İKİNCİ EMANET

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Doğru yolda olanlara ve Muhammed aleyhisselâma uyanlara, selâm olsun!

Resim*Resim
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Amin. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin bıraktığı iki amenete uyanların (Kur'an-ı Kerim ve Ehl-i Beytim yani sünnetleri), inancında, amelinde, hallerinde ve yaşantısında sadık ve samimi olanlara selam olsun.

Allah cc ya mahcup olmamak için özen gösteren, Rasulullah sav. e ümmetlik ve sevgililik manasında mahcubiyet yaşamamak için çaba sarf edenlere selam olsun...

Vel hasılı tüm canlara selam olsun...
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

aminn...
****
Allah ve Rasulü için hiç birşey gözetmeden bir birlerini sevenlere
“SELAM OLSUN”

Kitabu’llah’ı sünnet-i seniyeyi kendine rehber edinenler “
SELAM OLSUN”

Doğruluk dürüstlükle ilerleyenlere,Hak yolda olanlara “SELAM OLSUN”

Rasul-i Ekrem’in ahlakkını ve davranışlarını örnek alarak yaşayanlara
“SELAM OLSUN”

Her şeyden önce Rabbin’in ve peygamberi’nin emirlerini ve yasakladıklarına uyanlara
“SELAM OLSUN”

Rabbim Allah peygamberim “muhammed mustafa(s.a.v)deyip yoluna can verenlere “
SELAM OLSUN”

Allah Rasulünü, anasın’dan, babasın’dan,eşin’den,evladından, kendi canından çok sevenlere “
SELAM OLSUN”

Her türlü engellere karşı Hak din islamı anlatmaya yaşamaya çalışanlara
“SELAM OLSUN”

Hayatın kıymetini bilip dünya ahiretin tarlasıdır.Dünya’da ne ekersen ahiret’te onu toplarsın gerçegini bilip,saadet yolunu bulanlara “
SELAM OLSUN”

Geceleri göz yaşlarıyla huzur’u dergaha durup son vuslt duragını(kabrini)Nurlandıranlara “
SELAM OLSUN”

Kalbini kur’an’ı okuyarak ve çokça zikrederek kalbine cila çekenlere nur ile parlatanlara
“SELAM OLSUN”

Kendi nefsi için istediğini mümin kardeşin içinde isteyelere
“SELAM OLSUN”

Öğrendigi ilmin Allah veRasulünün rızası için paylaşanlara
“SELAM OLSUN”

Dostunu rezil etmek için değil, vezir etmek için çalışanlara
“SELAM OLSUN”

Selam ların en güzeli Allah (c.c)’nün Selam’ı
Bakiyi faniye tercih eden ebedi saadet’e ulaşacak olanlara

“SELAM OLSUN”

Selam O’na O’nun yolunda yürüyene,Selam (Kişi sevdiği ile beraberdir )Hadis-i şerif’in müjdesine erenlere
“SELAM OLSUN”

GÜL yüzünüz hiç solmasın
Selam ve Dua ile…
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim


Gelseydin


Sevgili!
Ümmü Mektum gibi
Seni görmeden sana sesleniyoruz
Alıp verdiğin nefesi duyar gibi
Sanki açınca gözlerimizi
Seni görecekmişiz gibi
Sana sesleniyoruz.
Senin huzurunda ses yükselmez.
Edeple konuşulur; edeple susulur.
Hele biz ki bu kapının dilencileri,
El açıp beklemekten başka
Bize bir şey düşmezdi ama
Şu araya giren yıllar olmasa
Medine’ne uzak yollar olmasa
İsmin anılınca yürek yanmasa
Kapında beklemekten başka
Bize bir şey düşmezdi.
Bekliyoruz
Sultânım!
Rüyada olsa bile
Belki teşrif edersin diye
Hem de hiç kimseyi beklemediğimiz gibi.
Seni bekliyoruz.
Gelseydin,
Bizim için cennet olurdu gelişin.
Gelseydin,
Saadetli asrından gönderdiğin selâmını,
'Kardeşlerim' deyişini
Birbirimize nasıl anlattığımızı görürdün.
Gelseydin,
Dolaşsaydın sofralarımızı,
Bir tabak fazla görecektin,
Bir bardak, bir kaşık fazla...
Ve sofrada bir yer boş,
Baş köşe! ..
Ola ki Sen(A.S.M.) lutfeder gelirsin diye.
Gelseydin,
Dolaşsaydın gecelerimizi,
O 'Kutlu Doğum' gecelerini,
Anneler görecektin.
Yeni doğmuşsun gibi,
Yeryüzünü yeni teşrif etmişsin gibi,
Mışıl mışıl uyuyasın diye
Seni sabahlara kadar
Hayalen ayaklarında sallayan anneler görecektin.

Sevgili!
Gelseydin,
Medine-i Münevvere'den dünyaya yayılan Ashabın gibi,
Eyyüb Sultan gibi,
Kab bin Malik gibi,
Bir fecir vaktinde,
Henüz yirmisinde yirmi beşinde,
Bırakarak yurtlarını ocaklarını,
Hedeflerine ilahi rızayı koyan,
Arkalarına bakmayı ar sayan,
Yiğitler görecektin.
Onlar senin yiğidin,
Elleri, o öpülesi elleri,
Kimbilir hangi memleketin zemheri soğuklarında üşürken,
Senin köyünün hayaliyle ısındılar.
Gelseydin,
Gecenin zifiri karanlığında,
Uykunun en tatlı aralığında,
Rabiatül Adeviyye gibi Rabbiyle başbaşa
Gençler görecektin.
Gözyaşı dökerken günahlarına,
Veysel Karani'den istediğin gibi,
İnsanlığa dua eden gençler görecektin.
Gelseydin,
Asr-ı saadet gibi olmasa da,
Koklanmaya değer güllerimiz vardı.
Yine senin ikliminde yetişen.
Ama sen gelseydin,
Dikenler bile gül kokardı
EFENDİM(A.S.M.) ! ! !
Seninle göz göze gelmeden gizli gizli seni seyretmek...
Hz.Vahşi gibi...
Hani sen Hane-i Saadet'ten Mescid-i Nebevi'ye giderken
Aişe annemiz ardından hayran hayran bakardı.
Seni mescidin önünde bekleyen Ashabı'nınsa
Bakışları yerdeydi.
Edepten göz göze gelmezlerdi.
Sende(A.S.M.) tebessüle nazar ederdin.
Mütebessim çehreni bir Ebu Bekir(R.A.) görürdü,
Bir de Ömer(R.A.) ...
Şimdi okununca Ezan-ı Muhammedi
Pencerelerde, kapı önlerinde,
Seni(A.S.M.) bekleyen nemli gözler var.
Gelseydin,
Ve yürüyüp geçseydin önümüzden,
Gülleri bayıltan o enfes kokunu çekerdik içimize.

Sevgili!
Hakiki aşıkların sana doğru uçarken
Bizim bu yaptığımız yolda emeklemekti.
Dünya güzelliğiyle kollarını açarken
Bize düşen el açıp kapında beklemekti.

Sevgili!
Bekliyoruz! ...

:: Dursun Ali ERZİNCANLI::..


Dinlemek isteyenlere:

http://ilahidinleizle.blogspot.com/2008 ... eydin.html


Selam olsun Muhammed-i bir edayla SEVenlere...




Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Bir defasında Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“Bir müslüman dua eder de, günah bir şeyi istemez veya akrabası ile alâkasını kesmeyi arzu etmezse, Allah ona şu üç şeyden birini mutlaka lutfeder: Ya dileğini hemen yerine getirir, ya isteğini onun için âhirete saklar veya duası nisbetinde bazı kötülükleri ondan uzaklaştırır” buyurmuştu. Efendimiz’in bu sözü üzerine, orada bulunanlardan biri:

“–O takdirde biz Allah’tan çok şey isteriz” deyince Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“–Allah’ın lûtfu, sizin istediğiniz şeylerden daha çok ve geniştir” buyurdu.


