DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Bizi silkeleyip kendimize getirecek nasihat ve sözler.
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen simurg »

Nükte denilebilecek bir olay yaşadım,
istiyorum ki,onu anlatayım başarabilirsem bakalım.

Her sene hıdrellez yakınladığı sırada bende insanların sevincine katılmak isterim,
Sabah erken kalkıp dualar etmek,
gül dalına kurdela takmak,
deniz kenarına arzuhal bırakmak,
vs.
bir sürü cıvıltı ve şenlik insanları sarıyor çünkü,
hep dışında kalmışımdır,
inanasım gelir gelmesine de,
kalbimden dua ve mektuplar göndermek benim usulüm gibi olduğundan,
ve bana kolay geldiğinden,
ve çok da zahmetsiz ve son derece de kendi içimde kaldığından
hep kendi içimde geçiririm bu zamanı.

"Artık bu sene güzel törensel bir çalışmada ben yapayım,
güzel niyetler ve dilekler ile bu vaktin hayrına dahil olayım,
en azından Hızır aleyhisselama duasal bir temasım olsun,
olurda eli hayatıma değer."

tarzında bir duygu içerisindeydim.

Tam bu sıralarda bir yeni arkadaşımla karşılaştık,
onu henüz yeni tanıyorum,
o da beni yeni tanıyor,
bence biz biribirimizi tanımıyoruz daha,
neyse

annemle bir otobüs yolculuğu yapacaktık,
otogarda o da eşiyle gelmiş aynı yöne seyahat edeceğiz,

otobüste çok az kimse olduğundan onunla ayrı bir koltukta birlikte seyahat ettik,
ve sohbet ettik.
bana geçen sene hıdrellezde yağmur suyu ile sütü mayaladığını,
ve çok güzel bir kavanoz yoğurt elde ettiğini anlattı,
dileğinin tuttuğunu birde.

hatta komşusuda aynı uygulamayı yaptığı halde yoğurdu tutmamış,ve
"senin ki nasıl tuttu?"
diye sorduğunda, arkadaşım;

"insanın kalbi temiz olacak, kalbinde kurt doluysa yoğurt falan tutmaz" dediğini anlattı.

yol bitti, seyahat ve sohbet bitti,
ben bunu neredeyse unutmuştum,
hıdrellezin ilk sabahı telefon etti bana,
"çabuk kalk yağmur yağıyor,hemen bir kap koy ki, yağmur suyu biriktir",dedi.

dediğini yaptım, yağmur suyu biriktirdim bir kaba,
ama iş güç derken yağmur dinmesine rağmen kabı alıp içeriye koyamadım,
rüzgarda bir ses duyup çıktığımdaysa
kabım yere devrilmiş, içinde de bir fincan var yada yok birazcık su kalmış.
ertesi güne kadar zaman bulamadım,
sonra gidip bir kutu pastörize süt aldım ve ısıtıp kavanoza koydum,
dileğimide diledim.

çok zaman sonra aklıma gelip açtım ama
büyük hayalkırıklığı yaşadım.
ne yoğurt vardı ne birşey,
anneme söyledim,

"Süt pastörize kutu sütü, maya damıtılmış yağmur suyu, bir tane bakteri olsa belki tutar derdim ama, tutmayacak tabii"
dedi bana.

Arkadaşımı aradım söyledim.
hayretler içinde kaldı,
onun gözünde bende, kalbi kurt dolu, niyeti halis olmayan, ve yoğurdu tutmamış birisi olmuştum.

Sadece güldüm,
"olsun" dedim,
"benim zaten arkadaşım yoktur, sende bu sebeple beni listeden çıkarırsan hiç şaşırmam".

o da buna güldü tabii. Ama neticeyi yaşayıp göreceğiz.

Burada nükte nerede diyeceksiniz.

olmayacak işlerle meşgul olmanın ne derece saçma olabileceğinde tabi ki,

bunları neden yazdım bende bilmiyorum.

İnsan boş işlerle harcayıp tüketecek vakti bir şekilde buluyor.
çıkardığım ders bu,
Nasrettin Hoca'yıda geçip böyle bir saçmalığa imzayıda attım yani.
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen Gariban »

"Rakip eksik tamamlar" [ Facebook'tan bir dost]

garibAN:
1- Politik ve toplumsal: Elestirmenleri olmayan bir toplum cokmeye mahkumdur...
2-Nefs ile ilgili: Nefsi Levvameye yonelik.
3-Bir Allah Dostundan: Ben en buyuk hatalarimi benim kusurlarimi soyleyen ve beni elestirenlerden ogrendim ve bunun kemalatima faydasi oldu.
4-Esma: Er-RaKiB esmasina yonelik, daima izleyen.
5-Hadis: “Hesaba çekilmeden önce, kendi nefsinizi hesaba çekiniz": kendi kendinizin rakibi olun, kendinizi gozetleyin ve hatalarinizi duzeltin!..


Es-Selam ve Sevgiyle.
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen simurg »

İşlerim başımdan aşmış bir zamanımda kızkardeşim yanıma gelmişti.

-Abla sana bir soru sormak istiyorum.
-Sor bakalım.
-Şirinleri seyrederken hep en sonda "eğer sizlerde iyi kalpli olursanız birgün şirinleri rüyanızda görebilirsiniz" diyor biliyorsun değil mi?

Şirinleri seyretmeyeli yüzyıl olmuş gibi geldi bir an. Ama hatırlamıştım,
her bölümün sonunda böyle söylenirdi gerçektende.

-Evet hatırladım, dediğin gibi bitiyordu filim.
-Tamam ama Gargamel her akşam şirinleri rüyasında görmüyor mu?
Hatta rüyalarında şirinlerden başka birşey de görmüyor. Sence neden?

Bir an ne cevap verebileceğimi düşündüm ama hiç bir cevabım yoktu.
-Bilmiyorum ablacım, hiçbir şey gelmiyor aklıma. dedim

Kardeşim kendisi şöyle devam etti.

-Gargamel kötü bir büyücü ya,belkide sadece büyücülüğü kötüdür. Kalbi iyidir belkide.
Değil mi? Dedi.

Yine kalakaldım.

Düşündüren bir nükteydi sizlerle paylaşmak istedim.

Rabbim durduk yerde düşünmeme sebep olan canım kardeşimi ve cümle ümmet-i Muhammed'in evlatlarını
daima iyi kalpli insanlarla ve daima iyiliklerle karşılaştırsın inşaallah. Amin.
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen Gariban »

Yilda bir milyon insan intihar ediyor sozu uzerine bir dostuma yazdigim bir cevap:
Zor bir konu bu. Degisik sebeplerle farkli yonleri var, dallari var yani. Birincisi bu yasadigimiz yasam icindeki hic bir sey bize ait olmadigi ve mulkun ALLAH'a ait olmasi gibi, insan bedeni ve kendiside ALLAH'a aittir. Bu yuzden olen birisini duyan bir musluman, Bakara suresindeki ayette aciklandigi gibi " Inna lillahi inna ileyhi raciun: Biz Allah'iniz ve O'na donecegiz" , der hemen. Biz yasama geldik geleli herseyi sahiplenmeye basliyoruz, benim malim, benim evim, benim bedenim, hep BENIM benligi ile cikiyoruz meydana. Evleniyoruz, esimizi sahipleniyor onun karakterini diledigimiz frekansa ayarlamaya cabaliyoruz , onun kendine has olarak Allah tarafindan verilmis kimlik ve kisiligi oldugunu hemen unutuyoruz, isler duzelmeyince bosaniyoruz ve cocuklari sahipleniyoruz hemen, benim cocugum laflari cikiyor ortaya hemen, mahkemelerde surunuyoruz bu benim kelimesi yuzunden. Malimizi mulkumuzu o kadar sahipleniyoruz ki iflas edince hemen basliyoruz intihari kafamizdan gecirmeye. Fakat Besmele bize isleri kendi adina yapma helak olursun Allah adiyla basla demekte bize. Bu "beni" at bir kenara oncede sana esas BENI gostereyim demekte. Bu bedenimizi ve yasamlarimizida kendimizin oldugu fikriyle onlara diledigimizi yapma hakkini kendimizde buluyoruz. Vucudumuza eziyet ediyoruz, onu hor kullaniyoruz, yanlis maksatlar icin hirpaliyoruz, harita gibi uzerine ona iskenceyle dovme yaptiriyoruz bazen, yahut onu obizite derecesinde arzularimizi frenleyemeyerek en kotu sekle donusturuyoruz, lakin bilirsin Hacc bolgesinde sacinin telini koparamazsin cunku kendi bedenine dahi orda aci vermen yasaktir, bu ne manidardir. Bu dondugunde hem kendinin hem baskalarinin hemde sendeki Rabbinin kiymetini bil diyedir. Oyle sahipleniyorki bedenini insan, olme ile yapilmasi gerekli, gomulme merasimini dahi kremasyon merkezlerinde kendisini yaktirip kul hale getirilip havaya savrulmasi icin vasiyetine madde koydurtuyor!..Cunku halen abuk subuk fanteziler pesinde, her kul zerresinden halen ozgurce alemi seyredecek bu dunyada!..Olurken dahi halen beden bizimmis gibi davraniyoruz. Bedenin her AN yenilendiginin ve bir AN evvelki bedenimizin gittiginin ve her AN'in yeni bir beden getirdiginin farkinda da degiliz. Biz kime aitiz geldik geleli bu dunyaya bilemiyoruz. Birisinin cocugu olse Allah'i suclar bazen, halbuki onu yaratan da oldurende, herkesi yaratip onlara olumu tattiracak olanda yine ALLAH'tir. Ana ve baba sadece dogum ve olum mekanizmasi icinde bir alettir, bir bakicidir. Herseyin yegane sahibi Allah'dir. Hal boyle iken ben kendi yasamimi Allah bana secim hakki verdi diye, secimimi hayr yerine serr yonunde kullanarak intihar edersem ne kadar kotu bir sey yapiyorum artik dusunun. Insan neden oturu intihar eder bunlari arastirmak ve bu sebepleri kaldirmak lazim ortadan. Bunlarin en bas sebebi inanc eksikligi ile bos kalan nefsi bir bunalim vardir, olum otesi kendisi icin karanlik ve yokluk olan birisi icin yasam icinde isledigi bir cok hata yuzunden bir anlik bunalim insani boyle bir fiile gayet tabi olarak itebilir. Halbuki yasamda insan oglunun hayatini anlamli kilan oyle cok seyler var ki kaldirmak istedigi bedenin ihtiraslari icine batmis kisi bunlari goremez tabi, ac bir insana yardim etmek, yarali bir hayvanin yaralarini sarmak, her gun birilerine bir fayda saglaya bilmek, aglayan bir kalbi teselli etmek, bir lokma ekmegini bolerek bir digeri ile paylasmak, ve Hakk icin aglayan bir gozun sirri, ve sevgi gibi bir cok sey. Dikkat ettiniz mi bu saydikklarimin cogunda hep baskalarinin onemi de devreye girdi, bunlarda kisi bir hazz bulamazsa, tabi kendisini kaldirir ortadan. Benligi bu kadar sahiplenen insanoglu benligin ne oldugunu arama zahmetine ne diye katlanmaz ki? Insanin kendisinde sakli olan hazineyi ve kendi degerini bilmeyip bundan gaflet icinde ortulu olarak yasayisi ve bu diyari terk edisi kadar hazin bir sey daha olamaz bu yeryuzunde. Madem ki insanoglu dunyaya bu kadar sikisikiya bagli degil ve dunya kendisi icin bir sey ifade etmemekte onu etkilememekte, buyrun er meydani ortada, su ramazan orucumuzu ramazanda adam gibi tutmaya calisabilelim o zaman bakalim ne kadar ilgisiziz dunyaya, bagimliliklarimizi ne kadar kontrol altinda tutabiliyoruz gorelim...Hal boyle iken yasaminizin kiymetini bilin, birlik icinde olun ve daima UZMEYIN, UZULMEYIN, SEVIN , SEVILIN. Bu dortlu hocam tarafindan bana avatar olarak verilmisti. Dort mevsim gibidir, La -ilahe-illa-Allah, yahut toprak-ates-hava-su gibidir. Biraz eselerseniz size cok sey farkettirecektir. Es Selam ve sevgiyle.
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen simurg »

Bu konu hakkında öyle çok konuşmak imkanı var ki,
insan neresinden başlayacağını bilemiyor.

Bir mesnevi-i manevi şerhi programında Fatih Çıtlak hocaefendi de bu konuya değinmişti
ve çok dikkatimi çekmişti ifadesi,

"İnsanoğlu dünyada nefsine zor gelen bir imtihanla karşılaşınca,
hemen öleyim ben, ölsem de kurtulsam vs. diye söylenmeye başlar.
imandan ve ahiret inancından yoksun olunca kişi,
herşey bu dünya zannedince, kendisini de dünyanın önemli bir unsuru sayar.
istemediği halde başına gelen bir şeyi de hiç hakk etmediğini
ve bundan şiddetle acilen kurtulması gerektiğini düşünür.

ondan sonra da kendisini kurtarmanın bir yolu olarak intihar etmeyi seçenler bile olur.
ölmeyi bayılmak zannediyorlar.
Ne gördün ki dünyada, nedir senin zor dediğin,
bu dayanamadığın şeye neden dayanmayıp kurtulman gerektiğine hükmediyorsun,
sen nesin ki, kimsin de kendine layık görmüyorsun sıkıntıları,
hep iyi olan şeyler sana kötüler başkasına diye bir güvencemi vermişlerdi yoksa.

ölmek kolay iş değildir. hiç kolay bir iş değildir canın boğazdan çıkması.
ölmekten en çok münafıklar korkar. ölümden korkun demiyorum.
ama Hz. Osman bin zinnureyn bazen çok şiddetle ağlarmış,
-Ya Osman neden ağlıyorsun, yüzün neden bembeyaz oldu?
dediklerinde ise Hz. Osman,
-Kabirden korktuğum için ağlıyorum.
Ölümden değil, kabirden korkuyorum ben. dermiş.

Kabir'deki mevta eğer kendisini azaba duçar edecek ameller ile kabire girmişse,
ona azap için görevli meleklerin semadan arza gelirken, pençelerini dokundurdukları yerlerde çıkardıkları cızırtıyı duysaydı insanlar akılları başlarında durmazdı. demiş.

Velhasıl, ölüm bayılmak gibi birşey değildir kardeşlerim
Ölüm dosta gül gülistan, düğün bayramdır. amma dost olmak içinde dost olmak lazımdır."

İşte bunları dinlediğimden beri insanlara yeri geldikçe söylüyorum, anlatmaya çalışıyorum.
Çünkü zamanımızda insanlar ne duruyor, nede düşünüyor,
Nereye gittiğini bilmeden,
ne halde gidiyor olduğunu bilemeden,
kendini bile bilmeden,
insan kendisine nasıl bir ebedi şiddetli bir azap seçmiş olduğunu bilemiyor.

ve intihar, imtihanda cevap anahtarına şık olarak bile konulmamış, hatta yasaklanmış bir durum iken,
nasıl bir kendini kurtarma yanılgısıyla seçenek diye algılanıyor, düşünmek gerekiyor.

Herşey evet, o meşhur "BEN" putunun marifeti.

En zor kırılabilecek olan, en yukarıda bulunan
ve en büyük olup, en zor farkedilen put.

LÂ İLÂHE İLLA ALLAH hakikat olup yaşanmadan,
ehli tevhid olunmadan,
birlik ve BİR MERHAMET, merhametin en zirvede tevhid hali olan Rahmetenlilâlemin sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin
kardeşlik, birlik, ve bütün sünnet-i seniyyeleri ile bizlere örnek olduğu fiili Resulullah'ı bilmeden

yaşanılan bütün hayatlar kendilerini çok değerli "BEN"ler zannettikleri halde,
asıl kıymetlerini nasıl heba ediyor olduklarını öğrenemiyor.

Rabbim cümle Âdem nesline ve Ümmet-i Muhammed'e sallallahu aleyhi ve sellem, ve önce kendim olmak üzere hepimize,
daim selamet, imandan ve ihsandan hissedar olmak nasib etsin,
nefslerinin elinde oyuncak olmadan ıslah olmamızı nasib etsin inşaallah.

Ve CAN'ın kıymetini ve hakikatini bilip anlamayı ve layık olduğu hürmeti de gösterebilmeyi,
ve CAN'a hizmet edebilme, elimizi uzatabilme imkanımız olmasını,
gözüyaşlı olan nice canların gözyaşlarını silecek güç ve imkanınında bize bağışlamasını dua ederim inşaallah Âmin!.

Ölmeyi düşündürecek, ölmeyi istetecek kadar ağır akıl tutulmaları ve, nefsin saptırmalarından,
birde böylesi imtihanlardan Rabbim muhafaza etsin inşaallah. Âmin!.
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen Gariban »

"Dervişin yaması olmazsa libasına herkes imrenir can" [acakir77]
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen Ahmed »

Ayağı Abdestsiz:
Nasreddin Hoca abdest alirken, bir ayağına su yetmemiş. Namaz kılarken de bir ayağını yukarı kaldırarak namaz kılmış. Bunu gören cami cemaati :
-Hocam bu nasıl namaz? diye sormuş.
Nasreddin Hoca :

-Bir ayağı abdestsiz namaz, diye cevap vermiş.

Bir yanı ile vücuden camide bir yanı ile aklen dışarıda alış-verişlerde olanların halini Nasreddin Hocam ne güzel de örneklemiş. Her fıkrasında ayrı bir ders ve ibret olan Nasrettin hocamızın da zahiri ve batını anlamda bu fıkralarından istifade etmek lazım diye düşünüyorum. Nur içinde yatsın, inşaAllah!
Cuma'nın bereketiyle, Allah celle celaluhu cümelimize her iki ayağımız da abdestli namazlar ibadetler nasip etsin inşaAllah!
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen nur-ye »

Kul İhvâni Hocamdan bir nükte!

nOt:
BİZim divÂnelerden birisinin yolu ANtalyaya düşmüş..müş.. parası çok ama sonradan GÖRme bir hemşerisi, gösteriş için beş yıldızlı bir otele yemeğe götürmüş..müş.. havuz başında al gülüm ver gülüm derken.. önlerinde havuz başında oynanayan bir BeBe suyla oynarken ANiden düşmüş Havuza.. herkes grandtuvalet bağrış çağrış ama atlayan da yok!.. bir anda BİZimkisi kendini SUda bulmuş.. yüzmek nedir ZÂTen bilmez!.. can havliyle, su yutarak çocuğu da kapmış kıyıya tutunmuş.. bir alkış tufanı kopmuş: "Kahraman Adam!".. vs..
BİZimkisi havuzdan çıkar çıkmaz bağırmış: "ULANn kim itti beni havuza!.." DEmiŞş.. mıŞş.. miŞş..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen Gariban »

“Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağdığı zaman şemsiyeni açıyorsun.
Güneşi sevdiğini söylüyorsun ama açtığında gölgelik bir yer buluyorsun.
Rüzgârı sevdiğini söylüyorsun ama estiğinde pencerelerini kapıyorsun.
Seni seviyorum dediğin zaman korkmamın nedeni bu işte…”


"You say that you love rain, but you open your umbrella when it rains.
You say that you love the sun, but you find a shady spot when the sun shines.
You say that you love the wind, but you close your windows when wind blows.
This is why I am afraid when you say you love me…"


[William Sheakespeare]


BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Fasil: ZÜHD VE FAKR BÖLÜMÜ
Konu : Zühd Ve Fakrın Medhi Ve Bunlara
Ravi Abdullah İbnu Muğaffel

HADİS-İ ŞERİF no: 2078

Resim ------ Bir adam gelerek "Ey Allah`ın Resulü! Ben seni seviyorum" dedi. Resulullah: Ne söylediğim dikkat et!" diye cevap verdi. Adam: "Vallahi ben seni seviyorum!" deyip, bunu üç kere tekrar etti. Resulullah (sav) bunun üzerine adama: "Eğer beni seviyorsun, fakirlik için bir zırh hazırla. Çünkü beni sevene fakirlik, hedefine koşan selden daha sür`atli gelir."
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen simurg »

Bir gün genç bir adam, Sokrates'e gelir ve "İrfan ve bilgi kazanmak için yüzlerce mil yol yürüdüm.
Öğrenmek istiyorum!
Bu yüzden sana geldim.
Bana bilgi verir misiniz?" diye sorar.

Sokrates: "Gel, beni izle." der.

Tanınmış hoca, sahile doğru yollanır.
Kendisi ve genç takipçisi su kalçalarına gelinceye kadar suyun içinde yürürler.
Sonra Sokrates, yoldaşını yakalar ve onun başını suya daldırır.
Genç adamın zorlu çabalarına rağmen, hoca onu suyun altında tutar.

Nihayet adamın direnme gücü tükenince,
Sokrates genç adamı sudan çıkarır ve öğrencisini sahile yatırıp pazar yerine döner.

Genç adam gücünü toplar toplamaz Sokrates'i bulur ve ona:
"Sen bir öğretmen ve âlimsin!" der.
Kızgınlıkla ve tepki göstererek:
"Neden bana bu kadar kötü davrandın?" diye sorar Sokrates'e.

"Suyun içindeyken, her şeyden çok neyi istedin?"
diye karşı bir soruyla cevap verir Sokrates öğrencisine.

Genç adam: "Nefes almayı istedim" der.

Bunun üzerine Sokrates, öğrencisine karşı şöyle konuşur:

- "Bilgi ve irfanı, nefes almak kadar istediğin zaman,
kimseden bunları sana vermesini beklemeyeceksin! Bunlara her yerde ve her zaman, sen ulaşmaya ve sahip olmaya çalışacaksın!"
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen der-ya »

MUM DİLİ YÜZÜNDEN YANAR


Başının yücelere ermesini diliyorsan, dağ gibi, ayağını eteğine çekmelisin. Ey bilgili kişi! Az konuş, dilini çek. Yarın dilsizler için sorgu sual yoktur. Gerçeği bilenler ve onun inci gibi değerli olduğunu anlayanlar, ağızlarını ancak inci saçmak üzere açarlar.

... Çok konuşan az dinler. Öğüt ancak sessizliğin değerini bilenleri etkiler. Soluk soluğa durmaksızın konuşacak olursan, başkalarının sözlerinin değerini bilmez, ondan yararlanamazsın.

Ölçülmemiş olan bir kumaş nasıl biçilemezse, ölçülüp tartılmayan bir söz de söylenemez. Doğru ve yanlışı düşünerek konuşanlar, hazırcevapçılardan daha iyidir. Söz, insanın kişiliğinde bir olgunluk ölçüsüdür. Sözle kendini küçültme.

Az konuşan, utanılacak durumlara düşmez. Bir arpa kadar misk, bir yığın çamurdan değerlidir.

Çok konuşandan sakın. Bilginler gibi bir konuş, pir konuş.

Yüz ok attın, tümü boşa gitti. Akıllıysan bir at, hedefi tuttur.

İnsan, işitildiğinde kendisini utandıracak bir şeyi neden söyler?

Kimsenin aleyhinde de konuşma. Belki duvarın ardında bir kulak veren vardır. Gönül, sırları saklayan bir kaledir. Dikkatli ol, kalenin kapısı açık kalmasın. Mum, dili yüzünden yanar. Arif bunu bilir, bu yüzden ağzı kapalıdır.


Şeyh Sadi-i Şirazî (k.s.)
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
yaazık
Üye
Üye
Mesajlar: 27
Kayıt: 26 Mar 2012, 06:37

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen yaazık »

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
-Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?

Doktor şu cevabı verir:

- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Ben de size sorayım. Siz ne yapardınız?
Adam hemen atılmış:
- Bundan kolay ne var? Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük.
Doktor başını sallayarak cevap verir:
- Hayır, normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen nur-ye »

O'nun anlattığı basit ama unutamadığım bir Laz fıkrası vardı yıllar öncesinden demenin tamm zamanı..
Lazı idâm edecekler, dârağacı'na 7 adım kalmış âdettir ya: "Son sözün varsa söyle!.."”
"Var, bu bana DERS OLsun!." demiş miş miş!.…



Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen der-ya »

Ayık Olmak Gerek



Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır...




Resim




Neydi Nifak? Nifak, yeraltında olan oyuk idi. Yılanın, köstebeğin açtığı, üstünden bakılınca belli olmayan ama üzerine basınca ayağın gömüldüğü yer idi. Münafık da buydu. Nifak sahibi. İçinde zerrece iman olmayan ama varmış gibi gösterendi. Bu Münafık idi.

Ama bir de içinde imandan bir derece var olan Müslüman, var olanı iki derece imiş gibi gösterir veyahut imandan iki dereceye sahip iken onu üç gibi gösterirse işte o da Münafık idi. Sözün özü imansızı da imanlısı da Münafık idi. Ayık olmak gerek.

Basar isek altı boşaltılmış toprağın üstüne,
Gömülürüz hiç şüphesiz onun içine.


Bir başka kısım Müslüman ise; günah işlemeyen, harama bulaşmayandı. Ama yine ayık olmak lazım. Aciz, korkak, çekingen... Günah işlemeye gücü yok. Korkuyor da cesareti yok. Ama o bunu dindar olduğu için yaptığını söyler durur veyahut ima eder. Ama kendisinden daha zayıf bir günah ortamı bulsa hiç acımaz. Taş üstünde taş bırakmaz. Yazık çok yazık. Hem dünyası harap olmuştur hem de ahireti.

Bir kısmı da güçlüdür. Yapsa yapar ama yapmıyor. Yine ayık olmak icap eder. Dindar mı dindar ama bakıp görmek lazım acaba akli yetileri işliyor mu? Akl-i selim mi? İlmi ve bilgisi var mı?

Emiru'l Mü'minin Ali (as) yine Kufe minberinde halka seslenirken şöyle hitap eder: "Sorun, sorun bana ne varsa elinizden yitirmeden beni!" Yürek isteyen bir tekliftir bu. Allah Resulü (saa) şöyle buyurmuştur:

"Ben ilim şehriyim Ali de onun kapısıdır. Kim bir şey öğrenmek isterse kapıya gelsin." Derken biri kalkar ve der ki:

"Ey Ali! De o zaman benim sakalımda kaç tane kıl var?"

Allahu Ekber! Kaç tane kıl mı? Allahu Ekber! Ya Hu bunun aklı yok, aklı noksan. Zaten Ali de cevap vermedi ona. Çünkü cevap verse, diyecek ki: "Sayalım da öyle kani olayım bari." Cahil olmak bu. Din sahibi olanın aklı da olmalı. Dünyasına, ahiretine fayda sağlamalı sordukları. Dindar gibi gözüküp cehaleti ile yok ettikleri, aklı ile düzelttiklerinden bin fazla.

Bir kısım insanlar da hem dindar hem de akıllı. Ama yine ayık olmak gerek. İşin içine Nefs girdiğinde, makam ve şöhret ele geçtiğinde görmek lazım onları.

Bunlar "یترک دنیا لدنیا"ashabından. Dünyayı dünya için terk edenlerdendir. Yalanı, zinayı, hırsızlığı, gıybeti ve nice abes işi daha iyi bir dünya makamına sahip olmak için terk edenlerdir. Dünyayı dünya için terk ederler. Birçok şeyi terk etti, sırtını döndü ama daha güzel bir dünya ve mevki içindi.


Tavus-i Yemani o yıl Hac merasimine katılmıştı. İnceden, uzunca birisinin Kâbe'nin perdesini tuttuğunu ve hüngür hüngür ağladığını gördü. Öyle dualar etmektedir ki Tavus-i Yemani onun görmediği bir açıdan onu sessizce dinlemektedir.
Dua ve yakarışları o denli hoşuna gitmiştir ki merak etmeye başlar, kimdir bu şahıs diye. O zat o kadar ağlar o kadar ağlar ki kendinden geçer de çöktüğü yerden geriye doğru baygınlık içerisinde yığılır kalır. Tavus-i Yemani koşarak onun yanına gider. Görür ki İmam Zeyne'l Abidin'in (as) ta kendisidir o.

Eyvahlar eder. Yüreği yanar. Hemen yere çöker ve İmam'ın başını dizi üste kor. Ayılmasını bekler. İmam gözünü açtığında ona merhametle bakar. Tavus-i Yemani derki:


"Ey Efendi! Sen ki Hüseyin'in (as) oğlusun. Dedelerin Allah Resulü Muhammed Mustafa (saa) ve Emiru'l Mü'minin Ali el-Murtaza'dır (as). Nenen Fatıma-i Zehra (sa) ve ağabeyin İmam Hasan Mücteba'dır (as). Neden ağlıyorsun? Yapma Ey Efendi! Sen böyle ağlıyorsan biz ne yapmayalım ki?" İmam Zeyne'l Abidin (as) Yemani'nin gözlerine baktı ve şöyle buyurdu:

"Yemani! Allah ana-babaya bakıp da seni değerlendirmez. Nesli ve nesebi ile kimseye yardım etmez."

Allah yolundaki en büyük engel "Heva-i Nesf" idi.

Allah bizlere basiret versin. İzzetimizi, bereketimizi arttırsın ki onun yolunda hareket eden saygın kimselerden olalım.

"Ey İman Sahipleri! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır." Muhammed/47
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: DÜŞÜNDÜREN? NÜKTELER!

Mesaj gönderen nur-ye »

Eflatun halkı toplamış ve demiş ki:

- Size okuma-yazmasını öğreteceğim ve her birinizden 10 altın alacağım bunun için!

O halkın arasında züppe ve geveze birisi de durmadan konuşup duruyormuş. Eflatun ona dönmüş ve şunu söylemiş

- Ama senden 20 altın alacağım çünkü sana dinlemesini de öğreteceğim!!
Resim
Cevapla

“►Nasihat ve Güzel Sözler◄” sayfasına dön