PIRILTILAR

Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

Resim YOL

Hakk yolunda ârif isen Hakk yolunu târif eyle
Aşk yolunda âşık isen Aşk yolunu târif eyle
Târif ile olmaz dersen Zikrullahı telkin eyle
Allah diyen mahrum kalmaz Allah’ın sen ârif eyle…


*

Ârif olan târif bilmez aşk ehline akıl ermez
Veren kimdir aşkı, meşki, câhil odur bunu bilmez
Lütuf kerem hepsi O’ndan kalbe giren O’dur gitmez
Kendi âşık, kendi mâşuk, Allahım sen âşık eyle…


*

Dost Eminim bu zevk bitmez gâni Mevlâm boşa vermez
Halifesi kimdir O’nun, Zȃhir O’dur câhil bilmez
Yaratan O, yaşayan O, hikmetinden sual olmaz
Evvel, Âhir, Bȃtın, Zȃhir Hakk’tan gayrı devran dönmez…

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

ZÂKİR

Zâkir geldi yerleşti tam kalbime
“Allah!” diye zikri verdi dilime
Zikrettikçe Allah girdi fikrime
Zâkir geldi yerleşti tam kalbime

Resim

Zâkir geldi nefes verdi zikrime
Kalbim dilim âlet oldu Zâkire
Zâkir, zikir hepsi kendi kendine
Zâkir geldi yerleşti tam kalbime

Resim

Dost emin der hamd-ü senâ Rabbime
Emâneti teslim ettim sahibe
Enfüs âfak tek O kaldı âlemde
Zâkir geldi yerleşti tam kalbime



Resim Resim Resim

Kendime nispet etmem fiil senin Yâ Rabbim
Senin bütün sıfatlar Mevsuf sensin Yâ Rabbim
Tek sen varsın âlemde Vücud senin Yâ Rabbim
Her zerre zikir eder Zâkir sensin Yâ Rabbim…
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

ŞİRK-i HAFİ

Sen senlikten çıkmadıkça
Şirk-i hafi senden gitmez
Benliğini atmadıkça
Şirk-i hafi senden gitmez…


Resim

Fail Hakk’tır bilmedikçe
Sıfatların vermedikçe
Vücud O’nun demedikçe
Şirk-i hafi senden gitmez…


Resim

Daim zikir etmedikçe
Zanlarını silmedikçe
Tevhid ile ölmedikçe
Şirk-i hafi senden gitmez…


Resim

Dost Eminim boşa demez
Fenâ bulan şirke düşmez
Ne zaman ki benlik bitmez
Şirk-i hafi senden gitmez…
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

ResimELEST

[Cenâb-ı HAKK, ruhları yarattığı zaman, “elestu bi-rabbikum” buyurdu. Ruhlar da “belâ” diye cevap verdiler.
Elestu bi-rabbikum, (Ben sizin RABBiniz değil miyim?) demektir.
Kâlû Belâ ise, “Evet [Sen bizim RABBimizsin] dediler” demektir.
( Türkçe olarak “Belâ” yerine “Belî” de denmektedir.)]



Elimde okuduğum kitapta şöyle diyor : “.. bütün ruhlar, “ Elestu bi-rabbikum” makâmından sonra, kıyâmet gününe kadar, kendi kalıplarında raks ederler, Yüce RABBimi gördüm derler…”
( Muhyiddin İbn Arabî – Gavsiye Risâlesi - )

Muhammed Nur el Arabi ise bu bölümün şerhini şöyle yapıyor : “.. Yâni “ Elestu bi-rabbikum ” hitâbından duydukları haz ile bir an durmaksızın cümle ervȃh raks ederler. Bu hitâbın lezzetinden kendinden geçip yanarlar ki bu aşk ateşinin yakması dâimîdir. Gördükleri, işittikleri güzellikler onları mest eder, neşelendirir, gönüllerinin ferahlanmasına yol açar ..

Aşağıda sunduğum şiiri tam anlayamamıştım, şimdi biraz anladım gibi…


GÖNLÜN FERAH EYLEMİŞ

Ulu Rabbim semadan nurlar saçmış cihana
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş
Yüce Tanrım dünyada kulum demiş insana
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş


Resim

Halife yapmış seni bu dünyaya göndermiş
Bana ibadet eyle görevin budur demiş
Akıl ile irade bir de aşkını vermiş
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş



Resim

Aklını kullanarak doğru yolu bulursun
Şeytana uymaz isen iradeli olursun
Hele aşka düşersen yanarsın tutuşursun
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş



Resim

Zahirde bir kulsun sen niye dünyaya geldin
Batında bir ruhsun sen beden elbise giydin
Aşk için yaratıldın âşık oldun titredin
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş



Resim

Sen kimsin ki “O” da kim aynada görünensin
Zahirdeki Hakk’sın sen halk diye bilinensin
Mâşuk kendine âşık, âşık denilen sensin
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş



Resim

Dost Eminin kalbine nice güzellik vermiş
Bir gülünü buraya ödül diye göndermiş
Gülistana gir, sen de, kokla gülleri demiş
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş


Bu dünyâya gönderildiğimde benimle birlikte özümde o hitab ile geldim:Elestu bi-rabbikum? ” …

Gözüm görmeye başladığında doğanın güzelliklerinde El- Musavvir’e hayran oldum, bitkileri, çiçekleri seviyorken, kokluyorken, hayvanları okşuyorken, gözlüyorken, Ahsen-i takvim olan insanları izliyorken hep içimdeydi o hitab:Elestu bi-rabbikum?

Ya işittiklerim, o sesler, tizden pese her bestede değişik şekilde aynı terennüm değil miydi.. Her ses, her müzik ruhumda o hitabı titreştirip beni târifsiz hazlara ulaştırıyordu: Elestu bi-rabbikum?

Yerden kaldırıp başımı gökyüzüne baktığımda o ihtişam neler fısıldıyor kulağıma, yine o hitap değil mi: “Elestü bi-rabbikum? ”

Ezelden beri içimi titreten Rabbimin sesini çeşitli boyutlarda işittim, içimi ferah eyledi buradaki güzellikler…

Canlı, cansız tüm mahlûkat tesbih eder, zikir eder ve kendi dillerince cevap verir
Beli, Sultanım, RABBimizsin!der…

Ezelde vurgun yiyen firak içinde inler
Her an her yerde duyar Rabbin hitabın dinler


Yaşamak, hissetmek, duymaktır o ezeli sesi…

Hatırla, dinle, duyacaksın RABBin ne dedi:
Elestu bi-rabbikum? ”..
Ve yanıtla kalbinden:Beli!de hemen…


ELEST

Sanma ezelde, “Elest” andadır
Senle birlikte, Rabbin candadır
Uzakta bilme, yakınındadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır


Resim

“Elest Bezmi” de şimdi burdadır
Bunu bilmeyen aldanmadadır
“Beli” demeyen yanar, nardadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır


Resim

Rabbini bil sen, O canındadır
Zikret ve fikret, O yanındadır
Dost Eminim der “Elest” burdadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır



Resim Resim Resim Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

PIRILTILAR IX-

- Rüya güzelse nefis der ki hiç bitmesin, uyanma
Dünya hoştur nefsin için, aldanırsın sakın kanma
Hakikati görmek için uyan dostum aldanma
Hakiki güzellik senin içinde, rüyalarda görülür sanma…


- Her şey güzel her şey hoştur o didarı gören için,
Masivâyı sevmek boştur o Cemâl’i seven için…


- İdrȃk arttıkça Yaratan büyür, büyür ve her yeri, her şeyi, her zerreyi kaplar ve sonunda her şey gider “Bir” şey kalır ki işte O, O’dur… İdrȃk eden edilenin içinde yok olur…

- Biyolojik yapıdaki DNA zincirine benzer şekilde insanın manevî yapısını da “esma” ların değişik kombinasyonları oluşturuyor ve cüz’i irade ile dualar mutasyon işlevi görüp kişiyi kemâlata doğru ilerletiyor diye düşündüm, en doğrusunu Allah bilir

- Şeytan bizi kandırmasın / Bir’i iki sandırmasın…

- Nefs-i mutmain olduysan eğer / Şerler dahi hayra döner…

- İnsan kendisinin eksik, noksan, muhtaç olduğunu gördükçe Allah’a yaklaşır. O ‘na bir adım giderse O ona on adım gelir. Onun için eksiğimizi bilelim ve muhtaç olduğumuz Rabbimize dua ile ibadetle birer adım yaklaşalım…

- Fatiha suresinin üstün özelliklerini târife hacet yok mâlumunuzdur. Fatiha’da kul olarak yalvarıp Allah’tan bizi “sırat-ı müstakîm” e ulaştırmasını niyaz ediyoruz. “Sırat-ı müstakîm” öyle bir kavramdır veya ifadedir ki pek çok özelliği
ortaya koyuyor. Yani “sırat-ı müstakîm” ifadesi içinde; sağlıklı bir ömür, helâl rızık, hastalığa şifâ, dertlere devâ, borçlara edâ, güç ve kuvvet, sağlam hakiki iman, manevî mertebeler, Allah’ın rızası, peygamberden şefaat, ve hayırlı sona ulaşma ile v.b.. olumlu şeyleri isteyebiliyoruz… Fatiha her derde devâ…


وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
“Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîren minel cinni vel insi lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne) : Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir. (A’râf 7/179)

إِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ حَصَبُ جَهَنَّمَ أَنتُمْ لَهَا وَارِدُونَ
“İnnekum ve mâ ta’budûne min dûnillâhi hasabu cehennem(cehenneme), entum lehâ vâridûn(vâridûne) : Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler cehennem yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz. (Enbiyâ 21/98)

Yukarıdaki âyetlerde cehennem için yaratılmış insanların olduğu açıkça belirtiliyor. Cehennem, insanın ceza olarak acı ve ızdırap çektiği ortamın adlandırmasıdır. Bu ortam dünyada da yaşanabilmekte olup, bize acı çektiren oluşumlarda etkin olan kötü insanlar bu görev için yaratılmışlar. Allah bizi doğru yoldan ayırmasın ve onları çevremizden uzak etsin, amin…

(Aşağıda bu konuya ilişkin bir şiirim)

Kork insanın hayvanından, hayvan bile korkar ondan
Vahşi odur vahşet ondan, kork insanın hayvanından


İnsan sanma sen onu kılığı insan gibi
Sâretine bakma sen sireti hayvan gibi


Zâlim odur zulüm ondan, yakar yıkar utanmadan
Cehenneme yakıt ondan, kork insanın hayvanından…


Resim Resim Resim

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

ZİKİR - ZÂKİR

Gecenin bir vakti aniden uyandım, içim bir hoş…
Kalbimin attığını duyar gibi, bir saatin tıkırtısı gibi, içime bir ferahlık salan, güzellikler veren bir ses;
ALLAH! ALLAH! ALLAH!..

Hiç bitmesin bu an, bu zevk taa sonsuza dek sürsün istiyorum, içim huzur dolu; ALLAH! ALLAH! ALLAH!..

Bu durum bir sızma hali, bir sarhoşluk, belki baygın bir yakaza hali gibi…
Zaten zamanı yitirmiş gibi belleğim, say ki çok öncelerde bir zaman içindeyim veya çok sonralardayım, hatırlamıyorum…
Ancak hayalime bir âyet geliyor, gülümsüyorum…


الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu) : Onlar, iman eden ve kalpleri ALLAH'ı anmakla huzura kavuşan kimselerdir. Bilin ki kalpler ancak ALLAH'ı anmakla huzur bulur. (Ra’d 13/28)

Gözlerim kapalı olduğundan kendimi bilinmez bir mekȃnda hissediyorum… Daha doğrusu yer ve zaman dışında, kendimi yok olmuş, sadece huzur içinde tek o sesi dinleyen târifsiz bir duygu birimi gibi görüyor ve o güzel terennümü dinliyorum; ALLAH! ALLAH! ALLAH!..

Bu eşsiz güzelliği devam ettirmenin sırrı zikrullah
Bir şiir geliyor zikirle ilgili,


Süpür gitsin mâsivâ, süpürgen Zikrullahtır
Enfüs afak olsun pak, temizlik Zikrullahtır


Resim

Dilin kalbin zikretsin “hâneyi mâmur” eyle
“Padişah konar” belki zikrini dâim eyle


Resim

Su bedeni yıkarken zikir ruhunu yıkar
Tertemiz olur insan benlik gider Hakk çıkar


Resim

Abdestin tamam olur zikrullahla beraber
İbadetin farz olur Hakk seninle beraber


Resim

“Sen çıkarsan aradan tek O kalır; Yaradan”
Zikrullaha devam et Zâkir olur Yaradan


Resim

Hem namazı O kılar hem orucu O tutar
Zekat verir Hac yapar kendi kendine tapar


Resim

Dost Emin zikir eyle her an ve de her yerde
Ayan olsun yüce Hakk kalmasın hiçbir perde…

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Bu zikri yapan Zâkir kim, kimden kime bu güzellik?.
Uyurgezer gibi kalkıyorum sadece O var,
Kalbimde, içimde Onun sesi; "ALLAH! ALLAH! ALLAH!.."
Zâkir geldi yerleşti tam kalbime
ALLAH diye zikri verdi dilime
Zikrettikçe
ALLAH girdi fikrime
Zâkir geldi yerleşti tam kalbime


Resim

Zâkir geldi nefes verdi zikrime
Kalbim dilim alet oldu Zâkire
Zâkir
, zikir hepsi kendi kendine
Zâkir geldi yerleşti tam kalbime


Resim

Dost emin der hamd-ü senâ Rabbime
Emâneti teslim ettim sahibe
Enfüs âfâk tek O kaldı alemde
Zâkir geldi yerleşti tam kalbime

Abdest almaya yöneliyorum
. Beraberiz Zâkir" İle..
İkinci bir fısıltı şiir okuyor sanki

Abdest alın zikr ile
Nispet fiil yok olsun
Devam et ki zikire
Şirk sıfatın yok olsun
Sesli
, sessiz ALLAH de
"ALLAH! ALLAH! ALLAH!" de

Resim

Zikret için pâk olsun
Nispet vücud yok olsun
Devam eyle zikire
Hakk sende diyet olsun
Sesli
, sessiz ALLAH de
"ALLAH! ALLAH! ALLAH!" de

Resim

Fenȃ et sen benliği
Bul yoklukta varlığı
Zikir senden sanadır
İdrak eyle Bir
liği
Sesli
, sessiz ALLAH de
"ALLAH! ALLAH! ALLAH!" de

Resim

Dost Eminim abdest al
İçin dışın pâk olsun
Kıyam eyle kâmet al
Namazın gerçek olsun
Sesli
, sessiz ALLAH de
"ALLAH! ALLAH! ALLAH!" de


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen simurg »

Bugün "şiir" kelimesinin "şuur" kelimesi ile bağlantısı olduğunu öğrendim.
O sebeple hakiki şiir bizim şuurumuzda görüntüler halinde izler bırakmakta,
ve şuurumuzu yükseltmekte.

Hakiki şiirin neş'et ettiği, hakiki şuurlu gönülleri Yoldaşımız et daima Rabbim. Âmin!.
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

Anlıyorum namazı da O kılacak, beraberiz yani…
Zâten en evvel O vardı elan yine O var, başka yok ki…

Namaz kılındı, selâm verildi… yine ikinci bir ses şiirle bir şeyler söylüyor;


Selâm Senden Sanadır
Dua Senden Sanadır
Zikir Senden Sanadır
Fikir Senden Sanadır

Resim

Ne yaparsan Sanadır
Zannetme ki O'nadır
Bir aynaya bakarsan
Selâm Senden Sanadır

Resim

Her şeyi O'ndan iste
Tüm istekler O'nadır
Her dileğin verilir
Dua Senden Sanadır

Resim

Sayısı yok tesbihin
Her an zikir O'nadır
Dilden değil kalbden an
Zikir Senden Sanadır

Resim

Etrafa bak O'nu gör
Tefekkürün O'nadır
Düşündükçe titre dur
Fikir Senden Sanadır

Resim

Dost Eminim sırdaş ol
Senin aşkın O'nadır
Mâşukunu kalbde bul
Vuslat Senden Sanadır...
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen simurg »

Aynaların hafızası yok,
ben önündeyken içindeyim,
çekilince yok görüntüm.

gülünce gülüyor
kaybolunca beni yok gösteriyor.

bu kadar hayal bir benlik ile yaşarken
bir aynada seyredemesem göremeyeceğim bir sûreti
ben sanıp aldanmışım.

