Tarihi Belirsiz Sohbet

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Tarihi Belirsiz Sohbet

Mesaj gönderen Gariban »


…..Demekki yazabiliyorsunuz ve yazabilirsiniz zaten, Ahmet’te yazsın mesela, ben teşvik için söylüyorum.Kime teşvik için? MuhaMMedî Melâmet Yolu, Selâmet Yoludur..

Eşsizdir, o YOLda köprücülük ise yani yol açıcılık ise, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in ayakkabısı gibi oluş ise eşsizdir. O’nun Kervan Kıtmiri, Köpeği gibi olmak ise muhteşemdir.
Bizim Hasan Dağında çobanlar, koyunların başını sıvazlamaz.. Kilis vardır, Barbaros çoban Kilis’i bilir. Onun bir karabaş köpeği vardır, günde bir kaç kere başını sıvazlar onun. Ekmeğinin yarısını ona yedirir değil mi?.
Yeterki sen Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in köpeği ol Hakan!..

Ona buna köpeklik yapacağına Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Kıtmiri ol demek istiyorum. Köpekten kastım, küçük gördüğümden değil. Ama halk nazarında öyle görüldüğü için ve ayrıca da sokak köpekleri olduğu için, o elbiseleri giyen, “mürşidim” diyen, ne bileyim cemaat ve cemiyet, tarikatlar kurmuş olanlar.. Görüyorsunuz yani, neler oluyor neler. Bütün bunlar fitnedir. Bütün bunlar fitnedir. ALLAH’a sığınırız fitneden. Kaldı ki burda bile kalmayacak, “ALLAH ile kandırılırsınız”a kadar gidecek. “Şeytan davasında haklı çıktı, müminlerin bir kısmı hariç hepsini kandırdı” diye âyet var, değil mi Hacı Mahmut? Sebe Sûresinde? Yoldan çıkardı..

وَلَقَدْ صَدَّقَ عَلَيْهِمْ اِبْلٖيسُ ظَنَّهُ فَاتَّبَعُوهُ اِلَّا فَرٖيقًا مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ
Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan mine’l- mu’minîn (mu’minîne).: Ve and olsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi/doğruladı. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular. (Sebe 34/20)

Müminlerin, müslümanların değil!.. Ve adam müslümandı zâten mü’min olmuş bir de yâni.


Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e altı ay vahiy katipliği yapan kişi, zaman gelmiş en büyük müşrik olmuştur. Şirke düşmüştür. Demek istiyorum ki, bu ten de bu can olduğu sürece son nefese kadar, biz yakîn gelinceye kadar ALLAH celle celâlihu’ya kullukla mecburuz.
Başka yol bilmeyiz çünkü, onun için Tarık vardı da Tarık’ta şöyle güzel bir yazı yazmıştı bugün, dedim yazabiliryorsunuz Tarık, yazın. Ölürüz kalırız, geçeriz gideriz hepimiz ama, yolumuzun yürümesi için MuhaMMedî MeLÂMetin ne olduğunu, iyi anlamamız gerekiyor, iyi anlatmamız gerekiyor.
Bunlar hep bir oyundur, gölge oyunudur bunlar, bugün böyledir yarın da böyle olur.
Hepsi böyledir, ticareti böyledir, siyaseti böyledir, ötesi böyledir, hele şimdi artık harama ve yalana teslim olmuş bir şey var. Bir gariplik var yani, her yerde böyle . Onun için ALLAH celle celâlihu’ya sığınırız, ama MuhaMMedî MeLÂMette ALLAH’ın izni ve inâyetiyle selâmet vardır. Çünkü kimseye karışmaz, kimseyi RABB edinmez, kimsenin kulu olmaz ancak HAKk’a ve ALLAH celle celâlihu’ya sığınır. ALLAH celle celâlihu ’nun Dostu ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Dostu olur.
Dost dediğim hizmetçisi olur yani. Ama hizmetçisi olduğu zaman da bilir ki aynı dediğim gibi. “O’nun Kırat’ıyım O’nun Kıtmir’iyim” diyorsa ve gerçekten de öyleyse helâli hoş olsun..
Helâli hoş olsun çünkü dediğim gibi yani o öyle yüce yürekli, öyle eşsiz, teke tek bir Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’dir ki, rahmetenli’l- âlemin’dir. Rabbu’l- Âlemin’in, Rahmeten li’l- âleminidir ki bilmiyorum ama günde kırk defa başını okşar yani..
“Köpeğim benim!.” diye, “sürümü sana emânet ettim” der. “Yolumu sana emânet ettim. Sen yaşayan sesimsin!.” der. “Nefesimsin!.” der. Öyle ise, akşama kadar siyasetin ötenin berinin vıttırının zıttırının peşinde. Efendim oooolabilir insanlık hali, insanız biz, öylede işler icâbedebilir ammaa bunu meslek hâline getirip de kendi insanlık yaradılışının gereğini yerine getiremeyiş, uyanamayış. İşte çizdik ya hani ortaya “ene ve ashab et tariki.: Benim ve bana inananların tariki bu orta yoldur.”
Sırat-ı Müstakîm yolu orta yoldur. İfrat ve Tefrit Yolu değildir, İ’tidal Yoludur. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in önünde İmamlık olmaz. Mürşidlik olmaz, şu bu olmaz. Olursa, şeytan olur. Sağında olduğu halde şeytan olur, ALLAH celle celâlihu’ya ile kandırılır. Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den başkasını bilmeyiz. Benim için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’dir. Yani Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ne demek istiyorum Resûlullah, ben Resûl’u bulurum ben ALLAH celle celâlihu’ya karışmam. Benim için füze gibidir, başka yol yoktur. İrsal edendir..

Murselât Sûresi okuyoruz. Biraz sonra, kim irsal edecek?
“Ee Mars’a git!” “Nasıl gideyim Mars’a hani füze nerde?”
Ben ne bileyim ki neyle gideyim nasıl gideyim yani?
“E hayal kur!.” “Olur!.”
İnsan küçücük aklıyla toplu iğnesi yere düşse eğilip alırken ALLAH’u zu’l- Celâl bu sonsuz kâinâtı demek keyf olsun diye yarattı haa?
Kaos yarattı yani gel geç diye! Öyle bir şey yok!.
ALLAH’u zu’l- Celâl işinin başında biliyorsunuz ve her AN yaratıp durmaktadır. Biz tarikat dersi yapmıyoruz, Âdem!.
Bizi o işlerden ALLAHu zu’l- Celâl’in izni ve inâyetiyle Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem sâyesinde bizi o işlerden kurtarmıştır. Tarikat mış, anlamayız biz o işlerden. Tarikat’a karşı değiliz, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in de tarikatı var, bizim de var tarikatımız. Var ama, bizim Mürşid-i Mutlakımız MuhaMMed aleyhisselâm’dır. İmam-ı Mutlak’ımız MuhaMMed aleyhisselâm’dır. Ve ben bunu ALLAH rızası için söylüyorum, Siirt’li hocama da söylemişimdir ki şahlar şahidi. Hacı Osman Efendi’nin de yüzüne söylemişimdir. Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem beni mecbur etmedikçe bir kişi bana “Ben mürşidim!.” sözünü dediremez. Bütün dünya arkama düşse dahi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i terketmem…


ResimAma bana Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem derse ki: “Kıtmirim/Köpeğim!.” başım gözüm üstüne bin kere olurum. Yeter ki desin. Ondan başka bu işte hiç kimsenin hakkı da yoktur, demesi de yoktur.. Buna dikkat etmemiz gerekiyor, yolumuzun ne olduğunu bilmemiz gerekiyor ve Kur'ÂN-ı Kerîmce yürümemiz gerekiyor, insanların içinde yaşıyoruz. “Kaçma, karışma, çalışma!.” Değil.
“Hakta ve Hayırda Çalış!.” İnşâe ALLAH!.
Bunun için geçmişimiz karanlık olabilir ki, TEVBE bunun içindir..


İstiğfar AntivirüsüMüz:

Subhâneke allahümme ve bi hamdike, eşhedu en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerike leke estağfiruke ve’etubileyke!. Ve Huve’r- Rahîmu’l- Vedûd celle celâlihu.
Ve'l-HaMduliLLÂhi RaBBu’l- ÂLeMîNN!.”.
deriz.
Geleceğimizin ne olacağını bilmiyoruz ve DUÂ ederiz RABBımız TeÂLÂ’ya.:

Yâ RaBBu’l- ÂLemîn ALLAH celle celâlihu.:

وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
Resim---“Kutibe aleykumul kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrahû şey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).: Savaş, o sizin için kerih olsa da (hoşunuza gitmese de) üzerinize farz kılındı. Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerrdir. Ve (bütün bunları) Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara2/216)

Buyuruyorsun Yâ RaBBu’l- ÂLemîn ALLAH celle celâlihu.
Biz de SENin bildiğin hayırdan hayrı isteriz. Ben, tercihimi aklım fikrim kadar söylüyorum ama esas hayır SENin bildiğin hayırdır. Öyle buyuruyorsun çünkü. Bize bildiğin en güzel hayırdan, Habîbullah aleyhisselâm hayrından hayır ver, RAHMeten li’l- ÂLemîn hayrından hayır ver!.


Şimdi dua nedir, şu ÂNda ise, iman amele dökülmüyorsa, ALLAH celle celâlihu’ya sığınarak söylüyorum ki, boğazdan haram girip, yalan çıkıyorsa, çıkabiliyorsa, bu kalbde ne var?. Ne olacak Şeytan var, açık seçik!.
“Bu benim huyum!.” diyorsa eyvah ki ne eyvah!..
Ne diyor adam?. “Ben hiç bir zaman iflah olmam!” diyor.
“Huyum çünkü bu benim!.” diyor. “Huy edindim bunu ben!.” diyor.
“Ben inadımı terk etmem, haksızdan yana da olabilirim. Yalan da söylerim!.” diyor.
Geç oraları geç!. Çocuk bile bugün biliyor Resûlullah sallalahu aleyhi ve sellemin yolunun ne olduğunu.
Haa biz âcizane hepimiz, biz ne yapıyoruz?. Hepimiz Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellemin âyetler ve hadislerle, meselâ şu anda 20 bin hadislik bir hadis kitabı var, diyânet bastı, basılır basılmaz Oğlum Alper, onu yerinden getirtmişti.. MuhaMMed’i Metod diye bir yazı yazacaktık. Bütün Şeriatta yaşanan hayatı, hadisleriyle anlatıyordu. Biz de, ALLAH hayr versin, hayrda kullansın İnşâe ALLAH!. O hadislerin âyetlerini bulup bir hadis bir âyet ile o yirmi bin hadisin kullanıldığı yerleri biraz daha şöyle değişik bir, yâni âyetiyle birlikte bir iki lafta edersek edebiliriz de yâni.
İZinde yürümeyen Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Kıtmiri olamaz.
Ürür de yâni, ürümekten kastım havlar da yâni. Söyler demek istiyorum, tabi ki söyleyeceğiz. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in diliyiz yüreğiyiz, gözüyüz, özüyüz, sözüyüz. Bu güzellik ve özellikler fiilen yaşandığı zaman haktır. Aksi taktirde boş laftır..

Ben neler gördüm!. Çift elinde çift teşbih çekenleri gördüm, çift sayılsın diye. Anlatmışımdır işte adamlar kafayı usturaya vurdurmuş feraceleri yerlerde savruluyor, çekmiş üstüne petrol yeşilini, giymiş üstüne siyahlarını, ağzı bir o yanda bir bu yanda.. Amaiyat sonrası elimde asâ üç ayak geziyorum Fatihte. Şey torbamı afedersin büyük abdest torbam boynumda geziyorum: “Yâ RaBbî!. Şuna bir tane yapıştırayım sopayı!. Şimdi selâm vermeyecek bana bu gelen adam, çünkü gelişinden belli, vermiyorlar zâten. Yâ RaBbî!. Şuna bir tane şöyle alaboyunlu çaksam şu asâyı, bu beni döver dövmesine, ama bu selâm vermeyecek bana, ne yapsam bilmiyorum, böyle gerçekten çarpacağım adama.. Çünkü selâm verilmeyecek!.”
Ben kılık kıyafette değilim. ALLAH celle celâlihu için benimde sakalım var, bir “selâmun aleyküm” diyecek mi bana karşılaşıyoruz ya. Fatiha Câmisine giderken oluyor bu. Ama öyle olmadı, bana fırsat bırakılmadı.
ALLAH celle celâlihu lütfu kereminden öyle bir şey oldu ki, bir “Es Selâmu aleyküm!.” diye bağırmışım ki, taa karşı yoldakiler korktu. Bomba gibi patladı yâni. Adam havaya fırladı kaçmaya başladı. Ben de şaştım, niye kaçtı onu da bilmiyorum. Ben: “O iblis elbisesini çıkar Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in gömleğini giy, haydut gitme gel!.” dedim. Bir taraftan kaçıyor bir taraftan da eliyle deli işareti yapıyor etrafındakilere “bu delidir” diye..
Tam doğru söylüyorum işte. Tam yerini buldu.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH’ı öyle çok zikredin ki, tâ -insanlar- size mecnûn/deli desinler!.” buyurdu.
(Ebu Said el-Hudrî radiyallahu anhu’danİ Ahmed b. Hanbel, 3/68; Hâkim, 1/499; Mecmau’z-Zevaid, 10/16)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Münâfıklar, size “mecnun” diyene kadar, ALLAH’ı çok zikredin!.” buyurdu.
(İ. Ahmed, Müsned)

Çünkü Münâfıklar.: “ Bu kişi bize benzemiyor, partisi yok, cemaati yok, cemiyeti yok, ne biçim adam?.”demekteler..
Delisini velîsini bilmem ben, ben onların sevdâsında değilim. Ben razıyım Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e; Kırat Atlığımla Kıtmir İtliğimle!. Ben Hasbî Habîbî Hizmet ederim daha da başka bir şey aramam!.
Onun için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e SALL ve SELL ederiz..
SELL ederiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi BİLip-BULmakmak Teslimiyyeti için.
SALL ederiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüreğinde Allahu Zülcelâlimizi/Şahdamarımızdan ÖZde BİLip YAŞAmak, İstikâmeti için..


ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve üMMetihi...


ResûlALLAH’tır.. Resûl, ALLAH değildir!. Resûl’den =>ALLAH’a gidilir demek istiyorum.
“EL =>ELe =>EL =>ALLAH’a” dır da,
“EL =>ELe =>EL =>Resûlullah’a sonra =>ALLAH’a dır..


إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---''İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsihî, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecran azîmâ (azîmen).:Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah’a tâbî olurlar. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah’ın eli vardır. Bundan sonra kim (ahdini) bozarsa, o taktirde sadece kendi nefsi aleyhine bozar (Allah’a verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için derecesini nakısa düşürür). Ve kim de Allah’a olan ahdlerine vefa ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir)." (Fetih 48/10)

Onun için “ALLAH’a ve Resûl’üne teslim olun!”, “ALLAH ve Resûlü’ne iman edin!” buyurmakta ALLAHu zü’L- CeLâL.

Ama kardeşim adam kendince büyük Hoca ama kafasız, beyinsiz..
“Kime inanıyorsun?” desen,
Hemence: “ALLAH’a inanıyorum.” diyor.
Ben: “ALLAH’a ve Resûlü’ne inanıyorum!.” desem,
Âyet falan dinlediği yok adamın, beni dövecek: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ALLAH celle celâlihu’nun ortağı mı?.” demekte.. Çünkü onun kafası odun!.


1-) ALLAH'A ve RESÛLÜNE TESLİM OLUN!:
(Ahzâb 33/56) (Âl-i İmrân 3/20)


2-) ALLAH'A ve RESÛLÜNE İMAN EDİN!:
(A'raf 7/158) (Nur 24/47, 62) (Fetih 48/9, 13) (Hucurât 49/15) (Hadid 57/7, 19, 21) (Mücâdile 58/4) (Saff 61/11)


قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ فَآمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Resim---“Kul yâ eyyuhen nâsu innî resûlullâhi ileykum cemîanillezî lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), lâ ilâhe illâ huve yuhyî ve yumît(yumîtu), fe âminû billâhi ve resûlihin nebiyyil ummiyyillezî yu’minu billâhi ve kelimâtihî vettebiûhu leallekum tehtedûn(tehtedûne) : De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan ALLAH'ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, ALLAH'a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız.” (A'râf 7/158)

3-) ALLAH'A VE RESÛLÜNE TÂBİ OLUN- istecibü!:
(Âl-İ İmrân 3/172) (Enfâl 8/24)

ALLAH'ın RESÛLÜNE TÂBİ OLUN!:
(Bakara 2/143) (Âl-i İmrân 3/20, 31, 53) (A'RAF 7/158) (Enfâl 8/ 64) (Yûsuf 12/108) (Şuara 26/215)


4-) ALLAH'A ve RESÛLÜNE İTÂAT EDİN!:
Âl-İ İmrân 3/32, 132; Nisâ 4/13, 59, 69, 80; Mâide 5/92; Enfâl 8/1, 20, 46; Tevbe 9/71; Nûr 24/47, 52, 54; Ahzâb 33/31, 33, 66, 71; Muhammed 47/33; Feth 48/17; Hucûrat 49/14; Mücâdile 58/13; Tegâbûn 64/12
Âyetlerinde geçmektedir.


ALLAH'ın RESÛLÜNE İTAAT EDİN!:
(NİSA 4/64) (NÛR 24/56)


Hiçbir zaman şunu anlayamıyorlar;
Benzetmek için değil de, iyice anlamak için, RaBBımız, Merkezde Güneş, bütün yarattıkları ise etrafındaki sonsuz IŞIKlar gibi olduğunu anlayamıyor. RaBBımız TeÂLÂ’nın, bir “Şey/Yaratık” olmadığını, KüLlî Şeyleri Yaratan olduğunu anlayamıyor.. Bir şeye benzetmeye çalışıyorlar!., Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e salât u selâm olsun sonsuz kere:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “ALLAH’ın yarattıklarını/sanatını düşünün, O’nun Zâtını düşünmeyin!” buyurdu.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, I/357-358, 449)

Bu anlamına gelen hadisler vardır. Farklı ifâdelerle gelen bu hadis rivâyetlerini Ebu Nuaym, Taberanî, İbn Ebi Şeybe, Isfahanî, Beyhakî, Ebu’ş-şeyh gibi bir çok Hadis Âlimi rivâyet etmiştir..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Allah’ın ni’metlerini düşünün, fakat Allah’ın zatında düşünmeyin” buyurdu.
(İbn Ömer radiyallahu anhu’dan; Taberanî, Evsat)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, buyuruyor da dinleyen yok ki kardeşim!. Aldı gidiyor yâni millet yine!.


Evet ! “Elhamdulillahil Rabbu’l- Âlemîn” deriz. Besmele çektik, Estağfur getirdik, Selâvât çektik, Hamd ettik. “Elhamdulillahi Rabbu’l- Âlemîn”, “çok şükür YaRabbi” dedik. Yani, dünya hayatında şükrederiz bütün varlıkla beraber, fakat aklı olanlarla birlikte Ahad, AhMed, MahMud, MuhaMMed haMdi içerisinde olmak arzumuz çok büyüktür, sonsuzdur daha doğrusu. Açık seçiktir, üçüncü aşamadayız, MuhaMMed’deki “3 MiM” deyiz şu anda. Bu yeryüzündede böyledir, El-ÂN İmam-ı Azam’a göre yeryüzünde Cennet ve Cehennem vardır. CeNNette iki tane “Nun” vardır biliyorsunuz, Cehennemdede bir tane, etti mi size üç tane Nun? Cennet değil midir Allah aşkına ALLAHu zü’L- CELÂLin sonsuz, âlemdeki ni’metleri? Atlas okyanusundan suyu alıp teyyare ile getirmiyor, “bulutlarla alıp alın” demesi. Binlerce bağın bahçenin bostanın “buyurun meyvelerimizden afiyetle yeyin” demesi. Ni’met değilmidir ALLAH aşkına canlarımızın göz bebeklerimiz gibi sevdiği çoluk çocuklarımızın oluşu, bu ni’metleri sunuşu ve ne kadar acıdır ne kadar kötü bir cehennemdir değil mi bunları inkar ediş?. Aslen ni’mettir, İbrahimî olanlar içindir yalnız, bu gübre, gübre kuyusunda pislik olsun diye gelmedi, bu gübre tarlada gül açtırsın diye geldi, bu âlem, mâsivâ âlemi. Buna bu denli dikkat etmemiz gerekiyor icâb ediyor.

Barbaros uyudu mu kaldı acaba, Ahmet Çakır can bir hayy desen Barbaros’u..

Ahmet can: Tamam hocam arıyım ben şimdi telefonla.

Canım benim, canım benim, Çakır canım daha doğrusu. Biz Resulullah sallallalahu aleyhi ve sellemi DUYar ve UYarız, biz bir bedenin organları gibiyiz. Hakan, gözü olmasın da ayağı olsun!. Ne diyorsun sen kardeşim! “BİZBİR-İZ” diyorum, sen Hakan’ın gözü ayağından farklı zannediyorsun. Heryer cân bizim için külli şeyy. Onun için MuhaMMedî MeLÂMet Ehli olan bir insan, ben geçmişimden ALLAH’a sığınıyorum, özür diliyorum gerçekten, insanları kınadığım zamanlar olmuşsa, beni Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e bağışlasın yani. Meselâ “enik”liğime bağışlasın. Bir an geçmiş zamandaki yanlışlarım benimdir, özür diliyorum affımı dilerim. Ama insanları kınamak ya da insanları horlamak, ya da insanları bir hata yaptılar diye tepelerine çullanmak çok yanlıştır. Onları melânetten MeLÂMete geçirmek gerekir. O hatasından dolayı ona sahip çıkmak hatasına sahip çıkmak değil! Hatasını kabul ederek Hakk’a çevirmek. Afedersin o bokun içinden bostan çıkartmak, o gübrenin içinden gül çıkartmayı ona öğretmek lâzımdır ki budur İbrah’im aleyhisselâm’ın Nemrut’un ateşi içerisinde “berden selamen cenneti”ne çevirişi de budur.

وَاِنْ مِنْكُمْ اِلَّا وَارِدُهَاۚ كَانَ عَلٰى رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّاۚ
Ve-in minkum illâ vâriduhâ(c) kâne ‘alâ rabbike hatmen makdiyyâ(n)
Hem içinizden hiç biri yoktur ki mutlak ona varacak olmasın, ve bu rabbının uhdesine vacib kıldığı bir kazıyyei mahkeme olmuştur [Meryem Sûresi, (19/71)]

Hepiniz cehenneme uğrayacaksınız diye tercüme ediyorlar, Cehhenem’in içinizdesiniz diye âyettir o. Çünkü Cehennem’i öbür tarafa sallamaya uğraşıyor adamın bütün derdi öbür tarafta, Rabbı’sı orda ötesi orda, geri kalan burda, burda ne var?
Off Ooof oooff offf!. Hayret, İstanbul’da delirecektim yani, ALLAH celle celâlihu beni affetsin. Bir kalabalık Yâ Rabbu’l- Alemîn! Hiçbir yerde ALLAH, ALLAH korkusunu bulamıyorsun. Böyle bir şey, yani şey olmuş hasta olmuş diyorsun yani. Bunun yüzünden dünyadaki islam milletleri şu an da acı içerisinde kıvranmakta, âyetler var “siz iyi olsaydınız, onları iyi ederdiniz” hepisi birden denilmekte ve bütün islam milletleri hışır hışır ezilmekte ayaklar altında. Haçlı seferi maçlı seferi fiilen yapılmakta. Tee fi tarihinde söylemişti adam da, Arabistan kralına, George Bush’mu nedir onun babası vardı o geldi gitti ya bunun babası öyle demişti. “Altıncı Haçlı Seferi başladı” diye. Sakın öyle deme Müslümanlar buna bozulur diye uyarmıştı Uşağı Suud Karalı, hatırlıyorum yani. Şimdi resmen uyguluyor, fiilen uyguluyor. Toptan uyguluyor..

Hacı Mahmud.: “İslamafobi diyor baksana.”

Hangisi olsa İslamafobi diyor. Tarp mı Trump’mu her neyse aynı şey bunlar temelinde siyonizim yatmaktadır ama karşıya baktığın da ise silah veren o el onun eli adam, kendini halife mi DEAŞ halifesimi ne zıkkım ise onun halifesi ilân etmiş. Hizbuşşeytanın ta kendisi, çoluk çocuk demiyor öldürüyor. Her taraf yakıp yıkıyor, bir cana kıyan bütün canlara kıymıştır diyen âyetler var Kur’an’da.

مِنْ اَجْلِ ذٰلِكَۚۛ كَتَبْنَا عَلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِنَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِي الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يعًاۜ وَمَنْ اَحْيَاهَافَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَم۪يعًاۜ وَلَقَدْ جَٓاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِۘ ثُمَّ اِنَّكَث۪يرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذٰلِكَ فِي الْاَرْضِ لَمُسْرِفُونَ

Min ecli żâlike ketebnâ ‘alâ benî isrâ-île ennehu men katele nefsen biġayri nefsin ev fesâdin fî-l-ardi fekeennemâ katele-nnâse cemî’an vemen ahyâhâ fekeennemâ ahyâ-nnâse cemî’a(n)(c) velekad câet-hum rusulunâ bilbeyyinâti śümme inne keśîran minhum ba’de żâlike fî-l-ardi lemusrifûn(e)
Bu ecilden Beni İsraîle kitabda bildirmiştik ki her kim bir nefsi bir nefis mukabili veya yer yüzünde bir fesadı olmaksızın öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur, kim de bir adamın hayatını kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur; Celâlim hakkı için Resullerimiz onlara beyyinelerle geldiler de sonra içlerinden bir çoğu bütün bunların arkasından hâlâ yer yüzünde fesad ve cinâyette israf etmekte bulunuyorlar [Mâide Suresi (5/32) ]

Öyle ölüp öldürmek ALLAH’ın kanunlarıyla olur, ALLAH için ölünür, ALLAH için öldürülür. Vesaire vesaire söylenecek çok laf var. Dua edelim, biz dua ehliyiz, dava ehli değiliz biz MuhaMMedî Duâ Ehliyiz. ALLAH celle celâlihu esirgesin korusun, Hakk’a ve Hayra yönlendirsin. İdare edenleri de edilenleri de. Biz bir milletiz, İslam Milletiyiz. Bizi paramparça etmişlerdir, yok etmişlerdir. Halifeliği kaldırmasalardı falan, hangi halifeliği, kraldı!...

Birbirinin katilleri bir çok Osmanlı padişahları arkaya doğru gittinmi. Sen hangi halifeden bahsediyorsun, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in halifesi diyorsan merak etme imamı da halifesi de şu anda hayatta hamdolsun. Bulut gibi, rüzgar gibi vve sessiz gizli.. ALLAH işinin başında demek istiyorum celle celalihu. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem işinin başında, insanlar ektiğini biçmekte..
Resim
Cevapla

“Kuran-ı Kerim Sohbetleri” sayfasına dön