MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

İMÂM-ı MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..
MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..


Resim
H
Ha
HaY
HaYy
HaYyda
HaYydan
HaYya
HaYyLa
Yâ HaYy
!.
CeLLe CeLâLi-HUuu!.


Resim

ÖZ’de MiM’de=->AHMED’i BiL!
TEKk MiM’inde=>HAMİD’i BuL!
ÇİFtt MiM’inde=>MAHMUDî OL!
ÜÇ MiM’inde=>MUHAMMED’i YAŞA!.


ZEVK 10.136

==>NÛRuLLAH’ın=>NÛR-u MiM’i=>İMÂM-ı MUTLAKk MUHAMMED,
==->KÂiNÂt’ın=>NÛR-u CiM’i==>MÜRŞİD-i MUTLAKk MUHAMMED,
İHVÂNİ’m==->RÛHun-CİSMİNi,
GÖSTEReN=>GeL-GeÇ RESMİNi,
ANLA!.R iSEN=>KİM’in>KİM’i=>MUTLAKkMUTLAKk MUHAMMED!.


03.10.2021.. 16:12
brsbrsm...tktktrstkkmdözünözümüzzz..


BİL!..iR iSEN==>KUR'ÂN DİLİ’n,
MESKeN EYyLe MERKEZ MİLİ’n,
->CEVLÂNdaki->MiM MUHİTi’n,
->ŞAHDAMARda'ki->MENZİL’in!.
KUL İHVÂNİ’m=->ÇİLLe ÇİLİ’n!.


Yâ RASÛLULLAH sallallahualeyhi vesellem..

Resim
ALLAHu zü’L- CeLÂL;
=>RaSûLuLLAH sallallahualeyhi ve selem'e,
=>ÂLine, EHL-i BeYTine, Ashab-ı Güzînine, tÜMM Hakk Dostlarına,
=>ve ÜMMetine Salât ü SeLÂM EYyLesin İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.
=>Âminn!.


3. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : İmâm-ı Alî kerremullahi vecheye ait salâvâtı şerîfe

Resim

TÜRKÇESİ.:
Lebbeyke ALLAHümme RABBiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- Nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ RABBe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- Nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli RABBü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike es sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI.:
”Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) MeLekLerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, duâ, ulaşım) OLsun!”

ELhamdüLiLLâHiRABBiLâLemîn!..


Resim
ResimNur_uMiM
MuhaMMedî MuhaBBetLe..


SÖZün ÖZü Resim
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

İMÂM-ı MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..
MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..


Resim

Resim
===.>MuhaMMedî MeLÂMet’in,
MÜRŞiDi=>MutLAk MuhaMMed!.
====>MuhaMMedî SeLÂMet’in,
MÜRŞiDi=>MutLAk MuhaMMed!.


ALLAHu zü’L- CeLÂL =>KUR’ÂN-I KERÎMi’nde,
BİZ ÜMMEti MuhaMMed=> MuhaMMedî MeLÂMet’in,
İMÂM-ı==>MutLAk MuhaMMed aleyhisselâm’ı
MÜRŞiDi=>MutLAk MuhaMMed aleyhisselâm’ın ÖZELLikLerini ve GÜZELLikLerini, SİLM AKL'ı ve SAff SÎNE'si OLANLara Herkesin AKLının KaDERi KaDARınca BUYurup-DUYurmaktadır.:

Tarikat ve Cemâtlerin bozuşup kokuştuğu, MuhaMMedî Rüşd'e ermemiş, Nefsinin hevâ-hevesi, hırs ve tamah batağına saplanmış, kutulmaya muhtaç sözüm ona “halkı kurtarıcı mürşid bozuntuları” ının uydurduğu şahıslarına mahsus kutsallık ve saçma olağanüstü özelliklerin tam tersine;

ResimMÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Tıpkı biz ÜMMeti gibi normal bir BeŞer/İnSÂN'dır.:


قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا
Resim---“Kul innemâ ene BEŞERun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid (vâhidun), fe men kâne yercû likâe RABBihî fe’l- ya’mel amelen sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti RABBihî ehadâ (ehaden).: De ki: “BEN de sizin gibi ancak bir BEŞER'im. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim RABB'ine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve RABBine yaptığı ibâdete hiç kimseyi ortak etmesin.” (Kehf 18/110)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Tıpkı biz ÜMMeti gibi normal bir BeŞer/İnSÂN'dır. O da, bizim gibi yemek yer ve bizim gibi çarşı pazar dolaşır.:

وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا
Resim---“Ve kâlû mâli hâze’r- resûli ye’kulit TAÂMe ve yemşî fî’l- esvâk (esvâkı), lev lâ unzile ileyhi MeLekun fe yekûne meahu nezîrâ (nezîren).: Ve dediler ki.: “Bu nasıl RESÛL ki, YEMEK yiyor ve çarşılarda dolaşıyor. Ona bir MeLek indirilseydi olmaz mıydı? Böylece onunla berâber uyarıcı olurdu.” (Furkân 25/7)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Tıpkı biz ÜMMeti gibi normal bir BeŞer/İnSÂN'dır. O, Gaybı bilmez/hislerle veya akıl ile bilinmeyen şeyi ALLAH celle celâlihu BİLir.:

قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Resim---“Kul lâ ekûlu lekum indî hazâinullâhi ve lâ a’lemul GAYBe ve lâ ekûlu lekum innî MeLek (MeLekun), in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyy (ileyye), kul hel yestevî’l- a’mâ vel basîr (basîru),e fe lâ tetefekkerûn (tetefekkerûne).: De ki: “Ben size ALLAH'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Ve GAYBı bilmiyorum. Size, muhakkak ki ben bir meleğim demiyorum. Ancak bana vahyedilene tâbî olurum.” “Basîretle gören ve görmeyen bir olur mu, hâlâ tefekkür etmiyor musunuz?” de.” (En’âm 6/50)

Resim BİZim Mürşidimiz MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Tıpkı biz ÜMMet'i gibi normal bir BeŞer/İnSÂN'dır, Ve insanların kalbinden geçeni okuyamaz.:

وَمِمَّنْ حَوْلَكُم مِّنَ الأَعْرَابِ مُنَافِقُونَ وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ مَرَدُواْ عَلَى النِّفَاقِ لاَ تَعْلَمُهُمْ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ سَنُعَذِّبُهُم مَّرَّتَيْنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَى عَذَابٍ عَظِيمٍ
Resim---“Ve mimmen havlekum mine’l- a’râbi munâfikûn (munâfikûne), ve min ehli’l- medîneti meredû alân nifâkı lâ ta’lemuhum, nahnu na’lemuhum, se nuazzibuhum merrateyni summe yuraddûne ilâ azâbin azîm (azîmin).: Ve sizin etrafınızda olan bedevî Araplar'dan, münâfık olanlar ve şehir halkından nifâk üzerinde olmaya alışmış olanlar var. Onları, sen bilmezsin. Onları, Biz biliriz. Onları, iki kere azâblandıracağız sonra (onlar), azîm (büyük) azâba döndürülecekler.” (Tevbe 9/101)

وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
Resim---“Ve izâ reeytehum tu’cibuke ecsâmuhum, ve in yekûlû tesmâ’, li kavlihim, ke ennehum huşubun musennedeh (musennedetun), yahsebûne kulle sayhatin aleyhim, humu’l- aduvvu fahzerhum, kâtelehumullâhu ennâ yû’fekûn (yû’fekûne).: Onları gördüğün zaman onların cesâmeti (görünüşleri) seni hayran bırakır. Ve eğer konuşurlarsa, onların sözlerini dinlersin, onlar sanki duvara dayalı kütükler gibidirler. Her sayhayı (gürültüyü) kendi üzerlerine (aleyhlerine) sanırlar. Onlar düşmandırlar. Artık onlardan hazer et (sakın), ALLAH onları helâk etsin (kahretsin), nasıl da döndürülüyorlar.” (Münâfikun 63/4)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Âhirette bize arka çıkıp torpiL yapamaz. Bizi Azâb MeLekLeri'nin eLinden kurtaramaz.:


قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلاَ ضَرًّا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَاْ إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“Kul lâ emliku li nefsî nef’an ve lâ darran illâ mâşaallâh (mâşaallâhu), ve lev kuntu a’lemu’l- gaybe lesteksertu mine’l- hayri ve mâ messeniyes sûu in ene illâ nezîrun ve beşîrun li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: De ki: “ALLAH'ın dilemesi hariç, ben kendime fayda veya zarar verecek güce mâlik değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, hayrı mutlaka çoğaltırdım, bana bir kötülük dokunmazdı. Ben ancak mü'min olan kavim için bir nezîr (uyaran) ve müjdeleyiciyim.” (A’raf 7/188)

قُلْ إِنِّي لَا أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا
Resim---“Kul innî lâ emliku lekum darren ve lâ reşedâ (reşeden).: De ki: “Muhakkak ki ben, size bir zarar verme ve sizi irşad etme gücüne mâlik (sâhib) değilim.” (Cin 72/21)

قُلْ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِ مُلْتَحَدًا
Resim---“Kul innî len yucîrenî minallâhi ehadun ve len ecide min dûnihî multehadâ (multehaden).: De ki: “Muhakkak beni, hiç kimse ALLAH'tan bir şeye karşı asla koruyamaz. Ve ben asla O'ndan (ALLAH'tan) başka sığınacak yer bulamam.” (Cin 72/22)

إِلَّا بَلَاغًا مِّنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Resim---“İllâ belâgan minallâhi ve risâlâtih (risâlâtihî), ve men ya’sıllâhe ve resûlehu fe inne lehu nâre cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ (ebeden).: (Bu) sadece ALLAH'tan olanı tebliğ ve O'nun risâletidir. Ve kim ALLAH'a ve O'nun Resûl'üne âsi olursa, bundan sonra muhakkak ki onun için, içinde ebediyyen kalacağı cehennem ateşi vardır.” (Cin 72/23)


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Âhirette bize ve kendisine NE YAPILacağını biLe biLmez.:


قُلْ مَا كُنتُ بِدْعًا مِّنْ الرُّسُلِ وَمَا أَدْرِي مَا يُفْعَلُ بِي وَلَا بِكُمْ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَى إِلَيَّ وَمَا أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Kul mâ kuntu bid’an miner rusuli ve mâ edrî mâ yuf’alu bî ve lâ bikum, in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyye ve mâ ene illâ nezîrun mubîn (mubînun).: “Ben diğer resûllerden farklı bir (bi’dat) ortaya çıkarmış değilim.” de. Ve bana ve size ne yapılacağını ben bilemem. Ben sadece bana vahyedilene tâbî olurum. Ve ben apaçık bir nezîrden başka bir şey değilim.” (Ahkâf 46/9)


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>ÖLüLere işittiremez, kabirdekiLerLe sohbet edemez.:


فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَا يَسْتَخِفَّنَّكَ الَّذِينَ لَا يُوقِنُونَ
Resim---“Fâsbir inne va’dallâhi hakkun ve lâ yestahıffennekellezîne lâ yûkınûn (yûkınûne).: Öyleyse sabret, muhakkak ki ALLAH'ın vaadi haktır. Ve yakîn hasıl etmemiş olanlar (kesin bilgi sâhibi olmayanlar), sakın seni hafifliğe sürüklemesinler.” (Rûm 30/92)

وَمَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاء وَلَا الْأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَن يَشَاء وَمَا أَنتَ بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُو
Resim---“Ve mâ yestevî’l- ahyâu ve le’l- emvât (emvâtu), innallâhe yusmiu men yeşâu, ve mâ ente bi musmiin men fî’l- kubur (kubûri).: Ve hayy (diri) olanlar ve ölüler eşit olmaz. Muhakkak ki ALLAH, dilediğine işittirir. Ve sen, kabirlerde (mezârlarda) olanlara işittirici değilsin.” (Fâtır 35/22)


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>EceLi geLince öLümünü erteLeyemez.:


إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ
Resim---“İnneke meyyitun ve innehum meyyitûn (meyyitûne).: Muhakkak ki sen de meyyitsin (ölümlüsün). Ve muhakkak ki onlar da meyyit (ölümlüler).” (Zümer 39/30)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

DEV AYNAsına BAKan=>KEdi,
“ASLanım!” dedi=>KüKREdi,
“İŞte MÜRşid bENiM!.” DEdi,
SERÇELerin==>Tek Tek YEdi!.


ALLAHu zü’L- CeLÂL’in DÎNi olan BİZim DÎNimiz İSLÂM DÎNi;
İlk Gününden bu güne kadar, HAKk TeÂLÂ’nın HaLkına hükmetmek, sultasına alıp sömürmek ve hevâ-hevesinin kölesi nefsinin ESİRi olan Müfsid Mürşid bozuntularının fitneleriyle sarsılmıştır..
Belki de sadakat, samimîyyet ve ihlâsla kendisine el verip bağlanan; MuhaMMedî EDEb, İLim, İrfân ve ErkÂNdan habersiz zavallı Müslümanların Dünyasını-DÎNini-Âhiretini mahveden canavarLara .: “Yuhhh!.” Olsun!.


وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ أَولِيَاء اللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِوَكِيلٍ
Resim---“Vellezînettehazû min dûnihî evliyÂLLÂHu hafîzun aleyhim ve mâ ente aleyhim bi vekîl (vekîlin).: Ve onlar, O'ndan (ALLAH'tan) başka (kulları durumundakilerden) velîler (dostlar, koruyucular, otoriteler) edindiler. ALLAH, onların üzerine HAFÎZ'dir (yaptıklarını hayat filmlerinde muhafaza eder). Ve sen, onlara vekil değilsin. (ALLAH adına da onlar üzerinde zor kullanamazsın.)” (Şûrâ 42/53)


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>ALLAH’ın DiLemesi Dışında Bize de Kendisine de Bir Fayda SağLayamaz.:


قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلاَ ضَرًّا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَاْ إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“Kul lâ emliku li nefsî nef’an ve lâ darran illâ mâşaallâh (mâşaallâhu), ve lev kuntu a’lemu’l- gaybe lesteksertu mine’l- hayri ve mâ messeniye’s- sûu in ene illâ nezîrun ve beşîrun li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: De ki: “ALLAH'ın dilemesi hariç, ben kendime fayda veya zarar verecek güce mâlik değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, hayrı mutlaka çoğaltırdım, bana bir kötülük dokunmazdı. Ben ancak mü'min olan kavim için bir nezîr (uyaran) ve müjdeleyiciyim.” (A’raf 7/188)


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>DeğiL Bize GeLeni, Kendisine GeLen Zararı BiLe Savamaz. Havada Uçamaz, Denizde Yürüyemez, Aynı Anda Birkaç Yerde Görünemez, ÖLüLeri DiriLtemez. BöyLe Mu’cizeLeri/KerâmetLeri Yoktur.:


وَمَا مَنَعَنَا أَن نُّرْسِلَ بِالآيَاتِ إِلاَّ أَن كَذَّبَ بِهَا الأَوَّلُونَ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُواْ بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالآيَاتِ إِلاَّ تَخْوِيفًا
Resim---“Ve mâ meneanâ en nursile bi’l- âyâti illâ en kezzebe bihe’l- evvelûn (evvelûne), ve âteynâ semûde’n- nâkate mubsıraten fe zâlemû bihâ, ve mâ nursilu bi’l- âyâti illâ tahvîfâ (tahvîfen).: Bizim âyet (mu’cize) göndermemize mani olan şey, ancak evvelkilerin onu (mu’cizeleri) yalanlamış olmalarıdır. Semud kavmine (gözle) görünen (bir mu’cize olarak) dişi deve verdik. Sonra ona zulmettiler. Ve Biz, âyetleri (mu’cizeleri), korkutmaktan başka bir şey için göndermeyiz.” (İsrâ 17/59) ()

وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِّن رَّبِّهِ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi âyâtun min RABBih (RABBihî), kul inneme’l- âyâtu indallâh (indallâhi), ve innemâ ene nezîrun mubîn (mubînun).: Ve: “Ona RABBinden âyetler (mu’cizeler) indirilseydi olmaz mıydı?” dediler. De ki: “Muhakkak ki âyetler (mu’cizeler), ancak ALLAH'ın katındadır. Ve ben, sadece apaçık bir nezîrim (uyarıcıyım).” (Ankebût 29/50)

أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“E ve lem yekfihim ennâ enzelnâ aleyke’l- kitâbe yutlâ aleyhim, inne fî zâlike le rahmeten ve zikrâ li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: Onlara okunmakta olan Kitab'ı, sana nasıl indirdiğimiz kendilerine kâfi gelmedi mi? Muhakkak ki mü'min olan bir kavim için bunda elbette rahmet ve zikir vardır.” (Ankebût 29/51)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

DEV AYNAsına BAKan=>KEdi,
“ASLanım!” dedi=>KüKREdi,
“İŞte MÜRşid bENiM!.” DEdi,
SERÇELerin==>Tek Tek YEdi!.


ALLAHu zü’L- CeLÂL’in DÎNi olan BİZim DÎNimiz İSLÂM DÎNi;
İlk Gününden bu güne kadar, HAKk TeÂLÂ’nın KULLarına hükmetmek, sultasına alıp sömürmek için, Çılgın Nefsinin hevâ-hevesinin Kölesi/ESİRi olan Müfsid Mürşid bozuntularının fitneleriyle sarsılmıştır..
Belki de sadakat, samimîyyet ve ihlâsla kendisine el verip bağlanan; MuhaMMedî EDEb, İLim, İrfân ve ErkÂNdan habersiz zavallı Müslümanların Dünyasını-DÎNini-Âhiretini mahveden canavarLara .: “Yuhhh!.” Olsun!.


وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ أَولِيَاء اللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِوَكِيلٍ
Resim---“Vellezînettehazû min dûnihî evliyÂLLÂHu hafîzun aleyhim ve mâ ente aleyhim bi vekîl (vekîlin).: Ve onlar, O'ndan (ALLAH'tan) başka (kulları durumundakilerden) velîler (dostlar, koruyucular, otoriteler) edindiler. ALLAH, onların üzerine HAFÎZ'dir (yaptıklarını hayat filmlerinde muhafaza eder). Ve sen, onlara vekil değilsin. (ALLAH adına da onlar üzerinde zor kullanamazsın.)” (Şûrâ 42/53)


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>ALLAH’ın DiLemesi Dışında Bize de Kendisine de Bir Fayda SağLayamaz.:


قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلاَ ضَرًّا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَاْ إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“Kul lâ emliku li nefsî nef’an ve lâ darran illâ mâşaallâh (mâşaallâhu), ve lev kuntu a’lemu’l- gaybe lesteksertu mine’l- hayri ve mâ messeniye’s- sûu in ene illâ nezîrun ve beşîrun li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: De ki: “ALLAH'ın dilemesi hariç, ben kendime fayda veya zarar verecek güce mâlik değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, hayrı mutlaka çoğaltırdım, bana bir kötülük dokunmazdı. Ben ancak mü'min olan kavim için bir nezîr (uyaran) ve müjdeleyiciyim.” (A’raf 7/188)


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>DeğiL Bize GeLeni, Kendisine GeLen Zararı BiLe Savamaz. Havada Uçamaz, Denizde Yürüyemez, Aynı Anda Birkaç Yerde Görünemez, ÖLüLeri DiriLtemez. BöyLe Mu’cizeLeri/KerâmetLeri Yoktur.:


وَمَا مَنَعَنَا أَن نُّرْسِلَ بِالآيَاتِ إِلاَّ أَن كَذَّبَ بِهَا الأَوَّلُونَ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُواْ بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالآيَاتِ إِلاَّ تَخْوِيفًا
Resim---“Ve mâ meneanâ en nursile bi’l- âyâti illâ en kezzebe bihe’l- evvelûn (evvelûne), ve âteynâ semûde’n- nâkate mubsıraten fe zâlemû bihâ, ve mâ nursilu bi’l- âyâti illâ tahvîfâ (tahvîfen).: Bizim âyet (mu’cize) göndermemize mani olan şey, ancak evvelkilerin onu (mu’cizeleri) yalanlamış olmalarıdır. Semud kavmine (gözle) görünen (bir mu’cize olarak) dişi deve verdik. Sonra ona zulmettiler. Ve Biz, âyetleri (mu’cizeleri), korkutmaktan başka bir şey için göndermeyiz.” (İsrâ 17/59)

وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِّن رَّبِّهِ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi âyâtun min RABBih (RABBihî), kul inneme’l- âyâtu indallâh (indallâhi), ve innemâ ene nezîrun mubîn (mubînun).: Ve: “Ona RABBinden âyetler (mu’cizeler) indirilseydi olmaz mıydı?” dediler. De ki: “Muhakkak ki âyetler (mu’cizeler), ancak ALLAH'ın katındadır. Ve ben, sadece apaçık bir nezîrim (uyarıcıyım).” (Ankebût 29/50)

أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“E ve lem yekfihim ennâ enzelnâ aleyke’l- kitâbe yutlâ aleyhim, inne fî zâlike le rahmeten ve zikrâ li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: Onlara okunmakta olan Kitab'ı, sana nasıl indirdiğimiz kendilerine kâfi gelmedi mi? Muhakkak ki mü'min olan bir kavim için bunda elbette rahmet ve zikir vardır.” (Ankebût 29/51)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın =>İsâ, Musâ, İbrahîm aleyhumusselâm gibi NebîLerden =>Âdem aleyhisselâm’a kadar uzanır..
MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın ALLAHu zü’L- CeLÂL’den başka –Gavs, Kutub vs. gibi-sığınacağı kimsesi asLa yoktur.:


قُلْ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِ مُلْتَحَدًا
Resim---“Kul innî len yucîrenî minallâhi ehadun ve len ecide min dûnihî multehadâ (multehaden).: De ki: “Muhakkak beni, hiç kimse ALLAH'tan bir şeye karşı asla koruyamaz. Ve ben asla O'ndan (ALLAH'tan) başka sığınacak yer bulamam.” (Cin 72/22)


