KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta TÖVBE ve RECM..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1119
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta TÖVBE ve RECM..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta TÖVBE ve RECM.:

NASÛH TÖVBESi ve RECM.:

RECM-i ZİNÂ ==>BiR TARAFta,
BiR TARaF==>NASUH TÖVBEsi!.
BiR YAN CEZâ<->BiR YAN AFta,
=>NEFEs VERen..=>KESen SEsi!.


Resim KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta NASÛH TÖVBESİ.:

TÖVBE.: (Tövbe) Yaptığı fenâlığa pişman olmak. ALLAH'dan afv dilemek. Bir daha işlememeye azmetmek. Estağfirullah deyip, pişmanlık duymak. Geçmişdeki eksik, noksan, kusur, hata ve günâhlar için RABBımız'a dönmek ve özür beyânı arzetmektir. Bağışlanma dilemektir. Kul hakkının tevbesi ise, halkın hakkını burada ödemektir. Şimdi ise; bu yasak, hatalı ve yanlış işleri yapmamak. Yarın için ise asla yapmamaya candan gönülden azmetmektir.

AFV.: Bağışlamak. Kusur ve günâhı affetmek..
NaSuH.: Hâlis. Temiz. Kesin, kat'i. Çok nasihat eden..


ا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Resim---“Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi TEVBEten NASÛHâ(nasûhan), asâ RABBukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah (meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne RABBenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr (kadîrun).: Ey iman edenler! Samîmi bir Tevbe ile/Kesin, Kat'i Tevbe ile ALLAH'a dönün. Umulur ki RABBiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde ALLAH sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, "Ey RABBimiz! NûRumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye KADîRsin" derler.” (Tahrîm 66/8)


Resim TÖVBE-i İSTİĞFÂR DUÂ sı.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.:
ARAPÇASI.:


Resim

TÜRKÇESİ.:
Estağfirullahe'l-Azîme'llezî lâ ilâhe illâ hüve'l-Hayyu'l-Kayyumu ve etubu ileyhi tövbeten abdin zâlimin linefsihi lâ yemlûkü li nefsihi mevten velâ hayaten velâ nüşûran..


MÂNÂSI.:
KENDİsinden başka İLÂH olmayan diri olan, herşeyin yönetimini elinde bulunduran Yüce ALLAH'tan mağfiret dilerim. Kendisine zulmeden gerek hayat gerek ölüm ve gerekse tekrar dirilme bakımından kendi nefsine mâlik olmayan bir kulun TEVBEsi ile TEVBE ederim." buyurmuştur.
(Ebu Dâvud, Vitir 26,Hudud 9; Tirmizî, Daavat 17,117; Darimî, Hudud 6)


Resim SEYYÎDü'L-İSTİĞFÂR DUÂ sı.:

Şeddad bin Evs radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: Seyyîdü'l-İstiğfâr/İstiğfârın en üstünü =>KuLun şöyle demesidir.:


ARAPÇASI.:

Resim

TÜRKÇESİ.:
ALLAHümme ente RABBî lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mes’tetâtü eûzü bike min şerri mâ sanâtü ebû’ü leke bi-nîmetike aleyye ve ebû’ü bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfıruz-zünûbe illâ ente..


MÂNÂSI.:
ALLAH’ım! SEN benim RABBimsin. SEN’den başka ibâdete lâyık İLÂH yoktur. Beni SEN yarattın. Ben SEN’in kulunum. Ezelde SANA verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden SANA sığınırım. Bana lutfettiğin nîmetleri yüce huzûrunda minnetle anar, günâhımı îtirâf ederim. Beni affet, şüphe yok ki günahları SEN’den başka affedecek yoktur!.

Resûl-i Ekrem aleyhisselâm Efendimiz sözlerine devâmla.:
“Her kim, bu Seyyidü’l- İstiğfârı sevâbinâ ve fazîletine bütün kalbiyle inânarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse CeNNetlik olur. Yine her kim, sevâbinâ ve fazîletine gönülden inânarak gece okur da sabah olmadan ölürse CeNNetlik olur.” buyurdu."
buyurmuştur.
(Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)

KûN! OLuşumunda Nurundan MÜLKünü-Eşyasını VAR eden ALLAH celle celâluhu

Resim

İnsan Sûretinde ve AKILLı yaratılan BİZler İÇin,
=>Bedenen, Nefsen, Kalben ve Rûhen =>ALLAH celle celâluhu’dan başkası yoktur..


