ALLAH DİYEN MAHRUM KALMAZ..
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
SEVDİĞİNİ SÖYLEMEK...
Birine sevgi yazarı derlerdi; o da garip, aldanırdı bunlara...
Elmanın tatlısı da biberin acısı da aynı topraktan, uyanmak lazım...
Ve beşiğin tahtasıyla tabutun tahtası aynı ağaçtan...
Nemrut ile hazret-i İbrahim aynı havayı soluyor, Firavunla hazret-i Musa aynı toprağa basıyor, Ebu Leheb ve hazret-i Ömeri aynı yağmur ıslatıyor...
Şu işe bakın ki; bakan gözün biri görüyor biri görmüyor...
Nasibe bakın!
İlk sınıfta öğrendiğimiz suyun halleri gibiyiz:
Buz gibi katıyız önceleri...
Su gibi yumuşuyoruz sonra...
Ve buhar olup uçuyoruz;
Yağmak için bir başka mekâna!..
Sevgi yazarı, derlerdi garibin birine; inanırdı. Öttüğü için güneş doğuyor sanan horozlar gibi de sevinirdi!
Meğer, ne imiş sevgi!..
Otuz yıl okuyup, on yıl yazmak gerekiyormuş; öğrenmeye başlamak, yani diz çöküp susmak için!..
Ömürler, sıcak bacadan giren dolununki kadar...
Dolu, veya boş!..
Ve yine sıcak bacaya düşen dolunun buharı gibi, tutulmaz!..
Sevgi ve merhamet, büyüklük ve tevazu, korku ve ümit; A. Buharîye yazılmış sadece oniki satırlık ellibeşinci mektubun satır aralarından sızıyor. (Ki, bu kitabı okumadan ölene acırım!) (*)
Bir kimse din kardeşini severse, bu sevgisini ona bildirsin! hadis-i şerifinden yola çıkılarak yazılmış olan bu mektup, kendine açılan kalplere sıcacık bir mühür vuruyor...
Eşek çalısının dikeni de, mis kokulu pembe gül yaprağı da aynı yerden; elmanın tatlısı da, biberin acısı da aynı topraktan geliyor...
Ama toprak; talebe göre veriyor acıyı-tatlıyı!..
İnsanları yakacak olan biber, elmanın ve üzümün yediği sofradan besleniyor!
Söylenen sevgi bile olsa, her ağızda başka mana kazanıyor?..
Çünkü; seviyorum diyen, sevildiğini duyan, aldatmaya çalışan, aldanmayı bekleyen ve daha nicelerinin sarmaş dolaş olmasından çıkan sonuç: Harfler-kelimeler değil, niyetler önemli!..
Kullanıldığında atılacak bir mendilin kağıdıyla, geleceğe müjde taşıyan bir mektubun kağıdı nasıl aynı kıymette olur?
Yani sen, bilirim diyene değil;
Bildiğinden emin olunana sor yolunun adresini!..
ALINTI...
Birine sevgi yazarı derlerdi; o da garip, aldanırdı bunlara...
Elmanın tatlısı da biberin acısı da aynı topraktan, uyanmak lazım...
Ve beşiğin tahtasıyla tabutun tahtası aynı ağaçtan...
Nemrut ile hazret-i İbrahim aynı havayı soluyor, Firavunla hazret-i Musa aynı toprağa basıyor, Ebu Leheb ve hazret-i Ömeri aynı yağmur ıslatıyor...
Şu işe bakın ki; bakan gözün biri görüyor biri görmüyor...
Nasibe bakın!
İlk sınıfta öğrendiğimiz suyun halleri gibiyiz:
Buz gibi katıyız önceleri...
Su gibi yumuşuyoruz sonra...
Ve buhar olup uçuyoruz;
Yağmak için bir başka mekâna!..
Sevgi yazarı, derlerdi garibin birine; inanırdı. Öttüğü için güneş doğuyor sanan horozlar gibi de sevinirdi!
Meğer, ne imiş sevgi!..
