Bir SÖZ bir hayatı DEĞİŞTİREBİLECEĞİ gibi MAHVEDEBİLİR de

Olmaya devlet Cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Bir SÖZ bir hayatı DEĞİŞTİREBİLECEĞİ gibi MAHVEDEBİLİR de

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim


Düşünceden sonra söz, yaratıcılığın önemli ikinci aşamasıdır.

Söz, bizim iletişim aracımızdır. Bir söz bir hayatı değiştirebileceği gibi aynı zamanda
bir hayatı mahvedebilir de.


Yıllar önce Hitler, sözlerinin gücü ile binlerce insanın hayatında rol oynadı.
Hitler’ in sözlerinin gücü negatife dayandığından sonuçlarının ne kadar acı ve yıkıcı olduğunu hepimiz biliyoruz.

İnsan beyni tohum ekildiğinde çiçek açan tarla gibidir. Beynimizin tohumu, fikirlerimiz ve düşüncelerimizdir.
Hepimizin beyni, ekilmeye hazır tarla gibidir.

Sorun genellikle negatif düşünceleri seçmemizdir.



Bir arkadaşınızı gördünüz ve şöyle dediniz; ”yahu senin benzin, kanserliler gibi çok soluk!” Eğer arkadaşınız buna gerçekten inanırsa, inanın bir yıla kalmadan, kansere yakalanma olasılığı çok fazladır.
Bir hafta ayağım ağrıyor dediğinizde, hafta bitmeden ayağınız ağrımaya başlar.

İnsan hayatında sözler bu denli güçlüdür.


Sözünüze dikkat etmek, sözünüzü kendinize karşı kullanmamaktır.

Uff şişmanım, çirkinim, yaşlanıyorum, saçlarımı kaybediyorum, aptalım, hiç bir
halttan anlamıyorum, hiç bir zaman iyi olamayacağım vs. gibi düşünceleri sözlere dökmeniz,
bir silah alıp alnınıza dayamanızdan daha kötüdür.
Zira bu düşünceler, size acı çektirerek yaşarken öldürür. Bu tarz aklınıza gelen sözleri
kesinlikle kullanmayın.

İnanıp kabullenmeyin.

Bunlar "ego mekanizmasının bana oynadığı oyun" diye kendinize hatırlatın. Çünkü bu sözler, beyninizin bir mekanizması olan ego tarafından yaratılır.
Sizi gerçekmiş gibi inandırıp düşünmeye ittiğinden, belirli bir süre sonra tüm negatiflikleriniz gerçekleşmeye başlar...

Bizler düşündüklerimiz, konuştuklarımız ve davranışlarımızla ayni frenkansda seyreden enerjileri kendi hayatımızı cekiyoruz.



-IŞIK YOLCULARINDAN ALINTIDIR-
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim



Gönlüm Alanın Sözünü Daim Söyleyesim Gelir



Gönlüm alanın sözünü daim söyleyesim gelir
Derd honıla aşıkları daim toylayasım gelir


Dünya nedir dost yoluna aşık anı terketmeye
Bir canım var ol dost için kurban eyleyesim gelir


Aceb şürıde bülbülüm dün-ü gün kılarım zarı
Dost bahçesine güllerin daim yaylayasım gelir


Pervane gibi bi karar yarin cemali şem'ine
Düşüp tutuşuban her dem yanıp parlayasım gelir


Mansur gibi hayran-u mest anın vahdet deryasını
Enel'I-Hak demini urup girip boylayasım gelir


Eşrefoğlu Rumi aydır maksudum Allah derdidir
Bir dem dertsiz olunsam can ısmarlayasım gelir





Eşrefoğlu Rumi
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Seyyid Abdulhakim-i Arvasi, 'hükümetleri karşı durulmaz ve kanunları dikine gidilmez' kabul eden bir zattır. Tekke ve zaviyelerin kapatılması ile birlikte "Hükümet tekke ve zaviyeleri değil, boş mekânları kapattı. Onlar kendi kendilerini çoktan kapatmışlardı" tespitinde bulunur.

Ancak, Müslüman, 'Cenab-ı Allah'a karşı günah işlemez, kanuna karşı suç işlemez' ölçüsü içinde, dinin emr-i bil maruf nehy-i an-il münker ilkesinin sıkı bir takipçisi olmuş, İstanbul camilerinde aldığı hatiplik göreviyle birçok Müslüman’a imanın ve İslâm'ın inceliklerini öğretmiş, kendi evine gelen, birçok üniversite mezunu insanı sohbetleriyle aydınlatmıştır.

Ancak bu insanlar hiç bir zaman 'mürit' olarak görülmez ve adlandırılmazlar. Onların adı 'ehibba', yani sevilen kimseler ve dostlardır.

Bu hoca, her an mareşalin huzurundaki bir erin edep tavrı içinde olan bir insandır. Her zaman huzurda olmanın edebini, insani ihtiyaç vesilesiyle de olsa, bir lahza için bile üzerinden attığı görülmez. Hiçbir zaman 'mânâsız sorunun lüzumsuz cevabı'nı vermez. Çok sevenlerinden biri, onun yanına giderken "Bugün öyle bir soru sorayım ki, cevabı saatlerce sürsün" diye planlar. Ve sorar "efendim, iyi bir insan nasıl olur?"

Cevap tek cümleliktir. "Bu, bir nasip meselesidir!" Söylediği her söz mermer üzerine kazınır gibi kalplere nakşedilecek kıymettedir.
onun şu mısralarını tekrarlayarak ve temiz ruhunu selâmlayarak bitiriyorum:

Ben mecnun, sen Leylâm
Hasreti Kerbelâm
Her sözü incilam
Ne bir harf ne kelâm
Esselam, esselâm
..............................................
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

AbdulhakÎm Arvasî
(ks.)
( 1865 - 1943 )

Esselamün Aleyküm, değerli minacanımız ellerine ve gönlüne sağlık,
Necip Fazıl Üstad'ın Hocası Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretlerinden,
Bazı Kıymetli Sözleri Sizlerle Paylaşmak İstedim buyrun arkadaşlar;

Son zamanlarda, tekkeler cahillerin eline düştü. dinden, imandan haberi olmayanlar şeyh denildi. Din düşmanları da, bu şeyhlerin sözlerini, oyunlarını ele alarak: "Dine hurafeler karışmıştır, İslam dini bozulmuştur" dedi. Halbuki bozuk tarikatçıların sözlerini, işlerini din sanmak, bunları tasavvuf büyükleri ile karıştırmak çok yanlıştır. Dini bilmemek, anlamamaktır. Dinde söz sahibi olmak için, Ehl-i Sünnet âlimlerini tanımak, o büyüklerin kitaplarını okuyup, iyi anlayabilmek ve bildiğini yapmak lazımdır. Böyle bir âlim bulunmazsa, din düşmanları meydanı boş bulup, din adamı şekline girer. Vaazları ile kitabları ile gençlerin imanını çalmağa saldırarak millet ve memleketi felakete götürür.

Allahü teala, herşeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bu sebeblere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunlarıu diyoruz. Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lazımdır. Mesela buğday hasıl olması için, tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lazımdır. İnsanların büütn hareketleri, işleri, Alalhü tealanın bu adeti içinde meydana gelmektedir. Allahü teala sevdiği insanlara iyilik, ikram olmak için ve azılı düşmanlarını aldatmak içi, adetini bozarak sebepsiz şeyler yaratıyor.

Temiz ve yeni elbise giyiniz. Gittiğiniz yerlerde, ahlakınızla, sözlerinizle, işslamın vekarını, kiymetini gösterdiğiniz gibi, giyinmenizle de saygı ve ilgi toplayınız.

Helal olan elbiseleri ve yemekleri ve şerbetleri lüzumu kadar kullanınız.

Her peygamber, kendi zamanında, kendi mekanında, kendi kavminin hepsinden, herbakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselam ise her zamanda, her melekette, yani dünya yaratıldığı günden, kıyamet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek, bütün varlıkların her bakımdan en üstünüdür. Hiç kimse, hiçbir bakımdan onun üstünde değildir. Bu olamıyacak bir şey değildir. Dilediğin yapan, her istediğini yaratan onu böyle yaratmıştır. Hiçbir insanın onu methedecek gücü yoktur. Hiç bir insanın onu tenkid edecek iktidarı yoktur.

Hak tealanın hakimliğini tanıdığınız, emaneti ve emniyeti bozmayarak çalıştığınız zaman, birbirinizi ne kadar sevecek, ne kadar bağlı kardeşler olacaksınız. Sizin o kardeşliğinizden Allah'ın merhameti neler yaratacaktır. Kavuştuğunuz her nimet, hep hakka imanın hasıl ettiği kardeşlliğin neticesi ve Allahü tealanın merhamet ve ihsanıdır. Gördüğünüz her musibet ve felaket de hep kızgınlığın, nefretin ve düşmanlığın neticesidir. Bunlar ise hakkı tanımamanın, zulm ve haksızlık etmenin cezasıdır.

Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür.

Evliyanın sözünde rabbanî te’sir vardır.

İnsanı kaplayan sıkıntıların birinci sebebi, Hakk'a karşı şirk ve müşriklidir. İlim ve fen ilerlediği halde, insanlığın ufuklarını sarmış olan fesad karanlığı hep şirkin, imansızlığın, vahdetsizliğin ve sevişmezliğin neticesidir. Beşeriyet ne kadar uğraşırsa uğraşsın, sevip sevilmedikçe, ızdırapve felaketden kurtulamaz. Hakk'ı tanımadıkça, Hakk'ı sevmedikçe, Hak tealayı hakim bilip,ona kulluk etmedikçe, insanlar birbiri ile sevişemez. Hak'dan ve hak yolundan başka her ne düşünülürse, hepsi ayrılık ve perişanlık yoludur.

Müslümanların öğrenmesi lazım olan bilgilere Ulum-i İslamiye (Müslümanlık bilgileri) denir. İslam dininin emr ettiği bu bilgileri Resulullah aleyhisselam ikiye ayırmıştır. Biri, Ulum-i Nakliyye (dini bilgiler) diğeri Ulum-i Akliyedir (fenni bilgiler)buyurmuştur. Din bilgileri, dünyada ve ahiretde huzuru,saadeti kazandıran bilgilerdir. Bunlarad ikiye ayrılır: Ulum-i Aliyye (yüksek din bilgileri) ve Ulum-i İbtidaiyyedir (Alet ilimleri) İslamilimlerinden ikinci kısmi olan akli bilgilerin yani tecrubi ilimlerin iyi öğrenilmesi, ince ve derin din bilgilerinin kolay ve açık anlaşılmasına yardım eder. Riyasi fizik öğrenmek, din bilgilerini kuvvetlendirir. Astronomi, aritmetik ve geometri dine yardımcı bilgilerdir. Tecrubi fizikteki birkaç yanlış teori ve hipotazden başka hepsi dine uymakta, imanı kuvvetlendirmektedir. İlahi fizik (meta-fizik) bilgilerinden, çürük, bozuk olanları dine uymaz. Bu ilimler öğrenilince, din bilgilerinin akli ilimlere uyan ve akli bilgilerle çözülmiyen yerleri ve sebeleri meydana çıkar ve akla uygun sanılmayan, aklın erişemediği meselelerin inkar edilemeiyeceği anlaşılır.

Kur’ân-ı Kerimden ve Resûlullah aleyhisselamın Hadis-i Şeriflerinden sonra en kiymetli kitap, İmam-ı Rabbanî Hazretlerinin "kuddise sirruh" Mektubat kitabıdır. Hanefi mezhebinde en mükemmel ve en kiymetli fıkh kitabı İbni Abidinin (Dürrül-Muhtar) haşiyesidir. Şaffi'de (Tuhfet-ül muhtac) kitabıdır.
İslam dini, Allahü tealanın, Cebrailismindeki melek vasıtası ile, sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselama gönderdiği, insanların,dünyada ve ahiretde rahat ve mesut olmalarını sağlayan, usul ve kaidelerdir. Bütün üstünlükler, faideli şeyler İslamiyetin içindedir. Eski dinlerin görünür görünmez bütün iyiliklerini İslamiyet kendinde toplamıştır. Bütün saadetler, başarılar onsdadır. Yanılmayan, şaşırmayan, akılların kabul edeceği esaslardan ve aklaktan ibarettir. Yaradılışında kusursuz olanlar, onu red etmez ve nefret etmez.. İslamiyetin içinde hiç bir zarar yoktur. İslamiyetin dışında hiçbir menfaat yoktur ve olamaz..


Abdülhakim Arvasî Hazretleri

alıntıdır
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

ve aleyküm selam nur_umim CAN kardeşim...
Allah razı olsun inş...

bu yazıda...bu gün...AbdulhakÎm Arvasî hzlerinin sözlerini

buraya aktarmak geçmişti içimden, ama işte sadece geçmiş demekkii...
Seyyid Abdulhakim-i Arvasi hzlerinin buyurduğu gibi...

Bu, bir nasip meselesidir

aynı yöne bakmak ne güzel...

Sen bana bakma ben senin baktığın yerde olurum... diyor ya
ÖZDEMİR ASAF ...
işte öyle bir şey....

GÖNÜLL BİRLİĞİMİZ..BİZLİĞİMİZİN daimi olması dilekleriyle...
BAKİ sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
sevilen güzeldir
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 3
Kayıt: 22 Eki 2014, 18:11

Re: Bir SÖZ bir hayatı DEĞİŞTİREBİLECEĞİ gibi MAHVEDEBİLİR d

Mesaj gönderen sevilen güzeldir »

Resim


Cenab-ı Hak,Hz. Davud(a.s)’a vahyederek buyuruyor ki:

“Ya Davud,benim muhabbetime meyleden veli kullarıma haber ver;onlarla aramda olan hicapları lütfumla kaldırırım ki,onlar beni basiret gözleriyle görürler.Hal böyle olunca,halk mahcup olsa da,onlar için herhangi bir zarar yoktur.

Bilakis benim tarafımdan bir lütuf ihsan olduğunda halka fayda sağlanır.Biz Azimüşşan’ı sevdiğini söyleyenleri,dünyanın malı,mülkü ve parası tesiri altına alamaz.Çünkü bir kalpte iki sevgi yaşayamaz.Bana dost olmayı isteyen kimseler,nefsine ait bütün çirkin arzuları terk etmelidirler ki,o zaman aradaki perdeyi yok ederim.Onlar benim dostlarımdır,ben de onların dostuyum.

Onlar bana aşıktır,ben de onlara aşığım.Onlar beni zikrederler,ben de onları zikrederim.Onlar bana durmadan dua ederler,ben de onlara in’âm ve ihsan ederim.Onlar her hallerinde benden rızamı talep ederler,bunun dışında istekleri olmaz.

Ben de onlara üç şey ihsan ederim:Birinci olarak onların kalplerine bir nur veririm ki,o nur sebebiyle daima beni zikrederler,benden bahsederler.İkinci olarak onlara daima zâti sıfatımla teveccüh ederim.Ben teveccüh ettiğim dostlarıma çok şeyler ihsan ederim.Onlar nice devletlere nail olurlar.Başta kendine rabıta yapılır.Konuştuğu zaman Hak ile konuşur,baktığı zaman Hak ile bakar,gördüğü zaman Hak ile görür,tuttuğu vakit Hak ile tutar.Her ne yaparsa Hakk(c.c) ile yapar.

Arif ona derler ki,Hak dediği zaman nefesi Hak’tan gele..Üçüncü olarak da,onlara öyle ikram ederim ki,yeryüzü ve gökyüzü onun yanında hiç kalır..

Kaynak:Miftâhu’r-Rüşd
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Bir SÖZ bir hayatı DEĞİŞTİREBİLECEĞİ gibi MAHVEDEBİLİR d

Mesaj gönderen der-ya »

Resim

Sakin bir ev, kendi yetiştirdiğimiz çiçekler, ilham verecek kitaplar, sevilmeye değer birkaç arkadaş, gerçeğe bağlılık,güven, ümit ve sevgi dolu bir yürek, dünyanın bütün zevklerinden daha değerlidir....
~Joseph H.Dodson~
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Beden ve Ruh Sağlığı◄” sayfasına dön