HIDRELLEZ
5 Mayısıı 6sına bağlayan gece, bereket ve bolluk getirmesi için kapı, pencere ve yiyecek kaplarının ağzı açık tutulur. İçinde para bulunan kaseler gül dalına asılır veya dibine bırakılır. Bu paralar ertesi gün alınarak saklanır ve yıl boyunca harcanmaz.
Her yörede farklı şekillerde kutlanan Hıdrellezin, bereket, bolluk, sağlık, talih, kısmet, şifa, uğur ve mutluluk gibi sayısız dileklerin kabul edileceği gün olduğuna inanılır...
Türk toplumundaki hıdrellez geleneğini bölge bölge araştıran Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Erman Artun, manevi duyguları güçlendiren, insanları kaynaştıran ve umutlarını canlı tutan değerlere sahip çıkılması gerektiğini söyledi. Artunun araştırmalarına göre, Orta Asyadan günümüze kadar gelmiş bir kültür kalıbı olan hıdrellez, Anadolu, Rumeli ve Orta Asyadaki halklar arasında İslam inanç motifleriyle de örtüşerek, günümüzde de Türk kültüründe canlılığını koruyor.
HIZIR VE İLYAS PEYGAMBERLERİN BİR ARAYA GELDİĞİ GÜN
Hıdrellez, Hızır ve İlyas peygamberlerin yılda bir kere bir araya geldikleri gün olarak biliniyor. Ancak, burada Hızır peygamber öne çıkarılıyor. Bundan dolayı Hıdrellez Bayramındaki bütün etkinlikler, halk arasında ölmezliğe erişmiş kişi olarak bilinen Hızır Peygamber ile ilgili oluyor.
Hıdrellez kutlamalarında gül ağacı, yeşil bitkiler, ağaçlar ve su motiflerinin sıkça kullanılması benzer uygulamaların Orta Asyadaki kutlamalarda da görülmesi, Hıdrellez törenlerinin kaynağının Orta Asya olduğunu gösteriyor.
Hızır Peygamber zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir. Kalbi temiz, iyiliksever insanlara yardım eder. Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar, kıtlığı önler. Dertlere derman, hastalara şifa verir.
Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar. İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder, uğur ve kısmet sembolüdür.
HIDRELLEZ GELENEKLERİ
Hıdrellez Anadolunun her köşesinde farklı geleneklerle kutlanır. Dilekler kağıtlara yazılarak ya o yörede kutsal sayılan yerlere, ya gül ağacının dibine gömülür ya da akan suya bırakılır. Çocuğu olmayan kadınlar gül dalına veya ağaç dalına salıncak kurup, içine oyuncak bebek bırakır.
Kısmeti kapalı olduğuna inanılan genç kızlar için ise Niyet Çömleği hazırlanır. 5 Mayıs günü bir çömleğin içine bekar kızlardan toplanan yüzük, kolye, boncuk ve benzeri eşyalar konur. Çömleğin içerisi su ile doldurulur. Ağzına yeşillik konur, üzeri kırmızı yemeni ile örtülüp, bir kilit ile kilitlenir ve bir gül ağacının dibine saklanır. Ertesi sabah çömleğin başına genç bir kız oturtulur. Kısmetinin açılması dileği ile kilit, kızın başında açıldıktan sonra sıra ile maniler söylenerek çömlekten eşyalar çıkarılır.
Hastalığı olanlar elbisenin bir parçasını gül dalına asarlar. Hıdrellez ateşine Hastalıklar, kötülükler, dağlara taşlara olsun diyerek taş atılır.
Bereket, bolluk ve uğur getirmesi için kapı, pencere, ambar ve yiyecek kaplarının ağzı açık tutulur. İçinde para bulunan kaseler gül dalına asılır veya dibine bırakılır. Bu paralar ertesi gün alınarak cüzdanlarda saklanır ve yıl boyunca harcanmaz.
-ALINTI-
HIDRELLEZ
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
HIDRELLEZ
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Sevgili kardeşim zahidzenderun, hızır a.s. ın ziyaretine, ülfetine,sohbetine,ilmine,hikmetine muhatab olabilmek nasip ola bu günler hürmetine.
Kim ki ona rast gelir ilmine, hikmetine, teveccühüne maruz kalır gönlü hoş olur, sözü hoş olur, işi hoş olur.
Büyüklerimizden duyduk ki uğradığı yere bolluk bereket te uğrarmış. dünya nimetlerinin bereketine, ahiret nimetlerinin iltifatına, hikmet hazinelerinin kaynağına ermeler nasip ola.
Hastalar şifa bula, gönül yaresi çekenler sevdiğine kavuşa, askerler sağlıcakla evine döne, bekarlar gönüllerince eş bula, bu gece hürmetine, işsiz olanlar iş bula, evler bereket ile dola.
Nazarına, hediyesine maruz kalalım elinden buz gibi su içmek nasip ola Derman hocama sundukları gibi. kendilerine aşina eyleyeler.
Yazınız vesile oldu dualarımız yola koyuldu sahibini bulup kabul buyrula. amin amin amin.
Kim ki ona rast gelir ilmine, hikmetine, teveccühüne maruz kalır gönlü hoş olur, sözü hoş olur, işi hoş olur.
Büyüklerimizden duyduk ki uğradığı yere bolluk bereket te uğrarmış. dünya nimetlerinin bereketine, ahiret nimetlerinin iltifatına, hikmet hazinelerinin kaynağına ermeler nasip ola.
Hastalar şifa bula, gönül yaresi çekenler sevdiğine kavuşa, askerler sağlıcakla evine döne, bekarlar gönüllerince eş bula, bu gece hürmetine, işsiz olanlar iş bula, evler bereket ile dola.
Nazarına, hediyesine maruz kalalım elinden buz gibi su içmek nasip ola Derman hocama sundukları gibi. kendilerine aşina eyleyeler.
Yazınız vesile oldu dualarımız yola koyuldu sahibini bulup kabul buyrula. amin amin amin.
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
AMİİİİİN... AMİİİN.. EFENDİM;
DEĞERLİ GÜLLALE,
YORUMUNUZLA YAZI DAHA BİR ANLAM BULDU..
SAĞOLUN EFENDİM..
ALLAH DUALARIMIZI KABUL BUYURSUN..
BU GÜN HIDIRELLEZ
Bugün hıdrellez canım
Baharın müjdesi bugün
Türlü türlü çiçekler açar
Bülbüller ötmeye başlar
Güller açmaya başlar, bugün.
Heryer canlanır
Şarkılar söylenir
Herkes eğlenir, bugün
Kırlar çocuklarındır
Neşeyle oynanır bugün.
Hızır ile
İlyas Peygamber
Bugün buluştular
Rablerine koştular
Ölümsüzlüğe erdiler bugün
Bugün hıdrellez canım
Bahar geldi, sen gittin
Güller açtı, sen soluverdin
İnsanlar eğlenirken
Sen ağlattın, bugün.
Oyunlar oynanırken
Sen ayrılık oyununu
Oynadın bugün
Bırakıverdin
Toprakta çiçekler açarken
Sen gönüllerdekini soldurdun
İnsanlar her yerde eğlenirken
Sen aramıza yasak koydun
Bugün hıdrellez canım
Yeryüzü can bulurken
Sen acımadan canımı aldın.
İSMAİL DİNÇER
DEĞERLİ GÜLLALE,
YORUMUNUZLA YAZI DAHA BİR ANLAM BULDU..
SAĞOLUN EFENDİM..
ALLAH DUALARIMIZI KABUL BUYURSUN..
BU GÜN HIDIRELLEZ
Bugün hıdrellez canım
Baharın müjdesi bugün
Türlü türlü çiçekler açar
Bülbüller ötmeye başlar
Güller açmaya başlar, bugün.
Heryer canlanır
Şarkılar söylenir
Herkes eğlenir, bugün
Kırlar çocuklarındır
Neşeyle oynanır bugün.
Hızır ile
İlyas Peygamber
Bugün buluştular
Rablerine koştular
Ölümsüzlüğe erdiler bugün
Bugün hıdrellez canım
Bahar geldi, sen gittin
Güller açtı, sen soluverdin
İnsanlar eğlenirken
Sen ağlattın, bugün.
Oyunlar oynanırken
Sen ayrılık oyununu
Oynadın bugün
Bırakıverdin
Toprakta çiçekler açarken
Sen gönüllerdekini soldurdun
İnsanlar her yerde eğlenirken
Sen aramıza yasak koydun
Bugün hıdrellez canım
Yeryüzü can bulurken
Sen acımadan canımı aldın.
İSMAİL DİNÇER
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
HIDIRELLEZ zamanlarında İstanbulun kücük mahallelerinde insanlar ateş yakıp üzerinden atlarlardı. Bizde oyun olsun diye mahalleli gençlerin ardından atlardık.
Küçükken HIDIRELLEZ ile ilgili babannemden bazı yaşanmış olaylar işitmiştim. Bunlar hep bereket ve bolluk ile ilgili muhteşem hadiseler idi. Adapazarı Geyve kısmında kabadayılar soy isimli bir aile vardı, rahmetli dedemin 3-4 yıl süren eski askerlik döneminden yeşeren bir dostluk ile bağlanmıştık bu aileye.
Babannemden duyduğuma göre insanlar hidirellez'de içlerinde az yiyecek koyulu olan tencerelerin kapaklarını açık bırakırlarmıs ki bolluk ve bereket gelsin diye. Bir gün bu ailede pekmez yapmış tencereye bu pekmezden koymuş sonra tencereyi dışarıda bırakıp yatmışlar. Evin hanımı sabah erken gidip baktığında pekmezin tencereden taştığını görmüş. Evde ne kadar tencere varsa dışarı çıkarıp bu kaplara doldurmaya başlamış. Böyle bir olay olunca kimseye bundan bahsetmeyin derdi babannem. Bu hanımda "koşun gelin pekmez taşıyor" deyince pekmezin taşmasıda fos diye sönüvermiş birden. Yine Bolu civarındaki köylerden bir ambardaki az bir buğdayın çoğaldığı ve ambarın buğday dolduğu ile ilgili söylentilerden bazıları hafızamda kalanlardan.
Annem ise HIDIRELLEZI ve HIZIR A.S gelişinden bahsederek o gece Allah'ın dilekleri kabul ettiğini söyleyip, küçükken balkonda ev yapardıki ileride ev sahibi olsun. Ben de bunları dinleyerek lise döneminden sonra Yedikule sahilinde yere üç tane üniversite resmi çizmiş Allah'tan dilekte bulunmuştum. Seneler sonra sırasıyla üç üniversitede eğitim görmek nasip oldu. Resimler bahane dilekler ise kabul olundu Elhamdülillah.
Benim bu yaşananlardan ve köylülerin deneyim ettikleri bu rızık artışı hadiselerinden anladığım bir şey var ki tohumu olan bir şeyden Allah'ın bereket vermesi ile rızk kat kat artırılıyor. Tencereye az pekmez koyulunca Allah onu arttırıyor çoğaltıyor, ambardaki az bir buğdayı kat kat arttırıyor çoğaltıyor. Bunlar neyin tekrarı ve ne söylüyor bizlere, buna benzer olaylar Resulullah (SAV) zamanında ve diğer peygamberlerin devrinde oldu mu? Oldu tabi.
Önce günümüz incillerine gidelim, Hristiyan'larin incilden verdikleri meşhur bazı mucize örnekleri vardır. ISA (A.S) kalabalık bir halk kitlesine vaaz verir ve insanlar orada ac bir halde konaklarlarken alın şu sepetteki balıkları (bunun ekmeklisi de vardır) halka dağıtın der ve sepetteki bir kaç balık dağıtıla dağıtıla bitmez. Sepetten binlerce insan beslenir.
Resulullahın Ebu Talhanin evine gelmesi ve yiyecek sıkıntısında, Ebu Talhanın hanımının getirdiği bir arpa ekmeğini 4 parçaya bölüp üzerine yağ tulumundan yağ koyup bir dua ettikten sonra 70-80 kişinin 10a 10ar bunu yiyip bitirememeleri.
Bir başka yerde ise Cabirin esi arpa ekmeği ve dişi keçi etinden yapılan bir yemek yapar. O sırada peygamberimiz ensar ve muhacirin ile siper kazıyorlar. Sonra büyük bir taşa rastlıyorlar ve taşı kıramıyorlar. Resulullah(SAV) bir mala darbesi ile onu unufak ediyor. Sonra yemeğe kendisi gelinceye kadar dokunulmamasını haber salıyor. Yemeği kendisi her bir parça ekmeğin üzerine bir parça et koyarak dağıtıyor ve dağıtmakla yemek hiç bitmiyor.Bu hadis yine Buhari'deki 428 numaralı hadiste Resulullah(SAV)'in arpa hamuruna tükürdüğü ve sonra toprak tencerenin içindeki etin üzerine de tükürdüğü ve yemeği sakın ateşten indirmeyin diye tenbih ettiği sonra tencereden taşanları insanlara dağıttıklarını ve 1000 kişiye yemek dağıtıldığı rivayet edilir.
Ayrıca diğer bazı hadislerde bir kişinin Resulullaha gelmesi ve yiyecek istemesi ve Resulullahın ona arpa vermesi ve arpanın çoğalıp durması ve alan kişinin arpanın ağırlığını ölçmeye kalkınca arpanın çoğalmasının durması ve Resulullahın "Ölçmeseydin hep yeseydin sürekli çoğalırdı" demesi.
(ilgilenenler su referanslara bakabilirler: Buhari "Cilt 4.Kitap 56. Sayi 778, Cilt 5.Kitap 59.Sayi 426-428, Cilt 7.Kitap 65. Sayi 293 ve 361, Cilt 8.Kitap 78.Sayi 679". Müslim "Kitap 023.Sayi 5057 ve 5058, Kitap 030. Sayi 5661". Malik " Kitap 49. Sayi 49.10.19")
Dikkat ederseniz burda ölçmeseydin sürekli çoğalirdi denmiş. Ölçünce bir sahiplenme hissi gelmiş, sanki "Benim ne kadar malım var acaba" ya dönüşmüş, halbuki Allah'in mülkü ne geniş deseydi bu kişi yer dururdu, kendine mal edip sahiplenince Allah'ın geniş sınırsız mülkünden kendine ölçü çıkarmış, bir sınır çizmiş ve kendi kendine çizdiği bu çizgiyle bu hadiseden gelen rızkı elindeki miktara hapsetmis bir yerde. Hani Latif hocam der ya, mülkten(maddi- manevi rızıklar) yiyip içmek serbest ama sahiplenmeyin. Meryem anamız gibi gelen hurmalara Allah'tan deseymiş sahiplenmeseymiş sürekli artmaya devam edermiş.
Ali Imran 37.Bunun üzerine Rabbi, onu hoşnutlukla kabul buyurdu, onu güzel bir biçimde yetiştirdi ve Zekeriyya'nın himayesine verdi. Zekeriyya, onun yanına mihraba her girdikçe yeni bir yiyecek bulur ve: "Ey Meryem, bu sana nereden?" derdi. O da: "Allah tarafından" derdi. Şüphe yok ki, Allah dilediğine sayısız rızık verir.
Bakara 261. Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her biri yüz taneye sahip yedi başak bitiren bir tohum tanesine benzer. Allah, dilediğine kat kat fazla verir Allah, rahmeti bol olan ve herşeyi bilendir.
Sevgili kardeşim, dağınık olarak bir şey söylemeye çalıştık, toplayalım inşaallah. Toprak bir tenceredesin ve Resulullah'ın Cabir'in eşine dediği gibi onu Hak aşkının ateşinden indirmeyeşin sakın, lakin tencerenin içinde biraz olsun bir şeyler olsun ki bu çoğaltılsın, Allah sana esmalarından birazcık vermiş, değişik terkiplerde, arpa tohumları gibi sende potansiyel olarak mevcut bir sürü esma var, hak ateşi ile pişersen onlar senden teker teker hayr yolunda zuhur ederler, işlerinde hareketlerinde onları hayr ile kullanırsın yaptığın bu hayırları da kendinden bilme, bilme ki artsın ve çoğalmaya devam etsin. Bilemezsin bunlar yarın nelere dönüşecek.
Selam sevgi ve muhabbetlerimle
Gariban
Küçükken HIDIRELLEZ ile ilgili babannemden bazı yaşanmış olaylar işitmiştim. Bunlar hep bereket ve bolluk ile ilgili muhteşem hadiseler idi. Adapazarı Geyve kısmında kabadayılar soy isimli bir aile vardı, rahmetli dedemin 3-4 yıl süren eski askerlik döneminden yeşeren bir dostluk ile bağlanmıştık bu aileye.
Babannemden duyduğuma göre insanlar hidirellez'de içlerinde az yiyecek koyulu olan tencerelerin kapaklarını açık bırakırlarmıs ki bolluk ve bereket gelsin diye. Bir gün bu ailede pekmez yapmış tencereye bu pekmezden koymuş sonra tencereyi dışarıda bırakıp yatmışlar. Evin hanımı sabah erken gidip baktığında pekmezin tencereden taştığını görmüş. Evde ne kadar tencere varsa dışarı çıkarıp bu kaplara doldurmaya başlamış. Böyle bir olay olunca kimseye bundan bahsetmeyin derdi babannem. Bu hanımda "koşun gelin pekmez taşıyor" deyince pekmezin taşmasıda fos diye sönüvermiş birden. Yine Bolu civarındaki köylerden bir ambardaki az bir buğdayın çoğaldığı ve ambarın buğday dolduğu ile ilgili söylentilerden bazıları hafızamda kalanlardan.
Annem ise HIDIRELLEZI ve HIZIR A.S gelişinden bahsederek o gece Allah'ın dilekleri kabul ettiğini söyleyip, küçükken balkonda ev yapardıki ileride ev sahibi olsun. Ben de bunları dinleyerek lise döneminden sonra Yedikule sahilinde yere üç tane üniversite resmi çizmiş Allah'tan dilekte bulunmuştum. Seneler sonra sırasıyla üç üniversitede eğitim görmek nasip oldu. Resimler bahane dilekler ise kabul olundu Elhamdülillah.
Benim bu yaşananlardan ve köylülerin deneyim ettikleri bu rızık artışı hadiselerinden anladığım bir şey var ki tohumu olan bir şeyden Allah'ın bereket vermesi ile rızk kat kat artırılıyor. Tencereye az pekmez koyulunca Allah onu arttırıyor çoğaltıyor, ambardaki az bir buğdayı kat kat arttırıyor çoğaltıyor. Bunlar neyin tekrarı ve ne söylüyor bizlere, buna benzer olaylar Resulullah (SAV) zamanında ve diğer peygamberlerin devrinde oldu mu? Oldu tabi.
Önce günümüz incillerine gidelim, Hristiyan'larin incilden verdikleri meşhur bazı mucize örnekleri vardır. ISA (A.S) kalabalık bir halk kitlesine vaaz verir ve insanlar orada ac bir halde konaklarlarken alın şu sepetteki balıkları (bunun ekmeklisi de vardır) halka dağıtın der ve sepetteki bir kaç balık dağıtıla dağıtıla bitmez. Sepetten binlerce insan beslenir.
Resulullahın Ebu Talhanin evine gelmesi ve yiyecek sıkıntısında, Ebu Talhanın hanımının getirdiği bir arpa ekmeğini 4 parçaya bölüp üzerine yağ tulumundan yağ koyup bir dua ettikten sonra 70-80 kişinin 10a 10ar bunu yiyip bitirememeleri.
Bir başka yerde ise Cabirin esi arpa ekmeği ve dişi keçi etinden yapılan bir yemek yapar. O sırada peygamberimiz ensar ve muhacirin ile siper kazıyorlar. Sonra büyük bir taşa rastlıyorlar ve taşı kıramıyorlar. Resulullah(SAV) bir mala darbesi ile onu unufak ediyor. Sonra yemeğe kendisi gelinceye kadar dokunulmamasını haber salıyor. Yemeği kendisi her bir parça ekmeğin üzerine bir parça et koyarak dağıtıyor ve dağıtmakla yemek hiç bitmiyor.Bu hadis yine Buhari'deki 428 numaralı hadiste Resulullah(SAV)'in arpa hamuruna tükürdüğü ve sonra toprak tencerenin içindeki etin üzerine de tükürdüğü ve yemeği sakın ateşten indirmeyin diye tenbih ettiği sonra tencereden taşanları insanlara dağıttıklarını ve 1000 kişiye yemek dağıtıldığı rivayet edilir.
Ayrıca diğer bazı hadislerde bir kişinin Resulullaha gelmesi ve yiyecek istemesi ve Resulullahın ona arpa vermesi ve arpanın çoğalıp durması ve alan kişinin arpanın ağırlığını ölçmeye kalkınca arpanın çoğalmasının durması ve Resulullahın "Ölçmeseydin hep yeseydin sürekli çoğalırdı" demesi.
(ilgilenenler su referanslara bakabilirler: Buhari "Cilt 4.Kitap 56. Sayi 778, Cilt 5.Kitap 59.Sayi 426-428, Cilt 7.Kitap 65. Sayi 293 ve 361, Cilt 8.Kitap 78.Sayi 679". Müslim "Kitap 023.Sayi 5057 ve 5058, Kitap 030. Sayi 5661". Malik " Kitap 49. Sayi 49.10.19")
Dikkat ederseniz burda ölçmeseydin sürekli çoğalirdi denmiş. Ölçünce bir sahiplenme hissi gelmiş, sanki "Benim ne kadar malım var acaba" ya dönüşmüş, halbuki Allah'in mülkü ne geniş deseydi bu kişi yer dururdu, kendine mal edip sahiplenince Allah'ın geniş sınırsız mülkünden kendine ölçü çıkarmış, bir sınır çizmiş ve kendi kendine çizdiği bu çizgiyle bu hadiseden gelen rızkı elindeki miktara hapsetmis bir yerde. Hani Latif hocam der ya, mülkten(maddi- manevi rızıklar) yiyip içmek serbest ama sahiplenmeyin. Meryem anamız gibi gelen hurmalara Allah'tan deseymiş sahiplenmeseymiş sürekli artmaya devam edermiş.
Ali Imran 37.Bunun üzerine Rabbi, onu hoşnutlukla kabul buyurdu, onu güzel bir biçimde yetiştirdi ve Zekeriyya'nın himayesine verdi. Zekeriyya, onun yanına mihraba her girdikçe yeni bir yiyecek bulur ve: "Ey Meryem, bu sana nereden?" derdi. O da: "Allah tarafından" derdi. Şüphe yok ki, Allah dilediğine sayısız rızık verir.
Bakara 261. Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her biri yüz taneye sahip yedi başak bitiren bir tohum tanesine benzer. Allah, dilediğine kat kat fazla verir Allah, rahmeti bol olan ve herşeyi bilendir.
Sevgili kardeşim, dağınık olarak bir şey söylemeye çalıştık, toplayalım inşaallah. Toprak bir tenceredesin ve Resulullah'ın Cabir'in eşine dediği gibi onu Hak aşkının ateşinden indirmeyeşin sakın, lakin tencerenin içinde biraz olsun bir şeyler olsun ki bu çoğaltılsın, Allah sana esmalarından birazcık vermiş, değişik terkiplerde, arpa tohumları gibi sende potansiyel olarak mevcut bir sürü esma var, hak ateşi ile pişersen onlar senden teker teker hayr yolunda zuhur ederler, işlerinde hareketlerinde onları hayr ile kullanırsın yaptığın bu hayırları da kendinden bilme, bilme ki artsın ve çoğalmaya devam etsin. Bilemezsin bunlar yarın nelere dönüşecek.
Selam sevgi ve muhabbetlerimle
Gariban