Otuz yıl okuyup, on yıl yazmak gerekiyormuş; öğrenmeye başlamak, yani diz çöküp susmak için!..
Ömürler, sıcak bacadan giren dolununki kadar...
Dolu, veya boş!..
Ve yine sıcak bacaya düşen dolunun buharı gibi, tutulmaz!..
Sevgi ve merhamet, büyüklük ve tevazu, korku ve ümit; A. Buharîye yazılmış sadece oniki satırlık ellibeşinci mektubun satır aralarından sızıyor. (Ki, bu kitabı okumadan ölene acırım!) (*)
Bir kimse din kardeşini severse, bu sevgisini ona bildirsin! hadis-i şerifinden yola çıkılarak yazılmış olan bu mektup, kendine açılan kalplere sıcacık bir mühür vuruyor...
Eşek çalısının dikeni de, mis kokulu pembe gül yaprağı da aynı yerden; elmanın tatlısı da, biberin acısı da aynı topraktan geliyor...
Ama toprak; talebe göre veriyor acıyı-tatlıyı!..
İnsanları yakacak olan biber, elmanın ve üzümün yediği sofradan besleniyor!
Söylenen sevgi bile olsa, her ağızda başka mana kazanıyor?..
Çünkü; seviyorum diyen, sevildiğini duyan, aldatmaya çalışan, aldanmayı bekleyen ve daha nicelerinin sarmaş dolaş olmasından çıkan sonuç: Harfler-kelimeler değil, niyetler önemli!..
Kullanıldığında atılacak bir mendilin kağıdıyla, geleceğe müjde taşıyan bir mektubun kağıdı nasıl aynı kıymette olur?
Yani sen, bilirim diyene değil;
Bildiğinden emin olunana sor yolunun adresini!..
ALINTI...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Kapalı kapılar önündeyim her an:
Bir anahtar, Yâr! Bir anahtar aman!
Ne olur benim halim; kalırsam naçar?
Aman bir anahtar, Yâr bir anahtar!
Ne diyor mevsimler; çözebilir miyim?
Gülün tebessümünü... sezebilir miyim?
Aralayıp kapıları gelebilir miyim?
Şu gaflet kabuğunu delebilir miyim?
Dillerim lâl; bendeyse bin bir heyecan;
Bir anahtar, Yâr! Bir anahtar aman!
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Re: Bismillah!
zahidzenderun yazdı:
Ne olursa kalpte olur, ey kalbi kırıklarla beraber olan Allah'ım!
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
İBRÂHİM GÜLŞENÎ HAZRETLERİ
BESMELENİN FAZÎLETİ
İbrâhim Gülşenî, bir gün talebeleriyle sohbet ediyordu. Bir ara talebeler; Efendim! Allahü teâlânın ihsânı ile kabirdeki ölülerin azabda veya nîmet içinde oldukları bilinebilir mi? Duâ ederek azabda olanın azâbı kaldırılır mı? diye sordular.
İbrâhim Gülşenî de: Allahü teâlânın sevdiklerinden biri bir kabre uğradığında, kabirdekinin azab içinde olduğunu gördü. Aradan bir müddet geçtikten sonra, tekrar o kabrin yanına uğradı. Kabre teveccüh ettiğinde, azâbın kaldırılmış olduğunu gördü. Hayret ederek düşünceye daldı. O sırada kendisine bir hitâb geldi.
Deniyordu ki: Bu kabirde yatan kimsenin küçük bir çocuğu vardı. Annesi o çocuğu ilim öğrenmeye gönderdi. Çocuk Besmeleyi öğrenince, Besmelenin hürmetine babasının azâbı kaldırıldı. Yine bunun gibi şâhid olduğum bir hâdise de şöyledir: Kâdı Îsâ'nın hocası Fahreddîn vefât etmişti.
Kâdı Îsâ, teveccüh edince, hocasının azabda olduğunu anladı ve gelip bana durumu söyledi. Kâdı Îsâ'ya dedim ki: Hocanın sende hakkı var. Hocan için sadaka ver, Kur'ân-ı kerîm okut ve rûhuna hediye eyle. Kâdı Îsâ denilenleri yaptı. Fukarâya yemek yedirdi. Sevâbını hocasının rûhuna hediye etti. O gece Kâdı Îsâ rüyâsında hocasını gördü. Azap melekleri tekrar azab için gelmişlerdi.
Tam o anda onu bir nûr kapladı. Bunu gören melekler, hemen oradan ayrıldılar. Ertesi günü rüyâsını bize tâbir ettirmek için geldi. Biz de; Okuduğun Kur'ân-ı kerîm ve yaptığın hayır hasenât ona nûr oldu ve azabdan kurtuldu. Çünkü Kur'ân-ı kerîm nûrdur. dedik.
.ilahi.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=10938
BESMELENİN FAZÎLETİ
İbrâhim Gülşenî, bir gün talebeleriyle sohbet ediyordu. Bir ara talebeler; Efendim! Allahü teâlânın ihsânı ile kabirdeki ölülerin azabda veya nîmet içinde oldukları bilinebilir mi? Duâ ederek azabda olanın azâbı kaldırılır mı? diye sordular.
İbrâhim Gülşenî de: Allahü teâlânın sevdiklerinden biri bir kabre uğradığında, kabirdekinin azab içinde olduğunu gördü. Aradan bir müddet geçtikten sonra, tekrar o kabrin yanına uğradı. Kabre teveccüh ettiğinde, azâbın kaldırılmış olduğunu gördü. Hayret ederek düşünceye daldı. O sırada kendisine bir hitâb geldi.
Deniyordu ki: Bu kabirde yatan kimsenin küçük bir çocuğu vardı. Annesi o çocuğu ilim öğrenmeye gönderdi. Çocuk Besmeleyi öğrenince, Besmelenin hürmetine babasının azâbı kaldırıldı. Yine bunun gibi şâhid olduğum bir hâdise de şöyledir: Kâdı Îsâ'nın hocası Fahreddîn vefât etmişti.
Kâdı Îsâ, teveccüh edince, hocasının azabda olduğunu anladı ve gelip bana durumu söyledi. Kâdı Îsâ'ya dedim ki: Hocanın sende hakkı var. Hocan için sadaka ver, Kur'ân-ı kerîm okut ve rûhuna hediye eyle. Kâdı Îsâ denilenleri yaptı. Fukarâya yemek yedirdi. Sevâbını hocasının rûhuna hediye etti. O gece Kâdı Îsâ rüyâsında hocasını gördü. Azap melekleri tekrar azab için gelmişlerdi.
Tam o anda onu bir nûr kapladı. Bunu gören melekler, hemen oradan ayrıldılar. Ertesi günü rüyâsını bize tâbir ettirmek için geldi. Biz de; Okuduğun Kur'ân-ı kerîm ve yaptığın hayır hasenât ona nûr oldu ve azabdan kurtuldu. Çünkü Kur'ân-ı kerîm nûrdur. dedik.
.ilahi.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=10938
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Bismi hû
Senin kalbine dayanıklılık ve ferahlık vermek için
Göğsünü açıp genişletmedik mi?
Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?
Senin dünya ve ahirette şanını yüceltmedik mi?
Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
Gerçekten o güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
Öyleyse bir işi bitirince hemen diğerine koyul.
Ve her işinde ancak Rabbine rağbet et, yönel ve yalvar!
amin.. amin.. amin..
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
İman etmedikçe cennete giremezsiniz..
S E V G İ;
Cennet anahtarlarından bir anahtar...
Fahr-i Kâinat Efendimiz diyor ki:
"İman etmedikçe cennete giremezsiniz.
Birbirinizi sevmedikçe de tam iman etmiş sayılmazsınız."
.....
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Seviyorum..
İnce ince işlenmiş desenleri, nakışları, dünyanın inceliklerini..
Seviyorum..
Çiçekleri, pembeyi, kelebekleri, bulutları..
Rabbimin yarattığı, "OL" deyip oldurduğu şeyleri..
Çok şükür ki Rabbim, sevmeyi sevdirdin bizlere..
Sevmeyi seviyorum...
~ ~ ~
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Bâd-ı sabada kapına geldim,
Nâlân olan gönlümle!
Aşkın şarabına bandımda geldim,
Firakına müptela ömrümle!
Ey hünkârım sana visal etmek kavlimle,
Tahammül kalmamış bu biçare halimle,
Lûtfeyle mülkünden bir zerre ile.
Şem'in de bir nur ver aydınlanayım!
Canan derim, canı vermektir istidadım!
Cilvegâhından bir köz düşür de yanayım
Tenha yerinde bağın!
Kırılır kan kırmızı gülleri,
Bülbül mecnun olur
Sükût eder terennümleri
Derdimin şifası sendedir Yâ Rab!
Lâl olan dilimin sözü, sendedir Yâ Rab!
Üryan geldim kapına, günah defterim sendedir Yâ Rab!
Düçâr olmuş dertlerimin eczası sendedir Yâ Rab!
Şifamı tez eyle
Dilimi söz eyle
Günahımı setr eyle
Meftun geldim kapına
Beni sana ram eyle...
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Biz aşkın aşıkıyız, müslümân başkadır,
Biz arık bir karıncayız, Süleyman başkadır,
Bizden sararmış yüzle, ciğer parçaları iste,
Şeker kamışı satanların pazarı başkadır
Biz Aşkın Aşıkıyız...
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- kamuran
- Aktif Üye
- Mesajlar: 183
- Kayıt: 17 Eki 2008, 02:00
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
Dedim aşık nedir derdin
Dedi derdim derin benim
Dedim aşık yok mu derman
Dedi derman derdim benim
Dedim aşık kimdir yarin
Dedi onun kaLbi narin
Dedim aşık gözün yaşLı
Dedi benim kaLbim taşLı
Dedim aşık nerde sevdiğin
Dedi heryerde görmez misin
Dedim aşık çok çekersin
Dedi çekmeden sevemezsin
Dedim aşık senin bu dünya
Dedi dünya kimin umrunda
Dedim aşık O da fanidir
Dedi fani oLan bedenidir
Dedim aşık, aşık kimdir?
Dedi meçhuL bir ateştir
Dedim aşık Şaadi kimdir
Dedi dertLi bir yürektir
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
AŞIK, karanlıkta ışık gören mi,
Gördüğünü gösterecek AYNa Olan mı,
Bir perde daha aralayıp,
Işık içinde ışık BULan mı,
O-na BAKanı seyre DALdıran mı,
Bilmem bu sorular IŞIK-tan bana mı ola..?
Ne olacaksa HAYROLA...
AŞK şarabından ne var BİZ-ede bir kadeh sunula...
Uzanan EL ''O'' YAR-in EL-i ola...
İşte O zam-AN...EL-ler BİZ-imdir...
mina...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
ÂŞIK MÂŞUKUNU SAHRALARDA, DAĞLARDA, BAYIRLARDA, BAHÇELERDE, BAĞLARDA ARARKEN
ONUN İÇİN HASRET ATEŞLERİNDE CAYIR CAYIR YANARKEN
BİR BÜLBÜLÜ ZAR IN ARDINA DÜŞÜP, SEVGİLİYE GİTTİĞİNİ SANARKEN
ARADIĞI YÂR ONUN KALBİNİN DERİNLERİNDE BİR YERDE ONA BAKMAKTADIR.
BOŞA DENMEMİŞ YA; NE ARARSAN KENDİNDE ARA
VE SOR BAKALIM: ÂŞIK KİM? AŞK KİM? MÂŞUK KİM? BİR ARA;.......
ONUN İÇİN HASRET ATEŞLERİNDE CAYIR CAYIR YANARKEN
BİR BÜLBÜLÜ ZAR IN ARDINA DÜŞÜP, SEVGİLİYE GİTTİĞİNİ SANARKEN
ARADIĞI YÂR ONUN KALBİNİN DERİNLERİNDE BİR YERDE ONA BAKMAKTADIR.
BOŞA DENMEMİŞ YA; NE ARARSAN KENDİNDE ARA
VE SOR BAKALIM: ÂŞIK KİM? AŞK KİM? MÂŞUK KİM? BİR ARA;.......
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Beni Unutma
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma
Halâ duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma
Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma
Ümit Yaşar Oğuzcan
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
.** Mevlana bazen şiirlerindeki coşkunluğun farkına varır da, sözünden tövbe etmek ister, şöyle der:
"Her gazelin arkasından gönlüm söze, lafa tövbe ediyor; bir daha böyle sözler söylemeyeceğim diyor amma, ALLAH'ın dileği gönlümün yolunu kesiyor, gönlün tövbesini bozuyor."
"Her gazelin arkasından gönlüm söze, lafa tövbe ediyor; bir daha böyle sözler söylemeyeceğim diyor amma, ALLAH'ın dileği gönlümün yolunu kesiyor, gönlün tövbesini bozuyor."
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
Zehirlidir gurbetin aşı, ekmeği, suyu
Tek başıma gezdiğim sokaklarda sen varsın
Hiç ayrılamam derken savrulunca gurbete
Gözyaşıyla ıslanan yanaklarda sen varsın
Yalnızlık kabus olur sensiz gecelerime
Bir gün gelip doğacak şafaklarda sen varsın
Hicranın acısından parçalanır yüreğim
Kenarından kan sızan dudaklarda sen varsın
Sensizliğin hüznünü duyarım ney sesinde
Gönül telime vuran parmaklarda sen varsın
Gözyaşımla sularım gönlümün bahçesini
Filizlenen yeşeren yapraklarda sen varsın
Ruhumun tarlasında sevgi hasat ederken
Rüzgarlarla salınan başaklarda sen varsın
Ruhum aydınlığınla ten kafesinde esir
Aşkın zincirindeki tutsaklarda sen varsın
Gün gelir kavuşmadan ölürsem hasretinle
Gömülmek istediğim topraklarda sen varsın
Gözlerini görünce yüreğimin içinde
Sevda ateşi yakan ocaklarda sen varsın
Aklıma her gelişte dönerim sana doğru
Bilirimki orda uzaklarda sen varsın
İlahi kader midir yoksa kara talih mi
Zemheride açılan zambaklarda sen varsın
İster ölüm fermanım isterse devlet kuşu
Senden haber getiren ulaklarda sen varsın
Takvimin her yaprağı kopar çığ kopar gibi
Yüreğimin üstüne firaklar da sen varsın
Hangi yöne yürüsem sonunda sen durursun
Yolumun üstündeki duraklarda sen varsın
Ya bir gün unutursa diyerek sakladığım
Bileklerime bağlı bıçaklarda sen varsın
Gönlümün deryasına akıtmak istediğim
Deli gibi çağlayan ırmaklarda sen varsın
Bilmem kabul olurmu küstahca dileklerim
Canımı adadığım adaklarda sen varsın...
Tek başıma gezdiğim sokaklarda sen varsın
Hiç ayrılamam derken savrulunca gurbete
Gözyaşıyla ıslanan yanaklarda sen varsın
Yalnızlık kabus olur sensiz gecelerime
Bir gün gelip doğacak şafaklarda sen varsın
Hicranın acısından parçalanır yüreğim
Kenarından kan sızan dudaklarda sen varsın
Sensizliğin hüznünü duyarım ney sesinde
Gönül telime vuran parmaklarda sen varsın
Gözyaşımla sularım gönlümün bahçesini
Filizlenen yeşeren yapraklarda sen varsın
Ruhumun tarlasında sevgi hasat ederken
Rüzgarlarla salınan başaklarda sen varsın
Ruhum aydınlığınla ten kafesinde esir
Aşkın zincirindeki tutsaklarda sen varsın
Gün gelir kavuşmadan ölürsem hasretinle
Gömülmek istediğim topraklarda sen varsın
Gözlerini görünce yüreğimin içinde
Sevda ateşi yakan ocaklarda sen varsın
Aklıma her gelişte dönerim sana doğru
Bilirimki orda uzaklarda sen varsın
İlahi kader midir yoksa kara talih mi
Zemheride açılan zambaklarda sen varsın
İster ölüm fermanım isterse devlet kuşu
Senden haber getiren ulaklarda sen varsın
Takvimin her yaprağı kopar çığ kopar gibi
Yüreğimin üstüne firaklar da sen varsın
Hangi yöne yürüsem sonunda sen durursun
Yolumun üstündeki duraklarda sen varsın
Ya bir gün unutursa diyerek sakladığım
Bileklerime bağlı bıçaklarda sen varsın
Gönlümün deryasına akıtmak istediğim
Deli gibi çağlayan ırmaklarda sen varsın
Bilmem kabul olurmu küstahca dileklerim
Canımı adadığım adaklarda sen varsın...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
- alemgir1888
- Üye
- Mesajlar: 40
- Kayıt: 26 Nis 2009, 02:00
Açılmış bahçede güller
Şükründe sen (CC)varsın
Tesbih tanesi otuzüç üç dilimdir
Tane tane dilde sen(CC) varsın.
Çağlayan Ceyhan nehrinde
Dolarak can verdiği yuvada
Akıp giderken denizinde
Duasında sen(CC) varsın.
Onun için yarattın bu alem
Sever seni bütün nebat
Müslümanın açsam kalbine
Nakış nakış sen(CC) varsın.
Şükründe sen (CC)varsın
Tesbih tanesi otuzüç üç dilimdir
Tane tane dilde sen(CC) varsın.
Çağlayan Ceyhan nehrinde
Dolarak can verdiği yuvada
Akıp giderken denizinde
Duasında sen(CC) varsın.
Onun için yarattın bu alem
Sever seni bütün nebat
Müslümanın açsam kalbine
Nakış nakış sen(CC) varsın.
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Gör Nicedir Halim
BenimDost evinden, ayrı kaldım.
Gör nicedir, halim benim.
Çaresiz, dertlere daldım.
Gör nicedir, halim benim.
Gah eserim, tepelerde.
Gah akarım, derelerde.
Delik deşik, sinelerde.
Gör nicedir, halim benim.
Pare pare, oldu gönlüm.
Dost diyene, kandı gönlüm.
Bütün ömür, yandı gönlüm.
Gör nicedir, halim benim.
Sohbetlerde, dil olmuşum.
Gurbetlerde, el olmuşum.
Damlalardan, göl olmuşum.
Gör nicedir, halim benim.
Dal idim ben eteklerde.
Bal idim ben, peteklerde.
Binbir çesit, çiçeklerde.
Gör nicedir, halim benim.
Bana esti, acı yeller.
Bana coştu, azgın seller.
Bana güldü, geçti eller.
Gör nicedir, halim benim.
Veysel ile, soydaşım ben.
Mevlana'ya, yoldaşım ben.
Yunus ile, gardaşım ben.
Gör nicedir, halim benim.
Dost diyerek, ağlar ilhan.
Sinesini, dağlar ilhan.
Eğri doğru, söyler ilhan.
Gör nicedir, halim benim.
İlhan Yakar
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
El-Halîm: Yarattıklarına son derece yumuşak davranandır Allah. (azze ve celle)
Allah (azze ve celle) acele etmeyen, günahkârların cezasını vermeye güç yetirdiği halde bunu acele yapmayıp, onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakan, hilmi çok olandır. İnsanlara da merhamet ve yumuşaklık hissini Verendir Aziz ve Celil Olan Allah.
"Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, Halîmdir, Bağışlayıcıdır."
(İsra Suresi 44. Âyet Meali)
Ey gökleri ve yeri Yaratan Allah'ım!
Ey âlemlerin Rabbi olan Allah'ım!
Halîm İsminle yalvarıyorum Sana Allah'ım;
Günahlarımızı bağışla!
Ey günah işleyen kullarından bile nimetini esirgemeyen Allah'ım!
Nimetini esirgeme bizden!
Ey kullarına karşı sonsuz merhameti olan Allah'ım!
Kalbimize merhamet ver!
Ey kullarını cezalandırmada acele etmeyen, cahillerin cehaleti ve asilerin isyanı yüzünden öfkesine yenilmeyen Allah'ım!
Kardeşlerimize öfkelenirsek eğer, onlara karşı şiddetli bir kin duyarsak; Kalbimizden öfkeyi sil Allah'ım! Halîm İsminle yalvarıyorum Sana Allah'ım; Kalplerimizde tecelli etsin Halîm İsmin.
Ey karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allah'ım!
Halîm İsminle yalvarıyorum Sana;
Bize yumuşak bir huy ver!
Musa'ya (Aleyhisselam) ve kardeşi Harun'a (Aleyhisselam) seslendiğin gibi tıpkı: "Firavuna gidin, doğrusu o azmıştır,
ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar."
(Taha Suresi 40-44 Âyet Meali)
Bu Sesin kalbimizde makes bulsun her zaman!
Ayetlerin kalbimize kazınsın Allah'ım!
Öfkelenirsek, öfkemize mağlup olursak eğer,
Fazlın ve Kereminle bizi hilm sahibi kıl!
Senin sevdiklerini sevmemizi nasip et Allah'ım!
Öfkemiz Senin düşmanlarına olsun!
Sen Halîmsin Allah'ım, cezaları erteleyensin.
Bize Halîm İsminle muamele et!
Halîm İsminle muamele et ki bize;
Sana tevbe edecek vaktimiz olsun.
Senden af dileyecek yüzümüz olsun Allah'ım!
Halîm İsminle muamele et ki bize, karanlıkları aydınlığa çevirdiğin gibi,
Kalplerimizin karanlığını, Kuran'la aydınlığa çevirecek zamanımız olsun.
Halîm İsminle yalvarıyorum Sana Allah'ım, Sana, şeksiz şüphesiz bir iman için çırpınan ruhlarımıza sekinet indir! Öfkeden
kendimizi kaybedip, kâinatın en zavallısı haline döndüğümüzde, Senin Halîm İsmin tecelli etsin kalbimizde! Öfkemiz isyana dönüşmesin!
Bize yardım et! İsyandan kalbimizi muhafaza et Allah'ım!
Değiştiremeyeceğimiz şeylere karşı tahammül ver Allah'ım! Hayatın iniş çıkışlarında, öfkelenir, sabırsızlanır ve acele edersek,
Halîm İsmin tecelli etsin kalbimizde!
Halîm İsminle dua ediyorum Sana Allah'ım;
Bütün güç ve kudret Sendedir!
Senden gafil olanları Koruduğun gibi,
Bizi de bela ve musibetlerden koru Allah'ım!
Ya Halîm! Ya Halîm! Ya Halîm!
Bize Eyyüp'ün (Aliyhisselam) sabrını ver!
Ebubekir'in (r.a) sadakatini ver bize!
Bize Ali'nin(r.a) kuvvetini ver!
Bize Ömer (r.a)adaleti ver Allah'ım!
Osman'ın (r.a) edebini ver! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) hilmini ver bize Allah'ım! Resulüne (Sallallahu aleyhi ve sellem) olan öğüdün, Kuran'ın ışığı ile düşsün gönlümüze : "Allah'ın Sana olan rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, şüphesiz onlar etrafından dağılır giderlerdi. Öyleyse onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.."
(Al-i İmran Suresi 159. Âyet Meali))
Rahmetini esirgeme bizden de Allah'ım!
Rahmetini esirgeme ki; evlatlarımıza, eşlerimize, kardeşlerimize, yetimlere, yoksullara karşı hilm sahibi olalım!Hilm sahibi olalım mustazaflara, yolda kalmışlara, biçarelere karşı! Sen ki zalimleri Sevmeyensin Allah'ım, Halîm İsminle dua ediyorum Sana;
Bizi zalimler güruhundan ayır!
Hilm ve sadakat ver bize Allah'ım!
Mal, mülk şöhret peşine düşüp kirlenmesin kalplerimiz. Kalbimizi Cennetten incecik ve sakin akan bir su gibi tertemiz ve sakin kıl!
Altın gibi değerli, gümüş gibi sade ve gösterişsiz kıl kalbimizi Senin Katında! Allah'ım!
Ey bana, benden daha yakın olan Allah'ım!
Kendisinden öğüt isteyen Müslüman'a: "Lâ tağdab! " "Öfkelenme!" diyen Resûlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) sözü hiç çıkmasın
kalbimizden! Birbirimizle kavga edip, hiç yoktan kalplerimizi kırdığımızda, Sevinçten, birbirlerine taç takan şeytanları uzaklaştır bizden!
Allah'ım! Halîm İsminle dua ediyorum Sana;
Yuvamızın üzerine kanatlarını gersin Melekler!
Senin adın zikredildikçe hanemizde
Işıltılı dualar düşsün kalplerimize!
Hilm hâkim olsun kalplerimize!
Ve hilm sahibi oldukça her an biraz daha biz,
Uzun bir seyahatten döner gibi karşılayalım eşimizi çocuğumuzu, kardeşimizi her gün yeniden.
Sevdiklerine Senin Allah'ım,
Muhabbet noksan olmasın kalplerimizden.
Allah'ım! Sen Gafursun! Sen Halîmsin!
Allahüme'ğ -fir lî! Allah'ım, beni bağışla!
Allah'ım, beni düzelt! Beni hilm sahibi kıl Allah'ım! La havle vela kuvvete illâ billâhil aliyyil aziym..
amin....
Neşe Kutlutaş
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Yeter Gayri Yumma Gözün Kör Gibi
Kambur felek sanki beni kayırdı
Eşten dosttan nazlı yardan ayırdı
Gizli sırrım memlekete duyurdu
Sanki benim bir ettiğim var gibi
Kimine at vermiş estirir gezer
Kimine aşk vermiş coşturur gezer
Kimine mal vermez koşturur gezer
Sanki bunu zengin etmek zor gibi.
Bir kısmına yayla vermiş köy vermiş
Bir kısmına büyük büyük pay vermiş
Sevdiğine güzellikle boy vermiş
Al yanaklar şule verir nur gibi
Birinin aklı yok deli divane
Bir kısmı muhtaçtır acı soğana
Bir kısmını zengin etmiş yan yana
Şimdi kendi saklanıyor sır gibi
Kimine saz vermiş çalar eğlenir
Kimi zevk içinde güler eğlenir
Veysel gözyaşlarını siler eğlenir
Yeter gayrı yumma gözün kör gibi
Aşık Veysel Şatıroğlu
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Geceye Şiir
Kalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün;
Gelin, gelin, onu açın geceler!
Beni yadedermiş gibi, bütün gün
Ötün kulağımda, çın çın geceler!
Geceler çekmeyin benim için hüzün,
Gelin siz, ruhumu tenimden süzün;
Bırakın naşımı yerde gündüzün,
Gölgemi alın da kaçın geceler!
Necip Fazıl Kısakürek
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Meftunum
Gülistanda bir bahar, ben o gülü neyleyem
Altından sular akan o cennete meftunum
Doyum olmaz mı sandın bu dünyanın zevkine
İçkiler bir zehirdir. Ben kevsere meftunum.
Bütün bir alem için gönderilen o nur'a
İki cihan sevgisi Muhammet'e meftunum
Canlara hayat veren doğru yolu gösteren
İnsanlar için inen O kitaba meftunum.
Dualar Ona olur. Ona dönen kurtulur.
Kainat hükümdarı, Yaradan'a meftunum!..
Müslim Avcıoğlu
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]