NE ÖNEMİ VAR
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
DERMAN VERİLDİ
DERMAN VERİLDİ
GECEDE GÖZYAŞI DÖKDÜK
SEHERLERDE BOYUN BÜKTÜK
NE ZAMAN Kİ YERE ÇÖKTÜK
DERMAN VERİLDİ DERDİMİZE
SECDEYE VARIP İNLEDİK
BİR SÖYLEYİP BİN DİNLEDİK
NE ZAMANKİ SEZİNLEDİK
DERMAN VERİLDİ DERDİMİZE
YÂR İLE GÖNÜL AVUTTUK
DERDİMİZ NEYDİ UNUTTUK
HAYY LA DOST YOLUNU TUTTUK
DERMAN VERİLDİ DERDİMİZE
NUR RAHMET AKAR DİLİNDEN
MUHAMMED (sav) KOKAR GÜLÜNDEN
BİR HAK DOSTUNUN ELİNDEN
DERMAN VERİLDİ DERDİMİZE
ŞİMDİ ŞÜKÜR ZAMANIDIR
GİDEN HAKK IN KERVANIDIR
GÜLİZAR DOST HAYRANIDIR
DERMAN VERİLDİ DERDİMİZE!..
En son HAYY-DOST tarafından 16 Eki 2010, 16:56 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
NE ÖNEMİ VAR
NE ÖNEMİ VAR!
MECNUN GİBİ DÜŞSEM. SEVDAYA AŞKA
UĞRASA YOLUM ÂLEMİ MEŞKE
KOYSALAR BENİ SARAYLARA KÖŞKE
SEN OLMASAN YÂRİM NE ÖNEMİ VAR?
GÜLİSTAN OLSA HEP VİRAN BAĞLARIM
EĞİLİP YOLVERSE YÜCE DAĞLARIM
KOKULAR SAÇSA GÜLCE YAĞLARIM
SEN OLMASAN YÂRİM NE ÖNEMİ VAR?
DÜNYA ÂLEM NE VARSA HEP VERSELER
ALTIN GÜMÜŞ PIRLANTAYI SERSELER
CENNET BAHÇELERİNDEN GÜL DERSELER
SEN OLMASAN YÂRİM NE ÖNEMİ VAR?
SAZIMIN TELLERİ NÂME OKUSA
KURULMUŞ TEZGÂHIM İPEK DOKUSA
PINARIMDAN SU OLUK OLUK AKSA
SEN OLMASAN YÂRİM NE ÖNEMİ VAR?
DOSTOLSA BANA YERGÖK İNSCİN KUŞ KURT
KALMASA KAFAMDA HİÇ ENDİŞE DERT
OLUR YA YOK OLSA HER İŞTE ZAHMET
SEN OLMASAN YÂRİM NE ÖNEMİ VAR
YÂR HASRETİNE DÜŞTÜN AHH GÜLİZÂR
ÇÖLDE GÜLMÜ AÇAR, YAKAR İŞTE NAR
AÇ ELLERİNİ DUAYA YAN YALVAR
SEN OLMASAN YÂRİM NE ÖNEMİ VAR.
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
EYVALLAH
EyvAllahın manasını gerçek anlamıyla düşündünüz mü?
Tasavvufî kültürün en latif tabirlerinden biri olan eyvAllah, çoğu kimseler tarafından yerli yersiz,
gelişigüzel kullanılmasına rağmen yine de işitildiğinde veya söylenildiğinde ruhlara serinlik ve rahatlama bahşeden tılsımlı bir söz. Mânevî terbiyeyi insanî hayatta nakış nakış işleyen ve inceleyen tasavvuf, bu hassasiyeti konuşma üslûbunda da göstermiştir.
EyvAllah, üç ayrı kelimeden oluşan Arapça bir cümle. Ey veya -iy, evet, tabii gibi anlamlara gelir. Bilhassa vavla beraber kullanıldığında dilimizdeki ifadesiyle aynen öyle, tastamam gibi manaları içine almaktadır. Tamam, peki manasına pratik Arapçada halihazırda eyva şeklinde söylenişine halkımız aşinadır. Bazen ayvaa olarak müstehzi bir edayla fevkalade kötü taklitlerini de duyduğumuz bu kelam esasında Allah lafzı düşünülerek bizdeki eyvAllahın Araplardaki söyleme tarzıdır. Ve harfine gelince. Sadece gramer açısından incelendiğinde en az on iki ayrı işlevi olan bu harfi, kültürel boyutuyla ciltlerle kitapla ifade etmek mümkün.
