Hz. Fatıma(r.a);sebat eden,vazgeçmeyen parlak yıldız!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
MBurak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 415
Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00

Hz. Fatıma(r.a);sebat eden,vazgeçmeyen parlak yıldız!

Mesaj gönderen MBurak »

Aşk Ehl-i Hz. Fatıma(r.a)

Fatıma;sebat eden,vazgeçmeyen parlak yıldız!


Her şeyin bittiğini hisettiğiniz o dar anda,

gökyüzüne bakınız ve orada milyonlarca yıldır sizi seyretmekte olan

ihtiyar yıldız takımlarına ve sadık aşk dönenceleri gibi uzay boşluğunda

yandılar ki, iç yangınları onları,yerlerinde duramaz hale getirdi,

döndürmeye itti.

Yanarak dönmekten ve an'ı an'a terk etmekten başka çareleri kalmadı.

O kadar döndüler ki,yüzeyleri yuvarlaklaşıp, sabırdan kabuk tutmaya

başladılar...

Üzerlerinden dağlar,ağaçlar,ne nehirler peydah oldu. Ama içleri hala

ateştir her birinin de....

Sen,yüzlerine her baktığında,cennetten bir parça,mahzun bir tebessüm

ve yaşama sevinci bulursun... Lakin, dallarında öten kuşlara

aldanma,içleri hâlâ ateştir bu kürelerin,aşktır... Onlar ,aşka düşmüş

gökyüzü avareleri... Ama ,hiçbiride vazgeçmediler, işte....

Usanmadılar,yatışmadılar. Her ne kadar aşka karar tutup,yörüngeler

üzerinde rabıtaya vardılarsa da .... Onlar , bu akıllı,uslu başlı halleriyle

size şu hakikati fısıldarlar:



AŞK;Vazgeçmemektir.....


Çölü geçebilenler,ancak aşk ehli olanlardır....

Fatıma;sebat eden,vazgeçmeyen parlak yıldız!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MBurak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 415
Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00

FATIMA, PEYGAMBER'İN (S.A.V) VÜCUDUNUN BİR PARÇASIDIR...

Mesaj gönderen MBurak »

FATIMA, PEYGAMBER'İN (S.A.V) VÜCUDUNUN BİR PARÇASIDIR; KİM ONU GAZAPLANDIRSA PEYGAMBER'İ GAZAPLANDIRMIŞTIR


1 - Buhârî, Sahih'inde Misver ibn-i Mahreme'den naklen yazıyor ki, Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sel-lem) şöyle buyurdu:

Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; kim onu gazaplandırsa (öfkelendirse), beni gazaplan-dırmıştır.

Bu hadisi, birçok muhaddis ve alim nakletmiştir. Mesela, Muttakî, Kenz-ül Ümmal'da bu hadisi İbn-i Ebi Şeybe'den naklen zikretmiştir. Nesaî de, Hasais'inde bu hadisi nakletmiştir. Menavî ise Feyz-ül Kadir'de bu hadisi zikrettikten sonra şöyle kaydediyor: "Süheyli bu hadise dayanarak Hz. Fatıma'ya sebbedenin (sövenin) kafır olduğunu söylemiştir. Çünkü bu iş Fatıma'yı (s.a) gazap-landırır."

Yine O, Fatıma'nın Ebu Bekir ve Ömer'den üstün olduğunu söylemiştir.

2 - Buharî, Misver ibn-i Mahreme'den naklen yazıyor ki, Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurdu:

Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; onu rahatsız eden beni de rahatsız eder; ve onu inciten şey beni de incitir.

Bu hadisi, Ebu Davud Sahih'inde, Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned'inde ve Ebu Nuaym, Hilyet-ül Evliyâ'da naklet-miştir.

3 - Sahih-i Müslim'in, Fazail-üs Sahabe bölümünün, Fazail-ü Fatıma kısmında, Müslim, kendi senediyle Misver ibn-i Mahreme'den rivayet ediyor ki, Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurdu:

Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; onu inciten şey beni de incitir.

Bu hadisi, Fahr-i Razi Şura suresindeki "meveddet" ayetinin tefsirinde zikretmiştir. Yine bu hadisi, Maaric suresinin 13. âyetinin tefsirinde zikretmiştir.

4 - Müslim Sahih'inde, kendi senediyle Misver ibn-i Mahreme yoluyla Resulullah'tan (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) naklettiği bir hadiste Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurdu:

Gerçekten kızım (Fatıma), benim vücudumun bir parçasıdır; onu rahatsız eden şey beni de rahatsız eder; onu rencide eden şey beni de rencide eder.

Bu hadisi Tirmizî de kendi Sahih'inde, Resulullah'ın (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma'nın faziletlerı bölümünde zikretmiştir.

5 - Tirmizî Sahih'inde, kendi senediyle Abdullah ibn-i Zübeyr vasıtasıyla Resulullah'tan (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) naklettiği bir hadiste, Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

Gerçekten Fatıma benim vücudumdan bir parçadır; onu rencide eden beni de rencide eder ve onu rahatsız eden şey, (üzen şey) beni de mübtela eder.

Bu hadisi Hâkim de Müstedrek-üs Sahihayn'de rivayet etmiş ve bu hadisin Buhârî ve Müslim'in şartına göre sahih hadis olduğunu kaydetmiştir. Bu hadisi Ahmed ibn-i Hanbel de Müsned'inde rivayet etmiştir.

6 - Hakim, Müstedrek-üs Sahihayn'de kendi senediyle Ubeydullah ibn-i Ebi Rafi'den, o da Misver ibn-i Mahreme'den rivayet etmiştir ki:

İmam Hasan'ın oğlu Hasan, bana bir adamı görücü olarak göndererek kızıma talip oldu. Ona: "Akşam vakti yanıma gelsin" dedim. O (İmam Hasan’ın oğlu Hasan) da akşam vakti geldi. Allah'a hamd-u sena ettikten sonra dedim ki: "Allah'a yemin ediyorum ki, sizin akrabalık ve yakınlığınızdan daha çok sevdiğim bir akrabalık ve yakınlık yoktur. Ama Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) buyurmuştur ki:

"Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; onu üzen şey beni de üzer ve onu hoşnut eden beni de hoşnut eder. Ve kıyamet günü akrabalık bağları hep kopar; sadece benim soyum ve yakınlarım arasındaki bağlılık hariç.”

Senin yanında Fatıman'ın (s.a) soyundan bir kız vardır; eğer ben kızımı senin eşin yapacak olursam bu onu üzer.

Böylece Hasan onun özrünü kabul ederek ayrıldı.

Hâkim, bu hadisin senedinin sahih olduğunu söylemiştir. Bu hadisi Ahmed ibn-i Hanbel de kendi Müsned'inde iki muhtelif senetle rivayet etmiştir. Keza; bu hadisi Beyhakî kendi Sünen'inde ve Ebi Nuaym muhtasar olarak rivayet etmişlerdir. Ebu Nuaym bu hadisin Misver ibn-i Mahreme'den Ali ibn-i Hüseyin ve ibn-i Ebi Melike yoluyla nakledildiği hususunda ittifak olduğunu kaydediyor.

7 - Ebu Nuaym, Hilyet-ul Evliyâ'da kendi senediyle Enes'den naklediyor ki:

Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) “Kadınlar için en hayırlı (en iyi) olan şey nedir?" diye sordu. Bizler, ne söyleyeceğimizi bilemedik. Hz. Ali (aleyhi’s-selâm) (yanımızdan ayrılıp) Fatıma'nın (selam’ullahi aleyha) yanına gitti ve Resulullah'ın (s.a.a) sorusunu ona söyledi. Fatıma; "Neden kadınlar için en hayırlı olan, onların (yabancı) erkekleri görmemeleri ve yabancı erkeklerin de onları görmemeleridir" diye cevap vermedin" dedi. Ali (a.s), dönüp bu cevabı Resulullah'a (s.a.a) söyledi. Peygamber, "Bunu sana kim öğretti?" dedi. Ali, "Fatıma" diye cevap verdi. Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: "O benim vücudumun bir parçasıdır."

Ebu Nuaym, bu hadisi Said ibn-i Musayyib'in de Hz. Ali'den (a.s) rivayet ettiğini kaydetmiştir. Ebu Nuaym, bu ikinci rivayeti de kitabının bir başka yerinde zikretmiştir.

8 - Muttaki, Kenz-ül Ummâl'da rivayet etmiştir ki, Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurdu:

Fatıma benden ayrılan bir daldır; onu hoşnut eden şey, beni de hoşnut eder; onu rahatsız eden şey, beni de rahatsız eder.

Bu hadisi Taberanî, Misver ibn-i Mahreme'den rivayet etmiştir. Hâkim de, bu hadisi Müstedrek-üs Sahihayn'de Misver ibn-i Mahreme yoluyla Resulullah'tan (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) rivayet etmiş ve senedinin sahih olduğunu söylemiştir.

9- Muttaki, Kenz-ül Ummâl'da Hasan-ı Basri'den rivayet etmiştir ki, Ali ibn-i Ebi Talib (a.s) şöyle dedi:

Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) bir gün bize: "Kadın için en hayırlı olan şey nedir?" diye sordu. Bu hususta bizim verecek bir cevabımız yoktu. Fatıma'nın (aleyha selâm), yanına döndüğümde. ona: "Ey Muhammed'in kızı, Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) bizden bir soru sordu, ama biz, ne cevap vereceğimizi bilemedik dedim." O: "Ne hakkında sizden sordu." dedi. "Kadın için hayırlı şeyin ne olduğunu sordu." dedim. O: "Bu sorunun cevabını bilmiyor musunuz?" dedi. "Hayır." dedim. O: "Kadına (yabancı bir) erkeği görmemek ve (yabancı) erkeği de onu görmemesinden daha hayırlı olan bir şey yoktur." dedi. Akşam olduğunda Resulullah'ın (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) yanında toplanıp oturduk ve ben: "Ya Resulullah, sen bizden bir soru sordun; ama biz cevabını veremedik. Kadın için bir (yabancı) erkeği görmemesinden ve yabancı erkeğin de onu görmemesinden daha hayırlı bir şey yoktur." dedim. Resulullah (s.a.a): "Bunu sana kim söyledi?" dedi. "Fatıma." dedim. Resulullah (s.a.a), "Doğru söylemiştir; gerçekten o benim vücudu-mun bir parçasıdır." buyurdu.

Muttaki, bu hadisi Dare-kutni'nin de "el-Efrad" adlı eserinde rivayet ettiğini kaydetmiştir.

Muttaki, aynı sayfada bu hadisi tekrar Hz. Ali'den (a.s) rivayet etmiştir ve sonunda bu hadisi Bezzaz'ın ve Hilyet-ül Evliyâ'da Ebu Nuaym'ın rivayet ettiğini kaydetmiştir.

10 - Nesaî, Misver ibn-i Mahreme'den naklen şöyle rivayet ediyor:

Ben büluğ çağına eriştikten sonra, şahit oldum ki, Resulullah (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) bu minberinin üzerine oturup konuşuyordu ve şöyle diyordu:

Gerçekten Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır.

11 - İbn-i Hacer, "es-Savaik-ul Muhrika" adlı eserinde yazıyor ki:

"Resulullah'ın (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) torunu olan Hasan'ın oğlu Hasan-ül Müsenna, uzun saçlı ve küçük yaşlarda bir genç iken, Ömer ibn-i Abdulaziz'in yanına geldi. Ömer ibn-i Abdulaziz, yerinden kalkıp onu karşıladı. Bunun üzerine etrafındakiler Ömer ibn-i Abdulaziz'i kınadılar. Ama; Ömer ibn-i Abdulaziz onlara şöyle dedi: Öyle güvenilir bir şahıs bana şu hadisi rivayet etti ki, sanki Resulullah'ın (salla’llâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) ağzından duymuş gibiyim (Hadis şöyledir):

Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır; onu sevindiren beni de sevindirir.

Ömer ibn-i Abdulaziz sonra şöyle devam etti:

"Ben biliyorum ki, eğer Fatıma diri olsaydı onun torununa gösterdiğim ilgiden sevinirdi."

İbn-i Hacer, bu hadisi az bir farkla Ebu-l Ferec-i İsfahanî'den de rivayet etmiştir.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MBurak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 415
Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen MBurak »

Hz. Peygamber kızına o kadâr şefkatli idi ki onu ellerinden ve yüzünden öperdi. Halbuki o toplumda bir babanın kızının elinden öpmesi bir yana erkek çocuklar bile öpülmezdi, ayıptı. "Benim on çocuğum var daha bir kez öpmüş değilim" diyen insanların yaşadığı bir toplumda kadını diri diri gömülmekten eli öpülen bir konuma yükselten de yine Hz. Peygamber'in getirdiği İslâm'dı.
Rasûlullah kızını anlatırken "Babasının annesi", "Baban sana fedâ olsun", "Alemlerin kadınlarının ulusu", "Fâtıma'yı hoşnut eden beni hoşnut etmiştir, onu kızdıran beni kızdırmıştır" ve, "Kızım Fâtıma'yı seven beni sevmiştir, Fâtıma'yı memnun eden beni memnun etmiştir; Fâtıma'yı üzen beni üzmüştür. Fâtıma benden bir parçadır, kim onu incitirse beni incitmiş olur, beni incitense Allah'ı incitmiştir" buyururdu.
Hz. Fâtıma Mekke döneminin tüm zorluklarına babasıyla birlikte katlandı ve Hz. Peygamber dâhil müslümanların tamamına yakını Medine'ye hicret edene kadar Mekke'den ayrılmadı. Resulullah Kûba'ya ulaştıktan sonra Hz. Ali, Hz. Ali'nin annesi ve Ümmü Eymen'den oluşan bir kafileyle Medine'ye hicret etti.
Medine'ye hicret ettikten sonra Hz. Fâtıma'yı Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve daha başka sahâbîler babasından istediler. Ancak Peygamberimiz bu istekleri nazikçe geri çeviriyor ve bekliyordu. Hz. Ali de Fâtıma'ya tâlib oldu ve Peygamberimiz kızının bu konudaki görüşünü alarak Allah'ın vahiyle izin vermesinden sonra Ali ile Fâtıma'nın evlenmelerine karar verildi. Daha sonra nikâhları da Mescid'de kıyıldı. Mehir olarak Hz. Ali'den dört yüz dirhem gümüşü uygun gören Efendimiz onun zırhı ve atından başka bir şeyinin olmadığını öğrenince zırhını satmasını söyler. Hz. Ali dört yüzseksen dirhem gümüşe zırhını satar ve bunun dört yüz dirhemi mehir olarak Hz. Fâtıma'ya verilir. Ancak Fâtıma bu mihri çok bulur; kendisine en güzel mihrin kıyamet günü İslâm ümmetinin Peygamber'in şefâatiyle affedilmesi olacağını söyler ve bu konuda dua eder. Ancak kendisi için ayrılan dört yüz dirhemi düğün masraflarına harcanmak üzere hibe eder. Nikâh mescidde Peygamberimizin bir hutbesi ile ilân edilir: "Allah'a hamd... yüce Allah evlenmeyi bir görev, adalet, ve geniş bir hayır kılmıştır. Şimdi Allahu Teâlâ bana kızım Fâtıma'yı Ali b. Ebı Tâlib'e nikahlamamı buyurmuştur. Ey ashâbım ben de sizi şâhit kılıyorum ki Ali b. Ebi Talib mevcut gelenek ve Allah'ın emriyle söyleyeceğim şeyi kabul ederse dörtyüz dirhem gümüş mehirle kızım Fâtıma'yı kendisine nikâhladım. Yüce Allah kendilerinin varlıklarını biraraya getirsin ve bunu kendilerine mübârek kılsın. Rabbim nesillerini temiz, kendileriyle çocuklarını geniş rahmetinin anahtarı, yüce hikmetinin kaynağı ve Muhammed ümmetinin güvenlik sebebi kılsın....Rabbimden kendim ve sizin için mağfiret dilerim." Hz. Ali'nin şartları kabul etmesi üzerine sâde bir törenle nikâh kıyılır ve misafirlere bal şerbeti hurma ve gül suyu ikram edilir. Daha sonra hurma, yağ ve süzülmüş yoğurttan yapılan bir de düğün yemeği verilir. Yemeğin az olmasına rağmen yedi yüz misafirin yediği halde Allah'ın bereketlendirmesi ile yetip artar.
Babasından ayrılıp Hz. Peygamber mescidine bitişik, zemini toprak eve yerleşirken çeyiz ve ev eşyası olarak şunları götürmüştü: Üç adet minder, bir halı. bir yastık iki eldeğirmeni, bir su tulumu, bir su testisi meşinden bir su bardağı, bir elek, bir havlu, bir koç postu eski bir kilim, hurma yaprağından örülmüş bir sedir, iki elbise, uzunlamasına örttüklerinde ayakları enlemesine örttüklerinde baslarını açıkta bırakan bir küçük yorgan.
Hz. Peygamber kızını evlendirmekle ondan kopmadı, ilişkileri azalmadı; yine her sabah onları namaza kaldırır, bir yolculuğa, sefere çıkacağı zaman en son vedâlaşacağı kişi Fâtıma olur; döndüğünde ise hanımlarından önce ona uğrardı. Hz. Peygamber bu yeni yuvaya çok önem veriyor; İslâm ümmetinin geleceğini bu yuvanın etkileyeceğini bilerek onları yönlendiriyor, eğitiyordu. Hz. Ali ve Hz. Fâtıma arasında işbölümünü bizzat kendisi yapmıştı.
Câhiliye geleneğinde ağır işlerde ezilen kadınların aksine Hz. Fâtıma sadece evin iç işlerinden, Hz. Ali de dış işlerinden sorumlu olacaktı.
Müslümanların çektiği sıkıntılar ve savaşlar bu aileyi de etkiliyor, Hz. Fâtıma da diğer müslümanlar gibi yarı aç yarı tok yaşıyordu; Peygamber kızı olmasından dolayı hiçbir ayrıcalığı yoktu. Hz. Ali'nin ekonomik durumu genelde iyi olmamasına rağmen Beytü'l-Mal'den haklarından fazla bir şey almadılar. Hz. Ali ticaret yapıp dünya malı biriktirme yerine Hz. Peygamber'in kâtipliğini yapıyor, İslâm ümmeti için ilim biriktiriyordu. Hz. Fâtıma ise avuçları kabarana kadar un öğütüp kendi işini kendi yapıyordu. Bu yuvada katı kurallar yoktu; Hz. Ali ev işlerinde Hz. Fâtıma'ya yardımcı oluyordu. Hz. Fâtıma da Hz. Ali'ye. Fâtıma'nın ev işlerinde çok yıprandığını gören Hz. Ali Peygamberimize gelerek bir hizmetçi verip veremeyeceğini sorduğunda Hz. Peygamber, "Ya Fâtıma, Allah'tan kork; Rabbinin farzını ifâ et; eşinin hizmetine bak. Yatağına girdiğinde otuz üç defa tesbih oku, otuz üç defa hamd et, ve otuz dört defa tekbir getir. Bunların toplamı yüzdür; bunları okuman senin için daha hayırlı olacaktır" diyerek bu isteği geri çevirdi; onlar da razı oldular.
Gerçekte, Fâtıma isteseydi çok lüks bir hayat sürebilir, bir değil birçok hizmetçisi olurdu. Müslümanlar Hz. Peygamber'in biricik kızı razı olsun, iyi bir hayat sürsün diye tüm varlıklarını onun önüne sürebilirlerdi. Ama o lüksün yerine çileyi seçti; tıpkı İslâm toplumunun diğer fertleri gibi. Fakirlere kölelere, zayıflara baktı, zenginlere değil. Hz. Fâtıma annesi Hatîcetü'l-Kübrâ'dan kalan bütün mirası İslâm yolunda Allah için Resulullah'a vermiş ve evlendiği zaman sıkıntılarla karşılaştığında da bunda hiçbir pişmanlık duymamıştı.
Hz. Fâtıma ve Ali örnek bir İslâm ailesi oluşturdular. İhtiyaçtan fazlasını elde tutmadıkları gibi ihtiyaçları olduğu halde muhtaçlara verdiler, kendileri sabrettiler. Bir elbiseleri olurdu genellikle ve onu gece yıkayıp gündüz tekrara giyerlerdi. Hatta bir defasında Hz. Fâtıma babasının yanına üzerinde kısa, başını örtse ayağı, ayağını örtse başını açıkta bırakan bir elbise ile çıkmıştı... Onun kısa yaşantısında gösterişe, giyim kuşama, eşyaya, leziz yemeklere, ayıracak zamanı olmadı. Onun ve peygamberin terbiyesinde yetişen diğer kadınlar gözünde giyim, iffeti koruyacak, tesettürü sağlayacak bir örtüden ibaretti. Hattâ tesettür farz kılındığı zaman üstlerine elbise örtmeye bulamayan kadınlar yatak çarşafları ve perdelerle tesettür emrini yerine getirdiler. Hz. Fâtımâ'nın evine normal ziyaretlerini yaptığı bir günde Hz. Peygamber bir köşede nakışlı bir örtü görür, kapıdan geri döner ve ardından Fâtıma'ya şu ikazı yapar: "Bir peygambere zevki çeken şeylerle donatılmış bir eve girmek uygun değildir" Fâtıma o örtüyü derhal kaldıracak bir daha da bu görüntüleri evine sokmayacaktır.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
Cevapla

“Ehl-i Beyt (A.S.)” sayfasına dön