(Ahmed, III, 18; Tirmizî, Deavât, 115/3573; 9/3381)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Cennet ehli, başka hiçbir şeye değil, sâdece, dünyada Allah’ı zikretmeksizin geçirmiş oldukları anlara hasret ve nedâmet duyarlar!”
(Heysemî, X, 73-74)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yolda giderken bir grup insana rastlamıştı. Bunlar binek hayvanlarının üzerinde oldukları hâlde durmuş (muhabbet ediyorlardı.) Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onlara şöyle buyurdu:

“–Hayvanlarınıza, onları yormadan güzelce binin ve (kullanmadığınız zaman da) güzel bir şekilde bırakıp istirahat ettirin! Onları, yollardaki ve sokaklardaki konuşmalarınız için kürsü edinmeyin (sırtlarında durup muhabbet etmeyin). Nice binilen hayvan vardır ki, sırtına binenden daha hayırlıdır ve Allah Tebâreke ve Teâlâ’yı ondan daha çok zikretmektedir.”


(Ahmed, III, 439)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bir hadiste şöyle buyurmuştur. "Hikmetin başı Allah korkusudur"
(Aclûnî, Keşfü'l-hafâ, I, 421)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûl-i Ekrem (sav) Efendimiz de bir defasında Hz. Âişe (ranhâ)’ya şöyle buyurmuştur:

“–Ey Âişe! Allâh Rafîk’tır (rıfk sâhibidir), rıfkla (yumuşaklıkla) muâmeleyi sever. Sertliğe ve diğer şeylere vermediği sevâbı, rıfkla muâmeleye verir.” (Müslim, Birr, 77)


Hz. Âi­şe (ran­hâ) vâ­li­de­miz bu­yu­rur­lar:

“-Uhud Sa­va­şı’n­dan da­ha faz­la da­ral­dı­ğın bir gün ol­du mu yâ Ra­sû­lal­lâh?” di­ye Hz. Pey­gam­ber’e sor­dum.

Şöy­le bu­yur­du­lar:

“–Evet, se­nin kav­min­den çok kö­tü­lük gör­düm. Bu kö­tü­lük­le­rin en fe­nâ­sı, on­la­rın ba­na Aka­be gü­nü yap­tı­ğı­dır. Ay­rı­ca Tâ­if­li Ab­dü­kü­lâl’in oğ­lu İbn-i Ab­di­yâ­lîl’e sı­ğın­mak is­te­miş­tim de, be­ni ka­bûl et­me­miş­ti. (Ak­si­ne be­ni ayak ta­kı­mı­na taş­la­ta­rak her ta­ra­fı­mı kan re­vân için­de bı­rak­mış, yap­ma­dık ezi­yet bı­rak­ma­mış­tı.) Ben de ge­ri dön­müş, de­rin ke­der­ler için­de yü­rü­yüp gi­di­yor­dum. Kar­nü’s-Se­âlib mev­ki­ine va­rın­ca­ya ka­dar ken­di­me ge­le­me­dim. Ora­da ba­şı­mı kal­dı­rıp bak­tı­ğım­da, bir bu­lu­tun be­ni göl­ge­le­di­ği­ni gör­düm. Dik­kat­li­ce ba­kın­ca, bu­lu­tun için­de Ceb­râ­îl (as)’ı fark et­tim. Ba­na:

“–Al­lâh Te­âlâ kav­mi­nin Sa­na ne söy­le­di­ği­ni ve Sen’i hi­mâ­ye et­me­yi na­sıl red­det­ti­ği­ni duy­muş­tur. On­la­ra di­le­di­ği­ni yap­ma­sı için de Sa­na Dağ­lar Me­le­ği’ni gön­der­miş­tir.” di­ye ses­len­di.

Bu­nun üze­ri­ne Dağ­lar Me­le­ği ba­na ses­le­ne­rek se­lâm ver­di. Son­ra da:

“–Ey Mu­ham­med! Kav­mi­nin Sa­na ne de­di­ği­ni Ce­nâb-ı Hak işit­ti. Ben Dağ­lar Me­le­ği’yim. Ne em­re­der­sen yap­mam için Al­lâh Te­âlâ be­ni Sa­na gön­der­di. Ne yap­ma­mı is­ti­yor­sun? Eğer di­ler­sen şu iki da­ğı on­la­rın ba­şı­na ge­çi­re­yim.” de­di.

O za­man:

“–Ha­yır, ben Ce­nâb-ı Hakk’ın on­la­rın soy­la­rın­dan sâ­de­ce Al­lâh’a ibâ­det ede­cek ve O’na hiç­bir şe­yi or­tak koş­ma­ya­cak kim­se­ler çı­kar­ma­sı­nı di­le­rim.” de­dim.” (Bu­hâ­rî, Bed’ü’l-Halk, 7; Müs­lim, Ci­hâd, 111)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

“Peygamber (sav) arkadaşları ile oturduğu bir sırada bir bulut geldi.

Rasûlullah (göğe işaret ederek): “-üstünüzdeki nedir, biliyor musunuz?” dedi.

Onlar; “-Allah ve Rasûlü bizden daha iyi bilir” diye cevap verdiler.

Peygamber dedi ki; “-O, korunmuş bir tavan ve taşmaktan alıkonulup tutulan bir dalga olan dünya göğüdür.” Sonra onlara; “-Sizinle o gök arasındaki mesafenin ne kadar olduğunu biliyor musunuz” diye sordu.

Onlar; “-Allah ve Rasûlü bilir” dediler.

O da buyurdu ki; “-Sizinle onun arasında 500 yıllık mesafe vardır.”

“-O göğün ötesinde ne var, biliyor musunuz” dedi.

“-Allah ve Rasûlü bilir” dediler.

Dedi ki; “-Onun ötesinde araları 500 yıl olan iki gök daha vardır.”

Bu şekilde yerle gök arasında olduğu gibi iki gök arasında aynı mesafeler bulunduğunu, söyleyerek yedi gök saydı.

“-Yedinci göğün ötesinde ne olduğunu, biliyor musunuz” diye sordu.

Onlar “-Allah ve Rasûlü bilir” dediler.

Dedi ki; “-Onun da üstünde iki gök arası mesafe uzaklığınca bir mesafede olan Arş vardır.” (Timizî Tefsîr, 57,1; Ahmed, Müsned, II,370)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimiin en çok beğendiği
renk beyaz idi. O bu konuda şöyle buyurmaktadır:


"Elbiselerinizin en hayırlısı beyaz olanıdır. Öyleyse beyaz
giyinin ve ölülerinizi onunla kefenleyin."
Ebû Dâvûd, "Tıb", 14; "Libâs", 13; Tirmizî, "Cenâiz", 18; "Edeb", 46;
Nesâi, "Cenâiz", 38; "Zinet", 97.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Kalbinde hardal tanesi ağırlığında kibir bulunan kimse cennete giremez. Kalbinde hardal tanesi ağırlığında iman bulunan kimse de cehenneme girmez."

Bunun üzerine bir adam: "Ey Allah'ın Elçisi! Doğrusu ben, elbisemin
ve ayakkabımın güzel olmasını severim. Bu da kibir
midir?" diye sordu.


Hz. Peygamber cevaben:
"Hayır! Allah güzeldir ve güzelliği sever. Kibir ise, hakkı kabullenmemek
ve insanları küçümsemektir."
Müslim, "İmân", 148, 149.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde (ra) şöyle dedi:

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Hangi amel daha üstündür?” dedim.

“-Allah’a iman ve Allah yolunda cihaddır” buyurdu. Ben:

“-Hangi (esir veya) köle (yi âzad etmek) daha faziletlidir?” dedim.

“-Sahiplerine göre en kıymetli ve bedeli en yüksek olanı” buyurdu.

“-(Cihad ve köle âzâdını) yapamazsam?” dedim.

“-(Bir) iş yapana yardım edersin veya işini beceremeyenin işini görürsün” buyurdu.

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlardan hiçbirini yapamazsam?” dedim.
“-İnsanlara zarar vermezsin. Zira bu da kendi kendine iyilik etmen demektir.” buyurdu. (Buhârî, Itk 2; Müslim, Îmân 136)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Her yapılan iyilik sadaka sevâbı kazandırır. Kardeşini güler yüzle karşılamak bir iyilik olduğu gibi kendi kabından ihtiyacı olan bir şeyi kardeşinin kabına boşaltmak da bir iyilik olup sadaka sevâbı kazandırır.”
(Müsned: 14182)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz, Hz. Fâtıma’nın evinde kaldığı bir gün, torunları olan Hasan ve Hüseyin efendilerimiz su istediler. Hz. Peygamber (sav), önce Hz. Hasan’a su verdi. Hz. Fâtıma (ranhâ), Efendimiz’in Hasan’ı daha çok sevdiği hükmüne vardı.

Efendimiz de buyurdu:

“–Hayır! İlk defa Hasan istedi.” buyurdular ve sonra da şöyle ilâve ettiler:

“–Bağış ve ihsanlarınızla çocuklarınıza müsâvî (eşit) muâmelede bulunun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.”
(İbn-i Hanbel, I, 101; İbn-i Hacer, el-Metalibu’l-Âliye, IV, 69; Heysemî, IV, 153)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Hz. Câbir (ra) anlatıyor:

“Hudeybiye günü insanlar susadı ve Efendimiz’e geldiler. Rasûlullâh (sav)’in önünde deriden îmâl edilmiş bir su kabı vardı. Efendimiz abdest aldı. Halk ona doğru sokuldu. Bunun üzerine:

“-Neyiniz var?” diye sordu.

“-Abdest almak ve içmek için önünüzdekinden başka suyumuz kalmadı.” dediler.

Allâh Rasûlü derhâl ellerini kaba koydu. Derken parmaklarının arasından su kaynamaya başladı, tıpkı pınarların kaynaması gibiydi. Hepimiz ondan içtik ve abdest aldık.”

Hz. Câbir’e:

“-O gün kaç kişiydiniz?” diye soruldu:

“-Eğer yüz bin kişi de olsak su yetecekti, fakat biz, bin beş yüz kişi idik!” cevâbını verdi.
(Buhârî, Menâkıb, 25)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı. Ey Cebrâil! Bunlar da kim?” diye sordum:

"Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir."
(Ebû Dâvud, Edeb 40, (4878, 4879))


Ebû Hureyre (ra)’ın rivâyetine göre, Peygamber Efendimiz ashâbına şöyle sormuşlardır:

“- Gıybet nedir bilir misiniz?”

Ashâb-ı kirâm:

“- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir!” dediler.

Bunun üzerine Allah Rasûlü:

“- Gıybet, Müslüman kardeşinin hoşlanmadığı şeylerle arkasından çekiştirmendir.” buyurdular.

Denildi ki:

“- Ya Rasûlallâh! Arkasından söylediğim o fenâ şey, ya kardeşimde varsa…”

Cevâben:

“- Söylediğin şey, onda varsa gıybet etmiş olursun; eğer yoksa ona iftira ve bühtanda bulunmuş olursun!..”
(Müslim, Birr 70; Ebu Davud, Edeb 40/4874)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“(Âhiretin) en hayırlı kadını Meryem bint-i İmrân’dır. (Dünyânın) en hayırlı kadını ise Hatîce bint-i Huveylid’dir.” buyurmuştur.
(Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 20; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 69)

Hatice annemizin fedakârlığına Cebrâil (as) bile hayrandı. Bu vahiy meleği birgün Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizle sohbet ediyordu. Hz. Hatice’nin elinde bir kapla gelmekte olduğunu haber verdi. Sonra da şunları söyledi:

“-Hatice yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selâm söyle! Ona cennette inciden yapılmış bir saray verileceğini müjdele!”
(Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 20). (Riyazü’s Salihin, 2. Cilt, Sayfa: 505, Erkam Yay.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Sizden biri abdest alır ve bunu güzelce yapar da namaz için çıkarsa, sağ ayağını her kaldırdığında Allâh Teâlâ onun için bir hasene yazar, sol ayağını her koyduğunda da bir kötülüğünü siler, câmiye ister yakın olsun ister uzak. Câmiye gelir cemaatle namaz kılarsa günahları affedilir. Şâyet câmiye geldiğinde namazın bir kısmını kılmışlarsa onlara uyar ve sonra da kaçırdığı rekâtları tamamlarsa yine aynı hüküm geçerlidir. Şâyet câmiye geldiğinde cemaat namazı kılıp bitirmiş olur, bu kimse de namazını kendi başına kılarsa, yine aynı hüküm geçerlidir.”
(Ebû Dâvûd, Salât, 50/563)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Misver b. Mahreme (ra)'den:

Ömer b. Hattab hançerlendikten sonra yanına geldim. Oradakilere:

“-Durumu nasıl?” dedim.

“-Gördüğün gibi,” diye cevap verdiler.

“-Namazı hatırlatarak onu uyandırın. Namazdan daha önemli dahi olsa, başka bir şeyi hatırlatarak onu uyandıramazsınız,” dedim.

“-Ey mü'minlerin emiri, namaz vakti geldi,” dediler.

-"Ha! Peki kalkayım" dedi.

İslâm'da namazı terk edenin durumunu düşündü. Yarasından kan aka aka namazını kıldı.
(Taberani, Hayat'üs-Sahabe)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“(Geçmiş) ümmetler bana gösterildi. Peygamber gördüm, yanında üç-beş kişilik küçük bir grup vardı. Peygamber gördüm, yanında bir iki kişi bulunuyordu. Ve peygamber gördüm, yanında kimsecikler yoktu. Bu arada önüme büyük bir kalabalık çıktı. Kendi ümmetim sandım. Bana ‘Bunlar Mûsâ’nın ümmetidir, sen ufka bak!’ dediler. Baktım; (çok) büyük bir karaltı. ‘İşte bunlar senin ümmetindir. İçlerinden hesapsız azabsız cennete girecek yetmiş bin kişi vardır’ dediler.


(İbni Abbas diyor ki) Söz buraya gelince Peygamber (sav) kalkıp evine gitti. Oradaki sahâbîler bu hesapsız azabsız cennete girecek yetmiş bin kişinin kimler olabileceği hakkında konuşmaya başladılar: Kimileri, “Bunlar peygamberin sohbetinde bulunanlar olmalıdır” derken, kimileri, “Bunlar İslâm geldikten sonra doğup, şirki tanımamış olanlardır” dediler. Daha başka birçok görüş ileri sürenler oldu.

Onlar bu meseleyi tartışırken Peygamber (sav) çıkageldi.

“-Ne hakkında konuşuyorsunuz?” diye sordu.

- Hesapsız azabsız cennete gireceklerin kim oldukları hakkında konuşuyoruz, dediler.

Bunun üzerine Nebi (sav):

“-Onlar büyü yapmayan, yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine güvenenlerdir” buyurdu.

Ukkâşe İbni Mihsan yerinden fırladı ve:

- Beni de onlardan kılması için Allah’a dua et (Yâ Rasûlullah)! dedi.

Peygamber (sav) da:

“-Sen onlardansın!” buyurdu. Sonra bir başka kişi daha kalktı ve:

- Beni de onlardan kılması için dua buyur, dedi.

Peygamber (sav) bu defa:

“-Fırsatı değerlendirmekte Ukkâşe senden önce davrandı” buyurdu. (Buhârî, Tıb 1, Rikak 50, Libâs 18; Müslim, Îmân 374.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

وعن أبى ذر: جُندب بن جُنادةَ الغِفارىِّ رضى اللّه عنه أن النبى # قال: ]أتانى جبريلُ عليهِ السم فبشَّرَنى أنهُ مَنْ مَاتَ مِنْ أُمَّتِكَ يُشْرِكُ باللّهِ شيئاً دخلَ الجَنَّةَ. قُلتُ: وَإنْ زَنَى وإنْ سرَق؟ قال: وإن زنى وإن سرَق. قُلتُ: وإن زنى وإن سرَق؟ قال: وإن زنى وإن سرَق. ثم قال في الرابعةِ: على رَغم أنف أبى ذرّ[ أخرجه الشيخان والترمذى.»الرغم« الذل والهوان.


Ebu Zerr (Cündeb ibnu Cünâde el-Gıfârî) (radıyallahu anh) hazretleri anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Bana Cebrâil aleyhisselam gelerek "Ümmetinden kim Allah'a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan) ölürse cennete girer" müjdesini verdi" dedi. Ben (hayretle)

"zina ve hırsızlık yapsa da mı?" diye sordum.

"Hırsızlık da etse, zina da yapsa" cevabını verdi. Ben tekrar:

"Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!" dedim.

"Evet, dedi, hırsızlık da etse, zina da yapsa!"

Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) dördüncü keresinde ilâve etti:

"Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir."


Buhârî, Tevhid: 33; Müslim, İman: 153, (94); Tirmizî, İman: 18, (2646); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/205-206.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“…Benim dostlarım Allah Teâlâ ile iyi mü’minlerdir…”

(Buhârî, Edeb 14; Müslim, Îmân 366)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam dolu kursakla dönerler.”

(Tirmizî, Zühd, 33)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rasûlullah (sav) buyuruyor:

"Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun."
(Buhârî, Edeb 31, 85)
Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön