Kadın Hikayeleri

Cevapla
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen simurg »

Kadın Hikayeleri


/1/

Bu sayfayı açmak boynumun borcu oldu.
Uzaktan öyle gelişigüzel nitelemeler yapmayacağım,
Genel ifadeleri süsleyip önünüze de sermeyeceğim,
Bizzat şahidi olduğum hayatları okuyacaksınız,
Eğer anlamak isterseniz anlayacaksınızda.
/
İsmi YILDIZ.
İsmini ancak bu şekilde yüceltebileceğim için ona Yıldız diyeceğim.
28 Yaşında. 12 yaşında bir oğul annesi.
12 yaşında oturmuş overlok makinesinin başına,
Okumak istermiş, hem istemiş de, babası inek parası biriktirebilmek için çalışmaya mecbur etmiş.
O günden beride makinenin bir parçası gibi çalışmakta.
O makineleri üreten mühendisler bile o derece hakim değildir ürettikleri makinelere,
Mekanik bir makinenin,biyolojik ana parçası gibi.
İki ayağı otomatik çalışırken, bir eli makinedeki parçayı kontrol ediyor, diğer eli yeni parçayı devamına yetiştiriyor.
Durmak duraksamak yok.
İp bunalıp kopmasa, yada başka bir teknik aksaklık olmasa durmayacak.
Kulaklık kulağında devamlı müzik dinliyor.
Müziğin akışında kendisini kaybetmeyi umuyor.
Ve bu sonu gelmez arayışın içerisinde kaybolmayı diliyor.
Neyi neden yaptığını anlamam çok sürmedi.
O kadar çok gülmesinden korktum.
Biliyorum ki, psikologlar ağlayan hastalarından daima umutludurlar. Ama sebepsiz ve devamlı gülenler için yapabilecekleri bir şey olmadığına inanırlar.
Bunu ona söylediğimde, “haklısın” dedi.
5 intihar girişiminden başarısızlıkla çıkmış.
Devamlı kahrediyor, başaramıyorum diye üzülüyor.
En sonuncusunu iki ay evvel yaşamış, Manisa’ya sevketmişler.
Bir hafta yatırmış doktorlar.
“Nasihat ettiler aptallar, neler hissediyorsun? Diye sormadılar bile, dedi.
Kocasının yardım adına tek yaptığı molalarda telefonla arayıp konuşmak.
“Hala hayatta olup olmadığımı kontrol ediyor sersem” diyor.
“Senin bu dönemde çalışman büyük hata “dedim.
“Evde kalıp dinlenmen gerek, sana iyi gelecek uğraşlar edinmelisin, belki daha başka çözümler araştırılmalı”
“Evde kalırsam yeniden denerim” dedi.
Artık ağlayamadığını,
İçinde yaşayan hiçbirşey olmadığını, bu bedeninde yaşamaktan çok usandığını, çok yorulduğunu, anlattı kendince.
“Kahrolsun ölemiyorum” sabahları ilk bu cümleyle selamlıyor insanları.
Oğlu altını ıslatmaya başlamış yeniden.
Çocuk doğduğuna pişman oldu, diyor.
Ömrünün aylarını üç paraya satıyor, her ay eline komik bir para tutuşturan patrona gülümsemeyi ihmal etmiyor.
Sigarayı seviyorum bir tek, diyor.
Bırak diyenlere, öldürecek kadar kinle bakıyor.

Ne zaman sigara içsem onada uzattım, gururla geri çevirdi önceleri.
Sonra, “en sevdiğim sigaradan içiyorsun” dedi.
-“Birlikte içelim o zaman, hatta istediğin zaman çantamdan alıp içebilirsin” dedim.
-“Cömertsin, belli ki sana cimrilik eden olmamış, paylaşan insanlar öyledir, onunla bir şeyleri paylaşanlar ancak kendilerinde olanı başkalarıyla paylaşır” dedi.
Hiç düşünmemiştim bunu.
Ben ahmağın biriyim, sen bakma bir şey biliyor göründüğüme,
Ama inatçı bir sır tutan tarafım vardır, ne istiyorsan anlat dinlerim,
Faydam olsun isterim ama kendime bile faydam yok doğrusu.
Sen beterin beteriysen, bende biraz beter sayılırım, ama anlatmam seni. Sadece eğer iznin olursa yazarım,ismini saklayarak.”
-“Yaz yazabilirsen, anlatamadıklarımı yazmayı başarabilecek misin?”
-“Başaramam. Ama orayada kendi duygularımı ve senin kıymetini ilave ederim başarabilirsem şayet”.
-“Ne kıymetim olacak, baksana hayatın şu ettiklerine, kıymetli bir tarafım kalmış mı ki?”
-“Olmaz olur mu?” dedim.
Laf kalabalığı ettiğim için sonradan üzüldüğüm aptalca cümleler kurdum.
Kimseye kendisinin inanmadığı bir şeyi kabullendiremeyeceğimi anladım bir kez daha. Ama denedim kendimce.
Hayatın hiçbir zorluğuna teğet bile geçmemiş rahat hayatları olan kadınlara imrenmekteydi.
Belki pek çoğumuzda öyleyizdir.
Cins ayırmadan baktığımızda bile öyle,
Herkes kendisinin elinde neler olduğundan önce, kendince daha iyisine sahip olanların elindekilere bakmakta,
Ve böylece kendisinin olanın da kıymetini bilemeden sürükler gibi taşımakta hayatını.
Yirmibeşinci katta bir eviniz varsa onun duvarından içeriye bir kamyon girmesi ihtimali sıfırdır.
Yolda bulunmayan kimsenin kaza yapma ihtimali de yoktur.
Ve hayat da işte böyle bir şey belkide.
En büyük hasarı en fazla yolda olanlar almakta.
Suya sabuna dokunmamak bir seçenek değil.
İnsanın kendisi dışındaki birçok unsurlar seçmediği zorunlu yönlere kaydırabilmekte hayatın rotasını.
Yıldız işte onlardan birisi.
“başarabildiğim tek şey, köyden buraya taşınmak oldu” dedi.
Önceden birde köyden gelerek çalışmaktaymış ve neredeyse uyumaya zamanı kalmazmış.
-“İnsan neden intihar etmek ister?” dedim bir molada.
On dakikaya ve bir sigara içimi zamana ne kadar sığarsa anlattı.
-“Sen önce söyle bana insan neden yaşamayı ister” dedi.
Sesimi çıkaracak dermanım olsa ona yaşamın sevilecek taraflarından en az bir örnek vermek istedim.
Yalan değil, bulamadım.
Öyle bir örnek yoktu.
Hayata ancak tahammül edilirdi,benimde inandığım ancak bu idi.
İçimden kendimi bile kandırmaya yetmeyecek bazı örnekler boy sırası ile geçti, geçmedi değil. derman bulamadım. yalanlara artık kanmadığı belliydi.
Ki gerçekleşmeyecek her iyi dilek ve söz mutlak yalandı.
Hiç değilse söylememek insanca olurdu.
-“Hayatı seçmeyiz” dedi. “Ölümü de seçmeyiz. Biz ne hissediyorsak onu isteriz. Olacağını da bilmeyiz. Ama isteriz. Ölmeyi istediğim kadar istemedim başka hiç bir şeyi. Sonra ne olacağıda umurumda değil. Gideyim yeter. Ben saksıya diktiğim çiçeği koparıp çöpe atamıyorum. Allah beni yarattı madem, hiç inanmıyorum beni cehennemine atacağına. Haa bu dünyada yaşadıklarım cehennemde kaldığıma sayılsın. Olmaz mı?”
Bu soru çok ciddiydi, namaz kılmaya çalışan, dua ettiği görülmüş, inşaallah, maşallah vs dilinin alışık olduğu kelimeleri kullanan birisiydim ona göre, ve bu doğru yere sorulmuş bir soru olarak ona memnuniyet vermişti. ciddiyetle vereceğim cevaba dikmişti gözlerini.
Duraksadım. Gözlerime öyle derinden bakıyordu ki, ne duymak istediğini anlamak istiyordum.
Ona borçlu hissettim kendimi, bütün samimiyeti ile inandığı bir şey vardı, yıkmak istemiyordum.
İnandığı en azından bir şey vardı, onu belli etmişti,şimdi örselemeden nasıl bunu iyi kullanarak kendisine fayda olarak döndürebilecektim.
Asırlar kadar uzun gelen birkaç saniye baktım bende gözlerine,
Gülümsedim bütün içtenliğimle, yalan bile olsa, bilmediğim belki emin olamadığım bir alan bile olsa onun duymaktan güç bulabileceği azıcık bile olsa içinde sevinç ve tutunma duygusu yeşertecek şey ne ise onu söyleyecektim.
Yalan bile olsa bunu yapacaktım.
Yaptım da.
O bir yerlerde cehennem ve cennet adında iki tane yerin varlığına inanıyordu.
Bende eskiden öyle inanırdım. Artık bu konuya nasıl inanılması gerektiğini bilmiyorum doğrusu.
kendisini layık bulmadığı bir yerdi cennet, ama Rabbinin ona kıyamayarak yinede oraya koyacağına inanmaktaydı.
Çok yavaş konuştum. Çok ama çok yavaş.
-“sen şimdi diyorsun ya, ben elimle diktiğim çiçeği koparıp çöpe atamıyorum, Rabbim beni cehenneme atar mı hiç. Hah! Aynı dediğin gibi. Bende öyle inanıyorum işte. Rabbimiz bize neden kıysın? Biz hiç beğenilecek şeyler yapmamış olsak bile O bize kıymayacaktır eminim. Çünkü biz O’nun nasıl olduğuna inanmışsak, aynı inandığımız gibi bize davranacak eminim. Bizi yanıltacak olsaydı böyle inanmamızı sağlamazdı. Hem sen seviyorsun Rabbimizi. Bak işte hayattan bıkıyorsun ama, Rabbimizin bize nasıl davranacağını düşünmekten bıkmıyorsun. Birtek bu bile bence çok güzel. Sencede öyle değil mi?”
-“Evet öyle. Sevmeseydim o istedi diye başımı örtmezdim. Ben metropol kadınıyım. Spor giysileri ve süslenmeyi çok seviyorum ama hayatın o tarafına geçme şansım olmadığı için öyle görünmüyorum. Öyle bile yaşayabilseydim yine örtünürdüm.”
-“Bu ne güzel bir şey. İnsan sadece sevdiği kimsenin dediklerine tabii olur. Sevmediğin insanın sözüne bile kulak vermezsin ki.”
-“Evet öyle tabii. Bak işte böyle konuşunca daha çok sevdim galiba”
Karşılıklı gülümsedik.
İçimizdeki duygulara ağlamak bile kafi gelmezdi o başka.
Zaten artık ağlamak yetmez olduğundan mı bilmem unuttum ağlamayı. Yada içim katılaşmaya başladı belkide.
Yada biriktirip biriktirip birgün öyle bir ağlayacağım ki, önüne hiçbirşey geçemeyecek bu selin belkide.
Düşünmek bedava. Zahiri saatlerini başka birisinin işi ve menfaati için kullanırken, içsel meşguliyetleri düşünmeleri devam edebilmekte insanın. Bu müthiş önemli bir hediye.
Yine şükrettim buna.
İnsanların ne kadar tuhaf olabildikleri ayrı bir konu.
Kendi tuhaflıklarımızla meşgul olmak, genellemeler yapmaktan daha doğru.

Birisi bize kızar yada sitem eder, o birisini çok önemseyen birileri de bu durumun devamında kendilerine görev icad edip selamımızı bile almazlar mesela.
Vurun abalıya. Aranan abalı bulundu nasılsa misali bir filimlik hikaye çıkar ortaya ondan sonra. Ne acı bir şeydir insanın dramları olağan algılamaya başlaması.
Yıldız’la konuşmamızın ardından molayı geçirmişiz meğer, ustabaşı çok kızdı. Bana kızılmasına alışmaya başladığımı biliyorum da, Yıldız’a bu ağır geliyordu.
-“Sizin saatten haberiniz var mı? Mola deyince anında uçuyorsunuz, geri dönmeye gelince uyuşuklaşıyorsunuz?”
-“Tam dediğin gibi değil o” dedim.
-“Bazen yumduğun bir göz yerine sana birkaç göz bağışlanır bilesin.”
Anlamadı.
Ben ne demek istedim aslında bende anlamadım.
Kural ihlali affedilmiyor. Hemde hiç. Orman kanunları dedikleri bu olsa gerek. Birisi ilk diş ısırığını atmışsa, diğerleri hızla ve hırsla saldırıya geçiyor. Bu kıskançlık birkaç gün canımı acıttı.
Yıldız görünürde kimsenin umursamadığı birisiydi.
Benimle biraz konuşup yakınlaşması hazmedilmedi ama.
-“neden?”
Çünkü ilk günden beri onlardan değildim. Olamadım. Laubalilik yapamadılar,sınırları aşamadılar.
Bu ayrı bir mesele. Anlatmaya değmeyecek.
/
İşyerinden ayrıldım Pazartesi günü..o sabaha kadar kimse bilmedi bunu. Evelinde oradaki herkesin egosunu yükseltmek lazımdı.
(Ego tasavvufta savaşılıp mücadele edilecek bir şey olabilir.
Ama gerçek hayatta, heleki bazı şartlar altındaki insanlar için hayatta kalma aracı ve sebebi imiş meğer.)
Nasıl yapacağımıda çok düşünüp buldum ve uyguladım.
Cuma günü bana bir konum tesbit edildi ve kararlaştırıldı, teklifi düşüneceğimi söyledim.
Cumartesi günü işyerinin temizlik ve düzen getirilmesi yeni haftaya sıfır bırakılması günü.
O gün üstüne üstlük ip artıklarının oraya kadar ulaşmasından dolayı tuvalet tıkanmıştı. Yetişecek işlerin son aşaması yoğunluk had safhada, herkes seferber.
-“Herkes bugün bütün temizlik işlerini bıraksın, onları ben yapayım, siz diğer işleri toparlayın” dedim.
İnanmadılar. İkna ettim.
Kendi üzerimde yeni bir denemede yapmak istiyordum.
“Bir insanın cebindeki paraya göre, üzerindeki elbiseye göre, yaptığı işe göre yürüyüşü değişiyorsa o insanda firavunluk kabiliyeti vardır”
Bunu yeni öğrenmiştim.
Kabiliyet skalasındaki yerimi öğrenecektim.
Cumartesi günü, çay demleme,misafirlere ve işçilere çay servisi yapma, bulaşıkları yıkama, yemek servisini toplama, köpeğin yemek kaplarını temizleme, çöp bidonlarını boşaltıp yıkama,en son olarak da tıkanan tuvaletin açılması işinde yardım etme. Çok geniş bir alan olan üretim sahasının yerlerini süpürme vs.
Tüm işleri de yaptım. Evde de bir sürü benzer işler hepimiz yaparız.
Ama onbeş kişinin gözü üzerinde iken bunları yapmak bambaşka bir deneyimdi.
İlk onbeş dakika içimde öfke vardı. Kendime.
Ne hallere düşürmüştüm kendimi.
Sonra diğerlerinin kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamanın gerekli olup olmadığına odaklandım kısa bir süre,
Ve dedim ki kendime
-“sen şimdi bunu seçerek yapmaktasın. Milyonlarca insan ise başka seçeneği olmadığı için yapmakta. Şimdi sendeki bu küstahlık mı? Kendini üstün görmek mi? Kibir mi?”
Hepsiydi belkide.
Ama hepsine de iyi ders verdim bence.
İnsanlar acıyarak baktı, bazısı küçümseyerek.
Yıldız yardım etmek istedi. : )
Ustabaşı daha fazla iş vermek için elinden geleni yapıyordu.
İşe başladığım ilk günlerde bana,
-“Sana baktıkça kendimi erkek gibi hissediyorum. Nasıl bu kadar incecik nazik olabiliyorsun” demişti ve hiç de gülmemişti.
Şimdi öylesine mutluydu ki, onu bu kadar mutlu ve gülerken görmek gözlerimi yaşartabilirdi.
Günün sonunda artık ismimin sonuna … “Hanım” eklemesi yapılmıyordu.
Biribirlerine olduğu gibi direk ismimle hitap etmeye başlamışlardı.
Biliyordum ki bu daha günlerce sürse işin cılkıda çıkmaya hazır bir durumdu.
Ama ben zaten bu son günü böyle bir denemeye tahsis etmiştim.
Üstelik de başarmıştım. Bence başardım.
Çünkü hiçbir şekilde alamayacağım bir ders verdim kendime.
Bunları burada yazmamın sebebi ise, herkese şirin görünmek değil.
Yine çıkıntının önde gideni olurum biliyorum.
Saçmalamak kanıma işlemiş vazgeçemem.
Düşerim yine kalkarım, kimse elimi tutsun diye beklemem.
Ama giderim işte yolumda.
En son tanıdığım bütün gözlerden düşmeyi de başardım işte.
Hiç derdim değil.
Birisi düştüğünde ayaktakilerin boyu kendilerine daha uzun görünüyormuş hayatta.
Ve bu herkesin çok hoşuna gidiyormuş.
Yakın çevremde olay oldu. Fısıltı ile son yediğim naneler insanlara ulaştıkça beni yeniden değerlendirmeye aldı herkes.
Aptaldım ve ben iflah olmazdım.
Ohh olsundu bana.
/
Pazartesi sabahı servise binmedim minibüsle gittim işe, ve dedim ki herkese;
-“Bana müsaade, hakkınızı helal edin ve ben ettim. Burada bulunduğum süre önemli kazanımlar edindim. Hepinize teşekkür ederim.”
Telefon numaramı bir tek Yıldız istedi.
Ona sadece sarıldım. diğerlerine de.
Geriye ise, daha yazılacak 12 kadın hikayesi kaldı.
/
Resim
Kullanıcı avatarı
aksiseda
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1147
Kayıt: 11 Haz 2012, 10:01

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen aksiseda »

simurg yazdı:"Birisi bize kızar yada sitem eder, o birisini çok önemseyen birileri de bu durumun devamında kendilerine görev icad edip selamımızı bile almazlar mesela."
Böylece öğrenir insan; Dost görünenlerin ne kadar dost olduğunu ve şükreder Allah' a;
Gönlü ve vijdanıyla kula kul olanların gerçek yüzünü gösterdiği için
...
Resim
Kullanıcı avatarı
Alî Muhammed
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 6
Kayıt: 20 Oca 2013, 14:31

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen Alî Muhammed »

Tasavvuf ile ilgilenen insan, nefsin 5. mertebesi olan nefs-i raziyye mertebesinin, Allah'a razı olmak olduğunu bilir. Tasavvuf ehli ayrıca, gördüğü, işittiği, bildiği ve yaşadığı her şeyin Allah'tan geldiğine de iman etmiş kimsedir. Dolayısıyla tasavvuf ehli kimse, Allah'a razı olmak için çalışır. Kuldan intikam almak için değil. Bu bir yargı değil, gerçeği göstermede bir tavsiyedir. Biz, sizin yazdığınız yazıdan çıkarmamız gereken sonucu çıkardık. Umulur ki siz de naçizane tavsiyeye kulak verir ve hakikatin peşinden gidersiniz. Zira hakikat ehli kimse için dünya, yalnızca imtihan, sabır, şükür, ilim, ibadet yeridir. Kamil, olgun insan bu imtihan yerinde varlığının var olmadığını, var olanın yalnız Allah olduğunu anlayarak hiçliğini yaşayandır. Olgunluk ise, hakikatin peşinden giderek elde edilir. Hakikatin dışında kalan dünya meseleleriyle ilgilenmek ise, boşa geçirilen zamandan ibarettir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen der-ya »

Alî Muhammed yazdı:Tasavvuf ile ilgilenen insan, nefsin 5. mertebesi olan nefs-i raziyye mertebesinin, Allah'a razı olmak olduğunu bilir. Tasavvuf ehli ayrıca, gördüğü, işittiği, bildiği ve yaşadığı her şeyin Allah'tan geldiğine de iman etmiş kimsedir. Dolayısıyla tasavvuf ehli kimse, Allah'a razı olmak için çalışır. Kuldan intikam almak için değil. Bu bir yargı değil, gerçeği göstermede bir tavsiyedir. Biz, sizin yazdığınız yazıdan çıkarmamız gereken sonucu çıkardık. Umulur ki siz de naçizane tavsiyeye kulak verir ve hakikatin peşinden gidersiniz. Zira hakikat ehli kimse için dünya, yalnızca imtihan, sabır, şükür, ilim, ibadet yeridir. Kamil, olgun insan bu imtihan yerinde varlığının var olmadığını, var olanın yalnız Allah olduğunu anlayarak hiçliğini yaşayandır. Olgunluk ise, hakikatin peşinden giderek elde edilir. Hakikatin dışında kalan dünya meseleleriyle ilgilenmek ise, boşa geçirilen zamandan ibarettir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Hoş geldiniz değerli Alî Muhammed kardeşimiz...
HAKİKATli paylaşımınız için teşekkür eder, Rabbim HOŞnut olsun dileriz,
Muhammedi Muhabbetle ebediyen yaşayabilmek duasıyla inşaallah
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
talip47
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 2
Kayıt: 17 Ara 2012, 12:06

Re: Ynt: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen talip47 »

der-ya yazdı:
Alî Muhammed yazdı:Tasavvuf ile ilgilenen insan, nefsin 5. mertebesi olan nefs-i raziyye mertebesinin, Allah'a razı olmak olduğunu bilir. Tasavvuf ehli ayrıca, gördüğü, işittiği, bildiği ve yaşadığı her şeyin Allah'tan geldiğine de iman etmiş kimsedir. Dolayısıyla tasavvuf ehli kimse, Allah'a razı olmak için çalışır. Kuldan intikam almak için değil. Bu bir yargı değil, gerçeği göstermede bir tavsiyedir. Biz, sizin yazdığınız yazıdan çıkarmamız gereken sonucu çıkardık. Umulur ki siz de naçizane tavsiyeye kulak verir ve hakikatin peşinden gidersiniz. Zira hakikat ehli kimse için dünya, yalnızca imtihan, sabır, şükür, ilim, ibadet yeridir. Kamil, olgun insan bu imtihan yerinde varlığının var olmadığını, var olanın yalnız Allah olduğunu anlayarak hiçliğini yaşayandır. Olgunluk ise, hakikatin peşinden giderek elde edilir. Hakikatin dışında kalan dünya meseleleriyle ilgilenmek ise, boşa geçirilen zamandan ibarettir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Hoş geldiniz değerli Alî Muhammed kardeşimiz...
HAKİKATli paylaşımınız için teşekkür eder, Rabbim HOŞnut olsun dileriz,
Muhammedi Muhabbetle ebediyen yaşayabilmek duasıyla inşaallah
Çok teşekkür ederim arkadaşlar...

"Asr'a andolsun;Gerçekten insan, ziyandadır.Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka." (ASR Suresi)

MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen der-ya »

YÜCE ALLAH'ım c.c, bizi Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye eden kullarından EYLE...

amin....amin...amin
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen der-ya »

~ ZEVK - 316 ~

Kim soracak seni bana, kim bilecek derdimden?
Nasıl anlatacağım ki bilmeyene Seni ben
Kim gezecekmiş ateşin alevli yüreğini?
Cevher-i canım Cânân varın Yâre vermeden…

Kulihvani

11.08.1988 20:14
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
Alî Muhammed
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 6
Kayıt: 20 Oca 2013, 14:31

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen Alî Muhammed »

der-ya yazdı:
Alî Muhammed yazdı:Tasavvuf ile ilgilenen insan, nefsin 5. mertebesi olan nefs-i raziyye mertebesinin, Allah'a razı olmak olduğunu bilir. Tasavvuf ehli ayrıca, gördüğü, işittiği, bildiği ve yaşadığı her şeyin Allah'tan geldiğine de iman etmiş kimsedir. Dolayısıyla tasavvuf ehli kimse, Allah'a razı olmak için çalışır. Kuldan intikam almak için değil. Bu bir yargı değil, gerçeği göstermede bir tavsiyedir. Biz, sizin yazdığınız yazıdan çıkarmamız gereken sonucu çıkardık. Umulur ki siz de naçizane tavsiyeye kulak verir ve hakikatin peşinden gidersiniz. Zira hakikat ehli kimse için dünya, yalnızca imtihan, sabır, şükür, ilim, ibadet yeridir. Kamil, olgun insan bu imtihan yerinde varlığının var olmadığını, var olanın yalnız Allah olduğunu anlayarak hiçliğini yaşayandır. Olgunluk ise, hakikatin peşinden giderek elde edilir. Hakikatin dışında kalan dünya meseleleriyle ilgilenmek ise, boşa geçirilen zamandan ibarettir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Hoş geldiniz değerli Alî Muhammed kardeşimiz...
HAKİKATli paylaşımınız için teşekkür eder, Rabbim HOŞnut olsun dileriz,
Muhammedi Muhabbetle ebediyen yaşayabilmek duasıyla inşaallah
Hoş buldum sevgili der-ya, Allah razı olsun. Talip47 arkadaşımın paylaştığı surenin manasına hep birlikte varmak dileğiyle.
Kullanıcı avatarı
yaazık
Üye
Üye
Mesajlar: 27
Kayıt: 26 Mar 2012, 06:37

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen yaazık »

Alî Muhammed yazdı:Tasavvuf ile ilgilenen insan, nefsin 5. mertebesi olan nefs-i raziyye mertebesinin, Allah'a razı olmak olduğunu bilir. Tasavvuf ehli ayrıca, gördüğü, işittiği, bildiği ve yaşadığı her şeyin Allah'tan geldiğine de iman etmiş kimsedir. Dolayısıyla tasavvuf ehli kimse, Allah'a razı olmak için çalışır. Kuldan intikam almak için değil. Bu bir yargı değil, gerçeği göstermede bir tavsiyedir. Biz, sizin yazdığınız yazıdan çıkarmamız gereken sonucu çıkardık. Umulur ki siz de naçizane tavsiyeye kulak verir ve hakikatin peşinden gidersiniz. Zira hakikat ehli kimse için dünya, yalnızca imtihan, sabır, şükür, ilim, ibadet yeridir. Kamil, olgun insan bu imtihan yerinde varlığının var olmadığını, var olanın yalnız Allah olduğunu anlayarak hiçliğini yaşayandır. Olgunluk ise, hakikatin peşinden giderek elde edilir. Hakikatin dışında kalan dünya meseleleriyle ilgilenmek ise, boşa geçirilen zamandan ibarettir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

Alî Muhammed kardeşim hoş gelmişsin, safalar getirmişsin.
''Hakikatin dışında kalan dünya meseleleriyle ilgilenmek ise, boşa geçirilen zamandan ibarettir.'' diyorsunya

dünya meseleleri ile öyle bunalmıştım ki nette dolanıyordum. nette ilgimi çeken bir resim olmuştu tıklayınca muhammedinur sitesi açıldı.

hayran kaldım. böyle rengarenk site daha önce hiçgörmemiştim. üye olmam istenince yazık nasıl farkketmedim burayı diye hayıflanırken Yaa AZIK -Sen nelere kadirsin Allahım _ sözü çıkıverdi ağzımdan. nikimide yaazık yapıverdim.

Allahın selamı ve bereketi hepimizin üzerine olsun inşallah
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

ResimAlî Muhammed kardeşimiz MuhaMMedîNÛR AİLemİZe gelişinizle HOŞBULduk!
Hep birlikteHiZMet ile dest-i KEMÂL,
HiMMet ile dest-i CEMÂL إِن شَاء اللَّهُ

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin ADına HESABına ve ŞEREFİne,
ALLAH Celle Celâlihu RIZÂsı için Hasbî Hizmette EL-ele YÜREK-yüreğe OLarak;
''Alî Muhammed'' İSMi SEÇişiniz/SEÇTİrilişinizle, Kimlik/kişilik, Nitelik/Niceliklerinin SıRRına VARmanızı DİLerim إِن شَاء اللَّهُ


ResimMuhaMMedi MuHABBEtlerimİZle!....
Resim
Kullanıcı avatarı
Alî Muhammed
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 6
Kayıt: 20 Oca 2013, 14:31

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen Alî Muhammed »

Sevgili yaazık, sevgili nur-ye,

Allah sizlerden razı olsun. Kirlenmiş, bulanmış bu dünyada saflığa ve duruluğa önem veren kardeşlerimizi bulmak, bizim için en güzel hediyedir. Allah dostluğumuzu daim kılsın inşallah.
Kullanıcı avatarı
Mecnun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 681
Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen Mecnun »

Alî Muhammed yazdı:Sevgili yaazık, sevgili nur-ye,

Allah sizlerden razı olsun. Kirlenmiş, bulanmış bu dünyada saflığa ve duruluğa önem veren kardeşlerimizi bulmak, bizim için en güzel hediyedir. Allah dostluğumuzu daim kılsın inşallah.

Resim


sizin gibi güzel bir kardeşin mesajını okumak banada güzel bir hediye oldu. Allah cümlenizden razı olsun.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/imza4.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim
SİMURG KARDEŞİM
Açmış olduğunuz "kadın hikayeleri" sayfanıza, bir şeyler yazsam diyorum...
Kadın olarak yaratılıp, "erkekce" yaşayan bir ablanız olarak...dikkat ederseniz, halen "ablanız" diyorum.
Zira, hafızamın bir köşesinde "kadın hikayeleri" var, yaşanmamış.....

Benden iki yaş büyük bir ağabeyim var.
Kendisi son derece zeki fakat zaif, naif birisi.
Çocukluğumuzda da öyleydi.
Bendeniz ise, yapılı boylu poslu, bundan dolayi de ona göre daha güçlü idim.
Abime verilen işleri de bendeniz üstlenir, onun taşıyamadığı yükleri taşır, yetiştiremediği vazifeleri yapardım.
6-7 yaşlarında, tütün tarlasında fide ekerdim, açılan yerlere...
10-12 yaşlarında sivriçle fide dikmeye başlamıştım.
Günlükçülerimizden "yamkacı"gelmeyince, yamkayı da ben vururdum.
Abim çok çabuk yorulduğundan....
Rahmetli anam, tarlaya gelmez, işçilere ve bize yemek hazırlardı.
Yemekleri evden alıp getirmek abimle benim işimdi.
Rahmetli babam, daha başka işlerle meşgul olurdu.
Onu hiçbir zaman bizimle tarlada çalışırken hatırlamıyorum.
Zaten, bizleri de yan gelip yatmayalım, hayatı içinde yaşayarak öğrenelim diye işçilerimizle birlikte çalıştırırdı.
Tarlanın bir tarafında bizim aile, bir diğer tarafında da, günlükçülerimiz çalışırdı.
Onlarla yemekte bir araya gelir, aynı sofrada yemek yerdik.
Babam böyle istediği için.
Bir defasında ben onlarla aynı sofrada yemek istemediğim için, o gün aç kalmıştım.
Babam bana yemeği yasaklamıştı.
Ertesi gün, herkesten önce bendeniz koşmuştum sofraya....
Yıllar gelip geçerken, ortaokul- lise çağlarında, en fazla çapa yapan, en çok tütün kırıp dizen yine bendim.
Tütün rangalarına ipleri bağlamaya ben yardım eder, yağmur yağdığında rangaları arana birisiyle bendeniz taşırdım.
Kolları güçlü, omuzları geniş bir köylü kızı olmak, bu yıllardan kalan en güzel armağınımdır.
Bir de hayatı yaşayarak öğrenmek...
Bir kız çocuğundan beklenenin üstünde bir yaşam şekli sundu her zaman hayat /b]bana.
Karlı kış günlerinde, eleğin altına yem koyup, pencereden ipini çekerek kuş avlamaktan tutun da,
erkek kıyafetleriyle, abimin peşine takılıp, "sazlık ırmağa" yaban ördeği avlamak için düşe kalka yürümek,
ya da "köroğlunun tayı"na binip, arazinin bir başından bir başına at koşturmak.....

Rahmetli babam, kardeşlerimle güreş tutturur, onları yenincede de benimle nasıl öğünürdü... Heyy gidi günler.
Bahçemizdeki, incir , erik, elma ve dut ağacının dallarından, hayat bir gün beni şehrimizin parlak ve geniş caddelerine attı.
İlk zamanlar başım eğik, sırtım bükük yürürdüm bu caddelerde.....
Sonraları, sırtım dik, başım havada kibirli gururlu bir geçişim vardı ki, şehrin kaldırımlarından,,
Her öğle yemeğimizi yediğimiz "köfteci amca" beni babama, aynen böyle anlatıyordu:
"Ahmet ağa senin kızın kadar sağa sola bakmadan yolunda dosdoğru yürüyen bir kız daha ben görmedim, ne kadar terbiyeli bir evlat yetiştirmişsin...."
Babamın yıllarca övüncü, sevinci, ve gurur kaynağı olmuştum...Taaki evleninceye kadar....
ANlıyacağınız kardeşlerim, bizim gibiler doğarken, "er"doğmuşuz.
Yaşarken kadınlık hayalleriyle yine "er"yaşamışız. YANLIŞ ANLAŞILMASIN "ERKEK"DEĞİL
İNŞAEALLAH "ER KİŞİ " niyetine kılınan namazımızla,"ER" olarak gideriz bu dünyadan....

Şu anda bir ilahi çalmada kalbimin derinlerinde.





Resimİşte bu mihval üzere sürüp gitti hayatımız.
Bazen ŞAHa kalktı, bazen de, sürçtü hayy-atımız,
Lain şeytandan Nur Muhammed'e (SAV)geçti biatımz,

Şimdilerde ERlerin deminde "Kadın ER" leriz biz,
HAKKın dergahında, meşki dokur, aşkı demleriz biz...


Kadın, erkek fark etmez, "ER" niyetine namazımız,
Ana - baba olup baktık, Hakk (CC) rızası amacımız,
Başımız göğe ererken, yerde kaldı yamacımız,

Şimdilerde ERlerin deminde "Kadın ER" leriz biz,
Kadınlığın ötesinde insani erdemleriz biz....

Biz Allah'ın" kadıncık" kullarıyız, ihtiyareleriz,
Eleğimizde kum durmaz, çölleri sallar eleriz,
Nur damlayan ana yüreğinde, dertleri beleriz,

Şimdilerde,, ERlerin deminde "Kadın ER" leriz biz,
"VAR" görünen "YOK"lar, "Havva" larız, "Adem"leriz biz...


GÜL-İ ZÂR
Resim
En son HAYY-DOST tarafından 06 Şub 2013, 17:23 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Kadın Hikayeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

HAYY-DOST yazdı: HAZIRLADIĞIMIZ YAZILARI ESKİSİ GİBİ DÜZENLİYEMİYORUM.
LÜTFEN BU KONUDA ,İLGİ KARDEŞİMİZDEN YARDIM VE BİL Gİ RİCA EDİYORUM BU NEDENLE YAZIYI OLDUĞU GİBİ GÖNDERDİM SAYGILARIMLA ESSELAMULLAH ...
Kıymetli ablacığım, kardeşlerimizin ricaların doğrultusunda bir açıklama yapma hasıl olmuştu. Tekrar linki ve mesajı ileterek bilginize sunuyorum.

Sevgiyle ellerinden öperim ablam




http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... 490#p77490

nur-ye Gönderilme zamanı: 29 Oca 2013 22:00 yazdı:Kıymetli Kardeşlerimiz;
Resim üyelerimize kapatılmış olmasının sebebi, geçmişte üyelerimizin bazıları tarafından art niyetle kullanılmış olmasıdır. Bazı yazılarını Muhammedinur.com içeriğine aykırı olduğundan silmek zorunda kaldığımızda, onlar da tepki olarak mesajlarının ya içini boşaltmış, ya da mesajlarını silmişlerdir.
Başlık vererek gönderdiği ilk mesajı art niyetli üyelerimiz sildiğinde, altında kalan diğer kardeşlerimizin mesajları görünmemekteydi. Bu yüzden forumda ciddi sıkıntılar yaşadık ve uğraşmak zorunda kaldık. Bu sebeble Yönetim olarak bu düzenlemeyi uygulamak zorunda kaldık.

Kardeşlerimiz, en son yazısını düzenleyebilmektedir.
bir önceki yazısını silmek ya da düzenler gibi boşaltması istenmemektedir..

Kıymetli kardeşlerimize bunu açıklama ihtiyacı hasıl olduğundan bu açıklamayı yapıyoruz.

Muhammedinur Site Yönetimi

Resim
Cevapla

“Hikaye, Makale ve Yazılar” sayfasına dön