BİR ÇİFT KUANTUM BİLİM ADAMININ RUH TEORİSİ

Basın, Haberler ve Gündemle alakalı konular. (Siyaset ve politika yasaktır!)
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

BİR ÇİFT KUANTUM BİLİM ADAMININ RUH TEORİSİ

Mesaj gönderen Gariban »

Resim


BİR ÇİFT KUANTUM BİLİM ADAMININ RUH TEORİSİ

Dünyaca meşhur BİR ÇİFT kuantum bilimadamı ruhun varlığını kanıtlayabileceğini söylüyorlar:


Amerikalı Dr Stuart Hameroff ve İngiliz fizikçi Sör Roger Penrose, ruhlarımızın beyin hücrelerinde yaşayan ve mikrotüpler denilen yapıların içinde bulunduğunu öne süren bir kuantum bilinçlilik teorisi geliştirdiler.

Bilim adamlarının bu fikri, 100 milyar nöron ve onların aksonal ateşlemeleriyle ve bilgi ağları olarak hareket eden sinaptik bağlantılarıyla beynin bir biyolojik bilgisayar olduğu görüşünden dallanarak ortaya çıkmaktadır.

Dr.Hameroff, Arizona Üniversitesi’ndeki Anestezioloji ve Psikoloji bölumlerinde olan ve Bilinçlilik Çalışmaları Merkezi’nin Direktörü olan Profesör Emeritus ve Sör Roger 1996’dan beri bu teori üzerinde çalışıyorlardı.

Onlar, bizim bilinçlilik deneyimimizin bu mikrotüpler içindeki kuantum yerçekimi etkileri sonucu yahut bir başka ifade ile orkestra edilmiş maksatlı azaltma (Orch-OR) dedikleri bir prosesin sonucu olduğu görüşünü savunuyorlar.

Bir ölüme yakın tecrübesi (NDE) halinde, mikrotüpler kuantum halini kaybederler fakat onlardaki bilgi yok edilmez. Ya da sade bir ifadeyle , ruh ölmez fakat evrene geri döner.

Dr.Hameroff, Amerika’daki Bilim Kanalı (SC) tarafından son zamanlarda yayınlanan Morgan Freeman’ın seslendirdiği “Kurt deliğinden doğru” belgesel programında bu teoriyi etraflıca açıkladı.

Huffington Postası ve Daily Mail tarafından bu hafta yayımlanmış hikayeler sağolsun, bunlar binlerce okuyucu yorumu ve sosyal medya paylaşımına sebep oldular ve Kuantum ruh teorisine şimdi dünyaçapında eğilim gösterilmektedir.

Dr.Hameroff “Diyelim ki kalp çarpmasını durdurdu, kan da akışını durdurdu, o zaman mikrotüpler kuantum halini kaybederler,” dedi.

Mikrotüplerdeki kuantum bilgisi yok edilmez, yok edilemez, sadece geniş olarak evrene dağılır ve yayılır.

Eğer hasta hayata döndürülür, tekrar eski canlı halini buldurulursa, bu kuantum bilgisi mikrotüplere geri dönebilir ve hasta “Ben ölüme yakın tecrübesi (NDE) yaşadım” der.

Hastanın ölümü durumunda, bu kuantum bilgisinin ruh olarak beden dışında sınırsız olarak var olması mümkündür.

Dr.Hameroff kuantum fiziğinin biyolojik süreçlerde oynadığı rol hakkındaki yeni bulguların, kuşların yön bulması gibi teoriye ağırlık ekleyecegine inanıyor.

Kaynak: http://www.news.com.au/news/quantum-sci ... z2CNNzpNqS

Türkçe Çeviri: Barbaros Sert, www.muhammedinur.com

Bu yazı bilimdeki bazı gelişmeleri aktarmak maksadıyla Türkçe’ye çevrilmiştir. Yorumlamak okuyucunun kendi sorumluluğundadır.
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: BİR ÇİFT KUANTUM BİLİM ADAMININ RUH TEORİSİ

Mesaj gönderen simurg »

...
"Nefisleri de olmayan, Allahüâlem, benim anladığım,
Kalb-Ruh fazında olan, o âlemde olanlar meleklerdir.

Kalb’den bahsedemeyeceğimiz âlem ise,Ruh âlemidir ki,
Ruh Emr âlemindendir.
Onun için ben diyorum ki Ruh, Tecliye makamıdır.
Can gibidir.
İçine bir şey almayandır.
Kirlenemez. Dışı kirletilir.
Ruh Emr Âlemi’nden olduğu için böyle diyorum.
Kalb öyle değil.
Kalb bize yakın olandır yani.
Artık Ruh, Fasl’ın Asl’a geçiş yeridir. Kalb’den sonra.
Yani bu bir, iyi yer- kötü yer meselesi değildir.
Bu tekemmüldür yani. Tekemmüldür.
Ne yapalım yani? Öyle olmasın mı? Olsun tabi.
Niye doğurmuyor analarımız?
Hep doğursunlar ya öldükleri güne kadar.
Yoo.
Bir yer var, orayı geçtiler mi doğuramıyorlar.
Tabii ki. İşte bunu söylüyorum.
Öyle şeyler var ki; Maddî- Manevî sınırlar vardır ki,
o sınırlara gelindiği zaman bir tekemmül olması lâzım.
Onun hakkı verilmesi lâzım. Orada olunması lâzım
..."


Kulihvani Hocamızın 22 Kasım 2011/Salı sohbetinde geçmiş olan Ruh bahsi.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: BİR ÇİFT KUANTUM BİLİM ADAMININ RUH TEORİSİ

Mesaj gönderen Gariban »

Dostlar es selam, yorumlariniz icin Allah razi olsun, gonlunuz nurla dolsun.
Bilim adamlarinin dediklerinden anladigim kadariyla onlar beynin mikrotuplerinde bireysel hafiza kaydi yapan akli aramaktalar ve ona ruh demekteler. Derman hocamizin eserlerinden yaptigim asagida ki alintinin bu ceviri ile iliskisi oldugundan boyle gelismeleri gordukce aktarmaya calisacagim insaALLAH.

Es selam ve sevgiyle
garibAN


Resûlü Ekrem’in bildirdiği Allâh’ın emrinden olan ruhu inceleyelim:
Ruhî fiillerin ve tezahürlerin merkezi olarak ilim ve fen beyni kabul ederek ruhu inkar yoluna sapmıştır.
Bugün beynin en ince noktasına kadar haritaları yapılmıştır.
Bu haritaların tetkiki, ruhu inkar edenleri utandırmıştır.
Beyin hastalıklarında yapılan otopsilerde ve eldeki beyin haritalarında, muhtelif hareketlerin merkezleri, bacakların, ellerin, parmakların her türlü hareki fonksiyonları için beyinde merkez tesbit edilmiştir.

Fakat korku, gurur, emir gibi hissi mefhumlar; düşünce akıl, hayal gibi insanları insanlık vasfını merkezleştiren birtakım melekeler beynin giçbir tarafına yerleştirilememiştir. İnsanları, cemiyetleri yekdiğerine bağlayan birtakım ahlaki hasletlerin hastalık şeklinde noksanlığına müptela olan cânilerin, hırsızların, anormal şehvetperestlerin, gaddar zâlimlerin öldükleri zaman yapılan otopsilerinde beyinde hiçbir anormal değişiklik tesbit edilememiştir. Son yıllarda beyin üzerinde yapılan elektrikî grafiklerin tetkikinde; akıl, düşünce, zeka, cesaret, ahlak, fazilet umdeleri normal veya anormal olan kimselerde bir değişiklik göstermemiştir.
Bir meçhulu, halli güç diğer meçhullerle halletmek zaruretine ancak elimizde müspet ve izah edilmiş delillere dayanan makul bir nazariye bulunmadığı zaman katlanabiliriz.

Netice olarak:
İnsan bedeninde beyin ve hücreden maada gizli bir mânâ cevheri mevcuttur. Bugünkü akademik bilgilere inanan garbın alimleri ruhu yanlış tasavvur etmektedirler.
Bedene giren, çıkan, gözle görülmeyen bir şey hissediyorlar; fakat ruh anlamını ikrardan korkuyorlar.
İslam felsefesinde ve Kur’ân’daki ruh anlamı bunlarca anlaşılmış olsa, hepsi ruhun mevcudiyetini ikrardan ve teslimden çekinmeyecekleridir.
Fakat şu muhakkaktır ki bir gün gelecek bunu iman ile bağırarak ikrar edeceklerdir.
Resûl’e ve Kur’ân ayetlerine dayanarak ruhu şöyle izah edebiliriz:
İnsan vücüdu his esmasının canlılık halini devam ettirdiği müddetçe bir radyo cihazı gibidir. Dimağ bu cihazın elektrik tesisatı, lambaları ve teknik aksamı mahiyetindedir.
Bu radyo cihazında asıl radyo dalgalarını dağıtan verci cihazda, yani radyo merkezinde konuşan şahıs nasıl hassasını diğer radyolara veriyorsa; Rabbü’l -âlemin, verici radyo merkezi olan ruhların bulunduğu levh-i mahfuzdan, bütün âleme hitap ediyor.

İnsana insan vasfını veren ruh olduğu gibi, radyoya radyo vasfını veren de verici radyodan çıkan ruh ismi verilen, bu his dalgalarıdır.
Dış görünüş itibariyle radyo, madde cihazı ile elektrik cereyanından müteşekkildir.
Halbuki verici, radyo dalgalarını vermediği yani konuşmadığı müddetçe bütün bu maddî tesisatı havi radyolar tamamen sessiz ve hareketsizdirler. Ruhun ebediliği âlemine izâfetendir.

Bin küsür sene evvel ruhun emir âleminden olduğunu dünya¬ya haykıran muhterem ve mübarek Resul-i Ekrem'in bu inci sö¬zünü maddeye tapan göz ve kulak, bir türlü idrak edemez.
Bir çok ilim kazanında yoğrulmuş, türlü kalıplara dökülerek mantık süz¬gecinden süzülmüş sözlerle, binlerce ciltlik kitaplar yazılıyor ve bu gün herkesin evinde ve dünyanın her tarafında bulunan rad¬yo bize ispat ediyor ki: .
Asıl radyo, verici istasyondur ve orada konuşan spiker asıl radyodur.
Her dalga uzunluğundaki his dalgalarını ve ihtizazları alan büyük Velîler senelerce evvel vücudun vahidden ibaret oldu¬ğunu haykırmışlar:
“Müessir ile Müessirun fih” ifâdelerini kullan¬mışlardır.
Bütün dünyadaki radyolar kırılırsa radyolar vahid olur.
Teker teker işleyen radyolar bu dalgaları almaz hale geldiği zaman, kıyamet-i suğra vuku’a geliyor.
Bir gün bütün radyolar dalgaları almaz hale gelecek o zaman kıyamet-i vusta olacaktır.
İnsan mev¬cudiyetinden çıkan ruh radyonun muattal hale gelmesini ifâde eder.

"Ankara radyosunun neşriyatı bitti. Geceniz hayırlı olsun!.." den-diği zaman yarın radyo konuşmayacak demek değildir.
Emir âleminin ihtizazı olan ruh ayrıldı diye yarın insanın tek¬rar dirilmiyeceğini söylemek doğru değildir. .
Kıyamet-i kübra husulünde mükerreren kâinatın tek konuşan spikeri Cenab-ı Zülcelâl tekrar konuşacak ve yıllarca sessiz kalmış radyo cihazları da tekrar ses vermeğe başlıyacaktır ki bu “Ba'sü bad-el-mevt”tir işte.
Hangi tohum ekilmiş de bitmemiş...

“Eleyse zalike bikadirin 'ala en yuhyiyelmevra.!..”

Hallacı Mansur, radyosuz asıl spikeri dinledi ve:
“Radyo yoktur ve yalnız spiker vardır!” diye bağırdı: “Ene’l-Hak".
Bu derin hakikati işitenler köylerde radyo dinleyen ve rad¬yonun hangi mekanizma ile işlediğini bilmeyen insan kitleleri gibi anlayamadılar...
Ve onu vurdular!..

Fir'avun da Allah'lık iddia ettiği için devrildi.
.....
[Dr.Munir Derman (k.s), TEKRAR DİRİLECEGİZ, 1.Cilt Allah Dostu Der ki]
Resim
Cevapla

“Basın ve Güncel haberler” sayfasına dön