KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta SIRAT-ı MÜSTAKîM

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta SIRAT-ı MÜSTAKîM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMULLAH-ta ve RESÛLULLAH-ta =>SIRAT-ı MÜSTAKîM..
sallallahu aleyhi vesellem..

SIRAT-ı MÜSTAKîM.: ALLAHu zü’L- CELÂL’in ZÂT’ına KULLuk için yaratığı KULLarının; RABBu’L- ÂLEMîn SÖZü ve RAHMETen Li’L- ÂLEMîn SESi OLAN Kur'ÂN-ı Kerîm’i DUYmak ve RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem SÜNNETine HAYyat BOYunca UYmak ve YAŞAmaktır..

Sirat.: Etrafı hudutlu ve işlek cadde. Geniş yol.
Tarîk.: Yol. Tarz, usûl. Vâsıta. Meslek. Bir maksada nâil olmak için icrâsı lâzım olan husus veya bu hususların hey'et-i mecmuası..
Müstekîm.: (Kıyam. dan) Doğru, istikametli. Eğri olmayan, düz, dik. Hilesiz, temiz. Düz, doğru ve hatasız olan; namuslu, ahlâklı ve doğruluk üzere bulunan kimse..


Kur'ÂN-ı Kerîmde =>SIRAT-ı MÜSTAKîM.:

Müstakîm kelimesi Kur'ÂN-ı Kerîmde;

Sirata’l- Müstekîm.: Doğru yol.: Fâtiha 1/6; Sâffât 118..
Siratim Müstekîm.: Doğru yol.: Bakara 2/142,213; Âl-i İmrân 3/51,101; Nisâ 4/68 ,175; Mâide 5/16; En'âm 6/39,87; Yûnus 10/25; Hûd 11/56; Nahl 16/76, 121; Meryem 19/36; Hacc 22/54; Mü'minûn 23/73; Nûr 24/46; Yâsîn 36/4, 61; Şûrâ 42/52; Zuhrûf 43/43,61,64; Fetih 48/2,20; Mülk 67/22..

Siratu Rabbike Müstekîma.: Rabbinin dosdoğru yoludur.: En'âm 6/126.
Siratî Müstekîmen.: Benim dosdoğru yolumdur.: En'âm 6/153.
Siratake’l- Müstekîm.: Senin doğru yolunun.: A'râf 7/16.
Siratun aleyye Müstekîm.: Bana varan dosdoğru yol.: Hicr 15/41.
Sırâti’l- hamîd.: Hacc 22/24..

Sırâtı’l- azîzi’l- hamîd.: İbrâhim 14/1..
Sırâtun aleyye mustekîm.: Hicr 15/41..
Tarîkim müstekîm.: Doğru yol.: Ahkâf 46/30..


إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
Resim---"İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn (nestaînu).: Biz yalnızca SANA ibâdet eder ve yalnızca SEN'den yardım dileriz.” (Fâtiha 1/5)

اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ
Resim---"İhdinâs sırâte’l- mustakîm (mustakîme).: Bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidâyet et/ doğru yola ilet.” (Fâtiha 1/6)

Bu âyetteki "sırat-ı müstakîm" doğru yol şeklinde tercüme edilir. Hiç bir yerinde meyil ve eğrilik bulunmayan, dümdüz ve dosdoğru yol veya cadde demektir. Fakat bu cadde, bu yol, manevî bir yoldur. ALLAHu zü’L- CELÂL'in buyurup ortaya koyduğu, bâtıl olmayan, izleyenleri hayra götüren HAK YOLdur.
Kur'ÂN-ı Kerîmde buyrulan SIRAT-ı MÜSTAKîM kelimesi, müfessirler tarafındanİ ALLAH yolu, hak yol, ALLAH'ın kitâbı (Kur'ÂN-ı Kerîm), Îmân, imâna tabi olanların yolu, İslâm, İslâm şeriatı, Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in sünnetleri, O'nun ve ashâbının yolu, Ehl-i Sünnet ve’l- Cemâat'ın yolu, Cennet yolu, kısacası İslâm ümmetinin yolu diye târif edilmiştir..

(Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1971, 1, 123 vd).


