DAHILEK YA RESULALLAH
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00
DAHILEK YA RESULALLAH
DAHİLEK YÂ RESÛLALLAH
Gönül hun oldu şevkinden boyandım Ya Rasûlallah(sav)
Nasıl bilmem bu nîrana dayandım Ya Rasûlallah
Ezel bezminde bir dinmez figandım Ya Rasûlallah
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah
Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen
Muazzam bir sehasın sen, dilersen rehnümasın sen
Habîb-i Kibriyasın sen, Muhammed Mustafasın sen
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah
Gül açmaz çağlayan akmaz, İlâhi nurun olmazsa
Söner âlem, nefes kalmaz, felek manzûrun olmazsa
Firak ağlar,visal ağlar, ezel mestûrun olmazsa
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah
Erir canlar o gül bûyi revan bahşın hevasından
Güneş titrer, yanar didarının bak ihtirasından
Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasından
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah
Susuz kalsam, yanan çöllerde can versem elem duymam
Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlardan nem duymam
Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah
Ne devlettir yumup aşkınla göz, rahında can vermek
Nasip olmaz mı sultanım haremgahında can vermek
Sönerken gözlerim asan olur âhında can vermek
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah
Boyun büktüm, perişanım, bu derdin sende tedbîri
Lebim kavruldu ateşten döner pâyinde tezkîri
Ne dem gönlün murad eylerse taltif eyle kıtmîri
Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah(sav)
Yaman Dede (1888-1963)
Yaman Dede'nin ve Güllerin Efendisinin , Ricali Gayb Ordusunun ve tüm Şehid ve Şühedanın, Hakk Dostlarının aziz ve mübarek Ruhlarına armagan ediyorum......
Lütfen bir Fatiha gönderelim....
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/krgl.jpg[/img]
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM
BİSMİLLAHİRRAHMÂNİRRAHÎM
EL-HAMDU LİLLAHİ RABBİ'L-ÂLEMİN
ER-RAHMÂN ER-RAHÎM
MALİKİ YEVMİ'D-DİN
İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'İN
İHDİNA'S-SIRATA'L-MUSTAKİM
SIRAT ELLEZİNE EN'AMTE 'ALEYHİM GAYRI'L-MAĞDUBİ 'ALEYHİM
VE LE'D-DALLİN ÂMİN ÂMİN ÂMİN
Nurtenim, şad olasın sağ olasın var olasın...
BİSMİLLAHİRRAHMÂNİRRAHÎM
EL-HAMDU LİLLAHİ RABBİ'L-ÂLEMİN
ER-RAHMÂN ER-RAHÎM
MALİKİ YEVMİ'D-DİN
İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'İN
İHDİNA'S-SIRATA'L-MUSTAKİM
SIRAT ELLEZİNE EN'AMTE 'ALEYHİM GAYRI'L-MAĞDUBİ 'ALEYHİM
VE LE'D-DALLİN ÂMİN ÂMİN ÂMİN
Nurtenim, şad olasın sağ olasın var olasın...
- ozgur_11
- Üye
- Mesajlar: 31
- Kayıt: 21 Mar 2008, 02:00
GÜLMEK YAKIŞIRDI EFENDİME
Gülmek Yakışırdı Efendime
Kainat Gülü Hz.Muhammed (s.a.v) hemen herkese karşı gülümseyen bir çehre ile şefkat ve sevgi gösterirdi. Onaylamadığı olaylar karşısında hafifçe yüzü kızarır, alnının ortasındaki damarlar çıkar, ancak kimseye karşı kırıcı bir kızgınlık sergilemezdi.
Çok gülmenin,kahkahalarla kendinden geçmenin kalbi öldürdüğünü işaret eden Allah Rasülü, müminin mümine tebessüm göstermesini sadaka saymıştı. Genelde tebessüm eden, nadiren dişleri görünecek derecede gülen Efendimiz, bazı olaylar karşısında gülmüş, hatta yalansız hakiki esprilerle insanları güldürmüştür. Şimdi, Gülü gülümseten birkaç sahne izleyelim:
İnanmazsan Omzum Şahit
Mekke fethedilmiş, İslamın zafer kazanan ordusu tebliğ yapmak üzere yakın kabilelere doğru yürüyor. Rasülullaha süt anneliği yapan Halimenin kabilesi Sâd Oğulları da bu kabilelerden. Sâd Oğullarından küçük çaplı direniş gösterenler olsa da İslamı kabul ediyorlar.
Rasülullah bizzat el tutmak şeklinde sıraya giren erkeklerle biatleşirken; Onu görmekte ısrar eden bir hanıma İslam askerleri engel oluyor. Hanım: Ben onun kardeşiyim, mutlaka Onunla konuşacağım, bırakın beni! diye feryat ederken uzaktan olayı izleyen Allah Rasülü:Bırakın gelsin buyurunca hanım huzura geliyor.Aralarında şu konuşma geçiyor:
-Ey Muhammed, ben senin kardeşinim. Küçük yaşta bizim kabilemizde annem Halime sana süt verdi. Biz süt kardeşiz ya Muhammed! Süt kardeşin Şeymayı hatırlamadın mı?
Aradan 50 yılı aşkın bir süre geçmiş. Henüz 3-5 yaşlarında süt kardeşleri ile birlikte olmuş, bir daha onları hiç görmemiş Rasül. Konuşan kişinin Şeyma olduğundan emin olmak istiyor:
-Nereden bileyim senin Şeyma olduğunu? Delilin ne?
Hz.Şeyma durum karşısında bunalıyor. Yayla günlerinden misaller veriyor. Nasıl oyun oynadıklarını, keçileri kovaladıklarını, kır çiçeklerinden demetler yaptıklarını anlatıyor bir bir. Ancak Rasülullah ikna olacak gibi değil. Tekrarlıyor:
-Bana açıkça bir delil göster! Ne bilelim senin Şeyma olduğunu.
Hz.Şeyma son bir gayretle konuşuyor:
-Tamam, işte sana delilim, şimdi göreceksin!..
Gömleğinin düğmelerini çözüp sol omzunu açtıktan sonra Rasülullaha:
-Muhammed, hani bir gün süt kardeşin Abdullahla çayırda güreş tutmuştunuz da sen onu yenmek üzere iken ben kardeşimi kollamak üzere araya girmiştim. Sen de o zaman var gücünle bana yönelmiş, omzumu ısırmıştın!.. Bak yıllar geçti diş izlerin hala omzumda Bunu da mı hatırlamadın?...
Rasülullah, başını çevirir:
-Tamam, kapat omzunu Allah iyiliğini versin!..
Bunu derken Rasül, Şeymanın ispat gayretinden öyle hoşlanır ki; uzun süre gülmekten kendini alamaz. Olayı hatırlamıştır. Şeyma kelime-i şehadet getirir.
Rasülullah :
Şeymaya ikramda bulunun, ganimetlerden hediyeler verin diye emir buyurur.
Yaşlı Kadınların Cennette Yeri Yok
Medineli ihtiyar kadınlardan biri Rasülullaha gelir.Gayet samimi bir istekle sorar:Ya Rasulallah ben cennete girebilecek miyim?
Rasülullah:
-Yaşlı kadınların cennette yeri yok!..
Bunun üzerine derin bir hayal kırıklığı yaşayan kadın iç çekerek, ağlayarak evine doğru yönelir. Rasülullah tebessüm eder, son derece keyifle güler. Ardından seslenir:
-Gel, geeeel... Bak dinle!.. Yaşlı kadınların cennette yeri yok, çünkü oraya yaşlı değil, olgun ve zinde bir yaşta gireceksin!..
Bunun üzerine ihtiyar kadın gözyaşlarını siler, yüzünde aldığı müjdenin sevinç pırıltıları ve minnetle oradan ayrılır.
Suratımız Bulamaç Oldu
Aişe-i Hümeyra(r. a) anlatıyor: Bir miktar un bulamacı pişirip getirdim. Rasülullah (s. a.v) diğer eşi Sevde ile benim aramda oturuyordu. Sevdeye Buyur bu yemekten ye! dedim. O yemek istemedi.
Tekrar; Ye! diye ısrar ettiysem de yine O, yemekten kaçındı.Ben bu sefer; Ya yersin,ya da yüzüne gözüne sıvaştırırım! dedim ama O yine yemedi. Ben bunun üzerine elimi bulamacın içene sokup Onun yüzüne çaldım. Rasülullah(s. a.v) güldü ve kenara çekilip Sevdeye: Sen de onun yüzüne sür! dedi.O da benim yüzüme sürdü. Nebi (a.s.) bizi seyrederken uzun uzun güldü.
O esnada Hz.Ömer (r.a) hane-i saadetin kapısına gelerek; Ya Abdullah! diye seslendi.
Cenab-ı Rasül (s.a.v) Onun içeriye gireceğini sanarak bize: Kalkın yüzlerinizi yıkayın dedi.
Ben, Rasülullah (s. a.v)ın Ömer (r. a) den çekinmesinden dolayı, daima Ömerden korkardım. O gün hücremizde bir şenlik havası esmiş, Rasülullah çok keyiflenmişti.
***
Henüz gerçek manada tanımlanamayan insanoğlunu tarife çalışan cümlelerden biri de Gülen tek canlı olması.
Gülmek; yüzünüzde güller açması demek.
Gülmek; sevgiyi sevilene izhar etmek.
Gülmek; nefretle bakana hükmen galip gelmek.
Gülmek; gönül kalelerini silahsız fethetmek!..
Gülmek yakışırdı Efendime!...
Surat asmak Ebu Cehillerin olsun!..
Mümin; gülümseyen, güldüğünde simasında Cemalullah seyredilen insandır.
Lütfen gülümseyiniz!...
__________________
MEHMET DOĞRAMACI
Kainat Gülü Hz.Muhammed (s.a.v) hemen herkese karşı gülümseyen bir çehre ile şefkat ve sevgi gösterirdi. Onaylamadığı olaylar karşısında hafifçe yüzü kızarır, alnının ortasındaki damarlar çıkar, ancak kimseye karşı kırıcı bir kızgınlık sergilemezdi.
Çok gülmenin,kahkahalarla kendinden geçmenin kalbi öldürdüğünü işaret eden Allah Rasülü, müminin mümine tebessüm göstermesini sadaka saymıştı. Genelde tebessüm eden, nadiren dişleri görünecek derecede gülen Efendimiz, bazı olaylar karşısında gülmüş, hatta yalansız hakiki esprilerle insanları güldürmüştür. Şimdi, Gülü gülümseten birkaç sahne izleyelim:
İnanmazsan Omzum Şahit
Mekke fethedilmiş, İslamın zafer kazanan ordusu tebliğ yapmak üzere yakın kabilelere doğru yürüyor. Rasülullaha süt anneliği yapan Halimenin kabilesi Sâd Oğulları da bu kabilelerden. Sâd Oğullarından küçük çaplı direniş gösterenler olsa da İslamı kabul ediyorlar.
Rasülullah bizzat el tutmak şeklinde sıraya giren erkeklerle biatleşirken; Onu görmekte ısrar eden bir hanıma İslam askerleri engel oluyor. Hanım: Ben onun kardeşiyim, mutlaka Onunla konuşacağım, bırakın beni! diye feryat ederken uzaktan olayı izleyen Allah Rasülü:Bırakın gelsin buyurunca hanım huzura geliyor.Aralarında şu konuşma geçiyor:
-Ey Muhammed, ben senin kardeşinim. Küçük yaşta bizim kabilemizde annem Halime sana süt verdi. Biz süt kardeşiz ya Muhammed! Süt kardeşin Şeymayı hatırlamadın mı?
Aradan 50 yılı aşkın bir süre geçmiş. Henüz 3-5 yaşlarında süt kardeşleri ile birlikte olmuş, bir daha onları hiç görmemiş Rasül. Konuşan kişinin Şeyma olduğundan emin olmak istiyor:
-Nereden bileyim senin Şeyma olduğunu? Delilin ne?
Hz.Şeyma durum karşısında bunalıyor. Yayla günlerinden misaller veriyor. Nasıl oyun oynadıklarını, keçileri kovaladıklarını, kır çiçeklerinden demetler yaptıklarını anlatıyor bir bir. Ancak Rasülullah ikna olacak gibi değil. Tekrarlıyor:
-Bana açıkça bir delil göster! Ne bilelim senin Şeyma olduğunu.
Hz.Şeyma son bir gayretle konuşuyor:
-Tamam, işte sana delilim, şimdi göreceksin!..
Gömleğinin düğmelerini çözüp sol omzunu açtıktan sonra Rasülullaha:
-Muhammed, hani bir gün süt kardeşin Abdullahla çayırda güreş tutmuştunuz da sen onu yenmek üzere iken ben kardeşimi kollamak üzere araya girmiştim. Sen de o zaman var gücünle bana yönelmiş, omzumu ısırmıştın!.. Bak yıllar geçti diş izlerin hala omzumda Bunu da mı hatırlamadın?...
Rasülullah, başını çevirir:
-Tamam, kapat omzunu Allah iyiliğini versin!..
Bunu derken Rasül, Şeymanın ispat gayretinden öyle hoşlanır ki; uzun süre gülmekten kendini alamaz. Olayı hatırlamıştır. Şeyma kelime-i şehadet getirir.
Rasülullah :
Şeymaya ikramda bulunun, ganimetlerden hediyeler verin diye emir buyurur.
Yaşlı Kadınların Cennette Yeri Yok
Medineli ihtiyar kadınlardan biri Rasülullaha gelir.Gayet samimi bir istekle sorar:Ya Rasulallah ben cennete girebilecek miyim?
Rasülullah:
-Yaşlı kadınların cennette yeri yok!..
Bunun üzerine derin bir hayal kırıklığı yaşayan kadın iç çekerek, ağlayarak evine doğru yönelir. Rasülullah tebessüm eder, son derece keyifle güler. Ardından seslenir:
-Gel, geeeel... Bak dinle!.. Yaşlı kadınların cennette yeri yok, çünkü oraya yaşlı değil, olgun ve zinde bir yaşta gireceksin!..
Bunun üzerine ihtiyar kadın gözyaşlarını siler, yüzünde aldığı müjdenin sevinç pırıltıları ve minnetle oradan ayrılır.
Suratımız Bulamaç Oldu
Aişe-i Hümeyra(r. a) anlatıyor: Bir miktar un bulamacı pişirip getirdim. Rasülullah (s. a.v) diğer eşi Sevde ile benim aramda oturuyordu. Sevdeye Buyur bu yemekten ye! dedim. O yemek istemedi.
Tekrar; Ye! diye ısrar ettiysem de yine O, yemekten kaçındı.Ben bu sefer; Ya yersin,ya da yüzüne gözüne sıvaştırırım! dedim ama O yine yemedi. Ben bunun üzerine elimi bulamacın içene sokup Onun yüzüne çaldım. Rasülullah(s. a.v) güldü ve kenara çekilip Sevdeye: Sen de onun yüzüne sür! dedi.O da benim yüzüme sürdü. Nebi (a.s.) bizi seyrederken uzun uzun güldü.
O esnada Hz.Ömer (r.a) hane-i saadetin kapısına gelerek; Ya Abdullah! diye seslendi.
Cenab-ı Rasül (s.a.v) Onun içeriye gireceğini sanarak bize: Kalkın yüzlerinizi yıkayın dedi.
Ben, Rasülullah (s. a.v)ın Ömer (r. a) den çekinmesinden dolayı, daima Ömerden korkardım. O gün hücremizde bir şenlik havası esmiş, Rasülullah çok keyiflenmişti.
***
Henüz gerçek manada tanımlanamayan insanoğlunu tarife çalışan cümlelerden biri de Gülen tek canlı olması.
Gülmek; yüzünüzde güller açması demek.
Gülmek; sevgiyi sevilene izhar etmek.
Gülmek; nefretle bakana hükmen galip gelmek.
Gülmek; gönül kalelerini silahsız fethetmek!..
Gülmek yakışırdı Efendime!...
Surat asmak Ebu Cehillerin olsun!..
Mümin; gülümseyen, güldüğünde simasında Cemalullah seyredilen insandır.
Lütfen gülümseyiniz!...
__________________
MEHMET DOĞRAMACI
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00