazılı bulacakları o Resule o, ümmî Peygambere ittiba' ederler o onlara ma'ruf ile emreder ve onları münkerden nehyeyler, ve temiz hoş şeyleri kendileri için halâl, murdar şeyleri üzerlerine haram kılar, sırtlarından ağır yüklerini ve üzerlerindeki bağları, zincirleri indirir atar, o vakıt ona iyman eden, ona kuvvetle ta'zım eyliyen, ona yardımcı olan ve onun nübüvvetiyle beraber indirilen nuru ta'kib eyliyen kimseler, işte o murada iren müflihîn onlar

Nisa 174: Ey insanlar! bâkın size rabbınızdan bürhan geldi, size açık bir nur indirdik

Sura 52: Ve işte sana böyle emrimizden biz ruh vahyettirdik, sen kitab nedir? İyman nedir? Bilmiyordun ve lâkin biz onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimize hidâyet vereceğiz ve emîn ol sen her halde doğru bir yola çağırıyorsun


Başka ne diyor incilde :

Yuhanna 15.Bolüm
26 «Baba'dan size göndereceğim Yardımcı, yani Baba'dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, O bana tanıklık edecek.


Burada bahsedilen taniklik şehadet ve tasdik etmek, doğrulamaktir. Kur'an ne diyor peki bu teyid etme meselesine:

Bakara [2/101]: Hem Allah tarafından onlara beraberlerindekini tasdikleyici bir Peygamber gelince, eski kitab verilenlerden bir kısmı Allahın kitabını, omuzlarının arkasına attılar sanki bilmiyorlarmış gibi de

Bakara [2/91]: «Allah ne indirdise iman edin» denildiği zaman da onlara «biz kendimize indirilen iman ederiz» derler de ötekine küfrederler, halbuki beraberlerindekini tasdık edecek hakk o, ya, de: İman ediyordunuz da niçin Allahın peygamberlerini öldürüyordunuz?

Ali İmran [3/50]. hem Tevrattan önümde bulunanı bir tasdikçi olarak ve hem size haram edilenin ba'zısını halâl kılayım diye ve Rabbınızdan bir âyet ile size geldim, artık, Allahdan korkun da bana itaat edin

Saffat Suresi 37.Hayır o hakk ile geldi ve bütün Peygamberleri tasdık eyledi.


Daha eski ahit içinde bir sürü kısımlar var da girmiyoruz, ama belki onlarıda ileride bir gün inşaallah.


Güzel dostlar bir misafir ağırlayacaksak, Hakk'ı misafir edelim. O'nu nasıl misafir ederiz ki? Allah ahlakı ile ahlaklanarak, yani bir yerde Resulün ahlakı ile ahlaklanalım çünkü O Ahlakullahı bize gosteren ve taşıyandır. Hakk'ın sıfatlarını kalıcı misafir edelim gelsin hiç gitmesin (İllâAllah). Ama gelmeden evvel, ondan once kalp evimizde ne kadar uygunsuz sıfatlarımız varsa onlara güle güle (Lâ ilâhe) diyelim ve boyle misafirlerin gittiğine sevinelim.

Allah yar ve yardımcınız olsun, sizleri Resulullah SAV'in izinden ayırmasın inşaallah.

Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin inşallah ..

Mesaj gönderen der-ya »

Gönlü olgunlaştırmanın yollarından biri diğer gönüllere değer vermektir. Onları hor görmek ve yıkmak en büyük günah; yapmak ise en büyük sevaptır. Mevlana der ki: “Senin bir saman çöpü kadar değer vermediğin yıkık gönül, arştan da üstündür, kürsüden de, levhden de, kalemden de. Hor bile olsa gönlü hor tutma, o horluğu ile gene de pek üstündür. Yıkık gönül Allah’ın baktığı varlıktır. Onu yapan can ne kutludur. Kırılmış, iki yüz parça olmuş gönlü yapmak Allah katında hacdan da, umreden de değerlidir.” (Divân-ı kebir, VII, 609, b. 8077-88.)

Gönül bir sevgi ve merhamet merkezi olduğundan hassas bir terazi gibidir. Bu yüzden insanlara gönle danışmaları tavsiye edilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber: “Müftüler her ne kadar fetva verseler de sen gönlüne danış!” (Dârimî, Büyû’, 2; İbn Hanbel, IV, 238.) buyurur.

Gönlün gayp âlemine bakan bir penceresi vardır. Buna “gönül gözü” denir. Nitekim Hz. Peygamber’in: “Gözüm uyur ama kalbim asla uyumaz” (Buhârî, Teheccüd, 16; Müslim, Müsâfirin, 125; Ebû Dâvud, Tahâvet, 79; Tirmizî, Mevâkit, 208; Neseî, Leyl, 36.) sözü buna işarettir. Gönül gözü gönlün berraklığı ile alakalıdır. Gönlü uyanık olanın gözü uyusa bile gönlünde binlerce göz açılır. Mevlana: “Gönlün uyandı mı güzelce uyu. Artık gözünden ne yedi kat gök kaybolur, ne de altı cihet!” der. (Bkz. Mesnevî, III, 896, 1222-1225.) Gören baş gözü değil, gönül gözüdür. Yunus bunu şöyle ifade eder:

Yûnus şimdi sen Hakk’a er
Dün ü gün gönlün Hakk’a ver
Gönül gözü görmeyince
Baş gözü görmeyiser. (Yûnus Emre Dîvânı, II, s. 39, 24/5.)



Gönül yapmak ne kadar güzelse gönül yıkmak o kadar günahtır. Hele hele yüreği yufka, yıkık gönüllere dokunmak o kadar büyük vebaldir.

Fukara gönlüne her kim dokuna
Dokuna sînesi Allah okuna

Gönülden gönüle yol vardır. Allah’ı sevenler dilden çok kalp ile anlaşırlar. Birbirini sevenler eş zamanlı olarak aynı duyguyu hissederler.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Nasihat ve Güzel Sözler◄” sayfasına dön