HeYY DOST de
sAHile SALLa!
GEÇmeyen Ne? Ki!
geçmeyen Ne Ki
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- simurg
- Özel Üye
- Mesajlar: 928
- Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00
Re: geçmeyen Ne Ki
Geçmeyen NE'dir ki diyoruz.
Bu da geçer diyoruz.
Hep geçeceğini umarak acıyan yerlerimizi sarmaya çalışıyoruz.
Sardıkça daha çok sahipleniyoruz,
Sahiplendikçe daha fazla geçmez olduklarını anlıyoruz.
ve aslında hiç bir şey de geçmiyor.
Biz geçtiğini sanıp avunmalarımıza yenilerini ekliyoruz.
düğüm düğüm üstüne
Körlüğümüz düğümlerimizden belli.
Duyargalarımızı denetliyoruz,daha fazlasına talip olmamak için acıların.
Oysa radar misali acıya odaklı keşfetme gayretlerimiz demek oluyor bu titizlenmelerimiz.
Kaçtıkça yakalanmamız bundan işte.
Er yada geç bir zaman gelip kabuklar da gözden kaybolur demek de hep avuntu.
BİZ'i BİZ yapan ne varsa o kabukların altında aslında.
Ve bu yüzden iyileşmesini umduğumuz her hasarımızı içsel bir güdü ile bırakmaktan da deli gibi korkuyor kaçıyoruz bu sebeple.
Çünkü hepimiz aslında kendimiz olmaktan değil,
umut ettiğimiz kişi olamamaktan yakınmaktayız.
Hiç olamayacağımız resimden elbiseleri üzerimizde hayal etmek boşuna.
NE isek O'yuz işte.
Ötesi de yok
ACİZ'İZ.
YOKSUL'UZ.
HİÇ'İZ.
Umutsuzluklarımızın, umduklarımızdan uzaklığımızla tam olarak bir bağı var.
Umutsuzluk içerisine düşmemenin tek çaresi de,
Elde OL-AN'a razı olmak.
Bütün sermayemiz ise
SADAKAT-SAMİMİYYET-SABIR-(İnşaallah) SELAMET.
Beklentisiz yaşamak,anlamlı yaşamak demek.
Sabır ile sükunet ise HUZUR içerisinde OL-mak demek belkide.
.
Gül fidanı almak için satıcının yanına yaklaştığımda
çeşit çeşit renk ve boylarda bir sürü gül fidanları gördüm bu gün.
"Rengi de önemli değil başka bir aradığım özellik de yok,sadece çok güzel kokan güller almak istiyorum" dedim.
Tezgahtaki onca gül fidanının arasında kokusu olan gül yoktu.
karışık renkli açan çeşitler bile vardı, ama kokusu olan yoktu.
Hayalkırıklığımın sınırını anlatacak kelime yok.
Satıcı şöyle dedi
"Bunların hepsi tohumları üzerinde işlem yapılmış güller, dışarıdan geliyorlar,aynı kökte birden fazla renk açanı bile var"
Teşekkür edip fidan almadan uzaklaştım oradan.
Gül kokmayan gülleri ne yapayaım ben,
gül kokusu duymak istemiştim,
fidanların başına onca umut ile giderken içimde sevinç vardı.
elim boş geri dönerken ise şaşkınlık ve umutsuzluk içerisindeydim.
Bir hadis-i şerif hatırladım,tam değil ama aklımda kalan mana şu idi,
(Kuran-ı Kerim okuyan ama manasını anlamayan insanlar hiç kokusu olmayan çiçekler gibiydi)
Gül'ün manası idi kokusu,
manası olmayan hiç bir şeyin kıymeti de yoktu gözümde.
Ve onca ömrümün manasız yaşanmış büyük bölümüne hayıflanırken buldum kendimi.
Neye yaradım ben acaba.
Bunca yıl yaşadım da, NEYE YARADI HAYATIM ?
Bu bomboş ve kurak hayatımın,
meyvesiz dallarımın,
kokusuz çiçeksiz kuru çubuktan ibaret yıllarımın vebali boynuma ağır geldi yine bir kez daha.
Acınası yanlarımı üfledim,sardım sarmaladım,bağrıma bastım yine,yeniden.
Çünkü başka HİÇ BİR ŞEY'i olmayandım.
Neye yaradım bunca sene. ve daha yaşadıkça neye yarayacağım ki.
VAH BANA VAHH.
Son nefesimin son sözünü ezber etmiş gibiyim.
Bu da geçer diyoruz.
Hep geçeceğini umarak acıyan yerlerimizi sarmaya çalışıyoruz.
Sardıkça daha çok sahipleniyoruz,
Sahiplendikçe daha fazla geçmez olduklarını anlıyoruz.
ve aslında hiç bir şey de geçmiyor.
Biz geçtiğini sanıp avunmalarımıza yenilerini ekliyoruz.
düğüm düğüm üstüne
Körlüğümüz düğümlerimizden belli.
Duyargalarımızı denetliyoruz,daha fazlasına talip olmamak için acıların.
Oysa radar misali acıya odaklı keşfetme gayretlerimiz demek oluyor bu titizlenmelerimiz.
Kaçtıkça yakalanmamız bundan işte.
Er yada geç bir zaman gelip kabuklar da gözden kaybolur demek de hep avuntu.
BİZ'i BİZ yapan ne varsa o kabukların altında aslında.
Ve bu yüzden iyileşmesini umduğumuz her hasarımızı içsel bir güdü ile bırakmaktan da deli gibi korkuyor kaçıyoruz bu sebeple.
Çünkü hepimiz aslında kendimiz olmaktan değil,
umut ettiğimiz kişi olamamaktan yakınmaktayız.
Hiç olamayacağımız resimden elbiseleri üzerimizde hayal etmek boşuna.
NE isek O'yuz işte.
Ötesi de yok
ACİZ'İZ.
YOKSUL'UZ.
HİÇ'İZ.
Umutsuzluklarımızın, umduklarımızdan uzaklığımızla tam olarak bir bağı var.
Umutsuzluk içerisine düşmemenin tek çaresi de,
Elde OL-AN'a razı olmak.
Bütün sermayemiz ise
SADAKAT-SAMİMİYYET-SABIR-(İnşaallah) SELAMET.
Beklentisiz yaşamak,anlamlı yaşamak demek.
Sabır ile sükunet ise HUZUR içerisinde OL-mak demek belkide.
.
Gül fidanı almak için satıcının yanına yaklaştığımda
çeşit çeşit renk ve boylarda bir sürü gül fidanları gördüm bu gün.
"Rengi de önemli değil başka bir aradığım özellik de yok,sadece çok güzel kokan güller almak istiyorum" dedim.
Tezgahtaki onca gül fidanının arasında kokusu olan gül yoktu.
karışık renkli açan çeşitler bile vardı, ama kokusu olan yoktu.
Hayalkırıklığımın sınırını anlatacak kelime yok.
Satıcı şöyle dedi
"Bunların hepsi tohumları üzerinde işlem yapılmış güller, dışarıdan geliyorlar,aynı kökte birden fazla renk açanı bile var"
Teşekkür edip fidan almadan uzaklaştım oradan.
Gül kokmayan gülleri ne yapayaım ben,
gül kokusu duymak istemiştim,
fidanların başına onca umut ile giderken içimde sevinç vardı.
elim boş geri dönerken ise şaşkınlık ve umutsuzluk içerisindeydim.
Bir hadis-i şerif hatırladım,tam değil ama aklımda kalan mana şu idi,
(Kuran-ı Kerim okuyan ama manasını anlamayan insanlar hiç kokusu olmayan çiçekler gibiydi)
Gül'ün manası idi kokusu,
manası olmayan hiç bir şeyin kıymeti de yoktu gözümde.
Ve onca ömrümün manasız yaşanmış büyük bölümüne hayıflanırken buldum kendimi.
Neye yaradım ben acaba.
Bunca yıl yaşadım da, NEYE YARADI HAYATIM ?
Bu bomboş ve kurak hayatımın,
meyvesiz dallarımın,
kokusuz çiçeksiz kuru çubuktan ibaret yıllarımın vebali boynuma ağır geldi yine bir kez daha.
Acınası yanlarımı üfledim,sardım sarmaladım,bağrıma bastım yine,yeniden.
Çünkü başka HİÇ BİR ŞEY'i olmayandım.
Neye yaradım bunca sene. ve daha yaşadıkça neye yarayacağım ki.
VAH BANA VAHH.
Son nefesimin son sözünü ezber etmiş gibiyim.
- der-ya
- Özel Üye
- Mesajlar: 853
- Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01
Re: geçmeyen Ne Ki
Geçsin, geçsin BİR ömür DE, BİR DOST İLE-BİLE OLsun inşaAllah...
Nasıl OLsa Geçecek, zamana DUR DEme imkanı mı VAR!
..
Rasûlullah (sav):
“-Şüphesiz insanlardan Allâh’a yakın olanlar vardır!” buyurmuştu.
Ashâb-ı kirâm:
“-Ey Allâh’ın Rasûlü! Onlar kimlerdir?” diye sorunca Efendimiz (sav):
“-Onlar Kur’ân ehli Allah ehli ve Allâh’ın has kullarıdır!” cevabını verdi. (İbn-i Mâce Mukaddime 16)
Nasıl OLsa Geçecek, zamana DUR DEme imkanı mı VAR!
..
Rasûlullah (sav):
“-Şüphesiz insanlardan Allâh’a yakın olanlar vardır!” buyurmuştu.
Ashâb-ı kirâm:
“-Ey Allâh’ın Rasûlü! Onlar kimlerdir?” diye sorunca Efendimiz (sav):
“-Onlar Kur’ân ehli Allah ehli ve Allâh’ın has kullarıdır!” cevabını verdi. (İbn-i Mâce Mukaddime 16)
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
Re: geçmeyen Ne Ki
Ve onca ömrümün manasız yaşanmış büyük bölümüne hayıflanırken buldum kendimi.
Neye yaradım ben acaba.
Bunca yıl yaşadım da, NEYE YARADI HAYATIM ?
Bu bomboş ve kurak hayatımın,
meyvesiz dallarımın,
kokusuz çiçeksiz kuru çubuktan ibaret yıllarımın vebali boynuma ağır geldi yine bir kez daha.
Acınası yanlarımı üfledim,sardım sarmaladım,bağrıma bastım yine,yeniden.
Çünkü başka HİÇ BİR ŞEY'i olmayandım.
Neye yaradım bunca sene. ve daha yaşadıkça neye yarayacağım ki.
VAH BANA VAHH.
Son nefesimin son sözünü ezber etmiş gibiyim.
Allah kainatta hiçbir şeyi boşuna yaratmadığı gibi,
insanı hiçte boşuna yaratmadı.
Bu manâda, sen de "kıymetli can" boşuna yaratılmadın.
Kumsaldaki bir tanecik kumdan tut da,
gözle görünmeyen mikroskop altında dans eden mikroba kadar
her şey ve herkes muhakkakki bir maksat için yaratıldı.
Bilirsin ki cancazım, kelebek etkisi diye bir olaydan bahis edilir.
"Amazonas ormanında bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir."
Yine bir sözler zinciri var ki, çok doğrudur.
"bazen, bir mıh bir nal, bir nal bir at, bir at bir süvari, bir süvari de bir ordu kurtarır " derler.
Kaldı ki sen vallahi boşuna yaratılmadın....
Sevgi ve muhabbetlerimle....
Neye yaradım ben acaba.
Bunca yıl yaşadım da, NEYE YARADI HAYATIM ?
Bu bomboş ve kurak hayatımın,
meyvesiz dallarımın,
kokusuz çiçeksiz kuru çubuktan ibaret yıllarımın vebali boynuma ağır geldi yine bir kez daha.
Acınası yanlarımı üfledim,sardım sarmaladım,bağrıma bastım yine,yeniden.
Çünkü başka HİÇ BİR ŞEY'i olmayandım.
Neye yaradım bunca sene. ve daha yaşadıkça neye yarayacağım ki.
VAH BANA VAHH.
Son nefesimin son sözünü ezber etmiş gibiyim.
Allah kainatta hiçbir şeyi boşuna yaratmadığı gibi,
insanı hiçte boşuna yaratmadı.
Bu manâda, sen de "kıymetli can" boşuna yaratılmadın.
Kumsaldaki bir tanecik kumdan tut da,
gözle görünmeyen mikroskop altında dans eden mikroba kadar
her şey ve herkes muhakkakki bir maksat için yaratıldı.
Bilirsin ki cancazım, kelebek etkisi diye bir olaydan bahis edilir.
"Amazonas ormanında bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir."
Yine bir sözler zinciri var ki, çok doğrudur.
"bazen, bir mıh bir nal, bir nal bir at, bir at bir süvari, bir süvari de bir ordu kurtarır " derler.
Kaldı ki sen vallahi boşuna yaratılmadın....
Sevgi ve muhabbetlerimle....