TEVHİDİN GÜZELLİKLERİ

Cevapla
mukarreb
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 98
Kayıt: 30 Eyl 2007, 02:00

TEVHİDİN GÜZELLİKLERİ

Mesaj gönderen mukarreb »

TEVHİDİN GÜZELLİKLERİ


Bu gün iş çıkışı deniz kenarında yürüdüm. Dalgalar her kıyıya vuruşlarında sanki "Hak" diye zikirdeydi.Yerdeki ve gökteki her şey Onu zikretmedeydi sanki ayetlerde denildiği gibi. Beni derin düşüncelere saldı bu sakin çağıldayan deniz.

Denizdeki de su, ırmaktaki de, buhar olup yükselen, donup yeryüzüne kar, yağmur, dolu, çiğ, kırağı olarak yağan da yine su. Görünüşleri farklı olsada özleri hakikatleri bir. Neon lambaları ışıl ışıl rengarenk kırmızı, yeşil , sarı yanarda onların özündeki de tek. Aynı kudret herbirinin kabına göre renk verir. Gökkuşağını oluşturan renkler 7 ama hakikati tek bir renk, beyaz. Bir yağmur tanesinde kırılır da tek olan çok görünür. Vahdetin alemde kesret olarak algılanışı gibi. Sarı, kırmızı, yeşil, turuncu,mor görünüşte ne kadar zıt renklerde cem olduklarında ne zıtlık kalır ne de aykırılık. İnsanlar da öyle değil mi?" Ete kemiğe büründük, Yunus diye göründük." diyor Yunus Emre. Kimimiz Ahmet diye kimimiz Ayşe diye göründük.Bizler aynı deryanın zerreleri, kimimiz Halim esmasında görünmüşüz "yumuşak huylu" demişler kimimizde Vedud" esmasına bürünmüşüz de cümle alem bizi sevmiş. Kimimiz Settar esmasıyla boyanmışızda kusurları örter olmuşuz. Her şey tevhidi söylüyor, yeter ki görecek göz, işitecek kulak nasip olsun. İnsan haykırmak istiyor gözyaşlarıyla deryaya doğru. "La Mevcude İllallah! La Mahbube İllallah! "Allah'tan başka varlık yok! Allah'tan başka sevilecek yok!" Aleme bu gözle bakınca ne hayır kalıyor ne de şer, ne düşmanlık kalıyor ne de küskünlük.Ne karanlık ne de aydınlık. Sadece,Yaradılanı hoş görmek kalıyor Yaradandan ötürü. Her nereye baksan O'nun vechi, her zerreden zikreden yine O. Kızamıyorsun, gücenemiyorsun kimseye, kimseyi kıramıyorsun, kırılmıyorsun da.Bu tevhid düşüncesiyle tüm yaratılmışa olan bakışın da bir başka oluyor.Sanki yeni görmüş yeni tanımışsın her nesneyi. Sebebini bilemediğin bir aşkla bir merhametle kucaklıyorsun canlı cansız tüm mevcudatı. Üzerinde gezdiğin yer, her zaman seyrettiğin gök bir başka sanki. Bu duygularla ürpererek yürüyorum. İnsanlar diyorum kendi kendime tevhidden uzak olduklarından hep bir çatışma içindeler.Kimi üç kuruşluk dünya malı için kırmadık gönül, almadık can bırakmıyor, kimi haklılık davasında, kimi haksızlık. Halbuki her birimiz aynı özün parçaları.Nasıl kalp, böbrek, ciğer, beyin hem işlevi hem görünüşü farklı ama aynı bedenin parçaları. Biri diğerinden daha gerekli veya gereksiz denilir mi? Her yaradılmışın bir görevi var bu alemde. Hiç bir şey abes ve boşuna yaratılmış değil. Böbrekten kalp vazifesi yapması beklenebilir mi? Bunu istemek böbreğe zulüm değil mi? Her şey bir düzen içinde, yerli yerince. Her birimiz yaradılış gayemize uygun işler ortaya koymadayız. Öyleyse, birbirimizi kınayıp, küçük görecek, darılıp gücenecek ne var??

Musa Muslihuddin Hazretlerine "Merkez Efendi" adını kazandıran da Mürşidi Sümbül Sinan'ın talebelerine bu anlatmaya çalıştığım gerçeği dile getiren sorusuna verdiği cevaptı. Sümbül Sinan talebelerine tek tek "Cenab-ı Hak şu anda Rububiyetini size bıraksa bu kainatı nasıl idare ederdiniz? diye sorar.Talebelerinden bir kısmı "Bir tane namaz kılmayan bırakmadığım gibi bir tane de oruç tutmayan bırakmam" Kimisi " Tütün içenleri bile ortadan kaldırırım "diyerek cevaplar. En son cevap hakkı Musa Efendiye gelir. Sümbül Sinan soruyu tekrarlar. Musa Muslihuddin Efendi cevaben" Aman efendim, haşa! Rabbimin idaresinde bir bozukluk mu var ki ben bir yeni idare tesis edeyim. Bakarım bir abid giderse yerine bir abid, bir fasık giderse yerine bir fasık, bir veli giderse yerine bir veli, bir zındık giderse yerine bir zındık getiririm" deyince Sümbül Sinan Hazretleri "Şimdi iş merkezini buldu" buyurmuşlar ve "Merkez Efendi" Lakabı buradan kalmıştır.

Ah! Bizlere eza veren bu ikiliklerden, aykırı görmelerden kurtulup tevhid bahçesine dalsakta o bahçenin mis kokusuyla kendimizden geçsek...

Resulullah Efendimiz ve Onun varisi olan Allah dostları tevhid bahçesinin mis kokulu nadide çiçekleri. Her birinin güzelliği, kokusu bir başka.Bende onların o güzel kokularının cezbesine kapılmış bir garip bal arısı. Bu bahçedeki her bir çiçekten topladığım o güzel kokulu özleri, kendi gönül kovanımın peteklerinde aşkla özümseyip bala dönüştürmektir dileğim. Öyle bir bal olsun ki bu, gönlü yaralılara şifa olsun. Yüce Allah'ın bu dileğimi kabul etmesi ve dinine bu şekilde hizmeti bana nasip etmesi hususunda dualarınızı bekliyorum, Siz Sevgili Muhammedi Nur AŞIKLARI...

Selam ve Dualarımla

Mukarreb
Cevapla

“Türk Edebiyatı Klasikleri” sayfasına dön