SAHABE BİLGİSİ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

SAHABE BİLGİSİ

Mesaj gönderen Hakan »

İBN EBÎ HAYSEME’DE SAHABE BİLGİSİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ
Aziz GÖKÇE

Enstitü Anabilim Dalı : Temel İslam Bilimleri
Enstitü Bilim Dalı : Hadis


GİRİŞ.:

Çalışmanın Konusu.:
Sahâbîler, son peygambere ulaşmış, ona inanmış ve Kur’an’ın inişine şahit olmuş insanlardır. Onlar birçok konuda ayetlerin iniş, hadislerin söyleniş sebeplerine şahit olmuş ve İslam’ın hükümlerinin özünü Din’in Peygamberi’nin uygulamalarıyla bizzat görerek kavramışlardır. Onlar vesilesiyle Kur’ân-ı Kerîm Mushaf içinde toplanmış, çoğaltılmış ve Allah’ın, Kur’ân-ı Kerîm’i koruma vaadi ilk olarak onların eliyle gerçekleşmiştir. Hz.Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in sünneti ve hadisi şeriflerinin günümüze kadar gelmiş olmasının en önemli sebebi de sahâbîlerin faaliyetleri ve kendilerinden sonrakilere bu konudaki örneklikleridir. Bu açılardan sahâbîlerin bilinmesi çok önemlidir. Ayrıca sahâbîlerin bilinmesi sahih hadisin şartlarından olan senedin ittisalinin tesbit edilmesi ve onların cerh ve ta’dîl durumlarının belirlenmesi açısından da önemlidir.1

Ayet ve hadislerde birçok iltifata mazhar olmuş olan sahâbîler hakkında ilk dönemlerden itibaren pek çok çalışma yapılmıştır. Muhtevaları sahâbe ağırlıklı veya sadece sahâbeye tahsis edilmiş olan kaynaklar, eldeki bilgilere göre h. 2. y.y.ın ilk yarısından itibaren verilmeye başlamıştır.2 Daha rivayet asrı denilen Hicrî ilk üç asırda çoğu sistemli olmasa da bu konuda pek çok eser meydana getirilmiş3 ve bu dönemden sonra gelecek olanlara bu konuda büyük bir malzeme bırakılmıştır. Bu konuda zamanla tüm sahâbîleri bir eserde toplama amacı belirmiştir. İbn Abdilberr (ö. 463), İbnü’l-Esîr (ö. 630) ve Zehebî (ö. 748) gibi âlimler bu büyük malzeme içerisinden tüm sahâbîleri tespite çalışanlardan birkaçıdır. Ama kendilerinden sonra gelenler tarafından eserlerine birçok ilaveler yapılıp yanlışlıkla sahâbe içerisinde zikredilenlerin de ayıklanması suretiyle bu konuda kemale doğru ilerlenmeye çalışılmıştır. Hicrî 9. y.y.a gelindiğinde ise büyük hadis âlimi İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852) bu konudaki en kapsamlı eser olarak bilinen el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe adlı eseri yazmıştır. Ama Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in vefatında 60000 ile 114000 arasında değişen sayılarda sahâbî olduğu söylenmesine4 rağmen sahâbe hakkındaki bu en kapsamlı eser 12000 civarında sahâbeyi içermektedir.5 Dolayısıyla sahâbîlerin tespit edilemeyeni tespit edileninden çok daha fazladır. Ve İbn Ebî Hayseme’nin (ö. 279) et-Târîhu’l-Kebîr adlı eseri de bu konudaki en güzel eserler içinde zikredilen el-İstîâb ile el-İsâbe’nin önemli kaynaklarından biridir. Bu eser sırf sahâbe üzerine yazılmış olmayıp İbn Ebî Hayseme tarafından kendi dönemine kadar yaşamış olan diğer râvîlerin de tanıtıldığı bir kitaptır. İbn Ebî Hayseme’nin bu eserinde sahâbîler hakkında verdiği bilgiler üç bölgede Mekke, Medine ve Kufe kısmında- düzenli olsa da siyer kısmı ve eserin sahâbe dışındaki diğer râvîlerinin tanıtımı sırasında çeşitli vesilelerle sahâbîlere temas edildiğinden eserdeki sahâbîler hakkındaki bilgiler bu eserlerdeki gibi sistemli değildir. Dolayısıyla İbn Ebî Hayseme’nin bu eserinde yer alan bazı sahâbîlerin bu müelliflerce gözden kaçırılması muhtemeldir. Bunun için konusu İbn Ebî Hayseme’nin et-Târîhu’lKebîr adlı eserindeki sahâbe bilgisi olan bu tezde öncelikle bu eserin yazarı olan İbn Ebî Hayseme’nin hayatı, ilmî kişiliği, öğrencileri, eserleri ve etkisi hakkında bilgiler aktarılmaya çalışıldı. et-Târîhu’l-Kebîr’deki genel muhteva ve eserin önemli bir kısmını oluşturan râvî tanıtımı hakkında bilgi verildi. Sonra bu eserdeki sahâbîler sistemli bir şekilde tespit edilip sayısı belirlendi. Ayrıca sahâbe bilgisinin muhtevası hususunda eserde nelerden bahsedildiği konusuna değinildi.

Çalışmanın Önemi.:
Bir rivayet dönemi eseri olan İbn Ebî Hayseme’nin et-Târîhu’l-Kebîri’nde geçen tüm sahâbîlerin isimlerinin tespit edilmesi ve bu bilgilerin dönemin diğer eserleri ve kendinden sonraki diğer kaynaklardaki bilgilerle mukayese edilmesi sahâbîler hakkında daha sağlam ve verimli bir neticeye varılmasını sağlayacaktır.

Çalışmanın Amacı.:
Esas itibariyle eserin çeşitli yerlerinde geçen sahâbîlerin tespit edilip ilim âlemine tanıtılmasıdır.

Çalışmanın Yöntemi.:
Bu çalışmada İbn Ebî Hayseme’nin et-Târîhu’l-Kebîri’nde geçen kişilerin sahâbîliklerinin tespitinde Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ile birlikte bulunma, onu görme, ondan işitme, onunla temasta bulunma, konuşma, onun tarafından görevlendirilme gibi ona mülaki olduklarını gösteren ifadeler ile Hz. Peygamber’in hadisinde zikredilmiş olma, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in yakını olma ve kişinin kendisinin sahâbî olduğunu belirten ifadelerinden yararlanılmaya çalışılacaktır. Ayrıca kişinin ilk Müslümanlardan olması, hicret eden ve onları misafir edenlerden olması, fetih Müslümanlarından veya müellefe-i kulûbden olması gibi sahâbîliğini gösteren bazı vasıflarından da yararlanılacaktır. Bunların dışında üçüncü şahıslar ile İbn Ebî Hayseme’nin kendisinin bir kimsenin sahâbî olduğunu belirten ifadelerinden hareketle de kişilerin sahâbîlikleri tespit edilmeye gayret edilecektir. Ayrıca tespit ettiğimiz sahâbîler el-İstîâb fî Ma’rifeti’l-Ashâb, Üsdü’l-Ğâbe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, Tecrîdü Esmâi’s-Sahâbe ve el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe adlı eserlerden kontrol edilecek, buralarda bulunmayanlar hakkında diğer eserlerde araştırma yapılacaktır.


1 Sehâvî, Fethu’l-Müğîs, 4/5
2 Ali Yardım, “Ashâb Bilgisinin Kaynakları ve Tirmizî’nin “Tesmiyetü Ashâb’in-Nebî”si”, s. 255
3 Bu konuda bu dönemde yazılan bazı eserler için bkz. Ali Yardım, a.g.e., s. 255-60
4 Bu konuda bkz. Suyûtî, Tedrîb, 1/680-1; Nevzat Âşık, Sahâbe ve Hadîs Rivâyeti, s. 30-1
5 İbn Hacer, el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, c. 1–13, thk. Tâhâ Muhammed ez-Zeynî, Kâhire, 1414/1992
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: SAHABE BİLGİSİ

Mesaj gönderen Hakan »

Sahâbînin Tanımı

Lügatte “arkadaş, dost olan kimse” manasına gelen sahâbî kelimesinin cem’i sahb ve cemu’l-cem’i ashâbdır. Sahâbe de şâz bir cem olarak ashâb manasında kullanılır.6

Sahâbî kelimesi ıstılah bakımından ise en sahih görüşe göre Müslüman ve âkıl olarak Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’i gören kimse için kullanılır. Hadisçi, usulcü vd. âlimler, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ile birlikte oturup kalkma, yürüme ve konuşma gibi durumlar gerçekleşmese de onun mertebesinin yüceliğinden dolayı onu bir an da olsa sadece görmeyi kişinin sahâbî olarak isimlendirilmesinde yeterli görmüşlerdir.7 Zaman içerisindeki bazı meselelerden dolayı bazı ayrıntıları da dikkate alarak İbn Hacer el-Askalânî şöyle bir sahâbî tarifi yapmıştır: “Sahâbî, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ile mümin olarak karşılaşan ve araya dinden çıkma olayı girmiş olsa da mümin olarak ölen kimsedir.”8 Bu tarif uygulanabilirlik bakımından daha elverişli ve kapsamlıdır.9

Kişinin sahâbî olması hakkında sadece görmesinin yetmeyeceği, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e tabi olarak ve ondan tahammül ederek onunla arkadaşlığının uzun sürmesi ve birlikte oturmasının çok olması gerektiği de söylenmiştir.10 Bunu söyleyenler sahâbî kelimesinin lügat bakımından manasının da bu olduğunu belirtmişlerdir.11 Bu görüş usulcülere de nisbet edilmiştir. Ancak bu onlardan bazılarının görüşüdür. Usulcülerin çoğu ise birinci görüşü benimsemiştir.12

Diğer taraftan ikinci görüşü benimseyenlerin hiçbiri belirttikleri uzunluk hakkında kesin bir süre tayin etmemişlerdir.13 Kaydetmeliyiz ki, bunu altı ayla, bir veya iki yıl beraber bulunmak ya da onunla bir veya iki savaşa katılmak gibi kesin olmayan sürelerle sınırlayanlardan da bahsedilmiştir.14 Fakat bu durum, sahâbeden sayılması hususunda bir ihtilafın olmadığı bazı kimselerin sahâbeden sayılmamasını gerektiren bir darlık oluşturur.15 Ayrıca bu, lügat ehlinin icmâsıyla reddedilmiştir. Çünkü lügatçiler sahâbî kelimesinin suhbet/arkadaşlıktan türediğini, buna özgü bir miktarın olmadığını ve bu kelimenin, başkasıyla az veya çok arkadaşlık eden herkes için kullanılacağını belirtmişlerdir.16

Bunların dışında sahâbî kavramı hakkında şâz olarak nitelenen bazı tanımlamalar daha vardır:
Sahâbî, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’i gündüzün bir anında bile olsa gören, buluğa ermiş ve Müslüman olmuş, dinî konuları akleden ve bundan razı olan kimsedir.17 Bu görüş şâz kabul edilmiştir.18 Çünkü sahih olan görüşe göre buluğ şart koşulmaz. Aksi takdirde sahâbî olduklarında icmâ edilen bazı kimseler sahâbîler içerisinden çıkarılmış olur.19

Sahâbî, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ile arkadaşlığı uzun olup ondan ilim tahammül eden veya rivayette bulunan kimsedir.20
Sahâbî, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’den rivayette bulunmasa da, öğrenmese de hususi arkadaşı olarak onu gören kimsedir.21
Sahâbî, kendisinde -suhbet/arkadaşlık ile birlikte- adalet ile ittisafın zahir olduğu kimsedir.22
Sahâbî, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’i görmese de Müslüman olarak onun zamanını idrak eden kimsedir.23 Sanki bu tarifi yapanların hucceti sahâbîlerin doğan çocuklarını Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’e dua için getirme isteklerinin çokluğudur.24



6 Bu kelimenin hangi fiilden türediği ve anlamı hakkında bkz. İbn Manzur, Lîsânü’l-Arab, 4/2400; Ahmed Naim, “Mukaddime”, 1/13
7 Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/8
8 İbn Hacer, Nüzhetü’n-Nazar, s. 131; Abdullah Aydınlı, Hadis Tesbit Yöntemi, s. 62
9 Abdullah Aydınlı, a.g.e., s. 62-3
10 Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/19
11 İbnü’s-Salâh, Ma’rifetü Envâı Ilmi’l-Hadîs, s. 396; Suyûtî, Tedrîb, 2/669
12 Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/20
13 Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/22
14 Hatîb, Kifâye, s. 50; Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/22
15 İbnü’s-Salâh, Ma’rifetu Envâı Ilmil-Hadîs, s. 396-7; Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/23
16 Suyûtî, Tedrîb, 2/669
17 Hatîb, Kifâye, s. 50; Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/18-9
18 Suyûtî, Tedrîb, 2/672
19 Suyûtî, a.g.e., 2/669
20 Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/24-5, Suyûtî, Tedrîb, 2/672
21 Sehâvî, a.g.e., 4/25
22 Sehâvî, a.g.e., 4/25
23 Sehâvî, a.g.e., 4/25; Suyûtî, Tedrîb, 2/672
24 Sehâvî, a.g.e., 4/26
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: SAHABE BİLGİSİ

Mesaj gönderen Hakan »

Sahâbîlerin Bilinmesi

Bir kimsenin sahâbîliği başlıca şu yollarla tespit edilmiştir:
• Sahâbî olduğunun yaygın bir şekilde (mütevatir olarak) bilinmesi: “Hani o arkadaşına ‘Üzülme; çünkü Allah bizimle beraberdir diyordu” (Tevbe Sûresi, 9/40) ayetiyle kastedilen Ebû Bekr es-Sıddîk ile aşere-i mübeşşereden olan diğer kimseler buna örnektir.
• Sahâbî olduğunun dar bir çevrede (meşhur olarak) bilinmesi: Bu da daha ziyade, güvenilir bir hadiste/haberde isminin, mesela Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’e bir soru sorduğunun, bir yerde onunla beraber bulunduğunun anlatılması gibi, sahâbî olduğunu gösterecek şekilde, geçmiş olmasıyla gerçekleşir. Ukkâşe b. Mıhsan ve Dımâm b. Sa’lebe vd. bu yolla bilinir.
• Sahâbî olduğu bilinen birinin haber vermesi: Bu ondan ya “Filanın sahâbîliği vardır” ya da bunun benzeri “Ben ve filan Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in yanında idik” veya “Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in yanına geldik” gibi bir ifadenin gelmesi ile anlaşılır. Bu halde zikredilenin Müslümanlığının bilinmesi şarttır.
• Tâbiûnun sikalarının bildirmesi.
• Kendisinin sahâbî olduğunu açıkça veya bu manaya gelecek dolaylı bir ifadeyle söylemesi.25 Ancak bu durumdaki kişinin adaletinin bilinmesi gerekir. Adalet şartı açıktır. Çünkü kişi sika, emin, sözü makbul olduğu zaman adaletinin mevcudiyeti ve haberinin kabulünden dolayı ‘Nebî ile arkadaşlık ettim ve onunla likam çok oldu’ demesi ile (bunda kesinlik olmasa da) zahiren onun sahâbî olduğuna hükmedilebilir.26 Ancak bu iddia da Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in vefatından 100 yıl geçmeden önce iddia edilmiş olmalıdır. Önceden adaleti sabit olsa bile h. 110’dan sonra sahâbîlik iddiasında bulunanın iddiası kabul edilemez. Zira Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem, hayatının son zamanlarında “Bu gecenizi görüyor musunuz? Bu geceden itibaren 100 senenin başında yeryüzünde bugün hayatta olanlardan hiç kimse kalmayacak” buyurarak çağındaki herkesin 100 sene içinde yok olacağını belirtmiştir.
Bu rivayeti Buhari ve Müslim İbn Ömer’den rivayet etmiştir.27 Müslim’in Câbir rivayetinde ise bu olayın “Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in vefatından bir ay önce gerçekleştiği belirtilmektedir.28 Bu nükteden dolayı imamlar h. 110’dan sonra sahâbîlik iddia eden hiç kimseyi tasdik etmemişlerdir.29 Bu meselede başka iki görüş daha vardır:
1. Kişinin kendi sözüyle sahâbîliğini iddia etmesi, rütbece kendisine tanıklık etmesinden dolayı sabit olmaz. Buna göre başka yollardan bilinmedikçe kişinin kendisinin Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem ile arkadaşlık ettiğini iddia etmesi kabul edilmez.30
2. Arkadaşlık yapma süreleri hakkında ayrım yapılır. Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ile az bir süre arkadaşlık yaptığını iddia edenin sahâbîlik iddiası kabul edilir. Çünkü nakille bunun ispatı mümkün olmayıp hiç kimse onun Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ile birlikte bulunmasına veya onu görmesine şahit olmamıştır.31 Eğer kişinin iddiası Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ile uzun bir s üre arkadaşlık ettiği, hazarda ve seferde ona çok gelip gittiği şeklinde olursa sahâbîlik iddiası kabul edilmez. Zira bu durum müşahede edilir, nakledilir, meşhur olurdu. Dolayısıyla bu durumda sadece kendi kavliyle sabit olmaz.32 İbn Abdilberr, sahâbînin zahiren cerhten salim olmasına binaen şartsız olarak bunun /kabülüne hükmedip bunu, hadis imamlarının bu gibilerin hadislerini müsnedlerinde tahric etme tasarrufuyla desteklemiştir.33 Fakat “Bir adam muan’an bir rivayetle “Bana Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’den şunu haber verdi ki…” şeklinde bir ifade kullandığı zaman bununla sahâbîliğin sübûtu irsal ihtimalinden dolayı uzaktır. Ancak bunda söyleyenin Tâbiûnun küçüklerinden ve büyüklerinden olması arasında ayrım yapılır. Tâbiûnun büyüklerinden ise kabulü, küçüklerinden ise reddi tercih edilir.34 Bununla beraber sahâbe hakkında eser yazanlar bu durumdaki kimseleri kitaplarında tahric etmekten geri durmadılar. Böyle biri hakkında tâbiûndan veya etbeu’t-tâbiînden adil birinin “o sahâbîdir” diye haber vermesi durumunda bazı âlimler; “Bu konuda kıyasın gerektirdiği mürsellerinin kabul edilmediği gibi bunun da kabul edilmeyeceğidir” derken, İbn Hacer’in görüşü, biri tarafından tezkiyesinin kabulünden dolayı bunun tercihe şayan olduğu şeklindedir.35
Nitekim Zerkeşî de bunu benimseyerek /“Zahir olan bunun kabulüdür. Çünkü bunu ancak ıztırârî veya iktisâbî olarak onu bilmesinden sonra söyler.” demiştir.36
Ayrıca kişilerin sahâbî olup olmadıklarının tespitinde yararlanılan bazı durumlar ise şunlardır:
• Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem devrinde bir ordunun başına kumandan tayin edilmek.
• Hulefâyi Râşidîn döneminde ridde savaşları veya fetih ordularında üst seviyede görevlere getirilmek.
• Abdurrahman b. Avf’ın “Doğan her çocuk Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’e getirilir, o da ona dua ederdi.” şeklindeki rivayetinden hareketle Hz. Peygamber devrinde doğmuş olmak.
• Medine, Mekke, Taif ve bunların arasında Müslüman olmayan, Veda haccına katılmayan kimse kalmamıştı. Bu nedenle bu vakitte mevcut olanlar Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem onları görmese de onların onu görmelerinden dolayı sahâbe içinde sayılırlar.
• Medineli Evs ve Hazrec kabilelerinden birine mensup olmak.37
• Muhâcir veya Ensârdan olmak.38


25 Sahâbîlerin bilinmesi hakkında bkz. İbnü’s-Salâh, Ma’rifetu Envâı Ilmil-Hadîs, s. 397; Sehâvî, Fethu’l-
Muğîs, 4/26–7; Suyûtî, Tedrîb, 2/672-3; A. Muhammed Şâkir, el-Bâısü’l-Hasîs, 185-6; Abdullah Aydınlı,
Hadis Tesbit Yöntemi, s. 63
26 Hatîb, Kifâye, s. 52
27 Buhari, Kitâbü’l-Ilm, 41; Müslim, Kitâ bu Fezâili’s-Sahâbe, Hadis No. 2537, 2/1179
28 Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, Hadis No:2538, 2/1180. Câbir b. Abdillah’ın rivayeti şöyledir: Nebî
sallellahu aleyhi ve sellem’i ölmesinden bir ay önce “Allah’a yemin ederim ki (bugün) yeryüzünde
bulunan nefislerden hiçbiri üzerlerinden 100 sene geçince hayatta olmayacak” derken işittim.
29 Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, 4/28-9
30 Sehâvî, a.g.e., 4/29
31 Sehâvî, a.g.e., 4/30
32 Sehâvî, a.g.e., 4/30
33 Sehâvî, a.g.e., 4/30
34 Sehâvî, a.g.e., 4/30
35 Sehâvî, a.g.e., 4/30
36 Sehâvî, a.g.e., 4/31
37 Sehâvî, a.g.e., 4/31; Mehmet Efendioğlu, “Sahâbe”, 25/491
38 el-Kâsımî, Kavâıdü’t-Tahdîs, s. 332
Resim
Cevapla

“Peygamber Efendimiz (S.A.V)” sayfasına dön