HER GÜN BİR HADİS EKLEYELİM - 2
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sehâvet sahibi ALLAH'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise ALLAHtan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Câhil sehâvet sahibini ALLAH, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."
Tirmizî, Birr 40, (1962).
"Sehâvet sahibi ALLAH'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise ALLAHtan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Câhil sehâvet sahibini ALLAH, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."
Tirmizî, Birr 40, (1962).
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... e&pid=4052
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Sizin sürdüğünüz dünya hayatında (iki şey) bana hoş göründü: Kadın ve güzel koku; bununla beraber namaz kılmak gözümün nûrudur." buyurdu. (Nesâî, 28/2,36/1; İmâmı Ahmed, Müsned III-128,285)
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Salât için "nûr-i aynî: gözümün nûru" buyururken a'yân-ı sabite nûrunu işaret etmiştir.
"Kün!" oluşumunda nun (asl, Nûrullah), vâv (sav) vesilesi ile kâf'ta ayn (a'yân-ı sabite, kâinâtn çekirdeği) "fe yekun!" oluvermektedir.
Ayn'ın nûn'a sılası (rücû'u, tekrar kavuşumu) ise salâttır.
Basar ve basîret nûru olan salât...
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Sizin sürdüğünüz dünya hayatında (iki şey) bana hoş göründü: Kadın ve güzel koku; bununla beraber namaz kılmak gözümün nûrudur." buyurdu. (Nesâî, 28/2,36/1; İmâmı Ahmed, Müsned III-128,285)
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Salât için "nûr-i aynî: gözümün nûru" buyururken a'yân-ı sabite nûrunu işaret etmiştir.
"Kün!" oluşumunda nun (asl, Nûrullah), vâv (sav) vesilesi ile kâf'ta ayn (a'yân-ı sabite, kâinâtn çekirdeği) "fe yekun!" oluvermektedir.
Ayn'ın nûn'a sılası (rücû'u, tekrar kavuşumu) ise salâttır.
Basar ve basîret nûru olan salât...
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem: "Allah kadar medh ve senâ olunmayı seven hiç bir kimse yoktur. Bunun için Allah kendisini medh etmiştir. Allah'tan daha kıskanç hiç bir kimse de yoktur. Bundan dolayı Yüce Allah bütün çirkin fiilleri haram kılmıştır." buyurdu.
(Abdullah b. Mesûd (r.a.) dan; Sahih-i Müslim, 4955)
(Abdullah b. Mesûd (r.a.) dan; Sahih-i Müslim, 4955)
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"İşittiği şeyin verdiği ezaya azîz ve celil olan Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü O'na şirk koşulur, evladlar nisbet edilir. O, yine de onlara âfiyet ve rızık vermeye devam eder."
Buharî, Edeb: 71, Tevhîd: 3; Müslim, Sıfâtu'l-Münâfıkîn: 49, (2803)
"İşittiği şeyin verdiği ezaya azîz ve celil olan Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü O'na şirk koşulur, evladlar nisbet edilir. O, yine de onlara âfiyet ve rızık vermeye devam eder."
Buharî, Edeb: 71, Tevhîd: 3; Müslim, Sıfâtu'l-Münâfıkîn: 49, (2803)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Essalâtu vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh...
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :
Kim bir şey hususunda yemin eder, sonra da hilafını daha hayırlı görürse, derhal kefaret vererek yemininden vazgeçsin ve yemin ettiği husustan daha hayırlı olanı yapsın.
Tirmizi, 1530
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :
Kim bir şey hususunda yemin eder, sonra da hilafını daha hayırlı görürse, derhal kefaret vererek yemininden vazgeçsin ve yemin ettiği husustan daha hayırlı olanı yapsın.
Tirmizi, 1530
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Ebi'l-Cevzâi rahimehullah anlatıyor:
"Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhümâ)'ye:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan ne ezberledin?" diye sordum.
Şu cevabı verdi:
"Aleyhissalâtu vesselâm'dan "Sana şüphe veren şeyi terket, emin olduğun şeye ulaşıncaya kadar git. Zira sıdk (doğruluk) kalbin itminanıdır, yalan şüphedir."
Tirmizî, Kıyâmet: 61, (2520); Nesâî, Eşribe: 50, (8, 327, 328)
"Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhümâ)'ye:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan ne ezberledin?" diye sordum.
Şu cevabı verdi:
"Aleyhissalâtu vesselâm'dan "Sana şüphe veren şeyi terket, emin olduğun şeye ulaşıncaya kadar git. Zira sıdk (doğruluk) kalbin itminanıdır, yalan şüphedir."
Tirmizî, Kıyâmet: 61, (2520); Nesâî, Eşribe: 50, (8, 327, 328)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Hârise İbnu Vehb (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sadaka verin. Kişinin eline parayı alıp sadaka olarak vermek üzere çıktığı ve fakat kendisine bağışta bulunulan kimsenin "Bunu dün getirmiş olsaydın kabul ederdim, ama şu anda ona ihtiyacım yok" diye cevap vereceği ve böylece sadakasını kabul edecek bir kimseyi bulamadan sadakası elinde olduğu halde geri döneceği zaman yakındır."
Buharî, Fiten: 24, Zekât: 9; Müslim, Zekât: 58, (101.1); Nesâî, Zekât: 64, (5,77)
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sadaka verin. Kişinin eline parayı alıp sadaka olarak vermek üzere çıktığı ve fakat kendisine bağışta bulunulan kimsenin "Bunu dün getirmiş olsaydın kabul ederdim, ama şu anda ona ihtiyacım yok" diye cevap vereceği ve böylece sadakasını kabul edecek bir kimseyi bulamadan sadakası elinde olduğu halde geri döneceği zaman yakındır."
Buharî, Fiten: 24, Zekât: 9; Müslim, Zekât: 58, (101.1); Nesâî, Zekât: 64, (5,77)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sadaka vermede acele edin. Çünkü belâ sadakanın önüne geçemez."
(Rezîn tahriç etmiştir. (Câmi'u's-Sagîr şerhi Feyzu'l-Kâdir'de mevcuttur) 3, 195)
"Sadaka vermede acele edin. Çünkü belâ sadakanın önüne geçemez."
(Rezîn tahriç etmiştir. (Câmi'u's-Sagîr şerhi Feyzu'l-Kâdir'de mevcuttur) 3, 195)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
اَلدِّينُ النَّصِيحَةُ قُلْنَا: لِمَنْ )يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟( قَالَ: لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ
(Allah Rasûlü) "Din nasihattır/samimiyettir" buyurdu. "Kime Yâ Rasûlallah?" diye sorduk. O da; "Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara" diye cevap verdi.
Müslim, İmân, 95.
(Allah Rasûlü) "Din nasihattır/samimiyettir" buyurdu. "Kime Yâ Rasûlallah?" diye sorduk. O da; "Allah'a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara" diye cevap verdi.
Müslim, İmân, 95.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ:
إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ
İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap!" sözüdür.
Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.
إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ
İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap!" sözüdür.
Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Ebû Saîd el-Hudrî Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle dediğini nakleder:
Allah şöyle buyuracaktır:
Melekler şefâat etti, müminler de şefâat etti.
Geriye en çok merhamet sahibi olan Allah kaldı.
Bundan sonra bir grup insanı ateşten alarak, içlerinden dünyâda iken hiçbir hayır işlemeyip de cehennemde kömüre dönmüş bir çok kimseleri çıkaracak ve cennetin önünde Hayat Nehri denen bir nehre onları bırakacak (...)
Sonra Yüce Allah şöyle buyuracak:
Cennete giriniz, gözünüzün görebildiği ne varsa sizindir.
Onlar:
Ey Rabbimiz! Sen âlemlerden hiç kimseye vermediğini bize ihsân ettin diyecekler.
Allah:
Benim indimde size vereceğim bundan daha değerli bir şey vardır buyuracak.
Bundan daha değerli ne olabilir? diyecekler.
Allah cevap verecek:
Benim rızam! Artık bundan sonra size ebediyyen gazâb etmem!
(Hadîsin tamamı için bkz. Müslim, Îman, 302)
Allah şöyle buyuracaktır:
Melekler şefâat etti, müminler de şefâat etti.
Geriye en çok merhamet sahibi olan Allah kaldı.
Bundan sonra bir grup insanı ateşten alarak, içlerinden dünyâda iken hiçbir hayır işlemeyip de cehennemde kömüre dönmüş bir çok kimseleri çıkaracak ve cennetin önünde Hayat Nehri denen bir nehre onları bırakacak (...)
Sonra Yüce Allah şöyle buyuracak:
Cennete giriniz, gözünüzün görebildiği ne varsa sizindir.
Onlar:
Ey Rabbimiz! Sen âlemlerden hiç kimseye vermediğini bize ihsân ettin diyecekler.
Allah:
Benim indimde size vereceğim bundan daha değerli bir şey vardır buyuracak.
Bundan daha değerli ne olabilir? diyecekler.
Allah cevap verecek:
Benim rızam! Artık bundan sonra size ebediyyen gazâb etmem!
(Hadîsin tamamı için bkz. Müslim, Îman, 302)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Enes b. Mâlik (radiyallahu anhu) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle dediğini nakleder:
Allah arzı yarattığı vakit, arz sarsılmaya başladı.
Bunun üzerine Allah dağları yarattı ve onları arzın üzerine yerleştirdi.
Böylece arz sükunet buldu.
Melekler, dağların gücünden hay¬rete düştüler ve şöyle sormaktan kendilerini alamadılar:
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde dağlardan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, demir! Buyurdu Allah.
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde demirden daha güçlü bir şey var mıdır? diye sordular.
Evet ateş!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinden ateşten daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, su!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinden sudan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, rüzgâr!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde rüzgârdan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, sağ eliyle bir yardımda bulunan ve onu sol elinden gizleyen insan oğlu!
(Tirmizî, Tefsir, 113)
Allah arzı yarattığı vakit, arz sarsılmaya başladı.
Bunun üzerine Allah dağları yarattı ve onları arzın üzerine yerleştirdi.
Böylece arz sükunet buldu.
Melekler, dağların gücünden hay¬rete düştüler ve şöyle sormaktan kendilerini alamadılar:
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde dağlardan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, demir! Buyurdu Allah.
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde demirden daha güçlü bir şey var mıdır? diye sordular.
Evet ateş!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinden ateşten daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, su!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinden sudan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, rüzgâr!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde rüzgârdan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, sağ eliyle bir yardımda bulunan ve onu sol elinden gizleyen insan oğlu!
(Tirmizî, Tefsir, 113)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın şöyle söylediğini işittim:
"Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir."
Tirmizî, Birr: 60, (1998)
"Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir."
Tirmizî, Birr: 60, (1998)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Habbâb İbnu'l-Eret (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ka'be'nin gölgesinde bir bürdeye yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikâyette bulunduk:
"Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?" dedik. Şu cevabı verdi:
"Sizden önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu. Allah'a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindi mi San'a'dan kalkıp Hadramevt'e kadar gidecek, Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz."
Buhari, Menâkıbu'l- Ensâr: 29, Menâkıb: 25, İkrâh: 1; Ebu Dâvud, Cihâd: 107, (2649); Nesâî, Zînet: 98, (8, 204)
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ka'be'nin gölgesinde bir bürdeye yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikâyette bulunduk:
"Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?" dedik. Şu cevabı verdi:
"Sizden önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu. Allah'a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindi mi San'a'dan kalkıp Hadramevt'e kadar gidecek, Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz."
Buhari, Menâkıbu'l- Ensâr: 29, Menâkıb: 25, İkrâh: 1; Ebu Dâvud, Cihâd: 107, (2649); Nesâî, Zînet: 98, (8, 204)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et."
"Mazlumsa yardım ederim, zâlime nasıl yardım ederim?" diye sorulmuştu.
"Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır" buyurdu."
Buhârî, Mezâlim: 4, İkrah: 7; Tirmizî, Fiten: 68, (2256)
"Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et."
"Mazlumsa yardım ederim, zâlime nasıl yardım ederim?" diye sorulmuştu.
"Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır" buyurdu."
Buhârî, Mezâlim: 4, İkrah: 7; Tirmizî, Fiten: 68, (2256)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]