Ben bir hırsızım, bana lütfen dua edin

Cevapla
Kullanıcı avatarı
serif
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 12
Kayıt: 21 Ağu 2009, 02:00

Ben bir hırsızım, bana lütfen dua edin

Mesaj gönderen serif »

Evet sevgili Muhammedinur cemaati, ben yıllarca hem de yaklaşık 50 senedir en büyük hırsızlıkları yapmış bir aşagılık gühahkarım.
Bu hırsızlığa küçük bir çocuk iken başladım ve ömrümün geçen seneleri içinde ne aşagılık bir şey yaptığımın farkında olmayarak hep böyle devam ettim.
Şimdi anladığım için dua edip tövbe etmek istiyorum ama ellerim olmadığını da fark ettiğimden hakiki abdest alıp da dua da edemiyorum.
Ben gönülden tevbe ettim lakin ellerim olmadığından Amin deyip onları yüzüme süremiyorum.
Böyle yapmayınca da tövbemin kabul edilmeyeceğinden korkuyorum.
Onun için sizlerin şefkatli ve merhametli gönüllerinize iltica edip, sizlerden tövbemin kabul edilmesi için bana dua etmenizi niyaz ediyorum. Eğer önümüz de gelecek olan Kadir gecesi hürmetine bana dua ederseniz, Allah (c.c.)dan sizler gibi iyi ve temiz kişilerin yapmış olduğu duaların kabul göreceğini umarak, ümitleniyorum. Bana lütfen tövbemin kabulü için dua ediniz.

Yüce Rabbim, kardeşlerimden her kim benim için dua ederse, sen onların dualarına Kuran-ı Kerim de bildirdiğin gibi, Lutfundan ve Kereminden ve İnayetinden en az yediyüz misli ile mukabele etmeni ve gönüllerindeki muratlarına icabet etmeni acizane niyaz eder, senden dilenirim.

Âmin! Âmin!

Yâ Muîn! (celle celâluhu)
Yâ Lâtif! (celle celâluhu)
Yâ Kerîm! (celle celâluhu)
Yâ Rahîm! (celle celâluhu)
Yâ Rahmân! (celle celâluhu)
Yâ Hannân! (celle celâluhu)
Yâ Mennân! (celle celâluhu)
Yâ Deyyân! (celle celâluhu)
Yâ Furkân! (celle celâluhu)
Yâ Sultân! (celle celâluhu)
Yâ ALLAH! (celle celâluhu)…


Âmin! Âmin!..

Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...
Âmin! Âmin!

Ben nefsimin yaptıklarını levmederek, hikayemin devamını arz etmek istiyorum.
Bir gün gönülden kıldığım bir namaz esnasında Yüce Rabbim Celle Celaluhu ve Subhanehu, ‘Sen bir hırsızsın’ fikrini aklıma sokarak ima etti ve bana Maide Suresinden:
38- Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.
39- Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
40- Göklerin ve yerin mülkünün Allah'a ait olduğunu, dilediğine azap edip dilediğini de bağışladığını bilmedin mi? Allah herşeye kâdirdir.
Ayetleri açıldı.
İşte yapmış olduğum hırsızlık 40cı ayette ayan beyan görülüyor. Yani yerlerde ve göklerde her şey Allah (c.c.) ait olduğu halde ben onun mülkünden bir kısmına sahip çıkıp, bunlarda benim dedim.
Daha sonra Kuran-ı Kerimden okuduğum Surelerde bu ayetin çeşitli anlamlarla sık sık tekrarlandığını gördüm.
‘Göklerde ve yerde kim varsa hep O’nundur. O’nun katındakiler, ne O’na ibadetten çekinir (ve büyüklenir) ne de yorgunluk (ve bıkkınlık) duyarlar.’ Enbiya/19

‘Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz Allah, her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye lâyık olandır.’ Lokman/26

‘Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O, yücedir, büyüktür.’ Şura/4

Hatta bazı ayetler de Allahu Zül Celal hazretleri:

‘Ahirettekiler de onundur, dünyadakiler de onundur’ diyordu.

Şimdi düşünecek olursak, başka bir Zata ait olan mülke benimdir demek hakikat lisanında ayan beyan olarak hırsızlık değilde nedir?.
Ben mesela ömrüm boyu benim elim, benim ayağım, benim vücudum, benim aklım, benim fikrim, benim ahiretim vs. deyip durdum.
Aman ya Rabbim bu ne büyük bir günahtır ve yıllarca işlenegelmiştir. Ben bu günahı nasıl affettirebilirim, kendimi nasıl bağışlatabilirim diye dövünüp durmaya başladım.
Daha sonra Kuran-ı Kerimde hırsızlığın cezasına gözüm ilişti:

38- Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.

Korkularım iyice gözümde büyümeye başladı. Çünkü bu ayetde Rabbim Allahu ZülCelal Hazretleri doğrudan emrediyordu. O’nun (c.c.) emri ise hemen oluverir.
Emri hemen olduğuna göre, benim ellerim daha ilk hırsızlığımda kesilip gitti, ben ömrümü elsiz yaşadım demektir. Halbuki ben ellerimin, cümle azalarımın, maddi ve manevi bütün varlıklarımın bana verildiğini zannediyordum. Kuran-ı Kerimde buna delil aradım, bulduğum cevap şöyleydi:

‘Onların ellerinde bir delil yoktur’

Gerçekten düşünüp taşındığımda bunların bana verildiğine dair Allah (c.c.) hiçbir delil bende yoktu. Hadi en iyi ıhtimalle bunların bana emanet edildiğini düşünsem, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) hadislerinde ve Veda Hutbelerinde:

‘Her kimde bir emanet varsa onu hemen sahibine teslim etsin’
buyuruyordu.
Birde ben daha önceleri abdest aldığımı zannediyordum. Abdestin ilk şartı Maide suresinde:

6 - Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.

Diye geçiyor. Yani Rabbimiz ellerimizi yıkamamızı emrediyor. Olmayan ellerle aldığım abdest ne kadar hakikidir bilemedim. Dua etsem, Peygamber Efendimiz (a.s.m.)’in yapmamızı buyurduğu gibi ellerimi yüzüme süremiyeceğim.
Ben ne büyük günahlar işlemişim de farkında bile değilmişim.
Daha sonra Maide Suresi 39.cu ayeti okudum:
39- Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
Bu ayet benim korkularımı hafifletmiyor ama bana da ümit veriyor.
Ya rabbim ben nefsime zulmettim. Onun olmayan mülke sahip çıkıp, nefsimi hak etmediği bir mevkiye koydum. Bir şey hak etmediği bir yere konulursa o apaçık zulümdür. Ben vücuduma da zulmettim, aklıma da zulmettim. Ömür boyu her işimi aklımla yaparım, aklımın kesmediği işi yapmam diye sana dua ile iltica edip, senin işlerime vekil olmanı dilemeden her işimi kolayca yapıvereceğimi zannettim.
Ya Rabbim, sen Gafursun, bağışlayıcı ve affedicisin, yarattıklarını seversin, yarattıklarına merhamet edersin, onların günahlarını tevbe ettiklerinde bağışlamayı seversin. Ben huzurunda çok büyük günahlar işlediğimi kabul ve itiraf ediyorum. Bu günahları açıktan işlediğim içinde Peygamber efendimizin (a.s.m.) bize emir buyurduğu gibi açıktan bütün kullarının önünde bu günahlarımdan tövbe edip affına ve merhametine sığınıyorum.
Ya Rabbim huzurunda günahlarımdan başka bir şeyimin olmadığını hissediyorum, eğer varsa da günahlarımın çokluğundan onları göremiyorum. Sen günahlarımı lütfu kereminden bana merhamet ederek bağışlayıver Ya Rabbim.
Âmin! Âmin!

Yâ Muîn! (celle celâluhu)
Yâ Lâtif! (celle celâluhu)
Yâ Kerîm! (celle celâluhu)
Yâ Rahîm! (celle celâluhu)
Yâ Rahmân! (celle celâluhu)
Yâ Hannân! (celle celâluhu)
Yâ Mennân! (celle celâluhu)
Yâ Deyyân! (celle celâluhu)
Yâ Furkân! (celle celâluhu)
Yâ Sultân! (celle celâluhu)
Yâ ALLAH! (celle celâluhu)…

Âmin! Âmin!..

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...

Not: Kardeşlerimin Münir Derman (k.s.) hazretlerinin 'El yed' isimli sohbetini bir daha okumalarını tavsiye ederim, çünkü ben bu siteyi o yazıyı okuduktan sonra buldum.
Muhammedi muhabbetlerle..
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

fatmaana yazdı:HADÎS-İ ŞERÎF-DUÂ

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) Enes (radiyallahu anh)’a :
“Yâ Enes! ALLAH Tealâ’dan bir hâcet dileyeceksen ve çabuk olmasını istiyorsan şöyle söyle:
Bismillahirrahmânirrahîm
Lâ ilâhe illâllahu vahdehu lâ şerike lehu’l- Aliyyü’l- Azîm!
Lâ ilâhe illâllahu vahdehu lâ şerike lehu’l-Halîmü’l Kerîm!
Bismillâhillezi Lâ ilâhe illâ Hüve’l- Hayyu’l- Halîmu!
Subhânallahi Rabbi’l- Arşi’l- Azîm!
Elhamdu lillâhi Rabbi’l-âlemîn!

".. Keennehum yevme yerevne mâ yuadune lem yelbesüüüü illâ saaten min neharin belâgun fehel yuhleku ille’l- kavmu’l- fâsikun.” (Ahkâf 46/35)

Allahümme! İnnî es’elüke mûcibâti rahmetike ve azaime magfiretike ve’s- selâmete min küllî birrin ve’l-fevze bi’l- cenneti ve’n- necâte mine’n- nâr!
Allahümme! Lâ teda’a lî zenben illâ gafertehu velâ hemmen illâ ferectehu velâ deynen illâ kazaytehu velâ hacetun min havâici’d- dünya ve’l-âhireti illâ kazayteha bi rahmatike yâ Erhame’r-Rahimîn!



MÂNÂSI :

Vâhid olan ALLAH’dan başka gerçek ilâh yoktur, O’nun ortağı da yoktur, El Aliyyü’l- Azîmdir!
Vâhid olan ALLAH’dan başka gerçek ilâh yoktur, O’nun ortağı da yoktur, El Halîmü’l Kerîmdir!
El Hayyu’l- Halîm olan ALLAH’ın ismiyle, yüce Arş’ın Rabbi ALLAH tealâ’yı tesbih ederim.
Hamd âlemlerin Rabbi ALLAH’a mahsustur.


“...onlar vâdedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu, bir tebliğdir. Yoldan çıkmış topluluklardan başkası helâk edilir mi hiç!.” (Ahkâf 46/35)

Allah’ım!
Sen’den rahmetine mucibâtı
Mağfiretini sağlayacak her türlü;
Her türlü “ism” den selâmeti;
Her türlü “birr” den ganimeti;
Cennete Fevzi;
Ateşten necâtı isterim!...

Allah’ım!
Bana bağışlamayacağın bir günah;
Ferec vermeyeceğin bir hemm;
Ödettirmeyeceğin bir borç;
Yerine getiremeyeceğim dünya ve âhiret ihtiyaçlarından bir ihtiyaç bırakma!..
Eyy merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım rahmetinle ihsan eyle
(Yâ Rabbenâ! Âmiiiin!.)


(Enes radiyallahu anhu’dan Tabaranî, Duâ)

Hâcet : İhtiyaç, lüzum, muhtaçlık.
Vâhid : Zâtında tek olan.
El Aliyyü’l- Azîmdir : Çok yüce ve uludur.
El Halîmü’l Kerîmdir : Çok yumuşak ve ikram edicidir.
El Hayyu’l- Halîm : Daima diri ve kullarına hilm sahibi.
Tesbih ederim : Tüm noksanlıklardan uzak olduğuna inanırım ve söylerim.
Hamd âlemlerin Rabbi ALLAH’a mahsustur : O’nun hakkıdır, O’nun içindir.
Sen’den rahmetine mucibâtı : Kabul etmeyi, kabul edilmeyi, uymayı, vesilelerin gereğini işlemeyi, bizim için Rahmetenlilâlemîn olan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i duymayı ve her hususta uymayı..
Mağfiretini : Bağışlamanı.
Azaimi : Azm, irade, karalılık, ve gayretle yapılabilen işleri.
Her türlü “ism”den : Suç, günah, hata, zenb, kötülükten.
Selâmeti : Salimliği, eminliği, korku ve endişesiz şekilde kurtulmayı ve korunmayı.
Her türlü “birr” den : İyilik, güzellik, hayr, bağışta bulunmadan.
Ganimeti : Çalışmaksızın, emeksiz ve beklenmedik nâsib ve kısmet, zenginlik payı.
Fevzi : Selâmetle ulaşıp kurtuluş zaferine kavuşmayı.
Ateşten : Cehennemden.
Necâtı : Kurtuluşu, halâsı isterim!...
Ferec : Çıkış yolu, çözüm, ferahlık.
Hemm : Gam, keder, tasa, kaygı, sıkıntı, problem.
İhtiyaçlarından : Havâic: ihtiyac, hâcet, lüzum, gereklik, muhtaçlık, zarüret.
Bir ihtiyaç bırakma : Gelmesini isteme, dilemez teşvik etme, denkleştirme, muhtaç etme!....
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Hakan yazdı:RESÛLULLAH (SAV)'in DUASI


----Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : "Biriniz dua ettiği zaman sakın: Allahım, dilersen beni affet demesin. Kesin, kararlı ve azimli istesin, rağbeti büyültsün. Çünkü Allah'a, vereceği hiçbir şey büyük gelmez." buyurmuştur.

(Ebu Hureyre (radiyallahu anhu)'dan, Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4838)
KUL İHVANİ DİVANINDAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Kardeşimiz Şerif,
Allahu Teala sizin dualarınızla birlikte sizden daha beter olan bu gariban kulun duasını da kabul etsin inşaallah, yazınızı okuyunca garip de budanacak azada kalmadı düz kütüğe döndü. Lakin Allah c.c Gafur ve Rahim'dir, tevbeleri çok kabul eden Et-Tevvab'dır. Budanan ağaç yeni filizler verir ve ağacın iyiliği için budanır, Yüce Allah'tan O'nun rahmetine gark olmamızı diliyorum.


Âmin! Âmin!

Yâ Muîn! (celle celâluhu)
Yâ Lâtif! (celle celâluhu)
Yâ Kerîm! (celle celâluhu)
Yâ Rahîm! (celle celâluhu)
Yâ Rahmân! (celle celâluhu)
Yâ Hannân! (celle celâluhu)
Yâ Mennân! (celle celâluhu)
Yâ Deyyân! (celle celâluhu)
Yâ Furkân! (celle celâluhu)
Yâ Sultân! (celle celâluhu)
Yâ ALLAH! (celle celâluhu)…

Âmin! Âmin!..

Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...
Âmin! Âmin!


Selam ve sevgiyle
Gariban
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

(Sizden biri hasta olursa kendisi veya din kardeşi şu duayı okusun): "Semada ismi takdis edilen, emri yerde gökte dinlenen Rabbimiz! Rahmetini gökte olduğu gibi yerde de kıl. Günahlarımızı ve hatalarımızı affeyle. Muhakkak ki Sen temizlerin, tabiblerin Rabbısın, Bize Rahmetinden Rahmet, bu ağrı üzerine şifa hazinenden şifa buyur." derse Allah'ın izni ile iyileşir.
Ravi: Hz. Ebud Derda (r.a.)


Balık sahibinin (Yunus a.s) balığın karnında ettiği dua; "Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn." dir. Hangi (bir derdli) müslüman adam bu duayı söylerse Allah onu derdinden mutlaka kurtarır.
Ravi: Hz. Saad İbni Ebu Vakkas (r.a.)


kulihvani yazdı:
BİZ BİRlikte Dua Zinciri oluşturalım gönüllerimizde Rabbımızın şifâsını dileyelim..
İnşâallah..
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

ASLında . . . .
gerçek: BANA İKRÂM EDİLDİĞİDİR BENDEKİNİN...
gerçek: BENİM OLMADIĞIDIR...
gerçek: BENİM BEN DEMEMİN DOĞRU OLMADIĞIDIR...
gerçek: BENİM DEDİKLERİM GİBİ BENİMDE ALLAH CELLE CELÂLUHÛ'YA AİT OLDUĞUMDUR...
gerçek: BENİM ESFELİ SAFİLİNDE OLDUĞUM AHSENİ TAKVİME YOL ARADIĞIMDIR. ESFELDE OLANIN AHSENDE OLAN GİBİ OLMADIĞIDIR...
gerçek: UYKUDA İKEN YAPTIKLARIMIZDAN HABERİMİZ OLMADIĞIDIR. UYANIKKEN YAPTIKLARIMIZDAN HABERDÂR OLURUZ. ASHÂBI KEHFİN MAĞARADA UYURKEN SAĞA SOLA DÖNDÜKLERİNİ GÖRSEYDİN KORKARDIN DEDİĞİ GİBİ OLDUĞUMUZDUR.
gerçek: BENİM OLMADIĞIMDIR...
gerçek: NE SEN VAR NE BEN VAR BİR TEK ĞAFFÂR OLDUĞUDUR.

gerçek:Hakîkâtte, sanırım yaptığımız hatâlar ve günahların asıl sebebini bilemememizden kaynaklanıyor tökezlemelerimiz.
Kutsal kitabımızda ĞAFURU'R- RAHÎM olduğu müjdesi verilmekte, tevbeleri çokça kabul ettiği müjdesi verilmekte...
ALLAH Celle Celâluhû bağışlaya affede günahlarımızı...
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

amin...

HER İNSAN HATA EDER……

Şimdi kara ama bir zamanlar kar beyazdı nasıl oldu anlamadım ama bir gün baktım ki kapkara oluvermiş tertemiz verdiğin kalbim.Evet Allah’ım kapkara oluvermiş.Günahların yapılan hataların belki de affedilmez yanlışların yüküyle kapkara oluvermiş.Bir zamanlar farkında değildim ama artık biliyorum biliyorum Allah’ım artık ne kadar hata işlediğimi ne kadar yanlışa battığımı görebiliyorum.Çok günahkarım çok hata işledim beni de beni de affeder misin Allah’ım.Bazen oluyor artık geri dönsem bile affedilemem diyorum.

Ama sen kızını diri diri toprağa gömen Ömer’i,Hz. Hamza’yı parça parça eden Vahşiyi,Hz. Hamza’nın ciğerini ısıran Hind’i bile affedensin.Belki beni de beni de affedersin Allah’ım.

Tövbe ederseniz hiç günah işlememiş gibi olursunuz diyorsun belki benim de tövbem kabul olur belki ben de hiç günah işlememiş gibi olurum kabul et Rabbim işte kapına geldim tövbe ediyorum kabul et Rabbim işte kapına geldim acizliğimi bildiriyorum kabul et Rabbim kabul et ki ahirette Muhammed’in nur yüzünü görebileyim kabul et ki senin kulun olabilme şerefine erişebileyim kabul et ki senin rızanı kazanabileyim.

Senin rızan ki müslümanlar için cehennemden kurtuluştan,cennete girişten daha hayırlıdır bizim için.. senin rızan ki dünyada ki hiçbir nimet boy ölçüşemez onunla.İşte tövbe ediyorum kabul et Rabbim.

Rabbim biliyorum kalbimin karasını benim gibi aciz bir insanın temizlemeye gücü yetmez benim kalbimin karasını ancak senin gibi rahmet sahibi birinin sonsuz bağışlaması temizler.

Sonsuz rahmetinle temizle kalbimi.Zira yapacağım hiçbir tövbe,edeceğim hiçbir ibadet senin rahmetin kadar temizleyemez kalbimi.’Her insan hata eder’ diyor iki cihan peygamberi.Kulum günahkarım ben de hata ettim ama bu sözünün devamı olarak’Hata edenlerin en hayırlısı tövbe edenlerdir’ müjdesini veriyor resul.

Yunus ki kavmine kızıp kavminin hatalarını sana havale etmişti , Nuh ki kavminin yaptıklarına dayanamayıp artık senden medet istemişti.ben de nefsimi sana havale ediyorum Allah’ım.Zira artık beden taşıyamaz oldu bu nefsi,zira artık beden taşıyamaz oldu bu yanlışları, bu hataları,bu günahları.Hatalarımı ayır bedenimden, günahlarımla ruhumun arasını aç,uzaklaştır bu canı bu bedeni işlenen her türlü şerden.

Zira sen yardım etmezsen benim gücüm yetmez Allah’ım.Şu fani halimle kendi nefsime bile yetemem.Sen her yaratılmışa yeten halinle yetersin bana da.

Kapına geldim siz bana yürüyerek gelirseniz ben koşarak gelirim diyordun ya ben sana ancak sürünerek gelebilirim zira günahların yüküyle yürüyemez oldum

Biliyorum Allah’ım sen çok affedicisin affı seversin beni de affet! Affet ki ahirette yüzüne bakabileyim,affet ki senin rızanı kazanabileyim,affet ki Muhammed’e(sav) ümmet olabileyim.

Affedilenlerden olabilmek duasıyla…

alıntı..
**

Sevgili kardeşimiz...
UYANışımıza vesile olan tüm güzel kullardan MEVLAM razı olsun inş...
Rabbi Rahime de hamdolsun...

Büyüklerden biri buyuruyor ki, (Vermek istemeseydi, istek vermezdi).

--------------------------------------------------------------------------------
Şimdi tevafuken okuduğum konuyla alakalı olmasa bile İMAM-I RABBANİ "kaddesallahü teâlâ sirrehül azîz" HAZRETLERİNDEN İNCİLER -70. mektubu paylaşmak istedim....
HAYR OLMASI DUASI İLE...
Sevgiyle...

Allahü teâlâ, kendini aramak arzûsunu artdırsın Ona kavuşmağa mâni’ olan şeylerden sakınmak nasîb eylesin! Lutf etdiğiniz kıymetli mektûb geldi Allahü teâlâyı istemekde, Onun için yanıp yakılmakda olduğunuzu bildirdiği için, çok hoşa gitdi Çünki, istemek, kavuşmanın müjdecisidir Yanıp yakılmak da, kavuşmanın başlangıcı demekdir Büyüklerden biri buyuruyor ki, (Vermek istemeseydi, istek vermezdi)

İstek ni’metinin kıymetini bilip, bunun elden kaçmasına sebeb olacak şeylerden sakınmalıdır İsteğin gevşememesine ve ateşin soğumamasına dikkat etmelidir Bu ni’metin elden çıkmamasına en çok yarayan şey, buna şükr etmekdir Çünki, sûre-i İbrâhîm yedinci âyetinde meâlen, (Ni’metlerime şükr ederseniz, elbette artdırırım) buyuruldu

Hem şükr etmek, hem de, Ona sığınmak ve başka birşeyi sevmemek için ağlamak yalvarmak lâzımdır İçden, ağlamak, yalvarmak gelmezse, kendini zorlamalıdır (Ağlamazsanız kendinizi ağlatınız!) demişlerdir Kâmil ve mükemmil bir zâtı [ya’nî yetişmiş ve yetişdirebileni] buluncıya kadar, bu isteği, bütün sıcaklığı ile kalbinizde saklamak lâzımdır Böyle birisi ele geçerse, bütün arzûları, istekleri, onun eline bırakmalı, ölü yıkayıcının elindeki ölü gibi olmalıdır ...

Muhammedi sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Değerli Şerif kardeşimiz samimi gönlünüz Nur-u Mim dolsun inşaallah...
Çile çiçekleri göz yaşları ile sulanıp Rahmet bulur ve açar inşaallah..
"Çilesiz sırra erilmez!.." der büyüklerimiz...
BİZler bu Zor ÇÖL YOLunda kulluk imtihanımızda HAYYYYat sırat köprümüzden nefes nefese bir çile içinde geçip gitmekteyiz...

BİZden Gayret!
Erenlerden Himmet...
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den Şefâat,
RABB’ımız Allaü zü'l Celal' den Hidâyet dileriz cümlemiz için...

Rahmetenlilâlemin olan Muhabbet Sultanımız Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bakın nasılda merhamet duamızı herkese yapmamızı emretmekte :
“Allahümme islâh ümmet-i Muhammed,
Allahümme Ferec an ümmet-i Muhammed,
Allahümme irham ümmet-i Muhammed rahmeten ammeten!.. :
Allahım ümmet-i Muhammed’i islâh et,
Allahım ümmet-i Muhammed’e ferec ver (çıkış yolu, kurtuluş sebebi),
Allahım ümmet-i Muhammed’e merhamet et. Umûmen hepsine Yâ RABB’imiz!...”


Onun için Kul İhvanimİZ der ki:
Geçmişte bilerek veya bilmeyerek yaşadığımız hata ve günahlardan geri dönüş tevbe istiğfarında Resûlullah (sav)'in ümmeti için tevbe istiğfarına doğrudan iştirak edip katılarak:
TEVBE İSTİĞFAR Birliğinde BİR yürek ve BİZ olmak…


Şu AN içinde yaşadığımız ve pek çok olumsuzluklar içinde devam eden hayatlarımızda, her hususta razı olacağımız şeyler için Resûlullah (sav)'in rızasında buluşarak:
RIZA Birliğinde BİR yürek ve BİZ olmak…


Gelecekteki hayatlarımızda hakkın ve hayrın yaşanmasında ALLAHU ZÜLCELÂL’e duâda Resûlullah (sav)'in evrensel ümmet duâsına katılırak:
DU Birliğinde BİR yürek ve BİZ olmak…


Her zaman, her yer ve her hâlde ALLAHU ZÜLCELÂL’i zikirde Resûlullah (sav)'in Ezel-Ebed Zikrine iştirak ederek:
ZİKİR Birliğinde BİR yürek ve BİZ olmak...


GEÇENDE TEVBE "BİR"LİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA "BİR"LİĞİMİZ
GELENDE DUA "BİR"LİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET "BİR"LİĞİMİZ
RESÛLULLAH (sav) DE "BİZ" OLSUN!

İnşaallah...

Bismillâhirrahmânirrahim.

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi..

Âmin! Âmin!
Yâ Muîn! (celle celâluhu)
Yâ Lâtif! (celle celâluhu)
Yâ Kerîm! (celle celâluhu)
Yâ Rahîm! (celle celâluhu)
Yâ Rahmân! (celle celâluhu)
Yâ Hannân! (celle celâluhu)
Yâ Mennân! (celle celâluhu)
Yâ Deyyân! (celle celâluhu)
Yâ Furkân! (celle celâluhu)
Yâ Sultân! (celle celâluhu)
Yâ ALLAH! (celle celâluhu)…

Âmin! Âmin!..

Muhammedi MuhabbetlerimİZle.
Resim
Kullanıcı avatarı
Zulfikar
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 10
Kayıt: 20 Şub 2008, 02:00

Mesaj gönderen Zulfikar »

Merhaba Şerif Kardeşim,

Ne mutlu size ki Allah size bir gerçeği farkettirmiş ve sizi bu yolda arındırmak istemiş ve tövbe nasip olmuş..

Kimi zaman sıkıntılar , kimi zaman dertler , kimi zaman tövbeler ve kimi zaman da içten şükürler O'nu aramaya yani dua etmeye ve en güzel hadise olan Rabbimiz olan Allah ile gönül irtibatına sebep olur.

Elbette "Allah bize yeter , O en güzel Vekil'dir"

Ondan başka sığınacak başka yerimiz yok duamız da niyazımız da nazımız da sadece O’nadır, elbette O mağfiret edecek ve affedecek...inşallah ..Allah en doğrusunu bilendir..

Allah gönlünüze AŞK düşürsün , doğru yolda Efendimizin Şefaati üzerinize olsun, İmam Ali Efendimizin himmetinden nasiplenenlerden oluruz inşallah...

Ne güzel ki FARK içinde olanlardansınız..

Simdi ŞÜKÜR vakti... elhamdülillah

Tam Teslimiyet İnşallah...


Selam ile kalın
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/zlfkr.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nafile
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 169
Kayıt: 02 Kas 2008, 02:00

Mesaj gönderen nafile »

Haşr
21, Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.


Nisâ
17, Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder; Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.


Maide
71. Bir bela olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.

74. Hala Allah'a tevbe edip O'ndan bağışlanmayı dilemiyecekler mi? Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.


Allah razı olsun ,razı etsin inşaAllah.İhlas, bir işin içine girince geçtiği yerde rüzgar estiriyor...
Sadece ellerimiz mi yok acaba...Allah Gafur...Tevvab...Tevbeleri kabul edilenlerden eylesin bizleri...
Cevapla

“Dua Köşesi” sayfasına dön