HALAKA

Cevapla
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

HALAKA

Mesaj gönderen gullale »

El-Kurân el-Kerîm'in bâzı âyetlerinde, Yaratış -halk- ile ilgili şu bilgiler buyurulmakta:

Resim
HACC Sûresi,


يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِن مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاء إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّى وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِن بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاء اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنبَتَتْ مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ


Yâ eyyuhe'n-nâsu in kuntum fî raybin mine'l-ba’si fe innâ halaknâkum min turâbin summe min nutfetin summe min alakatin summe min mudgatin muhallekatin ve gayri muhallekatin li nubeyyine lekum, ve nukırru fî'l-erhâmi mâ neşâu ilâ ecelin musemmen summe nuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum ve minkum men yuteveffâ ve minkum men yuraddu ilâ erzeli'l-umuri li keylâ ya’leme min ba’di ilmin şey’â(şey’an), ve tere'l-arda hâmideten fe izâ enzelnâ aleyhe'l-mâehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin behîc(behîcin): Ey insanlar! Eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz, (bilin ki) ne olduğunuzu size açıklamak için şüphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden (spermadan) sonra bir alekadan (embriodan) sonra yapısı belli belirsiz bir et parçasından yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkartırız, sonra sizi, olgunluk çağına erişmeniz için bırakırız. Bununla berâber kiminiz öldürülür, kiminiz de önceki bilgisinden sonra, hiçbir şey bilmemek üzere, ömrünün en fena zamanına ulaştırılır. Bir de yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat biz onun üzerine su indirdiğimiz zaman, harekete geçer, kabarır ve her güzel çiftten bitkiler bitirir.
5.Âyet

MU'MİNÛN Sûresi,


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن سُلَالَةٍ مِّن طِينٍ


Ve lekad halakna'l-insâne min sulâletin min tîn(tînin): And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp çıkarılmış çamurdan) yarattık.
12. Âyet


ثُمَّ جَعَلْنَاهُ نُطْفَةً فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ


Summe cealnâhu nutfeten fî karârin mekîn(mekînin): Sonra onu emin ve sağlam bir karargahta (rahimde) nutfe (sperma) haline getirdik.
13. Âyet


ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ


Summe halakne'n-nutfete alakaten fe halaknel alakate mudgaten fe halaknel mudgate ızâmen fe kesevnel izâme lahmen summe enşe'nâhu halkan âhar(âhara), fe tebârekallâhu ahsenul hâlikîn(hâlikîne): Sonra nutfeyi bir alaka (embrio) yarattık, derken o alakayı bir mudga (bir çiğnem et parçası halinde) yarattık, derken o mudgayı bir takım kemik yarattık, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah, pek yücedir.
14.Âyet


ثُمَّ إِنَّكُمْ بَعْدَ ذَلِكَ لَمَيِّتُونَ


Summe innekum ba'de zâlike le meyyitûn(meyyitûne): Sonra siz bunun ardından, muhakkak ki öleceksiniz.
15.Âyet


ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ تُبْعَثُونَ


Summe innekum yevmel kıyâmeti tub’asûn(tub’asûne): Sonra da siz, şüphesiz, kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.
16.Âyet


وَلَقَدْ خَلَقْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعَ طَرَائِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ الْخَلْقِ غَافِلِينَ


Ve lekad halaknâ fevkakum seb'a tarâika ve mâ kunnâ anil halkı gâfilîn(gâfilîne): Andolsun biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattık. Biz, yaratmaktan habersiz değiliz.
17.Âyet

Bu bilgilerden, bahsedilen Yaratış aşamalrından İNSANın VARLIK sahâsına katılışını şöyle anlıyorum:

İNSAN
"adı anılmaya değer" bir varlık olmadan evvel farklı safhalarda vardı. Bu safhalar katlanarak son hâlini "halka'l-âhir" aldı ve zâhiren GÖRdüğümüz bu şekil eşyâ sahâsında yerini aldı. Ancak EŞYA PAZARındaki yerini almadan önce İNSAN yine vardı.

Beş DUYu olarak AKLımızla berâber işlev gören unsurlarımız olan, KOKlamak, SES almak ve vermek
(nefes-rüzgâr-nidâ-DUYmak) TATmak, TEMAS ve GÖRmek ile âleme saçaklanan bir varlık İNSAN. ANladığım yine o ki, ilk KOKU ile VARlığımızı bilendik. KOKU ile GÖRmekte, ANlamakta DUYmakta ve BİLmekte idik. Buna SES eklendi. DUYarak GÖRmeye VAR olduğumuzu hissetmeye başladık. Artık daha bir VARdık. KOKU alıyor ve D/UYuyorduk. En sağlam, ayağımızın kaymayacağı nokta buraydı bence. Ne zaman ki TAT almak hissine sâhip kılındık, ZÂK ettik! Cennet-Cehennem ayrımına uğradı VARlığımız. Ya Cennet yemişlerinden dilediğimiz gibi yiyecek-içecektik ya da Cehennem NÂRını TADacaktık! İNSANın en zor alanının bu üçüncü safhada olduğunu düşünüyorum. Gerçi kendisini BİL mesi ve BULması ANlamında önemli bir safha olmasına rağmen "hepiniz Cehennem'e uğrarsınız" âyeti ZORluğu göstermekte sanki!

TEMAS eklendi sonra bu VARoluş ANlayışımıza. Dokunarak hissetmek... Yine Cennet'te "lâ takrabâ" âyetinden anladığım kadarı ile "yaklaşmayın" denen "şecere" ye Şeytan ma'rifeti ile yaklaşan ve TEMAS eden İNSANa ayıp yerleri GÖRündü! GÖRerek VAR olma ile son hâlini almış oldu İNSANın VARoluş safhası... Artık O GÖRen-TEMAS eden-TADan-DUYan ve KOKlayan bir VARLIK idi yeryüzünde.
(ARZ'da)

Yine âyetlerden ANladığım o ki, bütün bunlardan sonra yâni halkan âhar'da, yevmi'l-âhire'de KIYAM eden İNSAN BA'S olacak!

Önce
GÖRmek'ten sonra TEMAStan sonra TADmaktan sonra DUYmaktan ve en son olarak ta KOKlamaktan çekilerek ASL-ANA merci'ine BA'S olacak.

Ve her bir
DEVRânında sâhip kılındıkları ile yaptıklarının hesâbını, ÖZetini-ÖZünü SEYRân edecek,CEVLân olacak ve âhirde-ulâda (bence; her son bir baş noktasındadır. ZÂHİR'in SONu BÂTINın BAŞıdır. BÂTINın SONu ZÂHİR'in BAŞıdır) HAYRânolup, AKLı fâş olacak, VARlığı HAKK varlığında fînâ bulacaktır...

Resim


ALLÂHu A'Lem! Yanlışların hesâbından RABBime ilticâ ederim, doğruların TAMMamlanmasını niyaz ederim...

MuhaMMedî MuHABBEtlerimle...
Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön