TEVEKKÜL NASIL OLUR?

İmam-ı Gazalî (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

TEVEKKÜL NASIL OLUR?

Mesaj gönderen aNKa »

TEVEKKÜL NASIL OLUR?

Ey İlâhi sırları öğrenmek isteyen!
Sen bil ki, dinin bütün makamları üç asıl üzeri­nedir.
Ve din, o üç asıl üzerine dayanır ki, şunlardır:


1- İlim,
2- Hâl,
3- Amel'dir.

Kimi kişiler tevekkülü şöyle zannederler:

1- İşleri HAKK TEÂLÂ'ya havale etmeli, her işi oluruna bırakmalı.
2- İstekle hiç bir iş işlenmemeli, bir kazanç elde etmemeli.
3- Yarın için hiç bir şey ayırmamalı.
4- Yılandan, akrepten, arslandan ve kurttan kaçmamalı.
5- Hasta olursa ilâç kullanmamalı.
6- Dini, şeriatı öğrenmemeli; din düşmanlarından sakınmamalı!..


Bunlar baştan başa yanlış, hatalı düşüncelerdir.
Çünkü şeriate aykırıdır.
Oysa te­vekkül, şeriat temellerinin üstüne bina olunmuştur.
Öyleyse şeriate nasıl aykırı olabilir?

Âdemoğullarının ihtiyarı ve tevekkülü dört hususta olur:

Ya malı yoksa malı ele geçirmekte olur,
ya da elinde olan malı saklamakla olur.
Veya henüz gelmeyen zararı de­fetmektedir.
Yahut hastalıkları tedavi etmektedir.

Bunlar her birinde tevekkülün bir türlü hikmeti bulunmaktadır.


---İmam Gazali “Kimya-yı Saadet”---
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Mesaj gönderen Ahmed »



70 yıldır yemek yemeden yaşıyor!!!

70 yılı aşkın süredir yemek yemediğini, su içmediğini söyleyen 83 yaşındaki Hintli yogi, durumunu merak eden doktorlar tarafından hastanede gözlem altına alındı.

Bu müthiş iddiayı incelemeye değer bulan doktorlar, Prahlad Jani adlı uzun sakallı yogiyi Ahmedabad hastanesinde bazı testlerden geçirecek. Yoginin her anının kamera ile takip edileceğini belirten Ulusal Fizyoloji Enstitüsü Müdürü Dr. G. İlavazahagan, "Yapacağımız bu inceleme ve gözlemden, insanın içmeden yemeden nasıl hayatta kalabileceğine ilişkin bir işaret çıkacak mı, ona bakacağız..." dedi.

Savunma Bakanlığına bağlı olarak faaliyette bulunan enstitünün müdürü, tahlil sonuçlarının; doğal afetlerde, çetin şartlar altında veya Ay ve Mars'a seyahat gibi uzun uzay seferlerinde hayatta kalma stratejisi hazırlanmasına katkıda bulunabileceği yorumunu yaptı.

Doktorlar, yaşlı yoginin manyetik rezonans (MR) filmlerini çekecek. Yoginin kalp ve beyin faaliyetleri elektrodlar takılarak izlenecek, ayrıca kan tahlilleri yapılacak. Bütün bunlar üç hafta kadar sürecek.

Dr. İlavazahagan, yoginin hastaneye yatırıldıktan sonra ağzına bir damla su almadığını, hiçbir şey yemediğini, bu nedenle tuvalete de gitmediğini söyledi.

Doktor, yogiyi ayakta tutan enerjiyi "MR" görüntüleme tekniği sayesinde anlamaya çalışacaklarını belirtti.

Hintli doktor, "Jani, enerji toplamak için meditasyon yaptığını söylüyor. Askerlerimiz meditasyon yapamaz, ama bu yöntemin insan bedenine etkisi hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyoruz" diye konuştu.

Yogiyi izleyen ekipten sinir uzmanı Sudhir Şah da Jani'nin odasına 24 saat aralıksız çalışan 2 kamera yerleştirildiğini, yoginin odadan çıktığında da yine seyyar kamerayla takip edildiğini anlattı.

Gujarat eyaletinde yaşayan yaşlı yogi, 8 yaşındayken bir "tanrıça" tarafından takdis edileli beri yiyip içmediğini söylüyor.





İnternetten, bir haber sitesinden bugün(28 Nisan 2010) aldığım bir haber. Münir DERMAN Hocamızın sözleri geliyor hep aklıma
"Az yemekle insan yavaş yavaş melekler gibi olur. Evvelâ ahlâklı ol." Hintli yoginin durumu ne kadar doğru bir haber bilmiyorum...Ama o başarabiliyorsa diye de düşünmeden edemiyorum. Sizce TEVEKKÜL NASIL OLUR?


***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Mesaj gönderen Ahmed »


Sadece "taklit" yeterli midir tek başına? Niyet te önemli değil mi? Yoksa hırsız da taklit eder sevgiyi, güler yüzüne insanın, çalar zamanını, ahiretini...
Nedir Niyyet peki?
Niyet, Niyyet : Azim, kasıt, kesin irade; kalbin bir şeyi bilmesi; kalbin bir şeye karar verip, o işi niçin yapıldığını bilmesi anlamında bir fıkıh terimi. Çoğulu "niyyât"dır.

"Sabah akşam Rabbine, sırf O'nun rızasını dileyerek dua edenleri huzurundan kovma. Sen kafirlere, kâfirler de sana hesap verecek değildir. Yoksulları kovarsan, zâlimlerden olursun" (el-En'âm, 7/52).
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

pehlivan yazdı:Bu sitede en ağır hasta olarak kendimi görüyorum. Kac zamandır yazarım çizerim. Zannımca kronikvaka olduğuma karar verdiler ki daha sallamıyorlar da beni. Kulihvani hocam arada bir el eder. geçen elime reçeteyi tutuşturdular.Okuyunca öldüm resmen. işte bu;
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... e&pid=4238

Burada benim kaç zamandır ne ettiğim ne yaptığım. Tabir yeride ise soluklarım bile var.
Okuyunca yıkıldım ama bırakmadım. yiğidi gam öldürür umut yaşatır. Çok şükür umuduMuz var.

Farisi beyit
Taklidim bini aştı
Olmadı yine daştı
Maymun gözünü aştı
Muzun derdinde miyim

Beyitin üst kısmını geç. Ayak kurtarıyor
M (s.a.v) Uz (akıl) derdinde (derdinde) M (s.a.v) i(muhammedi) yim (ile)

Artık bu döktürme ise döktürdük

Muhammedi Muhabbetle...

Resim

Hayy oğul!

EL Eder-İZ!
GEL Eder-İZ!
BİZ-BiR-İZ-BİZ..
MuHaMMeDîyy-İZ..


Resim

ZEVK 4115

CeVR-i CiHÂN ÇaRK-ı ÇİLE!. ÖZ-ün gÖZ-den DÖK-türür DoST!
Her GeCe GüNDüZ-e GeBe!.. AŞK ŞaFaĞI-n SÖK-türür DoST!
DeL-i DoL-u BeN-cileyin!.. KûN KeRVÂNı-n PeHLiVÂN-ı
DeVe-ni DoST Der-gÂH-na!.. d-İZ-i ÜSTü ÇÖK-türür DoST!..


29.04.10 14:09
Ç-öl-de..
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Mesaj gönderen Ahmed »


Kapına varan olmaz mı telezzüz
Cemâlin gören olmaz mı telezzüz

Sana ihlâs ile sâlik olanlar
Senin aşkınla bulmaz mı telezzüz

Yürekden sıdk ile Allah diyenler
Derûnu cümle dolmaz mı telezzüz

Huzurunda senin irşâd olanlar
Kalıp hayretde kılmaz mı telezzüz

Girip dil şehrine kalbin derinde
Duran şeytânı sürmez mi telezzüz

Hakîkat erleri vahdet yüzünden
Kamu eşyada görmez mi telezzüz

Bu cân Yûsuf'unun hüsnün görenler
Serin sevdaya salmaz mı telezzüz

Pîrimiz Şeyh-i Sâmî sohbetini
İşiten kalbe ermez mi telezzüz

Alanlar himmeti Salih pîrinden
Dimâğ-ı cana girmez mi telezzüz

Salih Baba

telezzüz : lezzetlenmek, tat ve zevk almak, zevklenmek.
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
ibrahimemin
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 1
Kayıt: 02 Nis 2010, 02:00

Mesaj gönderen ibrahimemin »

tefekkürü ilahiye tecelliyi ilahiyenin o kuldaki nisbeti itibari iledir
sani i zülcelalin sanatına bakıp kudreti ilahiyi tefekkür etmek akıl itibarı iledir
efal i ilahiyenin kula verdiği musibetleri rahmani zülcemalin adaleti ilahiyesidir diye tefekkür etmek sabır itibarı iledir
nurun ala nur olan ilahın beşer denen ademde zıtlıklarla zuhura cıkan tecelliyi ilahiyesini hayretle tefekkür etmekte AŞK İTİBARI İLEDİR AŞŞŞŞŞŞK
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

ibrahimemin yazdı:tefekkürü ilahiye tecelliyi ilahiyenin o kuldaki nisbeti itibari iledir
san-i i zülcelalin sanatına bakıp kudret-i ilahiyi tefekkür etmek akıl itibarı iledir
efal-i ilahiyenin kula verdiği musibetleri rahmani zülcemalin adalet-i ilahiyesidir diye tefekkür etmek sabır itibarı iledir
nurun alâ nur olan ilahın beşer denen âdemde zıtlıklarla zuhura çıkan tecelli-yi ilahiyesini hayretle tefekkür etmekte AŞK İTİBARI İLEDİR AŞŞŞŞŞŞK
Muhammedü'l- Emin sallallahu aleyhi ve sellem'in emini "ibrahimemin" kardeşimiz,
Rahmetenlilâlemin Bulutundan gönül damlalarınızı huşu ile okudum..

AŞK olsun inşaallah..
devamına duacıyız..

Muhammedi Muhabbetle...
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Mesaj gönderen simurg »

Hayret çok mühim o halde.

Hayret edebilme kabiliyeti,yada nasibide yine kudret-i ilahiye den olduğuna göre...

zıtlıklarla zuhura çıkan tecelliyi ilahiyeyi, hayretle tefekkür etmek


bunu çok düşünmem lazım
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Humeyranur yazdı:Hayret çok mühim o halde.

Hayret edebilme kabiliyeti,yada nasibide yine kudret-i ilahiye den olduğuna göre...

zıtlıklarla zuhura çıkan tecelliyi ilahiyeyi, hayretle tefekkür etmek


bunu çok düşünmem lazım


Kıymetli kardeşim hocamızın ''ZUHURÂTTA ZAMİR ZEVKLERİ'' zevkle okumuştum. Sizinlede paylaşmak istedim yararlı olacaktır tefekkürünüzde... ALLAHu Zü'l CELALimiz HAZMını versin İNŞAALLAH!

ZUHURÂTTA ZAMİR ZEVKLERİ


Resim

ZUHURÂT :
Birden oluveren şeyler.
Hesapta olmayan umulmadık hâdiseler.
Sünuhat. Zuhur edişler. Vaki’ oluşlar.
Yok iken var edilişler.
Sistemi var eden Allahu zülcelâl’in,
her ân ve hiç durmadan yok ediş – var ediş "kûn! feyekûn" şe’enleri..

ZAMİR :
Konuşan, konuşulan ve bahsedilen nesne ve şahıs isimlerinin yerlerine gelen kelimedir.

ZEVK :

Şeriat-ı Muhammedullah’taki “Söz” ün,
Tarikat-ı Mahmudullah’taki “Sohbet” in,
Hakikat-ı Habibullah’taki “Hazz” ın,
Mârifet-i Ahmedullah’taki “Neş’e” sidir şu ândaki…

Allah’ımızın rıza rengi,
Muhammed’imizin meşk mihengi,
Erenlerin aşk ahengi içinde 4 lü sistemde;
Ben, Sen, O, Biz;
buyurun gerçek “BİZ” likte ve “BİR” likte bakalım “kim?”, “KİM?” imiş!..



Resim

I- O….

1- Genelde hakkında bahsedilen her nesne – şey için “O” deriz.
O kalem, O karanfil, O kuş…

2- Genelde hakkında konuşulan her şahıs – kimse için de “O” deriz.
O Fatma, O Ali..

3- Özelde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) için “O” deriz.

بَلْ جَاء بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ

Resim----“Bel cae bil hakki ve saddekal murselin : Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.” (Sâffât 37/37)

4- Özelden de özelde ALLAHÜ ZܒL-CELÂL için “O” deriz.

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ

Resim----“Kul hüvallahü ehad : De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.” (İhlâs 112/1)

İşte bu sonsuz âlemler içinde aklı olan ve İnsan sûretinde yaratılan kimlik ve kişilik sahibi; bütün “O” ları yok iken Nurundan var eden ALLAHÜ ZܒL-CELÂL’i bilir ve O’nun Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem)’ i duyar – uyar, ALLAHÜ ZܒL-CELÂL ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e teslim olup da Vahdet-i Mevcûdu İlim edip Vahdet-i Vücûd Neş’esini, Vâcibü’l –Vücûd’a şâhid oluş “BİZ” liğinde “BİR” oluş şerefini yaşar İnşâallah…

İLÂHE İLLÂHÜVE (HU) : O’ndan başka ilâh yoktur :
Ulûhiyyet Tevhidi: (Gaibî - Esmâî) her zaman, her yerde ve her halde herkesle ve her şeyle Hâzır-Nâzır ve Murakıb olduğu halde gözükmeyen (gâib) O’ndan başka ilâh yoktur...
Düşünüp zevk et ki Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bize böyle tebliğ ediyor...
Âcizâne tesbitlerime göre: Bakara 2/163,255; Âl-i İmrân 3/1,6,18; Nisâ 4/87; En’âm 6/102,106; A’râf 7/158; Tevbe 9/31; Hûd 11/14; Ra’d 13/30; Tâ Hâ 20/8,98; Mü’minun 23/116; Neml 27/26; Mü’min 40/62,65; Duhân 44/8, Muhammed 47/19; Haşr 59/22,23; Tegâbûn 64/13; Müzemmil 73/9 âyetlerinde geçmektedir…


II- SEN…

1- Genelde kendisine konuşulan her şahıs – kimse için “Sen” deriz. SenFatma, Sen Ali..

2- Özelde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) için “Sen” deriz.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ

Resim----“Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemin : (Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)

3- Özelden de özelde ALLAHÜ ZܒL-CELÂL için “Sen” deriz.

Kendini bilen elbette Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ i bulur ALLAHÜ ZܒL-CELÂL’i de bilir; ALLAHÜ ZܒL-CELÂL ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e iman edip da Vahdet-i Vücûdu İrade edip Vahdet-i Şühûd Neş’esini, Vâcibü’l –Şühûd’a şâhid oluş “BİZ” liğinde “BİR” oluş şerefini yaşar İnşâallah…

İLÂHE İLLÂENTE: Senden başka ilâh yoktur :
Ulûhiyyet Tevhidi: (Muhattâbî - Sıfatî) Yâkînî bir tevhid dir.
İyi anla Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: “ İLÂHE İLL ENTE: Senden başka ilâh yoktur.”
Kur’ân-ı Kerîm’ de Enbiyâ 21/87 âyeti celîlesinde 1 defa geçmektedir.

وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ

Resim----“Ve zen nuni iz zehebe müğadiben fe zanne el len nakdira aleyhi fe nada fiz zulümati el la ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimin : Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içinde: «Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!» diye niyaz etti.” (Enbiyâ 21/87)


III- Ben…

1- Genelde konuşan her şahıs – kimse : “Ben” der.
Ben Fatma, Ben Ali..

2- Özelde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de : “Ben” der..

Resim---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem); Ümmü A’lâ (radiyallahu anhu)’nun, Osman İbni Maz’un’un ölümünden sonra onu tezkiye için söylediği:
“ALLAH (bu imânlı, tâatli kuluna ikrâm etmez de) ya kime ikrâm eder?” demesi üzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “ALLAH’a yemin ederim ki Ben ALLAH’ın bir peygamberi iken, Bana (ve size yarın) ALLAH tarafından ne muamele yapılacağını bilemem!” buyurdu.
(Buhârî, Cenâiz 3, Tâbir 13)

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَاسْتَقِيمُوا إِلَيْهِ وَاسْتَغْفِرُوهُ وَوَيْلٌ لِّلْمُشْرِكِينَ

Resim----“Kul innema ene beşerum mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahidün festekiymu ileyhi vestağfiruh ve veylül lil müşrikin : De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline!” (Fussilet 41/6)


3- En özelde ALLAHÜ ZܒL-CELÂLVâcibü’l– Vücûd Zâtı için “BEN” buyurur.

Kendini bulan elbette Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile “Bile” olup; ALLAHÜ ZܒL-CELÂL ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e Tâbi olur da Vahdet-i Şühûdu İdrak edip Vahdet-i Sücûd Neş’esini, Vâcibü’l –Uhûd’a İştirake şâhid oluş “BİZ” liğinde “BİR” oluş şerefi içinde yaşar İnşâallah…

İLÂHE İLL ENÂ!: BEN’den başka ilâh yoktur :
Ulûhiyyet Tevhidi: (Mütekellimi - Zâtî) EL AHADܒS- SAMEDܒl-VÂHİD olan ALLAHÜ ZܒL-CELÂL bizzâtihi Ulûhiyyetini kendisi ilân ediyor:
“ İLÂHE İLL ENÂ!: BEN’den başka ilâh yoktur.” buyuruyor...

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي

Resim----“İnneni enallahü la ilahe illa ene fa'büdni ve ekimis salate li zikri : Muhakkak ki BEN, yalnızca BEN Allah'ım. BEN’den başka ilâh yoktur. BANAkulluk et; BEN’i anmak için namaz kıl.” (Tâ H⠑0/14)

Resim---- “ALLAH kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahy ile, “L İLÂHE İLL ENÂ: BENden başka ilâh olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve BEN’den korkun.” diye gönderir...” (Nahl 16/2)

Resim---- “Biz senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki onu şöyle vahy etmiş olmayalım: “Ennehu Lâ İlâhe İllâ enâ....: gerçek şu ki BEN’den başka ilâh yoktur; Onun için hep BANAibâdet edin.” (Enbiyâ 21/25)


IV- Biz…

1- Genelde konuşan şahıslar – kimseler : “Biz” deriz.
Biz Fatma, Ali, Hasan, Hüseyin…

2- Özelde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de : “Biz” buyurur…

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Resim----“Ve ma erselnake illa kaffetel lin nasi beşirav ve nezirav ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun : Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ( Sebe’ 34/28)

Bütün insanlığa Mürşid-i Mutlak, Rehber-i Rıza olarak gönderilen Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hakk’ı duyup hayra uyanlar adına İmam-ı Mutlak olarak :

إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Resim----“İnnema kane kavlel mü'minine iza düu ilellahi ve rasulihi li yahküme beynehüm ey yekulu semi'na ve eta'na ve ülaike hümül müflihun : Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” (Nur 24/51)

Ve yine her namazımızda “BİZ” “BİR” iken İmam-ı Mutlak olarak buyurduğu gibi:

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ

Resim----“İyyake na'büdü ve iyyake nesteiyn : (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.” (Fâtiha 1/5)

3- En özelde ALLAHÜ ZܒL-CELÂL Vâcibü’l– Vücûd Zâtı için “Biz” buyurur.

وَهَذَا الْبَلَدِ الْأَمِينِ
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ

Resim----“Ve hazelbeledil'emiyni. Lekad halaknel'insane fiy ahseni takviymin : Bu güvenli beldeye-şehre (Mekke’ye) andolsun ki, BİZ, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık” (Tîn 95/3-4)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ

Resim----“Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)


V- Sükût…

Aziz kardeşler!
Bu anlatılmaya çalışılanlar sadece anlaşılsın diyedir.
Yoksa kelimelerin kısır târifleri içinde mârifet asla olamaz.
El Basîr (celle celâlihu), Mutlak görücüdür.
Bir kuş, bir bebek, bir genç, bir câhil bir kâmil de görücüdür.
Aynı kelimeyi kullanmak zorundayız.
Kendisine bahşedilen Akıl ve Nakil ni’metiyle Hakk’a inanıp Hayr’ı seçmek tercihi ile imtihan olan İnsanoğlu gerçekten Muhammedî, Kur’ânî ve Rabbânî oluş şuûruna ulaşırsa Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile “Bile” olup “BİZ” gözünden “BİR” i görürse tüm izafi, geçici ve Kulluk imtihanı gereği olan zamirler yerle bir olur..
Bizi, amellerimizi ve hatta düşüncelerimizi-dilemelerimizi dahi basit gözüken akıl ve cüz’i irademizle tercihimizle hayata geçiren ve hesabını da soracak olan :

وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا

Resim----“Ve ma teşaune illa en yeşaallahu innallahe kane 'aliymen hakiymen. : Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.” (İnsan 76/30)

Buyuran Rabbülâlemin ALLAHÜ ZܒL-CELÂL işin sonunda Ezeldeki gibi Ebedde de BİR ve TEK olarak kalacaktır.

Konuşan tek, muhattab yok, gaib yok, hiçbir şey yok ve her şey sükuta ermiş sükûn içinde mülkün Mâliki Kahhâr olan ALLAH (celle celâlihu)!
Soran da O, cevâb veren de O:

يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ


Resim----“Yevme hüm barizun la yahfa alellahi minhüm şey' li menil mülkül yevm lillahil vahidil kahhar : O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan TEK ALLAH'ındır.” (Mü’min 40/16)

Burada Mutlak anlamda Uluhiyyet (Allahlık) Tevhidi “Asl”en ve “Zât”en ortaya çıkmıştır.
Emrullah’la bildirilen Muaradullah’ın tek maksadı olan ŞEHÂDET şerefine İştirak etmeliyiz…

ALLAH (celle celâlihu) esması, başında harf-i târifi olmayan tek esmâdır.
Aslında hiçbir târife de sığmayan her şeyi yutan Lafzullah’dır.

O zaman farkında olmadan içlerinde yaşayıp durduğumuz ve Sükût Âleminde yok olan 4 Âlemdeki 4 Tevhidimizi Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “BİZ” liğinde “BİR” leyip buyuralım ve cümle cihana duyuralım İnşâallah…

Mübârek Muhammede’r- Resûlullah diliyle:
“Eşhedü en ilâhe illâ ALLAH ve Eşhedü enne Muhammede’r- Resûlullah”
Şehadet şerefinde Deryada damla olalım…

Şimdi artık sen de BİZ'im Divânemiz,
Kerevân Kıtmirimiz ve,
Hasbî-Habibî Hizmetçimiz Kul İhvânî Sefîlle BİRlikte:

Aşkı duyan bir Kuyu
Uyarır bin Kuyuyu
Şeker Şerbet Bal keser
Bin BİR kuyunun SUyu..

“ Hüve illâ Hüve”…

O’nda, O’ndan, O’na, O’nunla, O’nun aynasında O’nu seyret ve:

Tek aynada seyret SENi...
İstersen bin BİR parça et ve her parçacıkta yine tek tek seyret kendini...
Vahdeti ve kesreti akılda arama, ilâhî nakilde ara...
Aşkı ham akıl kaldıramaz!..
Çünkü aşk, aklın rüşde ermiş kâmil hâlidir.
Aşk, neticesiz ve nihâyetsiz bir akıştır.
Âşık ALLAHÜ ZܒL-CELÂL’den korkar Emrullahı işler ve Cemâlîni umar da Muradullahı diler...

Koca Âşık Ebû’l-Huseyin Nûri (ö: hicrî 295/milâdî 908):
“Ben ALLAH’a âşığım, O da bana âşık!”
Derken nasıl da “BİZ” im adımıza dalgalanmakta..
Damlalar; Deryaya da rüzgâra da, dalgaya da Sırr sâhilidir…

Azîz kardeşim, Bu böyledir diye hükmetmedim, böyle anladım bu şekilde arz ettim.
Bilir-bilmezler, cübbeliler-cübbesizler, gölgeliler-gölgesizler taşa tutmasın tez elden…
Yoksa Şerîat-ı Garra elbette; Tarikatı, Mârifeti ve Hakikatıyla birlikte bir bütün olup ayrı ayrı şeyler hâşâ değildir.
Tevhidullah tektir ve “ İLÂHE İLL ALLAH”dır.
Rabbü’l-âlemin’in kulları ârif olur, hikmet bulur, diğer söyleyiş şekilleri ile de ifâde edebilirler.
Netice Ulûhiyyette ALLAHÜ ZܒL-CELÂL’i eşsiz ve ortaksız bilip Ferdâniyet, Vahdâniyet ve Ahadiyetine imân ve bu imân üzerine ibâdet ve ameldir...
Zâten hikmet, söz ve amelde hakka isabet kaydedip cehâletten kemâlâta geçiştir insanoğlu için...

Muhammedî Muhabbetlerimizle…

9 ocak 2008
Gönül gârında..

Kulihvani
Resim
Cevapla

“►İmam-ı Gazali◄” sayfasına dön