HÂL' imce
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
HÂL' imce
HÂL imce
Bir SAYI' nın KARE si KENDİ siyle çarpımına eşittir.
4 x 4 = 16
16 = 4 tane 4 demektir
Yani KENDİ si kadar KENDİ si
KENDİ si kadar KENDİ si olabilen KAB ını doldurmuştur
Artık o tam anlamıyla KENDİ sidir
BİR sayının KARE si aynı zamanda şu şekilde de bulunabilir
(SAYI 1) X (SAYI + 1) + 1 = SAYI nın KARE si
DÜZ BİR YER e ( SAYI) bir KUYU kazmış olsak
Bir yanda KUYU VAR dır (SAYI 1)
Diğer yanda kuyudan çıkan TOPRAK YIĞINI (SAYI + 1)
Çıkan TOPRAK, KUYU nun boş olan İÇ ne EŞ tir
ÇOK luk ÜÇ ten başlar
DÜZLÜK - KUYU - TOPRAK YIĞINI
Bu ÜÇ ü aslında BİR dir
Çıkan TOPRAK ı KUYU ya doldursak sadece SAYI kalır
O SAYI nın KENDİ si kadar kendisi olabilmesi için
BİR EKSİK ve BİR FAZLA nı bilmesi lazım ve tüm bunların üzerine + 1 demesi lâzım
Çünkü SAYI nın VAR lığı ancak +1 ile VAR dır
2 + 1 = 3 tür 3 + 1 = 4 tür Her SAYI BİR eklenerek VAR olabilir
O, RAHMAN dır RAHİM dir
O, ZAHİR dir BATIN dır
O, EVVEL dir AHİR dir
O BİR dir
Bir SAYI' nın KARE si KENDİ siyle çarpımına eşittir.
4 x 4 = 16
16 = 4 tane 4 demektir
Yani KENDİ si kadar KENDİ si
KENDİ si kadar KENDİ si olabilen KAB ını doldurmuştur
Artık o tam anlamıyla KENDİ sidir
BİR sayının KARE si aynı zamanda şu şekilde de bulunabilir
(SAYI 1) X (SAYI + 1) + 1 = SAYI nın KARE si
DÜZ BİR YER e ( SAYI) bir KUYU kazmış olsak
Bir yanda KUYU VAR dır (SAYI 1)
Diğer yanda kuyudan çıkan TOPRAK YIĞINI (SAYI + 1)
Çıkan TOPRAK, KUYU nun boş olan İÇ ne EŞ tir
ÇOK luk ÜÇ ten başlar
DÜZLÜK - KUYU - TOPRAK YIĞINI
Bu ÜÇ ü aslında BİR dir
Çıkan TOPRAK ı KUYU ya doldursak sadece SAYI kalır
O SAYI nın KENDİ si kadar kendisi olabilmesi için
BİR EKSİK ve BİR FAZLA nı bilmesi lazım ve tüm bunların üzerine + 1 demesi lâzım
Çünkü SAYI nın VAR lığı ancak +1 ile VAR dır
2 + 1 = 3 tür 3 + 1 = 4 tür Her SAYI BİR eklenerek VAR olabilir
O, RAHMAN dır RAHİM dir
O, ZAHİR dir BATIN dır
O, EVVEL dir AHİR dir
O BİR dir
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
O' NUNLA OL-AN...
NÛN...LÂ' dır...
O'nsuz OLamaz...
Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allahın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın. Bundan daha az, yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. Allah, her şeyi hakkıyla bilir.
Maide Suresi 58/7
NÛN...LÂ' dır...
O'nsuz OLamaz...
Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allahın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın. Bundan daha az, yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. Allah, her şeyi hakkıyla bilir.
Maide Suresi 58/7
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
Ya Halim canım,
HAYYRAN dedin İç dedin ,
Canımı AYRAN çektirdin bu Basildon memleketinde. Akşama giderken yoğurt mu alsam ne etsem
HAYY- R- AN
Kişinin Resulullah SAV'e bağlanarak Nurumim'inden AN'da HAYY diriliğine kavuşmasıdır. Yahut zaten HAYY olduğunu Risal edicinin SILAsında öğrendiğinde aldığı HAL'dir HAL'imce.
HAYY-R-AN
Alemlerin Rabbi Allah'ın El-Hayy sıfatını Risalet kanalı olan Nurumim noktasından AN'lara yayışı ile kendileride bir ALEM olan İnsan-ı Kamillerin ALEMLERE Rahmet olanı farkederek :
"ALEMLER SANA HAYRAN EFENDİM " dediğinde yaşadığı HAL dir.
Halim can, HİSSETMEK ile ilgili yazını ve bu HAYYRAN larıda burdan güllale derlemelere ekleyelim inşallah da kaybolmasın.
Selam sevgi ve Muhammedi Kardeşlikle
Gariban
HAYYRAN dedin İç dedin ,
Canımı AYRAN çektirdin bu Basildon memleketinde. Akşama giderken yoğurt mu alsam ne etsem
HAYY- R- AN
Kişinin Resulullah SAV'e bağlanarak Nurumim'inden AN'da HAYY diriliğine kavuşmasıdır. Yahut zaten HAYY olduğunu Risal edicinin SILAsında öğrendiğinde aldığı HAL'dir HAL'imce.
HAYY-R-AN
Alemlerin Rabbi Allah'ın El-Hayy sıfatını Risalet kanalı olan Nurumim noktasından AN'lara yayışı ile kendileride bir ALEM olan İnsan-ı Kamillerin ALEMLERE Rahmet olanı farkederek :
"ALEMLER SANA HAYRAN EFENDİM " dediğinde yaşadığı HAL dir.
Halim can, HİSSETMEK ile ilgili yazını ve bu HAYYRAN larıda burdan güllale derlemelere ekleyelim inşallah da kaybolmasın.
Selam sevgi ve Muhammedi Kardeşlikle
Gariban
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Canım Garibanım
YA Halim Canım diye başlamışsın ya
YA SÎN i hatırlattın bana
AYRAN da YAREN lik vardır
Ama ne hikmetse;AYRAN içtik ayrı mı düştük? derler Diyorum ki bunlar;
AYRAN ı içmeseler de İÇ lerinde AYIRAN olanlardır
Onları AYıRAN İÇleridir İÇtikleri AYRAN değil
Yabancı memleketlerde yaşayan din kardeşlerimiz HELÂL gıda satın almakta
Güçlük içindedirler
Sen dedin ya YOĞURT mu alsam diye
Aklıma geldi ki; İki tane İNEK alsan SÜT sağsan yoğurt yapsan
İnekler BASİLDON da olsa bile SÜNNETULLAH gereği aldığın SÜT ve yaptığın YOĞURT
Helâldir
Hem YOĞURTta YiĞiT ve meRT lik İÇ İÇEdir
* * *
Yazdıklarımızı başka bir yere aktarmayalım Garibanım
Biraz da HÂL imizce buradan yazalım inşallah
YA Halim Canım diye başlamışsın ya
YA SÎN i hatırlattın bana
AYRAN da YAREN lik vardır
Ama ne hikmetse;AYRAN içtik ayrı mı düştük? derler Diyorum ki bunlar;
AYRAN ı içmeseler de İÇ lerinde AYIRAN olanlardır
Onları AYıRAN İÇleridir İÇtikleri AYRAN değil
Yabancı memleketlerde yaşayan din kardeşlerimiz HELÂL gıda satın almakta
Güçlük içindedirler
Sen dedin ya YOĞURT mu alsam diye
Aklıma geldi ki; İki tane İNEK alsan SÜT sağsan yoğurt yapsan
İnekler BASİLDON da olsa bile SÜNNETULLAH gereği aldığın SÜT ve yaptığın YOĞURT
Helâldir
Hem YOĞURTta YiĞiT ve meRT lik İÇ İÇEdir
* * *
Yazdıklarımızı başka bir yere aktarmayalım Garibanım
Biraz da HÂL imizce buradan yazalım inşallah
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
MÎNA Can Kardeşimiz...
HAYR' ı AN' an...HAYR' la AN' an... HAYR İÇ'inde OL-AN'dır...
Allah CC. razı olsun inşallah... Her daim HAYR İÇ' inde olalım...
HAYR İÇ'imizde olsun...
BİR lik ve BİZ'lik İÇ' inde...
Sevgiyle... inşallah
HAYR' ı AN' an...HAYR' la AN' an... HAYR İÇ'inde OL-AN'dır...
Allah CC. razı olsun inşallah... Her daim HAYR İÇ' inde olalım...
HAYR İÇ'imizde olsun...
BİR lik ve BİZ'lik İÇ' inde...
Sevgiyle... inşallah
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- Zehra
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 423
- Kayıt: 10 Ağu 2007, 02:00
- katre-iNur
- Saygın Üye
- Mesajlar: 272
- Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00
Halim Can;
Senin inek tavsiyeni görünce 1991 senesinde daha yeni yeni yöneticiliğe adım attığım zamanlarda başımdan geçen bir olayı hatırladım. Paylaşmak istedim.
Sene 1991 ilkbaharıydı. Çalıştığım yerde bahçıvan hizmetleri de bana bağlıydı. Genel müdürümüz takmıştı kafasına çimlerin geç biçildiğinden dem vururdu. Bahçe 20 dönüm bahçıvan bir tane ve çim biçme makinesi de yetersiz. Bahçenin bir yerinden biçmeye başlıyorsunuz başladığınız yere on oniki günde dönüyorsunuz. Bu arada çimler çoktan boy atmış, uzamış. İşin yetişmesi mümkün değil.
Ancak ne ilave eleman alınıyor ne de ekipmanlar yenileniyor. Fakat iş bitsin isteniyor. O dönemde satınalma müdürü arkadaşımın da piyasada süt kıtlığından bahsettiğini duyardım.
Bir gün genel müdürümüz beni odasına çağırdı "Kardeşim bu çimler yine uzamış çimler neden zamanında biçilemiyor vs" anlatıyor.
Ben kendisine ekipman ve eleman eksiğimizden bahsetsem de bunu dinlemeyecek belli.
Bu sefer yine aynı konuya girince ben biraz sinirlendim galiba.Serde delikanlılık var bekarım bir taraftan da. " Müdürüm dedim bahçeye alalım sekiz on inek salalım çayıra. Hem çimleri yerler biçmekten kurtuluruz. Hem de süt sıkıntısı varmış sağarız inekleri süt sıkıntımızı çözeriz. Bir taşla iki kuş?"
Adamcağızın suratını tarif edemem şekilden şekile girmişti. Ben iş yerinde arkadaş toplantılarında uzunca bir süre sohbet konusu olmuştum bu olaydan sonra.
Allah CC senin iyiliğini versin. Bak beni gençlik yıllarıma götürdün. Sağol varol.
Bir sürçü lisan ettikse affola. Hatalar bu kuldan ve nefsinden ; güzellikler sizlerin yüreğinizdendir.
Es Selam
Senin inek tavsiyeni görünce 1991 senesinde daha yeni yeni yöneticiliğe adım attığım zamanlarda başımdan geçen bir olayı hatırladım. Paylaşmak istedim.
Sene 1991 ilkbaharıydı. Çalıştığım yerde bahçıvan hizmetleri de bana bağlıydı. Genel müdürümüz takmıştı kafasına çimlerin geç biçildiğinden dem vururdu. Bahçe 20 dönüm bahçıvan bir tane ve çim biçme makinesi de yetersiz. Bahçenin bir yerinden biçmeye başlıyorsunuz başladığınız yere on oniki günde dönüyorsunuz. Bu arada çimler çoktan boy atmış, uzamış. İşin yetişmesi mümkün değil.
Ancak ne ilave eleman alınıyor ne de ekipmanlar yenileniyor. Fakat iş bitsin isteniyor. O dönemde satınalma müdürü arkadaşımın da piyasada süt kıtlığından bahsettiğini duyardım.
Bir gün genel müdürümüz beni odasına çağırdı "Kardeşim bu çimler yine uzamış çimler neden zamanında biçilemiyor vs" anlatıyor.
Ben kendisine ekipman ve eleman eksiğimizden bahsetsem de bunu dinlemeyecek belli.
Bu sefer yine aynı konuya girince ben biraz sinirlendim galiba.Serde delikanlılık var bekarım bir taraftan da. " Müdürüm dedim bahçeye alalım sekiz on inek salalım çayıra. Hem çimleri yerler biçmekten kurtuluruz. Hem de süt sıkıntısı varmış sağarız inekleri süt sıkıntımızı çözeriz. Bir taşla iki kuş?"
Adamcağızın suratını tarif edemem şekilden şekile girmişti. Ben iş yerinde arkadaş toplantılarında uzunca bir süre sohbet konusu olmuştum bu olaydan sonra.
Allah CC senin iyiliğini versin. Bak beni gençlik yıllarıma götürdün. Sağol varol.
Bir sürçü lisan ettikse affola. Hatalar bu kuldan ve nefsinden ; güzellikler sizlerin yüreğinizdendir.
Es Selam
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/katreimza.jpg[/img]
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Sevgili Nurullah Canım...
Böyle güzel bir hatıra paylaşılmaz mı...
Geçenlerde Garibanımla sohbet ederken söz nerden geldiyse askerliğe
geldi... Ben de dedim ki;
-Askerde en çok kaytaran kişi bendim herhalde
dedim... Ben öyle deyince Gariban;
-Senin böyle bir şey yapacağın hiç aklıma gelmezdi... dedi...
Senin bu anlattığın olayı yaşadığın yıllara yakındı... 92-93 yıllarıydı...
O zaman aklına gelip te deseydin ki;
Çağıralım kısa dönem askerleri... iki dakikada halletsinler...
O zaman Garibanım da niye kaytardığımı daha iyi anlardı belki de...
O kadar okumuşsun etmişsin... Adam olacağım, (Anadolu deyimiyle erkek adam olacağım) diyerek askere gidiyorsun... Başlıyorsun çöp toplamaya... çimen yolmaya...
E böyle olunca da tabi ki kaytarmaktan başka çare kalmıyor... sindiremedim çünkü...
İnsan kullanılması gereken yerde kullanılmadığı gibi...
İnekler de kullanılması gereken yerde kullanılmıyor...
Olması gerektiği gibi olmuyor ülkemizde işler ne yazık ki...
Ben de askerde hep düşünürdüm... Derdim ki bunca işgücü...
Üretimde kullanılsa... Hem ülkeye faydalı olur... hem askeriyenin ülke bütçesi üzerine yükü hafifler... Hem de insan kendini üretirken mutsuz hissetmez...
Ben fırınları...marangoz atelyelerini çok severim...
Oralarda beni cezbeden şey nedir bilmiyorum ama hani hoş sohbet
ortamları olur ya... Sanki öyle içten bir sıcaklık duyuyorum fırınları ve marangoz atelyelerini düşünürken... (Tabi fırının sıcaklığı değil... gönül sıcaklığı) Yani bu yerlerde seve seve çalışırdım...
İnsanın istemediği bir işi yapması o insan için mutsuzluk nedeni...
Fakat diğer yandan askerlik güzel bir sabır eğitimi...
Özellikle de benim gibi aklına yatmayana istemese dahi direnen kimseler için...
Geçen gün televizyonda ayakkabı boyacılığının artık yavaş yavaş yok olmakta olduğuna dair bir haber vardı...
Röportaj yapan bayan yaşlı bir boyacı amcaya mikrofonu uzattı...
-Amca nasıl işler... Artık pek kimse ayakkabı boyatmıyor...
-Öyle kızım... Artık hazır boyalar çıktı... E ülkede kriz de olunca
vatandaş ne yapsın... kendisi boyuyor ayakkabılarını...
-Kaç müşteri geliyor amca bir günde... Kaç para kazanıyorsun...?
- Akşama kadar ancak 3 veya 4 kişi geliyor kızım... Kazandığımız para
10 Lira-15 Lira...
-Çoluk çocuk var mı amca... nasıl geçiniyorsunuz bu parayla?
-Olmaz mı kızım... çoluk çocuk ta var... altı tane de torunum var...
Ama Allah veriyor kızım... Çok şükür...
Kızım be... hayat çok güzel... gerçekten yaşamak çok güzel... diyordu...
Bizim ki de öyle işte Nurullah Can... Dönem dönem bazı sıkıntılar yaşıyoruz...
Ama HAYY ile HAYY-at' ta OLmak çok güzel...
Sevgi ve selam ile...
Böyle güzel bir hatıra paylaşılmaz mı...
Geçenlerde Garibanımla sohbet ederken söz nerden geldiyse askerliğe
geldi... Ben de dedim ki;
-Askerde en çok kaytaran kişi bendim herhalde
dedim... Ben öyle deyince Gariban;
-Senin böyle bir şey yapacağın hiç aklıma gelmezdi... dedi...
Senin bu anlattığın olayı yaşadığın yıllara yakındı... 92-93 yıllarıydı...
O zaman aklına gelip te deseydin ki;
Çağıralım kısa dönem askerleri... iki dakikada halletsinler...
O zaman Garibanım da niye kaytardığımı daha iyi anlardı belki de...
O kadar okumuşsun etmişsin... Adam olacağım, (Anadolu deyimiyle erkek adam olacağım) diyerek askere gidiyorsun... Başlıyorsun çöp toplamaya... çimen yolmaya...
E böyle olunca da tabi ki kaytarmaktan başka çare kalmıyor... sindiremedim çünkü...
İnsan kullanılması gereken yerde kullanılmadığı gibi...
İnekler de kullanılması gereken yerde kullanılmıyor...
Olması gerektiği gibi olmuyor ülkemizde işler ne yazık ki...
Ben de askerde hep düşünürdüm... Derdim ki bunca işgücü...
Üretimde kullanılsa... Hem ülkeye faydalı olur... hem askeriyenin ülke bütçesi üzerine yükü hafifler... Hem de insan kendini üretirken mutsuz hissetmez...
Ben fırınları...marangoz atelyelerini çok severim...
Oralarda beni cezbeden şey nedir bilmiyorum ama hani hoş sohbet
ortamları olur ya... Sanki öyle içten bir sıcaklık duyuyorum fırınları ve marangoz atelyelerini düşünürken... (Tabi fırının sıcaklığı değil... gönül sıcaklığı) Yani bu yerlerde seve seve çalışırdım...
İnsanın istemediği bir işi yapması o insan için mutsuzluk nedeni...
Fakat diğer yandan askerlik güzel bir sabır eğitimi...
Özellikle de benim gibi aklına yatmayana istemese dahi direnen kimseler için...
Geçen gün televizyonda ayakkabı boyacılığının artık yavaş yavaş yok olmakta olduğuna dair bir haber vardı...
Röportaj yapan bayan yaşlı bir boyacı amcaya mikrofonu uzattı...
-Amca nasıl işler... Artık pek kimse ayakkabı boyatmıyor...
-Öyle kızım... Artık hazır boyalar çıktı... E ülkede kriz de olunca
vatandaş ne yapsın... kendisi boyuyor ayakkabılarını...
-Kaç müşteri geliyor amca bir günde... Kaç para kazanıyorsun...?
- Akşama kadar ancak 3 veya 4 kişi geliyor kızım... Kazandığımız para
10 Lira-15 Lira...
-Çoluk çocuk var mı amca... nasıl geçiniyorsunuz bu parayla?
-Olmaz mı kızım... çoluk çocuk ta var... altı tane de torunum var...
Ama Allah veriyor kızım... Çok şükür...
Kızım be... hayat çok güzel... gerçekten yaşamak çok güzel... diyordu...
Bizim ki de öyle işte Nurullah Can... Dönem dönem bazı sıkıntılar yaşıyoruz...
Ama HAYY ile HAYY-at' ta OLmak çok güzel...
Sevgi ve selam ile...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
kul, gariban ve halimm CAN-lar....
içtenn gelenn içtenlikerinizzz ne hoşş...maşallahh....
başka bi meltem esintisi olmuş bu akşam muhammedinurda:)
gönlünüze ilahii sevdanınn hali düşsün, YA HALİM C.C CE...
GARİP dünyada an be an garip ve kulca duası ile......
der mina....
sevgiyle dosttlar....
içtenn gelenn içtenlikerinizzz ne hoşş...maşallahh....
başka bi meltem esintisi olmuş bu akşam muhammedinurda:)
gönlünüze ilahii sevdanınn hali düşsün, YA HALİM C.C CE...
GARİP dünyada an be an garip ve kulca duası ile......
der mina....
sevgiyle dosttlar....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Rüzgar esmeyince dal kıpırdamıyor Mîna Can...
Bizim rüzgarlarımız da GÖNÜL' den GÖNÜL' e... BİR NEFES...
Öyle olunca akıveriyor GÖNÜL HAYY AŞK' ıyla SU' larda...
NEFES' ine GÖNLÜ' ne sağlık...
MÎNA' ca... SEVGİYLE...
Bizim rüzgarlarımız da GÖNÜL' den GÖNÜL' e... BİR NEFES...
Öyle olunca akıveriyor GÖNÜL HAYY AŞK' ıyla SU' larda...
NEFES' ine GÖNLÜ' ne sağlık...
MÎNA' ca... SEVGİYLE...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- nafile
- Aktif Üye
- Mesajlar: 169
- Kayıt: 02 Kas 2008, 02:00
Dervişin fikri NEYse zikri O olurmuş.
Abimin de içi Ney dışı O
Sevgili çok kıymetli büyüklerim ,
Her hâl-inizce HAYY-atta ve HAYY 'a Hayranlıkta OLuşunuz yok muuu ,
HAYY,R,ANım sizlere
('Siz' dediğiniz nedir ki, 'güzellikler' bizim mi? 'Güzel' biz mi? Ben diyen kimi der?...diye sormayın ,bu sorular da düşünülerek söylenmiştir : ) )
AYRAN dediniz ,
Ayran gönüllülük geldi aklıma.Açtım baktım bi sözlüğe.
"Çabuk âşık olan." yazıyor
Hu Hu diye tesbih etmeyenin olmadığı HAYYat âleminde nereye çevirseniz yüzünüzü (ki belki de onlardır çağıran çağırtılan önce-gerçi KİM ÇAĞIRAN DUYAN?...neyse) O'na âşık oluyorsunuz ya hanii
Ne de "AYRAN GÖNÜLLÜ" kimseler bunlar yaHu dedim AFsınıza sığınarak
Ne de YARa YARAN kimseler dedim
Allah sizi sevsin,Yârine yâren eylesin.
Yâr eylesin
Bir ezgi vardı ,"Allâh yâr yâr" diye
işte öyle eylesin.
Amin.
Sevgiyle Selamlar
Abimin de içi Ney dışı O
Sevgili çok kıymetli büyüklerim ,
Her hâl-inizce HAYY-atta ve HAYY 'a Hayranlıkta OLuşunuz yok muuu ,
HAYY,R,ANım sizlere
('Siz' dediğiniz nedir ki, 'güzellikler' bizim mi? 'Güzel' biz mi? Ben diyen kimi der?...diye sormayın ,bu sorular da düşünülerek söylenmiştir : ) )
AYRAN dediniz ,
Ayran gönüllülük geldi aklıma.Açtım baktım bi sözlüğe.
"Çabuk âşık olan." yazıyor
Hu Hu diye tesbih etmeyenin olmadığı HAYYat âleminde nereye çevirseniz yüzünüzü (ki belki de onlardır çağıran çağırtılan önce-gerçi KİM ÇAĞIRAN DUYAN?...neyse) O'na âşık oluyorsunuz ya hanii
Ne de "AYRAN GÖNÜLLÜ" kimseler bunlar yaHu dedim AFsınıza sığınarak
Ne de YARa YARAN kimseler dedim
Allah sizi sevsin,Yârine yâren eylesin.
Yâr eylesin
Bir ezgi vardı ,"Allâh yâr yâr" diye
işte öyle eylesin.
Amin.
Sevgiyle Selamlar
HAYYatta hiçbir şey nafile değildir.
Her şey ama her şey NÂFİdir,
BİR HİKMET'e tâbidir...
Her şey ama her şey NÂFİdir,
BİR HİKMET'e tâbidir...
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
Nafile can Allah hepimizi Yaren eylesin BİZlikte ve BİRlikte inşaallah. Nurullah kardeşim, inek fikrin kabul gördü mü bari, ben olsam orda evet alalım derdim, çim kesme makinesine göre daha ekonomik ve doğal olurdu ? Yalnız bu inek meselesi zor iş Nurullah, beslemesi zor bir hayvandır, baksana Bakara suresine bile konu olmuş. Bir tarlayı yer bitirir doymaz, bizim hanımın ağabeyi inek çiftçisidir. Hanımda çocukken inek çobanlığı yapmış biraz. Kendisine dedim böyle bir kaç inek alsak diye, bana dedi beslemek için çok çimen gerekir. Dedi ki yer yer doymaz ve durmak bilmez. Dedim ki nasıl yani hiç doymaz mı? Dediki öyle olur ki, eğer çobanlık edip durdurmazsan çok yiyerek çatlayıp ölebilirler bile. Hayret ettim doğrusu.
Yağmurun bol olduğu İrlanda ikliminde tepeler yemyeşildir ve her gün inekler bir alandan diğerine geçerler. Bu sırada diğer alandaki çimenler büyür. Çok çimen yendiğinden hayvanları gezdirirler. Ama yağmur olan memlekette çimen çok yetişir, Türkiyede zor iş. Belki Hasan Dağa hocamın yanına gönderirsin onları Nurullah orda çok çimen var resimlerden gördüm.
Kışın çimen pek büyümediğinden çimenlerin bir kısmı kesilir, balya haline getirilip kış için ilaçlanıp siyah torbaların içinde korunulur.
İneklerin bir özelliğide şu dur ki Nurullah, ayırım yapmadan yerler. Hanım dedi ki sarı çiçekler vardır zehirlidir bunlar. Hayvanın otlayacağı yerlerde bunların olmaması lazım, çünkü hayvan seçim yapmadan dalıp yer dedi.
Nefsimizin bazı özellikleride bir bakara gibi yalnız akıllısından, nakille birleştirip aklını, sarı çiçekleri ve zehirli zakkumu yemez, iyi yerlerden beslenirse ve biraz oburluğuna edeple gem vurursa, kendini çatlatmaz ve itidal yolundan yerse, Resulullah SAV'in çobanlığında sürüden ayrılmadan gezinirse belkim güzel süt verir faydalı bir bakara olurdu, sen ne dersin bilmem?
Halim canımda bak şurda ne güzel demiş:
Rüzgar esmeyince dal kıpırdamıyor Mîna Can...
Bizim rüzgarlarımız da GÖNÜL' den GÖNÜL' e... BİR NEFES...
Öyle olunca akıveriyor GÖNÜL HAYY AŞK' ıyla SU' larda...
NEFES' ine GÖNLÜ' ne sağlık...
MÎNA' ca... SEVGİYLE...
Doğru, Herkes birbirinin közüne üflemekte, ama gelen BİR NEFES...
Tıpkı çölde tek dala dizilmiş ikili HURMAların çölde esen sıcak BİR NEFES ile ZamANla olgunlaştıkları gibi Mina canımız.
Bütün Muhammedi çöl hurmalarına ve bakaralara Selam olsun...
Gariban
- katre-iNur
- Saygın Üye
- Mesajlar: 272
- Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00
Barbaros Kardeşim;
Bizim anlattığımız olay gerçekten yaşanmıştır. İnekleri merak ettiysen söyleyeyim inekler alınmadı. Genelmüdür bir süre sonra görevinden ayrıldı. Çimler de havaların ısınmasıyla yağışlar bittiğinden büyüme hızını kaybetti Barbaros.
Rabbim kendi düzenini kurdu. Sabreden kazandı. Acele eden plan kuranlar kaybetti. İşler yetişti. Hayatta hiç bir şeyi aceleye getirmemek lazımdır. İnekler dağda kemalat kazanamaz ama bol bol süt verir. Sen kafana fazla takma inekleri Barbaros.
Asıl olan kendimize gelince! Gönül dağımızı ovaya indirebilsek o vakit çimen gibi oluruz. Ki bu kendini bilmeye ilk adımdır.
O vakit Mevlana Hazretlerinin dediği gibi:
Kasırga, birçok ağaçları kökünden sökerse de alçacık bir ota ihsanda bulunur. O sert rüzgar, otun zayıflığına acır.
Gönül, artık sen de kuvvetten dem vurma.
Balta ağaçların, dalların çokluğundan, sıklığından hiç korkar mı? Hepsini paramparça eder, kesip biçer. Fakat bir ota saldırmaz.
Neşter yaradan başka yere vurulmaz.
Aleve odunun çokluğundan ne gam?
Kasap koyun sürüsünden kaçar mı?
Bu rüzgarın hareketi onun manasından ( o suretle zahir olan manadan, Allah kudretindendir) değirmen çarkına benzer; çark, ırmak suyunun esiridir.
Bu nefesin alınıp verilmesi, girip çıkması da hevesli candan başka kimdendir?
Can, o nefesi, nefesle çıkan sözü, bazen cim haline kor; bazen de ha ve dal haline ( bu suretle de inkar da bulunur). Gah o sözü barış sözü yapar, gah savaş sözü. Barbaros...
Hatalar bizim nefsimizden güzellikler senin yüreğindendir Barbaros...
Bizim anlattığımız olay gerçekten yaşanmıştır. İnekleri merak ettiysen söyleyeyim inekler alınmadı. Genelmüdür bir süre sonra görevinden ayrıldı. Çimler de havaların ısınmasıyla yağışlar bittiğinden büyüme hızını kaybetti Barbaros.
Rabbim kendi düzenini kurdu. Sabreden kazandı. Acele eden plan kuranlar kaybetti. İşler yetişti. Hayatta hiç bir şeyi aceleye getirmemek lazımdır. İnekler dağda kemalat kazanamaz ama bol bol süt verir. Sen kafana fazla takma inekleri Barbaros.
Asıl olan kendimize gelince! Gönül dağımızı ovaya indirebilsek o vakit çimen gibi oluruz. Ki bu kendini bilmeye ilk adımdır.
O vakit Mevlana Hazretlerinin dediği gibi:
Kasırga, birçok ağaçları kökünden sökerse de alçacık bir ota ihsanda bulunur. O sert rüzgar, otun zayıflığına acır.
Gönül, artık sen de kuvvetten dem vurma.
Balta ağaçların, dalların çokluğundan, sıklığından hiç korkar mı? Hepsini paramparça eder, kesip biçer. Fakat bir ota saldırmaz.
Neşter yaradan başka yere vurulmaz.
Aleve odunun çokluğundan ne gam?
Kasap koyun sürüsünden kaçar mı?
Bu rüzgarın hareketi onun manasından ( o suretle zahir olan manadan, Allah kudretindendir) değirmen çarkına benzer; çark, ırmak suyunun esiridir.
Bu nefesin alınıp verilmesi, girip çıkması da hevesli candan başka kimdendir?
Can, o nefesi, nefesle çıkan sözü, bazen cim haline kor; bazen de ha ve dal haline ( bu suretle de inkar da bulunur). Gah o sözü barış sözü yapar, gah savaş sözü. Barbaros...
Hatalar bizim nefsimizden güzellikler senin yüreğindendir Barbaros...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/katreimza.jpg[/img]
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
SEVGİLİ;
İzmir' de yaşayan İZMİRLİ' dir...
SEVGİ' de yaşayan SEVGİLİ' dir...
SEVGİLİ; SEV GÜL' ü demektir...
GÜL' ü SEVen DİKEN' ini de sevendir...
Bizim dışımızda birilerinden bahsederken falancaGİL... amcamGİL... vs. deriz...
"GİL" eki GAYR'ıya ilişkindir... GAYR' ı denilen de DİKEN' dir...
O zaman "SEV GİL' i " emir içeren bir TEKLİF'tir... Çünkü DİN' de zorlama yoktur...
SEVGİ' de yaşamak istiyorsan... SEVGİLİ olmak... SEVGİLİ ile olmak... istiyorsan...
SEV GÜL' ü... SEV GİL' i... EY SEVGİLİ....
İzmir' de yaşayan İZMİRLİ' dir...
SEVGİ' de yaşayan SEVGİLİ' dir...
SEVGİLİ; SEV GÜL' ü demektir...
GÜL' ü SEVen DİKEN' ini de sevendir...
Bizim dışımızda birilerinden bahsederken falancaGİL... amcamGİL... vs. deriz...
"GİL" eki GAYR'ıya ilişkindir... GAYR' ı denilen de DİKEN' dir...
O zaman "SEV GİL' i " emir içeren bir TEKLİF'tir... Çünkü DİN' de zorlama yoktur...
SEVGİ' de yaşamak istiyorsan... SEVGİLİ olmak... SEVGİLİ ile olmak... istiyorsan...
SEV GÜL' ü... SEV GİL' i... EY SEVGİLİ....
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- gulgoncaa
- Aktif Üye
- Mesajlar: 182
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
- kariyb
- Üye
- Mesajlar: 36
- Kayıt: 04 Ağu 2007, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
ADI nı AN an GÖNÜL ler,
DİL ler BİR leşiyor GÜL üm,
DİKEN deki ÖZ e baksam
GÜL ler BİR leşiyor GÜL üm..
Nedir VAR lık nedir YOK luk,
Kısacık bir rüya ÇOK luk,
Her ZERRE de HAKİM TEK lik,
KÛLL er BİR leşiyor GÜL üm.
İMAN; NÛN un MÎM deyişi,
MÎM den VAR lık isteyişi,
BEN im dese de her kişi,
KUL lar BİR leşiyor GÜL üm.
07.03.2009 - 14:15
DOĞA yı düşünüyordum Neden DOĞA deniyor DOĞAL oluşundan mı diye
TABÎAT da deniyor O da TABÎÎ oluşu AN latıyor
İnsan DOĞAL ı nasıl tarif ediyor nasıl bir anlam yüklüyor kendince acaba
DOĞA da OL-AN şeyler, insan için bu kadar DOĞAL ise DOĞAL OLmayan nedir
OL-AN ı bildiği ve DOĞAL gördüğü halde OL duranı bilemeyiş
iman etmeyiş te doğal mıdır
Bu doğal değildir ama bunun sonucu DOĞAL dır Buna da DOĞAL AFET deniyor
AFET in DOĞAL oluşu DOĞA dan kaynaklanışından mı
Yoksa o afeti yaşayanların bunu hak edişinden dolayı mıdır diye düşünüyorum
İngilizce de DOĞAL ; NATUREL kelimesiyle ifade ediliyor
Ama biz kendi GÖNLÜ müzce baktığımızda
NA; Olumsuzluk eki
TÛR; Kuran da geçer TÛR i SÎNin Sinelerdeki TÛR
EL: Vücudumuzdaki EL imiz ve bizden ayrı olan yabancı
NATUREL kelimesini böyle düşününce
Şöyle bir anlam çıkıyor bu hecelerden
Basit olarak İnsan eli değşmemiş diyebiliriz
Veya; TÛRi SÎNdekinden başkası değil Yabancı değil
O zaman dedim ki, SEN inle bakınca DİL ler BİR leşiyor GÜL üm
Her şey BİR leşiyor
İlim BİR NOKTA idi O nu cahiller çoğalttı
O kadar çoğalttılar ki Tek tek sayarak BİR leşeni anlatmak zor olduğundan
Hem ŞEY lerin TOP lamı KÛLL ve KÛLL er BİR leşiyor ve
ŞEY leri sayan KUL lar BİR leşiyor GÜL üm dedim HÂL imce
DİL ler BİR leşiyor GÜL üm,
DİKEN deki ÖZ e baksam
GÜL ler BİR leşiyor GÜL üm..
Nedir VAR lık nedir YOK luk,
Kısacık bir rüya ÇOK luk,
Her ZERRE de HAKİM TEK lik,
KÛLL er BİR leşiyor GÜL üm.
İMAN; NÛN un MÎM deyişi,
MÎM den VAR lık isteyişi,
BEN im dese de her kişi,
KUL lar BİR leşiyor GÜL üm.
07.03.2009 - 14:15
DOĞA yı düşünüyordum Neden DOĞA deniyor DOĞAL oluşundan mı diye
TABÎAT da deniyor O da TABÎÎ oluşu AN latıyor
İnsan DOĞAL ı nasıl tarif ediyor nasıl bir anlam yüklüyor kendince acaba
DOĞA da OL-AN şeyler, insan için bu kadar DOĞAL ise DOĞAL OLmayan nedir
OL-AN ı bildiği ve DOĞAL gördüğü halde OL duranı bilemeyiş
iman etmeyiş te doğal mıdır
Bu doğal değildir ama bunun sonucu DOĞAL dır Buna da DOĞAL AFET deniyor
AFET in DOĞAL oluşu DOĞA dan kaynaklanışından mı
Yoksa o afeti yaşayanların bunu hak edişinden dolayı mıdır diye düşünüyorum
İngilizce de DOĞAL ; NATUREL kelimesiyle ifade ediliyor
Ama biz kendi GÖNLÜ müzce baktığımızda
NA; Olumsuzluk eki
TÛR; Kuran da geçer TÛR i SÎNin Sinelerdeki TÛR
EL: Vücudumuzdaki EL imiz ve bizden ayrı olan yabancı
NATUREL kelimesini böyle düşününce
Şöyle bir anlam çıkıyor bu hecelerden
Basit olarak İnsan eli değşmemiş diyebiliriz
Veya; TÛRi SÎNdekinden başkası değil Yabancı değil
O zaman dedim ki, SEN inle bakınca DİL ler BİR leşiyor GÜL üm
Her şey BİR leşiyor
İlim BİR NOKTA idi O nu cahiller çoğalttı
O kadar çoğalttılar ki Tek tek sayarak BİR leşeni anlatmak zor olduğundan
Hem ŞEY lerin TOP lamı KÛLL ve KÛLL er BİR leşiyor ve
ŞEY leri sayan KUL lar BİR leşiyor GÜL üm dedim HÂL imce
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12883
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00