2010 Haber Arşivi; GÖR-DüĞüM KÖR-DüĞüM: A K I L

Cevapla
Kullanıcı avatarı
sev-guzel
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 609
Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00

2010 Haber Arşivi; GÖR-DüĞüM KÖR-DüĞüM: A K I L

Mesaj gönderen sev-guzel »

Tarih: 13.09.2010 Saat: 02:07 Gönderen: kulihvani

Resim

GÖR-DüĞüM KÖR-DüĞüM: A K I L

DeVR-ÂN-ında KüRRe DÖN-ER!
SeYR-ÂN-ında ZeRRe DÖN-ER!
CeVL-ÂN-ı HAYR ET! ŞeRRe DÖN-ER!
HaYR-ÂN-ıN-da KeRRe DÖN-ER!..

HaYY DoST ALLAH!.. (celle celâlihu)
Yâ RASÛLULLAH!.. (sallallâhu aleyhi ve sellem)

Resim

ZEVK 4167

İSlâM OL-amaMIŞ AKL-ın!.. KENDİne KENDİ, KÖR-DüĞüM!
BâTıNım-da cÂN AKRaBam!.. ZâHiRim NÛR-u, GÖR-DüĞüM!
“KeVâiB” İM-i ER-İT-seM!.. İĞ-Ne DEL-ikten AK-ıt-saM!
“HaBLi’-l VER-ÎD” “İP”im “BeLâ” m!. BAŞ-ıMa ÇoRaP, ÖR-DüĞüM!..


09.09.10 12:37
g l b n… 1. rmzn byrm..

BİÇ-İM DEL-i!..
HİÇ-İM DEL-i
SeR HûŞ-uM!
İÇ-İM DEL-i!...


DeM-EM O Ki:

İSlâM OL-amaMIŞ AKL-ın!..

Resim--- Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve ssellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAH-u Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana Yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

Şey: Tek Şey,
Şey-t-AN: İki Şey,
Şeyun: Çok Şey…


AKLımın Kulluk İmtihanı gereği Zıdların Zevkinde İKİ-lik Üzere OL-uşu..
Resûlî SEV-iyede İnkar-İkrar Zıtlığının TEVHİD TESVİYEsi İstenmesi..
ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e TeSLiM Olmasını EMRediş ve TERCİHimin Önemi!.
Hizbu’ş-şeytanlığı EMReden Şey-t-Anımın Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem buyruğuyla “Müslüman oldu, bana Yalnız iyiliği emr eder!" Hizbullah olmamda yardımcım oluşu..
Şey-t-ANımı Öldürmeye değil de, Müslüman yani AKL-ı SİLM etme emelim!..
Ne güzelsin Yâ Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!
Sana İlmullah kadar çok ve geniş SALLat u SeLâM Olsun!
Âl i ÂBÂ’na DUY-up UY-AN BİZ-lerine de inşâallah!..


KENDİne KENDİ KÖR-DüĞüM!

وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَن تُؤْمِنَ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ
Resim---Ve mâ kâne li nefsin en tu’mine illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yec’alur ricse alellezîne lâ ya’kılûn (ya’kılûne) : ALLAH’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, AKILlarını kullanmayanları murdar (inkârcı-iğrenç bir pislik ) kılar.” (Yûnus 10/100)


BâTıNım-da cÂN AKRaBam!..

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve le kad halakne’l-insâne ve na'lemu mâ tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu AKRABU ileyhi min habli’l-verîd : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona Şahdamarından daha (AKRABA) YAKINız.” (Kaf 50/16)

Tıpkı KeBÂN gibi her AKILlı ÂDEM Âletleri ile Akılsız sanılan ÂLEM Âletlerinin ÖZ-ünden de yakın OL-AN Rabbü’l-Âlemin celle celâlihu…
Her AN Şe’Nullahta “KûN! OL!” durAN, cÂN CeRRyANımız…
BİZ-i YAŞıyorum zANNettirirken, BİZ de YaŞayAN SultÂNımız!..

BeN SENde SEN, BeNde GiBi
İKİ-m-İZ, TeK TeNde GiBi
RABB u MeRBuB Meclisinde,
SîNeM-de!.. SîNeN-de GiBi!..


ZâHiRim NÛR-u GÖR-DüĞüM!

“…اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ”
Resim---Allâhu Nûru’s- Semâvâti ve’l Ard…: ALLAH, göklerin ve yerin NÛRUdur...(Nûr 24/35)

KuL İhvâNi’m “Ne?” dir NüVVe?
CÜZ’î AKıL?.. CÜZ’î KuVVe?
ENFüs-te ÂFâK-ta “Ne?” VaR?
ÂN: “Lâ HUVVe İLLâ HUVVe!..”

GüBRe-si NûR!. GÜL-ü NûR!. HaYY!.
FiRaVuN-un!. TÜL-ü NûR!. HaYY!.
MûSâ-SîN-ın “Â-s-” sı N û R!.
İnkâr – İkrâR KÜL-ü NûR!. HaYY!.

OL-ÂN cİSİM-le cÂN!.
CüMLe CîM VaR-MıŞ ÂLeM-de


rAHMET BUL-ÂN
NûR-u MîM VaR-MıŞ ÂLeM-de

UY-kunu UY-ut UY-ÂN
DOST DuÂ-sı deM Bu DeM-de

SU-yun TesTiSi BUZ-dAN
bAŞKa KiM VaR-MıŞ ÂLeM-de…

“Nûrun alâ Nûr” un NÂR-ı
VAR-ından VAR eden VÂR-ı
AKL-ını NAKL-inde ER-iT!
BURA-sı “BeLâ!..” BaZaR-ı!..


“KeVâiB” İM-i ER-İT-seM!..

وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
Resim---Ve kevâibe etrâbâ (etrâben) : Turunç göğüslü yaşıt (kızlar) var.” (Nebe 78/33, Elmalılı meâli)

وَكَأْسًا دِهَاقًا
Resim---Ve ke’sen dihâkâ (dihâkan): Dopdolu bir kadeh var.” (Nebe 78/34, Elmalılı meâli)

Kevâib: (Kâib. C.) Yeni yetişmiş turunç memeli kızlar. Demek olmakla beraber “TEPECİK” de demektir. Araplar göğüsleri çıkmaya tepecikleşmeye başlayan kızlara da demiştir.
Turâb: Toprak, toz. Demektir.
Etrâb: En toprak, un gibi olmuş ve elendiğinde yukarıda artığı kalmamış elekten AK-ÂN toprak..


Bendeniz bu âyetleri ilk OKU-duğumda Kafa Tasımda AKLım karışmıştı, gönlüm daralmıştı...
Elmalılı Hamdi Efendi Hazretlerinin Tefsirine baktım:
Turunç göğüslü yaşıt (kızlar) var. Dop dolu bir kadeh var...” (Nebe 78/33-34)
Fahreddin Râzî Hazretlerinin Tefsîr-i Kebirinde de:
“Memeleri tomurcuklanmış bir yaşıt kızlar. Dolu kadeh...” (Nebe 78/33-34)

Şeklinde ifâde edilmişti ve cennette bunlar verilecekti Biz Erkeklere!.
“Ya kadınlara?” demiştim!..
Aklım ve Kalbim EDEBen ses etmediler de gönlüm yatışmamıştı.
İ’tiraz olarak değil de, İbrâhim aleyhisselâm ATAM gibi kalbimin itminân bulması için:
“Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e, Kur’ân-ı Kerîm ve RABB’ımıza ilticâ edip başvurdum ki:
“Burada erkeklere cennette verilecek olan, yorumla anlatılmak istenen, henüz ergenliğine ermemiş göğsü yeni çıkan kız çocukları ve nefsi zevklendirecek içki nedir?” diye...
Gönül bu ya umduğundan umar...
O zaman ilhâm buyurulmuştu ki: “Tek tek hecele!” diye.
“Küb – Kab - Kâbe” derken “Dur!” denildi.
Turab: toprak.
Etrab: en toprak, un gibi toprak, elenince elekte kalmayan toprak diye düşünceler geçerken:

“Benlik Kâbeni (kabını) UN gibi un-ufak edersen, Kâsen (kalbin) HAKK celle celâluhu dolar... İçen HAKK keser inşâALLAH!”
İlhâmlarını algılamıştım...

Yer demir Gök Bakır Gibi
AKL-ım AL-ıp Nere GİT-seM?
Dil-im DERD-in Şakır Gibi
KALB-im KABI-nı ER-İTseM!..

Ne Meâldi ne de Tefsir sâdece;
Sözden Sohbete,
Sohbetten Zevke,
Zevkten Hazza,
Huzûrunda Hazırında Hızır ARZıydı..
Elhamdulillâhirabbilâlemin..


İĞ-Ne DEL-ikten AK-ıt-saM!

Beşiğim, Mezarım, Ömrüm, Tevhidim gibi “İllâ ALLAH” İğne UCum!..
BeN-imde BeN-lik BaŞ-ım, SîN-imde SıRR-ı SıFıR SON-UCUm!..

إِنَّ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُواْ عَنْهَا لاَ تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاء وَلاَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سَمِّ الْخِيَاطِ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُجْرِمِينَ
Resim--- ''İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbu’s-semâi ve lâ yedhulûne’l-cennete hattâ yelice’l-cemelu fî semmi’l-hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczî’l mucrimîn(mucrimîne): : Elbette âyetlerimizi yalanlayıp onları kabul etmeyi (bir türlü) gururlarına yediremiyenlere şüphesiz göklerin (rahmet) kapıları açılmaz ve DEVE İĞNE DELİĞİnden geçmedikçe, onlar da Cennet'e giremiyeceklerdir. İşte günahkâr suçluları biz böyle cezâlandırırız.” (A'râf 7/40)

Azîz kardeşlerim,

Ne yazık ki bizler alışkanlıklarımıza köle olduk.
Bir şeyleri hep dışarıda aradık da kendimizde aramadık...
İki oğlum ve bir kızım üniversitede okuyordu.
1994’tü sanıyorum, Antalya yazın çok sıcaktır.
Biz de deniz kenarındaki obada kalıyoruz.
Çocuklar biraz staj düşünüyor, biraz da aylak aylak gezmeyi...
Bir gün hepsini topladım:
“Sizler yakında evlenirsiniz, ayrılır gidersiniz.
Oğlum birinin kocası, kızım da birinin karısı olur...
Bu yaz buradayız... İzinlerimi topluca alacağım.
Oturup Elmalılı Hamdi Yazır Hz.lerinin 10 ciltlik “Hak dini Kur’ân dili” tefsirini birlikte hatmedeceğiz...
Sıkıcı gelecektir, ama tasavvufî gözlükle okuyacağız...
Buna mecbûrum, sorumluyum ve ben bir babayım, sizin üzerimde bu hakkınız var.
Benim de boynumda vebâlim var, anlayış gösterin her gün birkaç saat çalışırız.
İsterseniz okul arkadaşlarınız da gelebilir...
Bir başlayalım sonra yine değerlendiririz...” dedim.

Ben çocuklarıma çok yakın oldum.
Âdetâ arkadaş gibi.
İlkokul 4 ten sonra birlikte, evde ben imam onlar cemâat olurdu, müezzinlik yaparlardı sırayla ve selâmla birlikte kahkaha atıp yan odaya kaçarlardı...
Delikanlılar kabul etti.
Kızım Ahsen’in İlâhiyatta okuyan bir kız arkadaşı ve komşuların çoçuklarından birkaç genç daha oldu başladık...
Önce sıkıcıydı gerçekten...
Sonraları ALLAH celle celâluhu’nun izni ve Efendimiz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in lûtfuyla açıldıkça açıldı.
Şen şakrak ve hoş sohbetler...
Araf 7/40 âyetine gelince
“…Deve iğne deliğinden geçinceye kadar...”
Kısmında sordum çocuklara sırayla:
“Deve iğne deliğinden geçer mi?”
Cevabları hep benzerdi: “Olur mu öyle şey, aslâ!...” gibiydi...
Sıra Ahsen Kızıma geldiğinde baktım ki rengi sararmış gözleri sulanmıştı:
“Evet, sen söyle Ahsen; deve iğne deliğinden geçer mi?” dediğimde, gözlerinden yaşlar süzüldü:
“Geçer Babacığım geçer!.. Kendinden ve benliğinden vaz geçerse geçer!.. Damla damla erirse geçer!...” dedi...
Tüylerim diken diken oldu.
Ben de: “Şimdi teneffüs 1 saat!...” dedim...
Ve kendi kızımdan bana bir hikmet öğreten RABB’ıma iki rekat şükür namazı kıldım...
Mesele Muhammedî ŞUURu ANlayıştır.
İçi boş ibâdetler, alışkanlık hareketleri ve yanılgıdır…
ALLAH celle celâluhu bize rAHMET etsin inşallah!..

AKIL İP-iM, İĞ-Ne-M KadeR
YaŞlı ve Yorgun DERVİŞ-iM
NeFeS NeFeS, İLMeK İLMeK
SÜR-mekte TeVHiD DİK-İŞ-iM!..


“HaBLi’-l VER-ÎD” “İP”im “BeLâ” m!.

Merkez-Muhit, İç-Dış, Enfüs-Âfâk, Tasavvuf-Teknik...
Merkezden de yakın O celle celâluhu,
Muhitte O celle celâluhu’nun Nûru...
Vahdet- Kesret Cümbüşü...
ÇoK-luk ve YOK-luk TEK-liği..

Durgun suya atılan bir taş DEVR-ÂN-ının, arka arkaya oluşturduğu dalgalar gibi içten dışa, dıştan içe İnsan Deryâsında ve Kemâlât Sahrasında İNSAN-ın BAŞ-ı ve SON-unu SEYR-ÂN!..
CEVL-ÂN-da İNSAN-ın Enfüsî Mâhiyetinde Aşk Kemâlâtı ve
HAYR-ÂN-da İNSAN-ın Âfâkî Hüviyetinde Hâl Haritası!..
Şu ÂN-da İNSAN-ın 12 koordinatlı Muhammedî Tevhidinin Tekemmül Tablosu..
İÇ AYN-ı ve Dış AYN-ası, AYN-ı ŞEY-in iki YÜZ-ü...
“La Huve illâ Huve: O’ndan başka O yok!” sÖZü...

Ahadiyyet A’MÂ-sında İLK O Var İdi!.. (Nokta-Söz Bitti)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve le kad halakna’l insâne ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu AKRABU ileyhi min HABLİ’L- VERÎD : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona ŞAHDAMARIndan daha –AKRABA-YAKINız.” (Kaf 50/16)

Bilmektesiniz ki “hablil verîd” Şahdamarı-aort olarak bildirilmiştir Türkçe’de.
Şahdamarının hayâtımızdaki önemi ise açıktır.
Kesilince, ANA Varlığına sebeb olanla mevcud oluş kalkar hayattan.
ASLında; Habl: İp. Urgan. Halat. Tıb: Vücudda ip gibi olan âzâlar.
Verid : Tek olandır.
Vârid: (Vürud. dan) Ulaşan, yetişen, gelen, erişen. Akla gelen. Olan. Bir şey hakkında söylenip tatbik edilen. Hâzır, nâzır.


Habli’l- Verid: İNSANı hayâta bağlayan tek ip demektir.
Tefsir âlimlerimiz Şahdamarı diye tercüme ettiler ve doğrudur.
Ama bir de biz zevkedelim inşaallah.
İnsanın hayatta oluşunu sağlayan onu Varlık Âleminde VAR eden, hayâta bağlayan, ikincisi olmayan tek ip ne ise:
“Ben size o şeyinizden daha yakınım ve içerdeki merkezinizden de yakınım!” buyuruyor HÂLİKU’l-HABÎR celle celâluhu...
Bu husus, hilkati AN-lamanın ilk harfidir...

Merkezdeki bu SÂBİT NOKTA AYNen teknikte de vardır.
Saatte 1000 km/saat hızla dönen tekerleğin tam MERKEZ-inde bir NOKTA vardır ki asla dönemez.
Bu kesinlikle ilmen teorik olarak doğrudur.
Çünkü en İÇ-te TEK-tir ve ortadadır.
Kimin etrafında dönecek ki?...
Bu sâbit nokta bir tânedir, DÖNülen ve DÖNdürendir, TAVAF edenlere!.
Tektir eşi, benzeri ve zıddı yoktur.
Ondan İÇerde-ÖTEde bir NOKTA yoktur...
BİZ-im “BEN” olduğumuzu anlamamızın tek aracı olan AKIL BAĞI-mızın göbeğindeki, ÖZ-ündeki, Yaklaşım Sınırındaki noktadan da AKRABA-Yakın-Yakîn OL-AN, ALLAHU ZU’L-CELÂL’dir.
Öz, Merkez, Enfüs, Ledûn, İç v.s.
Hepsi de bu SÂBİT KARA NOKTA-dır.
KARA DELİK-tir…
AHADİYYET A’MÂSIdır...
SIRR-I SIFIR-dır!...
İnsan için HeP-liğin HuDûDullahtaki Kalkış NOKTASIdır..
“HeP-liğin ASL-ı”,
“HiÇ-liğin Hikâyesi”,
“FENÂ-nın FaSL-ı”dır...
Aslında noktanın etrafındaki halka Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in Ahmeddiyyet Pirizinin Kudsî Halkasıdır...
Akdes Âlemine geçişte ARA KESİT gibi ALLAHuâlem...

AKIL ki;
Sünnetullahta şuÂNda-Şe’ÂNda OL-ANı ÂNlayan ve YAŞAyıp Şâhidi olan, İNSANın Olmazsa Olmazı, Olmayanın DÎNİ de Olmayan..
AKIL, İNSANoğlunun Vücud-VARlığında dayandığı tek İP-idir.
Yaratan-Yaratılan-OLAN ve Yaşan-AN-ın ANLaşılması, hepsi de AKIL Sahnesindedir..
AKL-ı KÜLL OL-ÂN Nur-u Mîm, Rahmetenli’l Âlemin Habli’l- Veridimiz gibi ÖZ-den de Yâkîn-AKRİB Ol-ÂN Rabbu’l- Âlemine…

AKIL İP-iM!. BeDeN kUYuM!.
NeFiS KoVaM!. RûHum-SU-yuM!
Be SıRRıma BeRzaH KALB-im
sÖZ AHAD-den! SeS AHMeD-den
SÂhiBB SıRR-ıM !.“DUY!”-um!. “UY!”-uM!..

SaLLâtımız Sana OL-sun Yâ ALLAH celle celâluhu!.
SaLLavatımız Sana OL-sun Yâ Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!..

وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Resim---Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû BELÂ, şehidnâ, en tekûlû yevme’l-kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ ğâfilîn (gâfilîne) : Hani RABBin, Âdem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şâhidler kılmıştı: "Ben sizin RABBiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Bilâkis-Evet (RABBimizsin), şâhid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyâmet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.” (A'râf 7/172)

İşte bu ANlatılan AKIL ANA KARTIna yüklenmiştir, Küllî ESMÂULLAH Âdemoğlunda…
Ki İŞLemin Oluş-KûN! ÂN-ı dır ELEST BEZMi ve Meşhur “BeLÂ!-Bilâkis evet RABBımızsın!” ANdlaşması…


BAŞ-ıMa ÇoRaP ÖR-DüĞüM!..

مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولاً وَكَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا
Resim---Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh (minallâhi), ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsik(nefsike), ve erselnâke li’n-nâsi rasûlâ (resûlen), ve kefâ billâhi şehîdâ (şehîden) : Sana iyilikten her ne gelirse ALLAH'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şâhid olarak ALLAH yeter.” (Nisâ 4/79)

وَمَا أَصَابَكُم مِّن مُّصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ
Resim---Ve mâ esâbekum min musîbetin fe bi mâ kesebet eydîkum ve ya’fû an kesîr (kesîrin) : Başınıza gelen her musîbet, kendi ellerinizin kazandığı (günahlar) yüzündendir. ALLAH ise, günahların bir çoğunu bağışlıyor (da bunlardan dolayı musibet vermiyor).” (Şûrâ 42/30)

“OLsun!-OLmasın!” Kavgası
OL-AN HüKM-u HaKK Makası
AKIL-NAKİL “KEF”e-SîN-de
KaLB KaZaNı - KaFa TaSı!..

İlliyinden esfeli sâfiline indirilerek, İmkânla İmtihan olduğumuz HAYY-Atta,
Ham AKIL kördüğümümüzle başımıza ördüğümüz ÇİLE ÇORABImızı ÇÖZ-mek,
İKRÂ-ÂN Kur'ân-ı Kerim’imizi OKU-mak ve ÖMR-ümüzü Her ÂN Yeniden DOKU-mak İÇin;
İnşâallah Rahmetenli’l-Âlemin OL-AN Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem i” DUY-up UY-arak;

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ
Resim---Fa’lem ennehu lâ ilâhe illallâhu vestağfir li zenbike ve li’l-mu’minîne vel mu’minât (mû’minâti), vallâhu ya’lemu mutekallebekum ve mesvâkum : Şimdi (Ey Rasûlum): Şunu bil ki, ALLAH’dan başka hiç bir ilâh yoktur. Bir de kendi günâhına ve mümin erkeklerle mümin kadınlara mağfiret dile. ALLAH (dünyâda) dolaştığınız yeri de bilir, (âhirette) duracağınız yeri de...” (Muhammed 47/19)

GEÇ-mişimize, Muhammedî ŞUUR-u BİL-erek Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in TEVBE-sin-de BİZ,
GEL-eceğimize, Muhammedî NÛR-u BUL-arak Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in DUÂsında BİZ,
Şu ÂN-ımızda, Muhammedî SüRUR-da OL-arak Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in RIZÂ-sında BİZ,
SoN ÂN-ımızda, Muhammedî O-NUR-u YAŞA-yarak Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in ŞEHÂDET-inde BİZ-BİR-İZ!..
İnşâallah!
Elhamdulillah!..

Her ÂN-ımız Muhammedî AŞK u MEŞK Bayramımız OL-sun!..
Muhammedî MîM MuHABBEtlerimle…


Resim
Resim
Cevapla

“EYLÜL” sayfasına dön