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Darda KaLınca da NormaL Hayatında da =>Her Yer-Her ÂN-Her HâL-Her Nefeste =>YaLnızca ALLAHu Zü’l- CeLâL’den Yardım İster.:


إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
Resim---“İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn (nestaînu).: (ALLAH'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİÂNE/iâne isteriz- yardım dileriz.” (Fâtiha 1/5)

قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا
Resim---“Kul innemâ ed’û RABBî ve lâ uşriku bihî ehadâ (ehaden).: De ki: “Ben sadece RABBime duâ ederim ve hiç kimseyi O'na ortak etmem.” (Cin 72/20)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Günahsız değildir.. Abdullah aleyhisselâm olarak her insân gibi kusurları OLmuştur ve bunlar için ALLAH’tan af dilenmiştir. ALLAH celle celâlihu da affettiğini beyân etmiştir.:

لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا
Resim---“Li yagfire lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).: ALLAH, senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etsin ve sana ni'metini tamamlasın ve seni Sıratı Mustakîm'e ulaştırsın diye.” (Fetih 48/2)

فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ
Resim---“Fasbir inne va’dallâhi hakkun vestagfir li zenbike ve sebbih bi hamdi RABBike bi’l- aşiyyi ve’l- ibkâr (ibkâri).: Öyleyse sabret. Muhakkak ki ALLAH'ın vaadi haktır. Ve günahların için mağfiret dile. Akşam ve sabah RABBini hamd ile tesbih et.” (Mu’min 40/55)

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ
Resim---“Fa’lem ennehu lâ ilâhe illâllâhu vestagfir li zenbike ve li’l- mu’minîne ve’l- mu’minât (mû’minâti), vallâ hu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum.: Bu durumda ALLAH'tan başka İlâh olmadığını bil ve kendi günahların için, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile. Ve ALLAH, sizin dönüşünüzü ve sizin yurdunuzu bilir.” (MuhaMMed 47/19)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın =>GünahLarının affediLmesi için –araya koyabiLeceği– kimsesi de yoktur. Bu yüzden yaLnızca ALLAHu zü’L- CeLÂL’den afv diLemesi EMRediLmiştir.:

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَاسْتَقِيمُوا إِلَيْهِ وَاسْتَغْفِرُوهُ وَوَيْلٌ لِّلْمُشْرِكِينَ
Resim---“Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun festekîmû ileyhi vestagfirûh (vestagfirûhu), ve veylun li’l- muşrikîn (muşrikîne).: De ki: “Ben sadece sizin gibi bir insanım. Bana sizin ilâhınızın, tek bir ilâh olduğu vahyediliyor. Öyleyse O'na yönelin (O'na doğru istikamet alın) ve O'ndan mağfiret dileyin. Ve müşriklerin vay haline!” (Fussilet 41/6)

(Günümüzde kendilerinin =>mâsum- günahsız olduğunu saçmalayan mürşid bozuntularına duyutuLur!!!.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Her HÂLde Mütevâzi’dir.:

وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
Resim---“Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne ale’l- ardı hevnen ve izâ hâtabehumu’l- câhilûne kâlû selâmâ (selâmen).: Ve Rahmân'ın kulları yeryüzünde tevâzu’yla yürür. Ve onlara câhiller hitap ettiği (lâf attığı) zaman “selâm” derler.” (Furkân 25/63).

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Biz ÜMMeti İçin RahmetLi, bize AsLa EfendiLik TasLamaz. Bizim Sıkıntıya Düşmemizi İstemez. Bize Karşı Çok MerhametLi, Ve Yumuşak YürekLi, Affedici Ve BağışLayıcı Yüksek HuyLudur.:

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ
Resim---“Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîza’l- kalbi lenfaddû min havlik (havlike), fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fî’l- emr (emri), fe izâ azamte fe tevekke’l- alâllâh (alâllâhi), innallâhe yuhibbu’l- mutevekkilîn (mutevekkilîne).: O zaman, ALLAH'tan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Ve eğer sen, kaba, katı yürekli olsaydın, mutlaka senin etrafından dağılırlardı. Artık onları affet ve onlar için mağfiret dile ve işler konusunda onlarla muşavere et (danış). Azmettiğin zaman, artık ALLAH'a tevekkül et. Muhakkak ki ALLAH, tevekkül edenleri (ALLAH'a güvenenleri) SEVer.” (Âl-i İmrân 3/159)

لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz (azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bi’l- mu’minîne raûfun rahîm (rahîmun).: Andolsun ki; size, sizin içinizden azîz bir Resûl geldi. Sizin üzüldüğünüz şey, O'na ağır gelir (O'nu üzer). Size çok düşkün, mü'minlere şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe 9/128)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm ki=>Erkek veya Kadın her MüsLümÂNdan DiLeyen Herkes O’nunLa GörüşebiLir. Ve Hatta TartışabiLir BiLe.:

قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِي
Resim---“Kad semiallâhu kavlelletî tucâdiluke fî zevcihâ ve teştekî ilallâhi vallâhu yesmeu tehâvurekumâ, innellâhe semî’un basîr (basîrun).: ALLAH, kocası hakkında seninle tartışan ve ALLAH'a şikâyet edenin (kadının) sözünü işitmişti. Ve ALLAH, sizin konuşmalarınızı işitir. Muhakkak ki ALLAH; en iyi işitendir, en iyi görendir.” (Mücâdele 58/1)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>ALLAHu zü’L- CeLÂL’in İLahî NASsLa Hüküm Koymadığı HususLarda SahabeLeriyLe/ArkadaşLarıyLa İstişâre Eder Ve De ÇoğunLuğun Kararına Uyar..:

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ
Resim---“Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîza’l- kalbi lenfaddû min havlik (havlike), fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fî’l- em r(emri), fe izâ azamte fe tevekke’l- alâllâh (alâllâhi), innallâhe yuhibbu’l- mutevekkilîn (mutevekkilîne).: O zaman, ALLAH'tan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Ve eğer sen, kaba, katı yürekli olsaydın, mutlaka senin etrafından dağılırlardı. Artık onları affet ve onlar için mağfiret dile ve işler konusunda onlarla muşavere et (danış). Azmettiğin zaman, artık ALLAH'a tevekkül et. Muhakkak ki ALLAH, tevekkül edenleri (ALLAH'a güvenenleri) SEVer.” (Âl-i İmrân 3/159)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Mecbur edici ve zorlayıcı değil=>AÇıkça biLdiren ApAÇık bir NEZİR/UYARICI-dır.:

(Devrimizdeki; Gassalın/Ölü Yıkayıcının önünde yatan bir Meyyit /Ölü gibi teslim olup her ne dersem yapacaksınız!.” diyen vurguncu Mürşid bozuntularına yuhh OLsun!.)

وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِّن رَّبِّهِ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi âyâtun min RABBih (RABBihî), kul inneme’l- âyâtu indallâh (indallâhi), ve innemâ ene nezîrun mubîn (mubînun).: Ve: “Ona RABBinden âyetler (mu’cizeler) indirilseydi olmaz mıydı?” dediler. De ki: “Muhakkak ki âyetler (mu’cizeler), ancak ALLAH'ın katındadır. Ve ben, sadece apaçık bir nezîrim (uyarıcıyım).” (Ankebût 29/50)

قُلْ إِنَّمَا الْعِلْمُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Kul inneme’l- ilmu indallâhi ve innemâ ene nezîrun mubîn (mubînun).: De ki: “Bu ilim ancak ALLAH'ın indindedir. Ve ben sadece (ALLAH'ın azâbını) açıkça bildiren bir nezîrim (uyarıcıyım).” (Mülk 67/26)

إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلاَ تُسْأَلُ عَنْ أَصْحَابِ الْجَحِيمِ
Resim---“İnnâ erselnâke bi’l- hakkı beşîren ve nezîren, ve lâ tus’elu an ashâbi’l- cahîm (cahîmi).: Muhakkak ki BİZ seni, hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ve ashabı cehîmden (cehennemliklerden) sana sorulmaz (sen cehenneme gideceklerden sorumlu tutulmazsın ).” (Bakara 2/119)

أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ اللّهَ إِنَّنِي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ
Resim---“Ellâ ta’budû illallah (illallâhe), innenî lekum minhu nezîrun ve beşîr (beşîrun).: (Bu kitap), ALLAH'tan başkasına kul olmamanız içindir. Muhakkak ki ben, O'ndan (O'nun tarafından) sizin için bir uyarıcı ve müjdeciyim.” (Hûd 11/2)

وَيَوْمَ نَبْعَثُ فِي كُلِّ أُمَّةٍ شَهِيدًا عَلَيْهِم مِّنْ أَنفُسِهِمْ وَجِئْنَا بِكَ شَهِيدًا عَلَى هَؤُلاء وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ
Resim---“Ve yevme neb’asu fî kulli ummetin şehîden aleyhim min enfusihim ve ci’nâbike şehîden alâ hâulâ (hâulâi), ve nezzelnâ aleyke’l- kitâbe tibyânen likulli şey’in ve huden ve rahmeten ve buşrâ li’l- muslimîn (muslimîne).: Ve o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şâhid beas ederiz (vazifeli kılarız). Ve seni de onların üzerine şâhid olarak getirdik. Ve sana, herşeyi beyan eden (açıklayan), hidâyete erdiren ve rahmet olan Kitab'ı, müslümanlara (ALLAH'a teslim olanlara) müjde olarak indirdik.” (Nahl 16/89)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Resim---“Ve mâ erselnâke illâ mubeşşiren ve nezîrâ (nezîren).: Ve BİZ, seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Furkân 25/56)

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Resim---“Yâ eyyuhen nebiyyu innâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ (nezîren).: Ey Nebî (Peygamber)! Muhakkak ki BİZ, seni şâhid, müjdeleyici ve nezîr (uyarıcı) olarak gönderdik.” (Ahzâb 33/45)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---“Ve mâ erselnâke illâ kâffeten li’n- nâsi beşîren ve nezîren ve lâkinne eksere’n- nâsi lâ ya’lemûn (ya’lemûne).: Ve BİZ, seni (kâinattaki) insanların hepsi için müjdeleyici ve nezîr (uyarıcı) olmandan başka bir şey için göndermedik. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Sebe’ 34/28)

إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Resim---“İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ (nezîren).: Muhakkak ki BİZ, seni şâhid, müjdeleyen ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Fetih 48/8)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm ki=>SahabeLerini/ArkadaşLarını Kendi EVi’nde Ağırlar.:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَن يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ إِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنكُمْ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِن وَرَاء حِجَابٍ ذَلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَن تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَن تَنكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِن بَعْدِهِ أَبَدًا إِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ عِندَ اللَّهِ عَظِيمًا
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tedhulû buyûten Nebîyyi illâ en yu’zene lekum ilâ taâmin gayre nâzırîne inâhu ve lâkin izâ duîtum fedhulû fe izâ taimtum fenteşirû ve lâ muste’nisîne li hadîs (hadîsin), inne zâlikum kâne yu’zî’n- Nebîyye fe yestahyî minkum vallâhu lâ yestahyî mine’l- hakk (hakkı), ve izâ seeltumûhunne metâan fes’elûhunne min verâi hıcâb (hıcâbin), zâlikum atharu li kulûbikum ve kulûbihinn (kulûbihinne), ve mâ kâne lekum en tu’zû resûlallâhi ve lâ en tenkihû ezvâcehu min ba’dihî ebedâ (ebeden), inne zâlikum kâne indallâhi azîmâ (azîmen).: Ey imân edenler!. size izin verilmedikçe Nebî'nin evlerine girmeyin! (Girmişseniz oyalanıp) yemeğin pişmesini beklemeyin. Fakat dâvet edildiğiniz zaman girin. Yemeğinizi yeyince hemen dağılın ve sohbet etmek istemeyin, söze dalmayın (izinsiz konuşmayın). İşte bu durum gerçekten Nebî'ye eziyet oluyordu. Fakat sizden hayâ ediyordu (utanıyordu). ALLAH, haktan hayâ duymaz (gerçeği açıklamaktan çekinmez). Onlardan (Peygamber Hanımları'ndan) bir şey sorduğunuz zaman perde arkasından sorun. Bu, sizin ve onların kalbleri için daha temizdir. ALLAH'ın Resûl'üne eziyet etmeniz ve bundan sonra O'nun zevcelerini nikâh etmeniz ebediyyen (helâl) olmaz. Muhakkak ki bu, ALLAH'ın katında çok büyük (günahtır).” (Ahzâb 33/53)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm ki=>MisâfirLerine İkramda BuLunur. İkramdan Sonra Koyu Sohbete DaLarak Gereğinden FazLa KaLan ArkadaşLarını, Rahatsız OLduğu HaLde, İkaz Edemeyecek Kadar Hassas YürekLidir.:
Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın=>Her HÂLini Doğrudan Anlatan ALLAHu zü’L- CeLÂLdir.:


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَن يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ إِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنكُمْ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِن وَرَاء حِجَابٍ ذَلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَن تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَن تَنكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِن بَعْدِهِ أَبَدًا إِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ عِندَ اللَّهِ عَظِيمًا
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tedhulû buyûte’n- Nebîyyi illâ en yu’zene lekum ilâ taâmin gayre nâzırîne inâhu ve lâkin izâ duîtum fedhulû fe izâ taimtum fenteşirû ve lâ muste’nisîne li hadîs (hadîsin), inne zâlikum kâne yu’zî’n- Nebîyye fe yestahyî minkum vallâhu lâ yestahyî mine’l- hakk (hakkı), ve izâ seeltumûhunne metâan fes’elûhunne min verâi hıcâb (hıcâbin), zâlikum atharu li kulûbikum ve kulûbihinn (kulûbihinne), ve mâ kâne lekum en tu’zû resûlallâhi ve lâ en tenkihû ezvâcehu min ba’dihî ebedâ (ebeden), inne zâlikum kâne indallâhi azîmâ (azîmen).: Ey imân edenler!. size izin verilmedikçe Nebî'nin evlerine girmeyin! (Girmişseniz oyalanıp) yemeğin pişmesini beklemeyin. Fakat dâvet edildiğiniz zaman girin. Yemeğinizi yeyince hemen dağılın ve sohbet etmek istemeyin, söze dalmayın (izinsiz konuşmayın). İşte bu durum gerçekten Nebî'ye eziyet oluyordu. Fakat sizden hayâ ediyordu (utanıyordu). ALLAH, haktan hayâ duymaz (gerçeği açıklamaktan çekinmez). Onlardan (Peygamber Hanımları'ndan) bir şey sorduğunuz zaman perde arkasından sorun. Bu, sizin ve onların kalbleri için daha temizdir. ALLAH'ın Resûl'üne eziyet etmeniz ve bundan sonra O'nun zevcelerini nikâh etmeniz ebediyyen (helâl) olmaz. Muhakkak ki bu, ALLAH'ın katında çok büyük (günahtır).” (Ahzâb 33/53)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın =>KişiLerin Rast GeLe Kendi İsteğiyLe TürLü TürLü Mu’cizeLeri Yoktur.:

وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِّن رَّبِّهِ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi âyâtun min RABBih (RABBihî), kul inneme’l- âyâtu indallâh (indallâhi), ve innemâ ene nezîrun mubîn (mubînun).: Ve: “Ona RABBinden âyetler (mu’cizeler) indirilseydi olmaz mıydı?” dediler. De ki.: “Muhakkak ki âyetler (mu’cizeler), ancak ALLAH'ın katındadır. Ve ben, sadece apaçık bir nezîrim (uyarıcıyım).” (Ankebût 29/50)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'e =>İNDİRiLen =>KUR’ÂN-ı KERÎM ki O’nu=>ÂLEMLERe RAHMet Yapmıştır.:

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---“Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l- âlemin (âlemîne).: Seni Biz, sadece âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'e =>İNDİRiLen =>KUR’ÂN-ı KERÎM O’nun =>MutLak MU’CİZESİdir.:

وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِّن رَّبِّهِ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi âyâtun min RABBih (RABBihî), kul inneme’l- âyâtu indallâh (indallâhi), ve innemâ ene nezîrun mubîn (mubînun).: Ve: “Ona RABBinden âyetler (mu’cizeler) indirilseydi olmaz mıydı?” dediler. De ki.: “Muhakkak ki âyetler (mu’cizeler), ancak ALLAH'ın katındadır. Ve ben, sadece apaçık bir nezîrim (uyarıcıyım).” (Ankebût 29/50)

أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“E ve lem yekfihim ennâ enzelnâ aleyke’l- kitâbe yutlâ aleyhim, inne fî zâlike le rahmeten ve zikrâ li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: Onlara okunmakta olan Kitab'ı, sana nasıl indirdiğimiz kendilerine kâfi gelmedi mi? Muhakkak ki mü'min olan bir kavim için bunda elbette rahmet ve zikir vardır.” (Ankebût 29/51)

وَمَا مَنَعَنَا أَن نُّرْسِلَ بِالآيَاتِ إِلاَّ أَن كَذَّبَ بِهَا الأَوَّلُونَ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُواْ بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالآيَاتِ إِلاَّ تَخْوِيفًا
Resim---“Ve mâ meneanâ en nursile bi’l- âyâti illâ en kezzebe bihe’l- evvelûn (evvelûne), ve âteynâ semûden nâkate mubsıraten fe zâlemû bihâ, ve mâ nursilu bi’l- âyâti illâ tahvîfâ (tahvîfen).: Bizim âyet (mu’cize) göndermemize mani olan şey, ancak evvelkilerin onu (mu’cizeleri) yalanlamış olmalarıdır. Semud kavmine (gözle) görünen (bir mu’cize olarak) dişi deve verdik. Sonra ona zulmettiler. Ve Biz, âyetleri (mu’cizeleri), korkutmaktan başka bir şey için göndermeyiz.” (İsrâ 17/59)

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
Resim---“Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen mine’l- mescidi’l- harâmi ile’l- mescidi’l- aksallezî bâreknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huve’s- semîu’l- basîr (basîru).: Âyetlerimizi göstermek için, kulunu geceleyin Mescid-i Haram'dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürüten ALLAH, Sübhan'dır (bütün noksanlıklardan münezzehtir). Muhakkak ki O, en iyi işiten, en iyi görendir.” (İsrâ 17/1)

تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا
Resim---“Tebârekellezî nezzele’l- furkâne alâ abdihî li yekûne li’l- âlemîne nezîrâ (nezîren).: Âlemlere uyarıcı olması için kuluna Furkan'ı indiren (ALLAH), mübarek'tir.” (Furkân 25/1)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın =>KUR’ÂN-ı KERÎM’i =>ALLAHu zü’L- CeLÂL’den/CebrâiL aleyhisselâm’dan ALıp Bize TebLiğ Edendir:

وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَاحْذَرُواْ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
Resim---“Ve etîûllâhe ve etîûr resûle vahzerû, fe in tevelleytum fa’lemû ennemâ alâ resûline’l- belâgu’l- mubîn (mubînu).: Ve ALLAH'a itaat edin ve Resûl'e itaat edin ve (onlara karşı gelmekten) sakının. Eğer bundan sonra yüz çevirirseniz bilin ki Resûl'ümüze düşen, sadece açık bir tebliğdir (duyurmadır).” (Mâide 5/92)

قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ فَإِن تَوَلَّوا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُم مَّا حُمِّلْتُمْ وَإِن تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
Resim---“Kul atîullâhe ve atîur resul (resûle), fe in tevellev fe innemâ aleyhi mâ hummile ve aleykum mâ hummiltum, ve in tutîûhu tehtedû, ve mâ aler resûli ille’l- belâgu’l- mubîn (mubînu).: De ki: “ALLAH'a ve resûle itaat edin. Bundan sonra eğer dönerseniz (itaat etmezseniz), ona (resûle) düşen (sorumluluk) sadece ona yükletilen (tebliğ)dir.” Ve sizin üzerinize düşen (sorumluluk), size yükletilendir. Ve eğer ona itaat ederseniz, hidâyete erersiniz. Resûlün üzerinde açıkça tebliğden başka bir (sorumluluk) yoktur.” (Nûr 24/54)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Bizi Kur’ÂN-ı KERÎM iLe UYARANdır..:

وَأَنْ أَتْلُوَ الْقُرْآنَ فَمَنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَقُلْ إِنَّمَا أَنَا مِنَ الْمُنذِرِينَ
Resim---“Ve en etluve’l- Kur’ÂN (Kur’ÂNe), fe menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih (nefsihî), ve men dalle fe kul innemâ ene mine’l- munzirîn (munzirîne).: Ve “Kur’ÂN'ı okumakla (emrolundum). Kim hidâyete ererse, o takdirde sadece kendi nefsi için hidâyete erer. Ve kim dalâlette kaldıysa, o zaman Ben sadece inzar edenlerdenim (uyaranlardanım).” de.” (Neml 27/92)

قُلْ أَيُّ شَيْءٍ أَكْبَرُ شَهَادةً قُلِ اللّهِ شَهِيدٌ بِيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَأُوحِيَ إِلَيَّ هَذَا الْقُرْآنُ لأُنذِرَكُم بِهِ وَمَن بَلَغَ أَئِنَّكُمْ لَتَشْهَدُونَ أَنَّ مَعَ اللّهِ آلِهَةً أُخْرَى قُل لاَّ أَشْهَدُ قُلْ إِنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَإِنَّنِي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ
Resim---“Kul eyyu şey’in ekberu şehâdeh (şehâdeten), kulillâhu şehîdun, beynî ve beynekum ve ûhiye ileyye hâzâ’l- Kur’ÂNu li unzirekum bihî ve men belag (belaga), e innekum le teşhedûne enne meallâhi âliheten uhrâ, kul lâ eşhed (eşhedu), kul innemâ huve ilâhun vâhidun ve innenî berîun mimmâ tuşrikûn (tuşrikûne).: “Hangi şey şâhid olarak en büyüktür?” de. “Benimle sizin aranızda ALLAH şâhiddir. Bu Kur’ÂN bana, O'nunla, sizi ve kime ulaşırsa onu, uyarmam için vahyolundu. Siz, muhakkak ALLAH ile berâber başka ilâhların olduğuna gerçekten şâhidlik ediyor musunuz? Ben şâhidlik yapmam.”de. “O, sadece tek bir ilâhtır. Muhakkak ki ben, sizin şirk koştuklarınızdan uzağım.” de.” (En’âm 6/19) (

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Kur’ÂN-ı KERÎM iLe HÜKÜM VERENdiR..:

إِنَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللّهُ وَلاَ تَكُن لِّلْخَآئِنِينَ خَصِيمًا
Resim---“İnnâ enzelnâ ileyke’l- kitâbe bi’l- hakkı li tahkume beynen nâsi bimâ erâkallâh (erâkallâhu). Ve lâ tekun li’l- hâinîne hasîmâ (hasîmen).: Muhakkak ki insanlar arasında ALLAH'ın sana gösterdiği şekilde hükmetmen için Biz, sana Kitab'ı hak olarak indirdik. Ve ihanet edenlere taraftar olma.” (Nisâ 4/105)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Aramızdaki İhtiLafLarı Kur’ÂN-ı KERÎM iLe ÇÖZENdir..:

وَمَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ إِلاَّ لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“Ve mâ enzelnâ aleyke’l- kitâbe illâ li tubeyyine lehumullezîhtelefû fîhi ve huden ve rahmeten li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: Ve Kitab'ı sana, “hakkında ihtilâfa düştükleri şeyi” onlara beyan etmenden (açıklamandan) ve âmenû olan (ALLAH'a ulaşmayı dileyerek mü'min olan) bir kavme hidâyet ve rahmet olmasından başka bir şey için indirmedik.” (Nahl 16/64)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »


Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>İnsÂNlığı Kur'ÂN-ı Kerîm iLe Karanlıklardan Aydınlığa ÇıKaRaNdır.:

اللّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَوَيْلٌ لِّلْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ شَدِيدٍ
Resim---“Allâhillezî lehu mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ard (ardı), ve veylun li’l- kâfirîne min azâbin şedîd (şedîdin).: O ALLAH ki; semâlarda ve yeryüzünde ne varsa O'nundur. Şiddetli azâbtan dolayı kâfirlerin vay hâline.” (İbrahîm 14/2)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Ancak =>KUR’ÂN-ı KERÎM’i DUYmuş ve UYmuştur..:

قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ
Resim---“Kul lâ ekûlu lekum indî hazâinullâhi ve lâ a’lemu’l- gaybe ve lâ ekûlu lekum innî MeLek (MeLekun), in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyy (ileyye), kul hel yestevî’l- a’mâ ve’l- basîr (basîru),e fe lâ tetefekkerûn (tetefekkerûne).: De ki: “Ben size ALLAH'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Ve gaybı bilmiyorum. Size, muhakkak ki ben bir meleğim demiyorum. Ancak bana vahyedilene tâbî olurum.” “Basîretle gören ve görmeyen bir olur mu, hâlâ tefekkür etmiyor musunuz?” de.” (En’âm 6/50)

وَإِذَا لَمْ تَأْتِهِم بِآيَةٍ قَالُواْ لَوْلاَ اجْتَبَيْتَهَا قُلْ إِنَّمَا أَتَّبِعُ مَا يِوحَى إِلَيَّ مِن رَّبِّي هَذَا بَصَآئِرُ مِن رَّبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“Ve izâ lem te’tihim biâyetin kâlû lev lectebeytehâ, kul innemâ ettebiu mâ yûhâ ileyye min RABBî hâzâ besâiru min RABBikum ve huden ve rahmetun li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: Ve onlara bir âyet getirmediğin zaman.: “Onu derleyip toplasaydın (bir âyet düzseydin) olmaz mıydı?” dediler. De ki: “RABBimden bana ne vahyolunursa ben ancak ona tâbî olurum.” Bu, RABBinizden basîretler (kalb gözlerinizin görmesini sağlayacak olan yardımlar)dır. Ve hidâyete erdiren (ALLAH'a ulaştıran)dır. Ve mü'min olan (kalbine îmân yazılan) bir kavim için rahmettir.” (A’râf 7/203)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm =>Kur’ÂN’dan başka bir KiTaB BİLmiyordu..:

وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---“Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî me’l- kitâbu ve le’l- îmânu ve lâkin cealnâhu nûren nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustekîm (mustekîmin).: Ve işte böylece sana emrimizden bir ruh (Kur’ÂN-ı Kerim) vahyettik. Ve sen, kitap nedir ve îmân nedir bilmiyordun. Ve lâkin O'nu “nûr” kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi O'nunla hidâyete erdiririz. Ve muhakkak ki sen, mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidâyet ediyorsun (ulaştırıyorsun).” (Şûrâ 42/52)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın =>İLâHî DERsi’ninin Kaynağı =>Kendisine İNDİRiLen KUR’ÂN-ı KERÎMdir..:

وَكَذَلِكَ نُصَرِّفُ الآيَاتِ وَلِيَقُولُواْ دَرَسْتَ وَلِنُبَيِّنَهُ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
Resim---“Ve kezâlike nusarrifu’l- âyâti ve li yekûlû dereste ve li nubeyyinehu li kavmin ya’lemûn (ya’lemûne).: Ve işte böyle âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz. Ve.: “Sen ders (bu ilmi) almışsın.” desinler diye ve onu, bilen bir kavme beyan etmemiz için.” (En’âm 6/105)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın =>Bizim NefsLerimizi Tezkiye ettiren, KUR’ÂN-ı KERÎM’i Okutan, Kitâbı ve Hikmeti Öğretendir..:

كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمْ تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ
Resim---“Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumu’l- kitâbe ve’l- hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn (ta’lemûne).: Nitekim size, aranızda (görev yapmak üzere), sizden (kendinizden) bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açıklasın) ve sizi (nefsinizi)tezkiye (ve tasfiye) etsin, size Kitap'ı(Kurânı Kerim'i) ve hikmeti öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin..” (Bakara 2/151)

Resim MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm'ın =>UyguLayıp Bize de SÜNNet-i Senîyye OLarak Bıraktığı;
SIRAt-ı MUSTAkîM-TESLİMîyyet ve İSTİKâMet YOLumuz- Tarikât-ı MuhaMMedîyye’mizin =>Dersi/Virdi/Zikiri =>KUR’ÂN-ı KERÎMdir...:


فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ إِنَّكَ عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---“Festemsik billezî ûhıye ileyk (ileyke), inneke alâ sırâtın mustekîm (mustekîmin).: Artık sana vahyedilene sarıl. Muhakkak ki sen, Sıratı Mustakîm üzerindesin.” (Zuhrûf 43/43)

وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
Resim---“Ve innehu le zikrun leke ve li kavmik (kavmike), ve SEVfe tus’elûn (tus’elûne).: Muhakkak ki O (Kur’ÂN), senin için ve senin kavmin için mutlaka bir zikirdir (öğüttür). Ve siz, (Kur’ÂN'dan) sorumlu olacaksınız.” (Zuhrûf 43/44)

ص وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ
Resim---“Sâd, ve’l- Kur’ÂNi zî’z- zikr (zikri).: Sâd, zikrin sâhibi Kur’ÂN'a andolsun.” (Sâd 38/1)

HüLâsa-yı KeLâm;
Biz MuhaMMedî Mü’MinLere =>EMRuLLAH.:

أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Resim---“E ve lem yekfihim ennâ enzelnâ aleyke’l- kitâbe yutlâ aleyhim, inne fî zâlike le rahmeten ve zikrâ li kavmin yu’minûn (yu’minûne).: Onlara okunmakta olan Kitab'ı, sana nasıl indirdiğimiz kendilerine kâfi gelmedi mi? Muhakkak ki mü'min olan bir kavim için bunda elbette rahmet ve zikir vardır.” (Ankebût 29/51)

لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلً
Resim---“Li tu’minû billâhi ve resûlihî ve tuazzirûhu ve tuvakkırûh (tuvakkırûhu), ve tusebbihûhu bukreten ve asîlâ (asîlen).: Ki Allah'a ve Resûlü'ne imân etmeniz, O'nu savunup desteklemeniz, O'nu en içten bir saygıyla yüceltmeniz ve sabah akşam O'nu (Allah'ı) tesbih etmeniz için.” (Fetih 48/9)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

Resim
ÇİLLe ÇAĞImızda-ÇAĞRImızda,
MUHAMMEDî HASBî- HABİBî HİZMETÇİLER..

Kur'ÂN-ı Kerîm’i DUYup da Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e UYan, kaderimizin karşılaştırıp MuhaMMedî YOLdaş Olduğum ALLAH DOSTLarından.: “Mürşidim!.” Sözünü duymadım.
Etrafındaki Tarikat geyretkeşliğindeki mensublarının “Mübârek Mürşidimiz.” Dediklerini söylediğimde, ALLAHu zü’L- CeLÂL’e yemin ederek.: İMâM-ı MutLak MuhaMMed aleyhisselâmdır!. Mürşid-i MutLak MuhaMMed aleyhisselâmdır!. BizLer=>Her Yerde, Her ÂNda, Her HâLde ve Her Nefeste=>ALLAHu zü’L- CeLÂL’in=>Kur'ÂN-ı Kerîm’in=>Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Sırat-ı Mustakîm YOLumuzun=>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçileriyiz!." buyurmuşlardır..
MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçiler’den OLaBİLmek için ise;
Kur'ÂN-ı Kerîm BUYrukLarını CÂN KULağıyla DUYmak ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem UYGULamalrına CÂNLa-BAŞLa UYmak FARz-ı AYN gibidir.” buyurmuşlardır..

İçinde yaşadığımız çağımızda Tasavvuf Simsarları ve Tevhid Tüccârları özellikle işiyle-gücüyle uğraşan Müslümanları AKıL almaz bataklara saplamaktadırlar.. ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Emirlerini kendi Nefsî İhtiraslarına uygun tevil yollarıyla tuzak olarak kullanmaktadır..

Resim ALLAHu zü’L- CeLÂL’den korkmuyorlar AKıLlarına geleni uyduruyorlar.:


قُلْ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
Resim---“Kul innellezîne yefterûne alâllâhil kezibe lâ yuflihûn (yuflihûne).: De ki: “Muhakkak ki ALLAH'a yalanla iftira eden kimseler felâha (kurtuluşa) eremezler.” (Yûnus 10/69)

Resim

Lî VECHillâH=>SEBîLillâH’ta =>SadakatLa-SamimîyyetLe-SabırLa-SeLâmet için MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçiler için ise;

ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Kur'ÂN-ı Kerîm’indeki RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in şahsında BİZ’e BUYRUKLarına ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in UYGULamLarına ve BİZ’e ÖZeL BUYRUKLarına Kalbî Göz ve Kulakalarımızı AÇaLım İnşâe ALLAHu TeÂLÂ..

Doğru SÖZün AZı ve ÖZü o dur ki;
TEK-BİR olan ALLAHu zü’L- CeLÂL’in;
İMÂM-ı MutLAk MuhaMMed aleyhisselâm
MÜRŞiD-i MutLAk MuhaMMed aleyhisselâm da TEKktir..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH TEKtir, TEKi SEVer!” buyurmuştur.
(Buhârî, Deavât, 68)

ALLAHu TeÂLÂ, Kur'ÂN-ı Kerim'de;


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tukaddimû beyne yedeyillâhi ve resûlihî vettekûllâh (vettekûllâhe), innallâhe semîun alîm (alîmun).: Ey iman edenler!. ALLAH'ın ve O'nun RESÛL'ünün önüne geçmeyin. Ve ALLAH'a karşı takvâ sâhibi olun. Muhakkak ki ALLAH; en iyi işiten, en iyi bilendir.” (Hucurât 49/1)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû mea’s- sâdikîn (sâdikîne).: Ey iman edenler!. ALLAH'a karşı takvâ sâhibi olun ve sâdıklarla beraber olun.” (Tevbe 9/119)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhi’l- vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn (tuflihûne).: Ey iman edenler, ALLAH'tan korkun, O'na yaklaşmaya yol arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.” (Mâide 5/35)

Resim Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem DUYmuş, UYmuş, UYGULamış ve Bize de BUYURmuştur..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Cebrâil iki defâ (yâni iki gün) Kâbe’nin yanında bana imâm oldu. İlk defâsında zevâl vaktinde güneşin verdiği gölge bir nalın tasması kadar uzadığında bana öğle namazını; her şeyin gölgesi bir misli uzadığında ikindi namazını; oruçlu oruç bozduğu vakitte akşam namazını; ufuktaki kırmızılık yok olduğunda yatsı namazını; oruçluya yemek içmek haram olduğu vakitte sabah namazını kıldırdı. Ertesi gün öğle namazını her şeyin gölgesi bir misli, ikindi namazını iki misli olduğu; akşam namazını oruçlu iftar ettiği zamanda, yatsı namazını gecenin üçte birine doğru, sabah namazını da ortalık iyice aydınlandığı vakit kıldırdı. Sonra bana döndü ve.: “Yâ MuhaMMed, bu senden evvelki peygamberlerin vaktidir. Namaz vakitleri, bu ikişer vakitler arasındadır.” dedi.”buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Salât, 2, no 393; Nesâî, Mevâkît, 6, no.501, (1/367); Tirmizî, Mevâkît, 1, no. 149, (1/302); Ahmed b. Hanbel, 5/2002, no.3081, 17/350, no.11249.)

Resim BİZim için=>RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem DUYmuş, UYmuş, UYGULamış ve Bize de BUYURduğuna=>İfrat-Tefritsiz=>İ’tidâlle UYmamız Şarttır.:


Resim---Saîd bin Müseyyeb radiyallahu anhu, ikindiden sonra, fazla olarak iki rekât namaz kılan bir kişi gördü. (Kerahat vakti nâfile namaz kılan bu zâtın yaptığından hoşlanmadı.)
Namaz kılan kişi ona.: “Ey Ebû Muhammed! ALLAH TeÂLÂ, namaz kıldığım için bana azâb eder mi?!.” diyerek, yaptığını savunmak istedi.
Saîd bin Müseyyeb radiyallahu anhu de.: “Hayır! Cenâb-ı HAKk sana namaz kıldığın için değil, lâkin Sünnet-i Senîyye’ye muhâlefet ettiğin için azâb eder!.”
buyurmuştur.

(Dârimî, Mukaddime, 39/442)

Resim RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in FiiLî Uygulamaları Olan Sünnet-i Senîyyeye birebir uymak esastır.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim Kur’ÂN-ı Kerîm kıraatini ve zühd hayatını terk eder, cemâate devâm etmez, cenâzelere katılmaz, hastaları ziyâret etmez de sûfî olduğunu iddiâ ederse, o ancak bid’atçidir.”buyurmuştur.
(Beyhakî, Şuâb, III, 305; İbnü’l-Cevzî, Telbîsü iblîs, s. 151.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçileri’nin Samimî Sıfatlarını-ÖZeLLik ve GÜZELLikLerini =>KUR'ÂN-ı KERÎM ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem BİLdirmiştir.:

الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---“Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum ve’l- mukîmi’s- salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn (yunfikûne).: Onlar, ALLAH'ı zikrettikleri zaman kalbleri titreyenlerdir (ALLAH'tan gelen bir cereyanla kalbleri ve vücutları sarsılanlardır). Onlara isâbet edenlere (musîbetlere) sabredenlerdir ve salâtı (namazı) ikâme edenlerdir. Ve onlar, onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.” (Hacc 22/35)

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Resim---“İnnemâl mu'minûnellezîne izâ zukirALLÂHu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ RABBihim yetevekkelûn (yetevekkelûne).: Gerçek mü'minler onlardır ki; ALLAH zikredildiği zaman kalbleri titrer (cezbelenir). Ve onlara ALLAH'ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve RABB'lerine tevekkül ederler.” (Enfâl 8/2)

اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُّتَشَابِهًا مَّثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاء وَمَن يُضْلِلْ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ
Resim---“ALLÂHu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh (zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd (hâdin).: ALLAH, kelâmın en güzelini ikizli, ahenkli bir kitab olarak indirdi. Ondan RABBlerine saygısı olanların derileri ürperir. Sonra derileri de, kalbleri de ALLAH'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu ALLAH'ın REHBERİdir. ALLAH, onunla dilediğini doğru yola çıkarır. Her kimi de ALLAH şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek yoktur.” (Zümer 39/23)

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالطَّيْرُ صَافَّاتٍ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبِيحَهُ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
Resim---“E lem tera ennallâhe yusebbihu lehu men fî’s- semâvâti ve’l- ardı ve’t- tayru sâffât (sâffâtin), kullun kad alime salâtehu ve tesbîhah (tesbîhahu), vallâhu alîmun bimâ yef’alûn (yef’alûne).: Semâlarda ve arzda olanların ve saflar hâlindeki kuşların, ALLAH'ı tesbih ettiğini görmedin mi? Hepsi, namazlarını (duâlarını) ve tesbihlerini bilmişlerdir. Ve ALLAH, onların yaptıklarını en iyi bilendir.” (Nûr 24/41)

الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---“Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum ve’l- mukîmi’s- salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn (yunfikûne).: Onlar, ALLAH'ı zikrettikleri zaman kalbleri titreyenlerdir (ALLAH'tan gelen bir cereyanla kalbleri ve vücutları sarsılanlardır). Onlara isâbet edenlere (musîbetlere) sabredenlerdir ve salâtı (namazı) ikâme edenlerdir. Ve onlar, onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.” (Hacc 22/35)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Gizlide kılınan namaz cemâatle kılınan namazın iki mislidir.”buyurmuştur.
(Sünen-i Ebu Davûd, Cild 2, Hadîs No: 560; Râmûzu'l-Ehâdîs, Hadîs No: 2643; El-Uhûdü'l-Kübra, Sayfa: 107)


RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçileri BİLir ki=>Kur'ÂN-ı Kerîm Maddî-Manevî Her Derde Devâdır.:


وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا
Resim---“Ve nunezzilu minel kur’ÂNi mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu’minîne ve lâ yezîduz zâlimîne illâ hasârâ(hasâran).: Kur'ân'dan indirdiğimiz şeyler, mü'minler için şifadır ve rahmettir. Ve zalimlerin sadece hüsranını (kaybettiği dereceleri) arttırır.” (İsrâ 17/82)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İlaçların en iyisi Kur'ÂN-ı Kerîmdir.”buyurmuştur.
(İbni Mâce; Ramuzu'l-Ehadis, Hadîs No: 2796)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Fâtiha her derde devâdır.”buyurmuştur.
(Beyhekî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: (Kur'ÂN-ı Kerîm’den şifâ beklemeyen, şifâya kavuşamaz.”buyurmuştur.
(Deylemî)


RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçileriyle karşılşanlar onları tanır ve BİZ BİR-İZ-Likte ZiKRuLLAH’a ULaşır.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Onu cömertliğinden, halka ve müslümanlara bol nasihatından bilirsiniz”buyurmuştur.
(İmam-ı Kasdalanî, Mevâhib-i Ledünniyye, Cild 1, Sayfa: 779)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ama kalbi bozuk olanlar zikir yapamaz, yaparlarsa münafıklıktan kurtulur.”buyurmuştur.
(Râmûzu'l-Ehâdîs, Hadîs No: 5060)


ALLAHu zü’L- CeLÂL’e=>Kur'ÂN-ı Kerîm ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’e tâbi olan=>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçiler=>İLİm ve ÂLiMin kadr u kıymetini BİLirLer.:


فَتَعَالَى اللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ وَلَا تَعْجَلْ بِالْقُرْآنِ مِن قَبْلِ أَن يُقْضَى إِلَيْكَ وَحْيُهُ وَقُل رَّبِّ زِدْنِي عِلْمًا
Resim---“Fe teâlallâhul melikul hak(hakku), ve lâ ta’cel bil kur’ÂNi min kabli en yukdâ ileyke vahyuhu ve kul rabbi zidnî ılmâ(ılmen).: İşte Hakk ve Melik olan ALLAH, Yüce'dir. Ve Kur'ân'ın tamamlanması hususunda O'nun vahyi, sana kada edilmeden (tamamlanmadan) önce acele etme. Ve “Rabbim, benim ilmimi artır.” de.” (Tâ-Hâ 20/114)

وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْأَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ كَذَلِكَ إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ غَفُورٌ
Resim---“Ve minen nâsi ved devâbbi vel en’âmi muhtelifun elvânuhu kezâlik(kezâlike), innemâ yahşâllâhe min ibâdihil ulemâu, innallâhe azîzun gafûr (gafûrun).: Ve bunun gibi insanlardan, davarlardan, yürüyen hayvanlardan da çeşitli renkte olanlar vardır. Ancak kullarından ulemâ (âlimler), ALLAH'a karşı huşû duyar. Muhakkak ki ALLAH; Azîz'dir (üstün, yüce), Gafûr'dur (mağfiret eden).” (Fâtır 35/28)

أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Resim---“Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzerul âhırete ve yercû rahmete rabbih (rabbihî), kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne), innemâ yetezekkeru ulûl elbâb (elbâbi).: Gece boyunca secde ederek ve kıyamda (ayakta) durarak kanitin olan, âhiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: “(Hiç) bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulûl'elbab (daimî zikir sâhibleri) tezekkür eder.” (Zümer 39/9)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قِيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللَّهُ لَكُمْ وَإِذَا قِيلَ انشُزُوا فَانشُزُوا يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ kîle lekum tefessehû fîl mecâlisi fefsehû yefsehıllâhu lekum, ve izâ kîlenşuzû fenşuzû yerfeillâhullezîne âmenû minkum vellezîne ûtûl ilme derecât (derecâtin), vallâhu bi mâ ta’melûne habîr (habîrun).: Ey iman edenler! Meclislerde size: “(Oturmak için) yer açın!” denildiği zaman, o taktirde yer açın. ALLAH da size yer açar (genişlik verir). Ve: “Kalkın!” denildiği zaman hemen kalkın! ALLAH, sizden âmenû olanların ve ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltir. Ve ALLAH, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mücâdele 58/11)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ben ilmin şehriyim Ali' de kapısıdır...(ilâ âhir).”buyurmuştur.
(Kenzül-Irfan, Hadîs No: 128; Sünen-i Tirmizî, Cild 6, Hadîs No: 3969; islam Tarihi (M. Asım Koksal), Cild 11, Sayfa: 278; Dört Büyük Hâlife kitabı, (Şemsüddîn Ahmed Efendi), Sayfa: 259; Mir'at-ı Kâinât, Cild 1, Sayfa: 701.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İlim öğrenmek her Müslümana farzdır.”buyurmuştur.
(İbn Mâce, Mukaddime, 17)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kıyamet günü üç sınıf insan şefâat eder: Peygamberler, âlimler, şehidler.”buyurmuştur.
(Buharî, Tevhid, 24)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ”ALLAH, bizden bir şey işitip, işittiği gibi başkasına ulaştıran kişinin yüzünü ak etsin. Kendisine (bilgi) ulaştırılan nice kimseler vardır ki, onu işiten(ve kendisine aktaran kimse)den daha kavrayışlıdır.”buyurmuştur.
(Tirmizî, İlim, 7)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “En faziletli sadaka müslüman bir kişinin ilim öğrenmesi, sonrada o ilmi başka bir müslüman kardeşine öğretmesidir."buyurmuştur.
(İbn Mâce, Mukaddime, 20)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, onu hemen almaya en çok onun hakkı vardır.” buyurmuştur.
(Tirmizî, İlim, 19)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ve ashabı bir sohbet meclisinde oturuyorlarken, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ”Cennet bahçelerine uğradığınız zaman istifâde ediniz.” buyurdu. Sahabeleri.: ”Cennet bahçeleri nerelerdir, yâ Rasûlâllah?” diye sordular. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Oralar, ilim meclisleridir.”buyurmuştur.
(Tirmizî, Deavât, 82/3510)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Hidâyete dâvet eden kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir. Bu onların sevaplarından da hiçbir şey azaltmaz.”buyurmuştur.
(Müslim, İlim 16)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnâdır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine duâ eden hayırlı evlad.”buyurmuştur.
(Müslim, Vasîyyet 14)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, ALLAH o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır. Muhakkak melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar bile âlim kişiye ALLAH'tan mağfiret dilerler. Âlimin âbide karşı üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler altın ve gümüşü miras bırakmazlar; sadece ilmi miras bırakırlar. O mirası alan kimse, bol nasib ve kısmet almış olur.”buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, İlim 19 Ayrıca bk. Buhârî, İlim 10; İbni Mâce, Mukaddime 17)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bizden bir şey işitip, onu aynen işittiği gibi başkalarına ulaştıran kimsenin ALLAH yüzünü ağartsın. Kendisine bilgi ulaştırılan nice insan vardır ki, o bilgiyi, bizzât işiten kimseden daha iyi anlar ve korur.”buyurmuştur.
(Tirmizî, İlim 7)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kimseye bildiği bir konu sorulduğunda cevâb vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur.”buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den; Tirmizî, İlim 3. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İlim 9; İbni Mâce, Mukaddime 24.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ”Kim kendisinde ALLAH’ın rızası aranan bir ilmi sadece dünyalığa sâhib olmak için öğrenirse, o kimse kıyamet gününde cennetin kokusunu bile duyamaz.”buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den; Ebû Dâvûd, İlim 12. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 23.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH TeÂLÂ ilmi insanların hafızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat âlimleri öldürüp ortadan kaldırmak suretiyle alır. Neticede ortada hiçbir âlim bırakmaz. İnsanlar bir kısım câhilleri kendilerine lider edinirler. Onlara birtakım meseleler sorulur; onlar da bilmedikleri halde fetva verirler. Neticede hem kendileri sapıklığa düşer, hem de insanları saptırırlar.”buyurmuştur.
(Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan; Buhârî, İlim 34; Müslim, İlim 13. Ayrıca bk. Buhârî, İ’tisâm 7; Tirmizî, İlim 5; İbni Mâce, Mukaddime 8.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Öğreten, öğrenen, dinleyen ya da ilmi seven/destekleyen ol, beşincisi olma, helâk olursun!”buyurmuştur.
(Dârimî, Mukaddime, 26)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ”Ancak iki kişiye haset (gıpta) edilir. Bunlar; ALLAH’ın kendisine mal verdiği ve onu hak yolunda harcayan kimse ile ALLAH’ın kendisine (ilim ve) hikmet verdiği ve ona göre karar verip, onu başkalarına da öğreten kimsedir.”buyurmuştur.
(Abdullah b. Mes’ûd radiyallahu anhu’dan;Buhârî, Zekât, 5; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn ve kasruhâ, 268)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i câriye (faydası kesintisiz sürüp giden sadaka), faydalanılan ilim ve kendisine duâ eden hayırlı evlat.”buyurmuştur.
(Müslim, Vasîyyet, 14)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, mescidde halka olmuş iki gruba rastlayıp.: “İkisi de hayır üzeredir. Ama biri, diğerinden daha üstündür. Bir kısmı ALLAH’a duâ ediyor ve ondan bir şey istiyorlar. ALLAH onlara ister verir, isterse vermez. Diğerleri ise, dini anlamaya ve ilim öğrenmeye çalışıyorlar ve bilmeyene öğretiyorlar. Bunlar daha üstündür.” buyurduktan sonra.: “Şüphe yok ki, ben de sadece bir öğretici olarak gönderildim.” buyurarak ilim öğrenenlerin yanlarına oturmuştur.”buyurmuştur.
(Dârimî, Mukaddime, 32)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır: Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. ALLAH burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve ziraatlarını o su sayesinde yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak ve kaygan arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, ALLAH’ın dininde anlayışlı olan ve ALLAH’ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile, buna başını kaldırıp kulak vermeyen, ALLAH’ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin benzeridir.”buyurmuştur.
(Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den; Buhârî, İlim 20; Müslim, Fezâil 15.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’a yemin ederim ki, Cenâb-ı Hakk’ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, senin, en kıymetli dünya nimeti olan kırmızı develere sâhib olmandan daha hayırlıdır.”buyurmuştur.
(Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh’den; Buhârî, Fezâilü’l-ashâb 9, Meğâzî 38; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 34.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Benim tarafımdan (tebliğ edilen Kur’ÂN’dan) bir âyet bile olsa insanlara ulaştırınız. İsrailoğulları(nın ibretli kıssaları)ndan da haber verebilirsiniz. Bunda bir sakınca yoktur. Kim bile bile bana yalan isnad ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın.”buyurmuştur.
(Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan; Buhârî, Enbiyâ 50. Ayrıca bk. Tirmizî, İlm 13.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, ALLAH o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.”buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den; Müslim, Zikr 39. Ayrıca bk. Buhârî, İlim 10; Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, Kur’ÂN 10, İlim 19; İbni Mâce, Mukaddime 17.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Hidâyete dâvet eden kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir. Bu onların sevaplarından da hiçbir şey azaltmaz.”buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den; Müslim, İlim 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 6; Tirmizî, İlim 15; İbni Mâce, Mukaddime 14.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnâdır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine duâ eden hayırlı evlad.”buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den; Müslim, Vasîyyet 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece ALLAH’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnâdır.”buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den; Tirmizî, Zühd 14. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 3.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar ALLAH yolundadır.”buyurmuştur.
(Enes radıyallahu anh’den; Tirmizî, İlim 2.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mü’min, cennete girinceye kadar hiçbir hayıra doymaz.”buyurmuştur.
(Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den; Tirmizî, İlim 19.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir. Şüphesiz ki ALLAH, melekleri, gök ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve balıklar bile insanlara hayrı öğretenlere duâ ederler.”buyurmuştur.
(Ebû Ümâme radıyallahu anh’den; Tirmizî, İlim 19.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: MÜRŞİD-i MUTLAK MUHAMMED aleyhisselâm..

Mesaj gönderen nur_umim »


ResimALLAHu zü’L- CeLÂL’e=>Kur'ÂN-ı Kerîm'e ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’e her hususta tâbi olan=>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçilerin her hususta Önderi Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemdir.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in gençliğinde kâfirler O’na.: “MuhaMMedü’l-Emîn” En güvenilecek, en doğru, en emniyet edilecek kimse”demişlerdir..
(İmam-ı Kasdalanî, Mevâhib-i Ledünniyye, Cild 1, Sayfa: 662)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem o kadar Emîndir ki Taifte taşa tutulduğunda;
Cebrâil aleyhis-selâm.: “ALLAHu TeÂLÂ beni sana gönderdi, senin emrine verdi. İstiyorsan şimdi Taif’i batırayım.” diyor. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, hem kendine taş değiyor, hem de.:
”Onları batırma ilerde müslüman olurlar!.”diye yalvarıyordu..

(Sahih-i Buharî, Tecrîd-i Sarih, Cild 9, Hadîs No: 1333)


ResimALLAHu zü’L- CeLÂL’e=>Kur'ÂN-ı Kerîm ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’e her hususta tâbi olan=>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçiler =>Nusret, Heybet ve İzzet Sâhibidirler.:


يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---“Yekûlûne le in reca’nâ ilel medîneti le yuhricennel eazzu min hel ezell(ezelle), ve lillâhil izzetu ve li resûlihî ve lil mû’minîne ve lâkinnel munâfikîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne)..: “Eğer biz şehre dönersek, mutlaka daha azîz (güçlü) olan, daha zelil (güçsüz, zayıf) olanı, oradan (şehirden) çıkarır.” diyorlar. İzzet ALLAH'ın ve O'nun Resûl'ünün ve mü'minlerindir. Ve lâkin münafıklar bilmiyorlar.” (Münâfikûn 63/8)

وَأَنزَلَ الَّذِينَ ظَاهَرُوهُم مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِن صَيَاصِيهِمْ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَرِيقًا تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَرِيقًا
Resim---“Ve enzelellezîne zâherûhum min ehlil kitâbi min sayâsîhım ve kazefe fî kulûbihimur ru’be feriykan taktulûne ve te’sirûne ferîkâ(ferîkan).: Ve kitap ehlinden onlara arka çıkanları (yardım edenleri) kalelerinden indirdi. Ve onların kalplerine korku düşürdü. Bir kısmını öldürüyordunuz ve bir kısmını esir alıyordunuz.” (Ahzâb 33/26)


ResimALLAHu zü’L- CeLÂL’e=>Kur'ÂN-ı Kerîm ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’e her hususta tâbi olan=>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçiler için ANA ve İLk Kaynak Kur'ÂN-ı Kerîmdir.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Benden Kur’ÂN dışında hiç birşey yazmayın. Kim benden Kur’ÂN dışında bir şey yazmışsa imha etsin.”buyurmuştur.
(Müslim-Zühd bölümü, Müsned hanbel-3/12, 21-33)

Resim---Ubade b. Samit radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile kolayda olsa zorluklarda da olsa hoşa giden ve gitmeyen tüm hallerde iş ve vazifeye yetkili olanla münakaşa etmemeye ve daimâ hak üzere olmaya, nerede olursak olalım kınayanın kınamasından korkmayarak ve daimâ dinleyip itaat etmek üzere biat etmiştik."buyurmuştur.
(Tirmizî, Siyer: 34; İbn Mâce, Cihad:41; Sünnen-i Nesai Hadis no: 4080)

إِنَّ أَوْلَى النَّاسِ بِإِبْرَاهِيمَ لَلَّذِينَ اتَّبَعُوهُ وَهَذَا النَّبِيُّ وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَاللّهُ وَلِيُّ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---“İnne evlen nâsi bi ibrâhîme lellezînettebeûhu ve hâzan nebiyyu vellezîne âmenû vallâhu veliyyul mu’minîn(mu’minîne).: Muhakkak ki Hz.İbrâhîm'e insanların en yakın olanı elbette ona tâbî olanlar ve bu peygamber (Hz. Muhammed) ve iman edenlerdir. Ve ALLAH, mü'minlerin dostudur.” (Âl-i imrân 3/68)

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Resim---“Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).: Onlar (ulûl elbab, lüblerin, ALLAH'ın sır hazinelerinin sâhibleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) ALLAH'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): “Ey RABBimiz! SEN bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. SEN SUBHÂN'sın, artık bizi ateşin azabından koru.” (Âl-i İmrân 3/191)

لِئَلَّا يَعْلَمَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَلَّا يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّن فَضْلِ اللَّهِ وَأَنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Resim---“Li ellâ ya’leme ehlul kitâbi ellâ yakdirûne alâ şey’in min fadlillâhi ve ennel fadle bi yedillâhi yû’tîhi men yeşâu, vallâhu zûl fadli’l- azîm (azîmi).: Böylece kitab ehli, ALLAH'ın lütfundan hiçbir şey elde edemeyeceklerini bilsinler. Lütuf bütünüyle ALLAH'ın elindedir, onu dilediğine bahşeder. ALLAH, BÜYÜK LÜTUF SAHİBİDİR.” (Hadîd 57/29)


ResimALLAHu zü’L- CeLÂL’e=>Kur'ÂN-ı Kerîm ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’e her hususta tâbi olan=>MuhaMMedî Hasbî- Habibî Hizmetçiler için Kur'ÂN-ı Kerîm Hidâyet REHBERidir.:


Bakara 2/261; Âl-i imrân 3/68,110,139,191; Nisâ 4/69; Mâide 5/35; En’âm 6/83,86; A’râf 7/181,201; Enfâl 8/2;
Tevbe 9/119; Yûnus 10/62; Ra’d 13/7,28; Nahl 16/43; Kehf 18/65; Nûr 23/35,37; Neml 27/59; Ankebût 29/43;Muhammed 47/17; Fetih 48/29; Kamer 54/55; Hadîd 57/29; Mücâdele 58/11,22; Fecr: 87/27-30; Şems 91/9.
.


وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
Resim---“Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur’ÂNe mehcûrâ(mehcûran).: Ve resûl: “Ey RABBim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur'ÂN'dan ayrıldı (Kur'ÂN'ı terketti).” dedi.” (Furkân 25/30)

وَتَرَى الشَّمْسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَاوَرُ عَن كَهْفِهِمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقْرِضُهُمْ ذَاتَ الشِّمَالِ وَهُمْ فِي فَجْوَةٍ مِّنْهُ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ مَن يَهْدِ اللَّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِي وَمَن يُضْلِلْ فَلَن تَجِدَ لَهُ وَلِيًّا مُّرْشِدًا
Resim---“Ve terâş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâte’l yemîni ve izâ garabe’t- takrıduhum zâte’ş- şimâli ve hum fî fecvetin minhu, zâlike min âyâtillâh (âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huve’l- muhted (muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ (murşiden).: Rasûlüm, orada bulunsaydın, güneşle mağara arasındaki ilişkiyi görürdün. Güneş doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneliyor, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçiyordu. Böylece onlar güneş ışığından rahatsız olmaksızın, mağaranın geniş bir yerinde uyuyorlardı. İşte bu ALLAH’ın kudretini gösteren delillerdendir. ALLAH, kimlere hak yolu aydınlatıcı bilgiler lütfederse, onlar doğru yolu bulup tercih eder. Kimlerin de hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanırsa, artık onu doğru yola sevkedecek bir dost bulamazsın.” (Kehf 18/17)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Öyle zâtlar var ki, ALLAH’ı hatırlamanın anahtarıdır. Onlar görülünce ALLAH hatırlanır.”buyurmuştur.
(Taberanî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Gördüğünüzde sizlere ALLAH'ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi âhireti düşünmenize yarayanla beraber olun!”buyurmuştur.
(Ebu Ya’lâ)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvânın kaynağı, âriflerin kalbleridir.”buyurmuştur.
(Taberanî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim kırk gün kendini sırf Allah rızasına adarsa, hikmet pınarları kalbinden lisânına akmaya başlar.”buyurmuştur.
(Kenzu’l-Ummal, h. No: 5271)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim kırk sabah kendini sırf Allah rızasına adarsa, hikmet pınarları kalbinden lisânına akmaya başlar.”buyurmuştur.
(Müsnedü’ş-Şihab, 1/285)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kimse, kırk gün sabah namazının ilk tekbirine yetişirse, kendisine iki berat yazılır: Cehennemden kurtuluş beratı ile münafıklıktan eminlik beratı.” buyurmuştur.
(Ebu'ş-Şeyh)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İlk tekbire yetişecek şekilde, kırk gün cemâatle kılana Cennet vacip olur.”buyurmuştur.
(Ebu Ya’lâ)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Muhakkak ki, kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır.”buyurmuştur.
(Müslim, Îmân 134)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Namaz kılmayanın dini sağlam değildir. Dinde namazın yeri, vücutta başın yeri gibidir.”buyurmuştur.
(Taberânî, el-Mu’cemu’s-Sağîr, hadis no: 107)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İstikamet üzere olun. Bunu tam başaramayacaksınız. O halde en hayırlı ameliniz namazdır. Kamil müminden başkası iyi abdest almaya ve abdestli kalmaya özen gösteremez.”buyurmuştur.
(İbni Mâce, Tahare: 4; Muvatta, Tahare: 36; Müsned, 5/363)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kul namaza durduğunda, bütün günahları getirilir. Başı ve omuzları üzerine konulur. Rüku ve secdeye gittikçe dökülür, o insandan ayrılır.”buyurmuştur.
(Taberânî, el-Mu’cemu’s-Sağîr, hadis no: 794)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yatsı namazını cemâatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemâatle kılan, gecenin tamamını ibâdetle geçirmiş sayılır.”buyurmuştur.
(Ebû Davûd, Salât, 45)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemâatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemâate gelir.” buyurmuştur.
(Buhârî, Ezân 29, Husûmât 5, Ahkâm 52; Müslim, Mesâcid 252, (651); Muvatta, Salâtu'l-Cemâ'a 3, (1, 129-130); Ebû Dâvud, Salât 47, (548, 549); Tirmizî, Salât 162, (217); Nesâî, İmâmet 49, (2, 107))

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mü'minin nuru ve beyazlığı, abdest suyunun ulaştığı yere kadar varır.”buyurmuştur.
(Müslim, Tahâret 40; Nesâî, Tahâret 109)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim güzelce abdest alırsa, o kimsenin günahları tırnaklarının altına varıncaya kadar bütün vücudundan çıkar.”buyurmuştur.
(Müslim, Tahâret 33; bk. Nesâî, Tahâret 84; İbni Mâce, Tahâret 6)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslüman –veya mü’min– bir kul abdest alır ve yüzünü yıkarsa, gözleri ile bakarak işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile yüzünden çıkar. İki elini yıkadığında, elleriyle tutarak işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile ellerinden çıkar. Ayaklarını yıkadığı zaman, ayaklarıyla yürüyerek işlediği her günah abdest suyu –veya suyun son damlası– ile ayaklarından çıkar. Neticede o mü’min kul günahlardan temizlenmiş olur.”buyurmuştur.
(Müslim, Tahâret 32; bk. Tirmizî, Tahâret 2)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaktır. Yüzünün nûrunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın.”buyurmuştur.
(Buhârî, Vudû‘ 3; Müslim, Tahâret 35)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizden biriniz güzelce abdest alır –onu tastamam yapar– sonra da: Eşhedü en lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke leh. Ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh, derse, o kimseye cennetin sekiz kapısı açılır. O da dilediği kapıdan girer.”buyurmuştur.
(Müslim, Tahâret 17; bk. Ebû Dâvud, Tahâret 65; Tirmizî, Tahâret 55)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsanlar ezan okumanın ve namazda birinci safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, sonra bunları yapabilmek için kur’a çekmek zorunda kalsalardı kur’a çekerlerdi. Şayet camide cemâate erken yetişmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, birbirleriyle yarışa girerlerdi. Eğer yatsı namazı ile sabah namazındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek ve sürünerek de olsa bu iki namaza gelirlerdi.”buyurmuştur.
(Buhârî, Ezân 9, 32, Şehâdât 30; Müslim, Salât 129)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da o kimse her gün bu nehirde beş defâ yıkansa, kirinden bir şey kalır mı? Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder.”buyurmuştur.
(Buhârî, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 283)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı ise abdesttir.”buyurmuştur.
(Taberanî, el-Mu'cemü'l-Evsat, 5/186, hadis no: 4361)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe, beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında işlenen küçük günahlara keffârettir.” buyurmuştur.
(Müslim, Tahâret 14)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir Müslüman, farz namazın vakti geldiğinde güzelce abdest alır, huşû içinde ve rükûunu da tam yaparak namazını kılarsa, büyük günah işlemedikçe, bu namaz önceki günahlarına keffâret olur. Bu her zaman böyledir.”buyurmuştur.
(Müslim, Tahâret 7)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sabah namazını kılan kimse Allah’ın himayesindedir. Dikkat et, ey Ademoğlu! Allah, bizzât himayesinde olan bir konuda seni sorguya çekmesin.”buyurmuştur.
(Müslim, Mesâcid 261-262)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kimse evinde güzelce temizlenir, sonra Allah’ın farzlarından bir farzı yerine getirmek için Allah’ın evlerinden birine giderse, attığı adımlardan her biri bir günahı silip yok eder; diğer adımı da onu bir derece yükseltir.”buyurmuştur.
(Müslim, Mesâcid 282)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ümmetim, abdestten dolayı yüzleri nurlu, el ve ayakları parlak olarak gelecekler. Ben havzın başına onlardan önce varacağım.”buyurmuştur.
(Müslim, Tahâret 39; bk. İbni Mâce, Zühd 36)



Resim
ResimResim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...


aleyhumu's- SEMm..


الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---“El hamdu lillâhi RABBi’l- ÂLEMîn (âlemîne).: Hamd, âlemlerin RABBi olan ALLAH'adır.” (Fâtiha ½)


...M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

ResimResimResim
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön