Rasûlu Ekrem buyurdu:
“Ümmetim 1400 senesine erişir, 1500 e varmaz!”
Yer yer kıyâmet kopar…
En son Mekke’de..Son Medine’de…
Ondan sonra bütün kâinat…
...
Dr. Münir Derman (k.s.)
ALLAH Dostu der ki 2 den alıntıdır
Ümmetim 1400 senesine erişir, 1500 e varmaz!
- bandito
- Yeni Üye
- Mesajlar: 10
- Kayıt: 02 Kas 2007, 02:00
Ümmetim 1400 senesine erişir, 1500 e varmaz!
En son bandito tarafından 27 Ağu 2010, 17:15 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
EVET MÜNİR DERMAN HZ.LERİNİN KİTABINDA GEÇİYOR VE BENDE ALTINI ÇİZMİŞTİM OKURKEN. KANIMCA HİCRİ YIL OLUYOR VE BÜYÜK ÜSTAD VE MUCTEHID BEDIUZZAMAN HZ.LERİNİN RİSALE-İ NUR KİTABINDADA EBCED HESABI ILE 1500 YILLAR OLARAK ÇIKIYOR.
TABİ Kİ PEYGAMBERIMIZE SORULDUĞUNDA KIYAMET HAKKINDA, PEYGAMBERIMIZ GAYBI ANCAK ALLAH BİLİR ŞEKLİNDE CEVAP VEREREK SORU SORULAN SORANDAN BU KONU HAKKINDA ÇOK BİLGİLİ DEĞİL DİYOR.
ŞU KESİN Kİ BİZLER AHİR ZAMANDA YAŞIYORUZ VE BU ZAMAN KIYAMETE EN YAKIN ZAMANLARDIR. KIYAMETİN BÜTÜN KÜÇÜK ALEMETLERİ BELİRMİŞ DURUMDA VE BUNLARI BURADA YAZMAYA ŞUAN İÇİN HACET GÖRMÜYORUM AMA BEKLENEN BÜYÜK ALAMETLER KAPIDA. BİZİM İÇİNN TARİH OLARAK TAM NE ZAMAN OLACAĞINDAN ÇOK, EN ÖNEMLİSİ BU DEHŞETLİ ZAMANDA İMAN VE KUR'AN YOLUNDAN AYRILMAMAYA ÇALISMAKTIR.
TABİ Kİ PEYGAMBERIMIZE SORULDUĞUNDA KIYAMET HAKKINDA, PEYGAMBERIMIZ GAYBI ANCAK ALLAH BİLİR ŞEKLİNDE CEVAP VEREREK SORU SORULAN SORANDAN BU KONU HAKKINDA ÇOK BİLGİLİ DEĞİL DİYOR.
ŞU KESİN Kİ BİZLER AHİR ZAMANDA YAŞIYORUZ VE BU ZAMAN KIYAMETE EN YAKIN ZAMANLARDIR. KIYAMETİN BÜTÜN KÜÇÜK ALEMETLERİ BELİRMİŞ DURUMDA VE BUNLARI BURADA YAZMAYA ŞUAN İÇİN HACET GÖRMÜYORUM AMA BEKLENEN BÜYÜK ALAMETLER KAPIDA. BİZİM İÇİNN TARİH OLARAK TAM NE ZAMAN OLACAĞINDAN ÇOK, EN ÖNEMLİSİ BU DEHŞETLİ ZAMANDA İMAN VE KUR'AN YOLUNDAN AYRILMAMAYA ÇALISMAKTIR.
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
Sevgili Kardesim Cumaniz Mubarek Olsun,
Asagidaki linkte Bawa Hz.leri kiyamet konusundan biraz bahsetmis. Yarari olur acisindan linki veriyorum:
HAYATIN SUFÎ YÖNÜ
ONUNCU KISIM
HESAB VERME GÜNÜ NEDİR?
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... e&pid=3749
Selam sevgi ve muhabbetlerimle
Gariban
Asagidaki linkte Bawa Hz.leri kiyamet konusundan biraz bahsetmis. Yarari olur acisindan linki veriyorum:
HAYATIN SUFÎ YÖNÜ
ONUNCU KISIM
HESAB VERME GÜNÜ NEDİR?
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... e&pid=3749
Selam sevgi ve muhabbetlerimle
Gariban
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12888
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
çok sevgili can kardeşlerim,
ben de HASAN DAĞININ ETEKLERİNDEKİ HELVADERE KASABASINDAN CUMAMIZ MÜBÂREK OLSUN DERİM.
CÜMLENİZE GÖNÜL DOLUSU SEVGİLER SUNARIM..
bahsi geçen hadisin arapçasını çok iyi incelemek gerekmektedir inşaallah...
her cuma görüşürüz inşaallah..
2500 metreden Yayla hatraları yazarız inşaallah resimler çekmekteyiz dağın taşın kurdun kuşun..
es selam Resulullah sav e ve BİZ e olsun ecmain..
ben de HASAN DAĞININ ETEKLERİNDEKİ HELVADERE KASABASINDAN CUMAMIZ MÜBÂREK OLSUN DERİM.
CÜMLENİZE GÖNÜL DOLUSU SEVGİLER SUNARIM..
bahsi geçen hadisin arapçasını çok iyi incelemek gerekmektedir inşaallah...
her cuma görüşürüz inşaallah..
2500 metreden Yayla hatraları yazarız inşaallah resimler çekmekteyiz dağın taşın kurdun kuşun..
es selam Resulullah sav e ve BİZ e olsun ecmain..
- Hakan
- Moderatör
- Mesajlar: 4965
- Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00
Hayırlı Cumalar Dosd Muhammediler...
Kulihvani Hocamızın da dediği gibi bu hususta gereken notlar alındı ve sorunuzu cevabını inşallah Kulihvani Canımızın arapça bilgisiyle birlikte hadisi inceledikten sonra ayrıntılı olarak işleyerek bilgilendireceğiz ve bilgileneceğiz inşallah.
Selam ve Dua ile...
Muhammedi muhabbetle...
Kulihvani Hocamızın da dediği gibi bu hususta gereken notlar alındı ve sorunuzu cevabını inşallah Kulihvani Canımızın arapça bilgisiyle birlikte hadisi inceledikten sonra ayrıntılı olarak işleyerek bilgilendireceğiz ve bilgileneceğiz inşallah.
Selam ve Dua ile...
Muhammedi muhabbetle...
Soru:
İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat adlı eserlerinin birinde kıyametin hicri 2000 yılında kopacağını söyler. Bediüzzaman Hazretleri ise kıyametin kopacağı vakti kimse tam olarak bilmez ancak kalbine kuvvetli olarak ihtar edilen hicri 1545 tarihini kıyametin kopabileceği zaman olarak ima eder. Birincisi bu yücelerin söylediklerine ne dersiniz. İkincisi kıyamet falan vakit kopacaktır manasında Resulullahtan (A.S.M.) bir söz çıkmış mıdır?
Cevabımız:
Değerli Kardeşimiz;
Cifir ve ebced bir ilim dalıdır. Allahın gelecek ve geçmişle ilgili koyduğu bazı sırların anlaşılması ve şifrelerin çözülmesi için kullanılmaktadır. Fakat bunlar gaybı bilmek değildir. Sadece okumasını bilmektir. Çince bir yazıyı bilmeyen birisi resme bakıyorum zanneder. Halbuki bu dili bilenler çok manalar anlayacaktır.
İşte ebced ve cifir ilmi de Allahın geçmişe ve geleceğe yönelik koyduğu bazı şifreleri öğrenme ve okuma sanatıdır.
Bu ilim dalının özünü Hz. Ali (r.a) Peygamber Efendimizden almıştır. Bu nedenle bu ilmin kaynağı vahye dayanmaktadır. Hz. Ali aldığı bu sırları bazı kaide ve kurallarla belirlemiştir. Özellikle seyyidler sülalesinin bildiği söylenen bu kuralları kemaliyle ahir zamanda geleceği müjdelenen Mehdinin bilebileceği söylenmiştir. (Katip Çelebi, Keşfuzzunun, İlmu Cifir Maddesi)
Bu ilmin bazı yahudiler tarafından bilindiğini gösteren açıklamalar vardır. Örneğin elif lam mim ayeti okununca yahudiler ümmet-i muhammedin ömrünün az olacağını söylemişler fakat Peygamberimiz başka ayetler okuyunca seslerini kesmişlerdir. Diğer bir örnek ise Kuranda geçen beldetüün tayyibetün ifadesidir. Bu ifade ebced ilmiyle hesab edilince İstanbulun fetih tarihi çıkmaktadır. (İsmail Hekimoğlu, Yeni Ansiklopedi, Ebced Maddesi)
İşte Kuran ve Hadislerde gizlenmiş bu sırları okuma ilmine Ebced ve Cifir ilmi denilmektedir.
Bu konuda geniş açıklamalar ve örnekler için Abdulkadir Badıllının hazırladığı ve envar yayınlarında çıkan Kudsi Kaynaklar isimli eserine bakılabilir.
Allahın ilmi, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hadiseleri, zamanları ve mekânları kuşatmıştır. O ilmin haricinde hiçbir şey kalamaz ve ondan saklanamaz.
Henüz vukuâ gelmemiş gaybî olayları ancak Allah bilir. Allahtan başkası gaybı bilemez. Mugayyebât-ı hamse denilen beş şey vardır ki, bunlar yalnız Allahın ilmindedir. 1- Ana rahmindeki çocuğun bütün insanlardan farklı olan siması ve mânevî istidat siması. 2- Henüz gaybda olan ve şehâdet âleminde belirtileri bulunmayan bir yağmurun ne zaman yağacağı. 3- İnsanın yarın ne kazanıp, ne kaybedeceği. 4- İnsanın ne zaman, nerede ve ne şekilde vefat edeceği. 5- Kıyametin ne zaman kopacağı.
İslâm âlimleri, Gaybı, Allahtan başkası bilemez düsturuna karşı hürmetsizlik ve itaatsizlik etmemek için, gaybdan haber vermeyi yasak görmüşler. Haber verenler de, yalnız işâret sûretinde perdeli ve kapalı olarak ihbar etmişlerdir.
İstikbalden haber vermekte kullanılan ilim, cifir ilmi ve ebced hesabıdır. Arapça harflerin her birinin belli bir rakam değeri vardır. Bu ebced hesabı, İslâmiyetten evvel de bilinmekteydi. Bu hakikati, Bediüzzaman şöyle teyid eder: Bir zaman, Benî-İsrâil âlimlerinden bir kısmı huzur-u peygamberî de sûrelerin başlarındaki elif-lâm-mim gibi harfleri işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler: Ya Muhammed! Senin ümmetinin müddeti pek azdır. Onlara dedi: Az değil. Sâir sûrelerin başlarındaki kesik harfleri okudu ve ferman etti: Daha var. Onlar sustular.
..Hazret-i Alinin (r.a) Kaside-i Celcelûtiyesi, baştan nihayete kadar, bir nevî ebced ve cifir hesabı üzerine telif edilmiştir. Hem, Cafer-i Sadık ve Muhyiddin-i Arabî (k.s) gibi gaybî sırlar ile uğraşan zatlar ve harf ilminin sırlarına çalışanlar, bu ebced hesabını gaybî bir düstur ve bir anahtar kabul etmişler. (Şuâlar, s. 613)
İşte, âhir zamandan ve kıyametten haber veren bir hadis-i şerifi, Bediüzzaman ebced ve cifir ilmiyle tahlil eder ve bir takım tarihler çıkarır. Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirine alel-hakkı hattâ yetiyallahü bi emrihî. Meâlen: Ümmetimden bir taife Allahın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak üzerinde galip olacaktır.
Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî. Ebced ve cifir ilmiyle rakam değeri Rûmi tarihle 1542. (Milâdî 2126)
Zâhirine alel-hak. Rûmî 1506 (Milâdî 2090)
Hattâ yetiyallahü bi emrihî. Rûmi 1545 (Milâdî 2129)
Risâle-i Nur talebelerinin ne zamana kadar devam edeceğini düşündüğü bir sırada, Ramazan-ı Şerifin onuncu gününün ikinci saatinde birden kalbine bu hadisin ihtar edildiğini söyleyen Bediüzzaman, 1506 tarihine, yâni, 2090 Milâdî tarihine kadar zâhir, âşikârâne, belki galibâne hizmetler yapılacağını, sonra 1542 tarihine kadar, yâni, Milâdî 2126 yılına kadar, gizli ve mağlûbiyet içinde irşad ve tenvir vazifesini sürdüreceğini; sonra 1545 de, yâni Milâdî 2129 yılında kâfirlerin başında kıyametin kopmasını îma ettiğini ve bunların Allahın ilminde olup ve doğrusunun Allah tarafından bilinebileceğini ifâde eder.
Fatiha-i Şerifde, sırat-ı müstakîm üzerinde olan, yâni doğru yoldan gidenleri tarif eden Ellezîne enamte aleyhim fıkrasının şeddesiz 1506 veya 1507 ederek, Zâhirine alel-hak fıkrasının rakam değerine aynen denk gelmesi hadisin îmasını teyid edip remz derecesine yükseltmesi de çok anlamlıdır. Böylece, Risale-i Nur talebelerinin, âhirzamanda Ehl-i Sünnet vel-Cemaat denilen o büyük tâifenin âhirlerinde makbul bir grup olacağına işâret edildiği anlaşılır.
Kurân-ı Kerimin ve hadis-i şeriflerin kıyametle ilgili îmalı işâretleri yanında, ilim adamları da bir takım hesaplamalar yapmaktadırlar. Güneş sistemine bağlı bir yörüngede dolanıp duran ve her 76 yılda bir dünyaya en yakın mesafeden geçen Halley Kuyruklu Yıldızı, en son 1980li yılların başlarında yakınımızdan geçti. Bundan sonra, ikinci defa geçişinde Allahın emriyle gezegenimize çarpması kıyametin kopmasına sebebiyet verebilir. Hatta, üç mil genişliğindeki Swift Tuttle adlı bir kuyruklu yıldızın saniyede 37 mil hızla dünyamızın üzerine doğru geldiği ve hesaplanan 14 Ağustos 2126 tarihinde dünyamıza çarpacağı ve bir milyon atom bombasından daha fazla etki yapacağı söyleniyor. Bütün bu anlatılanlar, ancak yaklaşık tahminlerdir. Yine en doğrusunu Allah bilir.
Peygamberimiz Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim. buyuruyor. Diğer bir hadisinde ise Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek. buyurmuş.
Kıyamet, kâinatın harap olması ve tekrar dirilmek üzere ölmesidir. Bizim ölümümüz de, kendi kıyametimizdir. Kıyametimiz kopmadan sonsuzluk yurduna hazırlık yapmak ve Allahın emir ve yasaklarına boyun eğerek istikamet üzere hayatımızı geçirmek ise, yapılabilecek işlerin en isâbetlisidir.
BU ACIKLAMALARA GORE: İmam-ı Rabbani hazretleri kıyametin hicri 2000 içinde kopacağını bildiriyor. Yani Bediüzzaman hazretlerinin verdiği tarih ile İmam-ı Rabbani hazretlerinin verdiği tarih tamamen uyum içindedir. Ayrıca peygamber efendimizin (s.a.v.) "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek"(Kaynakları: Suyuti.el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu,el-havi lil Fetavi,Suyuti. 2 / 248,tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi.(Arapça) 4 / 262, Ahmed bin Hanbel.İlel.sh.89. hadis-i şerifi dikkate alındığında Bediüzzaman hazretlerinin verdiği tarihin doğru olma ihtimali çok kuvvetleniyor. Doğruyu kesin olarak Allah (c.c.) bilir. Bize düşen, her hususta doğru olma ihtimali yüksek olanları dikkate almaktır.
İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat adlı eserlerinin birinde kıyametin hicri 2000 yılında kopacağını söyler. Bediüzzaman Hazretleri ise kıyametin kopacağı vakti kimse tam olarak bilmez ancak kalbine kuvvetli olarak ihtar edilen hicri 1545 tarihini kıyametin kopabileceği zaman olarak ima eder. Birincisi bu yücelerin söylediklerine ne dersiniz. İkincisi kıyamet falan vakit kopacaktır manasında Resulullahtan (A.S.M.) bir söz çıkmış mıdır?
Cevabımız:
Değerli Kardeşimiz;
Cifir ve ebced bir ilim dalıdır. Allahın gelecek ve geçmişle ilgili koyduğu bazı sırların anlaşılması ve şifrelerin çözülmesi için kullanılmaktadır. Fakat bunlar gaybı bilmek değildir. Sadece okumasını bilmektir. Çince bir yazıyı bilmeyen birisi resme bakıyorum zanneder. Halbuki bu dili bilenler çok manalar anlayacaktır.
İşte ebced ve cifir ilmi de Allahın geçmişe ve geleceğe yönelik koyduğu bazı şifreleri öğrenme ve okuma sanatıdır.
Bu ilim dalının özünü Hz. Ali (r.a) Peygamber Efendimizden almıştır. Bu nedenle bu ilmin kaynağı vahye dayanmaktadır. Hz. Ali aldığı bu sırları bazı kaide ve kurallarla belirlemiştir. Özellikle seyyidler sülalesinin bildiği söylenen bu kuralları kemaliyle ahir zamanda geleceği müjdelenen Mehdinin bilebileceği söylenmiştir. (Katip Çelebi, Keşfuzzunun, İlmu Cifir Maddesi)
Bu ilmin bazı yahudiler tarafından bilindiğini gösteren açıklamalar vardır. Örneğin elif lam mim ayeti okununca yahudiler ümmet-i muhammedin ömrünün az olacağını söylemişler fakat Peygamberimiz başka ayetler okuyunca seslerini kesmişlerdir. Diğer bir örnek ise Kuranda geçen beldetüün tayyibetün ifadesidir. Bu ifade ebced ilmiyle hesab edilince İstanbulun fetih tarihi çıkmaktadır. (İsmail Hekimoğlu, Yeni Ansiklopedi, Ebced Maddesi)
İşte Kuran ve Hadislerde gizlenmiş bu sırları okuma ilmine Ebced ve Cifir ilmi denilmektedir.
Bu konuda geniş açıklamalar ve örnekler için Abdulkadir Badıllının hazırladığı ve envar yayınlarında çıkan Kudsi Kaynaklar isimli eserine bakılabilir.
Allahın ilmi, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hadiseleri, zamanları ve mekânları kuşatmıştır. O ilmin haricinde hiçbir şey kalamaz ve ondan saklanamaz.
Henüz vukuâ gelmemiş gaybî olayları ancak Allah bilir. Allahtan başkası gaybı bilemez. Mugayyebât-ı hamse denilen beş şey vardır ki, bunlar yalnız Allahın ilmindedir. 1- Ana rahmindeki çocuğun bütün insanlardan farklı olan siması ve mânevî istidat siması. 2- Henüz gaybda olan ve şehâdet âleminde belirtileri bulunmayan bir yağmurun ne zaman yağacağı. 3- İnsanın yarın ne kazanıp, ne kaybedeceği. 4- İnsanın ne zaman, nerede ve ne şekilde vefat edeceği. 5- Kıyametin ne zaman kopacağı.
İslâm âlimleri, Gaybı, Allahtan başkası bilemez düsturuna karşı hürmetsizlik ve itaatsizlik etmemek için, gaybdan haber vermeyi yasak görmüşler. Haber verenler de, yalnız işâret sûretinde perdeli ve kapalı olarak ihbar etmişlerdir.
İstikbalden haber vermekte kullanılan ilim, cifir ilmi ve ebced hesabıdır. Arapça harflerin her birinin belli bir rakam değeri vardır. Bu ebced hesabı, İslâmiyetten evvel de bilinmekteydi. Bu hakikati, Bediüzzaman şöyle teyid eder: Bir zaman, Benî-İsrâil âlimlerinden bir kısmı huzur-u peygamberî de sûrelerin başlarındaki elif-lâm-mim gibi harfleri işittikleri vakit, hesab-ı cifrî ile dediler: Ya Muhammed! Senin ümmetinin müddeti pek azdır. Onlara dedi: Az değil. Sâir sûrelerin başlarındaki kesik harfleri okudu ve ferman etti: Daha var. Onlar sustular.
..Hazret-i Alinin (r.a) Kaside-i Celcelûtiyesi, baştan nihayete kadar, bir nevî ebced ve cifir hesabı üzerine telif edilmiştir. Hem, Cafer-i Sadık ve Muhyiddin-i Arabî (k.s) gibi gaybî sırlar ile uğraşan zatlar ve harf ilminin sırlarına çalışanlar, bu ebced hesabını gaybî bir düstur ve bir anahtar kabul etmişler. (Şuâlar, s. 613)
İşte, âhir zamandan ve kıyametten haber veren bir hadis-i şerifi, Bediüzzaman ebced ve cifir ilmiyle tahlil eder ve bir takım tarihler çıkarır. Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirine alel-hakkı hattâ yetiyallahü bi emrihî. Meâlen: Ümmetimden bir taife Allahın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak üzerinde galip olacaktır.
Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî. Ebced ve cifir ilmiyle rakam değeri Rûmi tarihle 1542. (Milâdî 2126)
Zâhirine alel-hak. Rûmî 1506 (Milâdî 2090)
Hattâ yetiyallahü bi emrihî. Rûmi 1545 (Milâdî 2129)
Risâle-i Nur talebelerinin ne zamana kadar devam edeceğini düşündüğü bir sırada, Ramazan-ı Şerifin onuncu gününün ikinci saatinde birden kalbine bu hadisin ihtar edildiğini söyleyen Bediüzzaman, 1506 tarihine, yâni, 2090 Milâdî tarihine kadar zâhir, âşikârâne, belki galibâne hizmetler yapılacağını, sonra 1542 tarihine kadar, yâni, Milâdî 2126 yılına kadar, gizli ve mağlûbiyet içinde irşad ve tenvir vazifesini sürdüreceğini; sonra 1545 de, yâni Milâdî 2129 yılında kâfirlerin başında kıyametin kopmasını îma ettiğini ve bunların Allahın ilminde olup ve doğrusunun Allah tarafından bilinebileceğini ifâde eder.
Fatiha-i Şerifde, sırat-ı müstakîm üzerinde olan, yâni doğru yoldan gidenleri tarif eden Ellezîne enamte aleyhim fıkrasının şeddesiz 1506 veya 1507 ederek, Zâhirine alel-hak fıkrasının rakam değerine aynen denk gelmesi hadisin îmasını teyid edip remz derecesine yükseltmesi de çok anlamlıdır. Böylece, Risale-i Nur talebelerinin, âhirzamanda Ehl-i Sünnet vel-Cemaat denilen o büyük tâifenin âhirlerinde makbul bir grup olacağına işâret edildiği anlaşılır.
Kurân-ı Kerimin ve hadis-i şeriflerin kıyametle ilgili îmalı işâretleri yanında, ilim adamları da bir takım hesaplamalar yapmaktadırlar. Güneş sistemine bağlı bir yörüngede dolanıp duran ve her 76 yılda bir dünyaya en yakın mesafeden geçen Halley Kuyruklu Yıldızı, en son 1980li yılların başlarında yakınımızdan geçti. Bundan sonra, ikinci defa geçişinde Allahın emriyle gezegenimize çarpması kıyametin kopmasına sebebiyet verebilir. Hatta, üç mil genişliğindeki Swift Tuttle adlı bir kuyruklu yıldızın saniyede 37 mil hızla dünyamızın üzerine doğru geldiği ve hesaplanan 14 Ağustos 2126 tarihinde dünyamıza çarpacağı ve bir milyon atom bombasından daha fazla etki yapacağı söyleniyor. Bütün bu anlatılanlar, ancak yaklaşık tahminlerdir. Yine en doğrusunu Allah bilir.
Peygamberimiz Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim. buyuruyor. Diğer bir hadisinde ise Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek. buyurmuş.
Kıyamet, kâinatın harap olması ve tekrar dirilmek üzere ölmesidir. Bizim ölümümüz de, kendi kıyametimizdir. Kıyametimiz kopmadan sonsuzluk yurduna hazırlık yapmak ve Allahın emir ve yasaklarına boyun eğerek istikamet üzere hayatımızı geçirmek ise, yapılabilecek işlerin en isâbetlisidir.
BU ACIKLAMALARA GORE: İmam-ı Rabbani hazretleri kıyametin hicri 2000 içinde kopacağını bildiriyor. Yani Bediüzzaman hazretlerinin verdiği tarih ile İmam-ı Rabbani hazretlerinin verdiği tarih tamamen uyum içindedir. Ayrıca peygamber efendimizin (s.a.v.) "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek"(Kaynakları: Suyuti.el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu,el-havi lil Fetavi,Suyuti. 2 / 248,tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi.(Arapça) 4 / 262, Ahmed bin Hanbel.İlel.sh.89. hadis-i şerifi dikkate alındığında Bediüzzaman hazretlerinin verdiği tarihin doğru olma ihtimali çok kuvvetleniyor. Doğruyu kesin olarak Allah (c.c.) bilir. Bize düşen, her hususta doğru olma ihtimali yüksek olanları dikkate almaktır.