2010 temmuz Haber Arşivi; Ömer Ruşeni Dede

Cevapla
Kullanıcı avatarı
sev-guzel
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 609
Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00

2010 temmuz Haber Arşivi; Ömer Ruşeni Dede

Mesaj gönderen sev-guzel »

Tarih: 09.07.2010 Saat: 23:31 Gönderen: kulihvani

Resim

http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... =44&t=7676
MUHAMMEDÎ MELÂMETTE
TASAVVUF "N" Kİ ????


Ömer Ruşenî DeDe

ŞeRH Eden: Kul İhvanî



Vefâ göstermedir mânend-i Yusuf
Ganimet bilmedir vakti tasavvuf
Geçen ömür için edüb teessüf.
Cefâ eden kesân içün telattuf…


Muhammedî Mâverâda, Özün ÖN-ünde ve Ötesinde Menend-i Yusufluk!
Muhammedî Hakikat Elest-Mahşerinde Mânend-i Yusuf aleyhisselâmlık!
DÖN-müyormuş gibi hızla DÖN-en Dünyada, Şu Hayat Çölünde;
Beden Kuyusunda, Nefs Kovasında, Kalb Bazarında ve RuH Diyârında Yusuf aleyhisselâm gibi OL-mak!.
Ne İŞ-tir ki, Nefsin 4 yerde, 4 ANda ve 4 Hâlde; 4 Gömlek YIRTTIR-arak,
Kâmil EL-inde Kemâlâtta tıpkı bir Yılan gibi 4 gömlek değiştirerek,
Yusuf aleyhisselâm Özellik ve Güzelliklerini GİYinmesi YUSUFÎ NEFS OL-ması?..

İşte bu EREN ER-DEM-ine, VEFÂ Gözteriş SABRıdır Muhammedî Melâmette Tasavvuf…

Muhammedî Melâmette Tasavvuf;

MuHaMMeDî ŞUURU BİL-mede SADAKAT
MuHaMMeDî NURU BUL-mada SAMİMİYYET
MuHaMMeDî SÜRURda OL-mada SABIR ve
MuHaMMeDî O-NUR-u YAŞA-mada SELÂM-ET!

Bunlar İÇin SIHHAT ve VAKTi kıymeti-değeri bulunamaz ve bir daha ele geçmez olarak Anlayıp yaşamaktır..
Mânend-i Yusuf aleyhisselâmlık!
Yusuf aleyhisselâm gibi YUSUFÎ bir KULLUK, Yusuf aleyhisselâma Nazirlik, Eşlik, Benzerlik göstermenin ana özelliği VEFÂdır.

SÖZ-de Sadakat,
SOHBET-te Samimiyyet,
ZEVK-te Sabır la BEN-lik Kuyusundan çıkıldığını AN-lama ÂRİFliğiyle,
HAZZ-da SELÂMET SULTANlığı YAŞA-nır OL-duğun YAŞAmaktır..

Ve böylesi bir Amaç ve Hedefe NEFSi-AKLı KİTLE-yip,
HAKK Teâlâ’nın Takdir ettiği ÖMÜR VAKTini Ganimet-Bağışlanan LÜTFULLAH BİLmektir.


“Geçen ömür için edüb teessüf.”

Boşa geçen zaman dilimlerimize teessüf- Eseflenmek, Kederlenmek, Beğenmemek ve Râzı olmadığını ifade etmektir Muhammedî Tasavvuf…
Her meyvenin çağlası acıdır elbette.
Toplum içinde İnsanlık halinde her NEFS geçmişinde hata, kusur, yanlış ve günah işlemiştir.

MuHaMMeDî ŞUURa ER-en Mürid, geçmişi için Durum Değerlendirmesi yapar, ettiklerine üzülür pişman olur ve Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem in TEVBE BİZ-BİR-İZliğinde yerini alır, bağışlanmasını diler ALLAH celle celâlihu dan!..

