KİTABU'L-EDEB ~ SAHİHİ BUHARİ

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

KİTABU'L-EDEB ~ SAHİHİ BUHARİ

Mesaj gönderen aNKa »

KİTABU'L-EDEB ~ SAHİHİ BUHARİ


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

Bismillâhirrahmânirrahîm



1- Hâlis İyilik Etmek, İyilik Ulaştırmayı Ekleyip Durmak Ve Yüce Allah'ın Şu Kavli Babı:

"Biz insana ana-babasına güzellik (ve iyilik yapmasını) tavsiye ettik..." (Ahkaf 15)


Resim~Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Bana el-Velîd ibn Ayzâr haber verip şöyle dedi: Ben Ebû Amr eş-Şeybânî'den işittim, şöyle diyordu: Bana şu evin sahibi haber verdi, dedi de eliyle Abdullah ibn Mes'ûd'un evini işaret etti. O şöyle dedi:

Ben Peygamber(s.a.v.)'e:
— Amellerin hangisi Allah'a daha sevgilidir? diye sordum.

— "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu.

Abdullah:
— Sonra hangisi? dedi.

— "Sonra ana-babaya iyilik etmektir" buyurdu.

Abdullah:
— Sonra hangisi? dedi.

— "Allah yolunda cihâddır" buyurdu.

İbn Mes'ûd: Bunları bana Peygamber söyledi, daha fazlasını sorsaydım, elbette bana yine haber verecekti, dedi
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

2. Bâb: Güzel Dostluk Yapılmaya En Haklı Olan İnsan Kimdir?


Resim~Bize Cerîr, Umâre ibnu'l-Ka'kaa ibn Şubrume'den; o da Ebû Zur'a'dan tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (r.a.) şöyle demiştir :

Rasûlullah(s.a.v.)'a bir adam geldi de :
— Yâ Rasûlallah! Benim güzel hizmet ve ülfet etmeme insanlar içinde en lâyık ve en haklı olan kimdir? diye sordu.

Rasûlullah :
— "Anandır!" diye cevâb verdi,

O zât :
— Sonra kimdir? dedi.

Rasûlullah :
— "Sonra anandır!" buyurdu.

O zât:
— Sonra kimdir? dedi.

Rasûlullah :
— "Sonra anandır!" buyurdu ;

— Sonra kimdir? deyince (dördüncüde)

Rasûlullah :
— "Sonra babandır!" diye cevâb verdi.

İbnu Şubrume ile Yahya ibnu Eyyûb: Bize Ebû Zur'a bu hadîsin benzerini tahdîs etti, demişlerdir
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

3. Bâb: İnsan Ana-Babasının İzni Olmadıkça Cihâda Gidemez


Resim~Abdullah ibn Amr (r.a.) şöyle demiştir:

Bir adam Rasûlullah(s.a.v.)' e :
— Ben cihâda gidiyorum, dedi.

Rasûlullah(s.a.v.) :
— "Senin anan baban var mı?" diye sordu. O zât:

— Evet var, dedi.

Rasûlullah(s.a.v.) :
— "Öyleyse sen (evvelâ) onların rızâları yolunda çalış!" buyurdu.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

4. Bâb: İnsan Ana-Babasına Sövmemelidir


Resim~ Abdullah ibn Amr (r.a.) şöyle demiştir:

Rasûlullah(s.a.v.) :
— "Büyük günâhların en büyüğünden birisi, kişinin anasına babasına la'net etmesidir" " buyurdu.

Kendisine orada bulunanlar tarafından:
— Yâ Rasûlallah! İnsan anasına babasına nasıl la'net eder? denildi.

Rasûlullah(s.a.v.) :
— "O kimse birisinin babasına söver, o da karşılık olarak onun babasına söver; yine o kişi birisinin anasına söver, o da karşılık olarak onun anasına söver" buyurdu.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

5. Bâb: Ana-Babasına İyilikle Güzel Hizmet Edip İtâatlarında Bulunan Kimsenin Duasının Kabul Edilmesi Babı


Resim~ Bize İsmâîl ibn İbrâhîm ibn Ukbe tahdîs edip şöyle dedi: Bana Nâfi', İbn Umer(r.a.)'den haber verdi ki, Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur:

— "Üç kişi beraber yürürlerken onları yağmur yakaladı.
Hemen dağdaki bir mağaraya meyledip sığındılar.
Akabinde mağaralarının ağzına dağdan büyük bir kaya düşüp üzerlerine tamamen kapattı.
Bunun üzerine onlardan biri diğerlerine:

— "Riya ve şöhret isteği olmaksızın, sırf Allah rızâsı için yapmış olduğunuz amellere bakın da, onları anmak suretiyle Allah'a dua ediniz. Umulur ki, Allah mağaranın kapısını açar!" dedi.

Bu teklif üzerine onların biri şu duayı söyledi:

— "Yâ Allah! Şu muhakkak ki, benim yaşlı ihtiyar ana-babam ve küçük çocuklarım vardı. Ben sürü otlatarak onları infâk eder geçindirirdim. Akşamleyin sürüyü otlaktan döndürüp onların yanına getirdiğim zaman sütü sağar, çocuklarımdan evvel ana-babama süt içirir idim. Şu da muhakkak ki, bir gün otlak bana uzak oldu da ben tâ akşam oluncaya kadar sürüyü getirememiştim. Geç vakit geldiğimde onları uyumuş hâlde bulmuştum. Sağageldiğim gibi yine sütleri sağdım ve sağdığım sütü kabıyle getirip baş uçlarında dikildim. Onları uykularından uyandırmayı istemiyordum. Onlardan önce çocuklarıma süt içirmeyi de istemiyordum. Çocuklar ise ayaklarımın dibinde açlıktan sızlanıyorlardı. İşte o gece fecr doğuncaya kadar benim hâlim böyle dikilmekle, onların hâli de uyumakla devam etti. Şübhesiz Sen bilmektesin ki, ben bunu sırf Sen'in rızânı istemek için yapmıştım. Bundan ötürü bizim için bir yarık aç da, biz oradan semâyı görelim!" diye duâ etti.

Allah onlara semâyı görecekleri kadar bir yarık açtı.

İkincileri de şöyle duâ etti:

— "Yâ Allah! Şu muhakkak ki, benim bir amca kızım vardı. Ben onu erkeklerin kadınları sevmekte oldukları sevginin en şiddetlisi ile seviyordum. Bir kenesinde ondan nefsini istedim. O:
"Yüz dînâr getirmedikçe olmaz!" diye dayattı.
Ben bu parayı kazanmak için çalıştım, nihayet yüz dînârı topladım. Sonunda amcamın kızına bu yüz dînâr ile kavuştum. İki bacağı arasına oturduğum zaman o:
"Ey Allah'ın kulu! Allah'tan kork! Yaratıcı kudretin bekâret mührünü (nikâh hakkını yerine getirmeden) açma!" dedi.
Ben de (onu çok sevdiğim hâlde) bu sözü üzerine kendisinden kalkıp ayrıldım. Allah'ım, Sen şübhesiz bilmektesin ki, ben bunu sırf Sen'in rızânı aramak için yapmıştım. Bunun hatırına buradan bizim için bir yarık aç!" dedi.

Allah onlar için biraz daha açtı.

Üçüncüleri de şöyle dedi:

— "Allah'ım, ben onaltı rıtl olan bir farak ölçeği pirinç mukaabilinde bir işçiyi ücretle tutmuştum. O işçi işini bitirdiği zaman:
"Bana hakkım olan ücretimi ver!" dedi.
Ben de ona hakkı olan ücreti arzettim. Fakat işçi ücretini bıraktı ve uzaklaşıp gitti. Ben de onun pirincini her sene tekrar tekrar ekip çoğalttım, nihayet onun parasıyle bir sürü sığır topladım, bir de çoban tuttum. Bir müddet sonra o işçi bana geldi de:
"Allah'tan kork, bana zulmetme, hakkımı bana ver!" dedi. Ben de ona:
"Git şu görünen sığırları ve çobanı al", dedim.
O:
"Allah'tan kork, benimle alay etme!" dedi. Ben ona:
"Ben seninle alay etmiyorum, bu sığırları ve çobanlarını al!" dedim.
O da bunları alıp gitti. Sen şübhesiz bilmektesin ki, ben bu işi sırf Sen 'in rızânı istemek için yapmıştım. Bunun hatırına kayanın kalan kısmını da aç!" dedi.

Allah da onlardan kayayı açıp kurtardı"
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

6. Bâb: Ana-Babaya İsyan Ve Ezâ Etmek Büyük Günâhlardandır


Resim~ Bize Şeybân, Mansûr'dan; o da el-Müseyyeb'den; o da Verrâd'dan; o da el-Mugîre'den tahdîs etti ki, Peygamber (s.a.v.):

— "Şübhesiz Allah sizlere analara isyanı, verilecek borcun men' edilip verilmemesini, verilmeyen birşeyin alınmasını, kız çocuklarını diri diri gömmeyi haram kıldı. Ve yine Allah sizler için dedikoduyu, çok soru sormayı ve mal zayi' etmeyi kerîh gördü" " buyurmuştur.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »


Resim~ Ebû Bekre (Nufey') (r.a.) şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.):


— "Büyük günâhların en büyüğünü size haber vereyim mi?" buyurdu.

Biz sahâbîler:
— Evet haber ver yâ Rasûlallah! dedik.

Rasûlullah:
— "Allah 'a ortak koşmak, anaya-babaya isyan ve ezâ etmektir" buyurdu.

Ve dayanmakta iken oturdu da:
— "İyi dinleyin! Bir de yalan söz ve yalan şâhidliğidir. Dikkat edin, bir de yalan söz ve yalan şâhidliğidir" buyurdu ve bu sözü durmadan tekrar tekrar söylüyordu.

(Ebû Bekre dedi ki:) Hattâ ben: Rasûlullah susmayacak, dedim.

Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »


Resim~ Bize Şu'be tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ubeydullah ibnu Ebî Bekr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Enes ibn Mâlik(r.a.)'ten işittim, şöyle dedi:

Rasûlullah (s.a.v.) büyük günâhları zikretti yâhud kendisine büyük günâhlardan soruldu da:

— "Allah'a ortak tanımak, insan öldürmek, ana-babaya isyan ve ezâ etmektir" buyurdu ve şunu ilâve etti:

— "Dikkat edin! Size büyük günâhlardan en büyüğünü haber, veriyorum: Yalan söylemektir -yahut. Yalan şâhidliği yapmaktır-" buyurdu.

Şu'be (geçen senedle): En büyük zannım O'nun "Yalana şâhidliğidir" demiş olmasıdır, dedi
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

7. Bâb: Müşrik Olan Babaya İyilik Etmeyi Devam Ettirmek Babı


Resim~ Ebû Bekr'in kızı Esma (r.a.) haber verip şöyle demiştir :

Peygamber (s.a.v.) zamanında annem beni özleyerek ziyaretime gelmişti. Ben Peygamber'e:
— Anamla ilgilenip onu kabul edeyim mi? diye sordum.

Peygamber:
— "Evet (onunla ilgilenip iyilik eyle)" buyurdu.

Râvî Sufyân ibn Uyeyne dedi ki:
Yüce Allah o kadın hakkında şu âyeti indirmiştir:
"Sizinle dîn hususunda muharebe etmemiş, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış olanlara iyilik, onlara adaletle muamele etmenizden Allah sizi men' etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever" (el-Mumtehme: 8)
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

8. Bâb: Kadının, Kendi Kocası Varken Annesiyle İlgilenip Ona İyilik Etmesi Babı


Resim~ Ve el-Leys şöyle dedi: Bana Hişâm, Urve'den tahdîs etti ki, Esma şöyle demiştir :

Kureyş'in ahdi ve onların barış için ta'yîn etmiş oldukları müddetleri içinde annem bir müşrike olduğu hâlde bana ziyarete gelmişti. O zaman Kureyşliler Esmâ'nın annesinin babası beraberinde Peygamber ile muharebeyi bırakıp barış anlaşması yapmışlardı. Annem gelince ben Peygamberden fetva istedim ve :
— Annem arzu ederek -yâhud İslâm'ı istemediği hâlde- bana geldi (onu kabul edeyim mi)? dedim.

Peygamber:
— "Evet (ananla ilgilenip ona iyilik eyle)" buyurdu.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

9. Bâb: Müşrik Olan Kardeşle İlgilenip Ona İyilik Edilmesi Babı


Resim~ Bize Abdullah ibn Dînâr tahdîs edip şöyle dedi: Ben İbn Umer(r.a.)'den işittim, şöyle diyordu :

Umer, ipekten bir takım elbisenin satılmakta olduğunu gördü ve:
— Yâ Rasûlallah! Bu takım elbiseyi satın al da onu cumua günleri ve Sana sefaret hey'etleri geldiği zamanlarda giy! dedi.

Rasûlullah:
— "Bunu ancak âhiretten nasibi olmayan kimse giyer" buyurdu.

Sonra Peygamber'e bu cinsten birçok takım elbiseler getirildi. O da Umer'e bunlardan bir takım yolladı. Bunun üzerine Umer:
— Bu ipek hülle hakkında daha önce söylemiş olduğun sözleri söylediğin hâlde, ben bu takım elbiseyi nasıl giyerim? dedi.

Peygamber (s.a.v.):
— "Ben bunu sana giyesin diye vermedim, lâkin sen onu satarsın yâhud da başka bir kimseye verir giydirirsin" buyurdu.

Umer ibnu'l-Hattâb da bu takım elbiseyi Mekke ahâlîsinden ve henüz İslâm'a girmemiş olan bir kardeşine yolladı.
Resim
Kullanıcı avatarı
yolcu
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 369
Kayıt: 14 May 2009, 02:00

Mesaj gönderen yolcu »

HAYY Allah (CELLe CELAL i HU) razı olsun!
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Cümlemizden inşaallah Yolcu Canımız..


10. Bâb: Hısımlarla, Yakınlarla Bağlı Ve İlgili Olmanın Fazileti Babı


Resim~ Buradaki üç senedden birinde: Bize İbnu Usmân ibn Abdillah ibn Vehb ve onun babası Usmân ibnu Abdiîlah tahdîs ettiler ki, bu ikisi Mûsâ ibn Talha'dan; o da Ebû Eyyûb el-Ensârî(r.a.)'den şöyle işitmişlerdir :

Bir adam:
— Yâ Rasûlallah! Bana, beni cennete girdirecek bir amel haber ver! dedi.

Oradaki topluluk:
— Buna ne oluyor ki, bunun ne dileği var ki? dediler.

Rasülullah:
— "Onun bir haceti vardır, nesi olacak!" buyurdu; soran kimseye karşı da Peygamber (s.a.v.) şöyle cevâb verdi;

— "Kendisine hiçbirşeyi ortak kılmayarak Allah 'a ibâdet eder¬sin, namazı devamlı ayakta tutarsın, zekâtı verirsin, hısımlara bağlılık ve ilgiyi ekler durursun. Artık bineğini bırak, menziline doğru yürüsün!" buyurdu.

Râvî: O adam binek devesi üzerinde bulunmuş gibidir, demiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

11. Bâb: Hısımlarla İlgilenmeyi Kesen Kimsenin Günâhı Babı


Resim~ Cubeyr ibn Mut'un (r.a.) Peygamber(s.a.v.)'den :
"Hısımlarla ilgilenmeyi kesen (ve bunu halâl sayan) kimse cennete girmez'' buyururken işittiğini haber vermiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

12. Bâb: Hısımlarla İlgilenme Sebebiyle Rızıkta Kendisi Lehine Bollatma Yapılan Kimse Babı


Resim~ Ebû Hureyre (r.a.) şöyle demiştir :
Ben Rasûlullah(s.a.v.)'tan işittim, şöyle buyuruyordu:
"Her kimi rızkında kendisi lehine bol-latma yapılması ve ecelinde yine kendi lehine geri bırakılma yapılması sevindirirse, o kimse hısımlarıyle ilgilenip hısımlık bağını ekleyip dursun."
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

13. Bâb: Hısımlık Bağını Ekleyip Duran Kimseye Allah Da Fadlından İhsanını Ekler Durur


Resim~ Bize Muâviye ibnu Ebî Muzerrid haber verip şöyle dedi: Ben amcam Saîd ibn Yesâr'dan işittim, o Ebû Hureyre(r.a.)'den tahdîs ediyordu ki,

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
— "Yüce Allah yaratacağı mahlûkların ne hâl üzere bulunacaklarını takdir edip de onlara âid kazayı tamamladığı zaman, rahim yâni hısımlık:

— (Yâ Rabb!) Burası akrabalık münâsebetlerini kesmekten Sana sığınanların makaamıdır, dedi.

Allah:
— Evet öyledir. Sen, seninle bağlılığını muhafaza edenlere be¬nim iyiliği ekleyip durmama; senden ilgiyi kesenlerden benim de ihsanı kesmeme razı olmaz mısın? buyurdu.

Hısımlık:
— Evet razı olurum, diye cevâb verdi. Yüce Allah:

— Bu hüküm sana mahsûstur, buyurdu."


Bundan sonra Rasûlullah (hısımlarla ilgiyi kesenlerin Allah'ın rahmetinden mahrum olacaklarını beyân sadedinde):

— "İsterseniz şu âyetleri okuyunuz" buyurdu: "Demek idareyi ve hâkimiyeti ele alırsanız hemen yeryüzünde fesâd çıkaracak, akrabalık münâsebetlerim bile parçalayıp keseceksiniz öyle mi? Onlar öyle kimselerdir ki, Allah kendilerini rahmetinden tardetmiş de duygularını almış ve gözlerini kör eylemiştir. Öyle olmasa Kur 'ân tedebbür etmezler mi? Yoksa kalbler üzerinde üstüste kilitler mi var?" (Muhammed: 22-23)
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »


Resim~ Bize Süleyman ibn Bilâl tahdîs edip şöyle dedi: Bana Muâviye ibnu Ebî Muzerrid, Yezîd ibn Rûmân'dan; o da Urve'den; o da Peygamber(s.a.v.)'in zevcesi Âişe(r.a.)'den haber verdi ki :

Peygamber (s.a.v.):

"Rahm, sık ağaçların birbirine sarılmış kökleri gibidir. Kim onunla ilgili ekler durursa, ben de ona ihsanı ekler dururum; kim de onunla ilgiyi keserse, ben de ondan ihsanı keserim" buyurmuştur.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

14. Bâb: (Mükellef Olan Şahıs) Hısımlığı, Hısımlık Islaklığı İle Islatır Durur (Yânî Hısımlığı Kurutup Kesmez)


Resim~Bize Amr ibn Abbâs tahdîs etti. Bize Muhammed ibn Ca'fer tahdîs etti. Bize Şu'be, İsmâîl ibn Ebî Hâlid'den; o da Kays ibn Ebî Hâzım'dan tahdîs etti ki, Amr ibnul-Âs (r.a.) şöyle demiştir:

Ben Peygamber(s.a.v.)'den gizli değil, açık olarak şöyle buyururken işittim:

"Ebû Fulân'ın ailesi... -Buhârî'nin şeyhi Amr ibn Abbâs: Muhammed ibn Ca'fer'in kitabında burada yazılmamış bir beyaz yer vardır, demiştir- benim velîlerim değillerdir. Benim velîm ancak Allah'tır ve sâlih mü'minlerdir".

Anbesetu'bnu Abdilvâhid, Beyân ibn Bişr el-Ahmesî'den; o da Kays ibn Hâzım'dan şunu ziyâde etti: Amr ibnu'l-Âs:

Ben Peygamber'den işittim:

"Lâkin babamın hısımlarının hısımlık hakları vardır ki, ben onun ıslaklığı ile bu hısımlığı ıslatır dururum, yânî hısımlık bağını ekler dururum" buyurdu.

Ebû Abdillah el-Buhârî dedi ki:
Bu kelime "Bi-bilâhâ" şeklinde de vâki' oldu. Ve "Bilâlihâ" şekli daha iyi ve daha sahîhtir. Ve "Bilâ-hâ" kelimesi için bir vecih tanımıyorum.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

15. Bâb: Sıla Yapıcılık Karşılık Vermekle Değildir


Resim~ Bize Sufyân (es-Sevrî), el-A'meş'ten; el-Hasen ibn Amr'dan; Fıtr ibn Halîfe'den; onlar da Mucâhid ibn Cebr'den; o da Abdullah ibn Amr'dan haber verdi. Sufyân: Bu hadîsi el-A'meş, Peygamber'e yükseltmedi; bunu el-Hasen ile Fıtr, Peygamber'e yükselttiler. :

Peygamber(s.a.v.) şöyle buyurmuştur :

"Misliyle bil-mukaabele ihsan eden kişi hısımlara hakîkî sıla-i rahim etmiş değildir. Lâkin hakîkî sılacı, kendisinden akrabalık sıla ve ihsanı kesildiği hâlde, sıla ve ihsanda bulunan kimsedir."
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

16. Bâb: Müşriklik Hâlinde Hısımlarına İlgi Ulaştıran, Sonra İslâm'a Giren Kimse (Eski İyiliklerine Karşılık Sevâb Alır Mı?) Babı


Resim~ - Bize Ebû'l-Yemân tahdîs etti. Bize Şuayb haber verdi ki, ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Urve ibnu'z-Zubeyr haber verdi ki, ona da Hakîm ibn Hızâm şöyle haber vermiştir :

Hakim:
— Yâ Rasûlallah! Bana birtakım işlerin hükmünden haber verir misin? Ben Câhiliyet devrinde hısımlarla ilgilenme, köle âzâd etme, sadaka verme nev'inden birtakım ibâdetler işlerdim. Bu ibâdetlerde benim için ecir ve sevâb var mıdır? diye sordu.

Hakîm dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.):
—
"Sen mazideki hayırlarının hasenelerini kazanarak müslümân oldun" buyurdu.

(el-Buhârî dedi ki:) Ve yine Ebû'l-Yemân'dan (iki noktalı te ile) "Etehannetu" şeklinde de söyleniyor. Ma'mer ibn Râşid, Salih ibn Keysân ve İbnu'l-Musâfir, üç noktalı harf ile "Etehannesu" şeklinde söylediler. İbnu İshâk (es-Sîretu'n-Nebeviyye'de): "et-Tehan-nus", "et-Teberrur" yânî "Tâat ve inkıyâd eylemek" ma'nâsınadır, demiştir. "Tehannus"un "Teberrür" ile tefsiri hususunda yukarıdaki üç isme Hişâm da babası Urve'den olmak üzere mutâbaat etmiştir
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Allah razı olsun. ankakuşumuz, Tüm dualarımız bir, dileklerimiz bir, gayemiz bir gayretimiz bir Allah cc muz bir. Rasulullah sav. imiz bir. Hizmet için varız, hizmette daim oluruz inşallah...
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

17. Bâb: Başkasının Kız Çocuğunu Kendi Bedeninin Bâzı Kısımlarıyle Oynamaya Bırakan Yâhud Şefkat İçin Onu Öpen Yâhud O Çocukla Şakalaşan Kimse Babı


Resim~ Hâlid ibn Saîd'in kızı Ümmü Hâlid şöyle demiştir :

Ben (çocukluğumda) babamla beraber üzerimde sarı renkli bir gömlek giyimli olarak Rasûlullah'ın huzuruna gelmiştim. Rasûlullah (s.a.v.):

— "Seneh, seneh ( = Güzel, güzel)" buyurdu.

Râvî Abdullah ibn Mübarek: "Seneh", Habeş dilinde "Hase-ne ( = Güzel şey)" ma'nâsmadır, dedi.-

Ümmü Hâlid devamla şöyle dedi:

Bu sırada ben (Rasûlullah'ın iki küreği arasındaki keklik yumurtası büyüklüğünde bulunan) Peygamberlik Mührü (denilen et beni) ile oynamağa başladım, babam beni azarlayıp bundan men' etti de Rasûlullah babama:

— "Çocuğu kendi hâline bırak!" buyurdu. Sonra Rasûlullah bana da üç defa:

— "(Çocuğum çok yaşa da) gömleğini (sağlıkla giy) eskit, yırt (yenisini giy)! Sonra yine eskit, yırt! Sonra yine eskit, yırt!'' buyurdu.

Hadîsin râvîsi Abdullah ibnu'l-Mubârek: Ümmü Hâlid çok zamân yaşadı, demiş; Ümmü Hâlid'in yâhud gömleğin uzun zaman kaldığını zikretmiştir.

Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Rabbimiz cümlemizden razı olsun Hakan abim. Samimi dualarına canü gönülden Amin derim..
Muhammedi Muhabbetlerimizle.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

18. Bâb: (Babanın) Çocuğa Merhameti, Onu Öpmesi Ve Sarmaşması Babı


Resim~ Sabit ibn Eşlem el-Bunânî, Enes'ten :

Peygamber (s.a.v.), oğlu İbrahim'i kucağına aldı, onu öptü ve kokladı, diye söylemiştir
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »


Resim~ İbnu Ebî Nu'm şöyle demiştir :

Ben İbn Umer'in yanında hazır bulunuyordum. Bir adam ona sivrisineğin kanının hükmünü sordu. İbn Umer ona:

— Sen hangi beldedensin? dedi.

Adam:

— Ben Irak ehlindenim, dedi. İbn Umer (hazır bulunanlara):

— Şu adama bakın! Bana sivrisineğin kanından soruyor! Hâlbuki bu Iraklılar vaktiyle Peygamber'in torununu öldürmüşlerdi. Ben Peygamber(s.a.v.)'den işittim, O: "Bu iki torunum, benim dünyâdan öpüp kokladığım iki reyhânımdır" buyuruyordu, dedi.
Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön