GENLER ARASINDA MUCİZEVİ ETKİLEŞİMLER

Cevapla
Kullanıcı avatarı
dedekorkut1
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 208
Kayıt: 18 Ara 2007, 02:00

GENLER ARASINDA MUCİZEVİ ETKİLEŞİMLER

Mesaj gönderen dedekorkut1 »

GENLER ARASINDA MUCİZEVİ ETKİLEŞİMLER
SELİM GÜRBÜZER
Kromozomlar üzerindeki genlerin karşılıklı etkileri ile birlikte her canlının adeta mucizevi dokümanı ortaya konulmakta. Öyle ki her canlının karakteristik mucizevi özellikleri genler aracılığıyla belirlenmekte. Böylece genlerin karşılıklı mucizevi etkileşimleri sayesinde herhangi bir bitkinin kökü, gövdesi, dalı ve her ne özelliği varsa tüm ayrıntılarıyla gün yüzüne çıkmakta. Öyle ya, mademki genlerin mucizevi karşılıklı etkileşimleri sayesinde hemen her canlının karakteristik özelliklerini belirleniyor, o halde gen dünyasında şöyle derinlemesine bir dalalım neler varmış bir görelim:
Komplementer Genler (Tamamlayıcı genler)
Bilindiği üzere gen dünyasında bir takım özelliklerin ortaya çıkmasında baskın karakterde bir dominant gende tek başına bir anlam ifade etmez, bikere her şeyden önce kendi etki özelliğini gösterebilmesi için illa ki eksikliğini giderecek bir tamamlayıcı gene de ihtiyaç vardır. Eğer bir karakterin meydana gelmesinde herhangi bir gen çiftinin etki gücünü diğer bir gen çifti tamamlıyorsa böyle gen çiftlerine komplementer genler (tamamlayıcı) olarak tanımlanır. Örnek mi? İşte çiçek renk kalıtımı bakımdan kokulu burçak (Lathyrus odoratus) bunun tipik örneğini teşkil eder zaten. Nitekim beyaz çiçek açan 2 kokulu burçak bitkisini çaprazladığımızda kendi özelliklerinin ortaya çıkması için illa ki her iki türünde kendi aralarında karşılıklı etkileşime girmeleri gerekir. Karakteristik özellikler bakımdan bunlardan biri renksiz bileşiğe karşılık gelen yani rengin ilkel tipi diyebileceğimiz kromojen özellikte bir maddedir. Diğer ikincisi ise, renksiz ön maddeyi renkli hale getiren (okside) özellikte bir enzim maddesidir. Dolayısıyla Cc (homozigot resesif chromogen ve ee (homozigot resesif enzim) genleri Chromogeni (protein C) erguvani renge dönüştürecek protein enzime sahip olmadıklarından beyaz çiçek açan iki kokulu burçak bitkisinin:
CCee x ccEE şeklinde çaprazlanmasıyla;
\ ⁄
F1 dölü: CcEe (erguvani-mor) şeklinde bir genotip ortaya çıkacaktır.

F1 dölü de kendi içerisinde F2= F1 x F1 şeklinde çaprazlandığında ise aşağıdaki tabloda yer alan değişik oranlarda genotip bireyler oluşacaktır.

♂/♀ CE Ce cE ce
CE CCEE CCEe CcEE CcEe
Ce CCEe CCee CcEe Ccee
cE CcEE CcEe ccEE ccEe
ce CcEe Ccee ccEe ccee
İşte, ortaya çıkan bu tablodan da anlaşıldığı üzere beyaz rengin meydana gelmesinde C geni etken rol oynarken, bu arada E geni de beyaz renk maddesinin erguvani haline dönüşmesinde etkin rol oynamakta. Böylece birbirleriyle karşılıklı etkileşimler neticesinde 9/16 erguvani, 7/16 beyaz renkli bireyler teşekkül etmiş olur.

Örnek soru:
Bir cins silkie tavuk (Habeş tavuk) ile beyaz wyandotte horozun çaprazlanmasıyla F1 dölü renkli olmaktadır. F2 dölünde ise 9/16 oranında renkli, 7/16 oranında beyaz fertler meydana gelmekte. O halde karşılıklı gen etkileşimleri sonucunda ortaya çıkan belirli oranlarda ki gen dizilimindeki karakteristik özellikleri tablo halinde gösteriniz.
Cevap:
Genleri temsilen:
“A-Beyaz rengin meydana gelmesi.
E-Beyaz rengin renkli duruma dönüşmesi” şeklinde gösterip; Silkie Tavuk(beyaz) ila Beyaz viandot horozun:
Aaee x aaEE şeklinde çaprazlandığında ise
\ ⁄
F1 dölü = AaEe olarak kendini gösterecektir.

F1 dölü de kendi içinde F2= F1 x F1 şeklinde çaprazlandığında aşağıda tabloda ki gibi 9/16 renkli, 7/16 beyaz renk oranlarında bireyler ortaya çıkacaktır:

♂/♀ AE Ae aE ae
AE AAEE AAEe AaEE AaEe
Ae AAEe AAee AaEe Aaee
aE AaEE AaEe aaEE aaEe
ae AaEe Aaee aaEe aaee
Yani; F2 dölü = 9:7 oranında kendini gösterecektir.

Supplementer genler (modifikatör genler):
İki gen çiftinden birinin dominantı genotipte bulunsun veya bulunmasın nicelik olarak etkisini gösterir ki; bu durum supplementer genin varlığına delil teşkil eder. Şöyle ki siyah ve kahverenginin meydana gelmesi için mutlaka C genine ihtiyacı vardır. Nitekim kobaylarda kıl rengi kalıtımını:
“ B-Siyah,
b-kahverengi,
C-Renk veren gen,
c-Renksizlik geni (albino gen)” şeklinde harflerle tanımlayıp ccBB genotipli albino bir tavşan ile CCbb çaprazladığında:

ccBB x CCBb
(albino tavşan) (kahverenkli tavşan)
\ ⁄
F1 dölü=CcBb (siyah) olacaktır.
F1 dölünü de kendi içinde çaprazlanması sonucunda ise normal dihibrid kalıtımda olduğu gibi ortaya çıkacak olan F2 dölleri;
“C-B-9 (siyah),
ccB-3 (albino),
C-bb-3 (kahverengi),
Ccbb-1 (albino)” şeklinde dağılımla birlikte supplementer kalıtım özelliğini gösterecek 9:3:4 oranlarında bir genotip tablo ortaya çıkacaktır.
Supplementer genlerin karakteristik özelliklerine örnek teşkil edecek bir başka örnekte siyah veya kahverengi genlerin karşılıklı etkileşimleri sonucunda ortaya çıkacak olan renk bileşimleri için bir yandan “e” genine ihtiyaç duyulurken, diğer yandan da albinoluğun oluşması içinde resesif allel olarak “s” genine ihtiyaç duyulur. Yani her halükarda her iki gende etkisini göstermek için var olacaklardır. İşte bu noktada her iki pigment geninde karşılıkları etkileşimleri neticesinde belli bir fenotip özelliklerinin ortaya çıkma hadisesi supplementer (modifikatür) gen olarak anlam kazanır. Nitekim bu anlamda kobaylarda kıl rengi tamda bu noktada bunun tipik örneğini teşkil eder. Öyle ki kobaylarda siyah renkli kıl büyük (S) harfiyle tanımlanan dominant iken, küçük (s) harfiyle tanımlanan kahverengi kıl ise resesiftir. Hatta temel renksiz maddeyi temsilen melanine (esmer veya siyah) çeviren E harfiyle tanımlanan genin varlığı da söz konusudur. Böylece söz konusu genleri:
“S-Siyah,
s-Kahverengi,
E-Rengin oluşmasını sağlayan enzim maddesi,
e- albino” şeklinde harflerle tanımlayıp homozigot bireylerle çaprazlandığında;

eeSS (albino) x Eess (kahverenkli kobay)
\ ⁄
F1= EeSs (heterozigot siyah) olur.

F1 dölünün de kendi içinde çaprazlanmasıyla da aşağıdaki tabloda ki oranlarda 9/16 siyah renkli, 3/16 kahve renkli ve 4/16 albino meydana gelecektir:
F2= F1 x F1
F2= EeSs x EeSs

♂/♀ ES Es eS es
ES EESS EESs EeSS EeSs
Es EESs EEss EeSs Eess
eS EeSS EeSs eeSS eeSs
es EeSs Eess eeSs eess
Yani F2= 9:3:4 oranlarda bir genotip tablo ortaya çıkacaktır.

Örnek soru:
Balta ibikler (bbgg), tek dominant B genin etkisiyle bezelye ibik (Bbgg) olmakta, tek dominant G genin etkisiyle de Gül ibik (bbGG) şekline bürünmekte. Şayet B ve G genleri bir arada bulunursa Ceviz ibik ( BbG-, BBGG Bbg- ) şeklinde bir özellik gösterecektir. F2 dölünde karşılıklı etkileşimler sonucu oluşan resesif haldeki (bg) ise balta ibik (bbgg) olarak kendini gösterecektir. İşte bu bilgilerden hareketle gül ibik ve bezelye ibik bireylerin çaprazlanmasıyla birlikte F1 dölün de ceviz ibik ortaya çıkmakta olup, F2 dölünde ise 9 ceviz ibik, 3 gül ibik, 3 bezelye, 1 balta ibik genotip özelliğine haiz bireyler oluşacaktır. O halde ortaya çıkacak olan bu mucizevi çeşitlilik içerisinde her bir genotip özelliğe haiz bireyleri tablo halinde gösteriniz.
Cevap:
♀ Gül ibik x Bezelye ibik ♂
bbGG x BBgg
\ ⁄
F1= BbGg (Ceviz ibik)

F1 dölünün de kendi içinde çaprazlanmasında aşağıdaki tabloda ki oranlarda 9/16 G-B-(Ceviz), 3/16 G-bb (Gül), 3/16 gg-B- (Bezelye), 1/16 ggbb (balta) meydana gelir.
F2= F1 x F1

♂/♀ BG Bg bG bg
BG BBGG BBgg BbGG BbGg
Bg BBGg Bbgg BbGg Bbgg
bG BbGG BbGg bbGG bbGg
bg BbGg Bbgg bbGg bbgg
Yani F2= 9:3:3:1 oranlarda genotip özelliklere haiz bir tablo ortaya çıkar.

Örnek Soru:
Bir siyah fare ile bir albino fare çaprazlanmasıyla birlikte F1 dölü renkli olmaktadır. F2 dölünde oranlar ise 9/16 gri, 3/16 siyah ve 4/16 albino tarzında dağılım göstermektedir. Söz konusu bu çaprazlamayı sembolik formüller eşliğinde tablo halinde gösteriniz.
Cevap:
“ S-Siyah,
s-Albino,
E-renklendirme enzim maddesi” şeklinde harflerle tanımlayıp çaprazladığımızda;

♂ Ssee genotipli siyah x ssEE albino♀
\ ⁄
F1= SsEe (gri) olur
(S ve e renkleri bir arada olduğu için renklidir)

F1 dölünün kendi içinde çaprazladığımızda aşağıdaki tabloda gösterdiğimiz 9/16 S-E- gri renkli, 3/16 S-ee siyah ve 4/16 ssee, ssE- albino oranlarda birey özellikleri meydana gelir:
F2= F1 x F1
F2= EeSs x EeSs

♂/♀ SE Se sE se
SE SSEE SSEe SsEE SsEe
Se SSEe SSee SsEe Ssee
sE SsEE SsEe ssEE ssEe
se SsEe Ssee ssEe ssee
Yani F2= 9:3:4 oranlarda bir genotip tablo dokümanı ortaya çıkar.

Engelleyici genler:
Bazı dominant genler diğer bazı dominant genleri fenotipte etkilerini göstermelerini engellerler. Nitekim tavuklardaki renk durumlarını:
“C-Renk meydana getiren gen (beyaz)
c-albino meydana getiren gen.
E-Renk meydana getiren geni engelleyen gen.
e-renk meydana getiren geni engellemeyen gen” gibi harflerle simgeleştirip çaprazladığımızda:

CCEE ♀ x ♂ ccee
(beyaz ligorin tavuk) (viandot horoz)
\ ⁄
F1 dölü: CcEe (Beyaz) olur
F2 dölü ise;
C-E–9(Beyaz)
C-ee–3(Beyaz)
CcE–3(Renkli)
ccE–3(Beyaz)
ccee–1(Beyaz) şeklinde dağılım gösterip, buradaki engelleyici genin fenotipik açılımı 13:3 oranlarda bir genotip tablo ortaya çıkacaktır. Öyle anlaşılıyor ki, bir kısım dominant genler diğer bazı dominant genlerin fenotip etki göstermelerini engelleyebiliyor. İşte bu nedenledir ki böylesi genlere engelleyici genler denmektedir.

Örnek soru:
EERR genotipe sahip bir bitki ile eerr genotipine sahip olan bir bitkinin çaprazlanmasında F1 dölü beyaz renkli olmaktadır. Böylece F2' de oluşan fert oranları 3/16 beyaz, 3/16 siyah ve 3/16 kırmızı şeklinde olmaktadır. O halde bu söz konusu çaprazlamayı harflerle simgeleştirip tablo halinde gösteriniz.
Cevap:
R-Kırmızı çiçeklerde.
r-Beyaz.
E- R genin etkisini engelleyen gen (dolayısıyla çiçek beyaz olur.)

EERR x eerr
\ ⁄
F1: EeRr beyaz renkli olur.
F1 dölü de kendi içinde çaprazlandığında aşağıda gösterilen tablodaki gibi 9/16 beyaz, 3/16 beyaz ve 1/16 beyaz (13/16 beyaz), 3/16 kırmızı (Kırmızının oluşması için E genini olmadığından kırmızı renk etkisi gösterir.) oranlarda mucizevi karakteristik özellikler elde edilecektir.
F2: F1 x F1
F2: EeSs x EeSs

♂/♀ ER Er eR er
ER EERR EERr EeRR EeRr
Er EERr EErr EeRR Eerr
eR EeRR EeRr eeRR eeRr
er EeRr Eerr eeRr eerr
Yani F2= 13:3 oranı bulunur.

Örnek soru: Beyaz bir legorn tavuk, beyaz bir wyandotte horozla çapaklandırılması sonucunda F1 beyaz renkli olup F2 dölünde ise 13 beyaz renk oluşmaktadır. Bu durumu genotipik sembollerle gösterip tablo halinde formüle ediniz.
Cevap:
C-renk meydana getiren gen.
c-albino meydana getiren gen.
E-renk meydana getiren gen (C) engel gen
e-engellemeyen gen.
Mademki renkli fertler F2' de bulunmalıdır. O halde C geni ait olduğu genotipin birinde dişi veya erkekte de bulunmalıdır. Fakat burada bizatihi genotipin kendisi beyaz olduğuna göre onu engelleyen E genine ihtiyaç vardır. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda E geni C’nin yanında baskın halde (CCEE) bulunmakta olup beyaz olarak tanımlanacaktır. F2 dölünün sonucunda oluşacak olan resesif genotip fertler ise ccee formülü ile gösterilip beyaz rengi baskılamalarıyla birlikte renkli wyandotte olarak ortaya çıkacaklardır. Yani bu durumu aşağıdaki şekliyle çaprazladığımızda:
♀ CCEE(legor) x ccee (wyandotte)♂
\ ⁄
F1 dölü; CcEe (beyaz) olurken,
F1 dölünün kendi içinde çaprazlanmasıyla da aşağıdaki tabloda gösterildiği şekliyle F2 dölleri 13/16 beyaz (9/16 C-E- beyaz, 3/16 CCE-beyaz, 1/16 ccee-beyaz), 3/16 C-ee renkli oranlarda genotip bireyler ortaya çıkacaktır:


♂/♀ CE Ce cE ce
CE CCEE CCEe CcEE CcEe
Ce CCEe CCee CcEe Ccee
cE CcEE CcEe ccEE ccEe
ce CcEe Ccee ccEe ccee

Örnek soru:
Allium cepha (soğan) bitkisinde soğanın renkli olmasını dominant (C) belirlerken, renksizliği de resesif halde homozigot allel (c) geni belirlemekte. Böylece bu noktada (R) geni (C) geninin mevcudiyetinde soğan kırmız renk alırken, (r) geni ise sarı olmasına yol açar. İşte bu bilgilerden hareketle kırmızı ve sarı soğanların çaprazlamasında elde edilecek tohumlar ekildiklerinde meydana gelecek olan bitkilerden kırmızı, sarı ve renksiz özellikler meydana gelip bu özelliklerin hangi oranlarda teşekkül edeceğini tablo halde gösteriniz.
Cevap:
C-renkli.
c-sarı,
CR-kırmızı
Cr-sarı
♂ CcRr(kırmızı) x Ccrr (sarı) ♀
\ ⁄
C-R- C-rr ccrr
Kırmızı Sarı renksiz

Böylece F1 dölünde; CcRrx Ccrr →C- r =Cr
→c-r = cr

♂/♀ Cr cr
CR CCRr CcRr
Cr CCrr Ccrr
cR CcRr ccRr
cr Ccrr ccrr
Böylece tablodaki gibi; 3/8 kırmızı, 3/8 sarı, 2/8 beyaz renkli oranlar meydana gelir.
Poligenik genler:
Bu tip genleri yine harf sembollerle gösterecek olursak;
a-Etkisi kümülatif olmayan polimerik genler.
b-Etkisi kümülatif olan polimerik genler.
c-Epistat ve Hipostatik genler.
d-Multipl allel (çok allellik) şeklinde kategorize edilip aşağıdaki örnekte olduğu gibi şu şekilde çaprazlamaya tabii tutulurlar:
Örnek-
KKPP (Kırmızı boynuzsuz) x KkPp (Beyaz boynuzlu sinek)
\ ⁄
KkPp
F1=Demir kırı boynuzsuz olur.
Görüldüğü gibi bir gen çiftinin yarı dominant diğer gen çiftinin tam dominant olduğu dihibrid kalıtımda F2’dölünde ise normal dihibrid kalıtımdan farklı olarak fenotipik açılım orantısı aşağıdaki tabloda gösterildiği üzere de 3:6:1:2:3:1 oranlarda bireyler olarak kendini gösterecektir:



AB Ab aB ab
AB AABB AABb AaBb Aabb
Ab AABb AAbb AaBB Aabb
aB AaBB AaBb aaBB aaBb
ab AaBb Aabb aaBb aabb

Burada dihibrid kalıtımın 16 fertten 9’unda her iki gen dominant olup, 3’ünde genlerden birincisi dominant diğeri resesif homozigottur. Bir diğer 3’ünde genlerden ikincisi dominant birincisi resesif homozigot şeklindedir. Tabloya bakıldığında sadece 16 fertten birinde hepsi resesif homozigot olmaktadır. İşte tüm bu poligenik kalıtım örneklerinden öyle anlaşılıyor ki farklı allel çiftlerine ait iki veya daha fazla dominant genin aynı fenotip karakter üzerinde birbirine benzer şekilde etkilenip dizilmesine polimeri olarak addedilirken, bu tip genlere de polimerik genler olarak addedilirler. Nitekim Cruciferae familyasına ait olan Capsella bursa-pastoris (üçgen meyveli çobançantası) ve bir diğer oval meyve türleri bunun tipik örneklerini teşkil eder. Bu arada unutmayalım ki polimerik genler üzerinde bir tek genin etkisiyle birçok genin aynı etki üzerinde bulunmasına kümülatif olmayan polimeri olarak addedilirler.
Örnek soru: Üçgen şekilli meyveli bitkilerle oval şekilli bitkilerin çaprazlanmasıyla F1 üçgen şekilli olmaktadır. F2 dölü ise 1/16 oval ve 5/16 üçgen şeklinde sıralanır. O halde çaprazlamaları genetik formüllerle gösteriniz. (Not: Dominant genlerden biri veya ikisi homozigot veya üçgen şeklinde meyvelerin gelmesine sebep olur. Yani bir tek T genin etkisi ne ise 4 T geni de aynıdır.)
Cevap:
T1T1T2T2 (Capsella bursa pastoris) x t1t1t2t2 (Capsella haegeri)
\ ⁄
F1 dölünde; T1t1T2t2 (üçgen) olur.

F1 dölünün de kendi içinde çaprazlanmasıyla da;
F2 dölü: F1 x F1 olup;

♂/♀ T1T2 T1t2 t2T2 t1t2
T1T2 T1T1T2T2 T1T1 T2t2 T1t2T2T2 T1t1T2t2
T1t2 T1T1T2t2 T1T1 t2t2 T1t2T2t2 T1t1t2t2
t2T2 T1t2T2T2 T1t2T2t2 t2t2 T2T2 t2 t1T2 t2
t1t2 T1t1T2t2 T1t1t2t2 t1t2T1t2 t1t1 t2t2
Böylece tabloda görüldüğü üzere F2 dölü: 15/16 üçgen, 1/16 oval şekil oranlarda genotipler ortaya çıkar.

Örnek soru:
Her iki gen çifti de homozigot olan kırmızı çiçekli bir bitki ile beyaz çiçekli bir bitki çaprazladığımızda F1 kırmızı olmaktadır. F2 ise 15/16 kırmızı, 1/16 beyaz olur. O halde söz konusu çaprazlamayı formüllerle gösteriniz.
Cevap:

K1k1K2K2 (Capsella bursa pastoris) x k1k1k2k2 (Capsella haegeri)
\ ⁄
F1 dölü: K1k1K2k2 (üçgen) olur.

F1 dölünün kendi içinde çaprazlanmasıyla da;
F2 dölü: F1 x F1 olup;
Böylece; F2= 15/16 kırmızı, 1/16 beyaz k1k1 k2k2 meydana gelir.

Etkisi kümülatif olan polimerik genler
Aynı özellikler üzerine birbirine katılacak şekilde etki yapan çok sayıda bağımsız gen çiftine kumulatif polimeri denmektedir. Yani dominant genlerin etkisi birbirine eklenmektedir. Nitekim insanlarda ki cilt rengi ile meyve büyüklüğü bunun tipik örneklerini teşkil eder.

Örnek soru:
Tamamen kırmızı tane veren bir buğday bitkisi ile beyaz taneli buğday bitkisini çaprazlandırırsak F1 orta pembeli buğday bitkisini verecektir. F2= 1/64 kırmızı, 1/64 beyaz olup, yani 62/64 oranında değişik kombinezon meydana getirecektir. O halde bu durumu genetik formüllerle izah ediniz. (Not- Buğdayda kırmızı rengi üç çeşit (ABC) genleri, beyaz rengi ise üç çeşit (abc) genleri meydana getirir. Buna göre homozigot kırmızı taneli buğday bitkisi AABBCC genotipin de olup, buna göre homozigot beyaz buğday taneli bitkisi aabbcc genotipindedir.)
Cevap:

AABBCC x aabbcc
\ ⁄
F1= AaBbCc

F1 dölünün çaprazlanmasında;
F2= F1 x F1
Böylece;
1/64 AABBCC kırmızı
1/64 aabbcc beyaz
6/64 AABBCc koyu pembe
15/64 AABBcc açık pembe
20/64 AABbcc pembe
6/64 Aabbcc çok açık pembe tarzında oranlamalar meydana gelir.
Görüldüğü üzere kırmızı renk geni bir bitkide ne kadar çok sayıda toplanmış ise bitkinin taneleri o kadar koyu, ne kadar az sayıda ise o kadar açık olmaktadır. Derken renk gruplarının orantı sayısı 1:6:15:20:15:6:1 olarak belirlenir.

Örnek soru:
Biri beyaz, diğeri zenci olan iki ferdin evlenmesinde F1 dölü ana baba arasında ortak bir renk (melez) meydana gelmektedir. O halde F2 dölünde yer alan çocukların ten renklerinin oranı nedir? (Not: İnsanlarda cilt rengi kumulatif iki gen çiftine dayanır (Buğdayda üç gen çiftine). Homozigot dominant halde bulunmaları en koyu rengi (zenci), homozigot resesif halde en açık rengi (beyaz) verir).
Cevap:

♀aann(beyaz) x AANN(zenci) ♂
\ ⁄
F1= AaNn(Esmer) olur.

F1 dölünün çaprazlanmasında;
F2= F1 x F1
1/16 AANN zenci
4/16 AANn koyu esmer
6/16 AaNn esmer
4/16 Aann açık esmer
1/16 aann beyaz şeklinde tezahür eder.
Etkisi kümülatif (katlanmış) olmayan polimerik genler
Bazı bitkilerde kırmızı çiçek rengi alleli olmayan dominant genler tarafından meydana getirilir. Bu genler K1 ve K2 şeklinde gösterilir. Bu genler isterse 4 tane dominant olsun her daim renk kırmızı olacaktır. Rengin beyaz olması ancak genlerin homozigot resesif olmasına bağlı gerçekleşir.
Dominant genlerin etkisi birbirine eklenmemektedir. Dolayısıyla 4, 2, 3 ve 1 genin dizilimiyle birlikte kırmızı renk derecesi değişmemektedir. Nitekim her iki gen çifti de homozigot olan kırmızı çiçekli bir bitki ile beyaz çiçekli bir bitkiyi çaprazladığımızda;

(kırmızı) K1 K1 K2 K2 X k1 k1 k2 k2 (beyaz)
\ ⁄
F1= K1 k1 K2 k2 olur.
F1 x F1 çaprazlamasında ise normal dihibrid kalıtımda olduğu gibi:
“K1 - K1= 9├ kırmızı
K1 – K2 k2 = 3├ kırmızı
k1 k1 K2 - = 3├ kırmızı
k1 k1 k2 k2 = 1├beyaz” şeklinde tezahür edecektir. O halde bu durumda etkisi kumulatif olmayan polimerik genler kalıtımda fenotipik oranı 15: 1 olarak ortaya çıkar.
Etkisi kümülatif(birikmiş) olan polimerik genler(Kantitatif kalıtım–multipli faktörler)
Aynı özellik üzerine aynı yönde birbirine katılacak şekilde etki yapan çok sayıda bağımsız gen çiftine etkisi kümülatif olan polimerik gen denmektedir. Örnek: insanlardaki boy, vücut iriliği, zekâ seviyesi, deri rengi bu kabildendir. Hatta bitkilerdeki meyve büyüklüğü, hayvanlarda ki süt verimi, yumurta verimi gibi özelliklerde böyledir.
Epistatik ve hipostatik genler:
Aynı özellik üzerine farklı şekilde etki eden aleli olmayan dominant genlerden birinin kendi etkisinin fenotipte göstermesine veya diğerinin etkisini örtmesine epistase, etkisi görülen gene epistat gen, etkisi örtülen gene ise hipostat gen denir.
Örnek: Yulaf bitkilerde gri ve siyan tohumlar vardır. Çaprazladığımızda;
S=Siyah(epistat)
G=Gri(hipostat)
SSgg(Siyah) x ssGG
\ ⁄
F1: SsGg (Siyah)

F1 x F1 çaprazlaması sonucunda ise;
S-G-:9 (siyah)
S-gg: 3 (siyah)
ssG-: 3 (gri)
ssgg: 1 (beyaz) şeklinde sahne alıp, buradaki fenotipik açılım orantısı 12:3:1 şeklinde tezahür eder.
Pleiotropik gen
Bilindiği üzere tek bir genin birden fazla fenotipik özelliği etkileyen genin adıdır pleiotripik gen. Öyle ki insanın kol ve bacaklarının anormal bir halde uzamasında ve göz merceğinin anormal şekilde yer değiştirip sağa sola kaymasında olduğu gibide fenotipik bir etkiye sahiptir. Hatta pleiotropik gen latel etkiye de sahiptir dersek yeridir. Hele ki A grubu bireylerin mide kansere daha çok yatkın oldukları, 0 grubu bireylerinde daha çok bağırsak kanserine yatkın olduklarını düşündüğümüzde pleiotropi genin latel etkisinin de olabileceğini düşünmemiz kaçınılmazdır. Hem kaldı ki pleiotropinin etkilerini bir başka örneklerine baktığımızda aşağıdaki iği örneklerde olduğu gibi bir takım etkilerle karşılaşmamız an meselesidir diyebiliriz:
Örnek I: Farelerdeki sarı renk geni hem sarı rengin teşekkülüne meydan vermez, hem de yaşama kabiliyetlerini kontrol etmez. Hatta embriyo haldeyken öldürücü etki yapmaktadır.
Örnek II: Aquilegia vulgaris bitkisine sirayet eden hasar verici bir gen yapraklarda antokyan pigment teşekkülüne, çiçeklerde kırmızılık, gövdenin yüksek olmasına, testanın berrak, endospermin koyu ve tohum da ağırlığının artmasına neden olmaktadır.
Örnek III: İnsanda kolların, bacakların ve parmakların uzun olmasına sebep olan dominant bir gen aynı zamanda göz kısmın merceğinde anormallik meydana getirmektedir. Dolayısıyla göz merceği yerinde olmayıp yer değiştirmesi söz konusudur. Bu duruma Tıp dilinde Ectopia lentis denmektedir.
Örnek IV: Kan grubu genleri de pleiotrop etkiye sahiptir. Mesela A grubu fertler mide kanserine, 0 grubu ise deudenum kanserine yatkındırlar.
Örnek V: Domuzda bir resesif gen homozigot halde hem kulakların yarım hem de arka ayaklarda anormalliğe sebebiyet vermektedir.
Çok sayıda alleller (Multiple allel veya katallellik)
Her genin normalde tek bir alleli vardır. Fakat multiple genler birden fazla allele sahip olabiliyor. Mesela A geninin a1, a2, a3....an şeklinde olduğu bir dizi çoklu allel seriliği ortaya koyması bunun tipik örneğini teşkil eder.
Allel genler
Homolog kromozomların karşılıklı ve aynı lokuslarında yer alan aynı karakteristik yapı üzerinde farklı şekilde hareket eden genlerdir. Örneğin bezelye tohumu homozigot sarı olabileceği gibi heterozigot sarı veya homozigot yeşil tohum rengi veren genetik özelliklere de sahip olabiliyor. Hatta alel genler mutasyona uğradıklarında çok sayıda Aa, A, a, A1, a1a2, a2a3.....a5a6 olduğu gibi alternatif allel oluşumlarını tetikleyebiliyor. Bilindiği üzere bütün multiple aleller her bir oğul döller (yavrular) için karakteristik bakımdan bir çift allel içerip böylece F2 dölü etkisini 3:1 oranında kendin göstermiş olur.
Multiple allel genler
İnsanlarda göz rengi, cilt rengi, saçın rengi, düz veya kıvrık durumlarında olduğu gibi yine aynı karakteri oluşturan ikiden daha fazla kan grubu çeşitlemesi durumu multiple allel genler olarak karşılık bulur. Nitekim kan gurubu faktörlerinin çeşitlenmesinde Karl Landsteiner 1901 yılında ABO kan grubu sistemini keşfeden ilk isimdir. Derken Rh pozitif (+) ve rh negatif (-) faktörleri de buna dâhil edildiğinde M, N ve MN grub faktörleriyle birlikte ortada tam manasıyla topyekûn bir multiple alellik gerçeği ile yüzleşmiş olunur. Madem ortada kan grubunu belirleyici ortada pek çok alellik arz eden grup faktörlük bir durum söz konusu, o halde kan grubu tayinine esas teşkil eden ana özelliklere bir göz atmakta fayda vardır elbet:
- Kan grubu ana unsurlarını A, B, 0, AB oluşturur,
- Kan grubu Rh föktörünü Rh+ ve rh- oluşturur,
- İnsanlarda alt grup diyebileceğimiz M, N, MN kan grubu unsurların varlığı da söz konusudur,
- A grubunun alyuvarlarında A kan grubu özelliği veren A aglutinojen (A antijeni) mevcut olup serumunda ise B-aglütinin (β-antikoru) vardır.
- B grubunun alyuvarlarında B-aglutinojeni (B-antijen) var olup, serumunda ise A aglütinini (α-antikoru) bulunur.
-AB grubunun alyuvarlarında hem A hem de B aglutinojeni (A, B antijeni) mevcut olup, serumunda ise aglütinin (antikor) yoktur.
-0 grubunun alyuvarlarında antijen yoktur, ama serumunda α ve β aglütininleri (antikorlar) vardır. Nitekim bu özelliğinden dolayıdır ki 0 grubu herkese kan verebiliyor. Fakat 0 grubu olanlar ancak kendisi gibi 0 olan kimseden kan alabilmekte.
- A grubu olan A ve AB grubu kimselere kan verip sadece 0 olanlardan kan alabilir.
- B gurubu B ve AB olanlara kan verip 0 ve B kan gruplarından kan alabilir.
- AB grubu AB olanlara verip A, B, AB ve 0 tüm grup faktörlerinden kan alabilirler. Yine de her şeye rağmen en iyi kan transferi aynı kan grupları arasında yapılacak olan kan aktarımıdır.
Bu arada kan grubu özelliklerini tablo halinde şu şekilde gösterebiliriz de:

Kan Grupları A B AB 0
Aglutinojen(antijen) alyuvarlarda A B A, B -
Aglütinin (antikor) serumda β α - α -β
Şekil-1 Kan gruplarında antijen antikor ilişkilerini gösteren tablo.
AB

AB
⁄ \
A↔A B↔B

\ ⁄

0
Şekil-2 Kim kime kan verir ya da kim kimden kan alabilirliğini gösteren çizgi tablosu.

Örnek soru:
Bir çocuğun annesinin babası A kan grubundan, diğer bütün ebeveynleri ise 0 kan grubundadır. Bu durumda çocuğun grubu ne olabilir?
Cevap:
Önce kan gurubu durumlarını:
“ii-0 gurubu (çekinik gen),
IA -A kan grubu Baskın gen)” şeklinde harflerle simgeleştirip aşağıdaki şekliyle çaprazladığımızda:

(diğer ebeveynler) ii ┬ ii ♂ ii ┬ IAIA, IAi (annesinin babası)
♂ _______ IA i ♀
ii │ ii
0 ii
IAi (A kan grubu) meydana gelir.
a-)Annenin kan grubunu bulmak için de, hem annesinin ve hem babasının kan gruplarını çaprazladığımızda aşağıdaki tabloda gösterilen sonuç ortaya çıkar:

IAIA veya IA i x ii


♀♀/♂♂ i
IA IA i
i ii

b-)Babanın hem annesi hem de babası sıfır olduğunda ise ortaya çıkacak olan kan gurubu sıfır (ii) olur. Bu arada babanın kan gruplarını çaprazladığımızda ise aşağıdaki tabloda gösterilen sonuç ortaya çıkar:

IA i
i IA i ii

Yani sonuç: IA i, ii olur.
Velhasıl-ı kelam, yukarıda örneklerden de anlaşıldığı üzere genlerin karşılıklı mucizevi etkileşimleri demek “ O gökleri, o yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu O’nun ayetlerindendir. Hakikat bunlarda âlimler için elbette ki ibretler vardır” (Rûm Suresi, 22) ayeti kerimenin mana ve ruhuna uygun çeşitliliğin ta kendisi bir renklilik zenginliğidir bu.
Vesselam.
https://www.enpolitik.com/kose-yazilari ... -6317.html
Resim
Cevapla

“İlim” sayfasına dön