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ
Resim---- “Fa’lem ennehu lâ ilâhe illâllâhu vestagfir li zenbike ve lil mu’minîne vel mu’minât (mû’minâti), vallâ hu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum : Şu halde bil; gerçekten, Allah'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dönüp dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de.” (Muhammed 47/19)

“Cefâ eden kesân içün telattuf”

Müridin, İnsalık Âleminde, ZID-lar içinde yaşarken Câhillerden, CEFÂ Çilesi Çektirmekle görevli “İnsan” lardan göreceği CEFÂya,
Lütuf ve nezaketle davranması, nâzikâne muamelede bulunması da Muhammedî Melâmette Tasavvufun gereği ve İlahî BiR HÜKÜMdür:

خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ
Resim----Huzil afve ve’mur bil urfi ve a’rıd anil câhilîn (câhilîne) : Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir.” (A'râf 7/199)

Kısacası;
BİZim Muhammedî Melamet AN-layışımızın Ana Kurallarındandır ki,
Hiçbir “KİM” seyi ve de “Şey” i;
ÜZME! ÜZÜLME! SEV! SEVİL!

SÖZ-ümüzü Unutmamak ve insanlardan KULLUK İMTİHANI gereği gelecek OL-AN CEFÂ- Eziyet, Sıkıntı ve Zulümlere,
HAKK Teâlâ’nın HÜKM-ü HAKKı diye bakarak Telattuf ile muamele- Lütuf ve Nezaketle davranma, Nâzikâne muamelede bulunmaktır gerçek Muhammedî Tasavvuf…




Demiş Zünnun-i Mısrî kim tasavvuf
Kabul-i şer'dir, terk-i tekellüf
Demiş Maruf-ı Kerhî kim tasavvuf
Temellüktür, tehalluktur, telattuf.


Zünnun-i Mısrî kaddesallahu sırrahu:

Demiş Zünnun-i Mısrî kim tasavvuf
Kabul-i şer'dir, terk-i tekellüf


“Tasavvuf, Şeriat-ı GARRAnın Sünnet-i Seniyye İçinde Kabulü ve,
Tekellüfün; Müridin kendi isteğiyle külfete girmekten, bir bir zorluğa katlanmaktan, gösterişe kapılmaktan, şaşkın olan başkalarına özenmekten, yapmacık hâl ve hareketlerde bulunmaktan, yanlış ve yalan TERCİHten kaçınıp terk etmesidir.” buyurmuştur.

Zünnun-i Mısrî kaddesallahu sırrahune güzel buyurmuş;
Muhammedî Şeriat-ı GARRA şartlarını AYNen Kabul ederek, tekellüfü terketmek, Kendi isteğiyle külfete girmek, bir zorluğa katlanmak alışkanlığından, Gösterişe kapılmak, Özenmek, Yapmacık- Zoraki hâl ve hareketlerle TASAVVUR etme yanlışlığından kurtulmaktır Muhammedî Melamette TASAVVUF…

Zünnun-i Mısrî kaddesallahu sırrahu:

Mısır’da yetişen büyük velilerdendir
İsmi Sevban bin İbrahim, künyesi Ebü`l-Feyz, lakabı Zünnun, nisbesi el-Mısri`dir
Hak aşığı bu mübarek zat, darda kalanların dostu idi
Zünnun-i Mısri Hazretleri, -Güney Mısır`ın-Sudan`a yakın sınır bölgesinde yaşayan-Nube-kabilesindendir
772 (H 155) tarihinde doğdu.
859 (H 245) tarihinde Mısır`da vefat etti
Eshab-ı kiramdan Amr bin As hazretlerinin yanına defnedildi.


Maruf-ı Kerhî kaddesallahu sırrahu da:

Demiş Maruf-ı Kerhî kim tasavvuf
Temellüktür, tehalluktur, telattuf.


“Tasavvuf, Temellüktür;
İnancını kendine mal ediş,
İlim-Edeb-İrfan-Erkan Sırrına Sâhib çıkış,
Yetki ve Etkisine mülkü gibi muktedir olmaktır.
Tasavvuf, Tehalluktur; Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem in Yüce Ahlâkını HUY edinmek, güzel ahlâklakıyla ahlâklanmaktır.

Tasavvuf, Telattuf; İÇ DENGE ve DIŞ DÜZENe kavuşan Müridin kendine, herkese ve her şeye lütuf ve nezaketle davranış ve nâzikçe davranışta bulunmaktır!”

Maruf-ı Kerhî kaddesallahu sırrahu’nun buyurduğun biraz daha AÇ-arsak;

Muhammedî Melamette;

Temellüktür Tasavvuf:
Kendi NEFSi de dahil Mülk edinmek, Kendine mal edinmek, Sâhib olmak, Kadir ve muktedir olmak HAKKı ancak ve ancak HAKK Teâlâ’nın HAKKıdır.
SAHİPlenmek İKİliğinden-ŞEYtanlığından Kutulan Mutmâin NEFS, Tahkik İman ve Salih Amel Sahibi olur ve Maddî-Manevî MÜLKün Sahibi ALLAH celle celâlihu yu ANlar:

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Resim----Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, Lİ MENİL MULKUL yevm(yevme), lillâhil vâhidil kahhâr (kahhâri) :O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün MÜLK KİMİNDİR? Bir olan, Kahhar olan Allah'ındır." (Mu'min 40/16)

Tehalluktur Tasavvuf:
HAKK-ı DUY-up HAYR-a UY-mak ASLında Muhammedî Güzel AHLÂK ile KALBen AHLÂKlanmak, İyi huy edinmek, Yüksek İslâmi ahlâkla ahlâklanmaktır.
HİLKÎ- Hilkate âit, yaratılıştan, Yaratılışa dâir, Yaratılışta-Zâtî-Muradullaça İstenen Azîm AHLÂKa kavuşmaktır.
Rabbülâleminin Rahmetenlilâlemini OL-AN Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem in YÜCE AHLÂKına SALL ile SILa etmektir..

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ
Resim----Ve inneke le alâ hulukın azîm(azîmin) :Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.” (Kalem 68/4)

SÖZ ALLAH celle celâlihu nun, SES Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem in ve Şu AN EL-imizde, Dilimizde, KALBimizde ve RUHumuzda OL-AN Kur'ân-ı Kerimimiz ile AHLÂKlanmakatır..

Resim---- Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellemimizin ahlâk ve yaşayışı Hz. Aişe Annemize sorulduğunda: "Siz Kur’ân okumuyor musunuz? O’nun ahlâkı Kur’an’dan ibâret idi." Buyurmuştur.
(Müslim, Müsafirûn, 129)

Resim---- Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyurmuştur
(Keşfü’l-Hafa, c.1, s.211)

Resim---- Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Sizin bana en sevimliniz ve kıyamet gününde bana en yakınınız ahlakı en güzel olanınızdır.” buyurmuştur
(Riyazü’s-Salihin, c.2, s.54)

Telattuf Tasavvuf:
HAKK Teâlâ’nın HALK-ına Lütuf ve Nezaketle davranmak, Nâzikâne Muamelede BUL-unmaktır.
Muhammedî bir KUL OL-arak; BİL-diğin İLİM-le, BUL-duğun EDEB-le, OL-duğun İRFAN-la YAŞA-mana gereken ERKAN, EL Latîf ALLAH celle celâlihu LÜTFunu AYNen YAŞamak ve Yaşatmaktır Muhammedî Melamette Tasavvuf…

Maruf-ı Kerhî kaddesallahu sırrahu:

Evliyanın büyüklerinden, adı “Ma'ruf” künyesi “Ebu Mahfuz”dur. Babasının adı Firuz'dur. “Maruf Ali Bin Kerhi” diyenler de vardır.
Bağdat'ın Kerh beldesinden olduğu için Kerhî denilmiş olup “Maruf-i Kerhî” olarak tanınmış, Tasavvufun büyüklerindendir.
815 senesinde vefat etti. Kabri Bağdat`tadır.

Muhammedi MuHABBetlerimle..


Resim
Resim
Cevapla

“TEMMUZ” sayfasına dön