KADER ve KAZA : İMAM AHMED (Müsned) HADÎSLERİ

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

KADER ve KAZA : İMAM AHMED (Müsned) HADÎSLERİ

Mesaj gönderen Hakan »

HİKMET HABERİ

İmam Ahmed Bin Hanbel:
"- Kadere hayrı ve şerri ile iman etmek, bu konudaki hadisleri tasdik etmek, onlara inanmak gerekir. “niçin?” “nasıl?” diye sorulmaz. Ona iman ve tasdik ancak budur. Hadisin açıklamasını bilmeyen, ona akıl erdiremeyen, bunun hükmünde iman etmek ve teslim olmak ile yetinir. Böyle bir kimsenin, “sadıkul masduk” un hadisinde, kader, rü’yet, Kur’an gibi konularda varid olan sünnetlerde konuşmaktan yasaklanmıştır. Sünnetle konuşsa bile, tartışmayı bırakıp teslim oluncaya ve gelen rivayetlere iman edinceye kadar Ehli Sünnet ashabından olamaz."

(Ehli Sünnetin Esasları, Abdus İbni Malik el Attar rivayeti)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

HADÎS-İ ŞERÎF:

Abdullah b. Amr b. Âs'tan (radıyaliahu anhum):
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini işittim:
"Allah gökleri ve yeri yaratmadan elli bin sene önce, kâinatın programını takdir etmişti."

(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned,1/152; el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/188.)
(Sened: Sahih: Müsned, 11/169, H.no:6579; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne, 11/387-388, H.no:842; 11/394, H.no:856; Müslim, Kader, 16, Tirmizî, Kader, 18, H.no:2156 (hasen-sahîh-garib); Abd b. Humeyd, 1/136, H.no:343; İbn Hıbbân, XIV/508, H.no:6137; Bezzâr, VI/426, H.no:2456; Beyhaki, l'tikâd, i/136; Deylemî, Fırdevs, IH/208, H.no:4591. Senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhüm):
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:
"İzzet ve celâl sahibi olan Allah buyurdu ki: Allah kâinatı karanlıkta (yoklukta) yarattı. Sonra o gün, nurunu her tarafa saçtı. Kime bu nurdan isabet ettiyse hidâyeti bulmuştur ve kime de isabet etmemişse o dalâlettedir. Bu yüzden derim ki izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın ilmine uygun olarak (kâinat takdir edildi ve) kalem kurudu, (hüküm kesinleşti.)"

(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/189.)
(Sened: Sahih: Müsned, 11/176, H.no:6644 (uzun bir hadisin ortasında nakledilmiştir): Benzer rivayet için bk. 11/197. H.no: 6854, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne, II/424, H.no: 932; Tirmizî, îmân, 18, H.no: 2642 (hasen); İbn Ebî Âsim, 1/107-108, H.no:241-243; Taberânî, Müsnedü's-Şâmiyyîn, 1/304, H.no:532; Hallâl, es-Sünne, 111/539, H.no:891; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, IX/4; Hâkim, Müstedrek, 1/84, H.no:83 (İsnadının sahih olduğunu söyler); Deylemî; Firdevs, 1/170, H.no:43; Herevî, el-Erbaûn fî deiâiH't-Tevhîd, 1/88-89, H.no:37; Lâlkâî, IV/604, H.no:1078-1079; Heysemî, râvîlerinin sika olduğunu ifâde eder. Bk.Mecma', VII/193-194)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

HADÎS-İ ŞERÎF:

Tavûs b. el-Yemânî'den (radiyallahu anh):
Rasûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem)’in sahabesinden birçok kişiyle karşılaştım:
“Her şey Allah'ın takdiri ile olur!”' diyorlardı.
Hz Ömer (radiyallahu anh) dedi ki:
Rasûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:
"Her şey Allah'ın takdiri ile olur, hatta zaaf ve kuvvet (el-keys) hâli bile..."

el-Keys: lafız olarak akıllı, uyanık ve tutarlılık mânâsındadır. Metindeki acizlik kelimesinin zıttı olarak, kuvvet anlamı tercih edildi.
(Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, XVI/167-168.)

(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/189-190.
Sened: Sahih: Müsned, II/l 10, H.no:5893. Mâlik, Muvatta', Kader, 4; Ma'mer b. Râşid, XI/117-118, H.no:20080; Buhârî, Halku efâli'l-ıbâd, s.47; Müslim, Kader, 18, Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/205; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/148-149, H.no:203.)
Resim
786

Mesaj gönderen 786 »

ÇOK DEĞERLİ HAKAN KARDEŞİM, UMARIM AFİYETTESİNİZDİR.
FIRSAT BULUPTA DAHA YENİ YAZABİLİYORUM BU AÇTIĞINIZ GUZEL KONUNUZA.
HEP DEMIŞİMDİR KADER KONUSU ÇOK İNCE BİR KONUDUR VE UZERİNDE NE KADAR KONUŞULSADA AZ KALIR.
EVET HERŞEY ALLAHIN TAKDİRİ İLE OLUR VE BUNA TÜMDEN İMAN GEREKİR.
HANİ DİLİMİZDE DENİR YA SÜREKLİ AKACAK KAN DAMARDA DURMAZ DİYE...
İŞTE DR. MÜNİR DERMAN HZLERİ DE DER Kİ: KAÇSANDA KOŞSANDA SAKLANSANDA OLACAK SENİ BULUR YANİ CERAYAN EDECEK KADER GERÇEKLEŞİR.
ALLAH CC HİÇBİR ZAMAN KULUNUN KÖTÜ OLMASINI İSTEMEDİĞİ İÇİN BİZLER YANLIŞ SEÇİM YAPMIŞ İSEK BUNU KENDİ NEFSİMİZE VERMELİYİZ VE İSTENMEYEN KÖTÜ ŞEYLER BAŞIMIZA GELDİĞİNDE EĞER BÜTÜN İSLAMİ TEDBİRLERİ DE ALMIŞSAKTA VUKU BULMUŞSA BUNA DA SABIR ETMEK GEREKİR Kİ İMTİHAN EDİLİYORUZDUR.
AMA ŞU DA VAR Kİ ALLAH CC KİME HİDAYET VERMİŞ İSE ONU SAPTIRMAZ VE KİMİ SAPTIRMIŞSA DA ONU HİDAYETE ÇEKMEZ ŞEKLİNDE BİR KUR’ÂN ÂYETİ DE VARDIR Kİ BUDA BİZLERE EĞER İMANLI İSEK ÜSTÜN OLDUĞUMUZU GÖSTERİR.
O YÜZDEN BİZLER HER ZAMAN SABIR VE ŞÜKÜRÜMÜZÜ BİR ARADA BULUNDURMAMIZ GEREKİR.
ALLAH CC BİZLERİ DOĞRU YOLUNDAN AYIRMASIN VE ŞAŞIRTMASIN ÖZELLİKLE ŞU İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ ÂHİR ZAMANDA...
SİZ SİZE EMÂNET İNŞÂALLAH.
EN GÜZEL MUHAMMEDI DUALARIMIZLA...786
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »


Ebu'd-Derdâ'dan (radıyallahu anh):
Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Allah Âdem'i yarattığı gün onun sağ omuzuna vurdu ve zerreler gibi beyaz nesiller çıkarttı. Sol omuzuna vurdu ve kömür gibi kara nesiller çıkarttı.
Sağdaki gruba:
“Bunlar (kazandıkları ile) cennete gidecek, ben sorumlu değilim.” (Mubârekfûrî, Tuhfelü'l-ahvezî, IX/368.)
Soldaki gruba:
“Bunlar da (hataları ile) cehenneme girecek, ben sorumlu değilim.” dedi."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/191-192.
Sened: Hasen: Müsned, VI/441, H.no:2736I; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne; 11/466-467, H.no:1059: Deylemî, Firdevs, III/422, H.no:5290. Hz.Ebû Bekr'in sözü olarak da nakledilir. Bk.M3 'mer b. Râşîd, XI/123, H.no:20094. Heysemî, hadisin Taberânî ve Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini, râvîierinin ise sahih ricali olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/185. Fakat senedde yer alan Ebu'r-Rebî', Süleyman b. Utbe'dir. Heysemî'nin "Süleyman b. Utbe'yi, Ebû Hatırr’in sika; İbn Main'in ise, zayıf saydığını; diğer râvîierinin ise sika olduklarını" söyler. Zehebî, Süleyman b. Utbe Ebu'r-Rebî' ed-Dârânî ed-Dımaşkî hakkında sadûk" ifâdesini kullandıktan sonra, İbn Maîn'in ''bir şey değildir"; Dühaym'in "sikadır" dediklerini nakleder. bk.Kâşif. Trc.no:2115; İbn Hacer ise, aynı kanaattedir: "sadûktur, garib hadisler nakleder". Bk.Takrîb, Trc.no:2592. Bu râvî 23/174., 37/188. ve 41/192.hadislerin senedinde de yer almaktadır. Bûsirî de, bu zâtın hadisi için hasen hükmünü verir. Misbâhu 'z-zücâce, IV/39.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

- Ebû Hüreyre'den (radıyallahu anh):
Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Bir kişi uzun zaman cennetliklerin amellerinden işler, (kötü niyetinden dolayı) Allah, hayatının sonunu cehennemliklerin amelleriyle tamamlatır ve cehennemlik olur. Bir başka kişi de uzun zaman cehennemliklerin amellerinden işler, (iyi niyetinden dolayı) Allah, hayatının sonunu cennetliklerin amelleriyle tamamlatır ve cennetlik olur."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/192-193.
Sened: Sahih: Müsned, 11/484-485, H.no:10235; Müslim, Kader, II, Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, III/222-223, H.no:2469; [11/376, H.no:2801; IV/22, H.no:3026 (Bu rivayette "uzunca bir zaman" yerine, "70 yıllık bir zaman" lafzı kullanılmıştır); Abdullah b. Vehb el-Kuraşî, Kader, I/I69, H.no:48;
Ayrıca Hz.Âişe'den (Radıyaiiahu anhâ); Hz. Ömer'den (Radıyaiiahu anhj; İbn Mcs'ûd'dan; Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den; Enes b. Mâlik'ten benzeri şâhid hadîsler vardır.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Enes b. Mâlik'ten (radıyallahu anh):

Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki :
"Son anına bakmadan biri hakkında (sadece) hoşunuza gittiği için hemen karar vermeyin. Kişi, uzun zaman ya da bir dönem iyi işler yapar ki bu hâlde ölse cennete gidecek. Sonra bozulur ve kötü işler yapar. Başkası da bir dönem kötü işler yapar ki o hâlde ölse cehenneme gidecek... Sonra düzelir ve iyi işler yapar. Allah, kişinin (temizliğinden dolayı) hayrını isterse ölümünden önce onu yönlendirir." Oradakiler:
"Allah nasıl yönlendirir?" deyince
Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem):
"Ona iyi işler yapma imkânı verir ve o hâlde ruhunu alır" buyurdu.

(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/193-194.
Sened: Sahih: Müsned, HI/120, H.no: 12153; Bu hadis. Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâtındandır. Bk. Sefârînî, 1/799, H.no:131; Benzer rivayet için bk. 111/106, H.no: 11975; III/257. H.no: 13629; Tirmizî, Kader, 8, H.no: 2142, (hasen-sahih); Abd b. Humeyd, 1/410. H.no:1393; Ibn Ebî Âsım. 1/174, H.no:393; Ebû Ya'lâ, V1/401-402, H.no:3756: VI/443, H.no:3829; VI/452-H.no:3840: Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/219, H.no:6424; Makdisî, Muhtara, V/239. H.no:1865; VI/24-26, H.no: 1978-1980 (İsnadları sahihtir); Lâlkâî, IV/610, H.no:1089; Beyhakî, İ'tikâd, s. 157-158. Ayrıca 5/156. Hadisin tahricine bk. Heysemi, hadisin sahih ricaliyle rivayet edildiğini belirtir. Bk.Mecma\ VII/214.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Ebû Nadre'den (radıyallahu anh):
Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem)in ashabından biri hastalanmıştı. Sahabe onu ziyarete gitti, (baktılar ki) o ağlıyor ve sordular: “Ey Ebû Abdullah, seni ağlatan şey nedir? Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem) sana:
“Bıyığını kısalt ve bana ulaşıncaya kadar buna devam et!” demedi mi?" (Yani bu kişinin cennetlik olacağına işaret edilmiştir.)
O da dedi ki:
“Evet, ancak ben Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem)in:
"Allah Teâlâ bir eliyle (varlıkların bir kısmını) tutar ve bunlar (kazançlarından dolayı) şurası içindir, ben sorumlu değilim, diğer eliyle de kalanları tutar, bunlar da (hatalarından dolayı) şurası içindir, der," sözünü işitttim. Şimdi ben, iki taraftan hangisinde olduğumu bilmiyorum, (onun için ağlıyorum.)"

Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem) bıyığı uzun olanlara; bıyığını kısaltılmasını tavsiye ederdi. Zira ağız yeme ve içme mekânıdır, temiz olmalıdır. (Bk. Münâvî, Feyzu 'l-Kadîr 3/347.)

(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/195-196.
Sened: Sahih: Müsned, IV/176-177, H.no: 17525-17524 (Bu iki rivayet, Müsned'de "'Ebû Abdullah isimli bîr sahâbîden" başlığı altında yer alır); Benzer rivayet için bk.V/68, H.no:20546 (Bu rivayet de İsim verilmeden "bir sahâbiden" başlığı altında yer alır); V/401, H.no:23296. (Bu hadiste "Ebû Abdullah yani Huzeyfe" denilmektedir.) îbn Ebî Âsım, 1/89, H.no:202; Deylemî, Firdevs, 1/174, H.no:651; Heysemî, hadisin râvîlerinin sahih ricali olduğunu söyler. Bk.Mecma VII/185-186. Hadîsin Müslim'de Ebû Abdullah'tan (radıyallahu anh) rivayet edildiğini söyleyen Bennâ: "Müsned, Ebû Dâvûd ve Tirmizî'de Abdurrahman b. Katâde es-Sülemî'den (radıyallahu anh), Ebû Ya'lâ'da (Bk.VI/144, H.no:3422; VI/172. H.no:3453) ise Enes'ten (Radıyaiiahü anh) şahidi bulunmaktadır."der. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/125. Heysemî, Ebû Ya'lâ'dakİ rivayette el-Hakem b. Sinan el-Bâhilî'nin bulunduğunu, bu zâtın ise pek kuvvetli olmamakla birlikte hadislerinin yazılabileceğini, diğer râvîlerin İse sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma VII/186.

Bir başka rivayette hastalanıp ağlayan kişinin Muâz b. Cebel (radıyallahu anh) olduğu ifade edilmektedir. Bu nakil için bk. îbn Mende, 1/239, H.no:102. Fakat Muâz b. Cebel'in (Radıyaiiahü anh) künyesi Ebû Abdurrahman olarak bilinmektedir. (Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, V/187, Trc.no:4960). Muhtemeldir ki, benzer bir hâdise onun da başından geçmiştir. Aksi hâlde ensârdan Akabe'de, Bedir ve Uhud gibi büyük savaşlarda bulunmuş bir sahâbîye "Ey Ebu Abdullah" diye nida olunmaz, Ahmed b. Hanbel de Müsned'de "Ebû Abdullah isimli Rasûlullah'ın ashabından birinin hadisleri" diye ayrı bir başlıkta bu hadise yer vermezdi. İbnü'l-Esîr, bu sahâbînin ismini vermemiş, Ebû Kılâbe ile Ebû Nadre'nin kendisinden hadis naklettiği bir sahâbidir demekle yetinmiştir. Bk.Üsdü'l-ğâbe. VI/191-192, Trc.no:6062. Benzer bir rivayet için bk. Bir sonraki hadis: 9/160.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Ebu Huzâme'detî (radıyallahu anh):
“Bir keresinde Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem)’e dedim ki (Süfyan'dan gelen rivayette ise; şunu sordum):
“Ey Allah'ın Rasûlü! Kendisiyle tedavi olabileceğimiz bir ilâç, istifade edebileceğimiz dua ya da kendisiyle korunabileceğimiz bir amel hakkında ne düşünüyorsun, Allah'ın takdirini bunlar durdurur mu ?”
Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Bunlar da Allah'ın takdiri olan şeylerdendir."

Çünkü Allah, her şeyi bir sebebe bağlamıştır, sebep oluştuğunda müsebbep meydana gelir. musîbet, dua, amel ve kurtuluş takdirin birer parçalarıdır.

(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/199.
Sened: Sahih: Müsned, 111/421, H.no: 15411; Benzer rivayet için bk. III/421, H.no: 15412 (Senedindeki sika-müdellis olan Bakıyye b. Velîd sebebiyle bu rivayet hasendir. Müslim'in Sahihinde rivayeti bulunmaktadır); III/421, H.no: 15413-15414 (sahih); Tirmizî, Tıb. 21, H.no:2065, (hasen-sahih); Kader, 12, H.no:2148; İbn Mâce, Tıb, 1, H.no:3437: Beyhakî, es-Mmnü'l-kübrâ, !X/349; Şuabü'l-îmân, 11/79, H.no: 1208; İ'tikâd, s.141; Ahmed eş-Şeybânî, V/70, H.no:26IO; Ka'b b. Mâük'ten (radıyallahu anh) şahidi için bk. Heysemî. Mevârid, 1/339, H-no:1396. Hakîm b. Hizânrdan (radıyallahu anh) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek. IV/221, Iİ/İQ7431: IW446' H-no:8223; 1/85-86, H.no:87-88 (sahih); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, '192, H.no:3090; Heysemî, Hakîm b. Hizâm'dan (radıyallahu anh) nakledilen bu rivayeti zayıf addetmektedir. Çünkü senedinde Salih b. Ebü'l-Ahdar bulunmaktadır. Bu râvî ise Şiftir; ancak hadisleri itibâr edilir ( şâhid ve mütâbii var mıdır veya hadisi ferd hadis midir diye araştırılır)' Sk.Mecma', V/85. Haris b. Sa'd'ın babasından (radıyallahu anh) şahidi için Hakim, Müstedrek, IV/221, H.no:7432; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/47, H.no:5468; eysemî; bu rivayetin ricalinin sika olduğunu; fakat Hâris'in mechûl olduğunu belirtir. fkMecma \ V/85.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

İbn Abbas'tan (radıyallahu anh):
(Abdullah) bir gün Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem)’in terkisine binmişti, Peygamberimiz ona dedi ki:
"Ey delikanlı! Sana birtakım cümleler aktaracağım ki bunlarla Allah sana yararlı şeyler bahşedecek:
Allah'ın (dinini) koru ki O da seni korusun! Allah'ın (dinini) koru ki O'nu (her zaman) yanında bulasın! Bir şey istediğinde Allah'tan iste! Yardıma muhtaç olduğunda (sadece) Allah'tan yardım iste! Şunu bil ki bütün toplum sana faydalı olmak için toplansa, Allah'ın takdiri dışında faydalı olamaz. Ayrıca bütün toplum sana zarar vermek için toplansa, Allah'ın takdiri dışında hiçbir şeyde zarar veremez. Bu konuda kalemler (yeni bir şey) yazmaz, sayfalardaki yazılar) kurumuştur, (değişmez.)"


İbn Abbas'tan (radıyallahu anh) gelen İkinci rivayette benzeri nakledildi ve ek olarak;
"Rahatlık/bolluk anında Allah'ı tanırsan, sıkıntılı anında O da seni tanır. Şunu bil ki bütün varlıklar sana faydalı olmak için toplansa, Allah'ın takdiri dışında bir şeye güçleri yetmez. Ayrıca bütün toplum sana zarar vermek için toplansa, Allah'ın takdiri dışında hiçbir şeye güçleri yetmez. Şunu unutma, sıkıntılara sabretmede büyük hayırlar vardır. Zafer/başarı sabırla (kazanılır). Kurtuluş (bazen) sıkıntı ile elde edilir. Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/199-201. Sened: Sahih: Müsned, 1/293, H.no: 2969; İkinci rivayet için bk.I/307, H.no: 2804 (Bu rivayet üç senedle gelmektedir. Bunlardan ikisi munkatı, biri de muttasıldır); Benzer rivayet için bk. 1/303, H.no: 2763; Tirmizî, Sıfatu'l-kıyâme, 59, H.no: 2516, (hasen-sahih); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr., XI/178, H.no:11416; XII/238, H.no:12988: Heysemî, Taberânî tarafından nakledilen bu rivayetin senedindeki A1İ b. Ebî Ali el-Kuraşi'nin zayıf olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/189-I90. Ebû Yala, IV/430, H.no:2556: Makdisî, Muhtara, X/23-25, H.no:I3-15; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/216-217, H.no: 195: 11/27-28, H.no: 1074; İ'tikâd, s. 140; Lâlkâî, İV/614, H.no: 1095; Abd b. Vehb el-Kuraşî, s. 129-130. Abdullah b. Ca'fer'den (radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Âsim, T/137-138, H.no:315.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Ebû Hüreyre'den (radıyallahu anh):
Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Âdem ve Mûsâ (aleyhimesseiâm) tartıştılar.
Mûsâ dedi ki:
“Ey Âdem, sen bizi hayal kırıklığına uğratan ve cennetten çıkmamıza sebep olan atamızsın!”(Bir başka rivayette: “Sen, işlediği hata ile cennetten çıkmasına sebep olan Âdem'sin” dedi.)
Âdem de:
“Ey Mûsâ, sen de Allah'ın kendi sözü/vahyi için seçtiği (görevlendirdiği) kişisin. (Allah sana vahyi ile hitâb etti ve) eliyle bunu yazdı. Sen beni, yaratılışımdan kırk yıl önce Allah'ın takdir ettiği bir şeyle mi kınıyor/suçluyorsun?" diye karşılık verdi.
(Bunları anlattıktan sonra) Peygamberimiz Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem):
"İşte Âdem Musa'ya böyle delil getirdi, işte böyle mağlûp etti" buyurdu.


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/201-202.)
Sened:Sahih: Müsned, 11/248, H.no': 7381; Benzer rivayet için bk. 11/264, H.no: 7578-7579; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne., 1/287, H.no:549; 11/506, H.no:1177; Mâlik, Kader, I; Ma'mer b. Râsid, XI/112-113, H.no:20067-20069; Buharı, Enbiyâ, 31; Tefsir, 20/1; Tevhîd, 37; Kader, 11; Müslim, Kader, 13-15; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16. H.no: 4701, Tirmizî, Kader, 2, H.no: 2134 (hasen-sahih); Nesâî, es-Sünenül-kübrâ, VJ/284, H.no:10985; VI/308, H.no:ll060; İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:80: Humeydî, 11/475, H.no:1115; Beyhakî, Şuabü'l-imân, 1/204, H.no: 184; İ'tikâd, s. 138; Lâilkâi, III/4I3, H.no:693; Hercvî, Erbaûn, s-73, H.no:24.


Açıklama:
Bu rivayetle ilgili âlimlerin farklı yorumları olmuştur:
Hz. Âdem'in Hz. Musa'ya hüccet getirmesi konusundaki bu rivayette:
ayıplama ya da günaha özür beyanı söz konusu değildir. Bilâkis Hz. Mûsâ, bu zellenin sebebi neydi ki cennetten çıkmaya sebep oldu şeklindeki sorusuna, Hz. Âdem de kendisinin zelle sebebiyle değil, Allah'ın onu yeryüzüne halife tayin etmesi sebebiyle çıkartıldığını belirtir.
Ayrıca bu rivayetle ilgili olarak üç ihtimal üzerinde durulur:
a- Râvi naklederken hata yaptı ya da unuttuğu bir şey var,
b- Peygamberimiz İsrail oğulları arasında böyle bir haberin olduğundan
bahsetmiş ve râvi de konuşmanın sonuna yetiştiği için İsrâi! oğulları kısmını duymamıştır, tıpkı Hz.Âişe validemizin Ebû Hüreyre'nin bazı rivayetlerini böyle düzeltmesi gibi,
c- Ya da bilmediğimiz bir gerçek vardır, zira bu hadîsi Hz.Ömer de rivayet ediyor, biz de tevekkuf ederiz.
(Fahreddin Râzi, Mefâtihul-gayb 1/270.)


İmam Eş'arî bu hadisi Kaderiyenin, “Allah geleceği biimez'” sözlerine karşı hüccet olarak zikreder.
(Eşarî, el-lbâne 202-203.)


Yukarıdaki rivayette Hz. Mûsâ ile ilgili vahyin verilmesi Kur'ân'da şöyle geçmektedir:
Allah Teâlâ buyurdu:
"Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Mûsâ için levhalarda yazdık. (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret. Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim." (Ârâf 7/145).


Bu olayın başlangıcı, Ebû Davud'un rivayetinde şöyle nakledilir:
Ömer b. Hattab (radıyallahu anh) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu nakleder:
Hz. Musa dedi ki:
" Ya Rabbi, hem bizim, hem de kendisinin cennetten çıkarılmasına sebep olan (atamız) Âdem 'i bana gösterir misin?”
Allah ona Âdem'i (aleyhisselâm) gösterince şöyle dedi:
“Sen atamız Âdem misin?”
“Evet”
“Sen, Allah 'in rûh verdiği, isimlen öğrettiği ve melekleri secde ettirdiği kişi değil misin?”
“Evet”
"Peki, bizi ve kendini cennetten çıkartmaya sebep olan şey neydi?”
“Sen kimsin?”
“Ben Musa'yım.''
“Sen Allah'ın vahy için görevlendirdiği kişi değil misin?...” şeklinde rivayet devam etmektedir.
(Bk.Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no: 4702.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan (radıyallahu anh):

Resûlullah (sallalhhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"İnsan oğlunun saadeti/başarısı, Allah'tan doğru olanı istemesine ve Allah'ın takdir ettiğini kabullenmesine bağlıdır.
Kişinin isyanı/başarısızlığı da Allah'tan doğru olanı istememesine ve Allah'ın takdir ettiğine rıza göstermemesine bağlıdır.”



(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/204.)
Sened:
Hasen: Müsned, 1/168, H.no: 1444; Tirmizî, Kader, 15, H.no:2151 (Tirmizî, Muhammed b. Ebû Humeyd'in hadiste kuvvetli olmadığını söyler. Bir başka hadisin akabinde ise, adı geçen bu râvî için: "Hafızası sebebiyle hadis âlimlerince zayıf sayıldı" ifâdesini kullanır. Tirmizî, bu zâta "Hammâd b. Ebû Humeyd' denildiğini de belirtir. Bk.Tirmizî, Cuma, 2, H.no:489); Hâkim, Müstedrek, 1/699, H.no: 1903 (Hâkim, "Buhârî ve Müslim'in kitaplarına almadığı, isnadı sahih bir hadistir" demiş, Zehebî de Telhisinde "sahih" hükmünü vermiştir); Fakat Zehebî, bir başka eserinde, âlimlerin zayıf saydıklarını dile getirir. Bk.Kâşif, Trc.no:4812. Bezzâr, İV/18-19; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/219, H.no: 203; Şâşî, 1/224, H.no:185; Lâlkâî, IV/619-620, H.no:1103. Heysemî seneddeki Muhammed b. Ebû Humeyd'in, İbn Adiy tarafından zayıf sayıldığını; bununla birlikte hadislerinin yazılabileceğini ifade eden sözlerini nakleder ve şöyle der: "Bu râvîyi Ahmed b. Hanbel ve Buhârî de zayıf saymıştır." Bk.Mecma', 11/279-280. Buhârî, lakabı Hammâd olan Muhammed b. Ebû Humeyd İbrahim el-Medenî el-Ensârî'iyi "münkeru'l-hadis" sayarken; İbn Main; Ebû Zür'a, Ebû Hâtİm ve Nesâî de zayıf sayanlar halkasına katılmışlardır. Bennâ, hadisi Tirmizî ve Hâkim'in rivayet ettiğine işaret ederek, ceyyİd isnadla nakledildiğini belirtir. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/128. Suyutı ise, hadise "hasen" hükmü verir. Bk.el-Câmiu's-sağir, H.no:8252. Münâvî, İbn Hacer'in hadis hakkında "senedi hasendir" byurduğunu belirtmiştir. Bk.Feyzu'l-kadîr, VI/20. Hadisi, mezkûr râvî sebebiyle zayıf sayanlar olmuş; ancak Hâkim, İbn Hacer, Suyûtî, Münâvı, Ahmed Muhammed Şâkir (tahkikinde) ve Berinâ gibi hadis otoriteleri, hadisi en azından hasen kabul etmişlerdir.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Suheyb b. Sinan'dan (radıyallahu anh):
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Allah'ın, mü'min hakkındaki takdiri bana ilginç geliyor. Mü'minin bütün işi hayırdan ibarettir ve bu özellik sadece ona aittir. Eğer kendisine bir bolluk/güzellik gelirse şükreder ve kendisi için hayırlı olur. Ama bir sıkıntı/kötülük gelirse sabreder ve kendisi için hayırlı olur."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/205.
Sened: Sahih: Müsned, VI/15, H.no: 23808; Benzer rivayet için bk. IV/333, H.no: 18841; IV/332, H.no: 18836; Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan (radıyallahu anh) şahidi için bk. 1/173, H.no:1487, 1492; 77, H.no:1531, 1/182, H.no:1575, Müslim, Zühd, 64; Dârimî, Rikâk, 61, H.no:2780, Beyhakî, Şuabül-îmân, IV/116, H.no:4487; VI1/189, H.no: 9949-9950; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIIİ/40, H.no:73I6; İbn Mes'ûd'dan (radıyallahu anh) şahidi için bk.Deylemî, Firdevs, 111/39, H.no:4094. Heysemî, Ömer b. Sa'd'ın dışındaki râvîlerinin sahih rical, olduklarını ifade eder. Bk.Mecma', VII/209.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

İbn Mes'ûd'dan (radıyallahu anh): ”Sürekli doğru olan ve kendisi de tasdik edilen Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu :
"Sizden birinin yaratılışı, anne karnında ilk kırk günde başiar, bir o kadar süre İçinde (alaka şeklinde) pıhtılaşır ve o kadar süre içinde de bir çiğnemlik et hâline dönüşür. Sonra ona melek gönderilir, ruh üfler ve dört hâli yazılır/programlanır: Rızkı, eceli, ameli ve iyi ya da kötü hâli..
Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki sizden biri cennetlik işler yapar, hatta kendisi ile cennet arasında bir arşınlık mesafe kalır, takdir ona ulaşır ve cehennemliklerin yaptığı iş ile hayatı sona erer ve cehenneme girer. Bir başkası da cehennemlik işler yapar, hatta kendisi ile cehennem arasında bir arşınlık mesafe kalır, takdir ona ulaşır ve cennetliklerin yaptığı iş ile hayatı sona erer ve cennete girer."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/206-207.
Sened: Sahih: Müsned, 1/382, H.no:3624; Benzer rivayet için bk.I/414, H.no:3934; 1/430, H.no:4091; 1/374-375, H.no:3553 (Son rivayetin (3553.hadisin) senedi inkıtâdan dolayı zayıftır. Çünkü, Ebû Ubeyde, babasından hadis işitmemiştir. Ali b. Zeyd de hafızası sebebiyle zayıf sayılmıştır. Bk.Heysemî, Mecma\ VII/192. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk); Mâlik, Muvatta', Kader, 1; Ma'mer b. Râşid, XI/123; Buhârû Bed'ü'l-halk. 6; Kader, 1; Er>biyâ. 1; Müslim, Kader, 1; Ebû Dâvud, Sünnet, 16, H.no: 4708; Tirmizî, Kader, 4, II.no: 2|37, (hasen-sahih); Nesâî, es-Sümnü'l-kübrâ, VI/366, H.no:11246: İbn Mâce, Mukaddime, '0. H.no:76; Humeydî, 1/69, H.no:126; Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, IX/178, H.no:8885, x/195, H.no:10440, el-Mu'cemü's-sağîr, 1/133, H.no:200; Ebû Ya'lâ, IX/89, H.no:5157; Ibnü'1-Ca'd, Müsned, s.379, H.no:2594; Bezzâr, IV/351-352, H.no:1551; V/170. H.no:1766; Safî, 11/140-144, H.no:680-685; Hallâl, es-Sünne, 111/538-539, H.no:890; Ebn Ebî Asım, es-Sünne, 1/77, H.no:175; Isfahanı, Azame, V/1634, H.no:1077i3; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, yn/421; X/266; l'tikâd, s.137-138; Abdullah b. Vehb el-Kwafı, s.153-154, H.no:39. Ayrıca 3/156.hadisin tahricine bk.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Câbir'den (radıyallahu anh):
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu :
"Nutfe, rahimde kırk gön ya da kırk gece kaldığında Allah, ona bir melek gönderir. Melek :
"Ya Rabbi, rızkı ne kadar olacak?” der ve rızkı bildirilir.
"Ya Rabbi, eceli ne zaman?" der ve eceli bildirilir.
"Ya Rabbi, erkek mi, dişi mi olacak?" der ve cinsiyeti bildirilir.
"Ya Rabbi, iyi mi, kötü mü olacak?" der ve bu hâli de bildirilir."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/207-208.
Sened: Sahih: Müsned, III/397, H.no: 15205; Heysemî, senedinde Ebû Avn Husayf b. Abdurrahman el-Cezerî'nin yer aldığını, bu zâtın İse başta İbn Maîn olmak Üzere bir grup âlim tarafından sika sayıldığını belirterek, kendisinde İhtilafın bulunduğunu, diğer râvîlerinin ise sika olduğunu söyler. Bk.Mecma', VII/192. Zehebî: "Sadûk, ancak hafızası kötüdür. Ahmed b. Hanbel onu zayıf saymıştır" der. Bk.Kâşif, Trc.no:! 389; Hattab b. Kasını hakkında da birtakım tenkitler yapılmıştır. Zehebî bu râvî hakkında ise: "Harran kadısıdır. îbn Main onu sika saymıştır" der. Bk.Kâşif, Trc.no: 1394; İbn Hacer, bu zatın sika biri olduğunu; fakat ömrünün son zamanlarında ihtilât ettiğini belirtir. Bk.Takrîb, Trc.no:1724. Hadis bu senediyle zayıftır. Ancak sahih bir şâhidle kuvvet kazanarak sahih Ii gayrini seviyesine çıkar. Enes'ten (radıyallahu anh) şahidi için bk. Müsned, III/148, H.no: 12438-12439 (sahih); IH/117-118, H.no: 12096-12097; Buharı, Kader, 1; Müslim, Kader, 5.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Huzeyfe b. Esîd el-Ğıfârî'den (radıyallahu anh):
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:
"Kırk gecede nutfe rahime yerleşince, bir melek gelir. Melek:
“Ya Rabbi ne olacak; iyi mi, kötü mü?” der ve Allah Teâlâ iki hâlden birinin hükmünü verir, yazdırır.
“Erkek mi, dişi mi?'der ve Allah Teâlâ iki hâlden birini yazdırır.
Sonra ameli, sonu, musibeti ve rızkı yazdırılır. Ardından defteri kapatılır ve bir daha ilâve yada çıkarma yapılmaz.”


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/208-209. Sened: Sahih: Müsned, IV/6-7, H.no: 16088; Müslim, Kader, 4: Humeydî, 11/364, H.no:826; Abdullah b. Vehb cl-Kuraşî, Kader, s. 144, H.no:33; Taberânî, el-Mu'cemü'/-kebîr, 111/176, H.no:3039; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/80, H.no:180.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Ebu'd-Derdâ'dan (radıyallahu anh):
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah her kulun beş hâlini takdir eder; (bunlar) eceli, rızkı, ameli ve iyi ya da kötü hâli..."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/209.
Sened: Sahih: Müsned, V/I97, H.no: 21620; Benzer rivayet için bk.V/197, H.no: 21619 (Bu rivayetteki yani 21619.hadisteki isnad, mechûi bir râvî sebebiyle zayıftır. Fakat, bu zayıf rivayet. 21620. hadis ile kuvvet kazanır. Hadisin metni ise şöyledir:; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/133, H.no:304. Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-kebîr ve el-Mu'cemü'l-evsat isimli eserlerinde de nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in iki isnadından birinin (21620. hadis) râvîlerinin sika olduğunu söyler. Bk.Mecma', VII/195.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nisa77
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 133
Kayıt: 01 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nisa77 »

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ademoğlunun saadet (sebepleri)nden biri de Allah Teala'nın hükmettiğine rıza göstermesidir. Şekavet (sebepleri)nden biri de Allah Teala'ya istihareyi terketmesidir. Keza şekavet (sebepleri)nden bir diğeri de Allah'ın hükmettigine razı olmamasıdır."
Ravi: Sa'd İbnu Ebi Vakkas
Tirmizi, Kader 15, (2152)



Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kuvvetli mü'min, Allah nazarında zayıf mü'minden daha sevgili ve daha hayırlıdır. Aslında her ikisinde de bir hayır vardır. Sana faydalı olan şeye karşı gayret göster. Allah'tan yardım dile, acz izhar etme. Bir musibet başına gelirse: "Eğer şöyle yapsaydım bu başıma gelmezdi" deme. "Allah takdir etmiştir. Onun dilediği olur!" de! Zira "eğer" kelimesi şeytan işine kapı açar."
Ravi: Ebu Hüreyre
Müslim, Kader 34, (2664)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/berivan.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Yahya b.Ya'mer (radıyallahu anh)'dan: İbn Ömer'e (radıyallahu anh) dedim ki:
“Biz uzak bölgelere gidiyor ve çeşitli topluluklarla karşılaşıyoruz, onlar:
“kader yoktur” diyorlar.

İbn Ömer:
“Onlarla karşılaştığınızda şunu haber verin: Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, bu kişilerden ayrılmıştır ve onlar da Abdullah'tan ayrılmıştır,” dedi ve bunu üç kere tekrarladı, sonra şunları anlattı: “Biz Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yanında otururken bir kişi geldi. Râvi gelen kişinin bazı vasıflarını tek tek saydı. (Bir rivayette: O zât Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e:
“Ey Allah'ın Elçisi! Size yaklaşabilir miyim?” dedi.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ona:
"Yaklaş!" dedi ve o kişi (bir adım) yaklaştı ve: (Ey Allah'ın Peygamberi! Size (biraz daha) yaklaşabilir miyim?” dedi.)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yine :
"Yaklaş! " dedi ve o da (bir adım daha) yaklaştı.' Tekrar:
(Ey Allah'ın Rasûlü! Size (biraz daha) yaklaşabilir miyim?” dedi.)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) tekrar:
"Yaklaş!" deyince o da iyice yaklaştı ve neredeyse dizleri Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in dizlerine değecekti.”
Yabancı dedi ki:
“Ey Allah'ın Rasûlü, iman nedir, bana tanıt!”
"İman: Senin Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmandır."
“O zaman, İslâm nedir?”
"Namaz kılmak, zekât vermek, Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmak, Ramazan orucunu tutmak ve cünüblük hâlinde gusletmek, (yani yıkanmaktır) ki işte bunların hepsine (İslâm denir). "
O kişi: “Doğru söyledin, doğru söyledin” diye tasdikledi.
O anda hazır bulunanlar da: “biz Rasûlullah yanında bu kişiden daha
vakarlı hareket edeni görmedik, sanki Rasûlullah'a o öğretiyor” dediler.
Yabancı tekrar sordu:
“Ey Allah'ın Rasûlü, ihsan nedir, bana tanıt!”
"Senin, Allah'ı görür gibi (şuûrlu bir şekilde) ibadet etmendir, Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor. İşte buna (ihsan denir)."
Biz, Rasûlullah yanında, bu kişiden daha vakarlı hareket edeni görmedik.
O kişi : “Doğru söyledin, doğru söyledin” diye tasdikledi.
Yabancı dedi ki:
”Bana o önemli zamanı/kıyameti tanıt!'
"Sorulan kişi (bu konuda) sorandan fazla bir şey bilmiyor."
O yabancı her seferinde: “Doğru söyledin” sözünü tekrarlıyordu.
Abdullah sürekli: “Biz, Rasûlullah yanında bu kişiden daha vakarlı hareket edeni görmedik” diyordu. Sonra o kişi ayrıldı, gitti.

(Râvi Süfyan kendisine şu rivayetin geldiğini belirtti:) Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Onu arayın!" Sahabe aradı, ama bulamadılar. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"O Cebrail'di ve size dininizin (esaslarını) öğretmek için geldi. Cebrail normalde sadece tanıdığım surette gelirdi, ancak bu sefer farklı bir surette geldi."
(Müsned, 11/107, H.no: 5856-5857 ve Müsned, 1/28, H.no: 191.olmak üzere ikisenedle gelen rivayet daha vardır.)
Yahya b. Ya'mer ve Humeyd b. Abdurrahman el-Uımyer’den dördüncü senedle gelen rivayette. (Müsned, 1/27, H.no: 184.)

Abdullah b. Ömer (radıyallahu anh) ile görüştüğümüzde, kader Konusunu ve bazılarının görüşlerini naklettik. İbn Ömer :
“Onlarla karşılaştığınızda şunu haber verin: Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, sizden ayrılmıştır ve sizler de Abdullah'tan ayrıldınız' dedi ve bunu üç kere e rarladı, sonra babası Hz. Ömer'den (radıyallahu anh) şu hâdiseyi aktardı:

Onlar Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yanında otururlarken, bir kişi geldi ki yüzü ve saçları çok güzel, elbisesi de bembeyazdı. Sahabe-i Kiram birbirine bakıştı, hiçbirimiz onu tanımıyordu ve bu zatta yolcu hâli yoktu.
Yabancı dedi ki:
“Ey Allah'ın Rasûlü! Gelebilir miyim?'
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’:
"Evet" deyince yaklaştı, dizleri Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in dizlerine değecek şekilde oturdu, ellerini de dizlerinin üstüne koydu...
(Râvi, hadisi İman ve İslâm konusunda (Hadis için bk. 5/47.) geçtiği gibi zikretti.) Soran kişi ayrıldıktan sonra Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’:
"Onu bana getirin!" dedi. Sahabe dışarı çıktı, ancak kimseyi göremediler, (dışarısı ıssızdı.) İki ya da üç gün sonra Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ bana şöyle dedi:
"Ey Hattab'ın oğlu, O sorulan soran kimdi, bilebildin mi?"
Ben:
“Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” deyince Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’:
"O Cebrail'di ve size dininizin (esaslarını) öğretmek için geldi" buyurdu.

Cüheyne (ya da Müzeyne) kabilesinden biri Peygamberimiz'e sordu:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Şu anda yaptığımız ameller, takdir edildi mi yoksa yeni bir olay mı?"( Bk. Mubârekfûrî, Avnü 'l-Mâbûd, XII/303.)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’:
"Onlar takdir edildi" dedi.
O kişi (ya da orada bulunanlardan biri):
“O hâlde, şu amellerimiz, (nasıl oluyor?)" diye tekrar sorunca, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’:
"Cennetlik olanlara, cennetliklerin ameli kolaylaştırılmıştır. Cehennemlik olanlara da cehennemliklerin ameli kolaylaştırılmıştır" buyurdu.


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/210-218.
Sened: Sahih: Müsned, 1/52-53,' H.no:374-375. İkinci rivayet bk.I/51-52, üçüncü rivayet bk. I/318319' H-no: 2926; Heysemî, Mevârid, no:l; Ebû Nuaym, Müstahrec, I/ 03, H.no:84; Makdisî, Muhtara, 1/328, H.no:222; Ebû Avâne, IV/193, H.no:6470; Taberânî, el-Mu'cemü'l- kebîr, XII/430. H.no:I3581. Heysemî, Taberânî'nin râvîlerinin sika olduğunu belirtir. Bk.Mecma: 1/40-41. Bu hadisi 5/47. hadisle karşılaştırınız.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

İbnü'd-Deylemî'den (radıyallahu anh):
Übey b. Kâ'b (radıyallahu anh) ile karşılaştım ve dedim ki:
“Ebû Münzir! İçimde kaderle ilgili bir şüphe oluştu. Bana bir şeyler anlat da kalbimdeki düşünce gitsin.”
Übey:
“Allah, göklerde ve yerde olanlara azap ederse haksızlık yapmadan azap eder. Onlara merhamet ederse merhameti amellerinden daha hayırlıdır.
Allah yolunda Uhud dağı kadar da çok infak etsen, kadere iman etmedikçe ve sana takdir edilenin mutlaka başına geleceğini, takdir edilmeyenin de basma gelmeyeceğini bilmedikçe Allah amellerini kabul etmez. Eğer bu inanç dışında ölürsen ateşe gidersin” dedi.
Bundan sonra Huzeyfe'ye gittim, aynı şeyleri söyledi, İbn Mesûd'a gittim aynı şeyleri söyledi ve Zeyd b. Sabit'e (radıyallahu anhum) gittim, o da aynı şeyleri Rasûlullah'tan nakletti.”


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/218-219
Sened: Sahih: Müsned, V/182-183, H.no: 21629; Benzer rivayet için bk. V/189, H.no: 21546; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/388-389, H.no:843; Ebû Dûvûd, Sünnet, 16, H.no:4699: İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:77; Abd b. Humeyd, s. 109, H.no:247; Lâlkâİ, IV/612-613, H.no:1093; IV/673, H.no:1232; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/204, Şuabü'l-îmân, 1/203, H.no:182._ Zeyd b. Sâbit'e (Radıyallahü anh) müracaatı için bk. Müsned, V/185, H.no: 21503; İbn Ebî Âsım, 1/109, H.no:245; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/I60, H.no:4940; Deylemî, rırdevs, IH/369, H.no:5119. Bu hadis, Zeyd b. Sâbit'in (Radıyallahü anh) hadisleri arasında da yer alır. İbnü'd-Deylemî, önce Übey b. Ka'b'a (radıyallahu anh) anlatıyor. Sonra sırasıyla, İbn Mes'ûd, Huzeyfe b. el-Yemân ve Zeyd b. Sabit (radıyallahu anhum) ile karşılaştırıyor.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Ebû'd-Derdâ'dan (radıyallahu anh):

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu :
"Her şeyin bir hakikati vardır. Kul, takdir edilenin mutlaka başına geleceğini ve takdir edilmeyenin de başına gelmeyeceğini bilmedikçe imanın hakikatine ulaşamaz."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/219-220. Sened: Hasen: Müsned, VI/441-442, H.no: 27363; İbn Ebî Âsım, 1/110, H.no:246; Deylemî, Firdevs,III/333, H.no:4998; Kudâî, Müsnedü 'ş-şihâb, 11/64, H.no:890; Beyhakî, Şuabül- İman, 1/224, H.no:215. Heysemî, eserinin bir yerinde, râvîlerinin sika olduğunu (Bk.Mecma', VII/197), eserinin bir başka yerinde ise, Bezzâr tarafından rivayet edilen hadisin "isnadının hasen" olduğunu ifâde eder. Bk.Mecma', 1/58. Bu ikinci bilgi daha doğru gibi. Çünkü senedde yer alan Ebu'r-Rebî', Süleyman b. Ulbe'dir. Heysemî'nin "Süleyman b. Utbe'yi, Ebû Hâtim'in sika; İbn Main'in İse, zayıf saydığını; diğer râvîlerinin ise sika olduklarını" söyler. Bk.Mecma7, VII/194. Zehebî, Süleyman b. Utbe Ebu'r-Rebî' ed-Dârânî ed-Dımaşkî hakkında "sadûk" ifâdesini kullandıktan sonra, İbn Maîn'in "bir şey değildir"; Dühaym'in "sikadır" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:21I5; îbn Hacer ise, aynı kanaattedir: "sadûktur, garib hadisler nakleder". Bk.Takrib, Trc.no:2592. Bu râvî 4/155.hadiste zikredilmişti; ayrıca 37/188. ve 41/192.hadislerin senedinde de yer almaktadır. Bûsirî de, bu zâtın hadisi için hasen hükmünü verir. Bk.Mİsbâhu 'z-zücâce, IV/39.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Ubâde babası Velîd b. Ubâde (radıyallahu anh)'dan:
(Babam) Ubâde b. Samit'in (radıyallahu anh) yanına geldim, öleceğini tahmin ettiğim, ağır bir hastalığı vardı. Ona:
“Ey babacığım, bana bir şey tavsiye et, bir yol göster!” dedim.
Babam:
“Beni doğrultun!” dedi ve şunları söyledi:
"Ey yavrum, hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmadıkça, imanın tadına ve Allah Teâlâ hakkındaki bilginin hakikatine ulaşamazsın.'
"Ey babacığım, kaderin hayır ve şer kısmım nasıl bilirim?'
"Takdir edilenin mutlaka başına geleceğini ve takdir edilmeyenin de başına gelmeyeceğini, bilmen yeterlidir.
"Ey yavrum, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah Teâlâ'nın ilk yarattığı Kalem'dir ve ona "Yaz !" diye emretti. İşte o andan itibaren, kıyamet gününe kadar olacak her şeyi (kalem) kayda geçti."
'Ey yavrum, bu inançta olmadan ölürsen ateşe (cehenneme) gidersin, (dikkat et!)”


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/220-221.
Sened: Hasen: Müsned, V/3I7, H.no: 22604; Benzer rivayet için bk. V/317, H.no: 22606; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:4700; Tirmizî, Kader, 17, H.no: 2155, (Zuhruf sûresinin baş tarafının ziyadesiyle); Tefsir, 68/1, H.no: 3319, (hasen-garib).
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Ubâde b. Sâmit'ten (radıyallahu anh):
Bir kişi Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e geldi ve dedi ki:
“Ey Allah'ın Peygamberi, (benim için) hangi amel daha üstündür?”
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Allah'a iman ve O'nu tasdik etmek, (ayrıca) Allah yolunda cihada katılmak."
"Ben daha kolayını istiyorum, ey Allah'ın Rasûlü!”
"Cömertlik ve sabır."
“Ben daha da kolayını istiyorum, ey Allah'ın Rasûlü!”
"Senin için takdir ettiği şeyden dolayı sakın Allah Teâlâ'yı suçlama, (yani kadere razı ol!)"


Açıklama:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e zaman zaman bazı kişiler gelir ve hangi amelin daha kıymetli olduğunu sorarlardı. Çünkü onlar bildikleriyle amel eden ve Allah Tealâ'nın rızasını hedefleyen kişilerdi. Peygamberimiz Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de her sahabeye yapısına göre ya da onun eksiklerini tamamlamak için, kıymetli ameller tavsiye ederdi. Bazı rivayetlerde geçen: En kıymetli amel; vaktinde kılınan namaz, cihad, anne-babaya iyilik, cömertlik veya sabır şeklindeki farklılık, kişilere uygunluk arz etmesinden dolayıdır. Allah doğrusunu daha iyi bilir.


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/221-222
Sened: Hasen: Müsned, V/318, H.no: 22616; Hadisin birinci kısmı Ebû Zer'den (radıyallahu anh) de rivayet edilmiştir. Bk.Müsned, V/171, H.no: 21392; V/163, H.no: 21341; V/150, H.no: 21228; Rebî1 b. Habîb el-Ezdî, Müsned, s.42, H.no:57; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VI1/123, H.no:9714; Heysemî, hadisin isnadında İbn Lehîa'nın bulunduğuna dikkat çeker. Bk.Mecma', 1/59; Heysemî bu hadise eserinin başka bir yerinde daha temas etmiş ve bunun Taberânî tarafından iki ayrı isnadla rivayet edildiğini, senedlerinden birinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu, bu zâtın da zayıf olmasına rağmen hadislerinin hasen olduğunu (İsmi zikredilen râvî ile ilgili gen'Ş bilgi için bk.22/64.hadis); diğer rivayette ise Süveyd b. İbrahim'in bulunduğunu, bu râvî hakkında da İbn Main'İn iki rivayetinde sika olarak kabul ettiğini, Nesâî'nin ise zayıf saydığını, diğer râvîlerin sika olduklarını ifade etmiştir. Bk.Mecma', V/279. Münzirî ise, hadisi Ahmed b. Hanbel ve iki isnadla Taberânî'nin rivayet ettiğini belirttikten sonra isnadlarındaıı birinin hasen olduğunu söyler. Bk.Terğîb, 11/187-188, H.no:2046.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Amr b. Şuayb babası kanalıyla dedesi Abdullah b. Amr'dan (radıyallahu anhum):
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Bir kul, hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmadıkça, iman etmiş olmaz."


(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/222-223 Sened: Sahih: Müsned, 11/181, H.no:6703; Benzer rivayet için bk.EI/212, H,no:6985 (Buradaki rivayette dedesinin ismi verilmiştir. "Abdullah b. Amr (radıyallahu anh)") Ebû Hâzim, A'rac b. Seleme b. Dinar'dır. Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/418, H.no:916; Lâlkâî, IV/621-622, H.no:l 108; IV/746, H.no:1387; Câbir'den (radıyallahu anh) şahidi için bk. Tirmizî, Kader, 10, H.no: 2144, (Garibdir. Tirmizî'nin bu rivayetinde "münkeru'I-hadis" sayılan Abdullah b. Meymûn bulunmaktadır); Taberî, Sarîhu's-sünne, s.21, H.no:20.)
Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön