YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Mesaj gönderen gullale »

Resim

YOL CÂN'IMI CERREDEN, CEZBEDEN…
YOLDA ZÂHİRİM-BÂTINIM-EVVELİM-ÂHİRİM…
ARŞIM-ARZIM HEM İÇİM...
YOLA DÜŞOLDUM YÂR GEL EDELİ… GİT EDELİ...

YOL YUTUYOR… YOL DOĞURUYOR!
YOL İNİYOR, DÖNE DÖNE… KIVRIM KIVRIM…
YOL DİBE MUSTAKİM, YOLCULAR DÜZDE KAYYUM!
YOL YOLDA YOLCU AVLIYOR...

Resim
YOL YALNIZ TİTRETMEKTE…
ISSIZA ŞARKA ÇEKMEKTE…
YOL KAYGAN YOL TABANSIZ...
YOLDAŞSIZ SIRRDAŞSIZ SERSİZ AYAKSIZ…

YOL YEDİNCİ YÖNDE YEDİ KAPILI…
HER KAPI KIRK KUBBE HER KUBBE 1001 TELLİ…
YOL TENHA YOL KAVÎ…
YOL VURGUNUYUM... YOLCUYUM… YOLDAYIM!


Resim
YOLUN DEVLERİ, EJDERLERİ, AVCILARI VAR…
PARALANMADAN, YARALANMADAN YOL ALMAK HAYYAL…
GÜRZSÜZ, KILIÇSIZ, TÜFEKSİZ…
YALNIZ VE YALIN YÜRÜNMEKTE YOL…

SEVDÂLILARI ÇOK, TÜRKÜLERİ ÇOK, İZLER YOK...
YUTUYOR YOL HUTLARI...
KIYIDA KALIYOR FETÂLARI...
YOLLUK İNDDEN HÎBE TEK HABBE!
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Mesaj gönderen simurg »

Ne çok okudum bu satırları
şiir gibi latif,
bir o kadar da azametli,
hem yalın hem çok karışık,
hem ürküten hem kendine çeken,

kaçsam mı? daha mı sıkı sarılsam?
hissi ile kendimde dağıldığım ifadeler.

neyden? nereye?
ne kadar?
kendim kadarsa eğer

kendim ne kadar?
"Bir Hiç'im".

içim kadarım demeye çalışıyorum.
içim karanlıklarda ellerim boş.

yol tek,
yolcu yalnız,
yoldaş; yolda dertlerimizin eşleştikleri,

sesler deniz gibi hem kocaman,
hem tek..

bu koca denizde duyabildiklerim kadar İZ sürebiliyorum.
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Mesaj gönderen habibi »

Resim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9093
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim
gullale yazdı: SEVDÂLILARI ÇOK, TÜRKÜLERİ ÇOK, İZLER YOK...
Güllale canım GÖNÜLe SEFERini ne güzel yazmışsın.

SEVDÂlıları çok, TÜRKÜleri çok, İZleri çok bu ÂLEMde!
Yeterki kördüğüm ettiğimiz AKLımızı çÖZeBİLelim إِن شَاء اللَّهُ

Köydeydim hafta sonu öyle bir KÖR DUMAN vardı ki çepe çevre sarmıştı yine dört bir yanı….
Sümüklü böcekler nevrozun ışıltılarıyla yeni YAŞAmlarında ZARRlarını delerek UY-ÂNmışlardı UYkudan!
dolanıyorlardı KÖR DUMANın İÇinde!

İBRET sAHnesinde!
Yine her şey Muhteşemdi!
İZleri kalıyordu yerde her ilerleyişlerinde.
HATİCEMi YÂD ettim.
Diyorduki CAN DOSTum;
’’ YOLa çıkan YOL alır!
Sakın ha gafillerden olma’’

Kul İhvânî hocamın sÖZü çınladı sonra kulaklarımda; ''YOLcu,YOL nereye gÖZüm!..''


YOLumuz bELli!
YOLculuğumuz bELli!
YOLluğumuz bELli!
YOLdAŞımız bELli!
BİZe düşende SADAKAT ve SAMİMİYYETle DÖRT ELle sımsıkı İPine sarılmak
EMÎN bELde de o zamÂN ne donarız ne yanarız. Ne korkumuz kalır nede endişemiz!

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Mutlaka kardeşlerime kavuşmamı arzuladım.” (Bunun üzerine kendisini dinleyenler) şöyle dediler:
“Biz senin kardeşlerin değil miyiz?”
O şöyle cevap verdi:
“Sizler benim ashabım ve kardeşlerimsiniz. Benden sonra da beni görmedikleri halde bana inanan bir topluluk gelecektir”.
Bir zaman geçtikten sonra da şöyle buyurdu:
“Ey Ebû Bekir, senin beni sevdiğini duyduklarından dolayı seni seven bir kavmi sevmek istemez misin? Sen de Allah’ın kendilerini sevdiği kimseleri sev.”
buyurdu.
(Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460 hadis, s. 461. 5719 hadis. (İbn-i Asakir Bera b. Azib’den).

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---"Ve lekad halakne'l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu ekrabu ileyhi min habli'l-verîdi.: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.''”
(Kaf 50/16)

Kolay mı? bu ÇİLE Çöplüğünde Muhammedî Sufîlik?
Çok ZOR İLE-BİLElik ama Çok-çokda ZEVKli BİZ BİRliğinin İZinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin OMUZuna BA’S-ÂN,
Edeb-i Muhammed Bağının İlk ve Tek GÜLÜ Aliyyül- Mürteza Aleyhisselâm ile ALLAH Celle CELÂLuhumuza.

ANLAşılmayan ANLATılamaz! SEVgi sadece YAŞAnınca ÂNlaşılan OLgudur!


MuhaMMedi MuHABBEtlerimİZle!....
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Re: YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Mesaj gönderen gullale »

simurg yazdı:Ne çok okudum bu satırları
şiir gibi latif,
bir o kadar da azametli,
hem yalın hem çok karışık,
hem ürküten hem kendine çeken,

kaçsam mı? daha mı sıkı sarılsam?
hissi ile kendimde dağıldığım ifadeler.

neyden? nereye?
ne kadar?
kendim kadarsa eğer

kendim ne kadar?
"Bir Hiç'im".

içim kadarım demeye çalışıyorum.
içim karanlıklarda ellerim boş.

yol tek,
yolcu yalnız,
yoldaş; yolda dertlerimizin eşleştikleri,

sesler deniz gibi hem kocaman,
hem tek..

bu koca denizde duyabildiklerim kadar İZ sürebiliyorum.
Ke emSALL ARZ YOLları…

ResimResimKeemSALL SEMÂVÂT YOLları…

can simurgum...

YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ yazılırken CANımız can çekişiyordu...
YOLun yürüyüşü ne dağ üzerinde tırmanmaya ne denizi yara yara yol almaya ne ormanda ilerlemeye benzemekte...
BAŞsız AYAKsız...
Zâhir yürüyüşü gibi değil...
YOL kıvrım kıvrım yokuşa ya da inişe varmıyor...

Ahhhh.... simurgum,

YOL, YOLCULUYOR, YOLUMU YOL EDİYOR,
YOL, CERREDİYOR-CEZBEDİYOR,
YOL, MEDDOLUYOR-CEZROLUYOR...
YOL YUTUYOR..


Kul İhvâni hocamızın " YAŞAnmayan YALANdır" sözünce...

YAŞA-YAN'ın YANa YANa YOLLanacağı...

MERKEZ MİLine mustekarr YOLCUluk...

YOLda herkes yalnız...
AVda; AVCI kendi.. AV kendi... VURulmamak YARAlanmamak ne mümkün...
YOL Meryem aleyha's-selâma Babasız 'İsâ aleyhi's-selâm'ı doğurtan...
YOL, Bir BİLenle Mûsâ aleyhi's-selâmı yürütmeyen...
YOL, Ka'be KavsEYN...

Geylânî Pîr'imizin onaltıbin âlemince;


ŞERİATIN ŞERİATI **ŞERİATIN TÂRİKATI **ŞERİATIN MA'RİFETİ **ŞERİATIN HAKÎKATI

TÂRİKATIN ŞERİATI**TÂRİKATIN TÂRİKATI**TÂRİKATIN MA'RİFETİ**TÂRİKATIN HAKÎKATI

MA'RİFETİN ŞERİATI**MA'RİFETİN TÂRİKATI**MA'RİFETİN MA'RİFETİ**MA'RİFETİN HAKÎKATI

HAKÎKATIN ŞERİATI**HAKÎKATIN TÂRİKATI**HAKÎKATIN MA'RİFETİ**HAKÎKATIN HAKÎKATI


Her YOLun bir HÂLi, her YOLun bir KÂLi var...

RABBi'l-Âlemîn, YOLumuzu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimize istikâmet buyura...

Es-selâm ola GÜL GÖNLüne...!
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9093
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

''AŞK kERvÂNının;
YÜKü hASRet,
YOLu gurbetmiş..
YOKuşta her YOLcu yorulur!..''


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Mesaj gönderen simurg »

………………
Tertemiz ve ışıl ışıl olan tüm gönüllere ve gönlün hakiki sahibine selam olsun.
Gönlümü dinlendirdi bu satırlar,
Toz duman arasında görmemişim,
Ya da nasip şimdiymiş bekletilmişim.
“Hiçbir şeye nasıl da zerre kadar gücümüzün yetmediği ve yetemeyeceğini anlama”
Dersindeyim.
Bu dersten ne not alacağımı bilemiyorum,
Herşey dinip, tozduman yatıştığında yanıma ne kalacak onuda bilemiyorum,
Şu ayaklarıma nasıl hükmüm geçmiyorsa,
Ne yolu ne menzili seçemiyorsam,
Vakti nasıl kendimin sanmamam gerektiğini öğreniyorum.
Hiçbirşey benim değil,
Ben dahi benim değilim,
Ben dediğim bana yalan,
Farklar âlemi olmasa herşey BİRşey,
Ve öyleyse bu ayrışıp karışmalar neyin nesi?

Kâbede tavaf eden hacıları seyrettiğimde tv’de yukarıdan uzaktan çekilmiş resimlerde
Tek gördüğüm, TEK bir şey, bir resim bir vücud oluyor,
Aşağıda kişileri yakından çektiklerinde seyrettiğimdeyse,
Bir sürü birler, ve yüzler oluyor,
En yukarıdan görmek, bir görmek huzur veriyor,
Tek tek ayrışmış haline bakmak karmakarışık ediyor.

Kalbim herşeyi ayrı ayrı mânâlandırmaya çalışıp,
Bütün hayatı alan alan ayırdığımda dağılıp gidiyorum,
Bir ses bana ulaşıp, parazit yapan onca cızırtılı sesi akort ettiğinde
Hârika bir melodi ile sukuna ulaşıyorum.
Hep o noktada kalmayı ne çok istiyorum.
Belki bir gün bütün bu sızılar dinecek (inşaallah)
O zaman belki bir sessizlik şarkısı söyleyecek ruhum,
Av, avlığından razı olup,
Kendini avlamaktan memnun,
Yolu ayaklarıyla bir gördüğünden yorulmadan yürüyecek,
Yol arkadaşları ile de piramitin en yukarısından bakıldığında aynı vucudun uzuvları gibi
Gülümseyecekler.

Bütün karmaşa anlayış bozukluğundan sanırım,
Bir de İNCİ’ler beni yine sevse ne olur?
Yıktım perdeyi eyledim viran sanırım,
Ama nerede ve ne zaman başardım onu bilemiyorum.

Allah Teâlâ yardımcımız olsun inşaallah.

ÂMİN!.
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: YOL-YOLCU-YOLLUK-YOLDAŞ

Mesaj gönderen simurg »




بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

'' lâ tahzen innallâhe meanâ ''

(Üzülme, şüphesiz ALLAH (cc) bizimledir...)



Üzülme! Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir.
Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun.
Dokunan var demek ki kalbine.
Ya dokunulmasaydı kalbine.
Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi.
Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın.

Üzülme! Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor.
Onun için dokunuyor kalbine.
Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni.
Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir.
Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin,
yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir.

Üzülme! Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise,
içini ısıtacak haberlerin mürekkebi damlıyor olmalı ömrünün defterine.
Kar yağıyorsa güvendiğin dağlara, yarının ovalarında rengârenk çiçeklerin olacak demektir.
Hırçın fırtınalar sarsıyorsa sevinçlerinin zirvesini,
rüzgârlar dövüyorsa umudunun yamaçlarını,
bir yüce dağsın sen demek ki, az bekle,
eteğinden serin pınarlar akmaya başlayacak demek ki

Üzülme! Üzülüyorsan, şımaramazsın.
Kibrin kirli tuzağına düşemezsin.
Kendini beğenmişliğin çamuruna dolaşmaz ayakların.
Uzak geçersin isyanlı yollardan.
Heveslerinin ardı sıra düşüp isyan uçurumlarının başına sürüklenmezsin.
Seni Biri yakınlığına çağırıyor demek ki Gözden çıkarmamış olmalı seni.

Üzülme! Üzülüyorsan, bir kutlu teselli kapısının önünde bekletiliyorsun demektir.
Gözlerini kaldır vefasız dünyanın eşiğinden.
Gönlünün elinden çıkar sebeplerin boş avuntularını.
Umudunu kes sahte doymalardan.
Yüreğini küstür coşkulardan.
Kapı açıldı açılıyor demektir.

Üzülme! Üzülüyorsan, kaybedeceğin bir şeyler var demek ki
Kaybedeceği bir şeyi olanlar çoktan kazanmışlardır.
Eline geçmeyenleri saymakla tüketme nefesini,
elindekileri saymaya başla.
Hepsini saysan bile, nefesini saymaya nefesin yetmeyecek demektir.
Bak işte zenginsin.

Üzülme! Seni bir İşiten var.
Seni, senin kendini bile sevmenden önce O sevdi.
Senin kendini bile bilmediğin unutuş kuyularından çekip çıkardı seni.
Çektiğin acılara habire meşgul çalan telefonlar gibi kör ve sağır değil O.
Yüreğinin her yangınına O yetişiyor.

Ayrılıklarına ve sıkıntılarına metal soğukluğundaki plazalar gibi umursamaz değil O.
Yitirdiklerinin hepsini sana iade edeceğine söz veriyor.
Sevdalarına ve özlemlerine çok seçenekli sınav kâğıtları gibi tatsız ve tuzsuz formüller sunmuyor.
Seni herkesten çok anlıyor,
seni senin kendini düşündüğünden çok düşünüyor.
Gözyaşlarınla imzalayasın istiyor yakarışlarını.
Bir ebedî çerçevenin içinde, gösterişsiz bir kullukla fotoğraflamak istiyor seni.
Dağılıp giden ömür kırıntılarının arasından sıcacık bir kardelen ümidi devşiresin istiyor.
Keyfinin çatlak kabuklarının arasından sonsuz teselli pınarları akıtmak istiyor.

Üzülme! Varlığının tenine çiziktir her hüzün.
Varlığından haber verir üzüntün.
Hatırlar mısın, bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey bile değildin.
Hiç umursanmadan çöpe atılabilecek kirli bir su iken sen, yüzüne bir tek O baktı.
Kimselerin arayıp sormadığı, önemseyip adını bir kenara yazmadığı o günlerde,
Senin adını ilk O andı.
Hatırını bildi.
Seni yanına aldı.
Hep yanında oldu.
Sen seni unutup da başını yastığa koyduğunda bile, seni her defasında sabaha çıkardı.
Sen Onu defalarca unuttun ama O seni asla unutmadı.

Üzülme! Onun en sevdiği kulu da yalnız kaldı.
Taşlandı.
Sürüldü.
Yaralandı.
Aç susuz kaldı.
Yuvasına uzaktan göz yaşları içinde baktı.
Mağarada yapayalnız ve korunmasızdı.
Senin gibi üzülen yol arkadaşına sonsuz müjdeler veren tebessümüyle fısıldadı:

Lâ tahzen, innAllahe meânâ.

Üzülme! Kaldır yüzünü yerden.
Omuzlarından sarsıp kendine getirmek istiyor seni Sevgili.
Rabbin sana küsmedi ki Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin.
Rabbin seni unutup yalnız bırakmadı ki..

Senai Demirci

..................

Bu yazıyı bir arkadaşım gönderdi bana,
benzerlerini de pekçok defalar okuduğum halde,
zamanlaması bakımından çok iyileştiriciydi.

hiçbirşey tesadüf değil ya hani,
ihtiyacımız olan ne varsa bir vesile ile bize ulaştırılıyor,

bu müthiş ve hayranlık verici bir şey,
hiç ummadığım zamanlarda hiç ummadığım tuhaflıklar yaşadığım kadar
hiç beklemediğim zamanlarda,beklemediğim şekillerde yeniden ümitlendiriliyorum.

herşeyi sadece ve sadece seyretmek gerektiğini anlıyorum,
anlamak kelimesi lafın gelişi,
yeterince anlamak bilseydim, bu derece sallanmazdım ama,
yinede miktarımı aşamıyorum,

Allah celle celaluhu sadece iyi günümüzde değil,
asıl zor günümüzde bizi bırakmayıp,
varlığı ile şükrettiren güzeller güzeli dostlarından bizi ayırmasın dilerim,

Bizi de zor gün dostu olabilecek kuvvete ulaştırsın ve
insanlara baharlar götürecek rüzgarlar eylesin,

kalbimizde dağın taşın biribirine karıştığı fırtınalar olsa bile
bunları içeriye hapsetmeyi başarıp,
insanlara eza ve cefa vermekten bizi muhafaza etsin dilerim.

Bizi yaratan,yaşatan,seven ve asla terketmeyen Rabbimize sonsuz hamd ederim.

Elhamdülillahirabbülalemin. Amin.
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön