EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Bir kişi, Beyt-ül Haram’da Rükun ile Makam arasında devamlı namaz kılıp oruç tutsa dahi, Âl-i Muhammed’e kin duyduğu taktirde mutlaka cehenneme gidecektir.” buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek-üs Sahiheyn c. 3 s. 149; Tefsir-ül Keşşaf c. 4 s. 220, 22;, Tefsir-ül Kebir Fahri Razi’nin c. 7. s. 405, Tefsir-üs Salebi Meveddet ayetinin tefsiri bölümü)
Resim
Kullanıcı avatarı
sev-guzel
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 609
Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen sev-guzel »

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İmam Ali kerremullahi veche’ye: “Yâ Ali! İslam üryandır-çıplaktır, Giysisi Takvâdır. Tüyleri Hidayettir, Süsü ise Hayâdır. Direği Verâdır. Ayakta tutucusu ise Salih Ameldir. İSLÂMın esası: "Beni ve Ehl-i Beytimi SEVmektir!” buyurmuştur.
(Ramuze’l- Hadis shf: 593, Hadis No: 6195)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Sizin erkekleriniz arasında en üstün olan Ali, gençleriniz arasında en üstün olan Hasan ile Hüseyin ve kadınlarınız arasında en üstün olan Fatıma’dır..” buyurmuştur.
(el-Muttakî, Kenz-ül Ummâl, c.6, s.217. Tarih-i Bağdâdi, c.4, s.391)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Cennete girecek ilk şahıs Muhammed'in (aleyhi's-selâm) kızı Fatıma (aleyhasselam)'dır. Fatıma (aleyhasselam)'nın, bu ümmetteki yeri Beni İsrail'deki Meryem'in yeri gibidir.” buyurmuştur.
(el-Muttakî, Kenz-ül Ummâl, c.6, s.219)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Yâ Ali! İslam üryandır-çıplaktır, Giysisi Takvâdır. Tüyleri Hidayettir, Süsü ise Hayâdır. Direği Verâdır. Ayakta tutucusu ise Salih Ameldir. İSLÂMın esası: "Beni ve Ehl-i Beytimi SEVmektir!” buyurmuştur.
(Ramuze’l- Hadis shf: 593, Hadis No: 6195)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Fatıma (aleyhasselam), iffetini kâmil olarak korudu. Bu yüzden Allah (celle celâlihu) onun soyuna ateşi haram kılmıştır!” buyurmuştur.
(Abdullah İbn-i Mes'ud'dan; Müstedrek-üs Sahihayn, c.3, s.152. Hilyet-ül Evliyâ, c.4, s.188. el-Muttakî, Kenz-ül Ummâl, c.6, s.219)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ben uyarıcıyım, Ali ise hidayetçidir. Ey Ali! Benden sonra seninle hidayet arayanlar hidayet bulacaklardır.” buyurmuştur.
(Kenz-ül Ümmal c. 6 s. 157 9 hadis no: 2631, Tarih-i Dimeşk Ali bin Ebu Talib bölümü c. 2 s. 417)



ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ey ensâr cemaatı! Size, kendisine tutunduğunuz taktirde, hiçbir zaman yolunuzu şaşırmayacağınız birini tavsiye edeyim mi? O Ali’dir. Onu beni sevdiğiniz gibi sevin. Bana verdiğiniz değeri ona da verin. Benim size dediğimi, Cebrail, Allah Azze ve Celle tarafından bana emretmiştir.” buyurmuştur.
(Kenz-ül Ümmal c. 6 s. 157 hadis no: 2625, Hilyet-ül Evliya Ebu Naim’in c. 1 s. 63, Mecme-üz Zevaid c. 9 s. 132)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Bu ikisi benim oğullarım Hasanve Hüseyin'dir; Allah'ım! Ben onları seviyorum. Allah'ım! Ben onları seviyorum; onları sevenleri de seviyorum.” buyurmuştur.
(Sahih-i Buharî, c.5, s.100-101/235; Sünen-i Tirmizî, c.5, s.656, 3769 ve 3772; Müsned-i Ahmed, c.2, s.336 ve c.5, s.369; Müsned-i Tiyalisî, c.10, s.332, Beyrut-Dar-ul Marifet; Tarih-ul Kebir -Buharî-, c.2, s.286; Mecma-uz Zevaid, c.9, s.180; Kenzu’l- Ummal, c.6, s.220; Usdu’l- Gabe, c.2, s.12)



ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ey Fatıma! Allah, senin gazabınla gazab eder ve senin rızanla razı olur.” buyurmuştur.
(Müstedrek-i Hakim, c.3, s.513, Usdu’l- Gabe, c.7, s.224; el-İsabe, c.8, s.159)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Hasan ve Hüseyin Cennet gençlerinin efendileridirler. Babaları ise onlardan daha üstündür.” buyurmuştur.
(Müstedrek-i Hakim, c.3, s.513, Usdu’l- Gabe, c.7, s.224; el-İsabe, c.8, s.159)



ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Hasan ve Hüseyin, benim oğlumdurlar; onları seven beni sevmiştir; beni seveni de Allah sevmiştir; Allah(celle celâlihu) da sevdiğini cennete götürür. Onlara buğz eden bana buğz etmiştir, bana buğz edene de Allah buğz etmiştir; Allah(celle celâlihu) da kendisine buğz ettiği kimseyi cehenneme sokar..” buyurmuştur.
(Kenzu’l- Ummal, c.12, s.120. Sünen-i İbn-i Mâce, c.1, s.51)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimYezid İbnu Hayyan, Zeyd İbnu Erkam dan naklen anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhi’s-selâm) buyurdular ki: "Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık bırakıyorum. Bunlardan biri Allah Teâla'nın Kitabı'dır. O, Allah'ın(celle celâlihu) (sema-arz arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidayet üzere olur, kim de onu terk ederse dalâlete düşer. İkincisi itretim, EhliBeytim'dir. "Biz, Zeyd İbnu Erkam'a sorduk: "Kadınlarıda Ehl-i Beyt'in den midir?" "Hayır!” dedi, Allah'a yemin olsun, kadın bir müddet erkekle beraber olur. Sonra (kocası) onu boşar, o da babasına ve kavmine döner. "Resûlullah (aleyhi’s-selâm) Ehl-i Beyt'i aslı ve kendinden sonra sadaka haram olanlardır”
buyurmuştur.
(Müslim, Fezailu's-Sahabe 37, (2408)



ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ali kerremullahi veche inananların en üstünüdür, bunu kabul etmeyen kafirdir.” buyurmuştur.
(Kenzu’l- Ummal C:11,S: 625)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim; Hüseyin’i seveni Allah celle celâlihu sevsin!..” buyurmuştur.
(Sünen-i Tirmizî, c.5, s.324. ve Kenzül Ummal No: 037684)



Resim
Emiru’l-mü’minin Ali aleyhisselam: "Tohumu yaran ve mahlukatı yaratana andolsun ki Ümmî Peygamber'in bana ahdidir bu: Beni ancak mü’min sever ve bana ancak münafık düşmanlık yapar." buyurmuştur.
(Sahih-i Müslim, c.1, s.86 / 131, Sünen-i Tirmizî, c.5, s.643 / 3736; Sünen-i Nesaî, c.8, s.116 ve 117; Sünen-i İbn-i Mace, c.1, s.42 / 114; Misbah-us Sünne, c.4, s.171 / 4763; Tercemet-u Emirulmüminin Ali aleyhisselam min Tarih-i Medinet-i Dimaşk, c.2, s.190 / 682-685; el-Bidayet-u ve'n Nihaye, c.7, s.54; el-İsabe, c.4, s.271; Müsned-i Ahmed, c.1, s.84, 95 ve 227; Tarih-ul Hulefa, s.187)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ali hakkında bana üç şey vahiy olundu; Ali, Müslümanların efendisi, muttakilerin imamı ve beyaz yüzlülerin komutanıdır.” buyurmuştur.
(Müstedrek-üs Sahiheyn c. 3 s. 138; Kenz-ül Ümmal c. 6 s. 157 hadis no: 2628; Mucem-üs Sağir Teberanî’nin c. 2 s. 88; Menakıb-i Ali bin Ebu Talib İbn-i Meğazili Şafii’nin s. 65; Mecme-üz Zevaid c. 9 s. 121; Üsd-ül Ğabe c. 1 s. 69, c. 3 s. 116; Tarih-i Dimeşk Ali bin Ebu Talib bölümü c. 2 s. 257)



Resim
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali kerremullahi veche’nin kolundan tutarak şöyle buyurmuştur: "Bu sadıkların imamı, kafirlerin katilidir. Ona yardımcı olana yardım olunur, ondan yardımı esirgeyenden yardım esirgenir." buyurmuştur.
(Müstedrek-üs Sahiheyn c. 3 s. 129; Kenz-ül Ümmal c. 6 s. 153 hadis no: 2527; Menakıb-i Ali bin Ebu Talib İbn-i Meğazili Şafii’nin s. 84; Menakıb-i Harezmi Hanefi’nin s. 111; Tarih-i Dimeşk Ali bin Ebu Talib bölümü c. 2 s. 476 hadis no: 996, 997)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : "Kıyamet günü olunca perde gerisinden bir münadi şöyle seslenerek: "Ey Mahşer halkı gözlerinizi kapayın Fatıma bintu Muhammed(aleyhasselam) geçecek!." buyurmuştur.
(Kütüb-i Sitte Muhtasarı 4485)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ehl-i Beytim, Nuh (aleyhi's-selâm)’un gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur..” buyurmuştur.
(Hâkim Müstedrek III 151; Ahmed Müsned III 157; Tabarânî el-Kebîr No:2636-2638)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Hz. Ali ’yi çağırdı ve o’nunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Amcasının oğluyla görüşmesini uzattı!” dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince: “O’nunla hususi görüşmeyi ben yapmadım. ALLAH celle celâluhu yaptı!.” buyurmuştur.
(Câbir radiyallahu anhu’dan; Kütüb-i Sitte Muhtasarı İbrahim Canan C. 12 S. 470 Hadis No: 4409)


Resim
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : "Hiç kimse, ben kendisine kendi canından, Ehl-i Beytim kendi Ehl-i Beytinden; soyum, kendi soyundan ve zâtım kendi z3atından daha sevimli olmadıkça iman etmiş olmaz!." buyurmuştur.
(el-Mu'cem-ul Evset-Taberanî-, c.6, s.116/5790; Mu'cem-ul Kebir -Taberanî-, c.7, s.86/6416; el Firdevs, c.5, s. 154/7796)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : "Fâtıma, benim bir parçamdır; Ona zor gelen şey bana da zor gelir Onu üzen beni de üzer. Kim de Allah Resulü’nü üzerse amelleri heder olur" buyurmuştur.
(İbn Ebi Müleyke Misver b. Mahreme’den: Buharî C. 7 S. 105 Feth; Müslim C.16 S. 2 Nevevi; Ebu Davud C. 6 S. 80-81 Avnu’l Ma’bud; Tirmizî C.1 S. 319; Ahmed bin Hanbel C. 4 S. 328; Nesai H. 130.)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Bilin ki kim, Âl-i Muhammed (Ehl-i Beyt)’in sevgisi üzere (onların halleriyle hallenerek) ölürse şehid olarak ölmüştür; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisiyle ölürse, günahları bağışlanmış olarak ölmüştür; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, tövbe etmiş olarak ölmüştür; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, imanı kamil bir mümin olarak ölmüştür; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse ölüm meleği, sonra da Nekir ve Münker onu cennetle müjdeler; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, gelinin kocasının evine uğrulandığı gibi o da cennete uğrulanır” buyurmuştur.
(Zimhaşerî, Tefsir-i Keşşaf, s. 4, s. 220)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Ben sizin savaştığınız kimselerle savaşır barıştığınız kimselerle de barışırım” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 699)



Resim
Bir keresinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in elinden tutmuş ve söyle buyurmuştur: "Kim beni, bu iki çocuğu, bunların babalarını ve annelerini severse kıyamet günü yüksek derecelerle benimle birlikte olacaktır." buyurmuştur.
(Tirmizî Sünen, V, 641.)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kızı Hz. Fâtıma konusunda: "Fâtıma cennet ehli kadınlarının efendisidir" buyurmuştur.
(Buhârî, Sahîh, tah. Mustafâ Deyb Elbgâ, Dâru İbn Kesîr, Beyrut 1987, III, 1374.)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâtıma benden bir parçadır. Her kim onu öfkelendirirse, şüphesiz beni öfkelendirmiş olur” buyurmuştur.
(Buhârî, Sahîh, III, 1374)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kızı Hz. Fâtıma konusunda: "Ey Ali, sen dünya ve ahiret seyidisin, dostun dostumdur, Allah’ın dostudur. Düşmanın düşmanımdır, Allahın düşmanıdır, bundan sonra sana buğuz edenin vay haline" buyurmuştur.
(Hâkim, Müstedrek, III, 138-141.)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ey Fâtıma! Hüseyin’in saçını kes! Saçının ağırlığınca sadaka ver.” buyurmuştur.
(Ahmed bin Hanbel, Müsned, VI, 390; Beyhakî, Sünen, IX, 299)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim
Bir keresinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Fâtıma’nın evinin önünde bir kenara oturmuş ve (Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin’e): : "Küçük orada mısın, küçük orada mısın?” diye sormuştur. Hz. Fâtıma çocuğu giydirmiş ve sonra çocuk koşarak gelmiştir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de çocuğu kucaklamış ve ardından onu öperek: “Yâ Allah, sen bu çocuğu sev, onu seveni de sev!" buyurmuştur.
(Buhârî, Sahîh, II, 774)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem her iki eliyle (Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin’in) iki avucundan tutmuştur. Torunun ayağı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mübarek ayağı üzerine çıkmıştır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona söyle demiştir: ““Çık!.” Çocuk ayaklarını Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in göğsüne koyuncaya kadar çıkmıştır. Sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona “Ağzını aç!” demiştir. Sonra çocuğu öpmüş ve ondan sonra: “Allah’ım, bunu sev, çünkü ben bunu seviyorum” buyurmuştur.
(Buhârî, “Hüsnü’l-Hulk”, Edebü’l-Müfred, Hadis no: 249, 270)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim
Rivâyete göre sahabeler tarafından Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemle: “Ehl-i Beyti’nden hangisi sana daha sevimlidir?” diye sorulmuştur.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: “Hasan ve Hüseyin’dir” buyurmuştur. Ardından Hz. Fâtıma’ya “çocuklarını çağır” buyurmuş ve onları koklayarak bağrına basmıştır.
"
(Tirmizî, Sünen, V, 657)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Hasan ve Hüseyin ki, onlar benim, dünyada kokladığım iki Reyhanımdır!” buyurmuştur.
(Buhârî, Sahîh, III, 1371; Tirmizî, Sünen, V, 657)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Benim Ehl-i Beyt'im sizin aranızda aynen Nuh'un gemisine benzer. Her kim o gemiye bindiyse kurtuldu ve her kim ondan geriye kaldıysa boğulup helâk oldu. Onlardan öne geçmeyin helâk olursunuz. Onlardan geri kalmayın (yine) helâk olursunuz. Onlara bir şey öğretmeye kalkmayın, çünkü onlar sizden daha çok biliyor!.” buyurmuştur.
(Savaiku'l Muhrika, s.136 ve 227 Cami'us Sağir, c2, s.132; Müsned-i Ahmed, c.3 s.17 ve c.4, s366; Hilyet'yl Evliyâ, c.4, s3O;. Müstedrek'us Sahiheyn, c.3, s.151; Talhis-i Zehebi-EI-Mu'cem'us Sağır-i Tabaranî, c2, s22)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimBir keresinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in elinden tutmuş ve söyle buyurmuştur:“Kim beni, bu iki çocuğu, bunların babalarını ve annelerini severse kıyamet günü yüksek derecelerle benimle birlikte olacaktır.” buyurmuştur.
(Tirmizî Sünen, V, 641)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimZeyd b. Sâbid, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini bildirmiştir:
“Ben size iki halife (benden sonra benim görevimi devam ettiren iki şey) bırakıyorum. Bunlardan biri; gökten yere uzatılmış Allah’ın kitabı, diğeri de ehl-i beytimdir. Bu ikisi (kıyamet günü) (Kevser) havuz(u) başına gelinceye kadar birbirinden ayrılmazlar.”

(İmam Ahmed b. Hanbel’in rivâyet ettiği bu hadis hasendir. bk. Mecmau’z-zevaid, 9/162).

Hadîsin Müslim'deki Zeyd b. Erkam (ö.68/687) rivâyeti şöyledir:
"Mekke ile Medine arasında Hûm denilen bir su başında bulunurken Rasûlullah hutbe irâd etmek üzere ayağa kalktı; Allah'a hamd ve sena etti, vaaz ve hatırlatmalarda bulundu; sonra: “Haberiniz olsun ki ey insanlar, ben ancak bir insanım; Rabbimin elçisinin gelmesi ve benim ona icâbet etmem yaklaşıyor. Ben size iki ağır emânet bırakıyorum: Bunların birincisi, Allah'ın kitâbıdır; onda mutlak hidâyet ve nur vardır. Bundan dolayı sizler Allah'ın kitâbına tutununuz ve ona sımsıkı sarılınız” buyurdu. Böylece Allah'ın kitâbına teşvik edip gönülleri ona rağbet ettirdi; sonra da şöyle dedi: “Diğeri de ehl-i beyt'imdir. Ben, ehl-i beyt'im hakkında sizlere Allah'ı hatırlatıyorum” (Râsûlullah bu son cümleyi üç kere tekrarlâmıştır). (Müslim, Fedâilü's-Sâhâbe, 36; Ayrıca bk. Sahîh-i Müslim ve Tercemesi, Terc. M. Sofuoğlu İstanbul 1970, VII, 311-314).
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâmı kastederek: “Ben sizin savaştığınız kimselerle savaşır barıştığınız kimselerle de barışırım.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 699)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kızı Hz. Fâtıma konuşunda: “Fâtıma cennet ehli kadınlarının efendisidir.” buyurmuştur.
(Buhârî, Sahîh, tah. Mustafâ Deyb Elbgâ, Dâru İbn Kesîr, Beyrut 1987, III, 1374)


ResimRasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Fâtıma benden bir parçadır. Her kim onu öfkelendirirse, şüphesiz beni öfkelendirmiş olur.” buyurmuştur.
(Buhârî, Sahîh, III, 1374)
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: EHL-İ BEYT HADİSLERİ

Mesaj gönderen Tahiri »

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “İnsanların en şakisi olan iki adamı size bildireyim mi?
Birisi, deveyi öldüren Semud kavminin Uhaymir’i (kızıl suratlısı)dir. Diğeri de Senin şurana (başına) vuracak olandır ey Ali! Hatta (akan kandan) şuran ıslanacaktır”.

(Hz. Ammar bin Yasir’den; Buharî, Ebu Muhammed B. İsmail. Tecrid-i Sarih Terc. Diy. İşl. Bşk. Yayın. Hz. Peygamberin Dilinden Dört Halifesi. Çev. A. Fikri Yavuz, Sönmez Neşr. S. 249.)

ResimRasûlullah sallallahu aleyhi vesellemmescidde ashabının arasında oturuyordu. O sırada Hz. Ali içeri girdi. Oturacak bir yer aradı bulamadı. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellemhangisi ona yer verecek diye ashabının yüzüne bakıyordu. Resulullah’ın sağında oturmakta olan Hz. Ebubekir: “Ya Ebu Hasan gel buraya otur” dedi. Ali (Keremullahiveche) Ebu Bekir (r.a.)’le Hz. Peygamberin arasına oturdu. Peygamberimizin yüzü birdenbire ışıdı ve Ebu Bekir’e dönerek: “Ya Ebu Bekir büyüklerin kadrini büyükler bilir” dedi.
(Enes (r.a.)’den; Hadislerle Müslümanlık - M.Yusuf Kandehlevî S. 1048.)

Hadislerle Müslümanlık Müellifi Muhammed Yusuf Kandehlevî Kimdir?

Muhammed Yusuf Kandehlevî, Muhammed İlyas Kandehlevî’nin oğlu olup Hindistan’ın Şah Cihan zamanında dindarlığıyla, müderris ve mürşitleriyle tanınmış meşhur bir ailesine mensuptur. Hicrî 25 Cemâdiye’l-Ûlâ 1335 (20 Mart 1917 Salı) tarihinde Hindistan’ın Dehli vilâyetinde dünyaya gelen müellif, ilim ve amelleriyle şöhret bulan bir aile çevresinde büyümüştür. Büyük âlimlerden okumuş, onların terbiye ve murâkabeleri altında yetişmiştir. On yaşında iken Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen Muhammed Yusuf Kandehlevî ilk tahsilinden sonra İslâmabad’da bir hadis mektebinin müdürü olan Şeyh Abdullatif ve benzeri âlimlerden ders almış; daha sonra da amcasının oğlu Şeyh Muhammed Zekeriya Kandehlevî gibi büyük muhaddislerden hadis okuyarak 1354 (Milâdî 1935) dolaylarında mezun olmuştur. Tam bir ilim âşığı olan müellif vaktinin çoğunu ilim tahsiline vermiştir. Hadis öğrenimi esnâsında Tahâvî’nin Meâni’l-Âsâr adlı kitabının şerhinin şerhi olan Emâni’l-Ahbâr isimli kitabıyla telife başlamıştır. Çevresi daima mürşit ve âlimlerle doluydu. Ailesinin bütün fertleri dinî ilimlerde kendilerini yetiştirmiş kişilerdi. Bunların her birinden çeşitli yönlerden feyiz alan Muhammed Yusuf nihâyet 21 Recep 1362 (24 Temmuz 1943 Cumartesi) tarihinde babası, büyük mürşit Şeyh Muhammed İlyas’tan icâzet aldı. Bundan az bir zaman sonra babası vefat etti.

Babasının vefatından sonra Şeyh Muhammed Yusuf’un hayatında büyük değişiklikler oldu. Bütün vakitlerini ilme ve telife vermişken ani bir şekilde irşada yöneldi. Artık bir yerde durmuyor, köy köy, kasaba kasaba bütün Hind kıtasını (Hindistan ve Pakistân’ı) dolaşıyor, gece-gündüz, yılmadan-yorulmadan çalışıyordu. Yirmidört saatinin ancak iki veya üç saatini istirahata ayırıyordu; boş vakti yoktu. Katıldığı toplantılarda saatlerce konuşuyordu. Konuşmalarının çoğu Hz. Peygamber’in ve sahabilerinin hayatlarından örnekler vermekle geçiyordu. İrşad ve tebliğ vazifesini yerine getirirken birçok uzun konuşmalar ve meşakkatli yolculuklar yaptı. Yirmi küsür senelik irşad hayatı boyunca elliden fazla büyük toplantı düzenledi. Hindistan’la Pakistan’ın ayrılmasından sonra Doğu ve Batı Pakistan şehirlerine onaltı sefer yaparak buralarda toplantılar tertip edip konuşmalar yaptı. Kendisi İslâmiyet’in beşiği mesâbesinde olan Mekke ve Medine’de de irşad ve tebliğ çalışmaları yapmak ve buraların halkından ilgi görmek istiyordu. Bu şekilde her sene hacca gelenler vasıtasıyla bütün dünyaya yayılma imkânı bulacağını ümit ediyordu. Bunun için de önceleri Hindistan’ın büyük liman şehirlerinde deniz yoluyla hacca gidenlere İslâm’ı tebliğ etmeye başladı; bunların arasından tebliğ vazifesine cân u gönülden katılanlar oluyordu. Sonraları ise Hicaz’a (Arabistan’a) bizzat yolculuklar yaptı; kendisi gitmese bile heyetler gönderiyordu. Onun bu faaliyetlerinden haberdar olan İslâm ülkelerinin yöneticileri onu kendi memleketlerine dâvet ediyorlardı. Başında bulunduğu Tebliğ Cemaati’nin faaliyetleri Hz. Peygamber’in ve ashâb-ı kirâmının yaşantılarını anlatmak suretiyle İslâm dinini tebliğ etmekten ibaretti. Muhammed Yusuf Mekke ve Medine’den sonra Mısır, Sudan ve Irak’a da heyetler göndermiştir. Böylece kısa bir süre içerisinde bu tebliğ ameliyesi bütün Arap yarımadasına yayıldı. Şeyh Muhammed Yusuf Kandehlevî’nin faaliyet merkezi Hindistan’ın Dehli şehriydi. Bu merkeze çeşitli İslâm ülkelerinden devamlı olarak heyetler gelip gitmekteydi. Onun zamanında Teblig Cemaati’nin faaliyetleri Asya, Avrupa ve Afrika’ya yayılmıştı. Onun içten gelen konuşmaları dinleyicilerin kalbinde meşâleler tutuştururdu.

Şeyh Muhammed Yusuf Kandehlevî son hac seferinden döndükten bir yıl kadar sonra, tebliğ ve irşad vazifesini ifa amacıyla, hazırlıklarını tamamlayarak 10 Şevval 1384 (12 Şubat 1965) tarihinde uzun bir yolculuğa çıktı. Gittiği yerlerde tarihin belki de benzerini kaydetmediği büyük ve kalabalık toplantılar düzenleniyordu. Bu toplantılarda bütün kuvvetiyle konuştuğu için ses telleri bozulmuş; öksürük dâhil birçok rahatsızlıklara ve hastalıklara yakalanmıştı. Çıktığı bu büyük yolculuğun sonunda Hindistan’a dönmek üzere olduğu bir sırada Lahor’da düzenlenen büyük bir toplantıda konuştuğu günün gecesinde sabaha kadar ter dökmüş, ertesi günü hastaneye götürülürken yolda vefat etmiştir (Hicrî 29 Zilkâde 1384 Milâdî 2 Nisan 1965). Müellif merhum vefatı esnasında kelime-i tevhidi tekrarlıyor. Hz. Peygamber’e salât u selam getirerek ondan rivâyet edilen duaları okuyordu. Lahor’da büyük bir kalabalık tarafından iki defa cenaze namazı kılındıktan sonra na’şı Dehli’ye götürüldü. Burada da güneşin doğuşuyla birlikte yetmişbin kişi tarafından ikinci bir cenaze namazı daha kılındı. Bu namazı amcasının oğlu, muhaddis Muhammed Zekeriyya Kandehlevî kıldırdı. Namazdan sonra da babasının defnedilmiş olduğu Nizamuddin kabristanına defnedildi.

Müellif merhum orta boylu, elâ gözlü, siyah sakallı ve gür saçlı idi. Çehresi geniş, gözleri parlak ve son derece çekiciydi. Kendisi dalgın görünürdü. Müritlerinin her biri ‘Şeyhim beni herkesten daha çok seviyor’ kanaatinde idi. Sohbetlerinde sadece dinî konuşmalar yapar ve dinlerdi. Samimi ve inançlı bir kimse idi. Özellikle Hz. Peygamber’in ve ashâbının ve onların tâbiinlerinin yaşadığı devirler hakkında derin bir bilgiye sahipti. Bu zat Allah Teâlâ’nın, kendisini üstün ve güzel sıfatlarla donattığı bir hârikası idi. Konuşmaları ve yaptığı dualar dinleyiciler üzerinde büyük bir etki bırakırdı. Öyle ki, onu dinleyenler çoğu zaman ağlarlar, bazan da kendilerinden geçerlerdi. Allah Teâlâ’nın kendisine bahşetmiş olduğu olağanüstü gayret ile kısa bir zamanda hedefine ulaştı. Bütün hayatı dopdolu olmasına rağmen Hayâtü’s-Sahâbe ve Emâni’l-Ahbâr adında iki büyük kitap telif etmiştir. Kendisinden sonra mirasçısı olan oğlu Muhammed Harun onun yolundan gitmektedir. Ruhu şâd olsun! Allah’ın salât ve selâmı onun ve tüm müslümanların üzerine olsun.


Ali ARSLAN İstanbul
Resim
Cevapla

“Ehl-i Beyt (A.S.)” sayfasına dön