Kendim gibi gençlere bir tecrubemi aktarmak istiyorum...
Dükkanıma yeni bir raf yapıyordum ve raf ayağı olarak kullanmam gereken tahtaları duvara çakmam gerekiyordu.
Duvar biraz dişli çıktı. Bir iki üc derken çivilerim yamuldu da girmedi... Dene dene yok ! olmuyor.
Gecen gece radyoda rahmetli Mahmut E. Coşan (ben ondan çok razı oldum rabbimde ondan razı olsun) hoca efendi sohbetinde işe salavat okuyarak başlanmasını ve hamd ederek işe girişilmesini tembihliyen bir konuşma yapmıştı...
Bir deniyeyim dedim Allahumme saali ala ... elhamdu dedik bir vurduk çekici... aaa çok güzel oldu. çivilere vuruyorum çekici hiç zorlanma yok ! !.. artık 5 . yi vurucam bu yamulur diyorum ...
yoo o da çok rahat girdi.
o günden sonra yatıyorum salavat ile kalkıyorum efendimize salavat ile,
ne kadar kolayıklar bize haber veriliyor dikkat edelim !!!.
İşe Salavat ile başlamak
- hasancan
- Üye
- Mesajlar: 37
- Kayıt: 27 Mar 2007, 02:00
- Hacer
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 506
- Kayıt: 03 Nis 2007, 02:00
salavatın önemi
Çok doğru sağ ol Hasan kardeş,
Ben de kayıplarımı ararken okuduğum zaman hep buldum.
Gerçekten salavat çok önemli.
Ben de kayıplarımı ararken okuduğum zaman hep buldum.
Gerçekten salavat çok önemli.
- hasancan
- Üye
- Mesajlar: 37
- Kayıt: 27 Mar 2007, 02:00
- Tahiri
- Özel Üye
- Mesajlar: 651
- Kayıt: 09 May 2007, 02:00
Salâvât Sırrı
Salâvât Sırrı bu...
Gün olur çok gerekli yitiği buldurur.
Gün gelir gereksiz alışkanlıkları kaybettirir.
Salât ve selâm Efendimiz Muhemmed s.a.v e olsun!
Paylaşım ne güzel...
Gün olur çok gerekli yitiği buldurur.
Gün gelir gereksiz alışkanlıkları kaybettirir.
Salât ve selâm Efendimiz Muhemmed s.a.v e olsun!
Paylaşım ne güzel...
- Hakan
- Moderatör
- Mesajlar: 4970
- Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00
Telefon tuşları gibi salavat; Muhammed Mustafa sav. le görüşmek
konuşmak ve bile olmak. Ancak nasip olmadı bu zamana kadar.
Benim telefon bozuk herhalde. Ama hizmet ehliyiz. Her zaman
deneyeceğim. Her zaman bile olmaya çalışacağım. Salavat birlikte olmanın sırrı. Sevgiliyi anmanın sırrı. Dosdluğun ve muhabbetin sırrı. Sall olmak birlikte olmak. Tüm mana alemlerinde.
konuşmak ve bile olmak. Ancak nasip olmadı bu zamana kadar.
Benim telefon bozuk herhalde. Ama hizmet ehliyiz. Her zaman
deneyeceğim. Her zaman bile olmaya çalışacağım. Salavat birlikte olmanın sırrı. Sevgiliyi anmanın sırrı. Dosdluğun ve muhabbetin sırrı. Sall olmak birlikte olmak. Tüm mana alemlerinde.
- hasancan
- Üye
- Mesajlar: 37
- Kayıt: 27 Mar 2007, 02:00
Karabasan nedir tam tanımıyorum açıkcası, işte hikayelerden şöyle böyle tanıyorum...
Marmaris/İçmelerdeyiz pis memleketler buralar bilirsiniz.
Efendim uykuda artık karabasan mı diyeyim lokal uyku felcimi diyeyim bir şey geldi bana. Böyle tuttu iki yanımdan kıpırdamak değil nefes alamıyorum, bilincim açılınca ilk anda aklıma ayet el kürsi yada sığındırıcıları okumak gelmedi salavat getirdim güzeller güzelinin üzerine...
bir...iki...üç oldu gitmedi ama eminim ki Hazretlerinin adı anıldımı bu kainatta her şey olabilir, devam ettim. sonrada aynen kurtardım kendimi zaten...
ben aciz bilgilerim ve zayıf kavrama kabiliyetim ile bu şekilde yorumladım, paylaşma arzusu duydum... Sevgiler saygılar benden, Allahın rahmeti bereketi ihsanı ve ikramı cümlemizin üzerine olsun.
Marmaris/İçmelerdeyiz pis memleketler buralar bilirsiniz.
Efendim uykuda artık karabasan mı diyeyim lokal uyku felcimi diyeyim bir şey geldi bana. Böyle tuttu iki yanımdan kıpırdamak değil nefes alamıyorum, bilincim açılınca ilk anda aklıma ayet el kürsi yada sığındırıcıları okumak gelmedi salavat getirdim güzeller güzelinin üzerine...
bir...iki...üç oldu gitmedi ama eminim ki Hazretlerinin adı anıldımı bu kainatta her şey olabilir, devam ettim. sonrada aynen kurtardım kendimi zaten...
ben aciz bilgilerim ve zayıf kavrama kabiliyetim ile bu şekilde yorumladım, paylaşma arzusu duydum... Sevgiler saygılar benden, Allahın rahmeti bereketi ihsanı ve ikramı cümlemizin üzerine olsun.
- nisa77
- Aktif Üye
- Mesajlar: 133
- Kayıt: 01 Ağu 2007, 02:00
" Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed "
1. Allah ( c.c. ) ' ın emrine uymak ( Çünkü Allah ( c.c. ) Salavat - ı Şerife Getirmeyi Emrediyor. )
2. Allah ( c.c. ) ' ın yaptığını yapmak ( Çünkü Allah ( c.c. ) ' da Habibine Salavat getiriyor ve Rahmet Okuyor.)
3. Meleklere Uygunluk. ( Çünkü Meleklerde Salavat - ı Şerife Getiriyor. )
4. Allah ( c.c. ) ' dan 10 rahmet kazanmak.
5. 10 Derecesi yükseltilmek
6. 10 Sevap kazanmak
7. 10 günahın silinmesi.
8. Duasının kabulunun ümit edilmesi.
9. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın sefaatine kavuşma sebebi.
10. Kulun günahlarının affedilmesi ve ayıplarının örtülmesine vesile.
11. Kulun sıkıntılarının giderilmesine vesile..
12. Allah ( c.c. ) ! a yaklaşma vesilesi.
13. Sadaka vermek yerine geçer.
14. Kulun ne muradı varsa Allah ( c.c. ) ' dan dileği , onun yerine getirilmesi.
15. Ruhun ve Kalbinin temizlenmesi.
16. Kulun ölmeden Cennet ' le müjdelenmesi.
17. Kıyamet gününün siddetlerinden ve deshsetlerinden kurtulma vesilesi.
18. Resullüllah ( s.a.v. ) ' ın selamına cevap vermesi.
19. Unutulduğunu hatırlamak vesilesi.
20. Meclislerin güzel kokması sebebi.
21. Kıyamet günü oturduğu kalktığı meclislerde Salavat - ı Şerife okuduğu için o toplantılardan pişmanlığa düşmemesi.
22. Fakirliğin neyhi.Salavat - ı Şerife ' ye devam eden fakir olmaz.
23. Cimrilik vasıfından kurtulma vesilesi.
24. Resulüllah ( s.a.v. ) ' in ismi anıldığında Salavat getirmeyene yapılan beddualardan kurtulma vesilesi.
25. Sahibine Cennet yolunu göstermesi , terk edenede cehennem yolunu göstermesi.
26. Allah ( c.c. ) ve Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın isimlerinin anılmadığı meclisdeki piş kokusundan , leş kokusundan kurtulması.
27. Hangi kelama , hangi işe hamd ve Salavat ' ı Şerife ile başlanırsa , onun tamama ermesi.
28. Kulun Sırat ' tan geçebilmesi.
29. Allah ( c.c. ) ve Resulüllah ( s.a.v. ) ' a cefa yapmaktan kurtulur , getirmeyen insan sie Resulüllah ( s.a.v. ) ' a eziyet etmiş olur.
30. Allah ( c.c. ) ' ın Salavat ' ı Şerife getirene güzel övgüler yağdırmasına vesile.
31. Allah ( c.c. ) ' ın merhametinin rahmetinin sebebi.
32. Bereketlerin bollukların sebebi.
33. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın muhabbetinin devamının ve ziyadasinin ve katlanarak artmasının sebebi.
34. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın Salavat ' ı getireni sevmesinin sebebi.
35. Kulun hidayetinin ve kalbinin , hayatının , ruhani hayatının ve kalbinin dirilmesinin sebebi.
36. Salavat ' ı Şerife getirenin isminin babasının isminin ve sülalesi ile soyunun Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın yanında anılması.
37. Sırat ' ta mahşerde ayağının kaymaması islam yolunda ayağının sabit kalması.
38. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ınüzerinde bulunan haklarından çok az bir hakkının ödenmesinin vesilesi.
39. Allah ( c.c. ) ' ın zikri , şükrü ve iyiliğini bilmek.
40. Kulun Rabbinden suali , duası bu arada kendi isteklerinin de Mevla tarafından görülmesine , Resulüllah ( s.a.v. ) a yaptığı duayı aracı kılması.
41. Salavat ' ı Şerife rabıta üzerine okunursa Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın mübarek suretinin akla yerleşmesi ve mübarek rabıtanın kolaylaşması
42. Şeyh bulamayanların ve şeyhi olmayanın sırf Salavat ' ı Şerifeye davam ederek manen yetişmesinin garantisi.
1. Allah ( c.c. ) ' ın emrine uymak ( Çünkü Allah ( c.c. ) Salavat - ı Şerife Getirmeyi Emrediyor. )
2. Allah ( c.c. ) ' ın yaptığını yapmak ( Çünkü Allah ( c.c. ) ' da Habibine Salavat getiriyor ve Rahmet Okuyor.)
3. Meleklere Uygunluk. ( Çünkü Meleklerde Salavat - ı Şerife Getiriyor. )
4. Allah ( c.c. ) ' dan 10 rahmet kazanmak.
5. 10 Derecesi yükseltilmek
6. 10 Sevap kazanmak
7. 10 günahın silinmesi.
8. Duasının kabulunun ümit edilmesi.
9. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın sefaatine kavuşma sebebi.
10. Kulun günahlarının affedilmesi ve ayıplarının örtülmesine vesile.
11. Kulun sıkıntılarının giderilmesine vesile..
12. Allah ( c.c. ) ! a yaklaşma vesilesi.
13. Sadaka vermek yerine geçer.
14. Kulun ne muradı varsa Allah ( c.c. ) ' dan dileği , onun yerine getirilmesi.
15. Ruhun ve Kalbinin temizlenmesi.
16. Kulun ölmeden Cennet ' le müjdelenmesi.
17. Kıyamet gününün siddetlerinden ve deshsetlerinden kurtulma vesilesi.
18. Resullüllah ( s.a.v. ) ' ın selamına cevap vermesi.
19. Unutulduğunu hatırlamak vesilesi.
20. Meclislerin güzel kokması sebebi.
21. Kıyamet günü oturduğu kalktığı meclislerde Salavat - ı Şerife okuduğu için o toplantılardan pişmanlığa düşmemesi.
22. Fakirliğin neyhi.Salavat - ı Şerife ' ye devam eden fakir olmaz.
23. Cimrilik vasıfından kurtulma vesilesi.
24. Resulüllah ( s.a.v. ) ' in ismi anıldığında Salavat getirmeyene yapılan beddualardan kurtulma vesilesi.
25. Sahibine Cennet yolunu göstermesi , terk edenede cehennem yolunu göstermesi.
26. Allah ( c.c. ) ve Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın isimlerinin anılmadığı meclisdeki piş kokusundan , leş kokusundan kurtulması.
27. Hangi kelama , hangi işe hamd ve Salavat ' ı Şerife ile başlanırsa , onun tamama ermesi.
28. Kulun Sırat ' tan geçebilmesi.
29. Allah ( c.c. ) ve Resulüllah ( s.a.v. ) ' a cefa yapmaktan kurtulur , getirmeyen insan sie Resulüllah ( s.a.v. ) ' a eziyet etmiş olur.
30. Allah ( c.c. ) ' ın Salavat ' ı Şerife getirene güzel övgüler yağdırmasına vesile.
31. Allah ( c.c. ) ' ın merhametinin rahmetinin sebebi.
32. Bereketlerin bollukların sebebi.
33. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın muhabbetinin devamının ve ziyadasinin ve katlanarak artmasının sebebi.
34. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın Salavat ' ı getireni sevmesinin sebebi.
35. Kulun hidayetinin ve kalbinin , hayatının , ruhani hayatının ve kalbinin dirilmesinin sebebi.
36. Salavat ' ı Şerife getirenin isminin babasının isminin ve sülalesi ile soyunun Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın yanında anılması.
37. Sırat ' ta mahşerde ayağının kaymaması islam yolunda ayağının sabit kalması.
38. Resulüllah ( s.a.v. ) ' ınüzerinde bulunan haklarından çok az bir hakkının ödenmesinin vesilesi.
39. Allah ( c.c. ) ' ın zikri , şükrü ve iyiliğini bilmek.
40. Kulun Rabbinden suali , duası bu arada kendi isteklerinin de Mevla tarafından görülmesine , Resulüllah ( s.a.v. ) a yaptığı duayı aracı kılması.
41. Salavat ' ı Şerife rabıta üzerine okunursa Resulüllah ( s.a.v. ) ' ın mübarek suretinin akla yerleşmesi ve mübarek rabıtanın kolaylaşması
42. Şeyh bulamayanların ve şeyhi olmayanın sırf Salavat ' ı Şerifeye davam ederek manen yetişmesinin garantisi.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/berivan.jpg[/img]
- sdemir
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 487
- Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00
Allah razı olsun hepinizdennur-ye yazdı: .......Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
Kim ki benim üzerime Cuma günü 80 defa Salâvât getirirse ALLAH onun 80 yıllık günâhını bağışlar
Ashabı Güzin soruyor:
Yâ Resûlullah! Bu nasıl bir salâvâttır? Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
Allahümme salli âlâ Muhammedin abdike ve nebîyyike ve resûlike ven- nebîyyül-ümmiyyi
salâvâtını (bir oturuşta 80 kere) okur. buyurmuştur.
(Hâkim-i Tirmizî-Nevâdirül-Usûl)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selam verin. (Ahzab, 36/56)
nur-ye yazdı:kulihvani yazdı: Aziz kardeşlerim,
Salâvât, bilene (ehline) farz-ı ayndır.
Salâvât, kısaca ve kesin olarak:
ALLAHım! Beni Muhammedî oluşumun şuûruna erdir.duasıdır.
Muhammedîleşmek dileğidir.
Muhterem, Mübârek, Müstesna ve Muhteşem Muhammed Aleyhis-sâlatü ves-selâma; akan suyun deryaya isalesi (ulaşımı, akımı) gibi kavuşup,
Onun; söz, fiil, ahlâk ve hâlleriyle hâllenip Muhammedî oluş şuûruyla buluşmaktır.
Her emir, vücûb ifâdesi olup vâcibtir.
Salâvât; ALLAH Tealânın emrinin işlenmesi ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in hakkının ödenmesidir.
ALLAHÜ ZÜL-CELÂLin zikrimize hâşâ ihtiyacı olduğundan dolayı değildir.
ALLAHÜ ZÜL-CELÂLi zikr edişimize sebeb, emirdir.
Sistemin ve kulluğun gereğidir.
Salâvât da böyledir.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in ihtiyacını ALLAHÜZÜl-CELÂL görmüştür.
Muhtaç olan kendimiz olup; ALLAHÜ ZÜL-CELÂLe tâbi olabilmek için önce Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e tâbi olmaya;
memur,
mecbur,
muhtaç ve
mahkûmuz...
Bunun için ise 7 letâifimizle birlikte buluşmamız lâzım ve lâyıkıdır...
Yaşayan bir insan için tasavvufun diriliği; bu bağlantıyı kurmak hüneri, çabası ve azmidir.
Bu ise ihtiyârî ve keyfî olmayıp mecburîdir.
Sistemin; selâmeti, rahmeti ve velîyy-i nimeti olan Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem)e saygı ve teslimiyyetin yolu salâvâttır.
Salâvâtı dar anlamda dua diye târiflemek ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) için bir şeyler istediğini sanmak ilm-ü-edeb eksiklilğindendir.
İşin aslı âcizâne;
Buz Dağı (Benlik Dağı) olan insan nefsinin itidal üzere eriyip;
Terbiye, Tezkiye, Tasfiye ve Tecliye işlemleri sonunda pırıl pırıl, tertemiz zemzem gibi akarak (salâvât arz ederek) Rahmet deryasının sûrekli salâtına kavuşmaktır.
Huz min emvalihim sadekaten tütahhiruhüm ve tüzekkihim biha ve salli aleyhim inne salateke sekenül lehüm vallahü semiun âlim : Onların mallarından bir sadaka al ki onunla kendilerini hem temizler hem de arındırırsın. Ve salli aleyküm : onlara salât et. Şüphesiz ki senin salâtın onlar için sükûnettir. ALLAH işitendir, bilendir. (Tevbe 9/103)
Ve salli aleyküm : onlara salât et.
Sekînet: sakinlik, kararlılık, rahatlık, gönül rahatlığı, kalb yatışkınlığıdır.
Salât, duadır da...
Ne var ki bu dua Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e salât olunca binbir dilekli dua değil de tek dilekli dua olur.
Bu tek dilek ise hem yukarıdaki âyet-i celiledeki Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in duasına-salâtına, salâtla isal ve kavuşma dilekçesi, arzu ve azmidir.
Mevali: mevlâlardır.
İnsanoğlu câhil kalırsa; emvâli (mallar) mevâlisi (efendileri), insanlar da mallarının köleleri olur ve kıble karışır.
İlk sözüne (Ahdullaha) sadakat sadakası sorulur...
Kulun zâhirinin tâhiriyesi ve bâtının tezkiyesinin; işinin uzman ustası olan Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in işi ve mârifeti olduğu beyân buyuruluyor.
Sonsuz noktada kıyısı olan umud ummanı gibi heran; Salât-ı Resûlullah, her damlayı çağırıyor ve ümmetini tevhid bileliğine dalga dalga sesliyor...
Selâmetin, sükûtun, sükûnetin ve emniyetin;özdeki emânetin emniyetçisi Muhammedül-Emin Aleyhis-salâtü ves-selâmın sılasında olduğunu ezelî ve ebedî ezân-ı Muhammed ile ilân edip duruyor...
Evet, kimisi: Semiğnâ ve ateğnâ!: duyduk ve uyduk!diyor;
Kimisi de Semiğnâ ve aseynâ: duyduk ve isyân ettik! diyorlar...
Tercih ediş ise insan sûretinde ve aklı olanların bileceği iş...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/safa_merve.jpg[/img]
- sdemir
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 487
- Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00
Bismillâhirrahmânirrahim.
Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...
Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)
Âmin! Âmin!
Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...
Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)
Âmin! Âmin!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
- HAS-AN
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 570
- Kayıt: 02 Tem 2009, 02:00
Münir Derman Hz. Anlatıyor: Selavatı Şerife Getirmek "
Ben ve melâikelerim nebiye selâvat getiriyoruz, siz de getirin" Âyet.
Bu, makam-ı mahmud'un yaratılışını tesbih etmek demektir.
Bu yaratılış da kendini durmadan tesbih etmekledir.
Kâinatda sükûn yoktur.
Yıldızlarıyla, madenleriyle, nebatlarıyla hayvanlarıyla, atomlarıyla bu tesbihat aklın ermediği hudutlara kadar devam etmekledir.
Siz buna atom, elektron kaynaşması deyin, ne derseniz deyin, hepsi aynı kapıya gider.
"Bana selâvat getirmeden duanız makamına erişmez" hadis.
MAKAMI MAHMUD: Beşerin idraki için kudreti ilâhiyenin ilk tecelli yeri. Her şey ondan husule geldi.
Buraya biz (Nur-u M) nin yaratılış ve zuhur yeri diyoruz.
Bütün kâinat bu (nurdan) halkedilmiştir, ilk nüve atom budur.
İsmine ne dersen söyle. İlmen de aynıdır, manen de aynıdır...
(Ben ve melâikelerim selevât getiriyoruz demesi, benim bütün kudret tecellilerim bu tesbihatın içindedir siz de buna bilmeyerek iştirak ediyorsunuz fakat bilerek iştirakinizi istiyorum. Kudret ve güçlerimi anlayın ve onları kullanın.)
Resulullah'm bana selâvat getirmeden duanız makamına erişmez sözü nezaketen bu ilâhi tesbihata iştirak etmenizi arzuladığındandır...
Nefsin esaretine girmek. Nefsinin arzularına uymak.
Bu iki cümle, biri (nefsin) diğeri (nefsinin) tabiridir.
Bunları düşün, ayır sonra okumaya devam et.
Nefis vardır.Allah bunu halketmîştir ve serbest bırakmıştır.
(Nefsin) iyi ve kötü ne ise onun arasında dolaşan arzular hareketlerdir... Menfaat hisleriyle insan bilmeden (nefsin) esareti altında kalır.
(Nefsinin) demedik dikkat...
Herşeyi Hak'ka nefse bağlama. (Nefsine) bağla.
Serbest bırakıldığın ve iradeye sahip olduğundan ötürü kabahati kendi üzerine al.
Âdem cennetden çıkarıldı.
Bu Allah'ın muradı.Âdem onu (nefsine) bağladı. Sonra afvedildi.
Kaza ve kader kanununda yani levhi mahfuzda ilmi ilâhi ile yazılı her şeyin nasıl olacağını ve mevcudatda vukua gelen herşuunun Allah'ın külli hükmü olduğunu bilmektir.
Kaza, mukadderatın bilmediğimiz yokluktan fiil sahasına ve zuhura çıkması demektir kaza.
Burada nefsin bu mukadderata bağlı olduğunu unutmamalıdır.
Onun için nefsinin hareketlerine dikkat etmek ve onda husule gelecek herhangi bir değişikliği kendi kusuru ve iyiliği olarak kabullenmesi lâzımdır.
Burası çok mühimdir tekrar tekrar oku. Abdulkadir Geylani'ye sormuşlar: Veli zina eder mi? (Kaderinde varsa eder)...
Veli ahlâkı ile imanı ile üstün insan demektir.
Kendini masum bilen zaten veli olamaz.
Burada nefsi inkâr vardır.
Nefis Allanın yarattığı bütün yaratıklara şamil gizli bir kanun halinde câri serbest arzular. Duygular, Hareketlerdir.
O halde kaza: Beş parmaklı bir şahısdır.
Bir şeyden kâm almak isterse parmağının ikisi ile gözünü kapar, ikisi ile de kulaklarını tıkar.
Bir parmağıyla da dudağı üzerine koyarak (Sus) der.
Sezmek, seziş: Bir hakikatin mevcudiyetinin kat'i kavram vermezse de en büyük delilidir.
Doğruluk, kâinat nizamına uyuş,'Adalet her şeyin bir ahlâk ve doğru olarak sapmadan işlemesine uyuş.
İnsan hem maddesi, duygulan ve ruhi hamulesiyle kâinatın küçük bir modeli...
Maddesi vardır ışıklarıyla, atomlarıyla molekülleriyle elektriğiyle proton ve nötronlarıyla fizik ve kimyasıyla her şeyiyle...
Manası iç dünyası vardır. Süs. Şuur. Zekâ.
Duyguları ve dehasıyla...
Maddesi dışında, madde ötesi içinde ve güzelliklerinde her şeyi sevmesinde...
O halde cesedinle dünyada, gönlün ile sonsuzluğun maddenin Ötesinde ol. (En güzel isimler O'nundur) ayet.
Ne demektir.Onlarla dua edin.
Âyet.Bu, onlarla daima kalın o isimlerin tecellileri vardır sizde.
Onları Allah size beyhude vermedi.
Hak'kın zatını idrake çalışmayın.
Cebrail nedir?
Allah kelâmını insan tahammül hududuna indirir.
Gayretullah'a dokundu demek: Allah'ın kanunlarına riayet hududunu aşma demektir ki o kanun kimya fizik ruhi ise onun tesirine maruz kalmaktır. Yani onun koyduğu kanunlara aykırılık...
Dost ol o kanunlarla.
Dostluk bütün dünyadaki paralara bedeldir.-
Evvelâ Allah'ın yarattıklarıyla her türlü maddi ve manevi kanunlarıyla dost ol.
O nizama uy. Hazırla kendini.
Ondan sonra bütün bunların sahibi ile dost olmaya başlarsın.
Her türlü savaş, haksızlık ve adaletsizliğe karşıdır.
Neticede biri hain olur. Diğeri kahraman.
Kazanırsa ihtilâl olur, kaybederse isyan olur.
Binlerce selâvatı şerife mevcuttur.
Bunların hepsi Peygamber Efendimizin kul olarak zatı muhteremlerine, bir kısmı (NEBÎ) olarak VAHY'i tebliğ etmesi bakımından bu necip vazifeyi yapması, bizi haberdar edip doğru yola önder olması ve Öğretmesinden dolayı onun bu hakkını ödememiz için...
Diğer bir kısım selâvatı Şerifeler de onun ruhu muallalarını takdis ve tebcil içindir.
Bir kısım selâvatı şerifeler de kendilerinin şefaatini esirgemeyecekleri kat'idir, Çünkü (Rahmeten lil âlemindirler),
Bir kısım selâvatı şerifeler vardır ki, müşkül zamanlarda Resul'den istimdat ve ruhu şeriflerinden yardım istemek içindir.
Bir de Resülullah'ın sünneti seniyelerini bihakkın yerine getirip tebliğ ettikleri Allah'ın emirlerini mümkün olduğu kadar kusursuz yerine getirenlerin, onun manevi Ruhaniyeti ile temas temini için çare ve vasıtalardır, Binlerce selâvatı şerifelerin daha binlerce manevi ve ruhani fazilet ve kıymetleri vardır.
Selâvatı şerifelerin (vird) edilmesi, bir derece, bir makam, temizlik ve kulluk rütbesine göre bir edep, manevi bir izin meselesidir.
Hakiki mürşitler, veliler; hakiki kulluk yolunda onlara ya cehren himmetlerini gösterirler, veyahut gizli olarak ilham ile onlara telkin ederler.
Bütün bu selâvatı şerifelerin istenildiği zaman devamlı vird edilenleri olduğu gibi, muayyen zamanlarda vird edilenleri de mevcuttur.
Anlattığımız selâvatı şerifelerin cümlesini hâvi kitap ve evradları vardır. Bazıları da hiçbir kitapda yoktur.
Bu selâvatı şerifeler kulaktan gizli telkin edilirler. Her velinin mürşidinden aldığı birçok gizli selâvatı şerife mevcuttur.
Tayyi mekân için, uzaktan konuşmak için, keramet denilen fevkalade işleri göstermek için lâzım olan selâvatı şerifeler bunlardır.
Ricali gaybın, Hz.Hızır'ın, Üçlerin. Dörtlerin. Yedilerin. Kırkların. Üçyüzlerin. Üçbinlerin selâvatı şerifeleri vardır.
Kutbu âzamların evradı olan büyük velilerin selâvatı şerifeleri vardır.
Bir de Resulü Ekrem'in bizzat kendi nurlarına karşı yaptıkları salavatı şerife vardır. Resul'ün kendileri bu selâvatı., daima vird ederlerdi.
Son olarak da Allahu Kadiri Mutlak'ın (Nebi-i Zişanıma meleklerimle selâvat getiriyoruz) mealindeki ayeti kerimede zikrolunan selâvatı şerife vardır.
Bu selâvatı şerifelerin vakitleri, zamanları olduğu gibi her zaman vird edilenleri de vardır.
Gece ve gündüz vakitlerinde vird edilecekleri vardır.
Sünneti seniyei Resulullah'ı bi hakkın yapabilmek, potai Resulde erimek, havzına girmek büyük bir manevi âlemdir. Hak cümleye nasip eylesin.
Resullüğüne, Nebiliğine, Allah'ın habibbi, Habibullah olmasına.
Peygamber olmasına ve nihayet mübarek ruhuna getirilecek ayrı ayrı selâvatı şcrifeler vardır.
Bunlardan haberimiz olmadığı halde, haberimizin olmadığının da farkında değiliz.
Basit gibi görünen bildiğimiz selâvatı şerifeyi bile devamlı vird etmekte tembellik eder gaflet içinde yüzüp dururuz.
Gözlerinizi açın, kulaklarınızı temizleyin, aklınızı başınıza alın zaman geçiyor demiyeceğim.
Çünkü zaman geçmez yerinde durur.
Biz geçiyoruz da geçmek işini zamanın üzerine yükleme gafletinden kurtulamadığımız gibi, aklımızı da ters tarafa idrak için zorlayıp duruyoruz.
Dünya âlimleri Einstein'in izafiyet teorisini haykırdığı zaman kendisine güldüler. Anlayamadılar.
Einstein; zaman ve mekân yoktur demişti.
Evet Öyledir.
Bunların hesapları ile insanoğlu atomu buldu. Aya bu hesapla gitti. Televizyon. Radyoyu buldu.
Birçok ilâhi kudretlerin varlığını inkârdan fiilen olsun kurtulma yolunda bu keşifleri bulan insan kafası, bugün milyonlarca kilometre uzaklarla konuşuyor.
Yekdiğerini görüyor.
Bunlar insanların icadı, insan kafası da Allah'ın icadıdır.
O halde falan veli bir anda filân yere gitti, filân yerde konuştu dedikleri zaman neden gafletden kurtulup da Allah'ın icadını idrak edemiyorsun. Şüphe ve gafleti içinden at.
O zat ile o zaman görüşüp konuşur, sohbet edersin.
Bu kubbenin altında Allah'ın sevgili kulları eksik değildir.
Kıyamete kadar da eksik olmayacaktır.
(Evliyai tahtı gurabi lâ yüfkem) hadisi kutside; Allah'ın Öyle velileri vardır ki onları Allah'dan başka kimse bilmez buyrulmuştur.
Bir kısım da Allah'ın ilham ve ilim verdiği âlimler vardır.
Resulü Ekrem bunlar hakkında şu hadîsleri buyurmuştur.
Âlime hürmet eden Allah'a hürmet etmiş olur.
Âlimlere hürmet ediniz.
Çünkü onlar Allah nazarında yer yüzünün büyükleridir.
Ümmetimin âlimlerine hürmetedin Çünkü onlar yeryüzünün yıldızlarıdır Ümmetimin âlimleri Beni İsrail peygamberleri ayarındadır.
Âlimler yeryüzünde Allah'ın mutemedidir.
Âlimler peygamberlerin varisleridir.
Âlim, yeryüzünde kudreti ilâhiyenin mümessilidir.
Bir Âlimin ölümü, bütün bir milletin ölümünden daha büyük bir kayıptır Cahiller içinde bir âlim, ölüler içinde bir diri demektir.
İlminden istifade edilen bir âlim bin zahitden evlâdır.
İlim rütbesi en büyük rütbedir. Âlimlerden yüksek hiçbir şey yoktur.
Zira hükümdarlar alelade faniler hakkında hüküm verirler.
Âlimler ise, hükümdarları da muhakeme ederler.
Âlimin uykusu cahilin ibadetinden evlâdır.
Âlimlerin mürekkebi ile şehidlerin kanı tartıldı.
Birincisi ikincisinden ağır geldi.
Âlimleri sık sık ziyaret etmek İbadet yerine geçer.
Sözü burada kesiyorum. Su kadar aziz olunuz.
Ben ve melâikelerim nebiye selâvat getiriyoruz, siz de getirin" Âyet.
Bu, makam-ı mahmud'un yaratılışını tesbih etmek demektir.
Bu yaratılış da kendini durmadan tesbih etmekledir.
Kâinatda sükûn yoktur.
Yıldızlarıyla, madenleriyle, nebatlarıyla hayvanlarıyla, atomlarıyla bu tesbihat aklın ermediği hudutlara kadar devam etmekledir.
Siz buna atom, elektron kaynaşması deyin, ne derseniz deyin, hepsi aynı kapıya gider.
"Bana selâvat getirmeden duanız makamına erişmez" hadis.
MAKAMI MAHMUD: Beşerin idraki için kudreti ilâhiyenin ilk tecelli yeri. Her şey ondan husule geldi.
Buraya biz (Nur-u M) nin yaratılış ve zuhur yeri diyoruz.
Bütün kâinat bu (nurdan) halkedilmiştir, ilk nüve atom budur.
İsmine ne dersen söyle. İlmen de aynıdır, manen de aynıdır...
(Ben ve melâikelerim selevât getiriyoruz demesi, benim bütün kudret tecellilerim bu tesbihatın içindedir siz de buna bilmeyerek iştirak ediyorsunuz fakat bilerek iştirakinizi istiyorum. Kudret ve güçlerimi anlayın ve onları kullanın.)
Resulullah'm bana selâvat getirmeden duanız makamına erişmez sözü nezaketen bu ilâhi tesbihata iştirak etmenizi arzuladığındandır...
Nefsin esaretine girmek. Nefsinin arzularına uymak.
Bu iki cümle, biri (nefsin) diğeri (nefsinin) tabiridir.
Bunları düşün, ayır sonra okumaya devam et.
Nefis vardır.Allah bunu halketmîştir ve serbest bırakmıştır.
(Nefsin) iyi ve kötü ne ise onun arasında dolaşan arzular hareketlerdir... Menfaat hisleriyle insan bilmeden (nefsin) esareti altında kalır.
(Nefsinin) demedik dikkat...
Herşeyi Hak'ka nefse bağlama. (Nefsine) bağla.
Serbest bırakıldığın ve iradeye sahip olduğundan ötürü kabahati kendi üzerine al.
Âdem cennetden çıkarıldı.
Bu Allah'ın muradı.Âdem onu (nefsine) bağladı. Sonra afvedildi.
Kaza ve kader kanununda yani levhi mahfuzda ilmi ilâhi ile yazılı her şeyin nasıl olacağını ve mevcudatda vukua gelen herşuunun Allah'ın külli hükmü olduğunu bilmektir.
Kaza, mukadderatın bilmediğimiz yokluktan fiil sahasına ve zuhura çıkması demektir kaza.
Burada nefsin bu mukadderata bağlı olduğunu unutmamalıdır.
Onun için nefsinin hareketlerine dikkat etmek ve onda husule gelecek herhangi bir değişikliği kendi kusuru ve iyiliği olarak kabullenmesi lâzımdır.
Burası çok mühimdir tekrar tekrar oku. Abdulkadir Geylani'ye sormuşlar: Veli zina eder mi? (Kaderinde varsa eder)...
Veli ahlâkı ile imanı ile üstün insan demektir.
Kendini masum bilen zaten veli olamaz.
Burada nefsi inkâr vardır.
Nefis Allanın yarattığı bütün yaratıklara şamil gizli bir kanun halinde câri serbest arzular. Duygular, Hareketlerdir.
O halde kaza: Beş parmaklı bir şahısdır.
Bir şeyden kâm almak isterse parmağının ikisi ile gözünü kapar, ikisi ile de kulaklarını tıkar.
Bir parmağıyla da dudağı üzerine koyarak (Sus) der.
Sezmek, seziş: Bir hakikatin mevcudiyetinin kat'i kavram vermezse de en büyük delilidir.
Doğruluk, kâinat nizamına uyuş,'Adalet her şeyin bir ahlâk ve doğru olarak sapmadan işlemesine uyuş.
İnsan hem maddesi, duygulan ve ruhi hamulesiyle kâinatın küçük bir modeli...
Maddesi vardır ışıklarıyla, atomlarıyla molekülleriyle elektriğiyle proton ve nötronlarıyla fizik ve kimyasıyla her şeyiyle...
Manası iç dünyası vardır. Süs. Şuur. Zekâ.
Duyguları ve dehasıyla...
Maddesi dışında, madde ötesi içinde ve güzelliklerinde her şeyi sevmesinde...
O halde cesedinle dünyada, gönlün ile sonsuzluğun maddenin Ötesinde ol. (En güzel isimler O'nundur) ayet.
Ne demektir.Onlarla dua edin.
Âyet.Bu, onlarla daima kalın o isimlerin tecellileri vardır sizde.
Onları Allah size beyhude vermedi.
Hak'kın zatını idrake çalışmayın.
Cebrail nedir?
Allah kelâmını insan tahammül hududuna indirir.
Gayretullah'a dokundu demek: Allah'ın kanunlarına riayet hududunu aşma demektir ki o kanun kimya fizik ruhi ise onun tesirine maruz kalmaktır. Yani onun koyduğu kanunlara aykırılık...
Dost ol o kanunlarla.
Dostluk bütün dünyadaki paralara bedeldir.-
Evvelâ Allah'ın yarattıklarıyla her türlü maddi ve manevi kanunlarıyla dost ol.
O nizama uy. Hazırla kendini.
Ondan sonra bütün bunların sahibi ile dost olmaya başlarsın.
Her türlü savaş, haksızlık ve adaletsizliğe karşıdır.
Neticede biri hain olur. Diğeri kahraman.
Kazanırsa ihtilâl olur, kaybederse isyan olur.
Binlerce selâvatı şerife mevcuttur.
Bunların hepsi Peygamber Efendimizin kul olarak zatı muhteremlerine, bir kısmı (NEBÎ) olarak VAHY'i tebliğ etmesi bakımından bu necip vazifeyi yapması, bizi haberdar edip doğru yola önder olması ve Öğretmesinden dolayı onun bu hakkını ödememiz için...
Diğer bir kısım selâvatı Şerifeler de onun ruhu muallalarını takdis ve tebcil içindir.
Bir kısım selâvatı şerifeler de kendilerinin şefaatini esirgemeyecekleri kat'idir, Çünkü (Rahmeten lil âlemindirler),
Bir kısım selâvatı şerifeler vardır ki, müşkül zamanlarda Resul'den istimdat ve ruhu şeriflerinden yardım istemek içindir.
Bir de Resülullah'ın sünneti seniyelerini bihakkın yerine getirip tebliğ ettikleri Allah'ın emirlerini mümkün olduğu kadar kusursuz yerine getirenlerin, onun manevi Ruhaniyeti ile temas temini için çare ve vasıtalardır, Binlerce selâvatı şerifelerin daha binlerce manevi ve ruhani fazilet ve kıymetleri vardır.
Selâvatı şerifelerin (vird) edilmesi, bir derece, bir makam, temizlik ve kulluk rütbesine göre bir edep, manevi bir izin meselesidir.
Hakiki mürşitler, veliler; hakiki kulluk yolunda onlara ya cehren himmetlerini gösterirler, veyahut gizli olarak ilham ile onlara telkin ederler.
Bütün bu selâvatı şerifelerin istenildiği zaman devamlı vird edilenleri olduğu gibi, muayyen zamanlarda vird edilenleri de mevcuttur.
Anlattığımız selâvatı şerifelerin cümlesini hâvi kitap ve evradları vardır. Bazıları da hiçbir kitapda yoktur.
Bu selâvatı şerifeler kulaktan gizli telkin edilirler. Her velinin mürşidinden aldığı birçok gizli selâvatı şerife mevcuttur.
Tayyi mekân için, uzaktan konuşmak için, keramet denilen fevkalade işleri göstermek için lâzım olan selâvatı şerifeler bunlardır.
Ricali gaybın, Hz.Hızır'ın, Üçlerin. Dörtlerin. Yedilerin. Kırkların. Üçyüzlerin. Üçbinlerin selâvatı şerifeleri vardır.
Kutbu âzamların evradı olan büyük velilerin selâvatı şerifeleri vardır.
Bir de Resulü Ekrem'in bizzat kendi nurlarına karşı yaptıkları salavatı şerife vardır. Resul'ün kendileri bu selâvatı., daima vird ederlerdi.
Son olarak da Allahu Kadiri Mutlak'ın (Nebi-i Zişanıma meleklerimle selâvat getiriyoruz) mealindeki ayeti kerimede zikrolunan selâvatı şerife vardır.
Bu selâvatı şerifelerin vakitleri, zamanları olduğu gibi her zaman vird edilenleri de vardır.
Gece ve gündüz vakitlerinde vird edilecekleri vardır.
Sünneti seniyei Resulullah'ı bi hakkın yapabilmek, potai Resulde erimek, havzına girmek büyük bir manevi âlemdir. Hak cümleye nasip eylesin.
Resullüğüne, Nebiliğine, Allah'ın habibbi, Habibullah olmasına.
Peygamber olmasına ve nihayet mübarek ruhuna getirilecek ayrı ayrı selâvatı şcrifeler vardır.
Bunlardan haberimiz olmadığı halde, haberimizin olmadığının da farkında değiliz.
Basit gibi görünen bildiğimiz selâvatı şerifeyi bile devamlı vird etmekte tembellik eder gaflet içinde yüzüp dururuz.
Gözlerinizi açın, kulaklarınızı temizleyin, aklınızı başınıza alın zaman geçiyor demiyeceğim.
Çünkü zaman geçmez yerinde durur.
Biz geçiyoruz da geçmek işini zamanın üzerine yükleme gafletinden kurtulamadığımız gibi, aklımızı da ters tarafa idrak için zorlayıp duruyoruz.
Dünya âlimleri Einstein'in izafiyet teorisini haykırdığı zaman kendisine güldüler. Anlayamadılar.
Einstein; zaman ve mekân yoktur demişti.
Evet Öyledir.
Bunların hesapları ile insanoğlu atomu buldu. Aya bu hesapla gitti. Televizyon. Radyoyu buldu.
Birçok ilâhi kudretlerin varlığını inkârdan fiilen olsun kurtulma yolunda bu keşifleri bulan insan kafası, bugün milyonlarca kilometre uzaklarla konuşuyor.
Yekdiğerini görüyor.
Bunlar insanların icadı, insan kafası da Allah'ın icadıdır.
O halde falan veli bir anda filân yere gitti, filân yerde konuştu dedikleri zaman neden gafletden kurtulup da Allah'ın icadını idrak edemiyorsun. Şüphe ve gafleti içinden at.
O zat ile o zaman görüşüp konuşur, sohbet edersin.
Bu kubbenin altında Allah'ın sevgili kulları eksik değildir.
Kıyamete kadar da eksik olmayacaktır.
(Evliyai tahtı gurabi lâ yüfkem) hadisi kutside; Allah'ın Öyle velileri vardır ki onları Allah'dan başka kimse bilmez buyrulmuştur.
Bir kısım da Allah'ın ilham ve ilim verdiği âlimler vardır.
Resulü Ekrem bunlar hakkında şu hadîsleri buyurmuştur.
Âlime hürmet eden Allah'a hürmet etmiş olur.
Âlimlere hürmet ediniz.
Çünkü onlar Allah nazarında yer yüzünün büyükleridir.
Ümmetimin âlimlerine hürmetedin Çünkü onlar yeryüzünün yıldızlarıdır Ümmetimin âlimleri Beni İsrail peygamberleri ayarındadır.
Âlimler yeryüzünde Allah'ın mutemedidir.
Âlimler peygamberlerin varisleridir.
Âlim, yeryüzünde kudreti ilâhiyenin mümessilidir.
Bir Âlimin ölümü, bütün bir milletin ölümünden daha büyük bir kayıptır Cahiller içinde bir âlim, ölüler içinde bir diri demektir.
İlminden istifade edilen bir âlim bin zahitden evlâdır.
İlim rütbesi en büyük rütbedir. Âlimlerden yüksek hiçbir şey yoktur.
Zira hükümdarlar alelade faniler hakkında hüküm verirler.
Âlimler ise, hükümdarları da muhakeme ederler.
Âlimin uykusu cahilin ibadetinden evlâdır.
Âlimlerin mürekkebi ile şehidlerin kanı tartıldı.
Birincisi ikincisinden ağır geldi.
Âlimleri sık sık ziyaret etmek İbadet yerine geçer.
Sözü burada kesiyorum. Su kadar aziz olunuz.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/soyres/gullu.jpg[/img]