Ayva çiçek açmasa yaz gelmeyecek mi,
ben olmasam âlem olmayacak mı,
bu kadar da etkisiz varlığım.

Lâkin Rabbim elbet boşa yaratmadı hiç bir şeyi,
etkisi ve gerekliliği olduğundan değil de,
halkedilmiş olmamız tamamen muhabbetten değil mi?

Yani Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Rahmetenlilâlemin oluşundan,
O rahmetini aynalarda seyredebilsin diye ümmeti ve bütün varlık âlemleri var.

Rabbi Teâlâ esma ve sıfatlarının bilinmesini sevip murad ettiği için herşey.

Aklıma yeni bir anlama getiren şu sözün yansımasını yapmaya çalışıyorum aslında ama
dağınık oldu kusuruma bakmayın.

O söz şuydu;

"Haram ve helâlin emredilmesi; Haramı ve helâli Yaradanın bilinmesi içindir."

Her şey , herşeyi Yaradanın bilinmesi için o zaman.

Ve biz kendimizi BEN diyerek aldatıp durmaktan vazgeçmedikçe hep ayr ve gayri,
ve talihsizliğimizle beraber olacağız sanırım.

Rabbim ebedi ve dâimi BİZ BİR-İZ sırrına kavuşturup yaşatsın ve ruhumuzu daim selaâmetler sarsın inşaallah.
Âmin!.
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Ben fikirdeyim kalbim zikirde "ALLAH! ALLAH! ALLAH!."
Ben Zâkir oldum Zâkir ben oldu, doğrusu her şey flu
Gerisini anlatamıyacağım

Mâşuk âşık vuslat etti oldu tek
Bu ne zevktir
, bu ne hazdır, bu ne şevk
Dünya gitmiş ukbâ bitmiş kalan tek
Bu ne zevktir
, bu ne hazdır, bu ne şevk

Resim

Naz nerede niyaz nerde bu ne zevk
Kimden kime naz niyazın
, eyle terk
Terk
-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i terk
Bu ne zevktir
, bu ne hazdır, bu ne şevk

Resim

Dost Eminde gözler yaşlı gönül hoş
Mâşukuyla bir olmuşken dünya boş
Aşka düşüp vuslata gir sen de coş
Bu ne zevktir
, bu ne hazdır, bu ne şevk

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

BEYTULLAH

En-Nur, Nuruyla Habibi Muhammed’in Nurunu var etti ve o nur ile tüm kȃinatı yarattı…
O nur, bir huzmeler demeti olarak, nur sütunu halinde yeryüzünde bir noktaya iner oldu…
O nur demetinden bir huzme Arafat’da suya değdi, toprak balçığa döndü ve Âdem can buldu…
Âdem’den Havva, ikisinden de diğer insanlar canlandı…
Hakk’ın nuru ve cemali Muhammed’de, onun nuru ve cemali de insanoğlunda görünür oldu…

Âdemoğlu yani insanoğlu yakınlarında gökten yeryüzüne inen nur sütununu gördüğünde menşe’ini hatırladı da tanrısına kavuşmuş gibi oldu…
Hz. Şit bu nurlu noktaya bir yapı kurdu buna “Beytullah” dediler, etrafında tavaf ettiler, namaz kılıp secde ettiler…

Zamanla insanlar çoğaldı. Münkirlerin sayısı mü’minleri geçtiğinde nur görünmez oldu, daha doğrusu sadece mü’minler görür oldu…
Beytullah’ın duvarları da zamanla yok oldu.
İbrahim Halilullah geldiğinde Beytullah’ı yeniden inşa etti ve Kȃbe’yi tavaf etti, mü’minler sevindi, yeniden Tevhid Dini İslam geldi…

Münkirler, müşrikler giderek azıttılar ve Kȃbe’yi putlarına tapınma yerine çevirdiler.
Nur gökten yere indi ve Hz. Muhammed nuruyla ışıttı yeryüzünü, şeref verdi, hoş geldi…
Putlardan temizlendi Kȃbe ve Müslümanlar ettiler secde…
Mü’minler Muhammed’in nuruna koştular, saf saf halka oldular, namaza durdular, her biri ALLAH celle celâluhu ‘nun huzurunda Hz. Âdem oldular…


Resim

Tevhide girenler, kalb gözüyle bakanlar şunu görürler; Kȃbe bir taş yapıdır insanın inşa ettiği, ancak o noktada gökten yere inen bir nur sütunu vardır ve etrafında dönüp haşr olanlar birer katre-i nurdur…
Müslüman, mü’min kullar, yani katre-i nurlar o nur sütunu etrafında halka halka saf olurlar, yeryüzünün her noktasından o halkalardan biri geçer ve merkezdeki nura dönük yüzler Hȃlık’ına secde eder…
Gerçekte tam karşısında secde ettiği de kendisine doğru secde eder…


Resim Resim

وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim---"Ve lillâhil meşriku vel magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh(vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm(alîmun) :
Doğu da ALLAH'ındır batı da. Nereye dönerseniz ALLAH'ın yüzü (zatı) oradadır. Şüphesiz ALLAH'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir. (Bakara 2/115 )

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---"Allâhu nûrus semâvâti vel ard(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) :
ALLAH, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nur üstüne nurdur. ALLAH dilediği kimseyi nuruna eriştirir. ALLAH insanlara (işte böyle) temsiller getirir. ALLAH her şeyi bilir. ( Nûr 24/35 )

Resim Resim Resim

Hakk’ın Ruhuyla, Hakk’ın Nuruyla can bulan canlar,
Kȃbe gönlünüzde, nur içinizdedir…
Hakk zahir oldu, fani Âdem’de, Zat’ından Zat’ına namaza durdu, kıyam, rüku, secde eyledi, O kendi nurunda tavaf eyledi…
Tevhide girmeyen bunu bilmedi, bunu bilmedi…


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen simurg »

Zaman namaz kılıyor,
Gölgeler bir uzayıp, bir kısalarak
kıyam,rüku ve secdelerini arz ediyorlar.

zaman namazını kılıyor,
her zerre namaz halinde
bütün kainatta ezelden ebede namaz kılınıyor.

Eşya yı eskiten zaman değil,
Saçımdaki beyazlarda zamandan dolayı değil,
herşey namaz halinde,

aşk da namaza dahil
hayat da
ölüm de.
sonsuz namaz kılan bu alemde
sonsuzluk namazı kılmak nasibimiz olsun inşaallah. Amin.
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

elest

Mesaj gönderen dostemin »

ResimELEST

(Cenâb-ı HAKK, ruhları yarattığı zaman, “elestu bi-rabbikum” buyurdu. Ruhlar da “belâ” diye cevap verdiler.
Elestu bi-rabbikum, (Ben sizin RABBiniz değil miyim?) demektir.
Kâlû Belâ ise, “Evet (Sen bizim RABBimizsin])dediler” demektir.
(Türkçe olarak “Belâ” yerine “Belî” de denmektedir.)


Elimde okuduğum kitapta şöyle diyor : “.. bütün ruhlar, “ Elestu bi-rabbikum” makâmından sonra, kıyâmet gününe kadar, kendi kalıplarında raks ederler, Yüce RABBimi gördüm derler…”
( Muhyiddin İbn Arabî – Gavsiye Risâlesi)

Muhammed Nur el Arabi ise bu bölümün şerhini şöyle yapıyor : “.. Yâni “ Elestu bi-rabbikum ” hitâbından duydukları haz ile bir an durmaksızın cümle ervȃh raks ederler. Bu hitâbın lezzetinden kendinden geçip yanarlar ki bu aşk ateşinin yakması dâimîdir. Gördükleri, işittikleri güzellikler onları mest eder, neşelendirir, gönüllerinin ferahlanmasına yol açar ..

Aşağıda sunduğum şiiri tam anlayamamıştım, şimdi biraz anladım gibi



GÖNLÜN FERAH EYLEMİŞ

Ulu Rabbim semadan nurlar saçmış cihana
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş
Yüce Tanrım dünyada kulum demiş insana
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş

Resim

Halife yapmış seni bu dünyaya göndermiş
Bana ibadet eyle görevin budur demiş
Akıl ile irade bir de aşkını vermiş
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş

Resim

Aklını kullanarak doğru yolu bulursun
Şeytana uymaz isen iradeli olursun
Hele aşka düşersen yanarsın tutuşursun
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş

Resim

Zahirde bir kulsun sen niye dünyaya geldin
Batında bir ruhsun sen beden elbise giydin
Aşk için yaratıldın âşık oldun titredin
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş

Resim

Sen kimsin ki “O” da kim aynada görünensin
Zahirdeki Hakk’sın sen halk diye bilinensin
Mâşuk kendine âşık, âşık denilen sensin
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş

Resim

Dost Eminin kalbine nice güzellik vermiş
Bir gülünü buraya ödül diye göndermiş
Gülistana gir, sen de, kokla gülleri demiş
İçin dışın nurlanmış gönlün ferah eylemiş



Bu dünyâya gönderildiğimde benimle birlikte özümde o hitab ile geldim: “Elestu bi-rabbikum? ” …
Gözüm görmeye başladığında doğanın güzelliklerinde El- Musavvir’e hayran oldum, bitkileri, çiçekleri seviyorken, kokluyorken, hayvanları okşuyorken, gözlüyorken, Ahsen-i takvim olan insanları izliyorken hep içimdeydi o hitab: “Elestu bi-rabbikum? ”

Ya işittiklerim, o sesler, tizden pese her bestede değişik şekilde aynı terennüm değil miydi..
Her ses, her müzik ruhumda o hitabı titreştirip beni târifsiz hazlara ulaştırıyordu: “Elestu bi-rabbikum? ”
Yerden kaldırıp başımı gökyüzüne baktığımda o ihtişam neler fısıldıyor kulağıma, yine o hitap değil mi: “Elestü bi-rabbikum? ”
Ezelden beri içimi titreten Rabbimin sesini çeşitli boyutlarda işittim, içimi ferah eyledi buradaki güzellikler…
Canlı, cansız tüm mahlûkat tesbih eder, zikir eder ve kendi dillerince cevap verir “Beli, Sultanım, RABBimizsin!” der…


Ezelde vurgun yiyen firak içinde inler
Her an her yerde duyar Rabbin hitabın dinler


Yaşamak, hissetmek, duymaktır o ezeli sesi…
Hatırla, dinle, duyacaksın RABBin ne dedi: “Elestu bi-rabbikum? ”..
Ve yanıtla kalbinden: “Beli!” de hemen…



ELEST

Sanma ezelde, “Elest” andadır
Senle birlikte, Rabbin candadır
Uzakta bilme, yakınındadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır

Resim

“Elest Bezmi” de şimdi burdadır
Bunu bilmeyen aldanmadadır
“Beli” demeyen yanar, nardadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır

Resim

Rabbini bil sen, O canındadır
Zikret ve fikret, O yanındadır
Dost Eminim der “Elest” burdadır
“Beli” de hemen Rabbin candadır
Resim
Kullanıcı avatarı
seyyidin
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 7
Kayıt: 27 Ara 2010, 07:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen seyyidin »

Yüce Rabb'im Sizden razı olsun inşallah amin..Emeklerinize sağlık işiniz rast gelsin kardeşim Allah'ıma emanet olun saygılarımla

Bilmem
ki, yıkar mı üç-beş damla gözyaşı bunca günahımı? Bilmem ki, giderir mi
gönlümdeki hüzün ve pişmanlık cehennem ateşini üzerimden? Boğazıma
takılıp kalan kırık-dökük dualarım kurtarır mı beni bilmem? Bilmem,
yanında bir değer ifade eder mi utancımdan başımı bile semaya
kaldıramayıp, yerlere yapışırcasına boyun bü...kerek
iki büklüm oluşum?

Bilemem elbet.. ama bilirim ki, sonsuzdur Senin
rahmetin. Bilirim ki kapına geleni elleri boş göndermezsin. Bilirim ki,
değerlidir yanında hüzün ve gözyaşı.

İşte huzurundayım iki büklüm,
gönlüm kor misali hüzün kaplı, gözlerim çağlayanlar misali. Sen de
bırakırsan Ya Rab, kime gidilir ki?... Bırakma beni.. affeyle...
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Değerli seyyidin kardeşimiz,
HePimizin gönül sitesine en güzel Dualarınızla hoş geldiniz inşae ALLAH..


MuhaMMedî MuhaBbetlerimle


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim beniM kavgaM

KAVGA!..

Neymiş, nolmuş, kime kalmış, üç gün için bu ne kavga
Gelen gitmiş, doğan ölmüş, mal mülk için bu ne kavga
Canlı, cansız kim sahibi, ödünç için bu ne kavga
Fâni olan bu dünyada bekâ için ne bu kavga

Resim

Emânettir bu varlığın benim diye sarıldığın
Gelip geçer dünyalığın sona erer bu hayatın
Üç gün sürer sultanlığın veren bir gün alır canın
Hayal için bu ne kavga rüya için bu ne kavga

Resim

İğne için yorgan yakan, para pula, mala tapan
Benliğini ilâh yapan canlı, cansız yakıp yıkan
Vahşi, zâlim, kâtil olan, savaş edip yoldan çıkan
Biraz düşün behey insan akıllı ol bu ne kavga

Resim

Dost Emin der bu ne kavga, insan olan etmez kavga
Güzel geçin insanlarla barış gelsin toplumlara
Saygılı ol hayatında erdemli ol bu dünyada
Etme kavga bu ne kavga, insan olan etmez kavga..
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen der-ya »

Seyyid Ahmed Rıfâî, yazdığı eserinde,
Şu şekilde nasîhat, ediyor bir yerinde:


Şu kula şaşarım ki, ölüme inanıyor,
Buna rağmen gülüp de, neşelenebiliyor.


Şuna da şaşarım ki, inanıyor kadere,
Yine de mahzûn olup, boğuluyor kedere.


Ve şuna şaşarım ki, Cehennem vardır diyor,
Yine de fütursuzca, her günahı işliyor.


Şaşarım dünyâ fâni, diyen şu insana ki,
Sarılmıştır dünyâya, ayrılmıyacak sanki.


Yine başka yerinde, buyurdu: Ey insanlar,
Pek çok hayret ettiğim, iki türlü insan var.


Birincisi şudur ki, hep oruçtur gündüzün,
Gece de sabaha dek, tâattadır büsbütün.


Aslâ Hak teâlâya, etmez günah ve isyân,
Yine de görürsün ki, hüzünlüdür o insan.


Uğraşmasına rağmen, hep âhiret işiyle,
Yine ağlar görürsün, onu hep gözyaşıyle.


İkincisi şudur ki, yapmaz hiç tâatini,
Oyun ve eğlenceyle, geçirir her vaktini.


Günahları işler de, sıkılmadan mâlesef,
Yine de bu hâline, üzülüp etmez esef.


Yaşamasına rağmen, İslâmın hâricinde,
Görürsün onu dahî, yine neşe içinde.


Başka bir yerinde de, buyurdu: Ey insanlar,
Sakın siz ilminize, güvenmeyin ki zinhar,


Şeytan, sâhip olduğu, ilminin gurûrundan,
Kovulup, helâk oldu, Allah’ın huzûrundan.


Bir insan, her bir ilmi, bilse de ince ince,
Faydasını göremez, amel eylemeyince.