Bu tabirde geçen vav için çeşitli fikirler öne sürülmüş. Bazıları cevabı kuvvetlendirmek için, bazıları da yemin manası için kullanıldığını öne sürmüşlerse de maiyyet yani beraberlik bildirmek için kullanıldığı fikri ağır basmıştır.
İkinci kelime olan Allah ki daha çok lafzatullah şeklinde ifade edilir. Cenab-ı Hakkın yüzlerce ismi olmasına rağmen Allah ismi gibisi yoktur. Çünkü Zât-ı Ehadiyyetin kendisini tesmiye ettiği isimdir. Öyle bir zat ismi ki, semavî kitapta beyan edilen bu isim etimolojik olarak bile incelense, eşi benzeri olamayan bir kelime olarak kalmayıp, ayrıca ikiliği ve çoğulluğu kabul etmeyen bir yapıya sahiptir. Sadece içinde geçen lafzatullah bile eyvAllahın alelade kullanılmamasına yeter bir sebeptir. Belki de gündelik Arapçada eyvaa olarak ifade edilmesi bundan kaynaklanıyordur.
EyvAllahın yukarıda geçen manasıyla beraber tasavvuftaki ıstılâhî sahasını mülahaza edersek bu gerçek daha bariz bir hal alacaktır. Hakla kabul ettik, haktandır manasını ihtiva ettiğinden eyvAllah, sufîyyede hemen hemen her halde zikredilir, bir virddir adeta. Her tecelli eden, mademki Cenab-ı Hakkın takdiri ve muradıyladır, o halde hakla kabul ettik, eyvAllah. Şu anda anlayabildiğime, yahut sonra idrak edeceğim irfana şimdiden eyvAllah. Güzel-çirkin diye tavsif ettiğimiz velakin hepsinde gizli ve aşikar olan hikmete gördüğüm görmediğim esrar-ı ilahiyeye eyvAllah.
EyvAllahın ruhuna nüfuz edebilirsek içinde samimi bir tasdik havası barındığını fark edebiliriz. Samimi, içten kabulleniş ancak muhabbetle olur. Zaten din de bu muhabbetin tesiri içindir. Öteki türlü, inanç sistemini sadece bir dizi ameller olarak algılamak ki menzile yani o rızaya asla ulaştıramaz. İkilik de burada başlar, bu muhabbet olmazsa her muhatap kalınan emrinde o bir sen olmuş olur ki, kişi bu durumda ibadet ederken ikilikten kurtulamaz. Halbuki muhabbetle teslimiyet gerçek birliği sağlar. EyvAllah böyle bir halin nişanesidir. Bu mefhum ile alakalı Kitaptan ve sünnetten pek çok örnek vardır.
Mesela Bakara Sûresinde anlatılan Hz. Mûsâ (as)nın kıssasında; Hz. Mûsâ (as) kavmine Hz. Allahın bir inek kes emri verdiğini söylediğinde onlar, Sen bizimle alay mı ediyorsun diye karşılık verirler. Mûsâ (as)nın işin ciddi olduğunu belirtmesi de ikna olmalarına yetmez. Bu ineği bize anlat, rengi nedir, neye benziyor, şöyle mi böyle mi? gibi sorularla işi yapmamak için kırk dereden su getirirler. Maide Sûresindeki kıssaya göre ise önce Allahtan doymak için rızk isterler, kendileri kudret helvası ve bıldırcın eti ile nimetlendirilmeleri ve bu mucize karşısında sayısız hamd ü sena edip Hak Tealaya şükredecekleri yerde, bu sofrada soğan, sarmısak yok diyerek onda bile kusur bulurlar. Anlaşılan ne emirlere karşı ne de nimetlere karşı eyvAllah diyerek bir teslimiyet göstermezler. Zaten bu gibi hususlarda çok fazla itiraz etmelerinden dolayı Cenab-ı Hakkın Yahudi şeriatını çok ağır kıldığını söylemişlerdir. Kurân-ı Kerîmde ve hadis-i şeriflerde geçen bu ve benzeri misaller tecellileri eyvAllah ile kabullenemeyişin Mevlâsı ile kulu arasındaki muhabbet bağını nasıl kopma noktasına getirdiğini ibretle göstermektedir.
Dinî kaynaklarda ve kültürümüzde ahlâkî güzellikte numune teşkil edebilecek âbidevî şahsiyetlerin hep eyvAllahın o tasdiki ruhuna ermeleriyle bu derecelere nail olduklarına işaret vardır.
İnsan birçok musibete ben belasından, çekişmekten dolayı uğramaz mı? Başka bir ifadeyle inayet-i Hakla, halkla yaşamayı kendisine şiar edinerek eyvAllahı vird edinen kolay kolay gaflete, hırsa, kavgaya düşer mi? Adım adım benlikten kurtulmaya basamak olan eyvAllah, hak suretinde bâtılın ayrılmasına vesile olduğu gibi, haktan ve hak ilminden ayrı düşmeye de lâzım bir virddir. Kişi böylesi bir hakikat rehberine erişirse, eyvAllaha iyi tutunmalı der sofiler. Hz. Mûsâ (as)nın Cenâb-ı Hızır ile olan arkadaşlığı bu mevzuya pek güzel misal teşkil eder. Bir zata sormuşlar: Her şeye eyvAllah, peki gafilin gafletine de mi eyvAllah? Cevaben, Gaflete eyvAllahımız yoktur; fakat gafil bir kimse gördüğünde, Bu, benim halim de olabilirdi; ama Cenâb-ı Hak şu an beni muhafaza etti. diye tefekkür edersin. Ve ibretle eyvAllah dersin. demiş. Peki, yanlış olan şeyi nasıl düzelteceğiz? diye sormuşlar. O zat devamla, Kendi acizliğini hatırına getirerek karşısındakini ikna etmen daha kolay olur, sen kendi egonu aradan çıkarırsın, böylece sözünün tesiri olur. diye cevaplamış. Cenâb-ı Pir Mevlânâ Celaleddin-i Rumi (kds)nin oğlu Sultan Veled, şahane bir beytinde bu güzellikleri özetlemiş:
Bize ne irs-ı peder, ne servet ü ne cah kalmıştır,
Şuûr-ı hikmete karşı bir eyvAllah kalmıştır
(Bizlere babamızdan maddi bir miras, büyük bir servet ve makam kalmadı.
Bizlere kalan (bunlardan çok daha kıymetli, bizleri evvelkilerin mevkiine erdiren) Hakkın hikmet tecellilerini eyvAllahla karşılama hali kalmıştır.)
kaynak:
Sayı: ailem eki 166
Bölüm: Kavramlar
Muhabir: FATİH ÇITLAK
Tasavvufî kültürün en latif tabirlerinden biri olan eyvAllah, çoğu kimseler tarafından yerli yersiz,
gelişigüzel kullanılmasına rağmen yine de işitildiğinde veya söylenildiğinde ruhlara serinlik ve rahatlama bahşeden tılsımlı bir söz. Mânevî terbiyeyi insanî hayatta nakış nakış işleyen ve inceleyen tasavvuf, bu hassasiyeti konuşma üslûbunda da göstermiştir.
EyvAllah, üç ayrı kelimeden oluşan Arapça bir cümle. Ey veya -iy, evet, tabii gibi anlamlara gelir. Bilhassa vavla beraber kullanıldığında dilimizdeki ifadesiyle aynen öyle, tastamam gibi manaları içine almaktadır. Tamam, peki manasına pratik Arapçada halihazırda eyva şeklinde söylenişine halkımız aşinadır. Bazen ayvaa olarak müstehzi bir edayla fevkalade kötü taklitlerini de duyduğumuz bu kelam esasında Allah lafzı düşünülerek bizdeki eyvAllahın Araplardaki söyleme tarzıdır. Ve harfine gelince. Sadece gramer açısından incelendiğinde en az on iki ayrı işlevi olan bu harfi, kültürel boyutuyla ciltlerle kitapla ifade etmek mümkün.
Bu tabirde geçen vav için çeşitli fikirler öne sürülmüş. Bazıları cevabı kuvvetlendirmek için, bazıları da yemin manası için kullanıldığını öne sürmüşlerse de maiyyet yani beraberlik bildirmek için kullanıldığı fikri ağır basmıştır.
İkinci kelime olan Allah ki daha çok lafzatullah şeklinde ifade edilir. Cenab-ı Hakkın yüzlerce ismi olmasına rağmen Allah ismi gibisi yoktur. Çünkü Zât-ı Ehadiyyetin kendisini tesmiye ettiği isimdir. Öyle bir zat ismi ki, semavî kitapta beyan edilen bu isim etimolojik olarak bile incelense, eşi benzeri olamayan bir kelime olarak kalmayıp, ayrıca ikiliği ve çoğulluğu kabul etmeyen bir yapıya sahiptir. Sadece içinde geçen lafzatullah bile eyvAllahın alelade kullanılmamasına yeter bir sebeptir. Belki de gündelik Arapçada eyvaa olarak ifade edilmesi bundan kaynaklanıyordur.
EyvAllahın yukarıda geçen manasıyla beraber tasavvuftaki ıstılâhî sahasını mülahaza edersek bu gerçek daha bariz bir hal alacaktır. Hakla kabul ettik, haktandır manasını ihtiva ettiğinden eyvAllah, sufîyyede hemen hemen her halde zikredilir, bir virddir adeta. Her tecelli eden, mademki Cenab-ı Hakkın takdiri ve muradıyladır, o halde hakla kabul ettik, eyvAllah. Şu anda anlayabildiğime, yahut sonra idrak edeceğim irfana şimdiden eyvAllah. Güzel-çirkin diye tavsif ettiğimiz velakin hepsinde gizli ve aşikar olan hikmete gördüğüm görmediğim esrar-ı ilahiyeye eyvAllah.
EyvAllahın ruhuna nüfuz edebilirsek içinde samimi bir tasdik havası barındığını fark edebiliriz. Samimi, içten kabulleniş ancak muhabbetle olur. Zaten din de bu muhabbetin tesiri içindir. Öteki türlü, inanç sistemini sadece bir dizi ameller olarak algılamak ki menzile yani o rızaya asla ulaştıramaz. İkilik de burada başlar, bu muhabbet olmazsa her muhatap kalınan emrinde o bir sen olmuş olur ki, kişi bu durumda ibadet ederken ikilikten kurtulamaz. Halbuki muhabbetle teslimiyet gerçek birliği sağlar. EyvAllah böyle bir halin nişanesidir. Bu mefhum ile alakalı Kitaptan ve sünnetten pek çok örnek vardır.
Mesela Bakara Sûresinde anlatılan Hz. Mûsâ (as)nın kıssasında; Hz. Mûsâ (as) kavmine Hz. Allahın bir inek kes emri verdiğini söylediğinde onlar, Sen bizimle alay mı ediyorsun diye karşılık verirler. Mûsâ (as)nın işin ciddi olduğunu belirtmesi de ikna olmalarına yetmez. Bu ineği bize anlat, rengi nedir, neye benziyor, şöyle mi böyle mi? gibi sorularla işi yapmamak için kırk dereden su getirirler. Maide Sûresindeki kıssaya göre ise önce Allahtan doymak için rızk isterler, kendileri kudret helvası ve bıldırcın eti ile nimetlendirilmeleri ve bu mucize karşısında sayısız hamd ü sena edip Hak Tealaya şükredecekleri yerde, bu sofrada soğan, sarmısak yok diyerek onda bile kusur bulurlar. Anlaşılan ne emirlere karşı ne de nimetlere karşı eyvAllah diyerek bir teslimiyet göstermezler. Zaten bu gibi hususlarda çok fazla itiraz etmelerinden dolayı Cenab-ı Hakkın Yahudi şeriatını çok ağır kıldığını söylemişlerdir. Kurân-ı Kerîmde ve hadis-i şeriflerde geçen bu ve benzeri misaller tecellileri eyvAllah ile kabullenemeyişin Mevlâsı ile kulu arasındaki muhabbet bağını nasıl kopma noktasına getirdiğini ibretle göstermektedir.
Dinî kaynaklarda ve kültürümüzde ahlâkî güzellikte numune teşkil edebilecek âbidevî şahsiyetlerin hep eyvAllahın o tasdiki ruhuna ermeleriyle bu derecelere nail olduklarına işaret vardır.
İnsan birçok musibete ben belasından, çekişmekten dolayı uğramaz mı? Başka bir ifadeyle inayet-i Hakla, halkla yaşamayı kendisine şiar edinerek eyvAllahı vird edinen kolay kolay gaflete, hırsa, kavgaya düşer mi? Adım adım benlikten kurtulmaya basamak olan eyvAllah, hak suretinde bâtılın ayrılmasına vesile olduğu gibi, haktan ve hak ilminden ayrı düşmeye de lâzım bir virddir. Kişi böylesi bir hakikat rehberine erişirse, eyvAllaha iyi tutunmalı der sofiler. Hz. Mûsâ (as)nın Cenâb-ı Hızır ile olan arkadaşlığı bu mevzuya pek güzel misal teşkil eder. Bir zata sormuşlar: Her şeye eyvAllah, peki gafilin gafletine de mi eyvAllah? Cevaben, Gaflete eyvAllahımız yoktur; fakat gafil bir kimse gördüğünde, Bu, benim halim de olabilirdi; ama Cenâb-ı Hak şu an beni muhafaza etti. diye tefekkür edersin. Ve ibretle eyvAllah dersin. demiş. Peki, yanlış olan şeyi nasıl düzelteceğiz? diye sormuşlar. O zat devamla, Kendi acizliğini hatırına getirerek karşısındakini ikna etmen daha kolay olur, sen kendi egonu aradan çıkarırsın, böylece sözünün tesiri olur. diye cevaplamış. Cenâb-ı Pir Mevlânâ Celaleddin-i Rumi (kds)nin oğlu Sultan Veled, şahane bir beytinde bu güzellikleri özetlemiş:
Bize ne irs-ı peder, ne servet ü ne cah kalmıştır,
Şuûr-ı hikmete karşı bir eyvAllah kalmıştır
(Bizlere babamızdan maddi bir miras, büyük bir servet ve makam kalmadı.
Bizlere kalan (bunlardan çok daha kıymetli, bizleri evvelkilerin mevkiine erdiren) Hakkın hikmet tecellilerini eyvAllahla karşılama hali kalmıştır.)
kaynak:
Sayı: ailem eki 166
Bölüm: Kavramlar
Muhabir: FATİH ÇITLAK
- ayyildiz
- Özel Üye
- Mesajlar: 710
- Kayıt: 17 Ağu 2009, 02:00
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12885
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
nerdesin can?..
ZEVK 3896
Her ŞeYler Yerli Yerinde!. Seher Sırr-ı SeN Nerdesin?
Sırr-ı SIFIR SefERinde Kendine Kendin Perdesin?
Dörde BöL TeVHiDin BİR le!. Soyunup-Sıyrıl Tekbirle!
Şükür KurbÂNı ARAma!.. cANin: Al Beni VER! desin!..
22.10.09 19:19
nere nere..
En son kulihvani tarafından 22 Eki 2009, 18:22 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
AHH' NEREDE OLUR BU GARİB?
Sevgili Latif Ağabeyim,
Ezrail as 'haydi 'dedi diyecek...
Bendeniz halen dünyaya yerleşme derdindeyim.
Yeni bir kiralık eve taşındık.Bu nedenle dost diyarından sanki bir asır kadar ayrı kalmış gibiyim...Şu dünyada bir yer bulamadan göçüp gideceğim...Ne o(dünya) bana nede ben ona bir türlü alışamadık.
Saygılar sevgiler sevgili hocamız, kulihvani pirimiz..SELAMların en güzeli
üzerinize olsun efendim...
Sevgili Latif Ağabeyim,
Ezrail as 'haydi 'dedi diyecek...
Bendeniz halen dünyaya yerleşme derdindeyim.
Yeni bir kiralık eve taşındık.Bu nedenle dost diyarından sanki bir asır kadar ayrı kalmış gibiyim...Şu dünyada bir yer bulamadan göçüp gideceğim...Ne o(dünya) bana nede ben ona bir türlü alışamadık.
Saygılar sevgiler sevgili hocamız, kulihvani pirimiz..SELAMların en güzeli
üzerinize olsun efendim...
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
AŞKIN ÖTEKİ YÜZÜ?
Leyla-Mecnun,Ferhat-Şirin,şöylebirselamverip,geçmişleraşka,
Gerçekaşkı,nasılnedir?Mevlana'yasor,anlatsınobirbaşka,
Herkesâşığımderde,ölenvarmı?Uzanıpsevgilisininyanına,
Kimderisiniyüzdürür,kim"ALLAH"yazdırırtendendökülenkanına,
YunusPirimseyyaholupgezmişdünya-âlembirucundanbirucuna,
Kimizindandaömürçürütmüş,kimikendinastırmışdarağacına..
Kimievladı-iyali,kimitahtısarayıterkeylemişuğruna,
Kimiyalnız"SEN"demiş,varımyoğumdiyeaşkınıbelemişbağrına,
Kimidelidivane,başaçıkyalınayak,sokaklarıarşınlamış,
DarılmasınYÂR'imdeyi,kendieliyleyüreğinikurşunlamış,
Velhasıldeliâşık,şaşkınGülizar,âşığımdersin,nicedirhalin?
YAkabirde,necevapverirsinaşktanâşıktansorulursasualin?
Birgüluğrunayetmişdikenerazıolanlar,
gelsinbuyola.....
Gerçekaşkı,nasılnedir?Mevlana'yasor,anlatsınobirbaşka,
Herkesâşığımderde,ölenvarmı?Uzanıpsevgilisininyanına,
Kimderisiniyüzdürür,kim"ALLAH"yazdırırtendendökülenkanına,
YunusPirimseyyaholupgezmişdünya-âlembirucundanbirucuna,
Kimizindandaömürçürütmüş,kimikendinastırmışdarağacına..
Kimievladı-iyali,kimitahtısarayıterkeylemişuğruna,
Kimiyalnız"SEN"demiş,varımyoğumdiyeaşkınıbelemişbağrına,
Kimidelidivane,başaçıkyalınayak,sokaklarıarşınlamış,
DarılmasınYÂR'imdeyi,kendieliyleyüreğinikurşunlamış,
Velhasıldeliâşık,şaşkınGülizar,âşığımdersin,nicedirhalin?
YAkabirde,necevapverirsinaşktanâşıktansorulursasualin?
Birgüluğrunayetmişdikenerazıolanlar,
gelsinbuyola.....
En son HAYY-DOST tarafından 20 Mar 2010, 10:46 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
Mihrican
Aşk.. Aşk, hani vurgun yemek en zayıf yerimizden
Bin karınca sürüsü dalar gibi vücudu
Hani, hani hazdan kamaşır iliğimiz kınında
Serazat kuştur yürek kafesinde çarpar ya
Aşkı bildin mi? Var olmanın kimyası
Laf değil, oyun değil, insan kalabilmenin sihri
Aşk vermektir Mihrican
Akıbet al olmasa da temayülün mihrini
Ki yorar insanı, tahammülsüz kılar eşyaya
Kayıp düşen zamana bizi, duldası da yoktur tutunulacak
Ve harlıdır bir yanı
Cürmü kadar yer yakar
Aşk bedel ister Mihrican!!!
Aşk ümittir Mihrican
Gece serpilen külden sabah koru devşirmek
Ki oldurur insanı
Erir günden güne bir yanımız
Bir yanımız havaya, bir yanımız toprağa karışır
Ayandır, aşikardır
Aşk sabır ister Mihrican
Aşk yitmektir Mihrican
Kainata üflenen usarenin içinde
Ki damıtır insanı
Kirden, pastan, günahtan
Hüzün gülümser, alazlanır ruhun demir kütlesi
Çile bezirgandır, cefa sefahat içinde
Bit pazarında arıtır benliğin safrasını
Aşk cefa ister Mihrican
Aşk seferdir Mihrican
Yoktan vara, azdan çoğa
Ki donatır insanı
Güzergah nerede? Nasıl?
Bahta ne düşmüştür elestten?
Çöl kuşanmak, ayaza bulanmak
Ölümle ikiz olmak vaciptir
Gönülde şaklayan kırbaçtır visal
Aşk soluk ister Mihrican...
Aşk "EVET"tir Mihrican
Zihinde devinen her sual vurgacına
Ki yaratır insanı
Çileye de belaya da eyvALLAH
Kargı yarin ellerine yakışır
Acı da tatlı da aynı kaptandır
Beyaz da kara da aklın evhamı
Aşk cevap ister Mihrican
Aşk bilmektir Mihrican
On sekiz bin alemi bir kareye resmetmek
Ki yaşatır insanı
Hayat sıfırdan başlar gün ışıyınca
Hep tazedir dünya, yeni baştan kurulur
Ve sevinç seyirir nabzın dudaklarından
Aşk irfan ister Mihrican
Aşkı bildin mi?
Var olmanın kimyası.
BİR DE AŞK , YÜREK İSTER DOĞRUSU.....
ALINTI
Aşk.. Aşk, hani vurgun yemek en zayıf yerimizden
Bin karınca sürüsü dalar gibi vücudu
Hani, hani hazdan kamaşır iliğimiz kınında
Serazat kuştur yürek kafesinde çarpar ya
Aşkı bildin mi? Var olmanın kimyası
Laf değil, oyun değil, insan kalabilmenin sihri
Aşk vermektir Mihrican
Akıbet al olmasa da temayülün mihrini
Ki yorar insanı, tahammülsüz kılar eşyaya
Kayıp düşen zamana bizi, duldası da yoktur tutunulacak
Ve harlıdır bir yanı
Cürmü kadar yer yakar
Aşk bedel ister Mihrican!!!
Aşk ümittir Mihrican
Gece serpilen külden sabah koru devşirmek
Ki oldurur insanı
Erir günden güne bir yanımız
Bir yanımız havaya, bir yanımız toprağa karışır
Ayandır, aşikardır
Aşk sabır ister Mihrican
Aşk yitmektir Mihrican
Kainata üflenen usarenin içinde
Ki damıtır insanı
Kirden, pastan, günahtan
Hüzün gülümser, alazlanır ruhun demir kütlesi
Çile bezirgandır, cefa sefahat içinde
Bit pazarında arıtır benliğin safrasını
Aşk cefa ister Mihrican
Aşk seferdir Mihrican
Yoktan vara, azdan çoğa
Ki donatır insanı
Güzergah nerede? Nasıl?
Bahta ne düşmüştür elestten?
Çöl kuşanmak, ayaza bulanmak
Ölümle ikiz olmak vaciptir
Gönülde şaklayan kırbaçtır visal
Aşk soluk ister Mihrican...
Aşk "EVET"tir Mihrican
Zihinde devinen her sual vurgacına
Ki yaratır insanı
Çileye de belaya da eyvALLAH
Kargı yarin ellerine yakışır
Acı da tatlı da aynı kaptandır
Beyaz da kara da aklın evhamı
Aşk cevap ister Mihrican
Aşk bilmektir Mihrican
On sekiz bin alemi bir kareye resmetmek
Ki yaşatır insanı
Hayat sıfırdan başlar gün ışıyınca
Hep tazedir dünya, yeni baştan kurulur
Ve sevinç seyirir nabzın dudaklarından
Aşk irfan ister Mihrican
Aşkı bildin mi?
Var olmanın kimyası.
BİR DE AŞK , YÜREK İSTER DOĞRUSU.....
ALINTI
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
bülbülüm ayrıyım gonca gülümden
zor gelir ayrılık inan ölümden
kimseler anlamaz benim halimden
bülbülü gülünden ayırma Yarab
bekledim gülümü açılsın diye
kokusu NUR olup açılsındiye
ayrı düştük gülüm söylene diye
bülbülüm dilimde kalmadı derman
can Ahmedi ister dinlemez ferman
merhamet eyle sen yüce Yaradan
beni Resulümden ayırma Yarab....
ALINTI..
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78