إِنَّ اللّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Resim---“İnnallâhe rabbî ve rabbikum fa’budûh (fa’budûhu), hâzâ sırâtun mustakîm (mustakîmun).: Muhakkak ki ALLAH, benim de RABBim ve sizin de RABBiniz'dir. O halde O'na kul olun/ ibadet edin. (İşte) bu “Sırâtı Mustakîm/'dir./ Dosdoğru olan yol işte budur.” (Âl-i İmrân 3/51)

Bu âyetteki ifade, hem Muhammed Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in ve hem diğer peygamberler aleyhumusselâm’ın ortak ifâdesidir. Bütün peygamberler insanları ALLAH'a kullukta bulunmaya davet etmişlerdir. Bu durumun sırât-ı müstakîm olduğu, burada vurgulanmaktadır..
(ez-ZemahŞerî, el-Keşşaf, Kahire 1977,1, 176).

Nitekim Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de bir hadiste, bu âyetin açıklaması mahiyetinde;


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "ALLAH'a inandım (imân ettim) de ve müstakîm (istikamet sahibi, doğru) ol!.. " buyurmuştur.
(Müslim, İmân, 67; Ahmed b. Hanbel, III 413, IV, 385).

وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَأَنتُمْ تُتْلَى عَلَيْكُمْ آيَاتُ اللّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُ وَمَن يَعْتَصِم بِاللّهِ فَقَدْ هُدِيَ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---"Ve keyfe tekfurûne ve entum tutlâ aleykum âyâtullâhi ve fîkum resûluh (resûluhu), ve men ya’tesim billâhi fe kad hudiye ilâ sırâtın mustakîm (mustakîmin).: ALLAH'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz? Kim ALLAH'a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola/ Sıratı Mustakim'e iletilmiştir.” (Âl-i İmrân 3/101)

وَالْقُرْآنِ الْحَكِيمِ
Resim---“Vel kur’âni’l- hakîm (hakîmi).: Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi) Kur’ân’a andolsun.” (Yâsîn 36/2)

إِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ
Resim---“İnneke lemine’l- murselîn (murselîne).: (Ey MuhaMMed!) Muhakkak ki sen, gerçekten gönderilen resûllerdensin.” (Yâsîn 36/3)

عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Resim---“Alâ sırâtın mustakîm ( mustakîmin).: Sıratı Mustakîm üzerinde(sin).” (Yâsîn 36/4)

وَأَنْ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Resim---“Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustakîm(mustakîmun).: "Bana kulluk edin, doğru yol budur." (Yâsîn 36/61)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta SIRAT-ı MÜSTAKîM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

RASÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellemde SIRAT-ı MÜSTAKîM.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, ALLAHu zü’L- CELÂL’in sınırlarını koruyan kimsenin, ALLAHu zü’L- CELÂL’in gösterdiği istikâmette yaşayanın Sırat-ı Müstakim üzerinde olduğunu, bu yolu benimseyen kimsenin ALLAHu zü’L- CELÂL’in gösterdiği yoldan sapmayacağını hadis-i şerifleri ile gözler önüne sermektedir.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH doğru yola dair bir misal verdi. Yolun iki kenarında iki duvar bu duvarların açık kapıları ve bu kapılar üzerinde örtüler vardır. Bir çağrıcı yolun başında ve bir çağrıcı da onun üstünde şöyle çağırırlar: ALLAH selâmet evine dâvet ve dileyeni doğru yola hidâyet eder. Yolun iki kenarı üzerindeki kapılar ALLAH’ın hudududur. Bir kimse örtüyü açmadan ALLAH’ın yasaklarına düşmez. Onun üstünden çağıran kişi, RABBinin vâizidir.(vicdândır).’’ buyurmuştur.
(Tirmizi, Kitab’ul-Emsâl, 1).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:"Doğru, dürüst ve birlikte olun!.. " buyurmuştur.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 231).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Size neyi emrettiysem onu alınız. Ve size neyi yasakladıysam ondan da uzak durunuz.” buyurmuştur.
(Heysemî, Mecmau'z-Zevâîd, I, 158).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH'tan korkmanız, takvâ sahibi olmanız ve doğru dürüst olmanız ne güzeldir!." buyurmuştur.
(Dârimî, Mukaddime, 19).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem teheccüd namazına başlarken yaptığı duada ALLAH celle celâlihu’ya.: “Sen dilediğini sırât-ı müstakîme erdirirsin!” buyurmuştur.
(Müslim, Müsâfirîn, 200).

Resim---Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, ruhsat ifâde eden bir amelde bulunmuştu. Bazılarının bundan kaçındıklarını işitti. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir hutbe okudu.: Âdeti vechile Cenâb-ı Hakk'a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "ALLAH için söyleyin, bazıları benim yaptığım şeyi beğenmeyip, kaçınıyorlarmış, doğru mudur bu?. ALLAH'a yeminle söylüyorum, ben ALLAH'ı onlardan çok daha iyi biliyorum. ALLAH'tan duyduğum korku da onların duyduklarından çok daha fazladır!." buyurdu.
(Buhârî, İ'tisam 5, Edeb 72; Müslim, Fedâil 127).

Resim---Enes radıyallahu anhu anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in zevce-i pâklerinin hâne-i saâdetlerine bir gurub erkek gelerek Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in (evdeki) ibâdetinden sordular. Kendilerine sordukları husus açıklanınca sanki bunu az bularak: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kim, biz kimiz? ALLAH O'nun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiştir (bu sebeple O'na az ibâdet de yeter) dediler. İçlerinden biri: "Ben artık hayatım boyunca her gece namaz kılacağım" dedi. İkincisi: "Ben de hayatımca hep oruç tutacağım, hiç bir gün terketmeyeceğim"dedi. Üçüncüsü de: "Kadınları ebediyen terkedip, onlara hiç temas etmeyeceğim" dedi. (Bilâhere durumdan haberdâr olan) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem onları bularak: "Sizler böyle böyle söylemişsiniz. Halbuki ALLAH'a yemin olsun ALLAH'tan en çok korkanınız ve yasaklarından en ziyâde kaçınanınız benim. Fakat buna rağmen, bazan oruç tutar, bazan yerim; namaz kılarım, uyurum da; kadınlarla beraber de olurum. (Benim sünnetim budur), kim sünnetimi beğenmezse benden değildir" buyurdu.
(Buhârî, Nikah 1; Müslim, Nikah 5).

Resim--- Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Osman İbnu Maz'ûn'u çağırtarak.: "Sen sünnetimi beğenmiyor musun?" diye sordu. "Belâ, yâ Resûlullah!. Kasem olsun hayır!. Aksine, aradığım şey senin sünnetindir!." dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bunun üzerine şöyle buyurdu: "Bil ki, ben, hem uyurum, hem namaz kılarım; oruç da tutarım, kadınlarla evlenirim de, Ey Osman, ALLAH'tan kork, zirâ ehlinin senin üzerinde hakkı var, misâfirin senin üzerinde hakkı var, nefsinin senin üzerinde hakkı var. Öyle ise bâzan oruç tut, bâzan ye. Namaz da kıl, uykunu da al!." buyurdu.
(Ebu Dâvud, Salât 317).

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, ibâdet mevzuunda i’tidâli tavsiye etmekte, oruç olsun, gece namazı olsun ve hatta sadaka olsun, her çeşit nâfile ibâdetlerde itidali tavsiye etmekte, bunların taalluk edeceği diğer haklara da dikkat çekmektedir. Nâfile ibâdetlerde ifrata kaçmak, bu hakların edâsında ihmale, imkânsızlığa sebep olabilir.
Hakkın edâ edilmemesi ise zulümdür. ALLAH celle celâlihu ise, zâlimleri sevmez.:


وَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve emmellezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti fe yuveffîhim ucûrehum vallâhu lâ yuhibbu’z- zâlimîn (zâlimîne).: İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, ALLAH onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir. ALLAH zâlimleri sevmez.” (Âl-i İmrân 3/57)

وَلَئِن قُتِلْتُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أَوْ مُتُّمْ لَمَغْفِرَةٌ مِّنَ اللّهِ وَرَحْمَةٌ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
Resim---“lein kutiltum fî sebîlillâhi ev muttum le magfiretun minallâhi ve rahmetun hayrun mimmâ yecmeûn(yecmeûne).: Eğer ALLAH yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, ALLAH'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân 3/140)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem MuhaMMedî MüslümÂN için Günlük Hayatında dikkat etmesi gereken hakları hatırlatmıştır.:
1-) Nefsin hakkı.
2-) Misafirin hakkı.
3-) Zevcenin hakkı.
4-) Evlâdın hakkı .
5-) Gözün hakkı,
6-) Cesedin (beden) hakkı..


Resim ANNE ve YAVRUsu..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in, çocukların anne-babaları üzerindeki hakları hususunda pek çok Hadis-i Şerifleri vardır bazıları;


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Çocuğunun seninüzerinde hakkı vardır.” buyurmuştur.
(Müslim, Siyâm, 183).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’tan sakın ve çocukların arasında adaletli ol!.” buyurmuştur.
(Müslim, Hibe, 13).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Herbir baba evlâdına güzel terbiyeden (edebden) daha kıymetli bir bağışta bulunmaz!.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr ve Sılâ, 33).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sağını solundanayırabilecek yaşa geldiği zamançocuğa namaz kılmasını emredin!.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Salât, 26).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: Kişinin imtihanı; âilesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka, ve iyiliği emredip kötülükten sakındırma. İşte bu imtihanı için kefâret olur!.” buyurmuştur.
(Buharî, Mevâkiti’s- Salât, 4).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kimin bir kızı olur, onu diri diri gömmez/öldürmez, hor görmez ve oğlunu kızından üstün görmez. ALLAH onu cennete koyar!.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Edeb, 120-121).

Resim---Enes bin Mâlik anlatıyor.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bizimaramıza karışır ve küçük kardeşime (kuşunun hatrını sorarak) “Ebu IMeyr! Serçecik ne yapıyor?.” buyururdu..
(Buharî, Edeb, 81).

Resim---Enes bin Mâlik anlatıyor.: “Ben çocuklarla oynarken Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yanımıza geldi ve bize selâm verdi.” dedi.
(Müslim, fedailü’s- Sahabe, 145).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim anneyi yavrusundan ayırırsa ALLAH da kıyamet günü onu sevdiklerinden ayırır.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Büyû’ 52).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “her doğan (çocuk) fıtrat üzere doğar. Sonra annesi babası onu Yahudi, Hrıstiyan ya da Mecusî yapar!.” buyurmuştur.
(Buharî, Cenâiz, 92).

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in, Kişini Nefsi ve Bedininin de üzerindeki hakları hususunda pek çok Hadis-i Şerifleri vardır bazıları;

Resim---Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e benim "Hayatta kaldığım müddetçe vallahi gündüzleri oruç tutacağım geceleri de namaz kılacağım" dediğim haber verilmiş. Beni çağırtarak,: "Sen böyle böyle söylemişsin doğru mu?" dedi. "Annem babam sana fedâ olsun, evet böyle söyledim yâ Resûlullah!" dedim. "İyi ama, dedi, sen buna güç yetiremezsin, bazan oruç tut, bazan ye; gece kalk, uyu da. Ayda üç gün tut (bu yeter), zirâ hayırlı işleri ALLAH on misliyle kabul ederek ücret veriyor. Bu üç gün, aynen yıl orucu yerine geçer" buyurdu. Ben: "Söylediğinizden daha fazlasına güç yetiririm" dedim. "Öyleyse, dedi, bir gün oruç tut, iki gün ye" Ben tekrar "Bundan başkasına da güç yetiririm" dedim. "Öyleyse, dedi, bir gün tut, bir gün ye. Bu Hz. Dâvud aleyhisselam'ın orucudur. Bu en kıymetli oruçtur -veya en efdal oruçtur.-" Ben yine: "Ben bundan daha fazlasına güç yetiririm" dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Bundan efdali yoktur" buyurdu.
(Buhârî, Savm 54, 55, 56, 57, 58, 59, Teheccüd 7, 19, Enbiyâ 37, Fedâilu'l- kur'ân 34, Nikâh 89, Edeb 84, İsti'zan 38; Müslim, Sıyâm 181-194).

Resim---Ebu Hüreyre radıyallahu anh) anlatıyor: "Orta yolu tutun, güzele yakın olanı arayın, sabah vaktinde, akşam vaktinde, bir miktar da gecenin son kısmında yürüyün (ibâdet edin), ağır ağır hedefe varabilirsiniz. Unutmayın ki sizden hiç kimseye, yaptığı amel, cenneti kazandırmayacaktır" buyurdu. "Sen de mi (amelinle cennete gidemiyeceksin) yâ Resûlullah?." dediler . Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Evet, ben de, dedi, ALLAH affı ve rahmeti ile muâmele etmezse ben de!." buyurdu.
(Buhârî, Rikak 18).

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bu din kolaylıktır. Kimse (aşırı gayretle) dini geçmeye çalışmasın, (başa çıkamaz, yine de yapamadığı eksiklikleri kalır ve) galibiyet dinde kalır" buyurmuştur.
(Buhârî, İman 29).

Resim---Enes radıyallahu anh anlatıyor.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve müjdeleyin!." Bir rivâyette de:"...Isındırın, nefret ettirmeyin!.." buyurmuştur.
(Buhârî, İlm 12, Edeb 80; Müslim, Cihad 6, 7).

Bir zulüm karşısında “Bedduâ” etmek hususunda Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin BUYruğu.:

Resim---Aişe radıyallahu anhâ Annemiz, yorganını çalan bir hırsızın aleyhine bedduâ etmişti.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bedduâ etmekle onun cezâsını hafifletmiş olursun!.”
buyurmuştur.

(Ebu Davûd, hno: 1497).

ALLAH celle celâlihu Kur'ÂN-ı Kerîm’inde HUDUDULLAHı ÇİZmiştir.:

وَجَزَاء سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِّثْلُهَا فَمَنْ عَفَا وَأَصْلَحَ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve cezâu seyyietin, seyyietun misluhâ, fe men afâ ve asleha fe ecruhu alâllâh (alâllâhi), innehu lâ yuhıbbu’z- zâlimîn (zâlimîne).: Bir kötülüğün cezası onun misli kadar kötülüktür. Fakat kim affeder ve ıslâh ederse artık onun ecri (mükâfatı) ALLAH'a aittir. Muhakkak ki O (ALLAH), zâlimleri sevmez.” (Şûrâ 42/40)

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاء فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ وَاتَّقُوا اللَّهَ رَبَّكُمْ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِن بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ إِلَّا أَن يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُّبَيِّنَةٍ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ اللَّهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ لَا تَدْرِي لَعَلَّ اللَّهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذَلِكَ أَمْرًا
Resim---“Yâ eyyuhen nebiyyu izâ tallaktumu’n- nisâe fe tallikûhunne li iddetihinne ve ahsûl iddeh (iddete), vettekûllâhe rabbekum, lâ tuhricûhunne min buyûtihinne ve lâ yahrucne illâ en ye’tîne bi fâhişetin mubeyyineh (mubeyyinetin), ve tilke hudûdullâh (hudûdullâhi), ve men yeteadde hudûdallâhi fe kad zaleme nefseh (nefsetu), lâ tedrî leallallâhe yuhdısu ba’de zâlike emrâ (emren).: Ey nebî! Kadınları boşadığınız zaman, o taktirde onların iddetlerini sayarak iddetlerinde boşayın. Ve Rabbiniz ALLAH'a karşı takva sahibi olun. Onları evlerinden siz çıkartmayın. Size açıkça bir fahişelikle gelmedikçe onlar da (evlerinden) çıkmasınlar. Ve bunlar, ALLAH'ın hudutlarıdır (sınırlarıdır). Ve kim ALLAH'ın hudutlarını aşarsa, o taktirde kendi nefsine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki ALLAH bundan sonra bir iş (yeni bir durum) husule getirir (başka bir kapı açar).” (Talâk 64/1)
Resim
Aytül
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 4
Kayıt: 19 Oca 2019, 22:30

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta SIRAT-ı MÜSTAKîM

Mesaj gönderen Aytül »

Resim Emeginize ellerinze saglik Allah razi olsun..
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta SIRAT-ı MÜSTAKîM

Mesaj gönderen kulihvani »

Teşekkür ederim Aytül can;
ELden geldiğince gönlümüzce Kelâmullah'a ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e Hasbî Habibî Hizmete çalışmaktayız hamd olsun..
Hizmetten kastımız o ki; Senin de Almanyada çokça gördüğün gibi insanlar, Gerçek İslam Dininden uzaklaşmışlar. Cemiyetler ve Tarikatlar adıyla insanlara uyduruk düşüncelerini uygulatmaktalar. Sonuç alamayan insanlar ise, elindekini de bırakıp başı boş yaşamaya geçiyor.
Oysa elinizdeki dikiş iğnesinin bir ustası vardır ve bir yapılma gayesi vardır. Mesela İğnenizin gözü ya da ucu kırılsa çöpe atarsınız..

Şu Yeryüzünde ALLAH celle celâlihu'nun Halifesi olarak keremli yaratılan İnsanoğlunun da bir Yaratılış Sebebi vardır ki, Hakk'a KULLuktur..
KULLuğun nasıl yapılacağı Kelâmullah'ta BİLdirilmiş ve UYgulaması da Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Hadislerinde gösterilmiştir..

Resim
Aytül
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 4
Kayıt: 19 Oca 2019, 22:30

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta SIRAT-ı MÜSTAKîM

Mesaj gönderen Aytül »

Resim ALLAH'ın selâmı üzerinize olsun can Hocam. Rabbime sükürler olsun yolum buraya düştü, sizlerle tanışmam nasip oldu. Resûllulaha sımsıkı sarılmamıza sebep oldunuz. Allah sizlerden bir değil binkere razı olsun..
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta SIRAT-ı MÜSTAKîM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ALLAH celle celâluhu'nun SALLat YOLU TEKtir:

Resim---İbni Mes'ud radiyallahu anhu "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bize düz bir çizgi çizdi ve: "Bu rüşd yoludur." dedi. Sonra bunun sağından ve solundan bir çok çizgiler daha çizdi: "Bunlar da bir takım yollardır ki her birinde bir şeytân vardır, ona (kendisine) çağırır!" buyurdu ve En'âm 6/151-153 Âyetlerini okudu." dedi.
(Buhârî , Rikak 4;Tirmizî, Kıyâmet 22; Ibn. Mâce, Mukaddime 1; Darimî , Mukaddime 23)

قُلْ تَعَالَوْاْ أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُواْ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---"Kul teâlev etlu mâ harrame rabbukum aleykum ellâ tuşrikû bihî şey’â (şey’en), ve bi’l- vâlideyni ihsânâ (ihsânen), ve lâ taktulû evlâdekum min imlak (imlakin), nahnu nerzukukum ve iyyâhum, ve lâ takrabû’l- fevâhışe mâ zahera minhâ ve mâ batan (batane), ve lâ taktulûn nefselletî harramallâhu illâ bi’l- hakk (hakkı), zâlikum vassâkum bihî leallekum ta’kılûn (ta’kılûne).: De ki: “Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım; O’na bir şeyi ortak koşmayın. Anne, babaya ihsanla davranın. Yokluk (fakirlik) sebebiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de yalnız Biz rızıklandırırız. Kötülüğün açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haklı olmanız hariç kimseyi öldürmeyin ki; onu Allah haram kıldı. İşte bunları size vasiyet (emir) etti. Böylece siz, akıl edersiniz.” (En’âm 6/151)

وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُواْ الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا وَإِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُواْ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَبِعَهْدِ اللّهِ أَوْفُواْ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Resim---"Ve lâ takrabû mâle’l- yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddehu, ve evfû’l- keyle ve’l- mîzâne bi’l- kıst (kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn (tezekkerûne).: Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah’ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.” (En’âm 6/152)

وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Resim---“Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh (fettebiûhu), ve lâ tettebiû's- subule fe teferreka bikum an sebîlih (sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn (tettekûne) : Bu benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup sakınırsınız!.” (En’âm 6/153)

ALLAH celle celâluhunun MuRaDı ve EMRi OLan =>Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleminin YOLu da TEKtir ve O YOL=>İ’TİDÂLdir ZÂTen..

İ’TİDÂL =>YOKluğun TEFRİTinden, ÇOKLuğun İFRATından kurtulup =>TEK-liğin TEVHİDine ULAŞımın Anası, Esası ve Temeli ve =>ALLAH’ın YOLUdur..

Bir başka rivâyette:


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kumu düzleyip asası ile ortaya bir dikey çizgi çizdi ve: “Bu ALLAH’ın YOLUdur” buyurdu. Sonra o çizginin sağına ve soluna başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da yollardır ve her yolun başında oraya çağrıda bulunan bir ŞEYTÂN vardır!” buyurdu. Sonra da şu âyeti okudu: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Bana uyun. (Başka) yollara uymayın. Zîrâ o yollar sizi ALLah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için ALLAH size bunları emretti.” (En’âm 6/153) “buyurmuştur.
(İbni Kesir 2/190)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; ALLAHu TeÂLÂ’nın yolu olan Orta Yol, Fırka-i Nâciye, İ’tidal Yolu olan Sırat-ı Müstakîmin sağına çizgiler çizerek ifratçıları, aşırı dincileri ve bidadçıları; soluna çizgiler çizerek tefritçileri, dini ve Sünnet-i Seniyyeyi ibtale/hükümsüz bırakıp, bozmaya çalışan “ben”likçileri ve her ikisinin de başlarındaki şeytânları ne güzel târif buyurmuştur..

İnsÂNoğLu için Hakk'a KULLukta NEFSini-RÛHunu;
İFRATsız ve TEFRİTsiz =>İ’TİDÂL üzere =>Fırka-i Nâciye’ye ki =>Sırât-ı Müstakîm olan İnterkollekte (ortak) sisteme bağlamak ESAStır...


Resim---İbni Mesud radiyallahu anhu anlatıyor:Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem eliyle bir çizgi çizdi sonra dedi ki: “Bu ALLAH celle celâlihu’ın istikâmet üzere olan yoludur.” Sonra o çizginin sağına ve soluna bazı çizgiler çizdi. Sonra dedi ki: “Bunlar, her birinin başında o yola davet eden birer şeytanın bulunduğu yollardır.” Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu âyeti okudu.” .
(Darimî, 202; İ. Ahmed, 4437)

وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Resim---“Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh (fettebiûhu), ve lâ tettebiû's- subule fe teferreka bikum an sebîlih (sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn (tettekûne).: Bu benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup sakınırsınız!.” (En’âm 6/153)

Kur'ÂN-ı Kerîm ve Sahih hadisler bize;
Hak Yolun bir tane olduğunu, onun da vahiyle açıklandığını.:


قُلْنَا اهْبِطُواْ مِنْهَا جَمِيعاً فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَن تَبِعَ هُدَايَ فَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
Resim---"Kulnâhbitû minhâ cemîa (cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn (yahzenûne).: Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidâyet gelecektir. O zaman kim hidâyetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.” (Bakara 2/38)

Bunun dışında kalan tüm yolların sapıklık olduğunu.:

فَذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمُ الْحَقُّ فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ إِلاَّ الضَّلاَلُ فَأَنَّى تُصْرَفُونَ
Resim---"Fe zâlikumullâhu rabbukumu’l- hakk (hakku), fe mâzâ ba'del hakkı illâ’d- dalâl (dalâlu), fe ennâ tusrafûn (tusrafûne).: Öyleyse işte O, Allah’tır. Sizin Rabbiniz Hakk’tır. O halde Hakk’tan sonrası dalâletten başka nedir? Artık nasıl çevriliyorsunuz (Hakk’tan dalâlete döndürülüyorsunuz)?” (Yûnus 10/32)

Başka farklı yollara sapanların hakikatte hevâlarına uyduklarını açıklamıştır.:

ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلَى شَرِيعَةٍ مِّنَ الْأَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاء الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---"Summe cealnâke alâ şerîatin mine’l- emri fettebi’hâ ve lâ tettebi’ ehvâellezîne lâ ya’lemûn (ya’lemûne).: Sonra seni, emirde (Allah’ın emrinde) şeriat üzere kıldık. Öyleyse ona (o şeriate) tâbî ol! Ve bilmeyenlerin hevâlarına uyma!” (Câsiye 45/18)



Resim
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön