KUL İHVANİ SOHBETLERİ - III
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
KUL İHVANİ SOHBETLERİ - III
15 MART 2008 SOHBETİ
Bismillahirrâhmanirrahîm
Esselatu vesselâmu
Salât, bağlantı, her türlü bağlantı 7 nefis kademesinde
Yani; beden
7 nefis kademesi
Kalb iki kapısıyla, Rahmân ve Rahîm kapısıyla kalb
Kalbin özü ve gözü olan Fuad
Fuadın içindeki çekirdek olan Sırr
Sırrın içindeki Hafî
Hafinin içindeki Ahfâ
Ahfânın içindeki Akdes, kudsal nokta, şah damarından yakînı olan nokta, kara delik, varılamayan Ahadiyet Noktası yani amâ körlüğü gibi olan içerideki Ustaya giden Rahmân Nefasının üfürüldüğü yere giden, diriliğin üfürüldüğü yere giden Kara Delik
Bu bağlantının kurulması es-selatü, ya Rasûlallah
Çünkü Allahü zül-Celâl Nurullahtan, sıfatı olan Nurullahtan, Zâtı değil sıfatı olan Nurullahtan ilk nokta olarak Nur-u Mimi halk edince, Nurullahtan Nur-u Mimi halk edince Nur-u Mime bağlanmamızı emretmiştir
Allaha ve Rasûluna teslim olunuz.
Bu ruh fişlerinizi Muhammedi prize takınız
Allah ve Rasûlüne iman ediniz.
Size Nurullah bağlanmıştır, Nur-u Mim kanalıyla, bunun kadir kıymetini biliniz
Allah ve Rasûluna tâbi olunuz.
Bu Nuru kulanınız, makinalarınızdaki bu Nuru kullanınız
Gözünüzde kullanınız, kulaklarınızda kullanınız, kalbinizde kullanınız, beyninizde kullanınız yani tâbi olunuz gereğini yapacaktır yani
Göz görecektir hakikatı, gerçeği
Kulak duyacaktır
Beden uyacaktır şeklinde
Dördüncüsünde de; Allah ve Rasûlüne itaat ediniz.
Burda cennetler bulacaksınız
Cennet bulacaksınız
Cennet arapçada cim harfi ve iki tane nun ile yazılır
Bu tesadüfen böyle yazılmamıştır
Cenne örtmek fiilidir
Yani bir arab, güzel bir şeyi örtmekten bahsediyorsa cenne fiilini kullanır
Kötü bir şeyi örtmekten bahsediyorsa kefere fiilini kullanır
İkisi de örtmektir
Türkçedekinden farkı, biz hepsine güzel ve çirkine örtmek kelimesini kullanırız, bizde öyle bir incelik yoktur dillerde, diğer dillerde de yoktur
Ama Arapçada öyle değildir
Arapçada güzel şeyi örtecekseniz cenne fiilini kullanacaksınız
Kötü bir şeyi örtüyorsanız, pis, necis bir şeyi örtüyorsanız, murdar bir şeyi örtüyorsanız kefere fiilini kullanacaksınız
Yani Arapçanın inceliğini bilen, doğruluğunu bilen bir kişi yanında çok güzel bir şeyi kefere fiilini kullanarak örterseniz bu size der ki; hayret! Siz bunu leş mi sanıyorsunuz?
Onun için cenne fiili mesela cenin ana karnındaki çocuk, can, cunne savaşta insanı koruyan kalkan, cin, bir sürü böyle cimle nunla biten fiillerin, isimlerin çoğu tümü cenne den türemiştir
Bunlar daima güzel şeyleri örterler
Cenin dediğimiz bebek, yavru, bebeğin ilk halidir, bu canını koruduğu için, canı kapattığı için, onu hıfz ettiği için kullanılır
Cin de öyledir
Cin; bedensiz insanlar gibidir
Nefis, kalb ve ruhu olan insanlar gibidir aslında
Ayrı bir âlemleri vardır
Can; nuru yaşayan, cem eden insanlardır
Cennete baktığımızda başta söylediğim gibi bir cim yazıyoruz yanına nun nun yazıyoruz
Bu ney, iki tane nun bir de cim olmuş, bu şu demektir, yakıştırmıyoruz hakikat budur
Bu Nurullah ve Nur-u Mimin Cemidir
Daha doğrusu dışarıdan gereken cisim, can dediğimiz şu ANda bizim gibi gözüken Nur-u Mim de yok olduğu zaman sonuçta esselatu vesselâmu dediğimiz yerde selâma geçtiği zaman Darus-selâma geçer, Allah katına geçer ve orada selâmün kavlem mir Rabbir Rahîm bizzât kendisinden
Kavlen Kendisinden olmak üzere yani aktarmak değil
Selâmete hoş geldiniz, selâm size olsun!
Es Selâm tecellîsi en yoğun şekilde tecellî etmiş olacaktır cennet dediğimiz şeyde
Çünkü orada artık ne olmuştur bütün nunlar cem olmuştur, Celle celâlihu da cem olmuştur
Bu ayrı bir âlemdir, ayrı bir güzelliktir
Cennet Kurân-ı Kerîm de anlatılırken, Hadis-i Şerifte anlatılırken çok akıl seviyesindeki insanlara, binlerce akıl seviyesinde anlatmak için herkesin anlayacağı şekilde anlatılmıştır...
Yiyecekler vardır, içecekler vardır, şu vardır, bu vardır neler söyler hatta: ne isterseniz anında halk olur gibi o âlem başka bir âlem olduğu için detaya girilememiştir çünkü girildiğinde akıllar perişan olacaktır
Ama hakikat şu ki ayrı bir âlemdir
Zamansız bir âlemdir
Mekânsız bir âlemdir
Müthiş bir âlemdir
Ve kendi özellik ve güzelliklerini kendi içinde taşır
Esselatu vesselâmu aleyke ya Rasûlallah.
Biz sılayı, SALLı, isalı, vuslatı, kavuşmayı sende görüyoruz, tercihimiz seni yaptık ya Rasûlallah
Vesselâmu.
Ve es Selâm esmâsının tecellîsini, selâmeti de sende görüyoruz, biliyoruz ki bizim bu SILAmızı istememizin bir neticesi varacağımız yer var
Hacca gidiyoruz, biz istiyoruz ki Kâbeyi bulalım, bütün yolculuğa onun için katlanıyoruz
Sebep?..
Bütün bunları yapmamıza sebep, Kâbe ile buluşmaktır
O zaman hacı oluyoruz zâten böyledir
Hacda da öyledir
Haccda da, ha iki tane ce yazarsınız
Can ve cismin hak oluşunu idraktır hacc
Yani cisim giyen canın hak oluşudur
Burdaki hak oluş Allahü zül-Celâlin arzu ettiği gibi hak oluştur, emrettiği gibi, muradettiği gibi bir hak oluştur
İşte cenne fiilide, cennette böyle bir çift nun un cemidir
Bu cemden kasdımız nedir?...
Celâl tecellesinin Cemâl tecellesine dönüşümüdür
Çünkü Celâl de aynıdır
Bir cim yazarsınız iki tane lâm yazarsınız
Celâldeki iki lâm lânet ve lütuftur
Onun için Celâl de inkâr ve ikrâr at başı gider
Zül Celâli vel İkram
Allah Celâlinden ikram eder kâinatta
Bu şu demektir; hiçbir kadın yoktur ki en ağır acıları çekerek çocuk doğurmasın
Çünkü Celâldir bu
Çok acıdır fakaaaat çocuğunu doğuran bir kadının elinden bütün insanlar birleşse onu koparamazlar
Bu kadar müthiş bir El Rahmân ve El Rahîm Tecellîsi zuhur ettiği için iki göğsünden annenin ve kendi çocuk doğurduğu mahallinin ismi Rahîmdir
Allahü zül-Celâlin er Rahîm ismiyle anılmıştır Allah tarafından Celle Celâlihu
Dolayısıyla tekvin sıfatı, es Settar sıfatı bütüüüün Allahın bu yaratış sıfatının tahtasıdır
Üzerine yazı yazılan yerdir
Taa kendisidir
Nur-u Mimdir
Analarımız Nur-u Mimdir
Doğurandır
Yani diriliği aktaran mekanizmanın başıdır
Onun içinde Münir Derman hocamız kitaplarında kadına karşı müthiş sözler söyler
Bunu söylesem çıldırırsınız!, bunu söyleyemem!. ve çok değişik şeyler söyler
Bütün bu bizim içinde bulunduğumuz toplumda şuanda kadınların aşağılandığı, zayıflandığı, horlandığı bir ortamda biz hiç bunlardan bihaberiz
Zavallı insanların, hayvandan aşağıya inmiş insanların baştaki beş pencerenin beşini de kapatıp iki gözüyle görmeyen, zâhiri ve bâtını görmeyen kör gözler, evveli ve âhiri duymayan sağır kulaklar, dört oldu değimli, birde yalana ve harama açık haramın girmesine yalanın çıkmasına kapa olmuş ağızlar ve leş gibi kokan burunlar bir başı yok etmiştir
Doksan dokuz esmânın sanıyorum doksanını yok etmiştir bu başta
Onun için hadisler vardır:
Hiçbir Müslümanın yüzüne tükürmeyin.
Yüzüne vurmayın.
Yüze saygı duyun.
Allah, Âdemi Kendi suretinde yarattı. gibi hep yüze yönelik, veche yönelik
Vechullah, Allah celle celâlihu insanın yüzüne hitap eder
Çünkü bütün organları esmânın tecellî noktası olarak oraya koymuştur
İşte bu beş pencerenin beşini de kapatıp başın altında kalan gövdedeki iki tane kör deliğe, iki pislik deliğine, zâhirdeki pislik deliğine tâbi olanlar hayvandan aşağıya inmişlerdir
Üreme ve boşaltım delikleri..
İlkel, iğrenç bir şehvet batağında kadını kepaze etmişlerdir
Analarını, bacılarını, kızlarını, kız kardeşlerini ve karılarını, hanımlarını kepaze etmişlerdir
Kadınlık şerefini haysiyetini yemiş toplumlar rotu çıkmış arabalar gibidir
İstediği kadar usta şoför koysunlar, son model arabaları olsun, dünyanın en hızlı arabaları olsun rotu çıkmıştır
Çünkü onlar iliği yok etmişlerdir
Ana özelliğini kaybetmişlerdir
Onun için de söylediğim gibi Allah celle celâlihu bedeni 7 noktadan delmiştir
5 başta, 2 aşağıda üreme ve boşaltım olarak
Bunlar hakta ve hayrda kullanıldığı zaman Âdem Aleyhis-selâma üfürülen Dirilik Nefesini kıyamet günündeki son torunumuza kadar hiç makas yemeden aynı tazelik ve dirilikte el Hayy Esmâsı olarak götüren ve götürecek olan torunlarımızın bütün güzelliklerini ve özelliklerini reddedilen, recmedilen, yasaklanan, açıkça koca bir balonu bir iğne ucunun patlattığı gibi berhava edecek İkilik Şeytanı şerrinden ya da şeytanlaşmışların şerrinden koruyacağı yerde ona peşkeş çektiği zaman insanlar, toplumlar hatta kâinat yok olup gidecektir
İşte bu anlatmaya çalıştığım tüm bunlar Celâl Esmâsındaki çift lâmdan lâneti tercih edildiği takdirde yani bâtılın ve şerrin yaşanmasını tercih ettiği zaman insanlar ve toplumlar, lütuf susar
O zaman Celâlin lâneti konuşur
Kurân-ı Kerîmi okuyan kardeşlerimiz biliyorlar; yetim hakkı yiyenler, insan öldürenler vesaire gibi yerlerde Allah melekleri ve tüm lânet edenler lânet etsin
Burda birisine bir kötülük yapılmıyor
Bir iş kötüleniyor
Şiddetle kötüleniyor
En açık şekilde tehdit edilmiyor sonuç bildiriliyor
Onun için en zor kelimedir lânet
Arapça lâ ne?..
Lâ yazılır, ne yazılır, sonundaki te kapalı te dir
Yani Lâneh!..
Arap konuşurken lânet demez, lâneh der
Çünkü sondaki he kimden geldiğini gösterir
Aslında lâneh şu demektir:
Nur-u Mimsizliktir
Lâ ne?..
Lâ: yoktur..
Ne yoktur?..
Nun yoktur
Nun bizim için Nur-u Mimdir
Biz Nurullaha hiçbir zaman ulaşmadık, ulaşmayacağız da zâten
Nurullah, BiZe Nur-u MİMle gelir..
Bizim işimiz değil, bizden çok ötede çünkü o
Biz Allahü zül-Celâlle hiçbir zaman bir ilişkimiz kulluktan başka yoktur, kulluk ise Muhammed Aleyhissalâtü vesselâma bağlı oluşumuza bağlıdır
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın teslimiyeti, teslim oluşumuz, iman edişimiz, tâbi oluşumuz, itaât edişimiz ise namaz kılar gibi topuğundan arkadadır
Ayak parmaklarının ucundakiler değildir
Onlar aşırı gidenlerdir ve namazda değiller zâten
Azgın insanlardır Tagidir!..
Onlar dindar gözükseler de, dinsiz gözükseler de fark etmez
Namazda değiller zâten
Hiç namaza gelmiyorum diyenler, onlarda
Yani şunu arzetmeye çalışıyorum ki, Allahü zül-Celâl, Âdemi Kendi suretinde yarattı dan kasıd, Allahü zül-Celâl resim gibi kendi resmini bizde yapıyor değil
Allahü zül-Celâl beyin dediğimiz bedene, cisme ve dünyaya yönelik olan başımız üzerinde 90 civarında, 99 esmânın 90 ı civarında -onu çıkarabilirim ama şuanda yapamam- bu kadar esmâyı başta zuhur ettiriyor
Tıpkı bir ney gibi 7 delik delmiştir, onu çok iyi anlamak lâzım
Bunun 5 i kafada toplanmıştır
Bunlar basit tekrarlar gibi gözüküyor fakat bu basit tekrarlar o kadar önemlidir ki, siz birisine sürekli diyorsunuz ki: bak kardeşim çok güzel bir fabrika kuruyorsun ama bu ceryan işi ne olacak? diyorsunuz, o diyor ki: ceryan duradursun, biz son model makinaları getirdik, işte binalar yaptık, şunu yaptık, bunu çattık..
Siz ikide bir söylüyorsunuz: iyi de ceryan-elektirik ne olacak? diyorsunuz
Bu adam ne zaman anlıyor ceryanın ne olacağını?..
Her şey bitti dediği zaman diyor ki: Kebandan ceryan getirmek lâzım.
Bu çok ters bir sözdür
İlk başta olması gereken bir sözdür
Bundan şunu söylemek istiyorum:
Biz bu konuşmalarımızda Allahın izniyle, Rasûlullah Efendimizin sayesinde bizim esas amacımız Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın hasbi hizmetinde gönüllü hizmet eden kardeşlerimizin İlahi İlim ve Muhammedi Edeb bakımından süratle yetişmelerini sağlamak, hizmeti yapabilecek ilim ve edeb sahibi olmasını çok hızlandırmak ve ondan sonrada Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemin hizmetinde daha bilinçli, daha imanlı, daha candan yürekten yaşadığı her nefesin hakkını vererek ve her nefeste Allahü zül-Celâlin kadir kıymetini bilerek, Kurân-ı Kerîmin kadir kıymetini bilerek, Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın özellik ve güzelliklerini BİLerek, BULarak, OLarak ve YAŞAyarak ŞAHİDi OLmak
Geri kalanı boş bir gürültüdür
Davul sesidir
Asla Dost sesi değildir
İşte bunu ortadan kaldırmamız içinde bizim anayasa gibi hükümleri çok iyi bilmemiz lâzım
Çok iyi bilmemiz lâzım
Biz Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemi zâhirde ve bâtında bilmeden, bulmadan ve bizzât onunla olmadan neyi yaşayacağız
Bilmeyen bir insan neden Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemi sevecekmiş, bilmiyor ki
Bilmediğinizi sevmenin ne mantığı var
Canımı veririm!
Niye canını vereceksin ki hiç tanımıyorsun ki!
Saçının telini bile vermezsin zâten!
Çünkü bilmiyorsun kim olduğunu!
Bir çocuk denizde boğuluyordu
Etraftan insanlar oraya koştular
Kadınlarda koştular
Ve bazıları kurtarmaya çalışıyor
Sonra benim yanımda olan kadın batan çocuğun kendisin ki olduğunu anladığı zaman bir fırladı herkesi tepeleyerek atladı suya
Eyvah bu benim oğlum! dedi ismini unuttum şimdi çocuğun yani
Neden yaptı?..
Meğer boğulmakta olan çocuğun kendisinin olmadığını sanıyormuş önceden
Ama onu anladığı anda çünkü çocuğun arkadaşına sordu: o nerde? deyince, çocuk konuşamıyor heyecanından eliyle diyor ki: Senin çocuğun!
İşte o zaman kadını görecektiniz
Saçının telini değil kellesini verecekti yani
İşte Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleme: Yâ Rasûlallah ben seni anamdan, babamdan çok seviyorum, onlar sana fedâ olsun. diyen Ömer (r.a.) a Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem diyor ki: vallahi Yâ Ömer sen iman etmiş değilsin.
Neden ya Rasûlallah?
Ben Rasûlullahım, Allahü zül-Celâlin seçtiği Rasûlüm, canından çok sevmek zorundasın, nefsinden çok sevmek zorundasın.
Vallahi nefsimden çok seviyorum. dediği anda:
Şimdi iman ettin. buyurmuştur
Bu Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem!..
Kral değil hâşâ!.Yok yok öyle değil!..
Kimsenin anası kendisine kral değildir
Ama kendisini var edendir
Göbek bağı, nedir göbek bağı?..
Beş tane çocuğu olan bir kadının beş çocuğunun göbek bağı ne zaman kesilmiş
Çekiverdiğiniz anda 5 ini, diyelim ki 20 yaşında 21 seneyi çekiverelim annesinde yok oluverir
Hep bağlıdır oraya
Sıla-yı Rahîmi kesenlere bunun için lânet edilmiştir
Rahîme hürmetsizlikten
Akraba bağlarını kestiğinden
Nerden akraba bunlar?..
Ana karnında, Ana rahminde
Er Rahîm esmâsında
Onun için şiddetle yasaklanmıştır ve böyle ailelerin sonu perişan olmuştur Birlik, dirlik bulamamışlardır
Zengin çok gördük
Trilyonerlerini gördük fakat hasret gittiler huzura
Şu yalan dünyada onlar için kabre gerek yoktu
Yatakları zâten kabir gibiydi
Cehennemede gerek yoktu zâten hayatları cehennem gibiydi
Ben bunlara bizzât şahid olmuşumdur
Bizzât şahid olmuşumdur Birisini tanıyoruz
Antalyada ithalat - ihracat yapan çok zengin, hesapsız zengin bir insan
Benim bir yakınım benden rica etti, o insan onun arkadaşı, dedi ki: Bu arkadaşımın kızı bir hıristiyanla evlendi, oğlu şöyle oldu, artık esrar felan kesmiyor daha başka şeyler yapıyor ve ateist olmuş, bir çâre var mıdır?..
Şimdi ben dedim ki: Ne kadar parası var?
Tırlarla! dedi
O zaman tırlara gerek yok uçağa yüklesin dünyayı dolaştırsın gelsin çâre bulamaz, çünkü geç olmuş artık!
Şunu demek istiyorum
Allahü zül-Celâl yok gibi hareket edenler, Allahü zül-Celâlin elinden kurtulacağını sananlar bir hayal içinde hayatlarını cehenneme çevirirler, gelecek çocuklarını şeytana teslim ederler
Şeytandan kastım ikiliktir, şüphedir, şerrdir, huzursuzluktur, kahrolası bir dünyada yaşamaktır ve gelecekte de neyin beklediği herkes bilir, aklı olan
İşte bütün bunlar bize ana noktadan sapmamamızı yani Keban Hattını kesmememizi, bilmemizi, bulmamızı, yüreklerimizde Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın Prizini korumamızı emreder
Uyuyacağız yani durmadan ibadet edecek değiliz, uyumamızda gerekiyorsa ama priz bizdedir fiş bizdedir uyandığımız ANda yine devam ederiz
Neye?..
Hakka, hayra, doğruya, güzele, insanlığa yani
Hayvandan aşağıya oluşa değil
Burada bir şey söylemek istiyorum
Sanıyorum 20 sene felan önceydi
Rahmetli Hacı Osman Efendi geldi
Aksaraydan Antalyaya gelmişti
O çok değerli bir zâttı Hüdai nabitti
Dağdaki ağaçlar gibi, kuşlar gibi Allah Dostuydu
Başını hiç bir şeye eğmeyen, Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem dendiğinde, Ehl-i beyt dendiğinde gözlerinin yaşları paradan inen, böyle bağlı, böyle yürekten seven ve tanıyan birisi idi
Diyor ki: Kayserili olup da İstanbulda yaşayan bir zengin aile, kişiler bizi de adam sanmışlar evlad bize geldiler. diyor
Neden geldi efendim?.
Çünkü bu kişinin bir oğlu olmuş, başka olmamış diyor
Olmuş ölmüş, kalmış bir tanesi bunu korumaya çalışıyorlar ki nesli devam ede yani, çok önemli çünkü
Çok büyük bir serveti olan bir insan bu
Yaman adamlar yani işi bilen insanlar bunlar, dünyayı çok iyi bilirler
İşte çocukluğunda herkese zarar verirmiş ama halledilirmiş, yolda adama çarpmış lüks arabasıyla, adama demişler ne istiyorsun adama parasını vermiş şikâyetçi bile olmamış
Yaptıkları yanına kâr kalmış ama sonra çocuk kendine zarar vermeye başlamış, esrardır, uyuşturucudur felan derken bir an gelmiş ki artık hiç ayağa kalkamaz hale gelmiş
Babası da bunu Amerikadaki en büyük uyuşturucu tedavi merkezine götürmüş Üç ay kalmışlar
Her şey yapılmış, saat gibi olmuş çocuk
Neticede oradaki profesörler demişler ki:
Bu çocuğu sen götür fakat bu bilinç arkasına yerleşmiş biraz sonra ne zaman isterse eski haline gelir. Biz buraya giremiyoruz oraya ancak hrıstiyan azizler var burada isterseniz onlara gidin, onlar girebiliyorlar arkaya beyin arkasına, ana karttakini değiştiriyorlar yani arka karttakini.
Yada sizin kendi dininizde varsa bunlar, Allah Dostları bulun onların işi bu, biz bu kadar yapabiliyoruz demişler
Bizim Kayserili vatandaşta Türkiye de birkaç yere uğramış işte paralar dükmüş felan ama netice alamamış
Nasıl duymuşsa duymuş işte demişler: Bir yerde de Hacı Osman var git bakalım felan demişler herhalde nasıl duymuşsa
O da gelmiş
Hoş beş deyince Efendim böyle bir derdimiz var..
Efendim biz kim oluyoruz. felan diyor Osman Baba
O da diyor ki: Efendim biz Allaha şükür varlıklı insanlarız sana ne istiyorsan
Yoo Yoooo bizim ne ihtiyacımız var, biz Rabbımızdan razıyız.
En sonunda adam diyor:
Efendim size bir câmi yaptırayım istediğiniz yere. Adını da koyalım Hacı Osman Câmisi diye.
Yok evladım Allah korusun felan deyince Kayserilinin tepesi atmış:
Ulan ben de bir adam sanmıştım geldim kapınıza, ne biçim iştir.. şudur budur, almış yürümüş adam kızmış çünkü
İşte o zaman Osman Baba bir kalkmış böyle:
Ulan bu çocuğun röntgenini çektik iğnenin ucu kadar helal bulamadık! Hayvan herif bu çocuğu bu hale getirinceye kadar, hiçbir helal lokma koymadan, bu sistemin Sahibi yokmuş gibi bu kadar cüretli, bu kadar insafsız, merhametsiz bir hayatın içinden bu çocuğu geçirdin şimdi bu hale getirdin de, dönüp bize mi laf ediyorsun, bize mi söylüyorsun söyleyeceklerini Allahtan korkmaz insan! deyince
Adam kendini yere atmış, demiş: Efendim bir çâresi yok mu?. Dediğiniz tüm doğru. Ben hiç hayatımda helal-haram diye bir mefhum bilmem. Ben hak ettiğimi zâten alırım, benim işim hak etmediğimi ele geçirmektir.
İşte bütün bunlar ne?..
Bütün bunlar Allahü zül-Celâli BİLmek, BULmak, OLmak ve YAŞAmak
Çare?..
Kapı!..
Kapı; Muhammed Aleyhis-selâm!..
Berideki kapılar?..
Berideki kapılar davul kapıları!..
Herkes bir davul dövebilir
Bura gel!.. bura gel!.. bura gel!.. bura gel!..
Muhammed Aleyhis-selâm davul dövmez
Muhammed Aleyhis-selâm da EZAN okunur
Allahü zül-Celâlin görevlendirdiğidir
Seçtiğidir
Rasûlullahtır
Nur-u Mim sahibidir
Rahmeten lil âlemindir
Tek örnek alınması emredilendir
Hulukul azimdir
Ahlâkı en yüce olan Kurân ahlâkı ve Kurân-ı Kerîmin tabiriyle Allahın ahlâkı ile ahlâklanmıştır
Ahlâkullah sahibidir
Ahmeddir
Ahadin Ahmedidir
Allaha ilk hamdedendir, Allahın ilk yarattığıdır çünkü
Nuru, Allahın İLK yarattığı NOKTAdır
Bu noktanın hareketinden madde meydana gelmiştir
Harekesinden mânâ meydana gelmiştir
İşte bu özellik ve güzellikleri yüreklerimizde arıların bal topladığı gibi günbegün, günbegün, günbegün iyi bir insan olmak için değil, iyice inanmak için, onun gibi olmak için, başkası şöyle desin böyle desin diye değil!
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞAALLAH)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
15 MART 2008 SOHBETİN DEVAMI
Sistemi halk eden Allah
Her şeyi yerli yerinde terbiye eden Allah
Atomun dönme kanunu ile kâinatın dönme kanunu aynı kanundur
Hiç düşündünüz mü saatte 1640 km hızla dönen dünya eğer bu dönüşünü mazotla benzinle yapsaydı ve kendisi mazot yığını olsaydı bir seneye varmadan tüketirdi
Kendini yok ederdi yani
Atom o korkunç hızını eğer enerjisini kendisinden alsaydı çok kısa sürede kendini bitiriverirdi
Bunlar nedir?..
Bismillâhirrahmânirrahîm
هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
" Huvallahul halikul bariyulmusavviru lehum'esma ulhsnâ yusebbihu lehu ma fiyssemavati vel'ardi. Ve huvel'aziyzulhakiymu.: O öyle Allahki halık, barî, müsavvir o, en güzel isimler (Esmai hüsnâ) onun, bütün Göklerdeki ve yerdeki ona tesbih eder, o öyle azîz öyle hakîmdir (Haşr 59/24)
Şimdi yusebbuhu
Şimdi şu anda sebbaha
Sebbaha arabçada yüzmek demektir
Şimdi yüzüyorlar
Yusebbuhu le huma fissemavati vel ard.
Bu gördüğünüz gökyüzündekiler ve yerdekiler tüm Allahındır ve yüzüyorlar, durmadan tesbih ediyorlar
Evet, teknik olan kişiler bilirler ki bir atom diğer bir atoma asla mesnedlenemez
Kâinatta birbirine mesnedli bir tek nokta bulamazsınız
Dayanmak yasaktır
Mümkün değildir
Hiç kimse kimseye dayanamaz ve tek başına yüzer
Atomlar dahi böyle gelip birbirine dayandığı anda kıyametler kopar
İşte bu yüzüşler yok mu yukarısız, aşağısız, önsüz, yansız, gecesiz, gündüzsüz
Bizim 10 km yukarı çıksak dünyadan ne gece kalır ne gündüz kalır
Her şey yok oluverir, bizim ölçülerimiz yerle bir oluverir
İşte bütün bu: Yusebbuhu le huma fissemavati vel ard şimdi şu ANda tesbih ediyorlar
Kimi?..
Kim yaptıysa onu!..
Bütün resimler Ressamlarını gösteriyorlar, diyorlar ki:
Bizi bir yüzdüren var subhanallah diyoruz celle celâlihu!
Tesbih ettiren Allah var
Terbiye eden Allah var
Her hücreyi terbiye eden Allah
Tırnaklarla dişlerin yapısı aynıdır
Hücreleri de aynıdır ama terbiye sistemleri değişiktir
Dişlere: Belli bir yaşa, belli bir zamana kadar uza, ondan sonra asla uzama! emri verilmiştir
O hücreler orda bekler
Ama tırnaklara: Devamlı uza! emri verilmiştir
Yan yana komşulardır sakalla kirpikler
Kirpik hücreleri belli bir yere kadar uzar bekler, sakallar her gün uzar durur, bir sürü iş açar başa, uğraş dur tıraş olacağım diye
Bu hücreler terbiyeli hücrelerdir
Terbiyesiz olduğunda ne olurlar?..
Kanser hücreleri olurlar!..
Nedir kanserin aslı?..
Bebek oluşurken, hücreler bölünüp hücreler teşekkül ederken bazı hücreler bazı yerlerde mahsur-çevrilmiş-bekletilmiş bırakılır, bırakılmıştır
Bunlar hiç gerekmediği halde ve zamanda bölünmeye başlar. Halbu ki adam, bebek değil ya oluşan bir bebek cenin değil, adam gelmiş kırk-elli yaşına oradaki hücre harekete geçiyor kendi başına diyor ki anarşist gibi: Ben çoğalacağım! diyor
Vücûd kendi hücresi olduğu için bunu bir mikrop kabul etmiyor
Tedbir almıyor, o zaman anlaşılmaz kilolarca urlar oluşturuyor
Bu nedir?..
Bu sistemin kendi içindeki azgınlıklara karşı getirdiği kendi üreme şeklidir
İşte terbiyedeki, Allahü zül-Celâlin terbiyesindeki önemini kadr ü kıymetini anlatmak için söylüyorum
مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
Ma kaderullahe hakka kadrih innellahe fe kavviyyün aziz: Allahın kadrini gereği gibi takdir edemediler, hakıkat Allah, yegâne kaviy, yegâne azîzdir (Hac 22/74)
وَمَا قَدَرُوا اللّهَ حَقَّ قَدْرِهِ
"Ve ma kaderullahe hakka kadrihi : Allahın kadrini gereği gibi bilemediler. (Enâm 6/91)
وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
" Ve ma kaderullahe hakka kadrihi vel erdu cemian kabdatühu yevmel kiyameti ves semavatü matviyyatüm bi yeminih sübhünehu ve teala amma yüşrikun. Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir. (Zümer 39/67)
Ve ma kaderullahe hakka kadrihi.
İnsanlar Allahın kadir ve kıymetini hakkınca takdir edemediler. âyetleri vardır
Bunları hafızlarımız okur geçerler
Sanki hâşâ hikaye okuyor gibi, masal anlatıyor gibi, hiçbir önemi yokmuş gibi
Yani biz Kurân okuyoruz, diyoruz ki: Bizler Allahü zül-Celâlin kadir ve kıymetini hakkınca bilemedik! deyip okuyoruz
Herhalde biz ne dediğimizi bilmiyoruz!..
Gerçekten bilmiyoruz
Allahü zül-Celâlin kadir ve kıymetini ne zaman öğreniriz?
Çok basit!..
Yarım nefesi alamayıversek var ya bir saniyede öğreniriz
Çünkü alamıyoruz artık vermiştik ya!.
Ya da vermiştik alamıyoruz, almıştık veremiyoruz yani
Fırladık kaldık işte
فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ
وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ
"Felevla iza beleğatilhulkume. Ve entum hiyneizin tenzurune. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsirune.: Can boğaza dayandığı zaman. ki siz o vakıt bakar durursunuz. Biz ise ona sizden yakınizdir ve lâkin görmezsiniz. (Vakıa 56/83-85)
Canları hulküme geldiğinde alın alına kalırız, ikimiz baş başa kalırız siz bir şey yapamazsınız âyetleri hep bunlardır
İşte o zaman bıçağın ağzında, iğnenin ucunda insan
Yarım nefeslik insan
İşte bu yarım nefesler sürekli de değildir
Teknik insanlarımız kardeşlerimiz bilirler ki, mekik sitemi vardır elektrikte
Sürekli değildir
Durmadan arka arkaya yeni akımlar gelir
Ve bizim göz sistemimiz öyle ayarlanmıştır ki, biz yakınında olduğumuz için sürekli sanırız ve hiç rahatsız olmayız
Ama ben Hasan Dağından bilirim ki, dağın başına çıktığınızda bütün köylerin elektrikleri göz kırpar
Tümü yanıp söner
Binlerce göz kırması görürsünüz, çünkü uzaktasınız
Siz bu akımı görürsünüz yani gidiş gidişi
Başka bir örnek, çok basit bir örnekte sinemalardır
20 küsur tane resim belli bir hızda geçerse atı koşuyor görürüz
Aslında bu hiç koşmayan 20 tane at resmidir
Bize hareketi gösteren hızdır
Yani Yusebbuhu le huma fissemavati vel ard.dır
Sebbaha ettirdiğinizde, yüzdürdüğünüzde siz cansız olan cisimleri canlı hareket ediyor halde görürsünüz
Tıpkı bizim şuanda içinde yaşadığımız sanala benzer bir ortam gibi
Bunları neden anlatıyoruz
Bunları şunun için anlamamız lâzım:
Allahü zül-Celâlin kadir ve kıymetini bilmek zorundayız
Bilmezsek ne olur?..
إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُّهِينًا
" İnnellezine yü'zunellahe ve rasulehu leanehümüllahü fid dünya vel ahirati ve eadde lehüm azabem mühina: Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır. (Ahzâb 33/57)
Azaben muhina. = İhânet azabı.
Kurân-ı Kerîmin en ağır azabıdır bana göre
Ben neye ihânet etim de Allahü zül-Celâl bana böyle çok ağır bir şey buyuruyor?..
Yani ihânet etmiş!..
Ben neye ihânet etmiştim?..
Eline etmişim efendim bağına bahçesine etmişim. Anladım anladım bu kadar!
Hayır hayır!..
Temelinde ne var?..
Ben aslında AKLıma ihânet ettim!.
Çünkü aklımı çektiğinizde ne Yaratan ne Yaratılan ne de varlık kalacaktı, ne de ben kalacaktım
Her şeyi ben akılla bilebilirim
Allahın aynası akıldı
Ben her şeyi akıl sahnesinde görebilirim çünkü
Yoksa kör kalırım
Yani bir kaya parçası bile olamam
Sokaklarda gördüğümüz deli zannettiğimiz, ibret için halk edilenler
Anneleri babaları ellerinden tutmuş mecnun gibi gezdirenler bıraktığı anda bir yaşındaki çocuk gibi hareket edenler bize ibrettir
Ey akıllılar sizin aklınızı da böyle kıssak bir ayar gibi duyamaz hale gelirsiniz, yokmuş gibi olursunuz
Bakın görüyor musunuz biz böyle yapabiliriz! gibi bir ikazdır-uyarıdır
Bunu çok iyi anlamamız lâzım
Çok iyi anlamamız lâzım
Allahü zül-Celâlin kadir ve kıymetini dosdoğru hakınca bilmek
Kurân-ı Kerîmin kadir ve kıymetini bilmek
Kurân-ı Kerîmi okumak ve bizi Kurân-ı Kerîmin okumasını sağlamak
Ben Sufiyi görüyorum, diyorum ki: selemun aleyküm sufi hoş geldin
Sufi: hoş bulduk hocam.
Bakın nasıl alıcı ve verici olarak nasıl birbirimizin sesinin, sözünün, özünün kadir ve kıymetini takdir ettik de konuştukta anlaştık hemen
Bunu söylemek istiyorum
Yani Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemin isminden bahsetmek, çok sevdiğini söylemek bunlar hoş şeylerdir ama hoşun hoşu Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleme esselâmu aleyküm ya Rasûlullah!
Ve aleykümesselâm! dır yani
Ve aleykümesselâm cevabıdır
Mekkeyi, Medineyi yol edenler
Ben 28 kere, 23 kere, 21 kere gidenleri duydum
Kendilerinden duydum
Daha çok gitsinler ama sordum bu kadar gittiniz geldiniz Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleme misafir oldunuz: Hoş geldiniz! buyurdu mu?..
Bir kere demedi mi?..
Çok özür dilerim ben kervan köpeğiyim, onun için bizim sağımıza solumuza güvenilmez, yani o özelliğimiz vardır
Onlara sordum: Apartmanınızda yetim var mı?..
Birbirlerinin yüzüne baktılar dediler ki: Vallahi bilmiyoruz!
Bu ne idi?..
Bu ne idi?..
32 kişilik bir apartmanda
Ben onları kötülemiyorum dikkat ediniz
Allah hepimize hayr versin
Yanlış bir şey söylemiyorum, onlar için bir şey demiyorum
Şunu demek istiyorum :
32 kişilik bir apartmandaki yetimden haberi olmayan bir kişi, bilemeyen bir kişi Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın misafiri olursa değil hoş geldin hoş gittin bile olmaz yani
Çünkü biz açık seçik imtihan oluyoruz Her şeyden
Komşularımızdan imtihan oluyoruz
Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem: Komşusu aç iken tok yatan, mümin değildir.) (Buharî)
Aç yatan komşumuz olduğu zaman Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın bize değil selâmı, değil kelâmı sadece kahrı vardır
Yazıklar olsun! der
Keşke benim evladım olsaydın. Keşke benim yolumda olsaydın. Keşke sen Muhammedî olsaydın. Hiç komşunun açlığını tokluğunu bilmez olur muydun?..
Muhammedî ahlâkla ahlâklansaydın sen yetimi nasıl bilmezdin?..
Ne arıyorsun buralarda kimi arıyorsun?
Ben, Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın, yetimlerin yüreğinde olduğuna inanıyorum
Hacca gideriz başım gözüm üstüne, her şeyler güzeldir, güzeldir de biz bir hayat yaşıyoruz
Bir kardeşimizin bir derdi varsa neden yanında olmayalım?..
Muhammedî ahlâkı edebi nasıl tatbik edeceğiz, nasıl yaşayacağız?..
Birliğimiz dirliğimiz nerde olacak?..
Hayatımız boyunca başkaları için tıraş oluyoruz, başkaları için yürüyoruz, her şeyi başkaları için yapıyoruz
Biz kendimiz için ne yaparız Allah Aşkına
Ne zaman yaşayacağız kendimiz için?..
Ne zaman kendimizin elektrik hattını, can ceryanını bileceğiz, bulacağız da yaşayacağız?..
Nur-u MîMi...
Ne zaman bizi Yaratana bir selâm vereceğiz, el sıkışacağız, özür dileyeceğiz?..
Bütün bunlar Muhammedî Oluş Şuurudur
Basit gibi gözükür, hafif gibi gözükür ama dediğim gibi muhteşem şehirlerin ceryanını keserseniz İstanbul un 12 milyon insanını bir saniyede karanlıkta bırakırsınız
Milyonlarca makinasını durdurursunuz, bilgileri belgeleri tümü hapı yutar sesi keser hepsi ölür
Bu basit miymiş bu ceryanın kesilişi?..
Hayır, basit değilmiş!..
Anaymış, bütün bilgiler bunun üzerindeymiş, projeler bunun üzerindeymiş
Yoksa Kâbeyi bulamazmışız ceryan kesildiği zaman
Kâbenin içinde olsak bile karanlıkta kalırmışız
Nur-u Mimsiz
Nur-u Muhammedsiz
Meyhânede bile olsaydık da ceryan olsaydı birbirimizin ne yaptığını görürdük, ne ettiğimizi görürdük
Şimdi bir husus var:
Bu sohbetlerde olanların büyük bir kısmı benim akrabalarım, bunlar birbirimizi biliriz biz, aynı kanda aynı canda olmuş insanlarız
Bir kısmı çok yakın insanlardır
Bir kısmı, yani herkes bizim canımız ciğerimizdir fakat şu sakın anlaşılmasın!..
BİZ BİR kişiyiz
Göç eden bir insan gurubu gibiyiz
Çocukta vardır, akıllıda vardır şöyle de var ama tümümüz bir yürürüz
Birimiz aç olamayız
Birimiz tok olamayız
Birimiz geride kalamaz
BİZ toptan hareket ederiz
İkilik, birlik, üstünlük, alçaklık olamaz
Farklı farklı gözüksek de hepimiz bir yere gideriz
Kimse kimseyi terk edemez
Buradaki anlatılan şeylerde geçen bir kardeşimiz söylüyordu ve doğru söylüyordu :
Latif hocam ne kadar çok velî tanıyorsunuz!
Evet, bu haktır
Allahü zül-Celâl de şâhiddir hamdolsun
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem Efendimizde şâhiddir
Neden?..
Ee böyledir!
Meyhâneye giderseniz meyhânecilerle arkadaş olursunuz, kahvehânede kahvehânecilerle olursunuz
Biz kervan köpeğiyiz, Erenlerin huzurunda hazırındayız, neden Erenlerle olmayalım ki?...
Yoksa bizim bu kervan köpekliğimizde bir sorun mu var?..
Yok!..
Hamdolsun yok!..
Şunu demek istiyorum :
Bizim burada konuşmalarımız ne kimseden alçaklık ne yüksekliktir
BİZ Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın SEVİYEsinde
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın İMAN SEVİYESİNDE namaz kılarız BİZ
Önümüzde İmamımızdır
Tepemizde altımızda değil hâşâ!..
BİZimle aynı seviyededir: Allahu Ekber! derken
Çok iyi ANlamak lâzım
Bizde seviye farkı felan yoktur, çok bilen az bilene öğretir
Hatta az bilenin çok bilen üzerinde hakkı vardır
Allah sorar: Neden öğretmedin? diye
Değil öyle biri birinden kudsalmış, biri birisinden mübârekmiş, böyle şeyler yok
Hangimiz çok biliyorsak, az bilenimiz mi var ona bütün bileşik kaplar gibi olmamız lâzım
Kalblerimizi Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın kalbine bağlarsak benim Muhammedî seviyeden ne dediğimi, deniz seviyesi gibi sıfırlanmış seviyeden ne dediğimi çok iyi anlarsınız
Çok yüksekte olanlar harradan indirirler çindeki fazlalığı deniz seviyesine inince sesi keserler bileşik kaplarda
Kuyular gibi derinde olanlara suyu bağladığımızda deniz seviyesine çıkarlar susarlar
Hepsi Muhammedî Şuura ve Nura kavuşurlar
Bunu çok iyi anlamamız lâzım
Onun için Allahü zül-Celâlin Dostu olmaktan dünyada daha şerefli bir şey yoktur
Hâşâ düşmanı mı olacaktık!..
Hepimiz Allahü zül-Celâlin velisiyiz, dostuyuz
Düşmanı değiliz ki hamdolsun
Ama bizim memleketimizde Veliyullah dediğimiz zaman adam hemen hâşâ hâşâ!
Kendine şeytanın dostluğunu lâyık görür
Akşama kadar yalan söyler, her türlü kepazeliği yapar, şeytana afedersin uşaklık yapar ama:
Peygamber Aleyhis-selâmın dostu musun? desen: Hâşâ! hâşâ, biz kim O kim!
Kendine lâyık görmez, şeytana lâyık görür
Bunlar eski alışkanlıklardır ve pisliklerdir
Bizim kardeşlerimizi tenzih ederim
Biz bunlardan beriyiz
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞAALLAH)
Sistemi halk eden Allah
Her şeyi yerli yerinde terbiye eden Allah
Atomun dönme kanunu ile kâinatın dönme kanunu aynı kanundur
Hiç düşündünüz mü saatte 1640 km hızla dönen dünya eğer bu dönüşünü mazotla benzinle yapsaydı ve kendisi mazot yığını olsaydı bir seneye varmadan tüketirdi
Kendini yok ederdi yani
Atom o korkunç hızını eğer enerjisini kendisinden alsaydı çok kısa sürede kendini bitiriverirdi
Bunlar nedir?..
Bismillâhirrahmânirrahîm
هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
" Huvallahul halikul bariyulmusavviru lehum'esma ulhsnâ yusebbihu lehu ma fiyssemavati vel'ardi. Ve huvel'aziyzulhakiymu.: O öyle Allahki halık, barî, müsavvir o, en güzel isimler (Esmai hüsnâ) onun, bütün Göklerdeki ve yerdeki ona tesbih eder, o öyle azîz öyle hakîmdir (Haşr 59/24)
Şimdi yusebbuhu
Şimdi şu anda sebbaha
Sebbaha arabçada yüzmek demektir
Şimdi yüzüyorlar
Yusebbuhu le huma fissemavati vel ard.
Bu gördüğünüz gökyüzündekiler ve yerdekiler tüm Allahındır ve yüzüyorlar, durmadan tesbih ediyorlar
Evet, teknik olan kişiler bilirler ki bir atom diğer bir atoma asla mesnedlenemez
Kâinatta birbirine mesnedli bir tek nokta bulamazsınız
Dayanmak yasaktır
Mümkün değildir
Hiç kimse kimseye dayanamaz ve tek başına yüzer
Atomlar dahi böyle gelip birbirine dayandığı anda kıyametler kopar
İşte bu yüzüşler yok mu yukarısız, aşağısız, önsüz, yansız, gecesiz, gündüzsüz
Bizim 10 km yukarı çıksak dünyadan ne gece kalır ne gündüz kalır
Her şey yok oluverir, bizim ölçülerimiz yerle bir oluverir
İşte bütün bu: Yusebbuhu le huma fissemavati vel ard şimdi şu ANda tesbih ediyorlar
Kimi?..
Kim yaptıysa onu!..
Bütün resimler Ressamlarını gösteriyorlar, diyorlar ki:
Bizi bir yüzdüren var subhanallah diyoruz celle celâlihu!
Tesbih ettiren Allah var
Terbiye eden Allah var
Her hücreyi terbiye eden Allah
Tırnaklarla dişlerin yapısı aynıdır
Hücreleri de aynıdır ama terbiye sistemleri değişiktir
Dişlere: Belli bir yaşa, belli bir zamana kadar uza, ondan sonra asla uzama! emri verilmiştir
O hücreler orda bekler
Ama tırnaklara: Devamlı uza! emri verilmiştir
Yan yana komşulardır sakalla kirpikler
Kirpik hücreleri belli bir yere kadar uzar bekler, sakallar her gün uzar durur, bir sürü iş açar başa, uğraş dur tıraş olacağım diye
Bu hücreler terbiyeli hücrelerdir
Terbiyesiz olduğunda ne olurlar?..
Kanser hücreleri olurlar!..
Nedir kanserin aslı?..
Bebek oluşurken, hücreler bölünüp hücreler teşekkül ederken bazı hücreler bazı yerlerde mahsur-çevrilmiş-bekletilmiş bırakılır, bırakılmıştır
Bunlar hiç gerekmediği halde ve zamanda bölünmeye başlar. Halbu ki adam, bebek değil ya oluşan bir bebek cenin değil, adam gelmiş kırk-elli yaşına oradaki hücre harekete geçiyor kendi başına diyor ki anarşist gibi: Ben çoğalacağım! diyor
Vücûd kendi hücresi olduğu için bunu bir mikrop kabul etmiyor
Tedbir almıyor, o zaman anlaşılmaz kilolarca urlar oluşturuyor
Bu nedir?..
Bu sistemin kendi içindeki azgınlıklara karşı getirdiği kendi üreme şeklidir
İşte terbiyedeki, Allahü zül-Celâlin terbiyesindeki önemini kadr ü kıymetini anlatmak için söylüyorum
مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
Ma kaderullahe hakka kadrih innellahe fe kavviyyün aziz: Allahın kadrini gereği gibi takdir edemediler, hakıkat Allah, yegâne kaviy, yegâne azîzdir (Hac 22/74)
وَمَا قَدَرُوا اللّهَ حَقَّ قَدْرِهِ
"Ve ma kaderullahe hakka kadrihi : Allahın kadrini gereği gibi bilemediler. (Enâm 6/91)
وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
" Ve ma kaderullahe hakka kadrihi vel erdu cemian kabdatühu yevmel kiyameti ves semavatü matviyyatüm bi yeminih sübhünehu ve teala amma yüşrikun. Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir. (Zümer 39/67)
Ve ma kaderullahe hakka kadrihi.
İnsanlar Allahın kadir ve kıymetini hakkınca takdir edemediler. âyetleri vardır
Bunları hafızlarımız okur geçerler
Sanki hâşâ hikaye okuyor gibi, masal anlatıyor gibi, hiçbir önemi yokmuş gibi
Yani biz Kurân okuyoruz, diyoruz ki: Bizler Allahü zül-Celâlin kadir ve kıymetini hakkınca bilemedik! deyip okuyoruz
Herhalde biz ne dediğimizi bilmiyoruz!..
Gerçekten bilmiyoruz
Allahü zül-Celâlin kadir ve kıymetini ne zaman öğreniriz?
Çok basit!..
Yarım nefesi alamayıversek var ya bir saniyede öğreniriz
Çünkü alamıyoruz artık vermiştik ya!.
Ya da vermiştik alamıyoruz, almıştık veremiyoruz yani
Fırladık kaldık işte
فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ
وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ
"Felevla iza beleğatilhulkume. Ve entum hiyneizin tenzurune. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsirune.: Can boğaza dayandığı zaman. ki siz o vakıt bakar durursunuz. Biz ise ona sizden yakınizdir ve lâkin görmezsiniz. (Vakıa 56/83-85)
Canları hulküme geldiğinde alın alına kalırız, ikimiz baş başa kalırız siz bir şey yapamazsınız âyetleri hep bunlardır
İşte o zaman bıçağın ağzında, iğnenin ucunda insan
Yarım nefeslik insan
İşte bu yarım nefesler sürekli de değildir
Teknik insanlarımız kardeşlerimiz bilirler ki, mekik sitemi vardır elektrikte
Sürekli değildir
Durmadan arka arkaya yeni akımlar gelir
Ve bizim göz sistemimiz öyle ayarlanmıştır ki, biz yakınında olduğumuz için sürekli sanırız ve hiç rahatsız olmayız
Ama ben Hasan Dağından bilirim ki, dağın başına çıktığınızda bütün köylerin elektrikleri göz kırpar
Tümü yanıp söner
Binlerce göz kırması görürsünüz, çünkü uzaktasınız
Siz bu akımı görürsünüz yani gidiş gidişi
Başka bir örnek, çok basit bir örnekte sinemalardır
20 küsur tane resim belli bir hızda geçerse atı koşuyor görürüz
Aslında bu hiç koşmayan 20 tane at resmidir
Bize hareketi gösteren hızdır
Yani Yusebbuhu le huma fissemavati vel ard.dır
Sebbaha ettirdiğinizde, yüzdürdüğünüzde siz cansız olan cisimleri canlı hareket ediyor halde görürsünüz
Tıpkı bizim şuanda içinde yaşadığımız sanala benzer bir ortam gibi
Bunları neden anlatıyoruz
Bunları şunun için anlamamız lâzım:
Allahü zül-Celâlin kadir ve kıymetini bilmek zorundayız
Bilmezsek ne olur?..
إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُّهِينًا
" İnnellezine yü'zunellahe ve rasulehu leanehümüllahü fid dünya vel ahirati ve eadde lehüm azabem mühina: Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır. (Ahzâb 33/57)
Azaben muhina. = İhânet azabı.
Kurân-ı Kerîmin en ağır azabıdır bana göre
Ben neye ihânet etim de Allahü zül-Celâl bana böyle çok ağır bir şey buyuruyor?..
Yani ihânet etmiş!..
Ben neye ihânet etmiştim?..
Eline etmişim efendim bağına bahçesine etmişim. Anladım anladım bu kadar!
Hayır hayır!..
Temelinde ne var?..
Ben aslında AKLıma ihânet ettim!.
Çünkü aklımı çektiğinizde ne Yaratan ne Yaratılan ne de varlık kalacaktı, ne de ben kalacaktım
Her şeyi ben akılla bilebilirim
Allahın aynası akıldı
Ben her şeyi akıl sahnesinde görebilirim çünkü
Yoksa kör kalırım
Yani bir kaya parçası bile olamam
Sokaklarda gördüğümüz deli zannettiğimiz, ibret için halk edilenler
Anneleri babaları ellerinden tutmuş mecnun gibi gezdirenler bıraktığı anda bir yaşındaki çocuk gibi hareket edenler bize ibrettir
Ey akıllılar sizin aklınızı da böyle kıssak bir ayar gibi duyamaz hale gelirsiniz, yokmuş gibi olursunuz
Bakın görüyor musunuz biz böyle yapabiliriz! gibi bir ikazdır-uyarıdır
Bunu çok iyi anlamamız lâzım
Çok iyi anlamamız lâzım
Allahü zül-Celâlin kadir ve kıymetini dosdoğru hakınca bilmek
Kurân-ı Kerîmin kadir ve kıymetini bilmek
Kurân-ı Kerîmi okumak ve bizi Kurân-ı Kerîmin okumasını sağlamak
Ben Sufiyi görüyorum, diyorum ki: selemun aleyküm sufi hoş geldin
Sufi: hoş bulduk hocam.
Bakın nasıl alıcı ve verici olarak nasıl birbirimizin sesinin, sözünün, özünün kadir ve kıymetini takdir ettik de konuştukta anlaştık hemen
Bunu söylemek istiyorum
Yani Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemin isminden bahsetmek, çok sevdiğini söylemek bunlar hoş şeylerdir ama hoşun hoşu Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleme esselâmu aleyküm ya Rasûlullah!
Ve aleykümesselâm! dır yani
Ve aleykümesselâm cevabıdır
Mekkeyi, Medineyi yol edenler
Ben 28 kere, 23 kere, 21 kere gidenleri duydum
Kendilerinden duydum
Daha çok gitsinler ama sordum bu kadar gittiniz geldiniz Rasûlullah sallallahu aleyhi vesselleme misafir oldunuz: Hoş geldiniz! buyurdu mu?..
Bir kere demedi mi?..
Çok özür dilerim ben kervan köpeğiyim, onun için bizim sağımıza solumuza güvenilmez, yani o özelliğimiz vardır
Onlara sordum: Apartmanınızda yetim var mı?..
Birbirlerinin yüzüne baktılar dediler ki: Vallahi bilmiyoruz!
Bu ne idi?..
Bu ne idi?..
32 kişilik bir apartmanda
Ben onları kötülemiyorum dikkat ediniz
Allah hepimize hayr versin
Yanlış bir şey söylemiyorum, onlar için bir şey demiyorum
Şunu demek istiyorum :
32 kişilik bir apartmandaki yetimden haberi olmayan bir kişi, bilemeyen bir kişi Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın misafiri olursa değil hoş geldin hoş gittin bile olmaz yani
Çünkü biz açık seçik imtihan oluyoruz Her şeyden
Komşularımızdan imtihan oluyoruz
Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem: Komşusu aç iken tok yatan, mümin değildir.) (Buharî)
Aç yatan komşumuz olduğu zaman Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın bize değil selâmı, değil kelâmı sadece kahrı vardır
Yazıklar olsun! der
Keşke benim evladım olsaydın. Keşke benim yolumda olsaydın. Keşke sen Muhammedî olsaydın. Hiç komşunun açlığını tokluğunu bilmez olur muydun?..
Muhammedî ahlâkla ahlâklansaydın sen yetimi nasıl bilmezdin?..
Ne arıyorsun buralarda kimi arıyorsun?
Ben, Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın, yetimlerin yüreğinde olduğuna inanıyorum
Hacca gideriz başım gözüm üstüne, her şeyler güzeldir, güzeldir de biz bir hayat yaşıyoruz
Bir kardeşimizin bir derdi varsa neden yanında olmayalım?..
Muhammedî ahlâkı edebi nasıl tatbik edeceğiz, nasıl yaşayacağız?..
Birliğimiz dirliğimiz nerde olacak?..
Hayatımız boyunca başkaları için tıraş oluyoruz, başkaları için yürüyoruz, her şeyi başkaları için yapıyoruz
Biz kendimiz için ne yaparız Allah Aşkına
Ne zaman yaşayacağız kendimiz için?..
Ne zaman kendimizin elektrik hattını, can ceryanını bileceğiz, bulacağız da yaşayacağız?..
Nur-u MîMi...
Ne zaman bizi Yaratana bir selâm vereceğiz, el sıkışacağız, özür dileyeceğiz?..
Bütün bunlar Muhammedî Oluş Şuurudur
Basit gibi gözükür, hafif gibi gözükür ama dediğim gibi muhteşem şehirlerin ceryanını keserseniz İstanbul un 12 milyon insanını bir saniyede karanlıkta bırakırsınız
Milyonlarca makinasını durdurursunuz, bilgileri belgeleri tümü hapı yutar sesi keser hepsi ölür
Bu basit miymiş bu ceryanın kesilişi?..
Hayır, basit değilmiş!..
Anaymış, bütün bilgiler bunun üzerindeymiş, projeler bunun üzerindeymiş
Yoksa Kâbeyi bulamazmışız ceryan kesildiği zaman
Kâbenin içinde olsak bile karanlıkta kalırmışız
Nur-u Mimsiz
Nur-u Muhammedsiz
Meyhânede bile olsaydık da ceryan olsaydı birbirimizin ne yaptığını görürdük, ne ettiğimizi görürdük
Şimdi bir husus var:
Bu sohbetlerde olanların büyük bir kısmı benim akrabalarım, bunlar birbirimizi biliriz biz, aynı kanda aynı canda olmuş insanlarız
Bir kısmı çok yakın insanlardır
Bir kısmı, yani herkes bizim canımız ciğerimizdir fakat şu sakın anlaşılmasın!..
BİZ BİR kişiyiz
Göç eden bir insan gurubu gibiyiz
Çocukta vardır, akıllıda vardır şöyle de var ama tümümüz bir yürürüz
Birimiz aç olamayız
Birimiz tok olamayız
Birimiz geride kalamaz
BİZ toptan hareket ederiz
İkilik, birlik, üstünlük, alçaklık olamaz
Farklı farklı gözüksek de hepimiz bir yere gideriz
Kimse kimseyi terk edemez
Buradaki anlatılan şeylerde geçen bir kardeşimiz söylüyordu ve doğru söylüyordu :
Latif hocam ne kadar çok velî tanıyorsunuz!
Evet, bu haktır
Allahü zül-Celâl de şâhiddir hamdolsun
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem Efendimizde şâhiddir
Neden?..
Ee böyledir!
Meyhâneye giderseniz meyhânecilerle arkadaş olursunuz, kahvehânede kahvehânecilerle olursunuz
Biz kervan köpeğiyiz, Erenlerin huzurunda hazırındayız, neden Erenlerle olmayalım ki?...
Yoksa bizim bu kervan köpekliğimizde bir sorun mu var?..
Yok!..
Hamdolsun yok!..
Şunu demek istiyorum :
Bizim burada konuşmalarımız ne kimseden alçaklık ne yüksekliktir
BİZ Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın SEVİYEsinde
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın İMAN SEVİYESİNDE namaz kılarız BİZ
Önümüzde İmamımızdır
Tepemizde altımızda değil hâşâ!..
BİZimle aynı seviyededir: Allahu Ekber! derken
Çok iyi ANlamak lâzım
Bizde seviye farkı felan yoktur, çok bilen az bilene öğretir
Hatta az bilenin çok bilen üzerinde hakkı vardır
Allah sorar: Neden öğretmedin? diye
Değil öyle biri birinden kudsalmış, biri birisinden mübârekmiş, böyle şeyler yok
Hangimiz çok biliyorsak, az bilenimiz mi var ona bütün bileşik kaplar gibi olmamız lâzım
Kalblerimizi Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın kalbine bağlarsak benim Muhammedî seviyeden ne dediğimi, deniz seviyesi gibi sıfırlanmış seviyeden ne dediğimi çok iyi anlarsınız
Çok yüksekte olanlar harradan indirirler çindeki fazlalığı deniz seviyesine inince sesi keserler bileşik kaplarda
Kuyular gibi derinde olanlara suyu bağladığımızda deniz seviyesine çıkarlar susarlar
Hepsi Muhammedî Şuura ve Nura kavuşurlar
Bunu çok iyi anlamamız lâzım
Onun için Allahü zül-Celâlin Dostu olmaktan dünyada daha şerefli bir şey yoktur
Hâşâ düşmanı mı olacaktık!..
Hepimiz Allahü zül-Celâlin velisiyiz, dostuyuz
Düşmanı değiliz ki hamdolsun
Ama bizim memleketimizde Veliyullah dediğimiz zaman adam hemen hâşâ hâşâ!
Kendine şeytanın dostluğunu lâyık görür
Akşama kadar yalan söyler, her türlü kepazeliği yapar, şeytana afedersin uşaklık yapar ama:
Peygamber Aleyhis-selâmın dostu musun? desen: Hâşâ! hâşâ, biz kim O kim!
Kendine lâyık görmez, şeytana lâyık görür
Bunlar eski alışkanlıklardır ve pisliklerdir
Bizim kardeşlerimizi tenzih ederim
Biz bunlardan beriyiz
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞAALLAH)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
15 MART 2008 SOHBETİN DEVAMI
Her birimizin kaderleri farklıdır, kalıpları farklıdır
Farklı olmayan bir noktamız vardır; yüreklerimizdir, kalblerimizdir
Çünkü oradan Muhammed Aleyhis-selâma bağlanırız BİZ
Şehirlerimiz farklı, çok şeyimiz farklı ama kalblerimizden bileşik kaplar gibi bağlandığımız zaman Eşhedü en lâ ilâhe illallah diyen Muhammeder Resûlullah tır
BİZ arkasında, BİZ de ona Şehâdet ederiz
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemi DUYduk ve Uyduk deriz BİZ
Çünkü Şehâdeti yapacak olan Allahü zül-Celâli BİLendir
Ki bize Allahü zül-Celâli bildiren Muhammed Aleyhis-selâmdan DUYduk, mubarek ağzından duyduk, yazıp vermedi
Kurân-ı Kerîm de öyle
Buyurdu bizde inandık
Harf harf buyurdu bizde harf harf inandık..
Bize yazılıp gelmedi..
Allahü zül-Celâlin ismi er Rahmândır dedi bizde amennâ doğru söylüyorsun dedik
El Vedud dedi amennâ dedik
Biz başka bir şey görmedik ki zaten
Onun için Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın Dostları, Allahü zül-Celâlin Dostları bizim de dostlarımızdır, canımızdır, ciğerimizdir
Hepimiz tesbihe dizilmişler gibiyiz
Bu tesbihe dizilmeyenler gözsüz tesbihlerdir, deliksiz tesbihlerdir, çatla-patlak tesbihlerdir
Kendilerine sıkı sıkıya bağlı insanlarıdır
Benlik toplarıdır bunlar
Bunlar için sadece biz merhamet dileriz Allahtan
Uyanmaları için, ayıkmaları için dua ederiz..
Bunlara kötü bir şey söylememiz de bize haramdır ve yasaktır
Çünkü uyandıramazsak onlara değil bize yazıklar olsun
Niye uyanmıyorsun yuh! diyorsan doğru değil
Seni uyandıramadım bana yuh! de
Uyandır da göreyim seni eğer Muhammedî isen
Muhammedî oluş bir insanın omzuna yıldız takmaz
Bizim için, omuzunda yıldız olan bir tek kimse Muhammed Aleyhis-selâm vardır
Geri kalanın hepsi cemaattır ve sıfırdır..
İsterse orgeneral olsun Allahu Ekber! dedi mi sıfırdır
İsterse köle olsun ister, ister kral olsun, kim ki Allahu Ekber! dedi tümü sıfırdır
Onun için Muhammedin Hür Askerini dinlemenizi çok isterdim
Ses seâa çıkmıyor Hasan Hüseyin Körpeden
İşte geçenlerde, daha geçen hafta Antalyaya gelen Deli Hüseyin
Derbentli Deli Hasan gibi Deli Hüseyin vardır, şuanda yaşıyor İstanbul da
İki üç günlüğüne Antalyaya geldi
Benimle görüşmek istiyor, göz doktoru kayınbiraderinin oraya gitmiş, ordan telefon ediyorlar işte: Burda Hüseyin amca var şu var!
Bende İşim gücüm var ya kardeşim, kimdir nedir? dedik ama geldik baktım: Sen kimsin? dedim
Ben Deli Hüseyinim! dedi
Ula kardeşim niye herkese Deli Hüseyinim demiyorsun da böyle bizi uğraştırıyorsun. Açıkça söylesene ben Deli Hüseyinim diye!..
Efendim söylüyorum da çocuklar utanıyormuş öyle söylemeye! diyor
Haaaa!.. Ne yapıyorsunuz İstanbulda, niye Antalyada kalmıyorsun, üç beş gün kalsan şöyle bir davul zurna dövsek, dolaşsak baksak, ne etsek, memlekette ne oluyor
Dedi ki; Efendim bizim orda işimiz var.
Ne iş yapıyorsunuz? Acil işin birini söyle!
Biz geceleri bu kepaze insanların, Allahtan korkmayanların çöplere attığı ekmekleri toplarız, çuvallara doldururuz denize dökeriz, balıklar yesin de Allah yağmur yağdırsın bize! deriz..
Hâlbuki tepedekinden, en tepede kim varsa şimdi ordan aşağıya kadar ööööyle kaç günlük SU kaldı diye hesab ediyorlar
Bu şehirde er Rezzâk olan Allahü zül-Celâlin halkettiği ekmekleri binlerce kimsesiz yetim ekmek kuyruğunda beklerken, açlıktan utanıp el açamazken; en sefih, en iğrenç, en kötü yerlerde, afedersiniz ağızlarını ekmekle silerek peçete gibi kullanılan yerlerde -ki şahidiyim bunların, Allah korusun- işte çöp sepetine atılan bu nimetler yağmursuzluk olarak, kısırlık olarak, kusur olarak, Allahü zül-Celâlin kahrı olarak döndü
Bende ona dedim ki: Ula Deli Hüseyin oradan bize birkaç deli gönder Antalyaya!.
Kırk gün yağmur yağardı, kırk ikindi yağmurları
Yerler gökler sulara bürünürdü
Kırk altı gündür bir damla düşmemiş
Ordan buraya birkaç kişi gönderde şu turistik otellerden biraz ekmek toplatalım, denize dökelim bakarsın Allah buradaki yetimlerin yüzü suyu hürmetine, hayvanatın yüzü suyu hürmetine bir yağmur düşürür!.
Bir masal anlatmıyorum
Allahü zü'l Celâlin kanunları geçerlidir
Allahü zü'l Celâl Hayydır, işinin başındadır
Kuralları geçerlidir
Merhametsiz bir yerde felaket getirir
Bu neye benzer?..
Şimdi benim yanımda bir Volkan kardeşim var
İnşaat mühendisi
Meslektaşım aynı zamanda
Renginaz kardeşimin oğlu, çok nurlu yüzlü insanlar
Şimdi Volkana desem ki: Sen inşaatçısın neyin üzerine bina yapılmaz?
Üç şey söyleyecek :
Tuzun üzerine yapılmaz!
Buzun üzerine de yapılmaz!..
Neden?..
Bu ikisi rahmeti gördüğü anda felakete dönüşür
Eğer bir rahmet yağmuru yağarsa buzu tuzu eritir, bizim bina yerle bir olur, canlara kıyar
Batağa zaten, akla ezik olan yapmaz!..
Onu demeye hacet yok!..
İşte bugün içinde bulunduğumuz toplum, Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem: Millette merhamet, devlette adâlet yoksa kıyameti koptu biliniz.
Sebep aramayın artık. Alâmet melâmet beklemeyin.
Eğer millette merhamet yoksa, Muhammedî Merhamet kalkmışsa, devlette İlahî Adâlet kalkmışsa, kimse buna güvenemiyorsa
Başka hadislerde var:
Bir beldede, bir köyde, kentte, bir şehirde bir yetim eğer açlıktan ağlarsa Allahü zü'l Celâl ona şunu şunu yapar.
Ben şimdi söylemekten hayâ ediyorum Allaha karşı
Şunları yapar diye Hadis-i Kudsîler, Hadisler var
Bu ne iştir ki?..
Bu ne iştir ki?..
Bu ne iştir ki?..
İki üç sene önce, Ülkü biliyor, Kadıköydeyken o meşhur fabrikatörlerin çok mis giyinen, petrol yeşili giyinen ve ileri düzeyde tarikat ehli olan seçilmişlerin, İslam adına banka kuranların, faize faizsiz deyip insanları küfre sürükleyenlerin, ötekilerin berikilerin yani çeldiricilerin ama Rasûlullah sallahu aleyhi vesselleme hizmet deyip başkalarına uşaklık edenlerin olduğu bir yerde aynı soruyu sormuştum:
Gelecek hafta buraya geldiğimizde, lütfen Allah için Allah şâhid ki sorun o kişi etrafındaki yedi tane apartmanda dul ve yetim biliyormuş mu?..
Bir hafta sonra bu soruyu sorduğumda, o sorunun bana muhatabı olanlar sadece başlarını önüne eğdiler
Bana karşı değil, Allaha karşı eğin başınızı! dedim
Çünkü: Ey insanlar, ben var ya ben aslında mübarek ve mukaddes bir insanım! diyenler Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın mübarekliğinden ve mukaddesliğinden habersiz insanlardır
Namazda konuşan namaz dışına çıkmış ahmaklardır
Bilemeyenlerdir
Bulamayanlardır
Olamayanlardır
Ve yaşayamayanlardır
Boş insanladır
Bütün bunları şunun için söylüyorum:
Basit gibi gözüken fişi prize takıvermek, Kebanın Nurunu yüreğinde buluvermek, gözün görmesi, Hakkı Hakça görmesi, kulakların dirilivermesi, Muhammed Aleyhis-selâmı DUYması ve UYması, bir anda:
Kusura bakma Yâ Rabbi bilerek - bilmeyerek yaptım, beni affet ben bilmiyordum ki yapayım, ve kalu semigna ve ategna = ben daha şimdi DUYdum ve UYdum yani, altmış yaşına geldim duymamıştım yani, benim yüreğimde bugün Muhammed Aleyhi's-selâm ezan okudu, ben artık o borulardan, camilerden duymuyorum yüreğimdeki Muhammed Aleyhi's-selâmın sesinden duyuyorum ezanı, ben bu namazı kılarım Yâ Rabbi, yerin dibine de girsem cehenneme soksan kılarım, çünkü ben Muhammedî şuurua ulaştım, ben Muhammedî bir insanım, şucu bucu değilim!
Böyle her birimiz bu ŞUURda, bu NUR içinde olduğumuz zaman gerçekten enterkollekteyiz demektir
Fark etmez artık, kaderimiz eğer Karstaki bir ahırda inek bakıcılığıysa dert değil oradaki ışık oluruz, hiç değilse inekler birbirini görürler yani
Bu çok önemli bir şeydir
BİZim olduğumuz yerde NUR olur
Nurullah olur
Çünkü BİZ Muhammedîyiz
BİZim İmam-ı Mutlakımız kesin, asla değişemez imamımız Muhammed Aleyhi's-selâmdır
BİZim Mürşid-i Mutlakımız tek olan, eşsiz olan, zıtsız olan Allahü zü'l Celâlin özellik ve güzelliğini sadece kendisinde taşıyan Rasûlullahdır
İlk halkedilen, son yok edilecek olandır
Nur-u MiM ilk noktadır, son noktadır
Bunu çok iyi anlamamız lazım
Uyduruk kaydırık şeylerle bir saatın içerisinde binlerce bilgi indirebiliriz, bilgisayarda okuyabiliriz, neler biliriz, neler biliriz
Sonra ne olur?..
Sonra hiç!..
İşte çay içtim diyorsunuz çay yok
Yazıyorsunuz çay yok
Ağzınıza kadar getiriyorsunuz çay yok
Şimdi mesela bana getirdiler ben içemiyorum çünkü konuşuyorum
Ben çay içmiş mi oldum yani?..
Boş!..
İçtim! desem de doğru değil!..
Çay içtiğim zaman her hücremde çay olur
Çay ben, ben çay olur
Yani: Eşhedü en lâ ilâhe illallah dediğimde Muhammeder Rasûlullahın bu Şehâdetine katılmışsam her zerremde:
Allahu Ekber! çeker
Şah damarımdan yakın olan her zerremden ses verir
Şehâdetimi Allah yapar
O zaman ben Rabbülâlemine çay bardağı gibi olurumda içimde Allah olur
Şah damarımdan yakın olan Hayy olur
Beni de Hayy kılar
Bütün bunlar Muhammed Aleyhi's-selâmın hüneridir
Özellik ve güzelliğidir
Bizim gençlerimiz, daha çok genç olan kardeşlerimiz, böyle Sufimiz gibi canımız ciğerimiz, ne demek can ciğer daha ötedeki sevgilimiz
Yani benim âcizane belirtmek istediğim husus; bizim Sadakat, Samimiyet, Sabır ve Selamet dediğimiz 4 S yi Bilmeden, Bulmadan, Olmadan Selamet bulmamız asla mümkün değildir
Sadık olmayan bir insanın Samimiyeti şüpheli değil, yoktur
Sadık, Samimi fakat Sabrı olmayanın bu değerleri havada esans gibi uçar
Hiçbir zaman istikrar tutamaz, bugün böyle yarın şöyle olur
Bu üçünü geçtiği zaman ise Dârü's-Selâm olur artık, Selâmet olur
Es Selâm zuhur eder
Cennet, Hanefi mezhebine göre elan mevcuttur
Yaratılmıştır
Yaratılacak değildir
Bizim mezhebimiz böyledir
Böyle hadislerde vardır
Şuanda cennet
O Fecir Sûresinin sonundaki:
Bismillahîrrâhmanirrahîm
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
وَادْخُلِي جَنَّتِي
"Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü. İrci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten. Fedhuliy fiy 'ibadiy. Vedhuliy cennetiy: Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir! (Fecr 89/27-30)
Ya eyyetühennefsülmutmeinneh irci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten fedhuliy fiy 'ibadiy vedhuliy cenneh.
Ey tatmin olmuş nefis!..
Meseleyi anlamış, Kimin Kim olduğunu bilmiş
Bu meşhur varya, Nuriye bacımızın varya 7 N si 1 K sı
7 tane N: Nerden, Niçin, Neden, Nereye, Nasıl sayıyorsun sayıyorsun sonra diyorsun; KİM?..
Kim bu dediğin bu Kim?..
Bu kadar sonsuz resmi yapan bir Ressam, kimmiş bu?..
Bu Ressam nasıl bir Ressammış?..
Eli varmış
Evet, Yedullah var
Benim de var?..
Varda el başka işte
Konuşabilmek için Allahın Eli, senin elin diyoruz
Başka ne diyecektik yani
Başka bir kelime mi vardı anlatabilmek için?..
İşte bu çözüldüğü zaman, Sadakat dosdoğru yerine oturduğu zaman teslimiyet başlar, Sadakatta teslimiyet vardır çünkü
Sonra Samimiyet olduğu zaman, ikisi birleştiği anda zaten Muhammed Aleyhi's-selâm duyulur
Sadık ve Samimi olmayan bir insan Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmı ondan bundan duyar
Hadis kitaplarından okur
Başkalarından duyar
Eğer evinize elektrik çekmek istiyorsanız komşunuzdan bir direk bulun o civardan, o direk de Kebana bağlı olsun, sizde o oraya bir hat çekin, alın, okuyor elektrik profesörü olmuş ama ne hat var, ne direk var ortada
Hayal içinde hayal, karanlıkta kendi başına profesörlük yapıyor
Bu tarafta ne bileyim ben Renginaz bacım bir direk bulmuş, elektriğini çekmiş âletler çalışıyor, ışığını da gökyüzünden görüyorsunuz
Hiç de sesi çıkmıyor
Ee sesi çıkıpta ne olacaktı yani
Ses neydi ki ses?..
Ne diyeydi yani?..
Eeeey millet bende elektrik var! dese ne olacaktı?..
Kullanıyor ya kendisi, onun için geldiydi ya
Hizmetini ediyor ya
Herkese ikram ediyor ya
Hiç esirgemiyor ya
İşte bu değil miydi hayat?..
Gerçek bu değil miydi?..
Gerisi hayal değil miydi?..
Yalan değil miydi?..
Şüphe değil miydi?..
Nedir şüphe?..
Şüphe şeytandandır!..
Akşama kadar bin şeyden şüphe edebilir insan
Durmadan şüphe eder
Öyle şey mi olur Sadakatta?..
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
"Ellezine yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun: Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. (Bakara 2/3)
Başlarken daha: Onlar gaybe inanırlar
Bakaranın başına bakıverin hemen
Gaybe inanırlar.
Gayb nedir?..
Olduğu halde gözükmeyendir
Buyurun bakalım, çıkın işin içinden
Herkesin ustası meydanda, benim usta diyor ki:
Gaybe inanacaksın.
İmtihan böyle!..
Buyur!..
Adres, telefon? diyorsun, o zamanda elli kişi sahip çıkıyor
bize gelin, bizde o! diyor
Bizde bu! diyor
Bizi de Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemi seçti!
Hâşâ dinleyen bile yok artık yani
Neden?..
İşte başta söylediğim gibi
Bakın tarikat, tasavvuf vesaire işleri ile uğraşanlara kadına asla önem vermiyorlar
Kadınlar yürekler acısı hallere düştü
Hâlbuki kadın Es Settar esmâsının zuhur yeridir
Onun için setir vardır
Kadının örtünmesi, saçını göstermesinden görmememizden filan değildir
Görsek ne, görmesek ne, sokaklarda binlercesi var, görüyoruz da noluyor?...
Görmesek ne olacaktı?..
Bu mesele o değil!..
Mesele şu :
Allahü zü'l Celâlin Es Settar esmâsı, El Tekvîn yaratma esmâsı sadece kadındadır
Mutlak anlamda kadındadır
Bir milyar tane erkek olsun bir tane kadın olmasın El Hayy esmâsı durur
Allah El Hayy esmâsını tecellî ettirmez artık, ettirmez yani
Kadın bir tane olsa tekrar yürür
Bu devamlılık içindir
Allahü zü'l Celâle mazharlık yapar
Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem bir anneden doğmuştur
Ve bu hususta o kadar çok şey vardır ki söylenecek yer bura değildir
Münir Derman Hocamın kitaplarını okursanız görürsünüz
Ve o mesela büyüklerimizin hepsinde vardır
Aklı ermeyenler, aklından özürlü olanlar bir Muhiddin-i Arabîyi okurken o yandan bu yandan kafalarına göre araştırırlar
Ne diyor?..
Allahın bütün esmâları kadın kapısından zuhur eder.
O başka şekilde söylüyor, ben de böyle söylüyorum
Doğru söylemiyor mu?..
Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem bir anneden doğmadı mı yani?..
Bir rahimde yatmadı mı?..
Er Râhman ve er Rahîm memelerinden emmedi mi?..
Ne çare ki insanların özlerindeki, etraftan duyduğu kendisinin aklının erdiği de o kadar olduğu için bir takım bilgileri bilmek, biliyor gözükmek ya da böyle konuşmak, kendi nefsini böyle tatmin etmek bir hayal içinde hayal bir inanç, sanki satılık ve kiralık bir Rabb arıyor gibi böyle bir saçmalık içinde bir ömür geçiyor
Hâlbuki Muhammedî sistemde böyle değildir
Muhammedî sistem açıktır, arıdır, durudur, nettir
Ya vardır, ya yoktur!..
Arası asla olamaz
Elektrik gibidir, yoksa karanlıktır varsa öyledir
Güneş gibidir
Şimdi Gemlikte
Kaç tane Gemlik var?..
Bir tane Gemlik var!..
Eğer güneş varsa Gemlikte gündüz vardır, eğer güneş yoksa Gemlikte gece vardır, karanlıktır
Bunun için Rasûlullah sallahu aleyhi vesselleme:
وَسَارِعُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
" Ve sariu ila mağfiratim mir rabbiküm ve cennetin arduhes semavatü vel erdu üiddet lil müttekiyn: Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allaha karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun. (Âl-i İmrân 3/133)
Ya Muhammed! Sen inananları genişliği yerlerden göklere kadar olan cennetlere koşun diye çağır.
Bu âyet geldiğinde soruyor bir casus, Bizans casusu arab:
Yâ Muhammed cehenneme hiç yer bırakmadın! diyor
Her yeri cennetle doldurdun! yani
Komik bir şey diyor yani
Rasûlullah Efendimizin cevabı şu:
Fe Subhanallah! Ben güneş doğdu diyorum, sen gece nere gitti diyorsun!..
Ben cennet var diyorum, sen cehennemden bahsediyorsun
Cehennem cennetsizliktir
Yani, Muhammed Aleyhi's-selâmın nursuzluğudur şeytanlık
İkilik, BİRliğin olmayışıdır
Benlik, BİZliğin olmayışıdır
Donmuşluktur
Kendiliktir
Kimlik ve kişiliğini putlaştırmaktır, ona tapıştır
İşte bütün bu arz etmeye çalıştığım şeyler, güzellikler irticalen
Beğendirmek için ya da bir şey için değil
Kendi kendimle sohbet ederken, buradaki kardeşlerimle sohbet ederken, herkes biz dinliyoruz yani
Neyi dinliyoruz, neyi anlamaya çalışıyoruz?...
Kur'ân-ı Kerîmden âcizane anladığım bu diyorum ben
Rasûlullah Efendimizden de ben bunu anlıyorum
Eksik olabilir bunu tamamlamak bizim gençlerimize düşer
Onların Allahü zü'l Celâlin emrettiği görevleridir
Bizler geçip gitsek bile onlar Peygamber Aleyhissalâtü vesselâmın bu yüce hizmetini, Şeriat-ı Garraya hizmetçiliği taşıyacaklar kıyamete kadar
Bu kesilmeyen bir yoldur
Azalır çoğalır onu ben bilemem onu Allahü zü'l Celâl bilir
Ama bizim bildiğimiz şu ki, son nefesimizi verinceye kadar her şeyimizi ayırmadan kayırmadan
Ya hayvanları da Müslüman yapacak değiliz ya
İnsan suretinde aklı olan herkese Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemin, ŞUURunu, NURunu, ONURunu ve SÜRURunu tavsiye ederiz
Geçmesi için köprü oluruz
Biz ne yapabiliyorsak yaparız
Yeter ki bir kişi şeytanın elinden Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın gönlüne geçsin
Böyle bir ŞUUR, böyle bir NUR içinde inşâallah güzellik olur
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞÂALLAH)
Her birimizin kaderleri farklıdır, kalıpları farklıdır
Farklı olmayan bir noktamız vardır; yüreklerimizdir, kalblerimizdir
Çünkü oradan Muhammed Aleyhis-selâma bağlanırız BİZ
Şehirlerimiz farklı, çok şeyimiz farklı ama kalblerimizden bileşik kaplar gibi bağlandığımız zaman Eşhedü en lâ ilâhe illallah diyen Muhammeder Resûlullah tır
BİZ arkasında, BİZ de ona Şehâdet ederiz
Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellemi DUYduk ve Uyduk deriz BİZ
Çünkü Şehâdeti yapacak olan Allahü zül-Celâli BİLendir
Ki bize Allahü zül-Celâli bildiren Muhammed Aleyhis-selâmdan DUYduk, mubarek ağzından duyduk, yazıp vermedi
Kurân-ı Kerîm de öyle
Buyurdu bizde inandık
Harf harf buyurdu bizde harf harf inandık..
Bize yazılıp gelmedi..
Allahü zül-Celâlin ismi er Rahmândır dedi bizde amennâ doğru söylüyorsun dedik
El Vedud dedi amennâ dedik
Biz başka bir şey görmedik ki zaten
Onun için Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın Dostları, Allahü zül-Celâlin Dostları bizim de dostlarımızdır, canımızdır, ciğerimizdir
Hepimiz tesbihe dizilmişler gibiyiz
Bu tesbihe dizilmeyenler gözsüz tesbihlerdir, deliksiz tesbihlerdir, çatla-patlak tesbihlerdir
Kendilerine sıkı sıkıya bağlı insanlarıdır
Benlik toplarıdır bunlar
Bunlar için sadece biz merhamet dileriz Allahtan
Uyanmaları için, ayıkmaları için dua ederiz..
Bunlara kötü bir şey söylememiz de bize haramdır ve yasaktır
Çünkü uyandıramazsak onlara değil bize yazıklar olsun
Niye uyanmıyorsun yuh! diyorsan doğru değil
Seni uyandıramadım bana yuh! de
Uyandır da göreyim seni eğer Muhammedî isen
Muhammedî oluş bir insanın omzuna yıldız takmaz
Bizim için, omuzunda yıldız olan bir tek kimse Muhammed Aleyhis-selâm vardır
Geri kalanın hepsi cemaattır ve sıfırdır..
İsterse orgeneral olsun Allahu Ekber! dedi mi sıfırdır
İsterse köle olsun ister, ister kral olsun, kim ki Allahu Ekber! dedi tümü sıfırdır
Onun için Muhammedin Hür Askerini dinlemenizi çok isterdim
Ses seâa çıkmıyor Hasan Hüseyin Körpeden
İşte geçenlerde, daha geçen hafta Antalyaya gelen Deli Hüseyin
Derbentli Deli Hasan gibi Deli Hüseyin vardır, şuanda yaşıyor İstanbul da
İki üç günlüğüne Antalyaya geldi
Benimle görüşmek istiyor, göz doktoru kayınbiraderinin oraya gitmiş, ordan telefon ediyorlar işte: Burda Hüseyin amca var şu var!
Bende İşim gücüm var ya kardeşim, kimdir nedir? dedik ama geldik baktım: Sen kimsin? dedim
Ben Deli Hüseyinim! dedi
Ula kardeşim niye herkese Deli Hüseyinim demiyorsun da böyle bizi uğraştırıyorsun. Açıkça söylesene ben Deli Hüseyinim diye!..
Efendim söylüyorum da çocuklar utanıyormuş öyle söylemeye! diyor
Haaaa!.. Ne yapıyorsunuz İstanbulda, niye Antalyada kalmıyorsun, üç beş gün kalsan şöyle bir davul zurna dövsek, dolaşsak baksak, ne etsek, memlekette ne oluyor
Dedi ki; Efendim bizim orda işimiz var.
Ne iş yapıyorsunuz? Acil işin birini söyle!
Biz geceleri bu kepaze insanların, Allahtan korkmayanların çöplere attığı ekmekleri toplarız, çuvallara doldururuz denize dökeriz, balıklar yesin de Allah yağmur yağdırsın bize! deriz..
Hâlbuki tepedekinden, en tepede kim varsa şimdi ordan aşağıya kadar ööööyle kaç günlük SU kaldı diye hesab ediyorlar
Bu şehirde er Rezzâk olan Allahü zül-Celâlin halkettiği ekmekleri binlerce kimsesiz yetim ekmek kuyruğunda beklerken, açlıktan utanıp el açamazken; en sefih, en iğrenç, en kötü yerlerde, afedersiniz ağızlarını ekmekle silerek peçete gibi kullanılan yerlerde -ki şahidiyim bunların, Allah korusun- işte çöp sepetine atılan bu nimetler yağmursuzluk olarak, kısırlık olarak, kusur olarak, Allahü zül-Celâlin kahrı olarak döndü
Bende ona dedim ki: Ula Deli Hüseyin oradan bize birkaç deli gönder Antalyaya!.
Kırk gün yağmur yağardı, kırk ikindi yağmurları
Yerler gökler sulara bürünürdü
Kırk altı gündür bir damla düşmemiş
Ordan buraya birkaç kişi gönderde şu turistik otellerden biraz ekmek toplatalım, denize dökelim bakarsın Allah buradaki yetimlerin yüzü suyu hürmetine, hayvanatın yüzü suyu hürmetine bir yağmur düşürür!.
Bir masal anlatmıyorum
Allahü zü'l Celâlin kanunları geçerlidir
Allahü zü'l Celâl Hayydır, işinin başındadır
Kuralları geçerlidir
Merhametsiz bir yerde felaket getirir
Bu neye benzer?..
Şimdi benim yanımda bir Volkan kardeşim var
İnşaat mühendisi
Meslektaşım aynı zamanda
Renginaz kardeşimin oğlu, çok nurlu yüzlü insanlar
Şimdi Volkana desem ki: Sen inşaatçısın neyin üzerine bina yapılmaz?
Üç şey söyleyecek :
Tuzun üzerine yapılmaz!
Buzun üzerine de yapılmaz!..
Neden?..
Bu ikisi rahmeti gördüğü anda felakete dönüşür
Eğer bir rahmet yağmuru yağarsa buzu tuzu eritir, bizim bina yerle bir olur, canlara kıyar
Batağa zaten, akla ezik olan yapmaz!..
Onu demeye hacet yok!..
İşte bugün içinde bulunduğumuz toplum, Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem: Millette merhamet, devlette adâlet yoksa kıyameti koptu biliniz.
Sebep aramayın artık. Alâmet melâmet beklemeyin.
Eğer millette merhamet yoksa, Muhammedî Merhamet kalkmışsa, devlette İlahî Adâlet kalkmışsa, kimse buna güvenemiyorsa
Başka hadislerde var:
Bir beldede, bir köyde, kentte, bir şehirde bir yetim eğer açlıktan ağlarsa Allahü zü'l Celâl ona şunu şunu yapar.
Ben şimdi söylemekten hayâ ediyorum Allaha karşı
Şunları yapar diye Hadis-i Kudsîler, Hadisler var
Bu ne iştir ki?..
Bu ne iştir ki?..
Bu ne iştir ki?..
İki üç sene önce, Ülkü biliyor, Kadıköydeyken o meşhur fabrikatörlerin çok mis giyinen, petrol yeşili giyinen ve ileri düzeyde tarikat ehli olan seçilmişlerin, İslam adına banka kuranların, faize faizsiz deyip insanları küfre sürükleyenlerin, ötekilerin berikilerin yani çeldiricilerin ama Rasûlullah sallahu aleyhi vesselleme hizmet deyip başkalarına uşaklık edenlerin olduğu bir yerde aynı soruyu sormuştum:
Gelecek hafta buraya geldiğimizde, lütfen Allah için Allah şâhid ki sorun o kişi etrafındaki yedi tane apartmanda dul ve yetim biliyormuş mu?..
Bir hafta sonra bu soruyu sorduğumda, o sorunun bana muhatabı olanlar sadece başlarını önüne eğdiler
Bana karşı değil, Allaha karşı eğin başınızı! dedim
Çünkü: Ey insanlar, ben var ya ben aslında mübarek ve mukaddes bir insanım! diyenler Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın mübarekliğinden ve mukaddesliğinden habersiz insanlardır
Namazda konuşan namaz dışına çıkmış ahmaklardır
Bilemeyenlerdir
Bulamayanlardır
Olamayanlardır
Ve yaşayamayanlardır
Boş insanladır
Bütün bunları şunun için söylüyorum:
Basit gibi gözüken fişi prize takıvermek, Kebanın Nurunu yüreğinde buluvermek, gözün görmesi, Hakkı Hakça görmesi, kulakların dirilivermesi, Muhammed Aleyhis-selâmı DUYması ve UYması, bir anda:
Kusura bakma Yâ Rabbi bilerek - bilmeyerek yaptım, beni affet ben bilmiyordum ki yapayım, ve kalu semigna ve ategna = ben daha şimdi DUYdum ve UYdum yani, altmış yaşına geldim duymamıştım yani, benim yüreğimde bugün Muhammed Aleyhi's-selâm ezan okudu, ben artık o borulardan, camilerden duymuyorum yüreğimdeki Muhammed Aleyhi's-selâmın sesinden duyuyorum ezanı, ben bu namazı kılarım Yâ Rabbi, yerin dibine de girsem cehenneme soksan kılarım, çünkü ben Muhammedî şuurua ulaştım, ben Muhammedî bir insanım, şucu bucu değilim!
Böyle her birimiz bu ŞUURda, bu NUR içinde olduğumuz zaman gerçekten enterkollekteyiz demektir
Fark etmez artık, kaderimiz eğer Karstaki bir ahırda inek bakıcılığıysa dert değil oradaki ışık oluruz, hiç değilse inekler birbirini görürler yani
Bu çok önemli bir şeydir
BİZim olduğumuz yerde NUR olur
Nurullah olur
Çünkü BİZ Muhammedîyiz
BİZim İmam-ı Mutlakımız kesin, asla değişemez imamımız Muhammed Aleyhi's-selâmdır
BİZim Mürşid-i Mutlakımız tek olan, eşsiz olan, zıtsız olan Allahü zü'l Celâlin özellik ve güzelliğini sadece kendisinde taşıyan Rasûlullahdır
İlk halkedilen, son yok edilecek olandır
Nur-u MiM ilk noktadır, son noktadır
Bunu çok iyi anlamamız lazım
Uyduruk kaydırık şeylerle bir saatın içerisinde binlerce bilgi indirebiliriz, bilgisayarda okuyabiliriz, neler biliriz, neler biliriz
Sonra ne olur?..
Sonra hiç!..
İşte çay içtim diyorsunuz çay yok
Yazıyorsunuz çay yok
Ağzınıza kadar getiriyorsunuz çay yok
Şimdi mesela bana getirdiler ben içemiyorum çünkü konuşuyorum
Ben çay içmiş mi oldum yani?..
Boş!..
İçtim! desem de doğru değil!..
Çay içtiğim zaman her hücremde çay olur
Çay ben, ben çay olur
Yani: Eşhedü en lâ ilâhe illallah dediğimde Muhammeder Rasûlullahın bu Şehâdetine katılmışsam her zerremde:
Allahu Ekber! çeker
Şah damarımdan yakın olan her zerremden ses verir
Şehâdetimi Allah yapar
O zaman ben Rabbülâlemine çay bardağı gibi olurumda içimde Allah olur
Şah damarımdan yakın olan Hayy olur
Beni de Hayy kılar
Bütün bunlar Muhammed Aleyhi's-selâmın hüneridir
Özellik ve güzelliğidir
Bizim gençlerimiz, daha çok genç olan kardeşlerimiz, böyle Sufimiz gibi canımız ciğerimiz, ne demek can ciğer daha ötedeki sevgilimiz
Yani benim âcizane belirtmek istediğim husus; bizim Sadakat, Samimiyet, Sabır ve Selamet dediğimiz 4 S yi Bilmeden, Bulmadan, Olmadan Selamet bulmamız asla mümkün değildir
Sadık olmayan bir insanın Samimiyeti şüpheli değil, yoktur
Sadık, Samimi fakat Sabrı olmayanın bu değerleri havada esans gibi uçar
Hiçbir zaman istikrar tutamaz, bugün böyle yarın şöyle olur
Bu üçünü geçtiği zaman ise Dârü's-Selâm olur artık, Selâmet olur
Es Selâm zuhur eder
Cennet, Hanefi mezhebine göre elan mevcuttur
Yaratılmıştır
Yaratılacak değildir
Bizim mezhebimiz böyledir
Böyle hadislerde vardır
Şuanda cennet
O Fecir Sûresinin sonundaki:
Bismillahîrrâhmanirrahîm
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
وَادْخُلِي جَنَّتِي
"Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü. İrci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten. Fedhuliy fiy 'ibadiy. Vedhuliy cennetiy: Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir! (Fecr 89/27-30)
Ya eyyetühennefsülmutmeinneh irci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten fedhuliy fiy 'ibadiy vedhuliy cenneh.
Ey tatmin olmuş nefis!..
Meseleyi anlamış, Kimin Kim olduğunu bilmiş
Bu meşhur varya, Nuriye bacımızın varya 7 N si 1 K sı
7 tane N: Nerden, Niçin, Neden, Nereye, Nasıl sayıyorsun sayıyorsun sonra diyorsun; KİM?..
Kim bu dediğin bu Kim?..
Bu kadar sonsuz resmi yapan bir Ressam, kimmiş bu?..
Bu Ressam nasıl bir Ressammış?..
Eli varmış
Evet, Yedullah var
Benim de var?..
Varda el başka işte
Konuşabilmek için Allahın Eli, senin elin diyoruz
Başka ne diyecektik yani
Başka bir kelime mi vardı anlatabilmek için?..
İşte bu çözüldüğü zaman, Sadakat dosdoğru yerine oturduğu zaman teslimiyet başlar, Sadakatta teslimiyet vardır çünkü
Sonra Samimiyet olduğu zaman, ikisi birleştiği anda zaten Muhammed Aleyhi's-selâm duyulur
Sadık ve Samimi olmayan bir insan Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmı ondan bundan duyar
Hadis kitaplarından okur
Başkalarından duyar
Eğer evinize elektrik çekmek istiyorsanız komşunuzdan bir direk bulun o civardan, o direk de Kebana bağlı olsun, sizde o oraya bir hat çekin, alın, okuyor elektrik profesörü olmuş ama ne hat var, ne direk var ortada
Hayal içinde hayal, karanlıkta kendi başına profesörlük yapıyor
Bu tarafta ne bileyim ben Renginaz bacım bir direk bulmuş, elektriğini çekmiş âletler çalışıyor, ışığını da gökyüzünden görüyorsunuz
Hiç de sesi çıkmıyor
Ee sesi çıkıpta ne olacaktı yani
Ses neydi ki ses?..
Ne diyeydi yani?..
Eeeey millet bende elektrik var! dese ne olacaktı?..
Kullanıyor ya kendisi, onun için geldiydi ya
Hizmetini ediyor ya
Herkese ikram ediyor ya
Hiç esirgemiyor ya
İşte bu değil miydi hayat?..
Gerçek bu değil miydi?..
Gerisi hayal değil miydi?..
Yalan değil miydi?..
Şüphe değil miydi?..
Nedir şüphe?..
Şüphe şeytandandır!..
Akşama kadar bin şeyden şüphe edebilir insan
Durmadan şüphe eder
Öyle şey mi olur Sadakatta?..
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
"Ellezine yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun: Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. (Bakara 2/3)
Başlarken daha: Onlar gaybe inanırlar
Bakaranın başına bakıverin hemen
Gaybe inanırlar.
Gayb nedir?..
Olduğu halde gözükmeyendir
Buyurun bakalım, çıkın işin içinden
Herkesin ustası meydanda, benim usta diyor ki:
Gaybe inanacaksın.
İmtihan böyle!..
Buyur!..
Adres, telefon? diyorsun, o zamanda elli kişi sahip çıkıyor
bize gelin, bizde o! diyor
Bizde bu! diyor
Bizi de Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemi seçti!
Hâşâ dinleyen bile yok artık yani
Neden?..
İşte başta söylediğim gibi
Bakın tarikat, tasavvuf vesaire işleri ile uğraşanlara kadına asla önem vermiyorlar
Kadınlar yürekler acısı hallere düştü
Hâlbuki kadın Es Settar esmâsının zuhur yeridir
Onun için setir vardır
Kadının örtünmesi, saçını göstermesinden görmememizden filan değildir
Görsek ne, görmesek ne, sokaklarda binlercesi var, görüyoruz da noluyor?...
Görmesek ne olacaktı?..
Bu mesele o değil!..
Mesele şu :
Allahü zü'l Celâlin Es Settar esmâsı, El Tekvîn yaratma esmâsı sadece kadındadır
Mutlak anlamda kadındadır
Bir milyar tane erkek olsun bir tane kadın olmasın El Hayy esmâsı durur
Allah El Hayy esmâsını tecellî ettirmez artık, ettirmez yani
Kadın bir tane olsa tekrar yürür
Bu devamlılık içindir
Allahü zü'l Celâle mazharlık yapar
Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem bir anneden doğmuştur
Ve bu hususta o kadar çok şey vardır ki söylenecek yer bura değildir
Münir Derman Hocamın kitaplarını okursanız görürsünüz
Ve o mesela büyüklerimizin hepsinde vardır
Aklı ermeyenler, aklından özürlü olanlar bir Muhiddin-i Arabîyi okurken o yandan bu yandan kafalarına göre araştırırlar
Ne diyor?..
Allahın bütün esmâları kadın kapısından zuhur eder.
O başka şekilde söylüyor, ben de böyle söylüyorum
Doğru söylemiyor mu?..
Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem bir anneden doğmadı mı yani?..
Bir rahimde yatmadı mı?..
Er Râhman ve er Rahîm memelerinden emmedi mi?..
Ne çare ki insanların özlerindeki, etraftan duyduğu kendisinin aklının erdiği de o kadar olduğu için bir takım bilgileri bilmek, biliyor gözükmek ya da böyle konuşmak, kendi nefsini böyle tatmin etmek bir hayal içinde hayal bir inanç, sanki satılık ve kiralık bir Rabb arıyor gibi böyle bir saçmalık içinde bir ömür geçiyor
Hâlbuki Muhammedî sistemde böyle değildir
Muhammedî sistem açıktır, arıdır, durudur, nettir
Ya vardır, ya yoktur!..
Arası asla olamaz
Elektrik gibidir, yoksa karanlıktır varsa öyledir
Güneş gibidir
Şimdi Gemlikte
Kaç tane Gemlik var?..
Bir tane Gemlik var!..
Eğer güneş varsa Gemlikte gündüz vardır, eğer güneş yoksa Gemlikte gece vardır, karanlıktır
Bunun için Rasûlullah sallahu aleyhi vesselleme:
وَسَارِعُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
" Ve sariu ila mağfiratim mir rabbiküm ve cennetin arduhes semavatü vel erdu üiddet lil müttekiyn: Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allaha karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun. (Âl-i İmrân 3/133)
Ya Muhammed! Sen inananları genişliği yerlerden göklere kadar olan cennetlere koşun diye çağır.
Bu âyet geldiğinde soruyor bir casus, Bizans casusu arab:
Yâ Muhammed cehenneme hiç yer bırakmadın! diyor
Her yeri cennetle doldurdun! yani
Komik bir şey diyor yani
Rasûlullah Efendimizin cevabı şu:
Fe Subhanallah! Ben güneş doğdu diyorum, sen gece nere gitti diyorsun!..
Ben cennet var diyorum, sen cehennemden bahsediyorsun
Cehennem cennetsizliktir
Yani, Muhammed Aleyhi's-selâmın nursuzluğudur şeytanlık
İkilik, BİRliğin olmayışıdır
Benlik, BİZliğin olmayışıdır
Donmuşluktur
Kendiliktir
Kimlik ve kişiliğini putlaştırmaktır, ona tapıştır
İşte bütün bu arz etmeye çalıştığım şeyler, güzellikler irticalen
Beğendirmek için ya da bir şey için değil
Kendi kendimle sohbet ederken, buradaki kardeşlerimle sohbet ederken, herkes biz dinliyoruz yani
Neyi dinliyoruz, neyi anlamaya çalışıyoruz?...
Kur'ân-ı Kerîmden âcizane anladığım bu diyorum ben
Rasûlullah Efendimizden de ben bunu anlıyorum
Eksik olabilir bunu tamamlamak bizim gençlerimize düşer
Onların Allahü zü'l Celâlin emrettiği görevleridir
Bizler geçip gitsek bile onlar Peygamber Aleyhissalâtü vesselâmın bu yüce hizmetini, Şeriat-ı Garraya hizmetçiliği taşıyacaklar kıyamete kadar
Bu kesilmeyen bir yoldur
Azalır çoğalır onu ben bilemem onu Allahü zü'l Celâl bilir
Ama bizim bildiğimiz şu ki, son nefesimizi verinceye kadar her şeyimizi ayırmadan kayırmadan
Ya hayvanları da Müslüman yapacak değiliz ya
İnsan suretinde aklı olan herkese Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemin, ŞUURunu, NURunu, ONURunu ve SÜRURunu tavsiye ederiz
Geçmesi için köprü oluruz
Biz ne yapabiliyorsak yaparız
Yeter ki bir kişi şeytanın elinden Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın gönlüne geçsin
Böyle bir ŞUUR, böyle bir NUR içinde inşâallah güzellik olur
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞÂALLAH)
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
KUL İHVANİ SOHBETLERİ
OKUYORUM.
NAKŞINI RUHUMA DOKUYORUM VE ŞİMDİ AĞLIYORUM .
NEDEN BİLEMİYORUM.
NE KADAR ŞANSLI NE KADAR BAHTİYAR BİR KULUM DAHA NEDİYEYİM
CAN EVLADIM ANKA KUŞUM.
HİZMETİN İÇİN ÇOK AMA ÇOK GÜZEL ALLAH TAMAMINA ERDİRSİN.
KULİHVANİ PİRİMİZE DE ÇOK UZUN ÖMÜRLER VERSİN
ŞİMDİ İKİ YIL ÖNCE ÂHİRETE YOLCU ETTİĞİM SEVGİLİ KIZIMIN KABRİNİ ZİYARETE GİDECEĞİM.
SİZİNDE DUANIZI BEKLERİM.
SEVGİLERİMLE... ALLAH CC AEMANET OLUNUZ
NAKŞINI RUHUMA DOKUYORUM VE ŞİMDİ AĞLIYORUM .
NEDEN BİLEMİYORUM.
NE KADAR ŞANSLI NE KADAR BAHTİYAR BİR KULUM DAHA NEDİYEYİM
CAN EVLADIM ANKA KUŞUM.
HİZMETİN İÇİN ÇOK AMA ÇOK GÜZEL ALLAH TAMAMINA ERDİRSİN.
KULİHVANİ PİRİMİZE DE ÇOK UZUN ÖMÜRLER VERSİN
ŞİMDİ İKİ YIL ÖNCE ÂHİRETE YOLCU ETTİĞİM SEVGİLİ KIZIMIN KABRİNİ ZİYARETE GİDECEĞİM.
SİZİNDE DUANIZI BEKLERİM.
SEVGİLERİMLE... ALLAH CC AEMANET OLUNUZ
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12891
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
ZEVK 3680
SEVilmek SıRRı SEVmekmiş! Gönül GÖRür-gÖZ Bakarmış!
BUZ DAĞI gibi EMELler, ÇİLEyle ERİr Akarmış
Sırt sırta BEŞİKle-MEZAR!. ECEL ne ki!. AH!. AYRılık!
BİLenin BİLdiği AT-EŞ!.. DÜŞtüğü YeRi YAKarmış!..
06.06.09 21:08
A k s a r a y
SeNsiz SeNle!..
TeVBeMİz BiR
RıZaMıZ BiR
DUÂMıZ BiR
BİZ BİR-İZ
SAV de İnşâallah..
Rahmet ve SaBR duamız...
Muhammedi MuHABBEtle..
Can NûNu...
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Değerli Gülizar Ana bende acizane sizin gibi; "NE KADAR ŞANSLI NE KADAR BAHTİYAR BİR KULUM" deyip Rabbimize şükür ve hamdimi Rasulullah (s.a.v.) efendimizin adına, hesabına ve şerefine Hasbi hizmetle gerçekleştirme azmi ve gayretindeyim...
Hizmetçiliği şeref kabul ederek buna mecbur, mahkum ve memur olma bilincini nefsime ve kalbime kabul ettirmeye azmediyorum...
Güzellikler hep Rasulullah s.a.v. efendimiz ve O'nun yolundaki Hakk Dosdlarından, hatalar ise nefsimdendir...
Allahü zü'l Celal ve Rasûlü s.a.v. yâr ve yardımcımız olsun inşaallah..
Kızınızında ruhu şad olsun, kabrine Nur-u Mim yağsın, cennet mekanı olsun...
Muhammedi Muhabbet ve Sevgilerle.
Hizmetçiliği şeref kabul ederek buna mecbur, mahkum ve memur olma bilincini nefsime ve kalbime kabul ettirmeye azmediyorum...
Güzellikler hep Rasulullah s.a.v. efendimiz ve O'nun yolundaki Hakk Dosdlarından, hatalar ise nefsimdendir...
Allahü zü'l Celal ve Rasûlü s.a.v. yâr ve yardımcımız olsun inşaallah..
Kızınızında ruhu şad olsun, kabrine Nur-u Mim yağsın, cennet mekanı olsun...
Muhammedi Muhabbet ve Sevgilerle.
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
MUHTEREM BÜYÜĞÜM SİZİNDE GÖNÜL YANGINLARINIZA, AYRILIK VE HASRET ATEŞLERİNİZE SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ SAV İN MÜBAREK VE ÇOK KIYMETLİ SEVGİLİ EŞİ HATİCE ANNEMİZ LE AYRILIĞA DÜŞTÜKLERİNDE, ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH CC IMIZ ONUN GÖNLÜNE NASIL BİR TESELLİ VERDİ İSE NASIL BİR SABIR VE GENİŞLİK VERDİ İSE AYNISINDAN NASİB ETSİN.
ŞU DÜNYA LİMANINDAN AHİRET YURDUNA KİMLERE EL SALLAYIP YOLCU ETMEDİKKİ...? GİTMEK Mİ ZOR KALMAK MI ZOR? İŞTE MESELE BUNDA.
BİR GÜN GİDERKEN ARDIMDAN EL KALDIRIPTA GERÇEK MANADA BİR DUA EDENİM OLURMU? DERDİM TAM DA GEMİYİ BEKLERKEN SİZE VE DOSTLARINIZA RASTLAMAK NE GÜZEL , NE BAHTİYARLIK.
ÜSTADIM PİR İHVANİMİZ
GÜLİZAR ANA İÇİN YAPTIĞINIZ İMZA YI GÖRÜNCE HİÇ ŞAŞIRMADIM
YANILIYORSAM DÜZELTİN LÜTFEN
GÜLİZAR KISMI DÜNYADA ANA KISMI KIZIMLA AHİRETTE.. ÜSTÜNDE SELVİ AĞACI OLAN İKİ KABİR ÖYLE DEĞİLMİ GÖNÜL GÖZÜ NE KURBAN OLDUĞUM....
BİR AYAĞIM DÜNYADA AHİRETTE BİR AYAĞIM
VEREN ALLAH ALAN ALLAH NE DEYİP AĞLAYAYIM
MÜBAREK ELLERİNİZDEN ALLAHIN İZNİYLE ÖPERİM EFENDİM.
ŞU DÜNYA LİMANINDAN AHİRET YURDUNA KİMLERE EL SALLAYIP YOLCU ETMEDİKKİ...? GİTMEK Mİ ZOR KALMAK MI ZOR? İŞTE MESELE BUNDA.
BİR GÜN GİDERKEN ARDIMDAN EL KALDIRIPTA GERÇEK MANADA BİR DUA EDENİM OLURMU? DERDİM TAM DA GEMİYİ BEKLERKEN SİZE VE DOSTLARINIZA RASTLAMAK NE GÜZEL , NE BAHTİYARLIK.
ÜSTADIM PİR İHVANİMİZ
GÜLİZAR ANA İÇİN YAPTIĞINIZ İMZA YI GÖRÜNCE HİÇ ŞAŞIRMADIM
YANILIYORSAM DÜZELTİN LÜTFEN
GÜLİZAR KISMI DÜNYADA ANA KISMI KIZIMLA AHİRETTE.. ÜSTÜNDE SELVİ AĞACI OLAN İKİ KABİR ÖYLE DEĞİLMİ GÖNÜL GÖZÜ NE KURBAN OLDUĞUM....
BİR AYAĞIM DÜNYADA AHİRETTE BİR AYAĞIM
VEREN ALLAH ALAN ALLAH NE DEYİP AĞLAYAYIM
MÜBAREK ELLERİNİZDEN ALLAHIN İZNİYLE ÖPERİM EFENDİM.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
15 MART 2008 SOHBETİN DEVAMI
Şimdi buraya kadar söylemek istediğim şu idi yani
Diyordum ki; bize bu iman denilen şey, çok önemli olan şey, sonra onun tatbikatı olan amel ve bunların getireceği ahlâk ve bizim bu taraftan öbür tarafa geçerken: İşte ben böyleyim, bakın bundan sonra daha dünya yok ki yaşayım desem de göstereyim, işte bu hale geldim! diyeceğimiz son hâl, kapıdan geçeceğimiz zaman ki hâlimiz ne içindi?..
Bir tek kelime içindi :
Eşhedü en lâ ilâhe illallah içindi
Bunu yapabilmek içinde namaz, niyaz, ibadetler
Eğer bunu bulamamışsak başkasına yapmışız: Ona gidin! diyor Allahü zü'l Celâl
Kime yaptıysanız ondan isteyin
Çünkü Allahü zü'l Celâl için olmamış bunlar
Allah korusun!..
İşte bütün bunları Muhammeder- Rasûlullahtan duymamız lâzım
Yani: Eşhedü en lâ ilâhe illallah sözünü Muhammeder- Rasûlullahtan DUYmamız ve UYmamız lâzım
Ve kâlu semigna ve ategna Yâ Rasûlallah!.
Ben bugün DUYdum senden bunu ya Rasûlullah ve derhal Uydum!.
Vallahi doğru söylüyorsun
Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeder- Rasûlullah.
Bende şimdi buna şâhidim
Bu Dünya Şehrini gezdim, bu dünyayı, her türlü yaşayışını gördüm, kendime putlar aradım, hatta kendimi diktim, nefsimi diktim: Sen putum ol! dedim!
Baktım ki onda da olacak hâl yok
Oldum! dese bile yalan olduğunu anladım
Ben sizin buyurduğunuz gibi ya Rasûlallah, Allahtan başka ilâh olmadığına gerçekten inanıyorum
Beni cennete koysa da, cehenneme de koysa ben yine buna inanıyorum
Sadık olarak, Samimi olarak bu inancımda Sabır içindeyim ve Selamet diliyorum! deriz
İşte bütün bu anlatmaya çalıştığım özellikler ve güzellikler Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın iğne ucu gibi birleştiği noktadır
Bizim dört BİZliğimiz bir BİRlik hâline geliş;
Geçmiş zaman içerisindeki hatalarımız, eksiklerimiz, günahlarımız, ötemiz-bötemiz, yarar-yaramazlarımız her neyse Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem efendimizin Tevbe istiğfarında buluşsun BİZ olsun!..
Gelecek zaman içinde dualarımız ne ise
Siz hayır istersiniz şerdir diyor Allahü zü'l Celâl
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّوا شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
"Kütibe aleykümül kitalü ve hüve kürhül leküm, ve asa en tühibbu şey'ev ve hüve şerrul leküm, vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun: Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara 2/216)
Buyurun çıkın bakalım!..
O zaman ne diyelim; Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın istediğinden BİZde istiyoruz
Dualarımızı Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın Duasında BİZ edelim
Peki, yaşıyoruz hani geçmişe Tevbe ettik, geleceğe Dua ettik ama birde yaşıyoruz, hayatın içindeyiz
O zaman hayatta razı olacağımız şeyleri, rızamızı Muhammed Aleyhi's-selâmın Rızasında buluştur ya Rabbi, BİZliğimizi
Sonra; valla bu şehirden çıkıp giderken, son nefesi bizi terk etmeden, nefsimiz nefessiz kalmadan, son sözümüz göklerin dolusunca arşa kadar Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem efendimizin sesiyle, o yüce nefesiyle: Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeder Rasûlullah Şehâdet BİZliğinde BİR olsun
Yani Lâ ilâhe illâ Allah tamamlansın
Dördü bir araya gelsin, bohça bağlansın kolumuza takalım mahşer yerine Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin iftihar edeceği, alnından öpeceği insanlar olarak
Hoş geldin yavrum, evladım, kuzum! diyeceği şekilde, canı gönülden karşılayacağı BİRlik ve BİZlik içinde olacağımız bir âleme inşâallah Allah cümlemizi geçmek nasib etsin!..
Geçirmek nasib etsin
Bütün bunlar bir temenni değildir
Bunlar bizzat tatbik edip yaşamamız gereken emirlerdir ve Allahü zü'l Celâlin muradı budur
Dünyayı bunun için halketmiştir
Kâinat bunun için vardır
Benden başka ilâh bulabilecek misiniz?
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
" Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu bela şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin: Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, Ben sizin Rabbiniz değil miyim? demişti. Onlar da, Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin) demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, Biz bundan habersizdik dememeniz içindir. (Araf 7/172)
İlk yaratılıştaki Rûbubiyet: Eleste bi Rabbiküm
Sizin rabbiniz kim, niye Rabbınız?..
Niye Rabbımız olmasın daha ortada dünya yok, imtihan yok, salon yok, soru yok, hoca yok, soruyor:
Rabbınız kim?
Eleste bi Rabbiküm
Galu : dediler ki
Bela : Bilakis Sensin
Vallahi Sensin
Herkes!..
Her yaratık!..
Öyle mi?..
Evet!..
Peki sizi bir âleme götürsem.. orada size kimlik ve kişilikler versem.. benlik versem.. Kiminiz köle kiminiz kral olsa.. Başka ilâhlar bulur musunuz?..
Yooo bulmayız!..
Buyurun!..
Buyurun sahneye!..
İşte buraya geliverince, Rububiyyete Şehâdet burada Uluhiyyete Şehâdete çevrildi
Neden?..
O kadar çok şey verdi ki Allahü zü'l Celâl, binlerce ilâh bulmak mümkün oluverdi bir ANda
Sonsuz resimlere bakıp bakıp ilâh dilenmeye başladık
O kadar çok aleniliği ve gerçeğe yakın ilâhlar var ki şaşıyor insan
Fakaaaat Muhammed Aleyhi's-selâmda diyor ki: Eeeyyy insanlar! Bunların tümü resimdir, Ressam değildir!
Hepsi resimdir bunların..
Ressam ayrıdır..
Resimdeki insan gibi değildir..
Ressamın eli resimdeki el değildir
Resimdeki eli yapan eldir
Yedullah!..
Eser değildir, Ustadır
Tekdir, eşsizdir, zıtsızdır, Vâhiddir, Ahaddir, Sameddir, Vedûddur
İşte hülasa kelam, bütün anlattığımız şeyin tümü gelir şehâdet kelimesinde noktalanır
Neydi bu şehâdet, son nefesteki şehâdet?..
Baştaki lâzımdı
Barbaros can çok iyi bilir, onun hanımı, kızımız çok iyi bir Katolikti
Yani Hıristiyanların en koyusudur
En vazgeçmezlerindendir
Fakat Allahü zü'l Celâlin lütfu, Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin sayesinde, Gariban kardeşimin o yüce gönlü ve güzelliği karşısında Allahü zü'l Celâl onu öyle halketmiştir ki bugün pırıl pırıl hiçbir günahsız Müslümanlardandır
Çünkü şehâdet getirdiği güne kadar olan bütün günahları, dünyanın en kötü günahlarını da işlese affolmuştur
Çünkü İslama yeni girmiştir
Anadan yeni doğmuştur
Bir çocuk gibi saf doğmuştur
Neden?..
Çünkü Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeder- Rasûlullah dedi
Bu ne biçim kelimedir ya!..
Başlangıçta böyle diyecekmişiz, son nefeste böyle diyecekmişiz
Onu söylemeye çalışıyorum
İlk yaratılan Nur-u Mimdir, son kalkacak olanda odur diye
Evet, Gariban kardeşimiz buyurunuz biraz siz bahsediniz
Gariban:
Hocam teşekkür ederim söylemiş olduğunuz kelimeler için
Eşim size bu akşam ve bütün arkadaşlarıma selam söyledi ve bunu herkese iletmemi istedi
Ben eşimle tanıştığım zaman tabiî ki böyleydi fakat ben başlarda Kur'ân-ı Kerîmi kendisine okumaya uğraştığım zaman olsun ve daha sonradan Müslüman olduktan sonra da kendisi :
Zâten ben hiçbir zaman Hazret-i İsayı hâşâ bir Allah olarak görmemiştim ve bu teslis denilen baba-oğul kutsal ruh diyerekten üçlü ilâh birliği olarak insanlara tanıtılan bu üçlü birlik kavramını da hiçbir zaman aklım almamıştı.. Şimdi Müslüman olunca ve Kur'ân-ı Kerîmi okuyunca ben bunların mânâlarını, Allahın bir olduğunu ve İsa Aleyhi's-selâmın bir peygamber olduğunu ve bununla ilgili olan bir sürü parça yerli yerine oturdu ve şimdi huzurluyum, daha rahatım.. Bu benim zâten şimdiye kadar, çocukluğumdan bu yana düşündüğüm şeyleri tamamlayan, içimdeki eksiklikleri tamamlayan bir olaydı.. Bundan ötürü şimdi rahatım.. demişti
Tabiî ki bu olay buraya gelmeden evvel eşim, biz evlendiğimiz zaman tabiî ki İslamiyette Hıristiyan bir bayanla evlenme izni olduğu için bizim açımızdan sakıncası yoktu fakat o kendisi gidip kendi kilisesine bunu sorduğu zaman tabiî ki kilisedeki papaz: Hayır evlenemezsin! diyince tabiî ki buda bir etmen olmuştur
Ona dedim ki: O zaman sen o kilisedeki papaza git, sana bu teslisle ilgili olarak bu üçlü birliği bir mânâsını açıklamaya çalışsın, açıklayabiliyorsa bakalım bizde dinleyelim! demiştim
Ve gidip o da kendisine onu sorunca: Hakikaten papaz kitlendi, hiçbir şey söyleyemedi! dedi
Mâlum zâten bugün günümüzdeki Hıristiyanlığın durumu da budur
Halen bir takım şeyleri ağızlarında kekeleye kekeleye halka açıklayamazlar
Mantıksız mantıksız çelişkiler içerisinde bütün haklıda kendi peşlerinden sürüklemeye devam ederler, diyorum hocam
Kul İhvanî:
Çok teşekkür ederiz
Çok sağ olun gerçekten biz bunu takdirle karşılıyoruz
O güzel kızımıza, kardeşimize, bizde bütün buradaki kardeşlerimiz de yürekler dolusu selam gönderiyoruz
Hepimiz gözlerinden öpüyoruz
İnşâallah Allahü zü'l Celâl takdir eder ve onu yeryüzünde yani burda yaşarken de görürüz
Gönüllerimizin misafirleri olur
Biz çok seviyoruz
Gerçekten çok seviyoruz, sizi de seviyoruz
Ama böyle bir hizmetinizi de çok seviyoruz
Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin de çok sevdiğinden şahsen ben yüzde yüz eminim ve buna inancım sonsuzdur
İnşâallah
Evet, imtihan sorusu değişmez, sadece kâğıtların renkleri değişik, o imtihan her yerde olur
Olacaktır zâten
İlk sırat köprüsü; eşlerdir
Bu iyi - kötü meselesi değildir
Herkes birbirinin imtihanıdır
Kaybeden zâten kaybetmiştir
Yani kaybetmek başka bir şeydir
Mesela Reis-i Cumhur bugün bir kişiyi çekse vursa katil olur, bir saniyede kaybeder, en aşağıya iner
Bu fark etmez, herhangi bir sarhoş adamın öldürmesiyle onun öldürmesi, öldürmüştür yani
Bu mesele şudur yani:
İmtihanın şekilleri, şunları, bunları felan değişiktir fakat değişmeyen bir şey vardır ki imtihan imtihandır
Dediğiniz doğrudur ama Garibanın imtihanı da orda öyle yürümüştür
Onun kendine mahsus özellik ve güzellikleri vardır
Peki Halim can bugünkü sohbette arzetmeye çalıştığımız Muhammedî Şuura ulaşımdaki Şehâdetin Başlangıç ve Sonuç oluşu gibi bu konularda ne düşünüyorsunuz?..
Halim:
Hocam zor bir soru sordunuz..
Ama şey olarak mesela ilim bir nokta idi o noktanın sizin bahsettiğiniz Nur-u Mim olduğunu biliyorum fakat hani: En son yok olacak olanda O! dediniz ya ben ona takıldım.
Orda mesela kıyamette böyle biliyoruz kıyamet kopacağı zaman Kur'ândır, Kâbedir kaldırılınca şimdi Nur-u Mim varken en son yok edilecek olan o olacaksa hani tek bir insan kalmayacak Allaha inanan ki kıyamet kopsun öyle biliyorum. Nur-u Mim henüz mevcudsa o nasıl olacak hocam?..
Kul İhvani :
Nur-u Mim mevcud olacak ama şeytanda mevcud olacak..
Ve de şeytan, Nur-u Mimi zâten kabul etmeyecek Son Noktada
Haliyle yok olacak yani doğal olarak yok olacak
Nur-u Mim zâten kesilemez, Nur-u Mim kesilse Rahmet Âlemi kapandığı için VARlık yok olur
Varlık ortada olamaz..
Rahmetenlilâlemin Hattı kesildiği için şeytanda var olamaz
İşte imtihan bitmiş demek istiyorum
Dünyanın kaderi sona ermiştir
Kâinatın kaderi sona ermiştir
Varlık sona ermiştir
Küllü şey Bana rücu eder buyuruyor Allahü zü'l Celâl
Nasıl rücu edecek?..
Geldiği kapıdan çıkacak demi?..
Başka yol yok çünkü
Yani tekrar nasıl Kendisine rücu edecek?..
Herkes girdiği kapıdan imtihanı verip verip çıkacak, aynı noktaya dönecek yani
Bu bakımdan son oluş demek istiyorum
Yani Rahmetenlilâlemin, Allahü zü'l Celâl var olduğu sürece vardır, Rasûlullah da vardır
Rasûlullah da Hayydır ve vardır..
İşinin başındadır
Diyorum ki; bu kâinat yok olurken son noktası Rahmetenlilâlemin noktasının sönüşüdür kâinat bakımından
Bu da Nur-u Mimdir, onu arzetmeye çalıştım
Halim:
Bir filmin geriye alınışı gibi mi?..
Kul ihvani :
Evet, yani zâten o film herkesin iki omzundaki videoya alınmaktadır, kendi kaderi bakımından
Kâinatınki de öyledir
Kâinatın kaderi de kendi videosuna alınmaktadır
Allahü zü'l Celâl bakın Yâ-Sîn Sûresinde: Müstekarril leha bu güneşler, aylar, bu gökyüzünde başıboş yüzüyor gibi gözüken varlıklar Müstekarril leha: kendilerine takdir edilmiş bir noktaya doğru yüzüp gidiyorlar
وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
" Veş şemsü tecri li müstekarril leha zalike katdîrul azîzil alîm: Güneş de, (bir delildir ki) kendisine mahsus bir karargah için akıp gidiyor, işte bu, güçlü ve herşeyi bilen (Allah) ın takdiridir. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allahın takdiri (düzenlemesi)dir. (Yâ-Sîn 36/38)
Takdir edilen yerde onlar yok zâten
Ha kıyamet kopmuş de, istesen kopmamış de ne fark eder, yok olacakları aşikâr
Yani inşâallah Allahın izni ile bu Yâ-Sîn Sûresini böyle her sohbette belli bir bölüm, belli bir bölüm, belli bir bölüm işleyelim birlikte
Yani onun harikalığı çok çok değişiktir
Müthiştir yani Yâ-Sîn, çok güzeldir
Biraz sonra Yâ-Sînin birinci sayfasını okuyalım inşâallah
Halim :
Hocam hani Cennetin örtü olduğunu söylediniz ya ben geçen bir kardeşimle konuşurken tam da onu konuşuyorduk..
Şimdi cennet örtü, birde şey var Münir Derman Hocamın satırlarında vardı o: Allah buyuruyor ki Ben insanın sırrıyım, insanda Benim sırrım.
Muhiddin-i Arabî de diyor ki: Allah Kendini insan sûretiyle perdelemiştir, örtmüştür. Dolayısıyla kendini bilen Rabbini bilir diyoruz ya Rabbini bildiğinde de cennetine ermiş olur zâten diye yorumluyordu
Kul İhvani:
Doğru yorumluyor, bende aynı şeyi söylüyorum yani şuanda cennet bizim mezhebimize göre elan halkedilmiş haldedir
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
وَادْخُلِي جَنَّتِي
"Fedhuliy fiy 'ibadiy. Vedhuliy cennetiy.: Gir kullarımın içine! Gir cennetime! (Fecr 89/29-30)
Fedhuliy ibadî vedhulî cennetî. âyeti de budur diyorum
Fedhulî ibadî : Kullarımın arasına gir.
Vedhulî cennetî : İşte cennetime girdim.
Buradaki bazılarının söylediği gibi, efendim burda her maddeye bir isim verelim, cehennem felan olsun, cennet şu olsun o anlamda değil
Beyin olarak, akıl olarak, aklın - naklin birleşimi olarak lâmekân ve lâzaman bir ortamdaki cennet ve cehennemden bahsediyoruz
Buradakiler zâten belli yani
Hapse soktuğun bir adam cehenneme girmiştir zâten 60 seneyi yemişse
Bunun cenneti cehennemi bu değil benim dediğim
Sizin dediğinizde bu değil
Orda nedir şah damarınızdan yakın âyeti?..
Nedir bu cisim giymiş can?..
Can nedir can?..
Âdemi topraktan yarattık da nefamızdan üfürüverdik de ayağa kalkıverdi.
Nedir bu üfürülen üfürük ki hâlâ kıyamete kadar gelen çocuklarımız bu üfürüğü hâlâ bitiremediler
Bu nasıl biçim dirilikmiş ki bir üfürülmeyle bütün kâinat diri, diriler diri yani
İşte bütün bunlar:
Bir Kudsî Hadisde: Vel insânü sirri ve ene sirruhû : İnsan benim sırrım,bende insanın sırrıyım.
Kime söylüyor bunu Allahü zü'l Celâl?..
İnsana söylüyor!..
Hangi insana?..
Aklı olan insana söylüyor!..
Akılsıza söylemiyor çünkü akılsızın böyle bir imtihanı yok
Akıllı olacak
Ergin olacak ergin, rüşte ermiş olacak
Tebliği duymuş olacak
Hür olacak, kimsenin baskısı olmadan, tehdidi olmadan, candan yürekten göbeğinden atarak eşhedü diyecek
Bu şartlar yerine geldikten sonra Müslüman olacak
Birinin kılıç zoruyla felan Müslüman olunmaz
Kendi vicdanında olacak demektir
İşte onun için her kişinin söylediği de haktır
Burda benim cenne; örtüdür dediğim doğrudur
İnsan, şah damarından yakın olan varılamaz, bilinemez, olunamaz, anlaşılamaz olan Nurullahı, Nur-u Mim sayesinde kabuk tutmuş gibi görür
Dışındaki C ise; candır, cisimdir, adına ne dersen de fark etmez
Portakal kabuğu gibi kalır dışardaki cennetin yüzündeki cim yani
Ona can de, dışına cisim de yani
Sanki cisim dediğimiz kabukta, can dediğimizde hani yaranın kabuğunu kaldırınca ahh anam! diyorsun ya o farz et
Biraz daha içeri inersen Nur-u Mimi görürsün ilik gibi fakat iliğin içerisinde bir sinir vardır acıları götürüp getiren Nurullah gibi hâşâ yani, o çok o var ya o uyuştuğu zaman bacağını kesiyorlar adamın hiç ağrı duymuyor çünkü bir kaza geçirmiş omurilik kopmuş ayağında hiçbir sızı duymuyor
Bizde Zafer Burgul diye bir kardeşim vardı, bizden çok önceleri kaza geçirmiş
Ayağında yaralar açıyoruz da, beden yaşıyor çünkü, yarasını gözü gördüğü için bilebiliyordu
O yaranın acısını hiç duymuyordu ama
Adeta bir ayakkabı gibiydi
Ama beden çalışıyor yalnız
Zor yürüyordu fakat öteki tarafında şey vardı, kesip protez takmıyorlar çünkü kan gidiyor
Yalnız yara felan açıldı mı hiç bilemiyordu onu
Yaraları gösterdi bize
Bir yara oluşmuştu, böyle çok büyük yaralar
Diyordu ki: bunu kes, ha pantolonumu kesmişin ha bunu kesmişin!
Neden?..
Ana yani Nur-u Mimin içindeki Nurullah kopmuş gibi demek istiyorum
Sinir sinir!..
İlik değil!..
İliğinde içindeki ana!..
İşte bu incelik, anlatabilmek için bunları söylüyorum
Şah damarından yakın olan Allahü zü'l Celâl niye şah damarınızdayım! demiyor da yakınım! diyor?..
Demek ki şah damarı denilen Nur-u Mimdir
Yakın olan, onun da içinde varılamaz kara delikte olan Odur yani aklınız oraya gelmez! diyor
En iyisi siz Nur-u Mimden duyun amennâ! deyin geçin yani
Çünkü giderseniz başka yere gidersiniz
Yani Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemi, İmamı geçersiniz İmamı!..
İmam duradursun ben önde Allahu Ekber deyim! dediğiniz anda sizin önünüzde başkası vardır, Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimiz değil
Allah korusun!..
Bu anlamda söylüyorum yani söylenmiştir zâten
Onun için zâten Muhiddin-i Arabî hazretleri, Münir Derman hazretleri felan çok her kelimesine dikkat edilmesi gereken kişiler
Yani sürekli çok değişik yani üst seviyede konuşurlar
Birçok şeriatı, tarikatı, marifet, hakikatı dört satıra sığdırıverirler
Onun içinde onu anlayanlar Şeyhül- Ekber derken öbür taraftan da diyor ki Küfrül- Ekber!..
İkisi de Müslüman, ikisi de tefsir yazarıdır bunların
Birisi Ahmaktır, birisi Âşıktır
Bu kadar!..
Yani birisi hiç anlayamamıştır, sadece teyp gibidir o, konuşur monuşur hiç hakikattan bihaberdir
Öbürü Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem efendimizin adına, hesabına ve şerefine bilir, bulur, olur ve yaşar
O Muhammedîdir, âşıktır
Allahın adamıdır, Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin adamıdır, Allah dostlarının adamıdır
Yani onların adına yaşar demek istiyorum
Onların izinde, özünde, sözünde yaşarlar
Onların gözüyle görürler, kulaklarıyla duyarlar
Amma da üstün adamlarmış!
Yok yok!..
Onlar alçak adam değildirler, onu söylemek istiyorum
Onlarda yükseklik alçaklık yok, onlar normal Muhammedî seviyede insanlardır
Hepsi aynı seviyededir
En cahil sandığımız kişide Allahu Ekber dediğinde Muhammed Aleyhi's-selâmın namazındadır
En bilgilisi dâhi Allahu Ekber dediğinde sesini keser, sıfıra sıfır elde var sıfır, namazını kılar
Orda kral-köle olmaz
Hepsi bir Candır orda, BİRdir
Deniz gibidir
Orda Amerikadaki deniz, Gemlikteki deniz, Antalyadaki deniz olmaz
Bir tek deniz vardır orda
Orda Muhammed Aleyhi's-selâm Allahın Rasûlullahıdır, Nur-u Mimdir, bu denizi yaratan da Nurullahtır
ANAdır, ASLdır
Bu, bu kadar basittir
Ahadiyettir
O karanlık varılamaz, bilinemez, bulunamaz yani resimlerin varamayacağı Ressamdır O
Hiçbir resmin haddine değildir ki bende insan sûretindeyim nasılsın? diyecek öyle bir şey yoktur
O iş başka iştir
Bizimle ilgili değildir ayrıca
Bizimle hiçbir sorun değildir yani
Biz ne Rasûlullahız hâşâ, ne de bizimle ilgili bir husustur, bu sistem böyledir
Haa inanmayan başka şeye inanıyorsa inansın
Gümrük kapısında görüşürüz
Ne buyuruyordu Bediüzzaman sâid Nursî Hazretleri :
Eğer ölümü öldürüp zevâli dünyadan izale etmek ve aczi ve fakrı beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle, dinleyelim. Yoksa, sus! Kâinat mescid-i kebirinde Kur'ân kâinatı okuyor, onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidâyetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zeban edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup Haktan gelip hak diyen ve hakikati gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.
İki tanedir o söz.. ayrı ayrı yerlerdeydi.. ama ben 40 sene oldu okuyalı, çok oldu yani
Şunu demek istiyorum:
Ölüm öldürülmediği sürece, kabir kapısı kapanmadığı sürece konuşanlar bir daha düşünsünler konuşsunlar
Gümrük Kapısında dediğim bu
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞÂALLAH)
Şimdi buraya kadar söylemek istediğim şu idi yani
Diyordum ki; bize bu iman denilen şey, çok önemli olan şey, sonra onun tatbikatı olan amel ve bunların getireceği ahlâk ve bizim bu taraftan öbür tarafa geçerken: İşte ben böyleyim, bakın bundan sonra daha dünya yok ki yaşayım desem de göstereyim, işte bu hale geldim! diyeceğimiz son hâl, kapıdan geçeceğimiz zaman ki hâlimiz ne içindi?..
Bir tek kelime içindi :
Eşhedü en lâ ilâhe illallah içindi
Bunu yapabilmek içinde namaz, niyaz, ibadetler
Eğer bunu bulamamışsak başkasına yapmışız: Ona gidin! diyor Allahü zü'l Celâl
Kime yaptıysanız ondan isteyin
Çünkü Allahü zü'l Celâl için olmamış bunlar
Allah korusun!..
İşte bütün bunları Muhammeder- Rasûlullahtan duymamız lâzım
Yani: Eşhedü en lâ ilâhe illallah sözünü Muhammeder- Rasûlullahtan DUYmamız ve UYmamız lâzım
Ve kâlu semigna ve ategna Yâ Rasûlallah!.
Ben bugün DUYdum senden bunu ya Rasûlullah ve derhal Uydum!.
Vallahi doğru söylüyorsun
Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeder- Rasûlullah.
Bende şimdi buna şâhidim
Bu Dünya Şehrini gezdim, bu dünyayı, her türlü yaşayışını gördüm, kendime putlar aradım, hatta kendimi diktim, nefsimi diktim: Sen putum ol! dedim!
Baktım ki onda da olacak hâl yok
Oldum! dese bile yalan olduğunu anladım
Ben sizin buyurduğunuz gibi ya Rasûlallah, Allahtan başka ilâh olmadığına gerçekten inanıyorum
Beni cennete koysa da, cehenneme de koysa ben yine buna inanıyorum
Sadık olarak, Samimi olarak bu inancımda Sabır içindeyim ve Selamet diliyorum! deriz
İşte bütün bu anlatmaya çalıştığım özellikler ve güzellikler Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın iğne ucu gibi birleştiği noktadır
Bizim dört BİZliğimiz bir BİRlik hâline geliş;
Geçmiş zaman içerisindeki hatalarımız, eksiklerimiz, günahlarımız, ötemiz-bötemiz, yarar-yaramazlarımız her neyse Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem efendimizin Tevbe istiğfarında buluşsun BİZ olsun!..
Gelecek zaman içinde dualarımız ne ise
Siz hayır istersiniz şerdir diyor Allahü zü'l Celâl
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّوا شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
"Kütibe aleykümül kitalü ve hüve kürhül leküm, ve asa en tühibbu şey'ev ve hüve şerrul leküm, vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun: Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara 2/216)
Buyurun çıkın bakalım!..
O zaman ne diyelim; Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın istediğinden BİZde istiyoruz
Dualarımızı Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın Duasında BİZ edelim
Peki, yaşıyoruz hani geçmişe Tevbe ettik, geleceğe Dua ettik ama birde yaşıyoruz, hayatın içindeyiz
O zaman hayatta razı olacağımız şeyleri, rızamızı Muhammed Aleyhi's-selâmın Rızasında buluştur ya Rabbi, BİZliğimizi
Sonra; valla bu şehirden çıkıp giderken, son nefesi bizi terk etmeden, nefsimiz nefessiz kalmadan, son sözümüz göklerin dolusunca arşa kadar Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem efendimizin sesiyle, o yüce nefesiyle: Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeder Rasûlullah Şehâdet BİZliğinde BİR olsun
Yani Lâ ilâhe illâ Allah tamamlansın
Dördü bir araya gelsin, bohça bağlansın kolumuza takalım mahşer yerine Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin iftihar edeceği, alnından öpeceği insanlar olarak
Hoş geldin yavrum, evladım, kuzum! diyeceği şekilde, canı gönülden karşılayacağı BİRlik ve BİZlik içinde olacağımız bir âleme inşâallah Allah cümlemizi geçmek nasib etsin!..
Geçirmek nasib etsin
Bütün bunlar bir temenni değildir
Bunlar bizzat tatbik edip yaşamamız gereken emirlerdir ve Allahü zü'l Celâlin muradı budur
Dünyayı bunun için halketmiştir
Kâinat bunun için vardır
Benden başka ilâh bulabilecek misiniz?
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
" Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu bela şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin: Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, Ben sizin Rabbiniz değil miyim? demişti. Onlar da, Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin) demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, Biz bundan habersizdik dememeniz içindir. (Araf 7/172)
İlk yaratılıştaki Rûbubiyet: Eleste bi Rabbiküm
Sizin rabbiniz kim, niye Rabbınız?..
Niye Rabbımız olmasın daha ortada dünya yok, imtihan yok, salon yok, soru yok, hoca yok, soruyor:
Rabbınız kim?
Eleste bi Rabbiküm
Galu : dediler ki
Bela : Bilakis Sensin
Vallahi Sensin
Herkes!..
Her yaratık!..
Öyle mi?..
Evet!..
Peki sizi bir âleme götürsem.. orada size kimlik ve kişilikler versem.. benlik versem.. Kiminiz köle kiminiz kral olsa.. Başka ilâhlar bulur musunuz?..
Yooo bulmayız!..
Buyurun!..
Buyurun sahneye!..
İşte buraya geliverince, Rububiyyete Şehâdet burada Uluhiyyete Şehâdete çevrildi
Neden?..
O kadar çok şey verdi ki Allahü zü'l Celâl, binlerce ilâh bulmak mümkün oluverdi bir ANda
Sonsuz resimlere bakıp bakıp ilâh dilenmeye başladık
O kadar çok aleniliği ve gerçeğe yakın ilâhlar var ki şaşıyor insan
Fakaaaat Muhammed Aleyhi's-selâmda diyor ki: Eeeyyy insanlar! Bunların tümü resimdir, Ressam değildir!
Hepsi resimdir bunların..
Ressam ayrıdır..
Resimdeki insan gibi değildir..
Ressamın eli resimdeki el değildir
Resimdeki eli yapan eldir
Yedullah!..
Eser değildir, Ustadır
Tekdir, eşsizdir, zıtsızdır, Vâhiddir, Ahaddir, Sameddir, Vedûddur
İşte hülasa kelam, bütün anlattığımız şeyin tümü gelir şehâdet kelimesinde noktalanır
Neydi bu şehâdet, son nefesteki şehâdet?..
Baştaki lâzımdı
Barbaros can çok iyi bilir, onun hanımı, kızımız çok iyi bir Katolikti
Yani Hıristiyanların en koyusudur
En vazgeçmezlerindendir
Fakat Allahü zü'l Celâlin lütfu, Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin sayesinde, Gariban kardeşimin o yüce gönlü ve güzelliği karşısında Allahü zü'l Celâl onu öyle halketmiştir ki bugün pırıl pırıl hiçbir günahsız Müslümanlardandır
Çünkü şehâdet getirdiği güne kadar olan bütün günahları, dünyanın en kötü günahlarını da işlese affolmuştur
Çünkü İslama yeni girmiştir
Anadan yeni doğmuştur
Bir çocuk gibi saf doğmuştur
Neden?..
Çünkü Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeder- Rasûlullah dedi
Bu ne biçim kelimedir ya!..
Başlangıçta böyle diyecekmişiz, son nefeste böyle diyecekmişiz
Onu söylemeye çalışıyorum
İlk yaratılan Nur-u Mimdir, son kalkacak olanda odur diye
Evet, Gariban kardeşimiz buyurunuz biraz siz bahsediniz
Gariban:
Hocam teşekkür ederim söylemiş olduğunuz kelimeler için
Eşim size bu akşam ve bütün arkadaşlarıma selam söyledi ve bunu herkese iletmemi istedi
Ben eşimle tanıştığım zaman tabiî ki böyleydi fakat ben başlarda Kur'ân-ı Kerîmi kendisine okumaya uğraştığım zaman olsun ve daha sonradan Müslüman olduktan sonra da kendisi :
Zâten ben hiçbir zaman Hazret-i İsayı hâşâ bir Allah olarak görmemiştim ve bu teslis denilen baba-oğul kutsal ruh diyerekten üçlü ilâh birliği olarak insanlara tanıtılan bu üçlü birlik kavramını da hiçbir zaman aklım almamıştı.. Şimdi Müslüman olunca ve Kur'ân-ı Kerîmi okuyunca ben bunların mânâlarını, Allahın bir olduğunu ve İsa Aleyhi's-selâmın bir peygamber olduğunu ve bununla ilgili olan bir sürü parça yerli yerine oturdu ve şimdi huzurluyum, daha rahatım.. Bu benim zâten şimdiye kadar, çocukluğumdan bu yana düşündüğüm şeyleri tamamlayan, içimdeki eksiklikleri tamamlayan bir olaydı.. Bundan ötürü şimdi rahatım.. demişti
Tabiî ki bu olay buraya gelmeden evvel eşim, biz evlendiğimiz zaman tabiî ki İslamiyette Hıristiyan bir bayanla evlenme izni olduğu için bizim açımızdan sakıncası yoktu fakat o kendisi gidip kendi kilisesine bunu sorduğu zaman tabiî ki kilisedeki papaz: Hayır evlenemezsin! diyince tabiî ki buda bir etmen olmuştur
Ona dedim ki: O zaman sen o kilisedeki papaza git, sana bu teslisle ilgili olarak bu üçlü birliği bir mânâsını açıklamaya çalışsın, açıklayabiliyorsa bakalım bizde dinleyelim! demiştim
Ve gidip o da kendisine onu sorunca: Hakikaten papaz kitlendi, hiçbir şey söyleyemedi! dedi
Mâlum zâten bugün günümüzdeki Hıristiyanlığın durumu da budur
Halen bir takım şeyleri ağızlarında kekeleye kekeleye halka açıklayamazlar
Mantıksız mantıksız çelişkiler içerisinde bütün haklıda kendi peşlerinden sürüklemeye devam ederler, diyorum hocam
Kul İhvanî:
Çok teşekkür ederiz
Çok sağ olun gerçekten biz bunu takdirle karşılıyoruz
O güzel kızımıza, kardeşimize, bizde bütün buradaki kardeşlerimiz de yürekler dolusu selam gönderiyoruz
Hepimiz gözlerinden öpüyoruz
İnşâallah Allahü zü'l Celâl takdir eder ve onu yeryüzünde yani burda yaşarken de görürüz
Gönüllerimizin misafirleri olur
Biz çok seviyoruz
Gerçekten çok seviyoruz, sizi de seviyoruz
Ama böyle bir hizmetinizi de çok seviyoruz
Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin de çok sevdiğinden şahsen ben yüzde yüz eminim ve buna inancım sonsuzdur
İnşâallah
Evet, imtihan sorusu değişmez, sadece kâğıtların renkleri değişik, o imtihan her yerde olur
Olacaktır zâten
İlk sırat köprüsü; eşlerdir
Bu iyi - kötü meselesi değildir
Herkes birbirinin imtihanıdır
Kaybeden zâten kaybetmiştir
Yani kaybetmek başka bir şeydir
Mesela Reis-i Cumhur bugün bir kişiyi çekse vursa katil olur, bir saniyede kaybeder, en aşağıya iner
Bu fark etmez, herhangi bir sarhoş adamın öldürmesiyle onun öldürmesi, öldürmüştür yani
Bu mesele şudur yani:
İmtihanın şekilleri, şunları, bunları felan değişiktir fakat değişmeyen bir şey vardır ki imtihan imtihandır
Dediğiniz doğrudur ama Garibanın imtihanı da orda öyle yürümüştür
Onun kendine mahsus özellik ve güzellikleri vardır
Peki Halim can bugünkü sohbette arzetmeye çalıştığımız Muhammedî Şuura ulaşımdaki Şehâdetin Başlangıç ve Sonuç oluşu gibi bu konularda ne düşünüyorsunuz?..
Halim:
Hocam zor bir soru sordunuz..
Ama şey olarak mesela ilim bir nokta idi o noktanın sizin bahsettiğiniz Nur-u Mim olduğunu biliyorum fakat hani: En son yok olacak olanda O! dediniz ya ben ona takıldım.
Orda mesela kıyamette böyle biliyoruz kıyamet kopacağı zaman Kur'ândır, Kâbedir kaldırılınca şimdi Nur-u Mim varken en son yok edilecek olan o olacaksa hani tek bir insan kalmayacak Allaha inanan ki kıyamet kopsun öyle biliyorum. Nur-u Mim henüz mevcudsa o nasıl olacak hocam?..
Kul İhvani :
Nur-u Mim mevcud olacak ama şeytanda mevcud olacak..
Ve de şeytan, Nur-u Mimi zâten kabul etmeyecek Son Noktada
Haliyle yok olacak yani doğal olarak yok olacak
Nur-u Mim zâten kesilemez, Nur-u Mim kesilse Rahmet Âlemi kapandığı için VARlık yok olur
Varlık ortada olamaz..
Rahmetenlilâlemin Hattı kesildiği için şeytanda var olamaz
İşte imtihan bitmiş demek istiyorum
Dünyanın kaderi sona ermiştir
Kâinatın kaderi sona ermiştir
Varlık sona ermiştir
Küllü şey Bana rücu eder buyuruyor Allahü zü'l Celâl
Nasıl rücu edecek?..
Geldiği kapıdan çıkacak demi?..
Başka yol yok çünkü
Yani tekrar nasıl Kendisine rücu edecek?..
Herkes girdiği kapıdan imtihanı verip verip çıkacak, aynı noktaya dönecek yani
Bu bakımdan son oluş demek istiyorum
Yani Rahmetenlilâlemin, Allahü zü'l Celâl var olduğu sürece vardır, Rasûlullah da vardır
Rasûlullah da Hayydır ve vardır..
İşinin başındadır
Diyorum ki; bu kâinat yok olurken son noktası Rahmetenlilâlemin noktasının sönüşüdür kâinat bakımından
Bu da Nur-u Mimdir, onu arzetmeye çalıştım
Halim:
Bir filmin geriye alınışı gibi mi?..
Kul ihvani :
Evet, yani zâten o film herkesin iki omzundaki videoya alınmaktadır, kendi kaderi bakımından
Kâinatınki de öyledir
Kâinatın kaderi de kendi videosuna alınmaktadır
Allahü zü'l Celâl bakın Yâ-Sîn Sûresinde: Müstekarril leha bu güneşler, aylar, bu gökyüzünde başıboş yüzüyor gibi gözüken varlıklar Müstekarril leha: kendilerine takdir edilmiş bir noktaya doğru yüzüp gidiyorlar
وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
" Veş şemsü tecri li müstekarril leha zalike katdîrul azîzil alîm: Güneş de, (bir delildir ki) kendisine mahsus bir karargah için akıp gidiyor, işte bu, güçlü ve herşeyi bilen (Allah) ın takdiridir. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allahın takdiri (düzenlemesi)dir. (Yâ-Sîn 36/38)
Takdir edilen yerde onlar yok zâten
Ha kıyamet kopmuş de, istesen kopmamış de ne fark eder, yok olacakları aşikâr
Yani inşâallah Allahın izni ile bu Yâ-Sîn Sûresini böyle her sohbette belli bir bölüm, belli bir bölüm, belli bir bölüm işleyelim birlikte
Yani onun harikalığı çok çok değişiktir
Müthiştir yani Yâ-Sîn, çok güzeldir
Biraz sonra Yâ-Sînin birinci sayfasını okuyalım inşâallah
Halim :
Hocam hani Cennetin örtü olduğunu söylediniz ya ben geçen bir kardeşimle konuşurken tam da onu konuşuyorduk..
Şimdi cennet örtü, birde şey var Münir Derman Hocamın satırlarında vardı o: Allah buyuruyor ki Ben insanın sırrıyım, insanda Benim sırrım.
Muhiddin-i Arabî de diyor ki: Allah Kendini insan sûretiyle perdelemiştir, örtmüştür. Dolayısıyla kendini bilen Rabbini bilir diyoruz ya Rabbini bildiğinde de cennetine ermiş olur zâten diye yorumluyordu
Kul İhvani:
Doğru yorumluyor, bende aynı şeyi söylüyorum yani şuanda cennet bizim mezhebimize göre elan halkedilmiş haldedir
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
وَادْخُلِي جَنَّتِي
"Fedhuliy fiy 'ibadiy. Vedhuliy cennetiy.: Gir kullarımın içine! Gir cennetime! (Fecr 89/29-30)
Fedhuliy ibadî vedhulî cennetî. âyeti de budur diyorum
Fedhulî ibadî : Kullarımın arasına gir.
Vedhulî cennetî : İşte cennetime girdim.
Buradaki bazılarının söylediği gibi, efendim burda her maddeye bir isim verelim, cehennem felan olsun, cennet şu olsun o anlamda değil
Beyin olarak, akıl olarak, aklın - naklin birleşimi olarak lâmekân ve lâzaman bir ortamdaki cennet ve cehennemden bahsediyoruz
Buradakiler zâten belli yani
Hapse soktuğun bir adam cehenneme girmiştir zâten 60 seneyi yemişse
Bunun cenneti cehennemi bu değil benim dediğim
Sizin dediğinizde bu değil
Orda nedir şah damarınızdan yakın âyeti?..
Nedir bu cisim giymiş can?..
Can nedir can?..
Âdemi topraktan yarattık da nefamızdan üfürüverdik de ayağa kalkıverdi.
Nedir bu üfürülen üfürük ki hâlâ kıyamete kadar gelen çocuklarımız bu üfürüğü hâlâ bitiremediler
Bu nasıl biçim dirilikmiş ki bir üfürülmeyle bütün kâinat diri, diriler diri yani
İşte bütün bunlar:
Bir Kudsî Hadisde: Vel insânü sirri ve ene sirruhû : İnsan benim sırrım,bende insanın sırrıyım.
Kime söylüyor bunu Allahü zü'l Celâl?..
İnsana söylüyor!..
Hangi insana?..
Aklı olan insana söylüyor!..
Akılsıza söylemiyor çünkü akılsızın böyle bir imtihanı yok
Akıllı olacak
Ergin olacak ergin, rüşte ermiş olacak
Tebliği duymuş olacak
Hür olacak, kimsenin baskısı olmadan, tehdidi olmadan, candan yürekten göbeğinden atarak eşhedü diyecek
Bu şartlar yerine geldikten sonra Müslüman olacak
Birinin kılıç zoruyla felan Müslüman olunmaz
Kendi vicdanında olacak demektir
İşte onun için her kişinin söylediği de haktır
Burda benim cenne; örtüdür dediğim doğrudur
İnsan, şah damarından yakın olan varılamaz, bilinemez, olunamaz, anlaşılamaz olan Nurullahı, Nur-u Mim sayesinde kabuk tutmuş gibi görür
Dışındaki C ise; candır, cisimdir, adına ne dersen de fark etmez
Portakal kabuğu gibi kalır dışardaki cennetin yüzündeki cim yani
Ona can de, dışına cisim de yani
Sanki cisim dediğimiz kabukta, can dediğimizde hani yaranın kabuğunu kaldırınca ahh anam! diyorsun ya o farz et
Biraz daha içeri inersen Nur-u Mimi görürsün ilik gibi fakat iliğin içerisinde bir sinir vardır acıları götürüp getiren Nurullah gibi hâşâ yani, o çok o var ya o uyuştuğu zaman bacağını kesiyorlar adamın hiç ağrı duymuyor çünkü bir kaza geçirmiş omurilik kopmuş ayağında hiçbir sızı duymuyor
Bizde Zafer Burgul diye bir kardeşim vardı, bizden çok önceleri kaza geçirmiş
Ayağında yaralar açıyoruz da, beden yaşıyor çünkü, yarasını gözü gördüğü için bilebiliyordu
O yaranın acısını hiç duymuyordu ama
Adeta bir ayakkabı gibiydi
Ama beden çalışıyor yalnız
Zor yürüyordu fakat öteki tarafında şey vardı, kesip protez takmıyorlar çünkü kan gidiyor
Yalnız yara felan açıldı mı hiç bilemiyordu onu
Yaraları gösterdi bize
Bir yara oluşmuştu, böyle çok büyük yaralar
Diyordu ki: bunu kes, ha pantolonumu kesmişin ha bunu kesmişin!
Neden?..
Ana yani Nur-u Mimin içindeki Nurullah kopmuş gibi demek istiyorum
Sinir sinir!..
İlik değil!..
İliğinde içindeki ana!..
İşte bu incelik, anlatabilmek için bunları söylüyorum
Şah damarından yakın olan Allahü zü'l Celâl niye şah damarınızdayım! demiyor da yakınım! diyor?..
Demek ki şah damarı denilen Nur-u Mimdir
Yakın olan, onun da içinde varılamaz kara delikte olan Odur yani aklınız oraya gelmez! diyor
En iyisi siz Nur-u Mimden duyun amennâ! deyin geçin yani
Çünkü giderseniz başka yere gidersiniz
Yani Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemi, İmamı geçersiniz İmamı!..
İmam duradursun ben önde Allahu Ekber deyim! dediğiniz anda sizin önünüzde başkası vardır, Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimiz değil
Allah korusun!..
Bu anlamda söylüyorum yani söylenmiştir zâten
Onun için zâten Muhiddin-i Arabî hazretleri, Münir Derman hazretleri felan çok her kelimesine dikkat edilmesi gereken kişiler
Yani sürekli çok değişik yani üst seviyede konuşurlar
Birçok şeriatı, tarikatı, marifet, hakikatı dört satıra sığdırıverirler
Onun içinde onu anlayanlar Şeyhül- Ekber derken öbür taraftan da diyor ki Küfrül- Ekber!..
İkisi de Müslüman, ikisi de tefsir yazarıdır bunların
Birisi Ahmaktır, birisi Âşıktır
Bu kadar!..
Yani birisi hiç anlayamamıştır, sadece teyp gibidir o, konuşur monuşur hiç hakikattan bihaberdir
Öbürü Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem efendimizin adına, hesabına ve şerefine bilir, bulur, olur ve yaşar
O Muhammedîdir, âşıktır
Allahın adamıdır, Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin adamıdır, Allah dostlarının adamıdır
Yani onların adına yaşar demek istiyorum
Onların izinde, özünde, sözünde yaşarlar
Onların gözüyle görürler, kulaklarıyla duyarlar
Amma da üstün adamlarmış!
Yok yok!..
Onlar alçak adam değildirler, onu söylemek istiyorum
Onlarda yükseklik alçaklık yok, onlar normal Muhammedî seviyede insanlardır
Hepsi aynı seviyededir
En cahil sandığımız kişide Allahu Ekber dediğinde Muhammed Aleyhi's-selâmın namazındadır
En bilgilisi dâhi Allahu Ekber dediğinde sesini keser, sıfıra sıfır elde var sıfır, namazını kılar
Orda kral-köle olmaz
Hepsi bir Candır orda, BİRdir
Deniz gibidir
Orda Amerikadaki deniz, Gemlikteki deniz, Antalyadaki deniz olmaz
Bir tek deniz vardır orda
Orda Muhammed Aleyhi's-selâm Allahın Rasûlullahıdır, Nur-u Mimdir, bu denizi yaratan da Nurullahtır
ANAdır, ASLdır
Bu, bu kadar basittir
Ahadiyettir
O karanlık varılamaz, bilinemez, bulunamaz yani resimlerin varamayacağı Ressamdır O
Hiçbir resmin haddine değildir ki bende insan sûretindeyim nasılsın? diyecek öyle bir şey yoktur
O iş başka iştir
Bizimle ilgili değildir ayrıca
Bizimle hiçbir sorun değildir yani
Biz ne Rasûlullahız hâşâ, ne de bizimle ilgili bir husustur, bu sistem böyledir
Haa inanmayan başka şeye inanıyorsa inansın
Gümrük kapısında görüşürüz
Ne buyuruyordu Bediüzzaman sâid Nursî Hazretleri :
Eğer ölümü öldürüp zevâli dünyadan izale etmek ve aczi ve fakrı beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle, dinleyelim. Yoksa, sus! Kâinat mescid-i kebirinde Kur'ân kâinatı okuyor, onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım. Hidâyetiyle amel edelim. Ve onu vird-i zeban edelim. Evet, söz odur ve ona derler. Hak olup Haktan gelip hak diyen ve hakikati gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.
İki tanedir o söz.. ayrı ayrı yerlerdeydi.. ama ben 40 sene oldu okuyalı, çok oldu yani
Şunu demek istiyorum:
Ölüm öldürülmediği sürece, kabir kapısı kapanmadığı sürece konuşanlar bir daha düşünsünler konuşsunlar
Gümrük Kapısında dediğim bu
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞÂALLAH)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
15 MART 2008 SOHBETİN DEVAMI
Orada başka bir ülkeye geçerken her şeyi soruyorlar
Biz 1989 da hacca gittiğimizde iki gün bizi Arar kapısında, Irakla Arabistan arasında yatırdılar
Bizim otobüste esrar kaçırılır diye, bütün otobüslerde kaçırıyorlarmış, bize iş kesebilmek için motoru indirdiler, paramparça ettiler
Hap arıyoruz dediler, dediler de dediler
Bize iş kestiler
Oralar bizim bir zamanlar köyümüz bile değildi, şimdi devlet olmuşlar
Şimdi 1 milyara yakın Arap bir avuç Siyonistin, İsrail zalimlerinin elinde oyuncak halinde
Ruhlarını, şuurlarını kaybetmiş
Muhammedî izi, özü, sözü kaybetmiş
Neydi belirsiz zalimlerin elinde; kraldır, şeyhtir, ötedir, bötedir bir sürüüüüüü hayvandan aşağıya insanların elinde 1 milyara yakın Arap!
Milyarlarca dolarlık paralarını çekemiyorlar şimdi Amerikadan
Çekse falan örgütle alâkan var deyip el koyacaklar diye çekemiyorlar yahudi bankalarından
Bu ihanettir
Bu ihanetin bedelini Allah korusun Filistindeki bebekler, Iraktaki bebekler, şurdaki bebekler, masum insanlar çekiyor ona yanıyoruz!
İşte bütün bu anlatmaya çalıştığım şeyler tümü insanların konuşurken, yaşarken bu çizgiyi, bu noktayı varış noktasını unutmaması gerekir
Zaman hızlı geçer
Benimde saçlarım anka kuşununki gibi idi, hatta daha da muhteşemdi bilmiyorum şimdi bana öyle geliyordu yahut fakaaaaaat şimdi bakıyorum da hiç siyah bulamıyorum yani
Kim yıkadı bunu böyle ozonla?..
Zaman yıkadı!..
Nereye getirdi?..
Valla demin dediğim kapıya getirdi yani
Dört adım kalmışsa kalmıştır
Ne demek istiyorum?...
Lâ İlâhe İllâ Allah kalmıştır!..
Muhammeder Rasûlullah kalmıştır!..
Son fırsat kalmıştır!..
Geri kalan neymiş?..
Bir rüyaymış, bir oyunmuş
وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
" Ve mel hayatüd dünya illa leibüv ve lehv ve leddarul ahiratü hayrul lillezine yettekun e fe la ta'kilun: Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allaha karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız? (Enam 6/32)
leibüv ve lehv ayeti
Size güzel oyun ve eğlence sahası yaptım bu dünyayı
Bismillahirrahmânirrahîm
Tebarekellezi biyedihilmülkü ve huve ala kulli şey'in kadir. Ellezi halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu amele
تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
" Tebarekelleziy biyedihilmulku ve huve 'ala kulli şey'in kadiyrun.
Elleziy halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu 'amelen ve huvel'aziyzulğafuru. :
Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.
O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır. (Mülk 67/1-2)
Ölümü ve dirimi yarattık. Bakalım sizin hanginiz inancı üzere ahsen amel işleyecek ki görelim
Yebluvekum : sizi bir deneyelim
Eyyukum : bakalım hanginiz
Ahsenu amele : en güzel ameli yapacak bir görelim bakalım, yiğit hanginizmiş bir görelim
Onun için biz kendimizi ispat etmek için gelmedik
Biz Allahü zü'l Celâlin Allahlığını kendimize ispat etmek için geldik, şâhidi olacağız!
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın Rasûlullahlığını kendimize ispat etmek için geldik, şâhidi olacağız!
Kendimizin kim olduğunu ispat etmeye kimseye gelmedik
Kendimize bile yok
Kendini bilmek, Rabbini bilmek için gerekli olduğu için gerektir
İşte bütün bu özellikler ve güzellikler tümü arzettiğim gibi yarım nefeslik, alıp verilemeyen verip alınamayan bir yarım nefeslik git-gel, yok ol-var ol, yok ol-var ol, yok ol-var ol mekik sisteminde demin bahsettiğim elektrik gibi, sinema filmi resimleri gibi al-ver, al-ver nefesleri bu kadar kısacıkken hayat sürekli zannetmekteyiz
Hâlbuki biz her yarım nefeste ölürüz ve diriliriz
Her yarım nefeste yalnız
Solunum sisteminde, bu horlama şeyi olarak
İşte bir gece yattı, 329 kere kalbi duruyordu
Şu kadar nefes almada, kendisinde rapor
Nasıldı bir daha söyler misin?..
310 dakikalık bir uykuda 329 defa kalb duruyor, bu horlamadan dolayı
En uzun kalbin duruş saniyesi 67 saniye
Bununla ilgili bir tedavi görecek inşaallah
Bu şekildeydi
Bu bize bir şey anlatıyor bu!..
Bu normal hayatta bu kişide hiçbir sorun yoktur
Bu uyuduğu zaman ortaya çıkıyor
Bir dakikanın üzerinde kalb duruyor, tamamen duruyor
Tekrar çırpınarak yeniden çalışıyor
Ve bu uyku çok zor oluyor onun için
Yani her zaman riskli bir uyku oluyor
Aslında çıta gibi bir delikanlıydı, çakı gibi bir insandı gerçekten
Yok efendim!
Ne alâkası var, bu yarım nefesi alamasa iki saat sonra leş yığını haline gelir kokudan içeri giremezsiniz
O güzellikten eser bile kalmaz
Onu en çok seven annesi, eşi, çoluğu çocuğu da bir gün sonra yanına yaklaşamaz, içeri giremez kokudan
Demek istiyorum ki, bu güzelliği veren kim?..
Hayy Allah!..
Şah damarından yakın olan üfürük, nefha, Allahın diriliği vermektedir bu bedene bu güzelliği ve özelliği
Onun için cansızlar, cansız yiyecekler, fırında pişmişler vücudumuzda tekrar dirilirler
Ses olurlar, enerji olurlar, ısı olurlar, neler olurlar, özellik güzellik olurlar
Bizde böyle bunlarla kasalırız-öğünürüz işte efendim şöyledir, böyledir sahipleniriz, benim deriz, senin deriz
Aslında bir gerçek vardır
Küllî şey Hakkındır
Allahındır
Allahın mülkünde beleşinden yaşıyoruz, şükretmekten aciziz
İnşâallah Allahü zü'l Celâl bizi affetsin, bağışlasın, rahmetine gark etsin
Evet Ayşe CAN, sen ne anladın güzelim şöyle biraz kelam eder misin?..
Ayşe :
Dinliyorum sizi.. bir yandan da evet düşünüyorum.. mesela şey hoşuma gitti efendim.. şehadet bu mesela elesti bi Rabbiküm demiş Allah.. işte bizler kalu bela demişiz, orda bi şehadetimiz var.. aynı zamanda dünyada da bu son nefeste de bi şehadetimiz var.. yani ne kadar güzel.. başladığımız yer ve bittiğimiz yer sanki bir nokta gibi.. böyle farklı bir şey.. aslında aynı şehadet beklide.. iki diye bir şey yok belki de aynısı.. bu hoşuma gitti yani onu söylediğiniz zaman.. devamlı notlar alıyorum zaten.. güzel efendim ben oldukça soracağım, aklıma geldikçe de işaret ederim, söylerim size..
Şimdi yani biz hepimiz bir bedendeki organlar gibiyiz
Kimimiz gözdür, kimimiz kulaktır, kimimiz şudur, kimimiz budur
Her birimiz değerliyiz ve kıymetliyiz Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem katında, Allahü zü'l Celâl katında
Çünkü niyetlerimiz böyle bizim
Onun için mesela konuşmalarımızda hiç çekinmeden yanlış bile olsa, eksik bile olsa, hatalı bile olsa gönlümüzden geçeni canı gönülden söyleriz
Burada eksik görecek kişi yok
Çünkü biliriz ki eksik arayan mükemmele hasret kalır
Eksik arayan Muhammedî değildir zaten
Ondan bir eksiklik vardır; ya gençtir yetişiyordur da öyle görüyordur ya da kasıtlıdır ki onu deniz dışarı atar
O kafayı deniz içinde tutmaz, barındırmaz!
Hangi deniz?..
Muhammedî Deniz tutmaz onu!..
Sebep halk eder, kendi kendini dışarı attırır onu
İlla tutmaz onu
Boş bir şişeyi mesela tutmaz atar
Bekletmez yani
Şunu demek istiyorum :
Bizim mesela kardeşlerimiz konuşurken felan doğru-eğri, beğenmek-beğenmemek bunlar sıfırdır
Herkes kendi fikrini söylemeli ki gelişimimiz birbirimizin, ben böyle durmadan bir şey söylememin bir şeyi yok, istersem 10 gün konuşurum konuşmamın ne şeyi olacak
Önemli olan şu?..
Ayşe ne anlıyor, ne dinliyor, ne söylüyor?!...
Birbirimizi böyle konuşa konuşa, görüşe görüşe götürürsek bu sohbetler bizim düşündüğümüz şekilde yürür
Çünkü ben bu sohbetlerin yerine ne bileyim ben televizyonlara giderim, haftada iki program yaparım binlerce insan dinler
Nitekim geçenlerde bir tane yaptık, şimdi durmadan hergün efendim şöyle oldu, böyle oldu
Ben dedim: ben artist matrist değilim, benim böyle konuşmaya falanda ihtiyacım yok, ayrıca faydalı olduğuna da inanmıyorum
Ancak buradaki bu konuşmalarımızın sebebi var
Biz burada bir Sufinin, ne bileyim ben rastgele sayıyorum bir Ankakuşunun, bir Halimin, bir Garibanın biz bunların İlahi ilimde ve Muhammedî edebde belli bir paydada buluşması için hizmet ediyoruz
Sebeb?..
Bunlar Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın yükünü yüklenecek insanlar olsunlar diye
Muhammedî insanlar olsunlar diye
Siz Münir Dermanın hayatına bir bakın bakıyım
Dört ülkede dört üniversite bitirmiştir
Hayatına bir bakın
Varlığına bir bakın
Okuyorsunuz
Bir otel odasında gelip geçmiştir hayatı
Neden ev alamamıştır?..
Paralarını hep yetime, öğrenciye, fakire, fukaraya vermiştir...
Meyhanelerde harcamamıştır hâşâ
Bir damla da olmamıştır
Bütün bunlar Muhammedî oluş şuurunun derecesi ile ilgilidir, göreviyle ilgilidir
Bizimde öyle olalım felan demiyorum, şunu demek istiyorum :
Biz bilmeden, bulmadan, olmadan ve yaşamadan lafınan Muhammedî olunmaz
Muhammedîyyetin kendi güzelliği - özelliği vardır
Herkes, Ayşe Ayşece Muhammedîdir, Burak Burakca Muhammedîdir, Esra Esraca Muhammedîdir, herkes kendi kaderince olursa öyledir
Böyle oluşlarda onlara bir üstünlük getirmez, olmayışlık alçaklık getirir
Onu demek istiyorum
Olmayışlık alçaklık getirir
Neden?..
Şeytana yem eder çünkü
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm yâr olmayan şeytana yem olmuştur
Şeytanın yârı olmaz çünkü
İşte bütün bunları yapabilmemiz içinde bizim bildiklerimizi, anladıklarımızı samimi olarak candan gönülden ne biliyorsak önemli değil yanlışta olur, eksikte olur, fazla da olur muhakkak ki onu düzeltecek değiştirecek kardeşlerimiz vardır, fikirlerini söylerler böyle böyle, toparlana toparlana gittikçe
Bu üzerlerimizdeki palto gibi, ceket gibi, gömlek gibi, atlet gibi vesaire gibi çeşitli sebeplerden genetik olarak biz giymişizdir, başkası giydirmiştir, alışkanlık olmuştur, her şey olmuştur, bizim Muhammed Aleyhi's-selâmın bedeninden, nefsinden, gönlünden ve ruhundan ayıran bütün giysileri inşâallahurRahmân yavaş yavaş, yavaş yavaş, soyuna soyuna, soyuna soyuna hepimiz buzluklardan vazgeçip o engin denizde damlalar oluruz hep beraber DUYarız ve UYarız inşâallah
Bu bir temenni değildir
Allahü zü'l Celâlin emridir ve muradıdır
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın görevidir
Tebliğidir, Tenziridir, Tebşiridir, Teşhididir
Şahid olmayı arzu ettiği bir husustur
Keyfi değildir
Bunun için imtihan olmaktayız
Bunun için yeryüzündeyiz
Tamamen bunun için yeryüzündeyiz
Bu oyun bunun için oynanmaktadır
İnşâallahurRahmân
Evet Sufi can, konuş canım buyur
Sufi :
"Hocam sağolun.. hocam ben birazda fıkıh sohbeti olsa diyordum da.. yani tasavvuf hep işliyoruz.. birazda fıkıha, akaide yönelsek olabilir mi?. Çünkü çok derin manalar taşıyor fıkıhtaki o terimler falan, mesela kurallar falan, şeriat bilgileri falan.. daha deminde dediniz örtünmek falan, settar falan.. bunlar çok mühimde yani düşünmek tefekkür etmek lazım bu konularda da bilgiler verirseniz seviniriz..
Bir de hocam eş konusunda konuşurken Barbaros abide bahsetti de, çok güzel konuştu da kimin ne olacağı da belli olmuyor.. çünkü Lut kavmine gönderilen peygamberin eşi de sonuçta helak oldu, bir peygamber eşi olmasına rağmen, Nuh Hazretlerinin eşi de öyle..
Allah inşaallah hakkımızda hayırlı bir eş nasib eder diyorum..
sağolun hocam.."
Sen biliyorsundur yani bizim meşhur bir duamız vardır..
Beş vakit namazda Allahü zü'l Celâlin izni ile hep öyle dua ederiz:
Ya Rabbi bizim gençlerimize;
Hayırlı bir İŞ ver,
Helal bir AŞ ver,
Saliha bir EŞ ver,
Bir de Muhammedî BAŞ ver
Bak göreceksin nasıl böyle Muhammedî nesiller kıyamete kadar gelecek Salihler, Ehl-i beytî, Muhammedî, Kur'ânî ve Rabbanî nesiller
Allahü zü'l Celâlin Allah hattı
Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemin Nur-u Mim hattı
Ebedi diriler
Hiç ölmeyenler ve ölmeyecek olanlar
İşte bütün bu Allahın izni ile candan gönülden her vakit duamızdır
Bu duada bütüüüün kardeşlerimize Allahın izni ile bir vücûd gibi beraberdir yani
Sufi neyse Ayşe de odur, Esra da odur, Ali de odur
Bu asla ayrılamaz
Çünkü neden ayrılamaz?..
Rahmetenlilâlemin Muhammedül Emin emniyetindedir bunlar
Benim, senin değil
Bu emniyeti sağlayan Muhammedül Emin sallahu aleyhi vessellemdir
Ona teslim olunup Ona iman edildiği için, Ona tâbi olunup itaat edildiği için Onun koruması altına girilmiştir
Yani Allahü zü'l Celâlin koruması altındadır
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
" Kul in küntüm tühibbünellahe fettebiuni yuhbibkümüllahü ve yağfir leküm zünubeküm, vallahü ğafurur rahiym: De ki: eğer siz Allahı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı mağfiretle örtsün, Allah gafurdur, rahîmdır (Âl-i İmrân 3/31)
Ya Muhammed de ki; eğer Allahı seviyorsanız bana tâbi olun.
Böyle bir davası olan varsa, Allaha karşı sevgim saygım var diyen varsa bana tabi olun.. Böyle söyle onlara
Ney bu?..
İşte bütün anlatmaya çalıştığım âcizane şey tümünün temelinde yatan budur
Sizinde buyurduğunuz gibi fıkıha, akaide girelim
Ama o kadar çok geniş konu ki böyle sorular varsa hazırlayın, soru olarak soralım
Bilebildiğimizi cevaplandırırız, bilemediğimizi deriz ki not alacağız gelecek seferde benim bu konuda fikrim varsa, kardeşlerimizin varsa onlarda söyleyebilir ama aşağı yukarı bize lazım olan kadarıyla
Amaaaaa şimdi yine İstanbula gittiğimizde üç-beş tane profesör arkadaşımın da olduğu bir yerde
Ben şahsım olarak bendeniz sigortası çok zayıf bir insanımdır, hele Rasûlullah sallahu aleyhi vesselleme karşı yöneldiği zaman bir anda kalkıveririm, böyle cahil cühela profesör kisvesinde felan ileri geri konuşmaya kalktımı kalkarım..
Çünkü ben Rasûlullah sallahu aleyhi vesselleme karşı gayretkeş bir insanım, herkes gibi gayretkeşim
Efendim adam o kadar fazla Müslüman ki, o kadar ilerde bir Müslüman ki fitne fücur yapıyor, durmadan dedikodu yapıyor
Yemin vererek sordum kendisine
Yalan da söyler misiniz?..
Söylerim dedi
İftira eder misiniz? demeye dilim varmadı, yani utandım demek istiyorum, yemin vererek sorabilirdim
Mecbur kalıp evet diyecekti sanıyorum
Sonra bu adam bana sordu:
Hocam! diye başladı,
Oysa ben hoca moca değilim biliyorsunuz
Ben düpedüz Peygamber Aleyhi's-selâmın ayakkabısı gibi bir hizmetçisiyim
Ben bildiğim, bilmediğim Muhammed Aleyhissalâtü vesselâma çağırmaktan ibarettir
Yani hani afedersiniz dağlarda, inşâallah Hasan Dağına gidenimiz olursa görecektir, gecenin altında her obanın köpeği sesinden tanınır
Eyy millet! Burada Rasûlullah efendimizin kervanı var! dan ibarettir
Adamcağız sordu ki:
Şimdi abdest nerden bozulur? dedi böyle alaya alırcasına
Bende dedim ki:
Cahilin abdesti afedersiniz yellenirseniz bozulur.. Ona yeterlidir.. Hâlbuki o kişi yellendiği yerden kimseye yalan söyleyemez, iftira edemez, hiçbir şey yapamaz, hiç!. Ama abdesti bozulur
Âlimin ağzından bozulur.. Ağzı yanlış yalan şeyler söyledi mi âlimin abdesti bozulur.. Kesin bozulur
Arifin beyninden bozulur
Aşığın kalbinden bozulur
Hocam hangisini soruyorsun?.. Söyle, seninki nerden bozuluyor?.. dedim
Adam güldü, dedi ki:
İlk dediğiniz!.
Çok özür dilerim, beni bağışlayın
Ben tescilli Kervan Köpeğiyim, bunu her zaman söylüyorum
Ona da öyle söyledim
Biliyorum öyle olduğunuzu!. Biliyorum, çünkü Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemi hafife aldınız. Sizin cahil olduğunuzu biliyordum. dedim ve kalktım bir daha da oraya gitmedim
Şunu demek istiyorum:
Bu bir fıkıhtır
Efendim buğday tanesi kadar bir kanla mı bozulur, dize kadar çizme kanla dolsa mı bozulur, şöyle olsa mı, böyle olsa mı?..
Bendeniz cevabı çok açıktır
Çok açık!..
Abdesti insanın içinden gelen kanlar bozar
Mide kanaması gibi, hayız hali gibi
Kesin bozar!..
Bunun dışındaki kanlar bozmaz
Hanifi mezhebinde İmam-ı Azam efendimiz bazı hadislere uymuştur, demiştir ki: İşte kan buğday tanesi kadar olursa bozar, öyle hadislerde vardır, Rasûlullah efendimiz boş zamanında, hac zamanlarında öyle yapmıştır
Amaaa çizme doluncaya kadar kana rağmen Allahu Ekber demiştir
Neden?..
Ee savaş olmaktadır
Böyle imkân yoktur abdest almaya ve de hiç mahsuru yoktur
Bu mide kanaması kanı değildir
Bu bildiğimiz bir kandır, yara kanıdır yani, temiz kandır
Bu da fıkıhtır demek istiyorum
Buradaki bütün sorun nerden geliyor?..
Mezhep kargaşasından gelir
İyi ama mezhepler 2-3 sene sonra çıktı ortaya
2-3 sene önce ne olacaktı?..
Ne olacaktı Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin her zaman geçerli olan sözleri geçerli olacaktı
Ha çıktıda iyi mi olmadı?..
İyi oldu!.. iyi oldu!..
Her iklime göre mezhepler doğdu
Bugün Arap bölgelerinde Maliki Mezhebi çok uygundur
Ama Maliki Mezhebini götürürde eğer kutuplarda uygulamaya kalkarsanız komik olur
Çünkü şartlar çöle göre ayarlanmıştır, hükümler
Ama Hanifi Mezhebini uygulayabilirsiniz
Çok ihtiyatlı davranmıştır İmam-ı Azam efendimiz
Çok zeki bir insandır zaten çok da güzeldir yani
Onun içinde çok horlanmıştır
Kitaplarda vardır mesela imamların birbirine söylediği sözler vardır, en ağır şekilde suçlanmıştır
İnşâallah Sufi can ama sorular olursa karşılıklı cevaplandıralım yani bilemediğimiz konularda birlikte gönül birliği yapalım inşâallah
Siz sorularınız olursa sorun inşâallah
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞAALLAH)
Orada başka bir ülkeye geçerken her şeyi soruyorlar
Biz 1989 da hacca gittiğimizde iki gün bizi Arar kapısında, Irakla Arabistan arasında yatırdılar
Bizim otobüste esrar kaçırılır diye, bütün otobüslerde kaçırıyorlarmış, bize iş kesebilmek için motoru indirdiler, paramparça ettiler
Hap arıyoruz dediler, dediler de dediler
Bize iş kestiler
Oralar bizim bir zamanlar köyümüz bile değildi, şimdi devlet olmuşlar
Şimdi 1 milyara yakın Arap bir avuç Siyonistin, İsrail zalimlerinin elinde oyuncak halinde
Ruhlarını, şuurlarını kaybetmiş
Muhammedî izi, özü, sözü kaybetmiş
Neydi belirsiz zalimlerin elinde; kraldır, şeyhtir, ötedir, bötedir bir sürüüüüüü hayvandan aşağıya insanların elinde 1 milyara yakın Arap!
Milyarlarca dolarlık paralarını çekemiyorlar şimdi Amerikadan
Çekse falan örgütle alâkan var deyip el koyacaklar diye çekemiyorlar yahudi bankalarından
Bu ihanettir
Bu ihanetin bedelini Allah korusun Filistindeki bebekler, Iraktaki bebekler, şurdaki bebekler, masum insanlar çekiyor ona yanıyoruz!
İşte bütün bu anlatmaya çalıştığım şeyler tümü insanların konuşurken, yaşarken bu çizgiyi, bu noktayı varış noktasını unutmaması gerekir
Zaman hızlı geçer
Benimde saçlarım anka kuşununki gibi idi, hatta daha da muhteşemdi bilmiyorum şimdi bana öyle geliyordu yahut fakaaaaaat şimdi bakıyorum da hiç siyah bulamıyorum yani
Kim yıkadı bunu böyle ozonla?..
Zaman yıkadı!..
Nereye getirdi?..
Valla demin dediğim kapıya getirdi yani
Dört adım kalmışsa kalmıştır
Ne demek istiyorum?...
Lâ İlâhe İllâ Allah kalmıştır!..
Muhammeder Rasûlullah kalmıştır!..
Son fırsat kalmıştır!..
Geri kalan neymiş?..
Bir rüyaymış, bir oyunmuş
وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
" Ve mel hayatüd dünya illa leibüv ve lehv ve leddarul ahiratü hayrul lillezine yettekun e fe la ta'kilun: Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allaha karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız? (Enam 6/32)
leibüv ve lehv ayeti
Size güzel oyun ve eğlence sahası yaptım bu dünyayı
Bismillahirrahmânirrahîm
Tebarekellezi biyedihilmülkü ve huve ala kulli şey'in kadir. Ellezi halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu amele
تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
" Tebarekelleziy biyedihilmulku ve huve 'ala kulli şey'in kadiyrun.
Elleziy halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu 'amelen ve huvel'aziyzulğafuru. :
Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.
O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır. (Mülk 67/1-2)
Ölümü ve dirimi yarattık. Bakalım sizin hanginiz inancı üzere ahsen amel işleyecek ki görelim
Yebluvekum : sizi bir deneyelim
Eyyukum : bakalım hanginiz
Ahsenu amele : en güzel ameli yapacak bir görelim bakalım, yiğit hanginizmiş bir görelim
Onun için biz kendimizi ispat etmek için gelmedik
Biz Allahü zü'l Celâlin Allahlığını kendimize ispat etmek için geldik, şâhidi olacağız!
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın Rasûlullahlığını kendimize ispat etmek için geldik, şâhidi olacağız!
Kendimizin kim olduğunu ispat etmeye kimseye gelmedik
Kendimize bile yok
Kendini bilmek, Rabbini bilmek için gerekli olduğu için gerektir
İşte bütün bu özellikler ve güzellikler tümü arzettiğim gibi yarım nefeslik, alıp verilemeyen verip alınamayan bir yarım nefeslik git-gel, yok ol-var ol, yok ol-var ol, yok ol-var ol mekik sisteminde demin bahsettiğim elektrik gibi, sinema filmi resimleri gibi al-ver, al-ver nefesleri bu kadar kısacıkken hayat sürekli zannetmekteyiz
Hâlbuki biz her yarım nefeste ölürüz ve diriliriz
Her yarım nefeste yalnız
Solunum sisteminde, bu horlama şeyi olarak
İşte bir gece yattı, 329 kere kalbi duruyordu
Şu kadar nefes almada, kendisinde rapor
Nasıldı bir daha söyler misin?..
310 dakikalık bir uykuda 329 defa kalb duruyor, bu horlamadan dolayı
En uzun kalbin duruş saniyesi 67 saniye
Bununla ilgili bir tedavi görecek inşaallah
Bu şekildeydi
Bu bize bir şey anlatıyor bu!..
Bu normal hayatta bu kişide hiçbir sorun yoktur
Bu uyuduğu zaman ortaya çıkıyor
Bir dakikanın üzerinde kalb duruyor, tamamen duruyor
Tekrar çırpınarak yeniden çalışıyor
Ve bu uyku çok zor oluyor onun için
Yani her zaman riskli bir uyku oluyor
Aslında çıta gibi bir delikanlıydı, çakı gibi bir insandı gerçekten
Yok efendim!
Ne alâkası var, bu yarım nefesi alamasa iki saat sonra leş yığını haline gelir kokudan içeri giremezsiniz
O güzellikten eser bile kalmaz
Onu en çok seven annesi, eşi, çoluğu çocuğu da bir gün sonra yanına yaklaşamaz, içeri giremez kokudan
Demek istiyorum ki, bu güzelliği veren kim?..
Hayy Allah!..
Şah damarından yakın olan üfürük, nefha, Allahın diriliği vermektedir bu bedene bu güzelliği ve özelliği
Onun için cansızlar, cansız yiyecekler, fırında pişmişler vücudumuzda tekrar dirilirler
Ses olurlar, enerji olurlar, ısı olurlar, neler olurlar, özellik güzellik olurlar
Bizde böyle bunlarla kasalırız-öğünürüz işte efendim şöyledir, böyledir sahipleniriz, benim deriz, senin deriz
Aslında bir gerçek vardır
Küllî şey Hakkındır
Allahındır
Allahın mülkünde beleşinden yaşıyoruz, şükretmekten aciziz
İnşâallah Allahü zü'l Celâl bizi affetsin, bağışlasın, rahmetine gark etsin
Evet Ayşe CAN, sen ne anladın güzelim şöyle biraz kelam eder misin?..
Ayşe :
Dinliyorum sizi.. bir yandan da evet düşünüyorum.. mesela şey hoşuma gitti efendim.. şehadet bu mesela elesti bi Rabbiküm demiş Allah.. işte bizler kalu bela demişiz, orda bi şehadetimiz var.. aynı zamanda dünyada da bu son nefeste de bi şehadetimiz var.. yani ne kadar güzel.. başladığımız yer ve bittiğimiz yer sanki bir nokta gibi.. böyle farklı bir şey.. aslında aynı şehadet beklide.. iki diye bir şey yok belki de aynısı.. bu hoşuma gitti yani onu söylediğiniz zaman.. devamlı notlar alıyorum zaten.. güzel efendim ben oldukça soracağım, aklıma geldikçe de işaret ederim, söylerim size..
Şimdi yani biz hepimiz bir bedendeki organlar gibiyiz
Kimimiz gözdür, kimimiz kulaktır, kimimiz şudur, kimimiz budur
Her birimiz değerliyiz ve kıymetliyiz Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem katında, Allahü zü'l Celâl katında
Çünkü niyetlerimiz böyle bizim
Onun için mesela konuşmalarımızda hiç çekinmeden yanlış bile olsa, eksik bile olsa, hatalı bile olsa gönlümüzden geçeni canı gönülden söyleriz
Burada eksik görecek kişi yok
Çünkü biliriz ki eksik arayan mükemmele hasret kalır
Eksik arayan Muhammedî değildir zaten
Ondan bir eksiklik vardır; ya gençtir yetişiyordur da öyle görüyordur ya da kasıtlıdır ki onu deniz dışarı atar
O kafayı deniz içinde tutmaz, barındırmaz!
Hangi deniz?..
Muhammedî Deniz tutmaz onu!..
Sebep halk eder, kendi kendini dışarı attırır onu
İlla tutmaz onu
Boş bir şişeyi mesela tutmaz atar
Bekletmez yani
Şunu demek istiyorum :
Bizim mesela kardeşlerimiz konuşurken felan doğru-eğri, beğenmek-beğenmemek bunlar sıfırdır
Herkes kendi fikrini söylemeli ki gelişimimiz birbirimizin, ben böyle durmadan bir şey söylememin bir şeyi yok, istersem 10 gün konuşurum konuşmamın ne şeyi olacak
Önemli olan şu?..
Ayşe ne anlıyor, ne dinliyor, ne söylüyor?!...
Birbirimizi böyle konuşa konuşa, görüşe görüşe götürürsek bu sohbetler bizim düşündüğümüz şekilde yürür
Çünkü ben bu sohbetlerin yerine ne bileyim ben televizyonlara giderim, haftada iki program yaparım binlerce insan dinler
Nitekim geçenlerde bir tane yaptık, şimdi durmadan hergün efendim şöyle oldu, böyle oldu
Ben dedim: ben artist matrist değilim, benim böyle konuşmaya falanda ihtiyacım yok, ayrıca faydalı olduğuna da inanmıyorum
Ancak buradaki bu konuşmalarımızın sebebi var
Biz burada bir Sufinin, ne bileyim ben rastgele sayıyorum bir Ankakuşunun, bir Halimin, bir Garibanın biz bunların İlahi ilimde ve Muhammedî edebde belli bir paydada buluşması için hizmet ediyoruz
Sebeb?..
Bunlar Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın yükünü yüklenecek insanlar olsunlar diye
Muhammedî insanlar olsunlar diye
Siz Münir Dermanın hayatına bir bakın bakıyım
Dört ülkede dört üniversite bitirmiştir
Hayatına bir bakın
Varlığına bir bakın
Okuyorsunuz
Bir otel odasında gelip geçmiştir hayatı
Neden ev alamamıştır?..
Paralarını hep yetime, öğrenciye, fakire, fukaraya vermiştir...
Meyhanelerde harcamamıştır hâşâ
Bir damla da olmamıştır
Bütün bunlar Muhammedî oluş şuurunun derecesi ile ilgilidir, göreviyle ilgilidir
Bizimde öyle olalım felan demiyorum, şunu demek istiyorum :
Biz bilmeden, bulmadan, olmadan ve yaşamadan lafınan Muhammedî olunmaz
Muhammedîyyetin kendi güzelliği - özelliği vardır
Herkes, Ayşe Ayşece Muhammedîdir, Burak Burakca Muhammedîdir, Esra Esraca Muhammedîdir, herkes kendi kaderince olursa öyledir
Böyle oluşlarda onlara bir üstünlük getirmez, olmayışlık alçaklık getirir
Onu demek istiyorum
Olmayışlık alçaklık getirir
Neden?..
Şeytana yem eder çünkü
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm yâr olmayan şeytana yem olmuştur
Şeytanın yârı olmaz çünkü
İşte bütün bunları yapabilmemiz içinde bizim bildiklerimizi, anladıklarımızı samimi olarak candan gönülden ne biliyorsak önemli değil yanlışta olur, eksikte olur, fazla da olur muhakkak ki onu düzeltecek değiştirecek kardeşlerimiz vardır, fikirlerini söylerler böyle böyle, toparlana toparlana gittikçe
Bu üzerlerimizdeki palto gibi, ceket gibi, gömlek gibi, atlet gibi vesaire gibi çeşitli sebeplerden genetik olarak biz giymişizdir, başkası giydirmiştir, alışkanlık olmuştur, her şey olmuştur, bizim Muhammed Aleyhi's-selâmın bedeninden, nefsinden, gönlünden ve ruhundan ayıran bütün giysileri inşâallahurRahmân yavaş yavaş, yavaş yavaş, soyuna soyuna, soyuna soyuna hepimiz buzluklardan vazgeçip o engin denizde damlalar oluruz hep beraber DUYarız ve UYarız inşâallah
Bu bir temenni değildir
Allahü zü'l Celâlin emridir ve muradıdır
Muhammed Aleyhissalâtü vesselâmın görevidir
Tebliğidir, Tenziridir, Tebşiridir, Teşhididir
Şahid olmayı arzu ettiği bir husustur
Keyfi değildir
Bunun için imtihan olmaktayız
Bunun için yeryüzündeyiz
Tamamen bunun için yeryüzündeyiz
Bu oyun bunun için oynanmaktadır
İnşâallahurRahmân
Evet Sufi can, konuş canım buyur
Sufi :
"Hocam sağolun.. hocam ben birazda fıkıh sohbeti olsa diyordum da.. yani tasavvuf hep işliyoruz.. birazda fıkıha, akaide yönelsek olabilir mi?. Çünkü çok derin manalar taşıyor fıkıhtaki o terimler falan, mesela kurallar falan, şeriat bilgileri falan.. daha deminde dediniz örtünmek falan, settar falan.. bunlar çok mühimde yani düşünmek tefekkür etmek lazım bu konularda da bilgiler verirseniz seviniriz..
Bir de hocam eş konusunda konuşurken Barbaros abide bahsetti de, çok güzel konuştu da kimin ne olacağı da belli olmuyor.. çünkü Lut kavmine gönderilen peygamberin eşi de sonuçta helak oldu, bir peygamber eşi olmasına rağmen, Nuh Hazretlerinin eşi de öyle..
Allah inşaallah hakkımızda hayırlı bir eş nasib eder diyorum..
sağolun hocam.."
Sen biliyorsundur yani bizim meşhur bir duamız vardır..
Beş vakit namazda Allahü zü'l Celâlin izni ile hep öyle dua ederiz:
Ya Rabbi bizim gençlerimize;
Hayırlı bir İŞ ver,
Helal bir AŞ ver,
Saliha bir EŞ ver,
Bir de Muhammedî BAŞ ver
Bak göreceksin nasıl böyle Muhammedî nesiller kıyamete kadar gelecek Salihler, Ehl-i beytî, Muhammedî, Kur'ânî ve Rabbanî nesiller
Allahü zü'l Celâlin Allah hattı
Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemin Nur-u Mim hattı
Ebedi diriler
Hiç ölmeyenler ve ölmeyecek olanlar
İşte bütün bu Allahın izni ile candan gönülden her vakit duamızdır
Bu duada bütüüüün kardeşlerimize Allahın izni ile bir vücûd gibi beraberdir yani
Sufi neyse Ayşe de odur, Esra da odur, Ali de odur
Bu asla ayrılamaz
Çünkü neden ayrılamaz?..
Rahmetenlilâlemin Muhammedül Emin emniyetindedir bunlar
Benim, senin değil
Bu emniyeti sağlayan Muhammedül Emin sallahu aleyhi vessellemdir
Ona teslim olunup Ona iman edildiği için, Ona tâbi olunup itaat edildiği için Onun koruması altına girilmiştir
Yani Allahü zü'l Celâlin koruması altındadır
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
" Kul in küntüm tühibbünellahe fettebiuni yuhbibkümüllahü ve yağfir leküm zünubeküm, vallahü ğafurur rahiym: De ki: eğer siz Allahı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı mağfiretle örtsün, Allah gafurdur, rahîmdır (Âl-i İmrân 3/31)
Ya Muhammed de ki; eğer Allahı seviyorsanız bana tâbi olun.
Böyle bir davası olan varsa, Allaha karşı sevgim saygım var diyen varsa bana tabi olun.. Böyle söyle onlara
Ney bu?..
İşte bütün anlatmaya çalıştığım âcizane şey tümünün temelinde yatan budur
Sizinde buyurduğunuz gibi fıkıha, akaide girelim
Ama o kadar çok geniş konu ki böyle sorular varsa hazırlayın, soru olarak soralım
Bilebildiğimizi cevaplandırırız, bilemediğimizi deriz ki not alacağız gelecek seferde benim bu konuda fikrim varsa, kardeşlerimizin varsa onlarda söyleyebilir ama aşağı yukarı bize lazım olan kadarıyla
Amaaaaa şimdi yine İstanbula gittiğimizde üç-beş tane profesör arkadaşımın da olduğu bir yerde
Ben şahsım olarak bendeniz sigortası çok zayıf bir insanımdır, hele Rasûlullah sallahu aleyhi vesselleme karşı yöneldiği zaman bir anda kalkıveririm, böyle cahil cühela profesör kisvesinde felan ileri geri konuşmaya kalktımı kalkarım..
Çünkü ben Rasûlullah sallahu aleyhi vesselleme karşı gayretkeş bir insanım, herkes gibi gayretkeşim
Efendim adam o kadar fazla Müslüman ki, o kadar ilerde bir Müslüman ki fitne fücur yapıyor, durmadan dedikodu yapıyor
Yemin vererek sordum kendisine
Yalan da söyler misiniz?..
Söylerim dedi
İftira eder misiniz? demeye dilim varmadı, yani utandım demek istiyorum, yemin vererek sorabilirdim
Mecbur kalıp evet diyecekti sanıyorum
Sonra bu adam bana sordu:
Hocam! diye başladı,
Oysa ben hoca moca değilim biliyorsunuz
Ben düpedüz Peygamber Aleyhi's-selâmın ayakkabısı gibi bir hizmetçisiyim
Ben bildiğim, bilmediğim Muhammed Aleyhissalâtü vesselâma çağırmaktan ibarettir
Yani hani afedersiniz dağlarda, inşâallah Hasan Dağına gidenimiz olursa görecektir, gecenin altında her obanın köpeği sesinden tanınır
Eyy millet! Burada Rasûlullah efendimizin kervanı var! dan ibarettir
Adamcağız sordu ki:
Şimdi abdest nerden bozulur? dedi böyle alaya alırcasına
Bende dedim ki:
Cahilin abdesti afedersiniz yellenirseniz bozulur.. Ona yeterlidir.. Hâlbuki o kişi yellendiği yerden kimseye yalan söyleyemez, iftira edemez, hiçbir şey yapamaz, hiç!. Ama abdesti bozulur
Âlimin ağzından bozulur.. Ağzı yanlış yalan şeyler söyledi mi âlimin abdesti bozulur.. Kesin bozulur
Arifin beyninden bozulur
Aşığın kalbinden bozulur
Hocam hangisini soruyorsun?.. Söyle, seninki nerden bozuluyor?.. dedim
Adam güldü, dedi ki:
İlk dediğiniz!.
Çok özür dilerim, beni bağışlayın
Ben tescilli Kervan Köpeğiyim, bunu her zaman söylüyorum
Ona da öyle söyledim
Biliyorum öyle olduğunuzu!. Biliyorum, çünkü Rasûlullah sallahu aleyhi vessellemi hafife aldınız. Sizin cahil olduğunuzu biliyordum. dedim ve kalktım bir daha da oraya gitmedim
Şunu demek istiyorum:
Bu bir fıkıhtır
Efendim buğday tanesi kadar bir kanla mı bozulur, dize kadar çizme kanla dolsa mı bozulur, şöyle olsa mı, böyle olsa mı?..
Bendeniz cevabı çok açıktır
Çok açık!..
Abdesti insanın içinden gelen kanlar bozar
Mide kanaması gibi, hayız hali gibi
Kesin bozar!..
Bunun dışındaki kanlar bozmaz
Hanifi mezhebinde İmam-ı Azam efendimiz bazı hadislere uymuştur, demiştir ki: İşte kan buğday tanesi kadar olursa bozar, öyle hadislerde vardır, Rasûlullah efendimiz boş zamanında, hac zamanlarında öyle yapmıştır
Amaaa çizme doluncaya kadar kana rağmen Allahu Ekber demiştir
Neden?..
Ee savaş olmaktadır
Böyle imkân yoktur abdest almaya ve de hiç mahsuru yoktur
Bu mide kanaması kanı değildir
Bu bildiğimiz bir kandır, yara kanıdır yani, temiz kandır
Bu da fıkıhtır demek istiyorum
Buradaki bütün sorun nerden geliyor?..
Mezhep kargaşasından gelir
İyi ama mezhepler 2-3 sene sonra çıktı ortaya
2-3 sene önce ne olacaktı?..
Ne olacaktı Rasûlullah sallahu aleyhi vessellem Efendimizin her zaman geçerli olan sözleri geçerli olacaktı
Ha çıktıda iyi mi olmadı?..
İyi oldu!.. iyi oldu!..
Her iklime göre mezhepler doğdu
Bugün Arap bölgelerinde Maliki Mezhebi çok uygundur
Ama Maliki Mezhebini götürürde eğer kutuplarda uygulamaya kalkarsanız komik olur
Çünkü şartlar çöle göre ayarlanmıştır, hükümler
Ama Hanifi Mezhebini uygulayabilirsiniz
Çok ihtiyatlı davranmıştır İmam-ı Azam efendimiz
Çok zeki bir insandır zaten çok da güzeldir yani
Onun içinde çok horlanmıştır
Kitaplarda vardır mesela imamların birbirine söylediği sözler vardır, en ağır şekilde suçlanmıştır
İnşâallah Sufi can ama sorular olursa karşılıklı cevaplandıralım yani bilemediğimiz konularda birlikte gönül birliği yapalım inşâallah
Siz sorularınız olursa sorun inşâallah
(SOHBET DEVAM EDECEK İNŞAALLAH)