EL MELİK (cc) ZEVKİ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

EL MELİK (cc) ZEVKİ

Mesaj gönderen nur_umim »

EL MELİK (celle celâluhu) ZEVKİ

İnsan olarak, EL MELİK esmâsına mutlak mazhar olan Resûlullah Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’den lâyık olan ümmetine, lâzımınca yansıma olunca bu esmâ sırrı onu sultân eyler.
Kalb ve kalb ülkesinde fıtraten nefsinin askerleri olan; hevâ-heves-tamah-hırs-şehvet (her türlü aşırı arzu ve istekler) ve gazab (hırs ve şehvet yerine getirilmeyince duyulan nefsânî ve şeytânî öfke, kin, garez ve düşmanlık ifratları) terorist gibi iken, hakkın ve hayrın köleleri haline getirilir ve şerîatın emrettiği yerli yerinde kullanılır.
Benlik ülkesinin halkı durumundaki el, ayak, göz, kulak, cinsel organ, kalb v.s. ise emr âleminden tertemiz gelen ruhun sadece Livechillah (Allah rızası için) düstüruyla saâdet ve huzura kavuşurlar...
“
Ben! Ben!” deyip duran nefs; kâinâtın mutlak Melikini tanır, hayâ eder, haddini bilir ve lâzımı, lâyıkı ve hakkıyla kulluğa başlar.
Evlenmeyi helâl, zinâyı haram bilerek şehveti kullanır.
Bâtıla ve şerre gazablanır v.s...
Bütün bu dinî, dünyevî ve uhrevî ni’metlerde velîyy-i nimetimiz olan; muhabbet, merhamet, hürmet ve hasbî hizmet kaynağımız Efendimiz Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem)’e medyûn-i şûkran (şükran borçlusu) olduğunu anlar ve ona göre davranır...
Bu anlayışını, inancını ve şuûrunu fiilen yaşayışına aktarır.

ALLAH Teâlâ’dan gayrı (mâsivâ) sını asla Melik bilmez ve boyun eğmez...

Mutlak
Melik olan Mevlâ'mız (celle celâluhu) şeref ve haysiyetini alnında taşır ve hâşâ kimsenin ayağı altına sermez.
Günde 5 vakit, kırk kere şeref secdesinde
Rabbü’l-âlemin’e tertemiz olarak arzeder...
Şuûrsuzca ve sonsuz sayıda teyp gibi zikir çekmenin ise açıkça yanılğı olduğunu bilirsin...

Gizlice ve zâri zâri dua ve zikir etmemizi emreden RABB’ımız güzel isimleriyle istememizi buyurmuştur.

Ene (Ben), Ente (Sen), Hüve (O) ve Nahnu (Biz) zâmirlerini de kullanan Rabbü’l-âlemin’in bu zâmirlerinden “Hûve = Hu = O” bir isim gibi dillerde ve gönüllerde taht kurmuştur.
Kulun
RABB’ına mütevâzi yaklaşımında (kulluk makamında) bir çok tarikatta doruk noktası zikri kabul edilmiştir.
Kadîrî v.s...

Büyük Süfî Muhammedî Âşık Ahmedî Kuddusî Babanın:
“
Hu demek ister, Kuddusî her an!” ilâhîsi Anadolu’da devrânların cevlânında çınlar durur...
Kur’ân-ı Kerîm’de pek çokça geçen “
Hûve” İhlâs Sûresinin birinci âyeti celilesinde ve Haşr Sûresinin başında 2, sonunda ise 7 kere tekrar edilir...


Resim ---“.... Ey Musa! Bil ki Ben, bütün âlemlerin
RABB’i olan ALLAH’ım.” (Kasas 28/30) Âyeti celiledeki:
“
Bil ki Ben: Ben, var ya, Ben!” demek gibidir.


HU DEMEK İSTER

Mesti hayranım, Zâri giryânım.
Her dem lisanım, Hu demek ister.

Gözümden yaşlar, Akmağa başlar,
Cümle kurt kuşlar, Hu demek ister.

Pendimi tut gel, Bir şeyhe ver el,
Ölmezden evvel, Hu demek ister.

Gece ol kaim, Gündüz ol saim,
Ehli hak daim, Hu demek ister.

İrfan isteyen, İhsan isteyen,
Canan isteyen, Hu demek ister.

İnsü melekler, Yerler felekler,
Suda samekler, Hu demek şister.

Hu ismi azam, Hu Hu de hocam,
KUDDUSİ her dem, HU demek ister…


Kul İHVANİ Dİvanından....

Resim
Kullanıcı avatarı
turabi
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 76
Kayıt: 14 Şub 2008, 02:00

HU

Mesaj gönderen turabi »

HU EFENDİM...
BİZ NEYİ BİLİRİZ, NEYİ BİLMEYİZ, BİLEN BİRİSİ ÇIKSIN DA BİLENLERİN NE OLDUĞUNU BİLELİM...
Cevapla

“Kul İhvani Divanında Esmalar” sayfasına dön