Lâ İLâHe İLLâ ALLAH MuhaMMeder- ReSûLuLLAH KULLuk İŞİnin=>ASLı=>FASLı..


TEVHİDullah..

Resim

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta RECM.:

RECM.: Taşlamak, taşa tutmak, taş ile insan öldürmek..
Taşla öldürme, taşa tutma, birine taş atma, sövme, lânet etme, kovma, birinin namusuna iftira etme, kötü zanda bulunma; evli veya dul bulunan erkek veya kadının zinâ etmesi halinde İslâm mahkemesi kararıyla taşlanarak öldürülmesi anlamında bir fıkıh terimi. “r.c.m.” kökünden mastar, çoğulu "rucüm" dür. Aynı kökten "racîm"; recm olunan, taşlanan, kovulan ve lânetlenen anlamındadır.


Kur’ÂN-ı Kerim'de bu anlamda "recm" ifâdesi bulunmamaktadır. Bir âyette gaybı taşlamak.:


سَيَقُولُونَ ثَلَاثَةٌ رَّابِعُهُمْ كَلْبُهُمْ وَيَقُولُونَ خَمْسَةٌ سَادِسُهُمْ كَلْبُهُمْ رَجْمًا بِالْغَيْبِ وَيَقُولُونَ سَبْعَةٌ وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْ قُل رَّبِّي أَعْلَمُ بِعِدَّتِهِم مَّا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا قَلِيلٌ فَلَا تُمَارِ فِيهِمْ إِلَّا مِرَاء ظَاهِرًا وَلَا تَسْتَفْتِ فِيهِم مِّنْهُمْ أَحَدًا
Resim---“Se yekûlûne selâsetun râbiuhum kelbuhum, ve yekûlûne hamsetun sâdisuhum kelbuhum recmen bi’l- gayb (gaybi), ve yekûlûne seb'atun ve sâminuhum kelbuhum, kul RABBî a'lemu bi ıddetihim mâ ya'lemuhum illâ kalîl (kalîlun), fe lâ tumâri fîhim illâ mirâen zâhirâ (zâhiren), ve lâ testefti fîhim minhum ehâdâ (ehâden).: Ve gaybı taşlayarak (bilmeden tahminde bulunarak) diyecekler ki.: “(Onların sayısı) üçtür, dördüncü onların köpeğidir.” “Beştir, altıncı onların köpeğidir.” diyecekler. Ve.: “Yedidir, sekizinci onların köpeğidir.” diyecekler. De ki.: “Onların adedini en iyi ALLAH bilir. Pek azı hariç, onlar bilmezler.” Onlar hakkında, zâhir olandan (bilinenden) başka tartışma (mücâdele etme)! Onlar hakkında, onlardan birisine soru sorma (açıklama isteme)!” (Kehf 18/22)

Bir âyette de, Yıldızları Şeytanlar için atış taneleri yaptık.:


وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاء الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِّلشَّيَاطِينِ وَأَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّعِيرِ
Resim---“Ve lekad zeyyenne’s- semâe’d- dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen li’ş- şeyâtîni ve a’tednâ lehum azâbe’s- saîr (saîri).: Ve andolsun ki, dünyanın semâsını kandillerle süsledik. Ve onları, şeytânlar için (atılacak) taşlar kıldık. Ve onlar için alevli ateşin azâbını hazırladık.” (Mülk 67/5)

Bu âyette "atış taneleri" anlamında "rucûm" çoğul olarak gelmiştir. Zinâ edenin taşlanması Kur'ÂN-ı Kerîm’de yoktur =>Sünnet, ve İcmâ’ Delillerine dayanır..


Yüz Değnek Cezâsı.:

Bekâr erkekle bekâr kadının zinâ etmesi halinde, cezâ her birine yüz değnek vurulmasıdır. ALLAH TeALÂ şöyle buyurur.:


الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا مِئَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَأْخُذْكُم بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---“Ez zâniyetu ve’z- zânî feclidû kulle vâhıdin min humâ miete celdetin ve lâ te’huzkum bi himâ ra’fetun fî dînillâhi in kuntum tu’minûne billâhi ve’lü yevmi’l- âhır (âhırı), ve’lü yeşhed azâbehumâ tâifetun mine’l- mu’minîn (mu’minîne).: Zâniye (zinâ yapan kadın) ve zâni (zinâ yapan erkek); o zaman ikisinden herbirine yüz celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun. Eğer ALLAH'ın Dînini (uygulama) konusunda, ALLAH'a ve Âhiret Gününe inanıyorsanız; onlara merhamet sizi tutmasın (size mâni olmasın). Ve onların (ikisinin) azâbına, mü'minlerden bir grup şâhid olsun.” (Nûr 34/2)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Zinânın hükmünü benden öğrenin. ALLAH o kadınlara bir çıkar yol gösterdi. Bekârla bekâr zinâ ederse yüz değnek ve bir yıl sürgün; evli ile evliye yüz değnek ve recm vardır" buyurmuştur.
(Ubâde b. Sâmit radiyallahu anhu'tan; İbn Mâce, Hudûd, 7; Müslim, Hudûd, 12)

Ancak bu uygulama Nûr Sûresi'nin inmesinden önceye aittir. Bu sûre inince bekârlar için yalnız değnek, evli olanlar için sünnetle recm cezâsı belirlenmiştir
(es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/ 1978, IX, 36 vd.)

Hanefîlere göre, bekârların zinâ cezâsı olan yüz değneğe ayrıca sürgün eklenmez. Çünkü âyette sürgünden söz edilmemiştir. Ancak sürgün bir had cezâsı değil; İslâm Devlet Başkanının takdirine bırakılmış bir ta'zir cezâsı niteliğindedir. Nitekim zinâ edenin tövbe edinceye kadar hapsedilebilmesi de, fuhşa düşenleri bir süre toplumdan tecrid etmek amacıyla alınan bir önlemdir.
Şâfiî ve Hanbelîlere göre ise bekârların zinâsında yüz değnek ve bir yıl sürgün birlikte uygulanır. Delil, sürgün bildiren hadistir. Ancak kadın kocası veya bir mahremi ile birlikte sürgüne gönderilir. Ayrıca sürgün yerinin sefer mesâfesinden yakın olmaması da gerekir.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kadın, yanında kocası veya bir mahremi bulunmadıkça yolculuğa çıkamaz" buyurmuştur.
(Buhârî, Taksîr, IV, Sayd, 26, Savm, 67; Ebû Dâvud, Menâsik, III)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in dört ayrı recm uygulaması yaptığı belirtilmiştir. Birinci uygulama; iki Yahûdî’nin, ikincisi Mâiz b. Mâlik’in, üçüncüsü Cüheyneli bir kadının, dördüncüsü ise bir işçinin recm edilmesi (Asîf olayı olarak nakledilmektedir) ile ilgili rivâyettir.
Ebû Saîd el-Hudrî radiyallahu anhu dedi ki.: Eslem Kabîlesinden Mâiz b. Mâlik adındaki biri Rasûlullah’a geldi ve.: “Ben zinâ ettim. Bana zinâ cezâsını tatbik et!.” dedi. Nebî aleyhisselâm onu bir kaç defa geri çevirdi. Sonra kabilesine (Mâiz’in deli olup olmadığını) sordu. Onlar.: “Mâiz’de bir delilik hali bilmiyoruz. Şu kadar var ki, o bir günah işlemiştir ve kendisine cezâ tatbik edilmesinden başka hiç bir şeyin onu bu günahtan çıkaramayacağına inânmaktadır.” dediler. Mâiz tekrar Peygamber aleyhisselâm’ın yanına geldi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm bizlere, onu recm etmemizi emretti. Biz de onu Bakîu’l-Garkad’a götürdük. Mâiz’i ne bağladık ne de onun için çukur kazdık. Onu kemik, kesek denilen kuru balçık ve çanak çömlek kırıkları ile taşladık. Mâiz acının şiddetinden kaçmaya başladı. Biz de arkasından koştuk. El-Harre kenarına kadar geldi ve orada dikiliverdi. Biz de onu el-Harre’nin iri taşları ile taşladık. Nihâyet sukut edip (düşüp) öldü. Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem akşamleyin ayağa kalkıp şöyle hitap etti.: ALLAH YOLUnda gâziler olarak sefere çıktığımızda, tekenin dişisine atlarken çıkardığı şehvet sesi gibi şiddetli şehvet sesi olan biri, seferden geri durup çoluk çocuklarımız arasında kalır. Bu zinâ fiilini yapmış bir kimse bana getirilirse onu başkalarına ibret olacak şekilde cezâlandırmam benim üzerime bir vecibedir.”
Râvi.: “Peygamber aleyhisselâm onun için ne istiğfarda bulundu, ne de ona sövdü.” dedi.
(Müslim, Hudûd, 20, 21; İbn Ebî Şeybe, X, 74, 75; İbn Hanbel, III, 2,3, 61, 62; Dârimî, Hudûd, 14; Ebû Dâvûd, Hudûd, 23; Hâkim, IV, 362; Beyhakî, VIII, 218, 220-21, 227.)

İbn Ömer radiyallahu anhu dedi ki.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Eslem’li Adamı ( Mâizi ) recm ettikten sonra kalktı ve.: ALLAH’ın yasakladığı şu çirkin fiilden (zinâdan) sakınınız. Kim böyle bir şey yaparsa, ALLAH’ın örtüsüyle gizlesin ve ALLAH’a tövbe etsin. Kim suçunu açığa çıkarırsa, biz de ona ALLAH’ın KİTABI’nı uygularız.” buyurdu.
(Hâkim, Müstedrek, IV, 383; Aynı rivaâet, Abdullah b. Dınar’dan mürsel olarak da gelmiştir. Bkz: Abdurrezzâk, VII, 320.)

İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor.: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti.:
"ALLAH TeALÂ, MuhaMMed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezâsını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp.: “Biz KİTABULLAH'da recm cezâsını görmüyoruz!.” (deyip inkâra sapabilecek ve) ALLAH'ın Kitabı'nda indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir.
Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten Muhsan/Akıl. Büluğ olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübût bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcud bir haktır. ALLAH'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar.: Ömer, ALLAH TeALÂ'nın Kitabı'na ilâvede bulundu.” demeyecek olsalar, (nesh olan) recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım!."
buyurdu.

(Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzî 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418))

Hz. Ömer'in sözünü ettiği okunuşu Mensuh Âyet şudur: "İhtiyar erkekle ihtiyar kadın zinâ ederlerse, onları recmedin" (Mâlik, Muvatta', Hudûd 10; İbn Mâce, Hudûd, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 132, 183).
Hz. Ömer'in recmi, Medine Minberinden ilân etmesi, içlerinde bir çok sahabe bulunan cematten hiç birinin buna karşı çıkmaması, recmin sabit olduğunu gösterir.. (Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, İstanbul 1978, VIII, 350).

es-Serahsî (ö. 490/1097). Ömer (radiyallahu anhu)'in şöyle dediğini nakleder.:
"Eğer insanlar, Ömer Allah'ın Kitabına ilave yaptı demeyecek olsalar, "ihtiyar erkekle ihtiyar kadın zinâ ettikleri..." ifâdesini Mushaf'ın haşiyesine yazardım" (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/1978, IX, 37).

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in Recm Cezâsına UyguLama ÖrnekLeri.:

1-) Bir İŞçinin Recmedilmesi.: İşvereninin Eşiyle zinâ eden Bekâr İşçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezâsı, kadına ise recm uygulanmıştır.
Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (radiyallahu anhumâ)'dan nakledildiğine göre, zinâ eden kadının kocası ile, zinâ eden işçinin babası Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e başvurarak bu konuda.: "ALLAH'ın Kitabı" ile hüküm vermesini istemişlerdir.
İşçinin Babası şöyle dedi.: "Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun Hanımı ile zinâ etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir câriye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezâsı, bunun karısına ise recm cezâsı gerektiğini haber verdiler."
Bunun üzerine, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Nefsim Kudret Elinde olan ALLAH'a yemin ederim ki, aranızda ALLAH'ın Kitabı ile hükmedeceğim. Câriye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinâsını i’tiraf ederse, onu recmet". Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu i’tiraf etmiş, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in emri üzerine de recmedilmiştir.
(Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13).

Ebû Hanife'ye göre, yüz değnek yanında bir yıl sürgün, âyete ilâve niteliğinde olup, âyet inince bu ilâve kısım neshedilmiştir. Ancak İslâm Devlet Başkanı böyle bir cezâyı ta'zir cezâsı olarak verebilir..

2-) Zinâsını dört defa ikrar eden Mâiz b. Mâlik'in recmedilmesi.:
Mâiz b. Mâlik, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e gelerek "Beni temizle" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Yazık sana, çık git, ALLAH'a tövbe ve istiğfar et!." buyurdu. Mâiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve.: "Yâ Resûlullah! Beni temizle!" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında.: "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz.: "Zinâdan!" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. "Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem tekrar.: "Sen zinâ ettin mi?" diye sordu. Mâiz.: "Evet!." cevâbını verdi. Artık emir buyurdular ve Mâiz recmedildi.
Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz'in helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yanlarına gelen Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Mâiz b. Mâlik için DUÂ edin!. ALLAH Mâiz'e mağfiret eylesin!" buyurdu..

Resim
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ÜMMet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi!." buyurdu.
(Müslim, Hudûd, 22; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd.).

3-) GâmidiyeLi EvLi Kadının Zinâdan DoLayı RecmediLmesi.:
Mâiz'in recmedilmesinden kısa bir süre sonra Ezd Kabilesinin Gâmid Kolundan bir kadın geldi ve.: "Yâ Resûlullah!. Beni temizle!." dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Yazıklar olsun sana. Çık git, ALLAH'a tövbe ve istiğfar et!" buyurdu. Kadın.: "Beni, Mâiz'i çevirdiğin gibi geri çevirmek istiyorsun!." dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Sana ne oldu?" diye sordu. Kadın kendisinin zinâdan gebe olduğunu söyledi. Bunun üzerine.: "Sen mi?" buyurdu. Kadın.: "Evet!" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Doğuruncaya kadar git" buyurdu. Kadının bu arada geçimini Ensar'dan bir adam üstlendi. Daha sonra Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e gelerek.: "Gâmidli kadın doğurdu" dedi. Çocuğun bakımını da Ensar'dan birisi üzerine aldı ve kadın recmedildi" (Müslim, Hudûd, 22, 23, 24; İbn Mâc'e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta', Hudûd, II).

Resim
Başka bir rivâyette, çocuk sütten kesilinceye kadar emzirmesine izin verildiği, recm sırasında Hâlid b. Velîd (radiyallahu anhu)'ın üzerine kan sıçraması üzerine kadın hakkında kötü sözler söylediğini işiten Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in şöyle buyurduğu nakledilir.:
"Ey Halid! yavaş ol. Nefsim kudret elinde olan ALLAH'a yemin ederim. Bu kadın öyle bir tövbe etti ki, zulüm ve haksız olarak vergi alan bir kimse yapsaydı, şüphesiz mağfiret olunurdu!."
Sonra kadının hazırlanmasını emrederek cenâzesini kılmış ve kadın defnedilmiştir..
(Müslim, Hudûd, 23).

4-) EvLi BuLunan Yahudi Erkeği İLe Yahudi Kadınının Zinâ SebebiyLe RecmediLmesi.:
Abdullah b. Ömer (radiyallahu anhu)'tan nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e, zinâ etmiş bir Yahudi Erkeği ile bir Yahudi Kadını getirmişler. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Yahudilere, Tevratta ki zinâ hükmünü sormuştur. Yahudiler.: "Yüzleri karaya boyanır, sırt sırta hayvan üzerine bindirilip sokaklarda dolaştırılır!." demişler.
Tevrat getirilmiş, ancak okuyan Yahudi Genci, Recm Âyetine gelince cezâ kısmını parmağı ile kapatıp atlayınca durumu farkeden ve Yahudi iken İslâm'a giren Abdullah b. Selâm, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e Yahudinin Tevrat'ın üzerinden elini kaldırmasını emir buyurmasını istemiştir. Yahudi elini kaldırınca Recm Âyeti görülmüş ve her iki Yahudi hakkında da evli olarak zinâ ettikleri için recm uygulanmıştır..
(Müslim, Hudûd, 26).
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön