SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12883
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

.. ...>* VII *


<= Resim =>

Resim Kâfiyetü'l- Ya..

Resim


ZÂT'i BÂRİ’ lûtfuna mazhar olanlar geldiler,
Ettiğini istediler aradılar buldular..


El BÂRİ’ olan ZÂT'uLLAH’ın İhsÂN Lütfuna Sâhib ve nâil olanlar vâ'dettiği özellik ve güzellikleri tercih ettiler, istediler, aradılar ve BULdular..

El Bâriü celle celâlihu.:
Resim

Resim

Kûh-u kafa azm edip ankâyı anda buldular,
Öldüler ölmezden evvel HAKk ile Hak oldular..


Beden Ülkesindeki Kalb Dağına SALLı-ULAşmayı kasdedip kesin kararla KULLuk gereğini yerine getirip Letâif Yollarını katedip Şahdamarından da AKREB/YaKîn ANKÂyı/RABB TeÂLÂ’yı onda BULdular. ÖLmeden önce ÖLdüler ve HAKk’ta HAk DİRİLİp BİZBİR-İZ Oldular..

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutü.: ÖLmeden önce ÖLünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

El Hakku celle celâlihu.:
Resim

Resim

OLdu bunlar kulle-i kaf-ı kanâatte mukim,
Mazhar etti bunları ÖZ ZÂTI’na RABBü’r-RAHÎM..


Bunlar, Kalb Dağının HAKk TeÂLÂ’nın verdiği Ni’metlere, Nâsib ve Kısmetlerine Kanâat-FUAD KULEsi’nde Karar kıldılar,
RABBü’r-RAHÎM ALLAH celle celâlihu onları ÖZ ZÂTı’nın SIRRı OLan MuhaMMedî Hakikat-BİZ BİR-İZ-NAHNU-Luğuna Mazhar edip YAŞAttı..

er RABB celle celâlihu.:
Resim

er Rahîmu celle celâlihu.:

Resim

Resim

Oku (vâ şevkah) hadisin bunları vasfında uş,
Her kaçan sohbetlerinde hâzır oldun ol hamuş..


Şimdi bunların sıfat ve hâllerini ANLAmak için,
Ne zaman ki onların sohbetlerinde hâzır Olursan sus ve dinle!.

Resim

FAHR-ı ÂLEM bunların hakkında İHVÂNÎ dedi,
Bu hadisi on sekiz bin âlemin canı dedi..


ÂleMLerin ÖVÜNç Kaynağı FAHR-ı ÂLEM aleyhisselâm Bu MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarı için “İHVÂNÎ.: Kardeşlerim” buyurmuştur.
İşte bu Hadis-i Şerîf’i on sekiz bin âlemin CÂNı, NÛRundan Halkedilen aleyhisselâm buyurdu..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir görsem de, içlerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennete girmeden önce, onlara (Kevser) Havuzumdan içirsem.” buyurdu.
Bu sözleri üzerine O'na denildi ki.: “Yâ Resûlullah!. Biz senin kardeşlerin değil miyiz?”
O, şöyle cevap verdi.: “Sizler benim ashâbımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri hâlde bana inananlardır. Mutlaka ben RABB’imden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim.” buyurdu.

(Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460 hadis (Ebu Nuaym, İbn-i Ömer’den) Ayrıca bk. Hak Dini IV, 2731 (Yûnus Sûresi 62. âyeti ile ilgili olarak Evliyaullah’a havf, hüzün olmayacağı açıklanırken benzer bir hadis-i şerifin mealinden söz edilir).: Hayatu’s-Sahabe. II, 567-568 (iki uzun hadisle buradaki hakikata temas ediliyor..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Mahlûkatlar içerisinde imanı en tuhaf ve şaşırtıcı kim olduğunu bilir misiniz?" diye sormuştu.
Ashâb.: “Meleklerin imanıdır.” diye cevap verdiler.
Nebî aleyhisselâm.: "Melekler nasıl iman etmesinler ki!. Zirâ onlar ALLAH'ı bizzât görebilirler." diye karşılık verdi.
Ashâb.: “Yâ Resûlullah!. O zaman peygamberlerdir.” dediler.
Nebî aleyhisselâm.: “Peygamberlerde değil; çünkü onlara Cebrâil her zaman gelerek ALLAH'ın emirlerini indirir.” dedi.
Ashâb.: “Senin ashâbındır.” dediler.
Nebî aleyhisselâm.: "Ashâbım nasıl iman etmesin ki; zirâ onlar bana gelen mu’cizeleri görebiliyorlar ve ben de ALLAH'ın bana indirdiklerini onlara tebliğ ediyorum. Gerçek şudur ki, İnsanlardan en hayret edilecek imana sahip olanlar; benden sonra gelip beni görmedikleri halde bana iman edenler ve yine beni görmedikleri hâlde (sözlerimi) tasdik edenlerdir. İşte onlar benim kardeşlerimdir." buyurdu.

(Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460.)

Resim

Kim dilerse aşinâlık Hazret-i ALLAH ile,
Sohbet etsin sıdk ile ol Kavm-i EHLULLÂH ile..


İçinde yaşamakta OLduğumuz Şu ALLAH celle celâlihu’ya KULLuk İmtihÂNı ÂLeminde, Aklı ve VicdÂNı olup da O’nunla NAHNU-Âşinâlık-BİZ BİR-İZ-Lik MuhaMMedî Şehâdet Şerefini YAŞAmayı tercih ederse,
Bu, EHLULLÂH Kavmi Kıvamında Olanlarla Sadakatla ve Samîniyyetle/İhlâsla sohbetlerinde DivÂN DURsun..

Resim

Bunların sohbetleridir kimya vü kibriyâ,
Kulluk eyle bunlara can ile bi-kibr-ü-riyâ..


Çünki, bunların Sohbetleri, İLâHî Kudrete Kavuşma HAKk’ın Halifeliğine Ulaşmak için AŞKk İksiri, Lâ İlahe İLLa ÂLLAH İLACıdır. Bunu BİL, BUL, ve Yaşa KUL İHVÂNim İnşâe ALLAHU TeÂLÂ!.


Resim

Bâri’.: Bir kalıptan döker gibi, düzgün, tertipli ve güzel yaratan. Aza ve cihâzatları birbirine mütenasip ve kâinattaki umumî nizama ve gayelere uygun ve münâsebettar olarak halkeden Cenâb-ı HAKk celle celâlihu..
Mazhar.: Sahib olma, nâil olma. Şereflenme..
Kûh-u Kafa.: Efsânelerde geçen Kafdağı..
Ankâ.: İsmi olup cismi bilinmeyen bir kuş. Çok büyük olduğu anlatılır. Zümrüd-ü Anka ve Simurg gibi isimlerle de anılır..
Kulle.: (c.: Kulel) Doruk, dağ tepesi, zirve. * Kule..
Mukim.: İkamet eden. Ayakta duran. * Okuyan. * Bir memlekette devamlı duran.
Uş (t).: İşte. Şimdi.
Kaçan.: Ne zaman ki, vakta ki..
Hamuş (f): Susan.
Aşinâ.: f. Mâlumatlı, haberli olan. Arif. Bilgili. Mâlik. Tanıdık. Yabancı olmayan..
Kimya.: Basit cisimlerin hususiyetlerini, bu cisimlerin birbirlerine olan tesirlerini ve bundan ileri gelen birleşmeyi inceleyen ilim. Basit maddelerdeki değişikliği anlamağa çalışan ilim kolu. * Edb: Aşk. * İlâç. * Tas: Mevcud olana kanaat ve elde edilmesi mümkün olmayana ait arzuyu terk etmek.
Kibriyâ.: Azamet. Cenâb-ı ALLAH'ın azameti ve kudreti, her cihetle büyüklüğü..
İHVÂN.: ( kelimesinin cem'i) Kardeşler. Eş, dost. * Sâdık arkadaşlar. * Aynı mezheb veya tarikata mensub olanlar.
İHVÂNÎ.: Kardeşlerim..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12883
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

.. ...>* VII *


<= Resim =>

Resim Kâfiyetü'l- Ya..

Resim


Gerçi kim zâhirde bunlar halk île sobbettedir,
Kalb ile bâtında halkdan her nefes uzlettedir..


Gerçi bu MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar, bu hyatıniçinde halk ile birlikte olup görüşür-konuşurlar.
Ne var ki onların kalbleri =>Her Yer, Her ÂN, Her Hâl ve Her Nefeste Halktan dışarda Gönül İklimine çekilip yalnız kalırlar..

Resim

Sûretâ halk ile olmak bulara ar ey cevân,
Her nefesde Hakk iledir kalbleri bî-in-ü-ân..


Ey genç Derviş =>İlk bakışta görünüşte bu ÂŞIKLarın halk ile içili-dışlı oluşları ayıplanabilir,
Ne var ki onların kalblerinde dehr-zaman=>VAKt=>HeR ÂN-BiR ÂN ki=> HAKk’tan ayrılamaz bir TÜMMLükte-TAMMLıktadır..

Resim

Gavs-ı âlem kutb-u âdemdir bulara muktedâ,
Ol imâm-ı dine bunlar eylemişdir iktidâ..


Şu ÂNda=>ÂLeMin Gavsı da =>ÂDEMoğLunun Kutbu da =>bu MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar’a uyup önder edinirler.
Bunalar DÎNin MutLak İMâMı MuhaMMed aleyhisselâm’a=>TesLim OLup-İmÂN Edip-Tâbi OLup->İtâat etmektedirler Her ÂN..

Resim

Hak Ta'âlâ bunları mestur u mağfur eyledi,
Kalblerini lûtf ile pür nûr-u-ma'mûr eyledi..


HAKk Ta'ÂLÂ bu MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarını Rahmetenli’l- Âlemîn aleyhisselâm Rahmetine kavuşturmuş ve Halk Hayatında gözlerden gizleyip,
Onların Kalblerini Lûtfuyla tertemiz tasfiyeyle tâmir edip NÛRuLLAH CÂN CERYÂNını bahşetti hamd OLsun!.

Resim

Bu güruha asfiya dilinde derler ahfiyâ,
Bu güruh içinde zâhir oldu sırr-ı evliyâ..


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Vârisi-BİRR-ü-Takvâ- Sâfiyet Sahibleri =>MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar CemÂatı/toplumu’na =>“Onlar çiçeğin tomurcuğunu örten kabuk gibi Hafî/GizLi/Perdeli/Örtlü-Oldukları HÂLde gözükmeyenler.” derler..
VeLîYyULLAH SIRR-ı bu Cemâat İÇinde BÂTIN'dan =>ZÂHİRe Çıkarılıp fiilen açıkça YAŞAnır kılındı/kılınmaktadır..

Resim

Cezbetullâh ile bunlar mest-i meczûb oldular,
SEVdiler SEVildiler mergûb u mahbûb oldular..


Bunlar ALLAHu ZZ’L- CeLÂL’in şiddetli ve içercesine olan ÇEKişiyle CEZBEDiLdiler ve Yörüngesinde gezegenler gibi Her ÂN DÖNMektedirler..
OnLar Sürekli =>SEVdiLer =>SEVildiLer=>ÇOk Rağbet edilen, Beğenilen, Çok kıymet verilen ve Muhabbet edilen. SEVilen SEVgiLiler OLdular..

Resim

Üçler kırklar yediler her zaman bunlardadır,
Hem nişân-ü- hem ayân-ü- hem nihân bunlardadır..


Bu ÂLEMdeki İLÂHî SiStem İÇİndeki KIRKLaR ve YEDİLeR her zaman-sürekli bunlardandır.
Ve KIRKLaR ve YEDİLeR’in tüm İşâretlerini herkesin bilebileceği ve görebileceği şekilde ve de tüm gizli SIRRLarına Sâhib OLup taşırlar..

Resim

Hem celâl-ü- hem cemâl-ü- hem kemâl bunlardadır,
Hem su'âl-ü- hem cevâb-ü- hem visâl bunlardadır..


İnSÂNoğLunun KULLUK DENEme İmtiHÂNı OLuşup OLgunlaşma KeMâLi-CeLÂLi-CEMÂLi de bunlardadır.
MuhaMMedî MELÂMet YOLu HASBî-HABİBî HİZMEtçiliğinde gerken Tümm SORULarın CevÂBLarını sormadan SÖYLemek ve =>“LÂ HUVe İLLâ HUuu!” HAKk ve HAYR Hedfine ULAŞtırmak bu MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar CemÂatını VAR OLUŞş İŞİdir..



Resim


Uzlet.: Yalnızlık. İnsanlardan ayrılarak bir tarafa çekilip yalnız kalmak..
Sûretâ.: Görünüşte. Zâhiren..
Cevân.: f. Civan. Taze. Genç..
Bî-in-ü-ân.: Ayrılamaz bir TÜMMLükte-TAMMLıkta OLuş..
În.: İn (f): Bu.
Ân (a).: Zamanın bölünemez cüz'ü..
Gavs.: Suya dalmak. Dalgıçlık. * Mc: Bir mes'elenin derinliğine ve hakikatine muttali' olup bilmek. * İyi anlamak. * Maslahata gayret ile girmek..
Kutb.: Dini bir meslek veya grubun başı. Bir çok müslümanların kendisine bağlandıkları azim ve büyük evliyaullahtan zamanın en büyük mürşidi..
Muktedâ.: Kendisine uyulan. Önde giden. * Müçtehid. Pişivâ. Peşivâ. * Namazda kendine uyulan imam.
İktidâ.: Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek.
Mestur.: Örtülmüş. Setredilmiş. Gizlenmiş.
Mağfur.: (Mağfur) Rahmetlik olmuş. Günahlarının afvı için kendine dua edilmiş olan. ALLAH'ın, kendisini affı için dua edilen ölmüş kimse.
Ma'mûr.: İ'mar edilen, tamir edilmiş..
Güruh.: f. Bölük. Cemaat. Takım. Kısım. * Fevc..
Asfiya.: Sâfiyet, takvâ ve kemâlât sâhibi ve Peygambere (aleyhisselâm.) vâris olup, onun meslek ve gayelerini ihyaya ve tatbike çalışan muhakkik zatlar..
Ahfiyâ.: (Hıfâ. C.) Örtüler, perdeler, gizli şeyler. * Çiçeğin tomurcuğunu örten kabuk..
Evliyâ.: (Veli. c.) Veliler. Nefsine değil, dâimâ Cenâb-ı HAKk'ın rızâsına tâbi olmağa çalışan, ibâdet ve taatta, takvâ ve riyâzatda çok yüksek mertebelere ulaşıp ALLAH celle celâlihu’ın mahbubu ve karibi olan büyük ve ender zâtlar..
Cezbe.: Kendine doğru çekme. * İçme..
Cezbe.: Tas: Meczubiyet, istiğrak. ALLAH'ı hatırlayıp ALLAH SEVgisi ile kendinden geçer bir hale gelme..
Mest.: Sarhoş. Aklı başında olmayan. Kendinden geçercesine haz duymak mânasında "mest olmak" şeklinde kullanılır.
Meczûb.: Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan. Cezbedilmiş. Aklı gitmiş olan. Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş. * Deli. Divâne. Mecnun..
Mergûb.: Rağbet edilmiş. Beğenilmiş. Çok kıymet verilen. Çokları tarafından istenen..
Mahbûb.: Muhabbet edilen. SEVilen..
Nişân.: f. İz. Nişân. Alâmet. İşâret..
Ayân.: (İyân) Aşikâr. Belli. Herkesin bilebileceği ve görebileceği..
Nihân.: f. Gizli, saklı. Bulunmayan. Mevcut olmayan. * Sır..
Visâl.: (Vasıl. dan) Vâsıl olma. SEVdiğine ulaşma. Kavuşma. Ayrılıktan kurtulma..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12883
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: SUNULLAH GAYBİ (ks) DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

.. ...>* VII *


<= Resim =>

Resim Kâfiyetü'l- Ya..

Resim


Bunların ta'rif-ü tavsifinde kasırdır lisân,
Bunlar için devr eder bilgil zemîn-ü- asuman..


Bunlar Üçler, Kırklar, Yedilerin işaretlerle inceden inceye anlatıp iç yüzünü, ne ve nasıl bir şey olduğunu tanıtmak dil için mümkün değildir.
Ve bil ki şu gördüğün yer ve gökler bunlar için DEVRÂNda devreder.. Serbbeha Zikrinde rakseder her ÂN durmadan..


Resim

Tâlib olsa taşrada bir kimse isti'dâd ile,
Rehber olan içerü alır anı imdâd ile..


ASLına/RABBısına dönüş isti'dâdı/akıllı anlayışlılık İlahî Fıtrî yönelim kabiliyeti Olduğu halde HAKk ERENLer Zinciri dışında yaşamakta olan bir kimse ÖZden Uyanıp da Hasbî Yardımlarını dilese RABBANî-RASÛLî Rehber o’nu da İçeri/Şahdamarından da ÖZündeki EL=>ELe=>EL=>YEDULLAHa..

Resim

Cezbe-i rahmân ile olur müşerref ol kişi,
Cezbe-i rahmân olur her gerdişi vü cünbisi..


Bâtınıda, Er Rahmân celle celâlihu HAKk’a/MerkezÇek TeceLLîsiyle Şereflenir ve yaşar o kimse,
Zâhirinde, Er Rahmân celle celâlihu HALk’a/MerkezKaç TeceLLîsiyle BİZ BİR-İZ OLur DEVRÂNı-CEVLÂNı, hareketi fır dönüşü..


Resim

Âteş-i aşk-u- mahabbet cânına te'sîr eder,
Aklını vü canını ser-tâ- kadem iksir eder..


AŞKuLLAH Aşk ve MuHABBet Ateşi öylesine etki eder CÂNına okur ki,
AKLını ve CÂNını baştan ayağa küLLî ŞEyyLe =>her derde devâ BİZ BİR-İZ Kılar, Şu ÂNdaki/ŞE’ÂNdakTevhid Tedavisin..


Resim

Şıbgatullah ile ol can rengi bi-rengi olur,
(Küntü kenzen) kenzini aklında canında bulur..


Öyle ki o CÂN, ALLAH Boyasını boyanır ve ebedî renksiz/saf kalır.
Habli’L- Verîd Hazinesin cevherini ÖZünde CÂNındave AKıL Bağında fiilen bulur, yaşar ve şâhidi OLur..


Resim
SIBGATALLAH =>ALLAH’ın BOYASI.. =>İSLÂM ve İMÂN FITRAtı..

صِبْغَةَ اللّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدونَ
Resim---“Sıbgatallâh (sıbgatallâhi) ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve NAHNU lehu âbidûn (âbidûne).: ALLAH'ın boyası; ALLAH'ın boyası ile boyanandan daha ahsen (daha güzel) olan kim vardır? Ve bİZ, O'na kul olanlarız.” (Bakara 2/138)

Sıbga.: Boya, renk, levn. Din, mezheb..
SıbgatuLLah.: Cenâb-ı HAKk'ın dilediği tarz, manevî renk, biçim ve şekilde yaratması. İslâmî Ahlâk ve Karakteri halk etmesi. ALLAH'ın dini..

KENZ-i MAHFÎ

كنز مخفي
HAKk’ınZât'ının mutlak bilinmezliğini ifade eden bir tasavvuf terimi..
Kenz-i Mahfî.: Gizli hazine.. saklı define..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH celle celâlihu.: “Küntü kenzen mahfîyyen fe-ahbebtu en urafe fe halaktü’l- halka li urafe.: BEN gizli bir hazine idim, bilinmekliliğini SEVdim, bilineyim diye mahlukâtı halk ettim/BEN Bilinmeyen gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, bilineyim diye halkı (kâinâtı) yarattım!” buyurdu.buyurmuştur.

(İsmail b. Muhammed el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, ve Müzîlu’l-ilbâs Amme’ş-tehera min’el-Ehâdîsi ala el-Sineti’n-Nâs, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut-1988, II, 132. Ayrıca bkz. Muhammed Nasiruddin El-Elbani, Silsile El-Zayıf, 1/166, Suyuti, Durural Muntasar, no. 330, Sehavi, el-Makasıdu’l-hasene, no. 838)

Kenz-İ Mahfî Terkibini;
Muhyiddin İbnü’l-Arabî =>“Her tür izâfet ve nisbetlerden mücerred kadîm ve ezelî olan HAKk’ın Zâtı”
Bu Âlem muhabbetle var olmuş, AHAD’ın Zâtî SEVgisinden vücûda gelmiştir.

Muhyiddin İbnü’l-Arabî.: “BENim DÎNim MuHABBEt DÎNi’dir” derken bu Zâtî SEVgiye işâret etmiştir.. (el-Muʿcemü’ṣ-ṣûfî, s. 302, 480).

Abdürrezzâk el-Kâşânî ise =>“Gaybde saklı bulunan Ahadiyyet Hüvîyyeti olup gizli olanların en gizlisidir” şeklinde tanımlamıştır..

(Kâşânî, Abdürrezzâk, Istılahatü's-Sûfiyye ; thk. Muhammed Kemal İbrâhim Cafer. Kahire : el-Hey'etü'l Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, 1981,s, 70)
Resim

Her kılı bir göz olur âlem ana bir yüz olur,
On sekiz bin âlemin ilmi ana bir söz olur..


Onun için bu Âlem bir Yüz ve vüCÛDunun her kılı bir GÖZ Olur HAKkta HAKkkı görür,
On sekiz bin âlemin Sâhibi Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Mârifet İlmi onun için Tevhidi Tercih ve Yaşama SÖZü olur..
Resim

Ol zaman ol can diliyle remz eyler bu sözü,
Her cihette gördü Rabbim yüzünü gönlüm gözü..


O zaman CümLe CÂNların TERK-BiR EL HAYy DiLiyle kendine mahsus bir ANLayışla kelimesiz hecesiz ve harfsiz Anlar bu SÖZü.
İşte O zaman KüLLî Şeyyde, KüLLî Şeyyi Yaratanın VECHini görür VECHiyle..

TüVeLLi VECHuLLAH.:


وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Ve lillâhi’l- meşriku ve’l- magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh (vechullâhi) innALLÂHe VÂSİun ALÎM (alîmun).: Ve doğu da ALLAH'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, ALLAH'ın VECHi (Zât'ı- yüzü-kıblesi) işte oradadır. Muhakkak ki ALLAH VÂSİ'dir (rahmeti ve lutfu geniştir, herşeyi ilmi ile kuşatandır)." (Bakara 2/115)
Resim

Yani Hak âyinesinden gördü kendi yüzünü,
İkilik gitti bir oldu yavu kıldı özünü..


Kendi İzafî ÖZünü-YÜZünü AYRı-gAYRı zananeden Ham AKLı NÛRLanıp da NAKLen IŞIyınca HAKk AYNAsında gerçek sandığı Halk yüzünün Hayal Olduğunu ANLAdı bENLik davası söndü ve yok oldu Gerçeği görüşte.. EL VÂhiDu’L- KAHHÂR ALLAH celle celâlihu..


Resim

Zemîn-ü-asuman.: Yer ve gök..
Kasır.: (A, uzun okunur) Kısa, eksik. * Kusur işleyen. Kusurlu.
Tavsif.: Vasıflarını söylemek. Bir şeyin iç yüzünü, ne ve nasıl bir şey olduğunu anlatmak. Vasıflandırmak..
Ta'rif.: (İrfan. dan) Bir şeyi belli noktalar ve işaretlerle inceden inceye anlatıp bildirmek, tanıtmak..
İsti'dâd.: Bir şeyin kabulüne ve kazanılmasına olan fıtrî meyil. * Kabiliyet. Akıllılık. Anlayışlılık. ALLAH TeALÂ Hazretlerinin (c.c.) insanlara ve sâir mahluklara tevdi buyurduğu kabiliyet kuvveleri..
İmdâd.: Yardım. Yardıma yetişmek..
Gerdiş.: f. Dönme, dönüş. Çevrilme, dolaşma..
Cünbis.: f. Kımıldanma, hareket. * Zevk, eğlence, cünbüş..
Ser-tâ- kadem.: Baştan ayağa..
İksir.: Çok te'sirli, her derde devâ sayılan mevhum cisim. Bir şeyin olmasına veya hastanın iyileşmesine sebeb olan ehemmiyetli madde..
Sıbgatullah.: Cenâb-ı HAKk'ın dilediği tarz, manevî renk, biçim ve şekilde yaratması. İslâmî ahlâk ve karakteri halketmesi. * ALLAH'ın Dini..
Remz.: İşaret. İşaretle anlatmak. * Güç anlaşılır. * Gizli ve kapalı söyleme.
Yavu.: Kaybolmuş..
Resim
Cevapla

“►Allah Dostları Divan Şerhleri◄” sayfasına dön