Bel’âm-ı Bâura da, çok ilim sâhibiydi,
Öyle ilim sâhibi, dünyâda yok gibiydi.


Lâkin kalbi bir mikdâr, meyl edince dünyâya,
Dünyâ ve âhirette, oldu rezîl ve rüsvâ.


Yine o buyurdu ki: Ediniz ilme gayret,
Zîrâ ilim hayattır, ölümdür hem cehâlet.


Ve lâkin her bir ilim, bir vebâldir kul için,
Kurtulunmaz vebâlden, amel eylemeksizin.


İnsan, ameli dahi, yapmalı ki ihlâsla,
İhlâssız amellerden, bir fayda gelmez aslâ.


Yâni bir kul, muhakkak, ilim, amel, ihlâsı,
Temin etmelidir ki, budur işin esâsı.


Yine o buyurdu ki: Sâlih olan müslüman,
Allah’ın takdîrine, boyun eğer her zaman.


Mübtelâ olsa dahi, bir derde ve belâya,
Yine sabır gösterip, isyân etmez Allah’a.


Gâyet iyi bilir ki, kulu azîz ve zelîl,
Eden, yalnız Allah’tır; mevkî, makam, mal değil.


Resûl’ün sünnetine, tâbi olur o ekser,
O, ya hayır konuşur, yâhut da sükût eder.


Onun tek endîşesi, son nefes içindir hep,
Îmân ile, şehîden, ölmeyi eder talep.


Öfkelenmez kat’iyyen, dünyâlık şeyler için,
Ve atmaz tek bir adım, iyi düşünmeksizin..


Nefsine hâkim olup, girmez onun emrine,
Günah, küçük de olsa, işlemez aslâ yine.


Allah’ın rızâsını, almaktır tek gâyesi,
Hep bunu temin için, geçer günü gecesi.”
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim ERciyeste ADı..

BİR

Bir’den gelip Bir’e giden kimden kime bu seyahat
Umman içre bir katresin anda olur bu tuluat
Her andadır bir şa’ndadır döner durur mükevvenât
Bir’den Bir’e devran eder kesret vahdet tebeddülât..

Resim

Bâzen böyle bâzen öyle, Zȃhir, Bȃtın, bu şühudât
Tekdir vücud Evvel, Âhir, Bir olan Hakk tek mevcudât
Ol der ise yüce Mevlâ o an olur her vukuat
Zȃhir bir gün Bȃtın olur O’na döner her zuhurât…

Resim

Bir’den gelir çok görünür kesretteki bu şuunât
Nokta nokta tek gölgedir halifedir şu insanât
Her esmada müsemma O, fiil O’ndan O’ndan sıfat
Mevcud O’dur her âlemde ayna olmuş tüm mahlukat…

Resim

Dost Eminim nerden geldin nereyedir bu seyahat
Bir hoş yerde konakladın yolculukta olmaz rahat
Bȃtın idin Zȃhir oldun fenȃ bulur her zuhurat
Her şey Hakk’ın tezahürü ayrı gayrı yok mümkinât…



Resim

Katre: Damla. Su damlası. * Bir damla olan şey.
Tuluât: (Tulu'. C.) Hazırlıksız olarak birden kalbe gelen mânalar, ilhamlar. Doğuşlar.
Şa’n: Şe’en. Yeniden yaratış.. İş, yeni olan hal. * Şan. * Tavır. * Hâdise. * Vâkıa.
Mükevvenât: Yapılmış ve yaratılmışlar. Bütün mahlukat.
Tebeddülât: (Tebeddül. C.) (Bedel. den) Tebeddüller, değişiklikler, tagayyürler, tahavvülât.
Şuhudat: şâhidler. * Görme, şahid olma. * Müşahede etme. * Görünecek halde şekillenme.
Mevcudat: Var olan her şey. Kâinat. Yaratılmış şeyler
Vukuat: (Vak'a. C.) Vak'alar, hâdiseler.
Zuhurat: Birden oluveren şeyler. Hesapta olmayan umulmadık hâdiseler. * Sünuhat.
Şuunat: her an yeniden OL-ANlar. Şuunlar. Keyfiyetler, haller. * Emirler.
Esma: Adlar. Nâmlar. İsimler.
Müsemma: İsimlendirilen, ad verilmiş olan, bir ismi olan. * Muayyen zaman. Belirli vakit.
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

O

Tek olana “Bir” diyorlar
Görünene “O” diyorlar
Sen kendini ayrı sanma
“Bir’den başka yok” diyorlar…

“Bir” den geldin buradasın
Zȃhir oldun zuhurdasın
Şu an burda şuhuddasın
“Ayrı gayrı yok” diyorlar…

“Kimden gelmiş bu” diyorlar
“Kime gider şu” diyorlar
“Tek var olan O” diyorlar
“Dost Emin’e Hu!.” Diyorlar…
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

VEREN SENSİN

İsterim yalvarırım veren Sen’sin alan ben
İhtiyacım gör derim, Samed Sen’sin muhtaç ben
Korkarım yakarırım, Selâm Sen’sin aciz ben
Eksiğimi isterim, Subhân Sen’sin kemter ben..

*

Eksik diye gördüğüm nefsime bir hicabdır
Yalvarıp yakarmalar hepsi Sen’den sanadır
Her iş yerli yerinde çünkü fail Allah’tır
Perdeler kalkar ise veren sensin alan Sen…

*

Hayat, ilim, irade Sen’den gelen muraddır
Kudret, Semi’ ve Basar Sen’den sana sıfattır
Kevni, kelâm eylersin mevsuf olan Allah’tır
Her sıfat Sen’den işler veren Sen’sin alan Sen…

*

Dost Eminim diyor ki Evvel Âhir tek O var
Zȃhir Bȃtın tek O var, mevcud olan tek O var
Varlık Bir’dir şüphe yok, vahdet, kesret tek O var
Tek Sen varsın, Sen’sin var, veren Sen’sin alan Sen…
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen simurg »

Sesim çıkmıyor rüyalarımda,
Ağzım açık, sesim yok kalakalıyorum.
Sözler hep içimde birikiyor.
İzinsiz kelam etmek yok anladım.

Ne yazanız, ne okuyan,
Yazdırılan ve okumasına izin verilenleriz.
Aynı sesimiz izin olmadıkça nasıl çıkamıyorsa,
hayatımız da zuhuratlardan bir zuhurat.

Bu bahar açan çiçekler bile ruhumla aynı yaşta.
bir kelebek bir gün yaşarmış gibi görünsede,
onun yaşıda bizden az değil,
ömrü bizden kısa değil.
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

MEVSUF

Tüm sıfat-ı sübutu insan kendinden sandı
Hayat, ilim, irade, kudret sanki ondandı
Semi’, Basar ondaydı, kevn-i kelam sıfattı
Aklı O’na tuzaktı mevsuf olan Allah’tı


İnsan nefse aldandı akıl ermez bu işe
Gerçekten hayret bir şey şaştım kaldım bu işe…


Düşünsene ey insan sen kimsin ki sıfat ne
Ayrı bir varlık mısın olacak sıfat sende
Halk etti seni Hȃlık görünürsün Zȃhirde
Bȃtın, Zȃhir tek O var, tek O işler ȃlemde


İnsan nefse aldandı akıl ermez bu işe
Gerçekten hayret bir şey şaştım kaldım bu işe…


Dost Eminim biliyor, fiil, sıfat, Zât’ından
Bizde bir şey yok diyor, bizdeki de hep O’ndan
İnsanlar aldanıyor sanıyor sıfat ondan
Olmayan bir varlıkta bahsedilmez sıfattan


İnsan nefse aldandı akıl ermez bu işe
Gerçekten hayret bir şey şaştım kaldım bu işe…


Resim

Sıfat: Bir kimse veya şeyin hal ve vasfı, keyfiyeti. Suret, çehre, yüz. Nişan, alâmet. Bir şeyin keyfiyetini izah için kullanılan kelime.
Mevsuf: Vasıflanan. Bir sıfatla tavsif edilen. * Kendisinde bir sıfat mevcud olan, kendisine bir sıfat isnad edilmiş olan.
Sıfat-ı Sübutiyye: Cenab-ı Hakk'ın sıfatları: Hayat, İlim, Sem', Basar, İrade, Kudret, Kelâm, Tekvin sıfatları. Bunlara "Sıfât-ı semaniye" de denir.
Kevn: Hudus. Varlık, var olmak. Vücud, âlem, kâinat. Mevcudiyet.
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

Resim

ŞEHİD

Şehiddir kendini Allaha veren
Benliği yok eden ölmeden ölen
Şehiddir ebedi cennete giren
Benliği öldüren, ölmeden ölen

Ölmeden ölürsen şehid olursun
Benliğin giderse Hakkı bulursun

Resim

Bir cihad düşün ki düşmanın sensin
Kötülük emreden emmâre nefsin
İradenle savaş nefsin yenilsin
Benliğin gitsin de şehâdet gelsin

Ölmeden ölürsen şehid olursun
Benliğin giderse Hakkı bulursun

Resim

Büyük cihad nefsle cihad etmektir
Ölmeden ölerek benlik vermektir
Şehadet şerbetin zevkle içmektir
Kesretten kurtulup Bire geçmektir

Ölmeden ölürsen şehid olursun
Benliğin giderse Hakkı bulursun

Resim

Dost Eminim der ki sen de şehid ol
Şehâdet şerbeti içenlerden ol
Benliğini öldür sonsuz hayat bul
Cennetin zevkine burda dahil ol

Ölmeden ölürsen şehid olursun
Benliğin giderse Hakkı bulursun


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
dostemin
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 528
Kayıt: 19 May 2007, 02:00

Re: PIRILTILAR

Mesaj gönderen dostemin »

ResimHİKMET

Hikmet sana nerden geldi, neden geldi, niçin geldi
Hikmet sana Hakk’tan geldi, bu geliş bir fenomendi
Mesajları düşün dendi, etrafına bildir dendi
Düşün niye hikmet geldi, düşün diye hikmet geldi..


Resim

Yazan kâlem Dost Emindi Hakk’tan gelen bir görevdi
Okuyanlar mü’minlerdi anladılar varlık “Bir” di
Vâhid olan kesretteydi sonsuz esma O’ndan geldi
Gerçek mü’min bunu bildi: “Allah! Allah! ALLAH!.” dedi..


Resim

Hikmet: İnsanın, mevcûdatın hakâkatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakîmlik. Eşyanın ahvâlinden, hârici ve bâtini keyfiyetlerinden bahseden ilim.
Fenomen: Duyularla algılanabilen şey. somut, algılanabilr ve denenebilir olay ve nesne demektir. Bir nesne, olay ya da sürecin nesnel gerçekliğini vurgulayan bir ifadedir.
Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön