AZRAİL Aleyhisselam ile ilgili Hadisi Şerifler

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

AZRAİL Aleyhisselam ile ilgili Hadisi Şerifler

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

AZRAİL Aleyhisselam ile ilgili Kütübi Sittede Hadisi Şerifleri

Resim


Fasil : TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu : A`raf Suresi
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulüllah (sav) buyurdular ki: "Allahu Zül-Celal hazretleri Adem (a.s.)`ı yarattığı zaman sırtını meshetti. Bunun üzerine kıyamete kadar onun neslinden yaratacağı insanlardan herbirinin iki gözü arasına nurdan bir parlaklık koydu. Sonra hepsini Adem (a.s.)`e arzetti. Adem (a.s.): "Ey Rabbim bunlar da kim?" diye sordu. "Bunlar senin zürriyetindir" dedi. Onlardan bir tanesi dikkatini çekti, gözlerinin arasındaki parlaklık çok hoşuna gitmişti. "Ey Rabbim şu da kim?" diye sordu. "Davud" deyince. "Pekala ne kadar ömür verdin?" diye sordu. "Altmış yıl" dedi. Adem: "Ey Rabbim, ona benim ömrümden kırk yıl ilave et!" dedi. Resulullah (sav) buyurdular ki: Hz. Adem`in yaşı kırk yıl eksik olarak kesinleşince hemen Ölüm Meleği geldi. Adem (a.s.) ona: "Yani benim ömrümden kırk yıl daha geride kalmadı mı?" dedi. Melek: "İyi ama", dedi, sen onu oğlun Davud`a vermedin mi?" Adem inkar etti, zürriyeti de inkar etti. Adem unuttu ve meyveden yedi. Zürriyeti de unuttu. Adem hata işledi, zürriyeti de hata işledi." (Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi)
HadisNo : 614

Resim


Fasil : TEVBE İLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Tevbe
Ravi : Ebu Said
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir rahib tarif edildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkanının olup olmadığını sordu. Rahib: "Hayır yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı. Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine alim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü , kendisi için bir tevbe imkanı olup olmadığım sordu. Alim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi. Ve ilave etti: "Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah`a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah`a ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer." Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz Ölüm Meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tövbekar olarak geldi. Kalben Allah`a yönelmişti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler. Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar." Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, Ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü salih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."
HadisNo : 954


Resim


Fasil : ALEMİN YARATILIŞI BÖLÜMÜ
Konu : Alemin Yaratılışı Hakkında
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala, Hz. Adem (a.s)`i yarattığı ve ruh üflediği zaman, Adem hapşırdı ve elhamdülillah diyerek, izni ile Teala`ya hamdetti, Rabbi de ona: "Ey Adem, yerhamukallah (Allah sana rahmet etsin), (mukarreb) meleklerden şu oturan gruba git ve "Esselamu aleyküm" de!" dedi. (Hz. Adem öyle yaptı. Hitab ettiği melekler): "Ve aleyke`s-selamu ve rahmetullahi ve berekatuhu!" diye karşılık verdiler. Sonra Adem (a.s) Rabbine döndü. Rabbi ona: "Bu cümle senin ve evladlarının aralarındaki selamlaşmadır" dedi. Allah Teala hazretleri, elleri kapalı olduğu halde Adem`e: "Dilediğini seç" dedi. Hz. Adem: "Rabbimin sağ elini seçtim! Rabbimin iki eli de sağdır, mübarektir" dedi. Sonra Allahu Teala hazretleri sağ elini açtı. İçinde Hz. Adem ve onun zürriyeti(nin emsalleri) vardı. Hz. Adem (a.s): "Ay Rabbim, bunlar nedir?" dedi. Rabb Teala: "Bunlar senin zürriyetindir" dedi. Her insanın iki gözünün arasında ömrü yazılıydı. Aralarında biri hepsinden daha parlak, daha nurlu idi. Hz. Adem: "Ey Rabbim! Bu kimdir?" dedi. Rabb Teala hazretleri: "Bu senin oğlun Davud`dur. Ben ona kırk yıllık ömür takdir ettim" dedi. Adem aleyhisselam: "Ey Rabbim onun ömrünü uzat!" talebinde bulundu. Rabb Teala: "Bu ona takdir edilmiş olandır!" deyince. Adem: "Ey Rabbim, ben ona kendi ömrümden altmış senesini verdim" diye ısrar etti. Bunun üzerine Rabb Teala: "Sen ve bu (talebin berabersiniz)." buyurdu. Sonra Adem cennete yerleştirildi. Allah`ın dilediği kadar orada kaldı. Sonra cennetten (arza) indirildi. Adem burada kendi ecelini yıl be-yıl sayıp hesaplıyordu. Derken Ölüm Meleği geldi. Hz. Adem (a.s) ona: "Acele ettin, erken geldin. Bana bin yıl ömür takdir edilmiştir" dedi. Melek: "İyi ama sen oğlun Davud`a altmış senesini verdin" dedi. Ne var ki O bunu inkar etti, zürriyeti de inkar etti; o unuttu, zürriyeti de unuttu." Resulullah (sav) ilave etti: "O günden itibaren yazma ve şahidlik emredildi."
HadisNo : 1699


Resim

Resim---Ebû Hureyre radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâmın şöyle buyurduğunu anlatıyor:
Ölüm Meleği Azrail aleyhisselâm, Hazreti Musa'ya gönderilmişti. Musa aleyhisselâm, karşısına çıkar çıkmaz Azrail'in gözüne bir tokat attı ve gözünü kör etti.
Azrail aleyhisselâm, Hazreti Allah'a geçen hadiseyi nakletti ve:
— Ey Rabbim, beni ölümü istemeyen bir kuluna gönderdin, dedi. Bunun üzerine Allahü Teâlâ, Azrail'in gözünü iade etti ve:
— Git, o kula de ki, elini bir öküzün üzerine koysun, elinin kapladığı yerde ne kadar kıl varsa, onların sayısı kadar kendisine ömür verdim, diye söyle, dedi.
Azrail aleyhisselâm gelip Allahü Teâla'nın bu emrini söyleyince Musa aleyhisselâm:
— Ey Rabbim, sonra ne olacak? diye sordu. Allahü Teâlâ da cevaben:
— Ondan sonra yine ölüm, buyurdu. Musa aleyhisselâm da: — O halde Azrail şimdi canımı alsın, dedi. Kabrinin de, Beyt-i Mukaddes'e bir taş atımı mesafede yakın olmasını niyaz etti. Zira bu sırada Musa aleyhisselâm Tiyh sahrasında bulunuyordu.
Peygamber aleyhisselâm daha sonra şöyle buyurdular:
— ''Orada olsaydım, size Musa aleyhisselâmın kabrini gösterirdim. Kesib-i Ahmar'in altında yol tarafındadır.''

(Buharî, Müslim)

Resim

Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: AZRAİL Aleyhisselam ile ilgili Hadisi Şerifler

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

AZRAİL Aleyhisselâm ile ilgili ÂYETi KERİMeler

Resim



اِنَّ الَّذٖينَ تَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰئِكَةُ ظَالِمٖی اَنْفُسِهِمْ قَالُوا فٖيمَ كُنْتُمْ قَالُوا كُنَّا مُسْتَضْعَفٖينَ فِى الْاَرْضِ قَالُوا اَلَمْ تَكُنْ اَرْضُ اللّٰهِ وَاسِعَةً فَتُهَاجِرُوا فٖيهَا فَاُولٰئِكَ مَاْوٰیهُمْ جَهَنَّمُ وَسَاءَتْ مَصٖيرًا
1. inne ellezîne : muhakkak ki onlar
2. teveffâ-hum : onları vefat ettirir, öldürür
3. el melâiketu : melekler
4. zâlimî : zulmedenler
5. enfusi-him : onların nefsleri, kendileri, kendi nefsleri
6. kâlû : dediler
7. fîme : nerede, ne işte
8. kuntum : siz oldunuz, idiniz
9. kâlû : dediler
10. kunnâ : biz olduk, biz idik,
11. mustad'afîne : aciz, çaresiz, zayıf olanlar
12. fî el ardı : arzda, yeryüzünde
13. kâlû : dediler
14. e : ... mı?
15. lem tekun : olmadı, değil
16. ardu : arz , yeryüzü
17. allâhi : Allah
18. vâsiaten : geniş
19. fe : o halde, öyleyse
20. tuhâcirû : hicret edersiniz
21. fî-hâ : orada (oraya)
22. fe : işte
23. ulâike : işte onlar
24. me'vâ-hum : onların varacakları, gidecekleri yer
25. cehennemu : cehennem
26. ve sâet : ve ne kötü, fena
27. masîran : gidilen yer, varış yeri
Resim ---'' İnnellezine teveffahumul melaiketu zalimi enfusihim kalu fime kuntum, kalu kunna mustad'afine fil ard, kalu e lem tekun ardullahi vasiaten fe tuhaciru fiha, fe ulaike me'vahum cehennem, ve saet mesıra.:Melekler, kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara, «Ne işte idiniz?» derler. Onlar da: «Biz yer yüzünde zayıf kimselerdik.» derler. Melekler: «Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?» derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü gidiş yeridir.’’
(NİSA suresi 97. ayet) (Resmi:4/İniş:98/Alfabetik:82)


وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُم حَفَظَةً حَتَّىَ إِذَا جَاء أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لاَ يُفَرِّطُونَ
1. ve huve : ve O
2. el kâhiru : kahhar, yakalayan, kuvvet ve güç sahibi
3. fevka : üzerinde
4. ibâdi-hî : (O'nun) kulları
5. ve yursilu : ve gönderir
6. aleykum : sizin üzerinize
7. hafazaten : muhafaza edici (koruyucu olarak)
8. hattâ : ...oluncaya kadar
9. izâ câe : geldiği zaman
10. ehade-kum : sizden birisi
11. el mevtu : ölüm
12. teveffet-hu : onu vefat ettirir
13. rusulu-nâ : bizim elçilerimiz
14. ve hum : ve onlar
15. lâ yuferritûne : kusur etmezler
Resim ---''Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten), hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu rusulunâ ve hum lâ yuferritûn(yuferritûne) .:O, kullarının üstünde mutlak hâkimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler.''
6 / EN'ÂM - 61


فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ أُوْلَئِكَ يَنَالُهُمْ نَصِيبُهُم مِّنَ الْكِتَابِ حَتَّى إِذَا جَاءتْهُمْ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوْنَهُمْ قَالُواْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللّهِ قَالُواْ ضَلُّواْ عَنَّا وَشَهِدُواْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُواْ كَافِرِينَ
1. fe : o zaman, böylece
2. men azlemu : kim daha zalim
3. mimmen ifterâ : iftira eden kimseden
4. alâ allâhi : Allah'a
5. keziben : bir yalan, yalanla
6. ev : veya
7. kezzebe : yalanladı
8. bi âyâtihi : onun âyetlerini
9. ulâike : işte onlar
10. yenâlu-hum : onlara erişir, (ulaşır, nail olur)
11. nasîbu-hum : nasipleri, payları
12. min el kitâbi : kitaptan
13. hattâ : sonunda, olunca
14. izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
15. rusulu-nâ : resûllerimiz, elçilerimiz
16. yeteveffevne-hum : onların vefat ettirir
17. kâlû : dediler
18. eyne : nerede
19. mâ kuntum ted'ûne : ibadet ettiğiniz şey(ler), dua ettiğiniz şeyler
20. min dûnillâhi : Allah'tan başka
21. kâlû : dediler
22. dallû : saptılar (gittiler)
23. an-nâ : bizden
24. ve şehidû : ve şahit oldular
25. alâ enfusi-him : kendi nefslerine, kendilerine
26. enne-hum : kendilerinin olduğuna
27. kânû kâfirîne : kâfirler oldular
Resim ---''Fe men azlemu mimmenifterâ alallâhi keziben ev kezzebe bi âyâtih(âyâtihi) ulâike yenâluhum nasîbuhum minel kitâb(kitâbi), hattâ izâ câethum rusulunâ yeteveffevnehum kâlû eyne mâ kuntum ted'ûne min dûnillâh(dûnillâhi) kâlû dallû annâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne) .:Kim, Allah’a karşı yalan uyduran veya O’nun âyetlerini yalanlayanlardan daha zalimdir? İşte onlara kitaptan (kendileri için yazılmış ömür ve rızıklardan) payları erişir. Sonunda kendilerine melek elçilerimiz, canlarını almak için geldiğinde, “Hani Allah’ı bırakıp tapınmakta olduğunuz şeyler nerede?” derler. Onlar da, “Bizi yüzüstü bırakıp kayboldular” derler ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler.''
7 / A'RÂF - 37

Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: AZRAİL Aleyhisselam ile ilgili Hadisi Şerifler

Mesaj gönderen simurg »

Es-Selâmu aleykum, Ya Azrâil aleyhi's-selâm,

Es Selâmu aleykum,kendisine verilen görev,
tahammül kuvvetiyle birlikte verilen,

Es Selâmu aleykum, ecel takvimleri ebediyete doğum günümüzü gösterdiğinde,
ecel saati son vuruşu ile durduğunda,
son nefes ile emâneti teslim etmek vakti eriştiğinde
kendisine mecbur olduğumuz..

Beden kafesimizin kapısını açıp,
can kuşunu âzâd edecek olan görevli melek-i âzâm,

Sana Selâm olsun.
Selâm olsun ki,
tanışmış bilişmiş bir dostluk ile
karşılaşma vaktinde yaban kalmayalım biribirimize.

Vuslat günümüzün neşesi yabancılık gölgesiyle örtülmesin,
eksik kalmasın,

O vuslat neşesi güneş gibi bütün endâmı ile rûhumuzu sarsın.

Ey Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem'in emânetini izin ile kendisinden alan nezâketli ve muhabbetli melek,

sana Selâm olsun.

Sana Es-Selâm olsun...
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: AZRAİL Aleyhisselam ile ilgili Hadisi Şerifler

Mesaj gönderen nur-ye »


قُلْ يَتَوَفَّاكُم مَّلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
1. kul : de
2. yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirecek
3. meleku : melek
4. el mevti : ölüm
5. ellezî : ki o
6. vukkile : vekil kılındı (vekil edildi)
7. bi-kum : size, sizin için
8. summe : sonra
9. ilâ rabbikum : Rabbinize
10. turceûne : döndürüleceksiniz
Resim ---''Kul yeteveffâkum melekul mevtillezî vukkile bikum summe ilâ rabbikum turceûn(turceûne).:De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
( Secde Sûresi: 11. âyet ).


اَللّٰهُ يَتَوَفَّى الْاَنْفُسَ حٖينَ مَوْتِهَا وَالَّتٖى لَمْ تَمُتْ فٖى مَنَامِهَا فَيُمْسِكُ الَّتٖى قَضٰى عَلَيْهَا الْمَوْتَ وَيُرْسِلُ الْاُخْرٰى اِلٰى اَجَلٍ مُسَمًّى اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
1. allâhu : Allah
2. yeteveffâ : vefat ettirir, öldürür
3. el enfuse : nefsler veya fizik vücutlar
4. hîne : o vakit, esnasında, anında
5. mevti-hâ : onun ölümü
6. ve elletî : ve o ki
7. lem temut : ölmedi
8. fî : de, içinde
9. menâmi-hâ : onun uykusu
10. fe : böylece, artık
11. yumsiku : tutar
12. elletî : ki o
13. kadâ : takdir etti
14. aleyhe : onun üzerine
15. el mevte : ölüm
16. ve yursilu : ve gönderir
17. el uhrâ : diğeri
18. ilâ ecelin : ecele kadar
19. musemmen : belirlenmiş, tayin edilmiş
20. inne : muhakkak
21. fî zâlike : bunda
22. le : mutlaka, elbette
23. âyâtin : âyetler, deliller, ibretler
24. li : için
25. kavmin : kavim
26. yetefekkerûne : tefekkür ediyorlar (eden)
Resim ---''Allahu yeteveffel enfuse hîne mevtiha velleti lem temut fi menamiha, fe yumsikulleti kada aleyhel mevte ve yursilul uhra ila ecelim musemma, inne fi zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerûn. :Allah, o canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkor, diğerlerini de takdir edilmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.’’
(ZÜMER suresi 42. ayet) (Resmi:39/İniş:59/Alfabetik:114)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: AZRAİL Aleyhisselam ile ilgili Hadisi Şerifler

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

AZRAİL (A.S)


AZRAİLim gelir misin?
İçeriye girer misin?
Ben canım vermeyince
Zor ilen alır mısın?

Resim

AZRAİLim aman aman
Canım alma bir zaman
Uzakta hasretim var idi
Görüşeyim bir zaman

Resim

AZRAİLim hoş geldin
Sevabım yok boş geldin
İştim ecel şerbetini
Mideme bir hoş geldi

Resim

Ocakta süt pişiyor
Bülbüller ötüşüyor
Kaç AZRAİL karşımdan
Akılcığım şaşıyor

Resim

Sağ yanımda sancım var
Sol yanımda sızım var
Alma AZRAİL canımı
Kucağımda körpe kuzum var

Resim

Penceresi siyah perde
Yeni düştüm ben bu derde
Ben bu dertten ölürsem
Nasıl yatarım kara yerde

Resim

Pencereden kar geliyor
Yatak bana dar geliyor
Alma AZRAİL canımı
Gençlikte ölüm zor geliyor.

Hatice YILDIZ

1996
Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön